Urfalı Hattat Behçet Arabî ve Eserlerinden Örnekler Ömer Sabuncu * * Yrd. Doç. Dr., Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslâm Tarihi Anabilim Dalı. omersabuncu@gmail.com 1
İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFA II Editörler Prof. Dr. Kasım Şulul Yrd. Doç. Dr. Ömer Sabuncu Şanlıurfa Şubesi Şanlıurfa İl Müftülüğü 2
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Kültür Yayınları No: 2 Bilim 2. İslâm Tarihi ve Medeniyetinde Şanlıurfa Sempozyumu Tebliğleri: -I- ISBN: 978-975-8168-20-9 Takım Numarası: 978-975-8165-18-6 Baskı: Semih Ofset Matbaacılık - Ankara Ankara, Mart 2016 3
Urfalı Hattat Behçet Arabî ve Eserlerinden Örnekler Ömer Sabuncu * Giriş Hat sanatı, Arap harflerinden doğarak İslâm medeniyetinde müstakil ve olağan üstü bir mevki kazanan güzel yazı sanatıdır. Bu tebliğde Şanlıurfalı hattat Behçet Arabî nin tanıtılmaya çalışılacak ve eserlerinden örnekler verilecektir. Konumuza başlarken hüsn-i hat kavramına kısaca değinmenin faydalı olacağını düşünüyoruz. Hüsn-i hat: Kelime ve Terim Anlamları Yazmak, çizmek; kazmak; alâmet koymak anlamlarındaki Arapça hatt mastarından türeyen ve yazı, çizgi; çığır, yol gibi manalara gelen hat kelimesi terim olarak Arap yazısını estetik ölçülere bağlı kalıp güzel bir şekilde yazma sanatı (hüsnü l-hat, hüsn-i hat) anlamında kullanılmıştır. Kaynaklarda genellikle cismanî aletlerle meydana getirilen ruhanî bir hendesedir şeklinde tarif edilen hat sanatı, bu tarife uygun bir estetik anlayış çerçevesinde yüzyıllar boyunca gelişerek süre gelmiştir. İslâm dinini kabul eden hemen hemen bütün kavimlerin dinî bir gayretle benimsediği Arap yazısı, hicretten birkaç asır sonra İslâm ümmetinin ortak değeri haline gelmiş, aslı ve başlangıcı için doğru olan Arap hattı sözü zamanla İslâm hattı vasfını kazanmıştır. Arap yazı sisteminde harflerin çoğu kelimenin başına, ortasına ve sonuna gelişine göre yapı değişikliğine uğrar. Harflerin birbirleriyle bitiştiklerinde kazandıkları görünüş zenginliği, aynı kelime veya cümlenin çeşitli kompozisyonlarla yazılabilme imkânı, sanatta aranılan sonsuzluk ve yenilik kapısını aralamıştır. 1 Zamanla Kur ân-ı Kerîm, hadis-i şerifler ve kelam-ı kibar denilen güzel sözler hat sanatıyla estetik bir anlam kazanmıştır. Kur ân ın en güzel şekilde yazıldığına vurgu yapmak için Kur ân Mekke de indi, Mısır da okundu, İstanbul da yazıldı. sözü meşhur olmuştur. İstanbul un yanı sıra Ülkemizin birçok şehrinde önemli hattatlar yetişmiş; dün olduğu gibi bugün de Kur ân, en güzel şekilde yazılmaya devam etmektedir. Bu hattatlardan biri de Şanlıurfalı hattat Behçet Arabî dir. Urfa da Hat Sanatı Behçet Arabî nin hayatına geçmeden önce Kur ân ın güzel yazılışındaki gelişmelerin Şanlıurfa hat sanatına yansımalarına değinmek istiyoruz. Şanlıurfa da önceleri mezar taşları ve mimari süslemelerde görülen