Sayı 4 Editörden TÜBİTAK 1000 Mersin Üniversitesi Araştırma Proje Potansiyelinin Geliştirilmesi ve Sürdürülebilirliği Projesi, Fikir sizden destek bizden sloganı ile bir yılı aşkın süredir; eğitimler, toplantılar ve medya içerikleri vasıtasıyla proje kültürünün yaygınlaşması adına çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu e-bülten de, hedef kitlede farkındalık yaratmak ve başarı hikayelerinin paylaşılması amacıyla hazırlandı. Her bir sayı 2015 Ocak - 15 Haziran tarihleri arasında başvurusu yapılan ve olumlu sonuçlanan TÜBİTAK projelerinin yürütücüleri ile yapılan röportajları kapsamaktadır. Bu sayımızın konuğu Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Özbilgin. Röportaj görüşmeleri için vakit ayırma nezaketinde bulunan Özbilgin e, proje ekibi adına teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca e-bültenin sizlere ulaşmasına aracılık eden gazetecilik bölümü öğrencilerim, Murat Ataş a (Röportaj), Mazlum Aritürk e, Bahtiyar Yılmaz a (Fotoğraf) ve Gencay Olcan a (Tasarım) da verdikleri emekten ötürü teşekkür ederim. Genç araştırmacıların çalışmalarına ışık tutması dileğiyle. Saygılarımla Yrd. Doç. Dr. Erhan ARSLAN
TÜBİTAK 1000 Mersin Üniversitesi Araştırma Projesi Potansiyelinin Geliştirilmesi ve Sürdürülebilirliği Projesi Prof. Dr. Hüseyin Özbilgin: Amacımız Balıkçılığı Sürdürülebilir Kılmak T rol balıkçılığı toplumda olumsuz bir yer edinmiş olan ve ekolojik sisteme ciddi zararlar verdiği düşünülen bir avlanma biçimi. Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Özbilgin in kabul edilen TÜBİTAK 1001 projesi, bu avlanma biçiminin ekosisteme verdiği olumsuz etkilerini en aza indirmeye yönelik. Özbilgin ile bu proje fikrinin nasıl ortaya çıktığı, projenin hedefleri, kapsamı ve TÜBİTAK projeleri hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1971 Ordu Ünye doğumluyum. Karadenizli balıkçı bir aileden geliyorum. Lisede denizcilik okudum, Lisans eğitimimi Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi nde tamamladım. Sonrasında Dokuz Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri Enstitüsü, Canlı Deniz Kaynakları Programı nda yüksek lisansa başladım. Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla 1991 de İskoçya ya gidip önce Deniz ve Balıkçılık Bilimleri yüksek lisansı, sonra da Avlama Teknolojisi ve Balık Davranışları doktorası yaptım. 1998 yılında Ege Üniversitesi nde çalışmaya başladım 2005 te doçent, 2012 de de profesör oldum. 2007 yılından bu yana Mersin Üniversitesi nde çalışıyorum. 2
Projenizden kısaca bahseder misiniz? Bu projeyle neyi amaçlıyorsunuz? Projemizin ismi: Trol ağzında balık davranışları ve kurşun yaka modifikasyonlarının tür seçiciliğine etkisi- TABADKUM. Bu proje aslında bir önceki projemizin devamı niteliğindedir. Projenin iki temel amacı var. Biri dip trollerinde kurşun yaka modifikasyonlarıyla tür seçiciliğini arttırmak, diğeri ise trol ağzındaki balık davranışlarını ortaya koymaktır. Mersin Körfezi, Kuzeydoğu Akdeniz de trol av baskısının en yüksek olduğu balıkçılık sahalarından biridir. Bölgede dip trolleriyle 136 farklı tür yakalanmakta ve bunlardan 60 tür her zaman ıskarta edilmektedir. Bir önceki projemizde Mersin Körfezi trol operasyonlarında Hypotremeta (vatozlar) takımına ait 9 tür yakalandığını ve daima ıskarta edildiğini tespit ettik. Bunlar IUCN listesine göre farklı derecelerde risk gurubunda olan ya da hakkında yeterli veri bulunmayan türlerdir. Iskarta türlerin av operasyonu sırasında tasfiye edilmesi balıkçılığın ekosistem etkisinin azaltılmasına ve ekonomik sürdürülebilirliğinin artmasına belirgin katkı sağlayacaktır. Ekonomik değeri olmayan bu balıkların avlanılmasını önlemek amacıyla devlet ne tür yasalar oluşturuyor, ne gibi önlemler