XVII KARABÜK DEMĐR ÇELĐK FABRĐKALARI



Benzer belgeler
Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

TÜRKĐYE DE DÖKÜM SEKTÖRÜ

KARABÜK ÜN KENTLEŞME SÜRECİNDE SAFRANBOLU (*)

-~-~ ~ \1 j \ ~ J j \ \J r~ J ;..\ ;::: rj J' ıj j \ \1 ;::: J..r.l :_)..r.l J :J. :.J --.1 J.l J..r.l J _.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Kapsamına Giren Kurum ve Kuruluşların Girdikleri Hizmet Kollarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesinin. 10.Enerji Kongresine sunduğum tebliğ. (1900 den-2006 yılına kadar)

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 24516

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU

Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları,

Hamdi Akın TÜVTURK hisselerini Bridge Point'e

SAĞLIĞIN KORUNMASI, GELİŞTİRİLMESİ VE SAĞLIK POLİTİKASI. Doç.Dr. Gülbiye YENİMAHALLELİ YAŞAR

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Yerli Malı Haftası. Dr.Didem Özgür İstanbul Teknik Üniversitesi Avrupa Birliği Merkezi Araştırma Ofisi

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

S. SİDE Sosyal Güvenlik Bakanı. Türkiye Demir ve Çelik İsletmeleri Kurumu Kurulusu Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Karar Sayısı.

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

Türkiye de Özelleştirme: Ekonomik ve Sosyal Etkileri. Dr. Orkun ÖZBEK. Tanım ve Amaçlar

SANAYİLEŞEN TÜRKİYE NİN ENERJİ İHTİYACI VE YENİ BİR ARAŞTIRMA KURULUŞU: ELEKTRİK İŞLERİ ETÜD İDARESİ

Cumhuriyet Halk Partisi

TÜRKİYE DEMİRYOLU ULAŞTIRMASININ SERBESTLEŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

KMÜ İİBF KAMU YÖNETİMİ VİZE SORULARI

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Kömür, karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşan, kükürt ve mineral maddeler içeren, fiziksel ve kimyasal olarak farklı yapıya sahip bir maddedir.

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ANAYASA KAVRAMI

YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ

GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI SİSTEMİ

2023 e Doğru Kentsel Dönüşüm, Ulusal Çevre Politikaları ve Sektörden Beklentiler. 23 Ocak 2015, İstanbul. Sayın Bakanım,

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr.İlkay DELLAL Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Technology. and. Machine

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

5393 Sayılı Belediye Kanunu nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi gerekçeleri ile birlikte ekte sunulmuştur.

Ergün DOĞAN Meclis Katibi

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Finansal Piyasalar ve Bankalar

ERDOĞAN, ARTVİN TÜRKİYE NİN ENERJİ MERKEZİ OLACAK

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ

KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ VE ÖZELLEŞTİRME

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ekim 2011, No:7

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

Genel Müdürümüz Sayın İsmail GÜNEŞ Isparta ve Burdur da Toplu Temel Atma ve Açılış Merasimine İştirak Etti

Kamu Tarifelerinden Faydalanabilecek Kurumlar

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

KONYA HAVA KARGO TERMİNALİ Ahmet ÇELİK

Turizm Fakültesi Dekanı ndan ziyaret

Türkmenistan ata yurdumuz

EREĞLİ KÖMÜR HAVZASI VE CUMHURİYET DÖNEMİ ŞEKİLLENİŞİ

Türk Lirasından Sıfır Atılması

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

İZMİR TİCARET ODASI AZERBAYCAN ÜLKE RAPORU

Ş U B A T MALİ YÖNETİM MERKEZİ UYUMLAŞTIRMA DAİRESİ 2006 YILI FAALİYET RAPORU BÜTÇE VE MALİ KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 24516

1974 Kıbrıs Barış Harekatı ndan sonra uygulanan silah ambargosu, ülkemizde savunma sistemlerinin temininde ve askeri haberleşme ihtiyaçlarının

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ. Sorular Cevaplar

Cumhuriyet Halk Partisi

TEBLİĞ İTHALATTA HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİNE İLİŞKİN TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2006/32) BİRİNCİ KISIM Genel Bilgi ve İşlemler

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

SIRA SAYISI: 679 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

Kuruluş 843 (Verdun Anlaşması) ( 1958 Cumhuriyet ) Tarım %1,8, Endüstri %19,3, Hizmetler %78,9

HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

SUNUM İÇERİĞİ DÜNYA DA VE TÜRKİYE DE DEMİR ÇELİK SEKTÖRÜ II. KARDEMİR III. YATIRIMLARIMIZ 2 / 48

T.B.M.M. CUMHURİYET HALK PARTİSİ Grup Başkanlığı Tarih :.../..«. 8

Bodrum-Datça Feribot Seferleri Başladı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

BATI KARADENİZ BÖLGESİ

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük MİLLİ EKONOMİ VE BAŞKENT ANKARA

Şişecam, Yenişehir de dünya genelinde tek lokasyonda kurulu en büyük Cam Kompleksi nin yeni yatırımlarını açtı.

HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ

Kemal LOKMAN. Petrol Dairesi, Ankara

3 Ağustos 2013 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 28727

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

13. ASKERLİK GÖREVİ Ordu Hayatı Savaş Yönetimi ve Siyaset Ordu Okuldur SEÇİM

Türkiye de melek yatırımcıların ve

YATIRIMLAR Yatırımların Sektörel Dağılımı a) Mevcut Durum

FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI KORUMA DERNEĞİ ÇALIŞMA GRUPLARI VE KOMİTELER YÖNETMELİĞİ

8. Türkiye Avrupa'nın en önemli ülkesi

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

4+4+4 YAVRULARIMIZIN ÖZGÜVENSİZ, BAŞARISIZ VE MUTSUZ OLMASINI İSTER MİYİZ? Zeynep okula başlıyor. Canımdan çok sevdiğim kızım.

11-16 ŞUBAT DEMİR CEVHERİ PİYASA FİYATLARI

Uygulanacak ekonomik politikalar, istihdam ve üretime öncelik tanımalı, politikaların temelini insan oluşturmalıdır.

İL ÖZEL İDARELERİ PAYININ DAĞITIM VE KULLANIM ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

İSG NİN TÜRKİYE DEKİ TARİHSEL GELİŞİMİ

T.C. KALKINMA BAKANLIĞI 2016 YILI PROGRAMI GENEL EKONOMİK HEDEFLER VE YATIRIMLAR

Transkript:

XVII KARABÜK DEMĐR ÇELĐK FABRĐKALARI Karabük sözcüğü ile Demir Çelik Fabrikaları sözcükleri, karşılıklı olarak birbirlerini çağrıştırır. Sadece yöresel olarak değil, Türkiye de de Karabük denilince demir çelik fabrikaları ve demir çelik fabrikaları denilince de Karabük anımsanır. Her ikisinden birlikte söz edilir. Taş kömürü ile Zonguldak ın, kayısı ile Malatya nın birbiriyle özdeşleşmesi gibi, Karabük ile de demir çelik endüstrisi özdeşleşmiş bulunmaktadır. Bu nedenle Karabük ile demir çelik fabrikaları, birbirlerinden ayrılmaz bir bütündür. DEVLET KUŞU KONMASI Günlük yaşamda, insanların beklenmedik, umulmadık anda olağanüstü bir olanak, büyük mutluluk yaratan bir fırsatla karşılaşmaları halinde, bu özel durum başına Devlet kuşu kondu denilerek anlatılır. Devlet kuşu bir yöreye de konar; bunun anlamı, Devlet kuşu, tüm yöre insanının başına kondu demektir. Devlet kuşu, Demir Çelik Fabrikaları nın kuruluş yeri olarak seçilmesi nedeniyle Karabük ün ve dolayısıyla en başta Safranbolu olmak üzere tüm yörenin, yöre halkının ve daha sonra aynı yöreye gelip yerleşenlerin başına konmuştur. Karabük ve Safranbolu şanslı kentlerdir, Cenap Şahabettin, ne aklını beğenmeyeni gördüm, ne talihini beğeneni derse de, yöre halkı bu konuda, aklını da, talihini de beğenir. Talihli olunmayabilir; fabrika Karabük te kurulmayabilirdi. Çünkü Türkiye de demir çelik endüstrisinin kurulması gündeme alındığında, fabrikanın ilk kurulacağı yer olarak Karabük seçilmiş değildir. Demir Çelik Endüstrisinde iki önemli hammaddeye gereksinme vardır. Bunlardan biri demir cevheri, diğeri maden kömürüdür. Cevherdeki demir elementinin yüksek fırınlarda kimyasal reaksiyonlarla cevherden ayrılabilmesi için, yüksek ısıya ve bunun için de ısı değeri çok yüksek kok kömürüne ve dolayısıyla maden kömürüne olan gereksinim, demir çelik fabrikalarının ya demir madeninin, ya da taş kömürünün bulunduğu yörede kurulmalarını ekonomik açıdan zorunlu kılar. Cumhuriyet le birlikte başlayan kalkınma atılımında, Türkiye de demir çelik sanayiinin kurulması da ilk planda ele alınır. Bu amaçla yürürlüğe konulan Demir Sanayiinin Tesisine Dair Kanun un 1. maddesinde Karadeniz mailesinde (Aklan-bir dağın belirli bir yöne dönük yamaçları) Devlet tarafından tesis edilecek demir sanayii ile merbutu (bağlantısı) kömür ve demir madenlerinin tetkik, taharri (arama), tesis ve işletmesi için dört senede sarf edilmek ve her sene sarfı icap eden miktar bütçeye konulmak üzere, on sekiz milyon lira tahsis olunmuştur ( 1 ) denilmesi, Karadeniz Bölgesi nde bulunması ve taş kömürü havzası olması nedeniyle de, Zonguldak yöresi için çok önemli bir şanstır. Çünkü, demir çelik endüstrisinin ilgili yasa uyarınca Karadeniz Bölgesinde kurulması üzerinde karar kılındığında, daha henüz Divriği de demir cevherinin bulunduğu bilinmiyordu. ( 1 ) 29.03.1926 tarih, 334 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan, 17.03.1926 tarihli 786 sayılı yasa

182 Divriği de demir madeni bulunduğu, 1936 yılında Sivas-Erzurum demiryolunun yapımı sırasında, pusula ibresinde görülen etkileşimin ortaya çıkardığı mutlu bir rastlantı sonucu öğrenilmiştir.( 2 ) Demir sanayii ile ilgili olarak 1926 yılında düzenlenen söz konusu yasadan önce veya sonra; ancak yer seçimi kesinleşmeden önce Divriği deki demir madenleri bilinebilseydi, fabrika yine kömür havzasına yakın yerde mi kurulurdu, yoksa demirin bulunduğu yere yakın bir bölgede kurularak, kömür Zonguldak tan oraya mı taşınırdı? Bu soru bugün için yanıtlanamasa da, ikinci olasılık gerçekleşseydi, Devlet kuşu başka yere konacaktı denilebilir. Bölgesel ve yöresel olarak böyle bir şanssızlıkla karşılaşılmadan yasa gereği demir sanayinin Karadeniz bölgesi ve dolayısıyla Zonguldak çevresinde kurulmasının kararlaştırılması, Ankara-Zonguldak demiryolunun yapımına başlanılmasını ve süratle bitirilmesini zorunlu kılmıştır. Böylece, Anadolu nun içlerine Zonguldak kömürünün olduğu kadar, aynı yörede kurulacak demir çelik fabrikası ürünlerinin de taşınabilmesi amaçlanmaktadır. Ancak, demir çelik endüstrisi Zonguldak çevresinde nerede kurulacaktır? Bu konuda uzun araştırmalar, tartışmalar olur; fabrika yerinin seçimi, sadece ekonomik açıdan değil, askeri bakımdan, savunma stratejisi yönünden de büyük önem taşımaktadır. Başlangıçta deniz yoluyla ulaşımdaki kolaylıklar düşünülerek Demir Çelik Fabrikaları nın Filyos ta kurulması üzerinde durulur. Fakat, Filyos taki bir sanayi kuruluşunu, düşman bir ülkenin Karadeniz yönünden gelebilecek saldırılarına karşı koruma zorluğu vardır ve dünyanın ikinci bir cihan savaşına doğru hızla sürüklendiği 1930 lu yıllarda, böyle bir risk göze alınmamalıdır. Savunma açısından Demir Çelik Fabrikaları nın, Karadeniz sahilinde değil, iç kesimde olması gerekir, askeri uzmanlar bu görüştedir. En uygun yer, Karabük adı verilen tren istasyonunun yanında, Araç ve Soğanlı Çaylarının birleştiği, Safranbolu nun Öğlebeli köyünün sınırları içindeki alandır. Burasının çoğrafi ve ekonomik açıdan; hatta askeri ve stratejik yönden uygun olmadığı görüşünde olanlar da vardır.( 3 ). Yer seçimi konusunda doğruluğu düşünülemeyecek bir iddia vardır; Erol TÜMERTEKĐN e ait, Ağır Demir Sanayii ve Türkiye deki Durumu adlı, Đstanbul/1962 tarihli bir yayındaki, Karabük Đşçi sarayı Müdürü Emiroğlu Bürhan Bey in anlattıklarına göndermede bulunularak, Prof FINDIKOĞLU nun Karabük le ilgili kitabında yer alan bu iddia şöyledir: ( 4 ) Fabrika için yer seçimiyle ilgili olarak Safranbolu Belediye Reisi olan Mehmet Bey le Fevzi Paşa arasında şiddetli münakaşalar olmuş, nihayet Atatürk ün hakemliği meseleyi halletmiş. Böylece Safranbolu nun yukarı kısmı yerine Bük lerin bulunduğu çeltik havzası fabrika yeri olarak kararlaştırılmış Ancak, böyle bir iddianın, ya da söylentinin doğru olması asla düşünülemez. Fabrika yerinin seçiminde dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi ÇAKMAK ın kararının etken olduğu bilinmekle beraber, Safranbolu Belediye Başkanı nın, Sayın ÇAKMAK la şiddetli bir münakaşaya tutuşması ve ATATÜRK ün ( 2 ) Dr. Erol TÜMERTEKĐN; Ağır Demir Sanayii ve Türkiye deki Durumu, Đstanbul 1954,Sayfa: 225 ( 3 ) Dr.Erol TÜMERTEKĐN, a.g.e. Sayfa: 227-228 ( 4 ) Z.Fahri FINDIKOĞLU, Kuruluşunun XXV.Yılında KARABÜK (1937-1962), Türkiye Harsi ve Đçtimai Araştırmalar Derneği, Fakülteler Matbaası, Đstanbul/1962, Sayfa: 9, Dipnot: 6

