Düzenleme Komitesi Prof. Dr. Aslıhan ÜŞÜMEZ Prof. Dr. Leyla KURU Doç. Dr. Zeynep ÖZKURT KAYAHAN Yrd. Doç. Dr. Ceyhun Canpolat Doc. Dr. Hare GÜRSOY Doç. Dr. Senem Selvi KUVVETLİ
KONUŞMA ÖZETLERİ Prof. Dr. Aslıhan ÜŞÜMEZ Estetik Uygulamalarda Lazerin Yeri Doğru Uygulama için bilinmesi gerekenler Günümüzde Lazer teknolojisi protetik tedavi pratiğinde, yumuşak ve sert dokuların estetiğinin sağlanmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Porselen Lamina Veneerler (PLV), estetik olmayan anterior dişlerin konservatif olarak restore edilmesinde gün geçtikçe artan popülariteye sahiptirler. Final restorasyonun aşama aşama dijital olarak planlanması, dişetinin lazer kullanılarak şekillendirilmesi kolay bir işlemdir. Yumuşak dokuların dişeti ile şekillendirilmesi PLVlerin final başarısını arttırır. Estetiği bozan çürük kavitelerinin temizlenmesi günümüz Lazer teknolojisi ile hem kolay hem ağrısızdır. Bununla beraber Lazer ile yapılan ağartma işlemi pekçok avantajı da beraberinde getirmektedir. Bu sunumda, mükemmel estetiğin sağlanmasında lazer kullanımının avantajları güncel literatür ve vaka sunumları ışığında anlatılacaktır.
Prof. Dr. Roeland De Moor Lasers and endodontic disinfection Since the beginning of the century a radical evolution in the application of endodontic irrigants took place. Different devices and protocols for the activation of irrigants were proposed and investigated. A number of approaches such as ultrasonically activated irrigation (UAI) and laser-activated irrigation (LAI) demonstrated their superiority. It is, though, the question if they ensure value added cleaning and disinfection or if all this does not really makes the difference in obtaining higher endodontic success ratios and in a better preservation of teeth. During this presentation information is provided on how ultrasound and lasers threedimensionally interact with smear layer, debris and biofilms, on what the difference is between the two techniques. A positive answer is provided to the question if there is substantial evidence for the effectiveness of laser activated disinfection. Information is also provided on the potential and future role of laser light as activator of light activated nanoparticles interacting with endodontic biofilms.
Prof. Dr. Leyla KURU Periodontal ve Periimplant Tedavide Lazer İltihabi ve enfeksiyöz karaktere sahip periodontal hastalıkların tedavisi mekanik, cerrahi ve idame olmak üzere üç aşamada gerçekleştirilir. Her aşamada, ultrasonik ve el aletleriyle gerçekleştirilen klasik işlemlere ilave olarak lazerler günümüzde periodontal tedavide giderek ön plana çıkmaktadır. Bu sunumda, periodontal ve peri-implant hastalıkların tedavisinde kullanılan lazerlerden özellikle diode lazerin özellikleri, kullanım yeri, kullanım zamanı, endikasyonları, yara iyileşmesi, sınırları ve bilinen sınırlarının ötesi; klinik vakalar eşliğinde detaylarıyla 5N 1K sorularının birebir cevaplarını içerecek şekilde anlatılacaktır
Doç. Dr. Senem Selvi KUVVETLİ Çocuk Diş Hekimliği Kliniği nde Lazer Uygulamaları Çocuk diş hekimliği, doğumdan ergenliğin sonuna kadar farklı yaş ve gelişim dönemlerinde olan tüm bireylerin ağız diş sağlığı ile ilgili tüm disiplinlerdeki uygulamaları kapsamaktadır. Bu uygulamalar arasında, diş çürüklerinin önlenmesi ve kontrol altına alınması, diş çürüklerinin tanısı, kaybedilen diş sert dokularının geri kazandırılması, bunlarla birlikte pulpa hastalıklarının ve travmatik dental yaralanmaların tedavisi, dişeti hastalıklarının önlenmesi ve tedavisi, maloklüzyonların önlenmesi, erken diş kayıplarının yönetimi ve çeşitli nedenlere bağlı diş eksikliklerinin giderilmesi, tedavi edilemeyen dişlerin çekimi, mukoz lezyonların tedavisi ve sürme rehberliği sayılabilir. Yumuşak ve sert doku lazer uygulamaları da çocuk ve gençlerde yapılabilecek tüm bu işlemlere eşlik ederek başarı şansını yükseltebilecek destekleyici ve tamamlayıcı uygulamalardır. Bu sunumda çocuk ve genç hastalarda dental lazerlerin kullanım alanları, yararları ve sınırlamaları, olgu örnekleri ile birlikte tartışılacaktır.
