SON RANT KURBANINIZIN ZEYTİNLİKLER OLMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ

facebook.com/sonsozgazete @sonsozgazete youtube.com/c/sonsozgazetesi06 Arda Turan ın yaptığı yanlıştı, babası ası yaşındaki bir gazeteciye böyle davranmamalıydı. Ama bu yazıda onu değil, Türk spor medyasını tartışmak istiyorum. NURİ KAYIŞ S.3 rum. NURİ KAYIŞ S.3 Milli saldırgan futbolcu Arda Turan, hakkında yazı yazanlar için O yapanların hangisini görürsem aynı sinirimi (uçakta yaşananlar anlar gibi) göstereceğim demiş. İSMET HAZARDAĞLI S.3 SONSÖZ www.sonsoz.com.tr w Sonsöz Sizin Sonsöz Türkiye nin tüm sorunlarını özgür ve özerk yayınlayan, vatandaşın haber alma hakkı çerçevesinde gerçekleri yazan ve sonsözün vatandaşın olduğu ilkesini savunan günlük siyasi gazetedir. HAVA DURUMU GÜNDÜZ 28 c ANKARA 14 GECE c ÖZEL HABER MEHMET AKGÜN Ankara Çayı kokmaya a devam ediyor Vakfı nın Zeytinlik yasasına tepkisi Toprak Dede Hayrettin Karaca ve Yaprak Dede A. Nihat Gökyiğit tarafından kurulan TEMA Vakfı zeytinlikler yasa tasarısını arısını ayrıntılı bir şekilde değerlendirerek büyük tepki gösterdi. TEMA VAKFININ AÇIKLAMASI ŞÖYLE: 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun, 4342 sayılı Mera Kanunu ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu nda yapılacak değişikliklerin, başta gıda güvenliğimiz olmak üzere, çevre ve insan sağlığı, doğal hayat ve tarımsal üretimi ciddi derecede tehdit etmesinden endişe duymaktayız. NİLAY GAZELOĞLU S.5 ÖZEL HABER ALİ BARAN FAYIK Oruç tutayım derken, sağlığınızdan olmayın! - - -- -- SAYFA S.2 - - - - - - SAYFA S.2 Her yaştan eğlence için Macera Adası na - - - ÖZEL HABER FARUK GÖKYURT SAYFA S.3 Y ERE L SA L K KÜL T ÜR SANAT Çankaya'nın kardeşlik sofraları 60 bin vatandaşı ağırladı AÇLIK SINIRI 1.696,35 TL Memur-Sen Konfederasyonu nun açlıkyoksulluk araştırmasının Mayıs ayı sonuçlarına göre, Türkiye deki dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 696,35 TL, yoksulluk sınırı ise 4 bin 721,80 TL olarak belirlendi. SAYFA S.4 S. 10 I S. 9 S. 7 Hipnozla vücut saatini sıfırla SON RANT KURBANINIZIN ZEYTİNLİKLER OLMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, zeytinliklerin rant kurbanı olmasına izin vermeyeceklerini belirterek, "Ülkenin tüm kaynaklarını sattığınız yetmedi, şimdi zeytinliklere göz diktiniz. Son rant kurbanınızın zeytinlikler olmasına izin vermeyeceğiz" dedi. Cubicolor ve Bondi Live Ankara da! SAYFA S.3 - - - - - - SAYFA S.4 SAYFA S.4 ASELSAN'da FETÖ operasyonu: 18 gözaltı kararı 32 ilde FETÖ operasyonu: SAYFA S.4 60 asker gözaltına alındı GÜNÜN SÖZ Ü BAŞARI bir yolculuktur.. HEDEF değil!.. Ahmet Saruhan SAYFA S.4

2 Güncel SONSÖZ kara iline - - - - - - - - - - ÖZEL HABER MEHMET AKGÜN li- - - - Ankara Çayı'nın Akköprü tarafında yer alan kısmı havalarında ısınmasıyla tekrar kokmaya başladı. Ankara'nın en büyük ve en kalabalık alış-veriş merkezlerinden birisinin yanından geçen çaydan gelen koku vatandaşları rahatsız ediyor. - - - - - - - - - - - - - lendirmeler - - - - - - - - - - - - - hemen - - - - - ORUÇ TUTAYIM DERKEN, Kültürümüzü Ankara Özel Tevfik Fikret Okulları Halk Dansları Topluluğu (TFLHDT) temsillerine devam ediyor. Topluluk altıncı büyük temsili olan Hemdem adlı gösteriyi seyirciyle buluşturarak büyük alkış aldı. M Mide ve psikiyatri ilaçları sahurda, astım ilaçları iftarda alınmalı İLAÇ KULLANIMINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR ÖZEL HABER ALİ BARAN FAYIK Lokman Hekim Hastaneleri Göğüs ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Bülent Bozkurt, kronik hastalığı olanların, yapılacak birtakım değişikliklerle ramazan ayında da ilaçlarını almaya devam edebileceklerini bildirdi. dilimi Oruç tutan akciğer hastalarında gün içi alınmayan ilaçlar nedeniyle solunum yetmezlikleri, diyabetik hastalarda şeker komaları, epilepsi hastalarında da krizlerde artma gözlenmektedir HASTALARIN DOKTORLARIYLA BİRLİKTE HAREKET ETMESİ GEREK

SONSÖZ Güncel 3 Karga bana dedi ki Spor medyasını tartışma zamanı nurikayis@gmail.com Arda Turan ın yaptığı yanlıştı, babası yaşındaki bir gazeteciye böyle davranmamalıydı. Ama bu yazıda onu değil, Türk spor medyasını tartışmak istiyorum. Birkaç madde halinde sıralamakta yarar var: 1)Elbette istisnaları vardır ama, bizim spor medyamızda yalan haber yazma, alışkanlığa dönüşmüştür. Özellikle transfer mevsimlerinde Beşiktaş a, Fenerbahçe ye, Galatasaray a geleceği belirtilen futbolcuların neredeyse hiçbiri gelmez. Çünkü o haberler kaynağından sorularak değil masa başında yazılır. Çalıştığım bazı gazetelerin spor servislerinde, Bugün Fener e kimi transfer edelim diye fikir alışverişi nde bulunulduğuna bizzat tanığım. 2)Elbette istisnaları vardır ama, bizim spor medyamız adeta amigolar gibi takım tutar. Ve tuttuğu takımın başarısı için spekülatif haberler yapmaktan çekinmez. Yazılan haber ve yorumlarla Federasyonu ve hakemleri baskı altına almaya bayılır. 3)Elbette istisnaları vardır ama, bizim spor medyamız spora eğlenceli bir oyun gibi bakmaz, onu adeta savaş gibi görür. Mersin e tek kurşun, Aslan parçaladı, Timsah yuttu, Kartal ın büyük avı, Trabzon dan bombardıman, Kayseri ezdi geçti, Sivas acımadı gibi başlıklar sık sık kullanılır. 4)Elbette istisnaları vardır ama, televizyonlardaki kimi spor programları, katılan gazetecilerin, yorumcuların karşılıklı hakaretlerinin arenası olur. Maganda, Karaktersiz, Şerefsiz gibi sözcükler havada uçuşur. 5)Elbette istisnaları vardır ama, kulüpleri takip eden gazeteciler o kulüplerle özdeşleşir, kulüp başkanlarının halkla ilişkiler elemanı gibi hareket eder. ++ Evet, Arda yı eleştirelim, kınayalım, ama iğneyi ona batırırken çuvaldızı da kendimize batırmayı ihmal etmeyelim. Ha, unutmadan söyleyeyim: Futbolcu menajeri-gazeteci ilişkisi üzerinde de dikkatle durmak gerekir. Bu da başka bir yazının konusudur Başkalaşım Milli saldırgan bize de saldırır mı? Milli saldırgan futbolcu Arda Turan, hakkında yazı yazanlar için O yapanların hangisini görürsem aynı sinirimi (uçakta yaşananlar gibi) göstereceğim demiş. 