işçiokulu FASİKÜL 1: Rakamlarla Türkiye Gerçeği

Benzer belgeler
Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

EKONOMİK GÖSTERGELER

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

Türkiye Ekonomisindeki Son Gelişmeler

1930 DÜNYA BUHRANI DÂHİL, TÜRKİYE BU KADAR AĞIR KRİZ YAŞAMADI.

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

BALIKESİR SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2014, No: 83

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2012, No: 36

İŞSİZLİKTE TIRMANIŞ SÜRÜYOR!

BALIKESİR SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

Türkiye nin TL cinsinden yatırım yapma açısından

BALIKESİR SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 58

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

ENEL HİZMETLER İŞÇİLERİ SE

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

TÜRKon/HED/13-39 DEĞERLENDİRME NOTU. Faks: +90 (212) TÜRKİYE EKONOMİSİ. Sanayi üretiminde kritik gerileme.

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2014, No: 90

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

MAKROİKTİSAT (İKT209)

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 86

Araştırma Notu 13/159

Türkiye Ekonomisindeki Son Gelişmeler

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

2014 YILI BİRİNCİ VE İKİNCİ ÇEYREK İŞSİZLİK RAPORU

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Haziran 2015)

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

GRAFİK 1 : ÜRETİM ENDEKSİNDEKİ GELİŞMELER (Yıllık Ortalama) (1997=100) Endeks 160,0 140,0 120,0 100,0 80,0 60,0 40,0 20,0. İmalat Sanayii

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

ASGARİ ÜCRET VE EKONOMİK BÜYÜME RAPORU RAPORU

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2012, No: 33

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ücretler yüzde 12 eridi, çalışan yoksullaştı

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N

GERÇEK İŞSİZ SAYISI 6 MİLYON 2,6 MİLYON GENÇ BOŞTA GEZİYOR

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ!

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Türkiye, OECD üyesi ülkeler arasında çalışanların en az boş zamana sahip olduğu ülke!

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Sürekli IMF ye borcu sıfırladık diye böbürlenen illüzyonist Başbakan; 337 MİLYAR $ DIŞ BORÇ BİZİM DEĞİL YUNANİSTAN IN MI? Başbakan, son on yılda

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos

GENEL SOSYOEKONOMİK GÖRÜNÜM

Cumhuriyet Halk Partisi

Araştırma Notu 13/156

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Cumhuriyet Halk Partisi

ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

TARIM DIŞI İŞSİZLİK ARTIŞTA (Temmuz Ağustos - Eylül)

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Kasım 2013, No: 76

AYDIN TİCARET BORSASI

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Türkiye nin Gizli Yoksulları 1

TİCARİ İLİŞKİLER DURUM İKÖ ÜLKELERİ ARASINDA AVRUPA BİRLİĞİ >>

Sanayi üretimi azaldı

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

2014 OCAK AYI İŞSİZLİK RAPORU

ÜÇ MİLYONDAN FAZLA İŞÇİ ASGARÎ ÜCRETLE ÇALIŞIYOR

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Ana Metal. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Mart

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

* EL KAZANDI BİZ ÖVÜNÜYORUZ *BORSA 2012 DE DE YABANCIYA ÇALIŞTI *İstanbul da kazanıp, New York ta, Londra da şampanya patlattılar

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Transkript:

