Malatya-Pınarbaşı Hidrojeolojik Sisteminin Sürdürülebilir Kullanım ve Kentsel Su Yönetimi Açısından Değerlendirilmesi Mehmet Ekmekçi Hacettepe Üniversitesi Uluslararası Karst Su Kaynakları Araştırma Merkezi, Beytepe, Ankara ekmekci@hacettepe.edu.tr Özgür Özdemir Malatya Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, Malatya Otgonbayar Namkhai Hacettepe Üniversitesi Uluslararası Karst Su Kaynakları Araştırma Merkezi, Beytepe, Ankara Şükran Açıkel Hacettepe Üniversitesi Uluslararası Karst Su Kaynakları Araştırma Merkezi, Beytepe, Ankara Hilmi Akpınar Malatya Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, Malatya Mehmet Atalan Malatya Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, Malatya ÖZET Malatya kenti içme-kullanma suyu ihtiyacının büyük bir kısmı ortalama debisi 2700 l/s olan Pınarbaşı (Derme) karst kaynağının hidrojeolojik kavramsal modelinin oluşturulması amacıyla gerçekleştirilen çalışmalar, kaynağın beslenme alanının drenaj havzası dışına uzandığını göstermiştir. Kaynağın miktar açısından güvenirliğine ilişkin analizler ile su kalitesinin korunması için koruma alanlarının belirlenmesi açısından değerlendirilen bu durum mevcut koruma alanlarının etkin bir koruma sağlayamayacağını ortaya koymuştur. Yapılan çalışmalardan alınan sonuçlar, Pınarbaşı karst kaynağının beslenme alanının havza dışına uzandığını ve bölgede boşalan diğer kaynaklarla birlikte karmaşık bir hidrojeolojik sistem oluşturduğunu ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Hidrojeoloji, Karst, Kavramsallaştırma, Koruma, Malatya, Pınarbaşı Appraisal of Malatya-Pınarbaşı Hydrogeological System For A Sustainable Urban Water Management ABSTRACT Municipal water need in Malatya city is mainly supplied from Pınarbaşı Karst spring whose mean flow rate 2700 l/s. Hydrogeological conceptualization studies have suggested that the catchment area of the spring extends far beyond the drainage area. Protection of the spring in terms of quantity and quality requires a precise delineation of the catchment area. The studies have revealed that the currently delineated protection area does not provide an effective protection. The Pınarbaşı karst system is complex and therefore requires a comprehensive study for a representative hydrogeological conceptual model, which is essential for delineation of an effective protection zones for the spring. Keywords: Hydrogeology, Karst, Conceptualization, Protection, Malatya, Pınarbaşı 1
1. GİRİŞ Halen Malatya kentinin içme-kullanma suyu ihtiyacının tamamını karşılayan Pınarbaşı (Derme) kaynağının bağlı yeraltısuyu sisteminin (akiferin) genel hidrojeolojik yapısının mevcut veriler ışığında tanımlanması ve kaynağın bağlı bulunduğu havzada gerçekleştirilecek faaliyetlerin Pınarbaşı kaynağının akım miktarı ve su kalitesine olası etkilerinin ortaya konması bu bildirinin ana amacını oluşturmaktadır. Pınarbaşı kaynağı ve kaynağın bağlı bulunduğu hidrojeolojik sistemin kavramsal modelinin kurgulanması, tanımlanan bu amaçlara ulaşabilmenin önkoşuludur. Pınarbaşı kaynağı akiferinin hidrojeolojik kavramsal modeli, öncelikle kaynağın boşaldığı Subatan deresinin hidrolojik havza sınırlarının belirlenmesi ve bu hidrolojik havza ve yakın dolayındaki jeolojik yapının tanımlanmasını gerektirmiştir. Bu kapsamda, mevcut jeolojik, hidrometeorolojik ve hidrojeolojik veri ve belgeler incelenerek irdelenmiş, yeraltısuyu bütçe hesaplamaları yapılmıştır. 