TÜRKiYE DiYANET VAKFI YAYlNLARI 1171 HZ. MUHAMMED ve GENÇLIK (Kutlu Doğum Haftası : 1992) -- --------~ --- ANKARA 1995
TÜRKiYE DiYANET VAKFI YAYI.\; MATBAACILIK VE TiCARET işlet,\tf.si \\e;rutı\'e! Cod_ Bayrndor Sk. ~o: 55 KJJ_,ıJ,;A'.;(A~-\ Tel: ıl12) 418 59 49 417 09 04 42.0 2~ ~5 Tel~x:4343ltd,ktr. F,1X.!312J41-GIJW' Yayın No : ı 7ı Sempozyumlar ve Paneller Serisi - 5 ISBN 975~389~ı78~4 95.06Y0005. ı 7ı Bu kitap Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret İsıetmesi'nin Dizgi. Fotomekanik. Ofset ve Ciiİ tesislerinde hazırlanmıştır
HZ. PEYGAMBER (S.A.V.)'İN ÇOCUK EGİTİMİNDEKİ METODU Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖCAL A. GİRİŞ 1- Eğitim ve öğretim ne demektir? Eğitim, terbiye kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Terbiye ise. Arapça bir kelime olup, ıslah etmek, düzene koymak, idare etmek, eğitmek, gözetmek anlamlanndadır. Terbiye kelimesi dilimizde zaman zaman "ahlaki davranış" anlamında kullanılır. Bu anlamda düşünüldüğünde, ahlaklı insan için "terbiyeli", ahlaksız insan için de "terbiyesiz" denilmektedir. Ayrıca terbiye kelimesinin "edeb" kelimesi ile alakası vardır. Çünkü "edebli insan" denildiğinde, "terbiyeli insan, "edebsiz insan" denildiğinde de "terbiyesiz insan" kastedilmekte dir. "Terbiye" kelimesi dilimizde halen kullanılmakla birlikte, artık giderek yerini "eğitim" kelimesi almaktadır. Onun için biz de, çoğunlukla eğitim kelimesini kullanacağız. Konumuzia alakalı olarak bir de "ta'lim" kelimesi vardır. Ta'lim, "eğiterek öğretmek" demektir. Bunun içindir ki Kur'an-ı Kerim'de Peygamberlerin vazifelerine ta'lim, kendilerine ise "muallim'' denilmiştir.(ll İsl? :- tarihi boyunca eğiticilik ve öğreticilik görevlerini üstlenenlere muallim denilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllannda da aynı kavram kullanılmakla birlikte özellikle son 30-40 yıl içerisinde muallim kelimesinin yerini "öğretmen" almıştır. 2- Eğitimin tanımı Eğitim, "yetişkin nesiller tarafından yetişmekte olan nesillere yapılan her çeşit etki" olarak tanımlanabilir. Tanımı biraz açıp, genişletmemiz gerekirse şunları söyleyebiliriz: Eğitim faaliyetlerinin gerçekleştirilebilmesi için iki önemli unsura ih- (ll Bakara. 2/151. --KUTLU DOGUM------------- 73 --
tiyaç vardır. Bunlardan birisi yetişkin nesil. digeri ise yetişmekte olan nesil dir. Yetişkin nesillerin, yetişn1ekte olan nesillere etkileri iki şekilde olnıaktadır. Birincisine "örgün eğitim" denilir. Genellikle planlı, progranılı bir şekilde okullarda, kışlarlarda ''b, yerlerde yapılır. İkincisi ise. "yaygın eğitim" dir ki. yetişkin neslin çoğu zaman sosyal hayattaki tabii tavırları, davranışlan ve konuşmaları ile canlı örnekler oluşturması ve bu şekilde yetişınekte olan nesillere tesir etmesi şeklinde gerçekleştirilnıektedir. Tanın1ımızda ' her çeşit etki" ifadesi kullanıln1ıştır. Çünkü, etkileme ve yönlendinne, yani terbiye veya şimdiki kullanın1ı ile eğitiın, iyi yönde olabileceği gibi kötü yönde de olabilmektedir. İyi, doğru ve güzel olan birtakıın eğitim faaliye1 ı eri yanında toplumda bazen olun1suz ve kötü temayüllü eğitim faaliycı~eri de görülebilmektedir. Bazı çocuklann veya gençlerin hırsızlığa ve yankesiciliğe alıştınlmaları gibi. Ancak eğitimden asıl maksadın, iyi yönde etkileme olduğu unutulmamalıdır. Eğitim kavramını, Peygamber Efendimiz (S.A.V.)'in görevi açısından ele aldığımızda; "tebliğ ve irşad" anlamına gelir. Tebliğ, eğitim ve öğretimi de içine alan bir terimdir. İrşad ise, bir rehberliktir. Hz. Peygamber (S.A.V.): "Ben güzel ahldlcı tamamlamak için gönderitdim"'i 2 1 buyurduğuna göre eğitimi; güzel ahlak sahibi olma, fazilete erme ve erdirme faaliyetlerinin adı olarak da ifade edebiliriz. 