"(Kur'anın ve Resulullahın açık ve kesin olarak yasaklamasına rağmen, Yahudiler ve Haçlı Hıristiyan kesimlerle stratejik işbirliğine girişerek ve Müslümanların Siyonist ve emperyalist güçlerin güdümüne ve dolaylı yönetimine girmesine hizmet ederek) Kendilerine Kitaptan (İslami ve ilmi kaynaklardan) biraz pay verilenlerin, sapıklığı satın aldıklarını ve sizin de Hak yoldan sapıtmanızı arzulayıp çalıştıklarını görmez misiniz?" (Halbuki) Allah sizin düşmanlarınızı daha iyi bilendir (ve bunun için Yahudi ve Hıristiyanların güdümüne girmenizi yasak etmiştir); Bir veli olarak (güvenip sığınılacak bir merci bakımından) Allah yeterlidir. Tam bir yardımcı ve zafere ulaştırıcı olarak da Allah kafidir"108 ayetleri Fetullah Gülen gibilerin durumunu haber vermektedir. Yahudi ve Hıristiyanların dost edinilmesi hangi anlamdadır? "Pervez Müşerref Türkiye'ye geldiğinde beraberinde gelen bir yetkiliden öğrendiğimize göre Pakistan'da devlet okullarının programlarından Yahudi ve Hıristiyanlardan bahseden ayetlerin kaldırılması için baskı yapılmıştı. Devlete bağlı olmayan okullarda durum nedir? Diye akla gelirse yine aynı yetkilinin ifadesine göre dört bin tane resmi olmayan medrese Amerikalıların verdiği adreslerde derhal kapatılması kararlaştırılmıştı. Bir dostum, Suudi Arabistan'ın ders programlarındaki buna benzer değişikliği lise ders kitaplarını göstererek anlatmıştı. Türkiyeli olup da Amerikan tankları üzerine çıkarılarak, Irak'ın işgalini, sadece tankların gösterdiği yerlerden görüntüleyen kiralık gazetecileri gördük, Amerikan çıkarları için Irak'a girmeyi canı gönülden isteyen gazetecileri de biliyorduk ama, cami önüne yazılan bir ayete karşı mücadele vereni göreceğimizi hiç mi hiç tahmin etmiyorduk! 1 / 10
Zeynep Sultan Camii önüne yazılan ayetin metni şöyle: "Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları (idareci) dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur (idarecisidir.) Sizden kim onları (idareci) dost edinirse muhakkak o da, onlardandır. Allah zalim toplumlara hidayet etmez."109 Benim tercümemde parantez arasında "idareci" kelimesi vardır. Ayetteki "Dost" kelimesinin karşılığı "Evliya" kelimesidir. "Evliya" kelimesi "Veli" kelimesinin çoğuludur. Türkçede "Veli" kelimesini kullanırız. Ergenlik çağına gelmemiş çocuğun okulda velisi olur. Yani çocuğun kanuni sorumlusu ve ihtiyaçlarının karşılayıcısı odur. Vakfın "Mütevellisi" kelimesi de "Veli" kelimesinden türetilmiştir. Mütevelli, vakıf malını vakfedenin koyduğu şartlar doğrultusunda yönetir. Şehrin yöneticisi olan "Vali" de "Veli" kelimesinden türetilmiştir. Vali, yönettiği şehrin insanlarının, hayvanlarının, ağaçlarının velayetini üzerine alan, onların güvenliğini, korunmasını, bakımını, sağlığını, eğitimini, gıdasını, yollarını, sularını kanuni kurallara göre yöneten insandır. "Amerika, Irak'ı istila etmiştir" cümlesindeki "İstila" kelimesi de "Veli" kelimesinden türetilmiştir. 2 / 10
Başka bir ülkenin yönetimine el koyduğu için "İstila" denmiştir. Bütün bu açıklamalardan sonra ayeti yeniden okursak Müslüman bir milletin başına Müslüman olmayan birinin yönetici olamayacağı anlaşılır. Müslümanların Yahudi ve Hıristiyanların ve onların güdümündeki kuruluşların emrine girmesi yasaktır ve sakıncalıdır. Yoksa bizler "Dost" kelimesini karşılıklı saygı ve arkadaşlık ve dünyevi yakınlık gibi yorumlarsak o zaman ayeti yanlış anlamış oluruz. Müslümanların safında Uhud harbine katılan Kaynuka Yahudi hahamlarından Muhayrık için sevgili peygamberimiz "Yahudilerin en hayırlısı Muhayrıktır" buyurmuşlardır. Muhayrık ölürken mallarının velayetini sevgili