VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - 900613 str. Bogdan Vodă, nr. 75, etaj 2. tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr.



Benzer belgeler
dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Kurbanın Mahiyeti, Vücubu ve Şer î Hikmeti Pazartesi, 31 Ağustos :59

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

Pr i mul mi nar et cu tr e i ba lcoa ne di n

KURBAN OLARAK KESİLEBİLECEK HAYVANLAR VE NİTELİKLERİ İLE SIĞIRLARDA YATIRMA TEKNİKLERİ Doç. Dr. Serkan ERAT

Kurbanla Ġlgili Sıkça Sorulan Sorular

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa str. Crişana, nr. 44. tel./fax: 0241/ web: office@udtr.ro

HAKSES. Constanţa - România. tel./fax: 0241/ str. Crişana, nr. 44 cod web: office@udtr.ro

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins

Kurbanla ilgili merak edilen sorulara cevaplar

yerine getirmede ne iyi yardımcısın..! dedi..

KİMLER KURBAN KESMEKLE YÜKÜMLÜDÜR?

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

KURBANIN MAHİYETİ, VÜCUBU VE ŞER İ HİKMETİ

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

HAKSES. Constanţa - România. tel./fax: 0241/ str. Crişana, nr. 44 cod web: office@udtr.ro

Anlamı. Temel Bilgiler 1

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa str. Bogdan Vodă, nr. 75, etaj 2. tel./fax: 0241/ web: office@udtr.

ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

HAKSES. tel./fax: 0241/ web: Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod tel./fax: 0241/ web: office@udtr.

HAKSES. tel./fax: 0241/ web: Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

UNIUNEA DEMOCRATĂ TURCĂ DIN ROMÂNIA ROMANYA DEMOKRAT TÜRK BİRLİĞİ VOCEA AUTENTICĂ ROMANYA TÜRK DEMOKR AT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR.

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa str. Bogdan Vodă, nr. 75, etaj 2. tel./fax: 0241/ web:

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa str. Bogdan Vodă, nr. 75, etaj 2. tel./fax: 0241/ web:

HAKSES. Constanţa - România. tel./fax: 0241/ str. Crişana, nr. 44 cod web:

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Hoş Geldiniz Kutsal Misafirler

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

Kurban hayvan katliamı demek değildir

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod tel./fax: 0241/ web: office@udtr.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

UNIUNEA DEMOCRATĂ TURCĂ DIN ROMÂNIA ROMANYA DEMOKRAT TÜRK BİRLİĞİ

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

HAKSES. tel./fax: 0241/ web: Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod

HAKSES. Constanţa - România. tel./fax: 0241/ str. Crişana, nr. 44 cod web:

HAKSES. tel./fax: 0241/ web: Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

HAKSES. tel./fax: 0241/ web: Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

HAKSES. tel./fax: 0241/ web: Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România. tel./fax: 0241/ str. Crişana, nr. 44 cod web: office@udtr.

Soru: Kimlerin fitre vermesi gerekir? Hangi ürünlerden verilebilir?

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins

HAKSES. tel./fax: 0241/ web: Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod

Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik duygusunu artırır.

Iğdır Sevdası. yıp olarak acı bir gerçeklik halinde karşımıza dikilmiştir.

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

HAKSES. adresa: Constanţa - România. telefon: 0241/ fax: 0341/ str. Crişanei, nr. 4 4 cod

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

UNIUNEA DEMOCRATĂ TURCĂ DIN ROMÂNIA ROMANYA DEMOKRAT TÜRK BİRLİĞİ VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa str. Bogdan Vodă, nr.

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa - România str. Crişana, nr. 44 cod tel./fax: 0241/ web:

Cahiliyye Döneminde Bir Bayram Günü

HAC YÜCE ALLAH IN (c.c) EMRİDİR.

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa tel./fax: 0241/ str. Bogdan Vodă, nr. 75, etaj 2. web:

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

:30-12: :30-12: :30-12: :30-12: :30-12:30 AYHAN KAYA

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

HAKSES. adresa: Constanţa - România. telefon: 0241/ fax: 0341/ str. Crişanei, nr. 4 4 cod

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HZ HATİCE İLE EVLİLİĞİ

UKBA. e Bülten TACİKİSTAN DAN TÜRKİYE YE UKBA DERNEĞİ AMERİKA DA SOHBET MECLİSLERİ KURDU KARDEŞLERİMİZLE PİKNİKTEYİZ

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins

İÇİNDEKİLER. Sayfa.

ROMANYA DEMOKRAT TÜRK BİRLİĞİ UNIUNEA DEMOCRATĂ TURCĂ DIN ROMÂNIA VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa str. Bogdan Vodă, nr.

HAKSES. Constanţa - România. tel./fax: 0241/ str. Crişana, nr. 44 cod web: office@udtr.ro

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins

CONDUCEREA U.D.T.R. Cuprins

VOCEA AUTENTICĂ. Constanţa tel./fax: 0241/ str. Bogdan Vodă, nr. 75, etaj 2. web: office@udtr.

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

Kurban Allah a yakınlaşmanın adıdır. Sahip olduklarımızın Allah yolunda feda edilmesidir, teslimiyettir, teşekkürdür.

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Hazret-i Muhammed (S.A.V.) altı yaşındayken annesi vefat etti. Dedesi Abdül Muttalib çocuğu himayesine aldı, fakat iki sene sonra o, da öldü.

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir? Dinin Çeşitleri İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

Transkript:

Anul XII 2010, Nr. 10 (183) VOCEA AUTENTICĂ ROMANYA TÜRK DEMOKR AT BİRLİĞİ YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL DEPARTAMENTULUI PENTRU RELAŢII INTERETNICE Constanţa - 900613 str. Bogdan Vodă, nr. 75, etaj 2 tel./fax: 0241/550.903 web: www.udtr.ro e-mail: office@udtr.ro

CONDUCEREA U.D.T.R. Comitetul Director Preşedinte:... OSMAN FEDBI Prim-vicepreşedinte:... IUSEIN GEMAL Secretar General:... IBRAIM ERVIN Deputat:... IBRAM IUSEIN Vicepreşedinţi: HUSEIN CADIR... Preşedinte Organizaţia Judeţeană Constanţa IAŞAR ENVER... Preşedinte Filiala Constanţa ALI NURHAN... Vicepreşedinte Filiala Constanţa OMER NAZIF... Secretar Filiala Constanţa BORMAMBET VILDAN... Vicepreşedinte Filiala Medgidia ARIF MUGELIP... Preşedinte Filiala Mangalia RAIM NAIM... Preşedinte Filiala Cobadin GAVAZOGLU RIZA... Secretar Filiala Techirghiol OSMAN ZIA... Preşedinte Filiala Băneasa MOLOGANI ACCAN... Preşedinte Filiala Babadag ŞEMSI TURHAN... Preşedinte Filiala Bucureşti Preşedinte de onoare: ASAN MURAT Consiliul Naţional Comitetul Director împreună cu următorii preşedinţi de filiale: ZARIFE ZODILĂ... Preşedinte Filiala Brăila MEMIŞ CHEMAL... Preşedinte Filiala Carvăn MUSTAFA SALI... Preşedinte Filiala Castelu CERCHEZ ALI... Preşedinte Filiala Călăraşi MUSA CAIDAR... Preşedinte Filiala Cernavodă BARI MUSELIM... Preşedinte Filiala Cumpăna IUSEIN VISEL... Preşedinte Filiala Dobromir ALI ŞEFCHET... Preşedinte Filiala Eforie ŞACHIR CETIN... Preşedinte Filiala Făurei MEMET SEBATIN... Preşedinte Filiala Fântâna Mare ABDULA GHIULTEN... Preşedinte Filiala Galaţi MEMET REDVAN... Preşedinte Filiala Hârşova OMER MEMNUNE... Preşedinte Filiala Isaccea TALIP LEMAN... Preşedinte Filiala Măcin HUSEIN SELATIN... Preşedinte Filiala Medgidia OMER BEDRI (interimar)... Preşedinte Filiala Năvodari HASAN NAZMI... Preşedinte Filiala Techirghiol SALIM GEAVIT... Preşedinte Filiala Tuzla FUCIGI TALIP... Preşedinte Filiala Valu lui Traian AZIZ AZIZ... Preşedinte Filiala Văleni Preşedinţii Comisiilor de Specialitate Învăţământ... - BORMAMBET VILDAN Religie... - ISLAM REMZI Cultură... - TÜRKOĞLU SERIN Femei... - AMET MELEK Tineret... - ŞERIF FENIS Financiar... - DRAGOMIR NICUŞOR Cenzori... - ACCOIUM DURIE Juridic... - CONSTANTIN PĂLĂU COLECTIVUL REDACŢIONAL Secretar de redacţie: Asan Murat Redactori: Türkoğlu Serin, Iomer Subihan, Ibraim Nurgean, Omer Minever, Asan Sorina, Musledin Firdes Cuprins Editorial... 3 Smochina umplută vedeta Festivalului de Artă Culinară Turcească... 4 Diversitate culturală... 6 Seminar cultural educativ pentru tineret... 7 Prezenţă notabilă a U.D.T.R. la Zilele Hârşovei... 8 Panairul Medgidiei... 9 Zilele Recoltei Cumpăna şi Cernavodă... 9 Cumhuriyet Bayramı Köstence ve Bükreş'te Kutlandı... 10 Ziua Naţională a Turciei, sărbătorită la Constanţa şi Bucureşti...11 Ziua Naţională a Turciei sărbătorită la Medgidia... 12 Întrunire de lucru la Prefectura Constanţa... 13 Müminlerin anneleri... 14 Kurban Kesmenin Önemi... 15 Kurban ile İlgili Bazı Sorular ve Cevaplar... 15 İsmâil Aleyhisselâm...17 Topuz ve Şeşperler... 19 Noi perspective culturale între România şi Turcia... 21 Çocuk Sayfası... 24 Yemek Tarifleri... 26 Adresa de corespondenţă: str. Bogdan Vodă nr. 75, etaj 2 Constanţa Tel./Fax: 0241-550903 900669 e-mail: hakses@udtr.ro publicaţia on-line: www.udtr.ro/hakses Tehnoredactare computerizată în sediul U.D.T.R. grafica: Fârtat Cicero I.S.S.N. 1224-4694 DIRECTOR OSMAN FEDBI Redactor-şef IBRAIM ERVIN Tiparul executat de: SC Infcon SA Constanţa

