BİLDİRİ ÖZETLERİ ABSTRACTS



Benzer belgeler
Aq. Gor. 'Fatih Y.1lmaz

Prof.Dr. ASLI SARAÇOĞLU

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

GÜZ DÖNEMİ SEÇMELİ DERS LİSTESİ

Dr. Öğr. Üyesi Volkan YILDIZ Y. Lisans Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Doktora Selçuk Üniversitesi. Arkeoloji

Yrd.Doç.Dr. MURAT ÇEKİLMEZ

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU

HİERAPOLİS KAZISI Hierapolis - Pamukkale Missione Archeologica Italiana

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

ÖZGEÇMİŞ Doktora İstanbul İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,

The Byzantine-Era Daily Use Pottery Found in the Thermal Spring in Allianoi

AKSARAY ÜNİVERSİTESİ SABİRE YAZICI FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ LİSANS DERS KATALOĞU I.SINIF 1.YARIYIL ZORUNLU DERSLER (1.

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Anadolu Üniversitesi Yılı Side Kazısı Çalışmaları. (12 Temmuz-8 Eylül 2010)

Lisans : Ankara Üniversitesi, DTCF Yüksek Lisans : Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU

ŞANLIURFA YI GEZELİM

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

Urla / Klazomenai Kazıları

02 Nisan MĠMARLIK BÖLÜM BAġKANLIĞINA,

Prof.Dr. ENGİN AKDENİZ

HİERAPOLİS, 06/08/14-21/08/14 ÇALIŞMALARI MERMER RESTORASYONU ÇALIŞMALARI

Aphrodite nin Kenti Aphrodisias

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler)

ARK433 Güz S - 3. Doç. Dr. Haluk Çetinkaya

İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

Teos Çevre Düzenleme Projesi ve Uygulanması İle İlgili Çalışmalar:

KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

B.Ü. TUYGAR Merkezi ve Turizm İşletmeciliği Bölümü

Bayraklı Höyüğü - Smyrna

ARKEOJEOFİZİKSEL ÇALIŞMA RAPORU

DASKYLEİON 2011 KAZI SEZONU ÇALIŞMALARI

BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ

Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü dâhil) Projesi için Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED): Ekler

ANTALYA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

II. İSTANBUL ARKEOLOJİ VE SANAT TARİHİ ÖĞRENCİ SEMPOZYUMU PROGRAMI 11. ARALIK 1. GÜN

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI DERS KATALOĞU

ASSOS KAZISI 2015 YILI SONUÇ RAPORU yılı çalışmaları kapsamında aşağıda listelenen alanlarda kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir (Resim 1).

HİERAPOLİS, ÇALIŞMALARIN RAPORU

8-9 HERA PATRAS SARA ANATOLIA ARTEMİS ASPENDOS ASSOS BERGAMA EFES HİTİT MYRA OLYMPOS

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

TEOS ARKEOLOJĠ KAZISI 2010 YILI KAZI RAPORU (ĠLK SEZON) Kazı ve Bilimsel AraĢtırmaların Dünü, Bugünü ve Beklentileri

ŞANLIURFA İLİ MERKEZ İLÇESİ NEOLİTİK ÇAĞ VE ÖNCESİ 2015 YILI YÜZEY ARAŞTIRMASI RAPORU

Yüksek Lisans Ankara Üniv. Sos. bil. Enst. - Arkeoloji (Klasik Arkeoloji)

ÖZGEÇMİŞ Kasım, 2017

Yrd.Doç.Dr. Müjde PEKER

PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ. Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ KESİNLEŞMİŞ HAFTALIK DERS PROGRAMI GÜN SAAT

PROTOHİSTORYA VE ÖNASYA ARKEOLOJİSİ ANABİLİM DALI LİSANS EĞİTİM PROGRAMI

ÖZGEÇMİŞ. ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ DOKTOR Gizem KARTAL ARKEOLOJİ TARİH ÖNCESİ ARKEOLOJİSİ.

BEÇİN KALESİ KAZISI KALE ÇEŞMESİ SONUÇ RAPORU

RESULOĞLU YERLEŞİMİ VE MEZARLIK ALANI 2013 YILI KAZI RAPORU

2013 YILI TRİPOLİS ANTİK KENTİ KAZI VE RESTORASYON ÇALIŞMALARI

2500 YILLIK YERLEŞİM YERİ: AVŞAR AVŞAR DA ÖREN YERLERİ

Sema DOĞAN* HacettepeÜniversitesi. EdebiyatFakültesi. SanatTarihiBölümü. Beytepe - Ankara. semad@hacettepe.edu.tr. semamail@gmail.

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

PANAZTEPE KAZISI. Armağan ERKANAL-ÖKTÜ

Kültür ve Turizm Bakanlığından: ANTALYA KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR Toplantı Tarihi ve No : Karar Tarihi ve No :

BURGAZ KAZILARI 2008 YILI ÇALIŞMALARI

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 1-9

S. ŞAHİN, F. BAZ, N. GÖKALP ÖZDİL, F. ONUR, M. ALKAN, C. AR]KAN, S. UYAR, B. TAKMER, H. UZUNOĞLU ARKEOLOJİ VE SANAT YAYINLARI

ARKEOLOJİ ENSTİTÜSÜ

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ).

YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ- İZMİR İN PREHİSTORİK YERLEŞİM ALANI

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

UNESCO DÜNYA MİRAS ALANLARI - TÜRKİYE

Tel: (224) Tel iç hat: Faks: (224) Faks iç hat: temel terim, kavramlar.

DEĞİŞİMİ OKUMAK ANTİK DÖNEM DE KUZEY ve ORTA KARADENİZ BÖLGESİ (M.Ö. 4./3. YY. M.S. 4./5. YY.)

Myra ve Andriake nin sırları aydınlanıyor... Myra ve Andriake, Saint Nicholas, Antalya Arkeoloji Müzesi. 8-9 Aralık 2012 / 1 Gece 2 Gün

PANAZTEPE- MENEMEN KAZISI

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor?

içindekiler Bölüm I Planlama Sürecine İlişkin Öneriler... 15

Aynı Duvarda Düzlenmiş ve Düzlenmemiş Yüzeyler

YAKIN DOĞU ARKEOLOJİSİ / GEÇ-HİTİT KRALLIĞI

PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu

BİRECİK REHBER KİTAP. Birecik Turizm Envanteri Projesi T.C. BİRECİK KAYMAKAMLIĞI 2011

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ. 1- Genel Bilgi ve Kısa Tarihçe

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

CAM ESKİÇAĞ DA CEREN BAYKAN DANİŞ BAYKAN TÜRK ESKİÇAĞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YAYINLARI

Arş. Gör. Muhammet ARSLAN

Muhteşem Pullu

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

KVK101 KORUMA-ONARIM KAVRAM ve İLKELERİ

Transkript:

ULUSLARARASI GENÇ BİLİMCİLER BULUŞMASI II: ANADOLU AKDENİZİ SEMPOZYUMU 04-07 KASIM 2015 INTERNATIONAL YOUNG SCHOLARS CONFERENCE II: MEDITERRANEAN ANATOLIA 04-07 NOVEMBER 2015 BİLDİRİ ÖZETLERİ ABSTRACTS Suna İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Suna & İnan Kıraç Research Institute on Mediterranean Civilizations

Suna İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Suna & İnan Kıraç Research Institute on Mediterranean Civilizations Uluslararası Genç Bilimciler Buluşması II: Anadolu Akdenizi Sempozyumu Bildiri Özetleri International Young Scholars Conference II: Mediterranean Anatolia Abstracts Editörler / Editors Kayhan DÖRTLÜK Tarkan KAHYA Remziye BOYRAZ SEYHAN Tuba ERTEKİN Emrullah CAN Suna - İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü, 2015 Bu kitapta yayımlanan bildiri özetlerinin yayım hakkı saklıdır. AKMED ve yazarlarının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz, basılamaz, yayımlanamaz. Özet metinleriyle ilgili her türlü sorumluluk yazarlarına aittir. All rigts reserved. No part of this book may be used for reproduced in any manner without written permission from the AKMED and the authors. All responsibility arising from the content of the abstracts published here rest upon their authors. Yazışma Adresi / Mailing Address Barbaros Mah. Kocatepe Sok. No: 25 Kaleiçi 07100 ANTALYA TÜRKİYE Tel: +90 (0) 242 243 42 74 - Fax: +90 (0) 242 243 80 13 akmed@akmed.org.tr www.akmed.org.tr

