At its simplest, ethics is a system of moral principles. They affect how people make decisions and lead their lives. Ethics is concerned with what is good for individuals and society and is also described as moral philosophy. En basit anlatımıyla, etik ahlak ilkeleri sistemidir. Etik, insanların karar alma şekillerini ve hayatlarını devam ettirme biçimlerini etkiler. Bireyler ve toplum için neyin iyi olduğu ile ilgilenir ve aynı zamanda ahlak felsefesi olarak da tanımlanır. Humans need answers to these 2 questions: What is the right thing to do? What is the good? Ethics is a branch of philosophy which deals with the issue of good. What is meant by the good? The answer to this question is needed so that humans will know how to live a good life. Related to the issue of good are matters that deal with morality and law and even etiquette. We will touch on the questions to which each human must have some answer: Why be moral? What should be my moral code? İnsanlar, şu iki sorunun cevabına ihtiyaç duymaktadırlar: Yapılması gereken doğru şey nedir? İyi nedir? Etik, İYİ kavramıyla ilgilinen felsefe dalıdır. İYİ den kastedilen nedir? Bu sorunun yanıtlandırlması önemli bir gereksinimdir ki böylece insanlar nasıl İYİ bir yasam sürdürebileceklerini bilsinler.. Etik İYİ kavramına ilişkin teorileri inceler. Etik teorileri İYİNİN ilkelerini ortaya koyar. İYİ kavramı ile bağlantılı diğer kavramlar ise ahlak, hukuk ve görgü kurallarıdır. İlk olarak, her insanın üzerinde düşünmesi, cevaplandırması gereken : Niçin ahlaklı olmalıyım? Benim ahlak ilkelerim nasıl olmalıdır? Ethics covers the following issues: how to live a good life our rights and responsibilities moral decisions - what is good and bad? Our concepts of ethics have been derived from religions, philosophies and cultures. They infuse debates on topics like abortion, human rights and professional conduct. Etik aşağıdaki ikilemleri kapsar: nasıl iyi bir hayat yaşanır? haklarımız ve sorumluluklarımız ahlaki kararlar iyi ve kötü nedir? Bizim etik anlayışımız dinlerden, felsefelerden ve kültürlerden türemiştir. Buna bağlı olarak da, kürtaj, insan hakları, doğru davranış gibi konularda farklı görüşler, tartışmalı hususlar yaratırlar. 1
The term of ethics is sometimes taken to mean the same thing as morals, and sometimes taken to mean different. Two meanings of ethics Ethics not same as Ethics=Morality morality: In this sense, ethics is a philosophical discipline. Ethics is a term generally reserved for the philosophical reflection about the nature of the good life, of right action, of duty and obligation, etc. We speak of somebody s ethics or someone s morals interchangebly. We often describe someone s action as unethical, and by this we mean to say that the action was ethically wrong or morally wrong. Etik kavramı bazen ahlak ile aynı anlamda kullanılırken, bazen farklı anlama gelir. Etiğin iki anlamı Etik ahlaktan farklı bir kavramdır: Bu anlamda, etik felsefik bir disiplindir. Etik genellikle, iyi yasamın doğası, doğru davranışlar, görev ve yükümlülükler hakkındaki felsefik düşünceleri ortaya koyan bir kavramdır. Etik=Ahlak Bir kimsenin etiği ya da ahlakı kavramlarını birbirinin yerini alacak şekilde kullanırız. Bir kimsenin davranışları hakkında çoğunlukla etik olmayan ifadesini kullanırız. Bununla da, söz konusu davranışın etik ya da ahlaki olarak yanlış olduğunu kastederiz. Why should anyone be good or moral? Isn t it harder than being bad? Think about this as you read The Ring of Gyges by Plato Gyges was a shepherd in the service of the ruler of Lydia. One day there was a violent thunderstorm, and an earthquake broke open the ground and created a crater at the place where Gyges was tending his sheep. Seeing the big hole, Gyges was filled with amazement and went down into it. And there, in addition to many other wonders of which we are not told, he saw a hollow bronze horse. There were window-like openings in it, and peeping in, he saw a corpse, which seemed to be of more than human size, wearing nothing but a gold ring on its finger. He took the ring and came out of the crater. He wore the ring at the usual monthly meeting that reported to the king on the state of the flocks of sheep. As he was sitting among the others, he happened to turn the setting of the ring towards himself to the inside of his hand. When he did this, he became invisible to those sitting near him, and they went on talking as if he had gone. He wondered at this, and, fingering the ring, he turned the setting outwards again and became visible. So he experimented with the ring to test whether it indeed has this power and it did. If he turned the setting inward, he became invisible; if he turned it outward, he became visible again. 2
