SAL s -NİSAN- 1985 8.MAI 1985. www.arsivakurd.org

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

DÜŞÜN (Düşünce Özgürlüğü Derneği) Nacak Sok. 21/11 TR ISTANBUL

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

Cumhuriyet Halk Partisi

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

Hackerlar ortaya çıkardı: Birleşik Arap Emirlikleri İsrail yanlısı kurumları fonluyor!

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

SAĞLIKLI ŞEHİR HAREKETİ KADIN ÇALIŞMALARI Kasım Eylül 2011

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

Cumhuriyet Halk Partisi

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

Strasbourg da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için günlerdir eylemde olan kadınlar, Haber alıncaya kadar buradan ayrılmayacağız diyor.

İslam da İhya ve Reform, çev: Fehrullah Terkan, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2006.

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

1982 yılının Eylül ayının sonlarına doğru Almanya ya sürekli olarak geldim.

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR. Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ne giriş süreci. Terör olayları. Türkiye-İsrail krizi

Cumhuriyet Halk Partisi

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

Kadınlar kimsenin namusu değildir

AĞUSTOS 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ


Perinçek'in KDHC'deki tarihi konuşması

NİSAN 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

İ Ç İ N D E K İ L E R

ITUC KONGRESİ KARAR TASLAĞI NDA HAK-İŞ İN ÖNERİLERİ KABUL GÖRDÜ

Şimdi fazla ileri gitmiş bu gerici diktatörlüğü terbiye etmek, mümkünse biraz değiştirip halka kabul ettirmek istiyorlar.

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

İşyeri Temsilcileri Rehberi

Çarşamba İzmir Gündemi

Seçelim ve yerleştireli. Kutlu : Merhaba. Sophie : Kutlu :. Kutlu... e?

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

SENDİKALAŞMA EYLEMİ İÇİN İLERİ

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

YAZILI VE GÖRSEL BASINA YANSIYANLARDAN ÖRNEKLER

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

Teröre karşı mücadele cephesi!

Proje: COMPASS LLP-1-AT-LEONARDO-LMP. Proje hakkında açıklayıcı bilgiler

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

18. bölüm. basında bursa il koordinasyon kurulu

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

İsviçreli siyasetçi ve örgütler: Diktatörlüğe karşı Kürtlerle dayanışma büyütmeli

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ULUSLARARASI İŞÇİ DAYANIŞMASI DERNEĞİ. Meslek Liseliler Ne Yaşıyor? Ne İstiyor? Boyun Eğme. Mücadele Et!

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

İlerici Kadınlar Kimdir?

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PORGRAMI

Mahir Çayan Son Gençlik Hareketleri Üzerine SON GENÇLİK HAREKETLERİ ÜZERİNE (*)

Nâzım ın Cep Defterlerinde Kavga, Aşk ve Şiir Notları - 1 ( )

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA ve HAREKETLİLİK

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

(Resmî Gazete ile yayımı: Sayı : Mükerrer)

AÇIK AÇIK SÖYLEYELİM!

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Transkript:

SAL s -NİSAN- 1985 8.MAI 1985

ARMANC/~upel 2 SOL- BiRLiK'i Olusturan Parterin Liderleri 1 ' Sorumuzu Yanıtlıyorlar En geniş demokrasi güçlerinin faşizme karşı birleşmesi açısından Sol Birlik'in önemi nedir? şeklinde bir soruyu Sol- Birlik'i oluşturan parterin liderlerine yönelttik. Bu sayımızda, TSİP Genel Başkanı Ahmet Kaçmaz ve TKEP Genel Sekreteri Teslim Töı;e'den gelen yanıtları yayınlıyoruz. Türkiye Sosyalist İşçi Partisi Cenel Başkam Ahmet KAÇMAZ e "En geniş demokrasi güçleri" dendiğinde faşizmden yaran olmayan, faşizme karşı herkesin, her gücün, her siyasetin toplamını anlıyoruz. Böylelerinin toplumuzda geniş bir taban oluşturdukları muhakak. \ncak bunların biraraya getirmeleri ve faşizme karşı mücadeleye ortakça seferber edmeleri başlıca porblem: Değ aynı sınıf ve tabakalardan gelen, bu nedenle demokrasiye verdikleri anlam, önem ve d~ğer değişen güçleri biraraya getirmek, işçi sınıfı hareketi içinde yeralan -en azında bu iddiada olan- sol güçlerin ortaklaşa davranmalarını sağlamak dahi bir hayli zamana ve çabaya maloluyoı:. Demokrasi güçlerinin geniş yelpazesi içinde Sol Birlik'e şimdik umut bağlayaniann nispe~n sınırlı bir topkımsal taban okışturduğu gerçekçi tespitinden yola çıkmak yerinde olur. Dolayısıyla k hedef Sol Birlik'in yığınlar içindeki etkinliğini ve saygınlığını arttırmak olmalıdır. Bunun da yolu Sol Birlik'i eldeki tüm imkantarla anti-faşist mücadeleye seferber etmekten geçer. İşçer, emekçi katmanlar,: faşizme karşı olan herkes, lafa değ işe bakar Sol Birlik demokratik hak ve özg~lüklerin savunulması ve kazanılması için ne ölçüde somut iş gömse, ne kadar başı çekerse o ölçüde top- kırnda sesini duyurur, o.kadar işçerin ve yığınların güvenini kazanır. Örneğin sendikalarda tırmanan ve ses getiren, sendikal mücadelede bütün imkansıziık Iara rağmen işçere öncülük eden sınırlı da olsa kazanımlar sağlayan bir Sol Birlik, işçi yığınlannın cazibe merkezi haline gelebir Yine, legal-legal bütün imkanların seferber edmesiyle ajitasyonpropaganda çalışmaları geniş etkinlik ve yaygınlık kazanabir. Böylece kitlelerin faşizmin söm~üsü ve zorbalığı altında daha yükselen homurtularmm kanalize olabeceği bir örgütlü mücadele platformu yaratılması, -geniş bir anti-faşist cephenin oluşturulması- imkanları ortaya çıkar. Sol Birlik 'in faaliyeti ve kitlelerden gördüğü gi ve desteğin artması toplumdaki diğer anti-faşist hareketleri de etker. Özellikle sol hareket içinde yeralan diğerlerinin Sol Birlik'le daha yakın işker içine girmesi, giderek Sol Birlik'in genişlemesi olası hale gelir. Bu gelişme ye burjuva muhalefet de bigane kalamaz. Çünkü şu veya buşekde onlar da toplumsal bir tabanın desteğini aramaktadırlar. Ve altlarındaki tabanın kaymaya başlamasıyla birlikte burjuva muhalefetin çeşitli akımları da cuntaya karşı bugün izledikleri teslimyetçi ve uzlaşmacı politikalarından sıyrılmak zoruokığunu duyarlar. Burjuva muhalefetin antifaşist bir cephe içine çekmesi sağlanmasa be onun Cntaya karşı karşı daha radikal bir demokrasi arayışına getirmesi mümkiii1 plabir. Bütün bunlar sabır ve titizlik isteyen çabalan, kl.lfarlı bir mücadele yürütmeyi gerektirir. Ve bir kere daha altını çizelim k i herşeyin başı. Sol Birlik 'in SO MUT iş gönnesinde,_kitleler içinde "Evet kurtuluşun yokı SOL BİRLİK içinde yeralamkatan. ona omuz vermekten geçiyor.' kanaatiniizin yaygınlaşmasında düğümleniyor. Ahmat Kaçmaz Türkiye Komünist Emek Partisi Genel Sekreteri Teslim TÖRE Değerli Dostlar, Sol Birlik'in ''geniş demokrasi güçlerinin birleşmesi açısından sizce önemi nedir şeklindeki sorunuzun cevabını örneklerle vermek istiyorum. Sol Birlik ;S kuruluşunu, amaçlarını, hedeflerini ve önererini başta Titkiye ve Kitdistan işçi ve emekçeri ve erici devrimci kamuoyu olmak üzere, dünya - ve bölgemiz devrimci kamooyuna etti. Türkiye ve Kitdistan erici devrimci kamuoyu ve özellikle de eri işçi yığınlan,sbunu olumlu bir adım olarak değerlendirip, bir hareketlik ve Sol Birlik'i daha yakından tanıma sürecine girerlerken;$ol Birlik aynı zamanda dünya erici devrimci kamuoyunun ve uluslararası komünist hareketin de dikkatlerini ve o luınlu tepkerini kazandı. Bölgemiz komünist parteri ve diğer devrimci erici örgütler, bu haberi oluınlu yorumlarıyla birlikte kendi yayın kanallarıyla da en geniş çevrelere duyurdular. Sol Birlik'i oluşturan parterin tabanmda ve çevre işkerinde olumlu bir kaynaşma ve ortak eylem sürecine girme özlemi gözlendi. Ancak bir olgunun "önerni"ni düzeyine denk bir şekde belirleyebmek i çin, sadece oluınlu tutuınlara bakarak bir sonuca varmak yeterli olınayacaktır. Bununla birlikte, söz konusu olguya yönelen olurıısuz, karşı tepkeri de bir değerlendirmeden geçirmek gerekiyor. Bir eylernin önemi, sadece, o eylemin neye yada kime karşı olduğu e belirlenemez. Aynı zamanda sözkonusu eyleme kimlerin karşı olduğu da eylernin ö neminin belirlenmesi açısından önemli bir kıstastır. Kuşku yok ki, Sol Birlk; O'nu oluşturan siyasi güçlerin önemli bir eylemi; Türkiye ve Kürdistan işçi sınıfı ve emekçerinin önemli bir değeridir. Bu nedenle bu eyleme k karşı tepki burjuvaziden gelmiştir. Burjuvazi kendi basınında Sol Birlik 'i, iri manşetleriyle "ihanet Cephesi" olarak nitelerniştir. İkinci o lurıısuz tepki ise, bozguncu, fraksiyoncu küçük buıjuva güçlerden gelmiştir. Onlarm da kimisi "ihanet girişimi" kimisi de hemen "dağıtılması" gereken bir olgu olarak nitelemişlerdir. Burjuvazinin göstermiş olduğu tepkiye söylenecek fazla bir şey yok. Çünkü Sol Birlik, faşizmi yıkmak, tekellerin e gemenliğine son vermek ve kapitalist sistemi aşmak için kurulmuştur. Böylesi bir eylemi buıjuvazinin "ihanet" olarak nitelemesinde şaşılacak bir şey yoktur. Devamı say fa 22 'de

