İmam Gazalî ye Dair Mülâkât. Ebubekir Sifil

Benzer belgeler
İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ

USUL/FIKIH TARTIŞMALARI

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... 5 TAKDİM... 11

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Artık cemaat değil dindar bireyiz

Nihat Uzun, Hicrî II. Asırda Siyaset-Tefsir İlişkisi, Pınar Yay., İstanbul, 2011, 302 s.

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 10 (2016), ss

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans İLAHİYAT ERCİYES Üniversitesi Y. Lisans Sosyal Bilimler Enstitüsü ANKARA Üniversitesi 1989

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İllet bir zihin alışkanlığı: Genellemecilik Perşembe, 28 Kasım :18

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

OSMANLILAR Yrd. Doç. Dr. Ali Gurbetoğlu. İstanbul Ticaret Üniversitesi

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

DİYOBENDİYE FIRKASI طاي فة دليو ندية

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

Fırka-i Naciyye. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :27

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

AKADEMİK YILI

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Orhan Şener Koloğlu Mu tezile nin Felsefe Eleştirisi Harezmli Mu tezilî İbnü l-melâhimî nin Felsefeye Reddiyesi

DİN dersleri almak, din kültürü edinmek isteyen temiz niyetli bir gence:

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI. Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP. İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERİSTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIK SINIFLARI (NORMAL VE İKİNCİ ÖĞRETİM) GÜZ MAZERET SINAV PROGRAMI

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 19 / 2009, s tanıtım-değerlendirme

NEWSLETTER 24 TEMMUZ 2016 DARBE BİTTİ Mİ? SIRADA NE VAR?

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

Asr-ı Saadette İçtihat

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

ULUSLARARASI İBN TÜRK,

Herkes bir arayış içinde

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

KÜRE YAYINLARI / 114. Kitap FELSEFE SÖYLEŞİLERİ 3. Gazzâlî Konuşmaları

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

İslam İtikadında Sünnet: Hamdi GÜNDOĞAR /

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Editörler Prof.Dr. İsmail Erdoğan / Dr. Öğr. Üyesi Enver Demirpolat İSLAM FELSEFESİ

Biz yeni anayasa diyoruz

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Sosyal Bilimler Enstitüsü

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Tasavvufun Tarihçesi Ve Kaynağı Perşembe, 07 Ekim :36

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

AYRILMAMAK ÜZERE İNKIYAD ETMEK.

Mekke; Kabenin etrafında Öteller

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Yayın No. 756 İSAM Yayınları 202 İlmî Araştırmalar Dizisi 90 Her hakkı mahfuzdur.

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

İmam Gazali'nin Kalp Risalesi isimli güzel kitabını mutlaka okumak lazım. Oldukça önemli bir eser.

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

İMAMİYYE NİN İMAMET NAZARİYESİNİN TEŞEKKÜL SÜRECİ Metin BOZAN İSAM Yayınları, İstanbul 2009, 272 s. Harun TÜRKOĞLU

CUKUROVA UNIVERSITESI ILAHIYAT FAKULTESI. lllll. güz donemi. ISLAM HUKUK USULU I -ders planları-


MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

YASIYOR. MUYUZ. SASIYOR.. MUYUZ? Bismillahirrahmanirrahim MUHİDDİN YENİGÜN. (e-posta: yayınevi sertifika no: 14452

Muhammed Salih el-muneccid

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK, ÜRÜN ÜRETMEK, PARA KAZ

Transkript:

ÖZET Ebubekir Sifil hocanın www.sahniseman.org a vermiş olduğu Ebubekir Sifil Hoca ile İmam Gazalî ye Dair Mülâkât başlıklı mülâkâtı. Sahn-ı Semân Medya Aralık 2014 İmam Gazalî ye Dair Mülâkât Ebubekir Sifil Mülâkât: Serkan Ünal & Salih Kartal www.sahniseman.org 18.12.2014