işçiokulu FASİKÜL 1: 1. Ne kadar borçluyuz? AKP iktidarı tüm dünyada ekonominin canlanma halinde olduğu, Türkiye nin ise 2001 krizinin etkisiyle toplumda değişim ve istikrar özleminin yükseldiği bir dönemde iktidara geldi. Kendisinden önceki hükümetin uyguladığı IMF kaynaklı uyum ve istikrar programını uyguladı ve 2003-2007 yılları arasında korkunç bir hızla artan yabancı sermaye girişlerinin canlandırdığı bir hızlı ekonomik büyümenin üzerine oturdu. 2007 de oylarını arttırarak iktidara gelmesinin ardında da bu yatıyor. Ancak Türkiye yi yıllardır krizlerden krize sokan ödemeler dengesi sorunu, yani ülkenin ürettiğinden fazlasını tüketmesi, daha doğrusu tüketebileceği kadar üretmemesi sonucu artan borçlanma ihtiyacı kesinlikle bitmedi. Türkiye halen ancak sıcak para adı verilen kısa vadeli yabancı sermaye girişleri tarafından finanse edildiği takdirde büyüyebiliyor. Yani eskisine göre çok daha bağımlı bir ülkede yaşıyoruz. Büyüdükçe borçlanıyor, borçlandıkça daha fazla büyüyebilmek için daha fazla borçlanıyoruz. Dünya ekonomisi krize girdiğinde yabancı sermayeyi çekmek zorlaşıyor; hatta yabancı sermaye çoğu zaman ülkeyi terk ederek daha kârlı, daha az riskli yerler arıyor. Borçlanamadığımızda, yani yabancı sermayeyi çekemediğimizde, krizden en çok etkilenen ülkelerden biri oluyoruz. Başbakan Erdoğan ülkenin borca bağımlılığını eleştirenlere borç yiğidin kamçısıdır diye yanıt veriyor. Çünkü yukarıda bahsettiğimiz gerçekleri kendisi de gayet iyi biliyor. Ama bir yandan da Türkiye nin IMF ye olan borcunun azaldığını, hatta 2012 de sıfırlanacağını söyleyerek övünebiliyor. IMF ye ödenen borçların da halkın cebinden çıkıyor olmasının ve Erdoğan ın bu borçları sanki kendisi ödüyormuşçasına böbürlenmesindeki saçmalık bir yana Türkiye nin asıl alacaklısı IMF değil ki! Merkez Bankası nın verileri, Türkiye nin asıl olarak yurt dışındaki bankalara ve yerli bankaların yurt dışındaki şubelere borçlanmış olduğunu gösteriyor. Grafik 1 de ülkenin toplam dış borcunun yıllar içinde nasıl arttığı görülüyor. Görüldüğü üzere, ülkemizin dış borcu 2011 in ilk üç ayı itibariyle 300 milyar dolara dayanmış durumda. 2001 yılında bu rakam yaklaşık 114 milyar dolardı. Ancak önemli bir nokta daha var: Bu borçların kısa vadeli olan, yani daha yüksek risk taşıyan kısmının oranı da 2001 krizinden beri sürekli artış içinde. Son 10 yılda kısa vadeli borçların toplam dış borca oranı yüzde 14 ten yüzde 25 e yükselmiş durumda. Grafik 2: Türkiye de iç borçlanma (Milyar TL) Benzer bir durum iç borçlanma için de söz konusu. Türkiye de iç borçlanma, yani bankalara olan toplam borç 10 yıl içerisinde 10 katına çıkarak 364 milyar dolara yaklaştı (Bkz. Grafik 2). Grafik 3 te Türkiye de toplam kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarının son yıllarda yaşadığı artış gösteriliyor. Bu artış, şimdiye kadar ne olduğundan ziyade, bundan sonraki gidişata ilişkin fikir vermesi bakımından önemlidir. Zira grafikten de görüleceği üzere, 2008-2009 ekonomik krizinin ardından ülkemizde tüketici kredisi alımları hızlanmıştır. Bu durum Türkiye de emekçilerin yaşamlarındaki belirsizlikleri ve geleceğe ilişkin kaygıları daha da arttırmaktadır. Grafik 3: Türkiye de tüketici kredileri ve bireysel kredi kartı borçları (Milyar TL) Grafik 1: Türkiye nin dış borcu (Milyar Dolar) Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB). (*) Ocak-Mart dönemi ortalaması 1

