Araştırma -Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon (ATGİ) Süreçlerinde Yeni Yaklaşımlar ve TTGV nin Rolü



Benzer belgeler
TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı

İhtiyaç Analizi Uygulama Süreci ve Yöntemi

AR-GE FAALİYETLERİNE YÖNELİK DEVLET DESTEKLERİ Bilgilendirme Semineri 23 ARALIK Pelin DURTAŞ Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 28. Toplantısı. Yeni Kararlar

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi

TÜRKİYE NİN ÜSİ ODAKLI SÜREÇLERİ (23.BTYK - 27.BTYK) 2014 ve Sonrası (27. BTYK - )

TTGV İnovasyon Esaslı Rekabetçilik Analizi Modeli. Mayıs 2015

UNIDO EKO-VERİMLİLİK PROGRAMI ve TTGV Planlanan Faaliyetler ve Firmaların Katılımı

Üniversite ile Sanayi Arasındaki Köprüler: Teknoloji Transfer Arayüzleri. Mahmut Kiper TTGV, Başuzman

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve

ÜSİMP 2013 Altıncı Ulusal Kongresi, Mayıs 2013, Düzce Üniversitesi

TTGV Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Destekleri

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

Türk Sanayii için Ufuk Prof. Dr. Mehmet ÇELİK TÜBİTAK Başkan V.

İstanbul Havacılık Sektörü Yenilikçi İşbirliği Platformu

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

ARGE DESTEKLERİ Betül ASAN Pamukkale Üniversitesi Üniversite Sanayi İşbirliği Koordinatörlüğü

Sunum İçeriği TÜBİTAK

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Proje Faaliyetleri ve Beklenen Çıktılar

TÜRKİYE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VAKFI KURUMSAL DENEYİM VE YETKİNLİKLER

Sürdürülebilir Enerji Teknolojileri Girişim Sermayesi Fonu (SETF)

Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Arttırılmasına Yönelik Kamu Destekleri

TÜRKİYE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VAKFI

Kuruluş Amacı. 2 TEYDEB - Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı

TÜRKİYE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VAKFI(TTGV) DESTEKLERİ

BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ

TTGV Enerji Verimliliği Destekleri

TÜBİTAK TEYDEB. Ar-Ge ve Yenilik Destek Programları

16 Üniversite ile 50 ye yakın proje

Kümelenme ve Uluslararasılaşma. Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI TÜRKİYE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VAKFI (TTGV) DESTEKLERİ. Sadık URANLI

TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜ NDE AR-GE

ÖZGÜN FİKİRLERİNİZİ PROJELENDİRELİM

TEKMER. KOSGEB, Üniversite ve Sanayi işbirliğinde Üçlü Sarmal Yapı (Triple Helix) TEKMER. Üniversite KOSGEB. Protokol

Mühendislik Fakültelerinde Araştırma Süreçlerinin Teknoloji Transferi Ekosistemine Katkıları

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014

Sanayinin Araştırma-Teknoloji Geliştirme Yenileşim (ATGY) Süreçlerinde Üniversitelerin Rolü. Hasan Mandal 2 Haziran 2011

Sektörel İnovasyon Sistemi (SİS) Kavramsal Çerçeve. Mahmut Kiper. Biyoteknoloji Sektörel İnovasyon Sistemi Semineri. 3 Nisan 2013, Ankara

TÜRKİYE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VAKFI ve PROJE DESTEKLERİ

TEKNOLOJİ VAKFI NERİ TÜSİAD, EKEN

KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ

TEYDEB. Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü

Üniversite-Sanayi İşbirliği Ulusal Kongresi Kapanış Bildirgesi. Eskişehir, 2009

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

Sağlık Endüstrisi Kobi leri için Uluslararası Fuarlar

SANGEM nedir ve nasıl bir oluşumdur?

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

TÜBİTAK Girişim Sermayesi Destekleme Programı

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı. Hatice Şafak BOZKIR İG Uzmanı

AB Ar-Ge Politikaları Çınar ADALI TÜBİTAK AB Çerçeve Programlar Müdürlüğü

7. Çerçeve Programı Nedir?

Sanayi Üniversite Đşbirliği Süreçlerinde Ekosistem Yönetimi Sanayi Üniversite Đşbirliği Faaliyetleri

HT-TTM (Hacettepe Teknokent Teknoloji

VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER. Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı.

YENİLİKÇİ ARA YÜZ PLATFORMU YAY

TÜBİTAK TÜBİTAK GİRİŞİMCİLİK PROGRAMLARI

Yeşil Kitap Çerçeve, Temel Bulgular ve Politika Önerileri

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA PROJELERİ KOORDİNASYON OFİSİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Kuruluş 6 Mayıs 2000 ADANA ÜNİVERSİTE-SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ

TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) ALANINDA YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR & ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ KONUSUNDA ÜSTLENİLEBİLECEK ROLLER

ANKARA KALKINMA AJANSI.