3- İstô.m[ eğitimin gayesi İslami (dini) eğitimin gayesi, insanlan hem dünyada hem de ahirette huzur ve saadete erdirmektir. Bunu gerçekleştirmek için ise İslam, iyi insan, insan-ı kaınil (olgun insan) kısaca ve tek kelime ile ' ınüslüman" yetiştirmeyi hedetlemiştir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.), Allah'ın emirlerini insanlara tebliğ etmek ve insanları iyi birer mü 'min ve müslüman yapabilmek için ömrü boyu çalışmış ve didinmiştir. O, daima insanlarla ve özellikie kendisine inananlada bir ve beraber olmuştur. Çünkü O, İslamın tebliğcisi, ilk mualliıni ve mürşidi idi. Mescidde imam, ınescid dışında ise bir lider ve bir rehber idi. Savaşta komutan olan Hz. Muhammed (S.A.V.), barışta bir muallin1 ve mürşid idi. Çünkü O, dünyanın bir benzerini daha göremediği ve görenıeyeceği bir eğitiınci idi. (2) lmam Malik. Muvaita, Hüsnü'l-Huluk, Bab, l. -- 74 --------------KUTLU DOGUM--
B. PEYGAMBER EFENDİMİZiN EGİTİMCİLİGİ 1 ~ Egitünci ue ön1ek bir insan olarale Hz. 1\tiulıammed (S.A. V.) Peygan1ber Efendimiz (S.A.V.) kendisinin; "bir muallim (eğitimci, öğretmen) olarale gönderiidiğinc!3) ifade buyurn1uştur. Hakikaten de O, gerçek bir eğitiınci olarak insanlığa örnek olınuştur. O'nun hayatı baştanbaşa eğ;itim faaliyetleri ile doludur. O, "Cahiliye devri Arapları" olaral\: tarihe geçen zamanının insanlarından, dünyanın bir daha eşine şahit olan1adığı en1salsiz bir toplum ortaya çıkarmıştır. O bunu, Allah Teaıa tarafından: "Gerçekten Sen büyük bir ahicık üzeresin!.. "( 4 J diye nitelendirdiği güzel ahl<ikı ve mükemn1el ınuallimliği ile başarmıştır. Zira Allah Teala O'nu: "Gerçekten Altah'ı, cıhiret gününü arzulayanlar ve A11ah'ı çok zikredenler için size Allah'ın Rasülü'nde (takip edeceğiniz) pek güzel bir örnek vardır"1 5 l ifadesinde olduğu gibi insanlığa "örnek" olarak göndermiştir. Bilindiği gibi Hz, Muhammed (S,A.V.). biz mü'minler ve müslümanlar için her bakımdan mükemmel bir rehber ve örnektir. Aşağıda nakledeceğimiz hadislerde ve bizzat uygulamalarında da görülüp anlaşılacağı gibi Peygamber Efendimiz çocuk eğitimi konusunda da bizim için mükemmel ve vazgeçilmez bir örnektir. Şimdi O'nun eğitiınciliğini ifade eden söz ve uygulamalarından bazı örnekler vermek suretiyle konumuzu devam ettirelim: 2- Peygamber Efendimiz insanlara seviyen/erine göre hitabederdi Peygamber Efendimizin eğitim-öğretim faaliyetlerindeki başarısı, insanlarla yaş, kültür ve bilgi seviyelerine göre konuşmasını ve davranmasını çok iyi bilmesine bağlıdır. Çünkü 0: "İnsanlara akıl seviyelerine göre konuşmalda emrolunduğunu"1 6 l ifade buyurmakta, ümmetine de: "İnsanlara derecelerine göre muamele etjnelerini"171 tavsiye etmektedir. Neden insanlarla akıllannın seviyelerine göre veya derecelerine göre konuşulması gerekmektedir? sorusunun cevabını yine Allah'ın Rasulü'nden alalım: "İnsanlara bildikleri şeyi anlatın. Yoksa siz Allah ve (3) İbni Mace, Mukaddime, ı 7. (4) Kalem, 68/4. (5) Ahzab, 33/21. (6) Aclünl, Keşfu'l-Hafa, I. 196. (7) EbU Davud, Edeb, 23. --KUTLU DOGUM\-------------- 75 --