Şeref Kurulu / Honorary Board Suna Kıraç İnan Kıraç Bilim Kurulu / Academic Board (Alfabetik isim sırasına göre / Names in alphabetical order) Prof. Dr. Halûk Abbasoğlu Prof. Dr. Mustafa Adak Prof. Dr. Engin Akyürek Prof. Dr. Murat Arslan Prof. Dr. Thomas Corsten Prof. Dr. Nevzat Çevik Prof. Dr. İnci Delemen Prof. Dr. Francesco D Andria Prof. Dr. Refik Duru Prof. Dr. Serra Durugönül Doç. Dr. Bilge Hürmüzlü Kortholt Prof. Dr. Johannes Nollé Prof. Dr. Mehmet Özdoğan Prof. Dr. Mehmet Özhanlı Prof. Dr. Jeroen Poblome Prof. Dr. Mustafa H. Sayar Prof. Dr. Oğuz Tekin Prof. Dr. Billur Tekkök Prof. Dr. Gülsün Umurtak Prof. Dr. Burhan Varkıvanç Düzenleme Kurulu / Organizing Board Kayhan Dörtlük Tarkan Kahya Remziye Boyraz Seyhan Tuba Ertekin Mustafa İncebacak Emrullah Can

İÇİNDEKİLER / CONTENTS (Alfabetik isim sırasına göre / Names in alphabetical order) ACAR Gülnaz AĞGÜL Mustafa AKÇAY GÜVEN Buket AKGÜN KAYA Elif AKIN Yasemin 17 19 21 22 23 Likya Bölgesi nde Attika Siyah Figür Seramiği Sağır Kalesi Işığında Pisidia Bölgesi Kaleleri Pamphylia Bölgesi Portre Heykeltıraşlığında Atölyeler Antik Kaynaklar ve Yazıtlar Işığında Lykia, Pisidia, Pamphylia ve Kilikia - Isauria Bölgelerinin Filozofları, Sofistleri ve Retorları Yazıtlar Işığında Roma İmparatorluk Dönemi Lykia, Pamphylia ve Pisidia da Curator rei publicae Olgusu ALPASLAN Hakan ALTIN Recep AVCU Fatma 25 27 29 Isparta-Yalvaç İlçesi nde Bulunan Kaya Mezarları Yazıtlar Işığında Pisidia Bölgesi nde Düzenlenen Agonistik Festivaller Lykia Bölgesi Mezar Yazıtlarında Cezalar ve Ceza Tahsil Kurumları

AYGÜN Çakır Afşin BAŞAĞAÇ Özge BAYSAL Eyşan BAYTAK İsmail BİLGİÇ KAVAK Emine BİLGİN Sevingül BULUT Hande BÜLBÜL KANBUR Serap 31 33 35 36 37 39 41 43 Myra nın Limanı Andriake: Yerleşim Planı Denizcilik Kültür Mirasının Korunması: Türkiye Deniz Fenerleri Işığında Akdeniz ve Ege Kıyıları Ancient Plate Fragments in the Lycia Region Pisidya Bölgesi nde Topoğrafyanın Yerleşimlerin Biçimlenmesi Üzerinde Etkisi Geç Roma İmparatorluk Çağı nda Sasani Akınlarının Doğu Akdeniz Kentlerine Etkisi Perge de Bulunmuş Geç Roma Dönemi Damgalı Unguentariumları Karain, Suluin ve Öküzini Mağaraları Kemik Alet İşçiliğinde Tekno-Tipolojik Özellikler ve Karşılaştırmalı Değerlendirmeler Bademağacı Kazılarında Bulunmuş Olan İlk Tunç Çağı Çanak Çömleği Üzerine Bir Araştırma

CASAGRANDE CICCI Emanuele ÇAKIR Aylin DAĞLI İpek DEDE Fatma DİKMEN Ebru DOĞAN Yadigar DOLĞUN Filiz DÖNMEZ Aytaç 45 47 49 50 51 53 55 56 Computational Methods in Archaeology: Reconstructing the Past. The Case of the so-called Little Baths of Elaiussa Sebaste (Cilicia Tracheia) Alanya - Kadıpaşa Roma Dönemi Kase ve Tabakları Perge deki Hellenistik ve Roma Dönemi Kültleri Pisidia Antiokheia Bizans Nekropolü İmparator Diocletianus Tavan Fiyatlar Fermanındaki Laodikeia Tekstilleri ile Hierapolis ve Antalya Müzesi ndeki Yontuların Giysileri Üzerine Görsel Bir Değerlendirme Dynastik Lykia: Sikkeler Işığında İdari Örgütlenme ve Tarihi Coğrafya Amik Ovası Erken Tunç Çağı Kültürel Yapısı Yeni Bulgular Işığında Ksanthos Kenti Batı Agorası

DÖNMEZ Günay DURMUŞ Çağrı ELİÜŞÜK Mevlüt ERHAN Fatih FINDIK Ebru Fatma FOCHETTI Beatrice FORNACE Chiara GARAN Hasret 57 58 59 61 62 63 64 66 Amphorae Found during the Underwater Research in Alanya Gazipaşa, 2014 Kültürel Bir Mekân Olarak Tiyatro Kilikya Bölgesi Roma Dönemi Baldaken Tipli Mezar Anıtları Kent Sikkeleri Işığında Antik Çağ Kilikia sında İnanç Evrimi Aziz Nikolaos Kilisesi 1989-2009 Kazıları: Ortaçağ Seramikleri The Evolution and Use of the Doric Order in Lycia et Pamphylia during the Roman Period Building Techniques in Rough Cilicia from the Hellenistic Period to the Byzantine Age: New Research Perspectives Perge Kazılarında Bulunmuş Kemik Eserler ve Atölyesi Üzerine

GERÇEK Hakan GÖÇMEN İlkay GREBIEN Matthias 67 68 69 Arykanda Antik Kenti Podyumlu Tapınağı Ankhiale The City Walls of Side: Are They Hellenistic Fortifications? GSCHWENDTNER Kathrin GÜNGÖR Tuçe 71 73 A Pottery Workshop in the Kibyratis Minyatür Kaplar Işığında Pisidia Antiokheiası nda Seramik Üretimi HARMANDAR Celil Samet 74 Ptolemais Antik Kenti Limanı Sualtı Arkeolojik Yüzey Araştırması KAHYA Tarkan KALINBAYRAK ERCAN Aygün 76 78 Burdur Müzesi nden Arkaik Dönem e Ait Bir Grup Pişmiş Toprak Mimari Kaplama Levhası Likya Antik Kentlerinin Mimari ve Kentsel Gelişimi

KARA Onur KART Erkan KAYA Fatih Hakan KAYMAZ Saadet 80 81 83 85 Kumyeri Nekropolü Erken Tunç Çağı Seramik Sanatı Kaunos Andronu Üzerine Yeni Gözlemler Soli/Pompeiopolis Sütunlu Caddesi Korinth Başlıkları Side Tiyatrosu Duvar Resmi Örnekleri Üzerine Arkeometrik Çalışmalar KIZILARSLANOĞLU H. Asena KURUL Erkan 86 87 Elaiussa Sebaste: Güney Anadolu Sahilinde Antik Çağ Liman ve Ticaret Kenti Rhodos Denizcilik Yasaları - Tarihsel Süreç ve Kapsam KURTULUŞ KIVANÇ Şebnem 88 Antalya Bölgesinin Klasik Çağlar Öncesi Arkeolojik Sit Alanlarında Kültür Turizmi Amaçlı Düzenlemeler: Sorunlar ve Çözüm Önerileri KÜRKÇÜ Mehmet 89 Yeni Bulgular Işığında Termessos Şehirciliği

MACCHIONE Vincenzo Elio Jr. MÖREL Ahmet NOVAKOVA Lucia 90 92 93 The Chora of Elaiussa Sebaste in the Early Byzantine Period: The Changing Landscape and Evolution of Urban and Rural Settlements Dağlık Kilikia Bölgesi nde Bir Kırsal Yerleşimin Gelişimi: Çatıören Örneği Lycian Tradition in the Funeral Rites of Adjacent Regions: Some Remarks on Iconography of Above-ground Burials ONUR Canan ÖZ Cüneyt ÖZDEN GERÇEKER Görkem Senem ÖZKAN Ali 95 96 97 99 Erken ve Orta Bizans Dönemlerinde Myra Hinterlandında Kilise ve Yol Ağı Silifke Müzesi nde Bulunan Pişmiş Toprak Kandiller Perge Batı Nekropolisi Dolgu Tabakasında Bulunan (Parsel 159) Sagalassos Kırmızı Astarlı Keramikleri Kilikya Koyu Yüzlü Mal Kültürü

ÖZTAŞKIN Gökçen Kurtuluş PICHLER Matthias C. PİLEVNELİ Ceren SAMITZ Christoph SARILAR-ÖZDEMİR Merve 101 103 105 106 108 Olympos Episkopeionu Tuğla Süslemeleri Large Estates in Roman Kibyratis: The Archeological Evidence M.S. 1-7. Yüzyıllar Arasında Myra ve Egemenlik Alanında Hıristiyanlık Merkezi Likya Epigrafik Araştırması: TAM II,4 Corpusunun Tarihi ve Geleceği Pisidia, Pamphylia ve Kilikia Bölgelerindeki Seleukos Kolonileri SCARDINA Audrey SEVİÇ Fulya 110 112 The Churches of Byzantine Aperlae: A Reappraisal Geç Antik Dönem de Arykanda daki VI. Hamam SEWING Katinka 113 Historical Building Research at the South Baths in Limyra (former Episcopeion)