POSTER BİLDİRİ ÖZETLERİ Başlık Yazarlar P1 VİTAL PULPA TEDAVİSİNDE LAZER UYGULAMASI: Olgu Sunumu Aysel Toprak, Gülşah Balan, Işıl Özgül Kalyoncu, Serap Akyüz Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı Özet: Amaç: Travmaya uğramış genç daimi dişlerin tedavisinde amaç, pulpa canlılığının devamını sağlamaktır. Konvansiyonel yöntemlerle yapılan pulpa kaplaması ve amputasyon tedavisi diş hekimliğine lazer uygulamalarının girişi ile birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. Lazer uygulamasının enfeksiyon ve kanama kontrolünü sağlaması, titreşim ve basıncın olmaması çocuk hastalarda oluşan korkuyu azaltması açısından tercih edilir. Yöntem: Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Kliniği ne travma şikayetiyle başvuran 8 yaşındaki erkek hastanın yapılan intraoral ve radyografik muayenesinde 11 numaralı dişinde komplike kron kırığı, 21 numaralı dişinde komplike olmayan mine dentin kırığı tespit edildi. Travmadan 24 saat sonra kliniğimize gelen hastanın 11 ve 21 numaralı dişlerin apekslerinin açık olduğu görüldü. 0,5 mm den daha küçük ekspoz alanına sahip olan 11 numaralı dişe 2780 nm Er,Cr:YSGG (Waterless MD, USA) ile Cvek amputasyonu Mineral Trioksit Aggregat (MTA) kullanılarak yapıldı. 21 numaralı dişe yüzey pürüzlendirme ve dekontaminasyon için Er,Cr:YSGG kullanıldı. Cam iyonomer siman uygulamasının ardından kompozit rezin restorasyon ile dişlerin tedavisi tamamlandı. Hastanın 2. ay kontrolünde dişlerde klinik ve radyografik olarak herhangi bir semptom görülmemekle birlikte 4. ay kontrolünde 21 numaralı dişte apikal lezyon, intaroral abse ve klinik olarak mobilite varlığı,11 numaralı dişin klinik ve radyografik olarak sağlıklı durumda olduğu gözlendi. 21 numaralı diş ekstirpe edilerek klinik bulgular gerilediğinde MTA ile apeksifikasyon ve sonrasında kanal dolumu yapılarak dişin restorasyonu tamamlandı. 8. ay kontrolünde 11 numaralı dişin apikal gelişiminin devam ettiği gözlendi. Hasta hala takibimiz altındadır. Sonuç: Vital pulpa tedavilerinde kullanılan konvansiyonel yöntemlerdeki mikro-çatlaklar ve smear tabakasının oluşumu gibi durumların önüne geçmek için dental lazer sistemleri geliştirilmiştir. Antibakteriyel etkisi sayesinde vital tedavilerin başarı şansı artmaktadır. Ayrıca basınç ve vibrasyonun az olması çocuk hastalar tarafından kolaylıkla tolere edilmesini sağlamaktadır.