hat sanatı daha sonraları yazı çeşitlerinin de artmasıyla deri ve kâğıt üzerine tablolar oluşturmak suretiyle farklı bir boyut kazanmıştır. Şanlıurfa daki hat sanatının en eski örnekleri Harran Ulu Camii kalıntıları arasındaki binalar ve Harran eski mezarlığında kazılar sonucu ortaya çıkartılan mezar taşlarında görülmektedir. Ayrıca Harran Kapısı kuzey cephesinde yer alan Eyyûbi nesihi ile yazılmış şerit kitâbe, Eyyûbi medresesinin kuzey duvarındaki çiçekli nesih kitâbe ve Şeyh Mes ûd Zaviyesi nin sarnıç kitâbesi, Şanlıurfa daki hat sanatının XI ve XII. yüzyıl örnekleri arasında yer almaktadır. Eyyûbiler den Osmanlı dönemine kadar geçen süre içerisinde ortaya konan hat eserlerinden günümüze ulaşan eserler tespit edilememiştir. Ancak Osmanlı döneminden kalma çok sayıda kitâbe, mezar taşları ve evler üzerindeki dekorasyon amaçlı sülüs, nesih, celî sülüs, celi ta lik ve makili tarzlarındaki kompozisyonlar zengin bir çeşitlilik göstermektedir. * Yrd. Doç. Dr., Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslâm Tarihi Anabilim Dalı. omersabuncu@gmail.com 1 M. Uğur Derman, Hat, DİA, İstanbul, 1997, c. 16, s. 427. 4
Urfa daki Hat Sanatı nın güzellikleri -taşra olmasına rağmen yine de- özgün eserlerin verildiği mezar taşları ve mimari süslemelerde görülmektedir. Urfa da görebildiğimiz kitabelerde hemen hemen yazı çeşitlerinin tümüne rastlamak mümkündür. Bu yazıların Şanlıurfa mezar taşları üzerinde oldukça ustaca yazıldığı görülmektedir. Mezar taşları kitabelerinin bir kısmının şairleri bellidir. Fakat hiçbirinde hattatların ismine rastlanmamıştır. Bazı hattatların yazı ve işaretlerinden kim oldukları tanınıyorsa da, bunlar ancak bir veya iki kişiyi geçmemektedir. Bu hattatların içinde Cumhuriyetten önce Urfa da meşhur olmuş ve Lobut Ahmet diye tanınan Ahmet Vefik Bey ve öğrencisi Arabîzâde Behçet Efendi bulunmaktadır. Yalnız Nakıpzade İbrahim Efendi Medresesi nin Ulu Camii kapısının 1775 tarihli büyük hücre kitâbesinin hattatının Urfa Nâibi Hakkı olduğu yazılıdır. Bu taş üzerine yazılı isimlerden başka bazı levhalarda ve el yazmalarda da hattatlara rastlanmaktadır. Mesela Sakıp Efendi nin yine şair mutasavvıf Saffet in aynı zamanda hattat oldukları bilinmektedir. Bunlardan Şair Sakıb ın Halepli Bahçe de kendi adına yaptırdığı köşkün ikinci kattaki büyük odasının iç duvarlarını dolaşan, mavi zeminli tahtalar üzerine beyaz boya ve ta lik hattı ile yazdığı şiir, şairin hattatlık yönünü göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Rızvaniye Camii nde asılı bir levhada imzası görülen Naciye adlı bayan hattatın Urfalı olup olmadığı hakkında elimizde bilgi bulunmamaktadır. Urfa da yetişmiş hattatların en ünlülerinden olan Ahmet Vefik Efendi ve öğrencisi Arabîzade Behçet Efendi, eserlerinin bir kısmını Osmanlı dönemi sonlarında, bir kısmını da Cumhuriyet döneminde