MADENCİ FENERİ YOLUMUZU AYDINLATIYOR

Benzer belgeler
Maden kazası değil, bu bir cinayettir ve sorumlulardan hesap sorulmalıdır

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI ZONGULDAK ŞUBESİ 44. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Genel Merkezi. Facebook sesgm1996 1

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı

21.DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

Soma da 301 maden emekçisinin yaşamını. Bir maden dosyasından yeraltı notları DOSYAMADEN

SANAYİ LOKOMOTİF SEKTÖR OLMAKTAN ÇIKTI

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

KAMU İSTİHDAM RAPORU. Giriş

KAMU İSTİHDAM BÜLTENİ

Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK:

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

DANIŞMA KURULU emo izmir şubesi 30. dönem çalışma raporu 101

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI

Bölüm 18. Demokrasi Mücadelesinde Odamız

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ Oda Raporu

ELEKTRİK BEDELİNDE TRT PAYININ KALDIRILMASI EKONOMİK KRİZİ ÖNLER Mİ?

İşsizliğin Önlenemeyen Yükselişi: Son Beş Yılın Zirvesi

Türkiye de. İş Kazalarıİstatistikleri, Maden erlendirilmesi. H. Can Doğan

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

16. bölüm. demokrasi mücadelesinde şubemiz

1 Yıllı k Zam (%) 23,3 1 26,1 5 13,1 6 40,5 7 Diğer 2 20,941 24,860 24,860 26,458 28,559 7,94 36,3

Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

İSTİHDAM SEFERBERLİĞİ LAFTA KALDI: İSTİHDAM ARTIŞI YAVAŞLADI

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER

DENİZLİ ŞUBE. 28 Şubat 2014 tarihinde ilk yönetim kurulu toplantısında görev dağılımı yapıldı. 20 Mart 2014 te PAYEK, Jeoloi Mühendisliği

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

Mevsimlik Çalışma Arttı, İşsizlik Azaldı: Nisan, Mayıs, Haziran Dönemi

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

18. bölüm. basında bursa il koordinasyon kurulu

KAMUSALLIK YENİDEN ÇALIŞTAYI

İŞSİZLİKTE PATLAMA!: AKP İşsizlikle Mücadelede Başarısız!

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

Maaşlarımıza Ek Artış İstiyoruz!

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM (NKP) ETKİNLİKLERİ


2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

İŞSİZLİK HIZLA ARTARKEN İSTİHDAM ARTIŞI YETERSİZ KALDI

TÜRK İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK HUKUKUNDA GÜVENCELİ ESNEKLİK

KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

İŞSİZLİK GERÇEK, İSTİHDAM SEFERLİĞİ YAPAY!

BELEDİYELERDE İŞTEN ÇIKARTILAN İŞÇİLERİN EKONOMİK-SOSYAL DURUMLARINA İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK!

KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR

basında odamız Eylül 2007 Eylül 2007 Eylül 2007 Eylül 2007 Eylül 2007 Eylül 2007 Eylül 2007 Eylül 2007 Eylül 2007

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ İŞLETMELERİ (KOBİ LER) ODA RAPORU

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

ŞUBE ÇALIŞMALARI. emo izmir şubesi dönem çalışma raporu

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

2.5.ÖRGÜTLENME FAALİYETLERİ

2.9. TMMOB,İKK,ÖKP,AEMÖP VE NKP İLİŞKİLER

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ağustos 2016

İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

7. dönem çalışma raporu SOSYAL ETKİNLİKLER. EMO Kocaeli Şubesi

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Aralık 2017 İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- AĞUSTOS 2018 MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İŞSİZLİK ARTTI, İSTİHDAM DÜŞTÜ

Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM

TÜRKİYE DE İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ RAPORU -Madencilik Sektörüne İlişkin Temel Veriler- DİSK/ SOSYAL-İŞ SENDİKASI

ZONGULDAK TİCARET VE SANAYİ ODASI ZONGULDAK TA RÖDEVANSLI SAHALARIN MEVCUT DURUMU VE İYİLEŞTİRME İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ARALIK 2015

