Alman dilinde hayvan isimleriyle oluşturulmuş deyimler: Bir ders modeli Animals in German language: A lesson model Erdinç Yücel 1 Özet Bu çalışmada, içinde hayvan isimlerinin geçtiği bazı deyimlerin, yabancı dil derslerinde daha etkili bir şekilde öğretilebilmesi için gereken bazı önerilere ve alıştırmalara yer verilmiştir. Bu hususlara yer verirken, belli bir sınıf ya da seviye göz önüne alınmamıştır. Çalışmada geçen tüm öneriler ve alıştırmalar istenilen seviyeye uygun olarak yeniden düzenlenerek derslerde tatbik edilebilecek niteliktedir. Bu bakımdan çalışmanın amacı deyimler alnında çalışan ve derslerde deyimlere yer veren öğreticilere ışık tutmaktır. Anahtar sözcükler: Deyim, hayvanlar, beceri, öğrenci, ders Abstract In this study, some suggestions and exercises required for teaching the idioms that contain animal names more effectively in foreign language classes are given. During this study no classification or grading was applied. All the suggestions and exercises in this study can be adapted to any level and applied anywhere if neccessary. The aim of the study is to enlighten the teachers who would like to investigate and use the idioms in their lessons. Keywords: Idiom, animals, skill, student, lesson 1 Yrd. Doç. Dr. Selçuk Üniversitesi, erdincyucel@hotmail.com 72
Giriş Deyimler öğrencilere genelde diğer dilsel unsurlardan daha fazla güçlük çıkarmaktadırlar, çünkü deyimleri her zaman onları oluşturan kelimelerden hareketle anlamlandırmak mümkün değildir (Buβmann, 1990:111). Bu yüzden deyimlere derslerde yer verirken, öğrencilerin onları deyim olarak tanımalarını, anlamalarını ve kullanabilmelerini sağlayacak bir ortamın oluşturulması büyük önem taşır. Ders faaliyetlerinde genelde öğrencilerin deyimlerle atasözlerini birbirine karıştırdıkları da az gözlenen bir durum değildir. Bu yüzden deyimler ele alınırken, deyimlerin atasözlerinden farklı olduğu vurgusu dersin girişi için uygun bir yöntemdir. Dolayısıyla öğrenciler deyimlerin gerçek manalarından farklı, ilgi çekici anlamlar taşıyan söz öbekleri olduğunu, buna karşın atasözlerinin ise geçmişten günümüze kadar intikal etmiş, uzun tecrübelerden yararlanarak teşkil edilmiş olan özlü öğütler veren ve toplum tarafından kabul görmüş genel bir yargıyı içeren kalıplaşmış sözler olduğunu bilmelidirler. Bu çalışma ile öğreticilerin derste kullanabilecekleri bir ders modeli oluşturulmaya çalışılacaktır. Hedef dilde yer alan deyimler mercek altına alınırken, içinde hayvan isimleri geçenler seçilmiştir, çünkü hayvanlar öğrencilere ilginç gelen somut canlılardır. Hayvan isimlerinin tercih edilmesinin bir başka sebebi ise, onların öğrenciler tarafından daha kolay bir şekilde tasvir edilebilmeleridir. Oluşturulacak olan ders modeli herhangi belli bir seviye göz önünde bulundurularak değil, öğreticinin kendi sınıfının seviyesine göre uyarlayabileceği bir şekilde ele alınacaktır. Motivasyon Bütün ders faaliyetlerinde olduğu gibi, öğretici derse başlamadan önce öğrencilerini güdülemelidir. Öyleyse Motivasyon nedir? sorusuyla başlamak yerinde olacaktır. Apeltauer e (1997:111) göre motivasyon, kişinin bir konuya ya da eyleme eğilim göstermesinin sebeplerini izah eden bir bilincin geliştirilmesidir. Bu yüzden öğrencinin deyimleri neden öğrenmesi gerektiğini ve ne tür avantajlar elde edeceğini bilmesi