Türk Müziği Konserleri

Türk Müziği Konserleri Mûsıkîşinas Hekimler 29 Mayıs Pazar 2016, 15:30 Danışman: Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Koordinatör: Sinan Sipahi Sunucu: Osman Nuri Özpekel Misafir Solist: : Prof. Dr. Ali Rıza Kural Misafir Genç Solist: Aybige Demir Okan

SUNUŞ Çok eski tarihlerden beri hekimlikle müzik arasında yakın bir ilişki vardır. Mesela tarihin en eski devirlerinde, Şamanlar otlardan yaptıkları ilaçlarla insanları tedavi ederken müzikten de yoğun olarak faydalanmışlardır. Şamanların tedavisinin özü; ritim, dans ve melodi gibi öğelerden faydalanarak kötü ruhları kovmaktı. Bu açıdan Şamanlar aynı zamanda ilk ruh hekimleriydi. Matematik derslerinde öğretilen meşhur Pisagor teorisinden bildiğimiz Pythagoras hastalıkları müzikle tedavi etme fikrini ortaya atan ilk filozoftu. Keza tıbbın babası olarak bilinen Hipokrat da, rivayete göre, hastalarını tedavi etmeye götürürken ilâhiler söylermiş. Bu eski geleneğin başlatıcılarından biri olan Türk-İslam medeniyeti müzikle tıbbı kaynaştırma fikrini en ileri noktalarına kadar götürmüştür. Dokuzuncu yüzyılın önemli hekimlerinden El-Kındî aynı zamanda müzik alanında da önemli çalışmalar yapmıştır. Farâbi bu geleneği daha da ileri taşımış, müzikle diğer sanat ve bilim dallarını ilişkilendirmiş, bunun yanı sıra kanun sazını icat etmiş, besteler yapmış ve müzikle tedaviyi bilimsel bir temele oturtmuştur. İslam tıbbının babası ve Rönesans sonrası modern Batı tıbbının temel ilham kaynaklarından biri olan İbn-i Sina da müziğin insan bedeni üzerindeki etkisini inceleyerek Farâbi yi daha da ileri götürmüştür. Selçuklu ve Osmanlı medeniyetleri kadim Türk-İslam geleneğini en olgun ve gelişmiş haline getirerek müzikle tedaviyi kurumsallaştırmış, hekimlerle müzik arasında kopmaz bir bağ kurmuştur. Mesela Kayseri de dünya tarihinde ilk hemşire olan Gevher Nesibe Sultan ın (Selçuklu Hükümdarlarından II. Kılıçarslan ın kızı) yaptırdığı bir külliye vardır ki burada müzikle tedavi yapılmıştır. Sultan orada bir müddet tedavi görmüş, daha sonra kendisi de bizzat orada görev yapmıştır. Keza Avrupa da akıl sağlığı yerinde olmayan hastalar türlü eziyetler görürken, hatta içlerine şeytan girdi sanılıp öldürülürken, Edirne deki Yıldırım Bayezid Külliyesi, ruhları müzikle teskin ve tedavi ederek tüm dünyaya örnek olmuştur. Osmanlı döneminde tıbbiye bir yandan ilk modern kurumlarımızdan biri olarak çağın gereklerine ilk önce uyum sağlayanlar arasına girmiş, bir yandan da yukarıda bahsettiğimiz geleneği sürdürmüştür. Bu açıdan Türk mûsıkîsi gibi bin yılı aşkın bir geleneğe dayanan, son derece köklü, ama bağnazlığın duvarlarını aşma konusunda da bir o kadar çabanın tıbbiyede filizlenmesi şaşırtıcı olmamalıdır. Tıp mûsıkîden ayrılamaz, müzik ve tıbbın ortak noktası derde derman olmalarıdır. Benim indimde mûsıkî san at olduğu kadar tıp da bir san attır. Hele hele cerrahi tamamıyla san attır. Bedenimizin ve ruhumuzun hastalıklarına müzisyenler ve hekimler birlikte çare ararlar. Müziğin kaynaşması, aynı zamanda bilimle sanatın, akılla aşkın kaynaşmasıdır. Müziğin iyi edici rolüne güvenerek bu konserin de bedenimize ve ruhumuza şifa vermesi temennisiyle Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca

Türk Müziği Konserleri Mûsıkîşinas Hekimler Danışman Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Koordinatör Sinan Sipahi Sunucu Osman Nuri Özpekel Misafir Solist Prof. Dr. Ali Rıza Kural Misafir Genç Solist Aybige Demir Okan Saz Sanatçıları Ud Osman Nuri Özpekel Keman Aziz Şükrü Özoğuz Kemençe Lütfiye Özer Kanun Taner Sayacıoğlu Viyolonsel Volkan Ertem Broşürdeki Dr. Suphi Ezgi ve Rıza Tevfik Bölükbaşı'nın biyografileri TurhanTaşan'ın "Türk Müziği'nde Doktor ve Eczacı Sanatçılar" kitabından yararlanılarak hazırlanmış, programın tashihi Osman Nuri Özpekel tarafından yapılmıştır.

