ANLAK. Hilmi DİRİM İZMİR-2005



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM

Sevgili dostum, Can dostum,

Herkese Bangkok tan merhabalar,

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

- Kurslara, seminerler katılın, farklı mekanlar keşfedin. Kendiniz için bir şeyler yapın. Böylelikle eşinize anlatacağınız farklı şeyler olacaktır.

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

Sevda Üzerine Mektup

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

Akın Uyar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

AŞKIN ACABA HÂLİ. belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ


Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın.

ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

PSK 271 Öfke Yönetimi ( Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız?

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER

9. Sigarayı bırakma zamanı

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

Hayata dair küçük notlar

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

Uğur Akkaş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

Nasıl Bir Zekâya Sahipsiniz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Ayın Testi

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

SİGARADAN. Ortaokul UZAK DUR

Çiğdem Başar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3

Çekici mi Yoksa İtici mi Olduğunuzu Belirleyen 4 Kural - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

1. Aşağıdakilerin hangisi eşsesli bir sözcüktür? A) felaket B) deprem C) biz D) bit

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

FARELER VE İNSANLAR ADLI ROMAN ÜZERİNE DÜŞÜNCELER Fareler ve İnsanlar İnsan ilişkilerine ve alt tabaka insanların umut dolu

Ailenin çocuk yetiştirmedeki tutumunu ve çocuk yetiştirmeyle ilgili sorunlarını anlamak için aile tutum modeli ni bilmek yararlı bir yaklaşımdır.

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

Mutfak Etkinliği. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı. Büskivili pasta yapıyoruz.

Dikkat Artırma Teknikleri. Her Problemin Bir Çözümü Vardır

Hani annemin en büyük yardımcısı olacaktım? Hani birlikte çok eğlenecektik? Kardeşime dokunmama bile izin vermiyor. Kucağıma almak da yasak.

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

Ön yargılar, eski yanlış bilgiler yıkılıyor. Yeni bir anlayış geliyor. Kendinizi ifade edebileceğiniz yeni yaratıcı alanlar geliyor.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

8-9 YAŞ ÇCUKLARININ YAŞ DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE OKUL-ÖDEV ÇALIŞMALARI ÖZEL ANTALYA ENVAR İLKOKULU 8-9 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM DÖNEMLERİ ÖZELLİKLERİ

Başarıda İç Disiplin. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

Transkript:

ANLAK Hilmi DİRİM İZMİR-2005

Kapak Fotoğraf : Hilmi DİRİM Kapak Tasarım : Mustafa VELİ Genel Düzenleme : Pakize AKÇAKIR İmla ve Cümle Düzeni : Fatma ÇETİNÇELİK Bilgi İşlem ve Bilgisayar Düzeni : Tuğrul BIÇAKÇI Baskı : Ege Üniversitesi Basımevi Bornova-İZMİR, 2005 ISBN : 975-00597-0-0

Hem Mutluluğun Hem Hüznün Ağırlığıyla Ağlıyoruz, Biz Birbirini Gönülden Seven Sefillerin Oyununu Oynuyoruz. Bu Kitap Bir Yangıdır. ÖZGÜR BİREY

Denemeler 1. Bölüm

ANLAK 3 YAZIM Konacak bir dal parçası bile bulamayan sözcükler, uçar havada kuş gibi; nereye gideceğini bilmeden! Yazmaya başlamadan önce çok konuşurdum; ama, şimdi mümkün olduğunca az konuşuyorum, dinliyorum, okuyorum, besleniyorum ve yazıyorum. Bu derlemeleri hazırlamak için kaç kilogram kağıt harcadığımı ya da kaç ağaç yok ettiğimi bilemiyorum. Sadece tahmin edebilirim; çok fazla! Bu yüzden doğaya borcum var! Elimde telefon değil, kağıt kalem taşıdım; geriye kalan zamanım ve param, yazmak için yeterli geldi bana! Yaşam çok hoş ve güzel olsaydı, bunlar mutlaka yazılarıma yansırdı! Önce kendim için yazmaya başlamıştım. Zaman içinde düşünceler değişiyor, bencillikten ve yalnızlıktan sıkılan insan, günü geliyor paylaşma ihtiyacı hissediyor. Bende sanırım o düzeye geliyorum. Denemelerimi paylaşmaya karar verdim. Okuduğumu, birilerinden duyduğumu, bir yerden gördüğümü yani yaşadığımı yazdım hep; kağıt ve kalem zehirimi akıttığım, gevşeyip rahatladığım; ilacım oldu. Başka nasıl yazabilirim ki! Yoktan var edemem ben! Yalın bir süreç yaşıyorum, bu süreç benim için etkileşimseldir. Herkesten ve her şeyden etkilenirim. Bunlarda yazılarımı oluşturur. Bugüne kadar bana verilenlerle ilgilendim; ama, bu kadarı benim için yeterli değil; ben gelişimden yanayım. Şimdi de alabileceklerimle ilgileniyorum. Yazılarımın büyük bölümü doğa, yaşam, zaman ve Atatürkçü düşüncelerle beslendi. İçinizde doğa sevgisi yoksa ve Atatürkçü düşünceye saygılı değilseniz, bu denemeleri okurken, ortak havayı solumuyoruz demektir. Ne sizin değerli zamanınız ne de benim emeklerim ziyan olsun isterim. Ben paylaşımdan yanayım!.