motivasyon sürecinde önem kazanmaktadır. Ancak o taktirde öğrenci öğrenmeye hazırlanmış olur. Motivasyon süreci öğrencilere şu iki temel nokta aktarılarak gerçekleşebilir. Deyimler günlük hayatta sıkça yer bulmakta ve günlük hayatta uzun tasvirlere gerek bırakmadan, kısa ve kolay bir şekilde iletişim kurma becerisi kazandırmaktadır. Deyimler genelde bir ön bilgiye sahip olmadan anlaşılması zor dilsel unsurlardır. Bu yüzden gerçek iletişim ortamlarından önce deyimlere hakim olmak bir gerekliliktir. 73
Örneğin öğretici derse başlarken tahtaya Peter hat den Löffel abgegeben deyimini yazar ve öğrencilerine bu deyimin anlamını sorar. Elbette Den Löffel abgeben deyimiyle ilk kez karşılaşan öğrencinin bu deyimi bire bir Türkçeye çevireceği aşikardır. Dolaysıyla öğrenci büyük bir ihtimalle bu deyime kaşığı başkasına devretmek (bırakmak) olarak karşılık bulacaktır. Bu karşılık ise öğrencide ya herhangi bir çağrışım uyandırmayacak ya da öğrenci Peter in bir aşçı olduğunu ve mesleğini bıraktığını düşünecektir. Oysa Peter hat den Löffel abgegeben cümlesinin anlamı çok farklıdır. Ancak öğretici deyimin Türkçe karşılığını öğrencisine aktardığında öğrenci, den Löffel abgeben deyiminin ölmek anlamına geldiğini ve bu deyimin ölüm olayını saygısız bir şekilde tanımladığını da öğrenmiş olur (bkz. Osten, 1997:7). Böylelikle öğrenci Peter hat den Löffel abgegeben deyiminin, Türkçede Peter nalları dikti (saygsız bir ifade) olarak karşılık bulduğunu öğrenmiş olur. Böylelikle öğrenciler deyimlerin anlamını bilmedikleri taktirde gerçek iletişim durumlarında yanlış anlaşılmaların olabileceğini görmüş olur, bu ise motivasyon sürecine büyük bir katkı sağlayacaktır. Ders modeli Derse giriş Deyim kümelerinin oluşturulması Deyimler ele alınırken öğrencilerin sevdiği hayvanlardan başlamak yerinde olacaktır. Bunun için öğrencilerden üçerli gruplara ayrılmaları ve belli talimatlara göre hayvanları sınıflandırmaları istenir. Örnek: Hayvanları Evcil Hayvanlar ve Vahşi Hayvanlar olarak sınıflandırınız. Haustiere (Evcil Hayvanlar) Wildtiere (Vahşi Hayvanlar) Katze Hund Bär Löwe Vogel? Schlange? Wolf Hayvanların hedef dilde kısaca tasvir edilmesi Dersin bu bölümünde öğrencilerin buldukları hayvanları hedef dilde kısaca tasvir etmeleri istenir. Bu süreçte öğretici grupları dolaşarak öğrencilerin zorlandığı kelime ya da 74
kalıpları açıklamaya çalışır. Öğretici daha önceden, tasvirde kullanılacak olan bazı ip uçlarını da tahtaya yazabilir. Hund: Der Hund hat eine Schnauze, ein Fell und meist einen langen Schwanz. Er hat keine Füsse, sondern Pfoten. Hunde können nicht sprechen, sie bellen oder winseln. Der Hund ist ein guter Freund des Menschen. Katze: Die Katze hat auch einen Schwanz. Sie kann auf leisen Pfoten sehr gut schleichen. Die Katze hat Krallen, mit denen sie kratzen kann. Sie kann miauen oder auch schnurren. Die männliche Katze nennt man Kater. Çalışma safhası Deyimlerin anlamlarının ele alınması Deyimlerin anlamlarının ele alınması safhasında, deyimlerin kalıplar olarak verilmesi didaktik açıdan uygun değildir. Örneğin: Wie Hund und Katze leben (Kedi Köpek gibi yaşamak). Bu durum öğrenciyi sadece ezbere zorlayan bir yöntemdir. Bunun yerine deyimler belli bir bağlam içersinde sunulmalıdır. Örnekler: - Peter und Hans steiten sich immer. Manchmal sprechen sie sogar nicht