Asgari ücret 1900 net! DİSK ten basın açıklaması

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146

20. ŞUBE ÇALIŞMA RAPOR ÖZETLERİ

Araştırma Notu 11/111

tarafından yazıldı. Çarşamba, 08 Haziran :44 - Son Güncelleme Perşembe, 09 Haziran :24

Bakan Güler, "Türkiye rüzgar enerjisinde AB ülkeleri arasında 1'inci, olacak" dedi

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Türkiye de Özelleştirme: Ekonomik ve Sosyal Etkileri. Dr. Orkun ÖZBEK. Tanım ve Amaçlar

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ MAYIS 2018

100 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU ÖZET DEĞERLENDİRME

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi

ÇALIŞMA DÖNEMİNDE ANKARA İKK ÇALIŞMALARI

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

İŞ GÜVENLİĞİ UYGULAMALARINDAKİ PROBLEMLER ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

TÜRKİYE DE KADIN İŞÇİ GERÇEĞİ: DAHA FAZLA AYRIMCILIK, DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZ İSTİHDAM

İş Yerinde Psikolojik Tacizle Mücadele Paneli. (Mobbing)

Kayıt Dışı İstihdamla İlgili Proje Ödülleri Sahiplerine Verildi

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

HAK-İŞ KONFEDERASYONU

Sendikal mücadele yürüten IBM

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

MÜHENDİSLİK ÖYKÜLERİ

Madenlerde Yaşanan İş Kazaları ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme Selin Arslanhan Araştırmacı

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

GIDALARDA ATIKLARIN AZALTILMASI VE GERİ KAZANIMI

Kadınlar asgari ücreti değerlendiriyor: Söz hakkımız da yok yaşama şansımız da!

Transkript:

Madencinin Büyük Yürüyüşünün 20. Yıldönümünde Mücadele Çağrısı... MADENCİ FENERİ YOLUMUZU AYDINLATIYOR Büyük Madenci Grevi ve Yürüyüşü nün 20. yıldönümünde Büyük Yürüyüşten Günümüze Türkiye Gerçeği başlıklı panel gerçekleştirildi. Panelde konuşan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarına karşı mücadele çağrısında bulundu. Büyük Madenci Grevi ve Yürüyüşü nün 20. yılı nedeniyle 4 Ocak 2011 tarihinde Genel Maden İşçileri Sendikası, Şemsi Denizer Salonu nda Büyük Yürüyüşten Günümüze Türkiye Gerçeği konulu bir panel düzenledi. Genel Maden İşçileri Sendikası Başkanı Ramis Muslu açılış konuşmasında, taş kömürüne ilk kazmanın vurulması ile birlikte maden işçilerinin 160 yıllık mücadelesinin başladığını belirterek, işçilerin mücadelesinin demokrasi mücadelesiyle harmanlandığını kaydetti. Bu mücadelenin en simgesel tarihinin 4 Ocak 1991 olduğunu kaydeden Muslu, şöyle konuştu: 4 Ocak tarihi maden ocaklarımızı, demir çelik sektörümüzü, enerji sektörümüzü ve ülkemiz sanayisini, üretim kültürünü hedef alanlara elektrik mühendisliği, 441. sayı, şubat 2011 71