TANRIVER Öznur TARKAN Düzgün TERAMAN Özel UZUNOĞLU Hüseyin ÜSTÜN TÜRKTEKİ Sinem 115 116 117 118 120 Pisidia da Epigrafik ve Arkeolojik Veriler Işığında Phryg ve Lyd Kimliği: Tymandos Kibyra Lahitleri İmparator Salonlarının İşlev ve Adlandırılmaları Üzerine Öneriler Epigrafik ve Edebi Kaynaklar Işığında Likya Bölgesi nde Su ve Su Yapılarına İlişkin Bazı Gözlemler İlk Tunç Çağı nda Pisidya/Göller Bölgesi nin Çömlekçilik Gelenekleri VAN DER LINDE Dies VANDAM Ralf VARMAZ Şeniz 121 123 124 Funerary Stelai and Representation of the Self in Roman Pisidia Reconstructing the Late Prehistoric Cultural Landscape (6500 to 2400 B.C.) in the Burdur Plain, South-West Turkey: An Insight into Settlement Patterns, Preferences and Interaction Patara da Bulunan Bir Grup Mangal Atacı

WATSON George 125 Civic Networks in Roman Pamphylia: Coinage as a Marker of City to City Interaction YAVUZ Gülistan YENİ Selda YILDIRIM Nazlı YILDIZ Volkan YILMAZ Fatih YILMAZ ERKOVAN Nisa YURTSEVER Adem 126 128 129 130 132 134 136 Anamur Müzesi Heykeltıraşlık Eserleri ΛΥΚIΑΚΩΝ ΣΥΣΤΗΜΑ DAN ΛΥΚΙΩΝ ΤΟ ΚΟIΝΟΝ A: Hellenistik Önceller Işığında Lykia Birliği nin Görevleri, İdari Yapısı ve Finansmanı Lyrbe Agorası Kilikya Bölgesi nde Görülen Attika Seramikleri Üzerine Bir Değerlendirme Phaselis Kenti Pantheonu ve Doğu Akdeniz deki Etkileşimi Rhodiapolis Antik Kenti Agora ve Stoaları: Arkeolojisi, Rölöve ve Restitüsyonu Side de Yeni Araştırmalar Işığında M Binası

Gülnaz Acar Likya Bölgesi nde Attika Siyah Figür Seramiği Attika Siyah Figür Seramiği nin Anadolu daki yayılımı, farklı bölgelerde benzer zaman dilimleri içerisinde gerçekleşir. En erken Attik siyah figür seramikleri M.Ö. 6. yy. ın ilk çeyreği ile Batı Anadolu kıyılarında varlığını gösterir. Daha sonra giderek artan bir ivme ile yüzyılın sonlarında doruk noktasına ulaşır. Likya ise bu grup seramiğin Batı Anadolu kıyılarında az bilindiği bölgelerden biridir. En yoğun buluntu grubu Ksanthos olmakla birlikte Letoon, Kyaneai ve Limyra ele geçmiştir. Likya daki bu seramik dağılımının nitelik ve niceliğine önemli katkılarda bulunabilecek kentlerden biri de Patara dır. 2003-2007 yıllarında antik limanın kuzeydoğusunda konumlanan Tepecik Akropolü ndeki kazılarda ortaya çıkarılmış mimari bütünlükten yoğun miktarda siyah figür seramik grubu ele geçmiştir. M.Ö. 6. yy. ın ikinci çeyreğinde birkaç örnek ile temsil edilen bu grup, yüzyılın ortalarından sonra özellikle kyliks ve lekythos formları ile yoğunlaşmaya başlar ve M.Ö. 5. yy. ın başlarına kadar devam eder. Form çeşitliliğini oluşturan diğer parçalar amphora, krater, olpe, lekane ve pyksis dir. Rhodos 12264, Yapraksız ve Atina 581 grubu gibi çeşitli stil grupları ve ressam atıfları yapılabilen bu seramik grubu içerisinde özellikle Ksanthos seramikleri ile karşılaştırılabilecek örnekler bulunur. Siyah figürlü seramiklerin ticaretteki popülaritesinin artması ile neredeyse endüstriyel bir ürüne dönüşmüş, belli atölyeler, gruplar ya da ressamlar belli form ve konuda çalışmışlardır. Ksanthos ile komşu Patara seramiklerinde aynı stil gruplarının ürünlerini görmek form ve sahne anlatımlarında birliktelik bulmak şaşırtıcı değildir. Ancak siyah figür seramik buluntuları dışında Tepecik 17

yapı kompleksi M.Ö. 700-350 gibi bir tarih aralığında çok çeşitli ithal örnekler sunar. Ksanthos ve Patara seramikleri arasında özellikle Rhodos grubu örneklerinin benzerliği Rhodos-Likya arası ticari bağın değerlendirilmesi anlamında iyi bir örnek teşkil eder. Aynı zamanda bu kadar yoğun ve form çeşitliliği fazla olan grubun bir yapı bütünlüğünden ele geçmesi bölge tarihi açısından da besleyicidir. Bu bildiride amaçlanan Likya Bölgesi nde siyah figür seramiklerinin dağılımını, bölgedeki yeni veriler ile değerlendirmek ve ticari faaliyetleri irdelemektir. Gülnaz Acar Akdeniz Üniversitesi SBE Arkeoloji Anabilim Dalı Kampüs - Antalya gulnazacar@gmail.com 18

Mustafa Ağgül Sağır Kalesi Işığında Pisidia Bölgesi Kaleleri Isparta ili Yalvaç ilçesinin 25 km. batısında yüksekçe bir tepenin üzerinde topoğrafyanın izin verdiği şartlara göre yerleştirilmiş Sağır Kalesi yer almaktadır. Kalenin Sağır tepesi olarak bilinen yerde kurulmasında coğrafi olarak korunaklı olması, dağlık arazi koşulları etken olmuştur. Kale Yalvaç Ovası nı çok rahatlıkla görebilecek bir yükseklikte yer alır. Sadece Yalvaç Ovası değil aynı zamanda Hoyran Gölü çanağına ve Beyşehir Gölü ne de hakimdir Kalenin en düşük noktası olan batı surunun güneyde sonlanan kısmı 1683 rakımdan başlayarak, kuzeyde en yüksek noktası 1725 m. yüksekliğe erişmektedir. Tespit edilen Sur uzunluğu 860 m. olup temel düzeyde korunmuştur. Sur kalenin batısını, kuzeyini ve doğusunu kuşatmaktadır. Kalenin batısını ve kuzeyini kuşatan Karakuş ile Sultan Dağları Sağır Kalesi nin çevresinde ikinci bir sur etkisi oluşturmaktadır. Kale kendi içinde daha küçük bir iç kale ile güvenliğini arttırmaktadır. Kalenin sur yapısı temel alındığında birbirine en uzak noktalardan doğu-batı doğrultusunda yaklaşık 420 m., kuzey-güney doğrultusunda yaklaşık 380 m. lik bir alanı kapsamaktadır. Tahkimli Kalenin 4 km. güney batısında, 30x35 m. ölçülerinde, 1700 m. yükseklikte, kuru duvar tekniğiyle örülmüş tamamen yıkık bir gözcü kulesine sahiptir. Tepenin yüzeyi güneye doğru eğimli bir yapıdadır. Eğimin yok edilmesi için tepenin üst katmanı tıraşlanarak teraslandırılmıştır ve güneyinden başlayarak kuzeye yani iç kaleye doğru alanı daralmaktadır. Bu haliyle kabaca armut formundadır. Kalenin içerisinde bir tapınağa ait temel düzeyinde koruna gelmiş mimari oluşumun dışında başka hiçbir iz bulunmamaktadır. 19

Küçük bir gözcü kulesiyle Pisidia ve Phrygia sınırlarını ve bu hat üzerindeki yol veya yollarının kontrol edilmesinde, oluşabilecek herhangi bir tehdit karşısında daha önceden önlem alınmasında destek olduğu kesindir. Sultan Dağları nın Kuzey Pisidia nın sınırı olarak kabul edilmesi, jeopolitik olarak kaleye birçok nitelik yüklemektedir. Bunun ile birlikte Sağır Kalesi Pisidia Bölgesi kaleleri ve özellikle Pisidia Antiokheia teritoryumu ile olan sosyal, siyasal, dinsel ve askeri bir ilişkisinin olduğu da düşünülmelidir. Mustafa Ağgül Süleyman Demirel Üniversitesi Yalvaç Teknik Bilimler MYO Mimari Restorasyon Bölümü Yalvaç - Isparta aggulm@gmail.com 20