ARMANC/Rupel 3 isvec'teki ' Türk Konsoloslugun~n ÖfJretmenleri Fisleme u.. 1.., Kampanyasi etii-k Konsolosloğu, bu kez de İsveç' te çalışan Türkiye ve Kürdistanlı ögretrnenleri fişierne girişiminde bulundu. Konsolosluk adına Cengiz Sanay 23 Ocak 1985'te, Türkiyeiiierin yaşadığı çeşit li belediye ve okul yöneticerine soru anketleri gönderdi. Konsolosluk, isveç makam ve idarecerini kuşkulandırmamak için de bövle bir anketi niçin gönderdikleriıli aklı sıra izah etmeye çalışarak asıl karanlık amaçlannı gizlerneye çalışmış. Bu istemin Türkiye'den Mli Eğitim Bakanlığı'ndan geldiğini, öğretmenierin istedikleri soruyu yanıtlamakta serbest olduklarını da kibar bir dine belirtmeyi unutmamış. Evren-Özal çetesı, Turkıye ve Kii"distan'daki devrimci demokratik güçleri sah zoruyla susturduktan sonra, bu kez de yurt dışına yönelmeyi, ordaki devrimci demokratik güçleri çeşitli şantajlarla susturmaya, çabalıyorlar. Demokrat ve yurtsever ögretmenleri, yurt dışında fişierne o layıda devrimci güçleri ezme. veya hiç olmazsa susturma politikasının bir sonucudur. Ayrıca ögretmenleri yurt dışında fişierne çabaları, MİT' in çalışmalarının bir parçasıdır. Üstelik Özal hükümeti ve O'nun Mli Eğitim Bakanı bu fişierne olayını istemiş olsa be, onların amaçları, cuntanınkinden farklı mı? Halkımız beş uzun yıldan beri, Ö zal'ın ne menem bir demokrasi düşmanı olduğunu, cuntanın tüm girişimlerinin ortağı olduğunu bmektedir. Bugün, ülkemizde binlerce insan, sadece MiT kayıtlarında isimleri oldukları için işlerinden atılmaktadır. Binlerce ögretmen yine aynı nedenlerle yerlerinden edmiş, sürgüne göndermişler ve zindanlara ttkılmıştır. Tüm bu olaylar, O "basit" fişierne kayıtları yüzünden olmuştur. İnsanlarımız demokrasiden, hak ve özgürlüklerden yana olduklan için, cunta'nın zindanlarına atılmış, işinden olmuşlardır. Cunta'nın oluşturduğu YÖK uygulaması sonucu, yüzlerce demokrat öğretim görevlisi ya kendiğinden görevden ayrılmak zorunda bırakılmış ya da fişierne mantığına dayandırılan MiT'in baskıları sonucu görevden alınmışlardır. Bu bakımdan, ':ıangi amaçla yapılırsa yapılsın, demokrat ögretmenleri fişierne kampanyası, bize bir tek çağrışım yapar; MiT kayıtlarını zenginleştirmek, cunta'nın bugün hesap sormadığı, yurtsever demokrat öğretmenlerden ömrü. yeterse gelecekte hesap sormak, veya ülkede yakınlarını korkutmak.~ rahatsız etmek; böylece bir hukuk devletinden ziyade bir sokak kabadayısı gibi, insanlara şantaj yapmak. Konsolosluk tarafından Türkiye ve Kürdistanlı ögretmenlere gönderen anketlerin soruları kısaca şöyle sıralanabir: Ögretmenlerin adhoyadı, baba ve anne adı. Doğum yeri, yılı ve tahs durumu, konuştuğu yabancı d. Eşinin tahs durumu, işi, anne ve babasının adı soyadı ve meslekleri gibi teferuat~orulardır öyle detaylı bgeri almaya a maçlayan bu sorulara bir göz atıldığında bu anketin Türkiye ve Kürdistanlı ögretmenleri fişiemek için hazırlandığı çok açık olarak göriür. Bu olayın başka bir benzeri; Kürt çocuklarının anad ve kültürlerinin gelişmesi, hiç olmazsa unutulmaması için Stockholm Belediye'sinin Tensta'da açtığı Kreş olaymda da yaşandı. Bu olaya da Türkiye müdahale etmeye kalkıştı. Türkiye 'nin bu olay karşısındaki tutumu, önce isveç 'i n Ankara Konsolosluğuna anlatılarak bu girişimin; yanı Kürtçe eğitim yapılan kreşin önlenmesi istendi. Aynı günlerde, Türk Konsolosu Haluk Özgül, isveç Dışişleri Bakanı'nı ziyaret ederek, Türkiye'nin görüşünü bakana bir kez daha sundu; Bu görüşmede çocukların anne ve babalarının Türk vatandaşı oldukları, Tii"kiye'de resmi din Türkçe olduğu:başka b;r dle konuşmanın bölücülük olacağı eri sii"dü. Bu saçmalıklara, isveç Dişişler Bakanı Lennart Boström, cevap olarak bu sorunun belediyeleri gendirdiği ni, bununla hükümetin bir gisi olmadığını söyledi. Kirt çocuklarının Kreş sorunu. e gi geniş bir yazı Arınane'ın 59-60 sayısında yayınlandığı için, üzerinde detaylı durmayacağız. Ancak her iki olay arasında benzerliklikler olduğu için, kısaca değinmekteyarar gördük. Çok açık bir şekde görülmektedir ki, Evren-özal çetesi ellerini yurt dışına da uzatmıştır.. Bu ve benzeri olaylar karşısında tüm gücümüzle tavır almalıyız, Avrupa demokratik komuoyunu hasas kılmalıyız. Türkiye ve Kürdistan'ı toplama kamplarına dönüştüren, demokratik hak ve özgürlüklerimizi zorla gasp eden cuntaya ve onun kukla Özal hükümetine tüm gücümüzle karşı koymalıyız. Ülkemizde demokrasi mücadelesinin örimesine yurt dışındaki demokratik haklarımıza sahip çıkarak, cuntayı teşhir ve tecrit ederek omuz vermeliyiz. Türkiyeli ve Kürdistanlı ögretmenleri MiT kayıtları için fişlerneyi amaçlayan soru anketleri girişimi tepkiyle karşılandı. Belediyelerden, okul yöneticerinden ve ögretmenlerden gelen çeşitli tepkerle sorun ta Mli Eğitim Dişişleri Bakanlığına kadar sıçradı. Bakanı e Botkyrka Belediyesi Okul Müdürü K. E Strömberg, Konsolosluktan kendisine göndiren soru anketi üzerine, önce İsveç Mli Eğitim Bakanlığına başvurdu. Ancak bakanlığın tavsiyesi üzerine KE Strömberg,Dışişleri Bakanlığına baş vuruyor, ancak bu arada KE Strömberg çeşitli okul müdürlerine olay hakkında düşüncelerini yazarak, onlarında Türk Konsolosluğunun kuraldışı bu davranışına karşı tavır almalarını öneriyor. KE Strömberg meslektaşlarına yazdığı mektupta; Tii"k Konsolosluğu'nun, İsveç Dışişleri Bakanlığına çeşitli defalar başvurarak, Kürt ögretmenlerin uygun olmadıklarını; Tii"kiye'nin, ne Kürtleri ne de Kii"t dini tanımadığını ekliyor. Bu nedenlerle, kendisinin Dışişleri Bakanı e işkiye geçtiğini belirtiyor. KE Strömberg; isveç Dışişleri Bakanlığından mektubuna aldığı yanıt üzerine de meslektaşlarına şöyle yazıyor; "Tii"k Konsolosluğu, Belediyelere doğrudan mektup yazamaz" Bunun, ancak Dışişleri Bakanlığı kanalı e olabeceğini, bu nedenle kendisinin de ankete yanıt vermiyeceğini- bunun Türkiyeli ögretmenlere etmiyeceğini- ve tüm meslektaşlarının da böyle davranmasını istiyor. Stockholm Belediyesi Okul Müdür Yardımcısı Stig Tengberg de anketlerden dolayı, Konsolosluğa gönderdiği mektubunda; Okul Yönetiminin böyle bir anketi Türkçe ders veren ögretmenlere vermesinin bazı kurallarla çeliştiğini belirterek Konsolosluğun istemini geri çevirdi. Ayrıca, konu e gi olarak 25 Şubat 1985 'te "Göteborgs Post" adlı günlük bir gazetede "Siyasi Mülteceri ihbar'' başlıklı bir makale de yayınlandı. Türk Konsolosluğu'nun demokrat ögretmenleri fişierne kampanyası üzerine yazılan makalede, isveç'in bu olaya ciddi olarak eğmesini ve göçmenlere karşı Devamı say fa 21 'de