Başlık Yazarlar P2 Diyot Lazer ile Labial Frenektomi Operasyonu: Vaka Serisi Bahadır Kırali 1, Gamze Çetinkaya 1, Hafize Öztürk Özener 1, Süleyman Emre Meşeli 2, Leyla Kuru 1 ÖZET 1 Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi, Periodontoloji Ana Bilim Dalı, İstanbul 2 İstanbul Aydın Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi, Periodontoloji Ana Bilim Dalı, İstanbul AMAÇ: Frenulum dişeti dokusu ile dil, dudak ve yanak arasında bulunan ve bu dokuları birbirine bağlayarak hareketlerini sınırlandıran yumuşak mukoza dokusudur. Frenulumun normal konumundan daha yukarıda dişeti kenarına yakın konumlanması veya daha kalın olması diastema oluşumuna ve dişeti çekilmelerine neden olabilir. Frenektomi operasyonuyla bu dokunun uzaklaştırılması gerekir. Bu vaka serisinde, diyot lazerle yapılan labial frenektomi operasyonu sonrası değerlendirme gösterilmektedir. YÖNTEM: Çalışmaya Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı na başvuran, Mirko ve ark. nın frenulum sınıflamasına göre yüksek papiller frenulum ataşmanı gözlenen 4 hasta dahil edildi. Lokal anestezi altında diyot lazer (810 nm, 2,5 W, 70 Hz) kullanılarak frenektomi operasyonu uygulandı. Takip randevularında herhangi bir probleme rastlanmadı. BULGULAR: Operasyon sonrası 7. ve 14. günlerde yapılan kontrollerde frenulum nedeniyle dişeti kenarında oluşan gerilimin ortadan kalktığı gözlemlendi. SONUÇ: Diyot lazerle yapılan labial frenektomi operasyonunun kısa dönem başarılı sonuç verdiği gösterilmiştir.
Başlık Yazarlar Özet: P3 Sürme Gecikmesi Olan Alt Keser Dişte Diode Lazer Kullanımı Berkant Sezer, Işıl Özgül Kalyoncu Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Pedodonti Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye Amaç: Özellikle çocuk hastalarda, yumuşak dokularda görülen pek çok oral patoloji ve anomalinin tedavisinde, konvansiyonel cerrahi tedavi yöntemlerine göre; anestezi gereksinimini azaltması, kanama kontrolüne büyük oranda yardımcı olması, sütur gereksinimini ortadan kaldırması, iyileşmeyi kolaylaştırması, antienflamatuar özellik göstermesi, antibakteriyel ve dezenfektan etkinliğinin bulunması ve post-operatif bakım ihtiyacını azaltması gibi avantajları sebebiyle lazer ile tedavi tercih edilebilmektedir. Bu olgu sunumunda; erüpsiyonu, radyoopak, odontoma ön tanılı lezyon tarafından engellenen alt keser dişin üzerindeki yumuşak dokunun lazer ile insizyonunu takiben, sürmeye engel olduğu düşünülen odontoma ön tanılı lezyonun cerrahi olarak eksizyonunun sunulması amaçlanmaktadır. Yöntem: Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı na, velisi ile, alt keser dişlerinden birinin sürmemesi ve bölgedeki boşluğun estetik olarak rahatsızlık vermesi şikayetiyle başvuran 10 yaşındaki kız hastanın, yapılan ağız içi muayenesinde #41 numaralı dişinin olmadığı, dişin ark üzerindeki yerinin ise korunduğu görüldü. Radyografik muayenede, dişin çene kemiği içerisinde olduğu, kuronunun çevresinde ise radyoopak bir lezyonun varlığı tespit edildi. Tedavi amacıyla, lokal anesteziyi takiben, 980 nm dalga boyundaki diode lazer (Doctor Smile, İtalya) ile insizyon yapılarak, diş üzerindeki yumuşak doku ekarte edilip, cerrahi olarak dişin kuronu üzerindeki radyoopak yapılar eksize edilerek patoloji laboratuarına gönderildi. İlgili bölge serum ile irrige edildikten sonra sekonder iyileşmeye bırakıldı. Yara bölgesi iyileşmesinin tamamlanmasını takiben, dişin erüpsiyonu tamamlanana kadar estetik şikayetin giderilmesi amacıyla ilgili bölgeye geçici protetik aparey yapıldı. Bulgular: Yapılan birinci hafta kontrolünde yumuşak