OSMANLI BELGELERİNE GÖRE MİDİLLİ ADASI'NDA ÇIKARILAN YERALTI KAYNAKLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME (16. YÜZYIL)

Benzer belgeler
İktisat Tarihi I. 15/16 Aralık 2016

Muharrem İLDİR Boğaziçi Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş Vergi Bölüm Başkanı E.Vergi Dairesi Müdürü

OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI

I.HAFTA. Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Resmi Gazete Tarihi: 03/02/2005 Resmi Gazete Sayısı: 25716

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /5]

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi Kaynaklar-Tetkikler... 2

Doç. Dr. Ümit KOÇ (You can see his CV in English on the following pages)

İktisat Tarihi I

Serbest Bölgeler Kanunu, Yasası sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa SERBEST BÖLGELER KANUNU. Kanun Numarası : Kabul Tarihi : 6/6/1985

Kaynak Geliştirme ve İştirakler Dairesi Başkanlığı Görev Yetki ve Çalışma Yönetmeliği. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü)

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

İktisat Tarihi I

OSMANLI DEVLETİNDE TUZ ÜRETİMİ VE DAĞITIMI

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

SATIN ALMA DAİRE BAŞKANLIĞI GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam Dayanak ve Tanımlar

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım

T.C. LÜLEBURGAZ BELEDİYE BAŞKANLIĞI TESİSLER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV ve ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER

VAKIFLAR İÇİN FİNANS KAYNAĞI OLARAK İCÂRETEYN. Doç. Dr. Süleyman Kaya

T.C.SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI TRABZON BELEDİYESİ 2012 YILI DENETİM RAPORU

Madde 2- Türkiye'de serbest bölgelerin yer ve sınırlarını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

VERGİ USUL KANUNU (VUK)

2018 YILINDA İŞLETME HESABI ESASI VE BİLANÇO ESASINA GÖRE DEFTER TUTMA VE SINIF DEĞİŞTİRME HADLERİ

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

SERBEST BÖLGELER KANUNU İLE GÜMRÜK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI (TASLAĞI)

GİDERLERLE İLGİLİ ÖZEL DOSYALAR

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ

GÖREV/İŞ TANIMI FORMU. Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı/Satın Alma Bürosu STATÜSÜ [ X ] MEMUR [ ] SÖZLEŞMELİ PERSONEL

T.C. ÇANAKKALE İL GENEL MECLİSİ 2012 Yılı Denetim Komisyonu. : Mehmet Emin SARAN, Hasan BABADAĞLI, Halil Behçet ERDAL

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

GEÇMİŞTEN GELECEĞE İSTANBUL BALIK HALLERİ

Gümrük Kanunu-Genel Hükümler (Amaç, Kapsam ve Temel Tanımlar) (Md.1-4) 4458 Sayılı GÜMRÜK KANUNU. 4/11/1999 tarihli ve sayılı Resmi Gazete

ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Cafer ÇİFTCİ Doğum Tarihi ve Yeri: 1973 BURSA Unvanı: Prof. Dr. Ana Bilim Dalı: Yakınçağ Tarihi Doçentlik Alanı:

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ... XVII BİRİNCİ BÖLÜM MUHASEBE

Değerli Yöneticiler, son yıllarda vergi incelemeleri büyük ölçüde bu konu etrafında dönmeye başladı.

KHK'nin Tarihi - No: 08/06/

Law 32/1983 Properties of the Treasury. About the law Law 32/1983

BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

The Sixteenth Century. Ümit KOÇ ÖZET

Damga Vergisine Tabi Olup Olmadığı Tartışmalı Olan Kurumların Damga Vergisi Karşısındaki Durumları

YENİ KURUMLAR VERGİSİ KANUNU TASARISINA GÖRE TAŞINMAZLAR VE İŞTİRAK HİSSELERİ SATIŞ KAZANCI İSTİSNASI. İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü

SAĞLIK BAKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANLIĞININ GÖREV ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNERGE İKİNCİ BÖLÜM. Amaç ve Kapsam

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

OSMANLI ARAŞTIRMALARI XXI

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü

KAMU İHALE KURUMU 2013 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU

SANAYİLEŞEN TÜRKİYE NİN ENERJİ İHTİYACI VE YENİ BİR ARAŞTIRMA KURULUŞU: ELEKTRİK İŞLERİ ETÜD İDARESİ

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - ( )

HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN

T.C. BUCA BELEDİYESİ İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ

BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ

Konsinye Satışlar İhracat ve Muhasebe İşlemleri

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

TC. ZEYTİNBURNU BELEDİYESİ RUHSAT VE DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

Adi ortaklıkların transfer fiyatlandırması mevzuatı açısından değerlendirilmesi

T.C. MERAM BELEDİYESİ İŞLETME ve İŞTİRAKLER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM

İTFAİYE BAKIM ONARIM ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ I. KISIM GENEL ESASLAR

XVII. YÜZYILIN ORTALARINDA AYINTAB (GAZİANTEP)

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI

I. TÜRK HUKUK TARİHİ KONGRESİ BİLDİRİLERİ

BÖLÜM 1 TEMEL KAVRAMLAR...III

Arsa Karşılığı İnşaat İşlerinin Vergilendirilmesinde Ne Değişti?

MEHMET ÖZ- YAYINLAR. Makaleler ve Yayınlanmış Bildiriler

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI İSTANBUL BAŞAKŞEHİR BELEDİYESİ 2012 YILI DENETİM RAPORU

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

MALİ MÜŞAVİRLERİN İŞ TAKİP SÖZLEŞMELERİNİN DAMGA VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ


GİDER VERGİLERİ KANUNU 1, 2

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

BASTIRILMAMIŞ ANONİM ŞİRKET HİSSESİ DEVRİNDE VERGİLEME

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

OSMANLI ARAŞTIRMALARI X

Ticaret Tabi Maddeler ve Bu Maddelerin

Özelge: Vergi mükelle 䎘晐 olmayan kişilerden mal ve hizmet alınması halinde yapılacak ödemelerden hangi oranda tevkifat yapılacağı ve belge düzeni hk.

SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ ÜZERİNDEN REKLAM VERİLMESİ

EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA POLİS AKADEMİSİ VE DİĞER FAKÜLTE VE YÜKSEK OKULLARDA OKUYAN ÖĞRENCİLERDEN ALINACAK TAZMİNATA DAİR YÖNETMELİK

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş./74

Bedelsiz mal teslimi belge düzeni ve Form Ba-Bs Hk.

[Vergiler] [Muhasebe-Finansal Danışmanlık]

JOURNAL OF ATATÜRK RESEARCH CENTER

T.C İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANLIĞI ZABITA DESTEK HİZMETLERİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

BAKIŞ MEVZUAT. KONU: Limited Şirket Pay Devirlerinde Damga Vergisi Ve Harç Uygulaması Değişikliği

İNTERNET ÜZERİNDEN VERİLEN ARACILIK HİZMETLERİNİN VERGİ UYGULAMALARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Av. Ayşegül ÖZKURT BANKACILIK HUKUKUNDA TÜZEL KİŞİLİK PERDESİNİN KALDIRILMASI

SULTANİYE (KARAPINAR) II. SELİM KÜLLİYESİ VAKFI NIN KURULUŞU, GÖREVLİLERİ VE GELİRLERİ

Bütçeye ayrıntılı harcama programları ile finansman programları eklenir.

