ÜLKEMİZİN GENEL ENERJİ GÖRÜNÜMÜ

Benzer belgeler
AVRUPA ENERJİ BORU HATLARI

Türkiye nin Enerji Politikalarına ve Planlamasına Genel Bakış

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi.

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

TÜRKĐYE NĐN ENERJĐ ARZ POLĐTĐKALARI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI TÜRKİYE NİN ENERJİ STRATEJİSİ. Enerji, Su ve Çevre İşleri Genel Müdür Yardımcılığı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI TÜRKİYE NİN ENERJİ STRATEJİSİ. Enerji, Su ve Çevre İşleri Genel Müdür Yardımcılığı

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR --

İÇİNDEKİLER TABLO VE ŞEKİLLER...

Dünyada Enerji Görünümü

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

Dünyada Enerji Görünümü

ÜNĠVERSiTESĠ ULAġTIRMA VE LOJĠSTĠK BÖLÜMÜ LOJĠSTĠK KULÜBÜ 7.LOJĠSTĠK ZĠRVESĠ. 10 Mayıs Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Nabucco Boru Hattı Projeleri

AR& GE BÜLTEN Yılına Girerken Enerji Sektörü Öngörüleri

5.5. BORU HATLARI 5.5-1

ÜLKEMİZDE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ VE ALINAN TEDBİRLER

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012

Yakın n Gelecekte Enerji


İÇİNDEKİLER SUNUŞ... XIII 1. GENEL ENERJİ...1

TÜRKİYE NİN ENERJİ POLİTİKALARI

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

CEYHAN DA SANAYİ KURULUŞLARI BOTAŞ

NABUCCO PROJESİ, 28 MART 2009, ODTÜ MEZUNLARI DERNEĞİ NABUCCO PROJESİ

TÜRKİYE NİN RÜZGAR ENERJİSİ POLİTİKASI ZEYNEP GÜNAYDIN ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÜLKEMİZDE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ VE ALINAN TEDBİRLER

World Energy Outlook Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011

TÜRKİYE ELEKTRİK SİSTEMİ (ENTERKONNEKTE SİSTEM)

Enervis H o ş g e l d i n i z Ekim 2015

1.1 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ VE KYOTO PROTOKOLÜ

European Gas Conference 2015 Viyana

BMİDÇS -COP16 SONRASI DEĞERLENDİRMELER

Bu dönemde birincil enerji tüketiminin yıllık ortalama yüzde 5,7, elektrik tüketiminin ise yüzde 6,7 oranında büyüdüğü tespit edilmiştir.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

NÜKLEER ENERJİ. Dr. Abdullah ZARARSIZ TMMOB-Fizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı

ENERJİ. KÜTAHYA

TÜRKİYE DEMİRYOLU ULAŞTIRMASININ SERBESTLEŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

Yenilenebilir Enerji Kaynakları

ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı

Türkiye de Rüzgar Enerjisi. 1

Türkiye nin Enerji Geleceği İklim bileşenini arıyoruz

(*Birincil Enerji: Herhangi bir dönüşümden geçmemiş enerji kaynağı) Şekil 1 Dünya Ekonomisi ve Birincil Enerji Tüketimi Arasındaki İlişki

PETROL BORU HATLARININ ÇUKUROVA'YA KATKILARI VE ÇEVRESEL ETKİLERİ

Türkiye de Yenilenebilir Enerji Piyasası. Dünya Bankası Shinya Nishimura 28 Haziran 2012

LİNYİTLERİMİZ ENERJİ İHTİYACIMIZI KARŞILAR MI?

ENERJİ SEKTÖRÜMÜZÜN POZİTİF GÖRÜNÜMÜ

Nilgün Ş. AÇIKALIN Daire Başkanı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Transit Petrol Boru Hatları Dairesi Başkanlığı

SOCAR TÜRKİYE Türkiye de Entegre Enerji

Yenilebilir Enerji Kaynağı Olarak Rüzgar Enerjisi

DÜNYA VE ÜLKEMİZ ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR GÖRÜNÜMÜ

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih Birol Baş Ekonomist, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İstanbul, 20 Aralık 2013

ULUSLARARASI ENERJİ AJANSI NIN 2012 DÜNYA ENERJİ GÖRÜNÜMÜ RAPORU

TÜRKİYE DE ENERJİ SEKTÖRÜ SORUNLAR ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. 25 Kasım 2015

3. Ekonomik Kriterler 3.1. İşleyen bir piyasa ekonomisinin varlığı Makroekonomik istikrar (s ) Piyasa güçlerinin etkileşimi (s.

ENGELLİLER KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR BİLGİ NOTU

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü. ENOFİS 05 Şubat 2009

DOĞALGAZ TEDARİĞİ İÇİN KİLİT BAĞLANTI. Karadeniz den Geçecek Güney Akım Deniz Doğalgaz Boru Hattı

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti. Politika ve Strateji Geliştirme. Ozon Tabakasının Korunması. İklim Değişikliği Uyum

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (EnVer) & KANUNU

PETFORM Üyesi 34 Enerji Şirketi

Türkiye nin Endüstriyel Emisyonlar Direktifine Uyumu: Enerji Sektörü Üzerindeki Muhtemel Maliyetler

PETROL VE DOĞALGAZ ZENGİNİ ÜLKELER ORTASINDA TÜRKİYE

TÜRKİYE'DE YENİLENEBİLİR ENERJİ

Sürdürülebilir Gelecek İçin Sürdürülebilir Enerji: Kısa ve Orta Vadeli Öneriler Rapordan Önemli Satır Başları

BİYOKÜTLE ENERJİ SANTRALİ BİOKAREN ENERJİ

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU

TÜRKĠYE NĠN ENERJĠ ARZ POLĠTĠKALARI

AKOFiS ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN. Halkla İlişkiler Başkanlığı