183 hakemliğine başvurulması, duyulan ve bilinen olaylardan değildir. Kaldı ki, fabrikanın temelinin atıldığı 1937 yılından bir süre önce yapılması gereken yer seçimi sırasında, söylenenlerin aksine Safranbolu Belediye Başkanı Mehmet Bey değildir. 1931-1946 yılları arasında Safranbolu da Osman AKIN Belediye Başkanıdır. Mehmet Bey isimli bir zat, Naipoğlu Mehmet VAROL, 1928-1931 tarihleri arasında Başkanlık yapmıştır. Dolayısıyla sözkonusu iddianın geçerli olabilmesi için, fabrika temelinin atılmasından çok uzun yıllar önce, yer seçiminin, Mehmet VAROL un Belediye Başkanlığı yaptığı 1928-1931 yılları arasında yapılmış olması gerekecektir ki, böyle bir bilgi yoktur. Bu arada, dönemin özellikleri dikkate alındığında Mareşal rütbesindeki, Kurtuluş Savaşı kahramanı bir komutana duyulan saygı ve bu komutanın, ATATÜRK ve ĐNÖNÜ den sonra ülkenin en önemli üçüncü kişisi olması da, kendisiyle münakaşayı olanaksız kılar. Ayrıca, Belediye Başkanının Safranbolulu terbiyesi ve görgüsü de, sözü edilen biçimde Mareşal la şiddetli bir münakaşaya girmemesini gerektirir. Üstelik, fabrikaya yer seçiminde Safranbolu nun hiç adı geçmemiştir; dolayısıyla yine iddia edilenin aksine, Safranbolu nun yukarılarında yapılmak istenen fabrika değildir; Safranbolu da fabrikanın değil, fabrikanın temelinin atılmasından sonra, ilgili bölümde özel olarak değinildiği üzere, Yenişehir deki fabrika lojman ve sosyal tesislerinin yapılması söz konusu olmuştur. Bu da, iddianın tutarsızlığının bir başka yönünü ve kanıtını oluşturmaktadır. Doğru olan herhalde sadece, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi ÇAKMAK ın fabrika yerinin seçiminde Karabük e gelmesi olabilir. Çünkü fabrikanın kurulacağı alana bastonunu diktiği; bu alanı çepeçevre dört bir taraftan saran tepeleri göstererek, bu tepelere yerleştirilecek uçaksavar bataryalarının, fabrikanın üzerinden kuş uçurtmayacağını bildirdiği hep söylenmiştir. ( 5 ) Türkiye de demir çelik endüstrisinin kurulması ve bunun için Karabük ün seçilmiş olması konusunda, dönemin Başbakanı, ülkemizin unutulmaz devlet adamı Sayın Đsmet ĐNÖNÜ, 1969 yılında Sabahattin SELEK e anlattığı hatıralarında,1932 yılında Başbakan olarak Sovyetler Birliği ne gittiğinde planlı kalkınma konusunda görüşmeler yaptığını ve planlamaya ilişkin görüşlerinden yararlanılmak üzere uzmanlarını Türkiye ye göndermeleri hususunda Ruslarla anlaştıklarını bildirdikten sonra, şunları dile getirmektedir:...tecrübeli bir Sovyet uzmanı olan Profesör ORLOF başkanlığında bir heyet Türkiye ye geldi ve 3-4 ay gibi kısa bir zamanda bize olumlu, uygulanması mümkün bir plan verdi. Yaptığı planı anlatarak gitti...sovyet uzman heyeti daha mühim olarak bize, demir ve çelik endüstrisine girmek lüzumunu telkin etmiş, bu yola götürmüştür.görüşmemiz esnasında bana, memlekette demir ve çelik endüstrisini kurmak lüzumunu anlattığı zaman, memleketin bu endüstriyi kuracak halde bulunduğunu kesin olarak temin etmiştir ( 5 ) Đkinci Dünya Harbi sırasında fabrikanın üstünde gökyüzünün her gece, ince ve çok uzun bir ışık demeti görünümünde, çok sayıda ışıldaklarla (projektör) aydınlatılarak, düşman uçaklarından gelebilecek saldırıların, tepelerdeki uçaksavar bataryalarına görüş olanağı sağlanarak önlenmeye çalışılması ve Safranbolu dan bu görüntülerin ilgiyle izlenmesi, o yıllarda çocukluk dönemini yaşayanların anılarında önemli bir yer tutar.