ARMANC/Rupel 4 Papa Suikasti: CIA AGC/\YI NASIL ÖTTÜRDÜ? İtalyan T~levizyon'un "Telegiornale- uno" kanalı, Bulgaristan ~TA (Bulganstan Telegraf Ajansı) Müdürü B. Traykov e Papa suıkastı ve soruşturmayı yürüten İtalyan savcı Dr. Martelio'nun iddianamesi üzerine bir açık oturum yaptı. Tüm çabalara rağmen Dr. Martello açık oturuma katılmayı kabul etmedi. Bunun üzerine B. Traykov. savcı Dr. Martelio'nun hazırladığı iddianamenin kanıtları nasıl çarpıttığını, iddianarneyi CiA kaynaklı haberlere dayanılarak ger~kçelend!r.diğini kendisine yazdığı bir dizi mektupta açık bir şekde sergıliyor.tüm demokratik kamuoyunun ve sanıimi insanl~m giyle cevabını bekl~diği sorular Bay Dr. Martello 'ya yönettıyor. Mektuplar okundugunda, Ağca'nın, rolünü iyi ezberlediğini ve ~a~ Dr. Martello 'nun yalan balonlannı iyi uçurttuğunu göreceksı.nız. Okuyucularımıza Sofya Haber Ajansı'nın yayınları arasmda yayınlanan bu mektupları özetteyerek yayınlıyoruz. NEDEN AGCA 'YA inanllmaz? B. Traykov, niçin Ağca'ya inandınayacağını ve üç Bulgar yurttaşına - S.Antonov, T. Ayazav ve S. Vasev- yönelten suçlamalarm hak!lzlığını k mektubunda şöyle gerekçelendiriyor: "Birincisi: Ağ ca sahte belge kullanma, dolandırıcdık ve soygun gibi bir dizi başka suçları işlemiş, ömir boyu hapis ve idam cezalarına çarptmlınış, bir değ bir kaç kez suçlu biri olduğu için. İkincisi: İlgi suçu dogrudan işlemiş bir kişi olarak Ağca'nm açıklamalarının diğer kişere karşı hiç bir hukuksal değeri olamaz. Bu ifadeleri ciddiye almanız doğal olarak, sizin bir minnet duygusuyla, Ağ ca 'ya yardımcı olunma!iid hedeflediğiniz, yani Ağca'nın İtalya Cumhuriyeti Anayasası'nda yer alan cumhurbaşkanının cezaları kısmen ya da tümüyle affetme yetkisinden yararlandırdması kuşkusunu uyandıyor. Üçüncüsü: Ağca tam bir yalancıdır. Kendi ifadeleriyle maskesi düşmüş, kamtlanmış bir yalancıdır. Bemiyorum, 13 Mayıs 1981' de tutuklanmasından bugüne dek size ve meslektaşlarınıza kaç defa yalan söyledi. Sadece siz iddianamenizde yüzden fazla yalannn tutanağa geçmek zorunda kaldımz ve bunlar suçla yakın işkisi olan önemli konulara yöneliktir... " AGcA 'YI CİA ÖTTÜRDÜ B. Traykov. üçwcü ve sekipnci mektuplarında, Dr. Martello ve ıtalya makarnlarının soruşturmanın g!zliği prensiplerine uymadıklarım, CiA ve diğer anti komünist çevrelerin Ağca'ya görevlerini nasıl ezberlettiklerini şu çarpıcı sorularla aydınlatıyor; ''Eğer Ağca, dalıasonrada itiraf ettiği gibi, hiç bulunmadığı ve görmediği Sergey Antonov'un ve hatta Via Paola' yı (Paola Caddesi) tam doğru olmasa be gerçeğe oldukça yakın nasıl tasvir edebirdi? Aynı şekde- sonradan verdiği başka bir ifadeye göre hiç karşılaşmadığı ya da tanışmadığı- Antonov' un eşi Rossita Antonova 'nın nasıl biri olduğunu nereden bebirdi? *Ağca'nın sonradan yaptığı -kimbir J,<açıncı- itirafa göre, ne bu bina ve caddelere gittiği, ne de daha önce onları gördüğü ve Antonov'la birlikte "Vittoria Oteli "nin önüne bomba koyma girişiminde bulunmadığı halde "Vittoria Oteli"ni tüm ayrıntılarıyla ve hatasız o larak nasıl tasvir edebdi? Basın Merkezi'ni ve Haçevi 'ni, bunların konumlarım, bulundukları caddeleri, yani Lech Valesa'nm öldürülmek istendiği(?) yerleri nasıl anlatabdi? Sizin ve maiyetinizde çalışanlarm ''soruşturmanın gizliği kesi' 'ne uyup uymadığmız açısından bunlar nasıl a çıklanabir? *Ağca, 10 Mayıs 1981 'de Antonov' un evinde bir görüşme yapıldığı yalam çürütülür çürütülmez Antonov'un e vine hiç gitmediğini itiref etti. *Ağ ca, Antonov'un saat 17.00 ve sonrasında suikast yerinde buluşmadığının kanıtlanmasıyla, Antonov'un Peter Meydanı'nda olduğunu farkettiği zamanı "saat 16.00'dan önce" olarak değiştirdi. Peki Ağca daha sonra yalaniarım değiştirmek, yukarıda örneğini verdiğimiz yeni ifadeler üretmek gereğini nasıl duydu, kimin ifade verdiğini ve kimin hangi kanıtları olduğunu nereden ve nasıl öğrendi? Yoksa İtalya 'da soruşturma gizli değ midir? Sayın Dr. Martella, So~lar sırasında Ağca, daha önce hiç İtalyanca bmediğini söyledi ve kanıtlandığı gibi Roma 'daki <. mahkemesine kadar gerçekten de İtalyaneayı hiç bmiyordu. Ama cezaevinde "tamamen tecrit" döneminden sonra, birdenbire sizin sorularmızı İtalyanca yanıtlamaya başladı. ifadelerinden yapılan alıntılara bakılırsa, çok karmaşık deyim ve terimleri de kullanarak güzel bir İtalyanca e konuştu. Ağca, "tamamen tecrit" koşullan altında bu kadar güzel İtalyanca konuşmayı nasıl öğrendi? Yoksa onu düzenli ziyaret e denler mi oldu?" Dr. MARTELLA TARAFSIZ. ŞAHİTLERE DEGİL, AGCA 'YA INANlYOR Ağ ca 'nın tüm çelişki iddialarımn tersine, S. Antonov Papa suikastı sırasında Ağca'yı olay yerinden uzaklaştırmak için Kanada'nın Roma elçiğinin yakmında beklemiyordu. İkinci mektupta tarafsız görgü tanıklan S. Antonov'un nerede olduğu şöyle ifade ediyor: "Oysa, Bulgar olsun, İtalyan olsun, birçok tanık Sergey Antonov'un, 13 Mayıs 1981 günü saat 17.00 sıralarmda "Balkan" uçak şirketinin Roma bürosunda bulunduğunu ve her zamanki görevleriyle uğraştığmı kesinlikle belirtiyorlar. Bunu size hatırlatmanın bir nedeni de, sözkonusu öğleden sonra saat 17.00 sularmda Balkan uçak şirketinde görevli Sva Petrova 'nın telefon etıniş olması.{telefonu Antonov almış ve bayan Petrova'ya vermişti.) Anne Petrova o!lrada televizyon seyrediyordu. Ekranda Papa'yı gösterdiklerini ve O'nun başına bir şeyler geldiğini anladığını söyledi. Papa'ya ne olduğunu öğrenebmek için, Sergey Antonov çok kısa bir me için dışarı çıktı(bunu hepsi iyi hatırhyor), arabasmdan bir cep radyosu alıp geldi ve hep birlikte radyo haberlerini dinlemeye başladılar.'' -

