F. ALMANYA'DAN KESIN DÖNÜŞ YAPAN IŞGÜCÜ*



Benzer belgeler
SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF

ALMANYA DA 2012 ARALIK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

ALMANYA DA SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ SEÇKİN KESGİN

1. VATANDAŞLARIMIZI İLGİLENDİREN GELİŞMELER

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Kasım 2015)

SOSYAL POLİTİKA. Doç.Dr. Gülbiye YENİMAHALLELİ YAŞAR

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz

Araştırma Notu 17/212

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2011 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

İstihdam Seferberliği Ekrem GÜLCEMAL Sosyal Güvenlik İl Müdürü

Ödev Teslimi Ortalama İntihal. Sunum. Sonuç

Nüfus Yaşlanması ve Yaşlılığın Finansmanı

Mesleki Deneyim. Eğitim Bilgileri. Prof. Dr. Nurşen CANİKLİOĞLU. Profesör Marmara Üniversitesi Doçent Marmara Üniversitesi

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül

ALMANYA DA 2013 MART AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

Sosyal Güvenlik Hukuku 1. Ders

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU

EKONOMİK GELİŞMELER Mayıs

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yasası sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU. Kanun Numarası : 4875

EKONOMİK GELİŞMELER Nisan

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2006 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

İşverenlere Torba Kanun İle Sigorta Prim Teşviki Getirilmiş, Bir İşçi İçin Prim İndirim Tavanı TL ye Kadar Çıkarılmıştır

MENKUL KIYMETLEŞTİRME

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2016 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

İstihdam Seferberliği Ekrem GÜLCEMAL Sosyal Güvenlik İl Müdürü

İNSAN VE TOPLUM. KÜTAHYA

SİRKÜLER NO: POZ / 53 İSTANBUL,

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2005 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2014 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2012 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

6111 SAYILI KANUN İLE GETİRİLEN SİGORTA PRİM TEŞVİKİ UYGULAMA ESASLARI

ALMANYA DA 2013 MAYIS AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2017 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2015 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2013 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

TORBA KANUNDAKİ İSTİHDAM TEŞVİKLERİ

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2008 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

Türkiye de Sosyal Koruma Harcamaları:

ABD'DE SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ

Milletvekillerine mektup yazdı

ŞEHİRİÇİ TİCARİ TAKSİLERDE ÇALIŞANLARIN SOSYAL GÜVENCESİ

İSTİHDAM FAALİYETLERİ

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2010 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

Sirküler Rapor Mevzuat /130-2 VERGİDEN İSTİSNA KIDEM TAZMİNATI, ÇOCUK YARDIMI VE AİLE YARDIMI İÇİN YAPILAN ÖDEMELERDE İSTİSNA SINIRI

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

ALMANYA DA 2013 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

ALMANYA DA 2012 MAYIS AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

EKONOMİK GELİŞMELER Mart

Finlandiya da Sosyal Güvenlik Politikası Oluşturma

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

Türkiye de Kadın İşgücünün Durumu: Kocaeli Örneği

İŞLETMELERİN EKONOMİDEKİ ÖNEMİ IMPORTANCE OF ENTERPRISES IN THE ECONOMY

ALMANYA DA 2012 EYLÜL AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

RG Sayı: Aralık 1991

İŞKUR DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ 2006 NÜFUS VE KONUT SAYIM SONUÇLARINA GÖRE REVİZE EDİLMİŞ EKİM 2004 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI.

VERGİDEN İSTİSNA KIDEM TAZMİNATI, ÇOCUK YARDIMI VE AİLE YARDIMI İÇİN YAPILAN ÖDEMELERDEN İSTİSNA SINIRI

10SORUDA AİLE SİGORTASI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2007 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

Proje: COMPASS LLP-1-AT-LEONARDO-LMP. Proje hakkında açıklayıcı bilgiler

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Ağustos 2015)

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N

Oğlum yüzme de bilmezdi...

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

-412- (Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: 23777)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:

ALMANYA DA 2012 ŞUBAT AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2009 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2014

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM

Grafik 9 - Lise ve Üzeri Eğitimlilerin Göç Edenler İçindeki Payları. Kaynak: TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi

6111 SAYILI TORBA KANUNDAKİ DÜZENLEMEYLE BİRLİKTE İŞSİZLİK SİGORTASI KANUNUNDA YER ALAN İSTİHDAM TEŞVİKİNE İLİŞKİN DÜZENLEMELER

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran

SİRKÜLER. Sayı: Ocak

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ NİSAN 2013 (SAYI: 23) I. SON BİR YILDA İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ GELİŞMELER (OCAK 2013 İTİBARİYLE) a. İŞGÜCÜ KOMPOZİSYONU:

26 milyar YTL'den işsize düşen 1.2 milyar YTL

ZİRAAT PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş. 01 OCAK HAZİRAN 2014 DÖNEMİNE AİT YÖNETİM KURULU FAALİYET RAPORU

Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz

TÜRK İŞGÜCÜ PİYASASI MESLEKİ EĞİTİM İSTİHDAM İLİŞKİSİ VE ORTAKLIK YAKLAŞIMI

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2014

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

FİLİSTİN ÜLKE RAPORU

EMEKLİLERİN TEKRAR ÇALIŞMASI HALİNDE ALMAKTA OLDUKLARI AYLIKLARI KESİLİR Mİ?

Siirt İli İşgücü Piyasasında Nitelikli İşgücü İhtiyacı ve Mesleki Eğitim by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ

Gelir Testi Yaptırmayanlar Dikkat!

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Temmuz 2015)

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

Transkript:

F. ALMANYA'DAN KESIN DÖNÜŞ YAPAN IŞGÜCÜ* A. Murat DEMİRCİoGLU** TÜRKİYE'YE KESİN DÖNÜŞ EGİLİMLERİ On iki yıl önce 21 Temmuz 1972 tarihli Türk gazetelerinde şu habere yer veriliyordu: «Almanya'ya işçi olarak gönderilen SDO.OOO'inci Türk Necati Güven dün Çalışma Bakanı Ali Rıza Uzuner, Alman Büyükelçisi Dr. Adolf Sonnenhol ve F. Almanya Kurumu Başkanı Josef Stingl tarafından Yeşilköy havaalanından uğurlanmıştır. Havaalanında yapılan törende SOO.DOO'inci Türk işçisi Necati'ye çeşitli kuruluşlar tarafından hediyeler verilmiştir. Çalışma Bakanı Hassen de demir işliyen bir işletmede çalışacak 24 yaşındaki işçiyi yanaklanndqn öperek iyi yolculuklar dilemiştir. Yeni evli ve 3 aylık kızı olan Necati Güven, heyecan ve sevinçten konuşarnamış, fenalık geçirmiştin>. 2. Dünya Savaşı sonrası ekonomide gösterdiği olağanüstü başarılı gelişme nedeni ile iş piyasasında el emeğine duyulan gereksinme sonucu kimi Avrupa ülkeleri Türk işçisine kapılarını açmıştır. Başta F. Almanya olmak üzere bu ülkeler yukarıdaki gazete haberlerinde vurgulandığı üzere törenle karşıladıklan Türk işçisinden korkmamakta, istendiği zaman bu işçilerin geri gönderileceğine inanmakta idiler. Gelişmemiş bir ülkeden gelişmiş bir ülkeye işgücü göçünün genelde geçici olduğu kabul edilir. Bu işçiler geçici bir kaç yıllık bir süre için ülkesinden çıkıp gelir, belirlenen ya da yeterli tutarda para biriktirdikten sonra S'eniden ülkesine döner_ Yabancı işçinin sanayi ülkelerinde istenen en başta gelen nedenlerinden biri de bu işçilerin geçiciliği, konukluğudur. Geçici işçi için iş araçtır. Göç para için, yaşamını güvence altına almak için yapılmaktadır. Bu nedenledir ki kendilerine «konuk» denilen göçmen işçinin toplumsal işlevi ve kendini değerlendirmesiyle, gelir amacını gerçekleştiren iş arasında bir bağlantı yoktur!. Bu makaie Hür Berlin üniversitesi'nde Mart 1984 tarihinde tebliğ oiarak sunuimuştur. ** Doç. Dr., Uludağ üniversitesi İktisadi ve İdari BiIimIerFakültesi Öğretim üyesi. M. J. Piore, «Notes for a Theory of Labour Market Stratification., Labour Market SegmentatIon, Lexington, Heath, 1975, s. 53-59.

