Özel Bölüm: O RH AN VELÎ

Benzer belgeler
O.Ö. 100 Temel Eser. Kategori: Türk Şiiri Çarşamba, 28 Nisan :35 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 3981

GARİP AKIMI (I. YENİ)

Orhan Veli. BENİ BU GÜZEL HAVALAR MAHVETTİ Kendi Sesinden Şiirler

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ Seçme Şiirler. Gülten Akın

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TÜRKÇE

Takvimdeki Deniz (Şiir İncelemesi)

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

İletişim Nedir? İletişim; duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her yolla başkalarına aktarılmasıdır. Bu sürecin amacı ; anlaşılmaktır.

Bu cümledeki boşluğa aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?

T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Müdürlük Seçme Sınavlarına Hazırlık El Kitabı

KENDİNİZİ NASIL GÖRÜYORSUNUZ? (JOHARİ PENCERESİ)

Akıl Fikir yayınlarından yeni kitaplar

Bu dörtlükte geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisinin eş seslisi yoktur?

Sayfa 130,131,132,133,134,1 35,136,137 Sular

1941 yılında Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Garip adlı ortak bir kitap yayınlamıştır.

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

Olumlu Bir İlk İzlenim Oluşturmanın Yolu Nereden Geçer? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Yoğunlaştırılmış Güneş enerjisi santralinin yansıtıcıları aynaların kullanım alanlarından yalnızca biridir.

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi,

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK ANAOKULU 4 YAŞ SINIFI BÜLTENİ

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür.

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

3. Yazma Becerileri Sempozyumu

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile...

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR

*Aynı anlama gelen sözcüklerin bir cümlede kullanılmasıdır. Duruluk ilkesi ile ilgilidir.

KIRMIZI KANATLI KARTAL

Ben yazabilirim! DÜNYA ÇOCUKLARI HAİKU YARIŞMASI - TÜRKİYE

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

GÜNLÜK (GÜNCE)

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI

ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ. İLETİŞİM ve SÜRECİ

Gizli Duvarlar Ali Nesin

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ali VAROL'un Blog Sitesi

FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK ANAOKULU 4 YAŞ SINIFI EYLÜL BÜLTENİ

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

Sevdiğim Birkaç Soru

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

SAN Kİ ÖNCELEYİN GÜL AŞIK OLMUŞTU. kadının yeniden yaratılmasına sebebiyet vermiştir, onlara olan eşsiz aşkıyla. Bir yandan bu

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri. Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne'de oturduk.

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.

"ben sana mecburum, sen yoksun."

ANAOKULU BİRİMİ AY: ŞUBAT YIL: 2017

LİDER DEĞİŞİRKEN. Prof. Dr. Necmi Gürsakal ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İ.İ.B.F. ÖĞRETİM ÜYESİ

Hava nedir? Hava durumu nedir?

FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK ANAOKULU 5 YAŞ SINIFI BÜLTENİ

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

S.gky _ Bilgi Kuramı S.gky _ Bilgi Kuramı S.gky _ Bilgi Kuramı

Ay Yine Gecikti. Ferhat Şahnacı

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Harf ve Hece Bilgisi. Seç Bakalım. Aşağıdaki sözcüklerin doğru hecelenmiş biçimlerini yuvarlak içine alın.

Bir Sergi 'T199A I U I

MAYIS AYI EĞİTİM PLANI

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

SİTEMİZE EKLENEN METİN KİTABIM-1 VE METİN KİTABIM-2 ADLI DÖKÜMANLARI OKURSAK HEM OKUMA HIZIMIZ ARTACAK HEM DE OKUDUKLARIMIZI ANLAYACAĞIZ.

15 Türkçe 15 Matematik 15 Hayat Bilgisi. 2. Sınıf. Kazanım Deneme Sınavı - 1 ADI:.. SOYADI:. SINIFI:.

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU CİVCİVLER SINIFI MAYIS AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI. Tekerlemeler: Arabam Geliyor, El El Emek tekerlemelerini öğreniyorum.