Program Hicaz Medhal Beste: Alâeddin Yavaşca Beste tarihi ve yeri: 23.07.1961, Beşiktaş Hicaz Nakış Beste Usûl: Lenk Fahte Beste: Dr. Suphi Ezgi Baktıkça hüsn ü ânına hayrân olur âşıkların Geldikçe hicrin yâdına nâlan olur âşıkların Âşıkların senin güzelliğine baktıkça hayrân olurlar Ayrılığını hatırladıkça da âşıkların ağlamaya başlar. Hicaz Dîvan Usûl: Düyek Beste: Suphi Ziyâ Özbekkan Güfte: Rızâ Tevfik Bölükbaşı Dün gece ye's ile kendimden geçtim Teselli aradım meyhanelerde Baht-ı dûn elinden bir dolu içtim O neşe kalmamış peymânelerde Her neye dokunsam zahm-ı rikkat var Her ne yana baksam reng-i f irkat var Çalkanır ağlar bir âh-ı hasret var Sularla çağlayan terânelerde Bilmedim kim oldu bu hâle sebep Ağladım ümidim hebâ oldu hep Bendeki sûz-i dil var mıdır acep Tutuşup can veren pervânelerde Dün gece üzüntüyle kendimden geçtim, Teselliyi meyhanelerde aradım. Kötü tâlihimin elinden bir dolu içtim fakat Kadehlerde eski neşe kalmamış. Her neye dokunsam merhamet yarası var, Nereye baksam ayrılık rengi gördüm, Sularla çağlayan nağmelerde Bir ayrılık acısı var. Bu hâle kimin sebep olduğunu bilmiyorum. Ağarım, zîrâ bütün ümidim boşa gitti. Ateşin etrafında dönerek yanan kelebekler de Benim gönlüm kadar yanıyor mudur?

Hicaz Şarkı Usûl: Düyek Beste: Alâeddin Yavaşca Güfte: Selim Aru Beste târihi ve yeri: 11.01.1966, Harbiye Ağlar gezerim sâhili sanki benimlesin Ay da yüzün geceyi öpen sularda sesin Bilmek istemem şimdi nerede nasıl kiminlesin Dünyâ gözümde değil çünkü sen gönlümdesin Hüzzam Şarkı Usûl: Düyek Beste: Sadeddin Kaynak Güfte: Dr. Rahmi Duman Bin hüzün çöktü yine gönlüme akşamla benim Ülfetim var nice yıldan beridir gamla benim Dönerim bekle beni sen deyiver dönme yine Bir ümit sun ne olur kalbime bir damla benim ülfet: Dostluk. Segâh Şarkı Usûl: Müsemmen Beste: Dr. Şükrü Şenozan Güfte: Hasan Âli Yücel Gözlerinden içti gönlüm neş eyi Senden öğrendim gönülden sevmeyi Sildin artık gözlerimden her şeyi Senden öğrendim gönülden sevmeyi Segâh Şarkı Usûl: Devr-i Hindi Beste ve Güfte: Selahattin İçli Beste Tarihi: 1970 Siyah gözde bin keder Pınarlarda inciler Solan dudak âh eder Elem dolu geceler Siyah gözler gülmeli Âşıka sır vermeli Sevmeli âh sevmeli Bûse dolu geceler Aşkı tek bilensin sen Sînede alevsin sen Bilinmez kiminsin sen Şüphe dolu geceler

Kürdîlihicazkâr Şarkı Usûl: Yürük Semâî Beste: Dr. Suphi Ezgi Güfte: Halil Nihat Boztepe Birlikte bir akşam mey nûş edelim gel Cû(y)lar gibi divâne olup cûş edelim gel Bir an gâm-ı ferdâyı ferâmuş edelim gel Cû(y)lar gibi divâne olup cûş edelim gel mey: İçki, nûş: İçmek, cûy: Irmak, cûş: Coşmak, gam-ı ferdâ: Yarının endişesi. Kürdîlihicazkâr Şarkı Usûl: Curcuna Beste: Şerif İçli Güfte: Rıza Tevfik Bölükbaşı Emeller aldatıp avutmuş beni Karanlık geceler uyutmuş beni Sevdiğim çehreler unutmuş beni Bana hiç birinin yokmuş vefâsı Kürdîlihicazkâr Şarkı Usûl: Düyek Beste: Selahattin İçli Güfte: Cansın Erol Beste târihi: 1980 Güneşin battığı yerde Bir dönülmez ufka gittin Beni böyle dertli garip Bitkin bıraktın Gittiğin gün gibi sessiz Seninle doluyum sensiz Yalnız bıraktın Zaman hiç geçmemiş gibi Sensiz yaşanmamış gibi Sana geleceğim Dudağında yarım kalan Hazin Hüzzam şarkılardan Yanmış geleceğim Yaşamaktan başka söyle Aramızda fark mı kaldı Cansın derdin can mı kaldı Duman olup geleceğim