Türkiye nin Elektrik Enerjisi Üretimi Kaynaklı Sera Gazı Emisyonunda Beklenen Değişimler ve Karbon Vergisi Uygulaması. Mustafa ÖZCAN, Semra ÖZTÜRK

2013 SEKTÖR RAPORU TEMSAN TÜRKİYE ELEKTROMEKANİK SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

SANAYİDE ENERJİNİN VERİMLİ KULLANILMASI

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

DÜNYA ENERJİ SEKTÖRÜNDE 2040 A BAKIŞ

TÜRKİYE DOĞAL GAZ PİYASASI GENEL GÖRÜNÜMÜ

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

KÜRESELLEŞEN DÜNYA GERÇEKLERİ TÜRKİYE NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TEMİZ TEKNOLOJİLER

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

Dünya Birincil Enerji Tüketimi Kaynaklar Bazında (%), 2015

SERA GAZI SALIMLARININ DEĞERLEND

Ülkemizde Elektrik Enerjisi:

SOLARTR 2014, 19 Kasım 2014

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (ENVER) GÖSTERGELERİ VE SANAYİDE ENVER POLİTİKALARI

Türkiye nin Enerji Teknolojileri Vizyonu

Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ POLİTİKALARI ve ENERJİ

Cumali Taştekin EÜAŞ Maden Sahaları Daire Başkanı (V)

ENERJİ ÜRETİMİ VE ÇEVRESEL ETKİLERİ

4646 SAYILI DOĞAL GAZ PİYASASI KANUNU NUN İTHALAT VE TOPTAN SATIŞ SEGMENTİNDE UYGULANMASI

Sayın Arsuz Belediye Başkanım,/ Saygıdeğer Konuşmacılar,/

Türkiye nin Enerji Görünümü Işığında Doğalgaz Piyasasının Liberalizasyonu

İklim Hareketine Geçmenin Yan Faydaları: Türkiye İklim Taahhüdünün Değerlendirmesi 20 Ekim 2016, Ankara

Türkiye nin. Enerji Profili 1/70

AKOFiS. Halkla İlişkiler Başkanlığı

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

2001 yılında Marakeş te gerçekleştirilen 7.Taraflar Konferansında (COP.7),

Transkript:

ÜLKEMİZİN GENEL ENERJİ GÖRÜNÜMÜ Halkla İlişkiler Başkanlığı

TA K D İ M Değerli; Ana Kademe, Kadın Kolları, Gençlik Kolları MKYK üyemiz, Bakan Yardımcımız, Milletvekilimiz, Ana Kademe, Kadın Kolları, Gençlik Kolları İl Başkanımız ve Belediye Başkanımız; AK Parti Genel Merkez Halkla İlişkiler Başkanlığımız bünyesinde faaliyet gösteren AKOFİS Asistan Programı, iktidarımızın devrim niteliğindeki çalışmalarını bilgi notu formatına dönüştürerek sizlere gönderen bir programdır. Halkla ilişkiler çalışmalarınızda sizlere yardımcı olacağı düşüncesiyle bugüne kadar sizlere çeşitli konularda dokümanlar gönderen AKOFİS, ÜLKEMİZİN GENEL ENERJİ GÖRÜNÜMÜ konusunda hazırladığımız bilgi notunu da bilgi ve dikkatinize sunmaktadır. AKOFİS in bilgi ve hatırlatma şeklindeki hizmetleri bundan sonra da devam edecektir. Sizlere daha iyi hizmet vermek amacıyla kendisini süreklilik ilkesi içinde geliştirmeyi ilke edinen AKOFİS le ilgili soru, görüş ve değerlendirmeleriniz bizlere yol gösterecektir. Bu düşüncelerle son çalışmamızı bilgi ve dikkatlerinize sunar, başarılı çalışmalarınızın devamını dilerim. Salih KAPUSUZ Ankara Milletvekili Genel Başkan Yardımcısı Halkla İlişkiler Başkanı

Enerjinin Önemi ve Arz Güvenliği Politikalarının Gerekliliği-I Enerji, ekonomik ve sosyal kalkınmaya zemin hazırlayan ve yaşam kalitesinin gelişimini sağlayan hizmetlerin vazgeçilmez bileşenlerinden biridir. Bu nedenle enerjinin güvenli, kesintisiz ve karşılanabilir maliyetlerle arzının temini ekonomik büyümenin, refahın ve ülke güvenliğinin önkoşuludur. Son yıllarda yaşanan ve enerji ticaretini doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen uluslararası krizler, savaşlar, enerji altyapılarını da hedef kapsamına alan artan bölgesel ve küresel terörizm, enerji piyasalarında ve yatırımlarında dalgalanmalara neden olan ekonomik krizler, ulusal ve bölgesel boyutta etkisi olan toplumsal olaylar enerji arz güvenliği, devletlerin güvenlik politikalarını oluşturma sürecinde önemini artırmaktadır. Özellikle son dönemde yakın bölgemizdeki küresel olaylar göstermiştir ki, enerji politikaları ile geleceğe matuf jeostratejiler ve güvenlik politikaları arasında çok kuvvetli bir ilişki vardır, hatta birbirlerini beslemektedirler. Enerji, toplumların ve bölgelerin güvenliğinin ve kaderinin tayininde etkinliğini uzun vadede de sürdürecektir. Küresel enerji politikaları ve enerji piyasalarının geleceğinden konuşabilmek için öncelikle sektörün itici kuvvetlerine yoğunlaşmak gerekmektedir. Kısaca söz konusu itici kuvvetleri ekonomik büyüme, nüfus artışı, teknolojik gelişme, verimlilik ve çevresel etkenler olarak beş ana başlıkta toplayabiliriz.

