1
2
- CAN DÜNDAR BÜLENT ÇAPLI İSMET PAŞA 3
2015, Can Sanat Yayınları Ltd. Şti. Tüm hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. 1-4. basım: İmge Yayınları (2006-2007) Can Yayınları nda 1. basım: Ocak 2015, İstanbul Bu kitabın 1. baskısı 2 000 adet yapılmıştır. Yayına hazırlayan: Sırma Köksal Mizanpaj: Bahar Kuru Yerek Ka pak ta sarımı: Utku Lomlu / Lom Tasarım (www.lom.com.tr) Ka pak baskı: Azra Matbaası Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi D Blok 3. Kat No: 3-2 Topkapı-Zeytinburnu, İstanbul Sertifika No: 27857 İç baskı ve cilt: Ayhan Matbaası Mahmutbey Mah. Devekaldırımı Cad. Gelincik Sokak No: 6 Kat: 3 Güven İş Merkezi, Bağcılar, İstanbul Sertifika No: 22749 ISBN 978-975-07-2474-9 CAN SANAT YAYINLARI YA PIM VE DA ĞI TIM TİCA RET VE SA NAYİ LTD. ŞTİ. Hay ri ye Cad de si No: 2, 34430 Ga la ta sa ray, İstan bul Te le fon: (0212) 252 56 75 / 252 59 88 / 252 59 89 Faks: (0212) 252 72 33 w w w. c a n y a y i n l a r i. c o m y a y i n e v i @ c a n y a y i n l a r i. c o m Sertifika No: 10758 4
- CAN DÜNDAR BÜLENT ÇAPLI İSMET PAŞA BELGESEL 5
6
CAN DÜNDAR, 16 Haziran 1961 de Ankara da doğdu. 1982 de AÜ, SBF Basın Yayın Yüksek Okulu ndan mezun oldu. 1986 da İngiltere de London School of Journalism i bitirdi. 1988 de, ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü nde Siyaset Bilimi dalında yüksek lisansını tamamladı. 1996 da aynı bölümde doktora derecesi aldı. 1979 dan beri gazetecilik, belgesel yapımcılığı, TV programcılığı, 2013 ten beri de Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor. Kitapları: Demirkırat (M.A. Birand ve B. Çaplı yla birlikte, 1991), Sarı Zeybek (1994), 12 Mart: İhtilalin Pençesinde Demokrasi (M.A. Birand ve B. Çaplı yla birlikte, 1994), Gölgedekiler (1995), Hayata ve Siyasete Dair (1995), Yağmurdan Sonra (1996), Ergenekon (Celal Kazdağlı yla birlikte, 1997), Yârim Haziran (1998), Benim Gençliğim (1999), Köy Enstitüleri (2000), Nereye? (2001), Yaveri Atatürk ü Anlatıyor: Salih Bozok un Anıları (2001), Uzaklar (2002), Yükselen Bir Deniz (2002), Savaşta Ne Yaptın Baba? (2003), Bir Yaşam İksiri: Dr. Nejat F. Eczacıbaşı (2003), Mustafa Kemal Aramızda (Ülkem Özge Sevgilier le birlikte, 2003), Büyülü Fener (2003), Duvar (Ege Dündar la birlikte, 2003), Yıldızlar (2004), Sedat Alp: İlk Türk Hititoloğun Yaşam Öyküsü (Fatma Sevinç le birlikte (2004), Kırmızı Bisiklet (2005), Nâzım (2005), İlk Durak-İETT (Nebil Özgentürk le birlikte, 2005), Özel Arşivinden Belgeler ve Anılarıyla Vehbi Koç I. (2006), Yüzyılın Aşkları (2006), Karaoğlan (Rıdvan Akar la birlikte, 2006), İsmet Paşa (Bülent Çaplı yla birlikte, 2006), Yakamdaki Yüzler (2007), Ecevit ve Gizli Arşivi (Rıdvan Akar la birlikte, 2008), Ben Böyle Veda Etmeliyim: İsmail Cem (2008), Özel Arşivinden Belgeler ve Anılarıyla Vehbi Koç II. (2008), Mustafa (2009), Anka Kuşu (2009), Lüsyen (2010), Canım Erdalım Sevgili Babacığım (2011), Aşka Veda (2012), Birand: Bir Ömür, Ardına Bakmadan (2012), Abim Deniz (2014). 7
