ROBERTO BOLAÑO LÜMPEN ROMAN

Benzer belgeler
küçük İskender THE GOD JR

ROBERTO BOLAÑO MÖSYÖ PAIN

ECE TEMELKURAN İÇ KİTABI

SİNE ERGÜN BAŞTANKARA

DESTANLAR VE MASALLAR. Samed Behrengi KÜÇÜK KARA BALIK. Masal. Çeviren: Haşim Hüsrevşahi resimleyen: Mehmet Sönmez

CEM AKAŞ SİNCAPLI GECE EKSİLTMELİ ROMAN

ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR HÂLÂ HARİKA

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

WOLFGANG BORCHERT Fener, Gece ve Yıldızlar. ve Ölümünden Sonra Yayımlananlar

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

ALESSANDRO BARICCO SMITH & WESSON

ENGİN TÜRKGELDİ ORADA BİR YERDE

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut GÜNAYDIN! GÜNAYDIN! Resimleyen: Burcu Yılmaz

Deneyler ve Hayaletler

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

Delal Arya HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Mert Tugen YEDİ DENİZLERDE 2. 2 Basım İSKELET SAHİLİ NDEKİ SIR

Cem Akaş BUMBA İLE BİBU. Resimleyen: Reha Barış

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

MATBAACILIK OYUNCAĞI

küçük İskender ÖLEN SEVGİLİMİN ŞİİR DEFTERİ

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Çetin Öner. Roman GÜLİBİK. Çeviren: Aslı Özer. 26. basım. Resimleyen: Orhan Peker

KEREM ASLAN Her Şey Dahil

Delal Arya HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Sedat Girgin PERA GÜNLÜKLERİ. 5 Basım SIRLAR OTELİ. 2. Kitap

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Arda Alyanak Daniela Palumbo Filiz Özdem Carla Manea

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü ORMANDAKİ DEV. 4. basım. Resimleyen: Reha Barış

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ

PINAR KÜR SONUNCU SONBAHAR

Bernd Brunner UZANMA SANATI. Yatay Yaşamın Elkitabı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü ASLAN KRAL KORK. Resimleyen: Sedat Girgin

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Koray Avcı Çakman. Öykü FLAMİNGO GÜNLÜĞÜ. 1. basım. Resimleyen: Reha Barış

Küçük Hasır Sapka. Korkut Erdur 1980 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunu.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

İletişim Yayınları 2472 Çağdaş Türkçe Edebiyat 426 ISBN-13: İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2017, İstanbul

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Bilmece ŞİPŞAK BİLMECELER DEYİM VE ATASÖZLERİ. 2. basım. Resimleyen: Ferit Avcı

YUSUF ATILGAN BÜTÜN ÖYKÜLERİ

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

ECE TEMELKURAN KIYI KİTABI

Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK. Resimleyen: Vaghar Aghaei

AĞAÇLARIMIZA NE OLDU?

BİZİM SOKAKTA ŞENLİK VAR

Yapı Kredi Yayınları -???? Doğan Kardeş - 911

SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN?

MELİKE UZUN Soğuk ve Temiz

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

SÜLEYMAN BULUT SEVİYORDUM HÂKİM BEY

ZİYA OSMAN SABA CÜMLEMİZ BÜTÜN ŞİİRLERİ

Yalvaç Ural Ödülleri: Buket Topakoğlu

BARBAROS ALTUĞ. biz burada iyiyiz

İletişim Yayınları 2462 Çağdaş Türkçe Edebiyat 423 ISBN-13: İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2017, İstanbul

SEVECEN İLE TOMURCUK ETKİNLİK KİTABI KELEBEK KIZLAR

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

ISABEL ALLENDE JAPON SEVGİLİ

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Küçük Yaşar ın Öyküsü. Alucura Çayevi

ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Goscinny / Sempé. Öykü PITIRCIK KÜÇÜK PITIRCIK. Çeviren: Vivet Kanetti. 29. basım

1. basım: Aralık 2015, İstanbul Bu kitabın 1. baskısı adet yapılmıştır.