Buket Akçay Güven Pamphylia Bölgesi Portre Heykeltıraşlığında Atölyeler Pamphylia Bölgesi Roma Dönemi portrelerinin büyük bölümünü Perge ve Side buluntuları oluşturmaktadır. Bu buluntular içerisinde, üslup analizi ve teknik analiz başta olmak üzere çeşitli çalışma yöntemleriyle, birbirinden ayrılan gruplar saptanmıştır. Belirgin üslup farklılıkları yanı sıra teknik ve tipolojik farklar gösteren bu gruplar, en az dört ayrı atölyeye işaret etmektedir. Bu atölyelerden üçünün teşhisine yönelik önemli kanıtlar elde edilmiştir. Buluntuların atölyelere göre dağılımında, Dokimeion atölyesi olduğu düşünülen atölyenin eserlerinin en çok sayıda olduğu görülür. Bunu Perge yerel atölyesi takip eder. Bir diğer atölye ise şimdilik tek bir buluntu ile temsil edilen Atina atölyesidir. Bölgede, olası Dokimeion atölyesinin eserleri Perge, Side ve Aspendos ta saptanmışken, Atina atölyesi ile Perge yerel atölyesinin işlerine sadece Perge de, henüz hangi atölye olduğu teşhis edilemeyen bir başka atölyenin yapıtlarına ise sadece Side de rastlanmıştır. Bu çalışmada Pamphylia Bölgesi portrelerinde adı geçen farklı atölyelere atfedilen gruplar ile söz konusu atölyelerin üslup ve teknik özellikleri ve gelenekleri incelenecektir. Atölyelerin aktif oldukları dönemler, eser sattıkları diğer kentler, eserlerin nakliyatının üretimin hangi safhasında gerçekleştirildikleri gibi konular değerlendirilecektir Dr. Buket Akçay Güven Gazi Evrenos Cad. Zümrüt Sok. No: 2 D: 9 Yeşilköy - İstanbul buketakcay@hotmail.com 21

Elif Akgün Kaya Antik Kaynaklar ve Yazıtlar Işığında Lykia, Pisidia, Pamphylia ve Kilikia - Isauria Bölgelerinin Filozofları, Sofistleri ve Retorları Roma yönetimi altındaki Anadolu topraklarında Eski Hellen kültürünün yeniden uyanışına, Philostratos un adlandırmasıyla II. Sofistik Hareket denmektedir. Anadolu menşeli bu harekette sofistler, retorlar ve filozoflar sosyal kişilikleri bakımından ön plana çıkmışlardır. Özellikle de sofistler ve retorlar üstlendikleri resmi görevlerle, zenginlikleriyle ve açtıkları okullarda verdikleri derslerle kentlerine hem ekonomik hem de sosyal açıdan önemli ölçüde fayda sağlayabildikleri için ayrı bir üne ve itibara kavuşmuşlardır. Bu çalışmada, Lykia, Pisidia, Kilikia Isauria ve Pamphylia Bölgesi nden bilinen sofistlerin, retorların ve filozofların toplumsal ve siyasal rolleri, resmi görevleri, kentlerine sağladıkları faydalar tanıtılacaktır. Elif Akgün Kaya Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Kampüs - Antalya elifakgun@akdeniz.edu.tr 22

Yasemin Akın Yazıtlar Işığında Roma İmparatorluk Dönemi Lykia, Pamphylia ve Pisidia da Curator rei publicae Olgusu Eski Yunanca λογιστής (hesap uzmanı, hesapları denetleyen kişi) kavramı, Roma İmparatorluk Dönemi idari yapısında curator rei publicae ya da curator civitatis ifadeleriyle M.S. 1. yy. dan itibaren karşımıza çıkmaktadır. Aslında Roma devleti yeni bir kurum kurmak yerine, Yunanlılar ın kurdukları hali hazırda var olan logistes kent memuriyetini kendi çıkarları doğrultusunda yeniden uyarlamıştır. Bu bağlamda, curator rei publicae ler, logistes lerden farklı olarak bizzat Roma merkezi yönetimi tarafından bir ya da birkaç kent için özel olarak atanan üst düzey görevlilerdir ve her yıl düzenli olarak değil ihtiyaç duyulduğunda atanmaktadırlar. Esasen curator rei publicae lerin özel olarak imparator tarafından atanmaları ve görev tanımları 2. yy da procurator ların görevleri ile benzerlik göstermektedir. Curator rei publicae kurumu, Pax Romana sayesinde sermaye birikiminin doruğa çıkmasına bağlı olarak kentlerin kendi mali kaynaklarını çok kötü kullanmalarından dolayı meydana gelen ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıkmış olmalıdır. Zira bu birimin temel görevi, eyalet kentlerinin kendi kendine çözümleyemediği mali bir sorun karşısında söz konusu kentin ekonomik durumunu incelemek ve uygun gördüğü finansal düzenlemeleri oluşturarak kenti bu mali sıkıntıdan kurtarmaktır. Zira Ephesos tan ele geçen Antoninus Pius dönemine tarihlenen bir imparator mektubu da asıl görevlerinin bu olduğunu kanıtlamaktadır. Bu mektupta yer alan ifadelere göre, İmparator bizzat logistes ten; kentin kamu hesaplarını kontrol etmesini ve bu teftişinin sonuçlarını yine imparatora bildirmesini talep etmektedir. Lykia, Pamphylia ve Pisidia Bölgelerinde konu ile bağlantılı olarak ele geçen yazıtlar 23

genel olarak kısa olduğundan curator rei publicae lerin görevleri hakkında çok fazla bilgi elde edilememektedir. Dolayısıyla Asia ile Biyhnia et Pontus eyaletlerinden ele geçen epigrafik belgeler aracılığıyla konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olunabilmektedir. Bu yüzden curator rei publicae lerin görevlerinin ve yetki alanlarının daha iyi anlaşılabilmesi için Asia ve Bithynia et Pontus eyaletlerindeki örnekler de değerlendirilecektir. Bu bildiride, Lykia, Pamphylia ve Pisidia Bölgelerinden ele geçen epigrafik belgeler ışığında curator rei publicae adlı üst düzey memurların temel görevleri ve bu memuriyeti kimlerin icra ettiğine değinilecektir. Ayrıca atamaların özellikle hangi yüzyıllarda yoğunluk gösterdiği ve nedenleri ele alınacaktır. Bunun için de söz konusu bölgeler ile Asia ve Bithynia et Pontus eyaletlerindeki durum karşılaştırılmaya çalışılacaktır. Yasemin Akın Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Kampüs - Antalya yaseminakin@akdeniz.edu.tr 24

Hakan Alpaslan Isparta-Yalvaç İlçesi nde Bulunan Kaya Mezarları Göller Bölgesi nin kuzey en uç noktasında yer alan Yalvaç, Antik Dönem de Pisidia Bölgesi ile Phrygia, Lykaonia ve Isauria bölgeleri arasında sınır oluşturan stratejik öneme sahip bir konumda bulunmaktaydı. Bölgede kayalık alanların yoğunluğu bölge içerisinde nekropol halinde ya da tekil örnekler olarak kaya mezarı mimarisinin oluşmasına temel dayanak olmuştur. Yalvaç ilçe sınırları dahilinde bugün tespit edilmiş 12 adet kaya mezarı bulunmaktadır. Bu alanların başında bölgenin Phrygia ile olan sınırını çizen ve Eğirdir Gölü nün kuzey kısmını oluşturan Hoyran Gölü olarak adlandırılan mevki gelir. Burada gölün sonlandığı yerde göle doğru çıkıntı oluşturan kayalık üzerinde Hoyran nekropolünü oluşturan 6 adet kaya mezarı yer almaktadır. Bunlardan üçgen alınlıklı olan kaya mezarı, cephe kabartmaları, içerisindeki duvar resimleri ve ikonografisiyle; bunun batısında ve doğusunda yer alan diğer 6 mezar ise konumlarıyla Pisidia Bölgesi kaya mezarlarına göre farklılıklar göstermektedir. Akçaşar/Göynücek, Kumdanlı, Sağır, Yukarı Kaşıkara ve Sücüllü ilçedeki tekil kaya mezarı örneklerinin görüldüğü yerleşimlerdir. 25

Bu çalışma ile Yalvaç kaya mezarlarının, kayayı işleme konusunda oldukça usta olan komşu bölge Phrygia ile aralarında herhangi bir etkileşimin olup olmadığı; Pisidia Bölgesi nin kendine özgü kaya mezarı geleneğinin varlığı yönündeki bilinmezlere ışık tutulmaya çalışılacaktır. Hakan Alpaslan Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Çünür - Isparta alpaslan-hakan58@hotmail.com 26