26 Ocak 2017 günlü Sonsöz Gazetesi nde ve www. sonsoz.com sitesinde Sen önce Euro larını bozdur Arda başlıklı yazı yazmıştık. O günlerde, bir yanda Cumhurbaşkanı, döviz bozdurma seferberliği çağrısı yapıyor, diğer yanda referandum süreci başlıyordu. Arda Turan ve samimi arkadaşları da evete destek için sen de var mısın? evet, ben de varım sloganlı klip çekmişlerdi. Bunun üzerine şu görüşleri aktarmıştık: Madem anayasa referandumu için evet diyorsunuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan ın dolarları, euroları bozdurun çağrısına niye evet demiyorsunuz? Bozdurdum euroları liraya, evet demek için koşuyorum referanduma deseydiniz birileri sizi daha fazla öperdi. Sorsak ne değişiyor diye klipteki gibi dördüncü cümleyi kuramazsınız. ( ) Yoksa eurolar bir yerlerde bağlı mı? Örneğin takım arkadaşlarınız gibi, Drogba, Messi gibi vergi cenneti Cayman Adaları nda mı tutuluyor? Hani futbolcuların, siyasetçilerin, iş adamlarının paralarını kaçırdıkları, ülke bile sayılmayan, haritada bile zor bulunan yerlerde mi saklanıyor? Bildiğimizden değil merakımızdan soruyoruz. Bunda bir şey yok diyorsanız, belli olmaz. Baksanıza 11 ay önce hakkında yazılan yazı unutmayıp içinde öfke biriktiriyorsa, yapılanlara aynı siniri göstereceğim diyorsa bize de saldırır mı? Bir yerde karşılaşsak, ulan sana ne benim paramdan diye boğazımızı sıkar mı? Eminim tüm yazarlar, gazeteciler, bizim gibi yazılarını kontrol edip sıra bize de gelir mi? diye kaygılanıyordur! Arkadaş, demek o sevimli görüntünün altında dağ gibi öfke yatıyormuş. Önce davranışını tanımla deriz. İnsan psikolojisinde bilimsel tanımlı sinirli davranış diye bir şey yoktur. Senin yaşadığına öfke denir. Öfke duygusal davranıştır. Bunu önce bileceksin, lafını öyle kuracaksın. İnsan sinirine değil, öfkesine yenilir. Öfkeli ve onurlu adam kavramları aynı cümle kullanılmaz, kullanılırsa bunun kavram tanımı çok farklıdır ki söylesek sana yakışmaz. Ayrıca senin gibi öfke sorunu olan herkese Adam Sandler ve Jack Nicholson un, orijinal ismi Anger Management olan, bizde Asabiyim adıyla oynatılan filmini izlemeyi öneririz. Kendini sakin bilen bir adamın bir hiç yüzünden uçakta olay çıkarmasıyla başlayan ve meğerse içinde ne kadar büyük öfke olduğunu fark eden kişinin terapisini anlatır bu film. Terapi derken alınmayacaksın. Psikolog Doğan Cüceloğlu, internet sitesindeki sekiz adımda öfke kontrolü yazısında, öfke, ego kaynaklı ise onu nefsini terbiye etme fırsatı olarak değerlendirmelidir. Bunu yapan kişi yaşamı boyunca sürekli bir gelişim süreci içinde olur. Nefsini terbiye etmeyen ise bir çatışmadan öbürüne savrulmaya mahkûmdur diyor. Yaptığın affedilir değil ama hiç kimse senin egoya bağlı öfke patlamasından çözülmeni istemez. Öfke tükenmişlik sendromunu tetiklerse işin daha da zorlaşır. Bu olay ABD de olsaydı sana üç ay ana okul çıkışında trafik polisi olma, altı ay huzur evlerinde zorunlu kamu hizmeti yapma gibi cezası verirlerdi. Bir de psikolojik tedavi almanı şart koşarlardı. İyi bir savcıya düşersen, birinci dereceden saldırıyla taammüden adam öldürmeye teşebbüse kadar büyür bu iş. Para pul önemli değil diyorsun ama sonuçta milli formayı kaybettin, takımın seni gözden çıkardı, reklam, prim, sponsor, forma, play station oyun satış gelirlerinden mahrum kaldın. Sana ne diyorsan öfke devam ediyor demek. Şimdi, seni örnek alan futbola meraklı bu kadar çocuğun, gencin üzerinden Arda Turan formasını çıkarmalarını nasıl önleyeceksin? Bunun için Çin e git, gözden kaybol, magazin basınından düş, yeni görüntü için sakalını kes, futbolla ilgili olmayan bir konuda algı operasyonu yap. Mesela bol bol meşe fidanı dik! Sadece çocukları değil büyükleri de eğlendirmeyi amaçlayan eğlence merkezi Macera Adası en büyük mağazasını ANKAmall da açtı SON RANT KURBANINIZIN ZEYTİNLİKLER OLMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ ÖZEL HABER FARUK GÖKYURT Yıl: 42 Sayı: 14989 8 HAZİRAN 2017 PERŞEMBE

4 Güncel SONSÖZ Memur-Sen Konfederasyonu nun açlık-yoksulluk araştırmasının Mayıs ayı sonuçlarına göre, Türkiye deki dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 696,35 TL, yoksulluk sınırı ise 4 bin 721,80 TL olarak belirlendi. GİYİM, EĞİTİM VE ULAŞIM FİYATLARINDA ARTIŞ YAŞANDI FARS: SALDIRGAN 1 KİŞİ VE YAKALANDI EĞİTİM-KÜLTÜR FİYATLARINDA ARTIŞ YAŞANDI ULAŞIM FİYATLARI ARTTI İran'da yayın yapan Tasnim Haber Ajansı, parlamento kaynaklarına dayandırarak verdiği haberinde İran Meclisine düzenlenen saldırıda 7 kişinin hayatını kaybettiğini, 4 kişinin de binanın üst kısımlarında rehin tutulduğunu yazdı. HUMEYNİ'NİN MEZARI BAŞINDA SALDIRI ISINMA MADDE FİYATLARINDA DÜŞÜŞ YAŞANDI SAĞLIK VE KİŞİSEL TEMİZLİK MADDE FİYATLARI ARTTI - - - - - - - - -