F_ ALMANYA'DAN KES İN DÖNÜŞ YAPAN İŞGüCU 97 Gerçekten 1980 yılında yazdığı «Die berufliche Eingliederung der zweiten Auslandergeneratıon» adlı makalesinde 1972 yılında Yeşilköy havaalanında SOO.OOO'inci Tijrk işçisini uğurlayan F. Almanya Çalışma Kurumu Başkanı Josef Stingl de aynı görüştedir. Ona göre de, «bir çoklarınca benim yabancıların çalıştırılmalarıyla bağlantılı olarak herhangi bir ~öç politikasının ta-. raftarı olmadığını malumdur. Yabancılar, bize Alman olmaya değil öncelikle para kazanmaya gelmektedirler. Bu belirtiler ışığında kendileri ülkelerinden çağrılmışlardır. Benim için de Türk'lerden Alman yapma hedefi hiçbir zaman söz konusu değildir»2. F. Almanya'da 60'lı yılların başında konuk işgücü istihdamı başlarken, yabancı işçilere ne kadar bu ülkede kalacaksınız diye sorulsaydı, çoğunun yalnızca birkaç yıl Almanya'da kalarak ülkelerindeki gelecekleri için para biriktirme. amacında olduklan anlaşılacaktı. Özellikle Türk'ler arasında çok azı muhtemelen on yıl gibi uzun süreler bu ülkede kalmayı düşünüyordu3 Gerçekten de başlangıçta yapılan araştırmalar, örneğin 1972 yılında F. Alman Çalışma Kurumu'nca yürütülen bir anket; Türk işçilerinin % 9l'nin Türkiye'ye dönmeyi istediğini, yalnızca % 9'unun evsahibi ülkeye yerleşmeyi düşündüğünü kanıtlamıştır4. 1974 yılında Marplan örgütünce yapılan bir araştırmada sürekli kalmak isteyenlerin % 29.1 olduğu saptanmışsa da, bu oran içinde karar verememiş olanlar da bulunduğundan, sürekli kalmak için karar vermiş olanların oranı yine de düşüktürs. Türk İş ve İşçi Bulma Kurumu istatistiklerine göre ise, 1966 yılında, yurtdışında kalınan sürenin tavanı yalnızca 4 yıldı. 1968 yılında ise işçilerimizin % 68'nin üç yıl ve yalnızca % 17.2'sinin üç yıldan daha uzun süre dışarıda kalmayı düşündükleri anlaşılmıştır. Aynı kurumun 1971 yılında yaptığı anketlere göre ise yurtdışındaki işçilerin % 24'ü üç yıla kadar, 0'0 58'j daha uzun süre yurtdışında kalmayı düşünmekteydi6 Çalışma Bakanlığı'mn aşağıda verilen istatistiklerine göre; dönüşler açısından Türk işçilerinin yurtdışında kalmayı tasarladıklan süreler oldukça aşılmış, kimileri için geri dönüş bilinmiyen zamana ertelenmiştir. Bu istatistiklere göre F. Almanya'daki vatandaşlarımızın % 29'unun bu ülkedeki oturma süresi 4 yılın altında olup, % 24'ünün oturma süresi ise 10 yılın üzerindedir. İşçilerimizin % 46'sının ikamet süresi 4-10 yıl arasındadır. 10-20 yıl F. Almanya'da kalanlar ise en kalabalık kesimden bir sonrasını oluşturmaktadır(% 39.5). 2 Josef Stingl, -Die Berufliche Eingliederung der Zweiten Auslandergenaration» In de Zweite AuslAndergenerat1on, Hrsg. V. Schaffke u. Zedler, Köln, 1980, s. 136. 3 Krş.: G. Endruweit,.Gastarbeiter zwischen Türkischcr Idenditat und deutschcr Inteqration. ın F. Almanya'da Türk İşçilerinin Toplu Dönüşleri Semineri. Hrsq. v. Uludağ üniversitat, Bursa, s. 87. 4 A. Murat Demircioğlu,.Sozialpolitische probleme der Heinkehr von türkischon Gastarbeitern, in Soziale Arbeit, Berlin Heft 11 nov. 19S2. s. 478. 5 Ali Gitmez, Yurtdışına ışçi Göçü, Ankara, 1983, s. 132. 6 Türk İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü Yayınları, 1966, 1968, 1971.

98 AMME İDAREst DERGİst TÜRK işçilerinin 1980 YILI SONUNA GÖRE F. ALMANYA'DA KALıŞ SÜRELERİ? Kalış Süresi Kalanlann Sayısı % 1 Yıldan Az 143.800 9.8 1-4 Yıl 292.400 20.8 4-6 Yıl 163.400 112 6-8 Yıl 276.200 18.9 8-10 Yıl 239.000 16.8 10--15 Yıl 279.600 19.1 15-20 Yıl 59.100 4.0 20 Yıl 8.900 0.6 Bu rakamlar bir gerçegı su yuzune çıkarmıştır. O da, bulundukları toplumda uyum sorunu ile karşılaşan, özellikle işsizliğin artması sonucu konuk oldukları ülkelerde, ekonomi için artık yarar yerine yük oldukları gündeme getirilen Marjinal Türk işgücünün geri dönme eğiliminin ya da «geçicilik» özelliğinin tüm kötü koşullara rağmen azaldığıdır. Başka bir deyişle, F. Almanya'da yaşayan yabancıların kalış sürelerinin uzaması, sonuçlarına herkesin katlanmak zorunda olduğu «konukluk koşullarından yerleşikliğe» geçiş mi sorusunu akla getirmektedir. Başlangıçta F. Almanya~da uzun süreli kalma konusunda çekimser davranmış olan ve kısa sürede Türkiye'ye dönme eğilimindeki işçilerin bu eğilimlerindeki sapmada bir çok neden varsa da bunların başında Türkiye'deki istihdam politikasımn yapısı başlıca roloynamaktadır. Türkiye'deki işsizlik durumunun giderek artması, 1983 yılında yurt içi toplam işgücü arzının % 20'sine varması olgusu, yurtdışındaki Türk işçinin dönüş kararında ikilem yaratmaktadır. Türk işçisi Türkiye'de işsiz kalmaktansa, konuk bulunduğu ülkede her türlü psikolojik baskılara boyun eğerek orada işsiz kalmayı yeğlemektedir. Çünkü bu ülkelerde işsizlik sigortası, işsizlik yardımı, sosyal yardımla işsiz işçi yaklaşık 2.5 yıl yasal yoldan kendisini finanse de edebilmektedir. Öte yandan oturma sürelerinin artmasıyla yabancıların hukuki konumlarının da güçlenmesi gerektiği görüşü ağırlık kazanmaya başlamıştır. Bu gelişmenin sonucudur ki, oturma izinlerinin uzatılması için doldurulması gerekli formdaki «F. Almanya'da kalmayı düşündüğünüz süre» şeklindeki soruyu sürekli diye yamtlıyan Türk «Ekiz» ailesi F. İdare Mahkemesinin bir kararı ile ve F. Almanya göç ülkesi değildir gerekçesi ile 1970'li yılların sonlarında sınırdışı edilmiştir. F. Anayasa Mahkemesi ise oturma izinlerinin hiçbirine hiçbir gerekçeli kayıt konmaksızın rutin bir şekilde ve birçok kez uzatılmış olması durumunda «F. Almanya bir göç ülkesi değildir», şeklindeki gerekçenin tek başına oturma izni süresinin uzatılması isteminin reddi için yeterli olmadığına karar vermiştir. Bu kararla konuk işçi devri 7 Yurtdışı İşçi Sorunları SI, Hrsq. v. T.C. Çalışma Bakanlığı, Ankara, 1981, s. 20.