RasULü'nün ya[ancı çılcan[masını mı istiyorsunuz?"!8j Gerçekten de insanlara. bildiklerinin dışında veya anlayamayacakları şeyler kendilerine anlatıldığında, onları kolaylıkla idrak edemeyecekleri için fitne sebebi olabilir. Çünkü kendisine aniatılanı anlayan1ayan kişi, konuyu kendi idrakine ve anlama derecesine göre yorumlaınaya kalkışır. Dolayısıyla bilerek veya bilmeyerek konu saptırılmış olur. Neticede "ak" olarak ifade edilen "kara haline dönüşebilir. Keza, Allah'ın Rasülü'nden gelen benzer bir rivayet de şöyledir: "Bir Jcavme akıuannın idrale ederneyeceği şeyi söy[emen doğru oımaz. Eğer böyle yaparsan bazısı içinfitne o1ur."l91 Bütün bu ifadelerden anlaşılıyor ki, insanlara bilgi seviyelerine, akıl ve idrakleıine göre konuşulup hitap edilmesi gerekmektedir. Allah'ın Rasülü'nün ömrü boyu uyguladığı da bundan ibarettir. Çünkü O'nun hayatı incelendiği zaman, Hz. Ebubekir'e, Hz. Ömer'e hitap tarzı ile bir bedeviye, bir yaşlı kadına ve bir çocuğa hitap tarzı arasında çok farklılıklar vardır. Yukarıda da ifade ettiğmiz gibi, O'nu başanya götüren en önemli arnillerden birisi de işte bu yönüdür. Çünkü O insan psikolojisini çok iyi biliyordu. Toplumun sosyal yapısım çok iyi kavramıştı. Çünkü O bir psikologdu, bir pedagogdu, bir sosyologdu. 3- Peygamber Efendimizin çocuk eğitiminde kullandığı metot Sevgili Peygamberimiz, yetişkinlere olduğu kadar küçüklere karşı da nasıl konuşulması ve davranılınası gerektiği konusunda çok güzel örnekler ortaya koymuştur. Şimdi de O'nun küçüklere karşı nasıl bitabcttiği veya davrandığına dair yahut da nasıl daveanılması gerektiği hususundaki tavsiyelerinden birkaç örnek görelim: Kendisi "bir rahmet peygamberi"lldi olan Peygamber Efendimiz (S.A.V.), Enes b. Malik (R.A.)'ın ifadesine göre; "ailesine ve çocuklarına karşı insanların en şefkatiisi idi. "(lll "Çocuklara ikramda bulunulmasını ve onların terbiyelerinin güzel yapılmasını"lı 2 1 isterdi. Bir başka hadislerinde ise Allah'ın Raslllü: "Çocukların iyilik üzere olmalan hususunda kendilerine yardımcı olunmasını"ll31 tavsiye buyurmuştur. (8) Buhari, ilim, 49. (9) Müslim, Mukaddime, 3. (10) Enbiya, 21/107. (ll) MünJvi, Feyzü'l-Kadir, V. 167. (12) lbni Mace, Edeb. 3. {l3) MünAvi, Feyzü'l-Radir. II. 13. ~- 76 ----~~~~~~~~~~-KUTLU DOGUM--
Başka bazı hadislerde yer alan ifadelere göre Peygamber Efendimiz (S.A.V.) torunlarını ve hatta diger bazı çocukları kucaklayıp, öpmüştür.(14l Yeri gelmiş onları dizine oturtmuş, başlarını okşamış ve onlar için dua etmiştir.lı 5 J Onları çok sevdi[;ini açıkça söylemiş,lısı böylelikle hem sözleri ile hem de da\-tanışları ile çocuklara karşı sevgi ve şefkatini ortaya koymuştur. Yolculuk esnasında torunlarını binegine (devesine) almıştır. O tl Diğer yandan çocuk yaştaki sahabilerin biatlannı kabul ederekd8l onlara değ;er verdiğini ortaya koymuştur. Peygaınber Efendiıniz, çocukların huzura girmelerine izin venniştir.ll91 Zaman zaman kendisini ziyarete gelen çocuklan kabul etmiştir. Zaman zaman da kendisi bilhassa hasta çocukları ziyaret etmiştir. 1 20 1 Yolda karşılaştıgı çocuklara sel3.m vermiş, onların hatiriarını sormuştur.