Kürdîlihicazkâr Şarkı Usûl: Düyek Beste: Alâeddin Yavaşca Güfte: Bâki Süha Edipoğlu Beste târihi ve yeri: 30.03.1967, Taksim Başka söz söylemem aşktan yana ben Yaralı bir kuşum battım kana ben Ömrümce baş koydum güzelliğine Azatsız köleyim bil ki sana ben azatsız: Özgürlüğü olmayan. Acem Aşiran Şarkı Usûl: Aksak Beste: Dr. İrfan Doğrusöz Güfte: Hüseyin Sîret Özsever Gördüm seni sevdim güzelim goncâ-i tersin Sevmek mi güzel yoksa sevilmek mi ne dersin Ben ağlıyorum sende mi bitâb-ı kedersin Sevmek mi güzel yoksa sevilmek mi ne dersin goncâ-i ter: Tâze açmış, bitâb-ı keder: Üzüntü ile çökmüş. Mâhur Şarkı Usûl: Nîm Sofyan Beste: Alâeddin Yavaşca Güfte: Orhan Arıtan Beste târihi ve yeri: 01.01.1965 - Şişli Etfal Hastanesi Şimdi bahara erdim gonca gonca gül derdim Uzanıp da alsana sana vermeye geldim Seni görmeye geldim seni sevmeye geldim O renkli yanağından bir kez öpmeye geldim Yan gönlüme yan dedim aşkınla çevrelendim Haydi beni sarsana bak işte dize geldim Uzat gülgûn dudağın aç o cennet kucağın Yak beni öldür beni canım vermeye geldim gülgûn: Gül renkli.

Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca 1675 yılında Yavaşca Süleyman Çelebi nin tanzim ettiği Vakıfnamesi bulunan bir ailenin mensubu olarak 1 Mart 1926 da Kilis te doğan Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca; İstanbul Erkek Lisesi ni birincilikle bitirdikten sonra 1951 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi nden mezun olmuştur. Birçok Kadın-Doğum Mütehassısları yetiştiren ve Tıp alanında 54 bilimsel neşriyatı bulunan Yavaşca Haseki Hastanesi Başhekimliği nden 1990 yılında emekli olup 39 yıl süren hekimlik hayatını noktalamıştır. Meşk sisteminin son temsilcisi olan Alâeddin Yavaşca sekiz yaşındayken başladığı mûsıkî hayatında; Dr. Subhi Ezgi, Zeki Ârif Ataergin, Sadeddin Kaynak, Münir Nurettin Selçuk ve dönemin birçok önemli isimlerinden yararlanmıştır.1950 yılında girdiği İstanbul Radyosu nda solist icracı olup 1967 den bu yana koro yöneticiliği, Türkiye Radyoları ve TRT bünyesinde Danışma, Denetleme ve Repertuar Kurullarında üyelik ve başkanlık dahil önemli görevler almış, Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı nın çeşitli eğitim komisyonlarında üyelik hizmeti vermiştir. Yavaşca Türk mûsıkîsinde devlete bağlı ilk konservatuarın kurucuları arasında yer alıp 1976 dan itibaren Türk Mûsıkîsi Devlet Konservatuarı nın yönetim kurulunda ve öğretim kadrosunda çalışmış ve öğrenciler yetiştirmiştir. Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça icracılığının yanında ikisi Kâr-ı Natık, beşi Takım, biri Ayin-i Şerif olmak üzere değişik formlarda yapmış olduğu 654 bestenin yanında ayrıca dokuz bestekâra ait 21 esere de aranağme yapmıştır. Beş filmin şarkılarını okuyup bir filmin de film şarkısını yapan Yavaşca nın çeşitli kurumlarca çıkartılan CD lerin yanında arşivinde yurt içi-yurtdışı verdiği birçok konserlerden ve radyo icralarından derlenen 300 civarında CD, hakkında yazılan altı kitap ve kendisinin yazdığı Türk Mûsıkîsinde Kompozisyon ve Beste Biçimleri adlı kitabı bulunmaktadır. Alâeddin Yavaşca, İstanbul Radyosunda önerisiyle kurulan ve onun tarafından idare edilen Klasik Türk Mûsıkîsi Erkekler Korosu nda hocaları Dr. Suphi Ezgi ve Sadeddin Kaynak tan aldığı ve kendisinin geliştirdiği klasik mûsıkî repertuarından faydalanmak suretiyle; bugün Sinan Sipahi tarafından 39 CD de toplanan ve 40 nadide farklı makamdan oluşan 47 klasik takımın icrâsını sağlayarak Türk mûsıkîsi arşivine kazandırmıştır. Yavaşca ya beş seçkin üniversitemizce Fahri Doktora Ünvanı verilmiş, 1991 yılında Devlet Sanatçısı olarak ödüllendirilmiştir. Ayrıca çeşitli dallarda aldığı 270 i aşkın ödülün yanısıra Türk mûsıkîsine yaptığı önemli katkılar nedeniyle 2008 yılı müzik dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü ile 2010 yılı sanat dalı T.B.M.M Üstün Hizmet Ödülü de Alâeddin Yavaşca ya verilmiştir İstanbul da kendi isminin verildiği sokakta ömrünü ve anılarını paylaştığı eşi Ayten hanımla hayatını sürdüren Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Haliç Üniversitesi Haliç Üniversitesi nde Öğretim Üyeliği görevinin yanı sıra san atını da icra etmeye devam etmektedir.