2. MATERYAL VE YÖNTEM 2.1. İnceleme Alanı İnceleme alanı, Malatya İli Yeşilyurt İlçesi ile Çelikhan İlçesi sınırları içerisinde, güney-güneybatı doğrultusunda akan Subatan Deresi havzasını kapsar. Yaklaşık 120 km 2 lik bir alan kaplayan inceleme alanının yerbulduru haritası Şekil 1 de gösterilmiştir. Pınarbaşı kaynağı, Malatya il merkezinin yaklaşık olarak 20 km güneybatısında, Gündüzbey ilçesinin ise yaklaşık olarak 5 km güneygüneydoğusunda yeralmaktadır. 2.2. Hidrolojik Havza Sınırları ve Drenaj Alanı Şekil 1. Çalışma alanının lokasyon haritası Pınarbaşı kaynağı, Subatan Dere hidrolojik havzası sınırları içerisinde yeralmaktadır. Subatan Dere, Malatya ilinin kuzeyinde bulunan Karakaya baraj gölüne boşalan Beyler Deresi nin ana yan kollarından birini oluşturmaktadır. Yaklaşık olarak kuzey-güney doğrultusunda uzanan ve kuzeye doğru akan Subatan Deresi Beyler Deresi ne katılır. Beyler Deresi nde 2131 numaralı akım gözlem istasyonunda EİE tarafından 1957 ile 1980 yılları arasında yapılan 23 yıllık akım ölçümlerine göre uzun yıllar ortalaması 1952 l/s olarak belirlenmiştir. Akım gözlem istasyonunda drenaj alanı 277.6 2
km 2 olarak verilen Beyler Deresi havzasının bir alt havzası olan Subatan Deresinin Beyler Deresine katıldığı noktadaki drenaj alanı 97.3 km 2 olarak ölçülmüştür. Subatan Deresi havzası, iki alt havzaya ayrılmıştır. Pınarbaşı kaynağının boşalım noktasından güneye doğru uzanan Pınarbaşı alt havzası 56 km 2 lik bir alan kaplamaktadır. Pınarbaşı kaynağı akımları ile ilgili üç ayrı döneme ait veri elde edilmiştir: 1) 1944-1950 yılları arasında düzenli EİE tarafından yapılan gözlemler, 2) 1984-1989 yılları arasında MASKİ ve DSİ tarafından düzenli olarak yapılan ölçümlerden elde edilen akımlar (Önal, 1993) ve 3) 2012-2014 yılları arasında düzensiz MASKİ tarafından yapılan gözlemler. 1944-1950 yılları arasındaki dönemde ölçülen akım değerlerine 6 yıllık ortalama akım değerleri 3.5 m 3 /s ile 5.1 m 3 /s arasında değişmektedir. Bu dönemde ortalama akım 4 m 3 /s olarak hesaplanmıştır. 1984-1989 yılları arasında, Önal (1993) tarafından verilen ölçüm sonuçlarına göre aylık ortalama akım 2.3 m 3 /s ile 3.6 m 3 /s arasında değişmektedir. Bu dönemdeki 5 yıllık ortalama akım değeri ise 2.66 m 3 /s olarak hesaplanmıştır. 1944-1950 yılları arasındaki dönem ortalaması ile 1984-1989 yılları arası dönem ortalaması arasında %35 oranında önemli bir fark bulunmaktadır. Bu iki dönemde hakim iklimsel koşullarla ilgili olabileceği gibi ölçümlerde kullanılan yöntemler veya Çat Barajı nın su tutmasıyla birlikte hidrolojik sistemde meydana gelen değişiklikler de bu farkın nedeni olabilir. Günümüz koşullarında kaynak akımları ile ilgili olarak MASKİ tarafından sağlanan veriler 2012-2104 yılları arası döneme aittir. 2012 yılında 3 ölçüm, 2013 yılında 4 ölçüm ve 2014 yılında alınan 13 ölçüme dayanarak yapılan hesaplama, ortalama kaynak akımının 2.5 m 3 /s dolayında olduğunu ortaya koymaktadır. Bu dönemde en düşük akım 2.196 m 3 /s ve en yüksek akımın ise 2.846 m 3 /s olarak kaydedildiği görülmektedir. Yukarıda verilen bilgilerden 1984-1989 dönemi ile 2012-2014 döneminde ölçülen ortalama kaynak akımlarının birbirine yakın olduğu ve 2.5 m 3 /s - 2.7 m 3 /s dolayında olabileceği anlaşılmaktadır. Bu bilgilere dayanılarak bu çalışma kapsamında yapılan hidrolojikhidrojeolojik hesaplamalarda Pınarbaşı kaynağının ortalama akım değeri 2.6 m 3 /s olarak alınmıştır. 