dokunun iyileştiği, alınan periapikal radyografta ise radyoopak yapıların eksize edildiği görüldü. Üçer ay arayla yapılan radyografik takiplerde, dişin sürme hareketi izlendi. Bir yıl sonra, yapılan ağız içi muayenede ilgili diş bölgesindeki kret tepesinde dişin mamelonları izlenip, alınan radyografi ile doğrulandı. Patoloji raporunda ise yapının kompleks odontoma olduğu görüldü. Sonuç: Bu olgu sunumunda, erüpsiyonu engellenen alt keser dişin sürdürülmesi amacıyla yapılan tedavide, insizyon için diode lazer kullanımının hem operasyon sırasında hem de post-operatif dönemdeki avantajları sebebiyle başarılı bir tedavi seçeneği olabileceği düşünülmüştür.
P4 Başlık YİRMİ YAŞ CERRAHİSİ SONRASI LAZER BİYOSTİMÜLASYONUN POSTOPERATİF AĞRIYA ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI Yazarlar Damla GÜLER 1, Süleyman Emre MEŞELİ 2, Nazlı ALTIN 3 1 İstanbul Aydın Üniversitesi, Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi, Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Kliniği 2 İstanbul Aydın Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Periodontoloji Anabilim Dalı 3 İstanbul Aydın Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı AMAÇ: Gömülü yirmi yaş cerrahisini takiben oluşan komplikasyonlar hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Lazerle biyostimülasyonun yara iyileşmesini olumlu yönde etkilediğini gösteren çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmanın amacı; gömülü yirmi yaş cerrahisi sonrası 810 nm dalga boyunda, 100mW güce sahip diyot lazerle biyostimülasyonun hastanın postoperatif ağrısı üzerine etkisinin araştırılarak geleneksel medikasyon yöntemleriyle karşılaştırmalı olarak incelenmesidir. GEREÇ-YÖNTEM: Hastanemize gömülü yirmi yaş dişine bağlı ağrı şikayetiyle başvuran sistemik olarak sağlıklı, sigara içmeyen ve herhangi bir ilaç alerjisi olmayan, yalnızca mukoza retansiyonlu gömülü yirmi yaş dişi olan 20 hasta dahil edildi. Bu hastalar randomizasyon tablosu yardımıyla, her iki grupta eşit sayıda olacak şekilde test ve kontrol gruplarına ayrıldı. Kontrol grubunda cerrahi operasyon sonrası geniş spektrumlu antibiyotik (Augmentin BID 1000mg 10 film tablet, 2*1, 5 gün), nonsteroidal antienflamatuvar analjezik (Majezik 100 mg 30 film tablet, 2*1, 5 gün) ve antimikrobiyal gargara (Kloroben gargara, 3*1, 7 gün) reçete edilirken, test grubu hastalarında cerrahi sonrası bölgeye 810 nm ve 100 J/cm 2 enerji yoğunluğundaki diyot lazerin biyotimülasyon ucuyla 1 er dakika arayla 30 sn boyunca toplam 3 kere ışınlama yapılarak aynı ilaçlar reçete edildi. Bütün hastalara operasyon sonrası dikkat etmesi gereken önlemler yazılı bir şekilde verildi. Hastaların tamamında postoperatif 1., 7., 21. ve 30. günde ağrı skorları görsel analog skalası yardımıyla kayıt altına alındı. Çalışmada istatistiksel anlamlılık düzeyi p<0.05 düzeyinde değerlendirildi. BULGULAR: Çalışmaya katılan hastaların yaş ortalamaları kontrol ve test grubunda sırasıyla 23±4.3 ve 24±3.5 ti (p>0.05). Postoperatif ağrı skor ortalamalarının grup içi karşılaştırmalarında her iki grupta da 21. ve 30. gün ortalamaları 1. ve 7.gün ortalamalarından daha düşüktü (p<0.05). Gruplararası karşılaştırmada sadece 1. ve 7. gün ortalamaları test grubu lehine anlamlı olarak daha düşükken (p<0.05) diğer kayıt dönemlerinde herhangi bir farklılık söz konusu değildi (p>0.05). SONUÇ: Bu çalışmanın sınırları dahilinde sonuçlarımız, gömülü yirmi yaş dişi cerrahisi sonrası bölgenin diyot lazerle biyostimülasyonunun iyileşmenin erken döneminde postoperatif ağrının azaltılmasına yardımcı olduğunu vurgulamaktadır.