karşı, maden işçilerinin, Zonguldak ve bölge halkının verdiği büyük mücadele günüdür. 30 Kasım 1990 tarihinde başlayan grevle 35 gün Zonguldak caddelerinde Yanlış yapıyorsunuz diye haykıran ve siyasi iktidarı uyaran maden işçisi ve Zonguldak halkı bu uyarıları dikkate alınmayınca Artık yeter demiş ve Ankara yoluna çıkmıştır. 4 Ocak 1991, haykırışları duymayanlara karşı, yüz bini aşan insanla Ankara ya yürüdüğümüz ve sesimizi dünyaya duyurduğumuz tarihtir. Yeni Dünya Düzeni Sarsılıyor Özellikle 1990 sonrası ülkemizde küreselleşme ve yeni dünya düzeni politikalarının uygulandığını kaydeden Muslu, küreselleşme söylemi ile birlikte vaat edilen ekonomik ve siyasal refahın aksine 2007 yılında küresel krizin patlak verdiğine dikkat çekti. Küresel krizin sadece ülkelerin ekonomilerinde değil, yeni dünya düzeni politikaları için de sarsıcı etki yaptığını vurgulayan Muslu, şu değerlendirmeyi yaptı: Üreten ve ürettiğini küresel ekonominin hedef ülkelerine pazarlayan ülkeler, yeni dünya düzeni adıyla oluşturdukları sistemi ayakta tutabilmek için halen mücadele etmekte, çeşitli önlemler almayı sürdürmektedir. Kendileri üreten ama hedef ülkeleri pazar haline getirerek üretim ekonomisinden uzaklaştıran politikaları dayatan ülkeler, ekonomik krizin tüm dünyaya yayılmasına neden olmuşlardır. Küresel ekonominin ve yarattığı krizin, ülkemizin de aralarında bulunduğu hedef ülkeleri etkilemediğini söylemek mümkün değildir. Özellikle ülkemiz gibi hızla üretim ekonomisinden uzaklaştırılan, kamu kurum ve kuruluşları özelleştirilen, yabancılaştırılan ya da kapatılan ülkeler, bu tür küresel krizlerin gelecek yıllarda da etki alanında bulunacaktır. İş Güvencesi Yok Ediliyor Türkiye de 1980 ve özellikle 1990 sonrası tüm uyarılara rağmen ısrarla yürütülen ekonomik politikaların bugün ekonomik bağımsızlığımızı ortadan kaldıracak düzeye ulaştığını kaydeden Muslu, sözlerini şöyle sürdürdü: Kölelik düzeni anlamına gelen 4-C ve gittikçe yaygınlaşan taşeronlaşma uygulamalarıyla ülkemizde iş güvencesinden yoksun, ucuz ve örgütsüz işgücü yaratma çabaları gösterilmektedir. Bugün gündemde olan Torba Yasa da kiralık işçilik, esnek çalışma gibi emek dünyasını yakından ilgilendiren düzenlemeler bulunmaktadır. Biz üretmek istiyoruz. Ülkemizin taş kömürü ihtiyacının 5 milyon tonluk bölümünü