When he realized this, he at once arranged to become one of the messengers sent to report to the king. And when he arrived there, he quickly became the queen s lover. With her help he attacked the king, killed him, and took over the kingdom. Questions: Imagine you know two people. One of them is a good, moral person, the other is not. Imagine that each of these people got a ring like the one in the story. How would the good person behave? How about the bad person? Now imagine that you had a ring like this. How would you act? If you could make everyone think that you were a good person, without actually having to be one, wouldn t that be better? If not, why not? Is it important to you to be a good person for some other reason? Approaches to ethics Normative Ethics Normative: an authoritative standard, or model; that by which other things are judged. The term normative reflects the ordinary view that some things are better than others. Normative judgement: We evaluate lots of things, which are non-moral, (cars, governments, cell phones), Normative judgement is, giving reasons for saying that X is particularly good, though Y is not. Normatif Etik Normatif: Farklı şeylerin değerlendirilmesinde kullanılan geçerli, güvenilir bir standart ya da model;. Normatif terimi bazı şeyler diğer şeylerden daha iyidir genel görüşünü yansıtır. Normatif yargı: Ahlak dışı olan pek çok şeyi değerlendiririz (arabalar, hükümetler, cep telefonları). Normatif yargı, örneğin, Y değil, özellikle X iyidir şeklindeki yargıyı sebepler vererek ortaya koymaktır. Normative Judgement For instance, we say that VW Passat cc is a really nice car, and most people agree. It s well designed, has a smooth, powerful engine, handles tightly, brakes quickly, is safe in accidents, has along warrantee, etc. Here, we differentiate good cars and lousy cars. These distinctions are normative. We have reasons for saying that Passat cc is better than VW Caddy or Polo. There are certain properties which X possesses but Y does not possess. This is a normative judgement. 3
Normatif Yargı Örneğin, VW Passat cc gerçekten iyi bir aradır deriz, çoğu kişi buna katılır. İyi tasarlanmıştır, yumuşak, güçlü bir motoru vardır, yolu iyi tutar, frenleri kuvvetlidir, kazalardan mümkün olduğunca güvenlidir, garantisi vardır, etc. Burada, iyi arabalarla, kalitesiz arabalar arasında bir ayrım yapabilir, çeşitli yargılara varabiliriz. Bu ayrımlar normatif dir. Passat cc nin VW Caddy ya da Polo dan daha iyi bir araç olduğunu söylemek için haklı sebeplerimiz vardır. X in sahip olduğu çeşitli özellikler Y de yoktur. Bu bir normatif yargıdır. Normative Moral Judgement Ethicsists distinguish between a person s actions and the person s himself. (hate the sin, love the sinner) There are 2 different types of normative moral judgements: 1)actions and behaviours (What he did was wrong, we ought to keep our agreements) 2) people -with their hopes, fears, aspirations, etc.- (You deserve to be punished, her character is admirable, his motive was good, the man who can forgive such a carelessness is a saint) Normatif Ahlaki Yargı Etikçiler, kişinin davranışları ile kişinin bizzat kendisi arasındaki ayırımı yaparlar. (günahtan nefret et, günahkarı sev) Normatif ahlaki yargıların 2 çeşidi bulunmaktadır: 1)Hareketlerve davranışlar ( yaptığı yanlıştı, anlaşmalarımızı gerçekleştirmeliyiz) 2) insanlar -umutları, korkuları, özlemleri etc. ile- (Cezalandırılmayı hak ediyorsun, karakteri hayranlık uyandırıcıdır, onun niyeti çok iyiydi, böyle bir dikkatsizliği affedebilecek kişi azizdir). Ethics and Law Violations of moral rules can bring disturbance to individual conscience and social sanctions. Violation of the rules of law bring loss of or reduction in freedom and possessions. What is the relation of law to morality? They are not the same, you can not equate the two. Just because something is immoral does not make it illegal and just because something is illegal it does not make it immoral. Etik ve Hukuk Ahlak kurallarının ihlali bireylerin vicdanında ve kamuoyunda rahatsızlıklar yaratabilir. Hukuk kurallarının ihlali, özgürlüklerin ya da malvarlıklarının kaybedilmesine ya da eksilmesine yol açar. Ahlak ile hukuk arasındaki bağlantı nedir? İkisi aynı şey değildir. Birşeyin yalnızca ahlak kurallarına uygun olmaması, onu doğrudan hukuka aykırı haline getirmeyeceği gibi, hukuka aykırı olan herşey de, aynı zamanda ahlak kurallarına aykırı olmak zorunda değildir. COMPARE ILLEGAL but (may be) MORAL -Drinking under age. -Driving over the speed limit. -Smoking marijuana. -Cheating on a tax return. People do not think of themselves or of others as being immoral for breaking these laws. IMMORAL (for many) but LEGAL -Cheating on your spouse. -Breaking a promise to a friend. -Using abortion as a birth control measure. 4
