Suudi Arabistan ın en önemli önceliği bölgedeki statükonun korunması. Suudi Arabistan Dış Politikası ve Bölge Ülkeleri ile İlişkileri * Saudi Arabia s Foreign Policy and Her Relations with the Countries in the Region Ali Oğuz DİRİÖZ Bilkent Üniversitesi UİB Araştırma Görevlisi Abstract The foreign policy of Saudi Arabia can be described as having four predominant elements. In addition to 1) the Importance of Religion, the other prominent elements can be described as 2) supporting Arab causes such as Palestine; 3) Petro-Politics and Foreign economic relations; and 4) Promoting Regional Stability and Security. In light of the latter, Relations with the United States, and the potential tensions between Iran and the U.S. are important to consider. Also in terms of promoting stability and cooperation, Saudi Arabia s relations with Turkey are becoming increasingly important both at a bilateral level, and at a multilateral level. Through increased cooperation within the framework of International Organizations such as the Organization of the Islamic Conference, the Gulf Cooperation Council, Turkish-Saudi relations have gained momentum in recent years. * Bu makale için görüş ve bilgilerini paylaşan, 1980 lerde Cidde ve Riyad da görev yapan, eski Dubai Başkonsolosu, E.Başkonsolos Sn. Kemal Diriöz e teşekkür ederim. 94
Suudi Arabistan dış politikasının ana unsurları bölgede istikrarın ve Körfez dengeleri açısından statükonun sürdürülmesinden yanadır. Ekonomik açıdan da petrol fiyatları büyük önem taşımaktadır. Giriş Suudi Arabistan, Arap Yarımadası nda, Batısında Kızıl Deniz e ve Doğusunda Basra Körfezine sahili bulunan ve yüzölçümü 2.149.69 km2 1 olan bir Arap ülkesidir. Yaklaşık 26,1 milyonluk nüfus (20,5 Milyon Suudi Arabistan vatandaşı ve 5,6 milyon yabancı ülke vatandaşı) 2 ile yüzölçümüne göre nispeten düşük bir nüfus yoğunluğuna sahiptir. Ekonomik açıdan Suudi Arabistan, zengin petrol kaynaklarına sahiptir. Arap ülkelerinin çoğunlukta olduğu Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) i Eylül 1960 da ilk kuran beş ülkeden biridir ve o günden bu yana üyesidir. 3 Tarım için elverişsiz topraklarından dolayı yeraltı fosil kaynaklar ve hidrokarbon yakıt ticareti Suudi Arabistan ekonomisinin en önemli ihracatı ve gelir kaynağıdır. 235,64 Milyar dolarlık yıllık ihracatının 196,14 Milyar doları sadece petrol ihracatından sağlanmaktadır. 4 Diğer petrokimya ürünleri, doğalgaz, demir ve altın gibi madenler de ihracatın kalan kısmının çoğunluğunu oluşturmaktadır. Ayrıca, kutsal şehirler Mekke ve Medine ye yapılan Hac ve Umre ziyaretlerinden de gelir elde edilmektedir. Bu bakımdan da ülkenin gerek iç yönetiminde, gerekse dış politikasında din olgusu önemlidir. Yukarıda belirtilen coğrafi, ekonomik ve sosyal yapıdan dolayı, Suudi Arabistan Dış Politikasının genel özelliklerini dört ana unsur olarak sıralayabiliriz. Bunlar sırasıyla; 1) Dini unsurlar; 2) Arap Davalarına bağlılık; 3) Petrol ve Dış Ekonomik İlişkiler; 4) Bölgesel istikrar ve güvenlik. Bilhassa bölgesel istikrar ve güvenlik boyutuna bakıldığında A.B.D. ile olan ilişkiye ve bundan kaynaklı olarak İran ile A.B.D. arasındaki gerilim de önemli rol oynamaktadır. Türkiye ile olan