Dr. Suphi Ezgi (1869-1962) 1869 da İstanbul Üsküdar da doğdu. 5 Yaşında okula başladı kısa sürede ilahici başı oldu, 1892 yılında Mekteb-i Tıbbıye-i Askeriye-i Şahane yi bitirerek doktor yüzbaşı rütbesiyle diploma alıp Bingazi deki 58. alayın 1. Tabur Tabibliği ne atandı. 21 yıl Bingazi de kaldı. 1.Cihan Savaşı'nda Beykoz Serviburnu Hastanesi başhekimliğini yaptı. Milli mücadele sonunda istifa etti. Hüseyin Sadettin Arel in aracılığı ile İzmir de Hilal-i Ahmer doktorluğuna atandı.1923 yılında kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Müziğe amatör bir hânende ve Kanûni Hacı Arif Bey in öğrencisi olan ve keman çalan babasının haftada bir gün evlerinde yaptığı mûsıkî toplantıları içinde başladı. Tahsin Efendi den keman ve mûsıkî öğrenmeye başladı. Babasının kanun hocası olan Kanûni Arif bey den batı notası öğrendi ve saz eserleri geçti. Babasının dostlarından olan Medeni Aziz Efendi den 15 kadar fasıl meşk etti. Arkadaşı Rauf Yekta dan işaretli Hamparsum notasını öğrendi. Şeyh Hüseyin Fahrettin Dede Efendi den repertuar ney ve nazariyat dersleri aldı.17 yaşına gelince Zekâi Dede nin talebesi oldu. Zekâi Dede den 35 fasıl geçti. Zekâi Dede nin tavsiyesi ile Rifâî tekkesi şeyhi tanbûrî ve neyzen Halim Efendi den önce sîne kemanı sonra üç buçuk yıl tanbur dersi aldı ve 90 kadar da saz eseri geçti. Emekli olduktan sonra İstanbul vâlisi ve belediye başkanı olan Muhittin Üstündağ ın görevlendirmesi üzerine Rauf Yekda Bey, Ali Rıfat Çağatay ve Ahmet Irsoy la İstanbul Konvervatuarı'ndaki Türk mûsıkîsi tetkik ve tasnif heyetinde çalıştı, Rauf Yekda Bey ve Ali Rıfat Çağatay ın ölümü üzerine Ahmet Irsoy ve tanbur talabesi Mesut Cemil le, Ahmet Irsoy un da ölümü üzerine tek başına bu görevi yaptı. Arapça, Farsça ve Fransızca bilen Dr. Suphi Ezgi nin öğrencileri arasında Alâeddin Yavaşca da bulunmaktadır. Türk müziğinde en önemli kaynaklardan birisi olarak kabul edilen 5 ciltlik Ameli ve Nazarî Türk Mûsıkîsi adlı nazariyat kitabı ile 28 i saz eseri 24 ü sözlü olmak üzere 52 eseri bulunan Dr. Suphi Ezgi, Semiha hanımla evliliğinden 2 erkek 2 kız çocuk sahibi olmuştur. Dr. Şükrü Osman Şenozan (1874-1954) Şükrü Şenozan, 1874 yılında İstanbul Süleymaniye de doğdu. İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Midilli adası ile Muğla'da hükümet ve belediye tabipliği yaptı. Bir süre İzmir Memleket Hastanesi'nde çalıştıktan sonra, 17 yıl kadar İzmir Sağlık Müdürlüğü'nde bulundu. Atatürk'ün sevdiği ve onun çevresinde olan bir kimseydi. 5. devre Kastamonu milletvekili olarak Büyük Millet Meclisi'ne girdi. İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinden sonra askeri doktor olarak millî birliklere katıldı. Kurtuluş Savaşı sırasında Sağlık Bakanlığı Hıfz-üs-sıhha müdürü oldu. Çoğu zaman Çankaya Köşkü'ne çağrılır, sohbetlere katılırdı. San'atla ilgili birçok konuların çözümünde katkısı oldu. İlk mûsikî hocası Zekâi Dede Efendi'dir. Onun ölümünden sonra oğlu Ahmed İrsoy'dan makam ve usûl dersleri almıştır. Defter-i Hakanî kâtiplerinden Ali Efendi, Hanende Ali Bey, Müneccimbaşızâde Reşad Bey, Ahırkapılı İbrahim Efendi'den fasıllar geçmiştir. Santo Şikâri ve Rakım Elkutlu dan yararlanmış, Selânikli Udî Ahmed Efendi ile neyzen ve udî Cemal Efendi ile de çalışmıştır. Biraz ney çalmasını bilir ve İzmir Mevlevihânesi'ne devam ederdi. Hüseyin Sadeddin Arel ile Dr. Suphi Ezgi'den de yararlanmıştır. Bestekârlığa 1894 yılında, daha Tıp Fakültesi'nde okurken ilk eseri olan "Gözüm hicrinle kan ağlar" güfteli şarkısını besteleyerek başlamıştır. Mûsikî repertuarımızda, üç marş ile on iki şarkısı bulunmaktadır. Mesleki ve müzik kitaplarının yanında tiyatrodan çeviri olmak üzere toplam 12 kitabı bulunan Şükrü Şenozan ın Samiha hanım ile evliliğinden ikisi kız, biri erkek olmak üzere üç çocuğu olmuştur.