vermiştir. Osmanlı nın son döneminde; İstanbul da icazet alıp Urfa ya gelmiş Ahmed Vefik Efendi ve ondan icazet alan Arabîzade Behçet Efendi olmak üzere iki Urfalı meşhur hattat yetişmiştir. Cumhuriyet dönemi hat sanatı uzun yıllar sadece Behçet Arabî ile devam etmiştir. Behçet Arabî nin hayatına geçmeden önce hocası Ahmet Vefik Efendi hakkında bilgi vermek istiyoruz. Behçet Arabî nin Hocası Hattat Ahmet Vefik Efendi (Lobut Ahmet Efendi) Asıl adı Ahmet olup, Vefik mahlasını kullanmış hem şair hem de hattattır.1860 yılında İstanbul da doğmuştur. Babası Balibeyzâde Lobut Bey dir. İlk tahsiline Sultani de başlamış fakat yarıda bırakmıştır. 1882 yılında babası Lobut Bey İstanbul dan sürgün olarak Halfeti Nahiye Müdürlüğü ne gelince, o da babasıyla gelmiş, 1884 de Kaymakam olan babasıyla Suruç a, 1886 yılında babasının emekli olması üzerine ailesi ile birlikte Urfa ya yerleşmiştir. Ahmet Vefik, 1887 yılında Urfa Tahrirat Kalemi Mukayyıtlığı 2 ile memuriyete başlamış, yazısı güzel olduğu için üç yıl sonra aynı kalemin Sermübeyyizliğine 3 terfi etmiştir. 1923 de emekli olmuştur. Diyarbakırlı Cenânzâde Hacı Abbas Efendi ve Urfa Tahrirat Müdürü Asaf Bey den icazet alan Ahmet Vefik, Urfa nın birçok mektep ve medresesinde yazı dersleri vermiştir. Mûsikiye ve bütün makamlara vakıf olan, armonika, ud ve kanun çalmasını bilen Ahmet Vefik, mütevazı, iyi huylu, ince ruhlu, yardımsever biri olarak tanınmıştır. Kitâbeler ve mezar taşları için yazdığı şiirlerinde büyük bir ustalıkla tarih düşüren ve mahalli olaylara destanlar yazan sanatçı, 1917 tarihli Harb-ı Umumi Şehitleri Abidesi üzerine Cây-ı cihâda giden erlere nusret ola 4 mısrasını yazmış, böylece anıtı yaptıran Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey in adını zikretmiştir. 2 Temize çeken. İlk yazılan müsvedde sahifeyi temizce tekrar yazan. 3 İç yazışmalar, yabancı hükümdarlarla yazışmalar. 4 Cepheye giden erlere yardım ola. 5
Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet Vefik Efendi nin ölüm tarihi bilinmemektedir. 5 Ahmet Vefik Efendi nin, Âla Külli Şey in Kadir kompozisyonu. Ahmet Vefik Efendi nin, Allah Celle celâlühu - Lafza-i Celâl kompozisyonu. Allah yazısının içinde Esmâü l-hüsnâ yer almaktadır. 6 5 Ömer Sabuncu, Geçmişten Günümüze Şanlıurfa da Dinî Hayat, Geleneksel El Sanatları, Şanlıurfa İl Müftülüğü Yayınları, Ankara, 2011, s. 237. 6 Eser, Mustafa Hakkı Ertan koleksiyonunda bulunmaktadır. 6