2.3. Su Bütçesi Hidrolojik bütçe hesaplamalarda, Malatya Meteoroloji Gözlem İstasyonunda kaydedilen yağış ve sıcaklık verilerinin 43 yıllık (1965-2007) uzun yıllar ortalamaları kullanılmıştır. Yıllık toplam yağışın 253 mm ile 597 mm arasında değiştiği Malatya Meteorolji gözlem istasyonu verilerine göre uzun yıllar yıllık yağış ortalamasının yaklaşık 387 mm olduğu belirlenmiştir. Yapılan analizler, Pınarbaşı akımlarının yıllık yağışlardan doğrudan etkilenmediğini, aksine gecikmeli ve eklenik bir etkinin varolduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, Pınarbaşı kaynağının bağlı bulunduğu akiferin büyük depolamalı olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Hidrolojik bütçe hesaplamalarında kayıplar olarak tanımlanan buharlaşma-terleme kayıpları Thornthwaite eşitliği (potansiyel buharlaşmaterleme) ve Thornthwaite-Mather yöntemiyle (gerçek buharlaşma-terleme) hesaplanmıştır (Tablo 1). Uzun yıllar aylık ortalama sıcaklıklar kullanılarak hesaplanan uzun yıllar yıllık ortalama potansiyel buharlaşma-terleme değerlerinin 713 mm olduğu bulunmuştur. Gerçek buharlaşma-terleme kayıpları Thornthwaite-Mather yöntemi ile toprak rezerv suyu 100 mm alınarak hesaplanmıştır. Thornthwaite- Mather su bütçesinden inceleme alanında gerçek buharlaşma-terlemenin 298.3 mm/yıl oranında gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Hesaplama sonuçlarına göre, havzada su kaynaklarının oluşumuna neden olan fazla su Ocak-Nisan ayları arasında yıllık toplam 83.4 mm olarak gerçekleştiği görülmektedir. Tablo 1. Malatya Meteroloji İstasyonu uzun yıllar ortalama değerleri kullanılarak hazırlanan Thornthwaite-Mather su bütçesi Aylar Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Yıllık Toplam Yağış 41.3 37.8 50.0 56.8 48.7 18.2 1.8 1.5 6.4 35.2 43.1 40.9 381.7 Potansiyel buharlaşma (ETp) 0.0 1.8 16.9 44.8 74.7 110.3 141.6 138.4 103.1 58.2 20.0 3.1 712.8 P-Etp 41.3 36.0 33.1 12.0-26.0-92.1-139.8-136.9-96.7-23.0 23.1 37.8 183.4 Rezervdeki su 60.9 100.0 100.0 100.0 74.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 23.1 60.9 100.0 Gerçek buharlaşma(etg) 0.0 1.8 16.9 44.8 74.7 92.2 1.8 1.5 6.4 35.2 20.0 3.1 298.3 Eksik su 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 18.1 139.8 136.9 96.7 23.0 0.0 0.0 414.5 Fazla su 2.2 36.0 33.1 12.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 83.4 2.4. Su Kaynakları Potansiyeli İnceleme alanındaki yüzeysuyu ve yeraltısuyu potansiyeli fazla su miktarına bağlıdır. İnceleme alanını temsil ettiği varsayılan Malatya meteoroloji istasyonu verileri kullanılarak yapılan hesaplama 3
sonucunda havzanın bir metrekaresine düşen yıllık yağışın yaklaşık %78 i (298 mm) buharlaşmaterlemeyle kaybolmakta, geriye kalan %22 lik kısmı (83.4 mm/yıl) net yağış olarak su kaynaklarını oluşturmaktadır. Akım verisi bulunan Beyler Deresi, Subatan Deresi ve Pınarbaşı Kaynağı havzaları için yapılan su kaynakları potansiyeli hesaplamaları iki farklı yağış değeri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. İlk hesaplama, yağışın buharlaşma-terlemeyle kaybolan kısmının geri kalanının (net yağış) tamamının yüzeysel akışa geçerek akarsuları ve/veya yeraltına süzülerek yeraltısuyu kaynaklarını oluşturduğu; ikinci hesaplamada ise su kaynaklarını oluşturan yağıştan