4 ANLAK Yaşamın bana verdiği renklerden, kendime bir defter yaptım; onu da kör kuyuya attım. Şimdi kuyumun içinde eşeleniyorum! Ortaya çıkanların bir kısmı benim düşüncelerimi oluşturuyor, geriye kalanlar, hayatın tartışılabilir gerçekleri! Amacım yazar olmak değil, deşarj olmak! Kimisi kendini kanıtlamak, varlığını ispatlamak için yazar. Belki de gerçekten yazar olduğu için yazar. Benim için doğru veya yanlış olmuş, çok önemli değil; boşalmak için yazarım. Yazılarımın bazı bölümlerinde, aradığını bulamayan ve anlaşılması güç sözcüklerle karşılaşabilirsiniz. Sanırım, bunun nedeni: Yaşamımda, kendi gerçeklerimi bulmakta çektiğim zorluk ve doğrular arasında yaşadığım çelişkilerde saklı. Ben hayatı hep çelişkilerle yaşarım ve yazılarıma böyle yansırım! Yazılarımı yazamam dört duvar arasında. Toprak ve doğa ile bütünleşmem lazım, Doğallığımı ve canlılığımı korumak için. Gezinir dururum her yerde ve her zaman Ve kazırım benliğime sessiz yazılarımı! Basit ve normal bir yaşamı arzuladım. Kimi zaman özlemle izledim onları; normal insanları. İşte, evde, duşta, barda, sokakta, tiyatroda, koşuda ve doğa ile bütünleşebildiğim her yerde, kağıt kalem bulundurma ihtiyacı hissettim. Nikotin bağımlısı ne bulduysa sigara ve çakmağında, ben de onu buldum yazdıklarımda. Kolay değil, biliyorum, böylesine dolup boşalmak. Ne yapayım?! Başka yol bulamadım; yazmadan yaşanacak! Yazdıklarım, inandıklarım ve duygularımdır; gerçek olmayabilirler; ama onları yaşadım! Geçmişi anımsamama gerek yok, geriye dönüp tekrarlamanın değeri yok! Zaman kısa; ileriye dönük ve sürprizlere açık yaşamalıyım.

ANLAK 5 Düşüncelerime itiraz edebilirsiniz, bu normal; farklı düşünür, farklı yaşarız. Kitaplardan, dinlediklerimden, yaşadığım olaylardan pek çok alıntılarla da karşılaşabilir ve itiraz edebilirsiniz. Bunlar benim kabullendiğim düşüncelerdir; sizler kabullenmek zorunda değilsiniz, doğru da olmayabilir. Ama duygular! Onlar benim. Onlara itiraz edemezsiniz!!!. Makyaj ve süslemelerle, denemelerimin kişiliğini bozmak istemedim. Ben hatalı bir insanım. Lütfen hatalarımla beraber ve olduğu gibi kabul edin Hata yapmak değişikliktir. Yaşam yeni sürprizlere gebedir. Yazdıklarımı sevince, kendimi de sevdiğimi hissediyorum. Yazılarımla sevişiyorum

6 ANLAK ÇOCUKLARIM Onların hepsini ben doğurdum; ama, tek başıma değil. Tohumu hayatın tadından aldım; acı, tatlı. Can suyu verdim onlara, içimde bir çiçeğe bakar gibi!. Kimi zaman ağladılar; hıçkırıkları yüreğimi yaktı, içim burkuldu. Kimi zaman gülüşüp oynaştılar ve benimle beraber neşeyle doldular. Kimi zaman hastalandılar; kitaplardan ilaç verdim onlara, daha çabuk iyileşsinler, normal hayata dönsünler diye!. Kimi zaman acıktılar, bağırıştılar; besledim onları düş ve düşüncelerimle! Kimi zaman doydular ve taştılar; diyete soktum onları, kağıt kalem verdim ellerine, yazdılar his ve duygularını! Kimi zaman isyan ettiler; haykırdılar haksızlığa, toprak anam ve doğamdan aşı yaptım onlara; avuttum, sakinleştirdim onları. Kimi zaman sevdiler, aşık oldular ve paylaşımsız kaldılar; üzgün ve kederli gördüm onları. Ve ben de çaresiz kaldım onlar gibi!!! Kimi zaman doğruyu ve yanlışı görmekte güçlük çektiler. Bu görüş doğuştan gelen bir yetenektir ve zamanla kazanmak çok güç bir iştir. O kalbinizin içindeki incecik çizgidedir. Bana düşen görev ise; ahlak ve vicdan arasındaki çatışmaya girmeden, sadece yol göstermektir!. Ellerine bir teleskop verdim, uzak yıldızlardaki kardeşlerini görsünler diye. Ama, ışık zaman içinde bile belli bir hızla ilerliyor; geçmişi gören çocuklar! Korktular?! Biz hangi zamanda yaşıyoruz diye? İşte zaman budur dedim onlara, onunla yarışamazsınız ve yetişemezsiniz. Mümkünse, iyi ve sağlıklı dostluklar kurun; kendi zamanınızı kazanın!

