TOPLUMSAL GERİCİLEŞME 15 TEMMUZ DARBE KALKIŞMASI 15 Temmuz şeriatçı ayaklanmanın asıl amacı 1945 Yılından beri ABD'nin devamlı TOPLUMU GERİCİLEŞTİRME dayatması ile Atatürkçülüğü, Ulusçuluğu, Laik devlet yönetim biçimini bırakıp, bir şeriat devletinin kurulmasıdır. Şöyle ki; 1945 yılında Sovyetler Birliği Türkiye'den üs ve toprak isteyince, ABD, Türkiye'ye: "Komünizmin ve Sovyet yayılmasının en büyük düşmanı dindir. Atatürkçülüğü, ulusçuluğu, laik yönetim biçimini, devletçiliği bırakıp, dingüder bir yönetime dönüşmezseniz, size yardım edemeyiz " demiştir. Ve "Sizin SSCB topraklarında yaşayan milyonlarca soydaşınız ve dindaşınız var; bilim-güderliği (laikliği) bırakıp dingüderliğe sarılarak soy ve din kardeşliğiyle onları kendi önderliğiniz altında toplayıp SSCB 'ye karşı ayaklandırarak, ABD'nin koruması altında, tıpkı atalarınızın kurduğu Osmanlı İmparatorluğu gibi yeniden çok büyük bir devlet olabilirsiniz; 1 / 6
Osmanlı İmparatorluğu 'nun pırıltılı dönemini diriltilebilirsiniz " öğüdünü vermiştir. ABD hala Lozan Barış Antlaşmasını geçersiz saymakta ve Sevr üzerinde diretmekte yeni senaryolar üretmektedir. ABD hala Mustafa Kemal Atatürk'e düşmandır. Ve intikam almak için sinsice beklemektedir. Bakın, ABD Senatörü Upshow Senatoda 18 Ocak 1927 tarihinde neler söylüyor Atatük için. 'Antlaşma, Timurlenk kadar hunhar, Müthiş İvan kadar sefih ve kafatasları piramidi üzerinde oturan Cengiz Han kadar kepaze olan bir diktatörün zekice yürüttüğü politikasının bir toplamıdır. Bu canavar, savaştan bıkmış bir dünyaya, bütün uygar uluslara onursuzluk getiren bir diplomatik antlaşma kabul ettirmiştir. 2 / 6
Buna her yerde bir Türk Zaferi dediler. Ve eski dünya parlamentolarını bunu kabule ikna ettikten sonra büyük sermaye grupları, soğukkanlı ticaret erbabı ve giderek güya bazı din temsilcileri bile Türkiye'yi uygar uluslar masasında, Uluslar arası bir konuk durumuna yücelterek Amerika'y ı yüksek ülkülerinden uzaklaştırmada birleştiler' ABD Türkiye'de bütün şeriatçı yapılanmalarda, Doğu Anadolu'daki isyanlarda, ve de PKK Terör örgütünün oluşup gelişmesinde, desteklenmesinde vardır. Tıpkı 15 Temmuz Şeriatçıların darbe girişiminde olduğu gibi. *** 2002 Yılında Katledilen Necip Hablemitoğlu'nun Şeriatçı Terörün ve Batının Kıskacındaki Ülke Türkiye Kitabının 126-127 sayfalarını okuduğumuzda 15 Temmuz Şeriatçı kalkışmasını bu kalkışmanın arkasındaki güçleri görüyoruz A.B.D.,İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Marshall yardımları bahanesiyle girdiği Türkiye de ise, siyasal İslamcı kesimden öncü işbirlikçi olarak nurcuları seçmiştir Öncelikle, Türkiye nin İstihbarat Servisi M.A.H personelinin maaşlarını karşılayacak ölçüde güvenlikte zaaf yaratan C.I.A., bu suretle, gizli faaliyet sürdüren nurcuların T.B.M.M.'ne girmelerini; laiklik karşıtı örgütlenmelerini açıktan açığa gerçekleştirmelerini sağlamıştır. 3 / 6
Ayrıca Said-i Nursi nin en çok etkili olduğu Isparta ve Burdur yöresinden seçilmiş bir grup nur talebesi, yükseköğrenim görmek üzere A.B.D. ne götürülmüştür. 1950 li yıllarda, Risale-i Nur ları İngilizceye çevirerek yayınlayan ve bu ülkede bir cemaat oluşturan gruptan kimileri, daha sonra Türkiye ye dönerek, ülkenin kaderini elinde bulunduran mevkilere kadar yükseltilmişlerdir. 12 Eylül sonrasında, Y.