Dr. OSMAN EŞGİN ORTAKLIKLARDA TASFİYE İŞLEMLERİNİN TÜRK VERGİ SİSTEMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Sayı : [02] /556/ /01/2013

T.C. SULTANBEYLİ BELEDİYE MECLİSİ Tarih : KOMİSYON RAPORLARI Rapor No : 2011 / 9 BÜTÇE VE TARİFE KOMİSYONU RAPORU

269 NUMARALI İCMAL DEFTERİNE GÖRE ACLUN Ünal TAŞKIN * ACLUN ACCORDİNG TO THE İCMAL DEFTER NUMBERED 269

BULGARİSTAN AZİZ KİRİL VE METHODİUS ULUSAL KÜTÜPHANESİ NDE BULUNAN SİNOP İLE İLGİLİ OSMANLI ARŞİV BELGELERİ

[BELGE BAŞLIĞI] [Belge alt konu başlığı] [TARİH] TURMOB [Şirket adresi]


YURT DIŞINA ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA KANUN TASARISI

Transkript:

The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/jasss7260 Number: 59, p. 501-510, Autumn I 2017 Yayın Süreci / Publication Process Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 19.08.2017 15.10.2017 OSMANLI BELGELERİNE GÖRE MİDİLLİ ADASI'NDA ÇIKARILAN YERALTI KAYNAKLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME (16. YÜZYIL) AN ANALYSIS ON UNDERGROUND RESOURCES ACCORDING TO OTTOMAN DOCUMENTS IN MTYLENE ISLAND (16th CENTURY) Öğr. Gör. Dr. Ayhan Afşın Ünal ORCID ID: orcid.org/0000-0002-4730-2159 Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öz Bu çalışmanın amacı, 16 yüzyılda Osmanlı Devletinin sahip olduğu Ege adalarından Midilli adasında, dönemin önemli madenlerinin nerelerden ve nasıl çıkarıldığını ve bu madenlerin işletme düzeninin nasıl işlediğini Osmanlı belgelerine dayalı olarak ortaya koymaktır. İngiliz ve Fransız seyyahların eserlerinde adanın adı Lesbos ya da Mtylene şeklinde geçmektedir, muhtemelen Midilli söylenişi Mtylene den gelmektedir. Bu ada sancağında çıkarılmakta olan önemli madenlerden biri olan tuz, balıkçılıkta, zeytincilikte, bir kısım sütten üretilen maddelerin, sebze ve meyvelerin muhafazasında kullanılmakla beraber, daha ziyade, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan nüfusun ve hayvanların doğrudan doğruya tükettiği bir besin maddesi idi ve bu özelliği ile bütün bir halkı ilgilendiriyordu. Koruyucu ve tat verici özellikleri sebebiyle, kullanım alanı oldukça zengindir. İnsanlık tarihi boyunca elde edilen tuz, yiyecekleri korumanın yanında, yaraları iyileştirmek, suları dezenfekte etmekte ve yiyeceklere lezzet katmak için kullanıldı. İnsan ve diğer canlıların beslenmesinde olduğu kadar, bazı kimyasal maddelerin elde edilmesinde de kullanılan tuzun, oldukça yüksek bir ticari potansiyeli olduğu tarih boyunca gözlemlenmiştir. Tuz, Romalı askerlere ücret olarak verilmiş, tuz dağıtımı olarak yapılan bu ödemenin Latincedeki adı ''salarium''dur. İngilizcede tuz ''salt'' şeklinde yazılmış, ücret anlamına gelen ''salary'' kelmesi de burdan türemiştir. Diğer taraftan tuz hayati önemi dolayısıyla, temel değerleri, kutsal değerleri temsil eden bir sembol. ''Tuz hakkı'' deyimi insanı insan yapan sadakat değerini ifade ediyor. Çıkarılan diğer ikinci önemli madde ise, koyu siyah renkde, yapışkan bir madde olan, soğuk iken sert, ısıtıldığı zaman yarı sıvı hal alan zift idi ve zift gemilerin ek yerlerini tıkamak ve tahtayı neme karşı korumak için kullanılırdı. Ziftten başka, bir de çam ağaçlarından ve maden kömürlerinden üretilen, yapışkan bir sıvı olan katran, gemilerin omurgalarına ve su altında ka-

502 Ayhan Afşın Ünal lan kısımlarına sürülürdü. Bu üç önemli madde, 16. yüzyıl Osmanlı yönetimindeki Midilli Adası'nda maden ocaklarından çıkarılıyor ve ticareti yapılıyordu. Anahtar Kelimeler : Midilli Adası, Maden, Osmanlı İmparatorluğu, Tuz, Zift, Katran Abstract The purpose of this study is to reveal where and how the important mines of the period were excavated in the name of Mytilene from the Aegean islands which the Ottoman State had in the 16th century and how the operating order of these mines operated based on the Ottoman documents. In the works of English and French travelers, the name of the island is called Lesbos or Mtylene, probably from Mtylene, which is said to be Lesbos. This important and one of the minerals of the period salt was a food material that was consumed directly by the population and animals living in the Ottoman Empire, with the use of it in the preservation of olive, some dairy products, vegetables and fruits, and it was all about the people. Due to its preservative and flavor properties, its usage area is very rich. In addition to protecting food, the salt obtained throughout human history was used to heal wounds, disinfect waters and add flavor to food. It has been observed throughout history that the salt used in the acquisition of certain chemical substances, as well as in humans and other living things, has a very high commercial potential. Salt is given to the Roman soldiers as salary, the salary which is made in salt distribution is called 'salarium' in Latin. In English, the word 'salary', written in the form of 'salt', means salary. On the other hand, salt is a symbol representing sacred values because of its vital importance. '' Salt right '' refers to the value of loyalty that makes a human being a human being. The second important substance extracted is Pitch whic was used in dark black color, a sticky material that was hard when cold, semi-liquid when heated and was used to seal joints of boats and protect the board against moisture. Other than bitumen, tar, which is a sticky liquid produced from pine trees and coal, was driven to the spines and submerged parts of the ships. These three important items were being mined and traded in the mines of the island of Lesbos in the 16th century Ottoman administration. Keywords: Mytlene Island, Mine, Ottoman Empire, Salt, Pitch, Tar GİRİŞ Gerek ülkemizde gerekse yurt dışında Osmanlı İktisat Tarihi'nin önemli bir parçasını teşkil eden madencilik sektörüne dayalı çalışmalar oldukça sınırlıdır. Son dönemlerde yapılan çalışmalar bir yana bırakılacak olursa, mevcut olanların madencilikle ilgili belge neşrine dayanmakta geri kalanlar ise Osmanlı Maden Hukuku alanında yoğunlaşmaktadır 1. Hukukî alandaki çalışmalar, genellikle madenlerin işletilme esaslarını düzenleyen hukukî altyapıya açıklık kazandırmakla birlikte; madenlerin nitelikleri, madencilikte istihdam edilen reayanın statüsü, madenlerin bir bölgenin ekonomisi üzerindeki etkileri ile devle- 1 Neşet Çağatay, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Maden İşletme Hukuku", AÜ, DTCF. Dergisi, C. II, 1943, s. 117-126. tin askerî ve sosyo-ekonomik politikasını ne derece etkilediği gibi birtakım konulara açıklık getirmekten uzaktır. Halbuki, bu alanda son yıllarda yapılan çalışmalar ivme kazanmış ve Osmanlı madenciliğinin anlaşılmasına yönelik, oldukça nitelikli eserler ortaya çıkarılmıştır 2. 2 Rhoads Murphey, "Silver Production in Rumelia According to an Official Report Circa 1600", Südost Forschungen, XXXIX, 1980, s. 75-103; Vernon J. Parry, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Kullanılan Harp Malzemesinin Kaynakları", (Çev. Salih Özbaran), Tarih Enstitüsü Dergisi, C. III, 1972, s. 35-46; Suraiya Faroqhi, "Alum Production and Alum Trade in the Ottoman Empire (About 1560-1830), WZKM, LXX, 1979, s. 153-175; M. Bülent Varlık, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Madenlerde Çalışma Koşulları Üzerine Bir Deneme/Derleme", Ekonomik Yaklaşım, C. II, 1981, s. 191-210; Fahrettin Tızlak, "Osmanlı Devleti'nde Ham Bakır