Prof. Dr. Selahattin İçli (1923-2006) 6 Ekim 1923' de İstanbul, Beşiktaş'ta doğdu. 1949 yılında İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitiren İçli, askerliğini Çankırı Piyâde Atış Okulu tabibi olarak yaptıktan sonra 1953 yılına kadar İstanbul'da özel bir hastanede ve bir şirkette çalıştı. Daha sonra Susurluk Belediye Tabibi, Susurluk Şeker Fabrikası Tabîbi ve Borasit Madeni Tabîbi olarak 1961 yılına kadar Balıkesir'de bulundu.1961 yılında tekrar İstanbul'a yerleşerek bir müddet özel sektörde çalıştıktan sonra, 1967 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu İstanbul Hastanesi'nde görev aldı. 1981 yılında bu hastanede Başhekim Yardımcılığı vazîfesinden ayrılarak İstanbul Devlet Türk Mûsikîsi Konservatuarı'nda sanatçı öğretim görevlisi ve başkan yardımcısı oldu. Konservatuar' ın İstanbul Teknik Üniversitesine bağlanması üzerine 1986 yılında Profesör ünvânı alan İçli, Kompozisyon Bölümü Başkanlığına tâyin edildi.1942 yılında büyük hayranlık duyduğu ve babasının da yakın arkadaşı olan, kendisini hem seven, hem de teşvik eden Selahattin Pınar'la tanıştı. Yıllarca hemen her hafta evinde ziyaret ederek O'nun bestekârlık konusundaki bilgi ve görüşlerinden feyz almaya çalıştı. Kuruluşundan itibaren (1943) on yıl kadar İstanbul Üniversitesi Korosu'nda bulundu ve Kanuni Ekrem Karadeniz'in özel derslerine devam etti. Selahattin İçli'nin çeşitli ansiklopedi, gazete ve mecmualarda makale, fıkra, araştırma ve eleştiri türünden 400'ün üzerinde yazısı yayınlanmıştır. Çeşitli yarışmalardan 40 ın üzerinde ödül alan, 164 bestesi bulunan ve 1998 yılında "Devlet Sanatçısı" olan İçli, Pınar hanımla evliliğinden bir erkek çocuk sahibi olmuştur. Rıza Tevfik Bölükbaşı (1869-1949) 7 Ocak 1869 da Edirne ye bağlı Cisri Mustafa Paşa da (Tsaribrod), (Bugünkü Bulgaristan sınırları içerisinde Svilengrad) doğdu. Yahudi, Ermeni mekteplerinde ve Galatasaray Lisesi nde okudu. Tıbbiye son sınıfta iken Fransa, İsviçre ve Mısır a gittikten sonra tıbbıyeden mezun olan Bölükbaşı, Gümrük'te hekimlik, Cemiyet-i Tıbbıye de âzâlık yaptı. 1908 Meşrutiyet inkılâbında şiirleri, tenkitleri ve nutuklarıyla Edebiyât-ı Cedîde erkânı arasına girdi ve ilk açılan Mebusan Meclisine Edirne Mebusu seçildi. Makaleleri Şehrah gazetesinde yayımlandı. Rehber-i İttihad-i Osmanî deki dersleri Felsefe Dersleri olarak neşredildi ve Bilgi mecmuasında felsefi yazıları çıktı. Felsefeye ilgisi, eğitim sistemimizde felsefenin yer alması çabaları, Dârülfünûn'da felsefe hocalığı yapması nedeniyle "Feylesof Rıza Tevfik" olarak anılmıştır. Saz (Âşık) ve tekke şiiri geleneğinden faydalanarak, hece vezni ile duygulu, samimi, koşma, nefes ve divanlar yazmıştır. Getirdiği lirizm ve ahenk, hece vezninin, âşık tarzının dirilip yayılmasına yardımcı olmuş, halk şiiri ile aydınlar arasında bir köprü kurulmuştur. Çocukluğundan beri başına gelenler ve özellikle gurbette geçen yıllarının izleri şiirlerine bezginlik, hüzün ve kötümserlik halinde hissedilir. İçli şiirler yazan Bölükbaşı, didaktik (öğretici) şiiri hiçbir zaman benimsememiştir. Arnavutça, Ermenice, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Latince bilen Bölükbaşı nın Farsça, İngilizce ve Fransızca şiirleri vardır.10 adet basılmış kitabı ve 22 si TRTrepertuarında olan bestelenmiş 46 şiiri bulunmaktadır. Nazlı Hanım ile evliliğinden 1 erkek 3 kız çocuk sahibi olmuştur.