Türkiye Taşkömürü Kurumu nun (TTK) karşılamasını istiyoruz. Doğal zenginlikleri, tarihi birikimi ve deneyimli insanlarıyla Zonguldak ın ve Türkiye nin potansiyeline güvenilmesini istiyoruz. Muslu nun konuşmasının ardından Büyük Ankara Yürüyüşü nü anlatan belgesel film gösterimi yapıldı. Film gösteriminden sonra ise Büyük Yürüyüşten Günümüze Türkiye Gerçeği başlıklı panel düzenlendi. Maden Mühendisleri Odası (Maden MO) Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Kaymakçı nın yönettiği panele, Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, Gazeteci-Yazar Yıldırım Koç ve Zonguldak Karaelmas Üniversitesi nden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yüce konuşmacı olarak katıldı. Paneli yöneten Erdoğan Kaymakçı, sanayi devrimi ile birlikte işçi sınıfı mücadelesinin başladığını kaydederek, Hak, adalet, emek kavramlarını yok sayan ya da tanımayan kapitalist sistemin amacı sürekli kar etmektir. Sürekli kar, sürekli sömürüdür diye konuştu. Sömürünün hak kayıplarına neden olması dolayısıyla zaman zaman direnişlere yol açtığını ifade eden Kaymakçı, 4-8 Ocak Büyük Yürüyüşü, maden işçisinin ve madenle var olmuş bir kentin onurlu başkaldırısıdır. Talepleri için birleşmiş işçi sınıfının neler yapabileceğini göstermesi açısından da önemlidir diye konuştu. Madenci Feneri Yolumuzu Aydınlatıyor EMO Yönetim Kurulu Cengiz Göltaş ise, konuşmasına Büyük Ankara Yürüyüşü nün simgesi olan madenci fenerinin bugün de yolumuzu aydınlatmaya devam ettiğini vurgulayarak başladı. Aradan geçen 20 yılda yaşanan piyasalaştırma ve özelleştirme uygulamalarının işçi sınıfı ve onları temsil eden sendikaların önemli ölçüde güç kaybetmesine yol açtığına dikkat çekti. Göltaş, hizmetlerin ve malların bütünü ile özel ellere teslim edilmesinin, yalnızca bu alanda çalışanları değil, tüm emekçileri olumsuz olarak etkilediğini vurguladı. Özelleştirme İstihdamı Yok Etti Türk Telekom un özelleştirme öncesinde 51 bin 737 kişiyi istihdam ettiğini hatırlatan Göltaş, Eylül 2010 tarihi itibari ile istihdam sayısının 25 bin 700 e düştüğünü kaydetti. İstihdam kaybının 26 bin 37 kişiye ulaştığını belirten Göltaş, şöyle devam etti: Bu 26 bin 37 çalışana ortalama brüt 2 bin TL ücret ödendiği varsayılsa; Türk Telekom un ürettiği hizmetle 72 elektrik mühendisliği, 441. sayı, şubat 2011