Osmanlı Belgelerine Göre Midilli Adası'nda Çıkarılan Yeraltı Kaynakları Üzerine Bir Değerlendirme (16. 503 Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren, sistemli bir yayılma politikası sayesinde Anadolu ve Balkanlar'da kısa süre içerisinde büyük bir güç olarak sivrilmiştir. Özellikle Fatih dönemi sonunda Anadolu ve Balkanlar'daki maden ocaklarının bulunduğu yöreler tümüyle sınırlara dahil edilmişti. Bu durum maden rezervlerinin bolluğuna, tür açısından da çeşitliliğe neden olmuştur. Devlet, eline geçen bu fırsatı çok iyi değerlendirerek, mali ve askeri açıdan kendi kendine yeterlilik politikasını sürdürmedeki kararlılığına yön vermede en önemli etkendir 3. Osmanlılar, madenlerin işletilmesinde göstermiş olduğu itinayı, bu sektörde istihdam edilen reayanın belirlenmesinde de göstermiş ve yükümlü oldukları hizmeti yerine getirebilmek için gerekli düzenlemeleri yaparak uygulamışlardır. Devletin uygulamış olduğu bu hassas politikayı, Balkanlar'ın fethinden sonra, özellikle 15. yüzyıldan sonra maden ocaklarında üretimin aksamadan sürdürülmesi için periyodik biçimde yayınladığı özel maden kanunnamelerinde görebilmekteyiz 4. Bilindiği gibi Osmanlı Devleti'nin resmi mezhebinin Hanefi mezhebi olması nedeniyle, diğer bütün kurumlarında olduğu gibi maden mülkiyeti hususunda da bu mezhebe uygun hükümler söz konusudur. Ancak toprak sisteminde zamanla meydana gelen değişiklikler, temelde olmasa da detayda Osmanlı maden hukukunu farklılaştırmıştır. Osmanlı toprak sistemi bölgeler arasında da farklılık gösterebilmekteydi. Bu nedenle, Osmanlı hukukunda madenler konusu toprak sistemi içerisinde değerlendirilmelidir. Şer'i Hukuka göre araziler mülki, miri, metruk, mevad ve mevkuf arazi şeklinde tasnif edilerek konumları belirginleştirilmiştir. Bunun için madenler farklı bölgeler ve arazi- lerde bulunduğundan, arazilerin hukukî konumlarına göre mülkî tespiti önem kazanmıştır. Devletin toprak üzerinde yüksek mülkiyet ve kontrol hakkına sahip olmasıyla, toprak devletin malı sayılmakta, böylelikle de madenlerin mülkiyeti esas olarak devlete ait olmaktaydı 5. Bu şekilde maden bölgelerinin büyük bir kısmının devletin kontrolü altında bulunması, Osmanlı Devleti'nin madenlerin denetim ve işletme esaslarını, kanunnamelerle tespit etmesini zorunlu kılmıştı. Maden işletme usullerinin tespitinde, madenlerin Osmanlı öncesi işleyişinde mevcut olan eski nizamların korunduğu, hatta şer'i hukuka aykırı olmayan örf ve adetlerin yürürlükte bırakılmasının uygun görüldüğü anlaşılmaktadır 6. Çoğunluğu Fatih Sultan Mehmet döneminde yayınlanan maden kanunnameleri, ocaklarda çalışanların sosyal yaşantılarını, yükümlülüklerini, devletle ilişkilerini, maden cevherinin çıkarılma, ayrıştırılma ve çeşitli kurumlara gönderilmesine kadar ki tüm aşamalara değinen hükümleri içermektedir. Kanunnamelere göre, yine madenci reayasına yönelik birtakım iktisadî muafiyetler tanınmış ve onları direkt atamış olduğu emin vasıtasıyla idare etmiştir. Kanun gereği bu gruplara askeri ve sivil idarecilerin müdahale etmesine imkân tanımamıştır. Yine devlet, madencilerin görevlerini irsen varislerine aktarmalarına hoşgörüyle yaklaşarak süreklilik tanımıştır. Maden kanunnamelerinin büyük çoğunluğu, ocakların açılması, cevherin çıkarılması ve ayrıştırma işlemleri ile taksim konularına yöneliktir. Ayrıca ocaklar arası sınırların belirlenmesi de kanunnamelere yansımıştır 7. Osmanlı Devleti, tıpkı devletin hayat damarlarından biri olarak nitelenen kurumlarında olduğu gibi madenlere de büyük önem vermiş, maden üretiminde olduğu kadar ma- İşleme Merkezleri Olarak Tokat ve Diyarbakır", Belleten, S. 266, 1996, s. 643-659. 3 Çağatay, Maden İşletme, s.126. 4 Çağatay, a.g.m., s.126. 5 Mustafa Altunbay, Klasik Dönemde Madencilik, Türkler, C. 10, Yeni Türkiye yayınları, Ankara 2002, s. 791. 6 Altunbay, a.g.m., s. 792. 7 Altunbay, a.g.m., s. 793.