ANLAK 7 Havanın değişimi gibi, bende değişim ve devinim içerisindeyim. Değişim ve gelişimden payımı alırım. Kimi zaman çocuklarım üşümesin diye giydirir, Kimi zaman sıcaktan bunalmasın diye üzerindekileri çıkarırım. Değiştiririm onları da kendim gibi! Kimi zaman düşünürüm, ben mi çocuklarımı avutuyorum, yoksa onlar mı beni? Bilemem Bildiğim tek şey ise; hayatın acı gerçeklerine karşı omuz omuza mücadele ediyoruz. Sadece bekleyen insanlar ölüme mahkumdur, hayatla kucaklaşmaya devam etmek gerekir diyoruz. Birbirimize yaşam azmi ve güç veriyoruz. Yazdığım zaman boşalıyorum, orgazm oluyorum ve yeni bir çocuk doğuruyorum. Yazılarım çocuklarım benim

8 ANLAK TATMİN Beni mutlu etmek için ne verebilirsin? Dünyayı mı?! Ben yaşadığım sürece o zaten benim (Yaşam benim tek sermayem kaybetmek istemem). Ama yine de verebilecekseniz eğer, bana zaman verin. Çok mutlu olurum. Kazancımın zaman olması büyük bir değerdir benim için. Tatmin olmak mutluluğa açılan penceredir, yaşamın insanı tatmin etmesi süreklilik gerektirir. Bu çok zor bir istek. Zamanı yakalar ve avucunun içinde tutarsan, amacına ulaşabilirsin! Ama zaman kaygandır, hızlı akar ve değişime neden olur, eğer değişime aynı hızda uyum sağlarsan daha kolay tatmin olur, mutluluğun pencerelerini aralarsın. Sadece değişim de yetmez; ondan pay çıkarmak, üretmek ve hatta üretken olmak gerekir. Ne kadar akıllı olursan ol uyum önemlidir! Zamanla uyum içinde ve dost olmak gerekir. Kimi zaman içinde yaşadığımız olayların, bizi nereye yönlendirdiğini sezinleyemeyebiliriz. Bunun için; üçüncü bir göze ya da kişiye ihtiyaç duyabiliriz. Aslında olaylar kuşbakışı, tarafsız ve objektif değerlendirilebilse uyum kolaylaşır. Mutluluk kapıları yine açılır. * * * * * Kimi zaman sokak filozofunun kime zararı var; diye düşünürüm? Kendime! Düşündüğüm ve sorular sorduğum için!! Ve çağrılarıma kimi insanlar cevap veremez; aynı frekansta olmadığımız için ve sonra yine derim ki: "Tatmin olmaz duygularla kaplandığımda, karanlıkta; Ateşböceğinin ışığına ihtiyacım var!" Tenin rengine değil, şefkat ve sıcaklığına susuzum. Isındıkça sıcaktan susarım, susadıkça içer tekrar tatmin olmaz duygulara koşarım. Etki ve tepkinin kontrolsüz çelişkisindeyim, kimi zaman bir bebek gibi beşikteyim, kimi zaman, zaman dönencesinde; eşikteyim!!!

ANLAK 9 Kimi zaman sessiz ve sakin seslenişteyim. Kimi zaman kapıları kapatır pencereleri açarım; ama, bacadan duman olur kaçarım! Rüzgar estikçe dağıtır havanın pis kokusunu, dalgalar arttıkça temizler denizin iç dokusunu ve yaşam devam eder. Gökyüzü karardığı gibi aydınlığa koşar; sessiz, sakin, sabırlı ve alacakaranlığın beklediği şafakta! Kimi zaman yaşamda renk ve ahenk arayışındayım. Durgun ve solgun yaşam beni tatmin olmaya itekler ve kalbim işte o zaman tekler! Kimi zaman yaşamda ritim bozulur, kalp krizi gibi bir şey olur. Ben hiç bu krizden kurtulmadım; düzenli ritim içinde kalp atışlarımı saymadım! İyi insanları zor yollarda aradım! Aradığını bulan rüyalardan kurtulur, uykulardan uyanır, duygu ve ona ait paylaşımla orgazma ulaşır. (Bundan sonra yaptığım en iyi iş yazmak olacak.) Kazanç; neyi, ne kadar istediğine ve elde ettiğin değerin gücüne bağlıdır. Tatmin, ondan sonra vardır. Artık sığınaktan çıkmalı, kendime kendim için oluşturduğum baskıdan kurtulmalıyım. Duygu ve düşüncelerimi satmak değil, paylaşmaktan yanayım. Bunun için yazmalıyım. Evet ben yazarım, hem de hiç ortaya çıkmamış bir yazar. İşte bu beni en çok tatmin eden olay!!!

10 ANLAK SUSKUN Suskun; düşüncelerini bir masada yüzde yüz kabul ettirme gereğini duymadan, haklı-haksız, galip veya mağlup yaratmadan ve gerçekleri konuşmaktan korkmadan paylaşmak, uzlaşmak ister. Ne bulursa insan ağzından bulur; çok yerse tansiyonu yükselir, midesi bulanır, gerilir tef gibi! Çok konuşursa; ne dediğini bilmez, başı ağrır, dert taşır!!! Söz ağızdan çıkıncaya kadar siz onun sahibisiniz; ama, çıktıktan sonra onun esirisiniz! Kelimelerle uğraşmayın dostlar, bırakın onlar özgürce yaşasın!!! Suskun; nerede, ne zaman ve nasıl konuşacağını bilendir. İyi dinlersen eğer güzel konuşursun, bunun bilincindedir! Dogmalardan kurtul, Düşünmeyi öğren. Oku! Okuduğunu anla. Az konuş, çok dinle. Sürekli kendini yenile! (Akıllı olduğunu unut, dinlemesini öğren ve çalış!) K.Atatürk Her yerde olmak ve her yerde her şeyi konuşmak, bilinmeyene karşı savunmasız bırakır insanı. Gerçekler ve inançlar da kabul etmezse eğer seni, her şey karmakarışık olur; dengen bozulur! İşte bu yüzden; konuşmak kadar ne dediğini bilmek, konu hakkında bilgi sahibi olmak ve sağlıklı düşünceler üretmek gerekir. Yoksa yaşam, şarkı söylemekten pek farklı değildir!. Düzeyli sohbetler, iletişim ve denge oyunu gibidir; tozu dumana katmaya, cambazlık yapmaya gerek duymaz!. Öncelikle nerede olduğunu bilmelisin?! Konuşmacı mı, dinleyici mi? Bulunduğun yerde görevin ne? Amacın kendini kanıtlamak ise,