ilişkiler de gerek ikili ilişkiler, gerekse Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) gibi uluslararası örgütler çerçevesinde giderek önem kazanmaktadır. Suudi Arabistan ın dış politikasını ve bölgesiyle olan ilişkilerine bakmadan önce, siyasi ve ekonomik konumunu daha iyi anlayabilmek adına tarihine kısaca bakmakta yarar vardır. Suudi Arabistan Tarihine Kısa Bir Bakış Osmanlı, Suudi Arabistan ın büyük bölümünün fiili kontörlünü Birinci Dünya Savaşının sonuna kadar sürdürmüştür. Hatta, Medine hiç düşmemiş ve ancak 1918 de Osmanlı nın teslim olmasının ardından Türk askeri çekilmiştir. Birinci Dünya Savaşının ardından gelen yıllarda Abdülaziz İbn Saud, Mekke ve Medine dahil olmak üzere Hicaz, Necit (Nejd) ve El Hassa üzerinde hakimiyet kurmuştur. Abdülaziz İbn Saud, 1932 Yılında bu bölgeleri birleştirerek Suudi A- rabistan Krallığını kurmuştur. 5 Suudi Arabistan Krallığı nın geliri büyük ölçüde Hac gelirlerinden oluşurken, 1930 ların sonunda ülkenin doğusunda Petrol bulunmasıyla, birden önemli bir gelir kaynağı elde edilmiş ve ülkenin ekonomisi petrol ihracatına dayalı olmuştur. (ilk Petrol Kuyusu 1938 yılında Dammam daki Petrol sahasındadır) 6 İngilizler 1. Dünya savaşında Basra Körfezinde İran petrollerini geliştirirken önce Bahreyn de petrol buldular. Bunun üzerine, o dönemde ye- 95
Mısır ve Suriye nin İsrail e karşı yürüttükleri 1973 savaşından yenilgiyle ayrılmalarının ardından, OPEC ülkeleri Batı ülkelere karşı ambargo uygulamışlar ve ardından gelen Petrol Krizini tetiklemişlerdir. Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinin çoğunlukta olduğu Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) in, savaşın ardından, üretimi azaltmaları sonucu Dünya daki ilk petrol krizi meydana geldi. Bu durumun en önemli sebeplerinden biri, Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinin Arap-İsrail meselesinde Arap ülkelerine ve Filistin davasına destek olmak istemeleridir. Bu durum, bir sene i- çerisinde Dünya Petrol fiyatlarını neredeyse dört kat artmasına sebep olmuştur. Suudi Arabistan ın gelirlerinin de aynı orantıda artmasına sebep olmuştur. Suudi Arabistan, bölgesel dengelerin korunması noktasında Türkiye den önemli beklentiler içerisinde. ni kurulmuş olan ve İngiliz yönetimine tabi olmayan bağımsız bir krallık olan Suudi Arabistan ile de Amerikan şirketleri anlaşıp Suudi Arabistan da Petrol keşfetmişlerdir. 7 Petrol ihracatı, ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi yapısında önemli yer teşkil etmiş ve halen de etmektedir. Suudi Arabistan, Amerikalı jeologların petrol buldukları dönemden bu yana, Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D.) ile özel ilişki içerisinde olup, genelde iyi ilişkiler içerisinde olmuştur. En önemli istisna ise, 1973 Arap-İsrail savaşı ardından OPEC in petrol ambargosunda Batı karşıtı bir tutum sergilemesi olmuştur. Ancak bu durumun istisna olduğunun bir göstergesi de 1979 İran İslam devriminden ve Petrol fiyatlarının ani artışı karşısında, A.B.D. de Reagan hükümetinin talebi doğrultusunda piyasaya petrol bol miktarda arz edilmesidir. Suudi Arabistan ın bu petrol arzı sayesinde petrol fiyatlarında yeniden bir fiyat istikrarı 1980 lerin ortalarına doğru