BÜLENT ÇAPLI, 1958 yılında Ankara da doğdu. 1979 da Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu ndan mezun oldu. 1981 de Amerika Bileşik Devletleri Utah Eyalet Üniversitesi nden yüksek lisans derecesi aldı. 1987 de Ohio Üni versitesi nde Fulbright bursuyla doktora programına devam etti. 1990 da İstanbul Üniversitesi nden doktor unvanını aldı. 1991 de Chevening bursuyla Manchester Üniversitesi nde, 2002 de Fulbright bursuyla Florida Üniversitesi nde konuk araştırmacı olarak çalıştı. 1985 den 2010 yılına kadar çalıştığı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi nde, Bölüm Başkanlığı, İletişim Araştırmaları Merkezi Müdürlüğü ve Dekan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Medya etiği, medyanın ekonomi politiği, medya sistemleri ve belgesel konularında akademik çalışmalar yaptı. İletişim alanında çok sayıda ulusal ve uluslararası araştırma projesinin yürütücülüğünü yaptı. Halen Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü nde Profesör olarak görev yapıyor. Kitapları: Demirkırat (M.A. Birand ve Can Dündar ile birlikte, 1991), 12 Mart: İhtilalin Pençesinde Demokrasi (M.A. Birand ve C. Dündar birlikte, 1994), Televizyonda Temel Kavramlar (2000), Televizyon ve Siyasal Sistem (2001), Medya ve Etik (2002), İsmet Paşa (C. Dündar ile birlikte, 2006), Dumlupınar: İki gemi, İki Kaptan (2007), Fili Tarif Etmek: Özel Televizyona Beş Kala (2008), Televizyon Haberciliğinde Etik (H. Tuncel ile birlikte, 2010) 8
İçindekiler Önsöz...11 Her Devir Bir Hayat...15 Birinci Bölüm: Kalpak Devri...19 İkinci Bölüm: Frak Devri...51 Üçüncü Bölüm: Son Devir...85 Kaynakça...121 Teşekkür...125 Arşivler...125 9
10
Önsöz İsmet Paşa belgeseli deyince bütün ekibin aklına o unutulmaz sahne gelir. Bir belgesel ekibini en çok neyin sevindirebileceğini mimleyen o mutluluk ânı: İnönü nün Lozan dönemini araştırıyorduk. Türkiye nin olduğu kadar Paşa nın hayatında da bir dönüm noktasıydı; lakin elimizde film yoktu... Kitap olsa kolay ama televizyonda o bölüm nasıl anlatılacaktı? Artık arşiv uzmanı olduğu tescillenen arkadaşımız Bülent Özkam, Türkiye arşivlerini bitirmiş, Rusya dan Fransa ya, İngiltere den Amerika ya kadar dünya arşivlerini tarıyordu. Hiçbir yerde Lozan ın kaydına rastlanmıyordu. Olsa 1923 ten bu yana bir şekilde ortaya çıkmaz mıydı? Sonra bir gün, elinde bir kasetle çıkageldi. Ekibi topladı. Kaseti taktı. Ekranda Lozan ın imza töreninde ve sonrasında çekilmiş görüntüler vardı, İsmet Paşa frakıyla merdivenlerden iniyor, gülümsüyor ve Türkiye Cumhuriyeti nin tescil belgesini imzalamış olmanın keyfiyle bir sigara tüttürüyordu. İnanılır gibi değildi. Sevinçle birbirimize sarıldık. Özkam filmi nasıl bulduğunu uzun süre bizden de sakladı. Sonradan öğrendik ki, Lozan görüntülenmemiş olamaz, düşüncesiyle Avrupa film arşivlerine dalmış, Başka bir isimle kaydedilmiş olabilir, tahminiyle bütün başlıkları taramış ve gerçekten de başka bir başlık altında tarihî görüntüyü yakalamıştı. 11