504 Ayhan Afşın Ünal denlerin muhafazasında da hassas davranmıştır. Askerî ve malî açıdan madenlere bağımlı olan devlet, bu sektörde çalışanların güvenliğinin sağlanmasının, üretimin geleceğini etkileyeceğinden ötürü oldukça dikkatli olmuştur. Çünkü genellikle anayollardan uzak dağlık ve ormanlık gibi ıssız arazilerde bulunan maden ocaklarının rahatça saldırıya uğrama tehlikesinin varlığı, takviye önlemlerin alınmasını gerekli kılıyordu 8. Anadolu'da ise durum Balkanlar'dan farklı değildi. Özellikle 16 ve 18. yüzyıllarda ülke içinde yaşanan çalkantılı dönemlerde, ocaklar saldırıların ana hedeflerinden biri durumuna gelmiştir. Osmanlı Devleti'nde, genellikle özel teşebbüs tarafından işletilen ticarî, sinaî ve diğer gelir getiren işletmeler mukataalar şeklinde belirlenmiştir. Bu grubun içine giren maden ocakları da aynı biçimde işletilen ve dirlik olarak devlet görevlilerine terk edilmeyen, direkt hazine için ayrılmış en önemli gelir kaynaklarındandı. 15 ve 18. yüzyıllar arasında oluşturulan maden mukataaları üretim düzeyleri ve gelir giderlerine uygun olarak devletin öngördüğü şartlar altında emanet, iltizam-malikâne ve ihale sistemleri olmak üzere başlıca üç tarzda işletilmişlerdir 9. Bu tarzlardan "emanet" usulü, en yaygın biçimde kullanılan maden işletme uygulamasıydı. İşletmenin başında direkt devletçe atanan ve belirli bir ücret karşılığı vazifesini yürüten emin bulunmaktaydı. En önemli görevi, sorumlu bulunduğu madende gelir-giderlerin kontrol edilmesi ve harcamaların koordineli biçimde yapılarak çalışanların huzurunun sağlanması hususunda dikkatli davranmasıydı 10. Maden işletmelerinde karşılaşılan yaygın işletme tarzlarından ikincisi "iltizam" ve onun uzantısı olan "malikâne" usulüydü. İltizam sistemi, maden ocakları gibi düzenli 8 Altunbay, a.g.m., s. 794. 9 Rhoads Murphey, "Mineral Exploration in the Ottoman Empire", Encyclopedia of İslam, V, Leiden, 1986, s. 976. 10 Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, İstanbul, 1995, s. 191. biçimde gelir getiren işletmelerin, maliye tarafından tespit edilen yıllık gelirinin asgari ve azami değerleri de düşünülerek açık artırma usulüyle ve peşin olarak alınan belli bir meblağ karşılığı mültezimlere devredilmesiydi. Devlet bu devir işini yaparken, doğal olarak belirli hükümleri göz önünde bulundurmakta ve verilen taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğini sıkıca kontrol etmekteydi 11. Maden işletmelerinde, tüm mukataalarda olduğu gibi, mültezim tek kişi olabileceği gibi, birkaç kişiden oluşan bir ortaklık şeklinde de işletilebilmekteydi. Maden ocaklarını iltizam eden kişi, çalışanların ücretlerini ve diğer masraflarını kendi malından karşılamak zorundaydı. Devlet, ortaya çıkabilecek haksız uygulamaların önünü alabilmek için oldukça hassas davranmış ve yolsuzlukları ortadan kaldırmayı amaçlamıştır 12. Osmanlılar idarelerindeki reayayı, bulunduğu yörenin sosyo-ekonomik şartlarına göre tasnif ederek çeşitli alanlarda istihdam etmişlerdir. Bu amaçla onlara yönelik bir muafiyet sistemi geliştirerek, devlet kontrolü altında muhtelif hizmetleri yerine getirmekle mükellef kılmıştır. Bu durum madencilik sektöründe de kendini göstermiş, çalışanlar özenle seçilmiştir. "Madenciyan Taifesi" olarak belirlenen reayanın seçiminde öncelikle onların kadimden beri bu işle uğraşmaları ve sektöre yatkın olmaları en önemli tercihti. Ayrıca devlet, tayin edilen madencilerin vazifelerini irsen varislerine aktarmaları hususunda esnek davranmış ve kanun dairesine alarak yürürlükte bırakmıştır. Madencilerin Müslüman olup olmamaları da devlet nazarında farklılık teşkil etmemiş, önemli olan reayanın devlete karşı yükümlülüğünün yerine getirilmesine imkân tanınmıştır 13. Madenlerde çalışanlar genellikle ocakların çevresinden seçilip istihdam edilmektedir. Tayin edilen madenci taifelerinin muafiyetlerine gelince; madenci reaya normal rea- 11 Yaşar Yücel, "Osmanlı İmparatorluğunda Desantralizasyon", Belleten, C. XXXVIII, 1974, s. 680. 12 Altunbay, a.g.m., s. 795. 13 Altunbay, a.g.m., s. 796.