alıyor? ri- Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü dört yılda bir tebliğ hazırlıyor. Bu tebliğde trolü ilgilendiren, yer, zaman ve ağın teknik özelliklene ilişkin sınırlandırmalar var. Bazı türlerin belirli boyların altındakilerinin avlanması ve karaya çıkarılması yasaktır. Bu tebliğin temel hedefi canlı deniz kaynaklarının sürdürülebilir olarak kullanmanın yönlendirilmesini sağlamaktır. Böyle bir proje fikri nasıl ortaya çıktı? Bir vatozun ıskarta edilişi Fikrin ortaya çıkışı yeni bir şey değildir. Iskarta, yani yakalanan bazı türlerin denize geri atılması balıkçılık tarihi kadar eski bir uygulamadır. Trolde türlerin davranışlarını gözlemleyip modellemek ve davranış farkından yararlanarak ıskartayı azaltan ağlar geliştirmek te 1950 lerin başında, ilk sualtı kayıtlarının yapılmasından beri hep gündemdedir. Dünya balıkçılığında ıskarta en büyük sorunlardan biridir. Yazık ki birçok yerde bu sorunun ne kadar büyük olduğu bile tespit edilememiştir. Ben size bir önceki TÜBİTAK projesi bulgularımızdan Mersin Körfezi için kısa bir özet vereyim. Bu avcılıktan evinize aldığınız her bir kg balık için, bir kg deniz canlısı ölü ya da yaralı olarak ıskarta edilmektedir. Tabağınızda gördüğünüz her üç balık için, yedi tane de diğer deniz canlısı ölü ya da yaralı olarak denize atılmaktadır. Bu küçücük bir balık ya da kocaman bir deniz kaplumbağası olabilir. Ekip olarak amacımız atılan bu 1 kg ya da 7 bireyi belirgin miktarda azaltmaktır. 3
Özetle trolcülükte ıskarta, sadece bizde değil tüm dünyada, oldukça büyük bir sorundur. Tam olarak çözülmesi de yakın gelecekte mümkün görünmemektedir. Ama azaltılabilir ve türlerin davranış farklarından yararlanarak ıskartayı azaltmak dünyada başarılı örnekleri olan bir uygulamadır. Fakat bu çalışmalar daha çok balıkçılık teknolojisinde gelişmiş olarak kabul edebileceğimiz kuzeyli ülkelerde yapılmıştır. Buna benzer araştırmaların Akdeniz de yeterince yapılmamış olması yararlanabileceğimiz bulguları sınırlandırmaktadır. Trolle avlanılan denizlerde tür çeşitliliği nasıl etkileniyor? Trolün atıldığı zemine etkisinin olması beklenen bir şey bu etki çekildiği zeminle ilgilidir. Eğer mercan resiflerinin yaşadığı, deniz çayırlarının olduğu, su bitkilerinin olduğu bir yerde çekiyorsanız tabi ki alanda zararı uzun süreler sonra kapatılabilecek bir etki bırakıyorsunuz. Eğer kumluk, çamurluk herhangi bir sabitlenmiş yaşamın olmadığı bir yerde çekiyorsanız, çoğu zaman uzun süreli bir etki bırakmıyorsunuz. Hatta son çıkan makalelere göre pozitif etki dahi bırakabiliyorsunuz. Trolden balık yemeye çalışan yunuslar Projenizi bir zemine oturtmak ve sunulabilir hale getirmek ne kadar vaktinizi aldı? Şu anda yürüttüğümüz 1001 projesi, TÜBİTAK ın araştırma-geliştirme amaçlı kaynak sağladığı 36 ay sürecek bir bilimsel araştırma projesidir. Böyle bir projeye başvuracaksanız yılda iki dönemi var. Bunlardan biri yılın ikinci ya da üçüncü ayında olur. Biri de yılın sekizinci ya da dokuzuncu ayında olur. Eğer 1001 e başvuracaksanız üç-altı ay öncesinden hazırlığınıza başlamanız gerekir, sizin fikrinizi kağıda dökme hızınıza bağlı. TÜBİTAK 20 sayfadan uzun başvuruları kabul etmiyor, onunda yarısı tablolar, geçmiş proje ve yayın bilgilerinizden oluşuyor zaten. Etik kurul belgesi, yasal izin belgeleri, proforma faturalar ve yönetici imzaları 1-2 ay alabilir. Bizim projemiz 3-4 aylık bir hazırlık aşamasından geçti. 4