ANLAK 11 senden başka konuşan olmaz o diyarda! Sadece konuşan ve konuşacağı anı bekleyen sen isen, benim varlığımı hissedemezsin orada! Varlık ve birey bilinci tehlikeye girdiğinde, saygı yok oluverir o ortamda! --Çene neden düşer bilir misin? --Açmak için pek fazla enerji harcanmaz! Çok konuşmaya heveslilerin yanında, çok konuşmaya gerek duyulmaz! Dostlar beni kilit altında tutmaz. Kültür dillerle bağımlıdır. Konuşarak, düzeyli sohbetlerle anlaşılır. Beni konuşurken dinlemeyecek kadar değer vermeyenler için, niçin zaman ve nefes tüketeyim?! Yine de yaşam bazen çok basit, bazen çok karmaşıktır ve kimi zaman ikisi arasındaki dengeyi kurmak zorlaşır!. Küskün değilim, sadece suskunum size!!!

12 ANLAK DUYGULARIM Kimi zaman masa başında, kimi zaman ayna karşısında; yaşamın nasıl paylaşılacağını ve hayatın akışını, analiz eder duygularım. O'nlar iç dünyamın güçlü düşünürleridir. Kimi zaman olayları mantık süzgecinden geçirir; yaşamı kolaylaştırır. Kimi zaman hayal dünyasında dolanır, üzerine gelmesi mümkün olmayan bir elbiseyi giymeye çalışır, yaşamı zorlaştırır. Kimi zaman bir insanı nasıl seveceğini bilmeden sever. Aşık olur, kördöngünün içinde gözü görmez bir şekilde gezinip durur. Seyreder, seyretmeyi sever, dokunmaz; dokunur, tatmaz; tadar, yutmaz. Yutsa bile sindiremez! Nedenini bilmeden sebepsiz yere koparır ilişkileri, sınırsız özgürlüğü arar, asla mücadeleyi bırakmadan! Kimi zaman çocuklaşır duygularım; ürkek ve korkak bir tay gibi dolanır. Arar anasını; kucaklanmak, ilgi, sevgi, şefkat almak ister. İçin için ağlar yalnızlığına. Sessiz çığlıkları ve haykırışları vardır onun benliğini kaplayan, kendilerini avutabilmek içinse pek çok nedenleri. Bizler zamanın içindeki yaşam halkalarının parçalarıyız; kimileri kenetlenmek, kimileriyse dağılmak için ortaya türlü türlü nedenler koyarlar. Amaç acaba daha mutlu olmak mı, yoksa daha farklı bir değişim süreci içine girip yaşamın tadında değişiklikler yapmak mı? Boşalamayan enerjisiyle daha da dolar; üzüntü, keder ve elemle taşar; hiç bir yere sığamaz, depreşir benliği çıkar tepene! Yaralar seni, yarasından kan değil ızdırap akar. İşte o zaman yaşamı çekilmez hale getirir, cehenneme çevirir. Haykırır haksız yalnızlığa! Kimi zaman yaklaştırmaz kimseyi yanına; kaçar dağlara yaşar yalnızlığını, içer özgürlüğün suyunu kana kana! Topraktaki karıncalarla, denizdeki yosunlarla, gökyüzündeki yıldızlarla dostluklar kurar. Gerçekliğin boyutunu sorar onlara, yaşamla ters giden gerçekliğin!

ANLAK 13 Bir balığa yüzme öğretemezsiniz, duygularıma da uçmayı; gerçekler özgürleştirir onları. Konuştukça diner içindeki fırtına, durulur suyu, döner gelir yine sorumluluklarının başına! Umutları kırılmış duygular, hapsedilmiş birey gibidir; özgürlük ister. Umutlarına ulaşan duyguların iradesi güçlenir, yaşama coşkuyla sarılır, yaşam savaşını kazanır. Yolu bilmekle yola gitmek arasındaki farkı bilir benim duygularım; ama, hayat ile damak arasındaki tadı ayıramaz bir türlü?! Kimi zaman nefes almakta bile güçlük çeker. Yanlış zamanda ve yanlış yerde çalışan duygular vardır, yaşadığı sosyal hayatın dilini anlayamaz bir türlü; sosyal tuhaflıklar yaşar. İyi düşünen, örgütlü toplumda olamamanın acısını yaşar. Sıkılır, kırılır, zorlanır, daralır. Yine kaçmak ister, nereye ve kime gideceğini bilmeden! Bir başka zamanda, bir başka yerde, bir başka boyutta, sanki bir masalı yaşamak ister. Garip çalışan beyinler vardır, hiçbir şey üretmeden eleştiren garip beyinler ve her beyin kendi içinde bir dünyadır. Duygular da garipleşir, farklı düşünür, farklı hareket eder, farklı yaşar. Aşırı uçlarda yaşar, ileriyi göremeyen sır insanları! Sorumluluğu duygular değil, hareketler üstlenmelidir. Yaşam, duyular ve akılla devam eder. İşte bu yüzden, aklım ve bedenim arasındaki savaşa, sadece ve ancak duygularım son verebilir! Duyguları Özgür Bırakın!!!