Ö.K. ve M.E.B. marifetiyle A.B.D. ne gönderilen seçilmiş onbinlerce master ve doktora öğrencisinin katılımıyla, bu ülkedeki Türkiye kökenli tarikat ve cemaatler, daha da eğitimli insan gücüne sahip olmuşlardır. Şimdilerde, Türkiye nin laik hukuk sistemine karşı olan tüm siyasal İslamcı yapılanmalar, lisans ve lisansüstü eğitimin yanısıra, hatta İmam-Hatip eğitimi almak isteyen gençlerini A.B.D. ne göndermekte adeta yarış etmektedirler. Sayısal çokluk, etkinlik ve faaliyet yoğunluğu ayıraç olarak kabul edildiğinde, en büyük cemaati fethullahçılar oluştururken, onları Süleymancılar ve nakşibendiler izlemektedir. Bu ülkenin istihbarat birimlerinin kontrolü, yönlendirme ve yönetimi altındaki siyasal İslamcı tarikat ve cemaatlerin toplam mürit sayısının, yaklaşık (2000 tarihinde) 35.000 olduğu öne sürülmektedir. Küreselleşme sürecinde, uluslararası sermayenin koşulsuz dolaşımını öngören A.B.D., bunun önündeki en büyük engel gördüğü ulus-devletler yerine, din esasına dayalı çok hukuklu ya da siyasal bölünmeyle oluşmuş güçsüz-küçük etnik devletleri yeğlemektedir. 4 / 6
Bu tercih, Yugoslavya ve Irak ta yaşama geçirilmiştir. A.B.D., Avrupa ülkeleri -özellikle de Almanya için Scientology, Uzak Doğu için Moon, Fal un-gong, Rusya Federasyonu ve Orta Avrupa ülkeleri (CIS) için Kriş-na, Bahai, Yehova Şahitleri gibi tarikatları pazarlayan A.B.D., Türkiye için de fethullahçılığı iktidar modeli olarak kabul ettirme gayretkeşliği içindedir. Türkiye de ise, hükümetin ve de muhalefetin değil, Türk Silahlı Kuvvetleri nin kararlılığı sayesinde, fethullah cemaatinin şeyhi A.B.D. ne sığınmak zorunda bırakılmıştır. 1998 D.G.M. de yargılanmasına karşın, sözkonusu tarikat şeyhi, yaklaşık dört yıldır, A.B.D. de zorunlu anjin, şeker ve kalp tedavisi görmektedir. A.B.D. nin çıkarlarına koşulsuz hizmetleri nedeniyle öncelikli koruma programına dahil edilen fethul-lahçıların şeyhi, tüm dünyaya dağılmış olan cemaatini buradan yönetmeye devam etmektedir, İlkokulu dışarıdan bitirmiş sözkonusu şeyh için A.B.D. nde C.I.A. ile organik ilişki içindeki Georgetown Üniversitesinde geçtiğimiz yıl içinde uluslararası bir sempozyum düzenlenmişti. Kendileri adınageorgetown Üniversitesi Müslüman-Hristiyan Anlayış Merkezi (CMCU) tarafından Mayıs 200l de düzenlenen iki günlük sempozyuma 15 istihbaratçı-ilahiyat-çı ve bilim adamı katılmıştır. CMCU Direktörü Prof.Dr. John Esposito, Utah Üni-versitesi nden Dr. Hakan Yavuz, Vatikan Dinlerarası Diyalog Başkanı Dr. Tho-mas Michel, Alman Völkswagen Vakfı ndan Bekim Akai, Kanada Quebec deki McGiU Üniversitesinden Berna Turam, İsveç Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Eli-sabeth Özdalga gibi isimlerin yanısıra, C.I.A. ile bağlantılı en önemli think-thank kuruluşu olan Rand Corporation dan Malezya İslam Kürsüsüne, İngiltere Ox-ford Üniversitesi ne kadar pekçok merkezden gelen konuşmacılar, Fethullah Gülen in din, ahlak, bilim anlayışı; dinlerarası diyaloga katkılan ve daha pekçok üstün (!) özelliklerini anlatan tebliğler sunmuşlardır. *** 5 / 6
Fetullah Gülen'in AKP'nin kuruluşunda aldığı önemli görevleri ve AKP Fetullah Gülen Örgütünün suç ortaklığını yazmama sanırım gerk yok. Zira: Sağır Sultan bile olayları duymuş ve olayın farkındadır. Şimdi; TSK başta olmak üzere bütün kurumları elegeçiren ve kanser uru gibi devamlı yayılan bu örgütün SİYASİ ayağı nerede? ÇÖZÜM: EMPERYALİZMİN YENİ TUZAKLARINA DÜŞMEDEN VE PUSULASIZ KALMIŞ BİR GEMİ GİBİ YALPALAMADAN, TÜRK DEVRİMİNİN VE GERÇEK ATATÜRKÇÜLERİN YOL HARİTASI OLAN KEMALİZM YOLUNDA KORKMADAN YÜRÜMEKTİR. Abdurrahim Sercan www.68dayanisma.org 6 / 6