TAAHHÜDÜ İHLAL SUÇU Av. Nur Işın KÖROĞLU ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA 09.05.2017 isin@eryigithukuk.com
Çeşitli nedenlerle borçlarını ödeyemeyen birçok insan, icra takipleri ile karşı karşıya kalmaktadır. Alacaklılar, başlatmış oldukları icra takiplerinin sonucunda, söz konusu borçları tahsil etmek amacıyla haciz işlemi yapmakta, hakkında geçerli ve kesinleşen bir icra takibi bulunan borçlularda hacizden kurtulmak ve borcunu erteleyerek taksitler halinde ödemek için icra dosyasına taahhüt vermekte yani taahhüt sözleşmesi imzalamaktadırlar. İcra dosyasına taahhütte bulunulmasını isteyen alacaklılar ve taahhütte bulunacak borçluların dikkat etmesi gereken önemli hususlar bulunmaktadır. Aksi halde bu taahhüt hukuki geçerliliğini kaybeder. Taahhüt Sözleşmesi Nedir? Alacaklı ve borçlunun icra müdürü nezdinde borçlunun borcunu düzenli taksitlerle ödeme sözünü yazılı olarak verdiği edime taahhüt sözleşmesi denmektedir. Taahhüt işlemi kısaca, borçlunun borcunu taksitlendirmesidir. Borçlu, ya haciz sırasında ve haciz mahallinde ya da icra dairesinde taahhütte bulunabilir. Borçlu, bu taahhütten sonra birinci taksiti öderse icra muamelesi durur. Her taksitin borcun dörtte biri miktarından aşağı olmaması ve taksit süresinin üç aydan fazla olmaması ve bu taksitlerin aylık taksitler halinde ödenmesi gerekmektedir. Sözleşmenin devamı süresince süreler işlemez ve tüm süreler durur. Taahhüdü İhlal Nedir Ve Sonuçları Nelerdir? Borçlu, taahhütte bulunduktan sonra taksitleri ödeyemez ise ödeme şartını yerine getirememiş olur, yani taahhüdü ihlal etmiş olur. Bu durumda alacaklının yapacağı şey taahhüdü ihlal davası açmaktır. Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde uygulanacak ceza; 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu nun 340. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; İİK madde 340 1 : 111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez. şeklinde hüküm kurulmuştur. 1 (İcra İflas Kanunu [İİK], 1932: madde 340)
Yukarıdaki maddeden de açıkça anlaşıldığı üzere, usulüne uygun taahhüt sözleşmesi imzalayan borçlu, bu taahhüdünü yerine getirmediği takdirde hapis cezası ile karşı karşıya kalmaktadır. Borçlu, taahhüdünü yerine getirerek borcunun tamamını veya o tarihe kadar ödemediği taksitli borcunu ödediği zaman tahliyesine karar verilir ve taahhüt kaldığı yerden devam eder. Taahhüdü ihlalin oluşması halinde dava açılacak yetkili ve görevli mahkeme icra takibinin yapıldığı yerdeki İcra Ceza Mahkemesidir. Taahhüdü ihlal suçu ile ilgili olarak zamanaşımı süresi ise aynı kanunun 347. maddesinde düzenlenmiştir. İİK madde 347 2 : Bu bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl geçmekle düşer. şeklinde hüküm kurulmuştur. Taahhüt Sözleşmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir? İcra borcu için taahhüt sözleşmesinde özellikle dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bunlar; i-borçlu hakkında geçerli ve kesinleşen bir icra takibi bulunmalıdır. ii-borçluyla alacaklının veya vekili veya yasal temsilcisinin ödeme konusunda icra müdürü huzurunda mutabakata varmaları gereklidir. iii-borç para borcuna ilişkin olmalıdır. iv-ödeme taahhüdünde borçlu tarafından ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak açıkça gösterilmesi ve tarafların bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunmaları gerekir. Her ne kadar takip talebinde borç miktarı belirtilmekteyse de bu yeterli olmayıp taahhütte bulunulduğu esnada, işleyen ve işleyecek faiz, vekalet ücreti, icra harç ve giderleri belirlenmeli ve böylece borçlunun taahhüdüne esas olan miktar saptanmalıdır. v-borcun ödenmesine ilişkin taksitler ile taksit miktarı, taksit süreleri, tüm borcu karşılayacak, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde olmalı ve herhangi bir kayıt ve şarta bağlanmamalıdır. vi-taahhüt alacaklı veya vekilinin yokluğunda yapılmış ise bir muhtırayla adı geçenlere bildirilmelidir. vii-borçlunun taahhüdüne ilişkin zaptın İcra İflas Kanunu nun 8. maddesi 3 uyarınca icra müdürü veya katibi tarafından tutanağa geçirilip, 2 (İcra İflas Kanunu [İİK], 1932: madde 347) 3 (İcra İflas Kanunu [İİK], 1932: madde 8): İcra ve iflâs daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vâki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra müdürü veya yardımcısı veya kâtibi tarafından imzalanır.
ilgilisi (alacaklı veya vekili, temsilcisi ve borçlu veya borçlu vekili) ve icra müdür veya memuru tarafından imzalanması şarttır. Bu imzalar hukuken geçerlilik şartıdır. viii-yalnızca ödeme emrindeki miktar gösterilmek suretiyle yapılan taahhüt hukuki olarak geçerli değildir. ix-taahhütte bulunan kişinin, icra dosyasındaki borçlu olması gerekmektedir. Konu hakkında örnek Yargıtay Kararı ise aşağıda yer almaktadır. T.C. Yargıtay 16. Hukuk Dairesi nin 2010/29 Esas, 2010/1601 Karar ve 1.3.2010 Tarihli Kararı: Özet: Borçlu şirket hakkında gerçekleştirilen haciz sırasında üçüncü kişi durumunda bulunan sanığın borca icra kefili olduğu ve borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, belirttiği tarihte ödeme yapmaması sebebiyle de şikayetçi vekili sanık hakkında ödeme şartını ihlal fiilinden dolayı şikayette bulunmuştur. Borcu ödeme taahhüdünde bulunan sanık hakkında icra takibi başlatılmadığı gibi ödeme emri de tebliğ edilmemiştir. Henüz borçlu sıfatını taşımamaktadır. Borçlu olmayan kişilerin ödeme şartını ihlal eyleminden cezalandırılmaları mümkün değildir. Dava: Ödeme şartını ihlal eyleminden borçlu R.G. hakkında yapılan yargılama sonucunda, atılı suçun unsurları oluşmadığından bahisle beraatine dair Şişli 3. İcra Mahkemesi'nin 25.6.2009 tarihli ve 2009/172 esas. 2009/209 Sayılı kararına karşı müşteki vekilinin itirazının kabulüyle Şişli 3. İcra Mahkemesi'nin anılan kararının kaldırılmasına, borçlunun 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 28.7.2009 tarihli ve 2009/758 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Tebliğname ile; borçlu şirketin adresinde yapılan haciz sırasında, şahsi olarak icra kefili olan sanığın yaptığı ödeme taahhüdünü yerine getirmediğinden bahisle vaki şikayet üzerine usul ve yasaya uygun olarak verilen Şişli 3. İcra Ceza Mahkemesi'nin anılan beraat kararına karşı yapılan itirazın, icra kefili olan sanığa ayrıca icra emri çıkartılmaması sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemekle anılan kararın 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 11.12.2009 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.04-105->34-8069- 2009/14101/69658 Sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C. Başsavcılığının K.Y.B. 2009/289747 Sayılı tebliğnamesiyle talep edilmiş olmakla gereği görüşüldü: İcra ve iflas dairelerince verilen kararlar gerekçeli olarak tutanaklara yazılır. İlgililer bu tutanakları görebilir ve bunların örneğini alabilir. İcra ve İflâs dairelerinin tutanakları, hilâfı sabit oluncaya kadar muteberdir.
Karar: "Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza" başlıklı 5358 Sayılı Kanunun 11. maddesi ile değişik İ.İ.K.nun 340. maddesi birinci cümlesi "111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir." hükmünü içermektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı cezalandırabilmek için öncelikle ihlalde bulunanın borçlu olması gerekmektedir. Oysa ki somut olayda borçlu G... Ltd. Şti. hakkında yapılan takip sırasında gerçekleştirilen haciz işlemi sırasında üçüncü kişi durumunda bulunan R.G.'nin borca icra kefili olduğu ve borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, belirttiği tarihte ödeme yapmaması sebebiyle de şikayetçi vekilinin sanık hakkında ödeme şartını ihlal fiilinden dolayı şikayette bulunduğu anlaşılmaktadır. Görüleceği üzere borcu ödeme taahhüdünde bulunan sanık hakkında icra takibi başlatılmadığı gibi ödeme emri de tebliğ edilmemiştir. Bu sebeple henüz borçlu sıfatını taşımamaktadır. Borçlu olmayan kişilerin ödeme şartını ihlal eyleminden cezalandırılmaları mümkün olmadığından itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan sebeplerle Yargıtay C. Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 28.7.2009 tarih, 2009/758 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, Bozma kararı üzerine 5271 Sayılı C.M.K.nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden; Sonuç: Borçlu R.G.'nin ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 1.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi. Sonuç olarak; taahhüt sözleşmesi hazırlanırken hem alacaklının hem de borçlunun dikkat etmesi gereken noktalar vardır. Yukarıda anlatılan hususlar eksiksiz olarak yerine getirildiğinde, hem alacaklılar hem de borçlular mağduriyet yaşamayacaklardır. Aksi halde, alacaklı alacağına kavuşamayacağı gibi borçlu da hapis cezası ile karşı karşıya kalabilecektir. KAYNAKÇA Kürtül, Mehmet. İcra Ve İflas Suçları. Ankara: Adalet Yayınevi, 2014. İcra İflas Kanunu (1932), T.C. Resmi Gazete, 2128, 19.06.1932. Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, www.kazanci.com