Recep Altın Yazıtlar Işığında Pisidia Bölgesi nde Düzenlenen Agonistik Festivaller Yunanca kökenli olan agon (ἀγών) sözcüğü, Antik Dönem de kullanım alanına göre çok farklı anlamlar ifade etmiştir. Agonistik literatürde ise agon, kökeni itibariyle tanrılara ve/veya kahramanlara ithafen kurulmuş, düzen ve programları bizzat kurucu kentler tarafından belirlenmiş olan festivaller kapsamında -ki bu festivaller de agon olarak değerlendirilmektedir- yapılan atletik, atlı ve müzikal yarışmaların tümüne verilen genel bir addır. Ayrıca themis, panegyris ve certamen sözcükleri de agon ile aynı anlamı (yarışma) taşımaktadır. Yunan-Roma dünyasının en önemli dini ve kültürel aktivitesi olan agonistik festivaller düzenlenmeye başladığı ilk günden sona erdiği tarihe kadar popülaritesini korumuş ve Grek-Roma kültür tarihine damga vurmuş bir fenomendir. Başlangıçta tamamen dini nedenlerle ortaya çıktığı bilinen ve ilk kez M.Ö. 776 yılında tanrı Zeus onuruna düzenlenen Olympia şenlikleri Yunan-Roma dünyasındaki bütün oyunlara her açıdan örnek olmuştur. Hellenistik Dönem öncesinde Yunanlar tarafından başlatılan koloni hareketleri, bir yandan Küçük Asya da yeni Yunan kentlerin oluşmasına zemin hazırlarken, diğer yandan Hellen kültür öğelerinin ve dininin Küçük Asya kentlerinde yayılmasını sağlamıştır. Büyük İskender in Asya seferiyle beraber geniş coğrafyalara yayılan Hellen kültürü Anadolu da giderek kök salmıştır. Bu süreci takiben, önce Yunan halkının yoğunlukta olduğu kentlerde, ardından neredeyse tüm Küçük Asya kentlerinde devrin en önemli dini, kültürel ve sosyal aktivitesi olan agonistik festivaller düzenlemeye başlamıştır. 27

Küçük Asya nın diğer kentlerine nazaran daha geç dönemlerde agonistik festival organize etmeye başlayan Pisidia kentleri, Roma İmparatorluk Çağı na gelindiğinde potansiyelini ortaya koyarak diğer bölge kentleri ile yarışır hale gelmiştir. Pisidia da düzenlenen agonistik festivallerin büyük çoğunluğunu kurucusunun ismiyle anılan, para ödüllü yarışmalar (themis) oluşturmaktadır. Bölgede düzenlenen agonistik festivaller kapsamında tüm yarışma çeşitleri düzenleniyor ise de en çok kutlanan festival türü, bölge halkının karakteriyle örtüşen, gymnik (atletik) festivallerdir. Bölgedeki yarışmaların tamamına yakını iki yaş kategorisinde (çocuk-yetişkin) yapılıyordu. Festivallerin kutlanma aralığına bakıldığında genellikle dört yılda bir kutlanan agonlar ile karşılaşılır. Sonuç olarak tipik bir Pisidia agonu denildiğinde: gymnik türde, iki yaş kategorisinde ve dört yılda bir kutlanan festival akla gelmelidir. Recep Altın Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Çünür - Isparta recepaltin89@gmail.com 28

Fatma Avcu Lykia Bölgesi Mezar Yazıtlarında Cezalar ve Ceza Tahsil Kurumları Mezar yazıtları epigrafik metinlerin önemli bir kısmını oluşturmaktadırlar. Genellikle belli ve birbirine benzer bir şekilde formüle edilmekle birlikte, mezar yazıtlarından çıkarılabilen sosyo-kültürel, ekonomik ve dini özelliklerin yanı sıra bulunduğu yere ilişkin idari ve coğrafi bilgiler de elde edilebilmektedir. Ayrıca onomastik ve beşeri yapı hakkındaki çalışmaların da en temel malzemelerinden birisi yine mezar yazıtlarıdır. Bunların dışında, genelde metinlerin sonunda yer alıp, mezar yapısının kendisine, içerisinde yatanlara ya da mezarın kullanımına karşı işlenebilecek suçlara yönelik ifadeler bulunmaktadır. Bu ifadelerde zaman zaman beddua ya da lanetleme gibi koruma cümleleri bulunmakla birlikte, çoğunlukla belirli kasalara ödenebilecek resmi para cezası ifadelerini içermektedir. Bu ceza kasaları çeşitlilik göstermekle birlikte, genel olarak demos, fiscus, polis, hierotaton tameion, gerousia gibi resmi kurumlar ön plana çıkmaktadır. Ayrıca ödemelerin önemli bir kısım da dini kurumlara, genellikle ilgili yerleşimin tanrı ya da tanrılarına yapılmaktadır. Bu kasaların hangisinin hangi koşullara göre ceza mercii olarak belirlendiği ya da bu seçimi kimin ne şartlarda yaptığına ilişkin maalesef yeteri kadar veri bulunmamaktadır. Bu çalışmada, Lykia Bölgesi nde ele geçen ve bu ceza ödeme kurumlarını içeren tüm mezar yazıtları incelenmiş, bu epigrafik kaynaklar aracılığıyla Lykia Bölgesi ceza tahsilat kurumlarının bölge içerisindeki dağılımı ortaya konulmuştur. Çalışmada 2013 yılına kadar Lykia Bölgesi nde ele geçen ve yayını yapılan bahsi geçen tahsilat kurumlarını içeren mezar yazıtları incelenmiştir. 29

Yapılan istatistiklere göre, kasaların kullanım yoğunluğunun temel sıralaması, 1. Demos, 2. Tapınak (tanrılar), 3. Polis, 4. Fiscus, 5. Hierotaton Tameion, 6. Gerousia şeklindedir. Bunların yanı sıra, çok az sayıda olmakla birlikte, cezaların ödenmesi için, Patris, Lykia Birliği, Peripolion, Kome ve özel kişiler dahi gösterilmiştir. Kurumlara ödenecek olan cezalar ise çeşitlilik göstermektedir. Bunun yanı sıra para birimi çoğunlukla Roma Dönemi örneklerinin çokluğundan kaynaklı olarak denarius olmakla birlikte, erken örneklerde drakhme ve kitharaphoros kullanılmakta olup, nadir olarak bazı örneklerde altın uncia, İskender drahmisi, argurion (gümüş) ve attika cinsinden para birimleri de karşımıza çıkmaktadır. Fatma Avcu Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Kampüs - Antalya fatmavcu@gmail.com 30

Çakır Afşin Aygün Myra nın Limanı Andriake: Yerleşim Planı Bu bildiride 2009-2012 yılları arasındaki Myra ve Andriake kazıları ile topoğrafik yüzey araştırmalarımız sonucunda elde edilen verilerle Andriake liman yerleşimi değerlendirilecektir. Mevcut verilere göre yerleşim erken Hellenistik Dönem de batı tarafta limana bakan tepe üzerinde gelişmeye başlamıştır. Hellenistik ve ardından Roma Dönemi nde Akdeniz limanlarının stratejik önemlerinin artmasıyla liman yatağı çevresinde sivil mimarlık gelişmiş, Hadrianus döneminde bugün de ayakta olan Horrea ve yanındaki Agora yapılarının yapılması ile yerleşim bir imparatorluk limanı görüntüsüne gelmiştir. Geç Roma Dönemi nde de bu düzenleme sürdürülmüş olup arkeolojik buluntuların çok büyük kısmı M.S. 4. yy. a tarihlenmektedir. M.S. 5. yy. ile yerleşimin farklı yerlerinde kimisi çevre yapılarla birlikte birer kompleks şeklinde toplam 6 kilise ve bir sinagog ile sanki dini bir görünüme kavuşmuştur. Özellikle M.S. 6. yy. da artık oldukça ün kazanmış olduğu bilinen Myra daki Aziz Nikolaos kültü için bir hac limanı haline gelmiştir. Roma donanmasının İslam donanması tarafından yok edilmesinin ardından M.S. 7. yy. sonunda arkeolojik verilerin aniden bitmesi, limanın bu dönemlerde alüvyon ile dolmaya başladığı da düşünüldüğünde artık bir terk ediliş sürecine girildiğini gösterir. Yaklaşık iki yüz yıllık bir kesintinin ardından 9. yy. da limanın daha doğuda sahilde bulunan Taşdibi mevkisine kaydığı anlaşılmaktadır. 31

Yukarıda özetlenen kapsamda tarihi gelişimin arkeolojik verilerle nasıl temellendiği ve bunun farklı dönemlerin yerleşim planlarına nasıl yansıdığı irdelenmeye çalışılacaktır. Bu doğrultuda, çalışmanın öncelikle tamamlanan kısımları sunulacak olup üzerinde çalışma devam eden bölümler ve aşamalar da tartışılmaya çalışılacaktır. Çakır Afşin Aygün Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Kampüs - Antalya caaygun@akdeniz.edu.tr 32