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,


"Yaşayan Bahar", ilkbahar mevsiminin gelişini kutlamak üzere tüm Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen bir etkinlik.

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

Ön yargılar, eski yanlış bilgiler yıkılıyor. Yeni bir anlayış geliyor. Kendinizi ifade edebileceğiniz yeni yaratıcı alanlar geliyor.

KONYAALTI NDA 5 YILDIZLI BİR YAŞAM KONYAALTI NDA 5 YILDIZLI BİR YAŞAM

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK ANAOKULU 5 YAŞ SINIFI EYLÜL BÜLTENİ

İnci Hoca CÜMLEDE ANLAM 2

TEMALARIMIZ UZAY VE GEZEGENLER DÜNYA GÖKYÜZÜ İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ HAFTASI YERLİ MALLARI VE TUTUM HAFTASI YENİ YIL

Çiğdem Başar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Transkript:

~r-n. &2 O bq Özel Bölüm: O RH AN VELÎ (1914 14 kasım 1950) Orhan Veli de Ozansılık MUSTAFA ŞERİF ONARAN Şiirin tanımı yazınımızda en çok tartışılan sorunlardan birisi olmuştur. Kimi tartışmacılar olmayana ergi yoluyle, Şiirin ne olduğunu değil, ne olmadığını bilmeliyiz diye görüşlerini ortaya koymak istemişlerdir. Ali Nihat Tarlan gibi bir zamanlar ünü yaygın olan bir kişi şiir ufuklarda yükselen nazenin bir balondur derken alay olsun diye söylemiyordu, içtenlikle inanıyordu bu tanıma. Nurullah Ataç ın şiir sözcüklerle güzel biçimler kurmak sanatıdır tanımı da şiir anlayışımıza yeterli bir açıklık getirmiyor artık. Orhan Veli kendisinden önceki şiirin olanaklarını zorlayarak yeni bir şiir kurdu, yeni bir şiir anlayışı getirdi. Ölümünden bu yana öyle yeni şiir anlayışları gelişti ki, Orhan Veli nin şiiri birçok yönleriyle eskidi. Demek ki değişen şiir anlayışları şiirin tanımını sınırlı bir biçim içinde düşünmemizi geçersiz kılıyor. Orhan Veli nin şiir anlayışı neydi? Orhan Veli, 1940 şiirinin oluşmasında Garipçilerin başında yer alarak önemli katkılarda bulundu. Garip 1941 yılında ilk kez çıktığı zaman Orhan Veli ile arkadaşlarının şiir görüşünü yansıtan geniş bir bildiriye de yer verilmişti. Bu oldukça önemli bildiride, mutlu azınlıktan kopararak şiiri topluma benimsetmek isteyen bir çaba vardı. Kimi yerlerde çelişkiler gösteren, bir çeviri havası sezilen, kesin yargılarla göze batmak isteyen yirmi beş yaşlarındaki genç insanların bildirişiydi bu. Çok değil, beş yıl sonra Garip in ikinci baskısı yapılırken bu bildiriyi yadırgayan bir görüş içindedir Orhan Veli. Garip için 1946 da yazdıklarından bir bölüm alıyorum:

716 TÜRK DİLİ Şiirdeki garip mefhumu üzerinde bugün bir yazı yazmaya kalksam herhalde aynı şeyleri yazmam. Ama, bundan dolayı kim beni haksız bulabilir? Onları beş sene evvel yazmıştım. Beş sene sonra da aynı şeyleri söyleyecek olduktan sonra ne diye yaşadım? Sıfatlardan, benzetmelerden sıyrılmış, ölçüye, uyağa önem vermeyen, ozansılıktan kurtulmuş bir şiirle topluma daha yakın olacağına inanan Orhan Veli, Batı daki kimi şiir akımlarına özenerek mi bu görüşü benimsemişti? Yoksa gerçekten bu görüşün zorunlu olduğuna inanmıştı da, özdenlikle yeni bir şiir akımının uygulamasına mı girişmişti? Garip akımı 1940 şiirinin zorlamalı bir bölümüydü. Aslında 1940 şiiri çok yönlü bir şiirdir. Nitelikleri üzerinde durmak böyle bir yazıda ele alınamaz. Kendi bildirilerine bile inanmayan Garipçiler, en kısa zamanda şiirlerini de değiştirdiler. Garip'in ikinci baskısında değişen şiir anlayışını belirten Orhan Veli, 1945 yılında Vazgeçemediğim adında yeni bir şiir kitabı daha çıkarmıştı. Neden vazgeçemediğim? Daha değişik bir soruyla, Orhan Veli nin vazgeçemediği, ozansı bir incelikle özlediği, duygusal şiire dönmek miydi? Ozansılık nedir? Ozansı sözcüğü üzerinde biraz durarak yanlış anlaşılmaları önlemek isterim. Ozansı sözcüğünü şairane karşılığı olarak kullanıyorum. Türkçe Sözlük şairane sözcüğünün düz anlamları üzerinde durmuştur. Şaire yakışır yolda, şairce, demiş. Konusu şiir sayılabilecek kadar hoş, güzel olan, demiş. Oysa ozansı sözcüğüyle anlatılmak istenen kullanılmış, eskimiş bir duyarlığın o alışılmış biçimiyle yinelenip durmasıdır. Ozansılık denince yazınımızda anlaşılan da budur. Eskimiş bir duyarlığı alışılmış biçimiyle yinelemeye tepki olarak ozansılığa karşı çıkan Orhan Veli, kurduğu yalın şiiri geliştirmek olanağını bulabildi mi? Yazımın amacı bu soruya açıklık getirmek olmalıdır. İlk şiirler Orhan Veli nin şiir gücünü belirtebilmek için ilk şiirlerinden söz açmakta yarar var. Ölçülü uyaklı, imge yükü bol bu şiirler, 1936 yıllarından başlayarak yazınımızda dikkati çekmekteydi. Ey hâtırası içimde yemin kadar büyük diye başlıyordu şiire. Yeni bir benzetme, yeni bir imge yükü. Duyup karşı minarede okunan yatsıyı Yatağıma sıcaklığını getiren rüya diyordu. İyi kurulmuş dizelerdi bunlar. Şiiri bilen, başkalarına öykünmeye gerekseme duymayan usta bir şairin işiydi.