184...Karabük Demir ve Çelik Fabrikası için ciddi olarak ısrar etti. Bunun lüzumunu anlatmak için uzun gayret sarf etti. Ayrıca yeri için de ısrar etti. Biz sahilde istemiyorduk. O zamanki silahlara göre, denizden doğrudan doğruya ateş altına alınabilecek bir fabrika kurmakta mahzur görüyorduk. Fabrikanın daha içeride olmasını düşündüğümüzü Profesör ORLOF a açıkça söyledim. Hakkınız var; fakat sahilden uzaklığı nihayet Karabük kadar olan bir mıntıkada kurulursa ancak o zaman iktisadi olabilir dedi... Halbuki bizim askeri mahfillerimizin kanaatı değişikti. Onlar fabrikanın Karabük te de değil, çok daha içerilerde kurulması için ısrar etmekteydiler. Karabük Demir ve Çelik Fabrikasının makinelerini de yine garptan tedarik etmek mecburiyetinde kaldık. Fabrikayı Đngilizlere yaptırdık. Bu teşebbüsün ne kadar lüzumlu ve önemli olduğunu ve bize bu fikri ısrarla telkin eden insanların ne kadar iyi niyetli fikir söylediklerini tasavvur etmek için düşünmeli ki, bu kadar dar zamanımızda teşebbüs ettiğimiz Karabük Demir ve Çelik Fabrikasının tamamlayıcısı olan işi, ancak geniş zamanımızda ve 15 sene sonra devlet eliyle olmaksızın tekrar ele almışızdır ( 6 ) (Rahmetli ĐNÖNÜ nün sözünü ettiği tamamlayıcı iş, ERDEMĐR olmalıdır; ancak 15 değil, 25 yıl sonradır. K.U.) Rahmetli ĐNÖNÜ nün bu anlattıkları da göz önüne alındığında, asla yadsınamayacak gerçek odur ki, Demir Çelik Fabrikaları için Karabük ün seçilmesi, Karabük ve çevresine Devlet kuşunun konması demektir; dolayısıyla yer seçimin, Karabük yöresi için çok büyük bir şans olması da, doğruluğu hiçbir biçimde tartışılamaz bir olgudur. Demir Çelik endüstrisinin kurulması, Türkiye için çok önemlidir; o günlerin koşullarının, bu ağır sanayi girişiminin, konumu açısından Karabük te gerçekleştirilmesini zorunlu kılması ise, yörenin hem talihini ve hem de tarihini değiştirecek çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bu nedenle, Karabük marşı ndaki fabrikanın temelinin atıldığı 3 Nisan 1937 tarihinin önemini vurgulayan 3 Nisan, 3 Nisan, 3 Nisan bizim / Karabük, Karabük, Karabük bizim dizeleri, bir gerçeğin özlü biçimde dile getirilişidir ve hiç unutulmamalıdır. AĞIR SANAYĐ MERKEZĐ KARABÜK Karabük ün tarihi, binbir yokluk içinde Cumhuriyet in, anayurdu demir ağlarla örme politikasının ve Atatürk ün devletçilik ilkesi gereğince Sümerbank başta olmak üzere, kamu iktisadi kuruluşlarıyla ülkenin ekonomik bağımsızlığa ve kalkınmaya kavuşturulma girişiminin tarihidir. Karabük, hem Ankara-Zonguldak demiryolu üzerinde bir istasyon ve hem de Demir Çelik Fabrikası nın kuruluş yeri olarak, bu politikaların ve girişimlerin uygulama alanlarından biridir ve hatta en başta gelenidir. Burada kimi tarihsel gerçekleri yineleyerek anımsamakta yarar olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti nin ekonomi tarihinde özel bir yeri bulunan 1923 teki ünlü Đzmir Đktisat Kongresi nde, özel sektöre ağırlık verilmesi uygun görülmüş ve Osmanlı dan intikal eden Hereke dokuma fabrikası gibi bir kaç işletmeyi Devlet eliyle yönetmek ve zaman içinde bu işletmelerin hisselerini oluşturulacak yeni özel şirketlere devretmek amacıyla, 1925 yılında çıkarılan 633 sayılı yasa ile ( 6 ) Đsmet ĐNÖNÜ, Hatıralar, Yayına Hazırlayan: Sabahattin SELEK, 1. Basım, Đnönü Kitaplığı, Bilgi Yayınevi, Ankara 2006, Sayfa: 535, 536 (Bu kitabın önsöz ünde ĐNÖNÜ nün kendisini, Beğenildiği zaman çok cömert takdirler görmüş, beğenilmediği zaman çok taşkın ölçüde yerilmiş olan bir sade politika insanı olarak tanımlaması ilginçtir. Ancak bu tanımlamanın, bir alçakgönüllülük örneği ilk bölümüne katılmak olanağı yoktur. Çünkü Atatürk ün en yakın arkadaşı ve O nun ilke ve devrimlerinin uygulayıcısı olarak ĐNÖNÜ, ne kadar takdir edilse azdır. Đkinci bölüm ise ne yazık ki, gerçektir. K.U.)

185 Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuş olmasına ve 1927 yılında da, 1055 sayılı Teşvik-i Sanayi Yasası çıkarılmış bulunmasına karşın, özel sektör ekonomi alanında beklenilen atılımları gerçekleştirememiş, 1929 daki dünya ekonomik bunalımının da etkisiyle, ekonomide Devletin öncü olması zorunluğu ortaya çıkmıştır. Bunun için önce T.Sanayi ve Maadin Bankası yönetimindeki kurumlar, 1932 yılında 2058 sayılı yasa ile Devlet Sanayi Ofisi ne devredilmiş ve ofise finansman sağlamak amacıyla yine aynı yıl, 2062 sayılı yasayla Türkiye Sanayi Kredi Bankası kurulmuş ise de, kısa bir süre sonra kapatılan bu kuruluşların yerini, yürürlüğe konulan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı uyarınca, 2262 sayılı yasayla 1933 te kurulan Sümerbank almıştır. Yine aynı plan gereği 1935 te kurulan Etibank maden ve enerji üretimi alanında görevlendirilirken, bu alanın dışındaki hemen hemen tüm sanayi kolları, Sümerbank ın açacağı yeni işletmelere bırakılmıştır. Sanayide devlet sloganı ile uzun yıllar Türk ekonomisinde lokomotif görevi üstlenen Sümerbank, çeşitli sanayi dallarının yanı sıra, Türkiye de demir çelik üretimini alanında da girişimde bulunmağa karar vermiş ve bu girişim için, daha önce değinilen gerekçelerle Karabük seçilmiştir. Karabük Demir Çelik Fabrikaları nın hangi koşullarda kurulduğu ve ülkemiz için nasıl bir önem taşıdığı, dönemin Başbakan ı, ikinci Cumhurbaşkanımız, büyük devlet adamı rahmetli Đsmet ĐNÖNÜ nün, 03 Nisan 1937 tarihinde bu işletmenin temelini atarken verdiği söylevden aynen aktarılan aşağıdaki pasajlarda büyük bir açıklıkla dile gelmektedir.( 7 ) Karabük Demir Çelik Fabrikalarının temelini atmak için toplanmış bulunuyoruz. Bu hadisenin bütün memleket için olan büyük ehemmiyetine dikkat çekmek isterim. Atatürk, bu büyük müessesenin temel atma merasimine bizi memur etti. Şimdi eserin ehemmiyetini gösterecek bir iki rakamı size ve memlekete arz etmek isterim. Karabük Demir Çelik Fabrikaları adı dikkatinizi celbetmiştir. Demir ve Çelik fabrikaları yedi fabrikadan mürekkeptir. Bunlardan her biri her memlekette başlı başına birer kıymet sayılır. Yüksek fırınlar, çelik fırınları, kok fırını, haddehane, 20.000 kilovat kudretinde bir elektrik santrali, büyük bir atelye ve tali maddeler fabrikası, bugün meydana gelmesi kararlaştırılmış olunanlar bunlardır. Bu müesseselere dayanarak yeniden kurulacak fabrikalar ayrıca bir mevzu olacaktır. Kurulacak fabrikalar fennin en son terakkilerini ve en son icatlarını ihtiva edecek, en kuvvetli müesseselerdir. Bu fabrikada günde bine yakın amele çalışacaktır. Amelelerin nisbeten azlığı kurulacak olan bu fabrikanın ne kadar modern ve mekanize edilmiş olduğunu göstermeye kafidir. Bütün bu müesseselere 22 milyon liradan fazla para sarf edeceğiz. Fabrikanın her gün kullanacağı madenleri 206 vagon taşıyacaktır. Bu her gün on trenin buraya gelmesi demektir... Bugün temelini atmakla sevinç duyacağımız bu fabrikaların kurulması için çok çalışmış, uzun müzakereler ve tetkiklerde bulunulmuştur. Bu yolda karşılaşılmış olan ( 7 ) 3 Nisan 2006 tarihli Karabük Haber Gazetesi nden alınmıştır,

