DRAMA İÇİN OKSİJEN Şeyh Bahauddin Efendi nin 1 Ocak 2015 Sohbeti, Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahu Allahu Allahu Allah. Allahumma salli ve sellim 'ala Nebina Muhammed, aleyhi selam Salatan tadumu ve tuğda ileyh mammara layali ve tula devam. Allahumme salli ve sellim 'ala Nebina Muhammed, aleyhi selam Selatan tadumu ve tuğda ileyh mammara layali ve tula devam. Allahumme salli ve sellim 'ala Nebina Muhammed, aleyhi selam Salatan tadumu ve tuğa ileyh mammara layali ve tula devam. Biraz heyecan katalım. Hep aynı, klasik söylersek, eğlenceli olmaz. Biz ilerici insanlarız. Biz yenilikçi insanlarız. Bit pazarımız da var. Herşeyimiz var. Mevlana Şeyh diyordu ki; Eğer alışverişten keyif almak isterseniz, bit pazarına gidin. Herşey bulunur; yeni şeyler, eski şeyler, antikalar, sıradışı şeyler. Ne isterseniz. Mevlana Şeyh'te herşey bulunur. Size şöyle demez; "Sadece şu köşeye gidebilirsiniz. Sadece şunu satın alabilirsiniz. Veya sadece bu sizin için." Bazen bir mağazaya girip, ceket almak istersiniz. Ellerinde tek beden ceket kalmıştır. "Ya Hu, ben kısa boyluyum. Bu ceket 1,80 boyundaki adama göre. Ben sadece 1,60 cm'yim. Çok kısa. Bana nasıl büyük beden ceket verirsin? Nasıl üzerime uymayan bir şey verirsin?" dersiniz. Hayır, Mevlana Şeyh, neye ihtiyacınız varsa onu tam üzerinize göre veriyordu. Tam olarak neye ihtiyacınız varsa. Size belli şartlar koymazdı asla. "Böyle olmalısın, bu şarta sahip olmalısın, bu özelliklere sahip olmalısın, bu ilme sahip olmalısın" demedi asla. Hayır, hayır, hayır. "Herkes için, herkese uygun şeylerim var" dedi. Mevlana Ş. böyleydi. Mevlana Şeyh'in cemaatine bakın, fark etmiyor musunuz? Eğer bunu göremiyorsanız, ne diyebilirim ki? Tekbir! Elhamdulillah, bugün Mevlana Şeyh'ten kalbime geliyor. Gönderen O. O'ndan istemeye cüret edemem asla. Şeyh'ten istemek edeb değildir. Eğer Şeyh gönderirse alırız. Göndermezse, otururuz. Bu bana bir dervişin çok hoş bir hikayesini hatırlattı. Derviş aç oturuyormuş. Zavallı açmış. Derviş hep açtır bu arada. Aç, aç oturuyormuş. Günün birinde birileri ellerinde fındıkla gelmiş. Ama çok bayat fındıklarla. Nuhu Nebi'den kalma. İçinde de kurtlar varmış. Fındıklar da pek tazeymiş diyebilirim. "Hadi şu fakirin karnını doyuralım" demişler. Ama çok cimri insanlarmış. Kabı geri almak istemişler. Böylece kabın içindeki fındıkları vermişler dervişe ama "Kabı geri almak istiyoruz" demişler. Derviş "Sorun yok" demiş. Kabı alıp böyle yapmış bütün fındıklar dökülmüş. Bütün kurtlar kaçmaya başlamış. Derviş de kurtları yemeye başlamış. "Ne yapıyorsun?" demişler. www.saltanat.org Page 1
"Kurtların ayakları var. Kaçıyorlar. Kaçmadan yiyeyim. Fındıkların ayağı yok. Ama kurtların var. Bırakın önce onları yiyeyim ki kaçmasınlar" demiş. Böyle işte Mevlana Ş., ilk önce ayakları olanları yer. Onları alır." Bize aitsiniz." der. Sorun yok. Geri kalanların ayakları var. Kaçarlar. Mevlana Ş. asla yalnız bırakmaz onları. İlk önce onları yer. Bu Mevlana Şeyh'in tarzıdır. Asla kimsenin kaçmasına izin vermez. Eğer O Büyük Şeyh ise, orkestra Şefi, dünya çapında ise, kaçan herkesi yakalayacak kuvveti vardır. Hiç kimse kaçamaz Mevlana Şeyh'ten. Yenilecektir. Fındıklarınıza ayak eklemeyin. Mevlana Şeyh böyle söylüyor. O da gülüyor. Mevlana Ş., gülmeyi sever. Dramdan hoşlanmaz. Özellikle Hint Dram'larından. Mevlana Şeyh kalplere mutluluk koymayı sever. Dünyada yeterince dram var. Gereğinden fazla var. Birinin daha gelip, hayatımıza dram eklemesine gerek yok. Hayır. Biz mülayim, rahat insanlarız. Bizler, Yüce Allah bizi insan olarak yarattı diye sevinen insanlarız. Hayal bile edemezsiniz ne büyük şeref verildi size, ne büyük şeref ki Yüce Allah sizi insan olarak yarattı. Eşek olarak yaratmadı mesela. Hiç kimse engel olamaz, kimse ne şekilde yaratılacağını seçemez. Bizim elimizde değil. Ama Yüce Allah, bize bu şerefi verdi. Bize bu şerefi verdi. "Senin insan olmanı istiyorum" dedi. Sadece bu bile milyonlarca sene mutlu olmanıza yeter. Milyon sene, milyar sene, sonsuza kadar mutlu. Sizi mutlu eder. Çok önemli, çok önemli bir nokta. Pek çokları bilmez. Hatta farkına bile varmazlar. Aptal, aptal şeylerin peşinden koşarlar. "Aa neden bu makamı aldın? Neden makamımı aldın? Orada ben oturuyordum. Nasıl alırlar bu makamı? Neden bu makamı alıyorlar?" Ya Hu, bırak. Makamı sahibine bırak. Elindekiyle mutlu ol. Mevlana Ş., bize en başından beri elimizdekilerle mutlu olmayı öğretti. (Naree tekbir!) Allahu Ekber. (Naree risala!) Ya ResulAllah. Zindabad! Elhamdulillah. Biz elimizdekilerle mutluyuz. Şahsen, ben Şeyh'in oğlu olduğum için mutluyum. Bu iyi birşey. Kimse rekabet edemez. Sadece ağabeyim edebilir. O Şeyhtir. Bu yeni senenin tecellisidir. Geçen sene, berbat bir seneydi. Hayatımızın en berbat senesiydi. Çünkü Mevlana Ş. gitmek zorunda kaldı. Biri bana sordu; "2014'te iyi bir sene mi geçirdin?" "Hayır, iyi geçmedi. Hayatımın en berbat senesiydi" "Neden?" dedi. "Nasıl sorarsın? Nasıl neden diye sorabiliyorsun? En aptalca soruyu sordun." O da dedi ki; "Sağlığın yerinde. İşin, gücün yerinde. Şöylesin, böylesin" dedi. Bunlar dünyevi şeyler. Ama maneviyatta, çok kötü şeyler oldu, en berbat seneydi. Belki de en istenmeyen seneydi. Hatırlıyorum, Maya Takvimi 2012'de bitiyor diyorlardı. Bizim takvimimiz ise 2014'te bitti. La havle ve la kuvvete illa billah... Ve dürüst konuşayım, bizim için hem fiziksel, hem de manevi anlamda berbat bir seneydi. Ama aynı zamanda, bize büyük bir ders verdi. "El-Baka'u Lillah". Manası; "Yüce Allah bakidir." "Ey aptal kulum!" -kendime söylüyorum şimdi- "Yüce Allah, O baki olandır". Başka kimse kalıcı değil. www.saltanat.org Page 2
Bunu anlayın. İşte bu dramdır. Hakiki dram. Çünkü dramlardan ders almalıyız. Ama o diyor ki "Dramın içinde yaşamayın." Mevlana Ş. derdi ki "Dramdan ders alın, ama dram içinde yaşamayın." Çünkü dram bir lanettir. Lanettir inanın bana. Sizi yutar, dışarı çıkamazsınız. Suyun içindeymiş gibi çıkma ihtiyacı duyarsınız. Yüzeye çıkıp oksijen almanız gerekir. Su sizi örter. Ve işinizi bitirir. İşte bu dramdır. Bu yüzden, Mevlana Ş. sürekli oksijen veriyordu. Oksijen pompalıyordu büyük dramımızın içine. Bize ulaşmak için oksijen veriyordu. Bu yüzden mutlu hissediyorsunuz. Çünkü Mevlana Ş. verir bu oksijeni. Bu oksijeni kesmedi. Sürekli veriyor bu oksijeni. "Evlatlarımın bu oksijene ihtiyacı var. Evlatlarımın oksijene ihtiyacı var" der. Ben değilim. Mevlana Ş. bu. Hepiniz O'na aitsiniz. Sizler O'nun evlatlarısınız. Evet, bunu bilmek önemli. Sadece ben değilim. Etrafta bir sürü rakip var. Ama Mevlana Şeyh, oksijeni sürekli, sürekli verir. 7 milyar insana oksijen verebilir. Mutluluk oksijeni. Ama bir sürü insan, kendi dramlarında kalmak istediler. Kendi dramlarına çekmek istediler sizi. Kendi dramları doğru, sizin dramınızın yanlış olduğunu göstermek istediler. Onlar mazlum, siz de zalim oldunuz. Siz şusunuz, onlar bu. Hayır, umurumuzda değil. Mevlana Şeyh bize nasıl oksijen veriyor ona bakacağız. Müridin yapması gereken budur. Mürid bunu yapmak zorundadır. Bu yüzden, 2014'ü düşününce kısa hayatımın en kötü senesiydi diyorum. Ama sonra Mevlana Ş. dedi ki: "Lillahu-l-Baka" "El Baka'u Lillah" Yüce Allah bakidir. Unutma oğlum, Allah herşeydir. Allah herkes içindir. Ve Allah, O Bir'dir. Senin hedefin O (cc). Makam değil, rütbe değil, para değil, dünya değil, ün değil, yıldız olmak değil, o değil, bu değil. Hayır dedi. herşey bitecek. Belki de dünyanın en yakışıklısı sensin. Bitecek. Belki dünyanın en parlak kişisi sensin. Bitecek. Belki dünyanın en zengin insanısın. Bitecek. Belki dünyanın en bilgili insanısın. Bitecek. Belki Evliyalar Sultanı'sın. Bitecek. Belki Enbiya Sultanı'sın. Bitecek. Ama burada bitecek. Diğer tarafa götürmeye çalış. Burada değil. Buradaki parıltı, herşey bitecek. Herkes Mevlana Şeyh gibi makamında kalacak. Eğer makamını bulabilirse. Mevlana Şeyh bizim için büyük, en büyüktür. O'nun için nasıl olduğunu bilmiyoruz. Ama bizim gözümüzde, fikrimizde, kalbimizde, "hayır, kimse Mevlana'nın gitmesini istemiyor" dedik. Ama Mevlana Ş., dedi ki "Hayır, bu ders bana - el- Baka'u Lillah". Yüce Allah Baki olan O'dur. Başka hiçbir şey değil. Bu yüzden. Mevlana Ş. der ki; "Kendiniz olun. Başkalarına benzemeyin. Kendiniz gibi olun. Başkalarının istediği kişi olmayın." Çünkü insanlar gaza getirir sizi. Siz de "Birşey oldum" sanırsınız. Hayır. Hayır, hayır. Dikkat edin. Derler ki... Şarkıcılar, aktörler, aktristler ve bu tip insanlarla ilgili hep söylenir. Hikmettir bu arada Herşeyden hikmet alabiliriz. Önemli değil. www.saltanat.org Page 3
Ünlü olmak zordur. Ama ünlü kalabilmek en zorudur. Çünkü küçük çocukların küçük havai fişekler vardır. Çocuklar sever. Ünlü olmak öyledir. Ama hemen söner, biter. Ama parlamaya devam etmek, veya ünlü kalabilmek, en zoru budur. Zirvede kalabilmek zordur. Mevlana Ş., asla ünlü olmak istemedi. Asla parlamak istemedi. Asla istemedi, ama vazifesi vardı. Vazifesi de kendi gibi kalmaktı. Hiçbir şeyini değiştirmedi. İnancını asla değiştirmedi. Başlattığı şeyi değiştirmedi. Giyimini bile değiştirmedi. Modayı takip etmedi. Takip etmedi. "Ben buyum, böyleyim" dedi. Hiçbir yere gidip "Bakın parlıyorum" demedi. Hayır. Onlar getirildiler. O getirildi. Her yerde parladı O. Çünkü kendi gibiydi. İnsanlar "Şeyhim sen şöylesin, böylesin" dediler diye değişmedi. Hayır, hayır, hayır. "Onlar (evliyalar) bana ne söyletirlerse söylüyorum" dedi. O asla iddiada bulunmadı. "Dünya'nın sonu gelinceye kadar konuşabilirim" demedi. "Eğer beni desteklerlerse, bana verirlerse, konuşabilirim" dedi. Evet, onlar nasıl isterse. Mevlana Ş. bu. Mevlana Ş. size böyle idrak ettirirdi. Mevlana Ş.'in yolunda, kiminle muhatap olduğunuzu anlayın. Evliya ile muhatap olmak, kolay değildir. Evliya ile muhatap olmak, Nasıl açıklasam? Dikkatli olmanız lazım. Aptal olmayın. Mevlana Ş., asla aptal olmamı istemezdi. Demek ki müridlerinin asla aptal olmasını istemedi. Onların uyanık olmasını istedi. Neler olup, bittiğinin farkında olmalarını istedi. Neyi takip etmeli, nasıl takip etmeli. Ve çok açıktı. Çözülecek bir bulmaca vermedi. Veya parçaları yerleştireceğiniz bir yap boz koymadı. Ortaya çıkan resim doğru olur, yanlış olur. Hayır, hayır Mevlana Ş., size böyle net bir resim gösterdi. HD üstelik. (yüksek çözünürlük) Teknolojiyi takip eden insanlarız. Biliyoruz böyle şeyleri. Evet, neden olmasın? Bu dünyada yaşıyoruz. Bu dünyada yaşıyorsanız, herşeyi bilmelisiniz. Mevlana Şeyh'e gittiğinizde bir soru sorsanız, Mevlana Ş. size cevabını verirdi Bir gün, Mevlana'ya 5 tane profesör geldi. Biri uzay profesörüydü. Biri fizik profesörüydü. Biri hatırlamıyorum ne profesörüydü. Mevlana Ş. onlara ilim sohbeti vermeye başladı. Tahmin edin ben ne yaptım? Uyudum. Çünkü benim için değildi. Ben profesör değilim. Uzun süre uyudum. Mevlana Şeyh, "Ve min Allahi t-tevfik" dedi, uyandım. Evet, uyandım. Eşim çok utandı. "Böyle bir sohbette nasıl uyuyabiliyorsun?" dedi. "Bu sohbet benim için değil. Profesörler için" dedim. Uyuyabilirim. Mevlana Ş. onlar için böyle sohbet verdi. 5 profesör de "Biat almak istiyoruz" dediler. Sizinle olmak istiyoruz çünkü 1000 senede anlayacağımız ilmi bize bir sohbette verdiniz" dediler. Mevlana Ş. bu. Kolay değil. Mevlana Ş.'le olmak kolay değil. Mevlana Şeyh'le bir gün bir okula gittik. 8-12 yaşlarında çocuklar vardı. Öğretmen dedi ki "Ya Seyyidi, bu çocuklara bir şeyler söyleyebilir misiniz?" Mevlana Ş. bana baktı "Ne verelim onlara?" dedi. "Masal anlat" dedim. Çok basit. www.saltanat.org Page 4
Mevlana, çocuklara şöyle dedi; "Biliyorsunuz çocuklar, büyüyeceksiniz". Çocukların hepsi bakıyor. Evet, sonsuza kadar çocuk kalmayacaklarını fark ettiler. Bir sözüyle fark ettirdi. Sonsuza kadar çocuk kalmayacaklar. "Bir gün büyüyeceksiniz." Ve çocuklar Mevlana Şeyh'e bakıp, sordular "Büyüyünce ne yapabiliriz?" "Allah ve ResulAllah'tan ayrılmayın" dedi. Çok basit, çok tatlı. Ve bitirdi. SubhanAllah. Öğretmen dedi ki; "Vay be, 3 kelimede hayat dersi verdiniz". Mevlana Şeyh böyledir. Çok basit bir dille verdi hazmedebilsinler diye. Diğerlerine de öyle yüksek bir ilim verdi ki, sizi ilelebet uyutabilir. Yani beni. Mevlana Ş. bu. Mevlana Ş. bu. SubhanAllah. Allah bizi Mevlana'nın gölgesinde tutsun. Cübbesinin, ayağının altında. Nefsimiz bizimle oyun oynamasın. "Hayır, Şeyh Efendi birşeyden anlamıyor. Şeyh Efendi gidiyordu. Onu ben böyle yaptım. Sen şöyle yaptın. Bu Şeyh de hiçbir şey bilmiyor" demeyelim. Hayır, Mevlana Ş. herşeyi biliyor. Mevlana Ş. kuvvetliydi hala da kuvvetli. Mevlana Şeyh ile rekabet etmek kolay değil. "Andolsun ki sizi yeryüzüne yerleştirdik." (7:10) Ayeti Kerime. Ayeti kerime der ki; Onları yeryüzüne yerleştirdik. Mevlana Şeyhtir bu. Hiç kimse onu sarsamaz. Dağ gibidir on. Hiç kimse itemez de. Hiç kimse. Allah'ın Evliyaları yeryüzünde böyle sapasağlam durur. Mevlana Şeyh'in ne kadar kuvvetli olduğunu anlayın. SubhanAllah. Allah beni affetsin. Allah bizi affetsin. Allah bizi onun ayakları altında tutsun, nazarı altında, sevgisi altında. Biliyoruz ki sadece, Mevlana Ş.'in sevgisine ihtiyacımız var. Başka hiçbir şey istemiyoruz. Birinin hakkı varsa. Bırakın gelsin alsın. Umurumuzda değil. Tek bir şeyi önemsiyoruz. Mevlana Ş.'in sevgisini. Çünkü bu sevgi bizi Yüce Allah'ın en yüksek makamına çıkaracak. Kapı budur. Bu kapıyla uğraşmayın. Yoksa, kapının dışına koyarlar sizi. Allah beni affetsin. Ve min Allahi t-tevfik. Bi hurmati l-habib. Bi hurmati l-fatiha. Subhanım Allah. Sultanım Allah. Nebim Muhammed, aleyhi selam. Subhanım Allah. Sultanım Allah. Nebim Muhammed, aleyhi selam. Subhanım Allah. Allah. Sultanım Allah. Allah. Nebim Muhammed, aleyhi selam. Subhanım Allah. Allah. Sultanım Allah. Allah. Nebim Muhammed, aleyhi selam. Subhanım Allah. Allah. Sultanım Allah. Allah. Nebim Muhammed, aleyhi selam. Va salli ya Rabbi ve sellim 'ala cemi'a l-enbiyai ve-l mursalin ve 'ala kulli 'ecmaina v-elhamdulillahi Rabb-il 'alemin el-fatiha. Video Link: http://saltanat.org/videopage.php?id=13090&name=2015-01- 01_en_OxygenForTheDrama_SB.mp4 www.saltanat.org Page 5