sağlanan gelirin yılda yalnızca 624 milyon TL lik bölümü, bu işçilere emekleri karşılığı veriliyor olacaktı. Ortalama 4 kişilik bir aile üzerinden hesaplandığında Türk Telekom un ürettiği gelirin bölüşümü yoluyla 26 bin 37 çalışan, yaklaşık 104 bin kişiyi besleyecekti. Şimdi çalışan sayısını azaltarak alıcı şirket, bir avuç insandan oluşan sermayedarlarına daha fazla kar aktarımı yapmaktadır. Türk Telekom bir kamu tekeli iken, özel tekele dönüşmüştür. Türk Telekom un yeni yönetimi ilk icraat olarak, zam yapmıştır. Özelleştirmeyi destekleyen alternatif telefon işletmecileri bile bugün Türk Telekom ile rekabet edemediklerinden yakındığını ve fiili tekele son kampanyaları düzenlediklerini hatırlatan Göltaş, Kısaca bu örnekteki özelleştirme ve piyasalaştırma macerasının bedelini yalnızca çalışanlar değil, tüm ülke olarak ödemekteyiz. Bu alanda yaratılan piyasadan yalnızca bir avuç sermayedar mutlu kalmıştır diye konuştu. Özelleştirme Ekonomik Yıkım Getiriyor TÜPRAŞ, PETKİM, POAŞ, SEKA, TEKEL, Türk Telekom, TEDAŞ gibi büyük özelleştirmelerin ortak özelliğinin birkaç yıllık karlarına karşılık gelen rakamlara özel sektöre devredilmeleri olduğunu ifade eden Göltaş, enerji sektöründe yaşanan gelişmeleri şöyle aktardı: AKP Hükümeti döneminde elektriğin önemli bir kısmı özel sektör tarafından üretilir olmuştur ve bu oran giderek büyümektedir. Kamunun yeni santral yatırımı yapmaması ve elektrik dağıtımının özel sektöre bırakılmak istenmesi neticesinde konutlarda elektrik fiyatlarına yüzde 72.3 zam yapılmıştır. Bir yandan elektrik DUY denilen karaborsada fahiş fiyatlar ile satılarak, büyük gelirler elde edilirken, bir yandan da bu gelirin yaratılmasını sağlayan çalışanların aldığı pay giderek küçülmektedir. Elektrik üretiminde yeni yatırımların özel sektöre bırakılmasının ardından mevcut kamunun kurduğu ve işlettiği santralların da özelleştirilmesi yapılmaya başlanmıştır. Böylece özel sektörün fahiş fiyatlarını dengelemek için kullanılan kamunun elindeki olanaklar da özelleştirmeler yoluyla alınmak istenmektedir. Geçmiş dönemde elektrik üretim şirketlerinin yaptığı zam baskısı, bu kez elektrik dağıtım şirketleri tarafından yapılmaya başlanmıştır. Özelleşen dağıtım şirketlerinin talepleri doğrultusunda bölgelerin kayıp-kaçak oranları Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından değiştirilerek, yükseltilmiştir. Özel sektör, ihalelerde verilen fiyatları kısa sürede tahsil edecek yöntemlerin peşine düşmüştür. Tüm bu gelişmeler yaşanırken bu şirketlerde çalışanların durumu ise belirsiz bir hal almıştır. Elektrik dağıtım şirketlerinde çalışanlar TEKEL işçileri gibi 4-C kapsamına geçirilme tehlikesi ile karşı karşıyadırlar. Ancak mağduriyetin yalnızca buradaki işçilerle sınırlı olmadığı, tüm yurttaşları ilgilendirdiği de açıktır. Birer kamu hizmeti olarak yürütülen hizmetlerin özel sektöre devri, sanayinin temel girdisini bu hizmetlerin oluşturması nedeni ile genel ekonomi olumsuz olarak etkilenmektedir. İthal Kömürün Saltanatı Enerji alanının özel sektörün tercihlerine bırakılmasının yerli enerji kaynakları aleyhine sonuçlar doğurduğunu belirten Göltaş, panel izleyicileriyle şu bilgileri paylaştı: 2000 yılında ithal kömüre dayalı kurulu güç kapasitesi 145 megavat (MW) iken 2010 yılına gelindiğin- elektrik mühendisliği, 441. sayı, şubat 2011 73