Osmanlı Belgelerine Göre Midilli Adası'nda Çıkarılan Yeraltı Kaynakları Üzerine Bir Değerlendirme (16. 505 yadan ayrı tutularak idaresi ile birlikte ortaya çıkan tüm sorunların çözümü gibi işlemler, devletçe atanan maden emini tarafından yürütülmesi öngörülmüş, diğer sivil ve askeri görevlilerin adı geçen reayaya karışması kanunen yasaklanmıştır. Öte yandan, madenlerde çalışanların haklarının korunması için de düzenlemeler yapılmış, idarecilerin keyfi davranışlarına izin vermeyen şartlar titizlikle yürürlüğe konulmuştur 14. MİDİLLİ DE ÖNEMLİ BİR MADEN OLAN TUZUN ÇIKARILMASI VE DAĞI- TIMI Tuz, balıkçılıkta, zeytincilikte, bir kısım sütten üretilen maddelerin (peynir, çökelek, yağ vs.), sebze ve meyvelerin muhafazasında kullanılmakla beraber, daha ziyade, imparatorlukta yaşayan nüfusun ve hayvanatın doğrudan doğruya tükettiği bir besin maddesi idi ve bu hususiyeti ile bütün bir halkı ilgilendiriyordu. Koruyucu ve tat verici özellikleri sebebiyle kullanım alanı oldukça zengindir. İnsanlık tarihi boyunca elde edilen tuz, yiyecekleri korumanın yanında, yaraları iyileştirmek, suları dezenfekte etmekte ve yiyeceklere lezzet katmak için kullanıldı. İnsan ve diğer canlıların beslenmesinde olduğu kadar bazı kimyasal maddelerin elde edilmesinde de kullanılan tuzun oldukça yüksek bir ticari potansiyeli olduğu tarih boyunca gözlemlenmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nda tuzun üretimi, taşınması ve ticareti konusunda sıkı kurallar konmuştur. Osmanlılar tuzu sütten üretilen gıdaların korunması yanında, deriler balıklar, sebze ve meyvelerin korunmasında, hayvanların tüketiminde kullanmıştır. Osmanlı Devleti'nde tuz, Suriye ve İzmir limanlarından Avrupa'ya ihraç edilen gelir getirici bir madde idi. Osmanlı yönetiminde 1862 öncesinde tuz yatakları dört farklı şekilde işletilmekteydi. Bunlar mültezim işletmeleri, 14 Altunbay, a.g.m., s. 795. devlet işletmeleri, tuz yataklarını bulanların işletmeleri, tekke zaviye ve aşiret beylerinin işletmesi olarak sayılabilir 15. Tuzun üretimi, nakliyatı ve ticareti, oldukça geniş bir kitleye iş imkânı temin etmekte, büyükçe bir sermayeyi harekete geçirmekte, imparatorluğun malî kaynakları arasında küçümsenmeyecek bir yer tutmakta idi 16. Tuzlalar, bir şahsa işletmesi için belli bir fiyata, üç seneliğine, iltizam olarak verilirdi. Eğer, tuzlayı işleten devlet memuru ise, kendisine emin, deruhte ettiği teşebbüse de emanet denilmekte, eğer resmi bir sıfatı yok ise, kendisine mültezim denirdi 17. Osmanlı kaynaklarından anlaşıldığına göre, 16. yüzyıl Cezair-i Bahr-ı Sefid (Akdeniz Adaları) Eyaleti'nin ada sancaklarından biri olan Midilli Sancağı'nda da tuzlalar (memleha) olduğu anlaşılmaktadır. Midilli tuzlasına 984/1576 senesinde, üç yıllığına tımar ehlinden Mehmed bin Ömer mültezim olmuştur. Tuzlanın mahsulünün, ilk önce Midilli halkına satılması gerekiyordu. Eğer artarsa, sair sancak ve kazalara, merkezden izin alınarak, satılabiliyordu. Bazen de izin ile satıldığı halde, tuz satışı yapılan bölgenin tuz mültezimi, dışarıdan tuz satışını engellemek için zorluklar çıkarmakta idi 18. 15 Süleyman Beyoğlu, Osmanlı Devleti'nde Tuz'a Dair Bazı Problemler (1914-1923), Tuz Kitabı, Editörler :Emine Gürsoy Naskali- Mesut Şen, Kitapevi Yayınları, İstanbul 2004, ss. 201-202. 16 Lütfi Güçer, XV-XVII. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğu nda Tuz İnhisarı ve Tuzlaların İşletme Nizamı, İstanbul Üniversitesi, İktisat.Fakültesi.Mecmuası, C. I, s. 97. 17 Lütfi Güçer, a.g.m., s. 109. 18 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) Mühimme Defteri,(MD) 41, 66/143, Eğrigöz kazâsında munfasıl olup Aydın ve Saruhan sancaklarında atik hâsların müfettişi olan Mevlânâ Bahâeddin ve Nazır Abdülkâdir Çavuşa hüküm yazıla ki hâlâ Midillü kâdîsı Dergâh - ı mu allâma arz gönderüp Midillü memlehasına sene 984 Zi l - hiccesinin on yedisinden üç yıl on bir kere yüzbin ve kırk bin akçeye mültezim olan erbâb - ı timardan Mehmed bin Ömer tahvîlinde cezîre - i mezbûre ahâlîsine kifâyet etdükden sonra der anbâr kılup füruht olunan tuz etrâf ve nevâhîde füruht olunmak içün emr - i şerif virilmeğin ber mûceb - i emr - i şerif mültezim - i mezbûrun

506 Ayhan Afşın Ünal Midilli tuzlasının, 987/1579 yılına kadar işletme iznini alan Mehmed bin Ömer, bu tarihte başka bir mültezime geçen tuzladan, üretim yapmaya devam ettiği için, yeni mültezim tarafından, merkeze şikayet edilmiştir 19. Midilli halkına, tuzlalardan, her ihale devresi sonunda, üç yılda bir tuz dağıtımı usulü vardı. Bu, bir nevi tuz vergisi mahiyetinde olan, mecburi bir satış idi. Dağıtım ve satış yapılırken, müşterinin durumu nazarı dikkate alınıyor ve genellikle tuz, sarf edecek vaziyette olan kimselere veriliyordu. Ancak, tuzla mültezimlerinin tamahkârlığı, keyfi uygulaması, zaman zaman halkın muhalefeti dolayısıyla, bu dağıtımın aksadığı ve bazen de devleti bazı tedbirlere başvurmaya zorlayacak kadar, kronik huzursuzluklar yarattığı görülmektedir 20. Bu konuya en güzel örnek, Midilli tuzlasında yaşanmış olup, 955/1548 yılında oluşturulan Midilli Mufassal Tahrir Defteri ne kaydedilmiştir : Cezire-i Midilli memlehasının milhi için emin olan kimesneler, haneden haneye birer buçuk kile ve bazılarına dörder beşer kile ve bazı koyunları olanlar onar ve on beşer kile ve bazı zeytünliği olanlara, birer müdd tuz size lazım- Babası Ömer ve karındaşı Mustafâ ile mahrûse - i Tire ye yüz seksen müd tuz gönderilüp furuht olunup akçesi Hızâne - i âmireye gönderilmek üzre iken Aydın sancağı beğinin Kethudâsı ve mukâta at nâzırı hâricden tuz gelüp satılmak memnu dur diyü mîrî tuz akçesin girift ve âdemlerin habs eyledüklerin bildirüp meblağ-ı mezbûr aynıyla Hızane-i amireye gönderilmek babında inayet rica etmeğin buyurdum ki,.... 19 MD. 41, 373/900, Midillü mukâta âtı müfettişine ve Molova kâdîsına hüküm yazıla ki, cezîre - i Midillü de vâkı atîk ve cedîd memlehalara ve tevâbi - i mukâta asına sene 987 Cemâziye l - âhirinin üçünde vâkı mastûr yiğirmi dördünden üç yıl... akçeye ber vech - i iltizâm ve iştirâk mültezimler olan Yusuf bin Abdî ve Mehmed bin Yusuf nâm kimesneler hâlâ Südde - i sa âdetüme âdem gönderüp mukâta a - i mezbûrenin tahvîl - i sâbıkına ber vech - i iltizam emîn olan Mehmed tahvîl tamâm oldukdan sonra hilâf - ı emr - i şerif mezkûrân memlehalardan bizim iltizâmımıza dâhil olan tuzu çıkarup etrâfa perâkende idüp furuht etmekle iltizamımıza zarar ve mâl - ı mîrîye gadr eylemişdir diyü bildürdüler, imdi buyurdum ki,.... 20 Lütfi Güçer, a.g.m., s. 127 vd. dır deyü, cebren akçelerin alup ellerine birer tezkire verirlermiş ki, gelin anbardan tuzunuzu alın, kâdir olanlar dahi, kendilerine kifayet mikdarı tuz alıp ve kâdir olmayanların ellerinde birer ve ikişer ve üçer yıldan verilmiş tezkireleri vardır ki, akçelerin verip tuzların almamışlardır... imdi, zikr olunan memlehanın bahası hususu, uslûb-ı sâbık der-anbar olmak imiş, ol vecihle kayd olunup, re ayaya tarholunmaya, amma tuz alanlar dahi, ahar yerden tuz almayup, hacet oldukta varup anbardan alalar, diyü emr edüp... 21. Bu metinden açıkça anlaşıldığına göre, tuzla amilleri, halkın ihtiyacını hiç dikkate almadan, mahsulü teslim etmeden, keyfi bir tarzda, halktan para topluyor ve tuz almayı mecbur ediyordu. Halkın bir kısmı, ihtiyacı kadar tuz alıyor, bir kısmı da sadece tuz için, önceden yatırdığı makbuzları saklıyordu. Midilli de, bu sıkıntının, bundan sonra da devam etmiş olduğu anlaşılıyor ki, durumun böyle olduğunu yine kaynaklarımız bize aktarmaktadır; 989/1581 tarihli Midilli Mufassal Tahrir Defteri nin, baş tarafına yazılan, Midilli Kanunnâmesi nin bir maddesi şu şekildedir: ve nefs-i Midillü de vaki olan memlehaların tuzu re ayaya tarholunmayup tuz lazım oldukta ahar yerden almayup anbardan alalar. Ve tuz akçesi hilâf-ı kanun olup re ayaya teklif olunmaya 22. 1548 ve 1580 tarihli Midilli İcmal Defterleri nde, sancaktaki padişah hasları belirtilirken, Midilli tuzlalarından elde edilen gelirin 32.000 akçe gibi hatırı sayılır bir miktar olduğu ve padişah haslarına dahil edildiği anlaşılmaktadır 23. Aynı şekilde, 1580-81 tarihli İcmal Defteri nde Fesleke nahiyesinde de bir tuzla bulunduğunu öğreniyoruz, zira buranın tuzlasından elde edilen 15.000 akçelik gelir de, padişah hasları içinde yer almaktadır 24. Midilli Sancağı nda defterlerdeki kayıtlardan öğrendiğimize göre, Kalonya ve Fesleke nahiyelerinde tuzlalar bulunmaktadır. Fakat buradaki tuzlaların nasıl işletildiğine ya da ne 21 BOA, Tapu Defteri (TD), 264, s. 6. 22 BOA TD, 598, s. 2. 23 BOA TD 261, s. 1-5; BOA TD 594, s. 2-5. 24 BOA TD 594, s. 2.