İçindekiler Ebubekir Sifil Hoca ile İmam Gazalî ye Dair Mülâkât... 2 Âlemin kıdemi meselesi... 4 Haşr-ı cismani meselesi... 6 Felsefeyle iştigali sürecinden sonra İmam-ı Gazali nin yöneldiği... 7 Okusalar şunu görecekler.... 9 Hadis ulemasının kitaplarında malum iki kısım rivayet var.... 10 Şimdi meseleye şöyle bakmakta fayda var.... 11 Bunların tabii önemlice bir kısmı modern dönemin kendine mahsus şartlarının oluşturduğu zihin ve algı yapısıyla söylenmiş şeyler olduğunu unutmamamız lazım.... 12 Kim yaparsa yapsın, illa Karadavî yaptı demiyoruz.... 12 İmam Gazali nin önceleri,... 14 Özet İmam Gazali Hazretleri ni tek bir vasfa indirgeyerek anlatmaya çalışmak doğru olmaz. Onu İmam-ı Gazali yapan, onu büyük yapan birden vasfa aynı anda sahip olması, birden fazla misyonu yerine getirmiş olması dolayısıyla hepsini aynı anda bahis konusu etmemiz lazım. İmam Gazali nin sahip olduğu arka planı, alt yapıya sahip olamadan bu vadiye girdiğinizde Allah korusun hata yapmanız kaçınılmaz oluyor. Üç mesele söylüyor Tehafütü l-felasife nin girişinde. Bunlar, âlemin kıdemi meselesi, haşr-ı cismani meselesi bir de Allahu Tealâ nın cüz iyyatı bilemeyeceği meselesi.. İmam Gazali gibi yıldız isimlere günümüzde çok ihtiyaç var. Ümmetin çok ihtiyacı var. Allah bizi onların rehberliğinden mahrum etmesin. Anahtar Kelimeler: İmam Gazali, Felsefe, Cüz iyyat, İmamu l-haremeyn in, El-Munkız ın, Tenkîd, Tehafütü l-felasife, Âlemin Kıdemi, Cehm bin Safvan, Haşr-ı Cismani Meselesi, İbn Rüşd, İbni Sinâ, Farâbi, İhyâ, Kimya-i Saadet, Usül, Kavaidü l-akaid, Osmanlı Medrese Müfredatı, Şâfîyyu l Mezhep, Ehl-i Beyt, Yusuf el-karadavî, Şiî 1

Ebubekir Sifil Hoca ile İmam Gazalî ye Dair Mülâkât (Sifil, 2014) Bismillahirrahmanirrahim. Hocam, İmam Gazali Hazretleri nin vefat yıl dönümü için 18 Aralık tarihli bir tespit var. Bu hafta İmam-ı Gazali Hazretleri ni anmak ve onu biraz daha anlamak adına bir çalışma yapâlim istedik. Bunun için de sizden bir röportaj talep ettik. Allah razı olsun. İyi ettiniz. Allah razı olsun sizden de inşaallah. Hocam, öncelikle İmam-ı Gazali Hazretleriˈnin genel bir portresini çizerek başlayâlim isterim. İslam ümmeti için onu diğer âlimlerden, ulemanın diğer büyüklerinden ayıran belli başlı vasıfları vardır. Buradan giriş yapacak olursak, İmamı Gazali Hazretleri İslam ümmeti için -akla gelecek ilk şey olarak- ne yapmış? Onu andığımızda diğer âlimlerden ayırıcı vasfıyla aklımıza ne gelir? İmam Gazali Hazretleri ni tek bir vasfa indirgeyerek anlatmaya çalışmak doğru olmaz. Onu İmam-ı Gazali yapan, onu büyük yapan birden vasfa aynı anda sahip olması, birden fazla misyonu yerine getirmiş olması dolayısıyla hepsini aynı anda bahis konusu etmemiz lazım. Bir kere İmamu l-haremeyn in talebesi olması dolayısıyla Usuli d-din ilminde, bu ilmin tarihinde köşe taşı âlimlerden birisidir. Usul-i Fıkıhta Şafiî mezhebi için köşe taşı âlimlerden birisidir. Kalbî ve ruhî hayatta İhyâ sıyla, Kimya-i Saadet iyle köşe taşı isimlerden birisidir. Felsefeyle girdiği mücadelede, yaptığı işlerle devrim niteliğindeki amellerle, faaliyetlerle, çalışmalarla, köşe taşı 2

niteliğinde bir isimdir. O kadar ki İslâm dünyasına felsefenin girmesini ya da İslâm dünyasında felsefenin kök salmasına -kök salmasını tek başına engellemiş bir kişi olarak zaman zaman zem, zaman zaman medh ifadesi olarak söylenir- Bunu tek bir kişinin başarmış olmasını düşünmek biraz abartı, onu söylememiz lazım. Ama katkısını da unutmamamız lazım. Evet, İmam Gazali, Allah rahmet eylesin ve ondan razı olsun, bu alanda gerçekleştirdiği çalışmalarla en azından kendisinden sonraki çağlara, dönemlere önemli bir miras bırakmış, silinmez bir iz ve etki bırakmış. Bu söylediğim vasıfların hepsini aynı anda bahis konusu etmemiz lazım ki ortaya bütün bir Gazali portresi çıksın. O zaman son olarak üzerinde durduğunuz felsefe meselesiyle biraz daha bakâlim Hocam. Yani İmam-ı Gazali Hazretleri özellikle modern zihinler için dediğiniz gibi felsefî yanıyla, felsefeci tarafıyla biraz daha ön plana çıkıyor. Yine söylediğiniz gibi Makasidü l-felasife, Tehafütü l- Felasife ya da el-münkız min ed-dalal gibi felsefeye dair eserleri de var. Yalnız İmam-ı Gazali Hazretleri kendinden önceki isimlere bir tenkîdi falan oluyor ve hatta felsefeye Haddini bil! Aklın alamayacağı, meseleleri, aklın kabul etmediği her meseleyi de reddetme der gibi bir yaklaşım da görüyoruz. Bundan dolayı da az önce söylediğiniz gibi olumsuz eleştiriler var. İslam âleminde felsefenin önüne set koymuş, ondan sonraki isimler için felsefenin gelişmesine engel olmuş adam İmam Gazali dir gibi bir tenkîd var. Buna nasıl bakmak lazım? Hatta aynı bağlamda İbn-i Sina ve Farabî yi tekfir etmesi meselesini de sorabiliriz. Hangi meselelerden dolayı tekfir ediyor? Haklılığı ne derecedir? Ve bunlar gerçekten söyledikleri gibi İslam dünyasında felsefenin yayılmasına engel teşkil edecek kadar mühim mesele midir? Evet, İmam Gazali nin felsefeyle giriştiği mücadelede bir Kelam âlimi, Usuli d- Din âlimi arka planıyla bu meydana atıldığını unutmamak lazım. Bununla birlikte felsefeyi felsefecilerden, doğrudan bizzat onların eserlerinden öğrenmek gibi bir maceraya da atılmış. Bu ciddi ve tehlikeli bir şey yani. El-Munkız ın başında bizzat kendisinin söylediği kadarıyla bu vadiye girdikten sonra bir süre bir hayret, bir 3