\RMANCIRupel 5 -Tüm bu açık kanıtiara rağmen Dr. Martella tarafsız tanıklara değ, Ağca gibi kiralık kat ve makina gibi yalan üreten teröriste inanıyor. Dahası, Dr. Martella, Ağ ca 'mn if tiralarma dayaııarak Bulgaristan, Küba ve Suriye elçiklerini komplonun içine çekmek için çaba sarfediyor. Dr. MARTELLA NIN TUTUMU: AGC\ 'NIN HER OEDiCi DoGRll. S. ANTONOV'UN YALAN Diğer üç mektupta B. Traykov, Dr Martella'nın nasıl taraf tuttuğunu, Ağca 'nın her dediğini nasıl tarafgirlik le doğru ve S Antonov'unkini yanlış kabul ettiğini sergiyor. S. Antonov lehine olan tüm kanıtları Dr. Martella hasır altı ediyor. Türk Hava Yolları Roma temscisi Mat'm, S. Antonov'un İngizce bmediğini ve konuşmarlığını i talya gazetelerine açıkladığı halde Dr Martella btınu görmemezlikten geliyor. Dr. MARTELLA AGCA 'YA AVUKATLIK YAPlYOR B. Traykov, yedinci mektubunda, Ağ ca 'nın Pa pa suikast ı provasının iç yüzünü şöyle sergiyor ve Dr. Martella' nın savcı değ, Ağ ca 'ya avukatlık yaptığını şöyle açıklıyor: "Sayın Dı. \tartella, Soruşturma sonucu iddianamenizde yer alan verere göre, Ağca, Çelik ve Ayvazov, 11 Mayıs 1981 günü, Bayramiç'iıı suikastten sonra arabayla onları nerede bekleyeceğini belirlemek i çin St. Peters Meydanı'na gidiyorlar.12 Mayıs'ta Ağca, Çelik, Ayvazov ve Vasev yeniden St. Peter Meydaru'nda ''prova" yapıyorlar ve bu kez arabanın en iyi nerede beklemesi gerektiğini tam olarak belirliyorlar. Şimdi sormak gerekiyor: *Firar arabasının yeri, frrar yolunun belirlendiği ve şoförlük rolünün Bayramiç değ Antonov üstlendiği halde bu provalara o, yani Antonov katılmıyor. Bu akla uygun mu? 29 Ağustos akşamı Ağ ca, Bulgari s tan'dan Türkiye'ye gidiyor ve birkaç saat sonra 30 Ağustos sabahı dönüyor. Bulgaristan'ı transit geçerek Yugoslavya'ya doğru yoluna devam ediyor. Türkiye 'ye gitmesinin amacı: Türk mafyasının ayarladığı bir sahte pasaportu Oral Çelik 'in kendisine teslim etmek. *Peki ama, Pa pa 'yı öldürecek bir kati btılup, onu angaje ettikten sonra, kendisini hararetle arayan ve "iyi tanıyan" Türk polisi tarafından yakalanması gibi büyük 'bir rizikoya bu kat neden sokulsun '? "Bumar istihbarat Örgütleri" bu sahte pasaport un Türkiye'den temin edmesi11ı üstlenemez miydi? 30 Ağustos 1 980'de Agca. Bulgaristan'dan ayrılıyor ve 13 Mayıs 1981'de St. Peter Meydanı 'nda ortaya çıkana kadar sekiz buçuk ay Yugoslavya _.\vusturya, Federal Alman~a. hviçrj, hansa. Ispanya, Tunus ve ıtalya'ya /)e(urnt.;o_\ ;'u 2."1 'dt: lfivec,de c- -------' -. - --------- ---- Kürdistan Kadınlar Komitesi eykdk, KOÇ-KAK ve KOM KAR Li Swed'in,kadın temsceri 18_.2.1985 tanirinde toplanarak "lsveç Kürdistan Kadın lar Komitesi"ni kurdular. Amaç, dört parçadan isveç 'e gelen Kürdistanlı kadınları bir çatı altında toplamak, böylece Kürdistanlı kadınların saflarında egemenliğini sürdüren dağınıklık ve durgunhığa son vermek, Kürt kad ıniarının özgül <;orunlarından yola çıkarak. Kürdistan'ın ulusal demokratik savaşımına daha aktif bir şekikle katılmaktır. Koıırite yetkeri, 8 Mart'a çok az bir süre kaldığı ve 8 Mart kutlamalarına aktif bir şekde... ------,,_,_,.~.-~H..,.,.,.,,.._... ""' 0, ' ~-,... - Kıtruldu katılmak istediklerinden ko mi teyi dar tuttuklarını. fakat 8 Mart' tan hemen sonra bu komiteyi tüm erici, vurtsever ve demokrat kad ıniari kapsayacak şekiki e genişleteceklerini söylüyorlar. Ayrıca. genel eğim bu çalışmayı sadece 8 Mart kutlama çalışmalarıyla boğmamak, sürekli faal çalışan ya bir komite veya bir dernekle oturtmaktır. KOMiTENİN FAALIYETLERİ _ Ko mi te, 8 M art ınünasebeti yle Isveç kamuoyuna yönelik, Kürt kadınlarının yaşam koşullarını. maruz kaldığı haskıları ve nedenlerini iceren enformasvon niteliğinde i~veççe bir bdiri dağıttı.

ARMANC/Rupel 6 lsvecli 1 Hukukcu Türkiye'deki Terör Rejimine Aşağdaki röportaj İsveç'te en büyük tiraja sahip olan EXPRESS gazetesinin muhabirierinden PER WENDEL tarafından yapılmıştır. Bindiği gibi geçen ocak ayında Türkiye Ad el et Bakanlığı tarafından ''Teröristlerin Islahı" için bir sempozyum düzenlendi. Bu sempozyuma çeşitli ülkelerden bir çok halk düşmanı işkenceci uzman, prof. unvanlı sadistlerin yanısıra, Konter.geri la ve OA 'nın deneyimli ajanları katıldı, bunlardan biri de İsveç'te gericiği ve nazere yakınlığı e tanınan Profesör Jakob Sundbet"g idi. Jakob Sundberg, Stockholm Üniversitesinde POLİTİK TUTUKLULAR BÖYLE "SAKİN LE ŞTİRİLİYOR" e Profesör Jakob Sundberg, Thrk reji mine, politik tutuklu/ann ve diğer "te röristlerin "8laha çok "kavga" etmelerini önlemek için öğütler veriyor. Yard.lm Ediyor hukuk profesörüdiir. Daha İran şahlığı yıkdınadan önce., Şah aleyhine yapılan eylemiere katılan öğrencere sert tepki göstermiş ve bazı öğrenceri de mahkemeye vermişti. O'nun ne kadar sadist ruhlu olduğunu burada açıklamaya gerek yok.,"> unduğumuz röportaj onun ne kadar genci ve insani duygulardan uzak olduğunu belgeliyor. PER WENDE L -;izlere sunduğumuz çevriden de anlaşılacağı gibi, röportajın tümünü vermemiş. En önemli noktaları almış ve okuyuculara aktarmış. Biz de çevriyi olduğu gibi sizlere sunuyoruz. 1 Arınane Redaksiyonu İSVEÇLİ HUKUKÇU TÜRKİYE 'NIN TERÖR REJiMiNE Y ARDlM EDiYOR 1980 askeri darbesinden bu yana Türk polis ve a!keri IOO.OOO'nin üzerinde siyasi kişiyi tutukladı ve cezaevine tıktı. Bunlardan en az 40 kişi idam e ddi. Cezaevlerindeki şartların dayanılmazlığı ve işkence iilerine veren raporlar anlamlıdır. Stockholm üniversitesi'nde görev yapan Jakob Sundbet"g, bu rt:jime ''teröristlere' Uygulanacak işlemler konusunda öğ ut ler veriyor. Bu isveç devlet adamı, geçen ay (Oc~. _ı 98~) "~eröristlerin Rehabitasyonu uzerıne duzenlenen bir sempozyuma katıldı. Sempozvumu düzenleyen Türkiye Adalet Bakanlığı idi:"" Profesor Sundberg'mıı seyahat ıicreti Türk Havayolları tarafından karşıl-;.ndı. Türk yetkere göre "teröristler" rejime ~rşı_ direnenlerdir. işkenceye uğrayan sıyası tutuklular hakkında yazılan raporlar, profesör Sundberg tarafından hafife alınmaktadır. BURADA DA ŞAMATA (GÜRÜLTÜ) ÇOK" Profesör Sundberg; "Bizde de polis baskısı ve polisin kaba hareketi e gi oldukça şamata var" diyor.

