angın sonunda harabeye dönen bir saraydan topluma ışık veren bir eğitim ve kültür merkezine
KANKEV öncülüğünde Hacı Ömer Sabancı Vakfı ve İstanbul Valiliğinin katkılarıyla onarılarak SAKIP SABANCI KANDİLLİ EĞİTİM VE KÜLTÜR M ERKEZİ'ne dönüştürülen tarihi Kandilli Kız Lisesi binasının (Adile Sultan Sarayı'nın) açılışını onurlandırmanızı dileriz. Muammer Güler İstanbul Valisi Prof. Dr. Türkan Saylan KANKEV (Kandilli Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Türkan Sabancı Merhum Sakıp Sabancının kıymetli eşi Tarih: 12 Kasım 2005, Cumartesi Yer: Kandilli Adile Sultan Sarayı, Kandilli Kız Lisesi Üstü. LCV: Melis Tümay Tel: 0212 3 1 1 16 61 Davetiye iki kişiliktir. Koyu renk elbise giyilmesi rica olunur Program : Karşılama: 17.00-18,00 Açılış Konuşmaları: 18.00-19.00 Resepsiyon: 19.00-20.00
BİR KÜLTÜR VARLIĞININ HAYATA GEÇİŞİ 2005
Ö L/u tarihi yapıyı aslına uygun hale getirip uluslararası bir kongre ve kültür merkezine dönüştürmek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı ve Kandilli Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı arasında 1995 yılında protokol yapılmış, yola çıkılmış ama orası hâlâ mahzun duruyor. Burayı gençlerin hizmetine açmak gerek. Toplumsal sorumluluğum bana, bu işe onay ver, diyor......biz de, Hacı Ö m er Sabancı Vakfı olarak İşe el attık. Hayırlısı ile burayı örnek bir kongre ve kültür merkezi yapacağız. Sakıp Sabancı, 2003
134 yıllık bir kültür varlığı... Sultan Abdülmecid, I 856 yılında satın aldığı konağı, çok sevdiği kızkardeşi Adile Sultana yazlık ikametgâh olarak vermek istiyor. Eşsiz manzarasına karşılık, harap durumda bulunan konağı Sultan Abdülmecid'ten sonra tahta çıkan kardeşi Sultan Abdülaziz yıktırarak 18 6 1'de şimdiki sarayı yaptırıyor. Mimarı maalesef kesin olarak bilinmemekle birlikte, tarihsel araştırmalarda "Hassa mimarı Sarkis Balyan ya da aynı aileden Kirkor Balyan olduğu belirtilmektedir. Osmanlı Hanedanı içinde divan sahibi tek kadın şair olarak tanınan Adile Sultan'ın, Kandilli nln imarına katkıda bulunduğu, yoksullara yardım ettiği, eğitim konularına ilgi duyduğu biliniyor. Çok sevdiği eşini ve dört kızını genç yaşlarda kaybettikten sonra, bu güzel sarayda oturmak istemiyor ve 1868 yılında sarayı terkediyor ve 19 0 1 yılında da vefat ediyor. ikinci Meşrutiyetin kişi özgürlüğü ve kadın haklarını da kapsayan reformist hareketleri arasında, ilk Meclis-I Mebusan Başkanı Ahmed Rıza Bey İle kızkardeşi ilk kadın gazetecimiz Selma Rıza Hanım'ın, kadınların iyi eğitilmesiyle ilgili konularda gönüllü, ateşli, kararlı ve güçlü bir savaş verdiklerini görüyoruz. Ahmed Rıza Bey, yüksek öğrenimi için gittiği Fransa da siyasal ve kültürel hareketleri izlemiş, Jön Türklerin etkinliklerinde yer almış; yurda döndükten sonra da II. Abdülhamlt'e mektuplar yazarak Doğu kültürünün Batı kültürüyle yoğrulmasını, eğitim sisteminde köklü değişimler yapılmasını öneren, çetin kişiliğiyle tanınmış bir aydın... Selma Rıza Hanım İse Sorbonne Üniversitesinde yetişmiş, özellikle kız öğrencilerin çok iyi koşullarla okutulmasını amaç edinerek bu konuda sürekli makaleler yazan bir Türk kadını... İki kardeş, Galatasaray Lisesi gibi yabancı dilde öğretim yapan yatılı bir kız lisesi açılması İçin uygun bir bina arıyorlar. Ahmed Rıza Bey, Boğaziçi'nin en güzel tepesinde 40 yıldır harap duran Adile Sultan Sarayı nı düşünüyor. Bu saray, yalnızca Padişah tarafından ve