ÖZEL BÖLÜM: ORHAN VELÎ 717 Demek işin başlangıcında ölçülü, uyaklı şiiri kolaylıkla kullanan, bu şiirde alışılmamış güzellikleri işleyen bir şair vardı. Gene 1936 larda yazılmış, bugün bile yadırganmadan benimsenen şu dizeler de onun: Hasretimin yıllardan beri bel bağladığı... İşte odur düşüncelerimin başucunda. O, göğsünün taşkın hareketi avucunda Gözlerinde rüyaların gülüp ağladığı. Alışılmış bir kalıbı değiştirirken hece ölçüsüne daha rahat bir anlatım getirdiği gözden kaçmıyor. Bir göl mü ürpermede ruhun uzaklarında? dizesi alışılmış hece ölçüsünü duyurmuyor. Bütün bunlar ilk şiirlerinden başlayarak heceyi kolay kullanan, ölçülü, uyaklı şiire ustalıklar katmasını bilen bir şair karşısında olduğumuzu gösteriyor. Bu dönemde Orhan Veli nin şiiri imgelerle yüklüdür demiştim. Kimi imgelerini anımsamakta yarar var: Yaz uykusunun ölüm kadar uzun olması, gecelerin dilinin çözülmesi, dağınık yüzlü evlerin dalması, ruhun nabzının vurması, baharın seslerle çiçeklenmesi, yaz gecelerinin sıcak imgelemelerle dolması, yeşil sabahlar, dumanlı bir sabah serinliği, ışıkla dolu cam bir kadeh gibi şeytanın elinde tuttuğu günbatımı... Orhan Veli, böylesi imgelerle dolduruyordu şiirini. Denebilir ki bu dönemde Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Muhip Dranas gibi şairlerin etkisi altında puslu, belirsiz bir şiirde sözcüklerle oynayan bir Orhan Veli vardı. Sözcük oyunlarının ötesinde içeriği yoktu bu şiirlerin. Din kitaplarının ağırlığını sezdiren eski kentlerin yaşamını düşündürmesi, uzak çağrışımlarla etkili olmaya özenmesi, kimi ölü sözcüklerde ayrı bir şiir gücü olduğunu sanma yanılgısı 1936 lardaki şiir birikimiydi Orhan Veli nin. Bu sözcüklerden birkaçını alayım: Gondol, Ebabil, Semiramis, Babil, Olymp, Oaristys, Yarasa, Fanus, Helezon, Tırtıl... Şiiri bilen usta bir şair nasıl böyle yapay bir ozansıhğa düşebilir? Etkisinde kaldığım sandığım şairler insancıl sıcaklığı şiirlerine sindirmesini biliyorlardı. Oysa Orhan Veli bu ilk şiirleriyle ancak sözcüklerle oynayan bir kendini beğenmişlik içindeydi. Böyle bir şiirin yaşama gücü sınırlıdır. Belki de bunu sezdiği için şiirde yeni bir çıkış yolu arıyordu. Yeniden şiirin tanımına dönelim Yazıya başlarken şiirin tanımından söz açmıştım. Kimi yazarlar bilgiç bir tutumla, olmayana ergi yoluyle, şiirin ne olduğunu değil, ne olmadığını anlatmaya çalışırlar, demiştim.

718 TÜRK DtLİ Papirüs te (sayı 13, haziran 1967) bir soruşturma vardı. Halk arasından odacılara, memurlara, pek şiirle ilgilenmeyenlere şiirin ne olduğu, iyi bir şiirin nasıl olması gerektiği soruluyor, hangi şairleri beğendikleri öğrenilmek isteniyordu. Yerilen karşılıklar gülümsetiyordu bizi. Soruşturmaya katılanlar arasında Orhan Veli yi beğenenler de vardı. Ne var ki böylesi tutarsız, şiirle ilgisi olmayan yanıtlar arasında herhangi bir şairi beğenmiş olmanın hiç bir anlamı yoktu. Böylesi soruşturmalar şiirin ne olmadığını kanıtlamak bakımından ilginç karşılanabilir. Ama ne yararı var bunun! Şiirin ne olduğu üzerine kesin bir tanıya varamazken, değişen şiir görüşleriyle bir önceki inanışımızı bozarken, şiirin ne olmadığı üzerinde durmak gereksiz yere sözcüklerle oynamak, kendimizi aldatmak değil midir? Garipçilerin ölçüden, uyaktan kurtulmuş, benzetmelerden arınmış, süssüz, duru, yalın bir şiire varmak isterken, bilinçaltının verilerinden yararlanmaları; böylece gerçeküstücülük akımına yaklaşmaları; bu çabayı gösterirken şiiri mutlu bir azınlığın tekelinden kurtarıp topluma kabul ettirmek anlayışını benimsemeleri çelişkiler gösteren bir görüştür. Bu çelişkiyi, Papirüs ün soruşturmasındaki şiirden anlamayan kişilere şiiri yaklaştırmanın olanaksızlığını düşünerek değil, Orhan Veli deki uygulamaların tutarsızlıklarını ele alarak ortaya koymak uygun olur. İlk şiirlerden çağrışımlar Orhan Veli ölçülü, uyaklı ilk şiirlerinde soyut güzellikleri duygusal bir incelikle anlatıyordu. Süslerden arınmış, yalın bir şiire başlarken bu eski şiir anlayışından tam olarak kopabilmiş miydi? Bazı çağrışımlar eski şiirinden tam olarak kopmadığım düşündürmektedir. Örnekse Düşüncelerimin Başucunda şiirindeki; O, göğsünün taşkın hareketi avucunda dizesi, on yıl sonra yazdığı Sere Serpe şiirindeki: Bir eliyle de göğsünü tutmuş dizesini anımsatmıyor mu? Odamda şiirini yazarken, Bir ışık oyunu var tavanda Gölgeler seslerle birleşiyor. dizeleriyle sessizliğin kuruntuları getirişine, sıkıntılara, korkulara dalıyor, kardeşini öldüren Kaabil i düşünüyor. Gene o dönemlerde yeni bir anlayışı benimserken, Deniz, benim eskiden yaptığım gibi, Aynasını odamın tavanında Dolaştırıp beni kızdırmaktan Hoşlanır. /

