Ortak Roman Bölüm 9. Ben gitmeseydim otelden arayacaklarmış zaten. Anladığım kadarıyla İtalyanca konuşan sinirli bir kadın Erol un peşinde.



Benzer belgeler
(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Ortak Roman. Bölüm 10

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

MATBAACILIK OYUNCAĞI

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar)


de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Ceviz ile ilgili siz değerli ziyaretçilerimizle,anısının küçük fakat izlerinin çok büyük olduğu ceviz başlangıç öykümü paylaşmak istiyorum!

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

KULLANMADIĞINIZ HAT İPTAL OLMASIN ve BEDAVA SMS SİTESİ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ve zarfların anlamlarını çeşitli yönden etkileyen sözcüklere zarf denir. Ör. Büyük lokma ye: büyük konuşma. Ör.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

GENEL BİLGİLER AİLEMLE İYİLİK PEŞİNDEYİM YARIŞMA YÖNERGESİ

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 27 Temmuz :46 - Son Güncelleme Cuma, 19 Ağustos :53

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

YAZAN: VOLKAN ÇAĞAN RESIMLEYEN: MERT TUGEN

YAZAN: VOLKAN ÇAĞAN RESIMLEYEN: MERT TUGEN

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N.

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

DİKKAT VE DİKKAT TOPLAMA ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ

Yetersiz Şifre Politikasının Sonuçları

Bu kitabın sahibi:...

Minti Monti. Tilki Tilki Baksana. Bana bak! Hayır, bana bak! Yavru Tilki Neyin Peşindesin? Okula Hazırlık İçin 5 Öneri TİLKİ OKULU

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

YUNANİSTAN İSTANBUL BAŞKONSOLOSLUĞU SΙSMANOGLIO MEGARO DAKİ YUNANCA ÖĞRENİM PROGRAMINA KATILIM İÇİN BURS BAŞVURU FORMU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Çeviri Yonca Kocadağ

İhtiyaç ve Tutum Analizi Anketi. Sevgili Öğrenciler,

3. Yazma Becerileri Sempozyumu. Çağrışım: Senden Kim Çıkacak?

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

OKULUMUZDAN HABERLER. -Çakma Külkedisi. Okulumuzda yoğun bir sınav haftası geçti. Bu sayımızda sizden gelenler daha çok yer vereceğiz.

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

ΕΘΝΙΚΟ ΚΑΙ ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΣΧΟΛΗ ΟΙΚΟΝΟΜΙΚΩΝ

Aşağıdaki 5 cümlenin hepsine evet demiyorsanız, bu pdf dosyasını incelemek için gereken 3 dakikayı ayırmasanız da olur

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

TT Ofis, TTNET Bayi ya da Çağrı Merkezi ne talebinizi bildirmeniz yeterlidir. Bu özellik talebinizi

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.


1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

LN796 Turkish: Level One (Standard)

Çocuklar en iyi notları getirmeseler de boğazımızdan kesip alıp verdiğimiz telefonları, en iyi şekilde ve gözü gibi korudukları bir gerçektir.

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?

Verimli Çalışma Teknikleri

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

tellidetay.wordpres.com

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

Ortak Roman. Bölüm 11

O KOLTUĞA GALİP HOCA YAKIŞIR!

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

İŞİTME ENGELLİLERDE EVLİLİKTE DAHA AZ SORUN YAŞIYOR! - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ZEYNEP KAHYA ORTAOKUL HİKAYE DALI BİRİNCİSİ EVLİYA ÇELEBİ İMAM HATİP ORTAOKULU KAHRAMAN

ÇEVREMİZ VE BİZ 1.park 2.büfe 3.okul 4.banka 5.otel 6.market 7.alışveriş merkezi 8.kafe 9.hastane 10.köprü 11.nehir 12.kafe 13.spor salonu 14.

Hipnoza Yatkınlık Testi Hüseyin Güngör NOT ALMA SAYFASI

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Kirpiklerimin Gölgesi

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.

ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ UZMANLIK EĞİTİMİ PROGRAMLARINI DEĞERLENDİRME ANKETİ

Bir adam... Bel Plan Dış/Gün. Bir şehir... Geniş Açı. Ve insanlar... Geniş Açı

*Aynı anlama gelen sözcüklerin bir cümlede kullanılmasıdır. Duruluk ilkesi ile ilgilidir.

CAN'IN SESSİZ DÜNYASl

Transkript:

Ortak Roman Bölüm 9 Profesör Moretti arabasını park edip elinde Erol un ufak valiziyle eve girdi. Andreana masanın başında oturmuş soyduğu elmayı dilimliyordu. Merhaba Andreana, nerede bizimki? Sen gittiğinden beri çalışma odasında. Işıkları da söndürmüş, belki koltukta uyuyordur. Ya senden ne haber? Gittiğine değdi mi bari? Ben gitmeseydim otelden arayacaklarmış zaten. Anladığım kadarıyla İtalyanca konuşan sinirli bir kadın Erol un peşinde. Kim acaba? Bilmiyorum. İstanbul dan arıyormuş. Andreana soran gözlerle bakıyordu. Profesör, hepsi bu kadar der gibi ellerini iki yana açıp çalışma odasına doğru yürüdü. Girişteki apliğin düğmesine basıp aralık kapıdan usulca içeri süzüldü. Erol, sorununun çözümü tavanda yazılıymış gibi kafasını arkaya atmış, gözlerini yukarı dikmiş oturuyordu. İçeri birinin girdiğini fark edince koltuğunda doğruldu. Profesör de ilk söyleşide yaptığı gibi karşısına oturdu. Bir süre kimse konuşmadı. Şimdi nasılsın dostum? Moretti nin sesi yumuşak ve sevecendi. Bıraktığın gibi, belki daha da kötü Bruno. Bir boşlukta düşer gibiyim. Sesi bezgin çıkıyordu. Kısa bir duraksamadan sonra devam etti:

Ne yapacağım şimdi ben? Profesör bakışlarını karşısında oturan bitkin adamın gözlerine dikmişti. Bu biraz da senin ne yapmak istediğine bağlı Erol. Bir gece öncesine dönmek istiyor musun? Neler olduğunu merak ediyor musun? Aslına bakarsan etmiyorum. Nasıl desem, sinirleri alınmış bir azı dişi gibiyim. Kalıp yerinde, içi bomboş. Yine de, müsaade edersen sana bir şey göstermek istiyorum. Yanında getirdiği kitabı uzattı. Bunu hatırlıyor musun? Elbette. Bu sabah başucumda bulduğum roman bu. Umberto Eco nun romanı. Doğru hatırlıyorsun. Hatta henüz okumaya başlamadığını söylemiştin bana. Oysa içinde sana ait olduğunu sandığım bir not buldum. Hem de dün akşam yazılmış bir not. Bu senin el yazın olabilir mi? Erol kapağın içindeki yazıya dikkatlice baktı. Yüzündeki ifade değişmemişti. Bu sabah bilgisayarın başında çalışırken notlar almıştım. Bu da o yazıya benziyor, ben yazmış olabilirim. Sanırım Türkçe yazmışsın, bana tercüme edebilir misin? Erol, dudaklarında belli belirsiz bir titreyişle, kendisinden istenileni yerine getirdi. Şöyle yazmışım, Kızıl saçlı prensesim, bugün tam yirmi yıl doldu. Ayrı yürüdüğümüz yolun sonuna geldik. Elveda Sonra da altına tarih ve saati not etmişim. Demek yirmi yıl diye mırıldandı Profesör. Peki, sence bu kızıl saçlı prenses kim olabilir? Erol oturduğu yerden acı acı gülümsedi. En ufak bir fikrim yok. Profesör kitabın sayfalarını karıştırmaya başlamıştı. Birden ilk bölümdeki giriş cümlelerinin altının iki kere çizildiğini fark etti.

