Evkafla Çalýþmak Konulu Aný Yarýþmasýnda Ödül Alan Eserler



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.


Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Kanguru Matematik Türkiye 2017


Kanguru Matematik Türkiye 2015

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Ayakkabýlarýný çýkardýktan sonra sevindirici bir yüz anlatýmýyla bir elindeki pakete baktý, bir içeriye. Sonra oðluna seslendi: Murat, Murat!..

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn


Gelin Bir Yolculuða Çýkalým Birlikte

Kanguru Matematik Türkiye 2015

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

Kanguru Matematik Türkiye 2015

17 ÞUBAT kontrol

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý



Sosyal Güvenlik Eğitim Serisi - 1 GÜVEN VE YARIŞÇI ÇOCUKLAR

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

Bir an hangisini giyeceðinin kararsýzlýðý içinde kaldýktan sonra miki fare desenli pembe tiþörtüyle mavi kot pantolonunu çýkardý. Çabucak giyindi.

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Mine Haným sevinçliydi, mutluydu. Ýçinden gülmek, türkü söylemek, oynamak geliyordu. Bilmediði, ayrýmýnda olmadýðý bir coþku vardý içinde.

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10



Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Sertab Erener. Acýt Canýmý. Söz: Sertab Erener. Müzik: Demir Demirkan, Sertab Erener. En gizli bahçelerim. Islandý yaðmurunla. Açýldý her damlada

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Gelir Vergisi Kesintisi

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

Kanguru Matematik Türkiye 2017

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim

============================================================================



Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Çevreyi Benim Ýçin. Güvenli Hale Getirebilir misin? MUTLU ÇOCUKLAR DERNEÐÝ MUTLU ÇOCUKLAR DERNEÐÝ

Bölüm 1. Bruno Keþif Yapýyor

============================================================================

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

YÖNETÝM EÐÝTÝM KÜLTÜR DERNEÐÝ

10. 4a5, 2b7 ve 1cd üç basamaklý sayýlardýr.

Kanguru Matematik Türkiye 2018

BAÐCILAR BELEDÝYESÝ KÜLTÜR YAYINLARI DÝZÝSÝ NO:95

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

25 Mart 2007 Kol Toplantýsý


1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL


Tehlikeli Atýk Çözümünde EKOVAR...

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)

Nejat Yavaþoðullar. Ankara Sokaklarý. Söz - Müzik: Nejat Yavaþoðullarý. Yürüyordum. Yürüyordum ay ýþýðýnda. Adým seslerim.

Ön Hazýrlýk Geometrik Þekiller

ünite1 Sosyal Bilgiler

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

FLASH ile Kayan Menüler

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

DENEME Bu testte 40 soru bulunmaktadýr. 2. Bu testteki sorular matematiksel iliþkilerden yararlanma gücünü ölçmeye yöneliktir.

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU

Temmuz 2009 Sayý: 57. Fotoðraf: Erol TAÞKAN.

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

COPYRIGHT EBD YAYINCILIK LTD. ŞTİ.

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Hoþ geldiniz. Çabuk baþlama kýlavuzu. philips. 1 Baðlantý 2 3. Kurulum. Kullaným

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

Transkript:

Evkafla Çalýþmak Konulu Aný Yarýþmasýnda Ödül Alan Eserler SADIK UYAR - BALIKESÝR YARIÞMA BÝRÝNCÝSÝ EVKAFTA ÇALIÞMAK ve VAKIF ÝNSAN OLMAK 174 1972 yýlýydý. Ýlkokulu bitiriyordum. Tüm öðrenciler gibi benim de hayallerim vardý. Büyüklerim: " Bizim halimizi görüyorsun ya! Okumalýsýn." Diyorlardý. O zaman ortaokul ve liseler ancak büyük kasabalarda vardý. Okumalýydým. Bu doðru. Ama nasýl, nerede? Bunu bilen yoktu tabi Ýlkokul öðretmenim "Endiþe etmeyin. Ben ortaokula kaydýný yaptýrýr, kalacak yatýlý bir yer de buluruz." demiþti. Güveniyordum, Ali Eren öðretmenime. Günü geldiðinde bir gün elimden tuttu, ortaokula kaydýmý yaptýrdý. "Yabancý dili Ýngilizce olsun" demiþti kayýt memuruna."sana kalacak güzel bir yer de buldum oraya gidelim" dedi. Geniþ camlý, iri kapýlý üç katlý büyük bir binanýn kapýsýndan içeriye girmiþtik. Ýlk girdiðim koridorda karþýda müdür odasý, içerisinde bir þeyler yazan birisi vardý. Bana bakýp, tamam demiþti. Pazar günü eþyalarýný al gel. Okul açýldýðýnda burada kalacaksýn. - Ya para? demiþtim, endiþe ile. - Yer, içer, yatar kalkar, dua edersin; ama sýnýfta kalma yok. demiþlerdi. Pazar günü geldiðimde kapýsýnda Burhaniye Vakýflar Erkek Öðrenci Yurdu tabelasý dikkatimi çekmiþ ve endiþe ile içeriye girmiþtim. Sonrada çok sevmiþtim burasýný. Ýlk defa bu sene açýlýyor ilk öðrencileri de bizler olacaktýk bu yurdun. Her taraf yeni, dolaplarýmýz, yataklarýmýz tertemizdi. Vakýf kelimesini ilk defa burada duymuþ ve görmüþtüm. Adýnýn Halil Akpýnar olduðunu hatýrladýðým yurt müdürümüz iyi bir vakýf dostu idi. Günler aylarý, aylar yýllarý kovalamýþ o günlerden sonra aradan tam yirmi dört yýl geçmiþti. Yýl 1996. Tekrar gelmiþtim Burhaniye Vakýflar Öðrenci Yurdunun kapýsýnýn önüne. Ýçeriye yine endiþe ile girdim. Yemekhane penceresinden dýþarýsýný izleyen iki kiþi, geleceðimi duymuþ olacaklar ki gördüklerinde koþarak gelmiþler, kapýda karþýlamýþlardý beni. Bunlardan birisi tanýdýk bir simaya benziyordu. Kim bu þiþman adam? Diye düþünürken yurtta kaldýðým yetmiþli yýllar birden þerit gibi serildi gözümün önüne. Tanýmýþtým. Her gün bize yemek hazýrlayýp, sonrada býkýp usanmadan dað gibi bulaþýklarý elleriyle bin bir emekle yýkayan, Mustafa usta! Diye çaðýrdýðýmýz Mustafa Yýldýrým aþçýdan baþkasý deðildi bu. - " Hoþ geldiniz, çok sevindik, hayýrlý olsun." Diyerek birisi koþarak açmýþtý karþý odanýn kapýsýný. Birlikte içeriye girdik. Ben, giriþteki ilk koltuklardan birisine oturup onlarla hasbihal etmek istemiþtim. Aþçý Mustafa ve yanýndaki diðer memurlar: -Olur mu Müdür Bey, sizin yeriniz burasý. Lütfen yerinize buyurun." diyerek yurt müdürü makam koltuðunu geriye doðru çekti. Koltuða oturduðumda tarifi imkânsýz duygular yaþamýþtým. Bunlar hiç unutulmaz anýlar olarak hafýzama kazýnmýþtý. Müdür odasý yirmi dört yýl önceki ayný odaydý. Her þey bildikti bana. Camdaki müdür yazýsý, koridordaki ilan tahtasý, duvardaki büst ve öðle

yemeði için biraz sonra çalan yemek zili de tanýdýk çýkmýþtý hep. " Çocuk olup, öðrenci olduðu bir yere yýllar sonra idareci olmak herkese nasip olmaz." Diyorlardý birbirlerine personel. Günler geçiyordu. Yurdu gezerken olaðan üstü duygular ile yükleniyordum. Islýk çalarak geçerken müdür tarafýndan çaðýrýlýp; - Sesin çok mu güzel? Bir daha içerde ýslýk çalma diye uyarýldýðým koridor burasý deðil mi? Þurasý geç saatlere kadar ders çalýþtýðýmýz dershane, burasý horultular içersinde uyuduðumuz yatakhanemiz. Pencere dibindeki þu ranza; alýþýk olmadýðým için bir seferinde uykumda ikinci katýndan aþaðýya düþtüðüm, týrmanarak çýktýðým gaile. Ayný yastýk deðil ama iþte burasý da bir gece, çok diþim aðrýdýðýnda sabaha kadar gözyaþlarýyla ýslattýðým yastýðýmýn yeri. Ayný kapý mý bilinmez ama liseliler katýna gittiðimizde "Siz küçüksünüz iþiniz bitince hemen inin aþaðýya" diye dýþarý çýkartýldýðýmýz kapý da burasýydý. Tanýmýþtým. Babamýn vefat haberini aldýðýmda ikinci sýnýftaydým. Aðladýðýmý ve üzüldüðümü kimse anlamasýn diye banyolarýn karanlýk bölmelerine kaçtýðým, elektrik direkleri ýþýðýnda melül, mahzun ve nemli gözlerle dýþarý seyrettiðim iþte bu pencere idi. Þimdi sanki hepsi de bana gülümsüyor gibiydiler. Karþýda duran geniþ toplantý salonu ne öðütlere, ne azarlara þahit olmuþ kimleri aðýrlamýþtý. Hey gidi günler hey!.. Yurt müdürü sýk sýk ders notlarýmýzý sorar, zayýf olanlarý azarlar, dersleri iyi olanlardan övgüyle bahseder, Siz vakýf ekmeði yiyorsunuz, çok çalýþmalýsýnýz, vakfý býrakanlara layýk olun, yoksa vebal vardýr." derdi. Planlarým vardý. Anketler yapacak, sonra isteðe göre vakýf öðrencilerine en iyi yemekleri yaptýracaktým. Kuru fasulyenin yanýnda soðan yemek serbest, pilavýn yanýnda bardakta ayranda olacaktý. Zamanýna göre, yanýnda salatalar olacak ve bolca sevilen tatlýlar çýkacaktý yemeklerde. Patlayan futbol topunun parasýný öðrencilerimizden toplatmayacak, gündüz büyüklerden sýra gelmeyen küçüklere, gece yurdun sahaya bakan bazý ýþýklarýný yaktýrýp, hafta sonlarý onlarýn da maç yapmalarýna izin verecektim. Geç saatlere kadar ders çalýþýr karnýmýz acýkýr, yiyecek bir þeyler arardýk. Gece yarýlarýna kadar ders çalýþýp karný acýkan yorgun öðrencilere elde olandan, peynir ekmek dahi olsa verecek, onlarý gönülden destekleyecek ve tüm okullarda en iyi öðrenciler, Vakýf öðrencileri olacaktý. Planlarýmý bir bir uygulayýp gülüyordum. Bir gün okullar arasý güreþ müsabakalarýnda derece alan vakýf öðrenciler hakkýnda yapýlan ödül töreninde: - Vakýf çocuklarý çok iyi. Dendiðinde, ben de: - Olacak o kadar. Onlar vakýf ekmeði yiyorlar, dualý ekmektir vakfýn aþý, ekmeði. Bunlarýn her birisi ileride birer vakýf adam olacak. Demiþtim, onurla. Onlara insan sevgisini, hayrý, paylaþmayý ve vefayý öðretecektim. Kaldýðýmýz lojmanýn üst katlarýnda öðrenci yatakhanelerinin birinde bir gece, sessizliði bozan sesler iþitmiþtim. Yukarýya çýktýðýmda yatakhane ýþýklarýný yanýk, birkaç kiþiyi de ayakta gördüm. Gece bekçisine "Belli aralýklarda yatakhaneleri dolaþ, üstü açýlanlarý ört." diye sýk sýk tembih ederdim. Galiba o dolaþýyor, diye düþünürken içeriye girdiðimde hepsini bir öðrenci yataðýnýn baþýnda endiþeli bakarken görmüþtüm. Bu öðrenci Ýsmail idi. Çok rahatsýz olduðu için uyuyamamýþ, iniltilerinden arkadaþlarý da uyanmýþtý. Ýsmail, anne ile babasý ayrý yaþadýðý için bakaný olmayan yalnýz kalmýþ, dünyada yarar hiç kimsesi olmadýðýna inanan, çocukken dayýsýnýn yanýna sýðýnmýþ, orta birinci sýnýfta okuyan küçücük, garip bir çocuktu. Raporlu olduðundan birkaç gündür okula gitmediðini biliyordum. Dokundum. Yüzü kýpkýrmýzý olmuþ ateþler içinde yanýyor, inliyordu. Bu saatte beni de yanýnda görünce çok duygulandý. Geçmiþ olsun. Ne oldu Ýsmail? Deyince, göz pýnarlarýndan yanaklarýna sessizce yuvarlanan yaþlarla birlikte, bîçare bana bakabildi. - Doktora gitmiþtin iyileþemedin mi? dedim. Nemli göz kapaklarýný sadece yukarý kaldýrabildi. -Ýlaçlarýný kullanýyor musun? dedim. - Sustu. Ýlaç alamamýþ ki, dediler arkadaþlarý. Anlamýþtým. Doktor ilaç yazmýþ ancak parasýzlýktan ilaç alamamýþ, ateþler içerisinde aç, bî-ilaç, 175