toprak nemi açığı da dikkate alınarak hesaplanan fazla suya eşit olduğu ilkesine dayandırılmıştır. Hesaplama sonuçlarına göre, net yağışın tamamının su kaynakları potansiyelinin oluşturduğu durumun geçerli olduğu varsayıldığında Beyler Deresi havzası su potansiyeli yaklaşık olarak 3.5 m 3 /s; Subatan Deresi potansiyeli yaklaşık 1.2 m 3 /s; Pınarbaşı kaynağı alt havzasında ise yaklaşık 680 l/s ye karşılık gelmektedir. Daha gerçekçi yaklaşım olan fazla su miktarına göre su kaynakları potansiyelleri Beyler Deresi havzasında 1.025 m 3 /s; Subatan Deresi havzasında 257 l/s ve Pınarbaşı kaynağı alt havzasında ise 150 l/s olarak gerçekleşmektedir. Hesaplanan bu değerler ile ölçülen değerler kıyaslandığında hesaplanan değerlerin gözlenen değerlerin çok altında olduğu görülmektedir. Bu durum topoğrafik drenaj alanı sınırları ile beslenme alanının çakışmaması anlamına gelmektedir. Diğer bir değişle, havza sınırları dışından havzaya yeraltısuyu akımı gerçekleşmektedir. Beslenme alanının doğru bir şekilde belirlenmesi yeraltısuyu kaynaklarının koruma alanlarının belirlenmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır (Ekmekçi, 1993; Ford and Williams, 2007). 2.5. Pınarbaşı Kaynağı Muhtemel Beslenme Alanı Pınarbaşı kaynağı ortalama akımı 2.6 m 3 /s olup bu değer yıllık 82x10 6 m 3 su potansiyeline karşılık gelmektedir. Fazla suyun yeraltısuyu potansiyelini oluşturduğu dikkate alındığında Pınarbaşı kaynağının 976 km 2 lik bir beslenme alanına sahip olması gerekir. Net yağışın tamamen süzüldüğü ve kaynak akımlarını oluşturduğu varsayıldığında ise Pınarbaşı kaynağının yaklaşık olarak 760 km 2 lik bir alandan beslenmekte olduğu görülür. Önal (1993) tarafından verilen yağış-yükselti ilişkisi kullanılarak 1500 m ortalama yükseltiye düşen yağışın 530 mm dolayında olacağı bulunur. Benzer şekilde, alanda 1500 m yükseltisi üzerinde bulunan alanlara kar yağışının meydana gelmesi, bahar aylarında kar erimesi şeklinde beslenme meydana geleceğinin göstergesidir. Bu durumda yağışın 600 mm/yıl dolayında ve net yağışın toplam yağışın %48 ini, fazla suyun ise toplam yağışın %22 sini oluşturduğu yaklaşımıyla havzayı temsil eden net yağış ile fazla su sırasıyla 288 mm/yıl ve 132 mm/yıl bulunur. Bu rakamlarla Pınarbaşı kaynağı için beslenme alanı yeniden hesaplandığında, beslenme alanının 285 km 2-620 km 2 arasında olabileceği anlaşılmaktadır. Topoğrafik drenaj alanı olan 56 km 2 dikkate alındığında beslenme alanının drenaj alanının yaklaşık 5 ile 10 katı daha büyük alanlar kapladığı görülmektedir. Hidrojeolojik yapı dikkate alındığında, karstik karbonatlı kayaçların yayılım gösterdiği alanların Pınarbaşı kaynağının beslenme alanını oluşturduğu ortaya çıkmaktadır (Tablo 2). 2.6. Pınarbaşı Karst Akiferinin Hidrojeolojisi Subatan Deresi ve yakın dolayını kapsayan alanın jeolojik birimlerin hidrojeolojik özelliklerine göre hazırlanan hidrojeoloji haritası Şekil 2 de verilmiştir. Harita incelendiğinde karstik akifer birimin Subatan Deresi havzasının drenaj alanı sınırları dışında da geniş ve sürekli bir yayılıma sahip olduğu görülür. Bu durum, beslenme alanı ile drenaj alanı sınırlarının çakışmadığı, beslenmenin havza dışından da meydana geldiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir. Tablo 2. İnceleme alanının bağlı bulunduğu hidrolojik havzalarda su kaynakları potansiyeli hesaplamaları Havza Su Kaynakları Potansiyeli (x10 6 m 3 /yıl) Drenaj Alanı (km 2 ) Net Yağış Fazla Su Beyler Deresi 277.6 107.46 32.28 Subatan Dere 97.3 37.66 8.11 Pınarbaşı Kaynak 56 21.68 4.67 4