KARŞILAŞTIRMA HUKUKA AYKIRI fakat (belki) AHLAK KURALLARINA UYGUN -18 yaşından küçüklerin içki içmesi. -Hız sınırını aşarak araba kullanmak. -Vergi iadesinde aldatmak. İnsanlar bu hukuk kurallarını çiğneyenlerin ahlaklı olmayan şekilde davrandıklarını düşünmezler. AHLAK KURALLARINA AYKIRI (fakat çoğu yerde) YASAL -Partnerini aldatmak. -Arkadaşına verdiğin bir sözü tutmamak. -Kürtajı bir doğum kontrol yntemi olarak kullanmak. Why not obey the Law? Obey the law do the right thing! Well, it is not that simple at all. There are times when people think that in order to do the right thing morally, the laws must be broken. There are deliberate violations of the laws based on a sense of moral obligation on the part of the lawbreakers. These acts are known as acts of Civil Disobedience. Niçin Kanunlara Uymayalım? Kanuna uy, doğruşeyi yap! Aslında herşey bu kadar basit değildir. Bazı zamanlar, kişiler ahlaksal olarak doğru şeyi yapmak için, hukuk kurallarının çiğnenmesi gerektiğine inanırlar. Bir ahlak yükümlülüğünü yerine getirebilmek için, kasti olarak hukuk ihlali yapan kişiler vardır. Bu çeşit avranışlar Sivil İtaatsizlik olarak adlandırılır. What makes something, an action GOOD? Is it something in the act? Is it in the intention behind? (intentions) Is it the result of the act? (consequences) Bir şeyi, bir davranışı İYİ yapan nedir? Davranışın kendisi mi? Ardındaki niyet mi? (niyetler) Davranışın sonucu mu? (sonuçlar) Intentions or Consequences There is a terrorist with a gun pointed at a group of innocent hostages being held by the terrorists. There is the declaration that he will kill them. Someone nearby has a gun and points it at the terrorist and shots. The would-be hero misses the target and kills one of the innocent hostages. Now, is the act of the would-be hero good or bad? Is it the intention behind the act or the result of the act makes itgood or bad? 5
Niyet ya da Sonuç Teröristler tarafından rehin alınmış bir grup masum insana, teröristlerden biri silah doğrultmuş ve onları öldüreceğini beyan etmiştir. Olay yerinin yakınında tesadüfen bulunan bir kimsenin üzerinde silah vardır ve ani bir kararla silahını çıkarıp, teröristi vurur. Kahraman olmaya niyetlenen bu kişi, hedefi şaşırır ve masum bir rehineyi öldürür. Şimdi kahraman olmayı umut eden bu kişinin hareketi iyi midir kötü müdür? Hareketi iyi ya da kötü yapan, onun ardındaki niyet midir, yoksa hareketin sonucu mudur? Intrinsic and Instrumental value Something is said to have intrinsic value if it is good in and of itself. Love is generally considered an intrinsic value. Health is both an intrinsic and instrumental value. Something is said to have instrumental value if it is good because it provides the means for acquiring something else of value. Wealth is generally an instrumental value because it provides the means for acquiring something else of value. Hedef Değer ve Araçsal Değer Eğer bir şey, içsel ve kendi başına İYİ ise, kendiliğinden isteniyorsa, o şeyin hedef değer taşıdığı kabul edilir. Aşk genellikle hedef değer olarak kabul edilir. Sağlık ise hem hedef, hem de araç değer olarak düşünülür. Eğer bir şey, bir hedef değere ulaşmak aracı olduğu için iyi sayılırsa, o şeyin araç değer taşıdığı kabul edilir. Zenginlik genellikle araç değer olarak kabul edilir çünkü bir başka değeri elde edebilmek için araç olarak kullanılır. Intrinsic and Instrumental Good Utilitarians claim that there is only one thing that has intrinsic value: happiness (pleasure). All other things are good to the degree that they contribute to this end. For example, going to the dentist is good only because it contributes, long term, to the health of my teeth, and reduces the pain, again long term, the pain that I will experience Intrinsic value means that something has value in itself, or that we want it for its own sake, not because it can bring us something else. Hedef ve Araçsal İyi Faydacılık ilkesine göre, tek bir hedef değer vardır: O da mutlulukdur (zevk). Diğer herşey, bu sonuca hizmet ettikleri oranda iyilik derecesi taşırlar. Örneğin, diş hekimine gitmek, yalnızca uzun vadede diş sağlığıma yararlı olacağı ve yine uzun dönemde, yaşayacağım acıyı azaltacağı için araçsal olarak iyidir. Hedef değer ise tek başına değer taşıyan ya da bize başka bir şeyi getireceği için değil de, esas olarak sadece ona ulaşmak amacıyla istenen şeydir. Consequential or Non-consequential theories A consequentialist A non-consequentialist theory of value judges theory of value judges the rightness or the rightness or wrongness of an action wrongness of an action based on the consequences that action based on properties has. The most familiar intrinsic to the action, example is: that action not on its consequences is the best that produces the greatest good for the greatest number 6