peygamberimize bırakmıştır.110 Sevgili peygamberimiz de Muhayrık'ın mallarını vakf yapmıştır.111 Zeynep Sultan Caminin imamı keşke ayetin hemen arkasından gelen: "Kalplerinde hastalık bulunanların "Bize bir belâ gelmesinden ve devranın aleyhimize dönmesinden korkarız" diyerek onların (Yahudi ve Hıristiyanların) arasında koşuşturduklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih veya kendi katından bir emir getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar." Diyen 52'nci ayeti de yazıverseydi de cami önüne bu ayetin yazılmasına karşı çıkanların, asıl hastalıklarının teşhisini ayetin diliyle ortaya koysaydı. 51'inci ayette geçen ve "Dost" anlamı verilen "Veli" kelimesinin yönetimle alakası olduğunu söylemiştim. Müslümanlar, Yahudiler veya Hıristiyanlarla arkadaş olurlar. Onlarla yerler, içerler, gezerler, tozarlar, birbirlerinin evlerine misafir olurlar, alış-veriş yaparlar, borç alırlar borç verirler. Sevgili peygamberimiz, Medine'deki (Ebu Şahm) isimli Yahudi'nin birinden borca gıda maddesi 3 / 10
almış ve zırhını rehin bırakmıştır.112 Ayetin yasakladığı şey: Siyonist Yahudilerin ve Hıristiyan emperyalistlerin, yani bugünkü İsrail, ABD ve AB'nin, Müslümanlara yönetici olmasıdır. Tevbe suresinin 23'üncü ayetinde "Ey iman edenler, eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşı küfrü severlerse onları dost edinmeyiniz. Sizden kim onlardan dost edinirse, onlar zalimlerin ta kendileridir." buyurmaktadır. Müslüman olmayan kişi babamız veya kardeşimiz bile olsa onu yönetici yapamayız, ama onlara olan beşeri sevgi ve saygımızı koruruz. Çünkü Rabbimiz, anne ve babalarımız puta tapan bile olsalar, onlara iyilik yapmamızı ancak İslam'dan dönüp putperest olmamızı isteyen taleplerini tutmamamızı emir buyurmaktadır: "Biz insana, anne ve babasına iyilik yapmasını tavsiye (emr) ettik. Eğer annen, baban bilgisizce, Bana ortak koşman için çalışırlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır. Yaptıklarınızı Ben size haber vereceğim."113 Acaba cami panosuna asılan bu ayete karşı çıkanlar; Avangelist Bush veya Yahudi Peres'in ülkemizi "istila" edip çocuklarımızı öldürmeyi, kendilerinin ise Guantanamo hapishanesine gönderilmesini Türkiye'mizi bir açık cezaevine çevirmesini, vatanperver insanlarımızın teröristler listesine alınıp katledilmesini mi istiyorlar?114 Çok ilginç ve utanç verici gelişmeler yaşanmaktadır! Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bir komisyon var. Bu komisyon basılması planlanan eserleri inceliyor. İnceledikten sonra Din İşleri Yüksek Kurulu'nun onayına sunuyor. İncelenen eserin adı Riyaz'us Salihin. Birazcık İslam bilgisi olan herkes bu eseri bilir. Hadis kitabı. İslam dünyası'nda bu alandaki en önemli eserlerin başında geliyor. Müellifi İmam-ı 4 / 10
Nevevi. (1233-1277) Riyaz'us Salihin belki de 20 kez Türkçe'ye tercüme edildi. Komisyon bu eseri incelemeye başlar. Çalışmasını yaptıktan sonra rutin uygulama gereği Din İşleri Yüksek Kurulu'na gönderiyor. Son onayı onlar verecektir. Ancak eserle ilgili olarak komisyon'dan gelen rapor çok gariptir. Bazı hadislerin Eser'den çıkarılması istenmektedir. Her hadisin altına da çıkarılma gerekçesi yer almaktadır. Ancak bir hadisin altındaki gerekçe gerçekten çok ama çok acaiptir. Hatta ürküntü vericidir. Önce çıkarılması istenen hadis-i şerifi söyleyelim: "Müminlerden başkasıyla arkadaş olma. Yemeğini de ancak Allahtan sakınanlar yesin" Ürkütücü olan kısmı ise gerekçesi. Çünkü Gerekçesi'nde : "Bu hadis günümüz medeniyetler ittifakı ve dinlerarası diyalog stratejisi'ne uygun değildir" denmektedir. Yuh olsun, yazıklar olsun! Allah'dan Din İşleri Yüksek Kurulu da bizim gibi "El İnsaf" demiş. "Bu eserin müellifi 1277 yılında yani bundan tam 750 yıl önce yaşamış bir İslam alimidir. Bir eserin içeriğine müdahale edip oradan bölüm çıkarmak edebe de adaba da aykırıdır. Dünyada bir örneği yoktur. Ya aynen 5 / 10