P5 Başlık Sigara Kullanımına Bağlı Görülen Melanin Pigmentasyonunun Diyod Lazerle Tedavisi Yazarlar Leyla Kuru 1, Eser Elemek 2 1 Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı, İstanbul 2 Serbest Muayenehane, İstanbul Amaç: Dişetinin rengi, kan damarlarının sayı ve büyüklüğü, epitelin kalınlığı, keratinizasyon derecesi ve epitel dokudaki pigmentler aracılığıyla belirlenir. Melanin pigmenti, dişeti epitelinin bazal ve suprabazal tabakasında yer alan melanosit hücreleri tarafından sentezlenen ve oral mukozada en çok bulunan, dişetine rengini veren ana pigmenttir. Melanin pigmentinin aşırı birikimi travma, enfeksiyon, sistemik hastalıklar veya ilaç kullanımına bağlı görülebileceği gibi sigara kullanımına bağlı da olabilir. Bu vaka serisinde sigara kullanımına bağlı melanin depigmentasyonunun 810 nm dalga boyuna sahip diyod lazerle tedavisi sunulmuştur. Yöntem: Günde 2 paket sigara kullanan 28 yaşındaki kadın hasta ve günde 1 paket sigara kullanan 25 yaşındaki kadın hasta dişetlerinde renk değişikliği şikayetiyle kliniğimize başvurdu. Anamnezde herhangi bir sistemik hastalıklarının olmadığı ve ilaç kullanmadıkları tespit edildi. Ağız içi muayenede her iki hastada da alt ve üst çenede bant şeklinde yaygın melanin pigmentasyonu görüldü. Başlangıç periodontal tedaviyi takiben, lokal anestezi altında 810 nm dalga boyuna sahip diyod lazerle (Cheese Wuhan, China) 1.3 Watt gücünde sürekli modda depigmentasyon tedavisi uygulandı. Hastaların kontrolleri 1. ve 4. haftada yapıldı. Bulgular: Diyod lazerle uygulanan tedavi sonrası her iki hastada da postoperatif ağrı ve ödem gözlenmedi. Yapılan 4. hafta kontrollerinde %100 iyileşme saptandı. Sonuç: Sigara kullanımına bağlı melanin pigmentasyonu diyod lazerle uygulanan depigmentasyon işlemi sonrası 4. haftada tamamen ortadan kalktı. Anahtar kelimeler: Diyod lazer, melanin, depigmentasyon
Başlık P6 ND:YAG VE DİYOT LAZER İLE YAPILAN LABİAL FRENEKTOMİ OPERASYONU SONRASI KLİNİK DEĞERLENDİRME Yazarlar Gamze Çetinkaya 1, Hafize Öztürk Özener 1, Süleyman Emre Meşeli 2, Leyla Kuru 1 1 Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi, Periodontoloji Ana Bilim Dalı, İstanbul 2 İstanbul Aydın Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi, Periodontoloji Ana Bilim Dalı, İstanbul AMAÇ: Bu klinik çalışmada, Nd:YAG ve diyot lazerle yapılan labial frenektomi operasyonu sonrası postoperatif hasta konforu ve epitelizasyonun değerlendirilmesi amaçlandı. YÖNTEM: Çalışmaya Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı na başvuran, yüksek frenulum ataşmanı gözlenen 22 hasta dahil edildi. Hastalar rastgele olmak üzere iki gruba ayrıldı. Bir gruba (Diyot grubu, n=11) lokal anestezi altında diyot lazer (810 nm, 2,5 W, 70 Hz), diğer gruba (Nd:YAG grubu, n=11) ise Nd:YAG lazer (1064 nm, 4W, 50 Hz) kullanılarak frenektomi operasyonu uygulandı. Ağrı, yemede ve konuşmada zorluk değerlendirmesi postoperatif 1., 