ÖZEL BÖLÜM: ORHAN VELÎ 719 diyor. Demek odasında sırt üstü uzanmış, bu kez bir başka düş dünyasında, tavandaki ışık oyunlarına dalarken, dışardan geçen kayıkların karpuz yüklü oluşunu düşünüyor. Bir örnek çağrışımların getirdiği değişik duygulanışlar... Gözyaşları Duygulanmadan söz açılmışken Orhan Yeli nin gözyaşları bol bir şair olduğunu anımsayalım. Daha Garip çıkışıyle başlıyor bu gözyaşlarına. Anlatamıyorum şiiri Garip'teki öteki şiirlerin havasına uymayan bir incelik, bir duygusallık taşır. Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarının, ellerinizle? Ama denebilir ki başına moro romantico sözlerini eklerken düşündüğü bir şey vardı Orhan Veli nin; aşırı duygusallığı beğenmiyor, alay etmek istiyordu. Böyle düşündüğünü sanmıyorum. O ilk şiirlerindeki renkli dünyaya insancıl sıcaklığı katamamanın özlemi içindeydi. Nitekim daha sonraki şiirlerinde de gözyaşları azalmayan bir ozansılığa düşmesi bu yüzdendir. Garip'ten sonra, 1945 te Vazgeçemediğim çıkmıştı. Yazımın başlarında Orhan Veli nin vazgeçemediği, ozansı bir incelikle özlediği duygusal bir şiire dönmek miydi? diye soruyordum. Vazgeçemediğim'deki kimi şiirleri bu görüşü doğrulayacak niteliktedir. Yolculuk şiirini anımsayalım: Ne var ki yolculukta, Her sefer ağlatır beni, Ben ki yalnızım bu dünyada? Tarifsiz kederler içinde olduğunu söylediği İstanbul T ürküsünde de bir halk türküsüne yaslanarak gözlerinden hicran yaşları boşanmaz mı? Bir tren sesi duymaya göreyim, İki gözüm İki çeşme. demez mi? Şiirde ustalaştıkça gözyaşları eksilmiyor Orhan Veli nin, Ah Neydi Benim Gençliğim şiirine, Nerde böyle hüzünlenmek o zaman; İçip içip ağlamak? diye başlıyor. Denizi Özleyenler İçin de, düşünde gördüğü gemilere içlenerek, bir halk türküsündeki dizeyle,

720 TÜRK DÎLÎ Bakar bakar ağlarım demesi, gene o eski tanıdığımız ozansılığın etkisiyle söylenmemiş mi? Ayrılış şiirinde, Bakakalırım giden geminin ardından; Atamam kendimi denize, dünya güzel; Serde erkeklik var, ağlıyamanı. diyor ya, siz bakmayın öyle dediğine Orhan Veli nin, besbelli gözlerinin yaşlarla dolu olduğu. İstanbul u dinliyorum Orhan Veli de ozansılığı, kimi sözcüklerin getirdiği çağrışımlarda aramaya gerek kalmadan da buluruz. Son şiir kitabı Karşı 1949 da yayımlanmıştı. Ünlii İstanbul u Dinliyorum şiiri bu kitaptadır. Yer yer Orhan Veli şiir geleneğinden izler taşısa da bu şiir onun iyice ozansılığa düştüğü kolay şiirlerinden birisidir. İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı dizesiyle başlayan, bu dizeyi boyuna yineleyen o ünlü şiirinde İstanbul da yaşamın içinden küçük görüntüler verdiği, tek tek üzerinde durulursa insanı aşırı duygusallığa iten bir şey bulunmadığı halde, şiirin bütünü böyle bir etki bırakmaktadır. Yaşamı içine sindirir gibi gözlerini yumarak, abartmalı bir sesle bu şiiri okuyanları dinledikçe, insanı kolayca kendine çeken, kolayca kandıran bir ozansılığa düştüğünü görürüz. Şiir yaşamının sonlarına doğru neden bu yola baş vurma gereksemesini duymuştur? Gerçi bütün şiir yaşamında yer yer ozansılığı gösteren dizeler vardı. Ama hiç bir şiirinde İstanbul u Dinliyorum da olduğu gibi bütünüyle ozansı bir etki bırakmamıştı. Şiir yaşamının sonlarına doğru, kolay şiirin karşısında olan Orhan Veli nin, neden bu yolu seçtiğini açıklamak zordur. Bilmem içten içe bir gizli alay var mı bu şiirde? Siz ne anlarsınız şiirden! İşte ağıma düştünüz. Böyle doldurma bir şiiri hemen benimseyiverdiniz. Demek buraya kadarmış sizin şiir anlayışınız! Bilmem böyle gizli bir soru, Orhan Veli ye özgü gizli bir acı var mı bu şiirin arkasında? Ama bu ozansılığı veren yalnız İstanbul u Dinliyorum şiiri olsa böyle bir kuşkuya düşülebilir. Hürriyet e Doğru şiiri şöyle başlıyor: Gün doğmadan, Deniz dalıa bembeyazken çıkacaksın yola. Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında, İçinde bir iş görmenin saadeti,

ÖZEL BÖLÜM: ORHAN VELÎ 721 Gideceksin; Gideceksin ırıpların çalkantısında. Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı; Sevineceksin. Daha olgun, daha sağlam bir şiire yöneldiğimizi görüp yeni bir Orhan Veli yle karşılaştığımızı sanırken, sonraki dizelerde denizde yitip gitmeyi özgürlüğe kavuşmak bilen bir ozansı görüşün tutsağı oluyoruz. Yeni imgeler Garip'ten sonraki on yıllık şiir yaşamında zaman zaman yalın şiirden uzaklaşan Orhan Veli, yeni imgelere yönelmiştir. Bu yeni imgeler renkli benzetmelerden uzak, şiire derinlik kazandıran, düz söylenmiş izlenimi uyandıran anlatımlardır. Tarifsiz kederler içinde derken bile keder'e yeni bir imge yükü kazandırmıyor mu? Son on yıllık şiir çalışmasındaki yeni imgelerden bazı örnekler vereyim: Ufkun yeşil yeşil ağarması, yapraklarda merak, sandık odalarındaki giyilmemiş çamaşırların kokusu, rüzgârlarla öpüşmek, denizin pul pul ele gelmesi, martıların ruhlarının susması, lodos uğultularının dinmesi, eteklerde kuşların çırpınması, denizden yeni çıkmış ağların kokusunda gitmek, çiçeklerin gürültüyle açtığı, gürültüyle topraktan duman çıktığı dünyalar, dağların uykudan uyanması, kanın tuzlu akması, köpüklerin dudaklara benzemesi, içe güneşin vurması... Daha aranırsa Orhan Veli de pek çok yeni imgeler bulunabilir. Görüntülerin anlam olarak şiire aktarılmasına karşı gelen bir şairdi Orhan Veli. Benzetmelerle, abartmalarla yüklü imgelerin yazın tarihinin aç gözünü artık doyurduğunu öne sürüyordu. Şiirini yeniden kurarken neden duygusallıktan kurtaramadı kendisini? Neden eleştirdiği ozansıhğm tuzağına düştü? Ozansı lığın ince dokusu Ozansılığa özenmekte duygusal yapımızın önemli katkısı olduğu kanısındayım. Kendimizden kopamayacağımıza, kendi varlığımız dışında yapay bir şiir üretemeyeceğimize göre, şiirde zaman zaman duygusallığa düşeceğimiz olağandır. Zaten Garip bildirisinden döndüğünü söyleyen Orhan Veli, şaşırtıcı ilk etkilerle toplumun ilgisini çektikten sonra değişik çalışmalara yönelmişti. Bu nedenle yeni imgeleri kullanmaktan, ozansılığa düşmekten çekinmedi. İnce bir dokusu vardır ozansıhğm. Kullanmaya gelmeyen, gösterişli bir kumaş gibidir. Yaşamı kısa süren mevsim çiçeklerine benzer. Kalıcı şiirin gücü olmadığı halde neden vazgeçemeyiz ozansılıktan? Neden ilk bulduğumuz güzellik kendi kendine bile erken ölürken, başkaları bu güzelliği

