0. Muharrem'le ilgili bir gecede konuşan Elazığ Müftüsü Sn. Ömer Kocaoğlu özetle; Şunları anlattı:

Benzer belgeler
İsmi Tafdil. Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Bu misalde ل الك ح lafzı, ismi tafdil olan

tyayin.com fb.com/tkitap

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

ON EMİR الوصايا لعرش

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Fatiha süresi-dil Yönünden İnceleme

أتي E-t-y. Gelmek, ulaşmak, varmak, yapmak, etmek, işlemek

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

Îman, Küfür ve Tekfir 2

İSİMLER VE EL TAKISI

audio emsile dersleri

ARAPÇADA İSİMLER. Sonu ref ile biten sözcüğe ref edilmiş anlamında merfû adı verilir. Ref alametleri:

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت

İNSAN ALLAHIN HALİFESİ Mİ? (HALEF- SELEF OLAYI) Allah Teâlâ şöyle buyurur:

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

Fatiha Suresi'nin Tefsiri ve Faydaları

Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

EĞER NEBİ MUHAMMED, BENDEN YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEMİ İSTESE; YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEM, MUHAMMED'İ İNKAR EDERİM

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

118. SOHBET Kadir Suresi SÛRE VE MEÂLİ:

رويدا تراك. Ma nel Fiil. 1-İsim Fiiller. Günah işleyen Allahu Subhanehu ve Tela dan uzak oldu. Günahı terk et! Dünyada rahatlık hasıl olmadı.

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

144. SOHBET ÖNEMLİ İMTİHAN: DİL

Ayetlerin Mealleri: الله لا ا ل ه ا لا ه و ال ح ي ال ق ي وم لا ت ا خ ذ ه س ن ة و لا

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Ehl-i Sünnet, Hz.Peygamberin sünnetine ve Eshabının yoluna bağlı olan ve onların izlediği dînî yol ve metodu benimseyenlerdir.

EV SOHBETLERİ 135. Sohbet SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

8. KÂFİRÛN SÛRESİ ÖĞRENELİM

141. SOHBET. Nifak bir hastalıktır.

TEVHİD KELİMESİ: İSLAMLA KÜFÜR ARASINDAKİ ALAMET-İ FARİKA. Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a) www. almuwahhid.com

حديث توسل آدم نليب وتفس : {وابتغوا يله الوسيلة} şeyh Muhammed Salih el-muneccid

NASIL BİR ALLAH A İMAN EDİYORUZ?

تلقني أصول العقيدة العامة

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

NEVÂKIDU L-İSLÂM METNİ VE TERCÜMESİ

Ders : 9 Konu : CEMAAT OLMAK

هل الا نبياء متساوون. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

İbadet Hayatımızda Şaban Ayı Gönderen Kadir Hatipoglu - Mayıs :46:24

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

KUREYŞ SÛRESİ Nuzul 21 / Mushaf 106

1 MAYIS - 30 HAZİRAN RAMAZAN KAMPANYASI AFİYET OLSUN İSRAF OLMASIN.

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi?

MUSKA VE NAZARLIK TAKMANIN HÜKMÜ

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

Kur an şöyle buyurmaktadır: Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki,

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

ALLAH HER ZAMAN DOĞRU OLMAMIZI İSTER 1. Ey iman edenler! Allah a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. 2

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Tatil kavramını araştırdığımız da tatil için şu anlamların verildiğini görürüz:

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü

# א ذ و ه و و ه א ن, - א ه! " א א $ % ت א' )! " و א % رو +! " א.. ن % + % و ي د א1, ! " و 2 4 " א... " % ) ر و ه 6 $ א " ن % + % و כ +.

Okul Öncesi İçin DUÂLAR SÛRELER. Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

Üçüncü Delil: O gün bir kısım yüzler parlaktır. Rablerine bakarlar. (Kıyame, 75/22-23) 10 ALLAH I GÖRMEK HAKKINDA HADİS-İ ŞERİFLER

BESMELENİN TEFSÎRİ. Besmelenin başındaki ب be harf olup, istiâne (yardım isteme), musâhabe (birlikte bulunma) ve mulâbese anlamlarına gelmektedir.

bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

İslâm da Meşrû Mülk Edinme Yolları

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Murat eğitim kurumları. Arapça 4 konu 2. İsim ve fiil cümlelerinde olumsuzluk (nefy)

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

Muhammed Salih el-muneccid

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

Ehl-i Sünnet ve l-cemaat in akîde ve diğer dîni konulardaki esasları

Ö zürsüz oruç tutmayan kimseye kaza gerekir mi? Muhammed b. Salih el-useymîn

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- nurdan mı yaratılmıştır? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

96. SOHBET Efendimizin Örnekliğinde Merhamet Ehli Olabilmek

IGMG EV SOHBETLERİ DERSLERİ

101. SOHBET Kur an da Hz. Lût (as) ve Kıssası LÛT (AS) KİMDİR?

Ramazan'ın gündüzünde oruç tutmayanlara ve kâfirlere yemek satmanın hükmü

Ders : 185. Konu : MEKKE DE GİZLİ DAVET. MEKKE DÖNEMİ ve DAVET BYK&ŞYK DERSLERİ

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

Transkript:

0. Muharrem'le ilgili bir gecede konuşan Elazığ Müftüsü Sn. Ömer Kocaoğlu özetle; Şunları anlattı: a) Hz. Peygamber Efendimize, çirkin karikatürlerle hakarete kalkışan Danimarka'yı ve diğer Avrupalılara karşı tepkimizi içimizde saklamalı, sokaklara taşımamalı ve taşkınlık yapmamalıyız. Örneğin Danimarka mallarına boykot uygulamalıyız. b) Enfal 73. Ayetinde: "Kafirler birbirinin dostlarıdır. (Ey müminler) Eğer siz onu yapmaz, yani birbirinizi sevmezseniz; yeryüzünde fitne ve fesatlık olur. Öyle ise çare; birbirimizi sevmemizdir... c) Bakınız, Peygamber Efendimiz, tebliğ için gittiği Taif'te, kendisini taşlayanlara bile beddua etmemiştir... ç) Ali İmran: 64. Ayetinde "Ehli Kitap olan kimselerle dahi "müşterek değerler" etrafında birleşmemiz ve barışık hareket etmemiz istenmiştir" Biz bu dört husus içinde, yine dört tane yanlış yorum ve hatalı yaklaşım görüyor ve hatırlatıyoruz. Bu tespit ve tahlillerimizin bir ilim adamı sorumluluğu ile değerlendireceğine inanıyoruz. 1- "Danimarka mallarına boykot uygulamalıyız" sözleri, eğer kasıtlı olarak yapılan; ucuz ve sonuçsuz bir kahramanlık gösterisi değilse, Müslümanların biriken havasını ve heyecanını indirmeyi amaçlayan boş bir çağrıdır. Çünkü Danimarka'nın bazı büyük şehirlerin zengin mahallelerinde satılan tereyağı ve peynirleri dışında, bizim zaten istesek de alabileceğimiz mallarının ne olduğu bilinmiyor. Yok, eğer "Bütün Avrupa mallarını almayalım" diyorsanız, hele önce batılı firmaların ve onların ortaklarının isimlerini ve ürettikleri malların listelerini sayıverin de, geriye "Yerli Malı" 1 / 16

kalıyor mu, bir görelim... Hem de bunu yapmaya kalktığınızda, nereye sürgün edileceğinizi bekleyelim... O halde "Lime tekulune mala tef'alun?" ayetinin tehdidini düşünelim. Böylesi boykotlar elbette etkilidir, ama bunu fertler değil, önce hükümetler yaparsa sonuca gidilir... 2- Enfal 73. Ayeti ise, mealen şöyledir:... "İnkar edenler biribirlerinin velileri (yani: yardımcıları, arka çıkıcıları, koruyup kollayıcıları)dır. Eğer siz (Ey müminler), bunu yapmazsanız (Yani biribirinize yardım edecek ve destek verecek her türlü imkanı hazırlamazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk olur" Bu ayet, müminlerin; öyle kuru kurusuna biribirlerini sevmelerinden öte, biribirlerinin velileri olmalarını, sahip çıkmalarını, dayanışma kurumlarını oluşturmalarını ve bütün bunları yapacak imkan ve iktidara ulaşmalarını istemektedir. "Onlara karşı, bütün gücünüzle (gerekli ve yeterli her çeşit) kuvvet hazırlayın" [1] "Ey Yahya! Kitabı kuvvetle tut" [2] gibi ayetler de: Kitabın hükmüne sımsıkı sarılmak yanında, ilahi adalet esaslarının ancak: Ekonomik, teknolojik, sosyolojik, psikolojik ve askeri-stratejik güç birliği ile sağlanabileceğini öğütlemektedir. Batılı barbar gavurlar ve yerli uşakları, Hz. Peygamber Efendimizi anarşist gösterme cesaretlerini: Birleşmiş Milletlerden, NATO askeri gücünden, Avrupa Birliği ekonomisinden almaktadırlar. İşte bunlara karşı Enfal: 73. ayeti Biz müminlere: İslam Birleşmiş Milletleri Teşkilatımızı, 2 / 16

İslam Ortak Pazarımızı, İslam Savunma Paktımızı, İslam Kültür ve İlim Dayanışma Kurumlarımızı ve İslam Dinarımızı oluşturmamızı ikaz ve işaret buyurmaktadır. Bediüzzaman Hazretlerinin: "İnşallah ileride cemahiri müttefika-i Amerika gibi, Cemahiri müttefika-i İslamiye de meydana gelecektir" [3] sözleri de bunu ispatıdır. Bu tespitleri, hiç düşünüp taşınmadan, Kur'an ve vicdan terazisine vurmadan hemen "siyasi söylemler" yaftası yapıştırma basitliğinden artık uzaklaşmalıdır. 3- Aleyhisselatu Vesselâm Efendimizin, ilk Taif ziyaretinde söylediği "Ben lanetçi değilim. Ben Rahmet Peygamberiyim" anlamındaki sözleri ise, henüz davet ulaşmamış ve İslami hakikatleri dinleyip anlama imkanına kavuşmamış toplumlar için geçerlidir. Çünkü İslamda "Davet ulaşmadan, küfür oluşmaz ve sorumluluk koşulmaz..." Ama dini davet tamamlandığı ve hakikat nizamı ortaya çıktığı halde, bu sefer gaflet ve cehaletten ziyade, enaniyet ve asabiyet damarıyla İslama karşı fitne çıkaran Taif halkına, Efendimizin Huneyn gününde; elinde kılıç at üstünde muannit müşriklere saldırdığı ve canlarını cehenneme yolladığı gerçeği ise, niye hiç anlatılmaz ve örnek alınmaz!?. 4- Ehli kitapla münasebetlerimiz konusuna gelince: Önce Kur'an onlarla, asla müşterek değerlerimizden değil, sadece bazı "müsavi kelime"lerimizden bahseder. Ve yine özellikle vurgulayalım: Biz Müslümanlar Hz. İsa'nın, Hz. Musa'nın, Hz.İbrahim'in Hak peygamber olduklarına inanırız, mübarek ve muhterem tanırız. Ama "Bunlar bizim Peygamberlerimiz, değildir. Bizim tek Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam Efendimizdir..." 3 / 16

Hatta HZ. İsa yeniden gelişinde, bizlere Peygamber olarak değil, sadece Hz. Mehdiye tabi bir yardımcılık görevi üstlenecektir. Şimdi ilgili ayete dönelim: ق ل ي اا ه ل ال ك ت اب ت ع ال و ا ا لى ك ل م ة س و اء ب ي ن ن ا و ب ي ن ك م ا ل ا ن ع ب د ا ل ا الل ه و ل ا ن ش ر ك ب ه ش ي ا و ل ا ي ت خ ذ ب ع ض ن ا ب ع ض ا ا ر ب اب ا م ن د ون الل ه ف ا ن ت و ل و ا ف ق ول وا اش ه د وا ب ا ن ا م س ل م ون "Deki: Ey Kitap ehli, bizimle sizin aranızda ortak (olan) bir kelimeye gelin. (Böylece) Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, herhangi bir şeyi (veya bir kimseyi) O'na denk ve ortak koşup şirke düşmeyelim ve Allah'ı bırakıp bazımız bazımızı Rab'ler edinmeyelim" [4] Ayeti kerimenin i'rabı: dir. ا نت : Fiil-i Emirdir. Sükun üzere mebnidir. Faili Müstetir zamir ق ل olmuştur. Fiilinin yerinde kaim ا دعو mebnidir. : Nida edatıdır. Sükun üzere ي ا hükmündedir. : Munada ve muzaftır. Fetha ile Mansubtur. Mef'ulun bih ا ه ل mecrurdur. : Muzafun ileyhdir. Kesre ile ال ك ت اب makuldür. fiiline ق ل : Cümlesi, mahallen mansub olup ي ا ا ه ل ال ك ت اب 4 / 16

vav'ıdır. : Fiil-i emirdir. Nun'un hazfi üzere mebnidir. Faili, cemaat ت ع ال و ا mebnidir. :Harf-i cerdir. Sukün üzere ا لى fiiline ت ع ال و ا mecrur, :İsm-i mecrurdur. Cer alameti zahir kesredir. Car ve ك ل م ة mütealliktir. mecrurdur. : Sıfattır. Zahir kesre ile س و اء mansubtur. : Zarf-ı mekan ve muzafdır. Fetha ile ب ي ن fihi'dir. : Kelimesine mef'ulün س و اء ileyh'tir. : Muttasıl mecrur zamiridir. Sükun üzere mebnidir. Muzafun ن ا mebnidir. : Atıf harfidir. Fetha üzere و ب ي ن : Zarf-ı mekan ve muzafdır. Fetha ile mansubtur. Daha önce geçen ب ي ن kelimesine atfedilmiştir. ileyh'tir. : Muttasıl mecrur zamiridir. Sükün üzere mebidir. Muzafun ك م mürekkebdir. harflerinden لا ve nefy edatı olan ا ن : Nasb edatı olan ا ل ا 5 / 16

dür. نحن ile mansubdur. Faili, müstetir zamir ا ن fiilidir. :Muzari ن ع ب د mebnidir. : İstisna ve hasr edatıdır. Sükun üzere ا ل ا mansubtur. fiilineن ع ب د mef'ulün bihidir. Fetha ile Celal, : Lafza-i الل ه mebnidir. : Atıf harfidir. Fetha üzere و mebnidir. : Nefiy edatıdır. Sükun üzere ل ا ن ع ب د. dür نحن ile mansubdur. Faili, müstesir zamir ا ن fiilidir. : Muzari ن ش ر ك fiiline atfedilmiştir. mütealliktir. fiilineن ش ر ك mecrurdur. : Car ve ب ه mansubtur. : Mef'ulun bihi'dir. Fetha ile ش ي ا mebnidir. : Atıf harfidir. Fetha üzere و mebnidir. : Nefiy edatıdır. Sükun üzere ل ا atfedilmiştir. fiilineن ع ب د mensubtur. ile ا ن fiilidir. :Muzari ي ت خ ذ 6 / 16

merfu'dur. fiilininي ت خ ذ failidir. Muzaf'dır. Damme ile İsmi, : ب ع ض : Muttasıl mecrur zamiridir. Sükun üzere mebnidir. Mahallen mecrur muzafun ن ا ileyhtir. mansubdur. fiilininي ت خ ذ mef'ulün bihi'sidir. Fetha ile İsmi, : ب ع ض ا bihi'sidir. fiilinin ikinci mef'ulün ي ت خ ذ İsmi, : ا ر ب اب ا mebnidir. : Harf-i cerdir. Sükun üzere م ن gibi كاا نا : İsm-i mecrur ve muzaftır. Cer alameti zahir kesredir. Car ve mecrur د ون bir isme müteallik olup, mahallen mansub ا ر ب اب ا kelimesine sıfattır. kesredir. : İsm-i mecrur muzafun ileyhtir. Car alameti zahir الل ه mebnidir. : İsti'naf harfidir. Fetha üzere ف mebnidir. : Şart ve cezm edatıdır. Sükun üzere ا ن şarttır. : Fiil-i mazidir. Fetha üzere mebnidir. Faili, cemaat vav'ıdır. Fiil-i ت و ل و ا 7 / 16

mebnidir. : Rabıta harfidir. Fetha üzere ف cümlesi, : Emir fiilidir. Nun'un harfi üzere mebnidir. Faili, cemaat vav'ıdır. Fiil ف ول وا şart fiilinin ceza ve cevabıdır. : Emir fiilidir. Nun'un harfi üzere mebnidir. Faili, cemaat vav'ıdır. Mahallen اش ه د وا mensub olup makuldür. fiiline ف ول و mebnidir. : Harf-i cerdir. Kesre ile ب mansubtur. : Fiile benzer harfdir. Fetha ile ا ن ismidir. nin ا ن zamiridir. : Muttasıl mecrur : ن ا nin haberidir. Vav ile merfu'dur. Çünkü, cem'-ı müzekker ا ن : Kelimesi م س ل م ون salimdir. اش ه د وا mecrur, ile mahallen mecrurdur. Car ve ب Cümlesi, : ا ن ا م س ل م ون fiiline mütealliktir. Kelimelerin lügavî ve ıstılâhî ma'nâları: muhâtabı, : Emir fiili olup "Söyle!" ma'nâsındadır. Bu emr-i İlâhînin ilk ق ل Hazret-i Muhammed (asm)'dır. Bununla berâber, kıyâmete kadar gelmiş ve gelecek bütün mü'minler, bu emr-i İlâhînin muhâtabıdır. 8 / 16

ma'nâsındadır. : Nidâ edatı olup "Ey!" ي ا "Kitâb ehli, kitâbı olanlar" demektir. Bu kelimenin : ا ه ل ال ك ت اب ıstılâhî ma'nâsı ise, kendilerine kitâb verilen " Yahûdî ve Hıristiyanlar &q uot; demektir. Müslüman bilinen ama Kur'anın kendisine değil asırlar önceki şartlar ve ihtiyaçlar için yazılan tefsirlerini veya Kur'anın bazı ayetlerinin izahı olan eserleri yegane kaynak gören ve İslamın diğer hükümlerini ve yükümlülüklerini boş veren kesimler de bir nevi kitap ehli kavramı ve kapsamı içinde değerlendirilebilir. : Emir fiili olup, "Geliniz, yöneliniz, teâlî ediniz, yükseğe çıkınız! Aşağı ت ع ال و ا ve bayağı durumdan, şerefli ve değerli konuma çıkınız." gibi ma'nâlara gelmektedir. "Bir kelimeye (Allah'ın varlığını, ahiret hayatını, Kitap ve : ا لى ك ل م ة Peygamber hakikatını kabul etmek gibi: kavramında ayrı olsak ta, lafzında müşterek olduğumuz söze)" gelin. O kelime ise, bu ayet-i kerimede zikredilen ا ل ا ن ع ب د ا ل ا الل ه و ل ا ن ش ر ك ب ه ش ي ا و ل ا ي ت خ ذ ب ع ض ن ا ب ع ض ا ا ر ب اب ا م ن د ون الل ه "Allah'tan başkasına ibâdet etmeyelim, O'na hiçbir şeyi şerîk koşmayalım ve Allah'ı bırakıp ba'zımız ba'zımızı Rabler edinmesin" sözüdür. Bu sözün hulâsası ise tevhîd dîni olan İslâmiyyettir. İslâmiyyetin alâmeti de, ل ا ا ل ه ا ل ا الله م ح م د ر س ول الله kelime-i kudsiyyesidir. Demek ki: Rasûl-i Ekrem (asm), ehl-i kitabı, bütün peygamberlerin dinî olan İslâmiyyeti ve İslâmın alâmeti olan ل ا ا ل ه ا ل ا الله م ح م د ر س ول الله kelime-i kudsiyyesini ikrâr etmeye da'vet etmiştir. Hazin Tefsirinde zikredildiğine göre; Araplar, başı, sonu ve şerhi (açıklaması) bulunan her söze ve kıssaya " kelime" ismini verirler. 9 / 16

"Müsâvî, denk, benzer, müşterek, adâletli, bütün şerîatlerin kabûl : س و اء ettiği" gibi ma'nâları ihtivâ eder. Alûsî Tefsirinde zikredildiğine göre, ayet-i celîlede geçen, kelimesiس و اء İbn-i Abbâs, Rabi' ve Katâde Hazerâtının buyurduğuna göre, " adl " (dengeli) ma'nâsındadır ki, " Allah'tan başkasına ibâdet etmeyelim, O'na hiçbir şeyi şerîk koşmayalım ve Allah'ı bırakıp ba'zımız ba'zımızı rabler ittihâz etmesin " ma'nâsından ibâret olan "tevhîd kelimesinin" son derece doğru, dengeli ve değerli olduğunu ifâde etmek için bu kelime kullanılmıştır. Ba'zı müfessirlere göre ise س و اء kelimesi, "müsteviye" ma'nâsında masdardır. Buna göre س و اء kelimesinin ma'nâsı: " Kur'ân'ın ve muharref olmayan Tevrat ve İncil'in kendisinde ihtilâf etmediği ve hiçbir şerîate göre değişmeyen, bütün Peygamberlerde eşit olan bir kelime " demektir. aramızda." "Bizim : ب ي ن ن ا zikri, kelimesininب ي ن "Ve sizin aranızda." Bu ikinci : و ب ي ن ك م evvelki kelimeyi te'kíd içindir. Yani, " Bizimle sizin aranızda ortak kullanılan veyâ bizimle sizin aranızda müsâvî olan bir kelimeye gelin! " demektir. Yani, eğer sizler ehl-i kitâb iseniz, bütün Peygamberlerin ve semavî kitâbların ittifak ettikleri bir nokta olan şu sözde birleşelim: "Allah'tan başkasına ibadet etmeyelim, O'na hiçbir şeyi şerik koşmayalım ve Allah'ı bırakıp ba'zımız ba'zımızı Rabler edinmesin." Çünkü siz "teslis"te, biz ise "tevhit"deyiz. Kavramlarımız, inancımız, amacımız çok farklı da olsa; Allah, Ahiret, Risalet, Vahiy, Melek, Cennet, Cehennem gibi kelime ortaklığımız, irtibat ve ittifak imkânlarımız var. 10 / 16

"Aramızda müsavi olan kelime" demek, "Allah, Ahiret, Nübüvvet, Kitap " gibi ortak sözler demektir ki; o kelimeyi kabul edince hepimiz hukúkta ve diğer hususlarda müsâvî oluruz, yekdiğerimizden farkımız kalmaz. Zîrâ, o kelimenin bütün mükelleflerine nisbeti müsâvîdir ve hiçbir kimseye diğerinden ziyâde bir ayrıcalık bahşetmez. Binaenaleyh, o kelimeye intisâb edenlerin cümlesi kardeştir. Birinin Hakkında cari olan hüküm, diğerinin Hakkında da aynen geçerlidir. etmeyelim." "İbâdet : ا ل ا ن ع ب د "İbadet"in lügat karşılığı, "Boyun eğmek, itaat etmek ve hazırlamak&q uot; gibi ma'nâlara gelmektedir. Istılâhî ma'nâsı ise, " Allah'ın emrettiği şekilde O'na tevhîdde bulunmak; hayatın her safhasında O'nun emirlerine boyun eğip itaat etmek; her konuda âdil ve İlâhî kânunlarına uygun sistem ve yönetimler geliştirmek ve bu yolda mücadele vermek" demektir. yalnız." "Ancak ve : ا ل ا "Allah'a ibâdet edelim." O'nun gayrısından bir şey ummak veya : الل ه başkalarının yardımına sığınmak, Allah'tan başkasının rızasını aramak gibi imana aykırı düşünce ve davranışları terk edelim. koşmayalım." "Şerîk ve ortak : و ل ا ن ش ر ك (Allah'a)." "O'na : ب ه "Hiçbir şeyi." Yani, Allah'ın Zatında, yaratmasında, icraatında ve : ش ي ا şeriatında, hiçbir şeriki olmadığını tasdik ve ikrar edelim. Bunu kabulden kaçmayalım. 11 / 16

tutmayalım." "Edinmeyelim, : و ل ا ي ت خ ذ kısmımız." "Ba'zımız, bir :ب ع ض ن ا kısmımızı." "Ba'zımızı, bir : ب ع ض ا "Rab'ler" "Rab" kelimesinin çokluk hâli olup, : ا ر ب اب ا demektir. "Rab" kelimesinin lügat ma'nâsı; "seyyid, mürebbi, kendisine itaat edilen efendi " demektir. Istılâhî ma'nâsı ise; " Her şeyi yavaş yavaş kemale erdiren ve kemale erdirip olgunlaştırdığı mahlûkatını idare ve tasarrufunda teşrî'(kanun koyma) Hakkına sâhib olan " demektir. Bu sebeble, Allah'a mahsus olan: Kulları hakkında adil ve kamil kuralları koyma Hakkını kullananlar ve Allah'ın helal-haram çizgilerini, dost-düşman ölçülerini tanımayanlar, Allah'ın ulûhiyyet ve rubûbiyyet sıfatlarına şerîk koşmakla bir nev'i kendilerini Rabler yerine koyuyorlar. başka." "Allah'dan : م ن د ون الل ه şâyet." "Eğer, : ف ا ن "Dönerlerse, yüz çevirirlerse." Yani: "Ey Rasûlüm! Ehl-i : ت و ل و ا kitâb, bütün Enbiyanın ve semavî kitâbların ittifak ettiği, Allah'tan başkasına ibadet 12 / 16

etmeyelim, O'na hiçbir şeyi şerik koşmayalım ve Allah'ı bırakıp ba'zımız ba'zımızı Rabler edinmesin' sözüne da'vetinden ve bu sözün hulâsası olan İslâm dinîni kabul ve İslâm dinînin alâmeti olan ل ا ا ل ه ا ل ا الله م ح م د ر س ول الله kelime-i kudsiyyesini ikrar etmekten i'râz ve itiraz edip yüz çevirirlerse. " "Arkaya dönüp geri gitmek, yönünü ters çevirmek", kısaca : ت و ل و ا " geriye dönüş &qu ot; demektir. Evet, Kur'ân'ı terk eden ileriye değil, geriye gider. Tevhîdden uzaklaşmak geriye dönüştür. Dünyanın durumu buna şâhiddir ki; insanlık, İslâmiyyeti terk ettiği zaman sürekli geriye dönmüş, vahşete düşmüş, câhiliyye devrini yaşamaktadır. Hıristiyanlara) "O hâlde siz onlara (ehl-i kitâb olan Yahûdî ve : ف ق ول وا deyiniz!" Hitâb, başta Peygamberimiz (asm) olmak üzere bütün Müslümanlaradır. olunuz!" "Ey ehl-i kitâb! Siz şâhid : اش ه د وا bizler." "Muhakkak ki : ب ا ن ا "Müslümanlarız." Yani, bizler, bütün Embiyanın ve semavî : م س ل م ون kitâbların ittifak noktası olan "Allah'tan başkasına ibadet etmeyelim, O'na hiçbir şeyi şerîk koşmayalım ve Allah'ı bırakıp ba'zımız ba'zımızı Rabler edinmesin" sözüne bağlıyız. Sizler ise ey ehl-i kitâb olan Yahudi ve Hıristiyanlar! Bu sözden uzaklaştınız. Ahbâr ve ruhbanların yozlaştırdığı Yahûdîlik ve Hıristiyanlık yolunu terk edip de İslâmiyyeti kabûle yanaşmadınız. İslâmın temel esası ve bütün peygamberlerin ortak da'vâsı olan kelime-i ل ا ا ل ه ا ل ا الله م ح م د ر س ول الله tevhidini ikrardan kaçındınız. Bu sebeble ehl-i küfür ve ehl-i şirk sınıfına katıldınız. 13 / 16