SONSÖZ GÜNCEL 5 Görüş açısı TEMA Vakfı nın Zeytinlik yasasına tepkisi Toprak Dede Hayrettin Karaca ve Yaprak Dede A. Nihat Gökyiğit tarafından kurulan TEMA Vakfı zeytinlikler yasa tasarısını ayrıntılı bir şekilde değerlendirerek büyük tepki gösterdi. İşte Türkiye nin en önemli sivil toplum örgütlerinden TEMA vakfının zeytinliklere sahip çıkan açıklaması şöyle: 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun, 4342 sayılı Mera Kanunu ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu nda yapılacak değişikliklerin, başta gıda güvenliğimiz olmak üzere, çevre ve insan sağlığı, doğal hayat ve tarımsal üretimi ciddi derecede tehdit etmesinden endişe duymaktayız. Zeytinlikler, meralar ve kıyılar tehdit altında 1) Zeytinlik sahanın tasarıdaki tanımına göre; bir dekar alanda 15 ağaçtan daha az ağacın bulunduğu sahalar, zeytinlik sahası dışında tutularak, Kanun un zeytinlik alanlar için öngördüğü korumacılıktan mahrum bırakılmaktadır. Ziraat Mühendisleri Odası nın (ZMO) açıklamasında da değinildiği üzere, ülkemizde geleneksel olarak daha önce kurulmuş zeytinliklerde bir dekar alandaki ağaç sayısı 10-12 arasında değişmektedir. Tasarı ile zeytinlik saha için 15 ağaç sınırı getirilmesi kadimden beri zeytinlik olan, yaşlı ağaçların bulunduğu sahalarda önemli sorunlara ve telafi edilemez tahribatlara yol açacaktır. Tasarı, zeytinlik sahalarda her çeşit hayvan otlatılmasını yasaklarken, zeytin alanlarının yok edilmesine izin verilmesi çelişki oluşturmaktadır. Tasarıda Yatırımları yapanların bu faaliyetlerini izin amacına uygun, çevre ve zeytinlik sahalarına zarar vermeyecek şekilde yürütmekle yükümlü olduğu belirtilse de bu durum uygulamalarda çok farklı sonuçlanacaktır. Çünkü herhangi bir zeytinlik sahaya tesis yapılırken ağaçların korunması mümkün olmayacaktır. 2) Tasarıda yer alan en sorunlu düzenlemelerin, 3573 sayılı Kanun'un 20. maddesinde yapılan değişikliklerle ilgili olduğu görülmektedir. i) Tasarıda zeytinyağı fabrikaları ile tarımsal işletmelerin yapımı ve işletilmesinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nın (GTHB) iznine bağlı olması zorunluluğu devam etmektedir. Ancak "bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir" ifadesi sorunludur. Taslağa göre zeytinlikler Bakanlıklarca alınacak kararla kamu yararı güden tüm yatırımlara tahsis edilebilecektir. Taslağı hazırlayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sadece tasarıyı kendi ilgi alanına giren endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, organize sanayi bölgeleri ve sanayi siteleri ile sınırlı da tutmamaktadır. Aksine Bakanlıkların denilerek kapsam daha da genişle- Ciddi tehdit endişeliyiz tilmektedir. ii) Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu: Tasarıda zeytinlik sahası bulunan her ilde valinin başkanlığında dokuz kişiden oluşan zeytinlik sahaları koruma kurulu tanımı yer almaktadır. Kurulun ziraat odaları ve ziraat fakültesi dışındaki üyeleri, Valinin emrinde yer alan çeşitli Bakanlıkların; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığının İl Müdürlükleridir. Kurulda bunlara ilave olarak Ziraat Fakültesi, Ziraat Odaları ve GTHB Araştırma Enstitüleri`nden birer üye yer almaktadır. ZMO'nun 25.05.2017 de yaptığı açıklamasında dikkat çektiği gibi tasarıda bu kurulun dokuz kişiden oluşacağı belirtilmektedir. Ancak her ilde ziraat fakültesi olmadığından, bu kurula katılan sayısı yedi, sekiz kişi de olabilir. Ayrıca taslakta sadece araştırma enstitüsü ifadesi yer almaktadır. Ülkemizdeki bazı araştırma istasyonları doğrudan konuyla ilgili oldukları halde, kurulda yer alamayacaktır. Kurulda zeytin üreticisi ve onların kuruluşları ile çevre ve ekosistem ile ilgili gönüllü sivil toplum kuruluşlarının da yer alması, çevrenin korunması ve arazinin kullanımında katılımcılık esaslı temel düzenlemeler içeren 2872 sayılı Çevre Kanunu nun 3. ve 9. maddelerinin de gereğidir. Kurulların içinde yer alacak zeytincilikle ve toprakla ilgili çalışan kurumların bu doğrultuda genişletilmesi gerektiğine inanıyoruz. iii) Tasarıda, zeytinlik sahaları koruma kurulunun görevleri hakkında da sakıncalı düzenlemeler yer almaktadır. Bu kurulun yetkisi, yatırım taleplerine ilişkin görüş bildirmekle sınırlandırılmaktadır. Görevleri arasında yatırım izinleri verilmesi yer almamaktadır. Tasarıda yatırım izinlerinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından verileceği, Bakanlığın bu yetkisini, gerektiğinde valiliklere devredebileceği öngörülmektedir. Bakanlığın, izin yetkisini valiliklere devretmesi durumunda, valilikler kendi başlarına izin verebilecektir. Kurulun yatırıma ilişkin görüşünün bağlayıcılığının bulunmamasının ve valiliklere bırakılacak yetki devrinin sorunlu olduğuna inanıyoruz. Yasada, kurula ilişkin bir diğer sakıncalı durum ise kurula zeytinlik sahalarının geliştirilmesi, korunması, verimli kullanılmasına yönelik, inceleme, değerlendirme ve izleme yapılması görevi verilmesidir. Çünkü kurulda yer alan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığının İl Müdürlükleri nin zeytin ile ilgili hangi yetkinliklerinin bu görevin yerine getirilmesi için öngörüldüğü anlaşılmamaktadır. Ayrıca tarım ithalatı içinde en yüksek kalemlerden birinin ham yağ ve yağlı tohumlar olduğu bilinmektedir. Zeytin alanlarının daraltılması bu kalemlere ilişkin ithalatın daha da artmasına sebep olacaktır. 3) Tasarının öne çıkan bir diğer sakıncalı hususu da meralarla ilgilidir. Tasarının 30. maddesinde, 4342 sayılı Mera Kanunu nun 14. maddesinde yer alan istisna maddelerine bir Nilay ek daha yapılması mera alanlarının daraltılmasına sebep olacaktır. Eklenen madde ile endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler ile yerleşim alanları içerisinde bulunan sanayi sitelerinin ve münferit sanayi işletmelerinin yerleşim yeri dışına çıkarılması ve gerekli arazi ihtiyacının karşılanması için meralar tahsis edilebilecektir. Yem ithalatı, tarım ithalatında önemli kalemlerden biridir. Bu nedenle mera alanlarının daraltılması bir çelişki olarak görülmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında 44 milyon hektarla ülke yüzölçümünün yüzde %56 sını oluşturan mera ve çayır alanları, 2014 yılı verilerine göre 14,6 milyon hektara inerek %19 a gerilemiştir. Mera alanlarındaki bu ciddi gerileme, söz konusu tasarı ile çok daha artacaktır. Ayrıca, tasarının 26. maddesi, 3621 sayılı Kıyı Kanunu nda da değişiklik yaparak, kıyılarda sağlık tesisleri ve endüstri bölgelerinin yapılmasının önünü açmaktadır. Bu durum ekolojik açıdan hassas ve değerli kıyı ekosistemlerinin tahrip edilmesine neden olacaktır. Yukarıda belirttiğimiz sebeplerle, zeytincilik, meralar ve kıyılar başta olmak üzere, doğal varlıklarımızla ilgili düzenlemelerin Kanun Tasarısından çıkarılması gerekmektedir. Bu doğrultuda, karar vericileri tasarıyı, sürdürülebilir yaşam ilkesi çerçevesinde gözden geçirmeye davet ediyoruz. - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