Güncelleme: 15 Nisan 2012

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara

SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI AR-GE DESTEKLERİ

AB Entegrasyonunda Büyüme Fırsatları Ulusal Destekler ve AB Fonları Eskişehir 9 Ekim 2008

KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi. SME Networking Project (TR07R ) Yönetici Özeti

HİZMETE ÖZEL GİRİŞ YOİKK Sekreteryası Son güncelleme: Ağustos 2008

ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9-10 Ocak 2013, Ankara

T.C. KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI

H2020 Açılış Etkinliği TÜRKİYE ve AVRUPA: Araştırma ve Yenilik ile Birlikte Daha Güçlü. TÜBİTAK Prof. Dr. Yücel ALTUNBAŞAK Başkan

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİNİN DESTEKLENMESİ (UR-GE)

Türkiye nin G-20 Başkanlığı ndaki 3 Önemli Önceliği. 1. Investments (Yatırımlar) 2. Inclusiveness (Kapsayıcılık) 3. Implementation (Uygulama)

TÜBİTAK DESTEKLERİ 1. SANAYİ AR-GE PROJELERİ DESTEKLEME PROGRAMI (1501) Bu destek programı kapsamında, yenilik tanımı çerçevesinde;

Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB)

KOSGEB Dernekler. Buluşması. 5 Ekim 2011 Yapı Endüstri Merkezi / İstanbul

ETTOM e-bülten SAYI 1

Bursa Yenileşim Ödülü Başvuru Raporu

TÜBİTAK Girişim Sermayesi Destekleme Programı

08 Kasım Ankara

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI

"Yenileşim ve Gelecek" 9. Kalite Sempozyumu. C. Müjdat ALTAY 15 Nisan 2011

Temiz Üretim Süreçlerine Geçişte Hibe Programlarının KOBİ lere Katkısı. Ertuğrul Ayrancı Doğu Marmara Kalkınma Ajansı

A.Sinan KABAKCI Elektrik-Elektronik Yük. Müh Yönetim Kurulu Üyesi

Proje önerilen faaliyetler ön çalışma raporuna uygun mu, uygulanabilir mi, hedeflerle ve öngörülen sonuçlarla uyumlu mu?

Teknoloji Geliştirmede ve Eğitimde Üniversite Sanayi İşbirliği

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜ VE STRATEJİ ÖNERİSİ Çalışması Kapsam ve Süreç. Mahmut Kiper 30 Ekim 2013 Ankara

SAN-TEZ PROJE DESTEKLERİ VE SANAYİ-ÜNİVERSİTE İŞBİRLİĞİNE KATKILARI

Üniversite-Sanayi İşbirliği. Süleyman Alata Devlet Planlama Teşkilatı

Türkiye de Yazılım Sektörü Tanıtım Sunumu. Murad Tiryakioğlu Afyon Kocatepe Üniversitesi

TÜBİTAK PROJE DESTEKLERİ

TÜBİTAK ın Teknoloji Transfer Ofisleri Desteği

European Union / Instrument For Pre- Accession Assistance (IPA) Energy Sector Technical Assistance Project

Transkript:

Araştırma -Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon (ATGİ) Süreçlerinde Yeni Yaklaşımlar ve TTGV nin Rolü Mahmut KİPER TTGV, Başuzman Giriş Christopher Freeman Yenilik İktisadı (Economics of Industrial Innovation, 1974) isimli kitabında ülke ekonomilerinde ivmesel bir önem kazanmaya başlayan teknoloji dünyasından ekonomiyi şöyle betimliyordu; Mikroelektroniğin ve genetik mühendisliğinin dünyasında, bilim ve teknolojinin iktisadi açıdan önemini anlatmaya çalışmak, gerçekten gereksizdir. Teknolojiyi, ister sosyolog Marcuse ya da romancı Simone de Beauvoir gibi, insanoğlunun esaretinin ve yıkılışının aracı, istersek Adam Smith ya da Marx gibi öncelikle özgürlüğü sağlayacak bir güç olarak görelim, hepimiz onun gelişimi ile yakından ilgiliyiz. Ne kadar istersek