PazaR RÜYALARI. Koskocaman paunddddd FETTA FETTA MI, YOKSA BÝNNA? ÝNSAN OLAN KIBRISLILAR BULUNDU



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Kanguru Matematik Türkiye 2017



17 ÞUBAT kontrol

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Kanguru Matematik Türkiye 2015

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

ünite1 Sosyal Bilgiler

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.


ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Kanguru Matematik Türkiye 2015


ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

01 EKİM 2009 ÇARŞAMBA FAİZ SAYI 1


* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Samet Kalkan GÝZEMLÝ MAVÝ. Deniz mavisi gözlerin. Dünya tatlýsý gülüþün. Can alýcý sözlerin. Sana ne kadar yakýþýyor bir bilsen.

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10


STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar


Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Kanguru Matematik Türkiye 2017

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat


Fiskomar. Baþarý Hikayesi

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...


============================================================================

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

ÇOK DÝLLÝ ÇOCUÐUN KONUÞMASI VE DÝLÝNÝN GELÝÞMESÝ NASIL DESTEKLENMELÝ

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ

Gelir Vergisi Kanununda Yer Alan Hadler

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)

Mudurnu markasýnýn satýþa çýkmasý, bize bir ikramdý.. Mudurnu Piliç Yönetim Kurulu Baþkaný Zuhal Daþtan:

Bolkar Daðlarý. AKD054 Acil Gerileme (-1)

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. Flaþ... Flaþ...Flaþ... Görülmemiþ kampanya Yýlýn Adamý olmak çok ucuz

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

Somemto Big Data Somemto ile Gezi Parkı Eylemleri Haftasında Sosyal Medya Analizi. Copyright 2012 Etiya All Rights Reserved

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.

Süleyman Bektaþ. HTML clipboard HAYALÝNÝ ASTIM YÜCE DAÐLARA. Adýný yazdým, gönlümdeki saraya. Hayalini astým, yüce daðlara.

Dergi Tasarýmýnýn Çöküþü

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2018

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

Kanguru Matematik Türkiye 2017

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Ozan Doðulu. Sen Çaðýr Yeter. Söz: Kenan Doðulu. Müzik: Ozan Doðulu. Alýþmak çok zor inan. Sebebim düþün bir an. Yakýþmaz bize haram

TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ ÜYELERÝNÝN ÖDENEK, YOLLUK VE EMEKLÝLÝKLERÝNE DAÝR KANUN

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

Azıcık şundan, azıcık bundan, Azıcık yumurta kabuğundan; Bir çanak yaptım a dostlar Ne bulgur kazanı ne hamsi tavası, Görenler sanır bülbül yuvası.

ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

============================================================================

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için

Kanguru Matematik Türkiye 2015

m3/saat AISI

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Transkript:

PazaR Tarih: 24 Nisan 2011 YIL: (6) SAYI: (315) AFRÝKA NIN ÜCRETSÝZ HAFTALIK EKÝ FETTA FETTA MI, YOKSA BÝNNA? n Ümit Ýnatçý ÝNSAN OLAN KIBRISLILAR BULUNDU n Ali Doðanbay SAVAÞ RÜYALARI n Fatma Ergün Koskocaman paunddddd n Halil Aða Yorgun bir Mayýs'ýn kalbinden dudaklarýna yükselen o solgun cümle n Faize Özdemirciler

2 Pazar 24 Nisan 2011 Pazar Yorgun bir Mayýs'ýn kalbinden dudaklarýna yükselen o solgun cümle Barýþalým' dediler, 'tamam münasiptir barýþalým' dediniz, heves ettiniz. Kurþunun deðmediði teninizle, kurþunun deldiði kapýnýn önündeydiniz. Teniniz yamalý, kapý yaralýydý, onlar görmediler, siz göstermediniz. Pazar'dý. Farazi bir dayanýþmanýn sýrý dökülmüþ aynalarýna dalýp gittiniz. Pazartesi eski fotoðraflarýn portrelerinde gezindiniz. Þehlâ Salý. Þaþý Çarþamba. Kör Perþembe. Yalancý bir ibadetti Cuma, baðýr, baðýr baðýrýyor saðýrlýða çaðýrýyordu. Nerden gidilirdi o eski gramofonlara, bilemediler, bilemediniz. Girdiðiniz kalplerde gördüðünüz bir baþkasýydý, siz deðildiniz. Çünkü þarkýlar marazlýydý, aynalar yalancý. 'Barýþalým' dediler, 'münasiptir' dediniz. Sizin Rumca küstüðünüzü, Türkçe kýrýldýðýnýzý görmediler, siz de göstermediniz. Bir yanýnýzda ret, bir yanýnýzda rest. Bir eliniz Kürtçe bir ayaklanmaya müsait bir kafiye arýyor, bir eliniz taþ biriktiriyordu mütemadiyen. 'Barýþalým' dediler, münasiptir dediniz ve fakat 'yürüyelim' demediler, yürümediniz. Çünkü siz sulardan baþka gidecek yeri olmayan bir firariydiniz. Oysa barýþmaya heves ederdi bütün kýrgýnlýklar ve aynalarda çirkin, sularda güzeldi yaþlanan hayatlar. 'Barýþalým' dediklerinde, siz kurþunun deðmediði gözlerinizle, kurþunun deldiði kapýnýn eþiðindeydiniz. Kurþundan öncesini silmeye, kapýya dayanan dayanýþmayý hantal da olsa, öpüp alnýnýza koymaya heves ettiniz. Ýnkâr etmeyiniz. Ettiniz. Oysa perdeleri araladýðýnýzda gördünüz ki, erguvanlar gitmiþ, azýcýk bir lilâ bile kalmamýþtý ilâç niyetine. Çünkü siz o sýrada elinizde bir gül olduðu halde, kurþunun daðýttýðý kapýnýn önündeydiniz. Teniniz yamalý, kapý yaralýydý, erguvanlarýn çekip gittiðini görmediler, göstermediniz. Ah kalbim! Kurþunundan çok konuþan kalemlerin gezindiði kâðýtlarda durma, durma bir daha Kalemim benim kurþunum, bu kadar sessizlik yeter, sen de susma!!! çünkü, günlerden Cuma'ydý. Yýllarýn yalancýsý bir ses deðerken minarelere, yurdundan umudunu kesmiþ yorgun bir Mayýs'ýn kalbinden solgun bir cümle yükselmekteydi dudaklarýna: -Gömmeyin beni bu topraklara, yakýn beni, savurun küllerimi sulara n Faize Özdemirciler Pazar Sahibi: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Editör: Faize ÖZDEMÝRCÝLER Dizilip Basýldýðý Yer: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Tesisleri Matbaa Teknikeri: Bünyamin NAZÝK Görsel Tasarým: Ýlter YÜKSEL & Erdem YORGUNOÐLU E-Mail: avrupa@kktc.net Web: www.afrikagazetesi.net