7., 14., ve 21. günlerde Görsel Analog Skalası (VAS) (0-10) kullanılarak yapıldı. Yara yüzeyi epitelizasyonu ise postoperatif 7., 14. ve 21. gün ölçüm dönemlerinde hidrojen peroksitin operasyon yüzeyine enjektör yardımıyla uygulanıp, köpürme reaksiyonu var/yok değerlendirmesiyle yapıldı. Elde edilen verilerin istatistiksel analizinde Mann-Whitney-U ve Ki kare testleri kullanıldı. Sonuçlar, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi. BULGULAR: Ağrı, yemede ve konuşmada zorluk VAS skorları değerlendirildiğinde, postoperatif 7., 14. ve 21. gün ölçüm dönemlerinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p> 0,05). Postoperatif yemede zorluk değerlendirmesinde, Diyot grubu lehine 1. günde anlamlı farklılık tespit edildi (p=0.019). Epitelizasyon değerlendirmesinde postoperatif 14. günde Diyot grubunda hastaların %90,9 unda epitelizasyon tamamlanırken, Nd:YAG grubunda bu oran %18,2 olarak tespit edildi (p<0.05). İki grupta da tüm hastalarda epitelizasyon 21. günde tamamlandı. SONUÇ: Bu klinik çalışmanın sınırları dahilinde, frenektomi operasyonu için kullanılan diyot lazerin, Nd:YAG lazere kıyasla daha iyi postoperatif hasta konfor sağlaması ve epitelizasyonun daha hızlı olması sebebiyle frenektomi operasyonlarında etkin bir alternatif olabileceğini göstermektedir.
Başlık Yazarlar P7 Bir Travma Olgusunda Lazer Destekli Yumuşak ve Sert Doku Uygulamaları Gülşah Balan*, Serap Akyüz Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Pedodonti A.B.D., İstanbul Özet Amaç: Çocuk diş hekimliğinde çeşitli nedenlerle meydana gelen dental yaralanmalara oldukça sık rastlanmaktadır. Erken yaşta dişte meydana gelen komplike kuron-kök kırıklarının tedavisi yumuşak ve sert dokuyu ilgilendirebilir. Lazer destekli tedavilerde işlem sürecini kısaltmakta ve oluşabilecek komplikasyonları azaltmaktadır. Yöntem: Kırık diş şikayeti ile kliniğimize gelen 12 yaşında erkek çocuk hikayesinde travma sonucu 11 nolu dişte komplike kuron-kök kırığı saptandı. Başka bir klinikte endodontik tedavisi yapılan dişin restorasyonu için dokuya uyumlu kopan diş parçası kullanıldı. Ayrıca gingivoplasti yapılarak büyümüş dişeti alınarak kırık hattı görünür duruma getirildi ve aynı seansta ön diş restorasyonu gerçekleştirildi. Yumuşak ve sert doku operasyonları için 2.780 nm Er,Cr:YSGG (Waterlase MD, USD) lazer cihazı kullanıldı. Bir sonraki seansta ise fiber post uygulaması ile kök desteği sağlandı. Bulgular: Lokal anestezi yapılmadan gerçekleştirilen gingivoplasti sırasında ve sonrasında kanama kontrolü sağlandı ve restorasyon doku sıvıları ile kontamine olmadan tek seansta gerçekleştirildi. Asit kullanılmadan lazer ile yapılan yüzey pürüzlendirmesi kırık hattının diş etine yakın bölgenin iritasyonunu engellediği görüldü. Sonuç: Çocuk hasta uyumu açısından tek seansta yapılması planlanan yumuşak ve sert doku uygulamalarında dental lazer sistemleri büyük avantaj sağlamaktadır.