de 2 bin 681 MW a yükselmiştir. İthal kömüre dayalı santrallardaki kapasite 10 yıl içerisinde 18.5 kat artmıştır. Yerli taşkömürüne dayalı kapasiteye bakıldığında ise 2000 yılında 335 MW ın 2010 yılına gelindiğinde hiç artmadığına, yerinde saydığına şahit oluyoruz. Can Güvenliği de Tehdit Altında Özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarının yalnızca istihdam ve ülke ekonomisini olumsuz etkilemediğini bunun yanı sıra iş güvenliği önlemlerinin maliyet artışı olarak görülmesi nedeniyle işçilerin can güvenliğinin de tehdit altında olduğunu kaydeden Göltaş, temel insan hakkı olan örgütlenme özgürlüğünün, işçilere iş güvencesinin yanında uzmanlaşma ve iş güvenliği olanağı da sağladığına dikkat çekti. Taşeron şirketlerin maliyetlerini aşağı çekmek ve proje başına düşen karlılık oranlarını artırmak için sık sık personel değiştirdiğini kaydeden Göltaş, madencilik alanında yaşanan iş güvenliği sorununu şöyle değerlendirdi: AKP Hükümeti, taşeronlaştırma uygulamasının yanında TTK tarafından yapılan taşkömürü üretimini rödövans ihaleleri ile düzenli olarak özel sektöre kaydırmıştır. İlk AKP Hükümeti nin kurulduğu 2002 yılında Türkiye de 2 milyon 319 bin ton taşkömürü üretimi yapılırken, özel sektörün üretimdeki payı yalnızca yüzde 3.2 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran 2005 yılında yüzde 23.4 e fırlamış, ardından da 2006 yılında yüzde 34.3 e yükselmiştir. Özel sektörün payı 2007 yılında yüzde 32.7, 2008 de yüzde 39.6, 2009 da ise yüzde 34.7 olmuştur. Son açıklanan verilere göre 2007 yılında kömür madenciliği alanında iş kazası sayısı 6 bin 293 olup, bu sayı beklenen iş kazasına göre yüzde 1530 daha fazladır. 2008 yılında da bu alanda 5728 iş kazası gerçekleşmiş olup, beklenen iş kazasından yüzde 1396 daha fazla kaza yaşanmıştır. 2007 ve 2008 yıllarında yaşanan iş kazaları, 2009 yılında da aynı hızını korumuş, 2010 yılında da devam etmektedir. Ülkemizde yaşanan maden kazalarının özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamalarının hız kazandığı son yıllarda artış göstermesi tesadüf değildir. Birlikte Mücadele Vurgusu Siyasi iktidarlar ve bu piyasalaştırma uygulamalarında en çok imzası bulunan AKP hükümetlerinin, bu uygulamaları direk mağdur olan kesimleri yalnızlaştırarak, yürütebildiğine dikkat çeken Göltaş, sözlerini şöyle tamamladı: Tekel işçilerine geniş kamuoyu desteği olmasına rağmen ne yazık ki işçi sınıfı ve sendikalar üretimden gelen güçlerini kullanarak verebilecekleri asli destek konusunda isteksiz davranmıştır. Gelinen aşamada Tekel işçilerinin 4-C mücadelesi sönümlenmiştir. Büyük Ankara Yürüyüşü nün ardından en büyük işçi hareketi olarak nitelendirilebilecek, Tekel eylemi bugün bize yeniden bir yol haritası çizmektedir. Hak arama arayışında mutlak birlikteliği sağlayamadığımız, herkesin elini taşın altında bulundurmadan, başarıya ulaşma şansı yoktur. Bugün hep birlikte kaldırmak zorunda olduğumuz o taş her zamankinden daha ağırdır. İnsanca yaşam ve çalışma koşullarının sağlanmadığı ülkelerde ilerleme kaydedilmesi, demokrasinin oturtulması mümkün değildir. Maden İşçisi Önderlik Ediyor Yrd. Doç. Mustafa Yüce ise Genel Maden İşçileri Sendikası nın 1946 yılında henüz sendikalar yasası olmadığı için faaliyetlerine dernek olarak başladığını hatırlatarak, 1963 yılında çalışanlara toplu sözleşme hakkı tanınmasının ardından ilk toplu sözleşmeyi hazırlayan da Genel Maden İşçileri Sendikası olmuştur. Bu hak tanınmadan toplu sözleşmeyle ilgili tüm hazırlıklarını yapmış tek sendikadır diye konuştu. 1980 sonrası uygulanan liberal politikaların, maden işçilerinin çektiği sıkıntılara işsizliği, düşük ücret ve kötü çalışma koşullarının eklenmesine neden olduğunu belirten Yüce, Maden işçilerinin yapısı sessizce oturup, beklemeye uygun değildir. Bu nedenle grev süresince işyerlerinden kent merkezine yürüyüşler gerçekleştirmişler ve tepkilerini ortaya koymuşlardır diye konuştu. Üçüncü Mükellefiyet Dönemini Yaşıyoruz Konuşmasında Zonguldak kömür havzasında yaşanan 1. ve 2. zorunlu iş 74 elektrik mühendisliği, 441. sayı, şubat 2011