F. ALMANYA'DAN KESİN DÖNÜŞ YAPAN İşGüCü 99 sona ermiş ve F. Almanya'da yasalolarak «göç» denebilecek bir gelişmeyi de benimsemiş bulunmaktadır. Gerçekten soyadı «Ekiz» olan Türk ailesinin yurtdışı edilmesi kararını onaylıyan F. İdare Mahkemesi, bu kez eski kararından ayrılarak «eskiye göre, belli bir zanıan içinde de olsa, göç olayı giderek önem kazanmaktadır. Başka bir ülkede oturmanın süreklilik göstermesinde göç mevcuttur» demektedir. TtlRKİYE'YE KESİN DÖNÜŞ RAKAMLARı Çeşitli olanaksızlıklar nedeniyle Türkiye'deki istatistiklere dayanarak 1962-1983 döneminde yurt dışına gidip bir süre çalıştıkdan sonra Türkiye'ye dönen işçilerin sayısını kesin olarak vermek güçtür. F. Alman istatisüklerine göre, 1973 vılında F. Almanya'da 605.000 Türk işçi vardır. Bu sayı 1976 Eylül'ünde 521.000 düşmüştür. Daha çok 1973 ekonomik bunalımı sonucu, 1974 yılı sonrasında, F. Almanya'dan dönüş yapan Tfirk işçisayısı 1973 yı lında 40.508 iken, 1974'de 51.281'e, 1975'de de 64.933'e yükselmiştir9. 1974-1976 yılları arası artan yurda dönfiş, 1976 sonrasında tekrar düşüş göstermiştir. 1976 yılında Türkiye'ye F. Almanya'dan kesin dönüş yapanların sayısı 44.505 dir. 1977 yılında ise dönüş 30.000 dolayındadırlo. Ancak hemen belirtelim ki bu verilen sayılar eş - çocuklar gibi işçi yakınlarını da içermektedir. O halde 1976 yılına değin yaklaşık 240 bin dönen vatandaşımızın 1/3 Ül1Ü işçi kabul edersek OECD hesaplamalarında 1974-1976 dönüşleri olarak verilen yaklaşık 80.000 net işçi dönüşünün gerçeği yansıttığını görürüzll. 1976-1982 yılları arasında kaç Türk'ün döndüğüne ilişkin de net istatistikler bulamadık. 1962-1974 yılları arasında ortalama yıllık dönüşlerin 15-25 bin arasında olduğunu kabul edersek 1974 yıiı sonrasında bu sayı biraz artış göstermiş olsa bile yine de aynı rakamın 1976 1982 yılları arası geçerli olabileceğini söyliyebiliriz. Şu halde 1982 yılına değin dönmüş işçilerin sayısının yaklaşık 300 bin civarında olduğunu söyliyebiliriz. Öte yandan Türk Sınır Kapısı Kapıkule Gümrüğünden alınan resmi olmayan bilgiye göre; yalnızca Kapıkule karayolundan 1981 yılında 5.199, 1982'de 9.886 işçi kesin dönüş yapmış, bu sayı 1983 yılında artarak 21.176'ya ulaşmıştır. Yalnızca 1983 Aralık ayı içinde 2.121 Türk vatandaşın kesin dönüş yaptığı belirlen miştir l2 F. Almanya'da çalışan yabancı işçilerin ülkesine geri dönüşü belirleyen 1 Aralık 1983 geri dönüşü özendirme yasası ve öteki önlemler sonrasında Türkiye'ye 1984 yılı içinde 60 bine yakın işçinin döne.ceği söylenmektedir. Bu sayının aileleriyle birlikte 200.000'e yakın olması varsayılabilir. 8 Necdet Basa, «Misafir mi, Göçmen mi>, Çalışma Dergisi Cumhuriyet Özel Sayısı (29 Ekim 1983), T.C. Çalışma Bakanlığı, s. 99-100. 9 H. Entzinger, «Return Migration from West European to Mediterranean Countries», (ILO, Migration for Employment Progeet) Working Paper, Geneva, No. 23, 1978; Werth, M. Yalçıntaş N., «Transferability of the Turkish Model of Return Migration and Self Help Organization to Other Mediterranean Countries», Working Paper, Genf No. 29, 1978. 10 Werth - Yalçıntaş, a.g.m., s. 63. 11 OECD, Directorate for Social Affairs Manpower and Edueation 1973-1978 SOPEMI Continuous Reporting System on Migration, 1977, Paris. 12 Güneş, 16.1.1984, S. 3.

100 AMME İDARESi DERGİSİ KESİN DÖNÜŞÜN NİTELİeİ Işgücünün ülkesine dönüşünü «kişisel.. ve «toplu» dönüş diye ikiye ayınrız. Kişisel dönüş Konuk işçinin çalıştığı ülkede kalmasını sürdürmekle ülkesine dönmek arasında yapacağı maliyet yarar hesabına bağlı biçimde verilen karar sonucu yapılan dönüştür. 1962-1974 yıllari ile 1976-1981 yılları arasmda F. Almanya'dan Türkiye'ye dönüşler nitelik olarak bireysel dönüşlerdir. Toplu dönüş Kişisel kararlardan çok evsahibi ülkenin ekonomik yapısının, yabancı işverenin tutumunun veya hükümetlerin konuk işçilere karşı izledikleri politikalann ya da yabancı işçiyi kabul eden toplumun büyük çoğunluğunun yabancı işçilere karşı sosyo - politik olarak karşı tavır koymanın rol oynadığı dönüşlerdir. 1973 Petrol şoku sonrasında Batı Avrupa ülkelerinin ekonomik darboğaza düşmesi sonucu bu ülkelerden bir milyona yakın işçi evlerine dönmek.zorunda kalmıştır. Örneğin 1974-1976 yılları arası 150 bin Türk vatandaşı bu türde bir dönüş yapmıştır. Yine 1981 sonrası F. Almanya'da yürütülen politika ile bu politikanın son halkasını oluşturan 1 Aralık 1983 tarihli geriye dönüşü özendirme yasası sonucu Türkiye'ye dönmüş olanlar ya da döneceği düşüniilen 60 bin Türk vatandaşın dönüşü toplu dönüş niteliğindedir. KESİN DÖNÜŞTE ROL OYNAYANNEDENLER Kesin dönenler üzerinde değişik tarihlerde yapılan araştırmalara göre Türkiye'ye dönen işçilerin dönüş nedenlerinin başlıcaları şöyle sıralanabilinir. Dönüşlerde ilk neden, konuk işçinin kendini bulunduğu ülkede geçici olarak görmesi sonucu, tasarladığı amacı gerçekleştirdikten sonra dönmesidir. Dış göçün başlangıç yıllarında daha çok bu tür dönüşler söz konusudur. Gerçekten de 1967 yılında işçilerin % 13.7'si bir yıl, % 32'si bir - iki yıl arası, % 32'si iki -üç yıl arası, % B'ü üç - dört yıl süre ile ve yalnızca % 6'sı 4 yıldan fazla Almanya'da kalmış, tasarladıklarını gerçekleştirdiklerine inanarak yurda kesin dönüş yapmışlardırb. Dönüşe neden olarak işçilerimiz çoğunlukla sağlıklarının bozulmasını da göstermektedirler. Gerçekten Prof. Abadan Unat tarafından 1976 yılında Türkiye'nin Boğazlıyan yöresinde dönenler üzerinde yapılan araştırmada, % 27.6' gibi önemli bir çoğunluk, bozulan sağlıklarını dönüş nedeni olarak göstermişlerdir. Türk işçisinin sağlık durumu ilginç bir görünüm sergilemektedir. Şöyle ki; 1 Eylül 1961'de yürürlüğe giren 31 Ekim 1961 tarihli Türk Alman işçi göndermesi anlaşmasına göre Almanya'ya işçi göçü Türk hükümetlerinin denetiminden uzak, işçi alımı ile ilgili tüm girişim ve işlem 13 Bkz: İş ve İşçi Bulma Kurumu Örnekleme Araştırması, U.B.K. Yayını, 1972, Ankara.