Doç. Dr. Rahmi Duman (1903-1985) 1908 yılında Kayseri nin Efkere köyünde doğan Rahmi Duman 1927 de İstanbul Erkek Lisesini 1933 de İstanbul Tıp Fakültesi ni bitirmiştir. Hekimliğe Bakırköy Akıl Hastanesi nde başlayan Duman, Mazhar Osman nın baş asistanlığını yapmıştır. Paris ve Cenevre de mesleki çalışmalar yapıp Alkol ve Frengi nin İnsan Bünyesindeki Tahribatı Hakkında kitaplarda yayımlanan etüdler yapıp, üniversite kadrosunda çalışan Akliye ve Asabiye Mütehassısı Rahmi Duman ın dört mesleki çalışması yayımlanmıştır. Alâeddin Yavaşca, Fehmi Tokay, İsmail Hakkı Nebiloğlu, Muzaffer İlkar, Mustafa Çağlar, Selahattin Pınar ve Şerif İçli tarafından güfteleri bestelenen Rahmi Duman ın bir kısım şiirleri Manzum Efsâneler ve Can veren Sultan isimli kitaplarda toplanmıştır. TRT Repertuarında 18 eseri bulunan Duman ın üç taş plak, birçok kaset ve cd lerde eserleri okunmuştur. Çok iyi derecede Fransızca bilen, 1960 öncesi bir dönem İstanbul Belediye Başkan Yardımcılığı yapan Rahmi Duman Cemile Hanım ile evliliğinden iki erkek çocuk sahibi olmuştur." İrfan Doğrusöz (1927-2003) Malkara da doğdu. Karagümrük Ortaokulu ve Vefa Lisesi nin ardından 1945 te girdiği İstanbul Tıp Fakültesi nden iç hastalıkları uzmanı olarak 1951 de mezun oldu. Küçük yaşlardan itibaren ilgi duyduğu müzikle ilgili olarak ortaokul ve lise yıllarında amatör faaliyetlerde bulundu. Tıp öğrenimi sırasında Üniversite Korosu, Belediye Konservatuvarı ve İleri Türk Müziği Konservatuvarı na devam ederek Şefik Gürmeriç, Lâika Karabey, Dürri Turan, M. Ekrem Karadeniz, Emin Ongan, Hâfız Yaşar Okur, Münir Nurettin Selçuk gibi hocalardan yararlandı. 1948-1958 arasında İleri Türk Müziği Konservatuvarı nda meşk hocası ve şef olrak görev yaptı. 1953-1954 te İstanbul Belediye Konservatuvarı nda ve 1950-1967 arasında İstanbul Radyosu nda da ses sanatçılığı yaptı. 1967 de ABD ye yerleşerek hekimlik yaptı. 1979 da Türkiye ye dönerek İstanbul Devlet Korosu nda göreve başladı. İlki 1949 da Üniversite Korosu yla Kıbrıs a olmak üzere Almanya, Mısır, Tunus, Cezayir, Kanada gibi ülkelerde birçok konsere katıldı ve konferanslar verdi. 1950 1960 arasında altı taş plak doldurdu. Mızraplı ve yaylı tanbur, ud ve bağlama çalan Doğrusöz birçoğunun şiirini kendi yazarak bestelediği 140 civarında şarkı, saz eseri, çok sesli Türk müziği denemeleri, marşları ve Ayin-i Şerif ve Müzikal Hikâye bestelerinden bazılarını, 1980 de ABD de bir plağa seslendirdi. 1991 de TRT Çoksesli Türk Müziği Yarışması nda üçüncülük; 1997 de Amerikan-Türk Ansamblesi nin kültür ödüllerine lâyık görüldü. Çalışmalarıyla ayrıca çok sayıda mansiyon ve ödüle lâyık görüldü. Çeşitli dergilerde şiirleri ve araştırma yazıları yayınlandı. Devlet Korosu ndan emekli olduğu 1992 den sonra tekrar ABD ye yerleşerek hekimlik görevinin yanı sıra Amerika ve Kanada Türk Müziği Koroları şefliğini sürdürürken vefat etti. Amerika'daki eğitimi sırasında Hülya hanımla yaptığı evlilikten, Bilgehan ve Batuhan adında iki erkek evlâdı olmuştur.