14 ANLAK HİS Duygu ve düşünceler bir araya gelip kenetlenince, yaramazlık yapmalarına izin vermem. Çünkü böyle bir anı yakalamak kolay değildir benim için; değerlendirmem gerekir, o değerli zamanı. Ben de uslandırırım onları! Kuvvetlendiririm! İşte şimdi hislerin değeri çıkar ortaya! Dikkatli, sessiz sakin ve derinden hareket eder onlar. Kimi zaman kimsenin göremediğini görür, kimi zaman kimsenin duyamadığını duyar, kimi zaman kimsenin bulunamayacağı gelecekte yaşar hayatı! Geçmişten aldığı bilgi ve deneyimler tok tutar ve pişirir benliğini! Hissediyorum, böyle gelmiş ama, böyle gitmeyecek bu yaşam; direnen duygular var buna! Hissediyorum tarih devamlı ve düzenli tekrarlanmış yaşantımda ve düşüncelerim itiraz ediyor buna! Ve yine hissediyorum zaman kısa, yaşanacak güzellikler sınırlı; el frenini indirip yaşantımın akışını rahatlatmak istiyorum ve aklım isyan ediyor buna! Uslanamıyorum bu hayata!!! Ne yaparsam kaderim olur. Vücudumun kendi beyni var. Yalnız kaldım beni dinlemiyor. Hislerim boş veriyor hayata Doğruluğundan ve gerçekliğinden şüphe duyduğum, anlayamadığım olayları yaşarım kendimce. Böyle durumlarda çaresiz kalır kişiliğim; gerçeğe saygı duymak isterim! Olayları algılamam güçleşir, düşüncelerim tutarlılığını ve mantığını kaybeder ve hatta kavram bilincini bile kaybederim o an! Ve Neden? sorusuna tatmin edici cevap vermem güçleşir. Kimi zaman sorarım kendi kendime; kim ve ne tatmin edebilir beni diye?!

ANLAK 15 Böyle soruları cevaplamakta zorluk çekerim. İşte böyle bir anda hislerim bana yardımcı olur ve güzel cevaplar verir, dengemi düzeltir. Coşkuyla sarılırım hayata. Beni ancak değişim tatmin edebilir!!! Seni bakışlarından yakaladım, İçimde hissettim seni bir kez. Yaşam bir sürgündür deyip, Ve dönüp; kaçamazsın benden! Hislerim bir işe başlamak için ve başladığı işi bitirmek için güç verir bana. Ve yine onlar, çıkmaz sokağa girmiş düşüncelerime, bunalmış ve sıkılmış duygularıma destek olur. Duygularına rağmen neler hissettiğini öğrenmek istiyorum. Doğuştan gelen içgüdülerini dinle! Seninle olacağım!!! Hislerim olmasa; kanadı kırık bir kuş gibi olurum. Kişisel bütünlüğümü koruyamam. Duygusuz yaşayamam!!!

16 ANLAK DİRENÇ (OHM KANUNU) Duygular günü gelir sevgiye direnir, günü gelir sevgiliye, günü gelir sevilir ve sevinir, günü gelir açlığa direnir. Duygular dirençtir; gücünü değişen ortam ve oranlarda kışkırtıcısına iletir. Duygular bana ne kadar yakın ya da benden ne kadar uzak? Ve duyguların açılımına ne kadar hassasım? Ya da kişiliğimle ne kadar orantılı? Ve bana ulaşan duygulara ne kadar (beni yansıtır) ihtiyaç duyuyorum? Duygularım akış hızımla ölçülebilir ve gerçeğe bakışım zaman içinde değişir. Hız ile zaman kesiştiğinde uyuma ulaşır; anlaşırız ve birbirimize yaklaşırız (Enerjimizi açığa çıkarırız). Gerçeği görme zamanımız birbirini tutmuyorsa eğer; uzaklaşırız!. Önce beslenmeliyim! İnsan adrenalinle beslenir, yaşam renk kazanır onunla ve içimizde biriktirdiğimiz adrenalin; potansiyel enerjimidir. Hayat yolunda attığımız ilk koşu adımıyla hareketlenir ve "kinetik" enerjimizi açığa çıkarırız. (Hareket eden her şey ısınır "direnç doğar" bunu dengelemek önemlidir, yoksa her yanımız ateşten gömlek giymişçesine yanar! " Basınç artar; eziliriz!") Direnç değişimin habercisidir; baskı her şeyi değiştirir. (Nerede, ne zaman, ne kadar?) Geldiğin yada gideceğin yerde ve zamanda paranın (gücün) değeri yoktur; sadece beklediğin limanda pasaport yerine geçer. Ritim içinde harcadığın enerjiye bağlı zamandaki görevini (işini), limanda değerlendirebilirsin. Bu da senin gücünü gösterir. İki ayak üzerinde hızla ilerleyebiliyoruz, sonra dengemizi bozuyoruz (sarhoş oluyoruz), düşüyoruz. Biz kendi kendimizi kışkırtıyoruz.