3 sayfa Deşteaptă-te, române, din somnul cel de moarte, În care te-adânciră barbarii de tirani Acum ori niciodată croieşte-ţi altă soarte, La care să se-nchine şi cruzii tăi duşmani. Acum ori niciodată să dăm dovezi în lume Că-n aste mâni mai curge un sânge de roman, Şi că-n a noastre piepturi păstrăm cu fală-un nume Triumfător în lupte, un nume de Traian. Priviţi, măreţe umbre, Mihai, Ştefan, Corvine, Româna naţiune, ai voştri strănepoţi, Cu braţele armate, cu focul vostru-n vine, Viaţă-n libertate ori moarte strigă toţi. Pre voi vă nimiciră a pizmei răutate Şi oarba neunire la Milcov şi Carpaţi Dar noi, pătrunşi la suflet de sfânta libertate, Jurăm că vom da mâna, să fim pururea fraţi. Andrei MUREŞANU Kahraman Ordumuza Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni, ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklâl Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl!.. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl!.. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklâl! Mehmet Akif ERSOY Cumhuriyet Bayramımız Hepimize Kutlu Olsun! Cumhuriyet Bayramı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet rejimini ilan etmesi anısına her yıl 29 Ekim günü Türkiye'de ve tüm Türk Dunyasında kutlanan millî bayramdır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in Onuncu Yıl Kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku'nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir. 2 Şubat 1925'te, Hariciye Vekaleti (Dışişleri Bakanlığı)'nce düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'in bayram olması önerilmiştir. Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelenmiş ve 18 Nisan'da karara bağlanmıştır. 19 Nisan'da ise teklif TBMM tarafından kabul edilmiştir. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim, 1925'ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlanmaya başlamıştır. Cumhuriyet Bayramımız hepimize kutlu osun! Ervin İbraim D I N A C Ţ I U N I L E U N I U N I I

sayfa 4 5 sayfa Smochina umplută vedeta Festivalului de Artă Culinară Turcească Comisia de femei a Uniunii Democrate Turce din România a organizat în data de 23 octombrie 2010 a V-a ediţie a Festivalului de artă culinară turcească ce s-a desfăşurat pe terasa unui restaurant din Constanţa. La eveniment au participat consulul general al Republicii Turcia la Constanţa d-na Füsun Aramaz, viceconsul Mesut Çevik şi Şebnem Atasoy, subprefectul Constanţei domnul Aidun Curtmola, preşedintele U.D.T.R. Osman Fedbi, secretar general Ervin Ibraim, deputat U.D.T.R. Ibram Iusein şi un numeros public. Filialele U.D.T.R. de la: Mangalia, Techirghiol, Cumpăna, Tulcea, Măcin, Isaccea, Babadag, Hârşova, Fântâna Mare şi Constanţa s-au întrecut în arta culinară. Concursul s-a desfăşurat pe trei secţiuni dulciuri tradiţionale, patiserie tradiţională şi mâncare tradiţională. Câştigătoarele din acest an sunt: la secţiunea dulciuri tradiţionale locul I a fost câştigat de d-na Nezir Macbule din Cernavodă cu Incir Tatlısı (Smochine umplute), locul II Ablachim Ilcnur din Medgidia cu Gül Tatlısı (Prăjitura trandafir) şi locul III Menseit Seriha din Techirghiol cu Ayva Nar Tatlısı (Desert cu rodie şi gutuie); secţiunea patiserie tradiţională locul I Osman Ghiulnar din Tulcea cu Ispanaklı Börek (Plăcintă cu spanac), locul II Iusuf Remzie din Cobadin cu Sigara böreğı (Ţigaretă cu brânză) şi locul III Memet Ghiulendan din Bucureşti cu Ispanaklı Börek (Plăcintă cu spanac); secţiunea mâncare tradiţională locul I Gafar Gevrie din Cumpăna Mantı (Coţunaşi), locul II Talip Sadet din Măcin cu Kurufasulye (Fasole scăzută) şi locul III Mustafa Afize din Fântâna Mare cu Mahrube. Câştigătoarele au fost premiate şi li s-au oferit diplome din partea Uniunii Democrate Turce din România. Evenimentul a fost larg mediatizat şi s-a bucurat de un public numeros. Apariţiile televizate au fost şi ele numeroase festivalul devenind unul dintre cele mai apreciate evenimente organizate de către Uniunea Democrată Turcă din România. Nurgean Ibraim

sayfa 6 7 sayfa Diversitate culturală în perioada 24-26 septembrie 2010, în Tulcea s-a derulat a patra ediţie a proiectului Diversitate culturală. Scopul manifestării a fost acela de a promova imaginea comunităţii turce în rândul celorlalte minorităţi etnice care convieţuiesc la Tulcea, dar şi în rândul majorităţii. În proiect a fost inclus şi simpozionul cu tema Dobrogea zonă de convieţuire interetnică. În cadrul acestuia reprezentanţi ai comunităţii turce, ai celei aparţinând ruşilor lipoveni, precum şi ai comunităţii grecilor au prezentat tradiţii şi obiceiuri legate de sărbătorile religioase. După simpozion, comunităţile participante şi-au etalat frumuseţea dansului şi cântecului în cadrul unui spectacol folcloric. De asemenea, a fost organizată şi o expoziţie de costume tradiţionale vechi şi de publicaţii editate de U.D.T.R. Uniunea noastră a oferit participanţilor tricouri personalizate cu ocazia acestui eveniment. Manifestarea a continuat cu o vizită în Delta Dunării, unde a avut loc un concurs de pescuit şi un concurs de îndemânare culinară, organizat în colaborare cu comunitatea ruşilor-lipoveni din localitatea Crişan. În urma concursului, cei mai buni au primit premii. Omer Minever Seminar cultural educativ pentru tineret în perioada 8-10 octombrie 2010, la Predeal a avut loc un seminar cultural organizat în scopul prezentării tradiţiilor şi obiceiurilor turce dobrogene prin comunicări interactive, scurte discursuri pe diverse teme ale culturii turce alături de prezentări video-foto şi muzică tradiţională. Obiectivul programului a fost informarea tinerilor de etnie turcă în legătură cu pierderea treptată a unor obiceiuri străvechi în rândul tinerilor, păstrarea identităţii culturale şi atragerea tinerilor către comunitatea ce îi reprezintă şi din care fac parte. Beneficirii direcţi ai acestui program au fost membrii comisiei de tineret şi alţi membrii ai U.D.T.R. Acest proiect a răspuns necesităţii de transmitere a experienţelor celor mai în vârstă către tinerii turci asupra frumuseţii culturii şi tradiţiei turce, în special dobrogene. Activitatea s-a desfăşurat sub formă de prezentări Powerpoint şi foto-video, discursuri, teme interactive şi activităţi informative. Credem că rezultatele estimate, adică atragerea şi motivarea cât mai multor tineri din cadrul comunităţii turce la acţiunile organizate de uniunea noastră, oferirea de informaţii despre cultura şi tradiţia etniei noastre către alţi membri ai societăţii, îmbogăţirea experienţei de activitate interculturală în cadrul unui grup a tinerilor au fost atinse. Omer Minever

sayfa 8 9 sayfa Prezenţă notabilă a U.D.T.R. la Zilele Hârşovei" În perioada 1-3 octombrie s-au organizat la Hârşova o serie de manifestări culturale cu prilejul Zilelor oraşului. În debutul manifestărilor culturale s-a desfăşurat la Biblioteca din localitate, simpozionul cu tema Hârşova, trecut, prezent şi viitor". În cadrul simpozionului au fost prezentate lucrări despre istoricul localităţii dar şi despre realzările administraţiei locale din ultimii ani. În cadrul simpozionului au fost evidenţiate rolul şi influenţa stăpânirii otomane asupra oraşului în perioada de dominaţie, sec. XV-XIX. La simpozion au participat: reprezentanţi ai administraţiei locale, ai clerului ortodox şi islamic, istorici, cadre didactice un numeros public." În cadrul manifestărilor culturale a fost organizată şi o expoziţie de artă culinară. De o atenţie deosebită din partea vizitatorilor s-a bucurat standul aparţinând Uniunii Democrate Turce din România, filiala Hârşova. De la stand nu au lipsit mâncărurile tradiţionale turceşti şi nici produsele de patiserie şi cofetărie specifice precum: baclavalele, saraililile, cataiful. Manifstările culturale organizate de Zilele Hârşovei" s-au încheiat cu un spectacol. Pe scenă a urcat în premieră ansamblul folcloric Tuna" aparţinând filialei Hârşova a UDTR care a prezentat o suită de dansuri tradiţionale, din folclorul turcilor dobrogeni. Ansamblul este format din elevi de etnie turcă de la Şcoala nr. 1 din Hârşova şi este condus de Abdulah Suzan. Preşedintele UDTR filiala Hârşova Memet Redvan a declarat: Suntem deosebit de mândri că deşi Tuna" este un ansamblu tânăr, care evoluează pentru prima oară pe o scenă a avut o prestaţie artistică de succes. Sperăm că ansamblul Tuna va contribui la promovarea valorilor culturale a turcilor dobrogeni la fel ca celelalte grupuri aparţinând U.D.T.R." Sorina Asan Panairul Medgidiei În perioada 25-31 octombrie a avut loc sărbătoarea Zilele Medgidiei. Numit în anii trecuţi şi Panairul Medgidiei evenimentul a devenit tradiţional în localitate. Cu ocazia manifestării au fost expuse standuri ale minorităţilor cu preparate culinare tradiţionale precum cele ale: ruşilor lipoveni, macedonenilor, grecilor, tătarilor şi nu în ultimul rând ale turcilor. Filiala Medgidia a Uniunii Democrate Turce din România a fost prezentă la activitate cu un moment artistic oferit de grupul de dansuri Filizler, expoziţia de artizanat Hanım Eller şi standul cu produse culinare. La eveniment au participat d-na consul general al Republicii Turcia la Constanţa, Füsun Aramaz, primarul oraşului Medgidia, d-nul Marin Iordache, viceprimar, d-nul Sorin Tutuianu, directorul Colegiului Naţional Kemal Atatürk din Medgidia d-nul Accan Mologani şi numeroşi membrii ai comunităţii turce din Medgidia. Nurgean Ibraim Zilele Recoltei Cumpăna şi Cernavodă Odată cu venirea toamnei, în mai toate comunele constănţene, pentru câteva zile, localnicii sărbătoresc Zilele Recoltei. Acelaşi lucru s-a întâmplat şi la Cumpăna în zilele de 2 şi 3 octombrie, sărbătoare care se află la cea de-a VIII-a ediţie şi care a fost celebrată odată cu Zilele Comunei. Manifestarea s-a desfăşurat pe stadionul din localitate, începând cu ora 10:00, unde au participat, alături de administraţia locală, instituţii de profil de la nivel judeţean, firme din domeniile: agricultură, industrie alimentară, construcţii de maşini, dar mai ales, producători agricoli din localitate, judeţ, ţară şi străinătate. La manifestare au participat şi reprezentanţii autorităţilor locale din Akçay - Turcia şi Dobrich - Bulgaria, localităţi înfrăţite cu comuna Cumpăna. Momentele artistice au fost susţinute de ansambluri folclorice din judeţul Constanţa, precum şi de interpreţi consacraţi de muzică populară. Primăria din Cernavodă a organizat pe 9 şi 10 octombrie 2010 Sărbătoarea Zilelor Recoltei. Chiar dacă vremea nu a fost favorabilă, frigul şi ploaia nu i-a ţinut în casă pe cernavodenii care au dorit să-şi cumpere provizii pentru iarnă. Oamenii au fost atraşi de muzica ce răsuna şi de mirosul îmbietor ce se ridica de la grătare. Cele mai căutate produse au fost specialităţile de carne afumată, legumele de sezon, mierea, strugurii, mustul şi tulburelul. Pe scena amplasată în centru oraşului, în faţa Primăriei, au evoluat: actorii de la Teatrul din Cernavodă, Ansamblul de dansuri AUDEO din Cernavodă, Taraful din Cernavodă, Ansamblul Prietenia din Mihail Kogăalniceanu, Ansamblul artistic JIDVEI, Ansamblul Portiţa Poarta Albă, Ansamblul Filizler U.D.T.R. Medgidia, Ansamblul Altiţe Dobrogene Cogealac, Ansamblul folcloric Mugurelul din Cernavodă, Ansamblul KARASU U.D.T.T.M.R. Medgidia, Ansamblul Doina Dobrogei Medgidia, Ştefania Rareş, Ansamblul Convieţuiri Cuza Vodă, Ansamblul Româncuţa Cumpăna. De asemenea, au mai avut loc diverse expoziţii tematice şi concursuri. Omer Minever