24 Nisan 2011 Pazar Pazar 3 FETTA FETTA MI, YOKSA BÝNNA? Bizim "galamara" hâlâ hýzýný alamadý... Lefkoþa Üniversitesi Tasarým ve Multimedya Bölümü baþkanlýðý makamýný iþgal eden Yunanlý akademisyen -adý gerekmezbizim ICOGRADA'ya (International Council of Graphic Design Associations) üye olmamýzý bir türlü hazmedememiþe benziyor ki, Mart ayýnda geçirdiði depresyonu yeniden geçiriyor. DAÜ Ýletiþim Fakültesi, Görsel Sanatlar ve Görsel Ýletiþim Tasarýmý Bölümü olarak Bölüm Baþkaný Senih Çavuþoðlu'nun yaptýðý üyelik baþvurusunu deðerlendiren Icograda, bu yýlýn Mart ayýnda üyeliðimizi kabul ederek bizleri de çatýsý altýna aldý. Icograda önemli bir uluslararasý kurumdur. Görsel Ýletiþim Tasarýmýyla ilgili dernek ve eðitim kurumlarýný bir konsey altýnda toplayarak alana yönelik profesyonellik bilincinin pekiþmesine katký koyan Icograda, üyelerinin yetkinlik düzeyine de dikkat ediyor. Elbette ki bir prestij göstergesi sayýlan Icograda üyeliðine uygun görülmek bizim için önemli bir olaydýr. Rum dostlarýmýz da bunu iyi bildiði için "Ýþgâl altýndaki bölgelerde" faaliyet gösteren bir üniversitenin böyle bir kurum tarafýndan kabul görmesi fikrine dayanamýyorlar. Kardeþim, bilimin ve sanatýn iþgâli meþgâli olmaz. Öyle abuk subuk hallenmelerle milli kahraman rollerine bürünmenin ne kadar salakça olduðunu size birilerinin söylemesi lâzým. Bir yandan bizim dar kafalý siyasilerimize ve akademisyenlerimize sanatýn etkisini anlatmaya çalýþýrken cinnet geçirme durumlarýyla cebelleþ, diðer yandan da iþgâlin kuyruk acýsýný bize ödetmeye çalýþan komþu akademisyenlerin salaklýklarýyla uðraþ. Nerde ve hangi tarihte görüldü bilim ve sanatýn bir iþgâl yüzünden askýya alýndýðý? Bir bilen varsa bana söylesin. Yani biz sanat yapacaksak ve bunu uluslararasý düzeye taþýyacak olursak iki tane gýnnap kafalýdan izin mi alacaðýz. Bu iki yüzlü davranýþlar artýk sýktý. Bir de utanmadan bizim "Mersin 10 Türkiye" lokasyonu altýnda varlýðýmýzý tescil etmemizi istiyorlar. Yani bizi zorla Türkiye'nin kucaðýna oturtmaya çalýþýyorlar. Bizim Icograda'ya olan üyeliðimizin Kýbrýs adý altýnda olmasý onlarý huzursuz ediyor; çünkü, sadece Kýbrýslýrumlar Kýbrýsý temsil edebilir Kýbrýslýtürkler deðil. Ellerinde olsa Kýbrýslýtürkleri uzayda bir yere sürgüne yollaycaklar. Bir yandan Türkiye'nin koloni baskýsý, diðer yandan da Kýbrýslýrumlarýn þizofrenik saldýrganlýklarý... n'olacak bizim halimiz? Ýlkeli davranarak "KKTC'nin tanýtýmý" adý altýnda olan hiçbir etkinliðin parçasý olmadým. Ancak Kýbrýs'ýn kuzeyinde yaþýyorum diye kimse de benim yoluma taþ koyamaz. Her koþulda ve her ortamda herhangi bir "resmi" dayatmaya yenik düþmeden bir düþünce ürünü olan sanatýn uygulayýcýsý olmak suç olmasa gerek. Güney'de olsun, Kuzey'de olsun siyasilerin sanata olan yabancýlýk durumlarýna dikkat çekerek sanat için yapýlmasý gerekenler üzerine görüþlerimi söylerim. Sol ya da sað farketmez, her iki siyasi kanadýn da sanata iliþkin sergiledikleri vurdumduymazlýklarýn nelere mal olacaðý üzerine birçok yazý yazdýk. Kültürel mirasa gösterilen duyarsýzlýk ve nerdeyse vandalizme varan tarihi eserlere yönelik ilgisizlik sanata gösterilen ilginin cýlýzlýðýndan kaynaklanýr. Ýlkokuldan baþlayarak sanatýn önemini eðitimle anlatmaya minimum çaba göstermezsen iþte böyle bugünün cahil akademisyenleri olarak karþýna çýkan zatlarla cebelleþmek durumunda kalýrsýn. Sanat ve kültürel mirasa sahip çýkmanýn önemine dikkat çekmek için siyasileri yakýn markaja almak lâzým. Biz sanatçýlardan ya da en azýndan benden siyasetçi olmaz. Bunu bildiðim için toplumun seçtiði ve baþýmýza yönetici yaptýðý siyasilerle bir diyalog kurup en azýndan onlarý birþeyler yapmaya ikna etmeyi denerim. Neyse, diyeceðim þu ki. Yetmez, içimizdeki sanat cahilleriyle uðraþýyoruz, bir de uluslararasý baþarýlarýmýzý çekemeyen þoven zerzevat takýmýyla da uðraþmak durumunda kalýyoruz. Ne yapmak lâzým acaba diye düþünmekten kendimi alamýyorum. Ýki tarafý da omuzlarýmýzdan silkeleyip bireysel yürümeyi mi deneyeyim yoksa kavgaya devam mý? Bir kenara çekilsen yenik sayýlacaksýn; iþin ucunu býrakmayým desen kafayý sýyýrmak hiçten... tam bir þekspiryen ikilem yaþýyoruz... Diðer taraftan bir bakýyorsun sanat adýna yapýlan etkinliklere; dikiþ nakýþ kursu alýr gibi "deneysel sanat" kursu alýp sergi açýyorlar... AB paralarýný sürsünler oralarýna buralarýna da bize her kap-kacak, çöp-çaput derlemesini sanat diye yutturmaya kalkýþmasýnlar. Deneysel sanatla Amerikan nihilizmine meyil veren neo-dadaist toplamacý eðilimlerin (gerçi bu da bilinçli deðil ya) ne alâkasý var biri bunu çýksýn anlatsýn. Yoksa "þunu da deneyim" diye evlerin ortasýna yýðdýðýnýz zibillikleri "deneysel sanat" mý zannediyorsunuz. Eðer bir iþe yaramak isterseniz gidin de içi dýþý insan dýþkýsýndan geçilmeyen eski eserleri temizleyin... insan neyle uðraþacaðýný þaþýrýyor. Ülke sorunlarý bir yandan, sanat ve düþün ortamýndaki dekadan durum bir yandan... açýkçasý asabiyetim etimin sýnýrlarýný zorluyor desem yalan deðil. Neden insanlar olduklarýndan baþka görünmek için bu kadar can atýyorlar? Neden sanatý ayaklara düþürecek kadar basit bir hobi iþine indirgiyorlar... Maðusa'nýn kiliselerini gezdik bir Ýtalyan restorasyon uzmanýyla: Venedik Üniversitesi Mimarlýk Fakültesi, Restorasyon kürsü baþkaný Vincenzo Lucchese. Roma döneminden Rokoko'ya kadarki dönemlerin birçok mimari eserinin restorasyonuna imza atmýþ önemli bir þahsiyet. Kýbrýs'ta Venedik Dönemi armalarýný bir kitaba toplamak amacýyla çalýþmalar baþlattýk. Önce büyük bir heyecanla gezdik etrafý. Bir dað keçisi gibi ordan oraya zýplarken bir baktým oturmuþ antik bir katetral taþýna nerdeyse aðlayacak. Bu hazinenin deðerini bilen yok mu diye soruyor habire. Ortaçað mimarisi açýsýndan bu kadar zengin bir kent dünyanýn bir baþka yerinde yok. Üstelik Venedik döneminde (Rönesans) militer mimari olarak inþa edilen Maðusa surlarý tam bir sanat harikasý; dünyadaki benzerlerinin en güzeli... etraf insan dýþkýlarýndan, çöpten, pislikten geçilmiyor. Çifte Mazgallar bölgesi tam bir rezalet. Surlarýn dýþýnda yýðýnla moloz... ahayýn size "Deneysel Sanat" düzelteyim: "Arte Povera" yanlýþ yapmayalým... Þimdi kimlerle dalaþalým? Bizi ablukaya almýþ, dünyaya açýlan pencereleri yüzümüze kapamaya çalýþan Rum þovenizmiyle mi, bizi kuþatan sivil olan ve olmayan toplum örgütleriyle mi, koloni rejiminin mutlu bireylerini oynayan ve "peper"lerini yurtlarýndan fazla seven akademisyenlerle mi, yoksa yönetici konumda olan ve gözünü bile çýkarmasýný bilmeyen beceriksiz yetkililerle mi? Bakýnýz ne yalan söyleyim böyüce beni iki duble zivaniya temizler... ama bilirim, farkýndayým; normal olmayan benim. Aslýnda herþey týkýrýnda. Girne'den yol baðladýk Anadolu'ya... bir de demezler mi? "Umudunu kesme yurdundan!" diye... Umudun salhanelik olduðu bir yerde, umudunu da kesersin budunu da... bütün mesele fetta fetta mý olsun yoksa bina?.. Ümit Ýnatçý umitinatci@hotmail.com

