Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Eylül 2014 September 2014 Yıl 7, Sayı XIX, ss. 837-841. Year 7, Issue XIX, pp. 837-841. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/joh614 OSMANLI DEVLETİ NİN SON YILLARINDA DIŞ POLİTİKA MESELELERİ IV: MUHAMMERE Rumbeyoğlu Fahreddîn / Mehmed Nâbî Aktaran: Ünal TAŞKIN Muhammere İran ın Arabistan eyaletinde, Şattü l-arab ile Karun Nehri ni birleştiren Hafar Kanalı üzerinde ve Basra nın 38 km güneydoğusundadır. Aşağıda verilen beyannameye göre Havza havalisinde Halic-i Fars a kadar inen Şattü l-arab ın sol sahilini teşkil etmekte ve İran ın güneybatı kısmını dolaşarak Şattü l-arab a dökülen Karun Nehri tarafından sulandığından zengin mezralara sahip bulunmaktadır. Hurma, gaz ve pirinç gibi ihraç ürünleri olan önemli bir yerdir. Şehirde posta ve telgraf idareleri vardır. İngilizler 1889 tarihinde Karun Nehri ni, zengin petrol madenlerine sahip olan Nasıriye (Nassirié) ve Ahvaz a (Ahuaz) kadar gemi dolaşımına uygun bir hale getirdiklerinden Muhammere büyük bir önem kazanmıştır. Bu zamanda vergi gelirleri 1.500 lira olup valiye tahsis edilmişti. Sonradan bu gelirler dikkate değer bir şekilde artarak 1902 senesinde Belçikalıların idaresi altında bulunan daireye 8.000 lira vermiştir. Muhammere nin ihracatı ve ithalatı tahminen yıllık 300.000 lira olup vergi geliri olarak 18.000 lira ödemektedir. Erzurum muahedenamesinin ikinci maddesine göre 1847 senesinden itibaren İran arazisinden kabul edilmiştir. O vakte kadar zaman zaman Osmanlı ve İran hükümetleri tarafından iddia ve işgal edilirdi. Arap ırkına mensup olan Muhammere şeyhi duruma göre iki hükümetten birine yardım ederdi. O zamandan beri şehir ile çevresindeki yerlerin hâkimi Şii mezhebinden bir kabile olan K ab (Chaab Araq) şeyhidir. Muhammere Meselesi, İstanbul, Matbaa-i Amire, 1334. Doç. Dr., Adıyaman Üniversitesi Tarih Bölümü.
Ünal Taşkın 1857 tarihinde İngiltere ile İran arasında meydana gelen savaşta Muhammere İngilizler tarafından işgal edilmiştir. O tarihten beri İngilizler Muhammere yi himayeleri altına aldıklarından ticareti ile nüfusu artmış ve İran hükümetinden çok Hindistan idaresine bağlı kalmıştır. Muhammere uzun zamandan beri Şeyh Haz al ın sülalesi tarafından idare edilmektedir. Bunlar ise-kuveyt şeyhleri gibi- merkez hükümete karşı daima isyanı alışkanlık etmişlerdir. İran şahı tarafından Serdar-ı Erfa unvanı verilen Şeyh Haz al, idareyi ele aldığı günden beri İngiliz himayesini bariz bir şekilde kabul etmiş ve Muhammere büsbütün bir İngiliz müstemlekesi halini almıştır. Hatta bu sebepten Devlet-i Aliye ile güney İran ın Muhammere kısmına bağlı olan sınırları belirleyen anlaşmayı, son olarak Londra da Hakkı Paşa hazretleriyle Sir Edward Grey imzalamışlardır. Muhammere nin halkı Caferiye mezhebine bağlı ve çoğunlukla göçebe halde kalmış Araplardan oluşmaktadır. Geçimlerini çiftçilik ve çobanlıktan sağlarlar. Hanları Haz al, 45-50 yaşlarında oldukça zengin ve zeki bir adam olup idaresi Avrupa nın XIV. yüzyıldaki derebeyliğiyle XX. yüzyıldaki meşrutiyetini birleştirmiş gibidir. İran ın güneydoğu kısmında son derece nüfuz sahibidir. Hatta Muhammere nin karşısında Kûvetü z-zeyn adlı yerde bir kasır yaptırmış olan Kuveyt şeyhi Mübarek es-sabah ile çoğu zaman görüşmektedir. Haz al, Ziber den Kûvetü z- Zeyn e kadar devam eden merhum Zehirzade Ahmed Paşa nın hurmalıklarını satın almış, Muhammere den Fav a kadar uzanan ucu bucağı olmayan hurmalıklarına katmıştır. Basra vilayetindeki nüfuzunu bu sayede pek manidar