Bana kalırsa bu kitabı okumaya başlamışsın sen, dinle bak, altını çizdiğin bölümde ne yazıyor: Adınız ne peki? Bir dakika, dilimin ucunda. Umberto bu romanda Milano da yaşayan bir sahafın hikâyesini anlatıyor. Kaza geçiren Giambattista Bodoni nin kendi yaşadıkları dışında her şeyi hatırladığı roman bu. Tıpkı benim gibi diye atıldı Erol. Erol un bu son refleksi profesörü keyiflendirmişti. Umutla gülümsedi karanlıkta. Sana birkaç soru daha sorsam, ne dersin? Yapacak başka şey yoksa zaten, neden olmasın? Çok iyi dedi Profesör. Erol un moralini yükseltip, onun güvenini kazanması gerektiğini biliyordu. Oteldeki odanda kırılmış halde yerde duran bir cep telefonu buldum. Senin olabilir mi acaba? Evet olabilir, ben de sabah duvarın dibinde gördüm onu. Çalışmaz haldeydi. Duvarda da izi kalmış, o telefonu kim öyle fırlatmıştır dersin? Söyledim ya kafam bomboş, ama benden başka kim olabilir ki! Peki, neden? Dedim ya Bruno, zerrece fikrim yok. Ama illaki bir tahmin istiyorsan, bir şeye sinirlenmiş olabilirim, öyle değil mi? Haklısın Erol, büyük ihtimalle öyle olmalı. Bak, o notu gece saat 10 a 20 kala yazmışsın. El yazında bir anormallik yok, demek seni sinirlendiren olay daha sonra meydana gelmiş. Erol İçini çekti. Bütün bunlar tahmin, Bruno, ne yazık ki hiçbiri derdime deva değil. Profesör kontrolü kaybetmek istemiyordu. Konuyu değiştirmeye karar verdi. Peki dostum, sence Selin kim olabilir? Kim dedin?

Selin, ancak yanlış telaffuz etmiş olabilirim, şuraya yazayım. Erol kâğıda yazılan isme baktı. Telaffuzun iyi sayılır Bruno, evet Selin yazıyor burada. Bir kadın adıdır Türkçede. Sana bir şey ifade ediyor mu? Erol umutsuzca başını salladı. Hayır, kesinlikle hayır. Bir kere daha tıkanmışlardı. Ailesinden bir daha bahsederse Erol un nasıl tepki vereceğini kestiremiyor, şu aşamada Selin le telefonda konuşmasının da travmayı derinleştirmesinden korkuyordu Moretto. Son kozunu oynamaktan başka çaresi kalmamıştı. Koltuğunu Erol a yaklaştırıp, daha da yumuşak bir sesle konuştu: Sana anlatmak istediğim bir şey var. Beni dinlemek ister misin? Tabii Bruno, dinliyorum Senin de az önce söylediğin gibi bir hafıza kaybı yaşıyorsun. Büyük olasılıkla dün gece ağır bir travma geçirmişsin. Biliyorsun, bazen büyük bir fiziki acı insanları bayıltır. Sistemin kendini koruma amacıyla geçici bir süre kapanması diyebiliriz. Ancak söz konusu travma fiziki değil de duygusal ise, verilen tepkiler değişebilir. Dün gece, hafızasını kısmen yitiren bir roman kahramanının hikâyesini okurken aynı durum senin de başına geliyor. Burada birbirini tetikleyen bir süreç var. Bu süreci başlatan ise aldığın sürpriz bir haber olmalı. Seni derinden yaralayan, kızdıran, üzen bir haber. Profesör bir an için susup karşısında oturan gizemli ziyaretçinin tepkisini ölçmeye çalıştı. Loş ışıkta yüz hatlarını iyi seçilemiyordu ama nefes alışı düzgün sayılırdı. Sözlerini tamamlamaya karar verdi. Bak dostum, senin bir ailen var. Bu arada, Selin adında bir kadın İstanbul dan seni arıyor. Cep telefonundan sana ulaşamadığını, seninle bir an evvel görüşmek istediğini söylemiş oteldeki kıza. Hatta benim evi bile aramak istemiş. Demek ki randevumuz olduğunu bilen bir kadın. Yine sustu, sonra fısıldar gibi devam etti: Sim kartın cebimde. Selin in telefon numarası da yanımda. En