Enerjinin Önemi ve Arz Güvenliği Politikalarının Gerekliliği-II Günümüzde enerji politikalarını ve fiyatlarını belirleyen ana kaynak halen petroldür.ucuz petrol dönemi bitmiş, yerini petrolün yüksek fiyatla seyrettiği ve dalgalı yeni bir dönem almıştır. Bu anlamda istisnasız bir şekilde dünyadaki özellikle ithal petrole- bağımlı bütün ekonomiler kırılgan ekonomi haline gelmiştir. Son dönemde küresel gelişmeler ortaya koymuştur ki, bu durumun maliyeti sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasidir. Türkiye enerji politikasının temel hedefi, yükselen gelişim trendini ve sosyal ilerlemeyi canlandırmak, ekonomik büyümeyi ve sosyal kalkınmayı desteklemek üzere, gerekli enerjinin zamanında, güvenilir ve maliyet-etkin şekilde, makul fiyatlarda ve çevresel olarak duyarlı bir şekilde sağlanmasıdır.

Türkiye Enerji Politikasının Temel Taşları Türkiye enerji politikasının temel taşları ; Dengeli bir kaynak ve güzergâh çeşitlendirmesi ile enerji arz güvenliğine öncelik vermek, Verimliliği ve üretkenliği artırmak için enerji sektörünü liberalleştirmek, Üretimden tüketime enerji zincirinin tüm basamaklarında enerji verimliliğine öncelik vermek, Çevresel etkileri dikkate alarak enerji kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek ve enerji verimliliği potansiyelini kullanmak, Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına öncelik vermek, Enerji koridoru ve terminali kavramı ekseninde hedeflenen hidrokarbonların taşınması projelerinde önemli bir aktör olarak yer almak, Enerji teknolojileri ile ilgili Ar-Ge faaliyetlerini artırmak

Hızlı Enerji Talep Artışı ve Sektörün Gelişimi-I Yaşanan yüksek ekonomik gelişme ve artan refah seviyesinin sonucu olarak ülkemiz enerji sektörünün her alanında hızlı bir talep artışı olduğu gözlemlenmektedir. 1990 yılından itibaren yıllık %4.6 düzeyinde artan ülkemizin birincil enerji arzı 2010 yılı itibariyle 109 MTEP düzeyinde gerçekleşmiştir. Söz konusu oranın 2020 de 222 MTEP e ulaşması öngörülmektedir. Mevcut enerji arzının başlıca kaynaklarını ve paylarını şu şekilde sıralanabilir: %32 doğalgaz, %27 petrol, %14 linyit, %14 taşkömürü, %4 hidroelektrik, %4 odun ve bitki atığı kaynaklıdır. Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülkedir. Aynı şekilde ülkemiz, dünyada 2000 yılından bu yana elektrik ve doğalgazda Çin den sonra en fazla talep artışına sahip ikinci büyük ekonomidir. Bilinmelidir ki; Türkiye elektrik talebi ve dolayısıyla kurulu gücü hızlı bir artış trendine sahip olmuştur. Elektrik talebinde 2010 yılında %8,4, 2011 de ise yaklaşık %9,4 luk artış olmuştur. 2012 nin ilk altı ayında ise elektrik talebi yaklaşık %8,1 artmıştır. Yapılan projeksiyonlar bu eğilimin orta vadede de devam edeceğini göstermektedir.

Hızlı Enerji Talep Artışı ve Sektörün Gelişimi-II Elektrik sektöründe 2002 yılı sonu itibarıyla 132,5 milyar kwh olan talep, yaklaşık %58,5 oranında artarak 2010 yılında 210,4 TWh düzeyine ulaşmıştır. Toplam elektrik tüketimi 2011 yılı sonu itibariyle 230,3 TWh dir. 2012 yılı sonu için talep öngörüsü ise 245,1 TWh. 2011 yılındaki elektrik üretiminin %45 i doğalgaz, %22 si hidrolik, %16,9 i linyit, %9,9 u ithal kömür, %2,1 i rüzgar, %0,4 i fuel oil, %1,6 i taşkömürü, geri kalan yaklaşık %2,1 lik oran ise başta yenilenebilirler olmak üzere diğer enerji kaynaklarından elde edilmiştir. Ülkemizin kurulu gücü son yıllarda ciddi bir artış kaydetmiştir, 1990 daki 16.300 MW düzeyinden 2012 yılı Nisan ayı sonu itibariyle yaklaşık 54.000 MW a ulaşmıştır. Sevindiricidir ki, toplam kurulu güçte yenilenebilirlerin payı %37 ye ulaşmıştır. Elektrik üretim sektörünün gelişiminin 2011 yılındaki performansına bakarsak, 3.718 MW lık yeni tesisin devreye girdiğini görürüz.

Hızlı Enerji Talep Artışı ve Sektörün Gelişimi-III Düşük senaryo projeksiyonuna göre elektrik talebi 2020 yılına değin yıllık %6,5, yüksek senaryoya göre ise %7,5 oranında artacak olup, düşük senaryoya göre dahi 2023 yılında ülkemizde elektrik üretimi yıllık 450 milyar kwh düzeyine ulaşacaktır. Bu büyüklükte talep artışlarının karşılanabilmesi için önümüzdeki 15 yılda elektrik sektöründe 120 milyar dolar yatırımın gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu rakamlar yerli ve yabancı yatırımcıların elektrik sektörüne neden yüksek ilgi gösterdiklerini açıklamaktadır. Elektrik Strateji Belgesi ile yenilenebilir enerji kaynaklarının ülkemiz elektrik üretimindeki payının 2023 yılı itibariyle asgari %30 düzeyine ulaştırılması hedeflenmiştir. Spesifik olarak hâlihazırda 1.970 MW düzeyinde olan rüzgâr enerjisine dayalı kurulu gücümüzün 20.000 MW a ulaştırılması, 600 MW jeotermale dayalı kurulu gücün gerçekleştirilmesi, elektrik üretiminin %5 inin nükleer santrallerden karşılanması ve hidroelektrik ve termik potansiyelimizin tamamen değerlendirilmesi 2023 politikalarımızın temel stratejisini teşkil etmektedir.