Osman Nuri Özpekel 1957 yılında Erzurum da doğdu. İÜ Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü nden ve İstanbul Belediye Konservatuarı ndan 1979 da mezun oldu. Lise çağlarında kendi kendine öğrendiği udu, fakülte öğrenciliği ve Üniversite Korosu na devamı sırasında ilerletti. Süheylâ Altmışdört, İ. Hakkı Özkan, Muazzam Sepetçioğlu ve Ender Ergün ün öğrencisi oldu. Ayrıca Nevres Bey, Ş. M. Targan ve Y. Bacanos un kayıtlarından yararlanarak geleneksel icra tarzını benimsedi. 1980-1984 arasında Edirne Ticaret Lisesi nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1983 te ud sanatçısı olarak girdiği Devlet Korosu nda hocası Nevzad Atlığ dan yararlandı. 1981-1992 arasında Y. Âsım Arsoy ile repertuvar ve müzik edebiyatı çalıştı. Klasik ve neoklasik ekolü benimseyerek bestelediği 120 kadar Beste, Ağır Semai,Yürük Semâî, Şarkı ve Saz eserinin 80 tanesi ile kendi bularak Nur-Efzâ adını verdiği makamdan bestelediği klasik fasıl TRT repertuvarına alındı. 1994 ten itibaren üç yıl, Amsterdam da Şerif Muhittin Targan, Dede Efendi ve III. Selim resitalleri verdi. 2007 de ABD nin Philedelphia şehrinde ve Princeton Üniversitesi nde verdiği konserlerde Şerif Muhittin Targan ın eserlerini seslendirdi. 1984-2007 arasında İTÜ TMD Konservatuvarı nda ud öğretti. 20. yy bestekârlarının saz eserlerinden derlenmiş bir albümün (1992; Folk Müzik) yanı sıra, Taner Sayacıoğlu ile Reşat Aysu Saz Semaileri (2001; Kalan); Türk Müziği Ustaları-Ud /CD-kitap (2004; Kalan) ile Şerif Muhiddin Targan / Bütün Eserleri (2007; Kalan); T. Sayacıoğlu ve A. Şükrü Özoğuz ile Hasret (2010; TFM Müzik) adlı albümleri yayınlandı. 2012 yılında Adnan Mungan ve Aziz Şükrü Özoğuz ile görevli olarak Kuala Lumpur şehrinde Türk müziğini tanıtıcı konserlere katıldı. 25 yıl boyunca topladığı Osmanlıca nota ve kitaplarla zengin bir arşiv oluşturdu. Kemanımla Sana Bir Ses / Bir Kemani nin Günlüğü adlı hatırat derlemesi (2001; Kaf Müzik) ve Türk Müziği Repertuarına 100 Bilinmeyen Eser (2001; İpekyolu Yay.) adlı kitaplara imza attı. Müziğin yanında edebi çalışmalarını da aralıksız sürdürdü; çeşitli dergilere müzik ve edebiyatla ilgili makale ve araştırma yazıları yazdı. Osmanlı Ansiklopedisi ne (Yeni Türkiye Yay.) Şair ve Bestekâr Padişahlar ; Cumhuriyet Ansiklopedisi ne (Tarih Vakfı Yay.) Cumhuriyet Dönemi Türk Müziği İslam Ansiklopedisi ne, Yesârî Âsım Arsoy başlıklı maddeleri yazdı. 17 Aralık 2016 tarihinde Revnak-nümâ makamında bir mevlevi ayini besteleyen Osman Nuri Özpekel halen, Cumhurbaskanlıgı Klasik Türk Müzigi Korosu nda ud sanatçısı olarak görevine devam etmektedir.