nâçar ve fark edilmeden yatýyordu Ýsmail. Hemen hastaneye kaldýrdýk. Ertesi günü, Sosyal yardýmlaþma vakýflarýnýn denetimi amacýyla ilçede bulunan Genel Müdürlüðümüz müfettiþlerinden Mustafa Batu Beye konuyu açmýþ, böyle öðrenciler için çareler düþünmüþtük. Bunun en kolay yolunun sosyal yardýmlaþma vakfý bütçesinden olabileceðini anladýk. Zamanýn Burhaniye kaymakamý Kadri Öner Beyin desteðiyle bundan sonra ihtiyaç sahibi olan hasta öðrencilerimizin ilaçlarýný vakýftan almaya baþladýk. Ýki üç gün sonra Ýsmail'i gördüðümde yüzü gülüyor, artýk aðlamýyordu. Beni gördüðünde ilk söylediði þey: "Vakýflardan ve vakfý býrakanlardan Allah razý olsun. Vakýflar olmasa idi ben ne yapar, nasýl okurdum." sözü olmuþtu. Aç ve açýkta olmayan vakýf öðrencilerimiz bundan sonra ilaçsýzda kalmayacaklardý. Vakýflar, kimsesizlerin kimi, nemli gözlerin kuru mendili olmuþtu. "Ýþte Vakýflar bu." dedim kendi kendime. Hepsi bana bakýyor, beni gözlüyor bizden hizmet ve birileri de onlardan hayýr dua bekliyordu. Vakfýn yýllarca bize verdiði emeðin bizleri bir vakýf insan yaptýðýný düþünüyor: Evkafta çalýþmak ve vakýf insan olmak ne güzel, ne büyük onur." diyordum. Þimdi, vakýf ruhuna hizmet etme ve yeni vakýf insanlar yetiþtirme zamanýydý. Sonsuz minnet ve þükran olsun bu vakýflarý býrakanlara Yine sonsuz gayret ve kuvvet olsun ki bu davaya hizmet edenlere, yürekten gönül verenlere 176