isteyelim, onun günlük hayatımız üzerindeki etkisinden, önümüze çıkardığı ahlaki, toplumsal ve ekonomik ikilemlerden kaçamayız. Onu lanetleyebilir, ya da yüceltebiliriz ama yok sayamayız. (1) Freeman ın -kimilerine göre bir miktar teknolojik determinizm kokan- bu söyledikleri pek çok alandaki teknolojik ilerlemelerin öncüsü ve kaynağı olmuş ve olmaya devam edecek gibi görünen savunma teknolojileri için, kuşkusuz diğer tüm alanlardan daha anlamlıdır. Bakış açısına göre, savunma teknolojilerini ülke bağımsızlığı, dışarıya karşı caydırıcılık ve pek çok alanda ulusal teknoloji tabanının oluşmasında kritik bir unsur veya aksine, insanlığın ve ülkelerin esaretinin ve yıkılışının aracı olarak görebilir, bu teknolojileri ve onun yansımalarını yüceltebilir ya da lanetleyebiliriz ama yok sayamayız. İşte bu savunma teknolojileri, her dönemde ama özellikle II. Dünya Savaşı ile başlayan dönemle Araştırma- Teknoloji Geliştirme-İnovasyon (ATGİ) süreçlerinin ve modellerinin biçimlendirici ve öncü unsurlarından olmuş ve olmaya da devam etmektedir. ATGİ Süreçlerinde Gözlenen Değişimler İçin Kısa Bir Tarih Turu Savunma teknolojileri, her dönemde ama özellikle II. Dünya Savaşı ile başlayan dönemle Araştırma- Teknoloji Geliştirme- İnovasyon (ATGİ) süreçlerinin ve modellerinin biçimlendirici ve öncü unsurlarından olmuş ve olmaya da devam etmektedir. II. Dünya Savaşı ve sonraki 30-35 yıllık bir dönemde ATGİ yaklaşımında farklı bir evre gözlenir. Savaş süresince savaşan ülkelerin üniversite ve araştırma laboratuarlarında, özellikle de ABD üniversitelerinde savaş stratejilerini önemli ölçüde değiştiren ve etkileyen çalışmalar ve buluşlar yapılmıştır. Savaş döneminde daha çok güdümlü, temel araştırmaların ve devlet fonlarıyla desteklenen projelerin ağırlıkta olduğu misyon güdülü (mission oriented) bir sürecin egemenliği vardır. II. Dünya Savaşı süresince başarılı olmuş bu misyon odaklı, üniversite kökenli araştırma yaklaşımının savaş sonrasında da 1980 lere gelene kadar egemenliğini sürdürdüğü görülür. 1. Faz olarak adlandırılan bu süreçte, üniversitelerde giderek kurumsallaşan temel araştırma boyutunun ve araştırma çıktılarının ekonomik refah ve gelişmeye katkısı ile ilgili en önemli dokümanlardan biri, hemen II. Dünya Savaşı sonrası, 1945 te ABD Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Kurumu Başkanı ve Başkan Danışmanı Vannevar Bush un dönemin ABD Başkanı Franklin Roosevelt in isteği üzerine yazdığı ancak onun ölümü sonrasında göreve gelen Harry Truman a sunduğu Science-The Endless Frontier (Bilim-Sonsuz Sınır) başlıklı rapordur. Bu doküman yaygın kullanılan ismiyle inovasyonda lineer model in dayandığı önemli bir kaynak olarak da sayılmaktadır. Bu sürecin en temel özelliği, bilginin kaynağı olan üniversiteler, bilgiden doğan teknolojileri kullanan sanayi ve temel ilişkileri kurgulayan devlet arasında, tüm bunların ekonomik süreçlere yansımasında gözlenen dolaylı ilişkiler nedeniyle kompartımanlar şeklindeki doğrusal (lineer) bilgi değer zinciri sıralamasıdır. Değişime En İyi Adapte Olan Tür Hayatta Kalır (Charles Darwin) 1980 lere doğru başlayan 2. Fazda ise daha çok ekonomik dürtülü, rekabet 38 Ekim 2009