Başlık Yazarlar P8 Diyot Lazer ile Depigmentasyon Uygulaması: Bir Olgunun 4 Yıllık Takibi 1 Ömer Birkan Ağralı, 2 Orhan Ofluoğlu, 1 Leyla Kuru 1 Marmara Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Periodontoloji Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye 2 Periodontoloji Uzmanı Serbest Dişhekimi, İstanbul, Türkiye Özet: Amaç: Gingival hiperpigmentasyon özellikle dişeti gülümsemesi görülen hastalarda yaygın bir estetik problemdir. Lazer ile depigmentasyon tedavisi son zamanlarda bu amaçla kullanılan en etkili ve güvenilir teknik olarak kabul edilmektedir. Kolay kullanım, kısa tedavi süresi, hemostaz, dekontaminasyon ve sterilizasyon etkisi lazer kullanılarak yapılan depigmentasyon tedavisinin avantajları olarak sayılabilir. Bu olguda diyot lazer kullanılarak yapılan depigmentasyon uygulamasının etkinliği ve uzun dönem takibi sunulmuştur. Yöntem: Dişetlerinde renklenme şikayetiyle kliniğe başvuran 28 yaşında, sistemik olarak sağlıklı ve günde bir paket sigara tüketen kadın hastanın depigmentasyon uygulamasında 400 µm fiberoptik kablo ile iletilen diyot lazer ışını 810 nm dalga boyu 3 W güçte, devamlı atım modunda, dokuya temas edecek şekilde, tek seansta alt ve üst çenede kullanıldı. Bulgular: Lazer uygulamasını takiben yapılan 2. hafta ve 6. ay kontrollerde pigmentasyonun belirgin bir şekilde uzaklaştırıldığı görüldü. 4. yılda yapılan kontrolde pigmentasyonun alt ve üst çenedeki dişetlerinde yer yer tekrarladığı tespit edildi. Sonuç: Bu olgunun sınırları dahilinde elde edilen bulgular diyot lazer kullanılarak yapılan depigmentasyon uygulamasının etkinliğini ortaya koymuş fakat elde edilen sonuçların 4 yılın sonunda kısmen kalıcı olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Depigmentasyon, dişeti, diyot lazer.