SEBAHAT CEYLAN - ANKARA YARIÞMA ÝKÝNCÝSÝ GARÝPLERÝN KAPISI: VAKIFLAR Memuriyetimin dördüncü yazýna yeni giriyordum. Memuriyet hayatýmýn en baþarýlý yýllarýydý. Çünkü en çalýþkan memur ödülü alýyordum. Vakýf geleneðini sürdürmek en büyük idealimdi. Bu gelenek memuriyet hayatýma engel deðildi. Çünkü bu kýymetli gelenek ve memuriyet hayatýmý iç içe yaþatan tarihi, köklü, ecdat yâdigarý bir kurumda çalýþýyordum. Vakýf Gureba Hastanesinde Baþhekim Sekreterliði yaptýðým günlerde, gönüllü olarak çalýþtýðým akþamlardan biriydi. Nöbetçi ekip ile hastanenin kontrollerini yaptýk, hasta ziyaretlerimizi tamamlayýp çalýþma odasýna döndük. Ertesi gün için yapýlacak iþlerin hazýrlýðýný ve o gün kalan iþleri tamamlamak üzere daktilonun tuþlarýna asýldým. Saatler on bire yaklaþtýðýnda bir çay molasý verdik. Nöbetçi þefimiz, sorumlu hemþire ve ben, nöbetçi memur ile birlikte hastanenin günlük sorunlarýndan bahsediyorduk. Hastanenin giriþ kapýsýndaki zilin çaldýðýný duyduk. Kapýyý açtýk, genç bir bey ve bayan bir battaniye içinde sarýlý yaþlý, zayýf, çökmüþ bir yaþlý teyzeyi getirdiklerini gördük. Nöbetçi þef hocamýzla hemen içeri aldýk. Yaþlý teyzeyi tekerlekli sandalye ile yirmi altýþar kiþilik dahiliye koðuþuna götürdük. Bu arada bende hasta yakýnlarýný alýp yatýþ iþlemleri için acil karantinaya gittik. Hasta ile ilgili bilgileri sorduðumda, hastanýn komþularý olduðunu, hastanýn kimsesiz olduðunu, bugüne kadar baktýklarýný, bundan sonra bakamayacaklarýný söylediler, bunlarý dinlerken nüfus cüzdan bilgilerini kaydettim ve hasta yakýnlarýndan kendilerinin de nüfus cüzdanlarýný görmek istediðimi ifade ettim. Aceleyle geldiklerini, unuttuklarýný söylediler. Bu arada dikkatimi çeken tek þey, genç beyin sesinin titrek, heyecanlý ve bir an evvel gitmek için aceleci bir davranýþ içinde olduðuydu. Nitekim iþlemler bitti, hasta yakýnlarý hastaneden ayrýldýlar. Nöbetçi þef ve sorumlu hemþire arkadaþla tekrar bir araya geldik. Hastanýn kýyafetlerinin deðiþmesi gerekiyordu. Hemþire arkadaþla hastanede kaldýðým için çamaþýrlarýmýzdan getirip bir duþ aldýrdýk, týrnaklarýný kesip saçlarýný güzelce taradýk. Bu arada yaþlý teyzenin hem mahzun, hem üzgün, hem de sevinçli bir hali vardý. Bizimle göz göze gelmek istemiyordu. Koridora çýktýðýmýzda hasta yakýný olan beyin ayrýlýrken arkasýna dönüp baktýðýný, sanki bir parçasýný býrakmýþ gibi davrandýðýný söyledim. Tekrar hasta teyzenin yanma döndük. Teyzeciðim, seni hastaneye getirenler gerçekten komþun muydu? Biz senin her türlü hizmetini ve tedavini ücretsiz yapacaðýz, o bakýmdan çekinme dedik. Derin ve uzun bir ah çekiþle evet, onlar benim oðlum ve gelinimdi. Bana bakmýyorlar, daha doðrusu beni istemiyorlar. Gece beni getirmelerinin sebebi de, konu komþu görmesin, hastane de gece bizi geri çevirmez diye getirdiler. Eðer sizde beni gönderirseniz, ki bunu sizden beklemiyorum ama götürüp beni denize atýn daha iyi olur, diyerek gözyaþlarý süzülüp aktý. Tüm içtenliðimle söylemeliyim ki böyle bir durumla karþýlaþtýðým için kendimi bahtsýz hissettim. O akþamýmýz bitmek bilmedi. Hüznümüz zaman zaman öfkeye, zaman zaman da böyle kurumlarýn yaþatýlmasý gerektiðine, hatta çoðaltýlmasýna yönelik yoðunlaþtý. Þu bir gerçek ki, bu dokunaklý hayattan sadece birisiydi. Binlercesi yaþanýyordu, deðiþiklik sadece bizlerin görmemesiydi. Müþkülâtýný bizlere gelip de çözün diye fakir, garip ve kimsesizleri beklemeyelim, onlarý arayýp bulalým. Aramýzda eriyip gitmesinler... 177