Yapılan su bütçesi hesaplamalarına göre Pınarbaşı Kaynağı nın, düşen yağışın tamamının süzülmesi durumunda dahi 56 km 2 lik drenaj alanından kaynaklanması mümkün görülmemektedir. Buna göre kaynağın beslenme alanının güneye, güneybatı ve güneydoğuya doğru uzanan karbonatlı kayaçların yayıldığı kesimleri de kapsadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Pınarbaşı kaynaklarının boşalttığı karst akiferinin beslenme alanında gözlenen karstik çöküntü yapılarının varlığı ve akifer boşalımının bir noktadan ve büyük bir debiyle gerçekleşmesi, inceleme alanında yeraltısuyu dolaşımının yerel ve hızlı olduğunun bir göstergesidir. Şekil 2. Subatan Deresi havzası ve yakın dolayının hidrojeolojik haritası 2.7. Pınarbaşı Kaynağı nın Koruma Alanının Belirlenmesine İlişkin Değerlendirme Malatya ili içmesuyu kaynağı olan Pınarbaşı kaynağı, halen Devlet Su İşleri IX. Bölge Müdürlüğü tarafından 2007 yılında belirlenen koruma alanları belirlenmiştir. Devlet Su İşleri, kaptaj alanından 50 m mesafelik bir alanı Mutlak Koruma Alanı olarak belirleyip tel örgüyle çevrilmesini önermiştir. Birinci Dereceden Koruma Alanı ise kaptaj alanının memba ve mansap kısmını da kaplayacak şekilde belirlenmiştir. Birinci Dere Koruma Alanı sınırlarının hangi yakaşımla belirlendiğine ilişkin bir bilgi elde edilememiştir. Bu nedenle, mevcut koruma alanı ile ilgili olarak aşağıdaki hususlar koruma stratejisi açısından sorunlu bulunmuştur. Mevcut koruma alanının kaptajın güneyinde kalan kesimi ise kaynaktan yaklaşık 8 km uzunlukta ve 5 km genişlikte yaklaşık 40 km 2 lik bir alanı kapsamaktadır. Doğu ve batıda, ana hatlarıyla kireçtaşı sınırlarına paralel olarak geçirilen koruma alanı sınırının güneydeki konumunun gerekçesi anlaşılamamaktadır. Güneyde, drenaj alanı veya litoloji veya yeraltısuyu bölüm hattı ile ilişkilendirilemeyen koruma alanı sınırının yeraltısuyu akım hızı hesaplamalarına göre yapıldığına ilişkin de herhangi bir veri veya bilgi mevcut değildir. Güney sınırı koruma stratejileri açısından önemli olup, yeraltısuyu akımının sınırın güneyinden kaynağa doğru gerçekleşmekte olduğu gözönüne alındığında bu sınırın sorunlu olduğu ortaya çıkar (Şekil 3). Yeraltısuyu akımının ruhsat alanından kaynağa doğru olması, ruhsat alanının kaynağın beslenme alanı içerisinde olduğunu göstermektedir. Beslenme alanının koruma alanı içinde yeralıp almaması gerektiği, bu alandan meydana gelen yeraltısuyu akımının kaynağa ulaşma hızının belirlenmesini gerektirir. İnceleme alanındaki 5
hidrojeolojik yapının karstik olması, kirleticinin beslenme alanının herhangi bir noktasından kaynağa hızlı bir şekilde ulaşabileceğini göstermektedir. Bu durum, DSİ tarafından belirlenen Birinci Derece Koruma alanına 2 km uzaklıkta olmasına karşın ruhsat alanında yapılacak faaliyetlerin yeraltısuyu akımı ve kalitesi açısından bir risk oluşturabileceği anlamına gelmektedir. Şekil 3. Pınarbaşı Kaynağı için DSİ tarafından belirlenen Koruma Alanları: Mavi alan Mutlak Koruma; Kırmızı çizgi ile sınırlı alan Birinci Dereceden Koruma Alanı İçmesuyu sağlayan kaynaklara ait koruma alanlarının belirlenmesi ile ilgili yöntemler, kaynağın bağlı bulunduğu akiferin kavramsal modelinin ve herhangi bir etkiye