Sonuç ve Saik teorileri Sonuç teorisi, hareketin Saik teorisi, hareketin doğruluğunu ya da doğruluğunu ya da yanlışlığını, hareketin yanlışlığını, hareketin sonuçlarını temel alarak sonucunu değil de, değerlendirir. Bu en hareketin yöneldiği saiki, güzel şu şekilde ifade niyeti temel alarak edilebilir: o hareketin en değerlendirir. fazla yararı, en fazla miktarda üretebilenidir. Final questions: What is the best characterization of the following claims: Intrinsic or instrumental? The good is good because of what it does for you. Intentions or consequences? Doing the right thing depends on what you are thinking when you do it. Consequential or Non-consequential? The good depends on the results of what you do. Sorular: Aşağıdaki seçeneklerden sizce hangisi tercih edilmelidir? Hedef mi Araç mı? İyi sana sağladıkları için iyidir Niyet mi Sonuç mu? Doğru şeyi yapmak, o şeyi yaparken ne düşündüğüne bağlıdır Sonuç mu Saik? İyi, yaptığının doğurduğu sonuçlara bağlıdır. UTILITY This theory is both teleogical and consequentialist. The basic idea: To overcome the obvious defects of using Egoism as a moral guide, Utilitarianism approaches the question of the GOOD from the opposing point of view. Instead of that being the GOOD which serves one s own interest and provides for one s own pleasure, the utilitarians take that which produces the greatest amount of pleasure (physical and emotional) for the greatest number of people to be the GOOD. This is the principle of UTILITY. FAYDACILIK Bu teori hem teleojiktir hem de sonuca önem verir. Temel fikir: Egoizmin ahlaki rehber olarak kullanılmasının doğurduğu önemli bozuklukların üstesinden gelmektir. Faydacılık, İYİ kavramına tam aksi bakış açısıyla yaklaşır. Egoizmin savunduğu, İYİ, yalnızca kişinin kendi çıkarlarına hizmet eder ve yalnızca onu zevklerini tatmin eder; Faydacılık ise İYİnin, en fazla sayıda kişiye, en fazla oranda (fiziksel ve duygusal) zevk veren şey olduğunu savunur. Bu, faydacılık prensibinin ilkesidir. How well does this work in practice? An example: Mert is a surgeon who repairs childhood birth defects. He works in a hospital in a small town. There are no other doctors in his part of the country who do this. Mert has a young child, who he rarely sees because he works long hours at the clinic. He would not make much less money if he did not work at night, or on weekends, and his child would be happier, but if he worked less, hundreds of children might not get the operations they needed. 7
Another example: Bahar has just graduated from university and has just started in her new job, which pays a lot of money. She wants to use her money to buy a car, travel, and eat at expensive restaurants. However, she sees a program on TV about a country that has had an earthquake. They are asking for donations to help the victims. How much should she give? Does she have to give all her money? Does she have to worry about other suffering people in the world too? What about future generations? Act and Rule Utilitarianism The act utilitarian considers only the results or consequences of the single act while the rule utilitarian considers the consequences that result of following a rule of conduct. Hareket ve Kural Faydacılığı Hareket faydacılığı yalnızca tek bir hareketin sonuçlarını değerlendirirken, kural faydacılığı, davranış kurallarından kaynaklanan bir seri sonucu değerlendirir. Act Utilitarianism: A good action is one that produces the most happiness for the most people. Or Actions are right to the extent that they promote happiness, wrong to the extent they promote unhappiness. Rule Utilitarianism: Act according to a rule which, if everyone followed it, would produce the most happiness for the most people. SAMPLE CASE: Someone goes to the doctor. The person is ill, experiences pain. The doctor performs a series of tests. The person returns to the doctor s office to learn of the results, the diagnosis and prognosis. The doctor is aware that the tests all show that the person has a disease that is incurable and life threatening. ÖRNEK OLAY: Bir kişi, hastalığı ve çektiği acılardan dolayı doktora gider. Doktor kendisine bir seri test yapar. Yapılan bu testlerin sonucunda, söz konusu kişinin tedavi edilemez, ölümcül bir hasatlığa yakalanmış olduğu ortaya çıkar. 8