mehr miteinander. Sie leben wie Hund und Katze. - Sabine ist gestolpert, aber nicht gefallen. Sie hat Schwein gehabt. - Mein Freund ist sehr schüchtern und er will nicht reden. Er ist stumm wie ein Fisch. - Mein Bruder ist sehr klug und sehr gerissen, er ist ein schlauer Fuchs. - Herr Kunzendorf hat sich erkältet, deshalb kann man ihn kaum verstehen. Er hat einen Frosch im Hals. - Mehmet hat keinen Appetit. Er isst wie ein Spatz. Öğretici, yukarıda verilen bağlamlardan öğrencilerin deyimlerin anlamlarını bulmaları için yeterli bir zaman verir. Öğrencilerin zorlandığı deyimlerde gruplara gerekli destek öğretici tarafından sağlanır. Öğrencilerin içinden çıkamadığı durumlarda öğreticinin kaynak dilde açıklamalarda bulunması, deyimlerin öğrencilerin uzun süreli belleğinde daha kalıcı olmasını sağlayan önemli bir katkıdır. 75
Alıştırmalar Tamamlama alıştırmaları Öğrenciler yine gruplar içersinde verilen tamamlama alıştırmalarını süresi içersinde yapmaya çalışır. Deyimlerde boş bırakılan hayvan isimlerini tamamlayınız. - Ali ist das schwarze in der Familie - Manfred ist ein schlauer - Man soll nicht immer so stur wie ein. - Mensch! Du bist glatt wie ein - So eine Frechheit Das geht doch auf keine. - Das ist aber lächerlich! Da lachen ja die - Hier ist es angenehm. Ich fühle mich wie ein. im Wasser. - Peter ist eingebildet. Er sitzt auf einem hohen. - Der Mann ist sehr tapfer. Er wagt sich in die Höhle des - Ich weiss es. Das pfeifen doch die. von den Dächern. a) Aal b) Bock c) Ross (Pferd) d) Fisch e) Hühner f) Spatzen g) Löwe(n) h) Kuhhaut i) Schaf j) Fuchs Dönüştürme alıştırmaları Bu alıştırma türünde öğrencilerden bu deyimlerin, ne anlam ifade ettiğini yazmaları istenir. Bu alıştırmada inde öğrencinin elbette tahmin yetisinden de istifade etmesi beklenir. Aşağıda italik olarak verilen deyimlerin yerini tutan ifadeleri yazınız. - Du gehst mit den Lerchen ins Bett. - Er ist hier der Hahn im Korb. - Sie hat Schwein gehabt. - Sie sieht wie eine Eule aus. - Das sind faule Fische. Bu alıştırma türü aynı zamanda yukardaki örneğin tam tersi olarak da verilebilir. Örnek: Bu gehst sehr früh ins Bett. (= Du gehst mit den Lerchen ins Bett) İletişime yönelik alıştırmalar Bu alıştırmalar sayesinde öğrenci, deyimlerin günlük hayatta sıkça kullanılan iletişim kalıpları olduğunun farkına varır. Öğrenci ayrıca deyimler sayesinde derste aktif olarak derse katılma 76
ve yorum yapma imkanına da kavuşmuş olur. Bu alıştırmada türünde öğrencilerin sorulara tam cümleler kurarak görüşlerini gerekçelendirmeleri istenir. - Wann laust dich der Affe? Öğrenci: Wenn ich in Mathe eine gute Note bekomme. Das wird mich echt überraschen, denn Mathe fällt mir sehr schwer. - Gibt es jemanden mit dem du wie Hund und Katze lebst? Öğrenci: Ja, ich lebe zur Zeit mit meinem kleinen Bruder wie Hund und Kazte. Er nimmt mir immer meine Sachen weg und wenn ich sie wieder haben will, gibt es immer einen grossen Streit. - Habt ihr schon einen kennen gelernt, der ein Wolf im Schafpelz war. Öğrenci: So einen hatte ich einmal kennen gelernt. Zuerst dachte ich, er wäre ein guter netter Freund. Mit der Zeit habe ich bemerkt, dass er eigentlich ein böser Junge war. Kelime dağarcığının geliştirlmesine yönelik alıştırmalar Hayvanların kendilerine has özellikleri bu tür alıştırmalar için çok uygundur. Öğrenciler