4 Pazar 24 Nisan 2011 Pazar Flaþ Flaþ Flaþ ÝNSAN OLAN KIBRISLILAR BULUNDU Eþekler yazmýþtý ve fakat insanlar okuyamadý- SEN ORDAN GÝT BEN BURDAN KIBRISTA BULUÞALIM NETÝCE ya da SONUÇ 09.03.2035 Lefkoþa Merkez Cezaevi: GÖRÜLMÜÞTÜR Flaþ, flaþ, flaþ. Kýbrýs'ýn Karpaz bölgesinde cümle içlerinde Türkçe dýþýnda tanýmlanamayan bir dille 'gavvolem' ve 'zillugurti çýkarasýn' dedikleri saptanan iki yaratýk bulundu. Bu yaratýklarýn organik bir canlý mý yoksa inorganik mi olduklarý incelemeler sonucunda ortaya çýkacak. Kýsýk sesle ve aralýklarla, belli belirsiz bir flu tonda bu iki kelimeyi söyleyen yaratýklar halk arasýnda paniðe neden oldular. Halk galeyan halinde uzmanlardan bir açýklama bekliyor. Kim bu yaratýklar ve tanýmlanamayan bu dille ne anlatmak istiyorlar? Yoksa Tanrýlar bizi cezalandýrýyor mu? Tanrýlar bizden yeni kurbanlar mý istiyorlar? Dini deðerlerden uzaklaþtýðýmýz için mi böyle cezalandýrýlýyoruz? Ya da insanoðlunun binlerce yýldýr beklediði uzaylýlar bu yaratýklar mý? Bütün bu sorularýn yanýtý az sonra. Ayný esnada Lefkoþa'da Girne Kapýsý civarýnda yere çömelerek sigara içip izmaritinden de duman çýkarmaya çabalayan iki vatandaþ kendi aralarýnda konuþuyorlardý. -Oðlum bizim memleketin yaylalarý var ya þimdi püfür püfürdür amýna koyum. Buralar çok sýcak lan. Sevmiyom ben hiç. -Gitcem oðlum ben de buralardan. Yaþanacak yer deðil burasý. Ýti var kopuðu var, insan gece sokaða çýkmaya korkuyor valla. -Karpaz'da yaratýk bulmuþlar duydun mu lan? - He lan duydum. Buralý deðilmiþ herhalde, nece konuþuyor amýna koyum belli deðil. -Oðlum yaratýðý maratýðý yakýnda canavar da çýkar siktircem gitcem ben buradan. -Valla lan. Yaþancak yer deðil amýna koyum. Tam o esnada ülke televizyonlarýnda flaþ olarak bir haber geçer. Uzmanlar, inceleme sonucunda, yaratýklarýn canlý organizma olduklarýný belirttiler. Fakat uzun zamandýr topraðýn altýnda tutulduklarý için, son on beþ yýldýr Adada pek rastlanmayan 'yok olmuþ bir tür' olduðunu açýkladýlar. Uzmanlar, on beþ yirmi sene evvel, bu türlerin kendi aralarýnda birbirlerine 'Kýbrýslý' dediklerini söylediler. Þimdi herkesin zihnini eþeleyen bir soru daha, iyi tamam da, kimdir bu Kýbrýslýlar, þimdi neden topraðýn altýndan çýktýlar ve ne yapmak istemektedirler? Güzel ve yalnýz ülkemizi 'bölmek' ve 'parçalamak' için dýþ güçlerin adamýza gönderdiði yaratýklar mýdýr? Huzurumuzu neden bozuyorlar? Daðdan gelip baðdakini mi kovacak bu yaratýklar? O sýra hükümetten ve yöneticilerden acilen açýklama bekleyen halk telaþ halinde meydanlara akýn etmekteydi. Ayný esnada Lefkoþa'da Ýnönü Meydaný'nda toplanan halk 'Toplumsal Varoluþ Mitingi' adý altýnda 'Ýþgale Son' ve 'Yaratýklar Dýþarý' adý altýnda gösterilere baþladýlar. Mitingi düzenleyen göstericilerin sözcülerinden bazýlarý 'Kendi ülkemizde huzur içinde yaþayamayacak mýyýz' diye sordular. Genelde kýzgýn olan halk 'Bir karýþ topraðýn yaratýklara verilmeyeceðini çünkü bu topraklarýn kanla alýndýðýný ve bu topraklarý namus bellediklerini' söyledi. Baþka bir gösterici ise 'Biz varýz, biz vardýk, biz yöneteceðiz, bu açýk olarak iþgaldir' dedi ve bunun toplumumuza empoze edilmeye çalýþýlan bir dýþ-mihrak odaklý iþ' olduðunu vurguladý. Kalabalýk, zaman içinde artarak çoðalmaya devam etti. Tam da bu esnada bir Son Dakika haberi ile 111 yaþýnda olan Büyük Otað Reis'i ve Kurucu Meclis'in Kurucu Reis'i R. R. Denktaþ ''Kýbrýslý diye bir millet yoktur. Adada Türkler ve Rumlar vardýr. Sadece eþekler duru Kýbrýslýdýr' açýklamasýný yaptý. Bu türün var olamayacaðýný söyleyen Büyük Reis R. R. D, 'Olsa olsa Karpaz'da bolca görülen Karpaz eþekleridir' diye devam etti. Halk, bu açýklamadan sonra biraz rahat nefes alýp evlere daðýlsa da, kafadaki soru iþaretleri hala duruyordu. Az sonra Karpaz'da bulunan organizmalar canlý mý, insan olduklarý söylenebilir mi? Kýbrýslý mý yoksa eþek mi? Kýbrýslý diye bir þey var mý, yok mu? Hepsi birazdan Maðusa'da hisarlarýn üstüne çömelerek otururken, ayný anda iki elini iki dizkapaðýnýn üstüne koyarak, ayný esna içinde de sigara içip izmaritinden de duman çýkarmaya çalýþan iki vatandaþ kendi aralarýnda konuþuyorlardý. -Oðlum durmadan geliyorlar lan. Þimdi bu iki yaratýk. Bak sana diyim amýna koyum en sonunda kendimize çalýþacak iþ bulamaycaz lan. -Çocuklarýmýz aç kalacak lan ne diyon sen. -Devletin politikasý çok yanlýþ oðlum. Ben eylemcilere katýlýyom lan. -Ben de katýlýyom amýna koyum lan. -Bir sigara versene o zaman amýna koyum. Hemen ertesi gün de Ýnönü Meydaný'nda toplanan kalabalýk, milletin bu durum karþýsýnda sessiz kalamayacaðýný, ülkelerine yabancý istemediklerini ve bu iki yaratýðýn kendilerine verilmelerini ve gerekeni kendilerinin yapacaklarýný söylemeleri üzerine Baþbakan Atýl Kurtçuk Tut televizyona çýkarak þu açýklamayý yaptý: "Milletimiz müsterih olsun. Tarih içinde müsterih durmak, gerektiðinde ve vakti geldiðinde en büyük cevabý düþmana vermek bu milletin sinesinde her zaman bulunmuþtur, gene bulunur. Bu ve bunun gibi küçük oluþumlar, üç beþ kendini bilmez organizma, öyle ortalýk yere çýkarak 'tür' olamaz, buna ne biz ne de yüce milletimiz izin vermez, gene vermeyecektir. Bu yaratýklar milletimizin huzurunu bozmak için uydurulmuþtur. Peki, kimler uydurmuþtur? Milletimiz müsterih olsun, bunu uyduranlar en yakýn zamanda cezalandýrýlacaklardýr. Bu bir iki tane kendini bilmez ve birileri tarafýndan kullanýldýklarý açýk olan yaratýklarýn karþýsýna biz de istersek birilerini çýkartýrýz. Ama bu millet tarihi boyunca müsterih olmuþtur, bu oyunlara da gelmeyecektir. Milletimiz þunu bilsin, bu tip hadiseler birilerinin istediði gibi bizi ayýrmayacak, aksine, milletimizin bütünlüðünü daha da saðlamlaþtýracaktýr." Baþbakan Atýl Kurtçuk Tut'un konuþma boyunca dört kere müsterih demesi gazeteciler arasýnda gülüþmelere neden olurken, Baþbakan'ýn son hadiselerden o kadar müsterih olmadýðýný bu gülüþmelerinin arasýnda birbirlerine söylediler. Bu küçük ve bilinmez iki yaratýk 'Türkçe olmayan ve tanýmlanamayan bir dil' kullanarak konuþmakta, kullandýklarý kelimelerin karþýlýðý bir türlü bulunamamakta ve bütün çabalara raðmen bu iki kelime dýþýnda kelime konuþmamaktaydýlar. Bu iki yaratýk sorgulamalarýnýn ve yargýlanmalarýnýn sonucunda 'Toplum huzurunu bozmak' 'Milli bütünlüðü bölmek ve parçalamak' ve 'Anayasaya aykýrý davranmak'