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Sarmaşık

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Seçelim ve yerleştireli. Kutlu : Merhaba. Sophie : Kutlu :. Kutlu... e?

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΤΩ) ΣΕΛΙΔΕΣ

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N.

Korkulu Bir Gün Yalvaç Ural Rana Mermertaş

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL

HAKAN BIÇAKCI Otel Paranoya

OYA BAYDAR SURÖNÜ DİYALOGLARI

Bu kitabın telif hakları Siebel Publishing Services ve Kalem Ajans aracılığıyla alınmıştır.

NEJAT İŞLER GERÇEK HESAP BU!

Efsanevi Tren Yolculuğu Trans Sibirya 2

SÜPER ÇOCUKLAR-3 KOKU DELİSİ

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele

Korkut un Hindistan Güncesi - 2 Delhi. 2 Delhi Cuma Delhi`de 2.gün

SUSANNA TAMARO DÜŞÜNEN BİR YÜREK

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

Jim Davis in izinde PARA, ŞÖHRET VE PIZZA

Bilgin Adalı HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Mustafa Delioğlu SÜMBÜLLÜ KÖŞK

ALBERT CAMUS CALIGULA DÖRT PERDELİK OYUN BÜTÜN OYUNLARI 2

2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

Transkript:

1

2

ROBERTO BOLAÑO LÜMPEN ROMAN 3

Una novelita lumpen, Roberto Bolaño 2002, Roberto Bolaño 2016, Can Sanat Yayınları A.Ş. Bu eserin Türkçe yayın hakları The Wylie Agency (UK) Ltd. aracılığıyla alınmıştır. Tüm hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. 1. basım: Kasım 2016, İstanbul Bu kitabın 1. baskısı 2 000 adet yapılmıştır. Editör: Emrah İmre Düzelti: Aylin Samancı Elmasdağ Mizanpaj: Atahan Sıralar Ka pak ta sarımı: Utku Lomlu / Lom Creative (www.lom.com.tr) Ka pak baskı: Azra Matbaası Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi D Blok 3. Kat No: 3-2 Topkapı-Zeytinburnu, İstanbul Sertifika No: 27857 İç baskı ve cilt: Yıldız Matbaa Mücellit Davutpaşa Cad. Emintaş Kazım Dinçol San. Sit. No: 81/25-26 Topkapı-İstanbul Sertifika No: 33837 ISBN 978-975-07-3339-0 CAN SANAT YAYINLARI YA PIM VE DA ĞI TIM TİCA RET VE SA NAYİ A.Ş. Hay ri ye Cad de si No: 2, 34430 Ga la ta sa ray, İstan bul Te le fon: (0212) 252 56 75 / 252 59 88 / 252 59 89 Faks: (0212) 252 72 33 canyayinlari.com/9789750733390 y a y i n e v i @ c a n y a y i n l a r i. c o m Sertifika No: 31730 4