bu alıştırmalar sayesinde kelime haznelerini geliştirme fırsatı bulmaktadırlar. Cümleleri uygun kelimelerle tamamlayınız: - Das Pferd hat keine Füsse, sondern - Die Haare des Pferdes nennt man.. - Die Kinder des Hundes nennt man.. - Hunde können nicht sprechen, sondern. - Die Ohren des Hasen nennt man.. - Wenn die Katze böse ist, dann kratzt sie mit ihren. - Das Haus des Vogels nennt man. - Das Haus der Maus ist ein.. - Hirsche haben ein.. auf dem Kopf. - Fische schwimmen mit ihren a) Mauseloch b) Geweih c) Krallen d) Welpen e) Hufe f) Mähne g)löffel h) Nest i) Flossen j) bellen Kısa hikayeler oluşturmak Bu aşamada öğrenciler öğrendikleri deyimleri kullanma imkanını elde etmektedirler. Burada öğrenciden öğrendiği deyimlerden faydalanarak bir hikaye oluşturması istenir. Deyimler bazı 77
ipuçlarıyla birlikte öğretici tarafından tahtada verilir. Deyim sayısı öğreticinin öngördüğü zaman nispetinde belirlenir. Örnek: Mich laust der Affe, weil es so viele Tiere in deutschen Redewendungen gibt. Um diese zu lernen musste ich mit den Lerchen aufstehen und mit den Hühnern zu Bett gehen. Das musste ich machen sonst würde ich beim Lernen einen Bock schiessen. Bevor ich diese in mein Heft geschrieben habe, habe ich alles ausführlich geplant, denn ich wollte das Pferd nicht am Schwanz aufzäumen. Schliesslich habe ich wie ein Pferd gearbeitet und die Redewendungen gelernt. Natürlich meine ich nicht, dass ich einen Vogel abgeschossen habe. Es genügt mir, dass ich die Eule nicht nach Athen getragen habe. Deyimleri kalıcı hale getirmek Öğrenilen deyimlerin öğrencilerin uzun süreli belleklerine aktarılması büyük bir öneme sahiptir. Bunun için de deyimlerin çıkış hikayelerine yer vermek uygun bir yöntem olarak görülmektedir. Seçilecek olan deyimler gerçekten anlamıyla bağdaştırılamayan deyimler olmalıdır, çünkü öğrenciler genelde bu tür deyimleri sadece ezberleme yoluna gittikleri için, kısa süre sonra unutma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Örneğin Wie Hund und Katze leben (Kedi-Köpek gibi yaşamak) deyiminde öğrenciler kedi ile köpeğin ezeli düşmanlar olduğunu ve bu yüzden birbirleriyle anlaşmadıklarını bildikleri için, bu deyimi kolay bir şekilde kavrayabilmektedirler. Ancak Die Eule nach Athen tragen ([Bire bir çeviri:] Baykuşu Atina ya taşımak) deyimini ise öğrenci Gereksiz (boşuna) iş yapmak anlamıyla bağdaştırmadığı için, çok iyi kavrayamamaktadır. Bu yüzden bu tür deyimlerin çıkış hikayesine yer vermek öğrenciler için deyimin daha kalıcı olmasını sağlamaktadır. Ayrıca bu tür hikayeler öğrenciler için ilginç ve zevkli malzemeler olarak görülmektedir. Aşağıda bazı deyimlerin çıkış hikayelerine yer verilmiştir: Die Eule(n) nach Athen tragen: Die Eule war das Symbol von Athen, deshalb war sie auf allen Münzen Athens abgebildet. Die Redensart stammt von Aristophanes, der sagte: Die Athener sind deswegen so reich, weil in ihren Geldbeuteln Eulen nisten, die dort Junge ausbrüten. Deshalb braucht man nicht auch Eulen nach Athen zu tragen. (Osten, 1997:83) Bedeutung: Etwas überflüssiges tun. Auf den Hund kommen: Früher bewahrten die Menschen ihre wertvollen Sachen meist in Truhen auf. Auf dem Innboden der Truhen waren Symbole eingraviert, die angeblich die wertvollen Sachen schützten. Unter den Symbolen waren oft auch Hunde zu sehen. Wenn derjenige alles 78