Pazar 24 Nisan 2011 Pazar suçlarýndan Lefkoþa Merkez Cezaevine konuldular. Bu hadiselerin üstüne birazcýk dinen patýrtý þak diye yeni bir hadise ile bir kez daha kaotik bir ortama giriliyordu. Beþparmak Daðlarý'nda rutin dað üstüne bayrak boyama ve ýþýklandýrma çalýþmalarý esnasýnda ele geçirilen bulgular halký yeniden tedirgin ediyordu. Tanýmlanamayan bir peynir türünün kýrýntýlarý, tanýmlanamayan bir çiçek türünün kokusu, tanýmlanamayan bir et türünün kemikleri, tanýmlanamayan bir içki türünün kadehte kalan dibi, makarna cinsinden olduðu belli olduðu halde, fýrýnda fazla kaldýðý için yanmýþ gibi olan tanýmlanamayan bir makarna yanýðý türünün dilimi, kâðýt üstüne yazýlmýþ tanýmlanamayan Türkçe dýþýnda bir dilin harfleri -aynen aktarýldýðý gibi: 'Hollocuk napan' sözcükleri bulundu. Ayný esnada Ýnönü Meydaný'na akýn eden kalabalýk "Ýkinci Toplumsal Varoluþ Mitingi" adý altýnda 'Yaratýklar Elini Yakamýzdan Çek' ve 'Ýþgale Son' pankartlarýyla yürümeye baþladýlar. Bu kez daha ciddi ve büyük bir sorun vardý. Askeri kuvvetler ve bütün emniyet birimleri yerden ve havadan Beþparmak Daðlarý'ný kuþattýlar. Bu kez Baþbakan Atýl Kurtçuk Tut daha net konuþtu: "Kimse milletimizin haklarýný milletimizin elinden milletimize sormadan alamaz." Baþbakan Atýl Kurtçuk Tut'un konuþma boyunca üç kere milletimiz demesi gazeteciler arasýnda gülüþmelere neden olurken, Baþbakan'ýn son hadiselerden dolayý milletinden çekindiði, gözlerinin yuvalarýnýn konuþma boyunca çekilmesinden anlaþýldý. Fakat bu sert üslup ve tavýr, Beþparmak Daðlarý'na yapýlan operasyonla sonlandýrýldý ve hadise herkesin küçük dilini mideye indirmesine neden oldu. 2020'den bu yana yaþamlarýný kâh kendilerini gizleyerek kâh herkesten kaçarak çok zor þartlarda devam ettirdikleri belirtilen on tane Kýbrýslý türüne daha Beþparmak Daðlarý'nda rastlandý. 111 yaþýnda olan R.R.Denktaþ konu üzerine acilen yaptýðý açýklamada 'Kýbrýslý diye bir millet yoktur. Adada Türkler ve Rumlar vardýr. Sadece eþekler duru Kýbrýslýdýr' açýklamasýný yaptý. Bu türün var olamayacaðýný söyleyen R. R. Denktaþ 'Olsa olsa Karpaz'da bolca görülen Karpaz eþekleridir' diye devam etti. Fakat bu kez kimse ciddiye almadý, konunun üstüne gidildi. Kendilerine Beþparmak Kurtuluþ Komandolarý (BKK) adýný veren bu Kýbrýslýlar, hellim peyniri (buna durmadan, peynir deðildir, sadece hellim diyerek itiraz etmiþlerdir), yasemin çiçeði (yasemin yasemindir diye buna da itiraz etmiþlerdir), þeftali kebabý (buna kendi aramýzda çok güldük, meyveden kebap nasýl yapmýþlar, çok þaþýrdýk), otuz bir denen bir içki (Emniyetçe tövbe tövbe dedik, daha da demedik bir þey), fýrýnda makarna (saatlerce güldük müdürüm, hiç makarna fýrýnda olur mu yahu) ve bir adet mektup ve tanýmlanamayan Türkçe dýþýnda iki sözcük (Hollocuk napan!) ile emniyet mensuplarýnca ele geçirildiler. Girne'de deniz kenarýnda çömelerek ayný anda denize bakarken çekirdek çitleyen iki vatandaþ kendi aralarýnda konuþuyorlardý. -Gördün mü daðlarda on tane daha çýkmýþ amýna koyum. -He lan. Ne bitmeyen türmüþ hakkat. -Sorma amýna koyum. Yiyecekler en son bizi buralarda. -Az daha çekirdek ver lan. Dök, dök, dök lan. Korkma, dök amýna koyum. -Gitcem amýna koyum ben buralardan. Þimdi bizim oralar mis gibidir valla. Savunmalarýnda ve duruþmalarýnda 'Türkçe dýþýnda tanýmlanamayan dil' kullandýklarý için ne dedikleri anlaþýlamayan bu türün son kiþileri de diðer ikisi gibi ayný þekilde suçlu görülerek Lefkoþa Merkez Cezaevine konuldular. Ve mahkeme dedi ki; 'Kýbrýslý diye bir þey yoktur, ayrýca zaten hiçbir zaman Kýbrýslý diye de bir þey olmamýþtýr. Buna mukabil Kýbrýs sorunu diye bir þey de yoktur, olsa olsa Kýbrýslýlarýn meseleleri vardýr, onlarý da zaman içinde, özellikle son on beþ-yirmi yýl içinde çözdük, daha da çözeceðiz. Bunlar kýþkýrtmalarýn, terörize etmenin, provokasyonlarýn ürünüdür. Bu da birilerin ekmeðine yað sürmektir. Karardýr ki, kesin ve katidir ki ve netice eder ki; Kýbrýslý yoktur, Kýbrýs Sorunu yoktur, Kýbrýslý Türk cümle ziyanýdýr, Türk esastýr, önce Karpaz'da sonra Beþparmak Daðlarý'nda bulunan tür 'tanýmlanamayan ve Türk olmayan þeylere' verilen addýr. Bu yüzden de gerçek olmayýp, yalnýzca bu mahkemede deðil bu ülkede, bu ülkenin kurumlarýnda, adý geçen kiþiler ve olaylarýn hepsi hayal ürünü olup gerçeði yansýtmamaktadýrlar. Tamamen kurmacadýrlar. Cümleyi son olarak ezersek; Kýbrýslýlar da yoktur, hayal 5 ürünüdürler, gerçeði yansýtmamaktadýrlar ve tamamen kurmacadýrlar. Kýbrýs'ta Kýbrýs Eþekleri vardýr, onlar da anýrmadýklarý müddetçe sorun teþkil etmemektedirler. Dava bitmiþtir, konu kapanmýþtýr.' Sonra bir sabah cezaevindeyken 2011 senesinden bir mektup alýyoruz, o küçücük gözleriyle daha yürümeye yeni baþlamýþ, konuþmaya yeni baþlamýþ, her þeyden habersiz gözleriyle dünyaya gülümseyen bir çocuðun yanaðýndan. O kadar büyüdün mü diyoruz bu kelimeleri kurmaya. Büyüyor sonra çocuk, sonra çocuklar oluyorlar ve bir sürü mektup oluyorlar, çocuklarý durduramýyor hiçbir mahkeme kararý, hiçbir netice. Bitti deyip kalemi kýrdýðý yerde, hangi isimde olduklarý önemli olmayan ve bunu önemsemeyen çocuklar, yeniden baþlatýyorlar hikâyeyi, yeniden yazýyorlar, kýrýk kalemi ellerine alarak. Bizim bütün uydurduklarýmýzý deðiþtiriyorlar, büyüyor, büyüyor, mektuplarýn boylarý. Kocaman oluyor mektuplar, masaldaki kâðýttan evler gibi kocaman. Korkuyor o zaman karar verenler, korkuyor o zaman bitti diyenler, korkuyor o zaman netice diyenler. Çünkü çocuklar büyüdükçe diyorlar ki, neticenin sonucundan doðacak baþlangýç! Sonra bir sabah, ve bir sabah daha, ve baþka sabahlar daha, hiç durduramadýlar o sesleri Karpaz dolaylarýnda Eþek anýrma sesleri duyuldu durdu n Ali Doðanbay / ali@ultracrows.org