Ahmet Vefik Efendi nin, Muhammed Aleyhi s-selâm kompozisyonu. Muhammed yazısının içinde Esmâü n- Nebî/Sîret-i Nebî yer almaktadır. 7 Behçet Arabî nin Hayatı Behçet Arabî, hat sanatında Urfa da yetişmiş son ve nadir ustalardan biridir. Kıvrak eliyle kalem ve fırçada mahir, üstün bir kabiliyete sahiptir. Bu Urfalı usta hattat, çağdaş hat sanatımıza -hat sanatının geleneğini bozmadan- gerçekten zevkli yeni çağdaş biçimler getirmiş başarılı istifler yapan hattatlarımızdan biridir. Behçet Arabî 1893 yılında Urfa nın Kaleboynu mahallesinde doğdu. Ebû Eyyûb el- Ensâri nin torunlarından olan ve 400 yıl önce Urfa ya yerleşmiş bulunan Arâbizâdeler lakaplı bir aileye mensuptur. Bu nedenle, yazdığı levhalarda Behçet Arabî imzasını kullanmıştır. Babası Hamid Efendi nin tek evladıdır. Bu aile günümüzde Arabîzâdeler lakabıyla bilinmekte ve Görgün soyadını kullanmaktadır. Behçet Arabî, 13-14 yaşlarında iken Şer i Mahkeme de kâtiplik yapan akrabalarından birinin yanına hat sanatını öğrenmesi için verilir. Bu hattatın yanında ilk bilgilerini alan Behçet, sanatında büyük ilerlemeler kaydedince kendisinin daha usta birisinin yanına verilmesine gerek duyulur. Şer iye de Kâtip ilk hocası, Behçet i, Hattat Ahmet Vefik Efendi ye götürüp, Ahmet Efendi, işte sana kabiliyetli bir genç, ben bildiklerimi öğrettim, gerisi sana kalıyor. diyerek yeni hocasına teslim eder. Behçet Arabî şimdiki Balıklıgöl Rızvaniye Camii nde Osmanlı mimarisinin önemli eserlerinden olan tarihi medresede gün boyunca yeni hocasından Hüsnü hat meşk eder. Geceleri de eve gitmeyip Hüsnü hat yazısının ilerlemesi için Ahmet Efendi nin dizinin dibinden ayrılmamaya gayret ederdi. Bu değerli 7 Eser, Mehmet Emin Ertan koleksiyonunda bulunmaktadır. 7
hocanın bilgilerinden istifade etmeye özen gösterirdi. Arabîzade tam bir teslimiyetle yazıdan meşk, hocasından feyz; ruhun sanatta aradığı inceliği, nazeninliği ve özellikle estetiği yakalayabilmek, Hüsn-i hatın ruhani mühendisliğine erişebilmek için sabahlara kadar meşk ederdi. 8 Hüsn-ü Hatt ın her çeşidinden icazet alıp, icazet vermiş, şair ve mûsikişinas Ahmet Vefik Efendi den hat dersleri alan Behçet, kısa süre sonra icazet alır. İcazet almasını hızlandıran şöyle bir olay nakledilmektedir: Halilürrahman Medresesi nde ders alan Behçet hocası Ahmed Vefik e, Hocam, yazıyı yazarken kamış kalemi kâğıt üzerinde cızırtıya benzer sesler çıkartıyor, bunun sebebi nedir? diye sorduğu zaman Ahmet Efendi şu cevabı verdi: Kalem feryâd eder ağlar mürekkeb, Beni cahil eline verme Yâ Rab! Buna içerlenen Behçet daha azimle işe sarıldı ve çok güzel kompozisyonlar üreterek icazetnamesini aldı. Behçet Arabî nin imla hocası Abdulvahap Efendidir. 17 yaşında evlenen Behçet, 24 yaşında üç çocuk sahibi iken 1. Dünya Savaşı nda askere alınır. Medine de 5,5 yıl askerlik yaptığı sırada Peygamberimizin makamına Urfalı Şair Nâbi nin; Sakın terk-i edebten kûy-ı mahbub-ı Hüdâdır bu Nazargâh-ı ilâhidir makam-ı Mustafadır bu. Dizeleriyle başlayan ünlü kasidesi başta olmak üzere Mescid-i Nebevî de çeşitli yazılar yazar. Bu yazılarından dolayı Fahri Paşa tarafından Fırka Yazıcılığı na alınır ve terhis olduğunda Urfa ya götürmek üzere kendisine Peygamberimizin Sakal-ı Şerifi hediye edilir. 