Osmanlı Belgelerine Göre Midilli Adası'nda Çıkarılan Yeraltı Kaynakları Üzerine Bir Değerlendirme (16. 507 kadar tuz elde edildiğine dair kaynaklarda bir bilgiye rastlanılmamıştır. ZİFT - KATRAN ÇIKARILMASI VE TİCARETİ: Koyu siyah renkde, yapışkan bir madde olan, soğuk iken sert, ısıtıldığı zaman yarı sıvı hal alan zift, kalafattan sonra gemilerin ek yerlerini tıkamak ve tahtayı rutubete karşı korumak için kullanılırdı 25. Zift, XVI. asırda Midilli, Avlonya, Pazarcık, Gelibolu, Lapseki gibi yerlerden temin ediliyordu. XVII. asırda ise, bilhassa Midilli ve Avlonya dan ocaklık 26 olarak alınıyordu. Nitekim Midilli den her sene 300 kantar zift ocaklık ayrılmıştı 27. Ağırlık ölçü birimi olarak 1 kantar, 56,443 kg. a eşit idi 28, dolayısıyla 300 kantar zift, 16.932 kg. yapıyordu. Bedeli, Midilli gümrük gelirlerinden ödenmek üzere tahsis edilen Midilli zifti, hassa kayıkların ihtiyacına sevk edilmekteydi 29. Ocaklıktan 25 Katip Çelebi, Tuhfetü l Kibâr fi Esfâri l Bihâr, (Gökyay neşri), Tercüman 1000 Temel Eser, C.II., s. 344. 26 Donanmanın inşası sırasında yapılacak gemilerin, bütün levazımatı için, yani zift, kereste, tente, urgan, yelken bezi, kürek, demir, halat, lenger gibi şeyleri tedarik maksadıyla bunların imal veya istihsal edilen mıntıkalar kurulmuştu. Burada çalışanlar vergi ve tekliflerden muaf olurlar, buna mukabil daima donanmanın ihtiyacı olan levazımı zamanında yetiştirirlerdi. Bunlara tersane ocaklığı denirdi. Bkz. Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri, C.II, s. 713; Midhat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lügati, İstanbul 1986, s. 371. 27 Maliyeden Müdevver Defterler (MAD) 9834, s.131 (1057/1647), MAD 7179, s. 113 (1058/1648), MAD 1815, s. 124 (1061/1651). 28 Hem Anadolu Selçukluları nda hem de Osmanlılar da kantar, her biri 176 dirhem olan 100 lodra ya eşit idi ve bugüne kadar ağırlığı hâlâ 56,443 kg dır bkz. Walter Hınz, İslamda Ölçü Sistemleri, Çev. Acar Sevim, Marmara Üniversitesi yayınları, İstanbul 1990, s. 33. 29 14 Cemaziyelevvel 978 (14 Ekim 1570) de Midilli Kadısına gönderilen bir hükümde hassa kayıkların ihtiyacı olan zifti temin edip, Tersane-i Amire ye ulaştırması emrediliyordu: Midilli Kadısına hüküm ki, taht-ı kazanda Tersane-i Amirem mühimmi için tedarik olunan zift ber vech-i isti câl gönderilmesin emr idüp buyurdum ki, vardıkta te hir ve terâhî itmeyüp, emr-i şerifim muktezasınca tedarik ve ihzar olunan zifti mu accelen Tersane-i Amireme başka, tüccardan da Midilli zifti alındığı, Tersâne-i Amire Muhasebe Defterleri nde kayıtlıdır 30. Adada üretilen ve en azından bazı yıllarda Venedik tüccarlarına yasal olarak satılabilen zift, kantarda tartılıyordu. Bu kantarı ise Midilli gümrük mukataasını elinde bulunduran kişi işletirdi 31. 1548 tarihli Midilli Sancak Kanunnâmesi nde, kapan tâbir edilen, belirli ihtiyaç maddelerinin satıldığı toptancı pazarlarında satılan mallardan alınan resm-i kapan vergisinin, zift kantarından, bir akçe alandan ve bir akçe satandan olmak üzere, toplam iki akçe olduğu belirtilmektedir 32. Bu ibare dışında zift satışı veya alışı ile ilgili Kanunnâme de başka bir hüküm kaydedilmemiştir. Midilli Sancağı nın bütün kaza ve nahiyelerinde zift ocakları bulunmakta idi. Bunu 1548 ve 1581 tarihli Mufassal Tahrir Defterleri nde belirtilen ve özel şahısların işlettiği zift ocaklarından alınan resm-i ocak-i zift gelirlerinden anlıyoruz. Ocak-ı zift vergisinin miktarı, 1548 ve 1581 de Molova da 30 ar akçe idi; Kalonya da 1548 de 186 akçe, 1581 de 146 akçe; Yera da 1548 de 448 akçe, 1581 de ise 30 akçe idi, Yera nahiyesinde her iki yıl arasındaki ocak-i zift vergi miktarlarda çok fazla bir farklılık vardır, muhtemelen 1548 de burada zift ocaklarının sayısı daha fazla idi, sonradan 1581 de bu ocakların çoğu işletmeye kapanirsal eyleyüp teslim itdüresin, husus-ı mezkûr mühimdir, ihmal ve tekâsülden hazer eyleyesün, MD 14, 602/866. 30 İdris Bostan, XVII.Yüzyılda Tersane-i Amire, TTK yayınları, Ankara 1992, ss. 130-131. 31 Suraiya Faroqi, Osmanlıda Kentler ve Kentliler, (çev.neyyir Kalaycıoğlu), II.baskı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1994, s. 142; Harun Şahin, Xvı-Xvııı. Yüzyıllarda Osmanlı Mukâtaa Sisteminde Yönetim Ve Örgütlenme* Management And Organızatıon In The Ottoman Mukâtaa System Durıng Xvı-Xvııı Centurıes, International Journal of Social Science, JASSS, Volume 6 Issue 6, p. 1019-1037, June 2013. 32 TD 264, s.5,...ve resm-i kapan, peynir kantarından üç akçe alınur; satandan bir akçe alandan iki akçe alınur, ve incir kantarından iki akçe alınur, satandan bir akçe ve alandan bir akçe alunur, ve peksimet kantarından iki akçe alınur, satandan bir akçe ve alandan bir akçe alınur ve zift kantarından iki akçe alınur; satandan bir akçe ve alandan bir akçe alınur....