6 Pazar 24 Nisan 2011 Pazar Savaþýn ne olduðunu anlatmaya çalýþýrken savaþýn kurbaný oldular... Beþ yaþýndaki Samar Hassan anne ve babasýnýn ABD askerleri tarafýndan öldürülmesinden sonra aðlýyor. 2005'de Irak'ta Hassan ailesinin arabalarýna ateþ edilmiþti. Chris Hondros / Liberia da bir çocuk mülteci kampýna yürüyor... Son yýllarýn en yetenekli isimleri arasýnda gösterilen iki fotomuhabirinin Libya da hayatýný kaybetmesi dünya basýnýný yasa boðdu. Libya da, Kaddafi iktidarýnýn destekçileri ile muhalifleri arasýnda süren, en az 10 bin kiþinin öldüðü çatýþmalarýn son kurbanlarý iki ödüllü gazeteci oldu. 41 yaþýndaki Tim Hetherington ile ayný yaþtaki Chris Hondros, 20 Nisan akþamý, Misrata kentinde hükümet güçlerinin saldýrýsýnda yaþamlarýný yitirdiler. Geriye çektikleri ürpertici fotoðraflar kaldý, bir de çekemedikleri... Tim Hetherington; Oscar a aday gösterilen savaþ belgeseli Restrepo nun yönetmenlerinden ve Vanity Fair dergisinin muhabiri... Chris Hondros; Pulitzer Ödülü ne aday gösterilen Getty Ýmages muhabiri... Tim, hayatýný kaybetmeden bir gün önce Twitter da Libya nýn kuþatýlmýþ kenti Misrata dayým. Kaddafi güçleri ayrým yapmaksýzýn ateþ açýyor. NATO nun izi yok diyordu. MÜKEMMEL BÝR SAVAÞ FOTOÐRAFÇISIYDI Vanity Fair dergisi Tim için yayýmladýðý baþsaðlýðý mesajýnda þu ifadeleri kullandý: Tim bulabileceðiniz en mükemmel savaþ fotoðrafçýsýydý. Þeytani derecede yakýþýklý görüntüsü ve imkânsýz gibi görünen cesaretiyle, hem kadýnlarýn hem erkeklerin gözdesiydi. Liverpool doðumlu ve Oxford Üniversitesi edebiyat bölümü mezunu olan Tim Hetherington, Darfur, Afganistan ve Liberya da çektiði savaþ fotoðraflarýyla birçok ödüle layýk görüldü. Tim in, Sebastian Junger le birlikte çektiði ve Afganistan ýn en ölümcül vadilerinden Korengal daki ABD askerlerinin hayatýný konu alan Restrepo adlý filmi bu yýl Oscar a aday gösterildi, Sundance Film Festivali nde de Büyük Jüri Ödülü nü aldý. Tim festivalde Bu kadar çok çatýþmaya tanýk olduðunuz zaman duygusal bir dürüstlük arýyorsunuz. Bu dürüstlüðün sað veya sol siyasetle alâkasý yok. Mesele bu insanlarý Chris Hondros olduklarý gibi göstermek diyordu. Tim in ardýndan en yürek burkucu açýklama yakýn arkadaþý Peter Bouckaert tan geliyordu: Tim in muazzam bir saygýnlýðý ve dev gibi bir kalbi vardý. Daha iki hafta önce Bingazi de beraberdik. Somalili kýz arkadaþýyla ne kadar harika bir iliþkileri olduðunu ve artýk yavaþlayýp, çocuk yapmak istediðini anlattý. Meslektaþlarý onun kiþiliðini ve mesleðine saygýsýný þöyle ifade ediyorlardý: Utangaç bir yapýsý vardý. Ödül aldýðýnda bile utanýr ve insanlarýn onu kahraman gibi görmesinden rahatsýzlýk duyardý. Savaþ bölgelerinde korktuðunu hiç belli etmezdi. 2007 de Afganistan dayken peþlerine takýlan Taliban militanlarýný görüntüleyebilmek için aracýn camýndan dýþarý baþýný çýkartmaktan çekinmemiþti.

24 Nisan 2011 Pazar Pazar 7 Tim Hetherington, Afganistan'da çektiði, sýðýnakta yorgun düþmüþ Amerikan askerini gösteren fotoðrafýyla 2007 Dünya Basýn Fotoðrafý Ödülü'nü kazanmýþtý. Ödülün gerekçesinde þöyle denmiþti: "Bu fotoðraf yorgunluðu hem bir insan hem de bir ulus olarak çok iyi ifade etmiþtir. ASKERLERÝN YORGUNLUÐUNU ANLATAN BÝR BELGESEL: RESTREPO Bir süre önce National Geographic te gösterilen ve adýný ölen bir askeri doktordan alan Restrepo belgeseli, Amerikan askerlerinin Afganistan da yaptýklarý hatalarý, çaresizliklerini, ölümlerini, ölümler karþýsýnda nasýl aðladýklarýný anlatýyor. Baþka ülkelerden gelenlerin kurtarýcý olamayacaðýný, zaman içerisinde gelenlerde geliþen korku ve nefretin sivil halka nasýl yöneldiðini anlamak için biçilmiþ kaftan olarak deðerlendiriliyor Restrepo. Tim, Afganistan da çektiði, sýðýnakta yorgun düþmüþ Amerikan askerini gösteren fotoðrafýyla 2007 Dünya Basýn Fotoðrafý Ödülü nü yorgunluðu hem bir insan hem de bir ulus olarak çok iyi ifade ettiði için almýþtý. Tim, Korengal da yaþadýklarýný þöyle ifade ediyordu: Çok fazla travmatik olayla karþýlaþtým. Hepimiz yaralandýk. Tanýþtýðým kiþiler öldürüldü. Böyle ortamlarda her ne kadar acý çeksen de duygularýný kontrol etmene zamanýn yoktur. SIRADIÞI CESARET Chris Hondros, fotoðraf için her þeyini veren bir gazeteci olarak tanýnýyordu. Kosova dan Angola ya, Sierra Leone den, Afganistan, Keþmir, Batý Þeria, Irak ve Liberya ya kadar bütün savaþ bölgelerinde çalýþtý. Chris, Irak taki sýradýþý cesareti ve giriþimleri yle, 2006 da dünyanýn en prestjli savaþ fotoðrafçýlýðý ödülü sayýlan Robert Capa Altýn Madalyasý na layýk görüldü. Getty Images, Chris hakkýnda yayýnladýðý açýklamasýnda Mükemmel kariyeri sýrasýnda dünyanýn en önemli ihtilaflarýný fotoðraflarken hiç korkmadý diyordu. Chris, kariyerine yerel Fayetville Observer gazetesinde baþlamýþ, daha sonra New York a taþýnmýþtý. Fayetville AP ajansýndan, Hondros un yakýn arkadaþý olan Swayne Hall, Chris i þu cümlelerle anlatýyordu: Bazý insanlar olay yerine yakýn olmamak için uzun mesafe lensler kullanýr. Ama Chris fotoðraf çekerken hiçbir þeyden korkmaz ve olayýn içine girerdi... Chris Hondros New York ta dünyaya geldi. Kuzey Carolina Üniversitesi nde Ýngiliz Dili ve Edebiyatý okudu, Ohio Üniversitesi nde Görsel Ýletiþim bölümünde master yaptý. Observer ve AP ajansýnda çalýþtýktan sonra serbest fotoðrafçýlýk yapmaya baþladý. 1990 lardan bu yana çatýþma bölgelerindeki çalýþmalarý ile adýný dünyaya kabul ettirdi. Geçen hafta gýda ve ilaç malzemesi taþýyan Ionina Spirit gemisiyle Misrata ya giden iki gazetecinin cenazeleri de ayný gemiyle Bingazi ye gönderildi. Savaþýn ne olduðunu insanlara anlatmaya çalýþýrken, savaþýn kurbaný olmak ne büyük trajedi... Tim Hetherington