6 Ekonomi SONSÖZ SABIRLIK Nişantaşı Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Öğretim Görevlisi Kutay Gözgör Katar tedirginliğinin daha çok altın fiyatları üzerinde olumlu etki yarattığını söyledi. Gözgör, yaşanan gelişmelerin (OPEC) petrol üretimini nasıl etkileyeceğinin de merak konusu olduğunu belirtti. - - - - - - - - - - - - - - - - - - EN ÇOK ARTIŞ YAŞANAN ÜLKELER - - - - - - ( - - - - - - - - - - DOSYA NO :2014/21264 ALACAKLI : MUSTAFA SERKAN ALHAN VEK AV. ERSEL YÜCEL - BUK ANKARA - - - - - - - - - - - - - - ( - - - - - - - - - - EN FAZLA ARTIŞ SERMAYE MALINDA GERÇEKLEŞTİ - - - - - - - - - - - - - "PETROL FİYATLARI DA BU SÜREÇTEN ETKİLENECEK" - - - - - - - - - - - - - "İNGİLTERE SEÇİMLERİ PİYASLARIN TAKİBİNDE OLACAK" - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - mehmetaliyula@yahoo.com - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Operasyon Bölgesi nde yaşamak! Olup bitenler ve Trump ın tavrı nedeniyle, gülümseyerek seyrettik ABD Başkanı nın Suudi Arabistan gezisini Hata yapmışız Hâlbuki eline kılıç alıp, bizi uyarmıştı Aniden yaratılan Katar Krizi sonrasında oluşan cepheye katılan ülkelerin sayısının giderek artması dikkat çekici Sadece Körfez Bölgesi ndekiler değil, uzaktaki Tunus bile tavır aldı Katar a karşı Washington Post Gazetesi Editörü Steve Coll un yazdığı ve 2005 yılında Pulitzer Ödülü kazanmış olan Hayalet Savaşları adlı kitabı okuyanlar gülümsüyordur şimdi Afganistan ı Sovyet işgalinden kurtarmak(?) amacıyla ABD nin yarattığı hayaletlerin birbiriyle savaştırılmasını anlatıyordu o kitap Ve şimdi, yığınla insanın öldüğü o savaşın getirdiği tecrübeler kullanılarak, Ortadoğu da da uygulanması planlanıyor Şimdilik zengin Katar ve nükleer güce sahip İran hedefte görünüyor ama, her an yenileri de kendini hedefte bulabilir Çünkü ABD nin amacı, Ortadoğu da barışı bağlamak değil, alabildiğine karıştırmak Bunun ilk belirtisi, dün sabah İran da ortaya çıktı bile Ülke, iki noktada düzenlenen silahlı saldırılarla karıştı.. İlk hedef İran Parlamentosu oldu Önce silah sesleri yükseldi, sonra 1 koruma görevlisinin öldüğü, 2 kişinin de yaralandığı ortaya çıktı İkinci saldırı ise Ayetullah Humeyni türbesi önünde meydana geldi 3 kişi, silahlarla saldırdı Resmi kaynaklar; 1 kişinin öldüğünü, 5 kişinin de yaralandığını açıkladı Haber ajansları da, saldıran üç kişiden birinin üstündeki intihar yeleğini infilak ettirdiğini duyurdu Benzer olayların, bölge ülkelerine yayılmasını beklemek ve önlem almak zorundayız Unutmayın, Afganistan ı kurtarmak(!) için başlatılan ve kısa süre içinde Pakistan ı da içine alan ABD operasyonu(!) hala sürüyor Tamam, Almanya ile aramızdaki İncirlik ilticacıların iadesine karşı sonunu da önemli ama, bu ondan kat be kat önemli Emperyalistler; operasyonların fiili olarak sürdüğü ülkelerde, böyle ziyaretler için önceden izin almak gereğini bile duymazlar..! - - - - - - - - - - -

SONSÖZ Kültür - Sanat 7 Kültür Penceresinden Zeytin hayat ağacıdır YAHYA AKSOY Mitolojik efsanelerde, kutsal kitaplarda,destanlarda, şiirlerde,- doğa ve insanla ilgi bilimsel eserlerde adı hep en başta geçen zeytin ağacı, hayat ağacı olarak tanımlanır. Zeytin ağacı hayatın simgesi ve hayat kaynağıdır, zeytin ağacı hayata en büyük desteği veren hayat ağacıdır. Ayeti ve Duası vardır. Sizin için hurma,incir ve zeytin ağaçları yarattım ilahî buyruğu bunun en kutsal ifadesidir.zeytin ağacı, zeytin yağı ve zeytinden üretilen diğer ürünler,ilaçlar,kremler, şampuanlar, sabunlar halkımızın ve tüm insanlığın ilk sırada tercihidir. Tüm insanlığın gözdesi, hayat pınarı ve uzun ömrün temel gıdası Akdeniz Mutfağı nın temeli zeytin yağına dayanır.!995 yılında Kültür Bakanlığı olarak şahsımın sorumluluğunda yaptığımız Uluslar arası Akdeniz Mutfağı Kongresi Mersin de bir hafta süreyle yapıldı. Tüm Akdeniz Ülkelerinden iki yüzün üzerinde aşçıları, mutfak yazarları,gazeteciler ve ilgili yöneticiler katıldı.uygulamalar, bildiriler ve öneriler iki cilt kitap halinde basıldı. Bu eserleri, tüm ilgililerin okumalarını ve zeytin in dünyadaki yankılarını bilmelerini dilerim. Bütün dünyada bu denli baş tacı edilen zeytin yağının kaynağı hayat ağacı zeytin ağacına kimse kıyamaz. Zeytin ağacına balta vuran el onmaz. Yasalarla onları korumak varken,yasalarla zeytin ağaçlarını yok etme yolunu açık tutmak,zeytinlikleri yok ederek yerine sanayi tesisleri kurmak, ilahî, doğal ve tarihi gerçeklerle bağdaşmamaktadır.insanlık için kutsal yerde bilinen ve tutulan zeytin ağacı iyi tanınmalıdır. Zeytin ağacına kıyanlar, insanlığa kıymış olurlar. İnsan unutmaz, doğa affetmez Türkiye Barolar Birliği " HAYAT AĞACI PROJESİ" ile gençlerimiz arasında yaygınlaşan bonzai ve uyuşturucu kullanımına dikkatleri çekmek ve bu alanda aydınlatıcı proğramlar, tiyatro oyunları ve konferanslarla halkımıza yardımcı olmayı amaçlamış ve çok anlamlı ve yerinde bir projeyi geçççççtiğimiz yıllarda hayata geçirmiştir.. Kaybolmak üzere olan hayatlara hayat vermek ve bir ağaç gibi yeşerterek geliştirmek hedefine bu güzel projelerle varılabilir. Genç ve yaşlı tüm halkımız buna gönülden destek vermiştir. Uygur ve Altay Türkleri arasında ağaçlara inanma geleneği de bulunmaktadır. hasta tedavisi yapan şamanın elinde elma ağacından bir sopa bulunmakta, elma kötü ruhlu olmayan sihirli bir ağaç sayılmakta. Kötü ruhları kovmak için elma ağacı ve elma kurusunu kullanarak tütsü yapılmaktadır. Uygurlar yaşlı, yalnız ağaçları kesmezler ve yanlarından at yada eşekle geçerken, hayvan üzerinden inerek ağaca olan saygılarını gösterirler. Kaşgarlı Mahmud'un diktiğine inanılan Kaşkar Opal'daki " Hay-hay Terek Ağacı" bin yıllık bir tarihe sahip bulunmaktadır. Halk yüzyıllardır bu ağacı ziyaret ederek hürmet göstermekte. Uygurlar arasında dut ağacı dikmek hayırlı-uğurlu bir iş sayılmakta ve her aile bahçesinde veya her mahalle de birçok dut ağacı bulunmakta. ( Uygur Folkloru- Abdulkerim Rahman-KB yayını. sayfa :142-1996) Estonya'nın Ankara Büyükelçisi Volmer, Estonya Cumhuriyeti'nin 90. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Ankara'nın -Hasanoğlan beldesi'nde düzenlediği "hatıra ormanı kurma " ağaçlandırma çalışmasında şunları söylemiş: "Eski zamanlarda Estonya'da ağaçlar bir tapınma aracı olarak kullanılırdı.hristiyanlığın kabülünden yüz yıllar sonra bile halâ bir çok Estonyalı ' HİİS' adı verilen ritüellerini, küçük ormanlara giderek gerçekleştirirdi.estonyalı köylüler, bir ağacı kesmeden önce mutlaka ondan ÖZÜR dilerlerdi." Bin yıl önce Karahanlı hükümdarına, en değerli yol gösterici blgileri sunarak "Has Hacip" baş danışman unvanını alan Balasagun'lu Yusuf, Kutadgu Bilig -mutluluk Bilgisi adlı eserinde şunları yazmış : "Ey Hükümdar! Tanrı her işinde sana yardım etsin. Bu yalan ve boş dünya, eski bir âlemdir; nice beyleri kocattı, kendi kocamaz... Bak senden önceki beyler nerede, kudret ve ihtişamları nerede? Onların nereye gittiğini iyi düşün,senin de oraya gitmen yakındır..." Çin,Bizans ve Orta Asya Türk Dünyası yazılı ve sözlü kültür kaynaklarında, pek çok konu yanında dağlara ve ağaçlara ibadet ve şamanlık konusunda ayrıntılı bilgiler yer almıştır. Çin'den Arnavutluk'a uzanan ve tarihe damgasını vurmuş, en eski ve en önemli karayolu olan "İPEK YOLU" üzerinde uzun yıllar yaptığım araştırmaları "TARİHİ İPEK YOLU " kitabımda harmanladım. "Sanki balı yağa katarak " sözünü söyleyen Yunus Emre, "Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız" diye seslenen Hünkâr Hacı Bektaş Veli, "Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol" diyen Hz.Mevlânâ ve uzak diyarlardan ülkemize gelerek savaşa katılan ve hayatlarını kaybedenler için ;" Onlar bu toprakta, canlarınıı verdikten sonra artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır" diyen,ulustan Çankaya'ya gidiş- gelişlerinde sıhhıye bölgesinde, aracı yavaşlatarak yalnız başına duran iğde ağacını duyumsayarak izleyen, Yalova'da adına yapılan konuk evi temelineisabet eden asırlık çınarı kestirmeyerek inşaatın altına konulan raylarla binayı ağaçtan uzaklaştırma emrini veren, bataklıklarda Atatürk Orman Çiftliğini kuran,cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, hepimize ışık tutmaktadır. Sevgi ile güneşten nur alan göz, kin ile kararır, aklın yolunu intikam bulutları kaplarsa yolun sonu uçurum olur. Her zaman olduğu gibi bunun faturası halka çıkar.bıçak kemiğe dayanırsa halkın yaratacağı sosyal dalgalanma kaçınılmaz olur. Çevre ve ülke duyarlılığı bilinci bayraklaşır. Ağaçlardan, çiçeklerden ve meyvelerden alınacak çok dersler var. Öfkelenenler bu konularda biraz kitap okumalı, ders çıkarmalı ve değerli şair Memhet Emin Yurdakul'un SAKIN KESME şiirini okumalıdır. "Ey hemşeri, sakın kesme! Y aş ağaca balta vuran el onmaz..." Zeytin ağacına kıymak hayata kıymaktır. Ankara da Pixel de elektronik müzikseverlerle buluşacak - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Adana - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

8 Sağlık - Eğitim SONSÖZ Üniversite adaylarının geleceklerine yön verecek LYS öncesinde beslenmenin önemi çok büyük. Uzmanların bu önerilerine kulak verilmeli: Sınav öncesinde bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için kırmızı meyveler, odaklanmayı artırmak için balık tüketilmeli. BALIĞI İHMAL ETMEYİN KAFEİN ODAKLANMADA SORUN YAŞATIYOR BESLENME VE UYKU DÜZENİNİZİ DEĞİŞTİRMEYİN AZRA'NIN OKUMA "KIZIMLA GURUR DUYUYORUM" 30 YIL GİZLENEN ARAŞTIRMA "AZRA BENİM MUCİZE MELEĞİM" "HEP MAKSİMUM BAŞARIYI HAYAL ETMİŞLER" BİR AYAĞI ÇUKURDA DELİKANLILAR Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok

SONSÖZ - - - - - - - - Dış Haber - - - - - - - cektir.) - - S. NO Mahallesi Hissesi H.Max Emsal 1 Ankara Mamak Tam Yençok: Serbest E:200 14:30 - - - - - - - - cektir.) - - - - - - - - - Almanya'nın Essen kentinde faaliyet gösteren Ankaralılar Kültür ve Dayanışma Derneği dün akşam, kalabalık bir davetli grubuna iftar yemeği verdi. - - - - - - - - - - S. NO Mahallesi Hissesi H.Max Emsal 1 Ankara Mamak Tam Yençok: Serbest E:200 14:00 9 - - - DERNEĞİMİZ BAŞKENTİMİZİN ADINI TAŞIYOR DOLAYISIYLA KAPIMIZ HERKESE AÇIKTIR" - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - ( - - - - - - - - - - - (

10 Yerel SONSÖZ Başkent mektubuu salim_ tasci@outlook.com - - - - RA terler: - - - - - 4.4.1. - ( - - - - - - - - - KARDEŞLİK SOFRASINDA HEDEF 180 BİN - - - - - - - - - - - - ÇAYED YARIM ELMA DAN GIDA KOLİSİ DESTEĞİ - - - - - - - - - - - SELÇUKLU TARZI MEYDAN - - - - - - - Diyanet in örnek hareketi ve Arda Turan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez in açıklaması şöyle: Şehit ailelerinden hac faraziyesini yerine getirmek isteyenlere öncelik verilecektir. Diyanet İşleri Başkanlığının bu örnek davranışı şahsımı çok duygulandırmış olup, helâl olsun diyorum. Keşke bazı kuruluşlar da Diyanet in bu örnek hareketine ortak olsalar. Şehit ve Gazi çocuklarının ücretsiz okutulmaları, bazı devlet ve özel birimlerin sosyal hayatlarını kolaylaştırıcı indirimlerde bulunmaları çok yerinde olacaktır. İnşallah Diyanet in bu örnek hareketi diğerlerine de ışık olur da duyarlı davranırlar. * * * "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim" Gazi Mustafa Kemal Atatürk Sayın Arda Turan: Adının başına Sayın kelimesini neden yazdım biliyor musun? Olurda neden Sayın yazmadın deyip