tereddüt dönemi de geçirmiş. Ciddi anlamda her şeyden şüphe eder duruma gelmiş yani. Sonra bu vetireden kurtuluşunu, Tasavvuf a ve kalbî ilimlere de borçlu olduğunu gene orada kendisi söylüyor. Felsefecilere yönelttiği tenkîdlerle felsefenin bütün olarak baştan aşağıya zararlı, faydasız bir şey olduğunu söylemiyor İmam Gazali. O yaptığı çalışmalardan sonra mantık ilmiyle ilgili çalışmaları İmam Gazali nin onu Usul-i Fıkıh bahislerine yedirerek bir çığır açmış olması da bize bunu gösteriyor. Felsefeyi tümden reddetmiyor. Bir aklı çalıştırma sistemi olarak, akıl zemininde yürüyen bir faaliyet alanı olarak felsefeye dediği bir şey yok; sadece bu zemini mutlaklaştırmaya itiraz ediyor İmam Gazali ki bu tekfir ettiği felsefeciler bu vartaya düşmüşler. Akıl-nakil ilişkisini nasıl kuracağız? Burada o İmam Gazali nin sahip olduğu arka planı, alt yapıya sahip olamadan bu vadiye girdiğinizde Allah korusun hata yapmanız kaçınılmaz oluyor. Üç mesele söylüyor Tehafütü l-felasife nin girişinde. Bunlar, âlemin kıdemi meselesi, haşr-ı cismani meselesi bir de Allahu Tealâ nın cüz iyyatı bilemeyeceği meselesi. Âlemin kıdemi meselesi şöyle bir mantıkî ya da akli rasyonel önermeden kaynaklanıyor. Bir şey, madde, şey vardan yok olmaz. Yoktan da var olmaz. Var olan bir şey hiç olmaz, yok olmaz. Adem olmaz. Adem olan bir şey ademin kendisi bizzat da o, bu varlığa zemin teşkil edemez. Dolayısıyla Allah Teâla kâinatı yoktan yaratmamıştır. Bir ilk maddeden yaratmıştır. O ilk madde nedir? O ilk madde yaratılmış bir şeydir desek, o felsefecilerin madde yoktan var olmaz önermesine uymuyor. O zaman bu ilk maddenin ya da bu ilk nüvenin, özün -ne diyeceksek ona- Kadim olduğunu söylememiz lazım. Bunu bugün söyleyenler de var. Kuran-ı Kerim in hiçbir yerinde Cenab-ı Hakk ın varlığı yoktan çıkardığına, ademden varlık alanına çıkardığına dalalet eden bir ayet yoktur, derler ama bu çok yanlış bir genellemedir. 4