önemli soru şu: Gerçeklerle yüzleşmeye hazır mısın? Birkaç dakika ikisi de konuşmadı. Erol un derin nefes alışları duyuluyordu. En sonunda boğuk bir sesle konuştu: Peki, sen düşünüyorsun Bruno? Aramalı mıyım o numarayı? Ya sonra ne olacak? Delirecek miyim ben? Yoksa çoktan delirdim mi? Profesör teskin edici bir tonda yanıtladı. Hayır Erol, kesinlikle deli değilsin, zihnin en az benimki kadar net, yalnızca yaralı bir insan olarak tanımlayabilirim seni. Derin bir yaranın acısını bilinçaltına gömmüş bir insan. Bu yaranın sebebini bilmeden ikinci bir risk almasak daha iyi. Rüzgârla iki yana savrulan dalların hışırtısından başka hiçbir şey duyulmaz olmuştu. En sonunda o sessizliği yine Profesör bozdu. Sana bambaşka bir şey soracağım dostum. Hipnoz hakkında ne biliyorsun acaba? Bir fikrin var mı? Erol un sesi yine normale dönmüştü. Sözlü sınava kalkan çalışkan bir öğrenci gibi konuşmaya başladı: Hipnoz, uyku ile uyanıklık arasında bir trans hali. Zaten hypnos Yunancada uyku demekmiş. Telkinlerle yönlendirmeye imkân verdiği için her zaman ilgi odağı olmuş bir konu. Ancak terapi seanslarında ilk bilimsel denemeler 19. yüzyılda, Pierre Janet ve Sigmund Freud ile başlar Bir nefes molası verip devam etti. Hatta, Harvard da rüya ve hipnoz üzerine araştırmalar yapan Dr. Deidre Barrett in Tales from a Hynotherapist s Couch (Bir hipnoterapistin koltuğundan hikâyeler) adlı bir eserini de okumuştum. Profesör, karşısındaki yabancının bilgisinden etkilenmişti. Demek bizim konulara hiç de yabancı biri değil diye düşündü. Bu iyi haber. Öyleyse geçici hafız kayıplarına hipnozla çözüm arandığını da biliyor olmalısın. Evet Bruno, biliyorum diye yanıtladı Erol. Hatta çocukluğunda tacize uğramış ergenlerin sorunlarını çözmede kullanılan, kimi zaman da eleştirilen bir yöntem bu. Bravo dostum. Bu konuda hayli bilgili olman bizim için bir şans.

Şimdi sana dosdoğru soracağım Birden boğazına bir şey kaçmış gibi yutkundu, senelerdir kullanmadığı bu tekniğe başvurması doğru muydu acaba? Kalbi hızla atıyordu. Tüm cesaretini toplayıp sordu: Karar senin dostum, Selin i mi arayalım, yoksa bilinçaltına bir yolculuk için bir hipnoz seansına var mısın? Kısa bir sessizlik. Kuru bir öksürük. Kısık ama kararlı bir ses. Sana güveniyorum Bruno, hadi başlayalım Dokuzuncu bölümün sonu * * * * * Ortak Roman hakkındaki düşüncelerinizi, önerilerinizi yorum bölümünde Hasan Saraç la ve diğer okurlarla paylaşabilirsiniz. Sekizinci bölüme katkı sağlayan okurlar: Hale Nur Durmuş, Başak Kırmacı, Doğancan Bedir, Rosetta, Gülin Demirok, Ece Korkmaz, Derya Çiftkaplan, Hatice Kılıç, Güven Demir, Gamze Gökoğlu, Semin Özkan, Erte Oyar, Gizem Sakallı, Aysun Aksel, Hülya Yarıcı, Lale Bollukçu Özer Tüm katılımcılarımıza değerli yorumları, eleştirileri ve önerileri için teşekkür ediyoruz.