odaklı farklı bir dönem gözlenmiştir. Bu dönemde soğuk savaşın da bitmesiyle 1990 larda silah alımları %60 azalmış ve bu gelişmelerin savunma sanayii üzerindeki etkileri de oldukça yıkıcı olmuştur. Ancak pek çok konuda olduğu gibi bu alanın da öncüsü olan ABD, güdümlü politikalarla savunma sanayii ve teknolojilerinde farklı model ve yaklaşımlarla yeni bir rota çizmiş ve bu rota pek çok alanda önemli değişimleri de beraberinde getirmiştir. ABD de savunma alanında çok önemli görevlerde ve yöneticiliklerde bulunmuş ve ABD nin dev savunma şirketlerinden Lockheed Martin in Başkanlığı ve Murahhas Azalığını yürütmüş Norman R. Augustine, bu görevinden ayrılmadan iki ay önce Harvard Business Review in Haziran 1997 sayısında yayımlanan Bir Endüstriyi Yeniden Şekillendirmek: Lockheed Martin in Hayatta Kalma Hikayesi başlıklı yazısının hemen girişinde Charles Darwin in yukarıdaki sözlerine yer vermiş ve bu yazıda ABD de devletin ulusal politikalardaki gücünü şu örnekle gözler önüne sermiştir;...savunma sanayii için en kritik an belki de 1993 te Savunma Sekreteri Les Aspin in önde gelen savunma şirketlerinin CEO larını Pentagon da yemeğe davet etmesiydi. Yemekten sonra Aspin ve William Perry bize tatlı yı sundu. Beş yıl içinde yemeğe temsilci gönderen şirketlerin en az yarısına ülke savunmasında ihtiyaç kalmayacağı söylendi. (2) Bu yemeğe Leonardo Da Vinci nin ünlü tablosundan esinlenerek Son Akşam Yemeği ismi verildi. Gerçekten de Augustine in yazısına göre daha önce ABD Savunma Bakanlığı na silah sağlayan 120.000 şirketten ancak ¼ ü hayatta kaldı. Avrupa da da savunma şirketleri bir bir kapandı. Durumu Avrupa dan bir şirketin yöneticisi şöyle özetliyordu; ölüydük ama henüz farkında değildik. Bu süreçte Lockheed-Martin Marietta, Boeing- McDonell Douglas gibi dev birleşmeler yaşandı. Tabii bu sürecin arkasında ABD Savunma Bakanlığı vardı ve birleşmeleri Ar-Ge projelerine yardım, yeni siparişler gibi uygulamalar şemsiyesi altında milyarlarca ABD dolarlık desteklerle motive ediyordu. Bu güdümlü politikalar daha önce ağırlıkla teknolojik gelişmelerde yoğunlaşmış inovasyon (yenilikçilik) sürecine ilişkin de pek çok yeni yaklaşımı tetikledi. Kuşkusuz inovasyon çeşitlerinde ve faaliyetlerindeki bu hızlı gelişmeleri savunma sanayii şirketleri tek başlarına yapmadı. Ancak, sivil sektörlerdeki dev şirketlerle birlikte bu yeni gelişmelerin öncüsü oldular. ATGİ de Yeni Yaklaşımlar 1950-1980 arası politik, 1980-2000 arası ekonomik güdülü 1. ve 2. fazlardan ya da ATGİ yaklaşımlarını şekillendiren süreçlerden sonra, artık 2000 li yıllarla gelen 3. fazda -ki bu yeni süreç onu biçimlendiren etkenlere atfen Bilgi Ekonomisi ya da Yeni(likçi) Ekonomi olarak adlandırılıyor- doğrusal olmayan (non-lineer) ya da evrimsel yaklaşımlar ağırlık kazandı. Bilgi ya da yeni(likçi) süreçlerin ana girdisi, bilindiği gibi ATGİ faaliyetleridir. Dünyada özellikle son çeyrekte bilgi üretiminde yaşanan hızlı değişim, sanayi rekabet unsurlarındaki radikal başkalaşma, üniversite-sanayidevlet arasında üçlü sarmal olarak modellenen işbirliği evrimi ve bunların tetiklediği karmaşık ve kompleks yapıların sonucu olarak, ulusal ya da birçok ülkenin yer aldığı bölgesel teknoloji üretme ve geliştirme sistemi; temel araştırmalardan başlayarak yayınım, ticarileştirme, etki değerlendirme, toplumsal denetim ve refaha kadar uzanan farklı bir bilgi değer zinciri yaratmıştır. Bu sistemde; eskinin doğrusal inovasyon yaklaşımında görülen sıralı ve uzun zaman alan dolaylı ilişkiler ağı yerine daha hızlı sonuç alınan ve tüm tarafların doğrudan etkileştiği süreçler ağırlıklı olmaktadır. Bu gelişmelere bağlı olarak da küme, şemsiye vb. isimlerle anlamlandırılmaya çalışılan işbirliği ağyapıları ve açık inovasyon gibi sistem ve kavramların giderek öne çıkmaya başladığı gözlenmektedir. Eskinin doğrusal inovasyon yaklaşımında görülen sıralı ve uzun zaman alan dolaylı ilişkiler ağı yerine daha hızlı sonuç alınan ve tüm tarafların doğrudan etkileştiği süreçler ağırlıklı olmaktadır. Çıktı olarak teknolojilerin içerdiği gömülü bilginin ulusal ya da bölgesel ölçekte edinilmesi, kritik bir büyüklüğe ulaştırılması ve yayılımı önemlidir. Böylece, teknolojide dışa bağımlılık ve bunun sürekli olması engellenir ve üretimin yanısıra yukarıda önemine değinilen Araştırma, Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon (ATGİ) kültürü edinmiş toplumsal bir yapı oluşturulması mümkün olur. Bu gelişmelere bağlı olarak, ATGİ odaklı ulusal bir sisteme sahip olmak ve bu yönde politikalar oluşturmak tüm ülkelerin ana meseleleri olmuş ve inovasyon tür ve faaliyetlerinde de önemli gelişmeler yaşanmıştır. İnovasyon (Yenilikçilik) Türleri Kuşkusuz inovasyon yeni bir kavram değildir. Yeni olan bilginin artan önemi, en önemli üretim girdisi haline gelmesi ve bilgiye dayalı teknolojinin yarı ömrünün çok azalması ile rekabetçi kalabilmenin yenilikçi kalabilmeye ya da yenilikçilik faaliyetlerine bağlı hale gelmesidir. Buna bağlı olarak mikro ölçekte firmalar, mezo seviyede sektör ve bölgeler ile makro ölçekte ülke ve ülkelerin oluşturduğu bölgesel bloklarda da en önemli gündem yenilikçilik olmaya başlamıştır. Tüm bu gelişmeler daha önce teknolojik süreçlerde yoğunlaşan inovasyon faaliyet ve türlerinin giderek çeşitlenmesine öncülük etmiştir. TTGV Genel Sekreteri Dr. A. Mete Çakmakçı, inovasyon türlerini şöyle sınıflandırmaktadır (3) ; Savunma Sanayii Gündemi 39