Özge Başağaç Denizcilik Kültür Mirasının Korunması: Türkiye Deniz Fenerleri Işığında Akdeniz ve Ege Kıyıları Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye Antik Dönem den bugüne zengin bir denizcilik kültür mirasını oluşturmuştur. Mirasa dahil olan ögeler somut ve soyut değerlere sahiptir. Ancak özgün bağlamların değişmesi bu değerler için bir tehdit kaynağıdır. 1920 lerden itibaren denizcilik kültür mirasının korunması ve yönetimi için uluslararası çevrelerde yasal ve teknik düzenlemeler başlamış, 1980 lerde de akademik çalışmalar yoğunlaşmıştır. Türkiye de yasal düzenlemeler ise, mimari koruma ve kıyı alanlarının yönetimi olarak iki farklı koldan gelişmiştir. 1960 lardan itibaren kıyı kullanımlarında turizm ve inşaat sektörünün gelişimine ağırlık verilmiştir. Ancak mimari koruma ve planlama yasaları bütünleşik hale gelememiştir. Bu durum denizcilik kültür mirasını planlama, karar alma ve yönetim sürecinden dışlamıştır. Mirası belgeleyen tamamlanmış bir envanter yoktur. Kıyılarda artan yapılaşmanın miras üzerindeki etkileri saptanmamıştır. Başka bir deyişle denizcilik mirasının korunması ve yönetimi Türkiye de göreceli olarak yenidir ve halen tartışmaya açıktır. Akdeniz de önemli bir noktada bulunması ve deniz seyrine uygunluğu nedeniyle Türkiye kıyıları Antik Dönem den itibaren pek çok deniz fenerine sahip olmuştur. Roma ve Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde inşa edilen bu fenerlerin bugünkü sayısı 442 dir. Fenerlerden 22 tanesi tescillenerek korumaya alınmıştır. Diğerleri için kapsamlı bir değerlendirme bulunmamaktadır. Buna karşın 2006 yılından bu yana deniz fenerleri kiralanarak farklı işlevler yüklenmekte ve ciddi müdahaleler görmektedir. 33

Bu çalışma, Türkiye denizcilik kültür mirası ve özellikle deniz fenerlerinin anlam ve değerlerini tartışmaktadır. Koruma ve yönetim politikalarına dair prensipler geliştirmek araştırmanın temel amacıdır. Bildiride sırasıyla; denizcilik kültür mirasının tanımı ile gelişimi, mirasın ve deniz fenerlerinin korunması ile yönetimi için yapılan uluslararası ve ulusal çalışmalar, Türkiye denizcilik kültür mirasının belgelenmesi için araştırma kapsamında hazırlanan envanter irdelenmektedir. Deniz fenerlerinin mimari, bölgesel, sosyal ve kültürel özellikleri ile değerlerinin belirlenmesi, güncel bağlam ve uygulamalardan kaynaklanan sorunların saptanması bir sonraki bölümde ele alınmaktadır. Akdeniz ve Ege kıyıları deniz fenerleri ile fenercileri üzerine yürütülen çalışmalar bu bölümün temelini oluşturmaktadır. Bildirinin son bölümünde koruma ve yönetim prensipleri üzerine öneriler tartışılacaktır. Özge Başağaç Orta Doğu Teknik Üniversitesi FBE Mimarlık/Restorasyon Anabilim Dalı Ankara ozgebasagac@yahoo.com 34

Eyşan Baysal Ancient Plate Fragments in the Lycia Region Plate fragments of the Byzantine period were found during underwater research and underwater projects in the Lycia Region. Plate production was one of the important objects for the trade during antiquity. Some regions which have soil types suitable to produce ceramic kitchen goods and amphora gained importance, and the produced ceramic goods, especially plates, spread to all The Mediterranean Sea Region. In this paper we will discuss the Antalya Coastal Archeological Underwater Research conducted for the Lycia Region during or before 2014. Eyşan Baysal Selçuk Üniversitesi SBE Sualtı Arkeolojisi Anabilim Dalı Selçuklu - Konya eysanbaysal@hotmail.com 35

İsmail Baytak Pisidya Bölgesi nde Topoğrafyanın Yerleşimlerin Biçimlenmesi Üzerinde Etkisi Gerek kır yerleşimlerinin, gerekse şehirlerin kuruluş ve gelişmelerinde jeolojik ve jeomorfolojik yapı büyük ölçüde etkili olmuştur. Bu yapı özellikleri aynı zamanda jeopolitik konumun da en önemli belirleyici unsurlarıdır. Pisidya Bölgesi nin jeolojik ve jeomorfolojik olarak incelenmesi, Akdeniz, Göller Bölgesi ve iç kesimler ile bütünlük teşkil etmesi açısından önemli olmakla beraber, bölgenin hinterlandını düşündüğümüzde coğrafi yapı temellerinin sınırlarını oluşturmuşlar ve bundan dolayı da belirleyici olmuşlardır. Büyük bir bölümü Toros dağ kuşağı içerisine de giren Pisidya Bölgesi nde tüm jeolojik zamanlara ait izler bulunur. Topoğrafyajeopolitik ilişkisi göz önüne alındığında başlıca birçok belirleyici etkenler sözkonusudur. Jeomorfolojik süreç zaman zaman kesintilere uğramış ve bunun sonucu olarak bölgede polisiklik (çoklu) bir topoğrafya ortaya çıkmıştır. Bölgenin paleocoğrafyası hakkında önemli ipuçları veren vadiler ise günümüzde bazı ulaşım hatlarının takip ettiği geçit noktaları durumuna gelmişlerdir. Bölgenin fiziki coğrafya özellikleri ortaya konarak, meydana gelmiş olan tarihsel olayların gelişiminde coğrafi faktörlerin dikkate değer önemde oldukları rahatlıkla vurgulanabilir. Dr. İsmail Baytak Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı 21280 Diyarbakır ismailbaytak@hotmail.com 36

Emine Bilgiç Kavak Geç Roma İmparatorluk Çağı nda Sasani Akınlarının Doğu Akdeniz Kentlerine Etkisi M.S. 224 yılında Sasani İmparatorluğu nun kuruluşuna kadar yaklaşık iki yüz elli yıl Küçük Asya daki hâkimiyetini ve çıkarlarını korumak için doğuda Partlar ile mücadele etmek zorunda kalan Roma, sınır olarak Euphrates i (Fırat) belirlemiştir; ancak Sasanilerin tarih sahnesine çıkmasıyla birlikte Roma ve sonraki dönemlerde Doğu Roma ya da modern literatürdeki adıyla Bizans İmparatorluğu doğu sınırlarını kontrol altında tutmakta zorlanmıştır. Romalılar doğu sınırları boyunca yeniden biçimlenmiş bir Pers gücüyle çatışmışlar: Bunları sırasıyla Part ve Sasani imparatorlukları takip etmiştir. Geç Antik Çağ ın geri kalan yüzyıllarında Roma ve İran imparatorlukları Karadeniz in doğu ucundan Basra Körfezi ne kadar uzanan çizgide karşı karşıya gelmişlerdir. Bu sınırın her iki yakasında kalan topraklar bu süper güçler arasında çekişme konusu, sürekli olarak savaş ve sefer alanı olmuştur. Sasani İmparatorluğu nun kurulması ve varlığını yaklaşık 400 yıl kadar sürdürmesi Romalıları askeri, idari, sosyal ve kültürel alanlarda tümüyle etkisi altına almıştır. Bu bildiri, M.S. 240-395 yılları arası Anadolu da cereyan eden Roma-Sasani ihtilaflarını, Sasanilerin Doğu Akdeniz politikasını ve bu ideolojinin Roma dünyasında meydana getirdiği sarsıntıyı göz önüne alarak incelemeyi amaçlamaktadır. Öncelikle Anadolu nun Geç Roma Tarihi nde kilit bir noktada bulunması nedeniyle konunun önemi ve konu hakkında yapılmış olan çalışmalar değerlendirilecek ardında Sasani İmparatorluğu nun fetih politikası irdelenerek söz konusu akınlar kronolojik bir çerçevede sunulacak, özellikle Anadolu Akdenizi kentlerine etkisi üzerinde durulacaktır. 37

Sonuç olarak Antik Çağ ın en büyük iki gücünden birisi olan Sasani İmparatorluğu nun fetih ve yayılma politikasının Doğu Akdeniz kentleri üzerindeki sosyal, kültürel ve dini etkisine dikkat çekilerek kaynaklarının çoğunu doğu sınırını savunmak için seferber eden Roma İmparatorluğu nun gerileyişine ve çöküşüne tanıklık edilerek imparatorluğun ikiye ayrılmasının nedenleri üzerinde çıkarımlarda bulunulacaktır. Emine Bilgiç Kavak Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Kampüs - Antalya eminebilgic@akdeniz.edu.tr 38