verloren hatte und in der Truhe den Boden sah, war er auf den Hund gekommen. Bedeutung: wirtschaftlich ruiniert sein. Jemandem. eine Eselsbrücke bauen: Esel sind sture Tiere. Sie bewegen sich nicht, wenn sie es nicht wollen. Der Esel weigert sich sogar, durch kleine Gewässer zu laufen, auch wenn diese nicht tief sind. Deshalb baute man kleine Brücken über die Gewässer, damit der Esel das Wasser überschreiten konnte. Bedeutung: Jemandem mit einem Hilfsmittel eine Hilfe geben. Değerlendirme safhası Değerlendirme safhası dersin son bölümüdür. Öğretici bu safhada dersin ne kadar verimli geçtiğini ve öğrencilerin deyimleri ne ölçüde anladıklarını kontrol eder. Başka bir deyişle öğretici, hangi öğrencinin ilerleme kaydettiğini hangisinin ise geri kaldığını görmüş olur. Aşağıda yer alan soru stili bu aşama için çok uygundur: Verilen tasvirlere göre en uygun düşen deyimi kullanınız (Deyimlerde geçen hayvan isimleri parantez içinde verilmiştir) - Geht man auf eine Sache sehr übertrieben ein, so schiesst man.. (Spatzen) - Wenn man einen guten Freund hat, mit dem man zusammen alles unternehmen kann, so kann man.. (Pferde) - Wenn jemand eine Neuigkeit oder ein Geheimnis verrät, dann lässt er... (Katze) - Wenn eine Angelegenheit keinen Menschen mehr kümmert, dann.. (Hahn) - Wenn jemand sehr eingebildet ist, dann sizt er... (Pferd/Ross) - Wenn jemand besonders lebhaft ist, dann sagt man, er ist. (Reh) - Hat jemand ein Haus, wo es sehr einsam ist, so wohnt er dort, wo sich (Fuchs, Hase) Sonuç Deyimler günlük hayatta sıkça karşılaşılan dilsel unsurlardandır. Deyimler yabancı kültürde iletişim kurarken göndericiye ifade gücü bakımından zenginlik katmakta ve aynı zamanda göndericinin kendisini kısa ve öz bir şekilde ifade etmesini kolaylaştırmaktadır. Ayrıca öğrenciler deyimlerden doğru bir şeklide faydalandıklarında öz güvenlerinin daha da geliştiğini görmektedirler, bu ise öğrencinin yabancı dili kullanırken kendisine daha fazla güvenmesini ve daha rahat bir iletişim kurmasını sağlamaktadır. Tüm bu unsurlar göz önüne alındığında deyimlerin dil eğitiminde önemli bir yer tuttuğu daha iyi anlaşılmaktadır. 79
Öğreticiler sınıf seviyesine göre derste hangi deyimlere yer vereceğine karar vermekte özgürdür. Bu çalışmada, içinde hayvan isimlerinin geçtiği deyimlerin seçilmesinin nedeni, hayvanların öğrencilerin ilgisini çekmesidir. Ayrıca hayvanlar, derslerde daha somut bir şekilde tasvir edebilme imkanını da sunmaktadırlar. Çalışma bu bakımdan sadece örnek bir modele işaret etmektedir. Öğreticiler sunulan bu modelden hareketle, istedikleri unsurlarla teşkil edilmiş deyimlere yer vererek, etkili ve kalıcı bir ders işleme yöntemi geliştirebilirler. Oluşturulan bu model, öğreticilere, kendi uygulamalardan edindikleri tecrübelerin ışığında modeli kendi ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirme ve geliştirme imkanı sağlamaktadır. Literatur Apeltauer, E. (1997). Grundlagen des Erst- und Fremdsprachenerwerbs. Berlin, Langenscheidt. Buβmann, H. (1990). Lexikon der Sprachwissenschaft. Stuttgart. A. Kroner Verlag. Duden (2007). Das groβe Buch der Zitate und Redewendungen. Mannheim, Leipzig, Wien, Zürich. Griessbach/Schulz (1994). 