ROBERTO BOLAÑO LÜMPEN ROMAN ROMAN İspanyolca aslından çeviren Seda Ersavcı 5

6

ROBERTO BOLAÑO, 1953 te Şili de doğdu. Çocukluğunu Şili de, ilkgençliğini Meksika da geçiren Roberto Bolaño yirmili yaşlarda Avrupa ya giderek Katalonya ya yerleşti. Geçimini bekçilik, mevsimlik işçilik, bulaşıkçılık gibi işlerden sağlarken bir yandan da şiirler ve romanlar kaleme aldı. İlk çocuğunun dünyaya gelmesinin ardından gelirini artırmak amacıyla düzyazıya ağırlık vermeye başladı. Vahşi Hafiyeler (1998) romanıyla Rómulo Gallegos ve Herralde ödülleri başta olmak üzere birçok ödül kazanmasıyla Latin Amerika edebiyatının Boom kuşağından beri en önemli romancısı olarak gösterildi, eserleri birçok dile çevrildi. 2003 te 50 yaşında Barcelona da öldü. SEDA ERSAVCI, 1982 de Ankara da doğdu. Ankara Üniversitesi Dil ve Ta rih-coğrafya Fakültesi, İspanyol Dili ve Edebiyatı Bölümü nü bitirdik ten sonra Universitat Autònoma de Barcelona da Karşılaştırmalı Ede biyat ve Edebiyat Teorisi yüksek lisansı ve doktorası yaptı. İngilizce ve İspanyolcadan çeviriler ve editörlük yapmaktadır. Belli başlı çevirileri arasında Jack Kerouac ve Allen Ginsberg: Mektuplar, Marcelo Figueras tan Kamçatka, Félix Francisco Casanova dan Vorace nin Yeteneği, Rodrigo Rey Rosa dan Sağırlar, Carlos María Domínguez den Kâğıt Ev, Patti Smith ten M Treni, Geoff Dyer dan Bir Hışımla, Valeria Luiselli den Kalaba lıkta Yüzler ve Evelio Rosero'dan Öğle Yemekleri gibi eserler yer almaktadır. 7

8

Lautaro ve Alexandra Bolaño ya 9

10

Her tür yazı zırvalıktır. Bir anda ortaya çıkıp akıllarından geçen her şeyi kelimelere dökmeye çalışan insanlar domuzdur. Bütün yazarlar domuzdur. Hele de günümüz yazarları. Antonin Artaud 11

12

BİR 13

14

Artık bir anne ve evli bir kadınım, oysa kısa bir süre öncesine kadar bir suçluydum. Kardeşimle ben öksüz kalmıştık. Bu, bir şekilde her şeyi haklı çıkarıyordu. Kimsemiz yoktu. Ve her şey bir gecede olmuştu. Annemiz ve babamız tek başlarına çıktıkları ilk seyahatte, sanıyorum Napoli yakınlarındaki bir otoyolda yahut güneydeki bir başka korkunç otoyolda, trafik kazasında öldü. Arabamız sarı, ikinci el bir Fiat tı ama yeni gibiydi. Arabadan geriye gri bir demir yığını kaldı. Kaza yapmış başka araçların da bulunduğu emniyete ait hurdalıkta arabayı gördüğüm zaman kardeşime rengini sordum. Sarı değil miydi? Kardeşim öyle olduğunu söyledi, Tabii ki sarıydı, dedi, ama bu eskidendi. Kazadan önceydi. İki aracın çarpışması renkleri veya renk algımızı değiştirir. Bunun la ne demek istediğini anlamadım. Sordum. Işık Renk Hepsi, dedi. Zavallının benden daha çok sarsıldığını düşündüm. O gece otelde konakladık ve ertesi gün, anne ve babamızdan geriye kalanlarla ve bir sosyal hizmet uzmanı veya danışman ya da psikolog eşliğinde trenle Roma ya döndük; hangisi bilmiyorum, kardeşim sordu ama ben camdan dışarıyı seyrediyordum; cevabı duymadım. 15