Sevingül Bilgin Perge de Bulunmuş Geç Roma Dönemi Damgalı Unguentariumları İlk kez M.Ö. 3. yy. da ortaya çıkan unguentariumlar, başta Doğu Akdeniz olmak üzere tüm Akdeniz havzasına yayılarak M.S. 7. yy. ın sonlarına dek kullanımda kalmıştır. Erken dönemde özellikle mezarlarda rastlanan bu kaplar, yüzyıllar içinde form ve işlev açısından değişime uğramıştır. Unguentariumlar, gerek Antik Çağ ticaretindeki yeri gerekse dönem insanının ölü gömme gelenekleri ile ibadet biçimlerini yansıtması açısından arkeoloji biliminin çok yönlülüğü ile örtüşmektedir. Bu bildirinin konusunu ise unguentariumların M.S. 5. ve 7. yy. lar arasındaki özel bir tipi oluşturmaktadır. Bildiriye kaynaklık eden tezin öncelikli amacı, sadece M.S. 5. ve 7. yy. lar arasında görülen damgalı unguentariumların hangi amaçlara yönelik olarak kullanıldıklarını ve kapların üzerinde görülen damgaların ne ifade ettiğini saptamaktır. Ayrıca, bu kapların üretim yeri/yerleri konusundaki görüşler incelenerek Pamphylia Bölgesi başta olmak üzere Anadolu da yerel üretimin varlığı araştırılmış, böylece olası bir ticaret ağının tespiti amaçlanmıştır. Bu bağlamda ilk olarak kaplar üzerindeki damgalar incelenmiş, bunların içerdiği yazı ve tasvirlerin benzerleri, Geç Roma- Erken Bizans dönemlerinde üretilen kurşun mühürler ile diğer küçük buluntuların üzerinde aranmıştır. Perge kentinin yanı sıra, Akdeniz havzasında damgalı unguentariumların görüldüğü yerleşmelerdeki buluntular da değerlendirmeye alınmıştır. Böylece Perge özelinde damga biçimlerinin dairesel, kare, dikdörtgen ve üçgen olabildiği; bunların içinde ise monogram, figür ve yazıt gibi çeşitlemelerin bulunduğu saptanmıştır. Bahsedilen tüm tipler için yorumlar sunulmuş, bazı örnekler ise ilk kez literatüre alınmıştır. 39

Bildirinin ana hatlarını sırasıyla söz konusu formun tarihsel süreci, damga tipolojisi ve yayılım alanları oluşturacak, Perge nin bu dağılımdaki yeri ve önemi tartışılacaktır. Perge içindeki buluntu alanları ve 1970 lerden günümüze kabul gören yayılım haritasına, Akdeniz in kıyıları başta olmak üzere yeni kazılar ışığında yapılan eklemeler sayesinde kullanım alanı kesin saptanamamış olan bu kapların işlevine ilişkin teoriler sunulmaya çalışılacaktır. Sevingül Bilgin Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Gülümbe Kampüsü 11210 Gülümbe - Bilecik sevingulbilgin@gmail.com 40

Hande Bulut Karain, Suluin ve Öküzini Mağaraları Kemik Alet İşçiliğinde Tekno-Tipolojik Özellikler ve Karşılaştırmalı Değerlendirmeler İnsan elinden çıkan ilk aletlerin günümüze ulaşma olasılığı çok az olan, kolay şekillendirilebilecek ve doğadan kolaylıkla elde edilebilecek organik malzemeden yapıldığı, dolayısıyla zaman içinde çürüyerek yok olduğu günümüzde kabul görmektedir. Buna ek olarak selektif kazı yöntemleri benimsenerek kazılan merkezler, ne yazık ki kullanılan endüstri ve teknik özellikler hakkında doğru ve yeterli bilgi verememektedir. Özellikle kemik aletler, bu anlamda göz ardı edilmiş ve kemik alet teknolojisine ilişkin bir ilerleme kaydedilememiştir. Batı Toroslar da yer alan ve Katran Dağı na lokalize edilmiş olan Karain, Suluin ve Öküzini mağaralarında yapılmış olan kazılar sonucunda ele geçen kemik aletlerin incelenmesi, tekno-tipolojik sınıflandırmalarının ve değerlendirmelerinin yapılması kaçınılmaz bir zorunluluk halini almıştır. Karain, Suluin ve Öküzini mağaraları arasındaki benzerlik, farklılık ve bağlantıların ortaya konulması, Prehistorik Dönem de söz konusu bölgenin kültürel gelişimini ortaya koymak açısından da son derece önem taşımaktadır. Bu veriler, Batı Toroslar a özgü bir kemik alet üretim veya kullanım geleneğinin de varlığını gözler önüne sermektedir. Gerek dönemsel bağlantı ve ilişkiler gerek kullanılan teknikler gerekse yapılan tipolojik sınıflandırmalar, Anadolu nun güney kesimlerinin kemik alet endüstrisi için son derece önemli veriler ortaya koymuştur. Karain, Suluin ve Öküzini mağara kazılarından ele geçen kemik aletlerin tanımlamaları, tipolojik sınıflandırmaları, hayvan ve kemik tür tayinleri, üretim teknikleri gibi konular Anadolu nun özellikle Pamphylia Bölgesi nin Prehistorik Dönem kemik endüstrisini gün ışığına çıkaracaktır. 41

Prehistorik insanın verdiği yaşam mücadelesi, sahip olduğu kaynaklar ve yaşadığı çevrenin bir resminin çizilebilmesi için tek tip bir arkeolojik verinin temel alınması yeterli olmayacaktır. Bunun için yontmataş, kemik alet, fauna, seramik, mimari kalıntı ya da ölü gömme gibi verilerin başlı başına değerlendirilmesi eksiklik yaratacağı gibi yanıltıcı da olacaktır. Tek veri kaynağı ile sonuca ulaşmaya çalışmak yerine geniş tabanlı bir sistem oluşturmaya çalışmak daha akılcı bir yaklaşımdır. Aksi halde durum, arkeolojik buluntuların arkeolojik olmayan verilere dayandırılarak açıklanmasından ileri gidemeyecektir. Bu nedenledir ki bugüne kadar genellikle göz ardı edilmiş olan kemik alet endüstrisine gereken önem verilmeli ve bir topluluğu anlamlandırmada başvurulacak en temel unsurlardan biri olduğu kabul edilmelidir. Karain, Suluin ve Öküzini mağaraları, gerek dönemsel olarak gerek stratigrafik olarak tatmin edici sonuçlar ortaya koyan sistemli kazıların yürütüldüğü mağaralardır. Suluin Mağarası ve Öküzini Mağarası stratigrafik yapılaşması bakımından tek bir dönem ile temsil edilirken Karain Mağarası dolguları Pleistosen ve Holosen serilerden oluşmaktadır. Holosen Dönem yine kendi içerisinde çok sayıdaki çağı içinde barındıran bir stratigrafik yapı sergilemektedir. Böylelikle tamamı stratigrafiye bağlı olan söz konusu arkeolojik materyal, Batı Toroslar kemik alet endüstrisi konusunda biz bilim insanları için bir tür cevap anahtarı niteliği taşımaktadır. Hande Bulut Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Tarih Öncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı Sıhhiye - Ankara hbulut@ankara.edu.tr 42

Serap Bülbül Kanbur Bademağacı Kazılarında Bulunmuş Olan İlk Tunç Çağı Çanak Çömleği Üzerine Bir Araştırma Bademağacı Höyüğü, kuzey-güney yönündeki uzun çapı 210 m., doğu-batı yönündeki kısa çapı da 110 m. kadar olan, oval biçimli bir tepedir. Yerleşmede Erken Neolitik, Erken Kalkolitik, Geç Kalkolitik, İlk Tunç Çağı ve Orta Tunç Çağı na ait kültür tabakaları görülmektedir. Ayrıca höyüğün tepesinde Erken Hıristiyanlık Dönemi ne ait küçük bir de kilise bulunmaktadır. Bademağacı kazıları 1993-2010 yılları arasında, Prof. Dr. R. Duru başkanlığında, Prof. Dr. G. Umurtak ile birlikte yönetilmiştir. Höyükte gerçekleştirilen kazılar sonucunda, Neolitik Dönem yapılarının hemen üzerine kurulmuş, İlk Tunç Çağı II dönemine ait yerleşme ele geçirilmiştir. İlk Tunç Çağı II boyunca höyükte oturan topluluklar, deprem, yangın, savaş vb. olası nedenlerle en az üç kez yıkılan evlerini ve kasabalarını yeniden inşa etmek durumunda kalmışlardır. İlk Tunç Çağı II dönemine ait 200x100 m. boyutlarındaki yerleşmenin, üç giriş kapısı, dış çizgisinde taş döşeli bir yamaç ve ona bitişik 54 megarondan oluşan bir dizi ile orta kesimde özel nitelikli yapılar (17 odalı Saray ve Depo binaları) ortaya çıkartılmıştır. Söz konusu yerleşmede ele geçen ve İlk Tunç Çağı na tarihlenen çanak çömlek tarafımdan doktora tezi olarak Prof. Dr. G. Umurtak ın danışmanlığında çalışılmaktadır. Malzeme ilk aşamada 8 adet mal grubuna ayrılmıştır. Bu ayrımda, hamur ve yüzey işlemlerine göre bir değerlendirme yapılmış ve gruplar Mal 1, Mal 2... şeklinde isimlendirilmiştir. 43