2. Cari açık sorunu Türkiye, yeterli üretim kapasitesi bulunmadığı, daha doğrusu kapitalistler üretmeyi kârlı görmediği için, tükettiği kadarını üretemeyen bir ülke. Bu yüzden tükettiğimiz malların büyük bir bölümünü yurt dışından ithal ediyoruz. Grafik 4: Türkiye nin yıllık cari açığı (Milyon Dolar) İşte bu durum, yani sermaye sahiplerinin üretmek yerine ithal etmesi, devletin bu bağımlılığı azaltacak yatırımlardan kaçınması ve bunun yerine özel sektörü teşviklerle ihya etmeyi tercih etmesi, ülkemizi bitmek bilmeyen bir cari açık sarmalına sürüklüyor. Öyle ki, krizin en şiddetli hissedildiği 2009 da bile, yurt içinde yatırım ve tüketim talebin azalmasına, ithalatın ihracattan daha fazla daralmasına rağmen, ülkemiz 14 milyar dolara yakın cari açık verdi. 2011 yılına gelindiğine ise, cari açığın çok ciddi bir sorun haline geldiği görülüyor (Grafik 4). Zira Türkiye, 2010 yılı boyunca verdiği cari açığa neredeyse 2011 in yarısına gelindiğinde ulaşmış durumda. 3. İşsizliğin gerçek boyutları Türkiye de işsizliğin en büyük sorunlardan biri olduğuna herkes hemfikir. Ancak sorun tarif edilirken, sorunun kaynağında ne olduğu ısrarla gizleniyor. Özelleştirmeler sonucu kapanan fabrikalar, patronların, üretim yerine, paradan para kazanmayı daha kârlı görmeleri, patronların kârlarını en üst düzeye çıkarmak için mümkün olduğu kadar az işçiyi en uzun çalışma saatlerine mahkûm etmeleri gibi gerçekler işsizliğin gerçek nedenleridir. Öte yandan devletin resmi istatistik kurumunun işsizlik oranı diye sunduğu veri, işsizliğin gerçek boyutlarını tam yansıtmıyor. Tablo 1: Türkiye de işsizlik rakamlarına yansımayan göstergeler ve gerçek işsizlik oranları Kadın Erkek Toplam 15 yaş ve üzeri nüfus (Bin) 27.197 26.242 53.439 İşgücü (Bin) 8.094 18.901 26.995 İstihdam edilenler 7.223 17.223 24.446 İstihdam oranı (%) 89,2 91,1 90,6 Resmi işsizler 871 1.679 2.550 Resmi işsizlik oranı (%) 10,8 8,9 9,4 Eksik istihdam 302 792 1.094 İşgücüne dahil olmayanlar (Bin) 19.103 7.341 26.444 İş aramadığı halde çalışmaya hazır olanlar 1116 796 1.912 Mevsimlik istihdam edilenler 32 12 44 İşgücüne katılma oranı (%) 29,8 72,0 50,5 Geniş tanımlı işsizlik oranı (%) 21,6 12,6 15,4 Geniş tanımlı işsizlik oranı (eksik istihdam dahil) (%) 24,9 16,6 19,2 Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketi Mevcut resmi istatistikler, iş bulma umudu olmayan, ama iş bulunması halinde çalışmaya hazır olan 2 milyona yakın insanı işgücüne dahil olmadıkları gerekçesiyle işsiz saymıyor. Bu insanları işgücüne ve işsizlere dahil ettiğimizde işsizlik oranı kadınlarda yüzde 22 ye, erkeklerde yüzde 13 ye yaklaşırken, Türkiye genelinde yüzde 19 un üzerine çıkıyor. Eksik istihdam edilenlerin oranı dahil edildiğinde ise Türkiye genelinde işsizliğin yüzde 19,2 ye yükseldiği görülüyor (Tablo 1). Burada bir gerçeğin daha altını çizmek gerekiyor: Türkiye de bir işçinin haftada yalnızca 1 saat çalışmış olması, işsiz sayılmaması için yeterli sayılıyor. Bu yaklaşımı değiştirerek, örneğin 1 ila 16 saat çalışanları da işsiz saymamız halinde ülkemizdeki işsiz sayısı bir anda 1 milyon 317 bin kişi artarak 3 milyon 867 bine, resmi işsizlik oranı ise yüzde 14,3 e yükseliyor! Bütün bunlara ek olarak, yine resmi istatistiklere göre ülkemizde 15 yaşın üzerinde 15 milyon 610 bin kişi haftada 40 saatten fazla çalışırken, tam 2 milyon 252 bin kişi, haftada 72 saatten fazla çalışıyor! Bu rakamlar, bir yandan ülkedeki işsizliğin ve eksik istihdamın gerçek boyutlarını ortaya koyarken, diğer yandan, nüfusun azımsanmayacak bir kesimi için insanlık dışı bir aşırı çalışma durumunun söz konusu olduğunu gösteriyor. 2