Böylece Türkiye, Lozan keyfi ni, 75 yıl sonra bu belgeselde izleyebildi. *** İsmet Paşa belgeselinin çalışmasına 1997 de başladık. Aslında Türkiye için çok gecikmiş bir yapımdı. Bir buçuk yıl, çok iyi bir ekip ve ciddi bir prodüksiyonla çalıştık. Paşa yla ilgili yazılmış kitapları okuduk; İnönü Vakfı nın izniyle günlüklerine, mektuplarına, notlarına, yazışmalarına girdik. Ailesiyle konuştuk, tartıştık. Bunun bir tanıtım filmi olmadığı, bir belgesele yaraşır nesnellikte olması gerektiği konusunda görüş birliğine vardık. Hakkında herkesin keskin yargılara sahip olduğu İnönü nün hayatının, hem övülen hem eleştirilen yanlarıyla, belli bir mesafeyle sergilenmesi ve nihai kararın izleyiciye bırakılması konusunda tam bir anlayışla karşılandık. Karşımızda seksen dokuz yıllık bir yaşamöyküsü ile bu müthiş hayatı üç bölümlük bir belgesele sığdırma zorunluluğu vardı. Hem son Padişah Vahdettin i hem Ecevit i içine alan bu asırlık biyografiyi hakkıyla ekrana taşımak zor bir misyondu. Sonunda şuna karar verdik: İsmet Paşa nın hayatının tümünü kronolojik bir sıralamayla anlatmak yerine, o hayatın dibe vurduğu ya da zirveye çıktığı noktaları, zaferleri ve mağlubiyetleri anlatalım. Öyle doruklar ve uçurumlar seçelim ki, bunlar bize Paşa nın kişiliğini anlattığı kadar Türkiye nin tarihinden de ipuçları versin. Hayatını üçe böldük: Asker İnönü, devlet adamı İnönü ve siyasetçi İnönü... Kişiliğinin birbirinden koparılamaz bu üç boyutunu üç ayrı dönem içinde ele aldık. Tüm bu dönemler boyunca da onun insani özelliklerini, kişisel macerasını es geçmemeye gayret ettik. Böylece zaman zaman son derece sertleşen tavırları kadar, iç dünyasında yaşadığı fırtınaları ve duygusal anları da sergileyen bir belgesele ulaştık. *** 12
Belgesel, Aydın Doğan Vakfı, İnönü Vakfı ve Türk Tanıtma Fonu nun finansal katkısı ve TÜRSAK ın işbirliğiyle gerçekleştirildi. Bir buçuk yıl süren bu büyük projenin prodüksiyonunu Ahmet Tolungüç, ciltler tutan araştırmasını ise Gönül Özkam üstlendi. Gönül ün ayrıntılı araştırmasının ancak onda birini belgesele yansıtabildik. Bülent Özkam, belgeselin görsel zenginliğini sağladı. DVD de izleyeceğiniz, İzmir in İşgali nden Lozan a, Stalin-İnönü buluşmasından İnönü nün aile içinde ve kırda çekilmiş filmlerine kadar pek çok görüntü onun emeğinin eseridir. Nihat Özcan, yönetmen olarak İsmet Paşa da ustalığını ve sanatını konuşturdu. Bülent Özkam ve Soner Sevgili nin yaptığı başarılı bir ön kurgu sayesinde Nihat Özcan ın işi daha da kolay oldu. Belgeler, gazete kupürleri ve fotoğraflar, Yusuf Akçura nın usta kamerasıyla görüntülendi. Emre Irmak, yaptığı olağanüstü müziklerle belgesele bambaşka bir anlam kattı. Yapım sürecinin aksamadan yürümesi Nuşin Odelli sayesinde oldu. Bu süreçte Serdar Çankaya, Eylem Er ve Cihat Kayacı yapım yardımcısı olarak çalıştılar. Sonunda belgesel 1998 in Aralık ayında, İsmet Paşa nın ölüm yıldönümünde yayınlandı. Gazeteciler Cemiyeti tarafından En İyi Belgesel Ödülü ne layık görüldü. Bu başarıda ekibin olduğu kadar baştan sona bizden güvenini ve desteğini eksik etmeyen başta İnönü nün kızı Özden Toker ve eşi gazeteci ağabeyimiz rahmetli Metin Toker olmak üzere İnönü ailesinin ve vakfının büyük katkısı var. Onlara teşekkür ederken, belgeselin nihayet kitap ve DVD olarak sizlere ulaşmasının sevincini yaşıyoruz. Bu gecikmiş çalışmanın bir başlangıç olarak görülmesini diliyor ve İsmet Paşa yı tanımak isteyecek yeni nesillerin merakını kamçılayacağını, okumak için cesaretlendireceğini umuyoruz. Can Dündar Bülent Çaplı Aralık 2006 13