sağlanmış, ve kimine göre de bu durum, petrol ve doğalgaz ihracatına dayanan Sovyetler Birliğini zayıflatmış ve Soğuk Savaşın sona ermesine önemli katkıda bulunmuştur. Soğuk Savaş ın bitmesinden hemen sonra başlayan Kuveyt işgali ve birinci Körfez savaşı (1991), Suudi Arabistan yönetiminin Amerika ve Avrupa ile ilişkilerinde güvenlik boyutu daha da ön plana çıkmaya başladı. Soğuk Savaş boyunca Amerika ve Avrupa için önemli bir enerji ihracatçısı konumunda olan Suudi Arabistan, halen Dünya nın en önemli petrol ihracatçısı konumundadır. 2011 senesinde 196,19 Milyar Dolarlık Petrol ihracatında bulunmuştur. Ayrıca, 264,52 Milyar varillik kanıtlanmış ham petrol rezervi ile Dünya da en büyük rezervi olan ülkedir. 8 Ancak, 2001 yılındaki 11 Eylül olayları ardından ülkenin güvenliği açısından en büyük tehditlerden biri de El-Kaide ve Osama Bin Ladin den gelmekteydi. (Bin Ladin ailesi ülkenin en önemli Holdinglerinden ve inşaat gruplarından biridir, Osama dışındaki diğer kardeşler Suudi Arabistan rejimini desteklemekteydiler). 2005 yılında, Kral Fahd ın vefat etmesinin ardından, Kral Abdullah ülkenin başına geçmiştir. 96
2005 ten bu yana, göreceli olarak ülke içinde liberalizasyon ve eğitime verilen önem artmıştır. Eğitime verilen önemin somut bir göstergesi de 10 Milyar Dolar ile 2009 yılında kurulan Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesidir (KAUST). 9 Dış politikada ise, Kültürel açıdan bakıldığında, günümüzde Berlin de sunulmaya hazırlanan Suudi Arabistan ın geçmişinden kalan tarihi eserlerin sergisi 10 bunun bir örneği olarak görmek mümkündür. Her ne kadar Suudi Arabistan ın ülke imajını değiştirmeye yönelik olmadığı söylense de, bundan birkaç sene evvel böyle bir serginin gerçekleştirilmesi dahi düşünülemezdi. Suudi Arabistan da tarihe ve hatta İslamiyet öncesi tarihe daha fazla sahip çıkılmaya başlandığı da bu sergi ile anlaşılmaktadır. Bu da bu Liberalizasyon un dış bir yansıması olarak kabul edilebilir. Ancak, son yıllardaki Suudi Arabistan ın kendi iç dinamikleri başlı başına ayrı bir inceleme konusudur. Suudi Arabistan Dış Politikasının Genel Unsurları Yukarıda da belirtildiği gibi, Suudi Arabistan ın Dış Politikasında dört önemli unsur sıralayabiliriz. Suudi Arabistan dış politikası kesinlikle bu unsurlarla sınırlı olmamakla beraber bu unsurlar öne çıkmaktadırlar. Bunlar sırasıyla; 1) Dini unsurlar; 2) Arap Davalarına bağlılık; 3) Petrol ve Dış Ekonomik İlişkiler; 4) Bölgesel istikrar ve güvenlik. Hemen belirtmek gerekir ki Din unsuru ve Müslüman ülkeler arasındaki işbirliğini arttırma belki de bu unsurlar arasında en önemlisidir. Ancak bilhassa bölgesel istikrar ve güvenlik boyutuna bakıldığında A.B.D. ile olan ilişkiye ve bundan kaynaklı olarak İran ile A.B.D. arasındaki gerilim de önemli rol oynamaktadır. Türkiye ile olan ilişkiler de gerek ikili ilişkiler, gerekse KİK ve İKÖ gibi uluslararası örgütler çerçevesinde giderek önem kazanmaktadır. Suudi Arabistan Dış politikasında da iç politikada olduğu gibi Din unsuruna ve Müslüman ülkeler arası dayanışmaya büyük önem verilmektedir. Bu bağlamda, İslam Konferansı Örgütü (Ki bu örgütün genel sekreteri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Sayın