Muhittin ELİAÇIK 1 BELAGAT KİTAPLARINDA TEKRÎR SANATININ TARİF VE TASNİFİ

Benzer belgeler
BELÂGAT KİTAPLARINDA İSTİTBÂ / İDMÂC SANATININ TARİF VE TASNİFİ

Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s

BELÂGAT KİTAPLARINDA AKİS SANATININ TARİF VE TASNİFİ. Muhittin ELİAÇIK

BELÂGAT KİTAPLARINDA RÜCÛ SANATININ TARİF VE TASNİFİ. Muhittin ELİAÇIK

International Journal of Languages Education and Teaching

Researcher: Social Science Studies

Researcher: Social Science Studies (2018) Cilt 6 / Sayı 3, s

DOI: /fsmia

BELÂGAT KİTAPLARINDA HÜSN-İ TA LÎL İN TARİF VE TASNİFİ THE DESCRIPTION AND CLASSIFICATION OF THE HUSN-I TALIL IN RHETORIC BOOKS

International Journal of Language Academy THE ART OF CONTRAST IN RHETORIC BOOKS

Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s

BELÂGAT KİTAPLARINDA MÜRÂ ÂT-I NAZÎR İN (TENÂSÜB) TARİF VE TASNİFİ

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

MANASTIRLI MEHMET RIFAT IN MECÂMİÜ L-EDEB ADLI ESERİNİN FESAHAT KISMI

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 21, Aralık 2015, s. 7-30

Makbul Re y Tefsirinin Yöneldiği Farklı Alanlar. The Different Fields Twords That The Commentary By Judgement Has Gone

T.C. VELÎ SEMPOZYUMU. Prof. Dr. Ali Rafet ÖZKAN KASTAMONU

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Fakülte Kurulunun tarih ve 2018/02 1 sayılı karar eki İSTANBUL 29 MAYIS ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İSLAM VE DİN BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

BAZI BELAGAT KİTAPLARINDA MECÂZ-I MÜRSELİN TANIM VE TASNİFİ ÜZERİNE BİR MUKAYESE * ÖZET

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

MANASTIRLI MEHMET RIFAT IN MECÂMİÜ L-EDEB ADLI ESERİNİN FESAHAT KISMI Esra ONUR

M.Ü. lâhiyat Fakültesi Dergisi 41 (2011/2),

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi İÇİNDEKİLER. Özkan CİĞA DİYÂRBEKİRLİ MEHMED SAÎD PAŞA NIN BİBLİYOGRAFYASI, ss.

Üniversitemiz Senatosunun tarih ve 2018/19 2 sayılı karar eki

Üniversitemiz Senatosunun tarih ve 2018/19 2 sayılı karar eki

OSMANLI MEDRESELERİNDE ÖĞRETİLEN BELÂGAT KİTAPLARI*

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı

EDEBİYAT BİLGİ VE TEORİLERİ I, BELÂGÂT

Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi II (2002), Sayı: 4 97

ALÎ NAZÎF İN ZÎNETÜ L-KELÂM I VE TÜRK BELÂGATİNDEKİ YERİ

VAK ANÜVÎS HALÎL NÛRÎ NİN MATLA U N-NÛR ADLI TELHÎS TERCÜMESİ

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

Edebiyatımızda Nazariyat Tartışmaları ve Mizanü l Edeb Adlı Eserin Bu Tartışmadaki Yeri ve Önemi

Edebiyat Terimleri Kaynakças Üzerine Bir De erlendirme

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

ÖZ GEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş

Mahmûd Paşa Kütüphanesinin Yeniden Açılışı *

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

el-belâga inde s-sekkâkî Ahmed Matlûb Bağdat: Mektebetü n-nehda, 1964, 406 sayfa.

CUKUROVA UNIVERSITESI ILAHIYAT FAKULTESI. lllll. güz donemi. ISLAM HUKUK USULU I -ders planları-

TANZİMAT DÖNEMİNDE KULLANILAN GRAMER TERİMLERİ

ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Erkan DEMİR 2. Doğum Tarihi: Ünvanı: Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Doktora. Tezler. 5.

Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı

YAZAR ADI-SOYADI: Sibel AKICI

Hüseyin Odabaş. (2007). "İstanbul Kütüphanelerindeki Kitapların Sayımı ve Toplu Kataloğunun Hazırlanmasına Dair". Osmanlıca Metinler: Matbaacılık,

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ

BAZI BELAGAT KİTAPLARINDA TECNÎS HAKKINDA BİR ARAŞTIRMA A RESEARCH ABOUT TECNÎS ON MAIN RHETORIC BOOKS

Metin 5. Ahmed-i Yesevî nin Menkabevî Hayatı

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DERSLER KATALOĞU. Dersin Optik. Kredi AKTS. Ulus.

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

Dersin Optik Kodu. Ders Dur. (Z/S) Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Dersin Optik Kodu. Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Ders Dur. (Z/S) Dersin Adı

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz?

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

ALİ EKREM (BOLAYIR) İN TÂRÎH-İ EDEBİYYÂT-I OSMÂNİYYE ADLI ESERİNİN YÖNTEMİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLİŞİ

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

TEFSİR TARİHİ VE USULÜ

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

Tam Fiil- Nakıs Fiil Her bir fi il içün bir merfû,yani fail (özne ) lâzımdır. Eğer fi il, o merfu ile, kelâm yönünden tamâm olup, başka bir şeye

Editörler Prof. Dr. Ali Riza Gül - Doç. Dr. Ali Karataş TEFSİR USULÜ

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

Umûr-ı mâliyede cüz î bir şüpheyi bile ta yîb eder. Askerî muhârebeye davet eyler.

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

İsmi Tafdil. Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Bu misalde ل الك ح lafzı, ismi tafdil olan

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ DERS PLANI

ÖZGEÇMİŞ. Tezler. Akademik Unvanlar. Adı Soyadı: Erkan DEMİR Doğum Tarihi: Ünvanı: Yrd. Doç. Dr. Öğrenim Durumu: Doktora

İllet bir zihin alışkanlığı: Genellemecilik Perşembe, 28 Kasım :18

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÇORUM İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

DİN EĞİTİMİ - 7. Yrd. Doç. Dr. M. İsmail BAĞDATLI.

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

2. Yıl / III. Dönem (Second Year Third Semester)

T.C. VELÎ SEMPOZYUMU. Prof. Dr. Ali Rafet ÖZKAN KASTAMONU

Üstadımızın mezkûr beyanında, Kur'an ın her ayetinin üç hükmü içine aldığı belirtilmiştir. Bu hükümler şunlardır:

Hatîb el-kazvînî de Fesâhat ve Belâgat Kavramları

TEŞBÎH VE İSTİÂRE NİN BELÂGAT KİTAPLARINDAKİ GÖRÜNÜMÜ ÜZERİNE

(Galatasaray Lisesi,Mekteb-i Sultanî) ~ û. rüşdiyye 5

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Selçuk Üniversitesi Y. Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Cumhuriyet Üniversitesi

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Takdim. 1 Hüseyin Atay, Osmanlılar da Yüksek Din Eğitimi, İstanbul: Dergâh Yay., 1983, s. 36.

BAYRAM Yavuz, XIV-XV.Yüzyıl Gazel Şerhleri, Klâsik Çağlar Boyunca Gazel Şerhleri, Kriter Yay., İstanbul 2009, s

", diye niyet edilir. Hemen eller yukarıya kaldırılıp

DÜZENLEYEN KURULUŞLAR DİYARBAKIR VALİLİĞİ DİCLE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ BAŞKANLIĞI ONUR KURULU

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

ÖZ GEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu:

Bir Ders Kitabının Teşekkülü *

Transkript:

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 1-7 Muhittin ELİAÇIK 1 BELAGAT KİTAPLARINDA TEKRÎR SANATININ TARİF VE TASNİFİ Özet Söz tekrarına dayalı edebî sanatlar belâgat kitaplarında muhtelif tarif ve tasnifler içinde geçmektedir. İlk belâgat kitaplarında söz tekrarı, meânî bâbı içinde ıtnâba ait bir konu olarak anlatılmıştır. Son dönem belâgat kitaplarında ise ıtnâb bahsi biraz genişlemiş ve bir edebî sanat olarak ele alınmaya başlanan tekrîr ve onun ayrıntıları bir arada verilmiştir. Söz tekrarına dayalı sanatlar genel olarak tekrir ana başlığı altında ele alınabilirse de söz tekrarının müspet-menfi olması, sözün başta veya sonda bulunması, başkasının sözünden aktarılması gibi sebeplerle edebî sanatın adı değişmiş ve farklı isimler ortaya çıkmıştır. Tekrara dayalı sanatların karışmasına yol açan bu durum, belâgat kitaplarında bir düzensizliği de beraberinde getirmiştir. İlk belâgat kitaplarında söz tekrarına dayalı sanatlar genellikle reddü l-acüz ve müşâkele gibi adlarla verilmişken tekrir, terdîd, iâde gibi sanatlar yer almamıştır. Tanzimat sonrası belâgat kitaplarında ise Batı retoriği esas alınıp edebî sanatların tertip ve sırası değişmiş ve tekrîr, terdîd, iâde gibi sanatlar öne çıkmıştır. Bu makalede tekrir sanatı, belâgat kitaplarından mukayeseli biçimde incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Tekrîr, ıtnâb, belâgat, tarif, tasnif. DESCRIPTIONS AND CLASSIFICATIONS ABOUT ART OF TEKRİR IN SOME THE BOOKS OF RHETORIC Abstract Literary arts based on the word again passes in various directions and sorting in rhetoric books. Word again in the first rhetoric books has been described as an issue of itnab in the Meani section. In latest the rhetoric books ıtnâb topic somewhat enlarged and which began to be considered as a literary art repeat and were given with its details. Arts based on the mentioned again be addressed under the main title repeats in general. However, being positive or negative of the promise again, no leading or trailing mention, changed the name of the literary arts for reason such as to be transferred from someone else mentioned and has appeared 1 Prof. Dr., Kırıkkale Üniversitesi, Fen-Ed. Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, meliacik63@yahoo.com

Muhittin Eliaçık 2 different names. This case leading to stir arts based on the word again has brought about a irregularities in rhetoric books. In the first rhetoric books arts based on the word again arts usually as musakele and reddu'l-acuz is given; if to arts as tekrir, terdid, iade place was never issued. In the rhetoric books of Tanzimat Western rhetorical principles bought and composition and order of literary arts changed and such as arts of tekrir, terdid, iade came to the fore. In this article the art of tekrir are examined in comparative form in main rhetoric books. Key Words: Tekrir, ıtnâb(wordiness), rhetoric, description, classification. GİRİŞ Arapça bir kelime olan belâgat kelimesi: Kelâmın fesâhatla birlikte muktezâ-yı hâle mutâbık olması (Ankaravî, 1284:25); Kelâmın muktezâ-yı hâle mutâbakatı; ya ni makâma münasip olan şekilde tasvîr ve tertip olunması (Cevdet, 1323:41; Reşid, 1328:136) şeklinde tarif edilmiştir. Muhassinât-ı lafziyye ve ma neviyye adı altında anlatılan edebî sanatlar belâgat ilminin üç temel konusu olan me ânî, beyân, bedî içinde çeşitli şekillerde açıklanmış ve bunlardan bedî bölümü genellikle edebî sanatların açıklandığı bölüm olmuştur. Belâgat ilmi Osmanlı da genellikle Sekkâkî (ö.1229) nin Arapça Miftahu l-ulûm adlı eseri ve bu eserin telhis, şerh ve haşiyelerinden okutulmuştur. En önemli telhis Kazvînî (ö. 1339)'nin Telhîs adlı eseri olmuş ve belâgat konuları en çok bu kitaptan ve şerhlerinden takip edilmiştir. Ayrıca, Reşidüddin Vatvat'ın (ö.1177) Farsça Hadâiku s-sihr fî-dekâiki ş-şi r adlı eseri de temel başvuru kitaplarından kabul edilmiştir. Tanzimat döneminde gelindiğinde ise Süleyman Paşa nın Mebâni'l-inşâ'sı ile birlikte Batı retoriği konuları Türk edebiyatına girmiş ve bu dönemde belâgat konuları eski ile yeni bir arada, farklı isimli sanatlarla birlikte ele alınmıştır. Bu konuda Ahmed Cevdet Paşa nm Belâgat-i Osmaniyye si ile Recaizâde nin Ta lîm-i Edebiyat ı iki tipik örnek olmuş ve Belâgat-i Osmaniyye edebî sanatları eski anlayışa göre vermiş; Ta lîm-i Edebiyat ise farklı tanım ve tasniflerle teşhîs, intâk, istifhâm, terdîd gibi terimleri ortaya koymuştur (Saraç 2004:131-136). Belâgat kitaplarında muhassinât-ı lafziyye ve ma neviyye başlığı altında anlatılan edebî sanatların tarif ve tasnifinde bir birlik olmayıp, mecâz-ı mürsel, isti âre, teşbîh, kinâye gibi temel sanatlarda önemli bir değişiklik olmazken tecnîs, istihdâm, müşâkele, terdîd, tekrîr gibi lafzî sanatlarda farklılıklar oluşmuştur. Tekrîr Tekrîr, belâgat kitaplarının genellikle ilk bölümü olan me ânî içinde ıtnâb bahsinin bir konusu olarak açıklanmıştır. Itnâb, sözü gereğinden fazla uzatmak olup, olumlu ve olumsuz olarak iki yönde ele alınmış ve olumlu yönü içinde tekrir de yer almıştır. Itnâbın zıddı îcâz olup sözü kısaltmak demektir. Belâgat kitaplarında bu ikisi bir arada verilmiş ve ıtnâb faydalı ve gerekli söz uzatmalarını da kapsayıcı bulunduğundan makbul ve gayri makbul ıtnâbdan bahsedilir olmuştur. Belli başlı Türkçe belâgat kitaplarında tekrîr sanatının tarif ve tasnifinde bir birlik olmadığı gibi, Recaizâde nin Ta lîm-i Edebiyat ından sonra bu sanat farklı manada da verilir olmuştur. Bu sebeple tekrîr sanatının tarif ve tasnifinin belli başlı Türkçe belâgat kitaplarından mukayeseli olarak gösterilmesi gerekmektedir. Makbul ıtnâba dahil olan tekrîr, söz uzatma ve tekrarı ile manayı mübalağalı biçimde açıklamak olup, câiz görülmüş ve bu yolla mana güçlenip okuyucunun anlamasına kolaylık getirilmiştir. Onu gözümle gördüm ve dediğini kulağımla işittim cümlelerindeki tekitlerle, Büyüksün ilâhî büyüksün büyük / Büyüklük

3 Belagat Kitaplarında Tekrîr Sanatının Tarif ve Tasnifi yanında kalır pek küçük mısralarındaki tekrîrler heyecan verici ve tekit edici makbul ıtnâblar olarak gösterilmiştir. Itnâb-ı mümill, yani melal verici, sıkıcı ve bozucu söz uzatmaları ise boş ve faydasız görülmüş ve buna haşv-i kabîh de denilmiştir (Uzun, 1999:220) Belâgat Kitaplarında Tekrîr Belâgat ilminin büyük ölçüde Sekkâkî nin Miftâhu l-ulûm u ile bu eserin şerh, tercüme ve haşiyelerinden takip edildiği Osmanlı belâgat kitaplarında tekrir, farklı tasnif ve tarifler içinde geçmiş ve genellikle ıtnâba dahil bir konu olmuştur. Itnâb, belâgat kitaplarının ilk bölümü olan me ânî içinde anlatılmışsa da, kitapların çoğunda tekrîre ayrıca yer verilmemiştir. Aşağıdaki dokuz belâgat kitabının dördünde (Mebâni l-inşâ, Mecâmiü l-edeb, Ta lîm-i Edebiyat, Nazariyyât-ı Edebiyye) tekrîr ayrı bir başlık altında açıklanmış, diğerlerinde ise ıtnâb başlığı altında tekrarlarla ilgili izahat yapılmıştır. Istılâhât-ı Edebiyye de ise, tekrîr mebhasinde îzâhât verilecektir şeklinde bir not düşüldüğü hâlde tekrir e dair ayrıca bir açıklama yapılmamıştır. Belli başlı belâgat kitaplarında ıtnâb/tekrîr hakkında verilen bilgiler şöyle özetlenebilir: 1. Sekkâkî (ö.1229), Miftâhu l-ulûm Îcâz ve ıtnâb, ayetlerden örneklerle açıklanmış, ama tekrîr başlığı müstakil olarak yer almamıştır. (el-kısmu s-sâlis, İlmü l-me ânî, s.276-284) 2. Kazvinî (ö.1338), Telhîsü l-miftâh Miftâh a dayalı olarak anlatılan îcâz ve ıtnab konuları arasında ayrıca bir tekrîr bahsi bulunmamaktadır. (Telhîsü l-miftâh, 89b-90b) 3. Sa îd Paşa (ö.1890), Mîzânü l-edeb Me ânî bölümünde ıtnâb ve îcâz konuları, tekrîre yer verilmeden açıklanmıştır. Meramın, hal diline ait kelimelerden noksanlı olması îcâz, ziyâdeli olması ıtnâbdır. Halk diline uzak sözcükleri içeren konuşma, meramı anlatmaya yeterli değil ise bozucu îcâz (îcâz-ı muhill), ziyade sözleri içeren konuşma da faydadan uzaksa bıktırıcı ıtnâb (ıtnâb-ı mümill) olur. (s. 257) 4. Süleyman Paşa (ö.1892, Mebâni l-inşâ Bir faydaya binaen manaya söz eklemeye ıtnâb denildiği nden bahisle, bunun günlük dilde kullanılan ibârelerin çokluğu ile oluştuğu söylenmiş ve müteakiben ayrı bir başlık altında tekrîr açıklanmıştır: Tekrîr: Sözlerin manalar üzerine mükerreren yol göstermesine denir. Bir sözün bir konuşmada tekrarı belâgati bozar zannedilirse de konuşanın amacı tefhim, tehvîl, tenviye, inkâr, tevbih, istib âd vb. bir amaca dayandığı takdirde bu zanna yer kalmaz. Hâsılı tekrîr, konuşanın bir sözü söz veya manaca bir daha tekrarlamasından ibârettir. Tekrîr, biri söz ve manada ve diğeri yalnız manada bulunmak üzere iki kısım olup bunlar da faydalı ve faydasız diye ikiye ayrılır. (s.ii/40-46) 5. Ahmed Cevdet Paşa (ö.1895), Belâgat-i Osmâniyye Tekrîre ayrıca yer verilmemiştir. Itnâbda daimâ bir nükte aranır. Bazen belirsizlikten sonra izah, bazen genelden sonra özel, bazen tamamlama (gözümle gördüm gibi), bazen de nükte gereği söz tekrarıyla olur denilip sebepsiz tekrârın tatvîl (uzatma) olacağı, bunun da merdûd olduğu belirtilmiştir. (s.112-113) 6. Mehmed Rif at (ö.1907), Mecâmiü l-edeb

Muhittin Eliaçık 4 Tekrîr müstakillen, en geniş biçimde bu kitapta açıklanmıştır. Itnâb: Söz veya cümlelerin konuşma ve ibareye faydasızca eklenmesiyle konuşmayı şişirme ve uzatmaya uğratıp sıkıcı hâle getirmektir ki her hâlde kaçınılması gerekir. Itnâb-ı makbul, Özel bir fayda altında konuşmayı uzatmaktır ki bu da bir veya birden fazla cümlede olur. Birden fazla cümlede olan ıtnâb şu altı şekilde olur: Tedâhül, nefy ü isbât, tefsir ba de l-ibhâm, amdan sonra hâssın zikri, hüsn-i tekrarlardır ki tekrir adıyla da anılıp aşağıda anlatılan on şekilde olur: 1. Takrîr-i kelâm için olan tekrîr: Ey dil ey dil yine bu rütbede pür-gamsın sen Gerçi vîrâne isen genç-i mutalsamsın sen gibi. 2.Te kîd kasdıyla olan tekrîrdir ki şâ irin: Düşince çâh-ı ümîde zekan diyerek Kemend-i zülfe sarıldım resen resen diyerek beyti gibi. 3.Tekdîr kasdıyla olan tekrîrdir ki şâ irin: Ey felek ey felek ey zâlim ü gaddâr felek Niçe kaydın ki düşe hâke odur yektâ beyti gibi. 4. Tefhîm için tekrîrdir ki şâ irin: Pâdişâhlar pâdişâhı pâdişâh Afv ider kullar iderlerse günâh beyti gibi. 5.Tehvîl için tekrîrdir: Önüne bak önüne bak düşüyorsun gibi. 6. Tenviye için tekrîrdir: Zinhâr zinhar ey cüvân zinhar gibi. 7. İsbât-ı inkâr için olan tekrirdir. Yâ benden sonra başkasını severse; yok yok inanmam, ne olsa inanmam, o benden başkasını sevmez ve sevemez gibi. 8.Tevbîh için olan tekrîrdir: Ey hâ in ü ey hâ in ü hâ if - Mahvoldı hücumunla tavâ if beyti gibi. 9. İstib âd içün olan tekrirdir ki birine: Efendi haylî zenginsiniz denildiğinde: Zenginlik nerede ben nerede demek gibi. 10. İsti tâf içün olan tekrirdir: Sakiyâ sakiyâ şarâb şarâb mısraı gibi. Tekrîr denilen bu ıtnâb usûlü ayrıca müfîd- gayr-i müfîd ve lafzda-manada olmak diye iki türe daha ayrılır. Te kîd ile tekrîr arasında fark olup tekrîr te kîdden daha belîğdir. (s. I/225-230) 7. Recâizâde Mahmud Ekrem (ö.1914), Ta lîm-i Edebiyat Üçüncü fasılda Tezyînât-ı Üslûb başlığı altında anlatılan sanatlar arsında tekrîre de yer verilip şöyle açıklamıştır: Tekrîr: Bir ibâre veyâ bir fıkra içinde bir kelimeyi veya bir ta bîri birkaç defa tekrâr etmektir ki amaç ifâdeye bu şekilde daha çok açıklık, şiddet ve tesir vermektir. Şu beyit bir güzel tekrîri içerir: Büyüksün İlâhî büyüksün büyük Büyüklük yanında kalır pek küçük. (s.320) 8. Ahmed Reşîd (ö.1956), Nazariyyât-ı Edebiyye Bu kitapta, belâgat konuları kavâid-i fesâhat başlığı altında ikinci sırada ele alınan meânî bölümünde verilmiştir. Beyân bölümü birinci bölüm olarak ele alınıp içinde de haşv konusu ve tekrîr açıklanmıştır. Tekrîr: Eserde kasdedilen manayı vermek için en güçlü ve önemli kelimeyi birkaç defa tekrar etmektir ki bundaki fayda, aynı sesin kulak üzerine art arda gelişiyle o kelimenin dinleyenin zihninde yerleşmesi ve böylece aranılan tesirin oluşmasıdır. Aynı kelime yerine aynı manayı anlatan diğer kelimeler kullanıldığı takdirde tekrîr hâsıl olamaz; dolayısıyla tekrîrin tesiri tekrar edilen kelimenin sesine ait ve bu da fesâhatin güzelliklerine dahildir. Büyüksün, İlâhî! Büyüksün, büyük. mısrâının yerine Büyüksün, İlâhî! A zamsın, ekbersin denildiğinde hiç şüphesiz aynı fikir söylenmiş olsa da tekrîrin tesiri yok