Enerji ve Çevre İlişkisi-I Enerji arz güvenliğine yönelik gayretler sürdürülürken çevrenin korunması ve çevresel maliyetlerin asgari düzeyde tutulması sürdürülebilir ekonomik gelişmenin bir gerekliliğidir. Bu anlayışın pratiğe yansıması olarak Kyoto Protokolü, yenilenebilir enerji yatırımları, çevre bilinci oluşturma çabaları ve benzeri endişeler neticesinde yapılan uluslararası anlaşmalar, alınan ortak kararlar, çevresel politikaların enerji sektör önemi ve etkisi arttırmaktadır. Diğer taraftan 2008 ve 2009 yıllarında yaşanan küresel ekonomik krizin enerji pazarlarına ciddi etkisine ilaveten çevre politikalarına da yansımaları olmuştur. Enerji sektöründe talep artışında daralma yaşanırken, diğer taraftan finansman zorlukları nedeniyle yeni projelerde gecikmeler olmaktadır. Son küresel ekonomik krizin enerji sektöründe belki de en önemli etkisi; yeşil kalkınma için alınması gereken uzun vadeli politik ve ekonomik tedbirlerin duraklaması, yenilenebilir kaynaklara sağlanan desteklerin azalması, yeni enerji teknolojilerine yönelik ARGE faaliyetlerinin ve yatırımların gecikmesi ve iklim değişikliği gibi önde gelen küresel ve çevresel tehditlere karşı alınacak önlemlerin sekteye uğraması şeklinde tezahür edebilir. Elbette bu durum kısa vadede politika yapıcıları rahatlatacak olsa da uzun vadede kalkınmanın sürdürülebilir olmaktan çıkması ihtimali daha akut ekonomik sonuçlara yol açabilir.

Enerji ve Çevre İlişkisi-II Çevresel etkenlerin muhtemel neticelerine örnek olarak, OECD nin geliştirmekte olduğu Yeşil Büyüme Stratejisi nin Sentez Raporuna bakmak yararlı olacaktır. Rapora göre, 2050 yılı itibariyle 9 milyar insan için enerji ve gıda temin etme mecburiyetinin ortaya çıkması beklenmektedir. Ayrıca raporda; su kaynaklarının 2030 itibariyle, 1 milyar ilave insanın ciddi su sıkıntısı olan bölgelerde yaşayacak olduğu tespitini yapmaktadır. 2050 yılına değin küresel enerji talebinin 2007 düzeyine göre %80 artacağı öngörüsünden hareketle business as usual senaryolarda bu durum çevresel kirlilik ve sağlık üzerinde olumsuz etkilerin artmasına neden olacaktır. Bu nedenle bir taraftan enerji sektörü için çok ciddi ve artan yatırım ihtiyacının oluşacağı, diğer taraftan ise çevresel etkenlerin küresel ölçekte enerji güvenliği bakımından öneminin artacağı akılda tutulmalıdır. Enerji ve iklim değişikliği politikalarının birlikte yönetilmesi, özellikle fosil yakıtların enerji arzındaki ağırlıklı payı ve iklim değişikliğinin önlenmesi bağlamında önemini gittikçe artırmaktadır.

Enerji ve Çevre İlişkisi-III Bugün yapacağımız enerji yatırımları, gelecek on yıllardaki emisyon miktarlarımızın belirleyicisi olacaktır. Dünya enerji kaynaklı karbondioksit emisyonlarının 2006 yılındaki 28,8 milyar ton olan 2030 da 40,2 milyar ton düzeyine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Enerji sektörü emisyonları hem miktar, hem de pay olarak artış gösterecektir.dünyada artan değerlere rağmen ülkemiz emisyon değerleri gelişmiş ülkelere kıyasla halen oldukça düşük düzeydedir. Bilindiği üzere, ülkemiz 2004 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ne (UNFCCC) taraf olmuş ve 2007 yılında ilk Ulusal Bildirimini sunmuştur. Kyoto Protokolü 5 Şubat 2009 tarihinde TBMM tarafından onaylanmıştır. Açıklıkla ifade edilmelidir ki, yeşil ekonomi ülke ekonomimiz açısından bir tehdit olarak değil bir fırsat olarak değerlendirilmektedir. Düşük karbon ekonomisi veya yeşil ekonomi diyebileceğimiz bu yeni olguyu anlamak, kavramak, içselleştirmek ve bu yeni yarışa katılmak için gayretlerimiz artarak devam edecektir.

Enerji Verimliliğini Artırmak Şarttır Arz sorunları ve artan enerji maliyetleri enerji verimliliği kavramını ön plana çıkarmaktadır. Enerji verimliliği, sürdürülebilir kalkınmanın ve rekabetçiliğin en önemli bileşeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyanın ekolojik kapasitesinin sınırlı olduğu düşünüldüğünde enerji verimliliğinin artırılması şarttır. Pahalı enerji, arz güvenliği, küresel ısınma problemi gibi hususlar başta gelişmiş ekonomilerde yüksek seviyeli tehdit olarak algılanmaktadır. Bu nedenle yeni enerji teknolojilerin geliştirilmesine, verimlilik odaklı anlayışların benimsenmesine ciddi ihtiyaç vardır.bu hususlar gelişmiş ülkelerin enerji politikalarının önemli prensipleri olarak ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle, ülkemiz açısından enerji yatırımlarını etkileyecek bir diğer önemli hedef ise Türkiye de enerji yoğunluğunun azaltılması ve arz-talep zincirinin tüm aşamalarında enerji verimliliğinin artırılması olarak tespit edilmiştir. Enerjinin verimli kullanımını teşvik etmek için 2007 yılında Enerji Verimliliği Kanunu yürürlüğe girmiştir.

Yenilenebilir Enerji Türkiye, artan elektrik enerjisi talebini sürdürülebilir bir şekilde karşılayabilmek, enerjide dışa bağımlılığın ve sera gazı üretiminin azaltılmasını temin etmek amacıyla başta hidrolik olmak üzere, rüzgâr ve güneş enerjisi gibi yerli yenilenebilir kaynaklarını tam olarak değerlendirmeyi hedeflemektedir. Bu kapsamda desteklenmesi gereken yenilenebilir enerji üretimini teşvik etmek için Yenilenebilir Enerji Kanunu 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Söz konusu kanunda 2011 başında yapılan değişikliklerle de yenilenebilir enerji kaynaklarının teşviki güncellenmiş, kaynak bazlı farklılaştırılmış alım garantileri ile yatırımcılara ek güvenceler sağlanmıştır. Bu teşvik mekanizmaları küçük hidroelektrik ve rüzgâr santralleri başta olmak üzere yenilenebilir kaynaklardan enerji üretiminin gelişmesini kolaylaştırmaktadır.

Rekabete Dayalı Serbest Enerji Piyasalarının Önemi, Özelleştirme ve Gerçekleştirilen İlerlemeler-I 2001 tarihli Elektrik Piyasası Kanunu nun çıkarılmasından itibaren uygulanan üretim yatırımlarının özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi prensibine dayanan temel stratejinin başarılı olduğu, hızla artan talebe rağmen elektrik arzında sorun yaşanmaması ile ispatlıdır. Hızla artan talebin zamanında karşılanması için kamu-özel sektör işbirliklerinin gerçekleştirilmesi de gündemdedir. 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile oluşturulan çerçeve ile kamu kaynaklarının hızla artan talebin karşılanması için yeni üretim tesisi yatırımlarına değil de, devletin ana yükümlülüğü olan diğer hizmet alanlarına kanalize edilmesini amaçlanmıştır. Bu prensibin pratik yansıması olarak arz güvenliği tehdidi olmadıkça elektrik üretim sektörüne kamu yatırımı yapılmaması yönünde bir politika benimsenmiş, şeffaf, rekabetçi, adil piyasa şartlarının oluşturularak sektöre özel sektör yatırımları çekilmiştir. Süreç içinde, özel sektörün payı hem kurulu güçte, hem de elektrik üretiminde kamunun payını aşmıştır. Daha spesifik bir şekilde ifade etmek gerekirse, 2003 den 2011 sonuna kadar gerçekleştirilen yeni üretim tesisi kapasitesi, toplamda 22.000 MW olup, bunun 18.000 MW dan daha fazlası özel sektör yatırımıdır. Bununla birlikte, hızla artan talep ve ülkemizin büyüyen ekonomisi göz önüne alındığında, gelecekte arz güvenliğinin devam ettirilebilmesi için gerçekleştirilmesi gereken yatırımların büyüklüğü dikkat çekicidir.

Rekabete Dayalı Serbest Enerji Piyasalarının Önemi, Özelleştirme ve Gerçekleştirilen İlerlemeler-II Elektrik enerjisi alanında arz güvenliğinin ve rekabetçiliğin artırılmasına ilişkin hedefler ortaya koyan bir yol haritası niteliğindeki 2009 tarihinde Yüksek Planlama Kurulu kararı olarak yayınlanan Elektrik Enerjisi Sektörü ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi nde dağıtım ve üretim özelleştirmelerinin temel metodolojisi belirlenmiştir. Söz konusu stratejilerin dayandığı ana prensiplerden birini de özelleştirme teşkil etmektedir. Piyasa serbestleştirmesi sürecinde özelleştirmeler amaç değil, rekabetçi, şeffaf ve iyi işleyen liberal bir piyasaya sahip olmak için önemli araçlardan biri olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, dağıtım bölgelerinin özelleştirilmelerine yönelik ihale süreci başarılı bir şekilde tamamlanmış olup, bugün itibarıyla 21 dağıtım bölgesinin 13 adedi özel sektör tarafından işletilmektedir. Diğer bölgelerin de devrinin tamamlanmasına yönelik çalışmalar Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) koordinasyonunda sürdürülmektedir.

Rekabete Dayalı Serbest Enerji Piyasalarının Önemi, Özelleştirme ve Gerçekleştirilen İlerlemeler-III Üretim tesislerinin özelleştirilmesi çalışmaları, 2008 yılında 7 hidroelektrik, 1 jeotermal ve 1 gaz türbini olmak üzere toplam 141 MW kurulu güce sahip 9 adet tesisin grup halinde özelleştirilmesiyle başlamıştır. Bunun ardından 2010 yılı içerisinde EÜAŞ uhdesindeki toplam kurulu gücü 140 MW olan 50 adet küçük hidroelektrik santralin özelleştirme ihaleleri tamamlanmış olup, bahse konu tesisler devredilmektedir. Diğer taraftan, EÜAŞ uhdesindeki santrallerin büyük bölümünün özelleştirmesine yönelik çalışmalar başta Özelleştirme İdaresi Başkanlığı olmak üzere diğer ilgili kurumlarla birlikte sürdürülmektedir. Ülkemiz elektrik sektörünün sunduğu karlı yatırım ortamının, özelleştirme süreci ile daha cazip hale geldiği aşikârdır. Nitekim gerek yabancı, gerekse yerli yatırımcıların özelleştirme sürecine gösterdikleri ilgi sevindiricidir.