sayfa 10 11 sayfa Cumhuriyet Bayramı Köstence ve Bükreş'te Kutlandı Türkiye Cumhuriyeti Köstence Başkonsolosluğu 29 Ekim 2010 tarihinde Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle bir resepsiyon düzenledi. Faaliyette yaklaşık 200 kişi civarında katıldı. Türk ve Tatar toplumların başkan, milletvekilleri ve üyeleri, Köstence diplomatik misyon temsilcileri, yerel yönetim temsilcileri, T.İ.A.D. üyeleri ve birçok gazeteci bulundu. Romanya Demokrat Türk Birliği tarafından Genel Başkan Fedbi Osman, Başkan Yardımcısı İusein Gemal, Genel Sekreter Ervin İbraim,milletvekili Iusein Ibram,R.D.T.B. İl Konseyi Başkanı Husein Cadir, R.D.T.B. Kültür Komisyon başkanı Serin Türkoğlu, Eğitim Komisyon başkanı Vildan Bormambet ve Kadın Kolu Başkanı Melek Amet bulundu. Valiliği temsilcisi, Vali Yardımcısı sayın Aidun Curtmola, Mecidiye Belediye Başkanı Marian Iordache, Romanya Müftüsü, Muurat Yusuf, Edebiyat Fakültesinin Dekanı, Prof.Dr. Adina Ciugureanu ve Baş Müfettiş Aliss Andreescu misafirler arasında bulundular. Türkİiye Cumhuriyeti Köstence Başkonsolosu belirtti: Cumhuriyet Bayramını arkadaşlarla kutlamak benim için büyük zevktir. Bizleri seven ve sayan çok kişiler olduğuna çok duygulandım. Bizim bayramlarımız anlamlı kutlandı sevenlerimiz bizleri hiç yanlız bırakmadı ve bu vesileyle onlara çok teşekkür ediyorum. Umarım ki her zaman böyle mutlu günlerde görüşürüz. Bir gün önce, 28 Ekim tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti Bükreş Büyükelçisi Ayşe Sinirlioğlu Büyükelçilik rezidansında Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle bir resepsyon düzenledi. Davete cevap vererek Milletvekili İusein İbram ve Eğitim Bakanlığından Türkçe Müfettişi Vildan Bormambet, Romanya Müftüsü Muurat Yusuf ve Türk Cumhuriyeti Köstence Başnonsolosuı, Füsun Aramaz katıldılar. Nurcan İbraim Ziua Naţională a Republicii Turcia sărbătorită la Constanţa şi Bucureşti Consulatul General al Republicii Turcia la Constanţa a organizat vineri, 29 octombrie o recepţie cu prilejul zilei naţionale. Evenimentul a reunit circa 200 de persoane, lideri şi membri ai comunităţilor turce şi tătare, reprezentanţi ai misiunilor diplomatice străine la Constanţa, reprezentanţi ai administraţiei locale, parlamentari, membri ai Asociaţiei Oamenilor de Afaceri Turci Dobrogea şi numeroşi jurnalişti. Uniunea Democrată Turcă din România a fost reprezentată de: preşedintele ing. Osman Fedbi, prim-vicepreşedintele dr. Iusein Gemal, secretarul general prof. Ervin Ibraim, preşedintele filialei judeţene Husein Cadir, preşedintele comisiei de cultură Serin Turkoğlu, cel al comisiei de învăţământ, Vildan Bormambet şi al comisiei de femei, Melek Amet. Alături de liderii UDTR s-a aflat şi deputatul Iusein Ibram. Printre invitaţi am mai remarcat pe:subprefectul Constanţei, Aidun Curt-Mola, primarul oraşului Medgidia, Marian Iordache, muftiul cultului musulman din România, Muurat Iusuf, decanul Facultăţii de Litere, prof. dr. Adina Ciugureanu, inspectorul şcolar general, prof. dr. Aliss Andreeescu. Consulul general al Turciei la Constanţa a declarat: Pentru mine este o mare bucurie să sărbătoresc Ziua Republicii alături de atât de mulţi prieteni. Am fost foarte impresionată de numărul mare de participanţi şi de numărul mare al celor care ne iubesc. Sărbătorile noastre au fost întotdeauna pline de semnificaţii pentru că cei care fac parte din lumea noastră nu ne-au lăsat niciodată singuri şi doresc să le mulţumesc pe această cale. Sper să ne revedem în asemenea cadru festiv întotdeauna, la toate sărbătorile oficiale şi religioase." Deoarece în curând consulul general al Republicii Turcia va împlini un an de activitate diplomatică la Constanţa, exelenţa sa a avut amabilitatea să realizeze un scurt bilanţ al activităţilor derulate până în acest moment. Domnia sa a declarat: La începutul activităţii mele la Constanţa, primul gând mi l-am îndreptat către tineri şi în acest an am reuşit să organizez pentru un grup de elevi şi studenţi etnici turci, o excursie în Turcia cu prilejul desemnării în acest an a metropolei, Istanbul, capitală culturală europeană. O atenţie deosebită am acordat şi Colegiului Naţional Kemal Atatürk" din Medgidia unde am reuşit să demarăm mai multe proiecte, printre ele aflându-se noul campus care urmează să fie construit. Totodată, din luna noiembrie vor începe cursurile de limba turcă organizate de Consulatul General al Republicii Turcia." Cu o zi în avans pe 28 octombrie, ambasadorul Republicii Turcia la Bucureşti, Ayşe Sinirlioglu a oferit o recepţie cu prilejul Zilei Naţionale, la sediul ambasadei. La eveniment au participat: deputatul Iusein Ibram şi inspectorul de specialitate Vildan Bormambet din cadrul MECT, reprezentând UDTR, muftiul cultului musulman din România, Muurat Iusuf consulul general al Republicii Turcia la Constanţa, Füsun Aramaz, reprezentanţi ai unor misiuni diplomatice în România şi ai oamenilor de afaceri turci.la recepţia oferită de diplomatul turc a participat şi Bartolomeu, Patriarhul Ecumenic de Constantinopol. Domnia sa a ţinut un discurs în limba turcă în care a subliniat: În ultima perioadă Turcia manifestă o deschidere faţă de reprezentanţii diferitelor culte. Acest lucru este dovada clară a deschiderii Turciei, iar această deschidere demonstrează că Turcia este o parte a Europei şi merită să devină membru cu drepturi depline a UE." Ziua naţională a fost sărbătorită cu fast şi în Turcia. Preşedintele Abdullah Gül a declarat cu prılejul celei de-a 87-a aniversări a Republicii: Azi ne mândrim cu faptul că Turcia este un stat democratic şi laic puternic, care joacă un rol activ într-o lume dezvoltată. [...] Naţiunea turcă este ferm hotărâtă să apere valorile fundamentale ale republicii. Sorina Asan

sayfa 12 13 sayfa Ziua Naţională a Turciei sărbătorită la Medgidia 29 Octombrie, Ziua Naţională a Turciei a fost sărbătorită la Medgidia în prezenţa primarului urbei, Marian Iordache şi a consulului general al Republicii Turcia la Constanţa, Füsun Aramaz. De ziua naţională a Turciei, elevii care studiază limba turcă drept limba maternă în şcolile Nicolae Grigorescu", Mihail Sadoveanu", Constantin Brâncuşi" au prezentat un program artistic în limba turcă. În deschiderea spectacolului au fost intonate imnurile României şi Turciei. Copii au recitat poezii, au interpretat scenete şi cîntece aducând un omagiu, făuritorului Turciei moderne, Mustafa Kemal Atatürk. Spectacolul a fost coordonat de un colectiv de profesori din cadrul Colegiului Naţional Mustafa Kemal Atatürk" din Medgidia. Tot în cadrul spectacolului au fost prezentate imagini document din viaţa lui Mustafa Kemal Atatürk. Profesorilor de limba turcă şi de religie islamică le-au fost înmânate insigne cu însemnele naţionale. Tot cu prilejul Zilei Naţionale a Turciei, filiala Medgidia a UDTR a realizat o expoziţie de obiecte de artizanat aparţinând turcilor dobrogeni, unele dintre ele cu o vechime de mai bine de o sută de ani. La eveniment au mai luat parte: viceprimarul Medgidiei Sorin Tutuianu, inspectorul de specialitate din cadrul MECT, prof. Vildan Bormambet, directorul Colegiului Naţional Mustafa Kemal Atatürk", deputatul Aledin Amet, cadre didactice de la instituţiile de învăţământ din Medgidia. Sorina Asan Întrunire de lucru la Prefectura Constanţa La mijlocul lunii octombrie, subprefctul judeţului Constanţa, Aidun Curt- Mola s-a întălnit cu liderii comunităţilor etnice din Constanţa pentru a se informa cu privire la problemele cu care se confuntă membrii acestora. A fost prima întâlnire de acest gen iniţiată de Aidun Curt-Mola după investirea sa în funcţia de subprefect. La întâlnirea cu reprezentantul guvernului au participat: prof. Ervin Ibraim, secretarul general al U.D.T.R., Nichifor Vorobiov, preşedintele C.R.L.R. filiala Constanţa, Ioana Rădulescupreşedinte Comunitatea Bulgară Bratsvo", Carmen Dropol, vicepreşedinte UAR-Comstanţa, Stila Nicolae Comunitatea Evanghelică Germană şi Costache Ciprian-Partida Romilor. Problemele expuse de reprezentanţii comunităţilor etnice au fost diverse, pornind de la cele de ordin social, precum absenţa locurilor de muncă ce generează condiţii de viaţă precare până la lipsa locurilor de veci în cimitirele constănţene ridicată de ruşii lipoveni şi de armeni. Prof. Ervin Ibraim a subliniat: problemele sociale sunt cele mai grave probleme cu care se confruntă membrii comunităţii noastre şi în special cei din mediul rural din localităţi precum Făurei, Carvăn, Castelu etc. Totodată vă înaintăm propunerea ca unul dintre inspectorii şcolari generali adjuncţi să fie numit din rîndul profesorilor aparţinând unei minorităţi etnice dat fiind numărul mare de etnii din judeţul Constanţa." Reprezentanţii minorităţilor etnice i-au mai propus subprefectului să fie sprijiniţi în derularea unor proiecte europene, în consilierea în vederea obţinerii unor finanţări externe pentru promovarea diversităţii etnice. Subprefectul Aidun Curt-Mola a declarat că aceste întâlniri cu liderii comunităţilor etnice vor fi periodice iar Instituţia Prefectului va sprijini promovarea modelului interetnic dobrogean şi în afara graniţelor ţării. Sorina Asan