Prof. Dr. Ali Rıza Kural Prof. Dr. Ali Rıza Kural 1951 yılında Samsun'un Bafra ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Samsun'da tamamladı. O yıllarda mandolin ve keman dersleri alarak mûsıkîye başlayan Dr. Ali Rıza Kural, Tıp eğitimine başlamak üzere İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne 1968 yılında girdi. Eş zamanlı olarak aynı yıl merhum Arif Sami Toker den nota ve nazariyat dersleri almaya başladı. Sonrasında Rüştü Eriç yönetimindeki Rumeli Türkleri Derneği Türk Musikisi Korosu ve ardından Süheyla Altmışdört yönetimindeki İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Korosu nda çalışmalara katıldı. Kural, 1969 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Mûsıkîsi bölümüne girdi. Konservatuar da Prof. Dr. Nevzad Atlığ, Süheyla Altmışdört, İsmail Hakkı Özkan, Muazzam Sepetçioğlu ve Naime Batanay gibi hocalardan faydalanıp Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça dan feyz alan Dr. Kural, bugün Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu olarak bilinen eski adıyla Kültür Bakanlığı Klasik Türk Müziği Korosu nun ilk mensuplarından biri oldu. Konservatuar eğitimini 1973 yılında başarıyla tamamlarken, 1974 yılında İstanbul Tıp Fakültesi nden de mezun oldu. Aynı yıl Cerrahpaşa Tıp Fakültesi nde Üroloji ihtisasına başlayan Dr Ali Rıza Kural, ileriki yıllarda aynı kurumda Doçent ve Profesör olarak akademik gelişimini sürdürdü. Prof. Dr. Nevzad Atlığ şefliğindeki Devlet Klasik Türk Musikisi Korosu konserlerine uzun yıllar misafir solist olarak katıldı ve TRT İstanbul Radyosu imtihanlarını kazanarak istisna akdi kadrosu çerçevesinde solo bantlar yaptı. Hayal içinde albümünü 2008 yılında dinleyicilerin beğenisine sundu ve aynı yıl 10 Mart ta TİM Gösteri Merkezi nde albümü tanıtan bir konser verdi. Akademik çalışmalarıyla Üroloji alanında uluslararası başarılara imza atan Prof. Dr Ali Rıza Kural, ülkemizde endoskopik böbrek taşı ameliyatlarını ilk uygulayan hekimlerden biri olurken, Robotik ve modern Laparoskopik Ürolojik Cerrahi yi de yine ülkemizde ilk uygulayan hekim olmuştur. Birçok kongre ve kurslara başkanlık yapan Dr. Kural, son olarak 4-8 Eylül 2012 tarihleri arasında 2600 kişiyle rekor bir katılımla gerçekleştirilen 30. Dünya Endoüroloji kongresi ne (30th World Congress of Endourology) başkanlık yapmıştır. Profesör Dr Ali Rıza Kural Fügen Kural ile evli olup, Çağlar ve Gizem Kural adında iki çocukları vardır.

Sinan Sipahi 1958 Çayeli-Rize doğumlu olan Sinan Sipahi, Türkiye nin önemli şirketlerinden birinde profesyonel yöneticilik yaptıktan sonra uzun süre ticaretle uğraştı. Müzik çalışmalarına Arif Sami Toker le başladı. Nazariyat, usûl, repertuar ve bestekârlık dersleri aldığı Arif Sami Toker in şef yardımcılığını ve asistanlığını üstlendi. Osman Nuri Özpekel (ud, repertuar),erol Sayan (bestekârlık, repertuar ve nazariyat), Bilge Özgen (bestekârlık) gibi önemli isimlerden istifade eden Sipahi, Bilge Özgen in ve mûsıkî ile her konuda faydalandığı Prof. Dr. Selahattin İçli nin arşiv çalışmalarını yürüttü. Bu çerçevede Osman Nuri Özpekel le birlikte Selahattin İçli nin kırk beş eserinin kendi sesinden icra edilmesini sağlayıp bu icraları ses ve görüntü olarak kayıt altına aldı. Her konuda faydalandığı, ekolünü benimsediği ve adeta ruh birliği içinde olduğu Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca ile 16 yıldır devam eden arşiv çalışmalarını Yavaşca nın danışman ve asistanı olarak sürdürmektedir. Esas olarak yazılı, sesli ve görüntülü Türk müziği arşiv çalışmalarına odaklanan Sinan Sipahi bunun yanı sıra birçok kitabın da editörlük ve düzeltmenliğini yapmıştır. Aralarında düzenleme ve tashihini üstlendiği Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca nın Türk Mûsıkîsi nde Beste ve Kompozisyon Biçimleri,Tümay Başer Üçok la beraber yaptığı 50 Yılın Emeği- Bilge Özgen Besteleri ile son olarak editörlüğünü yaptığı Kültür Bakanlığı nın Prestijli Armağan Eserler dizisinden yayınlanan Alâeddin Yavaşca kitabı bunlardan bazılarıdır. Sinan Sipahi bir kısmı çeşitli projeler aracılığıyla piyasaya sürülen; Alâeddin Yavaşca nın yurt içi ve yurtdışında verdiği birçok konserden, gerçekleştirdiği radyo icralarından ve çeşitli özel kayıtlardan oluşan 300 civarında CD ve 250 civarında DVD den oluşan arşiv çalışmaları müzikseverlerle buluşmayı beklemektedir. Bestecilik alanında üçü mansiyon, biri Jüri Özel Ödülü, biri de ikincilik olmak üzere toplam beş ödül alan Sinan Sipahi nin on altısı TRT repertuarında olmak üzere güftelerinin büyük çoğunluğu Özgen Bilgisel e ait yirmi sekiz bestesi bulunmaktadır. Üniversite mezunu olan Sipahi, Alev Sipahi yle evli ve 2 çocuk babasıdır.

Türk Müziği Konserleri Meşk Zincirinde Hocalar ve Talebeleri 24 Kasım 2013, 15:30 Danışman: Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Sanat Yönetmeni: Yard. Doç. Dr. Adnan Çoban Koordinatör: Sinan Sipahi Mustafa Doğan Dikmen