9 Behçet Efendi askerlik dönüşünde bazı okullarda hüsn-i hat dersleri verdi. Harf devriminden sonra işsiz kalınca Urfa Tekel memurluğu görevine başladı. Kırk yaşlarında Siverek e aynı görevle tayin oldu. Siverek te 1 yıl çalıştıktan sonra istifa ederek Urfa ya geldik. Kendisini tamamıyla hat çalışmalarına verdi ve geçimini bu yolla sağlamaya başladı. Memuriyetten istifası onun için sanat açısından bir dönüm noktası olmuştur. O güne kadar sınırlı sayıda eser veren Behçet Arabî bundan sonra daha çok ve daha güzel eserler vermeye başlamıştır. Elimizdeki mevcut eserlerin büyük bir kısmının 1940 lardan vefatına kadar olan zaman dilimini yansıtmasının sebebi de bu olsa gerektir. Kendisine bu güzel yazıları nasıl yazıyorsun? Diye soranlara büyük bir tevazu ile Ben yazmıyorum, yazdıran yazdırıyor, bu sanat bana Cenab-ı Allah ın bir lütuf ve ihsanıdır derdi. 10 Behçet Efendi nin yazmış olduğu şaheser levhaları bugün Urfa daki çoğu cami, dükkân, ev ve mezar taşlarına sanatının en ince ayrıntılarını aksettirmiştir. Mareşal Fevzi Çakmak ve Diyanet işleri eski reisi Ahmet Hamdi Akseki ye göndermiş olduğu levhalar çok beğenilmiş ve bu zatlardan takdir ve teşekkür almıştır. Bundan başka İstanbul Ayasofya Camii mihrabının sol tarafında ve Üsküdar daki Özbekler Tekkesi nin mihrabında birer levhası asılıdır. Bugün Urfa nın bütün camilerini çok sayıda ev ve dükkânlarını Behçet Arabî imzalı yüzlerce levha süslemekte, yüzlerce mezar taşında yazıları bulunmaktadır. Bazı yazı ve kompozisyonları Sebilürreşad ve Hilal mecmualarında yayınlanan Behçet Arabî nin 1960 yıllarında Hilal takviminde bazı güzel yazıları yayınlanmıştır. Türkiye ve diğer bazı İslâm ülkelerinde dağıtılan bu takvimler o yıllarda İslâm âleminde büyük ilgi görmüş bu 8 Adnan Alpay, Ruhî Mühendislik: Hüsn-i Hat ve Arabizade Mehmed Behçet Efendi, Sanatsal Mozaik Dergisi, İstanbul, 1988, s. 65. 9 Günümüzde Peygamber (Çarhoğlu) Camii nde muhafaza edilen bu Sakal-ı Şerif, Ramazan aylarında Urfalılar tarafından ziyaret edilmektedir. 10 A. Cihat Kürkçüoğlu, Urfalı Hattat Behçet Arabî, Şanlıurfa Belediyesi Kültür ve Eğitim Müdürlüğü Yayınları, Şanlıurfa 1997, s. 12. 8
hizmetinden dolayı Behçet Arabî birçok tebrik almıştır. Bugün bile bazı firmalarca yayınlanan ve hat sanatının güzel örneklerini içeren kartpostallarda kendisinin eserlerine yer verilmektedir. Behçet Arabî, yazmış olduğu nefis bir yazıyı sabahleyin eline alıp bazı tanıdık kişilerin kapısını çalarak bir kaç liraya satar; bazen kırtasiyeye karton karşılığı yok pahasına vermek zorunda kalır, çoğu kez satamadan eve eli boş dönerdi. Yine de Behçet Arabî bu durumdan yılmaz, sürekli yazmaya devam ederdi. Behçet Efendi, hazır mürekkep kullanmamış eski geleneği sürdürerek özel mürekkebi kendisi yapar ve hazırlardı. Kendi yaptığı özel mürekkebi hazırlarken zeytinyağı kandilini etrafı kapalı bir sacın altında yakar, bunun saca yapışan