ancak eğitim alanında kullanılması koşuluyla bağlanabileceğinden II. Abdülhamit'ln huzuruna çıkıp bağışı sağlıyor. Ahmet Rıza Bey'in ve ona destek veren arkadaşlarının savaşı uzun yıllar sürüyor. Sarayın onarımı ve yatılı okula dönüştürülmesi İçin dar bütçeli Maarif Nezaretine yük olmaktan kaçınmak üzere kurulan komisyon ve yardım demekleri, varlıklı kişilerden sağlanmaya çalışılan bağışlar, düzenlenen piyangolar... Ama bir yandan da Balkan Savaşı, Birinci Dünya Harbi, İstanbul da art arda çıkan büyük yangınlar gibi, her atılıma sekte vuran, aman vermez engeller... Nihayet rüya, 1916 yılında gerçekleşiyor ve Türkiye nin İlk yatılı kız lisesi, "Adile Sultan Inas Mekteb-i Sultanisi" adıyla, yuva-llk-orta-lise bölümleriyle bir Alman müdürün yönetiminde açılıyor. Zamanla okulun öğrenci sayısı artıp saray binası ihtiyaca cevap vermediğinden, 1968 yılında lisenin korusu içinde yeni bir bina yapılarak öğretim birimleri oraya taşınıyor. Sarayda yemekhane, yatakhane, çamaşırhane, etüd odaları vb. kalıyor. 1986 yılında bir gece sabaha karşı yatakhaneden hüngür hüngür ağlayarak çıkan öğrenciler... Nereden duymuşlarsa duymuşlar, gün doğmadan okullarına koşan eski mezunlar... Evet, koca saray bir elektrik kontağının neden olduğu yangın sonunda dört duvar halinde kalmış bir harabedir artık...
Kandilli Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı (KANKEV)... Kandilli Kız Lisesi nin yangın sonrası harabeye dönen binasının restorasyonunu sağlayarak, tarihi kişiliğine uygun bir kültür hizmetinde bulunmasını amaç edinen bir grup mezun, 1993 yılında Kandilli Kız. Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfını (K A N K EV) kurdu. Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzalayarak, binanın restorasyonunu ve işletilmesinden sağlanacak gelirle bugünkü okulun eğitim düzeyini daha yüceltecek çalışmalar yapmayı üstlenen KANKEV, büyük güçlüklere göğüs gererek yıllarca uğraş verdi. Binanın bir kültür merkezine dönüştürülmesi için hazırlanan projeler, teknik destek, insan gücü ve en önemlisi ciddi boyutlarda bir maddi katkı gerektirmekteydi. Pek çok kişi, kuruluş ve kurumun yardımları sağlanarak bir kültür varlığı yeniden kazanılmış oldu.
Sakıp Sabancı ve VAKSA... Projenin gerçekleştirilmesi için gereken mali kaynaksa, büyük ölçüde, Sakıp Sabancının kişisel yardımıyla ve İstanbul Valiliği nin katkılarıyla karşılandı. Bütün hayır işlerini 3 I yıldır Hacı Ö m er Sabancı Vakfı (VAKSA) aracılığıyla yürüten Sabancı Ailesi, aralarında kültür merkezleri, sosyal tesisler, kütüphaneler, spor tesisleri, okullar ve Sabancı Üniversitesi olan çok sayıdaki kalıcı eserine bir yenisini daha eklemiş oldu. Sakıp Sabancı Kandilli Kız Lisesi Eğitim ve Kültür Merkezi. 1986 yılındaki yangın sonunda dört duvar halinde kalan tarihi yapı, KANKEV in uzun ve zorlu çabalarıyla yeniden hayata geçirildi. Sakıp Sabancı nın deyişiyle örnek bir kültür ve sanat merkezi olarak artık toplumun hizmetine giriyor. 5625 metrekare kullanım alanı olan ve aslına uygun biçimde restore edilen merkezde, 500 kişilik toplantı/ziyafet salonu, 200 kişilik toplantı salonu, kokteyl ve sergiler için 1300 metrekarelik salon, 20 adet seminer odası, müze, 150 kişilik restoran, 60 kişilik kafeterya vb. bulunmakta...
Açılış törenine gelirken güvenliğiniz için bu kartı yanınızda bulundurmanızı rica ederiz
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi