Sabit Kur özelinde politik döviz kuru dalgalanmaları: Türkiye Örneği

Benzer belgeler
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 63, Aralık 2017, s

DERS KODU DERS ADI ZORUNLU TEORİ UYGULAMA LAB KREDİ AKTS Atatürk İlkeleri ve İnkılap AIT181 Tarihi I Zorunlu

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Siyasal Bilgiler Fakültesi / Ankara Üniversitesi 1992

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Doç.Dr.Dilek Seymen DEÜ.İİBF İktisat Bölümü

1. YARIYIL (GÜZ) 2. YARIYIL (BAHAR)

POLİTİK DALGALANMALAR YAKLAŞIMI ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE DEKİ SEÇİMLERİN EKONOMETRİK ANALİZİ. İbrahim BAKIRTAŞ (*) Cüneyt KOYUNCU (**)

Courses Offered in the PhD Program

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

Semester I. PSPA 105 Introductionto Law Hukuka Giriş C 3 5 ECON 101 Introduction to Economics İktisada Giriş I C 3 5

YBÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Çift Anadal Başvuru ve Kabul Koşulları*

2. Yarıyıl (Bahar Dönemi)

MODERN POLİTİK KONJONKTÜR HAREKETLERİ TEORİSİ: RASYONEL BEKLENTİLERİ İÇEREN POLİTİK KONJONKTÜR HAREKETLERİ

2015 MAYIS KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ

MALİYE BÖLÜMÜ 2013 VE SONRASI GİRİŞLİ ÖĞRENCİ MÜFREDATI

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

1. YARIYIL (GÜZ) 2. YARIYIL (BAHAR)

Doç.Dr.Dilek Seymen DEÜ.İİBF İktisat Bölümü

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

2017 ÖNCESİ NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İKTİSAT NÖ-İÖ BÖLÜMLERİ LİSANS ÖĞRETİM PLANI

POLİTİK BÜTÇE DÖNGÜLERİ VE TÜRKİYE DE SEÇİMLER

ĠġLETME ve ĠġLETME Ġkinci Öğretim BÖLÜMLERĠ 1. SINIF (Bahar Dönemi) 2. SINIF (Bahar Dönemi) Kodu

2016 YILI OCAK-HAZĠRAN DÖNEMĠ KURUMSAL MALĠ DURUM VE BEKLENTĠLER RAPORU

Courses Offered in the MSc Program

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

Yıl: 4, Sayı: 14, Eylül 2017, s

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

Courses Offered in the MsC Program

A N A L İ Z. Anket Şirketleri 30 Mart Testini Geçti mi? Doç. Dr. Şakir GÖRMÜŞ

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

DERS PROFİLİ. Parasal İktisat ECO312 Bahar Yrd. Doç. Dr. Bilgen Susanlı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI YAZ OKULU EŞDEĞER YAPILACAK DERSLER FAKÜLTE : İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ BÖLÜM : İKTİSAT

Oya Özengin Türkiye de hisse senedi piyasası ve döviz piyasası arasındaki oynaklığın yayılma etkisi, 2008

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR


DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

Derece Alan Üniversite Yıl

Arslan YĠĞĠDĠM. Baki DEMĠREL. Tolga DAĞLAROĞLU ÖZET

BAKANLAR KURULU SUNUMU

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 61, Aralık 2017, s

ÖZGEÇMİŞ. Lisans Kamu Yönetimi Anadolu Üniversitesi Lisans İktisat Boğaziçi Üniversitesi Yüksek Lisans Ekonomi Minnesota Üniversitesi 2009

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Kişisel Bilgiler. Ana Bilim Dalı : İktisat Politikası Web Sitesini Görüntüle İlgi Alanları : Makro İktisat.

IS-MP-PC: Kısa Dönem Makroekonomik Model

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

Döviz Kuru Hareketleri ve Enflasyon Dinamii: Türkiye Örnei

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU (ESKİ ADIYLA OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI DÖVİZ CİNSİNDEN YATIRIM ARAÇLARI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILINDAN İTİBAREN GEÇERLİ OLACAK NEVŞEHİR ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İKTİSAT-İ.Ö

İŞLETME ve İŞLETME İkinci Öğretim BÖLÜMLERİ 1. SINIF (Bahar Dönemi) 2. SINIF (Bahar Dönemi)

Türkiye'de Seçimler ve Reel Döviz Kuru Oynaklığı ( ) Elections and the Real Exchange Rate Volatility In Turkey ( )

Dersin İngilizce Adı Dersin Türkçe Adı Kurums al Kredi. Akademik İletişim

Bu program ve akademik yıllarında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MALİYE BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

POLİTİK-EKONOMİK DALGALANMALAR KURAMI KAPSAMINDA TÜRKİYE DEKİ POLİTİK YAPININ EKONOMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ. İbrahim BAKIRTAŞ (*) ÖZET

FAİZ HAREKETLİLİĞİ. Mehmet ÖZÇELİK. Bilgi Raporu Ekonomik Araştırmalar ve Proje Müdürlüğü. KONYA Nisan,

EKONOMİ POLİTİKALARI VE

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1

ÖZGEÇMİŞ. 7. Yayınlar 7.1. Uluslararası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler (SCI & SSCI & Arts and Humanities)

Ekonomiye Giriş I Economics I

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME PARA VE BANKA SORULAR

SESSION 2C: Finansal Krizler 381

Chapter 15. Para, Faiz Oranları ve Döviz Kurları. Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

ÖZGEÇMİŞ. Rekabet Ölçüm Teknikleri ve Türk Sabun Sanayiinin Rekabet Gücü. Danışman Prof.Dr.Nejat ERK

I. YIL YY KODU Z/S DERSĠN ADI DERSĠN ĠNGĠLĠZCE ADI HAFTALIK DERS SAATI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI YAZ OKULU EŞDEĞER YAPILACAK DERSLER FAKÜLTE : İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ BÖLÜM : İKTİSAT

İçindekiler kısa tablosu

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

1 OCAK- 30 HAZĠRAN 2009 DÖNEMĠNE AĠT KONSOLĠDE OLMAYAN FAALĠYET RAPORU

Makro İktisat Teorisi II (ECON 208T) Ders Detayları

İŞLETME ve İŞLETME İkinci Öğretim BÖLÜMLERİ 1. SINIF (Bahar Dönemi) 2. SINIF (Bahar Dönemi)

Chapter 15. Para, Faiz Oranları ve Döviz Kurları (devam) Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

DERS PROFİLİ. İktisat Politikası ECO411 Güz Prof. Dr. Emre Gönensay

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU (ESKİ ADIYLA OYAK EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI DÖVİZ CİNSİNDEN YATIRIM ARAÇLARI

HALE BALSEVEN. Lisans, Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümü, Ankara, 1993.

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

2015 EKİM KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İktisat Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1991 Yüksek Lisans İktisat Bilkent Üniversitesi 1994

2013 YILI OCAK-HAZĠRAN DÖNEMĠ KURUMSAL MALĠ DURUM VE BEKLENTĠLER RAPORU

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

DERS ÖĞRETİM PLANI. Tarım Piyasalarının Analizi. Dersin Kodu Dersin Türü. Seçmeli Lisans

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

SİYASETİN TRUVA ATI: BAĞIMSIZ MERKEZ BANKASI

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

Enflasyonist Güdüler ve Güvenilirlik Problemi

bu Ģekilde Türkiye ye gelmiģ olan sıcak para, ĠMKB de yüzde 400 lerin, devlet iç borçlanma senetlerinde ise yüzde 200 ün üzerinde bir kazanç

Yrd. Doç. Dr. Dilek SÜREKÇİ YAMAÇLI ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

1 Giriş. 2 Avrasya Ülkeleri SESSION 1

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

Araştırma Genel Müdürlüğü Çalışma Tebliğ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT

T.C. ORTA KARADENİZ KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ. YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

Dr. Bilal KARGI Doçent

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

1. YARIYIL (GÜZ) 2. YARIYIL (BAHAR)

İŞLETME ve İŞLETME İkinci Öğretim BÖLÜMLERİ 1. SINIF (Güz Dönemi) 2. SINIF (Güz Dönemi) AKTS Dersin. Kodu. veya İŞL.219

EKONOMİK DEĞERLENDİRME ANKET SONUÇLARI OCAK 2012

2015 TEMMUZ KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ

Transkript:

Sabit Kur özelinde politik döviz kuru dalgalanmaları: Türkiye Örneği ÖZET Ahmet Emrah TAYYAR 1 Politik konjonktür teorilerine göre iktidarlar yeniden seçilebilmek için makroekonomik politika araçlarıyla ekonomiyi manipüle etmektedirler. Bu temelde iktidar para ve maliye politikaları yanında döviz kurunu kullanması Politik Döviz Kuru Dalgalanmaları nı ortaya çıkarmaktadır. Bu çalıģmanın amacı temel olarak Türkiye de sabit kur uygulanan dönemlerde politik döviz kuru dalgalanmalarını tespit etmektir. Buna göre sabit kur uygulayan ülkelerde devalüasyon hükümetin baģarısızlığının göstergesi olduğu için devalüasyon uygulaması seçimden sonraya bırakılmaktadır. Türkiye de 1946-2001 yılları arasında uygulanan dokuz devalüasyon uygulamasından sekizi seçim sonrasında uygulanmıģtır. Dolayısıyla Türkiye de sabit kur Ģartları altında politik döviz kuru dalgalanmalarının varlığından bahsetmek mümkündür. Ayrıca seçim dönemi temel alınarak yapılan devalüasyonun zamanlamasında ekonomik krizler, krizlerin ardından uygulanan reformlar ve merkez bankası baģkanının kiģisel - politik rant arayıģları dikkate alınarak konu tartıģılmaya çalıģılmıģtır. Anahtar Kelimeler: Politik Konjonktür Teorileri, Politik Döviz Kuru Dalgalanmaları, Sabit Kur, Devalüasyon, Merkez Bankası, Türkiye 1. GiriĢ Yeni politik iktisat literatürünün inceleme dallarından birisi politik konjonktür teorisidir. Söz konusu teori iktidarın yeniden seçilebilmek için iktisat politikası araçlarını istenilen amaçlar doğrultusunda değiģtirilmesini ve bu durumun ekonomik sonuçlar üzerindeki etkilerini analiz etmektedir (Przeworski, 2014: 33). Politik konjonktür teorisi geleneksel ve modern teoriler olarak ikiye ayrılmaktadır. 1970 li yıllarda adaptif (uyumcu) bekleyiģler temel alınarak teorinin geleneksel fırsatçı ve geleneksel partizan amaçları geliģtirilmeye çalıģılmıģtır. 1980 li yılların ortalarından itibaren rasyonel bekleyiģler teorisinin etkisiyle söz konusu amaçların modern modelleri ortaya çıkmıģtır. Fırsatçı amaçlarda seçmen ve partiler arasında homojen ideolojik yapısı mevcutken, partizan amaçlarda ise iki taraf arasında ideolojik farklılıklar bulunmaktadır. Yeniden seçilebilme amacına uygun olarak iktidar makroekonomik politika araçları olan maliye ve para politikalarını seçimden önce geniģletici ve seçimden hemen sonra daraltıcı olarak uygulaması gerekmektedir (Nordhaus, 1975: 169-189). Ancak iktidar bu hedefe iliģkin olarak para ve maliye politikaları yanında döviz kurunu seçmenleri etkilemek 1 Doktora Öğrencisi, Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġktisat Bölümü. 1

için kullanabilir. Döviz kuru rejimine bağlı olarak seçim öncesinde seçmenlerin satın alma gücünü arttırmak amacıyla döviz kuru seçim öncesinde azaltılırken ekonomik kaygılarla seçimden hemen sonra arttırılabilir. Sabit kur rejimi uygulayan ülkelerde devalüasyon kararının seçimden sonraya bırakılması politik döviz kuru dalgalanmalarının varlığına iģaret etmektedir. Yapılan çalıģmalara bakıldığında Ben-Porath ın (1975) Ġsrail için yaptığı çalıģmasında devalüasyonun seçimden sonraya bırakıldığı sabit kur özelinde politik döviz kuru dalgalanmalarını ifade etmektedir (Stein ve Streb, 2004: 120). Ayrıca Latin Amerika ülkeleri için yapılan araģtırmalarda döviz kurunun seçime uygun olarak hareket ettiği görülmüģtür (Obstfeld ve Rogoff, 1995; Goldfajn ve Valdes, 1999; Bonomo ve Terra, 2005) Söz konusu çalıģmanın amacı Türkiye de sabit kur rejiminde politik döviz kuru dalgalanmalarının var olup olmadığını araģtırmaktır. Ülkemiz için politik konjonktür dalgalanmalarının incelenmesinde genellikle para ve maliye politikaları araçları kullanılmıģtır. Türkiye için sabit kur rejiminde döviz kurunun seçim dönemleri açısından analizi olmadığından çalıģmanın literatüre katkı sağlayacağı düģünülmektedir. Bu nedenle Türkiye de 1946-2001 yılları arasında 9 kez uygulanan devalüasyonun ilgili yıllardaki seçim dönemleriyle olan durumu analiz edilmiģtir. ÇalıĢma beģ bölümden oluģmakta olup çalıģmanın ikinci bölümünde politik konjonktür dalgalanmaları teorisi alt dalları ile birlikte incelenmiģtir. Üçüncü bölümde politik döviz kuru dalgalanmalarının ne olduğu analiz edilerek sabit ve esnek kur rejimi çerçevesinde bu tür dalgalanmalara yol açan etmenlerin üzerinde durulmuģtur. Ayrıca yine bu bölümde literatür taraması yapılarak uluslararası alanda ilgili konu ile yapılan çalıģmaların sonuçlarına yer verilmiģtir. Dördüncü bölümde Türkiye de sabit kur özelinde politik döviz kuru dalgalanmaların varlığı sorgulanmıģtır. Ülkemizde uygulanan 9 devalüasyon uygulamasının büyük bir çoğunluğu (8 tanesi) seçim sonrası yapıldığı için politik döviz kurunun varlığından bahsedilebilir. Sadece 5 Nisan 1994 yılında uygulanan devalüasyon seçim öncesinde yapıldığı için politik döviz kuru dalgalanmalarına uymamaktadır. Söz konusu aykırı durumun analizi kiģisel ve politik çıkar çerçevesinden merkez bankası ve hükümet baz alınarak açıklanmaya çalıģılmıģtır. BeĢinci bölümde ise konuyla ilgili olarak sonuç ve değerlendirme bölümüne yer verilmiģtir. 2. Politik Konjonktür Dalgalanmaları Teorisi Siyaset ve iktisat biliminin birbiriyle olan iliģkisi geniģ bir inceleme alanına sahiptir. Bu inceleme alanlarından biri özellikle politikacılar ve seçmen iliģkilerinden yola çıkılarak oluģturulan politik konjonktür teorileridir. Temelleri Kalecki nin (1943) Tam istihdamın siyasi yönü adlı makalesine dayanan geniģ literatürde öncelikli olarak hükümet ile firma sahiplerinin çıkarları üzerinden yapılan tartıģma belirleyici olmuģtur (Kalecki, 1943). Ardından 2

iktidar partisinin yeniden seçilebilmek adına seçim öncesi dönemde geniģletici iktisat politikaları uygulaması tartıģmayı hükümet ve seçmen odaklı hale getirmiģtir (Nordhaus, 1975). Buna göre seçim öncesi dönemde iktidarın fırsatçı amaçlarla geniģletici, seçimden hemen sonra da daraltıcı maliye ve para politikası araçlarını kullanması makro iktisadi faktörlerin dalgalanmasına yol açacaktır (Snowdon ve Vane, 2005: 531). Politik olarak konjonktürün ortaya çıkabilmesi için seçmenin uzun vadeyi hesaplayamaması (miyopik olması) ve rasyonel davranmaması aranmalıdır. Eğer seçmenler iktidar partisinin seçim öncesi geniģletici politikalarının kendilerini aldatmaya yönelik olduğunu algılarlarsa politik konjonktür meydana gelmeyecektir (McCallum, 1978). Politik konjonktür teorileri iktidar partisinin seçmenleri ve politikacıları kategorize etmesine ve bekleyiģlerin cinsine göre toplam dört grup altında incelenebilir. Tablo 1: Politik Konjonktür Teorisi Ayrımı Model ÇeĢitleri Fırsatçı Partizan Geleneksel Modeller Modern Modeller Kaynak: Alesina, 1988: 16 Nordhaus (1975) Lindbeck (1976) Cukierman-Meltzer (1986) Rogoff ve Sibert (1988) Rogoff (1990) Persson-Tabellini (1990) Hibbs (1977) Alesina (1987) Tablo 1 e göre eğer seçmen ve politikacılar ideoloji bakımından homojen yapıda olup bekleyiģler adaptif yapıdaysa geleneksel fırsatçı modeller söz konusudur. Seçmen ve politikacılar arası iliģki heterojen yapıdaysa ve adaptif bekleyiģler modele hâkimse partizan modeller oluģur (Drazen, 2000: 75). Nordhaus un (1975) ve Lindbeck in (1976) çalıģmaları geleneksel fırsatçı, Hibbs in (1977) çalıģması ise geleneksel partizan modellerinin temellerini barındırmaktadır. Ekonomiye rasyonel bekleyiģlerin katılmasıyla politik konjonktürün fırsatçı ve partizan versiyonları modern teoriler olarak çeģitlenmiģtir (Alesina, 1988: 15-16). Cukierman ve Meltzer (1986), Rogoff ve Sibert (1988), Rogoff (1990) ve Persson-Tabellini (1990) rasyonel fırsatçı, Alesina (1987) rasyonel partizan modelleriyle konunun öncüsü olmuģlardır. 3

Geleneksel fırsatçı modelde seçmenler ve partiler ideoloji bakımından özdeģ olup partiler yeniden seçilebilmek için seçim öncesi dönemde geniģletici politikalarla miyop seçmenlerin oylarını kendilerine çekmeye çalıģır. Seçim öncesi dönemde uygulanan geniģletici politikalar iģsizliği azaltarak enflasyonu arttıracağından seçimden hemen sonra daraltıcı iktisat politikalarıyla enflasyondaki artıģ engellenmeye çalıģılacaktır (MacRae, 1977: 46). Geleneksel partizan modelde ise seçmen ve politikacılar ideolojik olarak birbirinden farklıdır. Bu farklılık partilerin farklı ekonomik öncelikleri olduğunu göstermektedir. Seçmenlerin politikalar konusunda farklı önem sıralamalarının olması politikacıları bu yönde politika yapmaya sevk eder. Buna göre sağ hükümetler genellikle kendi seçmenini etkileyebilmek için düģük enflasyonu, sol hükümetler ise düģük iģsizliği hedef alırlar. Sonuç olarak sağ veya sol partinin iktidara gelmesi durumunda politika kaynaklı olarak makro ekonomik faktörlerde dalgalanma olacaktır (Hibbs, 1994: 16). Ġktisadi ajanların rasyonel beklentilere sahip olması politika etkinsizliğini ortaya çıkarır. Buna göre politika etkinsizliğinin varlığında partilerin uyguladıkları politikalarla rasyonel seçmenleri yanıltmanın yolu yoktur. Bu durum politik konjonktür teorisinin çalıģmasını engeller. Ancak seçmen ve politikacılar arasında asimetrik enformasyonun varlığı ve seçim sonuçlarının belirsizliği seçmenler rasyonel bekleyiģlere sahip olsa bile politik konjonktürün oluģacağını göstermektedir (Alesina, 1989: 146). Temelleri rasyonel bekleyiģe dayanan modern teorilerin ilki rasyonel fırsatçı modeldir. Seçmen ve politikacılar arasındaki bilgi asimetrisinden yararlanan hükümet, fırsatçı politikalarla seçmeni etkilemeye çalıģır. Seçmen rasyonel olsa da hükümetin yaptıklarını her yönüyle hesap eden ve bilen seçmen mevcut değildir. Bu nedenle iktidarlar tekrar baģa gelmek amacıyla vergileri düģürüp kamu harcamalarını arttırarak yetenekleri konusunda seçmene sinyal verirler. Sonuç olarak seçmenler yeteneklerine en çok güvendikleri partileri seçeceklerdir. Bu durum ekonomide seçmenler rasyonel olsa bile dalgalanmaların olacağını göstermektedir (Rogoff ve Sibert, 1986: 2). Ancak uygulanan politikalar kısa vadede seçmenleri yanıltarak ekonomik dalgalanma yaratsa da yanılmanın sürekli olmayıģından dolayı uzun vadeli dalgalanma oluģmayacaktır (Alesina, 1988: 35). Rasyonel partizan modelde seçmenler ve parti grupları geleneksel partizan modelinde olduğu gibi ideolojik olarak birbirinden farklıdır. Sol partiler iģsizliği, sağ partiler ise enflasyonu azaltmayı hedef olarak belirler. Ancak geleneksel partizan modelden farklı olarak seçim belirsizliğinin varlığı ve seçim öncesi yapılan sözleģmeler rasyonel bekleyiģler geçerli olsa bile ekonomik aktörlerin yanılmalarına yol açacaktır. Farklı siyasi partilerin baģa gelmesi ve seçim sürprizlerinin büyük olması makro ekonomik faktörlerdeki sapmaların da kısa vadede büyük olmasına yol açacaktır (Alesina ve Sachs, 1988: 64). Sol hükümetlerden sonra sağ iktidarın baģa gelmesiyle birlikte sağ partinin yapacağı ilk iģ sol hükümet döneminde 4

geniģletici politikalarla arttırılan enflasyonu engellemek olacaktır. Bu nedenle sağ iktidarla birlikte daraltıcı politikalar yapılarak gerçekleģen enflasyon, beklenen enflasyonun altına düģürülecektir. Sağ hükümetten sonra sol hükümetin gelmesiyle yüksek olan iģsizlik geniģletici politikalarla azaltılmak istenecektir. Bunun sonucunda enflasyon beklenen enflasyonun üzerine çıkacaktır. Sonuç olarak ideoloji farklılıkları ve seçim belirsizlikleri kısa vadede ekonomik dalgalanmaların nedenini oluģtursa da rasyonel bekleyiģlerin etkisiyle uzun vadede dalgalanma oluģmayacaktır (Alesina, 1987: 658-659; Alesina et al.1997: 51). 3. Politik Döviz Kuru Dalgalanmaları Teorisi Politik döviz kuru dalgalanmaları teorisi politikacıların seçim dönemlerinde araç olarak döviz kurunu politik nedenlerden dolayı manipüle etmesiyle ortaya çıkmaktadır. Hükümet yeniden seçilebilmek amacıyla para ve maliye politikalarının yanında döviz kurunu değiģtirmeyi hedef olarak kullanabilir. Çünkü seçmenler döviz kurlarıyla ilgili değiģiklikleri kolayca takip ederler (Walter, 2006: 2). Seçmen gözünde fark edilebilen ve kur değiģimi yoluyla satın alma gücünde artıģlar sağlayan döviz kurunun politik döngüsünde seçimden önce döviz kurunun azaldığı seçimlerden hemen sonra arttığı belirtilebilir (Dornbusch, 1986: 27-29). Seçimlerden önce politik nedenlerle döviz kurunun düģürülmesi ithal mallarını ucuz hale getirmektedir. Bu durum politik bütçe döngülerinde görüldüğü üzere hükümetin seçim öncesi vergi indirimlerine benzetilebilir (Eryılmaz ve Murat: 2016: 207). Ġki durumda da politik kaygılarla bireylere refah transferi yapılmaktadır (Tufte, 1978). Esnek veya sabit kur sistemlerinin politika açısından birbirinden farkı bulunmamaktadır. Sabit kurun geçerli olduğu ekonomilerde devalüasyon yapılması hükümetin politik olarak yetersizliğini göstermektedir. Buna göre devalüasyon tüketim üzerinde vergi benzeri bir etki yaratmaktadır (Atkinson ve Stiglitz, 1980). Döviz kurunun yükselmesi bireylerin satın alma gücünü azaltarak hükümetin yeteneksiz olduğunun sinyallerini göstermektedir. Bu durumda iktidarın yeniden seçilebilmesi için devalüasyon uygulamasını seçimlerden sonraya ertelemesi gerekmektedir (Ghezzi, Stein ve Streb, 2000: 1). Bu yüzden yetenekli hükümetler bir sinyal olarak seçimlerden önce döviz kuru artıģını sınırlamaktadırlar. Hükümetin politik amaçlar uğruna fırsatçı olarak döviz kurunu yönetmesi politik döviz kuru dalgalanmalarını ortaya çıkarmaktadır (Stein ve Streb, 2004: 120). Seçim dönemlerinde iktisat politikası araçlarının durumu ġekil 1 de izlenebilir. Buna göre seçim dönemleri öncesinde enflasyon ve M1 para stoğu artarken iģsizlik oranı ve döviz kurları azalmaktadır. Seçim sonrası dönemde ise daraltıcı politikalar çerçevesinde politika araçlarında tam tersi değiģiklik olmaktadır. 5

ġekil 1: Seçim Dönemlerinde Politika Araçlarının Seyri Kaynak: Asutay, 2005: 4 temel alınarak hazırlanmıģtır. Politik döviz kuru dalgalanmalarını etkileyen faktörler olarak merkez bankasının bağımsızlığı, sermaye hareketliliğinin olup olmaması, merkez bankası baģkanının tutumu, döviz - para politikaları koordinasyonu ve ülkelerdeki yönetim biçimi sayılabilir. Bunlardan ilki olan merkez bankasının bağımsızlığı konusu politik konjonktür teorisi için oldukça önemlidir. Merkez bankasının bağımsızlığı hükümetten ayrı olarak merkez bankasının tek baģına politika yapmasını içerir. Ülkelerde merkez bankası bağımsızlığının yüksek olması seçim zamanında hükümetle ortak çalıģma yapılmasını ve merkez bankasının hükümeti finanse etmesini engeller (Eijffinger ve De Haan, 1996: 44). Ayrıca araç ve amaç bağımsızlığının yükselen önemiyle birlikte merkez bankası amaçlarını belirlerken fiyat istikrarı amacını en üst sıraya koymaktadır. Bu durum hükümetin döviz kuru üzerindeki geliģigüzel müdahale gücünü zayıflatmaktadır (Jacome, 2001). Ancak her ne kadar merkez bankası bağımsız olsa da baģkan ve kurul üyelerinin atama Ģartlarının hükümete bağlı olması merkez bankasının hükümetle iģ birliği yapmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla merkez bankası her ne kadar bağımsız olsa da hükümet politikaları etkilerinin para ve döviz politikası araçlarında görülme ihtimali artmaktadır. Bu birlikteliği azaltmak için ülkelerde merkez bankasının araç otonomisi güçlü hale getirilmeye çalıģılmıģtır (Arnone et al. 2007: 6). Kamu tercihi teorisi açısından merkez bankasının bağımsız olması bürokrasi içerisinde kontrolün olmadığı bir yönetime iģaret eder (Vaubel, 1997: 202). Bu nedenle bağımsız olan merkez bankası hükümetin fırsatçı politikalarına ortak olmaktan uzaklaģsa da diğer iktisadi kurumlara göre daha fazla takdire dayalı politika uygulanmasına yol açar. Buna dayanarak bağımsız merkez bankası fırsatçı amaçlarla olmasa da ideolojik olarak tercih edilen partinin yeniden seçilmesine yardımcı olabilir (Hayo ve Hefeker, 2001: 5-6). Ayrıca 6

merkez bankasının takdire bağlı politikalar uygulaması merkez bankası baģkanının kendi çıkarını korumak amacıyla iliģkili olabilir. Bu durum tıpkı seçim zamanlarında partilerin yeniden göreve seçilme amacına benzetilebilir. Buna göre merkez bankası baģkanının görev süresinin sonuna doğru para ve döviz politikalarında değiģiklik yapması söz konusu olabilir. Örneğin ekonomide sabit kur Ģartları varken devalüasyon uygulaması seçimden sonraya atılmaktadır. Esnek kur Ģartları varken seçimden önce döviz kurundaki azalıģlarla bireylere gelir transferi yapılmaya çalıģılır. Politik döviz kuru dalgalanmalarını etkileyen bir diğer etmen sermaye hareketliliği ve döviz kuru sistemleridir. Buna göre ülkelerde uygulanan kur sistemine göre politik konjonktür teorisinde manipülasyon araçları farklılaģmaktadır. Mundell-Fleming modeli geçerliyken tam sermaye hareketliliği varsayımı altında ülkede esnek kur varsa para politikası, sabit kur varsa maliye politikası araçları kullanılması gerekir (Hiroi, 2009: 5). Eğer ülkede sermaye hareketliliği yoksa hem para hem de maliye politikası etkin olup politik konjonktür için politika aracı seçimi sorunu ortaya çıkmamaktadır. Sermaye hareketliliğinin geçersizliğinde seçimlere yakın dönemde iktidar geniģletici maliye politikasına baģvurur. Eğer merkez bankası bağımlıysa mali anlamda yapılan geniģletici politikalar para politikasıyla desteklenir. Eğer merkez bankası bağımsızsa maliye politikasının para politikalarıyla desteklenmesi parasal sözleģmelere bağlı olmaktadır (Hallerberg ve De Souza, 2000). Merkez bankasının bağımlı olup olmaması ve kur çeģitlerinde uygulanacak araçlar Tablo 2 de görülebilir. Tablo 2: Mali ve Parasal Yönlü Politik Konjonktürün Geçerlilik Matrisi Merkez Bankası Bağımlı Merkez Bankası Bağımsız Sermaye Hareketliliği ve Sabit Kur Mali dalgalanma var. Parasal dalgalanma yok. Mali dalgalanma var. Parasal dalgalanma yok. Sermaye Hareketliliği ve Esnek Kur Mali dalgalanma yok. Parasal dalgalanma var. Mali ve Parasal Dalgalanmalar yok. Kaynak: Hallerberg ve De Souza, 2000: 5 7

Tablo 2 de merkez bankası bağımlılık durumu ve sermaye hareketliliğinde sabit veya esnek kur uygulamasına göre maliye ve parasal dalgalanmaların seyri görülmektedir. Buna göre sermaye hareketliliği Ģartları altında esnek kur uygulaması geçerliyse para politikası manipülasyon aracı olarak kullanılabilir. Ancak merkez bankası bağımsız olduğu zaman para politikası aracını kullanmak mümkün olmayacaktır. Yine merkez bankası bağımsızlığında sabit kur altında iktidar politika aracı olarak seçim dönemlerinde maliye politikalarını kullanabilir. Ülkede sabit kurun geçerli olması iktidarın para politikası üzerindeki etkisinin kaybolmasına neden olur. Seçim dönemlerinde iktidarın yetenek sinyali yoluyla seçmenleri etkilemeye çalıģması durumunda sabit kurda para politikası etkin olmadığından politik olarak bütçe dalgalanmaları yolu seçilebilir (Bernard ve Leblang, 1999). Sabit kurun yanında merkez bankasının bağımsız olması para politikalarının oluģturulmasında hükümet yönetiminin dıģlanmasına yol açmaktadır. Bu da politik çıkar amacıyla hükümetlerin geleneksel politikalar dıģında baģka politikalar aramasına neden olmaktadır (Demertzis et al. 2004). Bu bağlamda sabit kur Ģartlarında merkez bankasının bağımsızlığı maliye politikalarının yanında döviz kurunun politik çıkarlardan dolayı kullanılmasına yol açabilir. Burada döviz kurunun kullanılması dolaylı olarak para politikasının idaresi anlamına gelmektedir. Son olarak politik döviz kuru dalgalanmalarının temelinde döviz ve para politikalarının koordinasyonu bulunabilir. Buna göre döviz kurundan farklı olarak seçimden önce para politikalarının kullanılması politik parasal dalgalanmaları ifade etmektedir. Ġktidar fırsatçı amaçlarla para arzını çeģitli yollarla arttırmaktadır (Asutay, 2005: 4). Buna ilave olarak seçimsel kaygılardan dolayı yapılan para politikasıyla döviz kuru dalgalanmaları arasında bir bağlantı bulunmaktadır. Para arzının artması sonucunda esnek kurun geçerli olduğu ekonomilerde yerli para değersiz hale gelir ve döviz kuru artar. Ancak seçim öncesinde iktidar yeniden seçilebilmek için döviz kurunu düģürmek ister. Bu nedenle döviz kuru artıģını engellemek adına yerli para karģılığında piyasaya döviz sürer. Merkez bankasının rezervleri de bu müdahale sonucunda azalacaktır. Bu nedenle politik döviz kuru dalgalanmaların anlamanın bir yolu da merkez bankası rezervlerini kontrol etmekten geçmektedir. Döviz kuruna müdahaleler sonucu azalan rezervler seçmenler tarafından tam olarak fark edilememektedir. Bu yüzden rezerv değiģiminin politik maliyeti yok denecek kadar azdır. (Dreher ve Vaubel, 2009: 756). Dreher ve Vaubel (2009) politik dalgalanmaların ülkelerin uluslararası rezervler üzerindeki etkisini araģtırmıģtır. 149 ülke için 1975-2000 yılları arasında yapılan araģtırmada seçim öncesi dönemde merkez bankasının döviz kurunu düģürebilmek için piyasaya döviz satmasından dolayı parasal taban ile iliģkili olarak uluslar arası rezervlerin azaldığı tespit edilmiģtir. Öte yandan döviz kurunu düģürebilmek için rezervlerin tüketilmesi söz konusu 8

rezervlerin arttırılması konusunu gündeme getirmektedir. DıĢ ticaret açığı olan ülkelerin merkez bankaları faizlerin arttırılması ile kısa vadeli yabancı sermaye yoluyla rezerv artıģına gidebilir. Ayrıca döviz kurunun düģmesi için yapılan döviz satıģı karģılığında yerli paranın piyasadan çekilmesi seçim öncesi politik olarak yapılan geniģletici parasal dalgalanmaları zora sokar. Döviz kuru müdahalelerinin politik parasal dalgalanmaları engellememesi adına açık piyasa iģlemleri etrafında sterilizasyona baģvurmak gerekmektedir (Dreher ve Vaubel, 2009: 756). Politik döviz kuru dalgalanmaları açısından ülkelerdeki yönetim biçimi önem taģır. Demokratik ülkelerde seçim kaygısı daha fazla olduğundan manipülasyon aracı olarak para ve maliye politikası ile döviz kuruna müdahalelerde bulunulması daha yoğun olmaktadır. Dolayısıyla diktatör yönetimlerin uzun süreli iktidarda bulunması politik çıkarla politika araçlarının kullanılma ihtiyacını zayıflatır. Bu nedenle demokratik yönetime sahip ülkelerde diktatörlükle yönetilen ülkelere göre döviz kurunun politik nedenlerle değiģme ihtimali daha fazladır (Bonomo ve Terra, 1999: 4). Politik döviz kuru dalgalanmaları açısından yapılan birçok çalıģma mevcuttur. Bu çalıģmalar genellikle seçim döneminde döviz kurunun seviyesi üzerinde yoğunlaģmaktadır. Ben-Porath ın (1975) Ġsrail üzerine yaptığı çalıģmasında seçimlerden önce devalüasyon uygulamasından kaçınıldığı görülmüģtür (Stein ve Streb, 2004: 120). Obstfeld ve Rogoff (1995), Goldfajn ve Valdes(1999) Meksika için, Bonomo ve Terra (1980) Brezilya için, Bonomo ve Terra (2005) Latin Amerika için yaptıkları çalıģmalarda döviz kurunun seçimlerden önce düģtüğünü seçimlerden hemen sonra ise arttığını görmüģlerdir. Döviz kuru müdahaleleri açısından seçim dönemine uygun hareket edildiği anlaģılmaktadır. Stein ve Streb (2004) 26 Latin Amerika ülkeleri ve Karayip için 1960-1994 yılları arasında yaptıkları çalıģmada seçimden önce kurun değerlenmesiyle ilgili bir bulguya rastlamamıģlardır. Ancak seçimden hemen sonra döviz kurunun normal dönemden %2 daha yüksek olduğunu görmüģlerdir (Stein ve Streb, 2004: 119-145). Grier ve Hernandez-Trillo (2004) ABD de politik döviz kuru dalgalanmalarına rastlamamıģlardır. Ancak Meksika için yaptıkları analizlerde seçimden 12 ay önce döviz kurunun değerlenmeye baģladığı ardından seçimden sonraki 12 aylık dilimde kurun değer kaybettiği görülmüģtür. Döviz kurundaki dalgalanmaların büyüklüğü milli gelir üzerinde olumsuz etkiye sahiptir (Stein, Streb ve Ghezzi, 2005: 315). Politik döviz kuru teorisi açısından bir diğer çalıģma kümesi seçimden önceki ve sonraki dönemde geçerli olan döviz kuru rejimiyle ilgilidir. Gavin ve Perotti (1997) 13 Latin Amerika ülkesi üzerine yaptığı çalıģmada döviz kurunda dalgalanmaları engellemek için seçimden önce sabit döviz kuru uygulayan ülkelerin seçimlerden sonra esnek döviz kuruna geçtiğini tespit etmiģtir (Cermeno et al. 2010: 167). Öte yandan seçim belirsizliği konusunun döviz kuru üzerindeki etkisinin de incelenmesi gerekmektedir. Garfinkel (1999) G- 9

7 ülkeleri için yaptığı analizde sürpriz seçimlerin gelecek döviz kurları üzerinde etkisinin bulunduğunu ve belirsizliğe bağlı olarak döviz kurunun hata teriminin yüksek olduğunu tespit etmiģtir (Cermeno et al. 2010: 168). Politik döviz kuru dalgalanmalarını anlayabilmek için rezervlerin değiģimi yanında ithalattaki değiģmelere de bakılabilir. Seçimden önce döviz kurunun düģmesine bağlı olarak ithalatta artıģın, seçimden sonraki dönemde kurdaki artıģlardan ötürü ithalatta azalıģların meydana gelmesi gerekmektedir. Colunga ve Mendez (2010) 15 Latin Amerika ülkesi ve Karayip için yaptıkları çalıģmada seçimden 3 ve 5 ay öncesinden baģlamak üzere ithalatın yükseldiğini istatistiksel olarak anlamlı bulmuģlardır. Bu durum yerli paranın değer kazandığını göstermektedir. Seçimden sonra döviz kuru yükseleceği için ithalatın azalacağı sonucuna ulaģılabilir (Gamez, 2012: 6). 4. TÜRKĠYE DE SABĠT KUR ÖZELĠNDE POLĠTĠK DÖVĠZ KURUNUN VARLIĞI Bu bölümde Türkiye de politik döviz kuru dalgalanmalarının varlığı devalüasyon özelinde araģtırılacaktır. O halde temel hipoteze göre seçimden önce döviz kurunun düģmesi bireylere refah transferi sağlayarak iktidarın yeniden seçilmesine yardımcı olmaktadır. Sabit kur uygulamalarında ise seçim zamanlarında devalüasyon uygulaması seçimden sonraya bırakılmaktadır. Türkiye de 1946 yılından bu zamana kadarki periyotta 9 kez devalüasyon yapılmıģtır. Devalüasyon zamanlamalarının seçim tarihleriyle iliģkisi aģağıda yer alan Tablo 3 de görülebilir. TABLO 3: Türkiye de 1946-2001 Yılları Arasında Seçim ve Devalüasyon Tarihleri SEÇĠM TARĠHLERĠ DEVALÜASYON DEĞERLENDĠRME 21 Temmuz 1946 7 Eylül 1946 Seçimden sonra uygulanmıģ. 27 Ekim 1957 4 Ağustos 1958 Seçimden sonra uygulanmıģ. 12 Ekim 1969 10 Ağustos 1970 Seçimden sonra uygulanmıģ. 5 Haziran 1977 21 Eylül 1977, 1 Mart 1978, 10 Haziran 1979, 24 Ocak 1980 Seçimden sonra uygulanmıģ. 24 Aralık 1995 5 Nisan 1994 Seçimden önce uygulanmıģ. 18 Nisan 1999 22 ġubat 2001 Seçimden sonra uygulanmıģ. Kaynak: tcmb.gov.tr ve tbmm.gov.tr bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıģtır. 10

Tablo 3 incelendiğinde Türkiye de yapılan devalüasyon uygulamalarının seçimden hemen sonra yapıldığı görülmektedir. Toplam 9 devalüasyon uygulamasının neredeyse tamamında devalüasyon seçimden sonraya bırakılmıģtır. Sadece 5 Nisan 1994 devalüasyonu seçimden önce uygulanmıģtır. Bunun nedenleri olarak yaģanan ağır 1994 krizi ve koalisyondan dolayı ortaya çıkan belirsizlik durumu sayılabilir. Özellikle devalüasyon uygulaması hem iktisadi aktörlerin satın alma gücünü azalttığından hem de partilerin ekonomi yönetimlerinin baģarısızlığını ifade ettiğinden partiler devalüasyon uygulamasını seçim sonrası döneme bırakmaktadır. Buna dayanarak Türkiye de devalüasyonun zamanlamasında seçim dönemlerinin etkili olduğu ve buna bağlı olarak politik çıkar uğruna kullanıldığı söylenebilir. Türkiye de sabit kur özelinde politik döviz kuru dalgalanmalarının varlığı mevcut olduğundan devalüasyon kararını almakla görevli olan merkez bankası baģkanı ve merkez bankası kurulu davranıģlarının incelenmesi gerekir. Buna göre merkez bankası baģkanı yeniden göreve gelebilmek amacıyla kendisini topluma baģarılı gösterme gayreti içerisinde bulunabilir. Bu noktada merkez bankası baģkanı atama Ģartları hükümete bağlı olduğundan hükümetin çıkarlarına uygun politikalarda bulunması anlaģılabilir (Havrilesky, 1995: 202-203). O halde merkez bankası baģkanlığı seçimine yakın zamanlarda baģkanın baģarısızlığının bir göstergesi olan devalüasyon uygulamasının baģkanlık seçiminden sonraya bırakılması beklenebilir. Ancak merkez bankası baģkanı görev süresinden hemen önce kiģisel rant arayıģlarında da bulunabilir. Söz konusu kiģisel rant arayıģları yeniden göreve gelmeme beklentisiyle devalüasyondan doğan rantın baģkana ve çıkar gruplarına aktarılmasıyla sonuçlanabilir. Tablo 4: Merkez Bankası BaĢkanının KiĢisel ve Politik Çıkar ĠliĢkisi Kaynak: ÇalıĢmanın yazarı tarafından hazırlanmıģtır. 11

Yukarıdaki tabloda merkez bankasının kiģisel ve politik çıkarının nedenleri görülmektedir. Buna göre merkez bankası baģkanı devalüasyonu görev süresinden önce yaparsa kiģisel çıkarı, yapmazsa politik çıkarı mevcuttur. Politik çıkar merkez bankası baģkanının yeniden göreve gelme hedefini içerir. Merkez bankası baģkanı devalüasyonu seçimden önce uyguluyorsa ekonomik durumun bir an önce düzeltilmesi hedeflendiği söylenebilir. Ancak devalüasyon seçimden sonraya bırakılıyorsa iktidarın seçimsel kaygısından dolayı yetenek göstergesi ağır basar. BaĢkanın kiģisel çıkarı ile partinin yeniden görevde kalmak için seçimsel çıkarın çeliģtiği veya örtüģtüğü durumlar aģağıdaki matris yardımıyla incelenebilir. Tablo 5: Merkez Bankası BaĢkanı ve Genel Seçimlerde Devalüasyon Matrisi Kaynak: ÇalıĢmanın yazarı tarafından hazırlanmıģtır. Merkez bankası baģkan seçimi ve genel seçimin devalüasyonla olan iliģkisi Tablo 5 te dörtlü matris ile incelenebilir. Buna göre 1 numaralı matriste merkez bankası baģkanı seçimden hemen önce devalüasyon uygulamasında kiģisel çıkarı elde etme amacını taģırken, genel seçimlerden önce devalüasyon uygulaması seçmenlerce iktidarın yeteneksizliği olarak algılanacağından partinin iģine yaramayacaktır. Ġki numaralı matriste ise hem merkez bankası baģkanının kiģisel çıkarı hem de partinin seçimsel çıkarı maksimize edileceği anlaģılmaktadır. Her iki kesiminde en yüksek rantı elde ettiği alan 2 numaralı matris Nash dengesini ifade etmektedir. 3 numaralı matriste her iki taraf için kazançlı olmayan alanı ifade etmektedir. Söz konusu matriste baģkanın kiģisel çıkarı elde edilemezken iktidarın seçmenlerce yetenekli olarak değerlendirilmesi partinin politik çıkarı elde edeceği anlamına gelecektir. 4 numaralı matriste ise genel seçimlerden sonra devalüasyon uygulaması partinin politik çıkarını maksimize ederken baģkanın seçiminden sonra devalüasyon uygulaması kiģisel çıkarın elde edilemeyeceği anlamını taģımaktadır. Sonuç olarak her iki kesim de 12

çıkarını maksimize etmek isteyeceğinden 2 numaralı matristeki devalüasyon uygulama zamanları kiģisel ve politik çıkarın göstergesi olacaktır. Bu bilgiler ıģığında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) baģkanlarının devalüasyonla iliģkilerine göz atılacak ve ardından kiģisel ve politik çıkarın analizi yapılacaktır. Buna göre ülkemizde 1946 tarihinden 2001 yılına kadar toplam 9 devalüasyon uygulamasında bulunulmuģtur. AĢağıdaki tabloda devalüasyon uygulamasına denk gelen TCMB baģkanlarının görev süresi ve tarihleri yer almaktadır. Tablo 6: TCMB BaĢkanlarının Görev Süreleri ve Devalüasyon Zamanlaması TCMB BAġKANLARI* SUNEL GĠDEL TALU SADIKLAR AYDINOĞLU TÖRÜNER GÖREV BAġLANGICI GÖREV BĠTĠġĠ 21 Mart 1938 9 Mart 1949 7 Eylül 1946 20 Temmuz 1953 14 Temmuz 1967 26 Haziran 1976 21 Ekim 1978 14 ġubat 1994 DEVALÜASYON DEĞERLENDĠRME 16 Temmuz 1960 4 Ağustos 1958 11 Aralık 1971 10 Ağustos 1970 18 Eylül 1978 10 Ocak 1981 21.09.1977, 1.03.1978 10.06.1979, 24.01.1980 1 Kasım 1995 5 Nisan 1994 GÖREVĠN ĠKĠNCĠ YARISINDA GÖREVĠN ĠKĠNCĠ YARISINDA GÖREVĠN ĠKĠNCĠ YARISINDA GÖREVĠN ĠKĠNCĠ YARISINDA GÖREVĠN ĠKĠNCĠ YARISINDA GÖREVĠN ĠLK YARISINDA ERÇEL GÖREVĠN ĠKĠNCĠ 10 Nisan 1996 1 Mart 2001 22 ġubat 2001 YARISINDA *Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasında görev alan baģkanlarının soyadlarını göstermektedir. Kaynak: tcmb.gov.tr bilgilerden yararlanılarak oluģturulmuģtur. Buna göre TCMB baģkanlarından Sunel, Gidel, Talu, Sadıklar, Aydınoğlu ve Erçel zamanında devalüasyon uygulaması baģkanların görev süresinin ikinci yarısında yapılmaktadır. Sadece Törüner zamanında devalüasyon baģkanın görev süresinin ilk yarısında yapılmıģtır. Sonuç olarak tabloya göre merkez bankası baģkanlarının veya rant kollama uğraģında olan karar mercilerinin kiģisel çıkarı sağlama amacını büyük bir oranda görev süresinin sonuna doğru gerçekleģtirdikleri söylenebilir. Merkez bankası baģkanı seçimiyle genel seçim tarihleri değerlendirilerek kiģisel ve politik çıkarın maksimize edilmesinin araģtırılması gerekmektedir. Buna göre politik partiler genel seçimden sonra merkez bankası baģkanı ise baģkanlık seçiminden önce devalüasyon yapmak istemektedir. Nash dengesinde her iki tarafın en yüksek çıkarı bu Ģekilde 13

sağlanmaktadır. Bu nedenle Tablo 10 da Türkiye de genel seçim ile merkez bankası baģkanının seçim tarihleri devalüasyonla karģılaģtırılması yapılmıģtır. SEÇĠM TARĠHLERĠ Tablo 7: Türkiye de Genel Seçim ve TCMB BaĢkanı Seçiminin Devalüasyonla ĠliĢkisi TCMB BAġKANLARI GÖREV BAġLANGICI GÖREV BĠTĠġĠ DEVALÜASYON MB BAġKANI SEÇĠMĠ GENEL SEÇĠM 21.Tem.46 SUNEL 21 Mart 1938 9 Mart 1949 7 Eylül 1946 ÖNCE SONRA 27.Eki.57 GĠDEL 16 20 Temmuz Temmuz 1953 1960 4 Ağustos 1958 ÖNCE SONRA 12.Eki.69 TALU 14 Temmuz 11 Aralık 10 Ağustos 1967 1971 1970 ÖNCE SONRA 5.Haz.77 SADIKLAR 26 Haziran 18 Eylül 21.09.1977, 1976 1978 1.03.1978 ÖNCE SONRA 24.Ara.95 TÖRÜNER 14 ġubat 1 Kasım 1994 1995 5 Nisan 1994 ÖNCE ÖNCE 18.Nis.99 ERÇEL 10 Nisan 1 Mart 1996 2001 22 ġubat 2001 ÖNCE SONRA Kaynak: tcmb.gov.tr ve tbmm.gov.tr bilgilerden yararlanılarak oluģturulmuģtur. Tabloya göre devalüasyon zamanlarına denk gelen Sunel, Gidel, Talu, Sadıklar, Erçel döneminde genel seçimden hemen sonra devalüasyon uygulamasında bulunulmuģtur. Bu durum iktidarın yeniden seçilebilmek amacıyla devalüasyon uygulamasını genel seçim sonrasına bıraktığını göstermektedir. Ancak Törüner zamanında devalüasyonun genel seçimden önce gerçekleģtirilmesi iktidarın politik çıkardan vazgeçilmesi anlamını taģımaktadır. Ancak seçimin 24 Aralık 1995 yılında olması devalüasyonun ise 5 Nisan 1994 yılında yapılması tarihler arasındaki farktan dolayı iktidarın 1994 ekonomik krizini çözebilmesi amacıyla devalüasyona baģvurmasıyla sonuçlanmıģ olabilir. Dolayısıyla sabit kur rejiminin hakim olduğu dönemlerde ekonomideki krizin baskın olması politik çıkarla ekonomik çıkarların çeliģtiğini ifade etmektedir. Kriz döneminde iktidarın yapısal programlar oluģturması politik döviz kuru dalgalanmalarını engelleyen bir durum ortaya çıkardığı anlaģılmaktadır. 5. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Politik döviz kuru dalgalanmalarına iliģkin yapılan çalıģmaların ortak noktası seçim öncesi ve sonrası dönemde döviz kurundaki hareketlerin seçimle olan iliģkisini ortaya koymaktır. Söz konusu teoriye göre seçmenlerin satın alma gücünü arttırması bakımından döviz kuru seçimden önce azalıp seçimden sonra artıģ göstermektedir. Ayrıca sabit döviz 14

kuru uygulayan ülkelerde devalüasyon hükümetin baģarısızlığını ifade ettiğinden devalüasyon uygulaması seçimden sonraya bırakılmaktadır. Sabit kur rejiminde bulunan ülkelerde yapılan araģtırmalar devalüasyonun seçim sonrasında uygulandığını göstermektedir. Politik döviz kuru dalgalanmalarını inceleyen söz konusu çalıģmada Türkiye de 1946-2001 yılları arasında sabit kur rejimi altında politik döviz kuru dalgalanmaları tespit edilmiģtir. Buna göre söz konusu dönemde yapılan 9 devalüasyonun 8 tanesi (1946, 1958, 1970, 1977, 1978, 1979, 1980, 2001 devalüasyonları) ilgili döneme denk gelen seçimlerden hemen sonra uygulanmıģtır. Politik döviz kuru dalgalanmalarına uymayan devalüasyon 5 Nisan 1994 tarihinde 1995 seçimlerinden önce yapılmıģtır. Bunun bir nedeni olarak 1994 krizinin ekonomi üzerindeki etkilerinin çok ağır olması sebebiyle kriz için alınan kararların bir an önce hayata geçirilmek zorunda kalınmasından kaynaklandığı söylenebilir. Devalüasyon uygulamasının zamanlaması rant elde etmek isteyen tarafların durumuna göre değiģebilir. Örneğin iktidarın devalüasyonu seçim sonrası uygulaması hükümete politik kazanç sağlayacağı açıktır. Ancak iktidar dıģında devalüasyon kararını alacak olan merkez bankası kurulu ve baģkanının yeniden seçilme ihtimali yoksa görev süresinin sonuna doğru yapması kiģisel olarak rant sağlayacağı açıktır. Bu yüzden iktidar ve merkez bankası baģkanının devalüasyonun zamanlamasında Nash dengesinde bulunmaları devalüasyonun yorumlanmasında önemlidir. Buna göre ülkemizde merkez bankası baģkanlarının görev süresiyle devalüasyon zamanlaması arasındaki iliģkiye bakıldığında göreve gelen merkez bankası baģkanlarının çoğunda ortalama görev süresinin ikinci yarısında devalüasyon uygulamasının ağır bastığı görülmektedir. Sadece aykırı durum olarak 5 Nisan 1994 tarihinde uygulanan devalüasyon merkez bankası baģkanlarından Törüner zamanında ortalama görev süresinin ilk yarısında uygulanmıģtır. Dolayısıyla 5 Nisan 1994 kararları hem merkez bankası baģkanının çıkarına hem de iktidarın çıkarına hizmet etmemektedir. Çünkü 1994 yılında uygulanan devalüasyon 1994 ekonomik krizini çözebilmek için uygulanmıģtır. Ekonomik krizin 1994 yılında derin olması çıkarların bir kenara bırakılarak ekonomiyi sağlam zemine oturtulmasını zorunlu kılmaktadır. Sonuç olarak ekonomik krizlerin ardından alınan yapısal kararlar politik döviz kuru dalgalanmalarını engellediği belirtilmektedir. Ayrıca ekonomik krizlerin büyüklüğü sonucunda ekonomik çıkarların sağlanması açısından politik çıkarların bir kenara bırakıldığı sonucuna ulaģılabilir. 15

KAYNAKÇA AIZENMAN J. and MARION, N. (2004). International reserve holdings with sovereign risk and costly tax collection, Economic Journal 114, pp. 59-591 ALESINA, Alberto (1987). Macroeconomic Policy in a Two Party System as a Repeated Game, The Quarterly Journal of Economics, Vol. 102, No. 3, pp. 651-678 ALESINA, Alberto (1988). Macroeconomics and Politics, NBER Macroeconomics Annual, Vol. 3, MIT Press, pp. 13-62 ALESINA, Alberto (1988). Macroeconomic s and Politics, NBER Macroeconomics Annual, Vol. 3, MIT Press, pp. 13-62 ALESINA, Alberto and Jeffrey Sachs (1988). Political Parties and The Business Cycle in the United States, 1948-1984, Journal of Money, Credit and Banking, Vol. 20, No.1, pp.63-82 ALESINA, A. and ROUBINI, N. (1997). Political cycles and the macroeconomy, Cambridge, MA: MIT Press ASUTAY, Mehmet (2005). Political Monetary Cycles: The Political Manipulation of Monetary Policy Instruments and Outcomes in Turkey., European Public Choice Society Annual Meeting(March April 2005), University of Durham, UK. ATKINSON, A. and STIGLITZ, J. (1980). Lectures on Public Economics, McGraw Hill, Newyork. BECK, Nathaniel. (1982). Parties, Administrations and American Macroeconomic Outcomes, American Political Science Review, Vol. 76, pp. 83-93 BEN-PORATH, Y. (1975). The years of plenty and the years of famina- A political business cycle?, Kyklos 28, pp.400-403 BLOMBERG, S.B. and HESS, G.D. (1997). Politics and Exchange rate forecasts, Journal of International Economics 43, pp. 189-205 BONOMO, M. and TERRA, C. (1998). Election and Exchange rate cycles, Mimeo, Puc-Rio and EPGE-Getulio Vargas Foundation BONOMO, M. and TERRA C. (1999). The political economy of Exchange rate policy in Brazil: an empirical assesment, Revista Brasiliera de Economia 53, pp.411-432 BONOMO, M. and TERRA C. (2005). Elections and Exchange rate cycles, Economics and Politics 17, pp.151-176 CALVO, G. (1986). Temporary stabilization: predetermined Exchange rates, Journal of Political Economy 94, pp. 1319-1329 CERMENO, R., GRĠER R., GRĠER K. (2010). Elections, Exchange rates and reform in Latin America, Journal of Development Economics 92, pp. 166-174 COOPER, R. (1971). Currency devaluations in developing countries, Essays in Ġnternational Finance 86, Princeton University 16

DORNBUSCH, Rudiger (1987). Exchange Rate Economics., The Economic Journal, Vol. 97, No. 385, pp: 1-18. DRAZEN, Allan (2000). The Political Business Cycle After 25 Years, NBER Macroeconomics Annual 2000, Vol. 15, pp. 75-138 DREHER Axel and VAUBEL Roland, (2009). Foreign Exchange intervention and politcal business cycle: A panel data analysis, Journal of Ġnternational Money and Finance, Elsevier, Vol. 28, pp. 755-775 ERYILMAZ Filiz and MURAT Dilek, (2016). Searching For Political Business Cycles in Turkey: Findings From Fiscal Policy, International Journal of Economic and Administrative Studies, Vol. 17, 2016, pp. 197-212 ERYILMAZ Filiz (2015). The Effects of Elections on Turkish Economy: Evidence From Money Supply, Turkey at the Beginning of 21. Century: Past and Present (Chapter 37), St. Kliment Ohridski University Press, 2015, pp. 508-519 ERYILMAZ Filiz (2015). Political Business Cycle Theories, Education in the 21. Century: Theory and Practice (Chapter 43), St. Kliment Ohridski University Press, 2015, pp. 536-562 FRIEDEN, J., GHEZZI, P., STEIN, E. (2001). Politics and Exchange rates: a cross country study approach to Latin America, in: Frieden J. Stein E. (Eds.), The currency game: Exchange rate politics in Latin America, Ġnter-American Development Bank, Washington, pp. 21-64 FRIEDEN, J. (1994). Exchange rate politics: Contemporary Lessons from American History, Review of Ġnternational Political Economy 1, pp. 81-103 GAMEZ, Cesareo. (2012). Political Cycle, Real Exchange rate and aggregate supply in Mexico, Journal of Accounting Finance and Economics, Vol. 3, No.1, July 2013, pp.22-37 GARFINKEL, M., GLAZER A. and LEE, J. (1999). Election surprises and Exchange rate uncertainty, Economics and Politics 11, pp.255-274 GAVIN, M., PEROTTI R. (1997). Fiscal policy in Latin America, NBER Macroeconomics Annual 1997, MĠT Press, Cambridge, pp.11-60 GHEZZI, P. STEIN E. and STREB J. (2000). Real Exchange Rate Around Elections, CEMA Working Papers, Serie Documentos de Trabajo 174, Universidad del CEMA GOLDFAJN, I. And VALDES, R. (1999). Te aftermath of appreciations, Quarterly Journal of Economics 114, pp.229-262 GRIER, K. (1987). Presidential elections and federal reserve policy: an empircal test, South Economic Journal 54, pp. 475-486 GRIER, K. B. (1989). On the Existence of a Political Monetary Cycle, American Journal of Political Cycle, 33, (2), pp.376-389 GRIER, K., HERNANDEZ-TRILLO, F. (2004). The real Exchange rate and its real effects: the cases of Mexico and USA, Journal of Applied Economics 7, pp.1-25 17

HIBBS, Doughlas A. (1977), Political Parties and Macroeconomic Policies, The American Political Science Review, 71(December 1977), pp. 1467-1487 JACOME, Luis. (2001). Legal central bank independence and inflation in Latin America during the 1990 s, IMF Working paper, 01/212 KALECKI, M. (1943), Political Aspect of Full Employment, Political Quarterly(October/December 1943), pp. 322-331 LINDBECK, Asar (1976). Stabilization Policy in Open Economes with Endegenous Politicians, American Economic Association, Richard T.Ely Lecture, Vol. 66, No. 2. LOBO, Bento and TUFTE, D. (1998). Exchange rate volatility: Does politics matter?, Journal of Macroeconomics 20, PP. 351-365 MCCALLUM, Bennetth (1978). The Political Business Cycle: An Empirical Test, Southern Economic Journal, Vol. 44, No.3, pp. 504-513 MUSSA, M. (1986). Nominal Exchange rate regimes and the behavior of real Exchange rates: evidence and implications, Carnegie-Rochester Conference Series on Public Policy 25, pp. 117-214 NORDHAUS, William D. (1975), The Political Business Cycle, The Review of Economic Studies, 42, pp.169-190 OBSTFELD, M., ROGOFF, K. (1995). The mirage of fixed Exchange rates, Journal of Economic Perspectives 9, pp.73-96 ROGOFF, Kenneth and Anne Sibert (1988). Elections and Macroeconomic Policy Cycles, The Review of Economic Studies, Vol. 55, No.1, pp. 1-16 ROGOFF, Kenneth (1990). Equilibrum Political Budget Cycles, American Economic Review 80, pp.21-36 SNOWDON, Brian and Howard R. Vane (2005). Modern Macroeconomics, Edward Elgar Publishing Limited, England STEIN, E., STREB, J. (1998). Political stabilization cycles in high inflation economies, Journal of Development Econmics 56, pp. 159-180 STEIN E., STREB J. (2004). Elections and the timing of devaluations., Journal of International Economics 63, p.119-145 STEIN, E., STREB J., GHEZZI P. (2005). Real Exchange rate cycles around elections, Economics and Politics 17, pp.297-330 TUFTE, E.R. (1978). Political Control of the Economy, Princeton, NJ: Princeton University Press WALTER, Stefanie (2005). Speculative Attacks and the Private Sector, Political Science Association Annual National Conference, April 2005. WALTER, Stefanie. (2006). Policy Responses to speculative Attacks Before and After elections: Theory and evidence, CIS Working paper, No. 19, University of Zurich 18