bir şekilde arttırmak niyetinde olduğu söylenmektedir. Bu girişime karşı Hükümet-i Seniyye nin yapacağı tek şey, Muhammere şehrinin karşısında olan birleşmesi Ummü r-rasas ve diğer kısmı Ummü l-hasasif olarak adlandırılan uzun şekilli adanın öteden beri akıntıların getirdiği kumların birikintisinden derinliğini kaybetmiş olan sağ yanındaki yani Osmanlı sahilindeki nehir yatağını tarayarak Şatt ın yukarısından beri devam eden ve adanın ucundan birdenbire sola dönerek Muhammere nin sahilinden geçen akıntıyı adanın sağ tarafına almaktır. Böylece Muhammere Limanı nın derinliği ortadan kalkacağından, şehre uğramakta olan büyük tonilatodaki vapur ve gemiler adanın Osmanlı sahili tarafından gitmek zorunda kalacak ve Muhammere ye uğrayamayacaklardır. Bu sayede Haz al ın idaresi ticari ve siyasi önemini kaybetmiş olur. Yukarıda arz edildiği gibi Muhammere nin sınırları İngiltere hükümetiyle sürdürülen görüşmeler sonucu Hakkı Paşa hazretleriyle Sir Edward [838]
Osmanlı Devleti nin Son Yıllarında Dış Politika Meseleleri IV: Muhammere Grey tarafından imzalanan ve aşağıda tercümesi verilen 29 Temmuz 1913 tarihli beyanname ile belirlenmiştir: Hükümet-i Seniyye Havza havalisinde denize kadar Osmanlı ve İran arazisini birbirinden ayıran sınırlar meselesini tetkik eylemiştir. Sınır çizgisinin belirlenmesinin gerektiğini aşağıda beyan eyler. Sınır hattı, Havre d-düvel in Havre l-azam dan ayrıldığı Umme ş-şir adlı yerden başlar. Umme ş-şir Havre l-hayr ın Havre l-azam ile Besitan ın 9 mil kuzeybatısında kabul edilen yerin doğusunda bulunur. Bu yer 29, 43, 31 enlem derecesindedir. Ummü ş-şir den itibaren sınır hattı güneybatıya doğru giderek Azam namıyla bilinen, Havre l-azam dâhilinde ve Şuayb ın kuzeybatısında bulunan küçük bir gölün güney ucunda 45 boylam derecesine kadar ulaşır. Bu noktadan sınır hattı 31. enlem derecesine kadar bataklık boyunca güneye doğru devam eder ve Köşk-i Basra mevkiini Osmanlı arazisinde bırakır. Bu sınır bataklık boyunca Köşk-i Basra nın kuzeydoğusunda bulunan bir noktaya kadar doğrudan doğruya doğuya doğru takip eder. Bu noktadan sınır hattı Cinin Kanalı na kadar güneye doğru gidip Nehr-i Diyeci ile Nehr-i Ebu l-arabid arasında bulunan noktaya varır. Cinin Kanalı nın ortasından Nehr-i Nezaile nin denize döküldüğü kanalın, Şattü l-arab a karıştığı noktaya kadar gider. Bu noktadan itibaren sınır denize kadar Şattü l- Arab suyolunu takip ederek nehir ile bu nehir üzerindeki adaların tamamını aşağıdaki şartlarla Osmanlı hâkimiyetinde bırakır: a-) Mahle Adası ve bu ada ile Şattü l-arab ın sol sahilindeki Abadan adlı İran sahilinde bulunan iki ada (2) tamamı Abadan adasına bağlı bulunan Şatib ve Muaviye arasındaki dört ada ile Menkuhi önündeki iki ada (3) bugün mevcut olan veya mevcut olmayıp da ileride oluşacak olan suların çekilmesi münasebetiyle Abadan adasıyla ve yahut Nezaile Nehri nin denize döküldüğü İran toprağıyla ilişkisi olan her adacık İran a aittir. b-) Karun Nehri ile Şattü l-arab ın yukarı ve aşağı tarafında bulunan Muhammere yeni limanlar ile demir atma yeri Erzurum muahedenamesi gereğince İran ın kaza hakkı içinde bulunacak. Bu durum, Osmanlı hükümetinin nehrin bu kısmını kullanma konusunda sahip olduğu hakkı suiistimal edemeyeceği gibi İran ın kaza hakkı da nehrin demir atma yerinden hariç kalan kısmını kapsamayacaktır. c-) Şattü l-arab ın İran sahili üzerindeki balıkçılık konusunda var olan hukuk ve adetlere müdahale edilmeyecek ve sahil kelimesi suların çekilmesiyle sahile bağlanan araziyi içerecektir. [839]