benimde boğazıma sarılmayasın diye Yıl 1964 sizin düşüncenizde olan bir futbolcu spor şefim merhum Turhan Doğu ya küfretmişti de, sadece bir yumrukla ağızından, burnundan kan gelmiş hastanenin yolunu tutmuştu Hey Sayın Arda Turan; bizim Yunus bir şiirinde şöyle söyler: Yunus sen bu sözü eğri, büğrü söyleme, seni sigaya çeken bir molla Kasım gelir. Sayın Arda Turan spor yazarı meslektaşımız Bilal Meşe nin boğazına sarıldığın günün öncesinde Yozgatlı olduğun söylenmişti. Hemşerim diye, Manisaspor dan bugüne dek, tüm haberlerini satır satır okumuş, sakatlanmalarında dualar okumuş, hiçbir maçını da kaçırmamıştım. Spor sayfasına baktığım zaman sizinle ilgili bir haber var mıdır? Diye tarardım. Gerçi son zamanlarda, magazin sayfalarını süslüyorsun ama yine de okuyordum. Kendimi kuş gibi hissediyorum, pişman değilim. söylemini hiç unutma olur mu? Ben sizi kuş değil de futbolcu biliyordum. Senin gibi şerefsizi uçağa alanların a. k! Federasyon başkanı değil mi senin patronun? Seni uçağa alanın a. k.. Şu ettiğin lafa bak ve başını ellerinin arasına mı, başka yerine mi al da düşün düşün düşün Şimdi soruyorum, neden uçak iner inmez böyle ağıza alınmayacak sinkaflı küfür eden Sayın Arda yı polise teslim etmediniz..? Neden şikayetçi olmadınız? Bu ne cüret, bu ne şımarıklıktır? Eeey karakter neredeysen çık ortaya Sayın Arda Turan ın bu davranışı karşısında, Sayın Yıldırım Demirören in ve Sayın Fatih Terim in almış oldukları önlem çok yerinde olmuştur. Kadrodan çıkartılması ve kamptan gönderilmesi Eğer alınan bu karar geçici olacaksa, tüm spor yazarları arkadaşlarıma sesleniyorum. Gelin bir dayanışma sergileyin. Sayın Arda Turan ın yer alacağı hiçbir antrenmana ve kamp bölgesine gidilmemesi, haber yapılmaması en azından meslek dayanışmasına örnek olacaktır. Meslektaşım Bilal Meşe ye geçmiş olsun derken, hukuki hakkını sonuna kadar aramalısın diyorum. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

SONSÖZ Yerel 11 ARKADAŞ Hasta Kim? Gürcan Bizim medeniyetimizi, sürekli hasta olarak sunmaya çalışan Batılıların tezlerini güçlendiren, büyük bir perişanlık yaşıyoruz. Yazık... Eyyy.. Dindar iktidar; İslam mı hasta, Müslüman mı hasta? sorusunu sorma noktasına gelen insanların sayısını her geçen gün çoğaltmayı başarıyorsunuz ya, Müslümanlığınızdan ne kadar övünseniz azdır(!) Devri iktidarınızda, Müslümanın başta imanı olmak üzere, ruhunu da çürütmek için elinizden geleni eksik bırakmadınız. Dindar olmak için ahlaklı olmak gerekir mi? anket sorusuna, %70 civarında gerekmez diyen bir Müslüman toplumu yaratınız ya, varolun... Hepiniz oradaydınız, Rüşvete fetva veren İlahiyat Profesöründen, Cumhurbaşkanına; Allah'ın vasıflarını taşıyor diyecek kadar şirke batmış milletvekiline, haram parayla haca gidilebilir fetvası veren diyaneten, Dokuz yaşında ki kız çocuğunun evlenmesini caiz gören hoca efendilere, paralel devlet yapılanmasına cesaret etmiş ve o cesamete ulaşmış cemaat görünümlü çeteden, ekran gevezesi Nihat Hatipoğlulara ve irili ufaklı yazarınızdan çizerinize kadar, hepiniz el birliği ile İslam mı hasta, Müslüman mı hasta sorusunu ne yazık ki zihinlere düşürdünüz. İslam coğrafyasında ki sapkınlıklara, caniliklere karşı direnen ve Kuranı esas kabul eden duru bir İslam anlayışını ete kemiğe büründürmeye çalışan milletin, dindar bir nesil yetiştireceğiz diye yola çıkmış bir iktidarın eliyle geldiği nokta, gerçek manada bir çürümedir. Müslüman zengin olmalıdır fetvasını, sadece cüzdan olarak anlayan; imanı, vicdanı, adaleti, aklı, ahlakı fakirleştiren tüketim obezi bir Müslüman portresi, yazık! Pusu, kumpas, iftira, yalan, adaletsizlik, dedikodu, tefrika, Müslümanın ayrı ayrı ikizi haline gelmişse, bunun mesullerinin ahretlerine kast ettiklerini görmemeleri izaha muhtaçtır. Kutsal mağduriyet algısını oluşturmak için, dindarın üzerinde ki "baskıları" gerekçe yaparak, iktidar koltuğuna oturanlar; ne yazık ki; geçmişte ki, "baskı" dönemi dindarının tırnağı kadar bile dindar olamadı. Artık mağdur olan İslam'dır ve bu mağduriyetin tek sebebide dindar iktidardır, nokta. Ekranda ki referans isimlerin, utanmadan arlanmadan kendilerini İslamcı diye sunmaları mide bulandırıyor. Yapılan her yanlışlığı, İslamın üzerinden meşrulaştırmaya çalışan kimi zevat ise, memleketi darülharp ilan edecek kadar ileri gidebiliyor. Vah ki vah... Ganimet helaldir diyerek, milletin emaneti olan hazineyi yağmalayan, caminin yardım sandığını boşaltan Müslüman maskeli para tapıncı dininin mensuplarının, İslama verdiği zararı, benim diyen İslam düşmanı veremezdi. Ha bu arada, bir yandan İbni Haldun'a hayıflanan, öte yandan Masasında Alim diye Kadir Mısırlıoğularını, Mustafa Armağanları oturtan dindar iktidarın, "kültürel manada iktidar olamadık" serzenişi ise trajikomiktir. Eser sizin beyler... Neyse laf çokta; Halimizi karikatürize eden bir anektodu paylaşarak bu mevzuya şimdilik burada keseceğim, ancak daha sonra ki yazılarımda bu mevzuya devam edeceğim:, Meşhur Bekri Mustafa hikayelerinden biri; Bekri Mustafa'yı kısaca bir tanımak istersek; İyi bir hafız olmasına rağmen içkiciliğiyle ün salan, nüktedan, hazır cevap ve hak bilirliğiyle içkiye koyduğu yasakla anılan padişah 4. Murat ın bile takdirini toplamış bir zattır. Hikayemiz; Bekri Mustafa yoksul bir Mahallede bir Camiin önünden geçmektedir. O sırada Musallada bir tabut vardır. Fakat namazı kıldıracak imam ortada yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır. Ve başında kavuğu sırtında cüppesiyle oradan geçen Bekri Mustafa yı hoca zannederek namaz kıldırmasını söylerler. (Yok ben Hoca değilim) dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler, Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat ölüye ne söylediğini merak eder, Bekri Mustafa gülerek cevap verir. Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun, eğer orada bu Dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa imam oldu dersin, onlar durumu anlar dedim. Ez cümle; Siz anladınız onu... - - - - - - - - MORALİMİZİ YÜKSEK TUTACAĞIZ - - - - - - - - - - - - HER ŞEYİN ÇARESİ SABIRDIR - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