14
HER DEVİR BİR HAYAT Ben her devre yeni bir hayat başında gibi başlarım. İsmet İnönü 15
16
Bu yalnız adam, bir zamanlar savaşlar kazanmış muzaffer bir kumandandı. İnatçı bir diplomat, cumhuriyet kurmuş bir devlet adamı, kafasında kırk tilkiyi kuyruklarını birbirine değdirmeden gezdiren bir politikacı, ideal bir eş, örnek aile babası... Kimilerine göre ise tek parti döneminin astığı astık, kestiği kestik diktatörü... Ülkenin unutulmaz Milli Şefi... Anıtkabir, 1973. 17
Hayranları kadar düşmanları da olmuştu, sevenleri kadar nefret edenleri de... Ama kimse onu görmezden gelememişti. Seksen dokuz yıllık ömrüne ülkenin bütün tarihini sığdırmıştı. Anıtkabir e son ziyaretinde oturduğu iskemleden şehri süzerken, bütün o idam fermanları, savaş meydanları, parıltılı üniformalar, heyecanlı kalabalıklar, öfkeli nutuklar, kalpaklar, fraklar, kasketler geride kalmış gibiydi. Paşa veda eder gibi salladı şapkasını... Bir buçuk ay sonra Anıtkabir e yeniden geldiğinde, bir tabut içinde olacaktı. Anıtkabir, 1973. 18
Birinci bölüm KALPAK DEVRİ 19
20
1910, Yemen Ulan şu başımıza gelenlere bak!.. Kâzım (Karabekir) Bey in mektubu, 1910 Gözüm nuru İsmet im... Eve gelirken mektubunu verdiler. Sevincimden dünyalar benim oldu. Hemen yürürken zarfı yırttım. Okudum. Acele eve geldim, tekrar tekrar okudum. Senden sıhhat ve afiyet haberi getiren bu kıymetli kâğıdı bağrıma bastım... Mübarek kandil akşamı olduğundan abdest aldım. Kelam-ı Kadimi açtım. Sizin harekâtınızın muvaffakiyetine, senin sıhhat ve selâmetine bir inna fetahna ile tebarek okudum ve okurken, istediğim gibi de gözyaşı döktüm. Ulan ne kızıyorum... Şu başımıza gelenlere bak. Hani hatırda hayalde olsa... Aaa büyük söyledin İsmet hatırında mı, Bu Edirne rutubetli, acaba Yemen e talip olsam mı demiştin iki ay evvel... Evliya mısın nesin a kardeş, bilmem ki... Hani bırak da bari eteğine ben olsun yapışayım da beraber uçalım... Kolağası İsmet Bey, en yakın arkadaşı Kâzım ın mektubunu okurken, Hamidiye kruvazörü, onu ve askerlerini Yemen e götürüyordu. 1910 yılının Şubat ayıydı. İsmet Bey henüz 26 yaşındaydı. Ve ilk stajına gidiyordu. 21
İsmet Bey (soldan dördüncü), İstanbul Halıcıoğlu ndaki Mühendishane-i Berri-i Hümayun da (Topçu Harbiyesi) öğrenciyken, Ağustos 1901. Mektup arkadaşı Kâzım la beraber, Türkiye nin geleceğine damgasını vuracak bir kadroyla aynı dönemde Harbiye de okumuşlardı. Önce Enver çıkmıştı Harbiye den, sonra Fethi, ardından Ali Fuat, Mustafa Kemal ve Kâzım sonra da İsmet... Kendilerini, sadece asker değil, imparatorluğu kurtaracak misyonerler olarak da gören bir subaylar kuşağıydı onlar... Kalpleri ihtilalci fikirlerle çarparak mezun olduktan sonra, tayin oldukları yerlere, vatanı kurtarmak için savaşmaya gidiyorlardı. Yemen de Kolağası İsmet in görevi İngilizlerin kışkırttığı kabile şeyhlerinin önderliğindeki isyanı bastırmaktı. Ama üç yıl sürecek bu görev boyunca orada sadece savaşın dehşetini değil, Harbiye de uğruna yeminler ettikleri saltanatın nasıl gürültüyle çöktüğünü ve askerin o çöküntünün altında nasıl yok olduğunu da gördü. 22
23
24