islerini kazıyarak toplardı. Sonra bu isleri yakarak kararttığı pirinçle birlikte iyice döver, daha sonra bunları kaysı ağacı sakızıyla uzun müddet karıştırmak suretiyle kaynatır, mürekkebe parlaklık versin diye de bazen bu karışıma kaynama safhasında soğan kabuğu ilave ederdi. Elde ettiği bu mürekkep gayet parlak ve uzun ömürlü olur, su ile dahi çıkmazdı. Behçet Arabî, kûfi hariç, nesih, sülüs, divanî ve rik â gibi yazı çeşitlerini büyük bir ustalıkla kullanmış, ancak en çok celi sülüs ve celi tâ lik yazı çeşitlerinde eser vermiştir. Özellikle celi sülüs tarzındaki Aman Yâ Muhammed, el-izzetü Lillâh ile yıldız ve tuğra şeklindeki Kelime-i Tevhid ve Vehüve Alâ Külli Şey in Kadîr kompozisyonları kendisinin çok beğendiği, sürekli yazdığı özgün istifli yazılarındandır. Behçet Arabî, celi sülüs eserlerinin altına celi divanî, celi ta lik eserlere de celi ta lik imza kullanırdı. Eserlerinin altına rika ve divanî yazı çeşitleriyle ay, gün ve tarih yazar, eserinin sol tarafına ta lik yazı çeşidiyle Urfa yazardı. 9
Behçet Arabî nin yukarıda bahsi geçen çok beğendiği yazıları şunlardır: Amân Yâ Muhammed (Müsennâ, Celî Sülüs). Üstte Ortada Allahümme Salli Alâ Şefîi l-ümmeti Sağda Es-Salâtü ve s-selâmü Aleyk Solda Lâ Tühsâ ve lâ Tü ad 10
el-izzetü Lillâh (Müsennâ, Celî Sülüs) 11
Ve hüve alâ külli şeyin kadîr (Celî Sülüs) 12
Yıldız: Besmele (Müsennâ Celî Sülüs) Hilâl: Lâ ilahe illallâh Muhammedün Resûlüllâh (Celî Divânî) Behçet Arabî Urfa nın zor şartlarda; sınırlı imkânlarla yetişen önemli hattatlardandır, Kendi zamanında hat sanatıyla pek ilgilenilmemesi onu çok üzerdi. Bir defasında meşk ederken ağlamış, niçin ağladığını soran öğrencilerine: Bu eyvanda hocam Ahmet Efendi talebelere meşk veriyordu, bayağı kalabalıktı. Saydım yüz on talebe vardı. Bazı talebeler gelmemişti ve bazı talebeler de meşki alarak gitmişti. Tahminime göre gidenler otuz kırk kişi vardı. Demiş çok az talebe olduğunu ve sanata ilginin yok denecek kadar az olduğunu ifade etmiştir. 11 Onun, hat sanatının örneklerinin pek bulunmadığı Urfa da yetişmiş olması, askerliğini yapmış olduğu Medine ve Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Mezar taşını yazmak için götürüldüğü Adana hariç ömrü boyunca Urfa dışına çıkmamış olması göz önünde tutulacak olursa bu şartlar altında verdiği eserlerle sanat dünyasındaki yeri ortaya çıkacaktır. Urfa camilerinde kendisine iham verecek bir tek yazının bulunmaması; İstanbul, Edirne, Bursa gibi hat sanatının doruk noktasına ulaştığı şehirlerdeki yazıları inceleyememiş olması, en büyük 11 Abubekir Avni Dörtbudak, Son Dönem Urfa Hattatları, Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Semineri) Şanlıurfa, 2011, s. 9. 13