F. ALMANYA'DAN KESİNDÖNÜŞ YAPAN İşGüCü 101 ler F. Alman işverenlerince yürütülmekte idi. İşgücü alan!\lman işvereni işçi seçimini şu 'şekilde yapmaktaydı: Yabancı işçi istihdam etmek isteyen Alman işveren Federal İşçi Bulma Bürosuna başvurmakta, bu büro da Türkiye'deki irtibat bürosu.aracılığı ile Türk İş ve İşçi Bulma Kurumuyla ilişkiye geçmekte idi. Türk İş ve İşçi Bulma Kurumunca belirlenen işçiler Alman doktorlarca muayene edilerek «tam sağlam» raporu almak zorundaydılar. Sağlık muayenesi Türk hastahanelerinde yapılmakta ise de, teknik yönetim ve karar yalnızca Alman doktorlara aittir. Bu yolla seçilen işçiler giderleri Alman işverenlerince karşılanarak tren yolculuğu ile F. Almanya'ya gönderilmektedirler. Görülüyor ki «tam sağlam» raporunu bizzat Alman doktordan alıp AImanya'ya gelen Türk işçisi konuk buıunduğu bu ülkede yaşadığı süre içinde sıla ve yakınlarının özlemini duyan, çevresinden dışlanmış, bu arada ko. nut gibi rutin bir çok sorunla iç içe ve özellikle son yıllardaki yabancı düşmanlığı ile karşı karşıya, sosyal stresler altında, sağlık açısından olması gerekenden oldukça çabuk yıpranır duruma girmiştir. Özellikle psikolojik rahatsızlıklar Türk işçilerinin en belirgin sağlık sorunlarıdır. «Avrupa üll\eleri ruh sağlığı açısından konuk işçi ve ailelerine hizmet verebilmek için herhangi bir özel örgütlenmeye de gitmemişlerdir. Halbuki kimi dil bilmeyen, örf ve gelenekleri Avrupalılardan farklı olan yabancı işçi ailelerinin kendi dil ve kültürlerinden, dinlerinden anlayan göç olgusuna, bilgili uzmanlara gereksinimleri vardır. Sorunları anlamayan Avrupalı psikiyatrist ve psikologlar çözümü ya bu kişilere bol ilaç verip yatıştırmakta ya da derhal kliniklere göndermekte buımaktadırlar,,14. 1967 yılında Tuna, 1972 yılında ve 1976 yıllarında Abadan - Unat tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre dönüşte bir başka neden de «aile sorunları» olarak belirlenmiştiris. 1974 yılında Kudat, 1976 yılında Kalweit ve Kudat tarafından yalnızca Batı Berlin yöresinde dönüşle ilgili yapılan çalışmalar da bu sonucu doğrulamaktadır. Berlin anketlerine göre dönüşte en etkili rolü bizzat işçinin kendi niteliği oynamaktadır. çoğu kırsal kesimden ve eşini yurt dışına götürmemiş işçilerimiz dönüş nedeni olarak aile sorunlarını, eşlerini yanlarına alamamalarını göstermişlerdir l6 Dönüşe bir başka neden konuk bulunan ülkenin toplumuna uymama da gösterilmektedir. Bu uyumsuzluk Türklerin geri dönüşlerinde bir neden olduğu gibi, özellikle F. Almanya'da son yıllarda Türklerin istenmemelerinde 14 Gündüz Vassaf,.Daha Sesimizi Duyuraınad,k», İstanbul, 1983, s. 39. 15 Bkz: Orhan Tuna, «İşçilerimizin Yurda Dönüş Meseleleri», Sosyal Siyaset Konferansıan, XIX. Kitap, İst. 1968, s. 362/368; Nermİn Abadan - Unat, «Yurt Dışına Göçen Türk İşgücü ve Dönüş ElıiIimleri», S.B.F. Dergisi, XXVII, 1972, No: 4, s. 47 48; Migration and Development. Ankara, 1976. 16 Bkz : A. Kudat, Intematlonal Mlgratlon to Europe and Its poııucal and Socla1 Effects on the Future of Turkish Soclety, Berlin, 1974: H. Kalweit, A. Kudat, Rückwandenmg Aus1amUscher Arbeitnehmer, Berlin, 1976.

102 AMME İDARESİ DERGİSİ de başlıca etken oluşturmaktadır. F. Almanya'da yaşayan göçmen işçinin yerli halka ilişkisi zayıftır. Bu ülkede yapılan bir araştırmaya göre; Türk işçilerinin yalnızca 10 4.3'ünün Almanlarla arkadaşlık ilişkisinin olduğu belirlenmiştir!? Yine F. Almanya'da yapılan imfo araştırmalanna göre yal nızca % 30 Alman yabancıyı dost olarak görmektedirıs. Göç alan ülkelerin ekonomilerinin darboğazıarda bulunması özellikle işsizlik dönüş için bir başka hem de önemli nedeni oluşturnıaktadır. Gerçekten de 1973 yılı ekonomik bunalımı sonucu 150 bine yakın vatandaşımız bu nedenle Türkiye'ye dönmek zorunda kalmıştır. 1982 yılı ile birlikte aynı olgu tekrar gündeme gelmiş, son yıllardaki Alman ekonomisinin içinde bulunduğu durum ve bunun doğal sonucu olarak düşürülemeyen işsizlik oram, Türk işçisinin geri dönüşüne neden oluşturmakta işçiyi dönüşe zorlamaktadır. Gerçekten ekonomik darboğaz ve işsizlik Türk işçisinin istenmemesine neden oluşturmaktadır. 1983 yılında F. Almanya'da Uygulamalı Psikolojik ve Sosyoloji Araştırma Kurumu anketlerine göre % 50'den fazla Alman, yabancı işçi sayısı azaldığında, artan işsizliğin denetim altına alınabileceğine inanmaktadır ı9. Böyle bir toplumsal baskı sonucudur ki, F. Almanya'da siyası iktidar 1 Aralık 1983 yılında «Geriye Dönüşü Özendirme Yasası>ını yürürlüğe koymuştur. Yasa hükümlerine göre; Ekim 1983 tarihine değin işyeri kapanan ya da kısa devre çalışmaya giren yabancı işçiler isterlerse 10.500 DM ve çocuk başına 1.500 DM özendirme primi alarak geri döneceklerdir. Bu işçilere aynca ihtiyarlık ve emeklilik sigortası biriken işçi paylarını 2 yıllık bekleme süresine bağlı olarak ödeyecektir. DÖNENLERİN GÖZLENEBİLİR SORUNLARI Şimdi artık kesin dönüş yapan işçilerin gözlenebilir sosyo ekonomik ve hukuki sorunlarının önemli olan bazılannın incelenmesine geçebiliriz. Ekonomik Sorunlardan Kimileri Dönenler ve Köy Kalkınma Kooperatifleri2o 1965 yılında kırsal yörelerin kalkındınlması, kooperatiflerin geliştirilmesi, kooperatiflere anapara oluşturulması amacıyla köy kalkınma kooperatiflerine yurtdışına işçi göndermede, işçi belirlemede öncelik hakkı verilmişti. 12 deneme projesi ile uygulamaya geçilen bu girişim sonucu 1966-1968 yıl1an arası 150 kooperatif 42.500'e yaklaşan üyesine yurtdışında iş olanağı sağlanmasında aracılık etmiştir. Uygulamada «Almanya Kooperatifleri" adı verilen bu kooperatif anlayışında; kooperatifler yoluyla toplum eğitimi, üyeler 17 Karş.: A. Murat Demircioğlu, a.g.m., s. 477. 18 Nurhan Akçaylı, «F. Almanya'nın Türk işçilerini Gönüllü Olarak Geri Döndürme Politikası. İnsan Haklan Yıllığı - Turkish Yearbook of Human Rlghts, Yıl 3 4, 1981/1982, s. 119. ' 19 Nurhan Akçaylı, a.g.m., s. 118. 20 Geniş bilgi için bkz: Sami Güven, «External Savings and the Workers' Investı:ıent Parterships», Türkisch Publlc AdministratioD Annnal, vol 6 7, 1980.

F. ALMANYA'DAN KESiN DÖNÜŞ YAPAN İşGÜCÜ 103 arası dayanışma ve işbirliğini sağlama, kırsal kesimin kalkınmasında katkıda bulunma, bunun için de yurtdışına gönderilen biriktirimlerinden disiplinli çalışma alışkanlığından yararlanma, yurtdışından dönecek işçilerin görgü - bilgilerini rahatça yayabilecekleri ortamını yaratma düşüncesi yatmaktaydı. Bu kooperatiflerin yurtdışına üyelerini gönderme dışında hiç bir katkısının görülmediği gözlenmiş, beklenen anapara oluşumu' sağlanamadığından bu girişimler başansız kalmıştır. Böylece kırsal kesimlerin kalkınmasında yurtdışına gönderilen işçinin para ve kesin dönüş yapan işçinin niteliğinden bu kooperatifler yoluyla yararlanma düşüncesi kötü bir deneme olmaktan öteye gidememiştir. Dönenler ve İşçi Şirketleri Yurtdışına gönderilen işçinin para ve kesin dönüş yapan işçinin niteliğinden yararlanma yönünde Türkiye'de atılan bir başka adım da işçi şirketlerinin oluşumudur. Türk işçileri tarafından başlatılan bu girişimde amaç emeği ile çalışanlann kazançlanndan yaptıklan biriktirimleri yatınma yöneltme, onlann daha sonra Türkiye'ye dönüşte işçilikten işverenliğe geçme_ istemini gerçekleştirmekti. İlk işçi şirketi düşüncesi 1965 yılında gerçekleşmiş, 2300 ortaklı 10 milyon TL. anaparalı bir işçi şirketi kurulmuştur. Kamu girişimleriyle, özel girişimler ikilisinden farklılık gösteren, özel girişimin kendine özgü bir türünü oluşturan işçi şirketleri girişimleri 1970-1977 yıllan arasında yoğun bir gelişme göstermiştir. 1975 yılı Ağustos'unda F. Alman yasalan çerçevesinde Bonn'da Türk İşçi Şirketleri Birliği (Das Verband Turkischer Arbeitnehmerbesellbchaften - VTA) nın kurulduğu görülür. Türkiye Çalışma Bakanlığı Yurtdışı İşçi Sorunlan Genel Müdürlüğü'nce 1981 yılında yapılan araştırmalara göre; 1963 yılından bu yana 400 işçi şirketi girişimi olmuşsa da, 1980 yılı sonuna göre, bunlardanancak ıoo'ü üretim, 63'ü yatınm ve 17'si planlama aşamasında olmak üzere toplam 180 şirketin varlığı saptanabilmiştir22 180 işçi şirketinin % 33.64'ü İç Anadolu Bölgesi'nde, % 18.69'unun Ege, % 17.80'nin Marmara, % ls.s'inin Karadeniz, % 7.8'inin Doğu Anadolu, % S.8'inin Akdeniz, % L8'inin ise Güney Anadolu Bölgesinde kurulduğu görülür. Bu yatınmların 39'u dokuma giyim, 18'i mobilya, 1S'i yem, 13'ü deri ve işletme, 12'si kimya ve ıo'u ise elektrikli malzemeler sektöründedir. Bu şirketlerin toplam 162.129 ortağuıın 78.17S'i yurtdışındaki Türk vatandaşlandır. Üretime geçen 100 şirkette 10,942 kişi için istihdam olanağı yaratılmıştır. Üretim aşamasındaki şirketlerin kayıtlı sermayeleri 3.S milyon, gerçekleştirilen yatınm miktarlan ise 8.3 milyar Türk Lirasıdır. Yurtdışındaki işçilerimizin işçi şirketi şeklinde çok ortaklı girişimleri başlattıklan yıllar, Türkiye'de çok ortaklı girişimlerin de canlılık kazandığı yıllardır. Özellikle 1973 yılı ortalanndan sonra enflasyonun hızlanması so 21 H. Dündar,.Türk İşçi Şirketçili~ ve Türk - Alınan İntibak Anlaşmasının Etkileri_ F.. Almanya'da Çalışan Türk İşçilerinln Toplu Dönü, SemIneri, Bursa, 1982, s. 141 vd. 22 Bkz: Yurtdışı İşçi Sorunları SI, T.C. Çalışma Bakanlığı Yayını, Ankara, 1981, s. 33 vd.

104 AMME İDARESt DERGİst nucu, varolan anonim ortaklıklarda finansman gereksinimi yükselmiş, sermaye artırımı yapabilmek üzere halka açılma eğilimi doğmuş, aile işletmesi tipindeki kimi anonim ortaklıklar yurtiçi ve özellikle yurtdışındaki işçi birikimlerine yönelmişlerdir. Böyle olunca da «Halk Şirketi», «Halka Açık Şirketler», «İşçi Şirketleri»' kavramlarında kargaşalık ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Türkiye - F. Almanya uyum anlaşması uyarınca oluşturulan ortak çalışma grubu sonuçta 1979 yılında işçi şirketlerinin tammına açıklık getirmiştir. Buna göre; - Yurtdışırida bulunan ve yurda dönüş yapmış Türk işçileri tarafından kurulan şirketlerde, kuruluş aşamasında Türk işçisinin sermaye payı en az % 51 olacaktır. - Kurulmuş şirketler yatırım aşamasına girdiklerinde ve sermaye artırımına gittiklerinde aranılacak Türk işçi payı en az % 30 olacaktır. - Türk işçilerinin kurdukları şirketlere katılan her bir gerçek kişi % 20, her tüzel kişi % 40'dan çok sermayeye sahip olamayacaktır. - İşçi şirketlerindeki en az ortak sayısı konusunda bir sınırlama söz konusu değildir23 Herşeye rağmej,1 işçi şirketi kavramındaki bulanıklık kaldırılmış değildir. Bu durum işçi şirketlerini özendirme politikasının saptanmasını güçlendirmiş ve etkin önlemler alınmasını geciktirmiştir. Öte. yandan bugün işçi şirketleri çeşitli sorunlarla karşı karşıyadır. Bu şirketler; önceden planlanmış modele göre geliştirilmediklerinden, ulusal ekonomi açısından gereksinimi duyulan türde özellikle üretken sektöre yatırımdan çok, tüketim sanayine yöneldiklerinden, kamu desteği ve finansmanın yeterli olmayışından, kötü yönetilmesinden, küçük boyutlu işletmeler düzeyinde olduklarından, kendilerinden beklenen başarıyı gösterememiş!erdir. Kaldı ki bu şirketlerin kuruluş amaçlan arasında yer alan ortaklarına iş sağlama yönünden de bir varlık gösterememişlerdir. Örneğin 1977 yı-' lında bu.şirketlerde çalışan işçilerin yalnızca 349'unun yurtdışından dönmüş işçi olduğu belirlenmiştir. Bu rakamın bu yıllarda büyük bir artış göstermediğini de bu konudaki istatistiki rakamların suskunlub'1lna rağmen, rahatlıkla söyleyebiliriz24 Dönenler ve Küçük Girişimler Göçmen Türk işçilerinin yapılan araştırmalara göre biriktirme eğilimleri % 45.52 arasındadır. Bu ölçüler içinde Türk işçileri yabancı işçiler arasında biriktirim eğilimi en yüksek olanını oluşturmaktadır. Yurt dışındaki Türk işçilerini 1962-1983 yılları arasında Türkiye'ye gönderdikleri döviz havale tutarı yaklaşık 20 milyar dolardır25 Türkiye'ye yönetilen bu tür dövizlerin, 23 Krş.: H. Dündar, a.g.m., s. 142. 24 Karş.: Ali Gitmez, D1ŞgöÇ Öyküsü, Ankara, 1979, s. 182. 25 Bkz : Cemi! Çakmaklı, Büyümenin iklimi Hep Bozuktu, Ekonomide Diyalog Dergisi, Aralık 1983, Sayı 7, s. 27.