1000 deutsche Redewendungen. Langenscheidt. Berlin, München. Herzog, A. (1993). Idiomatische Redewendungen von A-Z. Langenscheidt. Berlin, München. Lange, G. U. A. (1998). Taschenbuch des Deutschunterrichts. Göppingen. Schneider Verlag. Osten, A. (1997). Das grosse Wörterbuch der Redewendungen. Wien, Tosa Verlag. Online: (06.05.2011/17:35) http://www2.germanistik.unifreiburg.de/dafphil/internetprojekte/internetprojekte/cfu98/tier e/wildtier.htm Ek (Alfabetik sıralamaya göre Almanca deyimler seçkisi) glatt wie ein Aal sein = sich überall listig hindurchschwindeln mich laust der Affe = das überrascht mich jmdn. zum Affen halten = jmdn. narren, anschmieren auf der Bärenhaut liegen = faulenzen einen Bärenhunger haben = einen grossen Hunger haben einen Bock schiessen = einen Fehler machen stur wie ein Bock sein = unzugänglich sein schlafen wie ein Dachs = sehr tief schlafen sich wie ein Elefant im Porzelanladen benehmen = durch Ungeschicklichkeit Unheil anrichten aus der Mücke einen Elefanten machen = sehr (weit) übertreiben sich eine Eselsbrücke bauen = mit einfachen Denkhilfen schwer merkbare Dinge einprägen wie eine Eule aussehen = hässlich aussehen die Eulen nach Athen tragen = etwas Überflüssiges tun stumm wie ein Fisch = kein Wort sagen sich wie ein Fisch im Wasser fühlen = sich wohl fühlen das sind faule Fische = das sind dumme Ausreden ein schlauer Fuchs sein = sehr klug und gerissen sein 80
wo sich Fuchs und Hase Gute Nacht sagen = ein sehr einsamer Ort der Hahn im Korb sein = beliebt sein, im Mittelpunkt stehen danach kräht kein Hahn (mehr) = niemand kümmert sich darum da lachen (ja) die Hühner = das ist lächerlich wie Hund und Katze leben = sich ständig streiten auf den Hund kommen = herunterkommen, pleite sein passen wie der Igel zum Taschentuch = überhaupt nicht zu etwas taschen mit jemandem Katz und Maus spielen = jemanden hinhalten die Katze aus dem Sack lassen = seine wahre Absicht zu erkennen geben die Katze im Sack kaufen = etwas ungeprüft übernehmen das geht auf keine Kuhhaut = das ist unerhört sanft wie ein Lamm sein = sehr sanftmütig sein jmdn. eine Laus in den Pelz setzen = jdm. Ärger bereiten mit den Lerchen ins Bett gehen = sehr früh schlafen gehen sich in die Höhle des Löwen wagen = sehr mutig sein eine graue Maus sein = eine unscheinbare Person sein mit Speck fängt man Mäuse = mit dem richtigen Lockmittel kann man etwas erreichen mit Mann und Maus untegehen = untergehen, ohne dass jemand gerettet wird wie der Ochs vor dem Berge Stehen = ratlos sein wie ein Pferd arbeiten = hart und unermüdlich arbeiten mit jdm. Pferde stehlen können auf dem hohen Pferd sitzen = hochmütig, überheblich sein das Pferd am Schwanz aufzäumen = eine Sache ganz verkehrt anfangen aufs falsche Pferd setzen = die Entwicklung falsch einsetzen Raupen im Kopf haben = seltsame Einfälle haben munter wie ein Reh sein = besonders lebhaft sein die Sau herauslassen = sich hemmungslos gehen lassen ein schwarzes Schaf sein = jemand, der sich nicht einordnet und unangenehm auffällt das pfeifen die Spazten von den Dächern = dass weiss mittlerweise jeder wie ein Spatz essen = sehr wenig essen mit Kanonen auf Spatzen schiessen = übertrieben auf etwas reagieren Schwein haben = Glück haben einen Vogel haben = nicht ganz bei Verstand sein den Vogel abschiessen = den grössten Erfolg haben ein Wolf im Schafspelz sein = ein gefählicher, böser Mensch, der harmlos aussieht 81