sayfa 14 15 sayfa Müminlerin anneleri Peygamber, müminlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de müminlerin anneleridir (ahzab suresi, ayet:6) Sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed (a.s), doğduğu Mekke şehrinde amcası Ebu Talib ile birlikte diğer mekke liler gibi ticaretle uğraşmıştır. Gerek çocukluğunda, gerekse ticaret hayatında, dürüstlüğü ile tanınmıştır. Sözü özüne uygun ve güvenilir oluşu dillere destan olmuş, bu yüzen Mekke liler O na el- Emin (her konuda güvenilir kişi) demişlerdir. Peygamberimiz 25 yaşında iken Hz. Hatice ile evlenmiştir. Yüce Allah, peygamberimizin hanımlarını müminlerin anneleri olarak bildirmiştir. Hz. Hatice annemiz peygamberimizle evlendiğinde 40 yaşında idi ve ticaretle uğraşıyordu. Evlendikten sonra da peygamberimizle birlikte ticarete devam etmişlerdir. Örnek ve mutlu bir aile yuvası kurdular. Hz.Hatice, Hz.Muhammed (a.s.) a derin bir saygı ve sevgi ile bağlıydı. Peygamberliğinden önce olduğu gibi, peygamberlik devrinde de en büyük yardımcısı oldu. Yüksek ve eşsiz ruhlu bir hanım olduğunu gösterdi. Peygamberimizin Hz.Hatice den ikisi erkek, dördü kız olmak üzere sırasıyla Kaasım, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatıma ve Abdullah adlarında altı çocuğu oldu. En küçük kızı olan Fatıma, Hz.Ali efendimizle evlenmiş, bu evlilikten Hasan ve Hüseyin isminde peygamberimizin torunları dünyaya gelmiştir. Hz. Hatice annemiz, peygamberimize özellikle peygamberlik döneminin ilk yıllarında ona en büyük destek ve yardımcı olmuştur. Onu teselli eden, söylediği anda ona ilk iman eden, Hz. Hatice annemizdir. Allah Rasulü, Nur dağında ilk vahiyle muhatap olduğunda korku ve endişe içinde eve gelmişti. Bir müddet geçtikten sonra gördüklerini ve yaşadıklarını anlatınca, Hz. Hatice annemiz onu şu ölmez sözleriyle teselli etti: Yemin ederim ki Allah hiçbir zaman seni utandırıp üzmez. Çünkü sen akrabanı gözetirsin, doğru konuşursun, işini görmekten aciz kimsenin elinden tutarsın, yoksulları kayırırsın, misafirleri ağırlarsın, haksızlığa uğrayan kimselere yardım edersin. Hz. Hatice annemiz, yirmibeş yıl kadar süren mutlu bir evlilik hayatından sonra hicretten üç yıl kadar önce vefat etmiştir. O, peygamberimizin şefkatli bir hayat arkadaşıydı. En sıkıntılı anlarında onu teselli etmiş, bütün varlığı ile ona destek olmuştur. Kendisi Rasulullahı yalnız bırakıp bu dünyadan ayrıldığında o seneye hüzün yılı denilmişti. Allah Rasulü onu her zaman hayırla yâd etmiş ve şöyle demiştir: Allah bana Hatice den daha hayırlı bir kadın vermemiştir. İnsanlar bana inanmazken o bana inandı, herkes beni yalanlarken o beni kabul etti. İnsanlar benden kaçarken o beni varı ile yoğu ile destekledi. Yüce Allah, peygamberimizi, bütün insanlara en güzel örnek olarak göndermiştir. O nun hayatı Kur an dı. Görevi, insanlara Allah ın dinini öğretmekti. Müslümanların eğitiminde ve daha çok kadınları ilgilendiren konuların topluma aktarılmasında peygamberimizin evliliklerinin önemli bir yeri vardır. Allah Rasulü (s.a.v.), Hz.Hatice annemiz vefat ettikten 2,5 yıl sonra Hz.Sevde ile evlenmiştir. O, İslam ın ilk yıllarında Habeşistan a hicret edenlerdendi. Ancak, kocası ölünce 55 yaşında iken kimsesiz kaldı. Peygamberimiz onun fedakârlığını unutmamış ve kendi himayesine almıştır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), Medine ye hicretinden bir yıl kadar sonra Hz. Ebu Bekir in kızı Aişe annemizle evlenmişlerdir. Böylece Allah Rasulü (s.a.v.) ile Hz. Ebu Bekir arasındaki manevi bağ, akrabalık bağı ile daha da kuvvetlendirilmiş oldu. Medine de dokuz yıl boyunca Hazreti Aişe annemiz, peygamberimizin en samimi dostu ve hayat arkadaşı olmuş, çok sayıda hadis onun sayesinde bizlere kadar ulaşmıştır. Peygamberimizin Medine de geçen son on yıllık hayatlarındaki evlilikler, Müslüman kadınları himaye, onları takdir etme ve itibarlarını koruma gayesine yönelik olmuştur. Hz. Ömer in kızı Hazreti Hafsa, Hz.Zeynep, Hz.Ümmü Seleme, Hz.Cüveyriyye, Hz.Ümmü Habibe, Hz.Safiyye, Hz.Meymune ve Hz.Mariye annelerimiz ile olan evlilikleri hep bu kategoride olmuştur. Müslümanlar, peygamberimizin ev ve aile hayatıyla ilgili bilgileri bu annelerimizden öğrenmişlerdir. Hz.Aişe validemiz peygamberimizden 2210 hadis rivayet etmiştir. Günümüzde olduğu gibi, asrı saadette de bayanlar, özellikle kadınlarla ilgili ve karı-koca ilişkileri gibi mahrem konularda soru sormaktan çekiniyorlardı. İşte bu sebeple peygamberimiz bu hususları eşi Hazreti Aişe annemize açıklıyor, o da Müslüman hanımlarına dinleriyle ilgili her türlü mahrem konuyu öğretiyordu. Hazreti Aişe annemiz zekâsı, kabiliyeti ve dini ilimlere olan derin vukufu ile temayüz etmiştir. Kuvvetli bir hafızaya sahipti. Peygamberimizin ev hayatı ve ibadetiyle ilgili sorular karşısında, doyurucu bilgiler vermiştir. Peygamberimiz, evinde hanımlarına yardımcı olur, torunlarını sever, koyunlarının sütünü sağar ve kendi işlerini yapmaya çalışırdı. Bir defasında Hazreti Aişe validemize peygamberimizin ahlakından sorulmuştu. Bu soru karşısında: Siz Kur an ı okumuyor musunuz? O nun ahlakı Kur an dı. diyerek getirdiği en büyük mucize olan Kur an ı bizzat kendisinin yaşadığını vurgulamıştır. Allah onlardan razı olsun. İsmail Özkan Din Hizmetleri Ataşesi Kurban Kesmenin Önemi Yüce Rabbimiz Kur an-ı Kerim de kurbanlarımızın etlerinin ve kanlarının değil, sadece Allah a olan bağlılığımızın ve takvamızın O na ulaşacağını belirtmektedir. Nitekim Hac Suresi 37. ayetinde Onların etleri ve kanları asla Allah a ulaşmaz, fakat O na sizin takvanız (Allah a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır buyrulmaktadır. Bu itibarla Kurban ibadetinin hikmetini, sadece kurbanı kesmekle değil, etlerinin yakın ve uzak çevremizdeki, hatta gerektiğinde dünyanın öbür ucundaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak ve bu yolla Müslümanlar arasında sevgi ve kardeşlik bağını güçlendirmekle gerçekleştirmiş oluruz. Bu sayede toplumsal ve dini kardeşlik duyguları pekişecek, tok açın halinden anlar hale gelecektir. Kurban ibadetinin ifası için de maddi imkanın yeterli olması, bu görevin ibadet duygusu ve niyetiyle yapılması şartı bulunmaktadır. Kurban kesilmesi yerine hayır ve hasenat yapmakla bu ibadetin yerine getirilemeyeceği bilinmelidir. Bu ibadetin ruhuna uygun bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için hepimize birtakım ödev ve sorumluluklar düşmektedir. Kurbanlarımızı becerebiliyorsak kendimiz kesmeli ya da ehil insanlara kestirmeliyiz. Kurban kesiminde kurbanlıklara eziyet edilmemeli, temizlik ve çevre kurallarına uyulmalı, bunun için hazırlanan gerekli mekânlar ve imkânlar kullanılmalıdır. Mali bir ibadet olması cihetiyle kesilen kurbanın tümünün ibadet amacına uygun olarak değerlendirilmesi gerekir. Kesilen kurbanın etinin veya ticari değer taşıyan herhangi bir organının kazanç sağlamak için satılamayacağı, kurbanın ücretle kestirilmesi durumunda kurbanın etinin veya herhangi bir parçasının kesim ücreti olarak verilmesinin de doğru değildir.bu düşüncelerle Allah katında kurbanlarımızın makbul olmasını diler ve kurbanın getirdiği kardeşlik, dayanışma ve kaynaşma ruhu ile tüm dünyanın barış ve esenlik içinde yaşamasını Cenâb-ı Hak tan niyaz ederim. Firdes Musledin Kurban ile ilgili bazı sorular ve cevaplar Kurban ne demektir, hükmü nedir? Sözlükte yaklaşmak, Allah a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak, ibâdet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı, kurban bayramı günlerinde usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Akıllı, hür, mukim ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını keser. Böylece hem maddi durumu yetersiz olup kurban kesemeyenlere bir şekilde yardımda bulunmuş, hem de Cenab-ı Hakk a, yaklaşmış olur. Kurban ibadeti, İslam toplumlarının şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri devam ede gelmektedir. Ayrıca kurban, bir Müslüman ın gerektiğinde bütün varlığını Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun da bir nişanesidir. Kurban Hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise, sünnet-i müekkededir. Dini kaynaklarda Peygamber Efendimizin kurbanını daima kestiği ifade edilmektedir. Kurbanın dinî dayanağı nedir? Genel a n l a m da k u r banın bir ibadet olduğuna dair Kur an-ı Kerim de birçok ayet yer almaktadır. Hz. İbrahim in oğlu İsmail in yerine, Allah tarafından bir kurbanın verildiği açıkça bildirilmektedir. (Saffat, 37/107) Ayrıca aşağıdaki ayetler de genel anlamda kurban ibadeti ile ilgilidir : - Her ümmet için, Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru

sayfa 16 17 sayfa kıldık (Hac, 22/34) -... kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin (Hac, 22/28) Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yeyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Allah'a ulaşacak olan ancak, sizin O nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir. (Hac 22/36-37) Bu ayetlerde zikredilen hayvan kesiminin, ibadet amaçlı birer uygulama oldukları açıktır. Bu amaçla kesilen hayvanların, et ve kanlarının Allah a ulaşamayacağı asıl olanın ihlas ve takva olduğunun vurgulanması, kurban kesmenin ibadet olduğunun açık bir göstergesidir. Kurban keserken nelere dikkat edilmelidir? Kurban edilecek hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet verilmemelidir. Hayvanlar ehil kişiler tarafından kesilmeli ve kesim işlemi süratli bir şekilde yerine getirilmelidir. Ayrıca, çevre temizliği için gerekli tedbirler alınmalıdır. Kesim esnasında hayvanların, birbirlerinin kesimini görecek şekilde yan yana bulundurulmamalarına özen gösterilmelidir. Kurban kesilirken besmele çekilmesinin hükmü nedir? Hangi dua okunmalıdır? İster kurban niyetiyle olsun ister başka bir amaçla olsun hayvan kesilirken besmele çekilmesi gerekir. Hayvanın kesimi esnasında besmele kasten terk edilirse o hayvanın eti yenilmez. Ancak kasıtsız ve unutularak besmele çekilmezse bu hayvanın eti yenilir. Kurban kesilirken üç defa Bismillahi Allahü ekber denilir Kurban keserken abdestli olmak şart mıdır? Kurban kesen kişinin abdestli olması şart olmamakla birlikte, kurban bir ibadet olduğu için kesenin abdestli olması daha faziletlidir. Kimler kurban kesmelidir? Kurban kesmek, âkıl-baliğ (akıllıergen), dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan bir Müslüman ın yerine getirmesi gereken mali bir ibadettir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr. altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir. Dolayısıyla, Allah'ın kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah yolunda fedakârlığın nişanesi olmak üzere kurban kesmelidir. Kurban ne zaman kesilir? Kurban, kurban bayramının ilk üç gününde kesilir. Kurban kesim vakti, Bayram namazı kılınan yerlerde, bayram namazı kılındıktan sonra, bayram namazı kılınmayan yerlerde ise sabah namazı vakti girdikten sonra başlar. Bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar devam eder. Bu süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur. Şafii mezhebine göre ise, kurban bayramın dördüncü günü de kesilebilir. Hangi hayvanlar kurban olarak kesilir? Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bunların dışındaki hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Söz konusu hayvanların kurban olarak kesilebilmesi için devenin 5; sığır ve mandanın 2; koyun ve keçinin 1 yaşını doldurmuş olması gerekir. Bu sayılan yaş sınırını geçtiği halde süt dişlerini değiştirmeyen hayvanlar da kurban edilir. Bunun yanında, 6 ayını tamamlayan koyun, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde kurban edilebilir. Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması, hem ibadet açısından, hem de sağlık bakımından önem arz eder. Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memesi kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz. Ancak, hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, kurban edilmesine mani teşkil etmez. Kurban eti nasıl değerlendirilmelidir? Hz. Peygamber, kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesmeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir bölümünün de eve ayrılmasını tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10). Ailenin ihtiyaç durumuna göre etin tamamı evde bırakılabileceği gibi, toplumda muhtaçların arttığı dönemde kurban etinin çoğunun hatta tamamının dağıtılması uygun olur. Ölmüş kimseler için kurban kesilir mi? Son zamanlarda halkımız arasında yaygınlaşma eğilimi gösteren; ölü kurbanı veya kabir kurbanı diye isimlendirilen bir kurban çeşidi yoktur. Ancak, ölmüş birisi adına veya sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir. Kurban borcu olup da hayatta iken vasiyet eden kişinin bıraktığı miras yeterli ise, mirasçıları tarafından vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir. Vasiyeti yoksa ölen kimseler için mirasçılarının kurban kesmeleri gerekmez. Ancak bir kimse, sevabını ölmüş bulunan anne veya babasına yahut diğer yakınlarına bağışlamak üzere, çeşitli hayır kurumlarına, fakir ve muhtaç kişilere bağışta bulunabileceği gibi, kurban da kesebilir. TÜRKİYE CUMHURİYETİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU İbrâhim aleyhisselâmın oğludur. Kurban edilmek istendi. Bıçak kesmedi. İSMÂİL ALEYHİSSELÂM Arabistan'da Cürhüm kabilesine gönderilen peygamber. İbrâhim aleyhisselâmın büyük oğlu ve peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) dedelerinden. Annesinin adı Hacer'dir. Hazret-i İbrâhim, Nemrut'un ateşinden kurtulduktan sonra, Bâbil'den ayrılıp, Mısır'a gittiğinde hanımı Sâre'ye Firavun musallat olmuştu. Fakat, Sâre'yi yaklaşmak istediğinde, ellerinin tutulup, nefesi kesilerek sara hastalığına benzer bir hâle düştü. Bunu üzerine Firavun korkarak İbrâhim aleyhisselâm ve sâre'yi bıraktı ve Hacer adlı bir câriyeyide hediye etti. İbrâhim aleyhisselâm, Firavu^'un korkarak câriye olarak verdiği Hacer'i de alarak, Filistin'e döndü. Oradan Şam taraflarına gitti. Buradayken Sâre Hatunun isteği üzerine hazret-i Hacer'le evlendi. Bu evlilikten hazret-i İsmâil doğdu. Allah'ın emri ile Hacer'i, oğlu il2 birlikte Kudüs'ten Hicaz'a götürdü. ve bugünkü Mekke şehrinin bulunduğu yere bırakıp geri döndü. Mekke'nin üst tarafında bulunan Seniyye Mevkiine gelince, ellerini açarak onlar için duâ ettiği İbrâhin sûresi 37 ve 38. âyetlerinde bildirilmektedir. Bu ıssız ve çorak vâdide bir miktar hurma, bir dağarcık su ve oğlu iki yaşındaki İsmâil ile yanlız kalan hazret-i Hacer, bu işin Allah'ın emri ile olduğunu anlayıp tevekkülle sabretti; "Allahü teâlâ bize kâfisir. O bizi korur, himâye eder. Bizi başıboş bırakmaz" dedi. Semre ağacının dallarından yaptığı küçük barınakta kalıyorlardı. Yiyecekler ve suları bitince hazret-i İsmâil susuzluktan ağlamaya başladı. Hazret-i Hacer su bulmak ümidi ile Safâ Tepesine çıktı. Uçsuz bucaksız çölden ve ağaçsız çıplak tepelerden başka bir şey göremedi. Safâ'dan inip koşarak Merve Tepesine çıktı. Safâ ve Merve Tepeleri arasında su bulmak ümidi ile yedi defâ koşarak gidip deldi. Bu sırada İsmâil'in (aleyhisselâm) ayağını vurduğu veya Cebrâil aleyhisselâmın vurduğu yerden su fışkırıp akmaya başladı. Hazret-i Hacer heyecanlandı ve akan su ziyan olmasın diye "Dur! Dur!" mânâsına gelen "Zem! Zem!" diyerek suyun etrâfını çevirdi. Sudan oğlu İsmâil'e (aleyhisselâm) içirdi ve kendisi de içti. Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde "Allah İsmâil'in annesi Hacer'e rahmet etsin. O, zemzemi kendi hâline bıraksaydı da avuçlamasaydı, muhakkak zemzem akan bir ırmak olurdu. " buyurmuştur. Mekke'nin yakınında konaklayan Cürhüm kabilesi zemzem suyunu görünce hazret-i Hacer'den izin alarak oraya yerleştiler ve böylece Mekke şehri kuruldu. Bir müddet sonra hazret-i İbrâhim hanımını ve oğlunu ziyârete geldiğinde onları bolluk ve bereket içinde buldu. Hazret-i İsmâil konuşmaya başlayınca hazret-i İbrâhim üç gün üst üste gördüğü rüyâ üzerine onu kurbân etmeye karar verdi. Zilhicce ayının 9 ve 10. gügü de aynı rüyâyı görünce sahih olduğunu anladı. Bir bahâneyle annesinden izin alarak kurban etmek için götürdü. Şeytan, insan sûretinde annesi Hâcer'e hazret-i İsmâil'e ve hazret-i İbrâhim'e göründü ve onlara vesvese vermeye çalıştı ise de dinlemediler. Hazret-i İsmâil, şeytanın arkasından yedi tâne taş attı. Hazret-i İbrâhim, bugün Minâ denilen yere gelince, oğluna rüyâsını ve Allah'ın emrinin kendisini kurbân etmek olduğunu açıkladı. Hazret-i İsmâil'i tevekkülle hazırladı. Yere yatırıp bıçağı boynuna çaldı ise de bıçak, Allah'ın emri ile kesmedi. Taşa vurdu, taşı kesti. Nihâyet Cebrâil aleyhisselâm Cennetten bir koç getirdi. Cebrâil aleyhisselâm makâmından "Allahü ekber, Allahü ekber" diyerek geldi. Hazret-i İbrâhim bu tekbiri işitince; "La ilâhe illallahü vallahü ekber" dedi. Hazret-i İsmâil de; "Allahü ekber ve lillâhil hamd. " diyerek tekbiri tamamladı. Hazret-i İbrâhim koçu kurban etti. Onların bu hâli Kur'ân-ı kerimde anlatılmakta ve meâlen; "Muhakkak ki bu açık bir imtihandı. " buyrulmaktadır. Hazret-i İbrâhim kurban hâdisesinden sonra Sâre'nin yanına döndü. Hazret-i İsmâil büyüyünce Cürhüm kabilesinden bir kızla evlendi. Annesi hazret-i Hâcer de vefât etti ve Kâbe temelinin bitişiğine defnedildi. Hazret-i İbrâhim yine ara sıra gelip gidiyordu. Allahü teâlâ Kâbe'nin yapılmasını emredince baba oğul Kâbe'nin eski temelini bulup yeniden inşâ ettiler ve şöyle duâ ettiler: "Ey Rabbimiz bizden bu hayırlı işi kabul et. Hakikaten sen duâmızı işitici, niyetimizi bilicisin." Hazret-i İsmâil, babası hazret-i İbrâhim'in vefâtından sonra, Yemen'den gelip Mekke'ye yerleşmiş olan Cürhüm kabilesine peygamber olarak gönderildi. Kendisine başka kitap ve din verilmeyip, babası İbrâhim aleyhisselâmın dinini insanlara tebliğ etti. İnsanları elli yıl imâna dâvet etti, ancak pek az kimse imânla şereflendi. Filistin'e giderek hazret-i İbrâhim'in kabrini ziyâret etti. Sonra Şam'a gidip kardeşi İshak aleyhisselâm ile görüştü. Hazret-i İsmâil'in 12 oğlu ve pekçok torunu oldu. Onun dini İslâmiyet gönderilinceye kadar doğru olarak devâm etti. Muhammed aleyhisselâmın bütün dedeleri hazret-i İsmâil'in soyundan ve onun dinindendi. Vefâtına yakın kardeşi İshâk'ı aleyhisselâm yanına dâvet edip, kızını oğlu Iys'a nikâhladı ve bâzı vasiyetlerde bulundu. Mekke'de 133 veya 137 yaşlarındayken vefât etti. Mescid'i Haramda Kâbe-i muazzamanın kuzey duvarı önünde bulunan ve annesi Hâcer'in kabrinin bulunduğu Hatim denilen yere defnedildi. Mûcizeleri: 1-Dikenli bir arâzide yaşayan müşriklerin teklifi üzerine duâ edip, dikenli ağaçlarda çeşitli meyveler bitmiştir. 2- Cürhümileri imâna dâvet ettiği zaman, onlar kısır koyundan süt çıkarmasını istediler. O da elini koyunun sırtına koyarak; "Beni peygamber olarak gönderen Allahü teâlânın ismi ile" dediği anda koyunun memelerinden süt akmaya başladı. 3- İsmâil aleyhisselâmın duâsı bereketiyle koyunların yünleri ipek oldu ve sayıları çoğaldı. 4-Kendisine misâfir gelen iki yüz Yemenliye ikrâm edecek bir şey bulamayınca mahcub oldu. O anda duâ etti ve yanındaki kumlar un oldu. Bunu gören misâfirlerin hepsi imâna geldiler. Kur'ân-ı kerim'in, Bakara, Âl-i İmrân, Nisâ, En'âm, İbrâhim, Meryem, Enbiyâ ve Sâd sûrelerinde İsmâil aleyhisselâmla ilgili haberler verilmiştir. www.cocukpinari.com

sayfa 18 19 sayfa Topuz ve Şeşperler Demir madeni, Türkler tarafından M.Ö. 2000 yılllarda henüz Aryaniler gelmeden önce bilinmekteydi. Hintlilerin destanı olan Muhabbarata da ise, demirin Hindistan a Orta Asya dan geldiği yazılıdır. Aryan iler Hindistan a gelmeden önce burada demir madeni işlenmekteydi. Türkler, Çin ve Arap kaynaklarınca Orta Asya da demir kültürünün kurucusu olarak tanınırlar. Maden cevherleri bakımından zengin bir kaynağa sahip olan Orta Asya maden sanatının uygulandığı, maden işçiliği ile şöhret kazanmış ilk bölgedir. Tunç ya da demir devrine ait bütün eserlerde stilize edilmiş hayvan figürlerine süsleme unsuru olarak rastlayabilmekteyiz. Sümer mühür silindirleri üzerindeki hayvan tasvirlerinde görüldüğü gibi hayvan üslubu, Mezopotamya nın en eski sanatı ile üçüncü bine, hatta daha gerilere kadar gitmektedir. İlk Türk maden sanatı eserlerini Altay, Yenisey sahalarında aramak lazımdır. Maden sanatı bu bölgede neolitik devirden beri uygulanmıştır. Altay dağlarında giden gezginler, oradan halkın hala çok usta birer demirci olduklarını kaydederler. Radlov a göre de Altaylı demirciler kaynak tekniğinde çok ileriydiler. Orta Rusya da Saltova yakınlarında bulunan eserler, silah tekniği bakımından Türk kültürünün en ileri örnekleridir. Burada her mezarda yapılan kazıda, hem her erkeğin yanında kınlı veya kınsız bir bıçak bulunmuştur. Kırgız Türkleri nin yaşadığı bölgelerde demir, çelik ve altın cevheri ticari olarak da çok önemliydi. Göktürk boyları bu çelikleri işler ve silah olarak satarlardı. Çeliği maharetle işleyen Hint, Arap ve İran ustaları ısrarla Kırgız çeliklerini ararlar ve bu çeliği diğerlerinden üstün tutarlardı. İran kaynaklı Türkleri en eski zamanlardan beri çeliğe bürünmüş bir millet olarak kaydederler. Türk maden sanatına ait en eski örnekler Büyük Hun devrinden itibaren karşımıza çıkar. M.Ö. 4. ve 5. yüzyıllarda geniş ölçüde varlığını hissettirmeye bailayan Türk maden sanatı M.S. 5. ve 6. yüzyıllarda geniş ölçüde varlığını hissettirmeye başlayan Türk Maden sanatı M.S. 5. ve 6. yüzyıllarda Göktürklerden sonra Uygurlarda da maden eserlerinde üslup birlikteliği görülür. Bu devirlerde bütün sanat kollarında görülen ortak hayvani üslüp 9. yüzyıl başından itibaren İslami çevrelerle temasa başlamış ve siyasi anlaşmazlıklara rağmen maden sanatının küçük çaptaki eserleri, elden ele geçerek İç Asya Türk kültürü ile Orta Doğu arasında bir tanık ve estetik elçisi rolünü oynamışlardır. Bu rol 9. yüzyıl İslam sanatı üslubunun meydana gelişinde birinci derecede etkili faktörlerden biri olduğu gibi, Türkistan ve Horasan Türk süsleme unsurlarının Ortadoğu ya oradan da Anadolu ya yerleşmesini sağlamıştır. Türk madeni esreleri üzerlerindeki kitabeleriyle de devirlerinin adeta birer yansıtıcı belgeleridirler. İslam dünyasında en kaliteli işçiliği gösteren maden eserlerinin Selçuklulara ait olduğunu söyleyebiliriz. Selçuklu devrinde maden sanatına getirilen bir yenilik, bezeme olmuştur. Stilize hayvan yada hayvan figürlü süslemeler, kufi yazı örnekleriyle zenginleştirilmiştir. Selçuklular devrinde çok güzel örnekler veren Türk maden sanatı, Osmanlılar devrinde devam etmiş olup, en önemli merkez konumunu İstanbul almıştır. Fatih Sultan Mehmet dönemi eserleri arasında; savaş araç gereçlerinden başka, tunç dökümler, maşrapalar ve havanlar gibi günlük yaşantıda kullanılan eşyalar da günümüze kadar gelmiştir. Kanuni Sultan Süleyman dönemiö Türk maden sanatının en yüksek seviyeler ulaştığı bir devirdir. İran dan Viyana ya kadar büyüyen imparatorlukla birlikte maddi zenginliğin yanı sıra, sanat da o derecede gelişmiştir. Kolayca taşınabilen madeni eserler bir taraftan haçlı seferleri, diğer taraftan batıya uzanan İslam ordularıyla yüzyıllar boyunca sınırlar dışına taşarak, benzeri örneklerini Balkan ülkelerinde de vermiştir. Madenler: (1) Adi madenler: Demir, bakır, tunç, bronz, pirinç. (2) Değerli madenler: Altın ve gümüş olarak iki ayrı grupta değerlendirilebilirler. Maden işçiliğinin uygulama bulduğu alanlar ise; (1) Silahlar (2) Gündelik kulanım eşyaları, (3) Süs eşyaları olarak üç ayrı alana ayrılabilirler. Burada maden işçiliğin uygulama alanlarından biri olan silahlardan topuz ve şeşperleri inceleyeceğiz. Topuz Topuzö yakın çarpışmalarda kullanılan bir cins silahtır. Baş tarafı yuvarlak olduğu için bu isim verilmiştir. Genel olarak, topuz (baş)ve buna bitişik olan saptan ibarettir. Topuzlar; yekpare demir veya bakır olarak yapıldıkları gibi, sapları ağaç, baş tarafları demir veya bakır olarak da yapılılardı. Topuzun Türkçe si Bozdoğan dır. Topuzların genelde süvari ve piyadeler kullanırlardı. Süvari topuzları ağır, piyade topuzları hafiftir. Süvariler, topuzları eğerlerinin sol tarafında asılı bulundururlardı. Tarih öncesinde, taştan yapılmış topuz başları vardı. Madeni topuz, Ortaçağ da Silah topuzları adıyla ortaya çıkmıştır. Silah olarak kullanılan ilk topuzların baş kısımları bronzdandır. Bu baş sivri uçlarla kaplıdır. Savunma amacıyla geliştirilen zırh elbiseler içindekileri daha iyi korumaya başladığı zaman, buna paralel olarak, demir ve çelikten topuzlar yapılarak başları da kanatçık biçiminde kesilmiştir. Eski Mezopotamyalıların inançlarına göre, topuzu ancak tanrılar kullanabilirdi. O dönemlerde topuz, taştan, yuvarlak, yumurta ve armut biçiminde yapılırdı. Ucuna sopa geçirilebilmesi için delinirdi. Üçüncü bin yılda Kartallar dikme taşının bür yüzünde (Louvre Müzesi nde), tanrı