508 Ayhan Afşın Ünal mış olabilir. Herse de resmi ocak-i zift vergisinin miktarı 1548 de 60 akçe idi. Aynı tarihte Midilli merkez kazasında ve bağlı karyelerinde, tahrir deftrelerindeki verilere göre, zift ocağı vergisine hiç rastlanmamıştır. Fesleke de 1548 de resm-i ocak-i zift vergisi miktarı 825 akçe idi, bu miktar aynı tarihte Kelemye de toplam 617 akçeyi bulmaktaydı. 1548 de Köreke de alınan resim miktarı ise 118 akçeydi. 1548 tarihinde zift ocaklarından elde edilen vergi miktarının toplamı 2.284 akçe idi. Ocaktan kesilen ziftin ısıtıldığı ve arıtıldığı, bir bakıma işlendiği zift fırınları da adada mevcut idi. Tahrir defterlerinden elde edilen verilerde, işletilen bu fırınlardan resm-i fırunhâne adı altında bir miktar vergi alındığını tespit ettik. Buna göre, 1548 ve 1581 tarihinde resm-i fırınhâne vergisinin miktarı Molova da 31 er akçe ve Herse de 1548 de 50 akçe olarak kaydedilmiştir. Fakat işin ilginç olan yanı, tahrirlerde diğer kaza ve nahiyeler için resm-i fırunhâne vergisi hiç kaydedilmemiştir, oysa ki, Midilli merkez kazası hariç, diğerlerinin hepsinde zift ocakları mevcut idi, zift ocaklarının bulunduğu yerde mutlaka zift fırınlarının da bulunması gerekirdi, bu çelişkiyi burada belirtmekte fayda vardır diye düşünüyoruz. Mühimme Defterleri nde geçen bazı hükümlerden anlaşıldığına göre, Midilli Sancağı nda bulunan zift ocaklarının daha sağlıklı ve düzenli bir şekilde işletilmesi için, devlet tarafından tâbiri caizse bir kontrolör görevlendiriliyordu, bu kontrolör, ya adada bulunan timarlı sipahilerden veyahud kale mustahfızlarından seçiliyordu ve adına sürücü deniliyordu. Mühimme kayıtlarında geçen ve Midilli Sancak Beyi ve Midilli Kalesi Dizdarı na gönderilen, 4 Zilka de 986 (3 Ocak 1579) tarihli bir hükümde, bu durum daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu hükümde belirtildiği üzere, Midilli Kadısı nın arzı üzerine, Midilli de zift havâlecisi olan Cezayir Çavuşları ndan Muhammed Çavuş un şer i mahkemeye başvurarak, zift ocaklarının başına eskiden beri hisar erlerinden birinin sürücü tayin edildiğini belirtmesi ve yine bu erlerden; Kelemye nahiyesinde 1.400 akçe timara mutasarrıf olan, kale müstahfızlarından Süleyman ın bu işin üstesinden geleceğine kefil olduğunu bildirmesi üzerine, bu kale eri, zift ocaklarında zift kesenlere sürücü olarak tayin edilmiştir 33. Bu hükümde geçen zift havalecisi tâbiri ne anlama gelmektedir. Havâle tabiri, tarih lügâtlarında şöyle tarif olunmaktadır: devletten herhangi bir şekilde alacağı olanlara, para karşılığında, muayyen muktaaları iltizam edenlerden tahsil olunmak üzere verilen yazılı emir veya müsaade 34. Anlaşılacağı üzere hükümde zift havalecisi olarak adı geçen Muhammed Çavuş, devletten herhangi bir şekilde, belki de yerine getirdiği bir vazifeden dolayı, alacağı olan bir kişidir. Devlet de bu şahsa borcunu, Midilli Sancağı nda bulunan zift ocaklarından elde edilen mukataa gelirlerinden ödemektedir, dolayısıyla kendisini zift havâlecisi olarak tayin etmiştir. Ziftten başka, bir de çam ağaçlarından ve maden kömürlerinden istihsâl edilen, yapışkan bir sıvı olan katran, gemilerin omurgalarına ve su altında kalan kısımlarına sürülürdü 35. Tersâne-i Âmire ve gemilere lüzûmlu katran, Kal a-i Sultaniye den ocaklık olarak, Arnavutluk, Eflak ile Karadeniz ve Çanakkale havalisinden başka ayrıca, Midilli, Edremid, Tuzla, Ezine, Bayramiç ve Lapseki den satın alınarak temin ediliyordu 36. Fakat Midilli de katran üretimi ile ilgili, ne tahrir kayıtlarında bir veriye, ne de mühimme kayıtlarında bir hükme rastlayamadık, muhtemelen Midilli de 33 MD 36, 48/144, Midilli Beği ne ve kal ası Dizdarı na hüküm ki, Midilli Kadısı mektup gönderüp, emr-i şerîfle Midilli de zift havalecisi olan Cezayir Çavuşları ndan Muhammed Çavuş, meclis-i şer e gelüp, şimdiye dek zift kesen ziftcilerin üzerlerine Midilli hisar erenlerinden bir hisar eri, zift kesilen yerlerde sürücü tayin olunagelüp ve kal a-i mezbûre müstahfızlarından Kelemye nahiyesinde bin dörtyüz akçeden timara mutasarrıf olan Süleyman hıdmet-i mezbûrenin uhdesünden gelür, yarardur, deyü bildirmeğin buyurdum ki, vardukta göresin, fi l-vâki cezire-i mezbûrede olan ziftcilere sürücü lâzım olup ve hisar erlerinden biri sürücü ta yin olunagelmüş ise arz olunduğu üzere mezbûru sürücü tayin eyleyesüz 4 Zilka de 986. 34 Midhat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lügâti, İstanbul 1986, s. 145. 35 İdris Bostan, XVII.Yüzyılda Tersane-i Amire, s. 128. 36 İdris Bostan, XVII.Yüzyılda Tersane-i Amire, gös.yer.