Ünal Taşkın d-) Osmanlı hükümetinin kaza hakkı, İran sahilinde suların yükselmesi veya benzer bir sebepten sular altında kalması sonucu geçerli olmayacaktır. İran hükümeti de suların çekilmesi sebebiyle kaza hakkını geçici olarak oluşmuş topraklar üzerinde kullanamayacaktır. e-) Muhammere şeyhinin Osmanlı ülkesinde sahip olduğu hakları, Osmanlı kanunlarına uygun olarak devam edecektir. İşbu beyannamede belirlenen sınır çizgisi ek harita üzerinde gösterilmiştir. İngiltere hükümeti yukarıda ve ek harita üzerinde işaret edilmiş olan hattı, Osmanlı Devleti ile olan güney sınırlarının kesin güzergâhı olmak üzere kabul etmek için İran hükümetini davet etmeyi taahhüt eyler. f-) İngiltere hükümeti işbu beyanname ile belirlenen sınırı arazi üzerinde gösterecek olan komiserlerin en kısa süre içinde tayini konusunda Osmanlı hükümetini İran hükümeti ile bir birleşime davet etmeyi taahhüt eder. Yukarıda bahsedilen Cinin Kanalı üzerindeki arazinin geçen Kânûn-ı Sânî nin (Efrenci) biri tarihinde Osmanlı memurları tarafından bilfiil işgal ve idare edilmiş olan sınırın belirlenmesi sırasında İngiltere hükümeti ile Osmanlı hükümeti arasında -eğer kabul edilirse- güzergâh düzeltilebilecektir. İşbu beyanname 29 Temmuz 1913 tarihinde Londra da iki nüsha olarak düzenlenmiştir. İşbu beyannameye ait Sultanın onayı 17 Teşrin-i Evvel 1329 (30 Ekim 1913) tarihli tezkire ile tebliğ kılınmış ve İngiliz kralının onayı ile değiştirilmek üzere Hakkı Paşa hazretlerine gönderilmiştir. Hakkı Paşa ile İngiltere Hariciye Nazırı 11 Teşrin-i Evvel 1913 tarihinde tasdiknameleri birbirlerine sunmuşlardır. 1 Mart 1917 Saltanat-ı Seniyye Sefirlerinden Rumbeyoğlu Fahreddin Roma Büyük Sefiri Mehmed Nâbî Ek Muhammere meselesi ile ilgili, Tahran eski büyük sefiri Sadreddin Bey tarafından gönderilen yazı aşağıdadır. Muhammere meselesi hakkındaki bilgim 3 Mart 1332 (16 Mart 1916) tarihinde nezarete takdim edilen komisyon mazbatasına ayrıntılı olarak eklenmiş olmakla birlikte etraflıca bakılması gereklidir. İngiltere nin Kuveyt te olduğu gibi Muhammere hâkimini himaye etme amacı Şatt ın çıkış kısmına dolaylı olarak hâkim olmaktır. Bu durum ise Osmanlı menfaatlerine tamamen [840]
Osmanlı Devleti nin Son Yıllarında Dış Politika Meseleleri IV: Muhammere aykırıdır. Zikredilen yerlerdeki nüfuzun kırılmasına ve güvenliğin sağlanmasına dikkat edilmelidir. Aslında Muhammere İran a ait olup İngiltere ile bir ilgisi yoktur. İran hükümeti Muhammere şeyhinin açık ettiği istiklalinden tamamıyla endişeli bulunduğundan bahsedilen hükümetler ile bu konuda anlaşmak ve Şeyh Haz al ı değiştirmek düşüncesinde olabilir. Bu amaçla öncelikle Muhammere hakkında İngiltere hükümetiyle 11 Teşrin-i Evvel 1913 tarihinde görüşülen itilafnamenin iptali ve barış görüşmelerinde bunun sağlanması gereklidir. Çünkü bilindiği üzere İran a bağlı bir bölge için üçüncü bir hükümetin müdahalesi her ne şekilde olursa olsun kabul edilemez. Şayet umulanın aksine, bu durum başarılamazsa Şeyh in bizim tarafımıza çekilmesi için Basra Vilayeti nde sahip olduğu arazinin elinden alınarak müsadere edileceği tehdidi ileri sürülebilir. Yahut İslami hisleri kullanılarak sadakate davet edilebilir. Özellikle Hükümet-i Seniyye savaş sonrası elde edeceği istiklal dolayısıyla Basra sahillerinde oluşturulacak istihkâmlar ile nehrin iç kısımlarında bulundurulacak donanımlı ganbotlar etkili olacağından, şeyhin itaatini sağlamak kolay olacaktır. Muhammere hakkında yukarıdaki görüşlerim arz edildi. Büyük Sefir Sadreddin [841]