In fact even under the most aggressive treatment option there is a survival rate of less than 15% for two years. The doctor is considering what would be GOOD to tell the person. Should the person know the truth or should the person be told something other than the truth?. Which is better? What would be GOOD to do? The act utilitarian might calculate that in telling the truth there will be a great deal of pain and hardly any pleasure at all. The person will be upset, their family will be upset, the doctor will be upset in informing the ill person that there is nothing that the doctor can do to alter their condition. On the other hand if the doctor makes up a story concerning the diagnosis and prognosis that is not true but that gives the ill person more time to enjoy life before the illness makes it obvious that the end is near, well then the results are different. Hatta en yıpratıcı tedavide dahi bu kişinin iki yıl yaşama şansı %15 ten daha düşüktür. Doktor, hastasına ne söylemenin İYİ olacağını düşünmektedir. Hasta gerçeği bilmeli midir yoksa ona gerçekten başka bir şey mi söylenmelidir?. Hangisi daha iyidir? Hareket faydacılığına göre davranılırsa, doktorun, hastaya gerçeği söylemesi ile onu çok büyük bir mutsuzluluğa, acıya uğratacağını hesaplaması gerekir. Hasta üzülecektir, ailesi üzülecektir, doktor hastaya bunu söylerken üzülecektirve doktorun bunu değiştirecek gücü yoktur. Diğer taraftan eğer doktor, hastaya tam olarak gerçeği değil de, hastalığını büyük oranda değiştirilmiş farklı bir biçimde anlatırsa, gerçeği söylememiş olur ancak hastaya hastalığından dolayı zaten açık olan hayatının son günlerini daha fazla zevk alarak yaşama olanağı sağlar. The doctor is not so upset in seeing the person. The family and friends of the person have some more time with that person to enjoy things instead of being depressed. So the ACT utilitarians might calculate that the GOOD is to lie. The Rule utilitarian would need to consider what the long term consequences be if doctors were to lie to those who come to them and have life threatening, incurable illnesses. The rule utilitarian might calculate that people would no longer be able to trust their doctors and this would break down the confidence they need for their therapies to be effective. The RULE utilitarian might calculate that there is far more harm in lying and so the GOOD is to tell the truth. Doktor, hastayı gördüğünde fazla üzülmez, hastanın ailesi ve arkadaşları, büyük bir üzüntü, depresyon içinde olmak yerine, o kişiyle eğlenceli şeyler yapabilirler. O halde HAREKET faydacıları yalan söylemeyi İYİ olarak değerlendirebilirler. Kural faydacıları ise, doktorların, ölümcül, tedavisi olmayan hastalıkları olanlara, yalan söylemelerinin uzun vadede ne gibi sonuçlar doğuracağını, çok daha fazla önemserler. Kural faydacıları, insanların uzun vadede artık doktorlarına güven duymayacaklarını ve bunun tedavilerin başarısında önemli bir etken olan güven ilişkisini zedeleceğini sonucuna ulaşacaklardır. Kural faydacılığı ilkelerine göre, yalan söylemek zaman içinde çok daha büyük zararlar doğuracağından, İYİ olan (etik olan) doğruyu söylemektir. The same result might obtain were there to be a consideration of cheating on an examination. The single act might produce a great deal of happiness for the cheater, teacher, family and friends. The rule of cheating might produce quite the opposite result as society could no longer trust that the doctors, lawyers, engineers, repair people etc., really know what they are doing and deserve their positions. Aynı sonuca, sınavda kopya çekilmesinin değerlendirilmesinde de varılabilir. Kopya çekme hareketi tek başına düşünüldüğünde, kopya çeken için, onun ailesi için ve hatta öğretmeni ve arkadaşları için büyük mutluluklar sağlayabilir. Oysa hareketler zincirini ele alan kural faydacılığına göre, kopya çekme uzun dönemde çok olumsuz sonuçlar doğurabilir. Toplumda doktorlara, mühendislere, avukatlara, tamircilere etc.. karşı güvensizlik oluşur. Yaptığı işi gerçekten bilmeyen ve bulunduğu pozisyonu haketmeyen kişiler, kaosa yolaçabilir. 9