Osmanlı Belgelerine Göre Midilli Adası'nda Çıkarılan Yeraltı Kaynakları Üzerine Bir Değerlendirme (16. 509 katran çok az olarak ve çam ağaçlarından elde ediliyor olmalıydı. SONUÇ Sonuç olarak Osmanlı Devleti çok geniş bir coğrafyada hakimdi ve dolayısıyla dönemin önemli kritik madde ve yeraltı kaynaklarını bu geniş coğrafyadan imkan ve şartların elverdiği ölçüde çıkarabiliyor, işliyor ve halkın ihtiyaçlarına sunabiliyordu. Ayrıca maden işletme nizamını elden geldiğince düzenli ve sıkı kurallara bağlamıştı. Mesela Osmanlı İmparatorluğu'nda tuzun üretimi, taşınması ve ticareti konusunda sıkı kurallar konmuştur. Osmanlılar, daha önce de belirttiğimiz gibi, tuzu sütten üretilen gıdaların korunması yanında, deriler balıklar, sebze ve meyvelerin korunmasında, hayvanların tüketiminde her zaman kullanmıştır. Osmanlı Devleti'nde tuz, Suriye ve İzmir limanlarından Avrupa'ya ihraç edilen gelir getirici bir madde idi. Osmanlı yönetiminde 1862 öncesinde tuz yatakları dört farklı şekilde işletilmekteydi. Bunlar mültezim işletmeleri, devlet işletmeleri, tuz yataklarını bulanların işletmeleri, tekke zaviye ve aşiret beylerinin işletmesi olarak sayılabilir. Tuzun üretimi, nakliyatı ve ticareti, oldukça geniş bir kitleye iş imkânı temin etmekte, büyükçe bir sermayeyi harekete geçirmekte, imparatorluğun malî kaynakları arasında küçümsenmeyecek bir yer tutmakta idi. Midilli Adası nın tuz üretimi ancak ada halkının ihtiyacını karşılayacak miktarda idi. Yine belgelerden anlaşıldığına göre tuz çıkarıldıktan sonra dağıtımı konusunda yönetici ve görevlilerin görevlerini kötüye kullandıkları söz konusu olmuştur, devlet bunu önlemek için zaman zaman kanunnameler çıkarmak zorunda kalmıştır. Aynı şekilde maden kömüründen elde edilen zift ve katran özellikle gemicilikte kullanılan vazgeçilmez bir yalıtım malzemesi idi. KAYNAKÇA Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) Tapu Tahrir Defterleri, No 261, 264, 594, 598. BOA, Maliyeden Müdevver Defterler (MAD) 9834, s.131 (1057/1647), MAD 7179, s. 113 (1058/1648), MAD 1815, s. 124 (1061/1651). Altunbay, Mustafa. Klasik Dönemde Madencilik, Türkler, C. 10, Yeni Türkiye yayınları, Ankara 2002, s. 791-796. Balta, Evangelia. ''Açıl Susam/Sisam Açıl'', Osmanlı Araştırmaları, C. 19, İstanbul 1999, ss 9-81. Beyoğlu, Süleyman. Osmanlı Devleti'nde Tuz'a Dair Bazı Problemler (1914-1923), Tuz Kitabı, Editörler : Emine Gürsoy Naskali- Mesut Şen, Kitapevi Yayınları, İstanbul 2004. Bostan, İdris. XVII.Yüzyılda Tersane-i Amire, TTK yayınları, Ankara 1992. Çağatay, Neşet. "Osmanlı İmparatorluğu'nda Maden İşletme Hukuku", AÜ, DTCF. Dergisi, C. II, 1943, s. 117-126. Emecen, Feridun. ''15-19. Yüzyıllarda Ege Adalarında Osmanlı İdari Teşkilatı'', Ege Adalarının İdari Mali ve Sosyal Yapısı, ed. İdris Bostan, ankara 2003, ss.32-56. Faroghi,Suraiya. "Alum Production and Alum Trade in the Ottoman Empire (About 1560-1830), WZKM, LXX, 1979, s. 153-175. Faroqi, Suraiya. Osmanlıda Kentler ve Kentliler, (çev. Neyyir Kalaycıoğlu), II.baskı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1994. Güçer, Lütfi. XV-XVII. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğu nda Tuz İnhisarı ve Tuzlaların İşletme Nizamı, İstanbul Üniversitesi, İktisat.Fakültesi.Mecmuası, C. I. Hınz, Walter. İslamda Ölçü Sistemleri, (çev. Acar Sevim), Marmara Üniversitesi yayınları, İstanbul 1990. Katip Çelebi. Tuhfetü l Kibâr fi Esfâri l Bihâr, (Gökyay neşri), Tercüman 1000 Temel

510 Ayhan Afşın Ünal Eser, Murphy, Rhoads. "Mineral Exploration in the Ottoman Empire", Encyclopedia of İslam, V, Leiden, 1986, s. 976. Murphy, Rhoads. "Silver Production in Rumelia According to an Official Report Circa 1600", Südost Forschungen, XXXIX, 1980, s. 75-103. Örenç, Ali Fuat. Yakın dönem Tarihimizde Sisam Adası, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, yüksek Lisans tezi basılmamış, İstanbul 1995. Pakalın, Zeki. Tarih Deyimleri ve Terimleri, MEB yayınları, C.I-III, Ankara 1986. Parry, Vernon. "Osmanlı İmparatorluğu'nda Kullanılan Harp Malzemesinin Kaynakları", (Çev. Salih Özbaran), Tarih Enstitüsü Dergisi, C. III, 1972, s. 35-46. Sertoğlu, Midhat. Osmanlı Tarih Lügati, İstanbul 1986. Şahin, Harun. Xvı-Xvııı. Yüzyıllarda Osmanlı Mukâtaa Sisteminde Yönetim Ve Örgütlenme (Management And Organızatıon In The Ottoman Mukâtaa System Durıng Xvı-Xvııı Centurıes), International Journal of Social Science, JASSS, Volume 6, Issue 6, p. 1019-1037, June 2013. Tabakoğlu, Ahmet. Türk İktisat Tarihi, İstanbul, 1995, s. 191. Tızlak, Fahrettin. "Osmanlı Devleti'nde Ham Bakır İşleme Merkezleri Olarak Tokat ve Diyarbakır", Belleten, S. 266, 1996, s. 643-659. Türk Hakimiyetinde Ege Adalarının Yönetimi, ed. Cevdet Küçük, Ankara 2002. Varlık, Bülent. "Osmanlı İmparatorluğu'nda Madenlerde Çalışma Koşulları Üzerine Bir Deneme/Derleme", Ekonomik Yaklaşım, C. II, 1981, s. 191-210. Yücel, Yaşar. "Osmanlı İmparatorluğunda Desantralizasyon", Belleten, C. XXXVIII, 1974, s. 680.