verilsin ya da hiç basılmasın" diye karar vermiş. Geçen haftaki tartışmayı da biliyorsunuz. İstanbul'daki Zeynep Sultan Camii'nin Panosu'na "Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin.." ayeti yazıldığı için ortalık karışmıştı. Caminin İmamı; "Sakın bir daha böyle şeyler yazma!" diye ikaz edilmişti! Neymiş camiye turistler geliyormuş. Şimdi bizim bazı aklıevveller dinlerarası diyalog ve medeniyetler ittifakı adına böyle işler yapıyor ya, bakın Yahudiler ve Evangelik Hristiyanların inandığı Eski Ahid'de neler yazıyor: "Onları demir çomakla kıracaksın; bir çömlekçi kabı gibi onları parçalayacaksın."115 "Rabbin sana miras olarak vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ bırakmayacaksın. Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin."116 "Vurun; gözünüz esirgemesin ve acımayın; ihtiyarı, genci ve ere varmamış kızı ve çocuklarla kadınları helak için vurun."117 "Onları kasaplık koyunlar gibi ayır ve öldürme günü için onları hazırla."118 "Sen benim topuzumsun ve cenk silahımsın. Ve seninle milletleri kıracağım ve seninle ülkeleri helak edeceğim."119 Merak ediyoruz, siz hiç onlardan, "Müslümanlara ayıp oluyor ya.. Şunları çıkaralım" diyeni duydunuz mu! 6 / 10
O zaman bizdeki bu medeniyet ittifakı, dinlerarası diyalog yalakalığı niye! Ayıptır, günahtır... Ve hala uyanmayanlar, sadece ahmaktır.120 Ebu Garip hapishanesinde Ilımlı İslam eğitimi Suavi Kemal'in dediği gibi: Amerika kendi kurduğu tuzakta boğulacaktır! Ray Bradbury, Fahrenayt 451 adlı bilimkurgu romanında gelecekte kurulan totaliter bir rejimin düşünceyi kısıtlamak için bütün kitapları yasaklamasını, bu yasağı uygulamak için de kitap imha etme görevini itfaiyecilere vermesini anlatır. Aldous Huxley ise Cesur Yeni Dünya adlı romanında kitap okumaktan henüz bebek yaşta tiksindirilen kuşakları anlatır. Dolayısıyla kitaplarla ilgili ayrıca bir yasak koymaya ve bu yasağı uygulayacak bir birim kurmaya gerek kalmamıştır. ABD'nin Irak'a "demokrasi" taşıyan kanlı itfaiyecileri BOP için gerekli zemini sağlamakta yetersiz kalmış olmalı ki, ortaya Huxley'in romanını hatırlatan küstahlıkta başka bir proje atılıverdi. Bu proje Irak'ta "fiziki" işkencenin adresi olan cezaevlerinde bir dizi Kur'an kursu açılmasını öngörüyor. Ebu Garib hapishanesinde çekilen işkence fotoğrafları ortaya çıktığında dünya şoke olmuştu. Medyaya yansıyan haberlere göre ABD 254 milyon dolara Irak'taki hapishanelerde Kur'an kursu açmış. Nitekim Stone, LA Times gazetesine "En büyük silahımız Kur'an... Direnişçilerin radikal fikirlerini Kur'an'la değiştirmeye çalışıyoruz" dedi. Pentagon bunun için Irak'taki iki hapishanede "aydınlanma" sınıfları dedikleri Kur'an kurslarından açmış. ABD'nin Irak cezaevlerinde zihinlere attığı "aydınlanma" bombası "ılımlı İslam" projesinin gereği olarak başlatılan uygulamalardan sadece biri. Söz konusu projeyi Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu bakın nasıl özetlemiş: "Daha önce Batılılaşmış elitler aracılığıyla ve seküler/laik politikalar üzerinden gerçekleştirmeye çalıştıkları politikaların istenen verimi sağlayamaması ve geri tepmesi karşısında; bu defa İslam dünyasından devşirilecek ve İslam'ı içten dönüştürecek olan işbirlikçiler aracılığıyla bu amaca ulaşılmak istenmektedir. Kısacası amaç, Batılı aktörlerin veya Batılılaşmış elitlerin yapamadığını, bu defa İslami(?) aktörlere İslam(?) adı altında yaptırmaktan ibarettir. Ilımlı İslam'ın amacı, dıştan müdahalelerle boyun eğdirilemeyen İslam dünyasını, bu defa Aşil topuğundan vurmaktır. Roger Garaudy'nin ve daha pek çok Batılı düşünürün feryat ederek, haykırarak dikkat çekmeye çalıştığı, gezegenimizi tehdit eden küresel gelişmeler 7 / 10