Başlık Yazarlar Özet: P9 KRONİK ENFLAMATUVAR DİŞETİ BÜYÜMESİ TEDAVİSİNDE LAZER İLE GİNGİVEKTOMİ: VAKA RAPORU Yaprak KALKAN, Leyla KURU Marmara Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Periodontoloji Anabilim Dalı, İstanbul AMAÇ: Dişeti büyümesi, akut ya da kronik enflamatuvar değişikliklerin sonucu olan, dişetinde hacimsel artışın klinik olarak gözlemlendiği, sık görülen bir dişeti hastalığıdır. Lazerlerin hızla gelişmesi ve biyolojik dokularla ilişkisinin daha iyi anlaşılmaya başlanması ile lazerin kronik enflamatuvar dişeti büyümelerinin tedavisinde kullanımı yaygınlık kazanmıştır. Bu vakada lokalize dişeti büyümesi olan hastanın neodymium-doped yttrium aluminium garnet (Nd-YAG) lazer destekli gingivektomi tekniği kullanılarak tedavisi amaçlanmaktadır. YÖNTEM: Bu olgu raporunda dişeti büyümesi şikayetiyle Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı na başvuran, klinik ve radyografik muayeneler sonucunda kronik enflamasyona bağlı lokalize dişeti büyümesi teşhisi konan 36 yaşındaki kadın hastanın periodontal tedavisi sunuldu. Ağız içi muayenede 13 no lu diş bölgesinde plağa bağlı dişeti büyümesi görüldü. Ağız hijyen eğitimi, diş ve kök yüzeyi düzleştirmesini içeren mekanik tedaviyi takiben 13 no lu diş bölgesindeki dişeti büyümesine Nd:YAG lazer (3 Watt, 70 Hertz, 60 sn.) ile gingivektomi yapıldı. Eksize edilen yumuşak doku patolojiye gönderildi. Hasta 1 yıl süreyle takip edildi. BULGULAR: Bir yüzü mukoza ile örtülü 0,6x0,4x0,2 boyutlarındaki yumuşak dokunun patolojik değerlendirmesi sonucunda enflamatuvar papiller hiperplazi olduğu rapor edildi. Tedavi sonucunda herhangi bir komplikasyon gelişmeksizin optimum düzeyde hasta memnuniyetiyle birlikte istenilen estetik sonuca ulaşıldı. SONUÇ: Kronik enflamatuvar dişeti büyümelerinin tedavisinde lazer ile gingivektomi tekniği; hekim tarafından uygulanabilirlik, post-operatif iyileşme süreci ve iyileşme hızı ve bu süreçteki hasta konforu sebebiyle konvansiyonel el aletleri ile gingivektomi tekniğine iyi bir alternatif oluşturabilir.
Başlık P10 Ortodontik Tedavi Sırasında Gelişen Lokal Dişeti Büyümesinin Lazer Destekli Tedavisi Yazarlar Özet: Kübra Kundak, Hafize Öztürk Özener, Leyla Kuru Marmara Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Periodontoloji Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye Amaç: Ortodontik tedavi sırasında ağız hijyen yetersizliğine bağlı olarak meydana gelen plağa bağlı dişeti büyümesi sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu olgu raporunda, ortodontik tedavi sırasında dişeti büyümesi gelişen bir hastanın diode lazer ile tedavisinin sunulması amaçlanmıştır. Yöntem: Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Kliniği ne 3 yıldır ortodontik tedavi görmekte olan 19 yaşındaki sistemik sağlıklı kadın hasta dişeti büyümesi, ağız kokusu ve estetik şikayetlerle başvurdu. Yapılan ağız içi muayenede, alt anterior dişlerin bukkal bölgelerinde enflamatuar dişeti büyümesi olduğu tespit edildi. Ağız hijyeni eğitimi ve diş/kök yüzeyi temizliğini içeren mekanik tedaviyi takiben diode lazer ile gingivektomi ve gingivoplasti uygulanarak büyümüş dişetlerinin eksizyonu gerçekleştirildi (810 nm, 3.0 W CHEESE). Hastaya postoperatif olarak analjezik ve antimikrobiyal ajan içerikli sprey reçete edildi. Bulgular: Operasyon sonrası iyileşme sorunsuz gerçekleşti. Yapılan tedavi sonrası dişeti büyümesi ve estetik yetersizlikler giderildi. Ortodontik tedavi süreci devam etmekte olan hastanın 6 aylık takibinde rekürrans gözlenmedi. Sonuç: Bu olgu raporunda, ortodontik tedavi ile eşzamanlı gerçekleştirilen lazer destekli gingivektomi ile sağlığın ve estetiğin yeniden sağlanabileceği ve idame ettirilebileceği gösterilmektedir.