Cenazeye tek bir teyzem katıldı ve teyzemin ardından korkunç kızları belirdi. Cenaze boyu (pek de uzun sürmedi zaten) gözlerim teyzemdeydi ve yüzünde bazen belli belirsiz, bazense apaçık bir gülümseme belirdi gibi geldi bana ve işte o zaman (aslında öteden beri bilsem de) kardeşimle bu dünyada yapayalnız olduğumuzu anladım. Kısa bir törendi. Mezarlıktan çıktığımızda teyzem ve kızlarıyla öpüşüp vedalaştık; bir daha da görüşmedik. En yakın metro istasyonuna yürürken kardeşime tabutların mezara konduğu esnada teyzemin gülümsediğini, hatta basbayağı kahkaha attığını, söyledim. Kendisinin de fark ettiğini belirtti. O andan itibaren günler değişti. Yani günlerin seyri değişti. Yani bir günü kendinden sonra gelen günle birleştiren ama aynı zamanda ondan ayıran o şey değişti. Birden gece kavramı ortadan kalktı ve her şeyi daimi bir ışık ve güneş kapladı. Başta bunun yorgunluktan, anne ve babamızın ani yokluğunun yarattığı şoktan kaynaklandığını düşündüm ama kardeşime bundan bahsettiğimde aynısının kendi başına da geldiğini söyledi. Bir ışık, güneş ve pencere cümbüşü. Öleceğimizi sandım. Fakat hayatımız anne ve babamızın ölümünden önce nasıldıysa, aynen o şekilde devam etti. Her sabah okula gidiyorduk. Arkadaş bildiklerimizle konuşuyorduk. Ders çalışıyorduk, çok değil belki ama yine de çalışıyorduk işte. Pek de karmaşık olmayan bir-iki işlemin ardından babamın emeklilik maaşı bize geçti. Daha çok alacağımızı düşünmüştük ve bir şikâyet formu doldurduk. Bir sabah, babamın hayattayken X miktarda para kazandığını ve ölümünün ardından neden payımıza o meblağın yarısından da azının düştüğünü açıklamaya çalışan bir devlet memurunun önünde kardeşim birden gözyaşlarına boğuldu. Adamcağıza hakaret etti; onu ofisten sü- 16

rükleye sürükleye çıkarmam gerekti. Kardeşim, Bu adil değil, diye bağırıyordu. Biz çıkarken adamın hüzünlü bir ses tonuyla, Yasalar böyle, dediğini duydum. İş aramaya başladım. Her sabah gazete alıyor, okul bahçesinde Eleman Aranıyor bölümüne bakıyor ve ilgimi çekenlerin altını çiziyordum. Öğleden sonra, ağzıma, artık her ne olursa, bir lokma bir şey attıktan sonra, evden çıkıyor, tüm adreslere tek tek gidinceye değin de eve dönmüyordum. Açık açık belirtilsin belirtilmesin basbayağı fahişe arıyorlardı ama ben fahişe değildim, bir suçluydum ama bir fahişe değildim. Bir gün bir kuaförde iş buldum. Saç yıkıyordum. Saç kesmiyordum ama diğer kızların nasıl kestiğine bakı yor, gelecek için hazırlık yapıyordum. Kardeşim işe başla yarak aptallık ettiğimi, öksüz maaşıyla gül gibi yaşaya cağımızı söylüyordu. Öksüzlük: İnsanın bu kelimeyi duyunca gülesi geliyordu doğrusu. Hesap kitap işine giriştik. Hakikaten de o parayla geçinebiliyorduk geçinmesine ama hemen her şeyden feragat etmemiz gerekiyordu. Kardeşim günde üç öğün yemek yemesinin şart olmadığını söyledi. Ona baktım, ciddi miydi yoksa şaka mı yapıyordu, anlamadım. Günde kaç öğün yiyorsun? Üç. Dört. Peki bundan böyle kaç öğün yemeyi düşünüyorsun? Bir. Bir hafta sonra kardeşim bir spor salonunda çalışmaya başladı. Geceleri, o eve döndüğünde, konuşuyor ve plan yapıyorduk. Ben kendi kuaför salonumu açma hayalleri kuruyordum. Geleceğin küçük kuaför salonlarında, küçük butiklerde, küçük müzik dükkânlarında, ufacık, seçkin barlarda olduğunu düşünmek için kendimce sebeplerim vardı. Kardeşim geleceğin bilgisayar- 17