SPOR * ]WHSH 7HNQLN 'LUHNW U¾ 9XUDO óq EDED DFóVó ò=0ò5 '+$ * ]WHSH 7HNQLN 'LUHNW U¾ <óopd] 9X UDO óq ELU V¾UHGLU UDKDWVó] RODQ EDEDVó 1XUHWWLQ 9XUDO óq G¾Q VDEDK òvwdqexo GD WHGDYL J UG¾á¾ KDVWDQHGH \DġDPóQó \LWLUGL \DġóQGD YHIDW HGHQ 1XUHWWLQ 9XUDO óq EXJ¾Q $WD ġhklu 0LPDU 6LQDQ &DPLL QGH áoh QDPD]óQóQ DUGóQGDQ Nó OóQDFDN FHQD]H QDPD]ó VRQ UDVó ò]plw %¾\¾N 'DUEHQW. \¾ QGH WRSUDáD YHULOHFHáL D ónodqgó 8 +$6.¹<6325 )87%2/ 7$.,0, *(1ª/(5õ *2/ ð29 <$37, *58%81'$ 5$.ò3/(5ò1( *2/ $70$'$ 6,.,17, *58%81'$ 5$.ò3/(5ò1( *2/ $70$'$ 6,.,17, <$Ġ$0$<$1 +$6. <6325 /ò*ò1 +$)7$6,1'$ <$37,à, 0$ 7$ '$ 0ò7. <6325ȇ8 <(1(5(. Ġ29 <$37,Ȑ *583ȇ7$ DU ]XODGóáó KHGHILQH +$%(5 9( )272à5$) XODġPDN LVWHáL LOH.(0$/ (/ò.(5 P¾FDGHOH YHUHQ +DVN \VSRU /LJȇLQ KDIWDVóQGD NDUġó NDUġó\D JHOGL ál PLWN \VSRUX \HQHUHN ġry \DSWóȐ /LJȇGH EHONL GH NDOLWH RUDQó \¾N VHN WHPSRGD P¾FDGHOH YHUHQ 6DUó UHQNOL HNLS (WOLNVSRU XQ DUGóQGDQ LNLQFLOLáL JDUDQWL DOWóQD DOPDVóQó ELOGL 0DUDWRQXQ ELWLPLQH ELU KDI WD NDOD LNLQFLOLáL JDUDQWLOH\HQ +DV N \VSRU PLWN \VSRU NDUġóVóQ GD UDKDW R\XQ VHUJLOH\HUHN GN 6H]JLQȇLQ DWWóáó JROOH SHUGH\L D D UDN QH JH WL 'DKD VRQUD Kó ]óqó D]DODPD\DQ 6DUó NDQDU\DODU ȇgh 0XVD ȇgh 0XVWDID YH ȆGH GH ĠHYNLFDQȇóQ DWWóNODUó JROOHU OH LON \DUó\ó ¾VW¾QO¾NOH WDPDP ODGó ònlqfl \DUó\D DWDNODUóQó VóNODġWó UDUDN EDġOD\DQ +DVN \VSRU GN 0XVD 6H]JLQ %DWWDO YH GN GD GD 0XVWDIDȇQóQ DWWóNODUó JROOHU OH PD ó ND]DQDUDN ġry \DSWó +DVN \VSRU VDKD\D ġx LOH ónwó (UGHP (PLUFDQ %DWWDO Q GHU 0HVXW ĠHYNLFDQ $KPHW 0XV WDID 1XUXOODK 6H]JLQ YH 0XVD $QWUHQ U (UGDO 'D\VDOóODU 7UDE]RQVSRU XQ JHQ IXWEROFXVX <XVXI <D]óFó 1& <,/'$ ø$03 <21 2/0$. 67 <258= 75$%=21 '+$ 7UDE]RQVSRUȇXQ JHQ IXWEROFXVX <XVXI <D]óFó JH OHFHN VH]RQ NXO¾E¾Q ȇqfl \óoó RO GXáXQX ȊĠDPSL\RQOXN LVWL\RUX] %XQX EDġDUDELOLUL]ȋ GHGL VH]RQXQGD $ WDNóP IRU PDVó\OD PD WD JRO YH DVLVWOLN SHUIRUPDQV RUWD\D NR\DQ <XVXI <D ]ófó ERUGR PDYLOL NXO¾E¾Q GHUJLVLQ GHNL U SRUWDMóQGD \DġóQGD 7UDE ]RQVSRUȇD VH LOGLáLQL DQODWWó YH ġx LIDGHOHUL NXOODQGó Ȋ3HOLWOL 0DKDOOH VLȇQGH RWXUX\RUGXN áuhqlp J U G¾á¾P $\IHU.DUDNXOOXN X òon á UHWLP 2NXOX QGD R\XQFX VH PHOHUL \DSóOó\RUGX $QWUHQ UOHU 6DOLP 'R ádq YH 6DOLK 7HNNHȇ\GL 6H PHOHU GH PD EDġODU EDġODPD] VDQWUDGDQ NDOH\H JLWWLP YH JRO DWWóP VDQL \H JH PLġWL EHONL GDKD GD D] *RO¾ DWDU DWPD] 6DOLK KRFD EHQL GóġDUó \D óndugó 6H LOHPHGLáLPL G¾ġ¾ QHUHN Ȇ1L\H EHQL óndugóq"ȇ JLEL VLQGHQ DáODPD\D EDġODGóP 'DKD VRQUD KRFDP Ȇ2áOXP VH LOGLQ QH LVWL\RUVXQ"ȇ GHGL 2QX GX\GXáXP GD E¾\¾N ELU PXWOXOXN \DġDGóP 2 ġhnlogh 7UDE]RQVSRUȇD NDWóOPóġ RO GXP ȋ UZUN YOLUN BAŞINDAYIM (NVLNOHULQLQ IDUNóQGD ROGXáXQX YH ġx DQGD \ROXQ EDġóQGD ROGXáX QX ND\GHGHQ JHQ R\XQFX ġ \OH GH YDP HWWL Ȋ+DOD NHQGLPL DOW\DSóGDNL <XVXI <D]óFó JLEL J U¾\RUXP ò LP GH LQDQóOPD] ELU IXWERO D Oóáó YDU ĠX DQGD X]XQ ELU \ROXQ HQ EDġóQGD \óp %X \RO ]RUOX ELU \RO DOóġPD \ó RN VHYHQ ELU \DSóP YDU YH DUWDQ ELU WHPSR\OD DOóġPD\D GHYDP HGL \RUXP (NVLNOHULPLQ IDUNóQGD\óP 6DGHFH VDKD L L GHáLO VDKD Góġó DOóġ PDODU GD \DSó\RUXP =LKLQVHO GD\D VRQ QóNOóOóN GD VRQ POL (N N GHUHFH QHPOL (N PDPOD VLNOHULPL WDPDPOD PDN L LQ ]DPDQóP PDQóP YH HQHUMLP YDU YDU.DUġóODġDELOHFH OHFH álp RODVó WHKGLW KGLW OHULQ IDUNóQGD QGD \óp =RUOXNODUOD NODUOD NDUġóODġWóáóP P DQGD EDġ HGH GH ELOPHP L LQ KD Q KD ]óu YH J¾ O¾ RO ¾ RO PDOó\óP ȋ Ȋ0$ /$5 $5 5 '$ $6/$ +( +( <(&$1/$1 1 0$0ȋ 0D ODUGD ¾]H GD ¾]H ULQGH EDVNó KLVVHWPH KLVVHWPH GLáLQL DQODWDQ <XVXI DQ <XVXI <D]óFó ġ \OH GHYDP H GHYDP HWWL Ȋ0D WD DVOD KH DVOD KH \HFDQODQPDP DP $UNDGDġODUóP Ȇ%LU óp RN \óogó] IXW XW EROFX\ OD R\QX\RUVXQ RN KH\H VXQ R RN KH\H FDQOó ROPDOóȇ GL\H VRUX\RUODU $PD óȇ GL\H VRUX\RUODU $PD EHQ DVOD R G¾ġ¾QFH\H NDSóOPó\R G¾ġ¾QFH\H NDSóOPó\R UXP 1HWLFHGH RQODU GD LQVDQ %X HGH RQODU GD LQVDQ %X ġhklu EDQD J¾ YHUL\RU %X ġhkluh J¾ YHUL\RU %X ġhkl J¾ K UH NDUġó VRUXPOXOXáXP ROGXáXQX G¾ POXOXáXP ROGXáXQX G¾ ġ¾q¾\ruxp %DQD HPHN YHUHQ KR P %DQD HPHN YHUHQ KR FDODUóPD GHVWHN RODQ WDUDIWDUOD UóPó]D EL]GHQ VRQUD EX IRUPD\ó WHUOHWHFHN ġx DQGD DOW\DSóGD P¾FD GHOH HGHQ NDUGHġOHULPL]H NDUġó VR UXPOXOXáXP YDU ȋ Ȋ+$<$/ò0 )87%2/&8 2/0$.7,ȋ 7HN DġNóQóQ KHU ]DPDQ IXWERO WRSX ROGXáXQX LIDGH HGHQ \DġóQ GDNL JHQ IXWEROFX EX NRQXGD GD ġxqoduó V \OHGL Ȋ+D\DOLP IXWEROFX RO Ȋ+D\DOLP IXWEROFX PDNWó YH EX \ROGD KHU PDNWó YH EX \ROGD KHU KDQJL ELU XQVXUXQ EHQL KDQJL ELU XQVXUXQ EH ROXPVX] HWNLOHPHVLQL ROXPVX] HWNLOHPHVLQL YH\D LOJLPL GDáóWPDVóQó LV YH\D LOJLPL GDáóWPDVóQ WHPL\RUGXP )XWEROGD VD WHPL\RUGXP )XWEROGD GHFH L\L IL]LN \HWHUOL GHFH L\L IL]LN \HW ROPX\RU $\ ROPX\RU $\ UóFD SVLNROR UóFD SVLNR MLN DQODP MLN DQOD GD GD L\L GD GD L GXUXPGD GXUX ROPDQó] ROP JHUHNL JHU \RU %X \RU QHGHQOH QHGH SURIHV SURI \RQHO \RQ GHVWHN GHVWH DOó\RUXP <DġDP DOó\RUXP <DġDP NR X YH SVLNRORJ NR X YH SVLNRORJ OD J U¾ġ¾\RUXP $\ OD J U¾ġ¾\RUXP UóFD DLOHPLQ GHVWHáL UóFD DLOHPLQ GHVW YDU.7 %HGHQ (ál YDU.7 %HGHQ ( WLPL % O¾P¾ȇQGH GH WLPL % O¾P¾ȇQGH áuhqlplph GHYDP áuhqlplph GHYD HGL\RUXP ȋ Ȋ$à$%(</( Ȋ$à$%(</( ( 5ò0'(1 % <. 5ò0'(1 % <.. '(67(. * 5 <2 '(67(. * 5 < 580ȋ 7DNóPGD ]HOOLN 7DNóPGD ]HH OH 2OFD\ ĠDKDQ YH OH 2OFD\ ĠD DKD DQ Y NDSWDQ 2QXU.óY NDSWDQ 2Q QXUU.