F. ALMANYA'DAN KESiN DÖNÜŞ YAPAN İŞGÜCü 105 kimi yıllarda ihracattan ülkeye gelen dövizin üçte ikisine yaklaşarak, döviz darboğazında ülke ekonomisine önemli ölçüde katkıda bulunduğli bir gerçektir. İşçi biıiktirimlerinin öteki kısmı ise reel biriktirimlerdir. Yurda getirilen dayanıklı tüketim malları, mesleki aletler, otomobil aletleri işçilerimizin reel biriktirimleridir. İşçilerin parasal biriktirimlerinin makro düzeyde verimli alanlara yöneldiğini söyıeyemeyiz. Gerçekten farklı tarihlerde Türkiye'de yapılan araştırmalara göre; işçi biriktirimlerinin yaklaşık % 49'u konut yapımına, %9'u arazi alımına, % 23'ü bireysel girişim kurmaya yönelmiştir. Bu araştırmaların bulgularına göre; işçi biriktirimlerinin yalmzca % 1 hisse senedi ve tahvil alımına yönelmiştir26 Bakkal, manav. dükkanı açmak,. minibüs işletmek, taksicilik' başlangıçta makro düzeyde karlı gözükmüştür ancak zamanla makro düzeyde bu yatmmların hiç de karlı olmadığı ortaya çıkmıştır. Türkiye'deki hizmet sektörünün doygunluğaerişmiş durumu da göz önüne getirilecek olunursa, bu alandaki girişimlerin kişisel açıdan bile karlılığını yitirdiği ortadadır. Öte yandan Türkiye'de küçük esnaf sahibi olan Alamancı işyeri sahibi, Türkiye'den önce Batının olmadık tüketim toplumu içinde yoğrulduğundan, özlemleriyle, yaşam biçimiyle tipik bir tüketim toplumunu oluşturmuşlardır. Türkiye'ye dönen Alamancı aile küçük girişim sahibi olarak, yürüttüğü işyerinde, ürettiğinle alışkanlıklarını sürdüremez duruma düşmektedirler. Mutlu olmayan doyumsuz kesin dönüş yapan Alamancı aile ise bu özelliği ile de başlı başına sorunlar yumağında kendilerini bulmaktadırlar. Bir Ortak Çalışma ve Başarısızlık. Türkiye'ye kesin dönüş yapmaya kararlı nitelikteki işçilerin ülke ekonomisine uyumlarının en iyi şekilde sağlanması amacıyla kısaca "Türk Alman Uyum Anlaşması» adı verilen F. Almanya'da çalışan Türk işçilerinin Türk ekonomisine mesleki bakımdan uyumlarını özendirme anlaşması 7 Aralık 1972 yılında iki ülke arasında imzalanmıştır. Anılan anlaşmadan yararlanacak işçilerimizin en az 2 yılı F. Almanya'da olmak üzere, belirli bir sanayi dalında bir kaç yıllık uygulamalı çalışma yapmaları, nitelikli işçi olmaları ve yeterli derecede Almanca bilmeleri gerekmektedir. 9 ayı F. Almanya'da 3 ayı Türkiye'de olmak üzere toplam 12 aylık eğitimi bitiren işçiler, ya sanayi tesislerinden birinde ustabaşı, veya önder işçi olarak çalışmakta ya da kendileri bağımsız bir işletme kurmaktadırlar. Bu tür girişimiere yardımcı olmak üzere bir «Kredi Özel Fonu» ve ayrıca «Türk - Alman Danışma Grubu» oluşturulmuştur. Anılan bu anlaşmadan işçi şirketleri ile köy kalkındırma kooperatiflerinin de yararlandırılması temel ilke olarak benimsenmiştir. Ancak anlaşmanın eğitime ilişkin hükümlerinde amaçlananla uygulamada hedefe ulaşılamamıştır. Çünkü Türk işçileri arasında eğitime katılma oranı çok düşük olmuştur. Bu nedenle 1972-1976 yıllan arasında yalnızca 26 Bkz: Deutscher Forschungsdienırt, Februar 1981, Auslandsausgabe 2/S1 s. 14; Neımin Abadan, Untersuchung, Ankara, 1972, Aker. İşçi Göçü, İstanbul, 1972.

106 AMME İDARESI DERGtst 73 Türk işçisi anılan kurslara katılmıştırv. Öte yandan işletmeleıin kuru luş ve geliştirilmesi amacıyla bir Türk bankasının da açılması düşünülen ve Türk - Alman hükümetlerinin eşit oranda katılması öngörülen kredi fonunun kurulması anlaşması 1973 yılında yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, Türk ve Alman taraflarının banka seçiminde uzlaşma sağlayarnamaları nedeni ile gecikmiş, fon ancak 1976 yılında fiilen işlemeye başlamıştır. «Ancak Ekonomik Yardımlaşma Bakanlığının yayınlanmamış bir incelemesi şu sonuca varmıştır: Bu model, ümit edilen etkiyi gösterememiştir»28. Bir Hukuksal Sorun: Sosyal Güvenlik Sorunu Genel Bilgiler Türkiye'den dışarıya işgöçünün başlaması ile birlikte, göç edilen ülkede işçilerimiz açısından alınan bir diğer önlem de, onlara sosyal güvenlik haklarının iki taraflı sosyal güvenlik anlaşmaları ile sağlanması olmuştur. F. Almanya ile 8.l0.l965'de imzalanan ve 1.11.1965 yılında yürürlüğe giren ve bugün de kimi değişiklikleri ile yürürlükte olan bir sosyal güvenlik anlaşması vardır. Temel dayanaklarını 1962'de Cenevre'de toplanan ve Türkiye'nin de katıldığı, uluslararası çalışma konferansının saptadığı normlardan alan bu sözleşme ile Türk işçileri F. Almanya'da yerli işçilerin haklarından yararlanabileceklerdir. Anlaşmanın sağladığı hakları şu başlıklar altında sayabiliriz: Koruyucu sağlık önlemleri, hastalık sigortası, iş kazası ve işle ilgili hastalıklara karşı sigorta, işsizlik sigortası, emeklilik, analık, çocuk tazminatı, ölüm ve sürekli maluliyet geliri, geride kalan ailelere yardım. Görüldüğü gibi sözleşme olumlu hükümleri içermektedir. Ancak önemli olan tarafların özellikle işçi alan ülke F. Almanya'nın bu hükümlere uyup uymadığıdır. Çünkü bu hükümlere uyulmadığı zaman işçilerin aleyhine bi'r çok sonuçlar oluşmakla birlikte, uymaya zorlayan herhangi bir uluslararası yaptırım da söz konusu değildir. Şimdiye kadarki gözlemler sözleşme hükümlerinin uygulanmasının işçi alan ülkenin işçiye verdiği konuma bağlı olduğunu göstermiştir. İşçilerin deneyimleri de bu yöndedir. İşçiler «hiçbir ülkede o ülkelerin yerlisi olan işçilerle aynı haklara, aynı konuma sahip olamayacaklarını» belirtmektedirler29 Doğaldır ki işçiler sosyal güvenlik ve öteki sorunlarla karşılaştıkca ve bunlar kotarılmadıkça bu tip yargılarım sürdürmeye devam edeceklerdir. Şimdi artık dönen işçinin sosyal güvenlikle kimi belirgin sorunlarına geçebiliriz: Yaşlılık Sigortasındaki YaşFarklılığından Doğan Sorunlar Türkiye'de emeklilik yaşı erkeklerde 55, kadınlarda 50 yaş olarak saptanmıştır. Oysa işçilerimizin çalıştığı bir çok ülkede olduğu gibi F. Alman 27 Krş.: H. DUndar, a.g.m., s. 145. 28 Klein R., Ist das Modell mr turkische Arbeitnehmergesellschaften gescheirt, FAZ IS Sept. 1983. 29 Karş.: R. Oto, F. Almanya'daki TUrk İşçIleri ve sosyal Sonmlan, Ankara, 1979, s. 63.