sayfa 20 21 sayfa Ningirsu yenilmişlerin başını topuzla ezerek tasvir edilmiştir. Kralların veya prenslerin tanrılara kendi tapınaklarından adak olarak sunduğu birkaç topuz bulunmuştur. Asurlular zamanında topuz, bir hükümdarlık, bir saltanat işareti haline gelmiştir. Krallar ve yüksek rütbeli kimseler kendilerini, topuzu asa gibi ellerinde tutmuş bir şekilde tasvir ettirirlerdi. Bunu tarihsel gelişim süreci içerisinde, Osmanlı padişahlarında da görebilmekteyiz. Osmanlı topuz ve şeşperleri demir saplı, darbe etkisi kuvvetli silahlardır. Salık ismi verilen topuzun diğer bir çeşidi ise tamamen Türklere özgü bir silahtır. Bu aslında yuvarlak başlı bir topuzdur. Başın kenarlarına ve tepesine, uçlarına, bilye bağlı zincirler tutturulmuştur. Bilyelerin karışık hareketi, vuruşta savunma imkanını bir hayli azaltacağından ürkütücü bir etkisi vardır. Cevat Paşa, Tarihi Askeri Osmanı Kitab-ı Evvel isimli eserinde, yakından kullanılan taaruz silahları arasında topuzu da saymıştır. Şeşper Şeşper, topuzun bir çeşidi olup, vurucu silahlardandır. Farsça şeş (altı) ve per (kanat, dilim) kelimelerinden meydana gelir. Genellikle altı kanatlı yapılmakla birlikte, daha fazla kanatlı olanları da vardır. Topuz ve şeşperler de malzemme olarak demir, gümüş, yeşim ve necef kullanılmıştır. Bu madenlerden demir ve gümüş çok bilindiği için, burada kısaca yeşim ve necefden bahsetmek yararlı olcaktır. Yeşim: Yeşim, açık ve pembe renkli, kolay işlenebilen değerli bir taştır. Eski çağlardan beri bilinmektedir. Çinliler milattan bin yıl kadar önce, yaşimi taşların en değerlisi saydıkları ve bu taşın kötü ruhları uzaklaştırdığına inandıkları için, Taoculuğun dini merasimlerinde kullanmışlardır. Bu taştan oluşturulan bazı eşyalar çeşitli sembolleri ifade etmekteydi. Necef: Küfe civarındaki Necef şehrinde çıkan bir tür değerli taştır. Değişik çeşitleri olup genellikle yüzük taşı, mühür, satranç, tespih ve benzeri eşyalarda kullanılmıştır. Topuz ve şeşperlerde oyma tekniği, kakma ve çakma tekniği, kuyumculuk kazıma-hak tekniği, savatlama (Niello) tekniği gibi değişik teknikler kullanılmıştır. Türk, İran topuz şeşperlerinin erken örneklerini olarak kabul edebileceğimiz Memluk silahları en değişik formu gösterirler. Bunlar genelde demirden yapılmış olup, vurucu güçleri çok fazladır. Memluklar özellikle vurucu etkiyi arttırmak gayesiyle, topuz olarak çok değişik formlar meydana getirmişlerdir. Memluk eserleri silah özelliklerini korumalarına karşılık, Türk ve İran eserlerinin dekoratif özellikleri daha fazladır. Bunların silah işlevinden daha çok sembolik bir anlam taşıdığını tahmin etmekteyiz. Özellikle, Türk topuz ve şeşpelerinde hem yapım malzemesi olarak, hem de süsleme unsuru olarak kıymetli taşların (yakut, firuze gibi), altın, gümüş vb. Madenlerin çokluğu bizi bu tahmine sevk etmektedir. İran topuzlarında Rumi ve palmetlere yaıplan süslemelere karşılık, 17. yüzyıl tarihli şeşpelerdeki bütün yüzeyi kaplayan altın kakma süslemeler arasında, nebati motifler yanında aslan ve geyik gibi hayvan motiflerinin işlenmesi dikkat çekmektedir. Süsleme bakımından Türk eserleri; en değişik motif ve tekniklerin işlenmesi, yazı ve tarih şeritlerinin kunulması fikriyle maden sanatının her dalında olduğu gibi, topuz ve şeşpelerde de en güzel ve en başarılı örneklerini vermiştir. Noi perspective culturale între România şi Turcia I n s t i t u t u l d e Turcologie şi Studii Central Asiatice din cadrul Universităţii Babeş Bolyai" din Cluj Napoca, în parteneriat cu Centrul de Cultură Atatürk"din Ankara a organizat pe 26 octombrie, simpozionul cu tema Noi perspective ale colaborării culturale dintre România şi Turcia." În deschiderea simpozionului au luat cuvântul: rectorul Universităţii Babeş Bolyai", prof. dr. Andrei Marga, directorul Centrului de Cultură Atatürk", prof. dr. Osman Horata şi directorul Institutului de Turcologie şi Studii Central Asiatice,prof.dr. Tasin Gemil. În prima parte a simpozionului a fost abordată tematica referitoare la stadiul actual al relaţiilor dintre România şi Turcia la nivel academic şi în cadrul institutelor culturale. Astfel, prof. dr. Recep Boztemur s-a referit la stadiul actual al studiilor balcanice realizate în România şi Turcia în timp ce prof. dr. Călin Felezeu a realizat o scurtă analiză a istoricului turcologiei în România. În cadrul discuţiilor au mai fost susţinute prelegeri despre istoricul relaţiilor culturale dintre România şi Turcia. Partea a doua a evenimentului a fost consacrată viitoarelor relaţii de colaborare la nivel academic între România şi Turcia. Atfel, prof. dr Tasin Gemil a argumentat că : suntem pregătitţi să desfăşurăm studii de turcologie în România" iar prof dr. Meltem Begüm Saatçi a vorbit despre ce urmează să fie întreprins referitor la studiile de românisitică şi la cele balcanice, în România. Au mai fost abordate subiecte precum: viitorul comun al studiilor culturale în România şi Turcia, oportunităţile în derularea schimburilor educaţionale, proiecte comune în artă, literatură, filozofie şi religie, etc. La lucrările simpozionului au mai participat: prof. Vildan Bormambet, inspector de specialitate în cadrul Ministerului Educaţiei Cercetării şi Tineretului şi Seila Suliman din partea Ministerului Culturii şi Patrimoniului Naţional. Sorina Asan

sayfa 22 23 sayfa Kral Tv Top 20 1. Tarkan... Öp 2. Hande Yener... Uzaylı 3. Sertab Erener. Bir Damla Gözlerimde 4. Ferhat Göçer... Vefası Eksik Yarim 5. Emre Aydın... Hoşçakal 6. Demet Akalın... Bozuyorum Yeminimi 7. Mustafa Ceceli... Bekle 8. Yonca Lodi... Düştüysek Kalkarız 9. Gülşen... Dillere Düşeceğiz 10. Soner Sarıkabadayı... Sadem 11. Işın Karaca... Hor Görme Garibi 12. Berkay... Taburcu 13. Müslüm Gürses... Sigara 14. Ayşegül Aldinç... O Kız 15. Yıldız Tilbe... Sevgilim Benim 16. İzel... Gurbet 17. Gökhan Tepe... Birkaç Beden Önce 18. Gripin... Sen Gidiyorsun 19. Reyhan Karaca... Yeniden 20. Kibariye... Buz www.kraltv.com.tr Şarkılarıyla Avrupa da da ses getiren pop müzik sanatçımız Tarkan, Adımı Kalbine Yaz albümünün ilk klibini Öp şarkısına çekti. Yayınlandığı andan itibaren büyük ilgi gören, video paylaşım sitelerinde tıklanma rekorları kıran, Nadir Bekar ın yönetmenliğini üstlendiği Öp klibi hayranların beğenisini kazandı. Klipte smokin giyen Tarkan, kendi hayatından kesitlerle kamera karşısına geçti. Büyük beğeni toplayan klip 12 saat içinde 92 bin kez görüntülendi. Çekimleri üç gün süren Öp klibinde toplam 130 kişilik cast kullanıldı. İstanbul da 10 ayrı mekanda gerçekleşen klipten sonra ünlü sanatçı Adımı Kalbine Yaz şarkısına da klip çekti. İki klibin maliyetinin 300 bin TL olduğu söyleniyor. Kliplerine yeterli sponsor bulmakta zorlanan Tarkan ın, 300 bin TL lik masrafın önemli bir bölümünü cebinden harcadığı ileri sürülüyor. Tarkan ın ikinci klip şarkısı Adımı Kalbime Yaz ın klibi ise ilerleyen haftalarda yayınlanacak. Bu arada Tarkan ın son albümünün satış rakamları da genç şarkıcıyı sevindiriyor. Albümün 300 bin barajını aştığı, 400 bin satış rakamına doğru yol aldığı öğrenildi. www.nationalturk.com