4. Gelir dağılımı Türkiye de yoksulluğun ve eşitsizliklerin boyutları, sosyal yardım adı altında emekçilere sadaka dağıtılmasıyla bile gizlenemeyecek kadar yükselmiş durumda. Özellikle son 30 yıldır emekçilerin gerçek ücretlerindeki düşüş nedeniyle yoksulluk ve gelir eşitsizliği oldukça yükselmiş durumda. Hızlı ekonomik büyüme yaşadığı ve zenginleştiği söylenen ülkemiz, Dünya Bankası verilerine göre gelir dağılımının en bozuk olduğu ilk 50 ülke arasında yer alıyor. Şimdi bu gelir eşitsizliğine yakından bakalım. Grafik 5 te Türkiye nüfusunun en zengin yüzde 20 lik kesiminin toplam gelirin yüzde 45 inden fazlasına el koyduğu görülüyor. Buna karşılık, en yoksul yüzde 20 lik kesim, toplam gelirin yalnızca yüzde 6,5 ini elde ediyor. 5. Türkiye de emek sömürüsü artıyor Ülkemizde 1980 yılından itibaren uygulanan neo-liberal ekonomi politikaları, her şeyden önce, emek maliyetlerinin ucuzlatılmasına dayanıyordu. Türkiye de 1980 lerden sonra belli istisnalar dışında ücret artışları neredeyse sürekli olarak enflasyonun gerisinde kaldı. Grafik 6: Türkiye de sektörlerde birim reel ücret endeksi (2005=100) Grafik 5: Türkiye de yüzde 20 lik gelir dilimlerine göre toplam gelirin dağılımı (%) Kaynak: Devlet Planlama Teşkilatı (Kalkınma Bakanlığı), Temel Ekonomik Göstergeler, http://www.dpt.gov.tr/portaldesign/portalcontrols/webicerikgosterim.aspx?enc=83d5a6ff03c7b4fc8604e0a9da903a71 Kaynak: TÜİK Yani ülkemizde nüfusun yüzde 20 si gelirin yüzde 45, 5 ini alıyor. Nüfusun geri kalan yüzde 80 i ise gelirin yüzde 55 i paylaşmaya çalışıyor. Ülkemizin gerçek fotoğrafı budur. Başka bir deyişle, daha az sayıda insanın daha büyük bir zenginliğe el koyduğu sonucuna ulaşıyoruz. Böylece ülkemizde, emekçilere sosyal devletin gereği diye yutturulmaya çalışılan cemaatçi yardımlaşma ağlarıyla bile örtbas edilemeyecek denli büyük bir zenginliğin ve yoksulluğun var olduğu ortaya çıkıyor. TÜİK ve DPT den elde edilen verilere göre, Türkiye de 2005-2010 yılları arasında tüm sektörlerde ortalama emek verimliliği yüzde 15,7 artarken, reel ücretlerdeki artış yalnızca yüzde 7,4 oldu. Böylece Grafik 6 da görüldüğü üzere, 5 yıl içerisinde emekçilerin birim reel ücretleri, yani ürettikleri katma değere oranla ellerine geçen ücret yüzde 7,1 azalmış oldu. Özellikle son üç yıllık gelişime bakıldığında, 2008 krizini bahane eden patronların, 2006-2008 yılları arasında gerçekleşen kısmi birim ücret artışını tamamen ortadan kaldırdıkları ve ortalama sömürünün kriz öncesi döneme göre yüzde 8,6 arttığı görülüyor. 6. Asgari ücret açlık sınırının altında Türkiye de asgari ücret kelimenin tam anlamıyla bir sefalet ücreti olarak uygulanıyor. Türk-İş verilerine göre, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 2 bin 872 TL, açlık sınırı ise 882 TL iken 16 yaşından büyük bir işçinin net asgari ücreti yalnızca 659 TL. Başka bir deyişle asgari ücret açlık sınırının yüzde 25, yoksulluk sınırının ise yüzde 77 altında bulunuyor (Tablo 2). 3