NÝLGÜN KARAKAÞLAR - KASTAMONU YARIÞMA ÜÇÜNCÜSÜ VAKFEDEN, SONSUZA KADAR TAKÝPÇÝSÝ DE OLUYOR 178 Vakýf, evkaf diye anýldýðý zamanlarda, mallarýný hayýr amaçla vakfedenler, onlarýn iþletmesini, zamanla yýpranabilip, tamiri gerekebileceðini de düþünerek vakýflar kurmuþlar. Kastamonu Vakýflar Bölge Müdürlüðü nde çalýþmaya baþladýðýmda, vakýf açýsýndan da zengin bölgede durumu hayranlýkla gözlemiþ, böyle vakýflarý kuranlara ayrý bir minnet duymuþtum. Mesleðim avukatlýk olduðundan, iþimde vakfýn ilk kuruluþundaki durumunu da öðrenme imkânýna sahip olabiliyorum. Bir gün, Kastamonu'nun Tosya ilçesinden vakýf kiracýsý olan bir hamamcý, Bölge Müdürlüðü ne gelerek, Belediyenin kendisinden su parasý istediðini, hamamlarýn sularýyla birlikte vakfedilmiþ olduðunu duyduðunu, belediyeye bu parayý ödemek istemediðini, zorlanacaðýný, suyun da vakýf suyu olduðunu bildirerek yardýmcý olmamýzý istedi. Vakfiyesinden hamamýn gerçekten suyu ile vakfedildiðini saptayýnca, Belediyenin vakýf suyuna yaptýðý müdahalenin önlenmesi için dava açtýk. Ama davayý açýp, hamamýn vakfediliþ þartlarýný anlatan, vakfiye denilen belgeyi sunmakla iþ bitmiyor. Kaynaðýn hâlâ kaynadýðýný, kurumadýðýný da mahkemede de ispat gerekiyor. Devlet Su Ýþleri Bölge Müdürlüðü nden bu iþlerden anlayan bir jeoloji mühendisini de refakate alarak mahkemenin belirlediði günde durumu tespit için keþif yapýldý.bizim tanýðýmýz, o yörede daha önce orman muhafaza memuru olarak hizmet yapmýþ olan bir kiþiydi.onun tarifi ile eskiden suyun geldiði bölge bulundu. Keþifte bir de kazýcý var. Elinde kazmasý, küreði, bilirkiþinin kaz dediði yeri kazýyor. Kazýlar neticesi bilirkiþinin derz dendiðini söylediði su kanallarý bulundu. Eskiden yapýldýðý belli. Eski taþlarla yapýlmýþ, altta bir taþ, kenarlarýnda birer taþ. Kaynaðý bulmak için derzlerin yönünde etrafý kazdýrmaya devam ettirdi bilirkiþi. Etraf delik deþik, arada bizim derzler. Neticede epeyce kazý yapýldý. Derzlerin yönü belirlendi. Ama ilk baþladýðý yer bulunamadý. Mevsim kýþ. Aylardan ramazan ayý. Keþif heyetindeki herkes oruçlu. Ýftar vakti yaklaþýp, hava kararmaya baþlayýnca, hakim, gelecek hafta devam etmek için bir gün belirleyerek keþfi bitirdi. Üzüldüm. Çünkü gidiþat iyi deðil. Kaynak kurumuþ gibi, derzler de kuru. Keþiften sonraki bir akþam evimde misafirlerimle birlikte otururken, Ilgaz Daðýnýn bir bölümünde gerçekleþen bu keþfi, bir nevi dað yürüyüþü yaptýðýmý sohbet olsun diye anlattým. Konuklarýmdan biri, ortak bir dostumuzu anarak "Ali Bey nerede bir kaynak varsa, tel çubuklarýyla bulur; baðýnda, bahçesinde kuyu açmak isteyip de en uygun yeri bulmak isteyen pek çok insana da yardýmý olmuþtur." dedi. Yarý þaka, yarý ciddi konuþuldu; gülüþtük. Bahsedilen kiþi, herhangi bir kiþi deðil. Kastamonu Belediyesinde Su Ýþleri Müdürlüðü yapmýþ, pek çok suyu da þehir þebeke suyuna baðlayarak Kastamonu'da su sorununun çözümüne katkýda bulunmuþ bir kiþi. Ben konuþmadan etkilenmiþtim. Sabah Ali Bey'i aradým, meseleyi anlattým. Kaynaðý bulmakta bana yardýmcý olmasýný istedim. Memnuniyetle kabul etti. Hamamcýyý aradým. Bir kazýcý bulmasýný, Pazar günü keþif yerine gideceðimizi söyledim. Eþimle birlikte Ali Beyi de alarak Tosya'ya gittik. Oradan hamamcý, bir de kazýcýyla keþif yerine yollandýk. Araba ile gidemiyorsun, birkaç kilometre geride aracý býrakýp yürüyerek ulaþýyorsun. Ali Bey'e bilirkiþinin bulduðu derzler ile ayný bölgede belediyenin daðdan çeþitli yerlerden gelen sularý topladýðý ana baðlantý noktasýný gösterdim. Ali Bey, bilirkiþinin gelecek hafta kazdýracaðý yöndeki derzlere baktý. "Kaynak varsa bu tarafta olamaz, derzler kuru, boþu boþuna oraya bakmayalým." dedi. Belediye sularýnýn o civardaki baðlantý noktasýnýn etrafýnda, toprak altýndaki boþluklarý tespit ettiði iki tel parçasý ile dolaþtý. Öylesine iki tel parçasý, bizler elimize aldýðýmýzda hiçbir þey ifade etmeyecek tel çubuklar. Tespit ettiði boþluklarý kazdýrdý. Ýçi ýslak yeni derzler bulunca, kaynaðýn yönünü tespit için bir iki kazý daha yaptýrdý. Mahkemenin yaptýðý keþifte bilirkiþinin