sayfa 24 25 sayfa Pinokyo Bir varmış, bir yokmuş çook eski bir zamanda küçük bir kasabada Geppetto adında ihtiyar bir oyuncakçı yaşarmış. Yaptığı tahtadan oyuncakları satarak geçimini sağlarmış. İhtiyar oyuncakçının hayatta üzüldüğü tek şey bir çocuğunun olmamasıymış. Bir çocuğunun olması için neler vermezmiş ki. Bir gün yeni bir oyuncak yapmak için ormana gidip kütük aramaya başlamış. Derken tam aradığı gibi bir kütüğü bulmuş. İşte tam aradığım gibi bir kütük. Bununla çok güzel bir kukla yapacağım, diye sevinerek kütüğü sırtladığı gibi oyuncakcı dükkanına taşımış. Tezgahın üzerine koymuş. Başlamış yontmaya. Geppetto kütüğü yonttukça kütükten ah ah! diye sesler geliyormuş. Geppetto usta: Nereden geliyor bu ses, diye düşünmüş. Herhalde bana öyle geldi diye içinden geçirmiş. Derken kuklanın önce kafası sonra da vücudu daha sonra da kolları ile bacakları şekillenmeye başlamış. Geppetto usta en sonunda kuklayı bitirmiş. Onu sandalyenin üzerine oturtmuş. Ortalığı temizlemeye başlamış. O ortalığı temizlerken, Merhaba diye bir ses duymuş. Sesin nereden geldiğini anlamak için başını çevirmiş. Ortalıkta sandalyenin üzerinde oturmakta olan kukladan başka kimsecikler yokmuş. Yine yanıldığını düşünerek işine devam etmiş. Az sonra kukla oturduğu sandalyeden hopladığı gibi odanın içinde dansetmeye başlamış. Olanları gören Geppetto ustanın şaşkınlıktan ağzı bir karış açılmış. Aman Allahım! Bu kukla canlı. Tam da benim istediğim gibi bir çocuk demiş. Etten kemikten değilmiş ama tıpkı bir çocuk gibi gülüyor, koşuyor, oynuyormuş. Kukla çocuğu kucağına alıp; Sen gerçek bir çocuk gibisin. Senin adın Pinokyo olsun, demiş. Artık Geppetto ustanın hiç canı sıkılmıyor, günlerini Pinokyo ile ilgilenerek geçiriyormuş. Bir süre sonra Pinokyo nun okula gitmesi gerektiğini düşünmüş. Ancak Pinokyo nun ne defteri varmış ne kalemi. Geppetto ustada da hiç para olmadığından paltosunu satarak, aldığı parayı Pinokyo ya vermiş. Al oğlum bu parayla kendine defter kalem al. Güzelce okuluna git, demiş. Pinokyo parayı avucuna almış yola koyulmuş. Neşe içinde yürüyormuş. Merakla etrafına bakınıp, yol üzerindeki dükkanları, pazar tezgahlarını, bağıran insanları izliyormuş. Bu arada yolun başındaki kalabalık dikkatini çekmiş. Kalabalığın arasına dalıp ne olduğunu öğrenmeye çalışmış. Kalabalığın önünde kocaman renkli bir çadır duruyormuş. Bu şehre yeni gelen sirkin çadırıymış. Çadırın önündeki palyaço bağırarak müşteri topluyormuş. Pinokyo çadırın içerisinde ne olduğunu merak edip, kalabalığın arasından geçip çadıra girmek istemiş. Palyaço, Pinokyo ya içeri parasız girilemeyeceğini söylemiş. Pinokyo içeride olanları çok merak ettiğinden, Geppetto ustanın okula gitmesi için verdiği parayı uzatmış. İçeriye girince çadırın ortasına kurulan sahnede oynayan kuklaları görmüş. Hey! Bunlar da benim gibi tahtadan, diyerek sahneye kuklaların arasına çıkmış. Kuklaları izleyen kalabalık Pinokyo ya kızmış. Çekil oradan sahneyi görmemizi engelliyorsun, diyerek azarlamışlar Pinokyo yu. Ancak sahnenin yukarısında kuklalara bağlı olan ipleri tutan sirk sahibi canlı bir kukla gördüğü için çok sevinmiş. Böyle ipleri olmadan hareket edebilen bir kukla bana çok para kazandıracak diye düşünmüş. Oyun biter bitmez Pinokyo yu yakaladığı gibi kafese kapatmış. Pinokyo başına gelenlerin kendi suçu olduğunu Geppetto ustanın sözünü dinleyip okula gitse bunların hiçbirinin olmayacağını düşünerek, ağlamaya başlamış. Pinokyonun pişman olduğunu gören iyilik perisi hemen onun yanına giderek; Babanın sözünden çıkmamalıydın! Ama pişman olduğunu görüyorum. Bunun için seni kurtaracağım. Ama bir daha yaramazlık yapma! Bu da sirke verdiğin para. Onu sakın boş yere harcama. Doğru okuluna git, diyerek Pinokyo yu sirkin dışına çıkarmış. Pinokyo paralar elinde okula doğru yol almaya başlamış. Bir yandan da şarkı söylüyormuş. Pinokyo nun şarkı söyleyerek yürüdüğünü gören kurnaz tilki ve arkadaşı kedi Bu kukla ne kadar da neşeli, şunun bir yanına gidelim diyerek Pinokyo nun önüne çıkmışlar. Hayrola Pinokyo? Böyle neşeli neşeli nereye gidiyorsun? Diye sormuşlar. Pinokyo da: Kendime defter kalem alıp okula gideceğim, demiş. Kurnaz Tilki: Defter, kalem alacak paran var mı? Diye sormuş. Pinokyo, büyükbabasının verdiği paraları göstermiş. Paraları gören kurnaz tilki ve kedi bir oyun oynayıp bu paraları almaya karar vermişler. Pinokyo ya: Okula gidip de ne yapacaksın? Bizim dediklerimizi yaparsan zengin olursun. Sen o paraları bize ver, biz de götürüp sihirli tarlaya ekelim. Senin de bir para ağacın olur, ihtiyacın oldukça bu ağaca gider, meyveleri olan paraları toplarsın, demişler. Hiç böyle şey olur mu? Ama Pinokyo söylenenlere inanmış elindeki paraları kurnaz tilkiye teslim etmiş. Paraları alan kurnaz tilki ve kedi hemen oradan uzaklaşmışlar. Tek başına kalan Pinokyo nun yanında iyilik perisi belirivermiş. Pinokyo ya: Defter kalem aldın mı Pinokyo? Diye sormuş. Oysa peri paraları kurnaz tilkiye kaptırdığını biliyormuş. Sakın yalan söyleme yoksa seni cezalandırırım, diye uyarmış. Pinokyo uyarıya aldırmadan yalan söylemiş. Defter, kalem aldım. Onları okula bıraktım, deyince yalan söylediğinden dolayı burnu uzamaya başlamış. Peri, Pinokyo nun doğru söylemesi gerektiğini söyledikçe, Pinokyo başka yalanlar uyduruyor, burnu da uzadıkça uzuyormuş. Artık öyle bir hale gelmiş ki kafasını hiç bir tarafa çeviremez olmuş. En sonunda yaptığı hatayı anlamış, işin doğrusunu periye anlatmış, peri de akıllanan Pinokyo nun burnunu eski haline döndürmüş. Bir sihir yaparak kurnaz tilkiye kaptırdığı paraların, Pinokyo nun eline geri gelmesini sağlamış. Pinokyo yu uyararak; Bu paraları boşyere harcama, doğru okuluna git, diyerek ortadan kaybolmuş. Pinokyo paralar elinde yine şarkı söyleyerek yürümeye başlamış. Tenha bir yerden geçerken birisinin yüksek sesle güldüğünü işitmiş. Aynı anda karşısına kendisini hapseden sirk sahibi çıkıvermiş. Gel bakalım buraya seni yaramaz. Geçen sefer elimden nasıl kaçtın bilmiyorum ama şimdi senin cezanı vereceğim, diyerek Pinokyo yu kollarından tuttuğu gibi denize atıvermiş. Pinokyo denize düşünce, suyun üzerinde kalmış. Dibe batmıyormuş, çünkü Pinokyo tahtadan bir kukla olduğu için su kendisini kaldırıyormuş. Suyun üzerinde böyle batmadan kalmak Pinokyo nun hoşuna gitmiş. Kollarıyla bacaklarını oynatarak yüzmeye başlamış. Kıyıya doğru yüzerken birden ne olduysa olmuş. Pinokyo kendisini karanlık bir yerde buluvermiş. Meğerse Pinokyo yu kocaman bir balık yutmuş. Şimdi Pinokyo balığın midesinde duruyormuş. Pinokyo balığın midesinde bekleye dursun, biz gelelim Geppetto ustaya. Geppetto usta eve gelmeyen Pinokyo yu çok merak etmiş. Paltosunu da Pinokyo yu okula göndermek için sattığından hasta olmuş. Oğlu Pinokyo yu aramak için hasta hasta yollara düşmüş. En sonunda Pinokyo nun denize atıldığı yere varmış. Buradaki balıkçılara oğlunu görüp görmediklerini sormuş. Balıkçılar da sirk sahibinin, Pinokyo yu denize attığını gördüklerini söylemişler. Geppetto usta balıkçılardan birisine, kayığıyla denize açılıp oğlunu bulmaya yardım etmesi için yalvarmış. Geppetto ustayı tanıyan ve onun ne kadar iyi bir insan olduğunu bilen balıkçı, bu isteği geri çevirmemiş. Birlikte kayığa binip denize açılmışlar. Kayık bir süre yol aldıktan sonra şiddetli bir rüzgar çıkmış. Büyüyen dalgalara kayık daha fazla dayanamamış, birdenbire devrilivermiş. Balıkçıyla, Geppetto usta kendilerini bir anda dalgaların arasında buluvermişler. Geppetto usta hem yaşlı olduğundan hem de yüzmeyi bilmediğinden denizin dibine doğru batmaya başlamış. Bu sırada Pinokyo yu yutan balık, Geppetto ustayı da yutmuş. Geppetto usta da balığın boğazından kayıp midesine girivermiş. Balığın midesinde ağlayan bir çocuğun sesini duymuş. Bu sesi hemen tanımış. Bu, oğlu Pinokyo nun sesiymiş. Geppetto usta oğlunu bulduğu için çok sevinmiş. Pinokyo ya: Pinokyo, oğlum ben baban, Geppetto. Hayatta olduğuna çok sevindim. Seni o kadar çok merak ettim ki. Babasının sesini işiten Pinokyo gözyaşları içerisinde boynuna sarılmış. Senin sözünü dinlemediğim için çok özür dilerim babacığım, beni affet bir daha sözünden hiç çıkmayacağım, diyerek gözyaşı dökmüş. Pinokyo nun gerçekten de pişman olduğunu gören peri kızı onları kurtarmaya karar vermiş. Geppetto ustayla, Pinokyo yu balığın midesinden çıkarıp karaya çıkartmış. Kurtulduklarına çok sevinen Pinokyo, babasının elinden tuttuğu gibi evlerinin yolunu tutmuşlar. Pinokyo o günden sonra o kadar akıllı bir çocuk olmuş ki babasının sözünden hiç çıkmamış. Her gün okuluna gitmiş. Okul çıkışı ise babasının yanına koşarak ona işlerinde yardım etmiş. Peri kızı da Pinokyo nun çok iyi bir çocuk olduğunu görüp onu ödüllendirmeye karar vermiş. Pinokyo nun artık tahtadan değil de etten kemikten normal bir çocuk olması için büyü yapmış. Büyü gerçekleşmiş. Pinokyo gece yatağında, uyumak üzereyken birdenbire normal bir çocuğa döndüğünün farkına varmış. Artık tahtadan değil, etten kemikten bir çocukmuş. Sevinçle yatağından fırlayarak babasının yanına koşmuş. Geppetto usta, karşısında Pinokyo yu bu şekilde görünce dünyalar onun olmuş. En sonunda benimde gerçek bir oğlum oldu diyerek sevinç gözyaşları içerisinde oğluna sarılmış. Baba oğul ömürlerinin sonuna kadar mutlu yaşamışlar.