Çünkü Cenab-ı Hakk ın her şeyin yaratıcısı olduğunu ifade eden ayetler var. Mademki şey dir, Allah yaratmıştır. Mademki yaratılmıştır, ezelî olamaz, kadim olamaz. Ama tabii o önermeyi esas kabul edip, işin temeline koyup, onu bir nas gibi tartışma dışı kabul edip buradan hareketle bir fikriyat geliştirmeye çalıştığınızda ilgili ayetleri de tevil etmek gibi bir arıza çıkıyor ortaya. Felsefecilerin yaptığı budur. Cenab-ı Hakk ın cüz iyyatı bilemeyeceği konusuna gelince burada insan iradesiyle insan bağımsızlığıyla, özgürlüğüyle, tercihleriyle bağdaştıramadıkları için bu meseleyi, böyle bir iddia ileri sürmüşler. Bu iddianın İslam ın ilk asırlarında Cehm bin Safvan tarafından ileri sürüldüğünü biliyoruz. Cehm bin Safvan, Allah Teâla cüz iyyatı bilmez, diyor. Neden bilmez? Çünkü Allah Teâla cüz iyyatı bilir dersek onun cüz iyyat konusundaki ilmi kadimdir. Her konudaki ilmi kadimdir. Bu konudaki ilmi de kadimdir. Allah Teâla bizim iradî fiillerimizi bilir dersek onu bizim irademizle bağdaştırmamız mümkün olmaz. Şöyle bir soru çıkar ortaya. Biz özgür irademizi kullanarak Allah ın ezeli ilmiyle bildiği şeye aykırı bir şey yapabilir miyiz? O bildiği şeye muhalif, aykırı, zıt bir fiil işleyebilir miyiz? Evet dersek, Allah yanlış bildi diyeceğiz o zaman. Biz öyle yapmadık. Onun bildiğini, bildiğinden farklı yaptık. Hayır dersek cebir girecek işin içine. Allah bildi, tayin etti, takdir etti o zaman özgür irade yok ortada diyeceğiz. Bu çelişkiden kurtulmak için Cehm bin Safvan diyor ki Allah cüz iyyatı bilmez. Fakat tabii Allah ın ilminin bizim fiillerimizin illeti olup olmaması meselesi var burada. Yani biz nerede duruyoruz diye sorulacak olursa; Allah ın ilmi bizim faaliyetlerimizin özgür, iradî tercihlerimizin illeti değildir. O, bizim yapacak olduğumuz şeyleri ezeli ilmiyle bilir. Biz özgür irademizle hangisini tercih edip yapacak isek, yapıyor isek, yaptı isek onları o şekilde bilir. 5

Haşr-ı cismani meselesine gelince orada da dünyadaki hayata kıyasla bir şey söylüyorlar. Olandan hareketle olmayanı kıyaslamak ilkesinden hareketle diyorlar ki insanın bu dünyadaki cismani varlığı bellidir, sınırlıdır. Özellikleri, hususiyetleri bellidir. Böyle bir varlığın ebedi olması mümkün değil. Bu dünyadaki bedeni varlığımız, cesedimiz, biyolojik varlığımız böyle bir şeye elverişli değil. Cehennem hayatında bunun sürekli o azaba rağmen varlığını devam ettirecek olmasını düşünmek doğru bir şey değil. Bu beden, beden bizzat yok olmaya, fena bulmaya, yaşlanmaya, tagayyüre, değişime maruz bir şeydir. Bu ebedi olamaz. Dolayısıyla ebedi olan ruhtur. Ruh üzerinde bir tagayyür (değişim), ruhun maruz kaldığı bir halden başka bir hale geçiş söz konusu olmadığı için ahirette söz konusu olacak olan şey, bedenî diriliş değil ruhların bu hayattan uhrevî hayata intikalinden ibarettir demişler. Ve bu üç meselede naslara açık bir aykırılık teşkil ettiği için İmam Gazali o felsefecileri tekfir etmiş. Yani İbn-i Sina ve Farabi bu üç meselede aynı fikirde mi? İmam-ı Gazali bunların şahsını tekfir etmiş midir? Meşşai filozofların hemen tamamı böyle söylemişler. Gerçi daha sonra İbn Rüşd bunları müdafaa etmiş, böyle söylemiyorlar demiş, bu felsefede tartışılan bir meseledir, bahistir demiş ama İbn Rüşd de sanki İmam Gazali nin felsefecilere vurduğu bu tenkîd, darbe, yönelttiği tenkîdin ağırlığı altında ezilen, içten içe hayıflanan bir adamın tavrı var İbn Rüşd te, bu çok manidardır. Ezilmişlikten nasıl kurtuluruz diye bir şeyler üretmek! Peki, İmam Gazali ye, yöneltilen, İslam dünyasında felsefenin sonunu getiren düşünce adamıdır tenkîdi üzerinden bakınca İmam Gazali-felsefe ilişkisi sadece bu üç noktadan mı kitleniyor? Yani İmam Gazali ye bu 6