Prof. Ekmelettin İhsanoğlu dur) 11, Körfez İşbirliği Konseyi ve İslam Bankası gibi birtakım Uluslararası Kuruluşların sekretaryaları ve genel merkezine Suudi Arabistan ev sahipliği yapmaktadır. Bu bağlamda, Suudi Arabistan, Müslüman ülkelere fonlar vasıtasıyla maddi yardımda bulunan bir ülke konumundadır. Ayrıca Hacdan dolayı bütün Müslüman ülkeler ile çeşitli seviyelerde ilişkisi bulunmaktadır. Mezhepsel açıdan ise, Basra Körfezi bölgesinde en önemli Sünni İslam gücü konumundadır. Saddam Hüseyin in devrilmesinden sonra Irak ın mezhepsel istikrarsızlık içerisinde olması ve Mısır ın bölgeye uzak olmasından dolayı Suudi Arabistan, Basra Bölgesindeki Sünni yönetimler arasında en önemli askeri güce sahip ülke konumundadır. Suudi Arabistan, Sünni İslam ın da bölgedeki en önemli güç odaklarından biridir ve bu bağlamda Bahreyn ve Yemen de ayaklanan Şii unsurlara karşı bu ülke yönetimlerine destek vermektedir. Sonuç olarak, bölgesindeki ülkelere ilaveten, Müslüman ülkelerle diyaloğu sıcak tutmak, Suudi Arabistan Dış Politikasının önemli bir unsurudur. Suudi Arabistan Dış politikasındaki önemli bir başka unsur ise Arap davalarına bağlılıktır. Bu a- çıdan bilhassa Filistin Davasına bağlılık ve destek büyük önem teşkil etmektedir. Suudi Arabistan, Filistinli Mültecilere Haziran 2009 dan bu yana 2,5 Milyar dolar maddi destekte taahhüdünde bulunmuştur. 12 Ayrıca bu bağlamda Arap Ligi ne üyelik ile de Suudi Arabistan ın Arap davalarına bağlılığının vurgulamaktadır. Bu açıdan, Katar gibi Suudi Arabistan da Suriye de olan bitenleri yakından takip etmekte ve Esad rejiminin kendi halkına ve bilhassa Sünnilere karşı uyguladığı aşırı şiddetten rahatsızlık duymaktadır. Suudi A- rabistan genelde Arap Davalarına da çok önemli maddi yardımı yapmaktadır. Suudi Arabistan Dış politikasının hem ülke geliri hem de dış politika unsuru olarak maddi yardım ve fon sağlayabilmesini mümkün kılan en önemli unsur petrol gelirleridir. Bu açıdan petrol ve hidrokarbon ticareti de bu ülkenin Dış politikasının en önemli meselelerinden biridir. Yukarıda da belirtildiği gibi, ilk olarak Amerikan firmaları bu ülkede petrol arama ve çıkartma faaliyetlerinde 97
Görünen o ki, Suudi Arabistan bölgedeki en önemli aktörlerden biri olmaya devam edip, bölgesel gelişmeleri yakından takip edip Türkiye dahil bölge ülkeleriyle işbirliğini kurumsal çerçevede arttırmaya devam edecek gibi gözüküyor. bulunmuştur. Arap-Amerikan Petrol Şirketi Suudi ARAMCO da bunun önemli bir göstergesidir. 1933 yılında kurulan SAUDI ARAMCO (o dönem Casoc adıyla kurulmuş, 1944 senesinde ARAMCO adını almıştır) 13, ülkenin en önemli enerji firması konumundadır. İlk kurulduğunda SOCAL ve Texas Co. Gibi Amerikan hissedarlar bulunmaktaydı. Günümüzde ise SAUDI ARAM- CO, Suudi Arabistan ın Ulusal Enerji Firması konumundadır. 1973 ve öncesi dönemlerde Petrol ticaretinde gücün çoğu Uluslararası Enerji Firmalarının elinde iken ve çıkarılan petrolün gelirinin çoğunu bu firmalar muhafaza ederken (7 kız kardeşler), 1973 sonrası hızla Suudi Arabistan gibi OPEC üyesi ülkeler kendi ulusal enerji firmalarını geliştirmiş ve eskiden sahip olmadıkları teknoloji ve tecrübenin bu firmalara aktarılmasını sağlamışlardır. Günümüzde ise Ulusal E- nerji firmalarının oluşturduğu yeni 7 kız kardeşler petrol piyasasında daha çok ağırlığa sahip bir konumdadırlar. Financial Times e göre OECD dışındaki önemli Milli Enerji Firmaları GAZP- ROM (Rusya), SAUDI ARAMCO (Suudi Arabistan), CNPC (Çin), PETROBRAS (Brezilya), NI- OC (Iran), PDVSA (Venezuela) ve PETRONAS (Malezya). 