Tablo 2: Türkiye de Ağustos 2011 itibariyle açlık ve yoksulluk sınırları ile asgari ücret düzeyinin karşılaştırılması Dönem TL Yoksulluk sınırı Ağustos 2011 2872,29 Açlık sınırı Ağustos 2011 881,79 Net asgari ücret Temmuz-Aralık 2011 658,95 Net asgari ücret (16 yaş altı) Temmuz-Aralık 2011 571,97 Kaynak: Türk-İş ve T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. 7. Türkiye de eğitime verilen önem (!): Kapansın okullar, açılsın camiler Türkiye İstatistik Kurumu nun açıkladığı verilere göre, 2003-2010 yılları arasında Türkiye de kamuya ait ilköğretim okullarının sayısı son içerisinde yüzde 10 azalarak 35 bin 501 den 31 bin 899 a düşmüş durumda (Grafik 7). Özel okullarda ise tam tersi bir tablo gözleniyor. Aynı dönemde ülkemizdeki özel ilköğretim okulu sayısı yüzde 46 artarak 613 ten 898 e çıktı. 2010-2011 öğretim yılı itibariyle ilk ve orta dereceli okulların toplam sayısı 42 bin civarında. Buna karşılık, Diyanet İşleri Başkanlığı verilerine göre 2011 yılı itibariyle ülkemizde 81 bin adet cami bulunuyor. Grafik 7-8: Türkiye de ilk ve orta dereceli okulların ve camilerin sayısı (2003-2010) Tablo 3: Türkiye de Kur an kursu ve bu kurslarda okuyan öğrenci sayıları Öğretim yılı Kuran Kursu sayısı Öğrenci sayısı 2002-03 3.664 86.118 2003-04 3.852 134.406 2004-05 4.322 155.285 2005-06 4.950 184.356 2006-07 7.047 230.273 2007-08 7.750 249.973 2008-09 7.677 268.735 2009-10 8.707 297.639 2010-11 9.846 301.143 Kaynak: CHP Adana milletvekili Hulusi Güvel tarafından Devlet Bakanı Faruk Çelik e yöneltilen soru önergesine verilen yanıt. Kur an kurslarının ve bu kurslarda eğitim alan öğrenci sayılarına baktığımızda, son 10 yılda yine oldukça hızlı bir artışla karşılaşıyoruz (Tablo 3). 2002-2003 ve 2010-2011 öğretim yılları arasındaki 7 yıllık dönem içerisinde ülkemizdeki Kur an kursu sayısı 2,7 katına, bu kurslara devam eden öğrenci sayısı ise 3,5 katına çıkmış durumda. Bu sayıların kaçak Kur an kursu sayılarını kapsamadığının altını çizelim. Tablo 4: Seçilmiş OECD ülkelerinde derslik başına düşen öğrenci sayısı ÜLKE OKULÖNCESİ İLKÖĞRETİM ORTAÖĞRETİM İspanya 14 14 11 Portekiz 16 12 8 Yunanistan 12 10 8 Macaristan 11 10 11 Çek Cum. 14 19 13 Fransa 19 20 12 Slovakya 14 18 14 İsveç 13 13 13 Avusturya 17 14 11 Türkiye 26 26 17 OECD Ort. 15 16 13 Kaynak: OECD, Education at a Glance 2009 Report, pp. 383. Kaynaklar: TÜİK ve Diyanet İşleri Başkanlığı. 2003-2010 yılları arasında ilköğretim okulu sayısı 3 bin 602 azalırken, aynı dönemde 5 bin 530 yeni cami yapılmış durumda (Grafik 7-8). Başka bir deyişle, Türkiye de 1000 kişiye düşen cami sayısı 1,1 iken, 1000 kişiye düşen toplam ilk ve orta dereceli okul sayısı sadece 0,6. Eğitim kalitesinin ve okullaşma düzeyinin en önemli göstergelerinden birisi, derslik başına düşen öğrenci sayısıdır. Tablo 4 te görüldüğü gibi, Türkiye de derslik başına düşen öğrenci sayısı OECD ülkeleri ortalamasının bir hayli üzerindedir. İlköğretimde OECD ülkeleri ortalamasında derslik başına 16 öğrenci düşerken Türkiye de 26 öğrenci düşmektedir. Ortaöğretimde ise OECD ortalaması 13 iken, bu sayı ülkemizde 17 dir. 4