ANLAK 17 Kuvvetlerin kesişmesinden direnç, dikkatlerin kesişmesinden telepati doğar. Elektriğin (telepati) doğuşu enerjide saklıdır. Toprağa çok yakınım ve bu yüzden insanları uzaktan severim; çarpar! --Sürekli ve sağlıklı beraberlikler kuramıyorsun! Dengeyi neden bozuyorsun? --Yorgunum. --Bencilsin! --Evet! Birisi cömertken diğeri bencil olabilir; birisi centilmenken, diğeri özsever; birisi enayi iken, diğeri hırsız olabilir. Ve bir başkası daima vermekten yoruldum diyebilir. --İnsanlara güvenmiyorsun; iletişimi ve akımı bozuyorsun. Gücünü (değerlerini) paylaşmasını bilmiyorsun. --Ben kendimi kendimle paylaşmasını biliyorum (yalnızlığımla dans ediyorum "volta pili gibiyim"). Şimdilik kendime yetiyorum. --Standartlara uymuyorsun! --Uyumsuz değil herkesten farklı olma cesaretini göstereceğim!! Nefesim enerji verecek. Damarlarımda akan kan gücümü belirleyecek. Ve zaman hızla akacak ; gerileceğim. Akımı paylaşacak ve ileteceğim. Duygularım dirençtir; direneceğim. --Duyguyu duygusuzluktan nasıl ayırırsın? --! --?! --Yaşamda amaç n+1' e ulaşmaktır; n her zaman yanı başındadır ve hatta avucundadır ama 1' in gerçek değerini (gücünü) ve yerini

18 ANLAK anlayamazsın ve direncin önünü açarsın! (Yaşadığından daha fazlasını yaratamazsın; geçmişi ancak gözlemler, geleceği asla belirleyemezsin!!!)

ANLAK 19 YOK! (AN ve MEKAN) Yeni bir varlık! Bir şeyin değişmesini tamamlamış olduğu kesin bir zamanı vardır. Ama değişmeye başlamasının kesin bir zamanı yoktur! Yeni doğmuş bir bebek düşünün, yuvada şenlik var. Baklavalar tepsiyle yapılmış, kaynarcalar dağıtılmış, bebek kucaktan kucağa taşınmış; şefkat bile göstermişler ona. Bebek daha gözlerini açamamış; önce ağzını açmış, ağlamış; yeni dünyanın sevincini tatmış! Çok beklemişler bebeği, yeni dünyaya ulaşması için! Onu öpüp koklamak için, çok beklemişler! Aç kalmış benlikler, bir bebeği öpüp koklamak, yumuşak ve sıcak bedenine dokunmak ve sevgilerini göstermek için beklemişler! Sevmişler onu!! * * * * * Yeterince dürüst müydüler ya da gerçek sevgiyi tatmışlar mıydı hiç? --Neden hareket ederiz? --Açlığımızı gidermek için! Ama nereye gidersek gidelim, nefsimizi doyurmakta güçlük çekeriz! --Yok olan nedir? --İnsan doğası gereği vardır, ama doğanın gerçekliğini değil, kendi ürettiği ürünleri kullanır! İnsan, sahibi olduğuna inandığı zamanı yaşamak ve nefsini doyurmak için hareket etmek zorundadır. Buna bağlı olan değişimden de kazanç sağlamaya çalışır. Yapamazsa eğer, bozar! * * * * * Düşünce, önünü görebilmek ve ilerleyebilmek için üretiyorsa eğer ışıktır. Işığı severim. Işık içimi ısıtır; varlıktır! Hareket boşluğu yok eder; boşlukta kalan duygular, hareketsizdirler! * * * * *

20 ANLAK Bir şey değişmesinin asıl zamanının her bir parçasında değişir. Aslında yeni doğan bebeği gerçekten sevmediler! Onu kendilerini sevdikleri için sevdiler; sevgilerini görebilmek için. Kabaran iştahlarını tatmin etmek ve açlıklarını gidermek için! * Bir yer, tutabileceği maddeyi kapsadığında doluluk, kapsamadığında boşluk (yokluk) yaratır! * * * * * Zaman ritim içinde süreklilik gösterir, ne yavaş ne de hızla ilerler ve zamanı sadece hareket ve değişimle ölçebilirsin. Hareket boşluğu gerektirmez ama hiçbir şey sıfıra eşit zamanda hareket etmez. Bu yüzden yaşamda ritim ve değişim önemlidir. Bu bir çeşit yoğunlaşmadır (zaman içinde) ve her zaman yokluğun üstünde pozitif değerler yer alır! (arayış) * * * * * Değişmekte olan herhangi bir şey zaten değişmiştir ve değişmiş olan herhangi bir şey yeni bir değişime maruz kalmıştır. Bebek büyüdü, zamanı kazandı, hareket etti, değişti ve dedi ki?! Dürüstlüğü bir kez ele geçirdim mi, sevgiye ait olan yaşamı işte o zaman kazanacağım! Sadece onu kaybetmemek için yaşayacağım. Şimdi ise çölde su arayan gezgin gibiyim; çok susuz, açım sevgiye ve içim yanıyor!! Sen, sevgisizliğin ve buna bağlı açlığın ne demek olduğunu bilir misin? Ya da saygının ve sınırların kaybolduğu anı yaşadın mı hiç? İşte o zaman anlayacaksın ritimler arasındaki iletişimi ve huzursuz yaşayan, aç kalan benliğin arzularını!! Saygı yoksa iletişim de yoktur, olsa bile ritmi bozuktur. * * * * *

ANLAK 21 Hiçbir şey sıkıcıdır, hem de çok sıkıcı! Temas güzel bir şeydir, sıcak temas ise çok daha güzel. Temas, sürekliliği (zaman) sağlar ve bir mekan içinde tanımlanabilir. Uzay ve zamanın bölünebilirliği mümkündür. Buna bağlı olarak; bir cismin bir mekanlar yuvasında, bir olayın da bir zamanlar yuvasında olduğunu gösterir.. Göstergelerin değerlerini yitirdiği an lar vardır?! Bir şeyin değişmiş olmasının asıl zamanı an, bölünemezdir!!!