14 Bu durum Suudi Arabistan ın yanı sıra OPEC in de önemini arttırmıştır. OPEC in iç dengeleri açısından çoğunluk Arap ülkeler olup, Suudi Arabistan ın OPEC te önemli bir ağırlığı bulunmaktadır. Suudi Arabistan açısından enerji talep güvenliği ve petrolün dünya piyasalarına fiziksel olarak ve pazara erişebilme açısından kesintisiz ulaşabilmesi çok önemlidir. Petrol ün güvenli taşınması ve fiyat istikrarı sağlanması (tercihen yüksek fiyat istikrarı) da çok önemlidir. Sanılanın aksine, Suudi Arabistan sürekli artan fiyatlardan ziyade istikrarlı bir şekilde yüksek seviyelerde ve yavaş yavaş artan bir modeli tercih etmektedir. Bunun en önemli örneğini ise OPEC in ilk kurulduğu yıllarda dönemin Suudi Arabistan Petrol Bakanı Şeyh Ahmet Zeki Yamani belirtmiştir. Yamani, fiyatların fazla yüksek olmasının başka alternatiflere yönelmeye sevk edeceğinin bilincindeydi. 15 İlaveten, Petrol fiyatındaki ani iniş ve çıkışlardan gelebilecek hem ekonomik hem de bundan dolayı siyasi istikrarsızlığın bölgeye yayılma endişesi de Suudi Arabistan ın fiyat istikrarına önem vermesinde bir etkendir. Enerji taşımacılığında lojistik güvenlik de Suudi Arabistan açısından önemli bir mesele olmuştur. Korsanlar, Suudi Arabistan ın sahip olduğu ve 2 Milyon varil kapasitesi ile Dünya nın en büyük Tankerinden biri olan Sirius Star Tankerini 2008 senesinde Kenya açıklarında kaçırdılar. 2010 yılında da başka bir Suudi tankeri kaçırılmıştır. Somali açıklarındaki korsanlarda en rahatsız olan ülkelerden biri de Suudi Arabistan dır. Dolayısıyla, Dış ekonomik ilişkiler ve Petrol, bütün bu sayılan nedenlerden ötürü, Suudi Arabistan ın dış politikasında belki de en çok dikkat edilen meselelerin başında gelmektedir. Suudi Arabistan Dış Politikasının dördüncü en önemli unsuru da Bölgesel istikrar ve güvenliktir. Burada kastedilen genelde de Basra Körfezi ve genelinde Orta Doğu bölgesidir. Uzun dönemli hedeflerden biri nedir diye bakıldığında, Türkiye ve KİK ülkelerinin çoğu gibi Suudi Arabistan da kendi içindeki istikrar ve refah ın Ortadoğu geneline yayılmasını savunmaktadırlar. Suudi Arabistan için Körfez deki istikrar ve dolayısıyla KİK ile ilişkileri önem taşımaktadır. Katar, Bahreyn, BAE, Oman ve Kuveyt gibi zengin petrol yatakları olan ülkeler, boru hattı projelerinde Irak istikrarsız ve kırılgan güvenlik, İran la ise 98
Hürmüz boğazı yüzünden kriz aşamasına gelindiğinden Suudi Arabistan üzerinden bu projeleri gerçekleştirmek durumundadırlar. Bu bağlamda, Basra körfezinde bulunan diğer nüfus ve ordu bakımından daha küçük olan devletler açısından, A.B.D. den sonra bölgede istikrar sağlamak açısından en önemli ordu Suudi Arabistan Ordusudur. Bir zamanlar Saddam Hüseyin yönetimi altındaki Irak ın üstlendiği bu pozisyonu şimdi Suudi Arabistan üstlenmektedir. İran ın Füze programı ile bununla beraber ayrıca yürütülen nükleer programından birçok Körfez ülkesi