8. Türkiye de kadın olmak Türkiye de erkekler arasında okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 2,1 iken bu oran kadınlarda yüzde 9,5 a çıkıyor. TÜİK verilerine göre Türkiye de kadınların işgücüne katılım oranı son yıllardaki kısmi artışa rağmen halen yüzde 30 un altında. 19 milyonun üzerinde kadın üretim sürecinin dışında kalıyor. Bunların yüzde 60 ı, yani 11 milyon 483 bini, ev işleriyle meşgul olduğu için iş aramadığını beyan ediyor. Tam 1 milyon 116 bin kadın ise, iş bulma umudu olmaması ya da başka gerekçelerle iş aramadığını, ancak iş olması halinde işbaşı yapabileceğini söylüyor. Ayrıca 2011 yılı Mayıs ayı itibariyle kırda çalışan kadınların yüzde 84 ü tarımda çalışırken, bunların dörtte üçü ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyor. Yine tarımda çalışan kadınların yüzde 95 i herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı değil. Meclisteki kadın milletvekili oranı yüzde 14. Gericiliğin yoğun baskı ve dayatmaları, kadını toplumsal ve siyasal yaşamda ikincil konuma iterken, kadına yönelik ayrımcılık, şiddet ve baskıyı da doğal olarak körüklüyor. KSGM nin Türkiye de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması 2008 başlıklı araştırmasına göre her 100 kadından 39 u, hayatının herhangi bir döneminde eşinden veya birlikte olduğu kişi(ler)den fiziksel şiddet, 15 i ise cinsel şiddet görmüş. Fiziksel şiddet gören kadınların yarıya yakını ağır derecede şiddet gördüğünü söylüyor. Her 100 kadından 30 u ise, hem fiziksel hem de cinsel şiddet gördüğünü belirtiyor. Türkiye de son birkaç yıldır yalnızca kadına yönelik şiddet değil, kadın cinayetleri de çok ciddi bir artış gösteriyor. 2010 yılında 46 kadın, namus meselesi gerekçesiyle öldürülürken, 2002 - Temmuz 2009 döneminde tam 4 bin 63 kadın töre ve namus gibi gerekçelerle cinayet kurbanı oldu. 2011 yılı başında Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu na sunulan bir araştırma ise, 5 milyon 439 bin kadının çocuk yaşta evlendirildiğini, 187 bin kadının kuması bulunduğunu, 452 bin kadının ise sadece dini nikahla evli olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca resmi istatistiklere göre, 2006 yılı itibariyle evliliklerin yüzde 16,8 inde başlık parası ödeniyor. SORULAR 1. Türkiye nin dış borcu ne durumda? Borçlanarak büyüyen bir ülkenin geleceğinde istikrardan bahsedebilir miyiz? 2. IMF ye borcu sıfırladık diyorlar. Türkiye nin asıl borçlandığı yerler neresi? 3. Tükettiği kadar üretemeyen bir ülke olarak Türkiye nin cari açığı ne kadar? Cari açığın artması ne anlama gelir bunun sonuçları neler olabilir? 4. Türkiye de işsizlik ne kadar? İşsizliğin gerçek boyutlarını nasıl gizliyorlar? 5. Türkiye de gelir dağıtılımı tablosu nasıl? 6. Gelir tablosuna bakıldığında yüzde 20 lik bir kesim gelirin yüzde 45,5 ini alıyor. Geri kalan yüzde 80 lik kesim ise gelirin yüzde 55 ini. Bu tablo neyi gösteriyor? 7. Böyle bir tabloda yeşil kart dağıtımı, sosyal yardımlar, cemaatçi yardım ağları ne anlam ifade ediyor? 8. Son 10 yılda reel ücretlerde düşüş ne kadar? İşçinin reel ücretlerinin düşmesini tartışınız. 9. Asgari ücretin açlık sınırın altında olması, nasıl bir ülkede yaşadığımızı gösterir? Bunun adil bir durum olduğunu anlayışla karşılamamız gerekir mi? 10. Türkiye de kadınlara dönük ayrımcılık, eşitsizlik ve şiddetin gündemil yaşamımızda karşılıkları nelerdir? Bu konuda bizler neler yapmalıyız? 5