... Sn Müftü Bey: Ara sıra çok hikmetli ve isabetli vecizelerinden bahsettiğiniz, ama nedendir bilinmez, mübarek ismini anmaktan ve hayırla yad edilmesine vesile olmaktan çekindiğiniz ve "bir İslam büyüğü" deyip geçtiğiniz Üstat Bediüzzaman Hazretleri de 26. Mektup 4. mebhasta, bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Semavî olan Kur'ana kulak vermeden, özellikle risalet-i Muhammediyye (asm)'ı tasdik etmeden ve Kur'ana tabi olup teslimiyet göstermeden; tevhide ulaşmak ve ehl-i necat olmak imkânsızdır. Üstat Bediüzzaman Hazretleri bu hususta şöyle buyurmaktadır: "Mektubunuzda "Mücerred Lâ ilahe illallah kâfi midir? Yani Muhammedü'r-resulullah denmezse ehl-i necat olunabilir mi?" diye diğer bir maksadı soruyorsunuz. Bunun cevabı uzundur. Yalnız şimdi bu kadar deriz ki: "Kelime-i şehadetin iki kelâmı birbirinden ayrılmaz, birbirini isbat eder, birbirini tazammun eder, biribirisiz olmaz. Madem Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm Hâtem-ül Enbiya'dır, bütün enbiyanın vârisidir; elbette bütün vusul yollarının başındadır. Onun cadde-i kübrasından hariç, hakikat ve necat yolu olamaz. Umum ehl-i marifetin ve tahkikin imamları, Sa'dî-i Şirazî gibi derler: Ey Sa'di! Muhammed'in yoluna ittiba etmeden necat bulmak muhaldir.' "Hem demişler. Muhammed'in yolundan başka bütün yollar kapalıdır.' "Fakat, Peygamber'i işiten ve da'vasını(n ne olduğunu) bilen adamlar O'nu tasdik etmezse, Cenab-ı Hakk'ı tanımış olmaz. O'nun hakkında, yalnız La ilahe illallah kelamı, 14 / 16

sebeb-i necat olan tevhidi ifade etmiş sayılmaz. Çünkü, bu hal, bir derece medarı özür olan cahilane bir adem-i kabul değil, belki o kabul-i ademdir ve o inkardır. Mu'ciziyatıyla, asarıyla kainatın medar-ı fahri ve nev-i beşerin medar-ı şerefi olan Muhammed Aleyhisselatü vesselamı inkar eden adam, elbette hiçbir cihette, hiçbir nura mazhar olamaz ve Allah'ı tanımaz." Ve yine Muhakemat 3. makalede: "Bu kelime-i şehadetin iki kelamı birbirine şahidi sadıktır ve birbirini tezkiye eder. Evet, uluhiyyet, nübüvvete Bürhan-ı limmidir. Muhammed Aleyhisselam, Sani-i Zülcelale zatıyla ve lisanıyla Bürhan-ı innidir." Uyarısında bulunmaktadır. Münazaratta ise: " Kafir'in iki manası vardır: Birisi ve en mütebadiri, dinsiz ve münkir-i Sani' ' demektir. Şu ma'na ile ehl-i kitaba ıtlak etmeye hakkımız yoktur. "İkincisi, Peygamberimizi ve İslamiyeti münkir' demektir. Şu ma'nada onlara ıtlak hakkımızdır." Sözleriyle gerçeği ortaya koymaktadır. Sonuç olarak: Değerli Müftümüz. Size yakışan ve esas lazım olan; resmiyette en yetkili din görevlisi olarak, İslami gerçekleri tebliğ ve tavsiye sorumluluğu ve onurudur. Yoksa; Ilımlı İslamcıların, diyalogcu safsatacıların, AB ve ABD aşıklarının keyfine, zaten yeteri kadar dumura uğratılmış Müslümanları daha da "laytlaştırma, ve yamuklaştırma memurluğunu" biz reva görmüyoruz, sizin de görmeyeceğinizi umuyoruz... 15 / 16

Selam ve saygılarımızla... [1] Enfal: 60 [2] Meryem:12 [3] Hutbei Şamiye [4] Ali İmran: 64 16 / 16