gibi Suudi Arabistan da rahatsız olmaktadır. Ancak, bir doğrudan karşı karşıya gelme durumu yerine, Suudi Arabistan ilk etapta İran ile olan diyalog ve güven arttırmak adına üst düzey karşılıklı ziyaretler ile bölge istikrarına olan önem vurgulanmaktadır. Bu çerçevede yapılan üst düzey ziyaretler bu amaca yönelik diyalog geliştirmeye başlamaya çabalamaktadır. Güvenlik açısından da, Suudi Arabistan ın en büyük güvenlik sağlayıcısı A.B.D. dir ve bu sebepten iki ülke arasında özel bir ilişki olarak nitelendirilir. Ancak genelde bölge ülkeleriyle iyi ilişkilere sahip olan Suudi Arabistan açısından İran ve A.B.D. arasında yaşanan Hürmüz boğazı üzerindeki gerginlik endişe vericidir. Suudi Arabistan her ne kadar diğer Körfez ülkeleri gibi sadece Hürmüz boğazına bağımlı olmasa dahi, buradaki yaşanacak herhangi bir sıkıntı belli bir süre ihracatı aksatabilir. ABD-Suudi Arabistan ilişkileri daima özel bir önem ve önceliğe sahip. Suudi Arabistan ın, OPEC, İKÖ, Arap Ligi nin yanı sıra, Körfez Bölgesinde bulunan Arap Ülkeleri ile de kurumsal ve uluslararası örgüt çerçevesinde de ilişkilerini daha da geliştirdiği gözlemlenmektedir. Suudi Arabistan bölgesel istikrar açısından Körfez İşbirliği Konseyi ( KİK) ile arasında gelişen yakın ilişkiler söz konusudur. Bölge İstikrarına katkı sağlamak adına, KİK ile birlikte Suudi Arabistan Türkiye ile KİK aracılığıyla stratejik ortaklık ilişkisi içerisindedir. Ayrıca bazı KİK ülkeleri, NATO ile İstanbul Girişimi kapsamında işbirliği yapmaktadır. Suudi Arabistan ın gelecekte bu işbirliğinin içinde yer alabileceğini gözönünde tutmak lazımdır. Katar, Bahreyn, BAE ve Kuveyt gibi zengin petrol yatakları olan ülkeler, Hürmüz Boğazına alternatif boru hattı projelerinde Irak istikrarsız ve kırılgan güvenlik ortamı ve İran ile A.B.D. nin Hürmüz boğazı yüzünden kriz aşamasına gelindiğinden ihracatlarını Suudi Arabistan üzerinden gerçekleştirmek durumunda kalabilirler. Bu bağlamda, Basra körfezinde bulunan diğer nüfus ve ordu bakımından daha küçük olan devletler açısından, A.B.D. den sonra bölgede istikrar sağlamak açısından en önemli ordu Suudi Arabistan Ordusudur. Bir zamanlar Saddam Hüseyin yönetimi altındaki Irak ın üstlendiği bu pozisyonu şimdi Suudi Arabistan üstlenmektedir. Bu bağlamda, KİK ile kurumsal bir çerçevede işbirliği içerisinde olup, Birlikte daha güçlü bir siyasi aktör olma düşüncesi mevcuttur. Ortak savunma, güvenlik ve bölgesel istikrar meseleleri bugün KİK ülkeleri arasında en çok konuşulan mevzuların başında gelmektedir. Nitekim, kurumsal olarak İstanbul Girişimi sayesinde NATO ile de işbirliği içerisinde olan KİK için savunma 99
ve güvenlik alanında işbirliği büyük önem taşımaktadır. Bu bakımdan bölge güvenliğinde ordusu kilit rol oynayan Suudi Arabistan ın NATO ile güvenlik alanında işbirliği çerçevelerine daha fazla katılması, bölgenin istikrarına katkıda bulunacaktır. Türkiye de KİK in stratejik ortağı olarak Suudi Arabistan ve diğer bölge ülkeleri ile her geçen gün bağlarını kuvvetlendirmektedir. Gerek ikili ilişkiler açısından, gerekse uluslararası örgütler aracılığıyla, Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkileri son yıllarda ivme kazanmış ve başta bölge istikrarının