'. F. ALMANYA'DAN KESİN DÖNÜŞ YAPAN İşGüCü 107 ya'da emeklilik yaş tabanı 60'ın üzerindedir. Bu yaşa varabilmek için de Türk işçisinin uzun süre F. Almanya'da kalıp bu hakkı kazanabilmesi gerekmektedir. Ancak emekliiik yaşını beklemeden Türkiye'ye dönen Türk işçisi yalnızca ödediği kendi primlerini almakta her türlü sosyal güvenlik hakkından da vazgeçmiş olmaktadır. Bu durumda işçilerin hem sosyal güvenlik haklarından yoksun kalması hem de yalnızca kendi primlerini almaları bir Türk gazetecinin deyimiyle «sosyal güvenlikli pazar ekonomisi içinde emek pazarı tablosu» görünümünü sergilemektedir3o Ayrıca bu primlerin kesin dönüş yapmış Türk işçisine ödenniemesinin Türk ekonomisine olumsuzlukları da söz konusudur. Yapılan bir araştırmaya göre; Türkiye - F. Alman sosyal güvenlik anlaşmasının imzalandığı 1.1.1965 tarihinden 1977 yılına değin geçen 12 yıllık süre içinde F. Alman Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kullanılmakta olan yurda kesin dönüş yapmış işçilerimize ait işveren primlerinin de tutarı 12 milyar marka yakındır31 Işsizlik Sigortası Konusunda Çıkan Sorun,lar Bu sigorta kolundaki sorunlar da çözüm beklemektedir. Ancak işsizlik sigortası ile ilgili sorunlarının kotarılmasında Türkiye'nin de sorumlulu~ söz konusudur. Çünkü bilinmektedir ki, sosyal güvenlik sözleşmelerinin en önemli özelliği «karşılıklılık» ilkesine dayanmasıdır. İşsizlik sigortası bu ilkenin en önemli örneğidir. Oysa Türkiye'de henüz işsizlik sigortası yoktur. Böyle olunca Türkiye'de işsizlik sigortasının olmaması, yurda dönen işçilerimizin, Alman işsizlik sigortasından doğan haklarının kullanılmasına engel olmaktadır. Bu durumdan da özellikle son yıllarda F. Alman makamları bilerek -bilmeyerek yararlanmaktadırlar. Şöyle ki, F. Almanya'daki işsiz Türk'ten biri çalışacak bir işyeri bulsa bile, kendisine; bu boş işyerine önce Alman işçisinin yerleştirileceği, o istemez ise, bir Ortak Pazar işçisine sıra geleceği söylenmektedir. İki ülke arasındaki sosyal sözleşme de bu durumu hüküm altına almıştır. Bu kez işsiz kalan Türk işçisi geri dönmek zorunda kalmaktadır. İşsizlik sigortasından yararlanan işçi işsizlik süresi içinde Türkiye'ye kesin dönüş yaptığından, Türkiye'de de bu sigorta kolu olmadığından, karşılıklılık gereği işçinin Almanya'daki işsizlik yardımı da böylece kesilmektedir. Geri Dönüşü Özendirme Yasası ve Doğurduğu Adaletsizlik 1 Aralık 1983 tarihinde yürürlüğe giren geri dönüşü özendirme yasasının bir ölçüde sosyal yardımı sağlamayı amaçladığı söylenmektedir. Oysa bu yasa kesin dönüş yapan işçinin sosyal güvenliğinden geriye adımlar atmıştır. Primli geri dönüşü özendirme yasası gereği örneğin 20 bin Türk işçisi geri dönerse, Türk gazetelerinin yaptığı araştırmaların ortaya koyduğu sonuca göre, bu durumda 1983-1984 de F. Alman bütçelerinden yaklaşık 220 milyon Mark çıkacak, yerine 320 milyon Mark ise bütçeye girecektir. Çünkü bu yasaya göre Alman sigortaları ödemekle yükümlü olduğu işsizlik 30 Örsan Öymen, Milliyet, 3 Temmuz 1983, s. 9. 31 Bkz; R. Oto, a.g.y., s. 63.

los AMME İDARESI DERGtSt aylı ğı ve çocuk yardımı paralarından kurtulacaktır. Emekli primlerinin toplam ödemesinde emekli sandığından yine bu araştırmalara göre; çıkacak 680 milyon Mark ise aynı oranda F. Alpıan hükümet kasasına bağışlanacaktır. Şöyle ki; F. Alman emekli sandığı bir eliyle Türk işçisinin kendi payı olan 680 milyon Markı işçiye öderken, öteki eliyle de işverenin primlerinin tutarı 680 milyon Markı kasasına aynen geçirecektir. Ayrıca bu yasa ile Türk işçisinin emekli aylığından da kurtulacağına göre, Alman emekli sandığının 20 bin Türk işçisinin dönüşünde onun sosyal güvenlik hakkından kazancı yaklaşık 3 milyar 1\1arkı bulacaktır3ı Dönenler ve Kimi Toplumsal Sorunları Ailelerde Çözülmeler ve 2. Kuşak Sorunu Başlangıçta konuk işçi olarak nitelendirilen, ancak konukluk konumlarının ne kadar süreceğini kendileri de bilmeyen yurtdışındaki işçilerimiz, karşılaştıkları sorunları herkesten önce ailelerine, yetiştirmeye çalıştıkları çocuklarına aktarmaktadırlar. İki ayrı kültür çevresi, iki ayrı dil ve iki ayrı eğitim sisteminin yarattığı sorunlarla karşı karşıya bulunan Alamancı ailelerin karşılaştıkları güçlükleri tartışabilmek için onları şu üç kümeye ayırarak ele almalıyız: - Yabancı ülkede tüm aile bireyleri ile yaşayan Alamancılar - Ailesi bireyleri Türkiye'de kalan Alamancı aileler ile ailesinin kimileri F. Almanya'da, kimileri Türkiye'de olan Alamancılar ve. - Yurda dönen Alamancılar Göçle birlikte "na - baba çoğunlukla altından kalkamadıkları kültür şoku geçirmektedirler. Gerçi göçmenler iş düzeninde yeni topluma daha çabuk uyum göstermektedirler. Ancak bunlar özel yaşamlarında kendi değer ve normlarını korumayı istemekte, bu nedenle kendilerini marjinal bir yaşam düzeyine indirgemektedirler. Ana babalar geleneksel değer yargıları ve kuralları ile birlikte çocuklarına bekleyişlerini, endişelerini, korkularını aktarmaktadırlar. Bu duygular sürekli yenilendiğinde, çocuğun gelecekteki yaşamını etkileyen p'sikozlar oluşmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre; göçmen işçiler başlangıçta çocuklarının zahmetsizce en uygun eğitim olanaklarına kavuşacaklarını varsaymaktadırlar33. Ancak zaman içinde bunun hiç de böyle olmadığı görülmektedir. Diğer bir deyişle belirli bir süre yabancı ülkede oturduktan sonra, konuk işçi giderek bulunduğu yaşam biçiminin aileyi yukarıya değil, aşağıya ittiğini farketmektedir. Öte yandan düş kırıklığına uğrayan ı. kuşağın tersine 2. kuşak karşı bir tutum oluşturmaktadır. Genç yaşta Türkiye'den gelen ya da Avrupa'nın herhangi bir kentinde doğan, öğretimini bu ülkelerde sürdüren Türk çocukları artık Al 32 Bkz : MUllyet, 3 Temmuz 1983, 9 Temmuz 1983, 10 Temmuz 1983; Güneş, 16 Ocak 1984. 33 Bkz: Nennin Abadan - Unaı, Yurtdışındaki Türk Çocuklarının E~itimi Sorunları, Ankara, 1974, s. 14.