Daha sonraki aşamada her mal grubunu oluşturan çanak çömlek, tiplerine göre sınıflandırılarak değerlendirilecektir. Ayrıca, malzemenin önce bölgedeki komşu merkezlerde ele geçen çağdaş çanak çömlek grupları ile karşılaştırmaları yapılmakta, daha sonra Batı Anadolu, giderek Ege Dünyası ve Orta Anadolu İlk Tunç Çağı çanak çömleği içindeki yeri; bölgelerarası karşılıklı ilişkilerin çanak çömlek üretimine etkileri gibi konular da bu çalışma kapsamında irdelenmektedir. Serap Bülbül Kanbur İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Bölümü Ordu Cad. No: 196 Beyazıt - İstanbul serapblbl@hotmail.com 44

Emanuele Casagrande Cicci Computational Methods in Archaeology: Reconstructing the Past. The Case of the so-called Little Baths of Elaiussa Sebaste (Cilicia Tracheia) The aim of the present paper is to present the preliminary results coming from the excavation of a new bath building, the so-called Little Baths, located within the ancient city of Elaiussa Sebaste (Cilicia Tracheia). The complex has been investigated using two different approaches. The first, more traditional, approach is based on the analysis of the stratigraphic sequence and the study of the materials coming from the excavation. The second one used computational archaeology with GIS technology, the most recent 3D modelling and rendering software. The use of new technologies for archaeological tasks has been pursued in recent decades because of the search for low-budget methods for effective research. Pioneering studies with a reconstructive approach will be taken into account in order to establish new investigation perspectives for one of the most neglected regions of the Roman Empire. The ongoing excavation activities of the complex, started in 2012 by archaeologists of Sapienza University of Rome, allowed cleaning and better understanding of the layout and general plan of the building. This primary information allowed the possibility to create a general 3D model of the complex and dedicated meshes of the most significant rooms and elements of the building. This particular study was made possible using photogrammetric software that allowed us to collect several and specific data. Together with a thorough presentation of the architecture, layout, and chronology of the building, this paper displays the steps and the methodology used for the elaboration of the 3D models, and 45

the subsequent inquiry of measurements, volumes and areas of the constitutive elements. The last part of the research will export the textured 3D models and their insertion into gaming software, allowing for the fruition and the presentation of the results to the scientific community, as well as for touristic purposes. Dr. Emanuele Casagrande Cicci Sapienza University of Rome Via val di Chienti 79, 00141 Rome - Italy e.casagrande.cicci@gmail.com 46

Aylin Çakır Alanya - Kadıpaşa Roma Dönemi Kase ve Tabakları Alanya Müzesi tarafından 2000-2013 yılları arasında Kadıpaşa Mahallesi nde yapılan kurtarma kazılarında mimari kalıntılara, mozaik döşemelere, sikkelere ve çok sayıda seramiklere rastlanmıştır. Açığa çıkarılan bu kalıntı ve buluntular, buradaki yerleşimin özellikle Geç Roma Dönemi nde yoğun iskan gördüğünü göstermektedir. Korakesion (Alanya) antik kenti içerisinde mi yoksa Korakesion a bağlı küçük çaplı bir yerleşim mi olduğu henüz bilinmeyen bu alanda ele geçen çok sayıda eser, bölgenin ticari potansiyeli, üretim ve geçim kaynakları, sanatı vb. hakkında detaylı bilgi verebilecek niteliktedir. Kurtarma kazılarınde ele geçen bulgular arasında en yoğun ve nitelikli grubu seramikler oluşturur. Müze deposunda korunan 81 kasa seramik, halen tarafımızca sürdürülmekte olan yüksek lisans tezi kapsamında değerlendirilmektedir. Tamamına yakını kırık parçalar halinde ele geçen bu seramikler, ilk etapta formlarına göre gruplandırılmıştır. Bu form grupları arasında, amphoralar, kaseler ve tabaklar en yoğun ve en nitelikli grubu oluşturur. Burada ele alınan kaseler ve tabaklar genellikle kırmızı renkli hamura sahiptir ve astar rengi hamur rengine oldukça yakındır. Bölgenin diğer yakın merkezlerinin seramiklerine form ve hamur rengi açısından benzerlik gösteren Kadıpaşa seramikleri, genellikle Kıbrıs sigillatalarına benzemektedir. Katkı maddesi olarak ince kum, mika ve taşçıkları barındırmaktadır. Formlar genellikle bezemesizdir. Ancak kazıma çizgilerle yapılmış yivlere veya çiçek rozetlere de rastlamak mümkündür. 47

Kadıpaşa kase ve tabak formlu seramikleri, bu çalışma kapsamında teknik ve stilistik değerlendirmeye tabi tutularak bunların içindeki yerel üretimler ve ithal formlar ayırt edilmeye çalışılmıştır. Aynı zamanda, formlara yönelik istatistiksel değerlendirmeyle hangi bölgelerle yakın ilişki ve ticaret ağı içerisinde bulunduğu aydınlatılmaya çalışılmıştır. Seramiklerin tarihini belirlemeye yönelik çalışmalar ise yerleşim ve üretim yoğunluğunun hangi dönemlerde arttığını göstermiştir. Seramikler incelenirken analoji için başta yakın bölgeden ele geçenler olmak üzere, Kadıpaşa seramikleriyle benzer unsurlar içeren başka merkezlerin buluntuları da değerlendirme kapsamı içinde tutulmuştur. Büyük çoğunluğunun Geç Roma Dönemi ne ait olduğu formlar içerisinde Erken Bizans Dönemi ne tarihlenebilen formlar da mevcuttur. Aylin Çakır Atatürk Üniversitesi SBE Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Erzurum aylincakr7@gmail.com 48

İpek Dağlı Perge deki Hellenistik ve Roma Dönemi Kültleri Bu bildiri Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümünde halen sürdürülmekte olan doktora tezinin bir bölümü olup Pamphylia Bölgesi nin önemli kentlerinden biri olan Perge deki Hellenistik ve Roma dönemi kültlerine dair bazı öne çıkan noktaların tartışılmasını hedeflenmektedir. Kent denizden içeride olmasına rağmen, doğusunda yer alan Kestros Nehri sayesinde deniz ile bağlantısını sürdürmüştür. Böylelikle denizden gelebilecek tehlikelerden uzak kalırken bir liman kenti karakteri de kazanmıştır. Arkaik ve Klasik dönem yerleşim izleri daha çok kentin ilk kurulduğu yer olan Akropolis tepesinde görülmektedir. Hellenistik ve özellikle Roma Dönemi nde Akropolis aşağısındaki ovaya yayılmıştır. Perge de uzun yıllar boyunca sürdürülen kazılarda ortaya çıkarılmış, hem akropolis hem de aşağı şehirdeki kült uygulamaları hakkında bilgi veren arkeolojik (mimari kalıntılar, heykeltıraşlık buluntuları, mezarlar, sikkeler ve keramikler) epigrafik veriler ve antik kaynaklar incelenecektir. Kentte Hellenistik ve Roma dönemi boyunca tapım gören tanrı ve tanrıçalara, bu tanrı/ tanrıçaların niteliklerine, zaman içinde kült uygulamalarında görülen değişikliklere, yerel ile dışarıdan gelen kültler ile İmparator Kültü ne dair ön sonuçlar bu bildiri kapsamında değerlendirilecektir. İpek Dağlı İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Ordu Cad. No: 196 34459 Beyazıt - İstanbul ipek_dagli@hotmail.com 49

Fatma Dede Pisidia Antiokheia Bizans Nekropolü 2008 yılından beri yapılan araştırma ve kazı çalışmalarında kent territoryumu içerisinde tespit edilen dört farklı nekropol bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Nekropol alanları günümüzde Nohutlu Baba, Düzkır Mevkisi, Kızılca Mahallesi ve Görgü Bayram Mahallesi nde yer almaktadır. Bu nekropollerin içerisinde Roma ve Bizans dönemine ait mezar mimarisine rastlanılmıştır. Kentin 900 m. batısında, günümüzde Görgü Bayram Mahallesi nde yer alan kısmında 2013/2014 yılında çalışmalar yapılmıştır. Nekropol alanında ki çalışmalar sonucunda 4 farklı tipte mezar mimarisi ortaya çıkarılmıştır. Üzeri bir tür kayaç taşı olan şist plakalar ile örtülmüş basit toprağa gömü, devşirme kireç taşı malzeme kullanılarak yapılan lahit mezar, yan destek duvarları tuğla ile örülü basit tekne tipli mezar ve ahşap sanduka ile gömü yapılan mezarlar olarak belirlenmiştir. Kazısı tamamlanan mezarların çok azında buluntu ele geçmiştir. Ele geçen mezar hediyelerinin niteliğini pişmiş toprak malzemeden tam kâse, unguanterium, kadeh, işlenmiş kemikten krem kabı, bronz küpeler, sikkeler ve tıp aleti oluşturmaktadır. Mezar hediyeleri yoğunlukla defin esnasında baş çevresine bırakılmıştır. Mezar hediyelerinin ışığında en erken 5. yy. a ve mezarların çoğunda buluntu olmaması nedeniyle mezar tipolojisine göre en geç 11. yy. a tarihlendirilmektedir. Fatma Dede Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Çünür - Isparta dfatmad1@gmail.com 50