Çıktılarına Göre: Ürün İnovasyonu Süreç İnovasyonu Radikal İnovasyon Adımsal İnovasyon Yetkinlik Güçlendirici İnovasyon Yetkinlik Değiştirici İnovasyon Bileşenlerde İnovasyon Mimaride İnovasyon Süreçlere Göre: İş Modeli İnovasyonu Organizasyonel İnovasyon Pazarlama İnovasyonu Dr. Çakmakçı, çalışmasında giderek önem kazanan ve geleceğin biçimlendirilmesinde çok etkili olacağı gözlenen bir diğer inovasyon türü olarak Çapraz İnovasyon u risk sermayesi alanında özel bir yer edinmiş Vinod Khosla dan şu alıntıyla öne çıkarmaktadır; Elektronikçileri motorcular ile bir araya getirebilirsek geleceğin temiz teknoloji araçlarının geliştirilmesine ön ayak olabiliriz... bu tür aşamalar geleneksel mantık terk edilip çapraz etkileşme ve yönetilen çatışma ile özendirilirse mümkün olabilir. Çapraz inovasyon pek çok yerde teknoloji füzyonu olarak da tanımlanmaktadır. Nitekim, Hyun Joung No and Yongtae Park, teknoparadigmanın; üretici firmalardan düşünen firmalara (Ar-Ge yoğun), tek bir iş dinamiğinden çoklu teknoloji tabanlılığa, rekabet üstünlüğü için kendi alanında Ar-Ge faaliyeti zihniyetinden sistematik Ar-Ge yaklaşımına, lineer ve arza dayalı teknoloji geliştirme eğiliminden talebe dayalı karmaşık teknoloji geliştirme faaliyetlerine evrildiğini belirtir (4). Bu değişikliği kamçılayan ana unsurlardan biri olarak da bir çok gelişmenin anahtarı haline gelmiş olan teknoloji füzyonu nu adres olarak gösterir. Bir inovasyon türü olarak teknoloji füzyonu nu, en az iki ya da daha çok bilinen teknolojinin, hibrid teknoloji şeklinde çok yeni ve ilerleme sağlayan fonksiyon(lar)a öncülük eden bir yenilik ortaya çıkarması olarak tanımlamak mümkündür. Hatta, bir sektörde bilinen bir teknolojinin başka bir sektöre füzyon unu da bu kapsamda değerlendirmek yanlış olmaz. İşte bu kapsamda da savunma sanayii ve teknolojilerine özel bir yer açmak gerekir. Ulusal İnovasyon Sistemlerinde Savunma Teknolojileri Savunma sanayii ya da savunma teknolojileri terimi, özellikle sivil sektörlerde bu tür bir sınıflandırmanın anlamlı olup olmadığı tartışmalarına neden olmuştur. Ayrıca, özellikle yukarıda belirtilen yeni yaklaşım süreciyle, daha önceleri kendine özel daha hassas ve katı norm, direktif, testler vb. uygulamaları bulunan savunma sanayii, giderek bu unsurlarda sivil standart ve uygunluk değerlendirme süreçleriyle, ürünlerle ve sivil alandaki firmalarla bütünleşmeye başlamıştır. Ve bu gelişmeler sonucu savunma sanayii maliyetlerini önemli ölçüde aşağı çekerken, savunma amaçlı teknolojilerden sivil uygulamalar daha fazla yararlanmaya başlamış ve global ölçekte teknoloji tabanının gelişmesinde, bu süreç oldukça etkili olmuştur. Bir inovasyon türü olarak teknoloji füzyonu nu, en az iki ya da daha çok bilinen teknolojinin, hibrid teknoloji şeklinde çok yeni ve ilerleme sağlayan fonksiyon(lar) a öncülük eden bir yenilik ortaya çıkarması olarak tanımlamak mümkündür. O halde neden ayrı bir gruplama ihtiyacı doğmuştur? Tekim Şirketi yöneticilerinden Elif Baktır da, bu soruyu gündeme getirip, cevabı şöyle vermektedir;.savunma sanayii gerek teknolojik ve ekonomik, gerekse politik anlamda diğer sektörlerden farklıdır. Savunma sanayii ürünlerinin ileri teknolojili, karmaşık ve özgün ürünler olması ürün geliştirme çalışmalarını da doğrudan etkiler. Savunma sanayii ürün geliştirme projeleri teknik riskleri çok yüksek olan özel projelerdir ve bu yönleriyle diğer sektör ve teknolojilerden ayrılır (5). Elif Baktır ın bu söylediklerine ilave olarak, global ve ulusal ATGİ kapasitesinin gelişmesiyle de ilişkili olarak, savunma sanayii veya teknolojilerini sivil uygulamalardan ayıran iki temel unsuru daha öne çıkarmakta yarar görülmektedir. Bunlardan ilkinde konu, gelecekte nasıl bir ortamda yaşayacağımız ve bunda toplumların beklentilerinin etkili olup olmayacağı ile ilgilidir. Şöyle ki, bazı konulardaki ilerlemeleri toplumsal beklenti ve pazar yönlendirir. Bunları Pazar Çekmeli (market pull) ya da Pazar Yönlendirmeli (market led) olarak adlandırmak mümkündür. Bazı alanlarda ise toplum ya da pazarın gelişmelerle ilgili çok büyük beklenti ve yönlendirmesi yoktur. Ancak, potansiyeli görüp, teknolojik gelişmeler sağlanarak pazar oluşturulmaya çalışılır. Bu kapsamdaki çalışmalara ise teknoloji itmeli (technology push) demek yanlış olmaz. Gelecek için yapılan tahminlerde, bu ikinci kategori ağır basmaktadır. Bu alandaki gelişmelerin öncülüğünü karakteri itibariyle savunma teknolojilerinin yapacağı öngörülmektedir. İkinci konu, Ulusal İnovasyon sistemlerinde savunma teknolojilerine nasıl yaklaşılırsa ulusal ATGİ yeteneğinde önemli bir sıçrama sağlanacağı ile ilgilidir. Elif Baktır bu hususu şöyle toparlamıştır; Savunma harcamaları tüm ülkelerde ekonomiler üzerinde bir yüktür. Ancak yukarıda sayılan özellikler - yani ileri teknolojili, karmaşık ve özgün ürünler olması MK - nedeniyle savunma sanayii, vazgeçilmez olan savunma harcamalarının oluşturduğu bu yükün etkisini azaltacak, hatta tersine çevirecek bir özelliğe sahiptir: ülkenin bilim ve tekno- 40 Ekim 2009