722 TÜRK DİLt kullanmaya özenir? Belki kolay beğenilen bir çarpıcılık vardır ozansılıkta da ondan. Ucuz ürünün alıcısı çok oluyor da ondan. Şiirini kendisine bile güç beğendiren bir titiz çalışma içinde olan şairin, genişçe bir topluma adını çabuk duyurma çabasından gelen ozansılık özlemi, insan yaradılışındaki çelişkilerden biri olsa gerek. Yazık ki bir saman alevi gibi parlayıp hemen sönüveriyor ozansılık. Orhan Veli nin kısa süren şiir yaşamında adı öyle çok anılmıştır ki, hiç bir şair yazınımızda böylesine etkili olamamıştır. Adının yaygın olması nedenlerinin başında ozansılığa gösterdiği tepki gelmektedir. Ama yirmi beş yıl sonra Orhan Veli nin şiirine baktığımızda, onu eskiten, pek de önemli bir şair olmadığı izlenimini uyandıran nedenlerden biri olarak, kendisini kurtaramadığı ozansılığı gösterebiliriz. Sonuç Şiirimizde Garip olayı kimsenin yadsıyamayacağı önemli bir aşamadır. En azından 1940 şiirinin gelişmesine katkısı olmuştur. Garipçiler böyle yürekli bir çıkış yapmasalardı belki topluma dönük, insancıl şiiri tanımamız gecikebilir, ölü sözcüklerin tutsağı yapay bir şiiri sürdürür giderdik. Daha önemlisi Garipçiler, yeni bir duyarlığı kullanma olanağını hazırladılar. Kendi kişiliğine göre, kendi biçim anlayışları içinde kimi şairler bu duyarlığı geliştirmesini bildi. Son yirmi beş yıldan bu yana Garip olayım birlikte başlattıkları arkadaşları ayrı yollarda şiirlerini yenilediler. Değiştirdikleri şiirle ilgisi olmayan yeni bir anlayışta kişiliklerini buldular. Öyle ki, yirmi beş yıl önceye döndüğümüzde Orhan Veli önemini yitirmiş, eskimiş bir şair olarak görünüyor. Yalın şiirin yaşama gücü daha mı çoktur? Ozansılık şiiri erkenden çürütür mü? Bu sorulara evet demek kolay değildir. Ustasının elinde her şey değişir. Ozansılığa karşı çıkan Orhan Veli nin düştüğü çelişkiyi gösterirken, şiirinin eskidiğine değinirken, genel bir yargıya varmak istemediğimi yeniden belirteyim. Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi