Sevinç 1 Gizem Sevinç TE 529 Özgür Bayam 16 Aralık 2013 Geleneksel Bir Metin Olarak Kanlı Düğün: Bir Alt-Metin Okuması Kanlı Düğün, İspanyol yazar Federico Garcia Lorca nın 1932 de yazdığı, Köy Trajedileri üçlemesinin ilki olan eseridir. İç savaşın eşiğinde bir Endülüs İspanya sında geçen oyun edebî değerinin yanı sıra, dönemin İspanyol kültüründe baskın olan töre, kan davası, toprak hâkimiyeti gibi pek çok halk kültürü unsurunu içinde barındıran zengin bir kültürel metin olma özelliği de göstermektedir. Lorca hakkında genel bir inceleme yapıldığında yazarın eserlerinde 1930 lar Endülüs ünün insanı boğan geleneklerini canlı bir şekilde işlediği, bu geleneklerin ve törelerin insan doğasına uymadığını ortaya koyduğu, söz konusu trajediyi ve kadının toplumda edilgen durumda olan konumunu ve bastırılmışlığını (Yener, Lorca Tragedyalarında Otorite- Özgürlük Çatışması 62) eleştirdiği yönünde görüşlerin hâkim olduğu görülmüştür. Yazarın, Kanlı Düğün adlı tiyatro oyunu da bu yapıdaki eserleri arasında gösterilmektedir. Bunun yanı sıra eserin yoğun sembollerle bezenmiş olduğu ve bu sembollerin kültürel göndermelerinin olduğu da genel olarak kabul edilen görüşler arasındadır. Esere yakın okuma yapıldığında, yazarın alt metinsel olarak sunduğu bazı sembol ve bu sembollerin işaret ettiği durumların, eserin gelenekçi bir yapının parçası olarak da okunabileceği yönünde deliller sunmaktadır. Bu çalışmada, Lorca nın Kanlı Düğün eserinin iddia edildiği kadar geleneksellik karşıtı olarak okunamayacağı savunulacaktır. Metinde çok katmanlı olarak verilen sembollerin en belirgin olanı belki de anne ve gelin karşıtlığı olarak okunabilir. Annenin geleneksel kadın rolünde, kadının toplum tarafından belirlenen cinsiyet rollerinin tamamını üstendiği ve bu rollerin uygulayıcısı olduğu
Sevinç 2 görülmektedir. Her köşe başında evlat bırakan (Lorca 5) bir erkeği öven, yalnızca kocasına bakan o ölünce de yalnızca karşısındaki duvara bakan (6) bir kadın olan ve bundan gurur duyan, gelinini hamurunu yoğurup eteğini diktiği için iyi kabul eden (6), oğluna ancak karısı olduğunda kızı öpebileceğini söyleyen (7), oğlu üzerinde güçlü bir egemenliği olan anne sağlam, yıkılmaz, ne kadar acı olursa olsun ne yapılması gerekiyorsa onu yapan bir kadındır. Her ne kadar süregelen kan davasından canı yanmışsa da, oyunun sonlarına doğru başka biri ile kaçan gelininin intikamını alması için oğlunun eline bıçağı veren anne, bu hareketi ile gelenekler gereklidir ve uygulanmalıdır mesajının taşıyıcısı niteliğindedir. Oyunun en başından, oğlunu kaybettiği son sahneye kadar gücünü kaybetmeyen ve oyun sonunda ayakta kalan yegâne karakterlerden biri olan anne, Lorca nın geleneği temsil eden karakteridir. Yazarın, geleneği temsil eden kahramanını bu denli güçlü bir şekilde karakterize etmesi okuyucunun, geleneğin gücünü ve gerekliliğini takip etmesini sağlamaktadır. Okuyucu alt metinde geleneğin gücünü bulmaktadır. Daha önce de vurgulandığı üzere Lorca, eserlerinde törelerin ve geleneklerin insan doğasına olan uygunsuzluğunu başarılı bir şekilde dile getirdiği öne sürülen yazarlardan biridir. Öte yandan oyunda ustaca örülmüş sembollerin yakın okumaları yapılmaya devam edildiğinde, yazarın bu sembolleri kullanış biçimi, okuyucuyu aksini düşünmeye itebilmektedir. Oyunda görüldüğü üzere töreleri çiğneyip tutkuları ile hareket eden ve birlikte kaçan Leonardo ve Gelin, deyim yerindeyse, cezalandırılmaktadırlar. Kaçma sahnesinde ormana sığınan genç çift, doğanın güçlü unsurlarından olan orman ve ay tarafından ele verilmektedirler. Başka bir deyişle yazar, doğanın tutkuyu ve aşkı korumasına izin vermemektedir. Geleneksel normlara uygun olmayan biçimde, evlenmeden ormana sığınan genç çift, toplum tarafından korunmamakta ve ele verilerek cezalandırılmaktadır. Aynı şekilde, oyunda doğayı sembolize eden bir unsur olan ay ın da intikam alırcasına, insanların genç çifti bulmasına yardım etmesi yine yazarın geleneksel yapıyı desteklediği ve insan
Sevinç 3 doğasının tutkulu yapısına karşılık olarak geleneklerin gücünü vurguladığı bir pasaj olarak okunabilir. Anne nin, gelinin kaçtığını öğrendiği sahnede söylediği şu sözler de doğanın gelenekten yana olarak konumlandırıldığı yönündeki okumayı güçlendirmektedir: Suya namuslu, temiz kızlar atlar, seninki gibiler değil (46). Anne, doğaya ait bir unsur olan suyu yalnızca namuslu kadınlar için layık görmektedir. Lorca nın, eşcinsel olması ve erkek egemen bir toplumun şiddetine maruz kalmış olması sebebiyle toplumda ezilen ve azınlıkta kalan insanlara ve onların sorunlarına karşı duyarlı olduğu, eserlerinde olanların sorunlarına yer verdiği; buna ek olarak geleneksel ahlak yapısının karşısında özgür insan doğasını savunduğu yazar ile ilgili olarak öne sürülen bilgilerden biridir. Lorca nın eserleri üzerine pek çok toplumsal cinsiyet ve kimlik okuması yapılmış ve yazarın kadınlara karşı özgürlükçü bir tutum içinde olduğu ileri sürülmüştür. Buna karşılık yazarın söz konusu bu tutumuna paralel olarak eserde koruması ve savunması beklenen Gelin karakteri, geleneksel yapıya karşı çıkması, duygularına ve tutkularına göre hareket etmesi sebebiyle eserde cezalandırılan bir karakter olmuştur. Sevdiği adam öldürülen, babasına utanç yaratan gelin, eserin sonunda aşkına sahip çıktığı için sempati duyulan değil, başına geleni hak eden bir şekilde okuyucuya sunulmaktadır. Gelin oyunun son perdesinin ikinci sahnelerinde, Leonardo ile birlikte olmadığının, hala bakire olduğunun vurgusunu yapmaktadır (66). Yazarın kadının temiz ve affedilebilir olduğunun vurgusunu bu bedensel temsil üzerinden yapması, yazarın kadını erkek egemen bir toplumun normlarına göre değerlendirmesinin bir biçimi olarak yorumlanabilir. Gelin karakteri dışında eserde kadını tasvir eden bölümlerde de aynı şekilde erkek egemen bir sesin işitildiği görülmektedir. Annenin oğlunu evliliğe hazırlarken söylediği şu sözler var olan toplumsal algının dile getirildiği ve meşrulaştırıldığı sahnelerden biridir: Karına karşı şefkatli olmaya çalış; bir kendini beğenmişliğini veya yabaniliğini görecek olursan, biraz acıtarak sev, fazla sıkı sarıl veya hafifçe ısır, sonra da şefkatle öp. Sana
Sevinç 4 kızmasın, ama erkeğin, efendinin, hükmedenin sen olduğunu hissetsin (45). Bu pasajdan da anlaşılacağı gibi, kadının her zaman erkeğin hükmünde olması gerektiğini vurgulayan geleneksel yapı eserdeki baskın seslerden biridir. Yukarıda da değinildiği üzere, bu sesin (anne-gelenek) oyunun sonunda yıkılmazlığını vurgulaması, yazarın geleneksel yapının sesi olarak da okunabileceği öngörüsünü güçlendirmektedir. Eserde, çeşitli unsurlar üzerinden de geleneksel yapının sesinin duyulması mümkündür. Anne birinci sahnede keşke kadın olsaydın. Şimdi dereye gitmezdin, seninle süslü şeritler, yünden köpekler işlerdik (5) diye dua ederken, kadının toplumsal hayatta yer almayışını ve yazarın da kadına bu hayatta başka bir rol vermeyişini gözler önüne sermektedir. Bu duruma benzer şekilde, gelinin babasının toprakları çorak olmasının sebebi erkek evladının olmayışıdır (18). Yalnızca kız çocuğu için toprakları çorak olan baba, erkek egemen yapının erkeğe yüklediği bereket rolünü güçlü bir şekilde gözler önüne sermektedir. Federico Garcia Lorca nın, Kanlı Düğün oyununda yer alan yoğun sembol örgüsünden daha önce de söz edilmişti. Oyunda güçlü bir şekilde dikkati çeken sembolik unsurlardan biri de ismi bilinen tek karakterin Leonardo olmasıdır. Eserde ismi geçen tek karakterin bir erkek olması bu çalışmanın tezini oluşturan önemli unsurlardan biridir. Kadın karakterlerin tamamına Gelin, Anne, Leonardo nun Karısı, Kayınvalide gibi, yalnızca evlilik kurumu içerisinde bir isim ile kimlik verilmesi ve bu karakterlerin toplum tarafından kadına biçilen toplumsal cinsiyet rolleri ile simgelenmesi oyunun geleneksel yapısını destekleyen unsurlarından biri olarak okunabilir. Bunun yanı sıra oyunda evlendiği ve çocuk sahibi olduğu bilinen tek erkek de Leonardo dur. Oyunda evliliği bir erginleme olarak sunulan ve adeta erkeğin isim alma töreni gibi konumlandırılan bu toplumsal olay
Sevinç 5 Yener, Ebru. Lorca Tragedyalarında Otorite-Özgürlük Çatışması. <https://www.google.com.tr/search?q=kanl%c4%b1+d%c3%bc%c4%9f%c3%bcn+odf&rlz=1c1chmc_trt R473TR473&oq=kanl%C4%B1+d%C3%BC%C4%9F%C3%BCn+odf&aqs=chrome..69i57. 2713j0j4&sourceid=chrome&espv=210&es_sm=93&ie=UTF-8> Erişim Tarihi: 14.12.2013. Lorca, Federico Garcia. Kanlı Düğün. Çev. Roza Hakmen. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2012.