EKOSİSTEME VERDİĞİMİZ ZARAR AZALTILMALI Toplum olarak bizler bu projeyi nasıl okumalıyız? Toplum bu projeyi nasıl değerlendirir bilmiyoruz ama bizlerin endişesi şudur; tek başına denizleri değil, balıkçılığı da korumalıyız. Denizin bekçileridir balıkçılar. Balıkçılığın sürdürülebilir olması stokların sürdürülebilir olmasını kapsar zaten. Fakat yasaklayalım balıkçılığı ve denizler düzelsin yaklaşımı ekonomik ve sosyal nedenlerle kabul edilebilir değildir. Çalışalım ve balıkçılığın ekosisteme etkisini azaltalım, hassas türleri küçük bireyleri koruyarak avlanmanın yollarını araştıralım, geliştirelim. Yöneticiler de destekleyip uygulatsınlar ki gelecek kuşakta bu kaynaklardan yararlanabilsin. Arttırabileceğimiz seçicilik ya da ekosisteme verdiğimiz zararın azaltılmasına yönelik her türlü çaba, toplum bilse de bilmese de toplum için bir faydadır. Biz bu projeyle pozitif bir katkıda bulunacağımıza inanıyoruz. Peki bu projeyi hazırlama safhasında ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Hiç zorlanmadık. Çünkü çok önemli itici güçlerimiz vardı. Birincisi pırıl pırıl doktora öğrencilerimiz var. Çalışıyorlar, Trol ağzında yüzen balıklar hatta devletten maaş alan bir çok memurdan daha fazla, çalışıyorlar ama düzenli bir gelirleri yok. Birinin proje yürütücüsü olup burs sağlaması gerekiyordu. İkincisi merak ediyoruz. Bir ağı atıp iki saat sonra kaldırıyorsunuz ve aşağıda ne olup bittiğini tam olarak bilmiyorsunuz, daha iyi öğrenmek istiyorsunuz. Ve üçüncüsü faydalı olma zorunluluğumuz. Balıkçılığın sürdürülebilirliği için, gelecek kuşakların da bu muhteşem kaynaklardan yararlanabilmeleri için çalışma zorunluğumuz. Bu kadar itici gücünüz varsa TÜBİTAK a proje hazırlamak pek zor değil. Bu proje kapsamında TÜBİTAK tan ne kadar bir destek alacaksınız? Üç yıl içerisinde de taahhüt ettiğimiz işlerin yapılması için 360 bin liralık bir destek almış olacağız. Bu paranın 3 te 1 i öğrenci bursudur. Bu proje için ayrıca kuruma ar-ge amaçlı kullanmak üzere verilecek 144 bin lira ve araştırmacılara ikramiye olarak verilecek yaklaşık 100 bin lira var. Toplam bütçe 555 bin lira. 5
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Yaptığım küçük bir araştırmada Türkiye de su ürünleri avlama teknolojisi alanında çalışma yapan akademisyenlerin üniversite dışından bilimsel araştırma amaçlı getirdiği kaynak, bu zamana kadar almış oldukları maaşların yüzde 5 ini geçmemektedir. Bu durum Amerika da olsa hepimizi işten atarlardı. Bilim ucuz değil ama üniversitelerin kaynakları çok sınırlı. Demek ki paranın dışarıdan gelmesi için bizim çaba göstermemiz, yöneticilerimizin de bunu teşvik etmesi ve özendirmesi gerekiyor. Ayrıca proje ekibinde yer alan danışman, araştırmacı ve bursiyer ar- Mersin limanından troller kadaşlarıma, gemisini kullanımımıza açan ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü ne ve önerdiğimiz çalışmayı yapılmaya değer görüp finanse eden TÜBİTAK a çok teşekkür ederim. Sonsöz Prof. Dr. Hüseyin Özbilgin le trol balıkçılığı ve etkilerini ele aldık. Trol balıkçılığıyla ekonomik değeri olmayan balıkların yakalama operasyonunun dışında tutulabileceğini ve bunun da trol ağı üzerinde geliştirilen bazı değişikliklerle mümkün olabileceğini gördük. Unutmamak gerekir ki, denizler yaşayan bir ekosistem ve birçok canlı türüne de ev sahipliği yapıyor. Bu ekosistemi hem de balıkçılığımızı korumak ise geleceğimizi korumakla eşdeğer. TÜBİTAK 1000 Mersin Üniversitesi Araştırma Proje Potansiyelinin Geliştirilmesi ve Sürdürülebilirliği Projesi kapsamında, hedef kitlede farkındalık yaratmak amacıyla çıkartılan bu bültenin editörlüğüne Yrd. Doç. Dr. Erhan Arslan, sayfa tasarımına Gencay Olcan, röportaja Murat Ataş, röportaj fotoğraflarına Mazlum Aritürk destek vermiştir. Saha fotoğraflarına da Prof.Dr.Hüseyin Özbilgin in arşivinden yararlanılmıştır. Bu proje TÜBİTAK tarafından 114K502 proje numarasıyla desteklenmektedir. İletişim: Mersin Üniversitesi İleri Teknoloji Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi ARDEB Ofisi Çİftlikköy Kampüsü Tel: 0(324) 361 00 01 Fax: 0(324) 361 00 15 Email: meuarge@gmail.com Web: http://arge.mersin.edu.tr 6