tenkîdi yöneltenler sadece buradan hareketle mi öyle diyorlar? Hiç haklılık payları var mıdır? Hayır. İmam Gazali nin felsefeye yönelttiği tenkîd, felsefeye karşı tavrı, felsefenin bir sistem olarak kendisine yöneliktir. Diyor ki, gene Tehafütü l-felasife nin girişinde Felsefecilerin iyi niyetlerinden şüphemiz yok. İyi niyetle hareket ediyorlar, samimi insanlar. Fakat İslam a, İslamî olmayan bir yolla, İslam ın kabul etmediği, tasdik etmediği bir yolla hizmet etmek, yardım etmek isteyen kimsenin zararı bu kimse İslam a bir zarar verecek yani. İslam a yardım etmek istiyor fakat İslamî olmayan yollarla bunu yapmak istiyor. Bu kimse İslam a bir zarar verecek. Bu zarar; İslam a, İslami yolları kullanarak zarar vermek isteyen kimsenin zararından daha büyüktür, diyor. Yani meşruya meşrudan gidilir. Gayrimeşru izlenerek meşruya varılmaz, diyor. Biz bunu böyle ifade ediyoruz fıkhi terminoloji içerisinde ve bu çok önemli bir İslami ilkedir. İslam a, İslami olmayan yollarla yardım etmek isteyen kimsenin zararı, İslam a İslami yolları kullanarak zarar vermek isteyen kimsenin zararından daha fazladır. İslam filozoflarından bahsediyor tabii. İslam a, gayr-i İslami bir sistemle yardım etmek istiyorlar, diyor. Bu çok büyük bir zarardır. Evet, o zaman bir diğer mesele olarak başta da sizin söylediğiniz gibi İmam-ı Gazali de biz farklı devreler görüyoruz. Ağırlıklı olarak kelama yöneldiğini, Tasavvuf a yöneldiğini ya da ömrünün son zamanlarında hadise yöneldiği dönemler. Bir de bunların arasında tamamen her şeyden elini eteğini çekip inzivaya geçtiği bir dönem var. İmam-ı Gazali Hazretlerinin İhyâ sı hangi dönemin sonunda ortaya çıkıyor hocam? Felsefeyle iştigali sürecinden sonra İmam-ı Gazali nin yöneldiği, hayatında başlattığı yeni bir süreç. O sürecin meyveleridir, hem İhyâ hem Kimya-i Saadet. Ondan sonra bu tarz içerisinde kaleme aldığı eserler böyledir. Fakat bu dönemden sonra da 7

İmam Gazali hiçbir şekilde usulcü ve kelamcı kişiliğini bırakmamış. Bu alandaki çalışmalarını da bırakmamış. Sadece farklı bir alana yönelim bağlamında İmam Gazali nin hadis ilmine ömrünün son demlerinde yöneldiğini, bu ilmi ihmal ettiği gerekçesiyle, bu alandaki müktesebatının yetersiz olduğu gerekçesiyle biliyoruz. Kendisi de zannediyorum Hadiste sermayem azdır diyor. Benim hadis ilmindeki bilgim yetersizdir, azdır diyor yani. Onun dışında bütün bir İmam Gazali portresi görüyoruz. Tasavvuf a bilahare yönelmiş olması çalışmalarını nakzeden bir şey değil. Ayrı bir kulvar teşkil etmez. Bunlar birbirini bütünleyen şeylerdir. İhyâˈnın başındaki Kavaidü l-akaid bölümü de bunu fiilen ispat ediyor zaten. İhyâ nın başında böyle bir bölüm var. Yani genellikle biz İhyâ dan bahsederken o başındaki bölümü ihmal ederiz. Atlarız. Oysa bu son derece önemlidir. İmam Gazali bilinçli bir şey yapıyor. Din ilimlerini İhyâ ederken Kavaidü l-akaid i onun başına koyuyor. Yani oradan gidilir, bu kapıdan girmeden bu maksada ulaşılmaz demek ister gibi. Evet, hadis meselesine bir sonraki soruda geleceğiz ama bu sizin de bahsettiğiniz gibi bahsettiğiniz tasavvufi eserler, Kimya-i Saadet, Mükaşefetü l-kulub ya da İhyâ-ı Ulumiddin; özellikle bizim ülkemizde bunların diğerlerine nazaran daha yaygın olması, İmam Gazali denilince İhyâ yla, Kalplerin Keşfi yle anılmasını neye bağlayabiliriz? Yani mesela el- Mustasfa, usul-u fıkıh kitabı, acaba Şafiî fıkhına dair olması hasebiyle mi bizim ülkemizde çok bilinen eserleri arasında değil? Şüphesiz. Yani, Osmanlı medrese müfredatı neyi vurgulamışsa, neye ehemmiyet vermişse topluma sirayet eden de bir anlamda o çizgideki çalışmalar olmuş. El- Mustasfa bu anlamda Osmanlı medrese sisteminde bir yer bulmamış kendisine. Belki ulemanın özel çalışmalarında istifade ettiği, kullandığı bir kaynak evet, ama resmi müfredat içerisinde bildiğim kadarıyla hiçbir dönemde yer almamış. Bunun bir etkisi var. Onun fıkha dair çalışmaları var. Yine Şâfîyyu l mezhep olması dolayısıyla bunlar 8