sağlanması açısından giderek artacak gibi gözükmektedir. Sonuç ve Değerlendirme Suudi Arabistan Dış politikasının ana unsurları Bölgede istikrarın ve Körfez dengeleri açısından statükonun sürdürülmesinden yanadır. Ekonomik açıdan da Petrol Fiyatları büyük önem taşımaktadır. Suudi Arabistan-Türkiye işbirliği, Türkiye nin bölgede istikrar sağlamasına katkıda bulunması açısından hem önemli bir fırsat hem de büyük bir ihtiyaçtır. Türkiye bu kurumsal çerçevelerde başta güvenlik olmak üzere savunma birimlerinin yeniden yapılandırma sürecinde gerek Bosna, gerek Kosova ve Afganistan daki tecrübelerini burada kurumsal bir çerçeve içerisinde aktarmaya devam edebilir. Görünen o ki, Suudi Arabistan bölgedeki en önemli aktörlerden biri olmaya devam edip, bölgesel gelişmeleri yakından takip edip Türkiye dahil bölge ülkeleriyle işbirliğini kurumsal çerçevede arttırmaya devam edecek gibi gözüküyor. O DİPNOTLAR 1 A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Resmi İnternet Sitesi, Suudi Arabistan Ülke Künyesi / U.S. State Department, Bacground Note: Saudi Arabia (http://www.state.gov/r/pa/ei/bgn/3584.htm ) Son Erişim : 22 Şubat 2012 2 U.S. State Department, Bacground Note: Saudi Arabia(http://www.state.gov/r/pa/ei/bgn/3584.htm ) Son Erişim : 22 Şubat 2012 3 OPEC Resmi Internet Sitesi : (http://www.opec.org/opec_web/en/about_us/25.htm) Son Erişim: 22 Şubat 2012 4 OPEC Resmi Internes Sitesi, Saudi Arabia Facts and Figures: (http://www.opec.org/opec_web/en/about_us/169. htm) Son Erişim: 22 Şubat 2012 5 U.S. State Department, Bacground Note: Saudi Arabia(http://www.state.gov/r/pa/ei/bgn/3584.htm ) Son Erişim : 22 Şubat 2012 6 OPEC Resmi Internes Sitesi, Saudi Arabia Facts and Figures: (http://www.opec.org/opec_web/en/about_us/169. htm) Son Erişim: 22 Şubat 2012 7 U.S. State Department, Bacground Note: Saudi Arabia(http://www.state.gov/r/pa/ei/bgn/3584.htm ) Son Erişim : 22 Şubat 2012 VE SAUDI ARAMCO resmi internet sitesi (http://www.saudiaramco.com/en/home.html#our-com pany%257c%252fen%252fhome%252four-company%252four-history0.baseajax.html ) Son Erişim: 22 Şubat 2012. 8 OPEC Resmi Internes Sitesi, Saudi Arabia Facts and Figures: (http://www.opec.org/opec_web/en/about_us/169. htm) Son Erişim: 22 Şubat 2012 9 New York Times U.S. Universities Join Saudis in Partnerships by Tamar Lewin, Published 6 March 2008. 10 Al Arabiya News, 31 Ocak 2012 By Anis Abu Al Aula (/http://www.alarabiya.net/articles/2012/01/31/191704. html) Son Erişim: 22 Şubat 2012. 11 İslam Konferansı Örgütü Resmi İnternet Sitesi: (http://www.oic-oci.org/page_detail.asp?p_id=58 ) Son Erişim: 22 Şubat 2012 12 New York Times Veto a State, Lose and Ally by Turki Al-Faisal, Published 11 September 2011. 13 SAUDI ARAMCO resmi internet sitesi: (http://www.saudiaramco.com/en/home.html#our-company%257c%252 Fen%252Fhome%252Four-company%252Four-history0.baseajax.html ) Son Erişim: 22 Şubat 2012. 14 Financial Times The New Seven Sisters: Oil and Gas Giants Dwarf Western Rivals. By Carola Hoyos, 12 Mart 2007. 15 Thomas L. Friedman, Hot, Flat, and Crowded; Why the World needs a green revolution and how we can renew our global future 2008, Allen Lane and imprint of Penguin Books, London. Syf. 250. 100