8 Pazar 24 Nisan 2011 Pazar Alabilir miyig çocukluðumuzu geri? Esgi Lefgoþa'yý isderim ben. Arkadaþlarnan bahcada lingiri oynamayý. Sekiciðin üsdünde fotorafcýk oynamayý isderim Hasan Çiçiynan, Zýpbýrýn evin yanýnda. Rahmetli Çingo dayý at arabasýynan gelsin da tenekeynan su satsýn isderim. Nafi dayýynan, Fatmaba zerdali yesin, çekirdeklerini da daþýnan gýrýp biz yeylim isderim. Bahcadaki dut aðacýnýn altýnda siper alýp, kovboyculuk oynaylým Cemalnan, Halilnan. Ya da Ersannan evinin önünde pirilli oynaylým, hem da guççi. Belesbidin lastiði patlarsa Köse dayýya gidelim Saray önüne. Gýz yurdunun bahcasýndaki aðaçlardan cýrýlavýk yakalaylým Menannan. Mahallenin futbol maçýný seyredelim. Ergun, Sedat, Enver eyi oynallardý ha. Ya da Kubilay bizi Lidra Palasa götürsün da havuzu seyredelim. Geri gelinca da yeylim dayaðý anamýzdan Urum tarafýna geþdik diye. Çetinkaya'nýn altýnda maç yapalým ama hisardan eneceyik aþþaða ha... Arabahmet camisine namaza gelenlerin potinlerini saklasak gene. Lokmacý barikatýndan belesbitinan geçsem da mayonez alsam babama, rus salatasý için. Suzan abadan gamýþlý dondurma alsak da yesek, üsdümüze akýdarak. Halil'in babasý toplasa bütün mahalleyi da basýnan Trodos'a gitsek. Meyremaba gara çarþaf geyerdi da gorkardýk, geysin gene da gorkalým. Memedin babasý büyük bir belesbidinan giderdi bandabuliyaya, dümende çanta. Azmilerin bahça aðzýna gadar þiþe doluydu, napallardý bilmem. Uzunballi karpuzlarýn daha da uzunballi çekirdeklerini gurudalým da pasadembo yapalým. Þiþleri dizelim Lütfi abiminan da babam gýzmasýn geç galdý diye. Rahmetli anacýðým çamaþýrlarý gaynadýrken gazanda ben da babutsa yeyim yanýnda. Hasancýk gelse güçük belesbitciðiynan yanýmýza da mahsuscukdan yarýþ yapsak. Alabilir miyig çocukluðumuzu geri? Ben isderim, verin bana çocukluðumu geri... n Mahmut Anayasa mahmutanayasa@yahoo.com

24 Nisan 2011 Pazar Pazar 9 SAVAÞ RÜYALARI SAVAÞ RÜYALARI Uzun zamandýr seyrelen þavaþ rüyalarým, yine sýklaþtý. Bu rüyalar Kýbrýs'ta yaþanan son olaylar sýrasýnda mý tekrar baþladý, yoksa Derviþ Zaim'in "Gölgeler ve Suretler" filmini seyrettikten sonra mý, tam hatýrlamýyorum Hatýrladýðým, Libya'da baþlayan olaylarla birlikte, nerede ise artýk her gece bu rüyalarý gördüðümdür Bazý geceler, rüyamda on yaþýmda ve Ablanda'da oluyorum "Savaþ baþladý!" diyorlar Babam ve diðer babalar, týpký 1963 yýlýnda olduðu gibi zerdali tarlasýnýn kenarýný kazýp orada gömülü olan birkaç silahý çýkarýyorlar Sonra, benden eski bez isteyip onlarý temizliyorlar Tam silahýmýz var diye sevinecekken bir de bakýyoruz ki, kurþunumuz yok Bir baþka gece, Ayþe ile ben, köyün yanýbaþýndaki tepede lâle toplarken, bütün köy halkýnýn babamýn Hanomag marka kamyonuna binip gittiðini görüyorum Biz, lâle toplamaktan dönerken, uzaktan kamyonun köyden çýktýðýný görüyoruz Eve geliyoruz Evde kimse yok Köyü dolaþýyoruz, kimse yok "Bizi unutup, gittiler" diyoruz Gittiler de nereye? Çok korkuyorum Yine de Ayþe'ye; "Sakýn korkma!" diyorum Kamyonun gittiði yöne doðru yürüyoruz Bir müddet sonra Ayþe yorulup aðlamaya baþlýyor Onu sýrtýma alýyorum Giden kamyonu görüyoruz Bir türlü yetiþemiyoruz Göç ettiðimiz köydeymiþiz Köyün harmanýnda birileri toplanmýþ, týpký gerçekte de, filmde de olduðu gibi, sürülerini otlatan iki çobanýn köye dönmediðini konuþuyorlar Çobanýn eþi ve çocuklarý aðlýyor Harmandaki herkes aðlýyor Köyün muhtarý; "Ben onlara, köyden uzaklaþmamalarýný söylemiþtim" diyor. Bu sýrada koyunlar geliyor. Çobanlar da arkalarýndadýr diye ümit ediyoruz Çobanlar bir daha dönmüyor Þimdi bunlara bir de Libya rüyalarý eklendi 1985-1989 yýllarý arasýnda, ailece kaldýðýmýz Libya'nýn Misura kenti, Tripoli ve Bingazi'den sonra, ülkenin üçüncü büyük kenti. Baþkent Tripoli'nin doðusunda, Akdeniz kýyýsýnda bir liman kenti. Bugünlerde en kanlý çatýþmalarýn yaþandýðý yer. Þehir bir muhaliflerin eline geçiyor, bir Kaddafi yandaþlarýnýn. Bir taraftan, çoluk çocuk dahil insanlar yaralanýp ölürken, bir taraftan da, eþimle birlikte çalýþtýðýmýz firmanýn yaptýðý iki katlý, çok katlý konutlar, fabrikalar, yýkýlýp yakýlýyor. Ýçinde, mimari harikasý bir camisi olan Ali Cami isimli çok lüks bir site yapýlmýþtý. Site çok katlý bloklardan oluþuyordu. Bu bloklar, o yýllarda, Misurata'nýn en yüksek binalarýydý. Þimdilerde ne zaman haberlerde, Kaddafi'nin keskin niþancýlarý yüksek binalarýn üzerinden halkýn üzerine ateþ açýyorlar diye duysam, aklýma çalýþtýðýmýz firmanýn yaptýðý o bloklar gelir. Kaddafi için, " Kültür Merkezi" adýyla muhteþem bir de saray yapýlmýþtý. Mobilyalarý ve tüm aksesuarlarý Türkiye'den gelmiþ, sarayý yerleþtirmek de mimar olan birkaç kadýn arkadaþla bana düþmüþtü Libya'da çalýþan Türkler'in çoðu, gemilerle, Misura'ta limanýndan taþýnýrken, Libya'lý yaralýlar da ayný limandan Ýzmir'deki hastahanelere getirildiler Dört yýl kaldýðýmýz, çalýþma hayatýmýzýn en yoðun günlerini yaþadýðýmýz Misurata'nýn adý, bu kadar çok geçerken, artýk rüyalarýmda Libya'dayýz: Misurata'da!.. Yakalanýyoruz Kaçýyoruz. Saklanýyoruz Aç kalýyoruz Korkuyoruz Bizi götürmeye gelen uçaklara, gemilere bir türlü binemiyoruz Arapça bilmemek, derdimizi anlatamamak da ayrý bir kâbus Savaþ rüyalarý göreceksem, bari eskisi gibi KIBRIS'TA ve KIBRISLICA olsa diyorum Savaþtan da, savaþ rüyalarýndan da yoruldum artýk Ah! BARIÞ, gel artýk! Kýbrýs'a, Libya'ya ve tüm dünyaya Bütün insanlara n Fatma ERGÜN