karşısında sadece İslam Dünyası'nın değil, aynı zamanda bütün insanlığın sığınacağı belki de tek adanın yok edilmesi planıdır." Bu noktada bir hatırlatma yapmakta fayda var. Richard Holbrooke'un sözleri bizde "Türkiye Malezya olur mu?" tartışmasına indirgenmiş, mesele başka yöne çekilmek suretiyle top taca atılmıştı. Halbuki Holbrooke tam olarak şöyle diyordu: "11 Eylül'den beri, ABD, dünyanın her yerinde Ilımlı İslami demokrasileri istiyor. İşte, sadece iki tane var. Türkiye ve Malezya. Türkler çok dramatik seçim yaptı. Barış içinde ve dürüst seçimler oldu. Ilımlı bir Müslüman parti, meşruiyetlerini Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Atatürk'ten alan ünlü milliyetçi partileri mağlup etti. Bu Ilımlı Müslüman parti İsrail ile de iyi ilişkiler içinde ve AB'ye üyelik istiyor. Ben de bunu kuvvetle destekliyorum. Ama bazı meseleleri var." Bu sözler ışığında bakıldığında ABD'nin Irak'ta Kur'an kursu açmak için çeyrek milyon dolar ayırmasının gerekçesi ve bizimle ilgisi daha net anlaşılır. Küçük bir haber olarak geçiştirilen bu olaydan almamız gereken çok ibret, bu ibreti almaz isek başımıza gelecek çok musibet var. Madem ABD, Kur'an-ı Kerim'i Müslümanların aklını karıştırmak üzere kullanılabilecek bir silah, bir tuzak zannetmiş. Biz de bir ayeti kerimenin mealiyle bitirelim sözlerimizi: Ali İmran Suresi 54. ayet: "Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Ve Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır." 121 Süleyman Ateş Kimin Rızasını Aramaktadır? İlahiyatçı Prof. Süleyman Ateş Vatan'da yazıyor. Bir yazısının başlığı "Faiz neden haram olsun?", "Faiz neden bir suç olsun?" diyen okuyucunun sorusunu cevaplıyor. "Bunu, insanları faizden uzaklaştırmak için birtakım kişiler uydurup Peygamberimizin ağzına koydular. Peygamberimizin amcası Abbas, Mekke'de en büyük faizciydi" diyerek sorumsuzca olayı çarpıtıyor. Şimdi bu adama Peygamberimizin Veda Hutbesi'ndeki "Faizin her türlüsü ayaklarımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz de amcam Abbas'ın faizidir" beyanını hatırlatmamız gerekiyor. Faizle ilgili onca açık hükme rağmen, bu adamlar kafaları niye bulandırıyor? Global köy muhtarının kölesi olacağız, küresel sermaye ve vahşî kapitalizmin tüketicisi olacağız; İsrail siyonizmine ve ABD-AB emperyalizmine uşaklık yapacağız, diye hergün yeni bir safsata yumurtlanıyor. Müslümanların ve tüm insanlığın her türlü sorunlarına İslami ve ilmi çözümler üretmek yerine İslâm'ın hükümleri yok farz ediliyor. Global saldırılar karşısında direnemeyip İslâm'ın hükümlerini esnetmeyi mi tercih ediyor? Küresel çetelerin, İslâm'a, İslâm coğrafyasına ve Müslümanlara, 1997'den beri başlattıkları saldırı karşısında İslâm âlimlerinin bir kısmının tavrı, bu saldırılardan daha çok acı veriyor. 8 / 10
108 Nisa: 44-45 109 Maide: 51 110 Bak İbni Sa'd, Tabakatı Kübra 1/502 111 Bak: Hassaf, Ahkam-ül Evkaf sayfa 1 112 Buhari, K. Cihad, bab 88, Hadis 2759, K. Rehn, bab 2, Hadis 2374 113 Ankebut: 8 114 28.11.2007 / Mahmut Toptaş / Milli Gazete 115 Tevrat, Mezmurlar Bölümü 2/8-9 116 Tevrat, Tesniye 20/16,18 117 Tevrat, Hezekiel 9/5-6 118 Yeremya Bölümü, 12/3 9 / 10
119 Yeremya, 51/19,20 120 27.11.2007 / Kulis Ankara / Milli Gazete 121 28.11.2007 / Milli Gazete 10 / 10