22 ANLAK ŞEFKAT Bir köpek düşünün; sancılar içinde terlemiş, doğum yapıyor. Hem terini hem yeni doğan yavrusuyla beraber patlamış kanlı plasentasını yalıyor ve ilk kez gördüğü yavrusunu yalayarak, hafifçe burnu ile itekleyerek göğsüne doğru çekiyor. İşte şimdi ilk dokunuşla beraber şefkat başladı. Yavru daha ağlamasını bile bilmiyor, gözleri açılmamış yeni geldiği dünyayı bile göremiyor; mırıldanarak ana şefkatiyle beraber onun göğsüne ulaşıyor. Biraz önce annesine kordon bağı ile bağlı olan bu yavru şimdi de annesinin göğsüne, memesine bağlanarak süt emmeye başlıyor. Bu hareket şefkate verilen ilk güzel, güdüsel karşılıktır. Karnı doyan ve ana sıcaklığı ile mayışan enik; yeni dünyaya adapte olmaya çalışıyor, keyfi yerinde mırıldanarak uyuyor. Bir insan yeni kurulmuş bu aileyi görüyor ve yavru köpeği çok seviyor. Kendi zevki ve yeni bir dost edinmek için yavruyu annesinden koparıyor. Bundan sonra enik, sütünü biberondan içecek! Ne kadar çok sevilirse sevilsin, bir daha asla ana şefkati ile karşılaşamayacak. Onu yalayan dili ve annesinin göğsüne itilen burnu anımsayamayacak. Zaman geçiyor insan ve köpek arasındaki dostluk ve sevgi derinleşiyor; beraber oynuyorlar, beraber geziyorlar. Hep beraberler, yaşıyorlar. Bir gün köpek sokakta bir başka köpek görüyor; yıllarca ve çok uzun süre insanla beraber yaşayan köpek; köpek olduğunu unutmuş. İnsan olması da mümkün değil, diğer sokak köpeği ile nasıl zaman geçireceğini ve oyun oynayacağını bilemiyor; depresyona giriyor. Şimdi kişilik çatışması başladı!!! Bir insan yavrusunu da anasından yeteri kadar şefkat almadan ve zamanından önce ayırırsanız sonuç pek farklı olmaz. Diğer çocuklarla oyun oynayamaz. Bu para ve maddi nesnelerle giderile-

ANLAK 23 meyecek çok büyük bir eksikliktir. Çünkü; şefkati satın alamazsınız ve hiç kimseye satamazsınız. Sadece o daima ve karşılıksız verilir. Şefkatin yokluğu ise insanı delirtir!!! Var mıdır dünyada sıcak temas; ana şefkati gibi bir şey? Şefkat heyecanı diri tutar, yaşama enerji katar, Ve sevginin ulaşabileceği en yüksek noktadır. Çocuklar cıvıl cıvıl şarkı söylüyor, top oynuyor; Şefkati bulamayan çocuk, heyecanını arıyor, O ayakta, yapayalnız; mahsun ve hüzünlü çocuk. Rüyasında bile görmemiş şefkat, sadece seyrediyor. Aç ve susuz kalmış duygular, ızdırap dolu bakışlar; Paylaşımdan habersiz, oyun oynamasını bilmiyor. Gerçek dostluk, sevecenlik ve sıcak teması hissetmiyor, Yaralı kalbi kabuk bağlamış dokundukça kanıyor. Acınası, donmuş, kala kalmış öylece!!! Çocuk depresyonda, şefkati hep başka yerlerde arıyor; hiç görmemiş ki nerede bulacağını bilsin! Ve yanlış yaşıyor hayatı!!! Şefkat hayatın can simididir. Onsuz yüzülmez engin denizlerde! Unutmayın, bir köpeğin bile şefkate ihtiyacı vardır!!!

24 ANLAK YASALAR --Kimin için yazılmışlar? --Altın için! Altını olan kuralı koyar, kuralı olan altını alır. Nasıl din adamlarının ve tanrıların kitapları var ise; paranın da ortaya koyduğu kanunlar vardır! Kusursuz yasalar istiyorum. Eğer yasaları insanlar yapıyorsa, kusursuz olmaları mümkün mü? Eşitliği savunan, insan haklarına sahip çıkan, özgürlüğümüzün teminatı olan, kimsesizlerin kimsesi olan, önyargıyı ortadan kaldıran; yasalar istiyorum! Bunların hepsi, bozulmuş insan ırkını toplumsallaştırmak amacıyla ortaya çıkarılmış yasalardır! Hem dünya dengesinin bozuluşu, hem de insan ırkının dejenere oluşunu ve bunlarla beraber, ilahi bir güçle ortaya çıkarılan yasaların öyküsünü anlatmak istiyorum: (Bir gün uzayın derinliklerinden bir uzay gemisi, üç yolcusuyla beraber dünyaya iner. Ve yeryüzüne indiklerinde, gördükleri manzaradan sarhoş olurlar. Uçuşan kuşlar, akan pınarlar, rengarenk çiçekler ve yemyeşil doğa; zevk ve neşe şaşırtır onları. Bir kadın, kadının kocası ve bir de erkek arkadaşları vardır, üç ayrı yöne ayrılarak keşif gezisine çıkmaya karar verirler. Güneş, ay, denizler, göller, akarsular, ağaçlar, meyveler, çiçekler, kuşlar, hayvanlar; insanlığın hizmetine girmeyi bekliyorlarmış gibi, sessiz, sakin ve huzur içinde yaşamlarını sürdürürler.