loji temelinin gelişmesine katkı yeteneği. Özellikle rekabet gücü yüksek, transferi zor veya mümkün olmayan ileri teknolojileri hedeflemesi, savunma sanayiinin bu katkı yeteneğini üst düzeye çıkarır. İleri teknolojiye, özel sistemlere ve gelişmiş süreçlere duyulan ihtiyaç kamuda Ar-Ge ye dayalı tedarik politikaları aracılığıyla düzgün yönetilmesi koşuluyla MK- ülkenin bilimsel ve teknolojik bilgi birikimi ile insan kaynakları altyapısının geliştirilmesine büyük katkıda bulunacak proje fırsatlarını da beraberinde getirir. Aslında bu özellik, kamunun ileri teknoloji gerektiren tüm tedarik alanlarında geçerli olmakla birlikte, savunma alanının uluslararası ticaret anlaşmalarında ayrıcalıklı bir konuma sahip olması ve istisnalardan yararlanması nedeniyle savunma sistem tedarikinde daha fazla ön plana çıkar. Bu ayrıcalıklı konum, tüm gelişmiş ülkeler ve en liberal ekonomiler tarafından bile en geniş kapsamda değerlendirilmektedir (6). Gerçekten de yukarıda değinilen yeni yaklaşımlar kapsamında oldukça önem kazanan ATGİ faaliyetlerinde anahtar sözcükler olmaya başlayan açık inovasyon, çapraz inovasyon, işbirliği ağyapıları, üçlü sarmal vb. tüm kavram ve uygulamaların savunma sanayii ve teknolojilerine yönelik strateji ve politikalarda da önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. İngiltere Savunma Bakanlığı nın 2007 de yayınladığı İnovasyon Stratejisi belgesinde (7) tüm bu unsurlar satır başları olarak vurgulanmıştır. Bu belgede; muharebe üstünlüğünün dünyadaki ileri teknoloji ve inovasyon geliştirme ve bunların içselleştirme yeteneğinin sürekliliğine dayandığı vurgulanmış ve inovasyonun modern dünyada ve savunma alanında yeni fırsatlar yaratılması için ve daha da önemlisi refah için anahtar faktör haline geldiği belirtilmiştir. Strateji dokümanında öne çıkarılan önemli bir unsur da ATGİ süreçlerinde ve yeni yaklaşımlarda çok öne çıkan Etzkowitz ve Leydesdorff tarafından modellenen triple helix (8) yaklaşımının yani devlet-üniversite ve sanayi arasındaki üçlü sarmalın -tarafların eş evriminden doğacak üçlü sarmal yapıları da içerecek şekilde- giderek kuvvetlendirilmesi gerekliliğine olan kuvvetli vurgudur. Bu üçlü sarmalın yaratılmasının çok kritik olduğu, belirsizliklerle gelecek olan tehditlerin bertarafında ve yetkin ve inovatif bilim ve mühendislik tabanlı çalışmalarda da en önemli gücü oluşturacağı belirtilmiştir. Ayrıca, savunma sanayii tedarik döngüsünde daha kaliteli ekipmanların daha kısa sürelerde, en uygun maliyetle ve en güvenilir şekilde elde edilmesinin önemi vurgulanarak, bu amaçla silahlı kuvvetler için mevcut teknoloji, proses veya servislerin uygun biçimde yeni uygulamalar şeklinde adaptasyonunun maliyet etkinliği sağlayarak askeri yeteneklerin artırılmasında önemli bir unsur olduğuna yer verilmiştir. Bu raporda açık inovasyon a da özel bir anlam yüklenmiştir. Kapalı süreçlerde otorite lerin alanı kapayan ve tekel yaratan zorlamalarının savunma teknolojilerinde sık rastlanan bir durum olduğundan ve bunun da inovasyon süreçleri için gelişmeleri engelleyici özelliklerinden bahsedilerek, açık inovasyon süreçlerine evrilmenin gerekliliği vurgulanmıştır. Raporda, Savunma Bakanlığı vizyonunun en yaygın şekilde paylaşılması ve teknoloji ihtiyaçlarının temin edilmesi için uzun dönemli, anlaşılır bir Yetkinlik ve Teknoloji Yol Haritası nın yayınlanması ihtiyaç olarak ortaya konmuştur. Bu kapsamda inovasyon un merkezde yer aldığı Ar-Ge, ekipman ve destek programlarının aşağıdaki şu unsurları içerecek şekilde devreye alınması gerekliliği belirtilmiştir. Erken dönemlerde yetkinlik kazanmak stratejisi ile ilgili olarak taze, yenilikçi ve yaratıcı düşünceyi cesaretlendirmek. Bakanlık ve sanayi kuruluşları arasında amaçlanan çıktı ve değerleri yaratmak üzere araştırma programları oluşturmak. İleri hakimiyet gerektiren alanlarda, rekabet avantajı sağlayacak şekilde ve pazarda ilk olma motivasyonuyla özel teknoloji sağlayıcılarla işbirliğini geliştirmek. Tüm bu faaliyetlerin şeffaf prosedürlerle ve KOBİ lerin de yer aldığı konsorsiyum temelli yaklaşımlarla sürdürülme istekliliği de dokümanda önemle belirtilmiştir. Sonuç olarak güçlü bir savunma sanayi oluşturmak için kompleks çözümlerin geleneksel ve geleneksel olmayan- tedarikçilerin katkılarıyla erken evrede ve çok hızlı çözülmesini cesaretlendirecek bir yaklaşımın öne çıkarılacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda, daha geniş bir tedarikçi portföyü ile çalışmak için yapılacaklar da şöyle sıralanmıştır; - kritik olduğu düşünülen teknolojileri açıklayan bir Savunma Teknoloji Planı ile ihtiyaçları en yaygın şekilde duyurmak, - düzenlenecek Tedarikçi Günleri ile çok zorlu ancak fırsatlar içerebilecek olası Ar-Ge konularını ve bunlardan beklentileri paylaşmak, - fikirlerin rekabeti uygulaması ile olabildiğince geniş tedarikçi havuzundan değişik fikirler almak, - sağlanması istenen mükemmelliyet konularında üniversite-sanayi işbirliği ile Savunma Teknoloji Merkezleri ni yaygınlaştırmak. İngiltere Savunma Bakanlığı nın inovasyon stratejilerinde yer alan temel yaklaşımlar, hemen tüm gelişmiş ülkelerce paylaşılmaktadır. Ancak, kuşkusuz her ülke bu yaklaşımları nasıl ve ne şekilde uygulayacağına, kendi politikalarına ve gereksinimlerine göre karar vermektedir. Bu noktada, kritik önemi nedeniyle savunma sanayiine ayrılan büyük kaynaklar ve sağlanan ayrıcalıkları fırsat olarak kullanıp, bu yazıda öne çıkarılmaya ve örneklenmeye çalışılan şekilde ülkenin ATGİ kapasite ve yeteneğini artırmak üzerine geliştirilecek özel stratejilerin önemini tekrar vurgulamakta yarar görülmektedir. Bu tür bir vizyon önermesini, Havelsan AŞ. Genel Müdürü Dr. Faruk A. YARMAN, SSM -2005 Uluslararası Savunma Sanayii Kongresi ndeki su- Savunma Sanayii Gündemi 41

nuşunda şu şekilde özetlemektedir; Yeni dünya düzeni savunma sanayiimizde yeni bir vizyonu empoze etmiştir. Bu vizyon, Amerika Birleşik Devletleri için farklı, Avrupa için farklı, Türkiye için çok çok farklı olacaktır. Artık güncel teknolojilere entegre, çözüm ve sistemler üretebilen, mevcut envanterini akıllı ilavelerle daha ucuza, ama daha çok geliştirebilen, sistem ve bileşenlerini iç pazarda üretip canlı tutabilen, uluslararası konjonktürle uyumlu ve uluslararası düzeyde rekabetçi, yeniliğe dayalı gelişim refleksiyle büyüyen, topyekün ulusal sanayiyi harekete geçirebilen bir vizyona ihtiyacımız var. Bir ulusal savunma sanayiinin, bilim ve teknoloji tabanıyla, ulusal bilim ve teknoloji tabanıyla birleşip, ulusal olarak tebaruz etmesi, ortaya çıkması ve uluslararası nizamla da entegre olabilmesi gerekiyor. (9) Özetle; bağımsız, kendimizin yaptığı, bize özel. Peki, küresel süreçlerde bu mümkün mü? Cevabı Japon araştırmacılar bir sloganla önümüze koydu: Glokalizasyon yani küresel düşün, yerel (ulusal) hareket et. Unutmamalıyız ki, ulusların bilim-teknoloji ve sanayi politikaları ve modelleri; ekonomik büyüme ve kalkınma karakteri ve stratejisi yanında dünya ilişkilerindeki yerini ve gücünü de belirler olmuştur. Bu kapsamda savunma sanayii ve teknolojileri özel bir öneme sahiptir. Savunma Sanayii Müsteşarlığı nın son dönemlerdeki tedarik politikalarında ülke teknoloji tabanını ve aktörlerarası işbirliğini geliştirecek şekilde kendi sanayi kuruluşlarımızdan daha çok yararlanma ve giderek bu yöndeki gelişmeleri ivmelendirme stratejisi, bu yönde umut vermektedir. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Destekleri Ülkede, ATGİ kültür ve birikimini artırmak üzere görev yapan Ar-Ge destek programları yürütücüsü kurum ve kuruluşlardan da dünyadaki inovasyon politikalarındaki değişimleri gözlemlemeleri, stratejik değişimleri irdeleyerek ve sentezleyerek, ülke sistem ve kültürünü de dikkate alarak talep gelişimini sağlayacak şekilde strateji ve program kurgularını oluşturmaları, bilgilerini ve gelişmelere ilişkin istihbaratlarını paylaşmaları beklenmektedir. Ülkemizin Ar-Ge ve inovasyon kapasitesinin geliştirilmesi konusunda önemli aktörlerden biri olan TTGV, yukarıda belirtilen tüm bu açıklamalar ışığında; a) Ar-Ge finansmanına yönelik programlar b) Ülkede eksikliği gözlenen sermaye destekleri oluşumuna yönelik sistemler TTGV nin Fikirden Pazara Destek Yaklaşımı Kapsamında Sağladığı Destekler Ön kuluçka Risk paylaşım Teknoparklar ve Altyapılar Ortak teknoloji geliştirme Teknoloji geliştirme Ticarileştirme Başlangıç sermayesi Üniversite-sanayi işbirliği merkezleri ve ağyapılar ile bölgesel İnovasyon Stratejileri ve sektörel Kümeler Program ve Projeler Risk Sermayesi c) Eko-inovasyon politika ve bilincini artırıcı programlar ile d) ATGİ konusunda sektörel ve bölgesel kapasite oluşturma kapsamında çeşitli programlar yürütmektedir. Ayrıca TTGV, programlarının inovasyon politikaları için büyük önem arz eden dört temel unsura; yani talep yaratma, sindirme kapasitesi, bilgi yaratma ve yayılma etkilerine göre değerlendirilmesini yapmak amacıyla çalışmalar da yapmaktadır. TTGV tarafından yürütülen başlıca destek programları ve bazı projeler aşağıda özetlenmiştir. Teknoloji Geliştirme Projeleri Desteği: 1991 yılından beri uygulanmakta olan ve DTM ile işbirliği ile sürdürülen Teknoloji Geliştirme Projeleri Destek Programı ile TTGV bugüne kadar desteklediği 800 e yakın proje ve sağladığı 280 milyon ABD Doları üzerinde fon ile 560 milyon ABD Dolarının üzerinde bir Ar-Ge hacminin oluşumuna öncülük etmiştir. Çevre Destekleri: 1994 yılından 2007 yılı sonuna kadar Montreal protokolüne dayanarak Dünya Bankası ndan sağlanan 26 milyon ABD Doları nın üzerinde hibe fonlarla Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin Giderilmesi Projesi uygulanmıştır. Bu proje için uygulanan mekanizma, Dünya Bankası tarafından En İyi Uluslararası Uygulama olarak seçilmiş ve ödüllendirilmiştir. Çevre destekleri kapsamında mevcut durumda; Yenilenebilir Enerji, Enerji Verimliliği ve Çevre Teknolojileri destekleri sürmektedir. Teknolojik Girişimcilik Destekleri: Teknolojik girişimcilik destek programları 2005 yılından itibaren bir TTGV iştiraki olarak faaliyetini sürdüren Teknoloji Yatırım A.Ş. tarafından yürütülmektedir. Bu kapsamda; Ön Kuluçka/Kuluçka, Risk Paylaşım ve Başlangıç Sermayesi destekleri sağlanmaktadır. 42 Ekim 2009

ivci (Istanbul Venture Capital Initiative) Fonların Fonu Programı: İstanbul Venture Capital Initiative (ivci), Türkiye nin ilk fonların fonu ve eş-yatırım programı olarak 2007 de kurulmuştur. ivci nin başlıca yatırımcıları arasında Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) ve European Investment Fund (Avrupa Yatırım Fonu EIF ) bulunmaktadır. Dr. Akın ÇAKMAKCI Üniversite- Sanayi İşbirliğinde En Başarılı Tez ve Kuruluş Ödülleri Programı: Bu ödül kapsamında TTGV, üniversitesanayi işbirliğini güçlendirmek ve üniversitelerde gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetlerinin ticarileşmesini teşvik etmek amacıyla, sanayide uygulanmış tezleri seçmekte; seçilmiş tezlerin sahiplerine, danışmanlarına ve tezin uygulandığı firmalara ödüller vermektedir. Ayrıca ATGİ süreçlerinde giderek önem kazanan işbirliği ağyapıları oluşumu için farkındalık sağlamak, kapasite oluşturmak ve ülkemize özgü modeller yaratmak amacıyla proje odaklı çalışmalar da tasarlanmaktadır. Bu kapsamda, Eskişehir İli İnovasyon Stratejileri İçin Kapasite Oluşturma Projesi (ESİNKAP) ve Bursa Otomotiv Yan Sanayiine Yönelik Otomotiv Kümeleri için Kapasite Oluşturma Projesi (OKÜMKAP), TTGV nin ilgili aktörlerle hayata geçirdiği iki önemli projedir. TTGV, yurtdışı program ve projelerde de yer almaya özen göstermektedir. Amacı üye organizasyonlar arasında tecrübe ve bilgi paylaşımını teşvik etmek ve Avrupa da ortak programlar geliştirilmek olan ve AB Komisyonu tarafından da politika geliştirme konusunda muhatap alınan TAFTIE nin (The Association for Technology Implementation in Europe) 1997 yılı başından beri üyesi olan TTGV; 2007 yılında bu önemli birliğin Dönem Başkanlığı nı yürütmüştür. Bir diğer işbirliği projesinde; Kore Kalkınma Enstitüsü (KDI) ve Devlet Planlama Teşkilatı ile birlikte yürütülen Ulusal Teknoloji ve İnovasyon Kapasitesinin Geliştirilmesi için Modeller projesi de yaklaşık bir yıllık bir çalışmanın ardından yayımlanan bir kitapla 2009 yılında tamamlanmıştır. AB Çerçeve Programları ile diğer bazı programlar kapsamında desteklenen pekçok projede de yer alınmaktadır. TTGV ayrıca, 1998 yılından bu yana sürdürülen Ulusal Teknoloji Ödülleri ve Kongresi sürecini TÜBİTAK ve TÜSİAD ile ortaklaşa olarak yürütmektedir. Kaynaklar 1. Christopher Freeman, Luc Soete, Yenilik İktisadı, TÜBİTAK Yayınları, 2003 2. Augustine N., Reshaping An Industry: Lockheed Martin s Survival Story,HBR, May-June 1997 3. Mete Çakmakçı, Fikirden Büyümeye Rekabet Eden Firmayı Desteklemek:TTGV nin Rolü, Yenilikçinin Günü Toplantısı Cyberpark, Bilkent, Ankara, 14 Şubat 2008 4. Hyun Joung No and Yongtae Park, Trajectory patterns of technology fusion: Trend analysis and taxonomical grouping in nanobiotechnology, Elsevier, P.13, June-2009 5. Elif Baktır, www.tekim.com.tr, Nisan 2006 6. Elif Baktır, http://www.teknoport.com.tr/ teknoport-arsivi/teknoport-bulten-arsivi/ 7. UK Ministry of Defence, Innovation Strategy, 2007 8. Etzkowitz, H. and Loet Leydesdorff, 1995, The Triple Helix-University- Industry- Government Relations: A Laboratory for Knowledge Based Economic Development, EASST Review 9. Faruk A. Yarman, Yeni Dünya Düzeni ve Ulusal Savunma Sektörümüzün Dayanışma İhtiyacı 2005 International Defence Industry Conference November 14-15, 2005 Ankara Mahmut KİPER 1984 yılında ODTÜ Metalurji Mühendisliği Bölümü nden mezun oldu. Sırasıyla, ETİBANK, KOSGEB ve TÜBİTAK da çalıştı. Halen Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı nda görev yapmaktadır. Araştırma-Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon ile ilgili pekçok ulusal ve uluslararası program ve projede yürütücülük yaptı. Yayınlanmış Sanayi ve Teknoloji Politikaları isimli bir kitabı ve çok sayıda makale ve teknik raporu mevcuttur. Birçok yayının koordinatörlüğünü ya da editörlüğünü üstlenmiştir. Değişik dönemlerde Metalurji Mühendisleri Odası Başkanlığı, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu ve Yüksek Onur Kurulu Üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Savunma Sanayii Gündemi 43