Doğalgaz ve Petrol Boru Hatları Projeleri ve Enerji Diplomasisi Türkiye özellikle Orta Doğu, Hazar Bölgesi ve Orta Asya gibi dünyanın kanıtlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerinin %72 sinin komşuluğunda bulunmaktadır. Bu bakımdan Türkiye kaynak ülkeler ile tüketici ülkeler arasında doğal bir köprü oluşturmaktadır. Enerji kaynaklarının ve taşıma güzergâhlarının çeşitlendirilmesini sağlamada anahtar bir ülke özelliğine sahiptir. Avrupa nın enerji arzı güvenliğine katkı sağlayacak olan tamamlanmış ve halen inşaatı devam eden önemli boru hattı projeleri, Avrasya enerji ekseninde önemli bir transit ülke ve bölgedeki enerji merkezi olarak Türkiye nin oynamakta olduğu rolün önemini arttırmaktadır. Bu hedeften hareketle, Türkiye, geniş Hazar Havzası hidrokarbon kaynaklarının doğrudan Batı pazarlarına ulaştırılmasını öngören ve 21. Yüzyılın İpek Yolu olarak sunulan Doğu-Batı Enerji Koridorunun gerçekleştirilmesine ön ayak olmuştur. Kafkasya ve Orta Asya yı Avrupa ya bağlayan boru hattı projeleri, bölgenin Batı ile entegrasyonu açısından yararlı olmaktadır.

Türkiye-Yunanistan-İtalya Doğal Gaz Boru Hattı Projesi Avrupa ya gaz açılım stratejilerimiz doğrultusunda öncelikli projelerden birisi, Güney Doğu Avrupa Gaz Ringi çerçevesinde devamında İtalya ya uzatılması planlanan Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Boru Hattı dır. Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Cumhuriyeti arasında Türkiye-Yunanistan doğal gaz bağlantısının gerçekleştirilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti nden Yunanistan Cumhuriyeti ne doğal gaz arzına ilişkin Hükümetlerarası Anlaşma 23 Şubat 2003 tarihinde imzalanmıştır. Projenin devamında İtalya ya uzatılmasına yönelik çalışmalar kapsamında 26 Temmuz 2007 tarihinde Roma da üç ülke arasında Türkiye-Yunanistan-İtalya Enterkonnektörü (ITGI) Hükümetlerarası Anlaşması imzalanmıştır. Gelinen aşamada Türkiye Yunanistan kısmının inşaatı tamamlanmış olup, 18 Kasım 2007 tarihinde Yunanistan a gaz arzına başlanmıştır.

Türkiye-Bulgaristan-Romanya- Macaristan-Avusturya Doğal Gaz Boru Hattı (Nabucco) Projesi-I 5-13 Şubat 2002 tarihlerinde BOTAŞ ın Bulgargaz (Bulgaristan-şimdiki Bulgargaz Holding), Transgaz (Romanya), OMV Erdgas (Avusturya-Şimdiki OMV Gas) ve MOL (Macaristan) Şirketleri ile yaptığı görüşmeler sonucunda taraflara sunduğu öneri sonucunda bir çalışma grubunun kurulması kararı ile başlatılan Nabucco Projesi, Avrupa doğal gaz açığının bir miktarının Ülkemiz üzerinden geçecek boru hatları yoluyla karşılanması amacıyla yürütülen ve Bulgaristan üzerinden Romanya, Macaristan ı izleyerek Avusturya ya ulaşacak bir projedir. Nabucco Projesi Hükümetlerarası Anlaşması na yönelik 22-23 Ocak 2009 tarihlerinde Brüksel de başlatılan müzakereler, 13 Temmuz 2009 tarihinde Ankara da düzenlenen ve beş geçiş ülkesinin Başbakanlarının katıldığı Nabucco Zirvesi nde, Hükümetlerarası Anlaşma nın imzalanması ile sonuçlanmış olup, taraf ülkelerdeki onay sürecinin tamamlanmasını müteakip 1 Ağustos 2010 itibari ile yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Türkiye-Bulgaristan-Romanya- Macaristan-Avusturya Doğal Gaz Boru Hattı (Nabucco) Projesi-II Her bir geçiş ülkesinde projeye uygulanacak hukuki ve teknik düzenlemeleri içeren Proje Destek Anlaşmaları 8 Haziran 2011 tarihinde Kayseri de imzalanmış olup, aynı tarihte Nabucco Komitesi Başlangıç Toplantısı 5 geçiş ülkesinin ilgili bakanlarının katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, projenin planlanan amaçlar ve ilgili proje hedeflerine uygun bir şekilde yürütülmesi ve aynı zamanda ticari olarak nihai yatırım kararının verilmesine kadar hâlihazırda devam eden teknik, finansal, ticari ve hukuki çalışmalar da hız kazanmıştır. Eylül 2011 de Şah Deniz Konsorsiyumu na Şah Deniz Faz-II gazının taşınmasına ilişkin teklif Nabucco Şirketi tarafından sunulmuştur. Nabucco Şirketi tarafından, Azerbaycan gazını Avrupa ya taşıyabilecek en iyi alternatif olarak Nabucco Projesi değerlendirilmektedir.

Türkiye-Bulgaristan-Romanya- Macaristan-Avusturya Doğal Gaz Boru Hattı (Nabucco) Projesi-III Nabucco Batı 16 Mayıs 2012 tarihinde Nabucco Şirketi tarafından Şah Deniz Konsorsiyumu na Nabucco Batı teklifi sunulmuştur. Nabucco Batı kavramı; gazı Gürcistan sınırımızdan teslim alacak asıl Nabucco Projesi ne alternatif olarak, gazı Bulgaristan sınırımızdan teslim almayı ve sonrasında Avusturya ya kadar taşımayı öngörmektedir. Boru hattı öncelikle Azerbaycan dan gelecek gazın taşınması amacıyla kullanılacak olup bununla birlikte ileride oluşabilecek ilave gaz miktarları için de ölçeklendirilebilir bir şekilde tasarlanmaktadır. Nabucco Şirketi tarafından Eylül 2011 de Konsorsiyuma verilen Nabucco Projesi teklifi revize edilerek Nabucco Batı konsepti ile 16 Mayıs 2012 tarihinde Konsorsiyuma sunulmuştur.