10 Pazar 24 Nisan 2011 Pazar Koskocaman paunddddd Halil Aða cypaibo@gmail.com -Belkýs Akkale'nin ayran satarak zengin olabileceði ve bu zenginliði ülkesinin folklorik öðelerini artýrmak / korumak / desteklemek amaçlý kullanacaðý bir dünya hayal ediyorum. Bazen deðil ama sýk sýk hayal ediyorum son zamanlarda. Hilesiz, hurdasýz sadece saf süt ve kuru nane. Etrafýmdaki herkes annesini, babasýný veya dedesini dövmek istiyor. Dile getirmeseler de bunu istediklerinden eminim. 10-15 sene önce bin-2 bin sterlin'e sattýklarý arsalarýn bugünkü deðerinin 1 milyon pound olduðunu öðrenen her genç anne-babasýný üzmek ister. Bunu sterlin'den paunnddd'a dönen ifadeden de anlayabiliriz. Satýlan fiyat, yani düþük fiyata sterlin deniliyor cýlýzca. Paranýn deðeri daha da düþüyor. Ama þimdiki deðer; paund!.. Koskocaman paund. O parayý alýp dünyayý gezerdim diye düþünenler, 'yerim yerim bitmez' hayalinde olanlar, 'iþ kurardým ben o parayla' diyenler. Lefkoþa'nýn göbeðinde 3 kuruþ verip arsa almayan dedelere duyulan gizli öfkenin boyutu daha da tehlikeli. Bir zamanlar 3 kuruþa arsa alanlarýn þimdi ne kadar zengin olduklarýný anlatmaya bayýlýyor çünkü dedeler. Kabahatim büyük ve bunu tescilliyorum diyorlar bir yerde. Moralim bozulduðunda beni iki kolumdan silkeleyen þarkýlardan oluþan toplama bir CD yapasým var. Hatta utanmadan mavi silinmez tahta kalemiyle üstüne de 'Moral düzeltici hits volume 1' yazabilirim. Yeter ki 90'larýn ruhu uðrasýn o an bana. Uðrasýn yaparým. Þarký seçiminde ilk seçimim kesinlikle Hande Yener 'Yola Devam' olurdu; 'Yýkýldýðýn her an yok olmadýðýna þükret, kalk aynalara bak. Yorulduðun her an kolay ölümden vazgeç, kalk gökyüzüne bak.yüreðine güneþ koy, yüreðine bulut koy, yüreðine yýldýz koy, yola devam ' Moral düzeltici ayrý gaz verici ayrý. 'Eye of the tiger' gaz þarkýlarýn zirvesi sayýlabilir. Sahilde koþan rocky þarkýsý! Koþ raki koþ. Aðaçlar kesildiðinde bunu 'Açýldý ortalýk' veya 'Temizlendi ortalýk' kafasýyla gören bir zihniyet var. O zihniyetin elinde sürekli bir süpürge var. Evin içini, dýþýný, önünü, arkasýný, yolu, mahalleyi, sokaðý herþeyi süpürmek istiyor yapraktan, tozdan, tüyden de hiç hoþlanmýyor. Ýstiyor ki, bütün dünya beton olsun, hiç toz kalkmasýn. Evdeki temizlik onlar için çok önemli. Bir üst seviyedekiler kediköpek de hazzetmez. Çünkü, tüyü var. 'Niçin? Çünkü.' Bu espriyi yaklaþýk 3 yýl inatla kullanmýþ bir arkadaþým var. Çok acayip bir þey söylerdi size, siz de 'niçin?' diye sorunca; 'çünkü' deyip hafif gülümserdi. El tersini isteyip bir türlü bulamamýþ arsýz dost. Kötü espri konusunda uzmanlaþmýþ arkadaþým iþi ilerletip Ýngilizce kötü esprilere baþladý. 'Arabaya bin'in Ýngilizcesi nedir' diye sordu bana. Presenti, pastý, gelecek zamaný toparlamaya çalýþýrken bastý cevabý; 'Thousand!'. Nefeslerin kesildiði, duygularýn havada uçuþtuðu an!!! Bazen 5-6 saniyeliðine öyle bir mutluluk geliyor ki insanýn içine Týp araþtýrdý mý bilemiyorum. Google'a sorayým dedim koca site göçüyordu. Öneri veremedi zavallý. Ýþte o 5-6 saniyelik mutluluklar bahar giriþinde artardý ya, Nisan bize bunu yaþatmadý sevgili arkadaþlar. Nisan'ý sizlere þikayet ediyorum bu vesileyle. Hayatýnýn mizahýný Sezen Aksu'nun Gülümse þarkýsýyla yapmýþ temiz kalpli bir abimiz var. Gülümse'nin patladýðý zamanlarda Sezen 'Bir kedim bile yok' dediði an abimiz sakin sakin 'Bizim mahalle kedi dolu, gel al' derdi, biz de boðula boðula gülerdik. Hem de her defasýnda. Zavallý adam belki mizah anlayýþý çok geliþecekti ama biz onu en verimli zamanlarda körelttik. Ona güldük, buna güldük, kediye güldük. Standart düþürtülmesi diye bir þey varsa iþte biz onu yaptýk. Yine televizyona çatacaðým ama yan oyuncularýn birbirine þaka yollu korkutmalarýndan espri üreten diziden de pek hayýr gelmez sayýn izleyici. 'Eyvah padiþah geliyor' diyor, millet korkuyor, sonra gülüþmeler. Kalbim sýkýþtý. Televizyonla ilgili kâbus gördüm. Esra Ceyhan'ýn programýna konukmuþum. Konu da benim neden televizyon sevmediðimmiþ. Program boyunca Kayahan, Kýraç, Ýkbal Gürpýnar bana televizyonu sevdirmek için dil döküyorlar. En son Kayahan ayaða kalkýp, 'Televizyon izlemezsen hiç dostun kalmayacak diyor' ve son þarkýsýný zorla kelime kelime stüdyodaki seyirciye söyletiyor. Sanýrým hava pijama giymek için fazla sýcak! Ekim-Nisan döneminde herþeyin altýna pijama giyen adamdan kolay kolay zarar gelmez. Göz altý ibresi sürekli uykuyu gösteren gözler gördüm. Gerekmedikçe kibar konuþan, kýrýlan insandan korkuyorum diyorum ya, bana inanýn. Onlar gerçekten korkulacak kadar varlar. 'Biz mideden deðil gönülden severiz anam babam' diyesim var "Çengi Naciye"deki Türkan Þoray aðzýyla. Moral düzeltici volume 1'den þahane bir eser daha ; Ajda Pekkan: Bir Anda: 'Bir anda deðiþti dünyam/ Bir anda deðiþti herþey/yepyeni bir insan oldum/bir anda dostum bir anda/ Eskiden böyle gülmezdim/ Ýlk defa güldü gözlerim/bir anda sevdim dünyayý/bir anda dostum bir anda'. Ne olacaksa olsun be Ajda bir anda, sen tamam diyorsan olur bir þeyler. Mevsim deðiþir, Akdeniz olur belki. Deðil mi Ajda? Sen garanti verdin madem moral bozmuyorum Ajda'm.