186 sayısız zorlukları gidermek ve kuruluşlarını tahakkuk ettirebilmek için başlıca istinat ettiğimiz kuvvet Atatürk ün bitmez tükenmez müzahereti ve yardımı olmuştur. Memlekette esaslı ve devamlı her varlığın düşünücüsü ve yaratıcısı olan Atatürk ün yüksek adını sonsuz saygı, sevgi ve saygılarla huzurunuzda ve bütün millet karşısında anmak benim için bahtiyarlık ve şerefli bir vazifedir... Arkadaşlar, modern ve ileri bir millet endüstrisiz olamaz. Endüstri bu zaman medeniyetinin esas umdesidir gibi mütearifeleri (uygarlığın asıl ilkesidir gibi bilinenleri) tekrar edecek değilim...bugün 22 milyon liraya müesseseler kuruyoruz, bugüne kadar kurduğumuz fabrikaların en küçüğü dört beş milyon liradan aşağıya kurulmamıştır. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi ve onun hükümetinin devletçi politikası olmasa idi, memlekette hangi sermaye bu müesseseleri kurabilirdi. Cumhuriyet rejiminin yapıcı ve yaratıcı oluşu, partimiz prensiplerinin iyi tatbiki ile kendini göstermiştir. Yakın bir zamanda burada vatandaşlarımız Cumhuriyet in üç mühim eserini, üç büyük feyzini kutladılar. Bir sene içinde demiryolunun açılışını gördük, iki üç gün önce de kömür havzasının tamamen millileştirilmesi yolunda başarılmış büyük bir işten dolayı milletvekilleri Sayın arkadaşım Celal BAYAR a karşı Büyük Millet Meclisi nde teveccüh ve takdirini gösterdiler. Bugün de üçüncü olarak Demir ve Çelik Fabrikalarının temelini atıyoruz. Bu münasebetle tekrar edeyim ki, memleketin yalnız burası için değil, bütün diğer tarafları için de ticaret ve ıslahat programlarımız vardır. Biz bu programları bir takım zorluklara tesadüf etsek bile, hususi bir itina ile tatbikte sebat edeceğiz... Arkadaşlar, bugün toplantıya gelen vatandaşlarım ile yakından temas etmek bana zevk ve neşe verdi. Canlı ve kudretli milletin geçmiş ve bahtiyar bir istikbale karşı sarsılmaz itimadı bütün bakışlarda canlanıyor... Sümerbank, Demir ve Çelik Fabrikalarını ilk planda şimdikinin yarı takadinde düşünmüş idi. Plan hazırlanırken takati bir misli artırıldı. Daha bir misli arttırılması için de, inşaat esnasında ihtiyati tedbirler alındı... Cumhuriyetimizin Đkinci Adam ı (bu çok doğru niteleme, Đkinci Adam kitabıyla Şevket Süreyya AYDEMĐR e aittir) Sayın ĐNÖNÜ nün bu söylevi, ne pahasına olursa olsun ülkeyi kalkındırma inanç, kararlılık ve çoşkusunun göstergesi olup, temelini attığı kurum, bir Cumhuriyet anıtı olarak Karabük te yükselerek, iki yıl gibi kısa bir süre sonra üretime başlayacaktır. ĐNÖNÜ nün konuşmasındaki Eğer Cumhuriyet rejimi olmasa ve Cumhuriyet Halk Partisi nin devletçi politikası takip edilmese idi...memlekette hangi sermaye bu müesseseleri kurabilirdi cümleleri, o günlerin koşullarında, karşı karşıya bulunulan ülke gerçeklerinin en yalın biçimde dile getirilişidir.

187 Cumhuriyet in ilk yıllarında özel kesimde sermaye birikimi olmadığı gibi, bilgi birikimi ve yetişmiş teknik eleman da yoktu. Devlet, yetersiz bütçe gelirlerine karşın bir yandan sermaye oluştururken, öte yandan yurt içi ve dışında teknik eleman yetiştirilmesine büyük önem ve ağırlık vermiş ve kamu iktisadi kuruluşları (KĐT ler) bir tür okul görevi de yapmışlardır. Đleriki yıllarda, özel sektörün yetişmiş personel gereksinimi, hep bu kuruluşlardan naklen sağlanmıştır. Türkiye de ekonomik alanda devletçilik ilkesini uyguladığı için suçlanan Cumhuriyet Halk Partisi 1950 yılında iktidardan ayrılıp, yerine liberal politikaların izleyicisi olduğunu söyleyen Demokrat Parti iktidara geldiğinde de, KĐT ler Türkiye deki önem ve ağırlıklarını devam ettirmişlerdir. Üstelik sözkonusu partinin iktidarda olduğu 1950-1960 döneminde, KĐT lerin ülke ekonomisindeki ağırlığı, kurulan yeni KĐT lerle daha da artmıştır. Yeni KĐT ler 1960 yılından sonra da kurulmağa devam etmişlerdir. Kamu Đktisadi Kuruluşları, Türkiye için geçmişteki önem ve değerlerini bugün de hem kimi üretim ve hizmet alanları için ve hem de Doğu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere, kimi yöreler için korumaktadırlar. Anılan bölgelere, tüm özendirici uygulamalara karşın özel kesimin ilgi göstermediği ve oralarda yıllardır sona erdirilemeyen terör olaylarında, ekonomik nedenlerin önemli payının bulunduğu da bilinmektedir. Ancak tüm bu gerçeklere karşın, KĐT lerin fazla istihdamla memur ve işçi deposu haline geldiği, devletin sırtında kambur oluşturduğu; KĐT ler eliyle devletin esnaflık, tüccarlık yaptığı; oysa artık günümüzde, ekonomik alanda devletin, Türkiye de olduğu gibi büyük bir payının ve ağırlığının olmaması gerektiği de, ayrıca hep söylenegelmektedir. Acaba bu söylenenler doğru mudur? Bu soruyu, Devlet Planlama Teşkilatı nın eski uzmanlarından Güngör URAS şöyle yanıtlamaktadır.( 8 )..Bize Türkiye en fazla memur istihdam eden ülkedir dediler. Önce inandık. Ama gördük ki, Türkiye de 30 kişiden biri memur. ABD de ise her 13 kişiden biri memur. Memurların nüfusa oranı ülkemizde 3,34 iken, ABD de bu oran yüzde 7,46. Finlandiya da her 10 kişiden biri, Kanada da 12, Almanya ve Hollanda da 19, Đspanya ve Đtalya da 25 kişiden biri memur. Bizde kamunun ekonomide en fazla pay sahibi olduğu ülkenin Türkiye olduğu söylendi. Önce inandık. Ama gördük ki, ekonomik hayat içinde, devletin payı Amerika da % 32,3, Almanya da % 49,0, Avustralya da % 51,7, Belçika da % 54,3, Fransa da % 54,25, Hollanda da % 49,9, Đngiltere de % 41, Đspanya da % 43,2 Đsveç te % 62,3, Đsviçre de % 48,8, Đtalya da % 50,2, Japonya da % 35, Kanada da % 42,3, Norveç te % 43,6 iken, Türkiye de ise % 26,6 oranında imiş... (Kaynak: IMF, Ekonomic Outlook, June 1998; OECD, Analytical Databank) ( 9 ) Ancak ne yazık ki, büyük bir aymazlıkla bu gerçekler görmezden gelinerek ya da özenle gizlenerek, son 20-25 yıldır, özelleştirme adı verilen ( 8 ) Güngör URAS, Olayların Đçinden-Özelleştirmede özeleştiri zamanı, Milliyet Gazetesi, 11.08.2005 ( 9 ) Türkiye de kamunun ekonomide1998 teki % 26 olan payının, o tarihten bu yana sürdürülen özelleştirmelerle çok daha aşağıya düşürülmüş olduğu da bir gerçektir.(k.u.)

188 politikaların gereği, KĐT ler hep dışlandı, hep öcü gibi gösterilerek, onlara tu kaka demek moda oldu. Değil özelleştirmeye, özelleştirme modeline bile karşı çıkmak, hep tepkiyle karşılanmağa başlandı. ( 10 ) SÖYLENTĐLER VE GERÇEKLLER KĐT ler sadece ülkenin ekonomik alanda kalkınmasının, yurttaşa iş ve çalışma olanakları sağlanmasının bir aracı olmakla kalmamıştır; aynı zamanda yurt düzeyinde bölge bölge, sosyal ve kültürel gelişmenin gerektirdiği ortamı da hazırlamıştır. Çağın gereklerine uygun yaşam biçimi, değişen dünya koşullarıyla uyumlu anlayışların benimsenmesi, bireylerin uygar toplumlara özgü bilgi ve görgü sahibi olması da, yine KĐT ler yoluyla elde olunan kazanımlardır. Bu gerçeklere karşın, atalarımızın Atarlar seng-i tarizi diraht-ı meyvedar üzere - Meyveli ağaç taşlanır sözünü doğrular biçimde, bir Karabük Milletvekilinin, Ekim/2006 da Ankara Dedeman Otel inde Zonguldak, Bartın ve Karabük Đllerini kapsayan Batı Karadeniz Kalkınma Projesi (BAKAP) toplantısında ( 10 ) Türkiye de özelleştirme, 12 Eylül 1980 Harekatı ndan sonra yeniden çok partili siyasal yaşama geçilebilmesi için 06 Kasım 1983 te yapılacak seçimler öncesinde ve TRT nin ilk kez düzenlediği, televizyonda liderler arası karşılıklı tartışma programına çıkan sağ görüşlü parti liderinin, uygulayacağı ekonomik programı açıklarken köprüyü satacağım, demesine, sol görüşlü olan diğer liderin elini masaya vurup, sattırmam diyerek karşı çıkmasıyla kamuoyunun gündemine taşındı denilebilir. Sağ görüşlü liderin partisinin büyük bir çoğunlukla seçimi kazanması ve Kemalizm den esinlenerek olsa gerek, kimilerin deyimiyle Türkiye de Özalizm döneminin başlaması sonrasında özelleştirme, kamuoyunda ardı arkası kesilmeyen tartışmalara konu olmuş ve önce 1980 li yılların ortasında 105 milyon dolara beş çimento fabrikası bir Fransız şirketine satılmıştır. Ancak satış tutarının, o sırada yapımı tamamlanmakta olan Pınarhisar/Kırklareli Çimento Fabrikası nın maliyet bedeli kadar olması, çok şiddetli itirazlara yol açmıştır. Buna karşın, bir KĐT olan T.Çimento Sanayii A.Ş. nin diğer fabrikalarının birbiri ardına satışına devam edilmiş ve fabrikalardan bir bölümünü ünlü Uzan ailesi almıştır. Ardından yurt düzeyinde çimento fiyatlarının, o sıralarda çok yukarlarda seyreden enflasyon oranının bile çok üstünde arttığı, inşaat maliyetlerinin yükseldiği gözlenmiştir. Oysa, özelleştirmenin temel amaçları, serbest piyasa ekonomisinin rekabet ortamında fiyatların makul bir düzeyde seyretmesinin sağlanması, atıl istihdam gücü ve geri teknoloji gibi nedenlerle karlı ve verimli olmadıklarından, ekonomik alanda Devletin sırtında bir kambur olan verimsiz KĐT ler satılarak, kamuya olan zararlarının önlenmesi ve elde olunan parasal kaynakların, kamunun diğer kuruluşlarının rehabilitasyonunda kullanılması olarak gösterilmişti. Bu amaçların hiç biri gerçekleşmemiş; satışlara karsız ve verimsiz KĐT lerden başlamak şöyle dursun çimento fabrikaları gibi en karlı olanlarından başlanılmış, atıl istihdam gücüne sahip, büyük ölçüde zararlı KĐT ler satılmamış, Et Balık Kurumu Kombinaları ve T.Süt Endüstrisi Kurumu fabrikaları gibi, küçük çiftçiler ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere, az gelişmiş yöreler için gereği ve önemi devam eden kuruluşlar, çoğu arsalarının karşılığı bile olmayan bedelle, yok pahasına elden çıkarılmıştır. Satış tutarları yatırımlar için ayrılmadığı gibi, bütçe açıklarını da karşılayamamıştır. Bu arada başta Telekom olmak üzere, stratejik önem taşıyan ve kamunun elinde kalması gerekli bulunan KĐT ler için alınan özelleştirme kararları da, bir kaç kez idari yargıdan dönmüş, yeni yasal düzenlemelere gidilmiş; sonuçta Telekom, Petrol Ofisi ve Tüpraş gibi çok büyük oranlarda karlı kuruluşlar bile, 2-3 yıllık net karlarının karşılığında, tüm mal varlıklarıyla birlikte özel sektörün olmuştur. Ayrıca yine bunlar gibi altın yumurtlayan tavuk olarak bilinen Tekel e ait tesisler ve özellikle rakı fabrikaları da değerlerinin çok altında satılmış, alanlar da,bir süre sonra aldıklarının bir kaç katına başkalarına satmıştır. Bir başka altın yumurtlayan tavuk Milli Piyango Đdaresi de satış için sıraya konulmuştur.

189 yaptığı konuşmada, bölgenin TTK (Türkiye Taş Kömürü Kurumu), KARDEMĐR ve ERDEMĐR gibi üç önemli kamu kuruluşu sayesinde müreffeh bir yaşam sürdüğünü söyledikten sonra; Bu kuruluşlar yararlarının yanında büyük zararlar da verdi; bölgenin ihtiyacı olan her şeyi onlar üretti, böyle olunca da müteşebbis ruhumuz köreldi. Bugün Orta Anadolu daki iller beşinci organize sanayi bölgelerini doldururken, bizler daha birincilerine yatırımcı arıyoruz. demesi ( 11 ), kuşkusuz insaf sahibi her insanın yüreğini sızlatmıştır. Hem KĐT lerin müreffeh bir yaşam sağladığından söz edeceksiniz, hem de yararı yanında, büyük zararı da olduğunu ileri süreceksiniz! Karabük Demir çelik Đşletmeleri nin nasıl büyük bir zararı olmuş; bin bir tane yararı yanında, bir zararı olmuşsa onun sözü mü olur?. Tek bir zarar denebilecek hava kirliliği dışında, Karabük te fabrikanın hangi zararından söz edilebilir? Müteşebbis ruhunu Karabük fabrikası nasıl köreltir; girişimci ruhu körelmiş olsa, Karabük teki özel haddehaneler kurulabilir mi? Özel haddecilik Karabük ten ülkenin belli başlı büyük kentlerinin çevresine yayılır mı? Bu soruların yanıtı yok. Karabük teki organize sanayi bölgesinin boş kalmasının, uygulanan sanayii teşvik politikalarının tutarsızlığından kaynaklandığına kılıf hazırlama amacına dönük bu sığ söylemler, gerçeklerle bağdaştırılamaz. Güneş balçıkla sıvanamaz Çünkü, halen Karabük iline bağlı ilçelerle birlikte, Bartın, Kastamonu ve Çankırı gibi yakın iller halkının bir bölümünün ve bu arada yurdun çok değişik yerlerinden gelip Karabük e yerleşenlerin kursağında, Demir Çelik Fabrikaları nın nimeti bulunduğu, yöre halkınca asla yadsınılmayan gerçeklerdendir. Yadsınamayacak bir başka olgu da, Demir Çelik Fabrikaları nın aynı zamanda, sosyal ve kültürel alanda bölgesel kalkınmanın da odak noktasını oluşturmasıdır. Bu gerçek, Karabük ün yetiştirdiği bir değer olarak bilinen ve asla bir abartma söz konusu olmaksızın Karabük ün en ateşli sevdalısı olarak nitelendirilmesi gerekli Sayın Fikret GÖKÇE nin Tarihsel onur / Ulusal gurur / Đşte ağır sanayi / Karabük budur başlıklı yazısının, aşağıdaki pasajlarında çok doğru ve çok haklı biçimde dile getirilmektedir.( 12 )...Karabük ün geçmişi ilk lerle doludur. Cumhuriyet in ilk kurulan kentidir Karabük; ilk ağır sanayi merkezidir Karabük. Okul-fabrika ilişkisinin gerçekleştirildiği, Çırak Okulu, Đş ve Tekniker Okulu örnekleriyle, bugün bile çok aranan ara elemanın yetiştirilerek hemen üretime sokulduğu ilk yerdir Karabük. Kendi kıyısı olmadığı halde, turizmin T sinin bile bilinmediği günlerde Amasra da deniz turizmini başlatan yöredir Karabük. Sanat ve edebiyatta çok iyi değerler yetiştirip, içinde orkestra havuzu bulunan Balkanlar ın ve Orta-Doğu nun en modern sinemasını hizmete sokan yerdir Karabük. Kurtuluşu değil, kuruluşu kutlaman tek şehirdir Karabük. Đlk özel sektör çelik sanayiciliğinin başladığı merkezdir Karabük. Bundan 50 yıl kadar önce Ahmetusta mevkiinde kayak, Yenişehir deki kortlarda tenis ve D.Ç. Spor Kulübü nde futbol, güreş ve kılıç sporunun yapıldığı, sporda da öncü olan bir kenttir Karabük. Bugün dillerden düşmeyen toplu konutçuluk kavramının bilinmediği dönemlerde, bundan tam 45 yıl önce toplu konutçuluğu 5000 Evler de hayata geçiren insanların memleketidir Karabük... Bu çok haklı ve isabetli görüşlerin dışında, fabrikanın temelinin atıldığı günlerdeki halkın sesine de kulak verilmelidir. Başbakan Đsmet ĐNÖNÜ nün, ( 11 ) Karabük BRTV Đnternet sitesinde ( www.brtv.com.tr) 13.10.2006 da yer alan haber ( 12 ) Fikret GÖKÇE, Ankara Mektubu, Karabük Postası gazetesi, 03.04.2006, Sayı: 15107

190 beraberinde zamanın Bayındırlık ve Ekonomi Bakanları Ali ÇETĐNKAYA ile Celal BAYAR olduğu halde, Karabük Demir Çelik Fabrikaları nın 3 Nisan 1937 Cumartesi günü temelini atması sonrasında yöre halkının duyguları, Safranbolu/Yazıköylü ünlü halk ozanı, aşık Pekmez Mehmet (Mehmet PEKMEZ, 1887-1956) tarafından şöyle anlatılmaktadır.( 13 ) 3 Nisan 1937 de temel atmağa geldiler / Fabrikanın inşasını Đngiliz e verdiler/ Đdareciler bu işi münasip gördüler / Yaşa Đsmet Paşa, yaşa Ali Çetinkaya - Karabük öteki büke nisbet / Temel atmağa geldi ĐNÖNÜ Đsmet / Elbette getirdi bize de kısmet / Yaşa Đsmet Paşa, yaşa Ali Çetinkaya - Karabük ün ateşi fabrikayı yaktı / Bütün amele boynuna kravat taktı / Đskarpini giydi, çarığı attı / Yaşa Đsmet Paşa, yaşa Ali Çetinkaya 1945 te çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra, ĐNÖNÜ için muhalifleri hiç sıkılmadan, insafsızca Geldi Đsmet, kesildi kısmet deseler de, Pekmez Mehmet in dile getirdiği gibi, Đsmet Paşa Karabük yöresine kısmet ve nimet getirmiş; fabrika sayesinde, kravat takılmış; iskarpin giyilip, çarıklar atılmıştır. Karabük Demir çelik tesislerinden bir görünüm Karabük merkezli çok geniş bir bölgede, son 70 yıl boyunca yaşanan ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki tüm etkileşimlerin kaynağı hep Demir Çelik Fabrikaları dır. Zaman içersinde teknik ve ekonomik açılardan daha da gelişmiş ve 1955 yılında Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları, Sümerbank a bağlı bir kuruluş statüsünden çıkartılarak, 6559 sayılı yasayla, merkezi Karabük te olmak üzere, 200 milyon lira sermayeli Türkiye Demir Çelik Đşletmeleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Bu arada 1938 yılında işletmeye açılan, Etibank ın Divriği Madenleri Müessesesi de yeni kurulan bu Genel Müdürlüğe bağlanmıştır. T. Demir ve Çelik Đşletmeleri Genel Müdürlüğü, 1960 ta Ereğli Demir Çelik Fabrikaları nın (ERDEMĐR) kuruluş sermayesine katılmış ve 1975 yılında da kendine bağlı bir müessese olarak, Đskenderun Demir ve Çelik Fabrikaları nı (ĐSDEMĐR) üretime açmıştır. Karabük fabrikaları da, 1976 da aynı genel müdürlüğün ( 13 ) Gazete SAFRAN, 23.07.2002, Sayı: 49