ARMANC/Rupel 7 PER WENDEL(Express Muhabiri): Fakat 1980 YILINDAN BUYANA 400 POLİTİK TUTUKLUYU idam EDEN BİR REJiM İSVEÇ POLisİNİN BASKI SI İLE KARŞILAŞTIRILABİLİR Mİ? PROF.SUNDBERG: Eğer bir ülkede 50 myon nüfus var ise idam cezası da olmalıdır. Profesör Sundberg, Türkiye'yi ziyareti sırasında, politik tutuklularm bulunduğu askeri bir toplama kampını da ziyaret etti. Tutuklularm içinde bulunduğu şartları bizim askerlerle karşdaştırdığmda şöyle görüş belirtiyor; "- Cezaevi yönetimi oldukça iyi dawanıyor ve işlerini iyi yürütüyo.. Cezavenideki şartlar askerlerimizin k işe başladıkları şartlara benziyor-'' Jakob Sundberg 'nin açıklamaları, Türkiye'de işkence ve insan haklannın çignendiğini de getiren sayısız raporlarla çelişkidir. CiNSEL ORGANLARA DARBE Uluslararası Af Komisyonu 'nun "1980'lerde işkence" adlı raporunda şöyle denmektedir; "Elektrik şoku, "falaka", tutukluları dgara e yakma, elierin veya ayakların bağlanarak kişerin uzun dönemasılı tutulması, cinsel organlar da dah olmak üzere vücudun tüm parçalarının ağır darbelere maruz kalması kullandan işkence metodlarındandır. "En ciddi işkence i-.e, tutuklunun i zole eddiği dönemdir. Ki bundan daamaç, tutukluyu konuşmaya zorlamak ve ondan bger almaktır. Bu dönemde tutukluyu koıkutma da önemli bir metoddur. Tutukluların sorgulamasından sonra gönderdikleri askeri toplama kampmda yapılagelen ve amaçlanan tek şey disiplini muhafaza etmektir. Uluslararası Af Komisyonu 'na, tutukluların cezalarının ke!inleşmesinden sonra da bu kamplarda işkenceye maruz kaldıklarma dair raporlar gelmiştir." Profesör Sundberg'nin Af Komisyonu'nun bu açıklamalanna tepkisi şöyle oldu; "- Doğuya öıgü despotluklarda bu tür şeyler dawanışlara dahdir. Ancak birim potister de pek öyle "pişkin" fıayılmazlar. - Türkler, ülkeyi batı demokrasi!ine dönüştürme çabasında saygıya layıktır." YENİ ELBİSELERLE AYNI POLİTİKA Geçenlerde tüm İsveç parlamentosu' nda tems eden siyasi parterin temscerinin de bulunduğu, Türkiye'de İnsan Haklarının çiğnenmesi e gi bir konferans düzenlendi. Askeri cuntanm lideri Kenan Ewen artık siv elbiselerle dolaşmaktadır. Ancak, bu politikanın değiştiği anlamına gelmiyor. Anayasa hukukçusu Lennart Groll, yeni TüıK Anayasası'nı inceledi ve tüm hakların çiğneodiğini ve çalışamaz hale geldiklerini tespit etti. Stockholm 'da yapılan konferasta, birçok kişi Türk cezaevlerindeki tecrübelerini ve uygulanan işkenceleri de getirdi. Lennart Groll, Jakob Sundberg'nin TürK yetkerle işbirliği konusunda şöyle diyor; - Eğer O, devletin temsci!i olarak konuşuyorsa dikkatli olmalıdır. Türkiye' de sıkıyönetim yasaları halen yürürlüktedir ve yaşlı askeri liderlerin baskılan a zaltma niyetlerinin olduğuna dair herhangi bir işaret yok. TUTUKLULAR DAHA AZ "KAVGA" ETMELİ Sempozyumun amaçlarından biri, tutukluların daha az ''kavgacı'' olmaları i çin metodlar bulmak idi. Jakob Sundberg; "Örgütler, cezaevlerini maıksist eğitim kurumları haline çevirmişler' ',diyor. PER WENDEL: TÜRKLER, Sİ- ZİN ve DiGER DELEGELERİN TU TUKLULARlN NASIL İŞLEM GöRE CEGİ üzerine VE RDİGİ ÖGÜTLER DEN Y ARARLANDI MI 7 "- Türkler, söylediklerimizden çok daha şeyler bekliyorlardı. Ancak söylenenlerin bir kesimini özümseder", diye belirtiyor Jakob Sundberg ve şöyle de \'3m ediyor; - Tipik İsveç'lik ve akılsızlıklarla hareket ederek bunun (tutukluların re- Stockholm Vniuesitesi'nde hukuk profesörlüğü yapan Jakob Sundberg, Siyasi tutuklu/ann nasıl islah edeceği konusunda cuntaya ::akıl" verdi. habitasyonu kastediiyor Ç N) İsveç 'teki uygulama e karşılaştmlması olmaz. Onların (Türk rejiminin Ç N) bu konuda daha usta olduklarını kabul etmek gerekir. "İSVEÇLİLERİN CEHENNEME KADAR YERLERİ V AR" PER WENDEL: TÜRK DEVLETİ NİN POLİTİK TUTUKLULARlN NA SIL BİR İŞLEM GÖRMESi İLE İLGİLİ DÜZENLEDi(;t SEMPOZYUMA KATI LIRKEN MORAL AÇlSINDAN ENDi ŞELERİNiZ V AR MIYDI? Jakob Sundberg, bu soru karşısında çok kızdı. Küfür etti ve bağırdı; - Kamboçya'daki katliamlam üç myon, Vietnam 'daki toplama kamplarına yarım myon ve yarım myon kron da gemi mültecerine (Vietnam'ı terkedenler kastediyor. ÇN) yardımda bulunanlar İsveçler idi ve onların moral a çısından cehenneme kadar yerleri var. Jakob Sundberg, Stockholm Üniversitesi'nde hukuk profesörlüğü yapmaktadır. Bunun dışmda halka açık olmayan, ''Halka Açık ve Uluslararası Hukuk Enstitüsünü" idare etmektedir. e PER WENDEL * PESE N G ' PEŞENG'İN 27. ve 28. sayılan çıktı! OKU.OKUT DACITIMINI YAP