F. ALMANYA'DAN KESİN DÖNÜŞ YAPAN İşGÜCO 109 manya'daki veya Fransa'daki yaşıtları gibi davranmaya, yabancı kültür içinde yoğrulmaya başlamaktadırlar. Yabancı bir kültürün kapılarını iyice aralayan 2. kuşak' Alamancı ise bu kez yeni dünyasında ailesini küçümsemekte, horlamaktadır. Ayrıca Türk işçi çocuklarının çoğunluğu,genel ya da mesleki orta öğretimi tamamlayarak yüksek öğretime girme olanağına Almanya'da sahip olamamışlardır. 1980 yılı sonu istatistiklerine göre 584/400 Türk çocuğunun bulunduğu F. Almanya'da yabancı çocuklardan 3 tanesinden ikisi devam ettikleri okulları diplomasız terketmektedirler34 Böyleceokuma olanağını başta yitiren bu çocukların yardımcı işçi olarak çalışmaktan başka bir yaşam seçeneği kalmamaktadır. Ayrıca son yıllarda gözlemlerin gösterdiği bir başka olgu da şudur; bir çok göçmen ailesi belirli bir yaştaki küçük çocuklarını Türkiye'ye yakınlarına göndermekte bir kaç yıl sonra tekrar yanına almaktadırlar. Bu türde ileri geri gönderilen çocuklarda ruhsal bunahmlara fazlasıyla raslanılmaktadır. Öte yandan F. Almanya'daki Türk çocuklarının Türk kültürüne yakınhkları bir başka sorunu oluşturmaktadır. Türk Milli Eğitim Bakanlığı Türk işçi çocuklarının eğitimi sorununa 1966 yılına değin hiç değinmemiş, 1977 yılına değin de yalnızca öğretmen gönderme boyutunda soruna yaklaşmıştır. Bu ülkede 1981 yılı istatistiklerine göre okul çağında 7-18 yaşları arasında 382.900 Türk öğrencisi bulunınaktadır. Buna karşılık yaklaşık 748 Türk öğretmen iş başındadır. Bu da gösteriyor ki Türk Milli Eğitim Bakanlığı'nın kendine özgü bir politikası yoktur. Evli olup da eşi ve çocukları Türkiye'de yaşayan ya da ailesinin kimi bireyleri Türkiye'de bulunan Alamancıların sorunları da altından kalkınılamayacak düzeye gelmiştir. Eşlerini yanlarında bulundurma açısından Türk işçileri Avrupa'da % 34 ile diğer göçmen işçilere oranla son sıraları almaktadır35 Bu görünüş ise aile bağları açısından göçmen Türk işçileri üstünde olumsuz sonuçlar yaratmıştır. Bir kere evli olup da eşi ve çocukları Türkiye'de yaşayan işçilerimizde, göçle aileden uzak kalma başlamış, böylece de geleneksel Türk aile tipine ters düşen, baba otoritesinden yoksun aileler Türk toplumunda oluşmuştur. Birbirinden uzun yıllar ayrı kalma aile bireyleri arasında soğukluğu beraberinde getirmekte, babanın otoriter olduğu kırsal kökenli Türk ailelerinde çözülmelere neden olmaktadır. Öte yandan kocasının yurtdışında bulunması sonucu artan sorumluluklar, kocasından ayrı kalma, unutulma, terkedilme korkuları, koca döndük ten sonra beğenilmerne endişesi işçi karısını kimi psikolojik bunalımlara sürüklemiştir. Özellikle son yıllarda kocası yurtdışında çalışan kadın hasta larının sayısı artma göstermiştir. Bu konuda 1977 yıhnda yapılan bir araştırmaya göre; kocası yurtdışında olan kadınlarda % 30'unda psikosomatik, % ıo'sinde anksiyote reaksiyonlar, % ıo'sinde depresyon, % 16'sında kon 34 Bkz : Die Zweite Auslandergeneration Hrı. "~o Schlaffke, Zedler, Köln, 1980, 35 Bkz : A. Erkek, F. Almanya'daki Türk İşgücü ve Konut Sorunları, Ankara, 1979, S. 23.

110 AMME İDARESİ DERGİSI vensiyon reaksiyon ve diğer % 14'ünde ise öteki nevrotik tablolara rastlanılmıştır36 Birbirinden ayrı yaşayan ailelerdeki düş kırıklığı kocamn uzun yıllar süren sonrası kendi toplumuna doğaldır ki bu arada ailesine yabancılaşma, aile bireylerinin rolleri konusunda tereddüt yaratmış, bu da aile yıkılmalarına neden olmuştur. Artık Türkiye'de Alamancı aileler arasında açılmış boşanma davalarının çokluğu istatistiklere konu 01maktadır37 Türkiye'ye kesin dönüş yapan ailelerde bir öteki önemli sorun da çocuklarının eğitim durumlarıdır. Türkiye'de bir zamanlar Alman irtibat büroları önündeki yurtdışı işçi kuyruklarının yerini, şimdi Almanca eğitim yapan liselerin önündeki kuyruklar almaya başlamıştır. Bugün uzun yıllar Almanya'da kalmış Türk çocuğu iyi Almanca bildiği halde, Almanca eğitim yapan okullara yeterince yerleştirilememektedir. İstanbul'da Almanca eğitim yapan üç lisenin yurtdışından dönen işçi çocukları için 1982-1983 yılında ayırdığı kontenjan her lise başına yalmzca SO'dir. Başka bir deyişle, 2. kuşak Almancının yabancı ülkede kazandığı dili Türkiye'de unutmamalarını sağlayıcı bir model henüz ülkede oluşturulamamıştır. Ayrıca Türk okulları ve öğretmenlerine göre; Almanya'dan gelen çocuklar çevrelerine uyum sağlayamamakta, hep kendileri gibi dışarıdan gelen çocuklarla arkadaşlık etmekte, kendi ülkelerinden de gettolaşmaktadırlar. Böylece Türkiye'de iki dilli dilsizler, sözde çift kültürlü, özde kültürsüzlerden oluşan bir gençlik birikimi oluşmaktadır. Dönen işçinin Yeni Sınıfına Uyumsuzluğu Sorunu Türk işçilerinin Türkiye'ye kesin dönüşte hangi işte çalışmayı tasarladıklarına ilişkin, değişik tarihlerde anketler yapılmıştır. Bunlardan 1974 yılında yapılan araştırmaya göre; dönüşte işçilerin çoğunluğu kendi başına yalnız bir iş tutmayı, bağımsız işyeri kurup, kendisinin kendi patronu olmasını istemektedirler. Bu arzuyu gösterenler % 74.74'ü oluşturmuştur. Başkasının yanında çalışmayı düşünenler % 3.93'dür. Ortak çalışabileceklerin oranı ise % 4.24'tür38 Gerçekten Devlet İstatistik Enstİtüsü'nün 1976 yılında yaptığı anket değerlendirildiğinde, 3312 dönenin yaptığı işe göre dağılımı şöyledir: Serbest çalışan, kendi kendisinin patronu 3197, işçi olarak çalışan yalnızca lls'tir39 Bu şekliyle dönen işçinin emekçi sınıfından ayrıldığı bir gerçektir. Ancak bunlar yeni konumlarında oldukça yenilerdir. Evi, otomobili, elektrikli evaraçları, mobilyası şimdilik olan dönen Alamancı da, yeni sınıfı gereği daha çok istekde bulunmak, geldiği işçi kesimine oranla daha çok ayrıcalık arzulamaktadır. Yılların yoksulluğundan öç alırcasma tüketimdeki sa 36 Bkz : C. Köksal, - i. Sayıl, Eşleri Çalışma Nedeni İle Yurtdışında Bulunan Kadın Hastalar Üzerinde Yapılan Araştırma, XI. Uluslararası Psikiyatri Kongresi Yayını, İzmir, 1977, s. 136. 37 A. Murat Demircioğlu, a.g.m., s. 482. 38 Bkz İş ve İşçi Bulma Kurumu Yayını No. 114, s. 18. 39 Bkz : Tourism Statistles 1976, Devlet İstatistik Enstİtüsü Yayını, Ankara, 1976, s. 46.

F. ALMANYA'DAN KESİN DÖNÜŞ YAPAN ışgücü 111 vurganlıklan, içinden çıktıklan yokslul kesimi kıskandıracak sapmalan sonucu dönen işçi ticaret kesimine ginneye çalışmaktadır. Ancak doğaldır ki yerleşik sennaye arasına yeni giren Alamancı, bu kesimce acımasızca eritilmektedir. Yani.smıf değiştiren Alarnanemın çoğunluğu eski yerine, kırsal kökenine ama anaparası tükenmiş, ancak tüketimdeki savurganlık gibi bir takım alışkanlıklan da hiç yitinneksizin gönderilecektir. İşte bu olgu Türkiye'de gelecekte kestirilemeyecek sosyal politik sorunlara kaynaklık edecekti:r40. 40 Aynı görüş için bkz Ali Gitmez, Yurtdışına İşçi Göçü, s. 270.