191 müessesesi konumuna getirilmiştir. Böylece, 1955 yılında Türkiye nin en büyük KĐT lerinden birinin yönetim merkezi olması ve bu KĐT in yıldan yıla genişleyip, güçlenmesi, Karabük ün gelişmesine de yeni bir ivme kazandırmış bulunmaktadır. Bu gelişmenin, T. Demir Çelik Đşletmeleri Genel Müdürlüğü yönetim merkezinin, 1981 yılında çıkarılan 2428 sayılı yasayla Karabük ten Ankara ya taşınana kadar devam ettiği, sonra bir duraklama dönemine girildiği ve bu dönemin de Karabük Demir Çelik Fabrikaları Müessesesi nin, KĐT leri özelleştirme uygulamalarının yaygınlaştırılmak istenildiği bir sırada, 30.12.1994 tarih ve 94/16 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla, bir lira bedel karşılığı yeni oluşturulan Karabük Demir ve Çelik A.Ş. ne (KARDEMĐR) devriyle son bulduğu söylenebilir. ÖZELLEŞTĐRME DÖNEMĐ Karabük Demir Çelik Müessesesi nin özelleştirme gerekçesi, tesislerin ekonomik ve teknolojik ömrünü doldurması, rekabet gücünün kalmaması gibi, hiç de haklı ve tutarlı olmayan nedenlerdir. Yeri geldiğinde Gözü budaktan, sözü dudaktan sakınmamalıdır ; aslında bu olumsuzluklar, Karabük fabrikalarından ve onu yönetenlerden değil, ülkeyi yönetenlerden kaynaklanmıştır. Kamu tarafından, Karabük ve Đskenderun da cevher den demir üretilirken, işin kolayına kaçarak hurda dan, ark ocaklarında üretim yapan özel sektöre, elektrik enerjisini çok ucuz bir bedelle kullandırmak başta olmak üzere, çeşitli olanaklar sağlanmıştır. Böylece, yuvarlak demirin % 70 inin hurdadan üretilmesi sonucu, Türkiye hurda dış alımında, dünyada ilk sıralara yükselerek büyük çapta döviz ödemek zorunda kalmıştır. Bu koşullarda, kamu fabrikalarındaki üretimin, özel sektör ile rekabet olanağını ortadan kaldıranlar da; üretim araçlarının revizyonu, yenilenmesi ve yeni teknolojiden yararlanılması için yatırım yapılmasına izin vermeyenler de; Karabük Müessesesini finansman gereksinimi için kamu bankaları yerine, o dönemde % 200 dolaylarındaki faiz karşılığı özel bankalara borçlanmaya mecbur bırakanlar da hep, 1980 li yılların ortalarından itibaren ülkeyi yönetenlerdir. Dolayısıyla Karabük te yapılan özelleştirme için ileri sürülen gerekçeler, izlenen tutarsız ekonomik politikalarının beklenmesi gereken doğal sonuçlarından başka bir şey değildir. O yıllarda, özelleştirmelerin gerekçeleri olarak gösterilen nedenlerin tamamı, özelleştirilmeğe kılıf hazırlamağa yönelik olarak tüm KĐT leri kapsamaktadır. Karabük özelleştirmesini diğerlerinden ayıran, sadece özelleştirme yöntemidir. Çok başarılı bir özelleştirme modeli olarak, o dönemin koalisyon ortağı partilerin liderleri ÇĐLLER-KARAYALÇIN ikilisi tarafından ilan edilen bir yöntemle, Karabük Müessesesi, yöre halkına ve çalışanlarına satılıp, sermaye tabana yayılarak özelleştirildi; çalışanlara kıdem tazminatları karşılığı hisse verildi denilse de, çalışanların hisseleri kısa bir süre sonra belirli ellerde toplanmış bulunmaktadır. Karabük te yapılan özelleştirmede, demir çelik endüstrisinin ülke için taşıdığı stratejik önem, hiç dikkate alınmamıştır. Aslında, hangi stratejik üretim ya da hizmet dalı olursa olsun, ne kadar haklı olunursa olunsun, özelleştirme konusu, hep Devlet ticaret yapmaz denilerek sulandırılmış; özelleştirmelere ve uygulama yöntemlerine olan itirazlar karşısında da, Sovyetler Birliği bile dağıldı; Türkiye, dünyada tek sosyalist ülke olarak mı kalacak yanıtıyla, ciddiyetten uzak yaklaşımlar sergilenmiştir. Üstelik yapılan özelleştirmelerde, alıcılar için yerli yabancı ayrımına da

192 gidilmemiş; ayrıca o üretim ya da hizmetin, devletin görev ve sorumluluk alanlarına girmesine de ilgisiz kalınarak, alıcıların satış sonrasındaki etkinliklerini bile, belirli ilke ve kurallara bağlamağa gerek görülmemiştir. ( 14 ) Bu anlayışla yapılan özelleştirmelerden kaynaklanan kimi olay ve sonuçlardan da, herhalde rahatsızlık duyulmuyor olsa gerektir. Nitekim, geçen zaman içinde, siyasal iktidarlar değişse de, özelleştirme anlayışı değişmemiştir. En sonunda, 1980 li yılların ortalarında başlayan özelleştirme serüveninde, 2000 li yılların ortalarına gelindiğinde de, özelleştirmelerden de sorumlu, eylemleri gibi, söylemleri ( 15 ) de çok ilginç bir Maliye Bakanı dönemi yaşanmağa başlamıştır. Böyle bir süreçte, 1990 lı yıllarda yapılan Karabük teki özelleştirilme konusunda söylenebilecek tek olumlu öge, başka yörelerden ve kimi KĐT lerin özelleştirilmesinden farklı olarak, Karabük te satışın yabancı kişi, ya da kurumlara yapılmaması ve fabrikanın Karabüklülerin yönetiminde kalmasıdır. Bununla ilişkilendirilerek, özelleştirmeye karşı, Karabük te başka yerlere kıyasla büyük ve etkili toplumsal bir tepki gösterilmediği, hatta Karabük ü il yapacağız, burada üniversite açacağız vaatleri nedeniyle sessiz bile kalındığı söylenebilir. Özelleştirmeden kısa bir süre sonra 1995 te, Karabük il olmuş ise de, üniversite açılması için 29 Mayıs 2007 de yürürlüğe giren 5662 sayılı yasayı beklemek gerekmiştir. Karabük modeli özelleştirme ise, başka hiç bir KĐT te uygulanmamıştır. Demir Çelik işletmelerinin fabrikayla birlikte, tüm taşınmazları da, bir lira karşılığında, bir yağma Hasan ın böreği savurganlık örneği sergilenerek Devlet in elinden çıkarıldığından, yeni oluşturulan Đl in yönetim birimlerinin gereksinim duyduğu hizmet binaları için, ne yazık ki yeni arayışlar ve yeni harcamalarla karşı karşıya da kalınmıştır. Kaleciyi kale direğine bağladıktan sonra, kaleye giren top gol sayılmaz ( 14 ) Enerji ve haberleşmede devlete ait tesisleri, üç beş dolar bularak günü kurtarmak arayışında, Babalar gibi yerliye yabancıya sattık... Haberleşmede, tellisi ile telsizi ile haberleşme sisteminde yabancılar hakim...kara Harp Okulu nun kumandanının telli ve telsiz telefonları altı ay dinleniyor... Toplam elektrik enerjisi üretiminde şimdilik yüzde 15 paya sahip olan, doğalgazdan elektrik üreten otoprodüktörler, doğalgaz fiyatındaki artışı elektrik fiyatına yansıtamadıkları için üretimi durduruyor. Onlar elektrik üretmeyince elektrik kesintisi başlıyor...ayakkabı üreten, iplik yapan kamu tesislerinin özelleştirilmesi ile, enerji ve haberleşme tesislerinin özelleştirilmesi farklı şeyler...sağlık, eğitim, enerji, haberleşme, ulaşım gibi konular devletin ana sorumluluk alanına girer. Bu konularda devlet görev ve sorumluluğunu başkalarına devrederken (özelleştirmeye giderken), özel yatırımcı ve işletmecinin görev ve sorumluluğunu açıklıkla belirtmek zorundadır... (Güngör URAS, Milliyet, 17.07.2006) ( 15 ) Tekel i babalar gibi satarız!" (Hürriyet, 13.04.2003), Parayı veren düdüğü çalar. TÜPRAŞ'ı Ruslara satar mısın diyorlar, satarım arkadaş. Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne de işletme; liman da bırakmayacağız, hepsini satacağız" (Cumhuriyet, 20.09.2003), "Sümerbank tarihten siliniyor; elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz." (Milliyet, 28.07.2005)