şanssızlığı olmuştur. Diyarbakırlı rahmetli Hattat Hamit gibi kültür ve sanat merkezi İstanbul a yerleşebilseydi, oradaki sanat çevresinde bulunabilseydi, oradaki muhteşem eserlerden ilham alabilseydi sanatını daha da ileriye götürebilecekti. Hattat Hamid i Hamit yapan İstanbul olmuştur. Acaba Üstat İstanbul a yerleşmeyip de Diyarbakır da kalsaydı bu olgunluğa erişebilecek miydi? Günümüzde bile taşrada kalan sanatkârlar ile büyük şehirlere gidebilenler arasında sanatlarının gelişi açısından büyük farklar olduğu gözlenmektedir. Aynı zamanda iyi bir musikişinas olan Behçet Efendi çok güzel gazel okurdu. Ahmed Vefik Efendiden icazet alan Behçet Efendi sanat hayatı boyunca kimseye icazet veremeden bu dünyadan göçmüştür. Kendisinden Dr. Münip Görgün (Arabîzâde) ve Mahmut Dörtbudak meşk etmiştir ama üstadın ölümüyle icazet alamamışlardır. Hamud, Bahattin, Fazlı, Reşit, Emine, Ayşe ve Saime adında çocukları vardır. 1965 yılında 76 yaşında Urfa da vefat eden Behçet Efendi Harran kapıdaki aile mezarlığına defnedilmiştir. 12 Urfa camilerinin büyük çoğunluğunu Behçet Arabî nin yazdığı Hat Eserleri süslemektedir. Yazdığı hatlar A. Cihat Kürkçüoğlu tarafından derlenerek Şanlıurfa Belediyesi tarafından albüm olarak bastırılmıştır. 13 Behçet Arabî 12 Sabuncu, Geçmişten Günümüze Şanlıurfa da Dinî Hayat, Geleneksel El Sanatları, s. 238. 13 A. Cihat Kürkçüoğlu, Urfalı Hattat Behçet Arabî, Şanlıurfa Belediyesi Kültür ve Eğitim Müdürlüğü Yayınları, Şanlıurfa, 1997, 107 sayfa. 14
Behçet Arabî nin imzası Behcet Arabî (Celî Divanî) Behçet Arabî nin Urfa Müzesi ndeki Rihdan, Hokka ve kamış kalemleri 15
Behçet Arabî nin Eserlerinden Örnekler 14 Besmele (Celî Sülüs) 14 Fotoğraflar A. Cihat Kürkçüoğlu ve Adnan Alpay ın çalışmaları ile Yasin Küçük ün özel arşivinden istifade edilerek derlenmiştir. Bazı yazıların etrafındaki tezhip ve ebru süslemeleri Adnan Alpay tarafından konulmuştur. 16
Tuğra Besmele (Celî Sülüs) Sağ boşlukta İnnehû min Süleymâne veinnehû (Celî Divânî) 17
Maşâallahu kâne (Celî Sülüs) Üstündeki Besmele (Celî Divanî) 18
Allâh - Celle Celâluhû (Celî Sülüs) 19
Muhammed Aleyhi s-selâm (Celî Sülüs) 20
Allah Celle celâlühu - Muhammed Aleyhi s-selâm (Celî Sülüs) 21
Allah Celle celâlühu - Muhammed Aleyhi s-selâm (Celî Sülüs) Ebû Bekir - Ömer - Osmân - Ali- Fâtımâ - Hasan - Hüseyin 22
Besmele Allah Celle celâlühu - Muhammed Aleyhi s-selâm Ebû Bekir - Ömer - Osmân - Ali- Fâtımâ - Hasan Hüseyin - Selmân (Celî Sülüs) 23
Men sabera zafera Sabreden zafere erer. Hadis-i Şerif (Müsennâ, Celî Sülüs) 24
25
Ashâb-ı Kehf in İsimleri 26
Er-rizku Alellâh - el-kâsibu Habîbullâh (Celî Ta lik) 27
Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi l-aliyyi l-azîm (Celî Sülüs) 28
Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi l-aliyyi l-azîm (Celî Sülüs) 29
Fallahu hayrün hâfizan ve hüve erhamü r-râhimîn (Celî Sülüs) 30
Fetebârakallâhu ahsenü l-hâlikîn (Tuğra) 31
Behçet Arabî - Harrankapı Aile Mezarlığı 32
Behçet Arabî - Harrankapı Aile Mezarlığı 33