karşı zaman içerisinde göstereceği tepki dikkate alınarak geliştirilmektedir. Karstik akiferler dışındaki yeraltısuyu sistemlerinde kaynakkuyubaşı koruma alanları, kirletici kaynağının yeraltısuyuna olumsuz etkisinin kaynak/kuyu noktasına olan uzaklığı oranında azalacağı varsayımına dayanır. Bu yaklaşım uzaklık yaklaşımı olarak adlandırılabilir. Bu yaklaşıma göre kaynağa daha uzak bir noktadaki bir faaliyetten kaynaklanabilecek kirlilik riski, daha yakın bir noktadakine göre daha düşüktür. Bu yaklaşımın temel dayanağı, akış yolu uzadıkça kirleticinin çeşitli fisiksel, jeokimyasal ve biyolojik süreçlerle değişim/dönüşüme uğrayarak derişiminin azalacağı varsayımıdır. Bununla birlikte, bu varsayım, özellikle akımın yerel akım kanalları (kırık, karstik kanal vb) içinde gerçekleştiği yeraltısuyu sistemlerinde geçerli değildir. Bu nedenle, özellikle karstik akiferlerden boşalan kaynaklarda koruma alanı belirlenirken uzaklık yaklaşımının geçersiz olduğu, bunun yerine akım hızına bağlı bir koruma alanı belirleme yönteminin uygulanması gerektiği dikkate alınmalıdır (Ekmekçi, 2002, Zwahlen, 2003). 3.1. Etkin Koruma Alanı Belirleme Yaklaşımı ve Gerekliliği Pınarbaşı kaynağının boşaldığı akiferde olduğu gibi, yeraltısuyu akım hızının yüksek olma ihtimali yüksek olan karstik akiferlerde, kirliliğe karşı koruma alanlarının belirlenmesinde kaynaktan uzaklık yaklaşımı etkili bir koruma sağlayamamaktadır. Kaynaktan uzaklık yaklaşımı yerine yeraltısuyu akım hızına ve taşınım mekanizmasına bağlı bir koruma alanı belirleme stratejisinin uygulanması gerekmektedir. Nitekim, konunun önemine binaen Orman ve Su İşleri Bakanlığı Nisan 2012 de 28257 sayılı Resmi Gazete de bir yönetmelik yayınlamıştır. Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya 6
Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik başlıklı yönetmelikte Madde 13, içmesuyu sağlanan yeraltısuyu kaynaklarının koruma alanlarıyla ilgili olup, 5) DSİ ce yapılan koruma çalışmalarına rağmen, içme ve kullanma suyu temin edilen YAS kütlelerinin kalitesinde İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik gereğince yapılan izlemeler neticesinde, YAS kütlelerinin kalitesinin yer alan standartları sağlamadığının veya risk altında olduğunun belirlenmesi halinde bu su kütlelerinin korunmasına ilişkin SYGM nin koordinasyonunda ilgili kurum kuruluşların da katılımıyla Koruma Alanları oluşturulur. Bu alanlar için Özel Planlama Esasları aşağıdaki şekilde belirlenir: a) İçme ve kullanma suyu temin edilen YAS kütlelerinde koruma alanlarının büyüklüğü ve uyulması gerekli hususlar, yeraltı suyunun hidrojeolojik özelliklerinin belirlenmesi ile karakterizasyonu çalışmalarının tamamlanmasının ardından jeolojik ve hidrojeolojik şartlara göre belirlenir. b) İçme ve kullanma suyu temin edilen YAS kütlelerinin çevresinde belirlenen mutlak koruma alanı YAS akım hızı dikkate alınarak oluşturulur. Bu alan içme suyunun temin edildiği idare veya idareler tarafından kamulaştırılarak emniyete alınır, Bakanlığa bildirilir ve bu alanda hiçbir faaliyete izin verilmez. c) Mutlak koruma alanını çevreleyen birinci derece koruma alanının büyüklüğü yerel şartlar dikkate alınarak SYGM tarafından tespit edilir. Gerektiği hallerde, ikinci veya üçüncü bir koruma alanı oluşturulur ve bu bölgeler için genel koruma tedbirlerine ilave özel koruma şartları belirlenir. hükümlerini getirmektedir. Pınarbaşı kaynağının karstik bir akiferin boşalımı olması nedeniyle mesafeye bağlı bir korumanın olanaklı olmayacağı anlaşılmakta, kaynağın gerek miktar gerekse kalite açısından risk altında olabilecek bir hidrojeolojik yapıyla ilişkilidir. Bu nedenle, yönetmeliği belirttiği gibi mutlak koruma alanının yeraltısuyu akım hızına göre belirlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, Pınarbaşı karst akiferinin hidrojeolojik karakterizasyonu ve kayramsal modeli ortaya konarak beslenme-depolama-dolaşım-boşalım dinamiklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu tür bir çalışmanın kapsamında jeolojik, hidrolojik, hidrokimyasal ve hidrojeolojik gözlem ve değerlendirmelerin yanı sıra yeraltısuyu izleme deneyleri ve izotop hidrolojisi önemli bir yer tutmaktadır. Bugüne kadar Pınarbaşı kaynağı ile ilgili olarak gerçekleştirilen çalışmaların yukarıda tanımlanan kapsamnda olmadığı, bu nedenle etkin bir koruma stratejisine yönelik bir koruma alanı belirlenemediği anlaşılmaktadır. 3. SONUÇLAR Pınarbaşı kaynağı karstik bir kaynak olup beslenme alanı drenaj alanından çok daha büyük alanlar kaplamaktadır. Bu durum, drenaj havzası dışındaki kirleticilerin/faaliyetlerin de kaynak üzerinde bir risk oluşturabileceği anlamına gelmektedir. Beslenme alanında karstik çöküntülerin varlığı ve Pınarbaşı havzasının ana akarsuyu olan Subatan Dere nin bir faya paralel gelişmiş olması, alanda karstlaşmanın iyi gelişmiş olduğunun dolayısıyla yeraltısuyu akımının yerel ve hızlı bir şekilde gerçekleştiğinin göstergesidir. Karstik çöküntü alanlarından noktasal beslenme ve karstik kanallarla hızlı yeraltısuyu akımı, koruma alanlarının mesafe yaklaşımıyla belirlenmesinin gerçekçi ve doğru olmayacağı görülmektedir. 4. KAYNAKLAR Ekmekçi, M. (1993). Impact of quarries on karst groundwater systems. In: Günay, G. and Johnson, A.I. and Back, W. eds, Hydrogeological processes in karst terranes: Proceedings of the Antalya Symposium and Field Seminar. October 1990. Antalya, IAHS Publication no. 207, p. 3-6. Ekmekçi, M. (2002). Karst Hidrojeolojisi Ders Notları. Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Hidrojeoloji Mühendisliği Programı, Ankara (Yayınlanmamış). Ford, D.C. and Williams, P.W. (2007). Karst geomorphology and hydrology. 2 nd ed. Wiley-Blackwell London, 601 p. 7
Gagen & Gunn, J. (1987). A geomorphological approach to restoration blasting in limestone quarries. In: Proc. 2nd Multidisciplinary Conference on Sinkholes and Environmental Impacts of Karst (edited by B.F, Beck & W.L, Wilson), Florida, USA. Gunn, J. and Hobbs, S.L. (1999). Chapter 6.2 Limestone quarrying: hydrogeological impacts, consequences, implications: in Drew, David, and Hötzl, Heinz, eds.: Karst hydrology and human activities Impacts, consequences and implications. A.A. Balkema, pp. 192-201. Gunn, J.and Hardman, D. and Lindesay, W. (1985). Problems of limestone quarrying in and adjacent to the Peak District National Park. Ann. de la Société Géologique debelgique, 108, 59-63. Langer, W.H. (2001). Potential Environmental Impacts of Quarrying Stone in Karst - A Literature Review. USGS Open-File Report, OF 01 0484. Önal, A. (1993). Derme Karst Kaynağı ve Geliştirilmesi. Jeoloji Mühendisliği, 42, 64-73. Zwahlen, F. (2003). Vulnerability and risk mapping for the protection of karst aquifers. COST-620 Final Report, 297p. 8