5 Belagat Kitaplarında Tekrîr Sanatının Tarif ve Tasnifi olmaktadır. Tekrîr, anlatıma kuvvet ve şiddet vermek için en çok ve etkili olarak kullanılan bir edebî sanattır. Tekrîrin tek başarılı olma şartı tekerrür eden kelimenin mananın ruhunu taşıması, mananın da takviyeye kabiliyet ve ihtiyâcı bulunmasıdır. İbarede rastgele bir kelimenin birçok kez söylenmesi tekrarın çokluğu eksikliğini oluşturur; mananın uyuşmazlığı ise sözü adeta gülünç hâle getirir. (s.130-132). 9. Muallim Naci (ö.1893), Istılâhât-ı Edebiyye Haşv ile ilgili izahatın sonunda: Şurasını da hatırlatalım ki gerek lisanın üslubuna ve gerekse diğer bazı değerlere ait tekrarlara haşv diye bakılamaz. Tekrîr bahsinde açıklama yapılacaktır. (sf. 36-56) denildiği hâlde böyle bir başlık verilmemiştir. Yukarıdaki kitaplar dışında, Bardahî nin 1502 de yazdığı Kitâbu Câmii Envâi l-edebi l- Fârisî, İsmail-i Ankaravî nin Miftâhu l-belâga ve Misbâhu l-fesâha, Sürûrî nin Bahru lma ârif, Müstakimzâde Sadeddin in Istılâhât-ı Şi riyye adlı eserlerinde tekrîre dair herhangi bir açıklama görülememiştir. Mukayeseli tanım ve tasnifler Sekkâkî: Miftâhu l- Îcâz ve ıtnâb, örneklerle açıklanıp, tekrîr ayrıca verilmemiştir. (s.276-284) ulûm Kazvinî: Telhîsü l- Miftâh tan açıklanan îcâz ve ıtnâb konuları arasında tekrire yer verilmemiştir. (89b-90b) Miftâh Diyarbakırlı Said Tekrîr, ıtnâb içinde veya bedî bölümünde ayrı bir sanat olarak geçmemektedir. Paşa: Maksûdun ibâre-i müte ârefe ile edâsına müsâvât denilir. İsti mâl olunacak kelâmın elfâzı Mizanü l-edeb ibâre-i müte ârefe [ehl-i örfün (evsât-ı nâs ya nî orta sınıfda olan halk) muhaverât ve mu âmelât-ı umûmiyyede kullandıkları ibâreler]den noksân ise ibâre îcâz ve ziyâde ise ıtnâb tesmiye olunur. İbâre-i müte ârefeden noksân elfâzı hâvî kelâm maksûdı edâya vâfî değil ise îcâz-ı muhill ve ziyâde elfâzı şâmil bulunan kelâm fâ ideden hâlî ise ıtnâb-ı mümill tesmiye kılınır. (s. 257, 260) Süleyman Paşa, Itnâb: Li-fâidetin ma nâ üzerine lafz ziyâde kılmağa derler. Itnâb, müte âref olan ibâre-i Mebâni l-inşâ kesîre ile maksad u merâmı edâ kılmakdır ve lafzda olduğu gibi ma nâda dahi ıtnâb bulunur. Kelâmdan cümle-i vâhidede bulunan utnâb hakîkî de olur mecâz da. Itnâb yâ îzâh ba de libhâm ile veyâhûd hâssın fazlına işâret için hâssın âmdan sonra zikriyle olur. Tekrîr: Elfâzın me ânî üzerine mükerreren delâletine derler ve lafz-ı vâhidin kelâm-ı vâhidde tekrârı belâgati muhill zannolunursa da mütekellimin murâdı tefhim veya tehvîl ve tenviye veya inkâr veya tevbîh veya istib âd veya bunlara mümâsil bir garaza müstenid olduğu hâlde zann-ı mezkûra mahall kalmaz. Velhâsıl tekrîr mütekellimin lafz-ı vâhidi lafzen ve ma nen bir daha tekrarlamasından ibâretdir. Ve te kîd lafzın mâ-kabl-i kelâmda mezkûr ma nâ-yı hâsılın takrîr ü takviyesi içün îrâd olunmasıdır ki tekrîr ile beynlerinde fark zâhirdir ve tekrîr te kîdden eblağdır çünki anda takrir ve takviye fâ idesi dahi hâsıldır. Bu tekrîr de iki kısmdır, biri lafz ve ma nâda ve âharı yalnız ma nâda bulunur. Lafz ve ma nâdaki tekerrür çabuk çabuk ta bîrinde vâki olduğu gibi.yalnız ma nâda olan (Bana itâ at it âsî olma) gibi. Ahmed Cevdet Paşa: Belâgat-i Osmâniyye Mehmed Rif at, Mecâmiü l-edeb Bunların beheri de müfîd ve gayr-i müfîd i tibâriyle ikişer kısma inkısâm eder. (II/40-46) Itnâbda dâ imâ bir nükte aranır. Ba zen îzâh ba de l-ibhâm, ba zen ehass ba de l-e amm (hayvân ve insân gibi), ba zen tetmîm (gözümle gördüm gibi) ile olur. Ba zen de li-nüktetin sözün tekrarıyla olur. Nitekim: te kîd-i inzâr içün Böyle etmeyiniz! Sonra görürsünüz! Sonra görürsünüz! denilir. Ammâ bilâ-sebeb tekrâr olunur ise tatvîl kabilinden olmağla merdûd olur. (112-113) Itnâb: Elfâz ve cümelin bilâ-fâ ide nutk ve ibâreye ilâvesiyle kelâmı haşv ve tatvîle uğradup mûcib-i melâl olmasına denir ki her hâlde şâyân-ı ictinâb olan maddelerdendir. Itnâb-ı makbul bir fâ ide-i mahsusa zımnında kelâmı uzatmakdır ki bu da yâ bir cümlede veyâ cümel-i müte addidede olur. Cümel-i müte addidede olan ıtnâb ber-vech-i âtî beyân olunan altı sûretde olur: 1.Tedâhül 2.Nefy ü isbât 3.Tefsir ba de l-ibhâm 4. Âmdan sonra hâssın zikri 5. Hüsn-i tekrarlardır ki tekrir nâmıyla dahi yâd olunup ber-vech-i âtî beyân olunan on vech üzere olur: Vech-i evvel: Takrîr-i kelâm içün olan tekrirdir: Ey dil ey dil yine bu rütbede pür-gamsın sen Gerçi vîrâne isen genç-i mutalsamsın sen (Gâlib Dede) gibi. Vech-i sânî: Te kîd kasdıyla olan tekrîrdir ki şâ irin: Düşince çâh-ı ümîde zekan diyerek Kemend-i zülfe sarıldım resen resen diyerek beyti gibi. Vech-i sâlis: Tekdîr kasdıyla olan tekrîrdir ki şâ irin: Ey felek ey felek ey zâlim ü gaddâr

Muhittin Eliaçık 6 Recâizâde M. Ekrem: Ta lîm-i Edebiyat Ahmed Reşîd: Nazariyyât-ı Edebiyye Muallim Naci: Istılâhât-ı Edebiyye felek Niçe kaydın ki düşe hâke odur yektâ beyti gibi. Vech-i râbi : Tefhîm içün tekrîrdir ki şâ irin: Pâdişâhlar pâdişâhı pâdişâh Afv ider kullar iderlerse günâh beyti gibi. Vech-i hâmis: Tehvîl içün tekrîrdir: Önüne bak önüne bak düşüyorsun gibi. Vech-i sâdis: Tenviye içün tekrîrdir: Zinhâr zinhar ey cüvân zinhar gibi. Vech-i sâbi : İsbât-ı inkâr içün olan tekrirdir. Yâ benden sonra başkasını severse; yok yok inanmam, ne olsa inanmam, o benden başkasını sevmez ve sevemez gibi. Vech-i sâmin: Tevbîh içün olan tekrîrdir ki şâ irin: Ey hâ in ü ey hâ in ü hâ if Mahv oldı hücumunla tavâ if beyti gibi. Vech-i tâsi : İstib âd içün olan tekrirdir ki birine: Efendi haylî zenginsiniz denildikde: Zenginlik nerede ben nerede demek gibi. Vech-i âşir : İsti tâf içün olan tekrirdir: Sakiyâ sakiyâ şarâb şarâb mısraı gibi. Tekrîr denilen işbu usûl-i ıtnâb hakkında zikr olunan hâlâtdan başka müfîd ve gayr-i müfîd i tibârıyla ve lafz ve ma nâda olmak sûretlerinde daha iki nev e ayrılır ki bunlardan Tekrîr-i müfîd: Mâ-bihi l-ifâdenin mutazammın olduğu emri teşdîd ile mübâlaga-i medh ü zemde müsta mel olandır. Tekrîr-i gayr-i müfîd: Bilâ-ma nâ ve bilâ-münâsebet kelâmda fazla şey bulunmasıdır ki bu husûs fevka l- âde kabâyihden add olunur. Te kîd ile tekrîr beyninde fark olup tekrîr te kîdden eblagdır. Çünki te kîd mâ-kabl-i kelâmda mezkûr ma nâ-yı hâsılın takrîr ve takviyesiyçün îrâd olunur. Tekrîrde ise bu fâ ide ile berâber beyân olunan menâfi mevcûddur. Binâen-aleyh tekrîr te kîdden eblagdır. (s. I/225-230) Üçüncü fasılda Tezyînât-ı Üslûb başlığı altında anlatılan santlar arsında tekrîr de yer almış ve şöyle açıklanmıştır: Tekrîr: -Nâmı delâlet etdiği ve kesret-i tekrâr bahsinde bir nebze beyân kılındığı vechle bir ibâre veyâ bir fıkra içinde bir kelimeyi veyâ bir ta bîri birkaç def a tekrâr etmekdir ki maksad bu sûretle ifâdeye daha ziyâde vuzûh, daha ziyâde şiddet, daha ziyâde te sîr bahş eylemekdir. Şu beyt bir güzel tekrîri şamildir: Büyüksün İlâhî büyüksün büyük Büyüklük yanında kalır pek küçük. (s.320) Belâgat konuları kavâid-i fesâhat başlığı altında ikinci sırada ele alınmış olan meânî bölümünde verilmiştir. Beyân bölümü birinci bölüm olarak ele alınıp içinde de haşv konusu ve tekrîr açıklanmıştır. Tekrîr: Eserde maksûd olan ma nâyı teblîğ için en kuvvetli, en ehemmiyetli kelimeyi birkaç def a tekrâr etmekdir ki bundaki fâ ide, aynı tasavvutun hiss-i sem üzerine tevâlî-i vürûdıyla o kelimenin zihn-i muhâtabda takarrürü ve bu sûretle aranılan te essürün te eyyüdüdür. Aynı kelime yerine aynı ma nâyı ifâde eden kelimât-ı sâ ire isti mâl olunduğu hâlde tekrîr hâsıl olamaz; binâ en aleyh tekrîrin te sîri kelime-i mükerrerenin savtına âid ve bu da mehâsin-i fesâhata dâhildir. Büyüksün, İlâhî! Büyüksün, büyük mısrâ ının yerine Büyüksün, İlâhî! A zamsın, ekbersin desek bilâ-şübhe aynı fikri söylemiş oluruz; fakat görülüyor ki burada tekrîrin te sîri zâ ildir. Tekrîr, ifâdeye kuvvet ve şiddet vermek için en ziyâde ve en müessir olarak isti mâl olunan bir muhassine-i edebiyyedir. Tekrîrin yegâne şart-ı muvaffakiyyeti tekerrür eden kelimenin rûh-ı ma nâyı hâmil olması, ma nânın da takviyeye kâbiliyyet ü ihtiyâcı bulunmasıdır. İbârede lâ- ale tta yîn bir kelimenin birçok kerre îrâdı kesret-i tekrâr nakîsasını husûle getirir; ma nânın kuvvetle adem-i imtizâcı ise sözü âdetâ gülünç ediverir. (s.130-132) Haşv. Esâsen haşv-i müfsid, haşv-i gayr-i müfsid diye ki nev dir. izahatı yapıldıktan sonra, Şurasını da ihtâr edelim ki gerek şîve-i lisâna, gerek sâ ir ba zı i tibârâta âid olan mükerrerâta haşv nazarıyla bakılamaz. (Tekrîr) mebhasinde îzâhât verilecektir. (sf. 36-56) denilmiş, ancak böyle izahat görülememiştir. Sonuç Bu çalışmada, tekrîr sanatının tarif ve tasnifini mukayese etmek amacıyla 13 belâgat kitabı taranmıştır. Bu kitapların dokuzunda tekrîrin de dahil olduğu îcâz ve ıtnâb konularının me ânî bâbında ele alındığı görülmüş, dört kitapta (Mebâni l-inşâ, Mecâmiü l-edeb, Ta lîm-i Edebiyat, Nazariyyât-ı Edebiyye) ise tekrîrin ayrı bir başlık altında açıklandığı müşahede edilmiştir. Tekrîre dair en ayrıntılı bilgiler Mecâmiü l-edeb te verilmiş ve tekrîr, ıtnâbın altı türünden birisi olarak hüsn-i tekrârlar başlığı altında anlatılmıştır. Mebâni l-inşâ da ise, bir faydadan dolayı manaya söz eklemeye ıtnâb denildiği belirtilerek daha sonra ayrı bir başlık altında tekrîr açıklanmıştır. Ta lîm-i Edebiyat ve Nazariyyât-ı Edebiyye de de tekrîr birbirine yakın biçimde tanımlanmış ve dinleyenin zihninde yerleşip istenilen tesirin oluşması için

7 Belagat Kitaplarında Tekrîr Sanatının Tarif ve Tasnifi önemli bir kelimeyi birkaç defa tekrar etmek olarak açıklanmıştır. Istılâhât-ı Edebiyye de tekrîre dair açıklama yapılacağı bildirildiği hâlde buna dair bir kaydın olmaması anlaşılamamıştır. Sonuç olarak tekrir, belâgat kitaplarının çoğunda müstakil bir sanat olarak geçmemekte, sınırlı sayıdaki belâgat kitabında ise ıtnâbın bir konusu olan tekrarların bir unsuru olarak ele alınmaktadır. Bu durumda, tekrîrin tarif ve tasnifinde görülen farklılıklar tabiîdir. KAYNAKLAR Ahmed Cevdet Paşa, Belâgat-i Osmâniyye, Şirket-i Mürettibiye Matbaası, İstanbul 1323. Ahmed Reşid (Rey), Nazariyyât-ı Edebiyye, İstanbul 1328. ANKARAVİ, İsmâîl Rusûhî, Miftâh-ül-Belâga ve Misbâhu l-fesâha, Tasvîr-i Efkâr Matbaası, İstanbul 1284. BİLGEGİL, M. Kaya, Edebiyat Bilgi ve Teorileri, İstanbul 1989. KAÇAR, Mücahit, Türkçe Te lîf Edilmiş Bir Belâgat Kitabı:Şerîfî nin Hadîkatü l- Fünûn İsimli Eseri, Türkiyat Mecmuası, C. 21/Güz, 2011. KAZVİNÎ, Muhammed bin Abdurrahmân, Telhîsü l-miftâh, Millî Kütp., 03 Gedik 17986/2. KAZVİNÎ, Celâluddin Ebû Abdillah Muhammed, el-îzâh fî Ulûmi l-belâga, Dâru İhyâi l-ulûm, Beyrut, 1998, I, 327 MEHMED RİF AT, Mecâmiü l-edeb, İstanbul 1308, 3 cilt. OLGUN, Tahir (el-mevlevî), Edebiyat Lügati, Enderun Kitabevi, İstanbul 1973. ÖZÖN, Mustafa Nihat, Edebiyat ve Tenkid Sözlüğü, İstanbul 1954. RECÂİZÂDE Mahmud Ekrem, Ta lîm-i Edebiyyât, Mihran Matbaası, İstanbul 1299. SAİD PAŞA, Mîzânü l-edeb, İstanbul 1305. SARAÇ, M.A.Yekta, Osmanlı Döneminde Belâgat Çalışmaları, Journal of Turkish Studies, Harvard University, C. XXVII, s. 311-344, 2004. SARAÇ, M.A.Yekta, Edebî Sanat Terimlerinin Türkçe Karşılıkları Üzerine, TDED, C.32. s.131-147, 2004. SEKKÂKÎ, Miftâhu l-ulûm, Dâru l-kütübi l-ilmiyye, Beyrut 1987. ŞABAN, İbrahim, Osmanlı Âlimlerinin Arap Belagatine Dair Eserleri, Şarkiyat Mecmuası, s. XVII, s.108-133, İstanbul 2011. UZUN, Mustafa, Itnâb, DİA, C.19, İstanbul 1999, s.219-220.