ó.Y UDNȇWDQ GHVWHN J U UDNȇWDQ GHVW VWHN J G¾á¾Q¾ GLOH JHWLUHQ G¾á¾Q¾ GLOHH JHW <XVXI Ȋ2OFD\ DáDEH\LQ <XVXI Ȋ2OFD\ DáDEH\ EDQD LQDQóOPD] ELU NDW EDQD LQDQóOPD] ELU N NóVó YDU.DSWDQóPó]GDQ NóVó YDU.D DSW S DQóPó]G GD E¾\¾N GHVWHN J U¾\R GD E¾\¾N GHVWHN J U¾ UXP DPD JHQHOGH 2OFD\ UXP DPD JHQHOGH 2OFD DáDEH\LQ \DQóQGD\óP 6DQ DáDEH\LQ \DQóQGD\óP NL $OODK WDUDIóQGDQ J QGH NLL $OODK WDUDIóQGDQ J QG ULOGL 7HFU¾EHOHULQL DNWDUó\RU ULOG UL OG 7HFU¾EHOHULQL DNWDU OG OGL EHQL ROXPOX DQODPGD PRWLYH EHQL ROXPOX DQODPGD PRW HGL\RU $OW\DSóGD R\QDGóáóP HGL\RU $OW\DSóGD R\QDGóá G QHPGH NDSWDQóPó] 2QXU G QHPGH NDSWDQóPó] 2Q DáDEH\OH VHUHPRQL\H ón DáDEH\OH VHUHPRQL\H ón PóġWóP ĠLPGL WDNóP DUND PóġWóP ĠLPGL WDNóP DUN GDġó\ó] òqdqóopd] ELU GX\JX GDġó\ó] òqdqóopd] ELU GX\ %XQX \DSDELOGLáLP L LQ NHQGLPOH %XQX \DSDELOGLáLP L LQ NHQGLP JXUXU GX\X\RUXPȋ GHGL JXUXU GX\X\RUXPȋ GHGL Ȋ(5681 +2&$ ò/( $/,Ġ7,à,0 ò ò1 Ġ$16/,<,0ȋ 7HNQLN 'LUHNW U (UVXQ <DQDOȇóQ NHQGLVLQH J¾YHQGLáLQL EHOLUWHQ JHQ R\XQFX Ȋ(UVXQ KRFD EDQD J¾ YHQL\RU )XWEROXQ JHUHNOHULQL DQ ODWó\RU 2\XQXQ LNL \ Q¾Q¾ GH R\ QD\DELOPHP L LQ HáLWLP YHUL\RU (NVLNOHULPL JLGHUPHP L LQ E¾\¾N DED KDUFó\RU 2QXQOD DOóġWóáóP L LQ NHQGLPL ġdqvoó KLVVHGL\RUXP 'RáGXáXP E¾\¾G¾á¾P YH DLW ROGX áxp \HUGH\LP %X IRUPDQóQ KD\D OLQL NXUDQ ELUL RODUDN ġx DQ VRQ GH UHFH JXUXUOX\XP 7DUDIWDUóPó]óQ WDNóP RODUDN EL]GHQ YH NLġLVHO ROD UDN EHQGHQ QH EHNOHGLáLQL ELOL\R UXP +HU JH HQ J¾Q 7UDE]RQVSRU X LVWHQHQ QRNWD\D WDġóPDN DGóQD PH VDIH NDW HGL\RUX] 'DKD L\L RODFD áó]ȋ LIDGHOHULQL NXOODQGó Ȋ257$ 6$+$ %(1ò0 ò ò1 (1 ò'($/òȋ )XWEROD VRO D ón R\QD\DUDN EDġ ODGóáóQó V \OH\HQ <XVXI <D]óFó ġ \OH GHYDP HWWL Ȋ)XWEROD VRO D ón RODUDN EDġODGóP DQFDN RUWD VDKDGD R\QD PDN LVWL\RUGXP $OW\DSóGDNL KR FDP 0XWOX 'HUYLġRáOX ELU J¾Q \DQó PD JHOGL Ȇ2UWD VDKDGD Pó R\QDPDN LVWL\RUVXQ"ȇ GL\H VRUGX 6DQNL $OODK V \OHWWL ¾QN¾ EX LVWHáLPL ELU W¾UO¾ V \OH\HPL\RUGXP %HQ KHU ]DPDQ WRSOD R\QDPD\ó RN LVWL\RUGXP %XQX VRO D ón PHYNLLQGH \DSPDQó] RN ]RU ĠX DQNL SR]LV\RQXP EHQLP L LQ LGHDO RODQó Ȋ ȇ1&ò <,/'$ Ġ$03ò<21 2/0$. ò67ò<258=ȋ 7DNóPóQ YH NHQGL KHGHIOHUL\OH LO JLOL GH D ónodpdodugd EXOXQDQ RUWD VDKD R\XQFXVX Ȋ*HOHFHN VH]RQ NX O¾E¾P¾]¾Q ȇqfl \óoó ĠDPSL\RQ OXN LVWL\RUX] %XQX EDġDUDELOLUL] +HGHIOHULP NRQXVXQGD RN ID]OD NRQXġPD\ó VHYPL\RUXP.óVD YD GHGH EX IRUPDQóQ KDNNóQó YHUPHN ġdpsl\rqoxn \DġDPDN HOGH HGLOH FHN EDġDUóODUGD SD\ VDKLEL ROPDN LV WL\RUXP 8]XQ YDGHGH $YUXSDȇGD R\QDPDN LVWHULP WDELL NL $QFDN ġxqx V \OH\H\LP ġx DQGD VDGHFH \DSPDP JHUHNHQ LġH RGDNODQPóġ GXUXPGD\óPȋ GL\H NRQXġWX Ȋ<(1ò <868)ȇ/$5 *(/(&(.ȋ 7DNóPGDNL GLáHU JHQ R\XQFXODU $EG¾ONDGLU LOH )XUNDQ YH DOW\DSó LOH LOJLOL GH D ónodpdodugd EXOXQDQ <X VXI <D]óFó ȊòNLVL GH NDUGHġLP JLEL )XUNDQȇOD ELUOLNWH RN ]DPDQ JH L \RUX] $\Qó RNXOGD RNXGXN %LUOLNWH ġdpsl\rqoxn \DġDGóN $EG¾ONDGLUȇH Ȇ%HQGHQ EHġ NDW GDKD L\LVLQ %¾\¾N R\XQFX RODFDNVóQ 6DGHFH LQDQ YH DOóġȇ GL\RUXP òqdqóopd] ELU IXW EROFX 2\QDPD\D EDġODGóáóQGD ¾O NHGH HQ RN NRQXġXODQ IXWEROFX RODFDN GL\H G¾ġ¾Q¾\RUXP 6DKDGD KHU DQ KHU ġh\l \DSDELOHFHN ELU \H WHQHáL YDU %HQLP $ WDNóPD ónpdp JHULGHQ JHOHQOHULQ ¾PLWOHULQLQ DUW PDVóQó VDáODGó 6216 = *$=(7(6õ1( <2ó81 õ/*õ 7¾UNL\H QóQ QGH JHOHQ JD]HWHOHULQGHQ 6RQV ] H $QNDUDOó VSRUVHYHUOHULQ \RáXQ LOJL J VWHUPHVL GLN NDW HNL\RU 6RQV ] *D]HWHVL DOóġDQODUó JHFH YH J¾QG¾] GH PHGHQ NDPXR\XQD ELOJLOHQGLUPHN ¾]HUH \RáXQ ELU WHPSR LOH KHUJ¾Q RNXUODUó\OD ELU ROX\RU $QNDUD 5¾]JDUOó 6RNDN &DG ¾]HULQGH &DQHU JD ]HWH ED\LVL Q¾QGH LNL RNXUXPX] JD]HWHPL]L GLNNDW OH RNXUODUNHQ J U¾OPHNWHGLU 7UDE]RQVSRU %DġNDQó 8VWD 5L]H LOH 7UDE]RQ NDUGHġWLU 75$%=21 '+$ 7UDE]RQVSRU.XO¾S %DġNDQó 0XKDUUHP 8VWD D\NXU 5L]HVSRUȇXQ N¾PH G¾ġPH VL ¾]HULQH IóUVDW óodu WDUDIóQGDQ NóġNóUWPDODU \DSóOGó áóqó 7UDE]RQ LOH 5L]HȇQLQ NDUGHġ ROGXáXQXQ XQXWXO PDPDVó JHUHNWLáLQL V \OHGL 6RV\DO PHG\D KHVDEó WZLWWHUGDQ D ónodpdodugd EXOXQDQ %DġNDQ 0XKDUUHP 8VWD OLJLQ VRQ KDIWDVóQ GD R\QDGóNODUó %XUVDVSRU PD óqd GHáLQHUHN ġx SD\ ODġóPODUó \DSWó Ȋ%¾\¾N WDNóPODU KHGHIWHQ X]DNODġóUVD PDDOHVHI PD VH PH\H EDġODUODU 2 QHGHQOH EX PD ODUD *DOD WDVDUD\ %HġLNWDġ 0HGLSRO %DġDNġHKLU )HQHUEDK H PRWLYH ROPDN NROD\GóU +HUNHV ELOLU NL 7UDE]RQVSRU KHGHIWHQ %HġLNWDġ PD ó VRQUDVó X]DNODġPD\D EDġOD Gó YH *HQ OHUELUOLáL PD ó GDKLO VRQ PD WD VDGHFH SXDQ DODELOGL )HQHUEDK H PD ó VRQUDVó ED]ó R\XQ FXODUóPó]D L]LQ YHULOPLġWL $QFDN %XUVDVSRU *HQ OHUELUOLáLȇQL \HQHPH\LQFH L]LQOL R\XQFXODUóPó] WHN UDU JHUL DáUóOGó 'LUHNW R\QD\DQ ED]ó R\XQFXODUóPó] GD VDNDW \D GD FH]DOó\Gó 2QXU 2OFD\ 2ND\ %HUR.DGUR GHULQOLáL ROPD\DQ WDNóPóPó] L\LFH GDUDOPóġ Wó 7DNóPGD IXO R\QD\DQ R\XQFX \DEDQFó\Gó 7DNGLU HGHUVLQL] NL \XUWL L GHQJHOHUL EL]OHU NDGDU ELOPHOHUL YH DQODPDODUó P¾PN¾Q GHáLOGLU /LJL DGHWD WDPDPOD Póġ RODQ WDNóPóPó] L LQ VRQ PD ópó] NULWLN KDOH JHO PLġWL %X GXUXP \ QHWLP RODUDN VRUXPOXOXáXPX ]D ]LUYH \DSWóUPóġWó < QHWLP RODUDN WHNQLN NDGUR\OD NRQX PDVD\D \DWóUóOPóġWóU òġlq FLGGL\HWL NRQXVXQGD PXWDEDNDW VDáODQPóġ YH WDNóP NDPSD DOóQPóġWóU ȋ TÜM TEDBİRLER ALINDI 0D VRQXFXQD J UH IóUVDW óoduóq WDKULEDWóQD NDU ġó NDUġóODġPDQóQ QHP GHUHFHVLQH J UH WDNóPD *DOD WDVDUD\ %HġLNWDġ )HQHUEDK H YH 0HGLSRO %DġDNġHKLU PD ODUóQGD X\JXODQDQ SULP VLVWHPLQLQ %XUVDV SRU PD ó L LQ GH X\JXODQGóáóQó DQODWDQ 8VWD ġxqod Uó V \OHGL Ȋ7DWLO PRGXQGDNL ELU WDNóPóQ LġLQL FLGGL\H DOPDVó L LQ W¾P WHGELUOHU DOóQPóġWóU %HONL GH EX GX UXP \óoodugóu NHQGL PHQIDDWOHUL L LQ 5L]H LOH 7UDE ]RQ X DWóġWóUPDN LVWH\HQOHULQ R\XQXQX ER]PDN L LQ L\L ELU IóUVDWWó $QFDN EX VRUXQXQ GDKD ID]OD PDQLS¾ OH HGLOPHVLQH D\NXU 5L]HVSRUȇXQ PD OóN SHUIRU PDQVó YH 7UDE]RQVSRUȇXQ VRQ PD WDNL SHUIRUPDQ Vó HQJHO RODPDGó )óuvdw óoduóq YH EDġND UHQNOHUH DġóN PDQLS¾ODW UOHULQ WLPVDK J ]\DġODUó\OD \DSWóNODUó Nóġ NóUWPDODUD LQDW EL] ELUL] YH EHUDEHUL] %L] IóUVDW óod UóQ 5L]H LOH 7UDE]RQ DUDVóQGD ROXġWXUXODQ ID\ KDWWó Qó PD VRQXFXQD J UH GHSUHPOH VDUVDELOHFHNOHULQL WDEL NL ELOL\RUGXN %XQX ELOHQ ELU \ QHWLP JHUHNOL WHGELUOHUL DOPD\DUDN LġLQL VDYVDNOD\DUDN ELOH ELOH WX ]DáD G¾ġHU PL" 6X ODPDN NROD\ DQFDN HO LQVDI $OODK N W¾ QL\HWOL NóġNóUWóFóODUó Dá]óQGDQ óndqó NXODáó\OD GX\PD\DQODUó N W¾ DPD ODUó XáUXQD IHVDW óndudq ODUó óvodk H\OHVLQ 8QXWPD\DOóP NL 5L]H LOH 7UDE]RQ NDUGHġWLU ònl ġhkulq DUDVóQó D DQ VRUXPVX] NLġL \D GD NXUXPODU EX J¾QH NDGDU 5L]HVSRU L LQ QH \DSPóġ WóU"ȋ