da Osmanlı coğrafyasına en azından intikal etmemiştir. Burada konuşurken tabii İmam Gazali etkisi Osmanlı coğrafyasıyla sınırlı bir etki değil. İslam dünyasının diğer bölgelerini de dikkatte tutmak lazım. Oralarda daha bütün bir İmam Gazali portresi görme şansımız daha fazla. Yani Mısır da, Suriye de vesaire. Biz burada sadece Osmanlı da öne çıkarılmış yönleri itibariyle konuşuyoruz ki bu da gayet normaldir yani İhyâ ve o çizgideki diğer eserlerinin toplum nezdinde itibar görmesi, çok fazla üzerine düşülmesi tümüyle paylaşılan bir alanın meyveleri olmasındandır. İhyâ-i Ulumiddin bağlamında az önce de sizin söylediğiniz gibi Benim hadisteki sermayem azdır. sözü ve İmam-ı Gazali Hazretleri İhyâ-i Ulumiddin de çok fazla zayıf hadis hatta belki bazen uydurma hadise de yer vermesi üzerinden çok fazla tenkîd ediliyor. Bunu nasıl değerlendirmek lazım? Aslında olayın şöyle bir veçhesi de artık herkesin ağzına düşecek seviyeye gelmiş olması. Yani İhyâ yı muteber bir eser olarak görmeyelim. Sebep? İçinde uydurma hadisler var. İmamı Gazali zaten kendisi de itiraf etmiş. Mesele bu kadar basit mi? Bu değerlendirmeleri nasıl yapmak lazım? İhyâ okumuş birisinin ağzından böyle bir genelleme duymak mümkün değil. Ben evvela onu söyleyeyim. Bunu söyleyen insanların İhyâ nın kıymetinin böyle bir gerekçeyle tenkıs etmek isteyen insanların iddia edebilirim ki hiçbirisi İhyâ yı okumamıştır. En azından baştan sonra hazmede ede okumamıştır. Çok yüzeysel bir İhyâ fikri vardır onlarda. Okusalar ne görecekler Hocam? Okusalar şunu görecekler. Hadis ulemasının bizzat Şafiyyu l mezhep hadis hafızlarının tenkîd ettiği, uydurma olmakla, aslının bulunmamakla veya şiddetli zaafla tenkîd ettiği rivayetlerin İhyâ nın ana mesajına, çatısına, gövdesine bir tesiri yoktur. 9

Bu rivayetlerin kahir ekseriyeti üçüncü, dördüncü derecede öneme sahip rivayetlerdir. Yani Sahabe den gelen rivayetler var, aralarında tabiinden gelenler var. Ve bir babın, bir konunun, bir bahsin ana ekseni bu tarz rivayetler üzerine oturtulmuş değildir. Şöyle söyleyelim: Bu uydurma olduğu ya da çok şiddetli zaafla malul olduğu söylenen rivayetleri biz İhyâ dan çıkartsak, İhyâ mesajından, misyonundan, etkisinden, iddiasından bir şey kaybeder mi? Kesinlikle etmez. Bunlar dediğim gibi İhyâ nın üçüncül, dördüncül, beşincil meseleleri bahis konusu olduğunda sevk edilen rivayetlerdir ya da çatıyı hiçbir şekilde etkilemeyecek rivayetlerdir; yani usulden değildir. Öyle diyelim. Hadis ulemasının kitaplarında malum iki kısım rivayet var. Biri usul, biri şevahit veya mütabaat dediğimiz tarzda. İmam Buhari nin sahihine bakın. Şevahit ve mütabaat tarzında zayıf rivayetler vardır İmam Buhari nin sahihinde. Müslim de de vardır, başkalarında da vardır. Bunlar onların kıymetini, itibarını hiçbir şekilde haleldar etmez. İkincil, üçüncül rivayetlerdir ve sevk ediliş amaçları farklıdır. Onları çıkartsak İhyâ dan tekraren söyleyelim; İhyâ, misyonundan, ağırlığından, öneminden, kıymetinden hiçbir şey kaybetmez. Bu teknik bir değerlendirmeden ibaret bir şeydir. Bir hadis âlimi baktığında İhyâ ya bunu söylemek zorundadır. Bunu görmek zorundadır. Çünkü tahric çalışması bunu gerektirir. Bunu, bunun için yapmışlar. Biz İhyâ ya bakarken bir hadisçi gözüyle bakabilsek de keşke onu yapsak. Biz İhyâ ya bakarken bu eserden istifade gözüyle bakmamız lazım. Bu kitaptan ne kadar istifade edebiliriz? İhyâ yı dünyamıza ne kadar sokabiliriz? Ruhumuza ne kadar sokabiliriz? Buna bakmamız lazım. Bu teknik, son derece teknik bir mesele üzerinden negatif bir İhyâ imajı oluşturup insanların gözünden İhyâ yı, İmam Gazali yi düşürmeye çalışmak doğru bir şey değil. 10