mükellefiyeti dönemlerini ve o dönemlerdeki çalışma koşullarını anlatarak başlayan Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, bugün taşeronlaşma ve özelleştirme uygulamaları ile benzer koşulların oluşturulduğuna dikkat çekti. Torun, konuşmasını şöyle sürdürdü: Zonguldak kömür havzasında bölge insanı iki kez zorla ocaklarda çalıştırıldı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yürürlüğe konan 1. mükellefiyet döneminin ardından 1940 lı yıllarda da 2 inci mükellefiyet dönemi yaşandı. Zonguldak ta madencilik dipçik zoruyla yapıldı. Gün doğumuyla başlayan iş, gün batımına kadar sürüyordu. İnsanlık dışı uygulamalar söz konusuydu. 1. mükellefiyet döneminde düşük ücretlerle çalışan işçiler köylerine dönerken bu paralarını da eşkıyaya kaptırırdı. Mekke deki kandillerin yağının parası bile havzadaki işçilerin ücretlerinden kesinti yapılarak karşılanıyordu. 2. mükellefiyet dönemi ise 1940 tan itibaren uygulandı. Dipçik zoruyla insanlar madenlere sokuldu. Ocaktan kaçan işçilerin aileleri rehin alındı. Bu dönem 7-8 yıl sürdü. Bugün de insanların açlık ve yoksullukla maden ocaklarında çalışmaya mecbur bırakıldıkları 3. mükellefiyet dönemi yaşanıyor. Örgütsüz, iş güvencesinden yoksun, iş güvenliği önlemleri alınmadan denetimsiz çalışılan, artan kazalarda ölümlerin yaşandığı, insanların açlık ve tokluk arasında seçim yapmak zorunda bırakıldığı bir mükellefiyet dönemi yaşıyoruz TTK İş Yapamaz Duruma Düştü Zonguldak, Bursa ve Balıkesir de maden kazaları yaşandığını hatırlatan Torun, kayıtlara geçmeyen ölümlü kazalarında bulunduğunu kaydetti. 2009 da madenlerdeki ölümlü kaza sayısının 98 olduğunu belirten Torun, Odamızın kayıtlarına göre 2010 da madenlerde 110 ölümlü kaza meydana geldi. Böyle bir süreç yaşıyoruz diye konuştu. TTK Karadon Müessesesi nde taşeron şirketin çalıştığı ocakta, 17 Mayıs 2010 tarihinde meydana gelen grizu patlamasında hayatını kaybeden 30 işçiden 2 sinin cenazesine halen ulaşılamadığını kaydeden Torun, Cenazesini bile yer altından çıkarma işini taşerona veren TTK ile karşı karşıyayız. Cenazelerin çıkarılma işinin Çinli bir firmaya uluslararası bir ihaleyle verilmesi yöneticilerin ayıbıdır, bizim için de işkencedir, zuldür. TTK, 1992 deki Kozlu faciasında 6 milyon metreküp suyu basan ve ardından boşaltan bir kurumdu. Ama ne yazık ki son kazada 10 bin metreküp suyu boşaltıp, cenazeleri alamayacak hale getirildi dedi. 700 Binden 210 Bine Gerileme Büyük Ankara Yürüyüşü nün yapıldığı dönemdeki gelişmeleri aktaran Gazeteci-Yazar Yıldırım Koç, şöyle konuştu: 1980 ve özellikle 1983 sonrasında yaygın bir mutlak yoksullaşma vardı. 1990 yılına gelinceye kadar bir kaç grev dışında ciddi bir kitlesel tepki yoktu. Mutlak yoksulluğun eyleme dönüşmesini sağlayan değişiklik hükümetin zayıflığının, hakim sınıflarda bir çatlağın algılanmasıdır. O dönemde iktidarda olan ANAP ın genel seçimlerde yüzde 37 oy almasına rağmen 1989 yılı yerel seçimlerinde oy oranı yüzde 21 e düşmüştür. Bu tablo iktidarın yeterince güçlü olmadığı izlenimini doğurdu ve bahar eylemleri patladı. 4-8 Ocak 1991 yürüyüşü bahar eylemleriyle başlayan eylemlerin zirvesidir. 1991 sonrasında sendikalı işçi sayısının hızla gerilediğine işaret eden Koç, 20 yıllık dönemi şöyle özetledi: 1980 den 1990 a kadar sendikalı işçi sayısında ciddi bir düşme yoktur. Ancak 1991 den itibaren sendikalı işçi sayısı sistemli bir şekilde azaltılmıştır. Üç temel politika uygulandı. Birincisi özelleştirmeler başladı. Bu özelleştirmeler iç ihtiyaçtan çok emperyalizmin dayattığı politikalarla hayata geçti. İkincisi hizmet alımı ve taşeronlaşma yaygınlaştırıldı. Bunun amacı da işgücü maliyetini düşürmektir. Üçüncüsü re sen emeklilik yürürlüğe konmuştur. Kamuda bu üç politikayla işçi sayısı sistemli bir biçimde azaltıldı. 1995 de Türk-İş, 700 bin işçi adına toplu sözleşme görüşmeleri yapardı. 2009 yılında 251 bin işçi adına görüşme yapıldı. Bu yıl ise 210 bin işçiye kadar indi. < elektrik mühendisliği, 441. sayı, şubat 2011 75