The difference is that: The ACT Utilitarian measures the consequences of a single act. The RULE Utilitarian measures the consequences of the act repeated over and over again through time as if it were to be followed as a Rule whenever similar circumstances arise. Fark şudur: Hareket faydacılığı tek bir hareketin sonuçlarını değerlendirir. Kural faydacılığı zaman içinde tekrar edilen ve benzer bir durumda hep aynı şekilde gerçekleştirilen, bu şekilde adeta bir kural haline dönüşen hareketlerin sonuçlarını değerlendirir. Now go back to the plastic surgeon who wanted to see his child, and the woman who wanted to spend money on herself, but was faced with an appeal for disaster relief. Does Rule Utilitarianism give better answers for these situations? Non-consequentialism or deontological ethics Non-consequentialism is concerned with the actions themselves and not with the consequences. It's the theory that people are using when they refer to "the principle of the thing". It teaches that some acts are right or wrong in themselves, whatever the consequences, and people should act accordingly. Immanuel Kant s Ethics Kant s moral philosophy is the most famous deontological (non-consequentialist) theory. In other words, what makes an action good for Kant is the intention behind it, not the results of it. According to Kant, in order for a person s actions to be good, he or she must intend to: Act in such a way that you never treat people only as a means, (araç) but always at the same time as an end. (sonuç) Sonuç ve Saik teorileri Sonuç teorisi, hareketin Saik teorisi, hareketin doğruluğunu ya da doğruluğunu ya da yanlışlığını, hareketin yanlışlığını, hareketin sonuçlarını temel alarak sonucunu değil de, değerlendirir. Bu en hareketin yöneldiği saiki, güzel şu şekilde ifade niyeti temel alarak edilebilir: o hareketin en değerlendirir. fazla yararı, en fazla miktarda üretebilenidir. 10
What does it mean to treat someone as a means only? To use someone as a means is not necessarily bad. We do this all the time, with people s consent. If my roof is leaking, and I call someone over to fix it, I am using him as a means to fix the roof, he is using me as a means to make money. For Kant, this is OK, because we both agree. To use someone as a means only is to involve them in something to which they would not agree. For example: If the man only pretends to be able to fix the roof, but really intends to cheat me by taking my money and then running away, he is using me only as a way of making money. For Kant, this is a bad act. What does it mean to treat someone as an end? How is this different than utilitarianism? Treating people as ends in themselves means: 1) not treating them as means only (not cheating them, forcing them to do things for your benefit) Treating them as people of their own with their own plans and goals, which are just as important as yours. 2) acting in ways which helps them to achieve some of these plans and goals. 1) It is the intention of the act, not the result, that makes it good. 2) There is no command that happiness must be maximized. (Remember the problems with the plastic surgeon who wanted to see his son and the woman with the good job who didn t know how much she had to give to earthquake relief.) R. v. Dudley and Stevens (1884), 14 Q.B.D. 273 Think again about the example of the doctor with the terminally ill patient? According to Kant s principles, should the doctor lie to the patient? Why or why not? In the summer of 1883, Tom Dudley and his crew of two, Stevens and Brooks, set sail from England to Australia. Richard Parker, a 17 -year-old cabin boy, was also on board. The Mignonette sank on July 3, and the four took refuge in the yacht's lifeboat with only a few rations. 11
Relevant facts: After 18 days, Dudley and Stevens suggested to Brooks that one of the four should be sacrificed to save the rest. Brooks did not agree, and Parker was not consulted. On the 20th day, Parker became quite weak, and Dudley, with Stevens' approval, killed Parker. The three lived on Parker's flesh and drank his blood over the next four days until they were rescued. At the time they killed and ate Parker, the other sailors did not know when they would be rescued. Parker would probably have died within the 4 days before they were rescued. If they did not kill Parker, eat his flesh and drink his blood, the other sailors would probably have died too. Discussion questions: According to: Act Utilitarianism? Rule Utilitarianism? Kant s ethical theory? Do you think that the sailors did the right thing in eating the weakest member? 12