(2ll Zaman olmuş çocuklarını vaya torunlarını onıuzlarına ve sırtına bindirerek, onları gezdirrniş ve sevindirmiş tir. ( 22 l Bunca hareketiert ile Rasülullah (S.A.V.), çocuklar için son derecede önemli ve lüzumlu olan "sevilrne" ihtiyacını karşılamıştır. Onlara cömertçe sevgi sunmuştur. Bununla kalmamış, maddi ikramları ile de çocuklara karşı cömert davranmıştır. Hediyeler ve armaganlar almak suretiyle onları sevindirmiştir. Aynı şekilde insanların da böyle davranmalarını tavsiye etmiştir. 1231 Bunu teşvik için de şöyle buyurmuştur: "Kişinin kendisi ve ailesi için, çocugu ve hizmetçisi için harcadıklarının hepsi sadakadır.( 2 4l 4- Çocuklanna ilgi ve şejkat göstenneyen ve adaletli davranmayanlara karşı Peygamberimizin tavn Peygamber Efendimiz (S.A.V.)'in çocukları çok sevdi[;i ve onlara karşı son derecede şefkatli ve merhametli davrandığı malumdur. Kendisi çocukları arasında son derecede adaletli davranırdı. Çocuklarına ilgi, sevgi, şefkat, merhamet ve adalet göstermeyeniere karşı ise şiddetle tepki gösterirdi. Şimdi bu konuda da bir-iki örnek verelim: (14) Buhari, Edeb, 18. (15) Buhari, Edeb, 22. {16) Buhari, Mem\kıbü'l-Ensar, 5. (17) ibni Mace, Edeb, 48. (18) Heysemi, Mecmaü'z-Zev<iid, IV, 40, IX. 285. (19) Heyseml, Mecmaü'z-Zev<'i.id, lx. 190. (20) Buhari, Cen<iiz, 79. (21) Mün _vi, Feyzü'l-Kadir, V. 216. (22) Tirmizi, Menalab, 50; Heyscmi, Mecmaü'z-Zev8.id, IX. 82. (23) İbni M8.ce, Edeb, 3; Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs, IL 390/b. {24) lbni Mace. Ticaret, ı. --KUTLU DOGUM 77 --~
Çocuğunu öpüp-sevmeyen adam Bir gün Peygamber Efendimiz (S.AV.) torunlanndan Hz. Hasan'ı öperek seviyordu. Yanında bulunan Akra b. Hfrbis: "-Benin1 on çocu~um oldu. hiçbirisini öpmüş de~iliın" dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz: "-İnsanlara karşı şejkat duygusu olmayan lcim.seye Allah merhamet eylemez." buyurdu. 1251 Bir başka seferinde ise bir vesile ile: "Küçüklerine şefkat etn1eyen, büyüklerinin hakkını gözetmeyen bizden degildir" buyurmuştur.1 2 61 Çocukları arasında adaleti gözetmeyen adam Bir adam Peygmaberimizin yanında oturuyordu. Bu sırada adamın erkek çocugu çıkageldi. Adam, çocuğu öpüp, dizlerine oturttu. Daha sonra adamın kız çocugu geldi. Adam onu da yanına oturttu. Peygamber Efendimiz derhal: "-Niçin ikisini bir tutmadın?... " diye kınadı.l2 7 l Keza. bir başka zamanda ise Peygamber Efendimiz bir vesile ile: "Çocuklann senin üzerindeki haklanndan birisi de, onlara eşit davranmandır" buyurmuştur.(28l Kadınların hor ve hakir görüldügü, kız çocugu sahibi olmanın son derecede ayıp ve utanılacak bir durum olarak kabul edildigi ve bundan dolayı bazılannca kız çocuklarının diri diri topraga gömüldügü bir dönemde, Peygamber Efendimizin kız çocuklan için bu şekilde konuşması ve davranması çok anlamlıdır. C. SONUÇ Yukarıda naklettigimiz hadisler ışıgında sonuç olarak diyebiliriz ki: Peygamber Efendimiz (S.AV.) mükemmel bir egitimci idi. Her görevinde oldugu gibi, eğitimeilik görevinde de mükemmeli başarmıştır. Avrupa'nın ancak XV!ll. yüzyılda J.J. Rousseau ile ulaşabildiği, "egitimin çocuğa göre yapılması" gerektigi ilkesini Allab'ın Rasülü hem hayatı boyunca fiilen uygulanmış, hem de sözleri ile ümmetine tavsiyede bulunmuştur. Çünkü O, her yönü ile ve herşeyi ile insanlar için örnek bir muallin1 ve mürşid idi. (25) Buhari, Edeb, 18; Tirmizi, Birr, 12. (26) Ebü Davud, Edeb. 66; Hakim, Müstedrek, I. 62. (27) H~ysemi, C. VIII. s. 156. (28) İbni Mace, Ticaret, 67. -- 78 ---------------------KUTLUDOGUM---