24 Nisan 2011 Pazar Pazar 11 GRUP YORUM: 25 YIL HÝÇ DURMADAN... (Ç)ALINTI... Eðer sanatçý popüler kültürün "sanatçý" diye ortaya attýklarý ise, onlar "sanatçý"dan çok ötede, tam da Can Yücel'in istediði gibi "baþka türlü bir þey"dirler. Her eyleme müzikleriyle soluk katan, her direniþe türküleriyle katýlan, inandýðý deðerler uðruna hapse girmeyi göze alan bir müzik grubundan bahsediyoruz. Onlar sanatçýnýn ve aydýnýn nasýl olmasý ve elbette nasýl olmamasý gerektiðine güçlü bir cevap olarak duruyorlar senelerdir. Orhan Kahyaoðlu'nun Grup Yorum'la ilgili geniþ kapsamlý çalýþmasý "Grup Yorum 25 Yýl Hiç Durmadan" Grup Yorum'un 25'inci yýlý için hazýrlanmýþ Kitabýn kapaðýnda Ýnönü Stadyumu Konseri'nden bir fotoðraf yer alýyor. Bu fotoðraf bile Grup Yorum'un 25 yýllýk serüvenini anlamak için zemin saðlýyor. Ýlk kez 1985 yýlýnda üniversiteli gençler olarak biraraya gelen grup, yýllar içinde kendisine katýlan ve ayrýlan veya ayrýlmak zorunda kalan bir çok elemanýyla hep ayakta kalmayý baþarmýþ, birey olarak gruptaki müzisyenlerin adlarý öne çýkmamýþ, onlar hep Grup Yorum olarak anýlmýþlardýr. Grup komuoyunda yalnýzca albüm satýþlarý veya konserlerine katýlan kalabalýk kitlelerle deðil, mücadele etmek zorunda kaldýklarý yasaklarla, haklarýnda açýlan davalarla ve aldýklarý hapis cezalarýyla da bilinmiþ ve her seferinde küllerinden yeniden doðmakta gösterdikleri direnç saygý uyandýrmýþtýr. Gittikleri her yerde, çýktýklarý her konserde yasaklara maruz kalan Grup Yorum elemanlarý duruþlarýndan taviz vermemiþ, baskýcý anlayýþýn kendisiyle mücadele içine girmiþlerdir. Hatta grubun yasaklara maruz kaldýðý yerlerden bir tanesi de Kýbrýs'týr. Adaya ilk kez 1993 yýlýnda Lefke 'de konser vermek üzere gelen Grup adadan sýnýrdýþý edilmiþtir. Grup Yorum'un 25 yýllýk öyküsü buna benzer nice mücadele günleri barýndýrmaktadýr. Bunlar ayrýntýlý bir þekilde bu kitapta irdelenmektedir. Can Yayýnlarýnýn gençlik dizisinden çýkan 247 sayfalýk, fotoðraflarla da zenginleþtirilmiþ bu kitap, akýcý üslubu, Grup Yorum'un sürükleyici mücadele öyküsüyle okuyucuya hayranlýk duyacaðý coþkulu bir hikaye sunmakla kalmýyor, okuyucuyu türkülere çaðýrýyor ayný zamanda. n Ali Þahin "Kitabým Türkiye'de yayýnlanýrsa gelecek ölüm tehdidi sayýsýný tahmin edebiliyorum" Ýsveçli yazar Niclas Ericsson'un son kitabý 'Turkish Delight', Beyoðlu'nun yeraltý dünyasýnda geçiyor. Niclas Ericsson, ülkesi Ýsveç'te aykýrý bir figür. Liberal gazetelere yazdýðý politika yazýlarýyla tanýnýyor. Transseksüellerin yasal haklarýný savunan politik yazýlarý ülkesinde geniþ yanký uyandýrmýþtý. Geçen yýl bir söyleþisinde gazeteci olmadan önce bir porno kariyeri olduðunu doðrulamýþtý. Kitaplarýnda cinsellik ve cinsiyeti alýþýlmadýk bir biçimde iþliyor. Görkem ve gizemi, politik konularla birleþtirerek okuyucuyu uyuþturucunun, cinsel sapkýnlýðýn ve þiddetin metalaþtýðý dünyaya taþýyor. Bu kitabýnda Beyoðlu'nda transseksüllerin fahiþelik yaptýðý bir yeri anlatýyor. Yazmakta olduðu son kitabýysa California'da steroid, uyuþturucu evreninde heteroseksüel ve homoseksüel ayrýmýnýn ortadan kalktýðý, sapkýn cinsel gösterimlerin vuku bulduðu vücut geliþtirme þampiyonalarýný konu alýyor.hikâyesi Ýstanbul'da geçiyor. Kitabýný yazarken uzun bir süre Ýstanbul'da kaldý. Neden Ýstanbul'u tercih ettiðini þöyle ifade ediyor: "Bir arkadaþým Taksim civarýndaki transseksüellerden bahsettiðinde, Ýstanbul'un göbeðinde yaþayýp adalet sisteminin sýrf kimse onlarý önemsemediði için gözardý ettiði ve baþýný seks iþçilerinin çektiði insanlar olduðunu fark ettim. Bu, tam hikayem için ihtiyacým olan kurguydu. Derin devlet, Hrant Dink cinayeti, askeriyeyle baðlantýsý olan gizli faaliyetler, faili meçhul cinayetler derken 'resmi olmayan güç' hakkýnda bildiklerim beni Türkiye'ye getirdi. Ýstanbul'u çok seviyorum, hatta burada bir daire satýn almayý bile düþündüm. Ýstanbul ölümsüz þehirlerden biri, bildiðimiz çoðu þeyden eski. Asla deðiþmez gibi görünürken sürekli deðiþen, birçok þeyin karýþýmý ama yine de New York, Londra gibi kendine özgü bir karakteri olan bir þehir. Fakat kalburüstü otellerde kalmayýp benim gibi arka sokaklarý keþfe çýkarsanýz, yanýlsamalar ve baþtan çýkarmalarla, yanlýþ arkadaþlarla dolu, tehlikeli bir þehir olduðunu görürsünüz. Baþa çýkamadýðýnýzda sizi delirtebilecek bir uyuþturucu gibi." Kitabýnýn Türkiye'de basýlýp basýlmayacaðýndan emin deðil. Çünkü tabulara dokunuyor, Türk toplumunun yumuþak karnýna bir bakýma. Ýstanbul'da yaþamýþ, þehrin, hayatýn, ülkenin, toplumun nabzýný iyi tutmuþ, az çok alacaðý tepkileri biliyor, Hrant Dink cinayetini bildiði gibi: "Türkiye'deki yayýncýlardan ilgi olsa da kitabýmýn çok tartýþmalý olacaðýný düþünüyorum. Türklere Ýstanbul'daki transseksüel fahiþeler hakkýnda bildiklerimi anlattýðýmda hiç böyle bir þey duymadýklarýný söylüyorlar. Kitap, Ýstanbul'un örtbas edilmeye çalýþýlan bir yüzünü anlatýyor. Transseksüellik de bunlardan biri. Ýstanbul'da transseksüel fahiþelerin hayatýný araþtýrýrken kaygý verici bir gerçekle karþýlaþtým: Müþterilerinin çoðu evli ve çocuklu erkekler. Araþtýrdýðým kadarýyla Türkiye'deki transseksüel fahiþe oraný da çoðu Avrupa ülkesinden katbekat fazla. Ben politikayý, seksi, suçu birleþtiriyorum. Televizyon ve gazetelerin bahsetmediði, insanlarýn genelde gitmediði yerlere gidiyorum. Yaptýðým iþin doðasýyla aykýrý olduðunu söyleyebiliriz. Günün sonunda yaptýðým iþ, heyecan verici, hareketli ve kurmaca da olsa amacým hayatýn içinden bir hikaye anlatmak. Türk okuyucularýn bunu takdir edeceðinden eminim. Hrant Dink cinayetini, Orhan Pamuk'un aldýðý tehditleri göz önünce bulundurursak, hikayemin daha provokatif olmasý ve hepsinden önce yabancý olmam sebebiyle gelecek ölüm tehdidi sayýsýný tahmin edebiliyorum. Türk politikacýlarýn öfkeli ve sivri çýkýþlarý, Türk halkýný daha da ateþliyor, tahrik ediyor. Kendi ülkemde bile Türk politikasý hakkýnda yorum yapmama, farklý bir görüþü savunmama tahammül edemeyen Türklerle karþýlaþýyorum. Eminim saðduyulu Türk okuyucularý da çýkacak, hikayeyi objektif bir biçimde deðerlendirecek. Bizzat yaþamadýðým ya da arkadaþlarým tarafýndan konfirme edilmemiþ tek bir kelime yok kitabýmda. Her kelimesi araþtýrmaya dayanýyor. Ýnsanlarýn adalet karþýsýnda korunmasýz kaldýklarý ve hayatlarýnýn tehlikede olduðu bir Türkiye portresi çizdim. Genelde uyuþturucu gibi, cinsellik ve cinsiyet ayrýmýný ortadan kaldýran, uçta konular hakkýnda yazýyorum. Çünkü beni meraklandýran bu; onlarýn nasýl yaþadýklarý, ülke genelinden ayrýk nasýl bir dünya kurduklarý Altkültürler, onu çevreleyen toplumun bir aynasýdýr. Cinselliðin toplumda algýlanýþý Türk toplumunu yansýtýyor."... KÝTAP...

YALAMA Güvercin dýþkýsý akar baþýmdan aþaðý bereket mi var damýmda? Papatyalarým, bir kaç da zambaðým Büyümeyi özler o gübreli toprakta Yýkmak harp Kurmak savaþ Savaþýrým güvercinli bir yaþam uðruna, en baþtan Sertleþen nasýrým bilir yýkandýðýmý her gün o akan dýþkýyla zararý yok ne dýþkýlar var çiçek sanan kendini ne hüzünler var, sanki yaþam Çýkart gün, içimi dýþýma acýyan suratýma vur vuruldukça parlar korkma! rahmim yýrtýk zor doðumlardan sade, dokunma! sizi doðurdum Bir de sancýlý ada o gündendir iþte Dikiþ tutmaz, hep yalama... Fatma Akilhoca