Adriyatik Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı (TAP) Projesi İsviçre kökenli EGL Şirketi, Hazar doğal gazının Avrupa ya alternatif bir güzergâhtan sevki konusunda BOTAŞ ın da katılımı ile Adriyatik Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı (TAP) Projesini önermektedir. Türkiye ve Yunanistan mevcut altyapısının kullanılmasını öngörülen TAP Projesi, Yunanistan ın Selanik şehrinden başlayarak Arnavutluk üzerinden Adriyatik Denizi ni geçerek İtalya nın güneyinden Batı Avrupa pazarlarını hedeflemektedir. Yaklaşık 800 km. uzunluğunda kısa bir güzergah ile Arnavutluk da LNG ve gaz depolama dahil entegre bir sistemi içermektedir. Projenin yıllık taşıma kapasitesi 10 milyar m3 den 20 milyar m3 e kadar çıkabilecek şekilde tasarlanmaktadır. BOTAŞ ve EGL arasında 25 Nisan 2011 tarihinde Ankara da imzalanan Mutabakat Zaptı kapsamında Taşıma Anlaşması müzakerelerinin başlatılması, doğal gaz satışı amacıyla ortak şirket kurulması ve TAP Projesi ile ilgili işbirliği imkânlarının araştırılması öngörülmektedir. TAP ortaklık yapısı: EGL-İsviçre (42.5%), Statoil-Norveç (42.5%) ve E.ON Ruhrgas-Almanya (15%).

Irak-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı Projesi Proje, Irak'ta bulunan doğal gaz sahalarının geliştirilmesi ve üretilecek olan gazın bir boru hattı ile Türkiye'ye getirilmesini amaçlamaktadır. TPAO-TEKFEN-BOTAŞ şirketlerince oluşturulan bir grup tarafından yapılan çalışmalar neticesinde 1996 yılında Ankara da, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Petrol Bakanlığı arasında imzalanan anlaşmalar ile proje başlatılmıştır. Birleşmiş Milletler yaptırımları nedeniyle Proje nin gerçekleşmesinde gecikmeler meydana gelmiş, yatırım aşamasına geçilememiş ve bu nedenle görüşmeler kesintiye uğramıştır. Son zamanlarda yaşanan olumlu gelişmeler neticesinde; Bakanlığımız ile Irak Petrol Bakanlığı arasında 15 Ekim 2009 tarihinde imzalanan Mutabakat Zaptı kapsamında iki ülke arasında doğal gaz koridoru kurulması yönünde çalışmalar yürütülmesi kararlaştırılmıştır. Irak gazının geleceği, ülke içinde doğal gaz üretimi ile ilgili mevzuatın netleşmesi ve Irak ta istikrarın sağlanmasına paralel olarak şekillenecektir.

Azerbaycan Gazının Transit Taşınması-I Azerbaycan ile hidrokarbon kaynaklarının ülkemize ve ülkemiz üzerinden Dünya pazarlarına ulaştırılmasına yönelik çalışmalar 1990lı yıllara dayanmaktadır. Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Ana İhraç Boru Hattı başarılı bir şekilde hayata geçirilmiş olup; 2006 yılından beri işletilmektedir. Bakü nün 70 km. güneydoğusunda ve Azeri-Çıralı-Güneşli Sahasının 70 km. güneybatısında Hazar Denizi güneyinde yer alan Şah Deniz Sahasının yaklaşık 1 trilyon m3 doğal gaz ve 1,5 milyar varilden fazla kondensat rezerve sahip olduğu tahmin edilmektedir. Şah Deniz Faz-I kapsamında 625 milyar m3 doğal gaz ve 750 milyon varil kondensat rezerv keşfedilmiştir. Türkiye ve Azerbaycan arasında 2001 yılında imzalanmış Hükümetlerarası Anlaşma ve BOTAŞ ve SOCAR arasında 2001 yılında imzalanmış Gaz Alım ve Satım Anlaşmasına istinaden 15 yıl süre ile yıllık 6,6 milyar m3 doğal gazın ülkemize sevk edilmesi kararlaştırılmıştır. 2007 yılından beri ülkemize gaz akışı Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı aracılığıyla sağlanmaktadır. Şah Deniz Faz-II kapsamında Şah Deniz Konsorsiyumu (SDC) tarafından 20 milyar dolar yatırım öngörülmekte olup; inşaat kararının 2013 yılında alınması ve 2017-2018 yılında ilk gaz akışının gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. 2010 yılından başlayarak BOTAŞ ve SDC arasında Şah Deniz Faz-II üretimine yönelik görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

Azerbaycan Gazının Transit Taşınması-II 25 Ekim 2011 tarihinde İzmir de, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına Bakanlığımız ve Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti adına Sanayi ve Enerji Bakanlığı arasında Türkiye Cumhuriyeti ne Doğal Gaz Satışına ve Azerbaycan Cumhuriyeti Kaynaklı Doğal Gazın Türkiye Cumhuriyeti Toprakları Üzerinden Transit Geçişine ve Doğal Gazın Türkiye Cumhuriyeti Toprakları Üzerinden Taşınması için Bağımsız Boru Hattının Geliştirilmesine ilişkin bir Hükümetlerarası Anlaşma imzalanmıştır. 24 Aralık 2011 tarihinde Ankara da, Bakanlığımız ile Azerbaycan Cumhuriyeti Sanayi ve Enerji Bakanlığı arasında Azerbaycan Cumhuriyeti Kaynaklı ve Azerbaycan Cumhuriyeti nden Transit Geçen Doğal Gazın Türkiye Cumhuriyeti Toprakları Üzerinden Taşınması için Münhasır Boru Hattı (TANAP) Geliştirilmesine ilişkin Mutabakat Zaptı imzalanmıştır.