ANLAK 25 Kadın, kuşların şakıdığı, kelebeklerin uçuştuğu, çiçeklerin gökkuşağı gibi rengarenk süslediği, pınarların akarak birleştiği, cennetten çıkma, inci damlası gibi bir gölet bulur. İçi içine sığamaz; dayanamaz, temiz, berrak suya girer, yüzer ve mutluluktan kahkahalarla güler. Bu gülüşleri duyan erkek arkadaşı, sesin nereden geldiğini merak ederek etrafını araştırır; göleti bulur ve yüzerken kadını görür. Bu güzelliklerin ve coşkulu manzaranın karşısında dayanamaz o da girer suya! Gider kadının yanına, coşkuyla sahip olurlar birbirlerine! Öykü bu ya, bu olayı kadının kocası görür ve aldatıldığı için çok üzülür. Göletin içindeki kadın ve erkek arkadaşı, korkarak irkilirler; kocasının kendilerine zarar verebileceği endişesine kapılarak?! Kocası, onları bu durumda ve kendisini aldatılmış olarak görünce şöyle der. Bizim yaşantımızda ve yasalarımızda, birbirimize zarar vermek yoktur! Ama siz benim güvenimi sarstınız, saygısızlık yaptınız ve kalbimi kırdınız; buna karşılık benim yapabileceğim bir tek şeyim var. Sizi burada böylece bırakıp gitmek, belki bu size bir ceza olur! Kadının kocası uzay gemisine biner ve gider. Bu olayı yaşayan kadın, kocası onları dünyada bırakıp gittiği için ağlamaya başlar. Yanındaki erkek arkadaşı ise şaşırmıştır, Niye ağlıyorsun? Bu dünyayı bize bıraktı ve gitti, biz de doyasıya bu cenneti yaşayalım. der. Oysa kadın ağlamaya devam ederek. Bugün için sorun değil; ama, yarın çocuklarımız olacak, onların çocukları olacak, çocuklarımızın çocukları olacak ve bizim sağlıklı genetik yapımız, yaşam şeklimiz ve yasalarımız bozulacak! Önce çocuklarımız kendi aralarında gruplara ayrılıp, çıkar ve menfaat kavgalarına başlayacaklar. Emperyalizm, kapitalizm, faşizm, sosyolizm, kominizm, anarşizm ve terörizm gibi, düşünsel ve eylemsel gruplara ayrılacaklar. Şiddet doğacak ve savaşacaklar. En kötüsü de birbirlerine zarar verecek hatta birbirlerini öldürebilecekler. Gelecekte hasta ve özürlü bir ırk oluşacak! İşte ben bunun için ağlıyorum der.)

26 ANLAK Ve insanlar, dünya düzenini bozdular, herşeyi değiştirdiler; yasası olan parayı aldı, parası olan yasayı koydu; düzen bozuldu! Kendi yarattığımız değerlerimiz altında kalıp ezildik; insanlığımızı kaybettik! Şimdi sıra öykümüzün ikinci bölümüne geldi. Kusursuz yasa?! Aslında kusursuz bir yasa hazırlayabiliriz. Bunun için yaşamda bilgi ve deneyimi olan, beş kadın ve beş erkekten oluşan bir kurul gerekli. Bu kurul üyelerine şunları söylemem çok önemli, Yaşamsal sorunlarımızı ve konuları ele alıp, hem kendiniz hem de bizim için bir yasa hazırlayın! Ancak bu yasa hepimizin yaşamını kolaylaştıracak, eşit ilkelere dayalı özelliklere sahip olsun?! Bu yasa tamamlandıktan sonra, hepiniz öldürüleceksiniz! Fakat sadece size özel olarak, tekrar dünyaya geleceksiniz. Ancak; yeni yaşantınızda, kadın mı, erkek mi, zengin mi, yoksul mu, yaşlı mı, genç mi, sağlıklı mı, sağlıksız mı, güzel mi, çirkin mi, işçi mi işveren mi; hangi meslekte, ortam ve koşulda olduğunuzu bilemeyeceksiniz?! Evet, şimdi yasamızı hazırlamaya başlayın! Bu geçen zaman içerisinde, ben de ikinci uzay gemisinin dünyaya gelmesini bekleyeceğim! Ancak ondan sonra kusursuz bir yasaya kavuşabiliriz demeliyim! Yasalar, şeytan üçgeni gibidir, hak, hukuk, adaletle bütünleşir; para ile depreşir! Zamana, bulunduğu yere, siyasi ortama göre değişir?! Yasalarla aram iyi değil, kavgalıyım onlarla. Çünkü; benimle beraber değil, arkamdan takip ederek yaşıyorlar hayatımı?! İnsan gibidir yasalar, devamlı değişir; top gibi yuvarlanarak yaşamını sürdürür, nereden geldiğini bilmeden! Ve öyle bir an gelecek ki, kanuna karşı gelmek, kanunu uygulamaktan adil olacak?!!