ARMANC/Rupel 8 Otonomi Görüşmelerinin Kesdiği e Yekiti önderliği tarafından yapılan bir açıklamada, uzun süre Saddam diktatörlüğüyle sürdürdükleri "Otonomi Görüşmeleri"ne son verdikleri eri sürülüyor. Söz konusu açıklama ı S.l.l98S tarihli olmasına rağmen, Avrupa'da Mart ayının ortalarında kamuoyuna dağıtıklı.. ~ "Oto no mi görüşmeleri "nin kesikliğine dair b~ '"r olmakla birlikte, bu görüşmeleri ): ııti 'nin mi, yoksa Saddam diktatörlüğünün mü kestiği hakkında kesin bger yok ortada. Ancak, Yekiti' nin açıklamasında görüşmeleri kenderinin kestiği iddia ediyor. Yekiti'nin Saddam diktatörlüğüyle olan işkerini tam olarak koparıp koparınadığı kesin olarak binmemesine rağmen, "Otonomi görüşmeleri ''nin kesmesi olayının. t rak ve Kürdistan ulusal demokratik güçlerini topartamaya yönelik çabalara da katkıda bulunulacağı kuşkusuzdur. Bindiği gibi, otonomi görüşmelerinin başından itibaren, bu konuda oldukça duyarlı davrandık. Yekiti'nin bu tavrının gerek Kürdistan ulusal demokratik güç lerine ve gerekse de Irak demokrasi güçlerine vereceği zarar konusunda kamuoyunun ve Yekiti'nin dikatini çekmiştik. Otonomi görüşmeleri e gi sı,. 52, S3-S4 ve S6:sa}'!larunızda Kürt parti ve hareketleriyle yaptığıniız söyleşere: yer vermiştik. Ayrıca, Yekiti' nin Saddam diktatörlüğüyle yaptığı "Otonomi görüşmeleri"ne karşı çıkarken. lrak-kdp'nin de geçmişten beri sömiirgeci güçlerle zaman zaman geliştirdiği işketerin gözardı edmemesi gerektiğini de vurgularnıştık. Bindiği gibi, bu işker bugün de Humeyni yönetimiyle çok sıkı fıkı bir biçimde M'üyor. YEKİTİ'NİN AÇIKLAMASI: Açıklamada, Saddam yönetimini 0- tonorni görüşmelerine "zorlayan" koşullar şöyle sırılanıyor: "Ortadoğu'daki güçler dengesinde meydana gelen gelişmeler ve Irak - İran savaşının vardığı boyutlar Irak yönetimini KYB e görüşmelere zorlamıştır." Bu ifadelerle görüşmelerin gerekçesi anlatddıktan sonra, görüşmelerin başından Saddam diktatörlüğünün samirniyettinden kuşkulandıkları bu nedenle de Saddam yönetimine: "Siz Kürt ulusal sorununa bir çözüm mü getirmek istiyorsunuz, yoksa KYB'yi devrimci. mühalefetin Resmende Ac1kland1 içinden çekip,sim miiıalefeti zayıftatmak mı istiyorsunuz?" şeklinde soru yönelttikleri, bu soruya karşılık olarak da, "Biz Kürt sorununu kavradık ve bu sorunu çözmek istiyoruz'' şeklinde yanıt aldıkları ifade ediyor. 1 Yazdı açıklamada ateşkes ve görüşme karamu nasd alınıp uygulandığıyla gi de şu çömleler yer alıyor: "KYB'nin askeri ve siyasi kadroları, aydınlar ve halkımız içinde etkin yurtseverler e Irak hükümeti e görüşme kararı alındı. Bu nedenle de Aralık ı 983 'te Kürdistan Peşmergeleri e I rak hükümetinin sahlı güçleri arasında ateşkes an eddi. Irak'ta demokrasi sorununun ve Kürt halkının doğal taleplerinin çözümlenmesi için doğrudan görüşmelere başlamak üzere KYB Genel Sekreterliği başkanlığında, çoğunluğu MK üyelerinden oluşan üst düzeydeki bir heyek Bağdat'a gitti. Irak Cumhur-. başkanı başkanlığında oluşan Irak hü-. körnetinin üst düzeydeki heyeti e görüşmeler yapddı.'' Ateşkesten sonra, "asker kaçağı" diye tutuklanan Kürtlerin kurşuna diziidiği, yönetirnin sanatçılar, öğrencer ve diğer kesimleri rnis güçleri haline getirmek istediği, bu tavırtarla yönetirnin a teşkesin koşullarını ortadan kaldırdığını anlatılan açıklamada, görüşmeler boyunca Yekiti'nin eri sürdüğü iddia eden talepleri şöyle sıratanıyor: * Mecburi İskanın kaldırdması * Köyterin boşaltdmaması * BAAS 1daştırma eylemlerinin son bulması * Kwdistan'da demokratik koşullarda otonomi yasasının çıkardması * Kürdistan 'daki yerel demokratik örgütlerle hükümet güçleri arasındaki dengesizliğin ortadan kaldırdması * Kwdistan 'm tarihi sınırlan konusunda spekülasyona yolaçmıyacak biçimde ulusumuzun hakkına kavuşması ve demokratik şartlarda seçiınin yapılması Bu taleplerin kabulu için Yekiti'nin tüm "olumlu çabaları" gösterdiği, buna rağmen hükümetin halka karşı asiıniasyon ve şiddet politikasını sürdürdüğü, hükünıetin berek görüşmeleri uzattığına işkin bgerin yer aldığı açıklamanın son bölümünde şu cümleler yer alıyor: "Kürdistan halkını uyarıyoruz. Irak hükünıetinin Kürt sorununu çözeceğini ve üzerlerindeki baskı, şiddet ve terörü kaldıracağım beklemesinler. Aksine baskının ve şiddetin daha daha yoğunlaştırılacağını bekleyip, kenderini hazırlamalıdırlar. KYB mitanları da, halkımızın doğal haklarını savunmada daha kararlıdır. KYB tüm inancı ve kararhğıyla, Irak ve Kürdistan'daki erici örgütlerle omuz omuza '1rak'ta Demokrasi, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı"şiarını gerçekleştırrnek ıçın mııcadetesıru sürdürecektir." Bu son paragrafta, Yekiti'nin Saddam yönetimiyle işkerde bazı olumlu dersler de çıkardığı anlaşılıyor. Kürdistan ulusal demokratik güçlerin sömürgeci düşmanın ınanevraları konusunda yaptıkları uyarılarm muhatabı olan Yekiti, bugün bu konuda kendisi be uyarıcı olma konumuna geliyorsa elbetteki bu olumlu bir gelişmedir. CUD'UN AÇIKLAMASI: Yekiti 'nin yukanda özetiediğimiz ı S.I. I 98S tarihli açıklaması üzerine CUD'da bir bdiri yayınladı. CUD'un bu bdirisinde "Yekiti'nin niyetini bmiyonız. Görüşmelerin kesin kesip kesmediği beli d eğiktir. Bu nedenle konuya i lişkin görüşlerirnizi şimdi açıklamıyoruz. Fakat bu bdiri de (Yekiti'nin açıklaınasında -Armanc) olumlu bir adım var. Zaten istediğimiz de budur. Bu o lumlu adımların erletmesi Yekiti'inin elindedir."... gibi görüşler yer alıyor. e