SONU GELMEYEN CÜMLELERE Hadi benim iç dünyama gidelim biraz. Bir sigara yakarak başlayalım mı? Sonra Ahmet Kaya nın bir şarkısını Deniz Tekin in sesinden dinleyerek devam edelim mi? Yan yana geçen geceler unutulur gider mi? Acılar birden biter mi? Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya, bu hep böyle böyle gider mi? Menekşelerin kokusuz olduğunu yeni öğrenmişken anlayamadığım şeyler vardı. Bir insan, bu kadar acı çekerken nasıl bu kadar çaresiz bir şekilde aramaya devam eder derdim hep. Bu kadar deli gibi acı çekerken nasıl bir insan Kendine iyi bak, beni düşünme Su akar yatağını bulur Diyebilirdi ki. Bu kadar çaresizken bu kadar çaresizce aramaya devam ederken sesi titreye titreye içinden bir değil birkaç can alıyorlarken nasıl kendine iyi bak diye yalvarırcasına söyleyebilirdi ki? Bu çaresizliği anlatmak istiyorum size. İçinizden canınızı alırlarken, deyim yerindeyse köpek gibi acı çekerken geriye kalmış tek bir isteğiniz varsa bunu, onun kendine iyi bakması için hiç şüphesiz kullanacağınızı bilmek Paket paket sigaraların, yorgunluktan bayılmak üzereyken kapanan gözlerinizin sebep olduğu yarım saat uykulu geçen gecelerin, hiçbir şey almayan midenizle savaştığınız anların, yataktan diğer tarafa dönebilecek kadar bile gücü bulamayıp yastığa kafanızı gömüp çığlıklar atarak hıçkıra hıçkıra ağladınız saatlerin hissettirdikleri tarif edilemeyecek kadar zordu. Ağlayarak uyandığınız her uykunun bu çaresiz durumun sadece bir başlangıcı olduğunu bilmek... Nasıl dayanır ki bir insan buna? Nasıl içinde en ufak bir şüphe olmadan Ben bunların çok daha fazlasını yaşayayım ama o kendine iyi baksın, güzel uyusun. diyebilir ki? BİR İNSAN BİR İNSANI NASIL BU KADAR SEVEBİLİR Kİ? Ahmet Kaya bu kadar acı çekerken nasıl yaşayabildi ki? Ezel dizisini bilir misiniz? Oradaki en sevdiğim karakter Kerpeten Ali, olmuştur. Kısaca anlatmam gerekirse, Kerpeten Ali kardeşim dediği insana elinde bir sebebi olmadan büyük bir ihanette bulunmuştur. Fakat diziyi izledikçe ona kızamazsınız. Diziye yapılan yorumları gördüğünüzde kimsenin ona kızmadığını görürsünüz. Neden mi? Öyle köpek gibi pişmandır ki. Hayatını öyle bir
bırakmıştır ki. Eskiden kardeşim dediği insan için canını verebilecek biridir bu karakterimiz. Sonrasında mı? O insan için canını vermekten öteye geçebilecek kadar çok sever. Çünkü pişmanlık böyle bir şeydir. Tahmin ettiğinizden de çok sevdiğiniz insanı kaybettiğinizi hissettiğinizde o bilmeden sadece onun başına bir şey gelmesin diye uğraşırsınız. Öyle uğraşırsınız ki, canınızı vermek değildir mesele. Mesele olmayan canlarınızı bile o insan için harcayabilecek kadar sevdiğinizi fark etmektir. Köpek gibi acı çekmektir. Yanında, arkasında, sağında, solunda olabildiğiniz bir insanın o bilmeden sadece arkasında olabilmek için olmayan canınızı bile vermek için yalvaracak hale gelmektir, mesele. Bilmem kaçıncı sigaramızı söndüren gözyaşlarımıza inat bir sigara daha yakalım hadi. Neden mi arkasında olmak ister bir insanın bu Kerpeten Ali? Çünkü o, sırtından vurmuştur o insanı. Bir daha kimsenin böyle bir şey yapmasına hiçbir koşulda izin vermez, veremez. Onu bir kere sırtından vurmasınlar, ben arkasında olayım bana yüzlerce kez vursunlar der çünkü. En güçlü duygu buymuş dersiniz sonra. En güçlü duygu nefret falan değilmiş. En güçlü duygu pişmanlıkmış aslında dersiniz. https://www.youtube.com/watch?v=pbun1zxsfd4 https://www.youtube.com/watch?v=r5uy4yz1i28 Bu videolardaki pişmanlık koca bir adamın çektiği acıyla dışa vurur aslında. Güçlü, büyük, çok sağlam duran bir adamın acı çekmesiyle benimkini karşılaştırsanıza bir de? Gitmeyi düşünüyorsunuz önce. Gideyim ben, en iyisi bu, diyorsunuz. İnsanlar gidemezsin derken, kulaklarınız duyuyor gibi bu cümleyi sadece. Tek bir şey çınlıyor kulaklarınızda ve derinlerinize inerek içinizdeki her şeyi parçalamaya devam eden tek bir şey kalıyor sizde Güle güle. İçimdeki boşluğu nasıl anlatayım ki size? Öyle büyüyen bir boşluk ki, acıtıyor. Tanıdıklarınız sizi arıyor. Bütün yaz başımın etini yediğin şey olmuş, neredesin diye sorarken titremeye başlıyorsunuz önce. Her kelime bir bir kanatıyor sizi. Neredesin kelimesini
duyduğunuzdaysa bitiyor işiniz. Uzun bir süre sesiniz çıkmıyor. Bağırıyorsunuz, çığlık atıyorsunuz o an. Fakat çıkan tek şey titremeli bir sesle yokum ben olabiliyor. Güçlü değilim bunlar için diyorsunuz. Ben güçlü değilim, bu kadarı çok be bana diyorsunuz. Ahmet Kaya şarkıları daha çok yakıyor içinizi. Siyah beyaz varken önce bütün beyazın siyaha dönüştüğünü görüyorsunuz. Siyah kalıyorsunuz artık. Gündüzleri de olmuyor sizin için, geceleri bitmiyor. Gündüzleri hiç olmuyor. Ahmet Kaya eşlik ederken yakıyorsunuz on dördüncü sigaranızı. O söylüyor siz de duyulmayan çığlıklarla eşlik ediyorsunuz Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor. Olmasaydı, olmasaydı sonumuz böyle. Gözüm yaşarıyor, yüreğim kanıyor, Olmasaydı sonumuz böyle. Yüreğim kanıyor, yüreğim kanıyor. Bitmeseydi, bitmeseydi bizim öykümüz böyle. Göğsüm daralıyor, yüreğim kanıyor. Olmasaydı sonumuz böyle. Her şarkıda kendinizi buluyorsunuz. Her söz içinizi daraltıyor, gökyüzü değil galaksiler doluyor ciğerlerinize. Ali Atay Gitme, kaybedince daha çok seveceksin Biliyorum hiçbir anlamı yok Yokluğunda, YOKLUĞUNDA
Diye bağırırken içiniz kaçıncı milyon kez daralacak yine. Bitmeyecek, geçmeyecek. İki gün sonra insanların unutursun, iki hafta sonra unutacaktın, dediği şeylerden değil bu diyeceksiniz. Ailenizden birini kaybetmişsiniz gibi bir şeyi iki hafta sonra unutamazsınız. İki sene sonra unutamazsınız. İki düzine, iki deste sene sonra unutmayacaksınız. Kalbinizde bir yer kemirecek sizi. Anılarınız kemirecek sizi. Hayalleriniz kemirecek sizi. Her kemirdiğinde pişmanlık nedir bir kez daha göreceksiniz. Hatırlayacaksınız ya da anımsayacaksınız demiyorum. Çünkü hiç unutmayacaksınız. O gemi gelecek mi bir gün diyeceksiniz. O gemi önünüzden geçecek siz bir kez daha biteceksiniz. Bütün boşluğu sigara dumanıyla doldurmayı seçeceksiniz ciğerleriniz almayacak. Her almadığında ciğerlerinize de söveceksiniz. Her seferinde hatırlayacaksınız. Sahile gittiğinizde kumlara kazımak istediğiniz iki şey gelecek aklınıza. Birini kalp içine alacaksınız, tıpkı içinizdeki kalpte durduğu gibi kumlara göstermek isteyeceksiniz. Diğerinin sevgisiyse zaten en çok, kalp içine aldığınızdan gelecek. Nasıl anlatılır ki? Hangi metafor yeter bu acıyı anlatmaya. Aldığın her nefeste acıyan ciğerini nasıl anlatabilirsin ki? Gece ayazında ısınmak için beklediğin güneşin hiç doğmadığını nasıl anlatırsın ki? Hani diyorlar ya ama benim ciğer komple gitti. O ciğerin komple gidiş aşamaları hangi kelimeyle anlatılır ki? İsmail Abi, sanki buram çok acıyor gibi oldu. Şey, bu acı geçiyor mu dediğinde ona denilen güçlü olman için gerekiyor cevabına AMA BEN GÜÇLÜ OLMAK İSTEMİYORUM Kİ dediği an o ağlarken onunla ağlayabilmek nasıl anlatılır ki? Bir insan pişmanlığı en iyi kime nasıl anlatır ki? Yaptığın bir hatanın pişmanlığını, karşındaki insana nasıl anlatabilirsin ki? Acısını, içini kemirişini, hiç bitmeyişini, hiç azalamayıp her an artışını? Cümlelerin sonunu nasıl getirebilirsin ki? Size söylemese de o insandan tek bir şey istersiniz sadece tek bir şey. Klasik bir Türkçe yazısının çok üstüne çıktım, çok yazdım. Yazmaya da devam edeceğim fakat bu Word sayfası için sanırım bu kadar bile diyemiyorum. Cümlelerin sonunu getiremiyorum. Sadece diyorum ki, sonu gelmeyen cümlelere. https://www.youtube.com/watch?v=0hqckkqmdlw
Kaynakça: http://www.canim.net/sarki/-2878-kendine-iyi-bak.html https://www.sarkisozleri.bbs.tr/sarki/2443/olmasaydi-sonumuz-boyle http://sarkisozu.akor.net/leyla-the-band/yoklugunda.html