Bir diğer mesele de İmam Gazali Hazretlerinin yine eserleri üzerinden, eserlerinde yokluğu sebebiyle tenkîd edilen bir mesele: İmam-ı Gazali Hazretleri Müslümanların meseleleriyle çok fazla ilgilenmedi. Örneğin döneminde haçlı seferleri olmasına rağmen eserlerinde buna dair herhangi bir şey yok gibi. Öyle bazı söylemler var. Karadavî nin Tenkîdçileri ve Taraftarları Arasında İmam Gazali kitabında, yoğun olarak gündem olmuş bir eleştiri midir bilmiyoruz ama- böyle eleştirilerin olduğu söyleniyor. Yani siyasi meselelere tavrı biraz uzak gibi bir durum söz konusu. Ama bunun yanında Nasihatü l- Mülük diye de bir risalesi, eseri var. Nasıl okumak lazım bu durumu? Şimdi meseleye şöyle bakmakta fayda var. İmam Gazali nin yaşadığı dönem ümmetin devletiyle, ordusuyla, ulemasıyla, medresesiyle, zaviyesiyle, tekkesiyle bütün kurumlarıyla bütün toplumsal sistemleriyle oturduğu bir dönem. Bir takım iç dış problemler yaşanıyor ama bunlara rağmen bu ümmet o yapının sağlamlığı dolayısıyla hiçbir zaman bugün yaşadığı var oluşsal problemleri yaşamamış. Karmati isyanı olmuş, Zenci isyanı olmuş, Ehl-i Beyt in isyanları bir taraftan devam etmiş. Haçlı seferleri olmuş, Moğol istilası olmuş. Başka başka şeyler olmuş. İşte Fatımiler batıni tehlike ve tehdit olmuş. İmam Gazali nin bütün bunlarla hiçbir şekilde ilgilenmediğini söylemek diyelim ki doğrudur, ilk adımda farz-ı muhal doğrudur. Bu İmam Gazali için bir nakısa teşkil etmez. İmam Gazali bu meselelerle ilgilenmedi diye ümmetin hayatında bir şey aksamamıştır. Bunu aksi halde her bir âlim için gündeme getirmemiz gerekir. Böyle bir beklenti oluşturursak eğer her bir âlim için ümmetin dışarıdan gelen tehditlere, tehlikelere karşı fiili durumlara karşı özel çalışması, özel fetvası, özel eseri olmalıdır gibi bir genellemeye götürür bizi. Doğru değil. Yani burada belki de beklenen, en azından yapılan zulümler ya da eylemler şunlar-bunlar, bunların en azından tel in edecek, onları kınayacak bir dilin kullanılması, İmam Gazali Hazretleri nin ömrünün uzunluğuyla yazdığı eserleri kıyasladığımız zaman bu kadar eser yazmış ama bunlarda niye bunlar hiç bahsedilmemiş gibi bir durum ortaya 11

çıkıyor. Ya da aslında her âlimi biz bunlarla eleştireceğiz mi dediniz. İşte günümüzdeki ulema için, âlim kadrosu için de değerlendirme yaptığımız zaman, ulema müslümanların problemleriyle ne derece ilgilenmeli? İşte siyasi meselelere ne derece katılmalı? Ümmeti yönlendirecek fikir beyan etme meselesinde ne kadar aktif olmalı? Bu sorular da aslında akla geliyor. Bunların tabii önemlice bir kısmı modern dönemin kendine mahsus şartlarının oluşturduğu zihin ve algı yapısıyla söylenmiş şeyler olduğunu unutmamamız lazım. Ya biz bugün topyekûn bir küresel tehlikenin, tehdidin, işgalinin nesnesi durumunda bir ümmetiz. Dolayısıyla meselelerimizin en başında bu yer alıyor. Ümmet küresel bir saldırıyla, işgalle karşı karşıya. Operasyonlar var içeriden dışarıdan vesaire. Gündemimizin birinci maddesi bu. Ama mesela şöyle bir şey de yok değil midir? Bu ümmet 1978 den bu yana bir Şiîlik tehdidi altındadır ve örneğin Yusuf el-karadavî bu mesele ile ilgili olarak çok uzun yıllar susmuştur. Ne zaman ki mesele gelmiş kapısına dayanmış o zaman bir tepki koymuş, bir şey söylemiş, bir tavır koymuş. Yusuf el- Karadavî nin Şiî tehdidiyle ilgili bir müstakil eseri var mıdır? Çalışması var mıdır? Yoktur. Başka hususları da söz konusu edebiliriz. Bu ümmetin dışarıdan gelen yabancı kaynaklı bir modernizm bid at ıyla mücadelesi var. Bu bid at ın yol açtığı travmalar var, problemler var. Bunlarla ilgili müstakil bir kitabı var mıdır Yusuf el-karadavî nin? Şimdi biz kalkıp bu yüzden Karadavî yi ya da başka herhangi bir âlimi itham mı edelim? Doğru bir şey değil. Aslında Karadavî nin ithamı değil zaten hocam. Karadavî böyle ithamlara bir nebze cevap vermek maksadıyla birşeyler söylüyor. Kim yaparsa yapsın, illa Karadavî yaptı demiyoruz. Biz Müslümanların gündemini teşkil eden her meseleyle ilgili her âlimden mutlaka müstakil çalışmalar mı 12