Azerbaycan Gazının Transit Taşınması-III TANAP Projesi ne ilişkin Hükümetlerarası Anlaşma ve Ev Sahibi Hükümet Anlaşması na yönelik 17 Ocak 2012 tarihinde Ankara da başlayan müzakereler, 26 Haziran 2012 tarihinde İstanbul da Başbakanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham ALİYEV in de katıldığı toplantıda söz konusu anlaşmaların imzalanmasıyla sonuçlanmıştır. Şah Deniz Konsorsiyumu tarafından ülkemizin batı sınırından teslim alınacak gazın Avrupa ya iletilmesini sağlayacak projelerin belirlenmesine yönelik değerlendirme çalışmalarına devam edilmektedir. Konsorsiyum 2012 Şubat ayı içerisinde Güney (İtalya) güzergâhı için Türkiye-Yunanistan-İtalya DGBH (ITGI) Projesini eleyerek Adriyatik Geçişli DGBH (TAP) Projesini seçmiştir. Konsorsiyum Haziran ayı içerisinde Güney Doğu Avrupa Boru Hattını (South East Europe Pipeline SEEP) eleyerek, Nabucco Batı Projesini seçmiştir. Konsorsiyumun Nihai Yatırım Kararı nı ise en geç Haziran 2013 e kadar alması beklenmektedir.

Petrol Boru Hatları Projeleri Irak Türkiye Ham Petrol Boru Hattı Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı, 27 Ağustos 1973 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti Hükümetleri arasında imzalanan Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması çerçevesinde Irak ın Kerkük ve diğer üretim sahalarında üretilen ham petrolün Ceyhan (Yumurtalık) Deniz Terminali ne ulaştırılması amacıyla inşa edilmiştir. Gelinen aşama itibarıyla Kerkük Yumurtalık Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması ve ilgili anlaşma, protokol ve mutabakat zabıtlarında değişiklik öngören ve bu anlaşmaların süresini 15+5 yıl uzatan değişiklik anlaşması 19 Eylül 2010 tarihinde Bağdat ta imzalanmıştır.

Petrol Boru Hatları Projeleri Bakü Tiflis Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Doğu-Batı Enerji Koridorunun en önemli bileşenini oluşturan ve 2006 yılında işletimine başlanılan Bakü- Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Ana İhraç Boru Hattı ile 06 Aralık 2010 itibariyle yaklaşık 1 Milyar 69 milyon varil petrol dünya pazarlarına taşınmış bulunmaktadır. 22 Haziran 2008 tarihinden itibaren günlük 1 milyon varil kapasiteye ulaşılan hattan daha fazla petrol taşınması amacıyla kapasitenin 1,2 milyon varil/güne ve sonrasında 1,6 milyon varil/gün e çıkarılması yönünde yürütülen çalışmalar kapsamında söz konusu hattın kapasitesi Mart 2010 tarihi itibarıyla 1,2 milyon varil/güne çıkarılmıştır. BTC Ham Petrol Ana İhraç Boru Hattı ile, 2008 yılı Ekim ayından 2009 yılı sonuna kadar Kazak petrolü taşınmış, Haziran 2010 dan itibaren ise hattan geçen petrolün yaklaşık %3-%5 i kadar olan Türkmen petrolü dünya pazarlarına ulaştırılmaktadır.

Petrol Boru Hatları Projeleri Samsun Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi Boğazlardaki tehlikeli yük trafiğini azaltmayı hedefleyen Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, Kuzey-Güney Enerji Koridorunun da ana öğesi olmak üzere tasarlanmıştır. Projenin temel atma töreni 24 Nisan 2007 tarihinde Ceyhan da gerçekleştirilmiştir. Samsun dan başlayarak Sivas üzerinden Ceyhan a ulaştırılması petrol boru hattı projesi, 1 milyon varil/gün (50 milyon ton/yıl) kapasiteye sahiptir. Yaklaşık maliyeti 2 milyar dolardır. 6 Ağustos 2009 tarihinde Türkiye ve Rusya arasında petrol ve doğal gaz konularında ortak işbirliğini öngören protokoller imzalanmıştır. Petrol protokolünde, Türk ve Rus petrol şirketleri arasında ortak girişimlerin desteklenmesi, Samsun- Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi nin hayata geçirilebilmesi için gerekli olan petrol taahhüdünün sağlanması gibi hususlar yer almaktadır. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Medvedev in ülkemizi ziyareti sırasında, 12 Mayıs 2010 tarihinde Samsun Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi nin önceliğine dayanarak Karadeniz Bölgesi nden petrolün güvenli nakli için Rusya Federasyonu Enerji Bakanlığı ile bir mutabakat zaptı imzalanmıştır. Projenin hayata geçirilmesine ilişkin bir Hükümetler arası anlaşma planlanmış ve bugüne kadar üç müzakere toplantısı gerçekleştirilmiştir.

SONUÇ Enerjimizin güvenli, kesintisiz ve karşılanabilir maliyetlerle tüketicilere ulaştırılması ekonomik büyümenin refahın ve ülke güvenliğinin olmazsa olmazıdır.bu çerçevede hükümetimiz enerji konusunda iktidara geldiği ilk günden bu yana aktif ve akılcı politikalar üretmiş ve konun uluslar arası boyuttaki önemine binaen öncelikli gündem maddeleri olarak doğru adımlar atmıştır.hedef enerjide kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmaktır. Dünya enerji piyasasında söz sahibi bir ülke olmaktır.

Görüş ve Önerileriniz için: akofis@akparti.org.tr (0312)204 50 00/2115 Halkla İlişkiler Başkanlığı