da olduğunu söylüyordu ama bir spor salonunda çalıştığından (yerleri siliyor, tuvaletleri temizliyordu) ağırlık kaldırmaya başladı; vücut geliştirmeye yarayan ne varsa yapıyordu. Yavaş yavaş okul işini bir kenara bıraktık. Bazen ben gitmiyordum (kesintisiz ışığa tahammül edemiyordum) bazense kardeşim. Günden güne ikimiz de sabahlarımızı evde geçirir olduk; okulu özlüyorduk ama sokağa çıkmaktan, otobüse binmekten, hiçbir şey öğrenmeyeceğimiz sınıflarımıza girip kitaplarımızı ve defterlerimizi açmaktan âcizdik. Televizyon izleyerek vakit geçiriyorduk, önce açık oturumları, ardından çizgi filmleri ve son olarak ünlülerle yapılan röportajlarla onların hayatlarına dair haberleri de içeren sabah programlarını izliyorduk. Ama bundan daha sonra bahsedeceğim. Televizyonla video bu hikâyede önemli bir yer tutuyor. Bugün bile, yapacak başka bir şeyim olmadığında, öğleden sonra televizyonu açtığımda sanki ekranda bir zamanlar olduğum o genç suçluyu görüyorum, uzun sürmüyor gerçi, televizyon açılıncaya kadar gözüme ilişen bir görüntü bu yalnızca. Yine de o birkaç saniye içinde bir zamanlar olduğum kişinin gözlerini görebiliyorum, saçlarını, küçümseyen dudaklarını, yüzüne soğuk bir ifade katan elmacıkkemiklerini ve yine soğuk mermerden yapılmış gibi gözüken boynunu görebiliyorum ve onu gördüğüm o kısacık an, hemen her zaman tüylerimi ürpertmeye yetiyor. Kardeşim o günlerde spor salonundaki işi nedeniyle tuhaf bir alışkanlık edindi. Ne kadar gelişme kaydettiğimi görmek ister misin? diyordu. Sonrasında gömleğini çıkarıyor ve bana kaslarını gösteriyordu. Hava soğuktu ve evde kalorifer yoktu ama yine de gömleğini ya da tişörtünü çıkarıyor ve bana be- 18

deninde tümör misali ürkek ürkek beliren, onunla veya benim gözümdeki imajıyla, bir deri bir kemik ergen bedeniyle hiç alakası olmayan çıkıntıları gösteriyordu. Bir seferinde bana Mister Roma ardından Mister İtalya veya Kâinatın Hâkimi olma hayali kurduğunu söyledi. Gözünün içine baka baka güldüm ve dürüstçe fikrimi söyledim. Kâinatın Hâkimi olmak için on yaşından itibaren idman yapmak gerekir, dedim. Vücut geliştirmenin satranca benzediğini düşünüyordum. Kardeşim şayet ben küçük bir kuaför salonu açma hayali kurabiliyorsam kendisinin de daha iyi bir gelecek hayal etmeye hakkı olduğunu söyledi. Kullandığı kelime buydu: Gelecek. Mutfağa gidip yemek yapmaya başladı. Spagetti. Sonra sofrayı kurdum. Hâlâ düşünüyordum. Sonunda ona geleceği umursamadığımı, aklıma çeşitli fikirlerin geldiğini ama bu fikirlerin aslında hiçbir zaman geleceği kapsamadığını söyledim. Neyi kapsıyorlar öyleyse? diye bağırdı kardeşim. Hiçbir şeyi. Yemekten sonra uyuyakalıncaya değin televizyon izliyorduk. Sabah dört sularında sıçrayarak uyanıyordum. Koltuktan kalkıyor, masayı topluyor, bulaşıkları yıkıyor, salona çekidüzen veriyor, mutfağı temizliyor, kardeşimin üzerine bir battaniye daha örtüyor, televizyonun sesini kısıyor, başımı pencereden dışarı sarkıtıp çift sıra halinde park etmiş arabalarla dolu sokağa bakıyor ve hâlâ gece olduğuna, bu parlaklığın geceyi oluşturduğuna inanamıyordum. Hiçbir fark yoktu gözlerimi kapatmakla açık tutmak arasında. 19

20

21