sayfa 26 27 sayfa Ispanaklı Börek (Plăcintă cu spanac) Aluat: 250 gr. de margarină 2 ouă 1 cană de iaurt 1 praf de sare făina cât cuprinde (aluatul trebuie să fie mai moale) Compoziţie: ½ kg de spanac ½ kg carne de vită tocată 2,3 cepe sare, piper după gust spanacul se toacă mărunt Mod de preparare: Se frământă aluatul şi se fac biluţe mici. Spanacul se căleşte împreună cu carnea. Foile se întind şi se pun două una peste alta, la mijlocul lor se întinde compoziţia cu carne şi spanac. Se dă tava la cuptor nu înainte ca plăcinta să fie unsă cu ou bautut cu puţin ulei. Mantı (Colţunaşi) Ingrediente: Umplutura 300 gr. de carne tocată de vită sare, piper dupa gust 1 lingură de ulei (acesta este secretul meu, folosesc uleiul pentru a pune mai uşor carnea pe cocă) Coca 3 ouă 1 pahar de apă 1 praf de sare făină cât cuprinde Se frământă coca până la omogenizare iar coca obţinută trebuie să fie un pic mai tare,(turcoaicele noastre şi eu inclusiv, folosim o expresie în limba turcă, respectiv kulak memesi când vine vorba de consistenţa aluatului). Se împarte aluatul în patru părţi egale şi se fac bile. Se intind foi la grosimea celor folosite pentru tăiţeii de casă. După ce am intins foaia o tăiem patrăţele mai micuţe şi mai delicate în mijlocul cărora punem cărniţă. Nu exagerăm cu cantitatea de carne ca să putem împaturi. Între timp punem oala cu apă şi puţină sare la fiert. După ce da apa în clocot punem manti la fiert. Se fierb cca. 5-8 minute şi se scot într-un vas din care vor fi servite. Secretul meu, pe care doresc să-l dezvălui şi cititorilor acestei cărţi este că în timp ce fierbe manti pun o ceaşcă de apă rece în apa fiartă. Asta nu permite aluatului să se lase. Peste mantı se pune după preferinţă ori ulei încins ori o lingură de unt. Separat se prepară într-un bol doi căţei de usturoi pisaţi cu sare peste care se pune cremă de iaurt. Se pune crema de iaurt peste manti şi se serveşte după preferinţă, cald sau rece. Dacă dorim să servim la o masă festivă, putem orna platoul cu frunze de mentă sau patrunjel şi putem presăra boia de ardei iute sau dulce. Nurgean Ibraim İncir Tatlısı (Smochine umplute) Se fac găuri la smochine cu indexul(degetul) mâinii şi se lărgesc după care se introduc arahide întregi şi se pun la tigaie la foc mic şi se presară zăhăr tos pe fiecare smochină la care se adaugă o cană sau o cană jumătate de apă şi se lasă la foc mic să fiarbă. În tigaie se mai pun şi câteva felii de lămâie. După ce s-a legat siropul se presară la fiecare smochină puţină brânză uscată zdrobită şi se lasă în aşteptare câteva minute. La final se presară nuci zdrobite pe fiecare smochină. Nezir Macbule, Cernavodă

ADRESE UTILE Ambasada Republicii Turcia la Bucureşti Calea Dorobanţilor nr. 72, sc. 1, Bucureşti tel-fax: 021.2124849 Consulatul General al Republicii Turcia la Constanţa B-dul Ferdinand nr. 82, tel: 0241.607910, fax: 0241.615367 Muftiatul Cultului Musulman din România str. Bogdan Vodă nr. 75, Constanţa tel: 0241.611390 T.I.A.D - Asociaţia Oamenilor de Afaceri Turci din Dobrogea B-dul I.C. Brătianu nr. 7 etaj 1, Constanţa tel-fax: 0241.629841 T.I.A.D. Asociaţia Oamenilor de Afaceri Turci Bucureşti str. Ritmului nr. 7, sector 2, Bucureşti tel-fax: 021.2501877, 021.2504593 TUYAB - Uniunea Investitorilor Turci din România B-dul Burebista, nr. 3, Bl. D 16, sc. 1, etaj 3, ap. 13, sector 3, Bucureşti tel: 021.3262548 Romanya Türkiye Ticaret ve Sanay Odası Camera de Comerţ şi Industrie România-Turcia B-dul Libertăţii nr. 1, bl. A1, sc. 4, et 4, ap 83, Sector 4, Bucureşti tel: 021.3369722, fax: 021.3373667 Colegiul Naţional Kemal Ataturk str. Română nr. 2, Medgidia tel: 0241.811522, 0241.820577 Liceul Internţional de Informatică B-dul Tomis nr. 153, Constanţa tel: 0241 665083, 0241.693262 Consiliul Judeţean Constanţa B-dul Tomis nr. 51 tel.: 0241.488404, 0241.708404 fax: 0241.708453 Prefectura Judeţului Constanţa B-dul Tomis nr. 51 fax: 0241.615672 tel: 0241.617788, 0241.615065 Primaria Municipiului Constanţa B-dul Tomis nr. 51 tel: 0241.708100 Primaria Municipiului Mangalia Şos. Constanţei nr. 13 tel: 0241.751905 Primaria Municipiului Medgidia Str. Decebal nr. 35 tel: 0241.812300 Primăria Tulcea tel. 0240.511440 Prefectura Tulcea Consiluiul Judeţean Tulcea str. Păcii nr. 20 tel: 0240.512640 Ministerul Adminiatraţiei şi Internelor Oficiul judeţean de cadastru şi publicitate imobiliară Constanţa str. Remus Opreanu 1 tel-fax: 0241.617848 Comandamentul Teritorial de Jandarmi Constanţa str. Mircea cel Bătrân nr. 108 tel: 0241.618969, 956 Inspectoratul pentru situaţii de urgenţă Dobrogea al judeţului Constanţa str. Mircea cel Bătrân nr. 110 tel: 0241.617381 fax: 0241.616342 B-dul Tomis nr. 67 tel: 0241.611666 Direcţia Poliţiei de frontieră şi Inspectoratul Poliţiei de frontieră al. Zmeurei nr. 21, Constanţa tel: 0241.641038 fax: 0241.642803 Inspectoratul de Poliţie Constanţa B-dul Mamaia 104 tel: 0241.611364 Poliţia Port Constanţa Poarta 2, Incinta Port tel: 0241.613110 fax: 0241.601723 Poliţia Municipiului Constanţa str. Ştefan cel Mare nr. 103 tel: 0241.665050 fax: 0241.662794 Poliţia Municipiului Mangalia Şos. Constanţei nr. 1 tel: 0241.751305 fax: 0241.751307 Poliţia Municipiului Medgidia str. Republicii nr. 15 tel: 0241.810730 fax: 0241.810434 Serviciul Poliţiei Rutiere B-dul Mamaia nr. 104, Constanţa tel: 0241.611364 Ministerul Agriculturii, pădurilor şi Dezvoltării Rurale Direcţia pentru agricultură şi dezvoltare rurală Constanţa str. Revoluţiei din 22 Decembrie, 17-19 tel: 0241.618136, 0241.611678 fax: 0241.618962 Centrul de scafandri B-dul 1 Mai nr. 19-21, Constanţa tel: 0241.586600 fax: 0241.586952 Ministerul Culturii şi Cultelor Direcţia Judeţeană pentru cultură, culte şi patrimoniu cultural naţional Constanţa str. Mircea cel Bătrân nr. 106 tel: 0241.613008 Ministerul Apărării Naţionale Centrul Militar Zonal C-ţa str. Mircea cel Batran nr. 106 tel: 0241.616416 fax: 0241.616427 Ministerul Educaţiei şi Cercetării Inspectoratul Şcolar Judeţean Constanţa str. Mihai Eminescu nr. 11 tel: 0241.611913 fax: 0241.618880 Ministerul Finanţelor Publice Direcţia Generală a Finanţelor Publice Constanţa B-dul Tomis nr. 51 tel: 0241.708010 fax: 0241.708011 Garda Financiară B-dul Ferdinand 68.B fax: 0241.618112 tel.: 0241.708076, 708077, 708078 Administraţia Finanţelor Publice Constanţa str. Mircea cel Bătrân nr. 96 tel: 0241.708060 fax: 0241.708058 Administratia Finanţelor Publice Mangalia Şos. Constanţei nr. 13 tel: 0241.753795 fax: 0241.755005 Administraţia Finanţelor Publice Medgidia str. Decebal nr. 37 tel: 0241.810334 tel-fax: 0241.814766, 0241.810385 Direcţia Regionala Vamală Constanţa B-dul Tomis nr. 312 A tel: 0241.519244 fax: 0241.692408 Ministerul Justiţiei Curtea de Apel Constanţa str. Krikor Zambaccian nr. 1 tel: 0241.615248 tel-fax: 0241.616003 Tribunalul Judeţean Constanţa Secţia Civilă Comercială str. Traian 31 tel: 0241.606572 tel: 0241.606591, 606597, 606598 fax: 0241.551342, 551343 Sectia Penală B-dul I.C. Brătianu nr. 2-4 tel-fax: 0241.619628 Judecătoria Mangalia str. Mircea cel Bătrân nr. 4 tel: 0241.755 567 tel-fax: 0241.755568 Judecătoria Medgidia str. Independenţei nr. 14 tel: 0241.810287 tel-fax: 0241.810687 Ministerul Muncii, Solidarităţii Sociale şi Familiei Direcţia de Muncă, Solidaritate Socială şi Familie Constanţa str. Decebal nr. 13 C tel: 0241.612597 fax: 0241.694337 Inspectoratul Teritorial de Muncă Constanţa str. Decebal nr. 13.C fax: 0241.694317 tel: 0241.691254, 693 951 Ministerul Sănătăţii Direcţia Judeţeană de sănătate publică Constanţa str. Mihai Eminescu nr. 2 tel: 0241.694443, 0241.616176 fax: 0241.512060 Ministerul Transporturilor, Construcţiilor şi Turismului Registrul Auto Român Constanţa, B-dul I.C. Bratianu nr. 250 tel: 0241.690040 tel-fax: 0241.690055, 0241.690085 Agenţia Judeţeană pentru Ocuparea Forţei de Muncă Constanţa str. Lacului nr. 14 tel: 0241.613207, 0241.619626 fax: 0241.673840 Oficiul Judeţean pentru Protecţia Consumatorilor Constanţa str. Poporului nr. 121 bis tel: 0241.550550 S.C. Electrica S.A. Sucursala de Distribuţie a Energiei Electrice Constanţa str. Nicolae Iorga nr. 89.A tel: 0241.805999 fax: 0241.616340 Congaz S.A. str. Vasile Parvan nr. 16, Constanţa tel: 0241.508238 fax: 0241.542969 Regia Autonomă Judeţeană de Apa Constanţa str. Călăraşi nr. 22-24 tel: 0241.664046, 661940, 664444 RADET B-dul Tomis nr. 107, Constanţa Tel/fax: 0241.616937 Deranjamente DERANJAMENTE POSTURI TELEFONICE... 0800.880800 INFORMAŢII NUMERE CLIENŢI. 118932 INFORMAŢII DIVERSE... 118800 Alte servicii DERANJAMENTE APĂ-CANAL... 924 DERANJAMENTE CONGAZ... 928 DERANJAMENTE DISTRIBUŢIE ENERGIE ELECTRICĂ... 929 INFORMATII S.N.C.F.R.... 952 POLIŢIA ClRCULAŢIE... 954 JANDARMERIE... 956 TELEGRAME TELEFONATE... 957 POLIŢIA DE FRONTIERĂ... 959 ASISTENŢA SOCIALĂ... 979 PROTECŢIA CIVILĂ... 982 Serviciul unic pentru apeluri de urgenţă... 112