bekleyelim? Doğru bir şey değil. Yani ihtisas sahası olur, olmaz. Ne bileyim? Kendine göre bir öncelikler sıralaması yapmıştır. Bu mümkündür. Haçlı seferleri bu ümmetin din algısında, ana istikametinde nasıl bir sapmaya, nasıl bir arızaya yol açmıştır ki bir âlim otursun bununla ilgilensin? Ben de bu soruyu sorarım şimdi. Yani haçlı seferleri dolayısıyla bu ümmet ana istikametinde, ana koordinatlarında şöyle bir sapmaya maruz kaldı da âlim bununla ilgilenmedi, öyle bir etki yok. Ama Bâtîniliği derseniz var. Karmatilîği derseniz var, Şiî liği deseniz var. O güne mahsus başka bid ât akımlar var. Bunlarla ilgili çalışmaları elbette var. Müstakil tenkîdleri bile var. O günün gündemi, durumu da budur yani. Kendi tarihselliğimizi mutlaklaştırarak Niye İmam Gazali küresel tehditle ilgilenmedi? diyecek hâlimiz yok. O, o ümmetin hayatı içerisinde İmam Gazali nin belki de yapmasını bekleyebileceğimiz en son şeydir. Çünkü o fiilen yapılan bir şeydir zaten. Ordunun başına geçip savaşacak hali yok. Evet, modern zamanların bize söylettiği bir şey deyince zaten aklıma o geldi. Acaba İmam Gazali den beklediğimiz bu şeyi zaten yapan birileri vardı. İmam Gazali ye gerek yoktu. İmam Gazali vazifesini ifa etmekle meşguldü. Elbette, hiç şüphesiz, hiç şüphesiz. Son bir sorumuz daha var hocam o zaman inşaallah, sizin zaten en başta söylediğiniz, hocası İmamu l Haremeyn Cüveyni. Sizin de zaten bir makaleniz var: Kevseri nin Tenkîdçiliği makalesinde oraya değiniyorsunuz. El-Kevserî nin Cüveynî yi Şafiîcilik mi diyelim, İmamı Şafiî Hazretlerini aşırı övmecilik mi diyelim böyle bir tutum var. İmamı Gazali Hazretleriyle ilgili böyle bir durum söz konusu mudur acaba? Ya da Eş aricilik. Evet, kısmen olmuş bu. Yok, Eş ârîcilik diyemeyiz ama bir Şafiîcilik olmuş kısmen. Fakat daha sonraları bunun yumuşadığını görüyoruz. Özellikle İhyâ yı yazdığı 13

dönemde bunun yumuşamış bir tavır olduğunu tespit etmemiz mümkün oluyor. Evvelinde böyle bir etki altında kalmış İmam Gazali. E bunu da o dönemin toplumsal anlayışı, dengeleri filan söz konusu olduğunda bir ölçüde normal karşılamak gerektiğini düşünüyoruz. Yani evet İmamu l Haremeyn in yaptığı iş kabul edilebilecek bir iş değil. Normal Hânefi-Şafiî tartışmalarında ya da normal mezhep fıkhi mezhepler arası tartışmalarda Bu ümmeti besleyen, geliştiren, ufku açan bir taraf, bir fonksiyon vardır ama bu ithamkârlığa gider, taraftar psikolojisiyle yapılırsa zarar verir. Sıkıntı verir. İmamu l Haremeyn de böyle bir vartaya düşmüş maalesef. Hepimiz insanız, zaaflarımız var. Yani âlim dediğiniz insan da bir beşer, bir insan. İmam Gazali için Kevseri gibi bir kalemden böyle bir tenkîd var mı? İmam Gazali nin önceleri, İmamu l Haremeyn dozunda hemen hemen bir etkilenme durumu söz konusu iken hayatının ilerleyen safhalarında ilmi kemale erdikçe, yaşı kemale doğru gittikçe bu tavrı yumuşattığını İmam Kevserî de söylüyor. Dolayısıyla da tenkîde de mahal bırakmıyor. Evet. Bizim için bu kadar vakit ayırdınız, Allah razı olsun. 14

Allah razı olsun. Teşekkür ediyorum. İmam Gazali gibi yıldız isimlere günümüzde çok ihtiyaç var. Ümmetin çok ihtiyacı var. Allah bizi onların rehberliğinden mahrum etmesin. Amin inşaallah Kaynakça Sifil, E. (2014, Aralık 18). Ebubekir Sifil Hoca ile İmam Gazalî ye Dair Mülâkât. (S. Kartal, S. Ünal, Röportajı Yapanlar, & S.-ı. S. Merkezi, Düzenleyen) İstanbul, Eyüp, Türkiye: Sahn-ı Semân İslamî İlimler Eğitim ve Araştırma Merkezi. Aralık 18, 2014 tarihinde http://sahniseman.org/ebubekir-sifil-hoca-ile-imam-gazaliye-dair-mulakat/ adresinden alındı 15