belirlediði yöne 180 derece ters yöndeydi, yeni derzler. Kaynakta su olduðunu belediye suyuna katýldýðýný söyledi. Ama suyun çýktýðý yeri bulmak o an için mümkün deðildi. Þöyle böyle derken yine akþam olmuþtu. Ýftar vakti yaklaþmýþtý. Kastamonu'ya döndük. Bir iki gün sonra mahkemenin önceden belirlediði keþif gününde ayný yere mahkeme heyeti ile gittik. Ilgaz, bilinen þarkýsýndan anlaþýlacaðý gibi yüksek bir dað. Keþif heyeti kalabalýk. Hâkim, kâtip, mübâþir, davalý belediyenin vekili, hamamcý, iki kazýcý, mahalli bilirkiþiler, heyeti götüren þoför. Hâkim ve bilirkiþiye, Ali Bey'le bulduðumuz yeni yönü gösterdim. Daha önce bulunan derzlerle ayný nitelikteki hafif ýslak derzleri görünce, bilirkiþi de bu yeni yönde keþfe devam etti. Hep birlikte dik yamaçlar aþýlýyor. Kazýcýlar arada kazý yapýyor, derzler devam ediyor mu diye. Ýçinde su olan ilk derz bulunacak. Saatlerce bu böyle devam etti. Akþam yaklaþýnca zaten soðuk hava iyice soðudu. Buralarý bilen kiþiler usulünce ateþ yaktýlar biraz ýsýndýk, tekrar devam. Mahalli bilirkiþilerden biri, vaktiyle orada bir onarým yapmýþ, davalý Belediye çalýþaný. Yeri bilse bile söylemesi zor. Kaynaðý baþka gören de olmadýðý için itirazsýz kabullenmek zorundasýn. Güvenmiyorsun da. Kilometrelerce yürüdük. Bir noktadan sonra hakim ben burada kalacaðým, siz devam edin dedi. Jeoloji mühendisi, mahalli bilirkiþi, ben ve davalý vekili devam ettik. Derzler var ama içinde su yok. Yan tarafýndan belediyenin su borusu geçiyor. Mutlaka kaynak noktasýnda birleþecekler ama, o nokta bulunamadý. Artýk kimse devam edebilecek durumda deðil. Hava kararýyor. Ýnsanlar aç. Kimi iftara davetliyim diyor, kimi iftarda evde konuklarým olacak diyor. Hâlâ daðýn tepesindeyiz. Dönelim, bulunamýyor, dendi. Keþif bitmiþti. Çok üzüldüm. Var olan kaynaðý bulamýyoruz. Devam edelim dense, bütün yorgunluðuma raðmen kilometrelerce daha yürümeye razýyým. Dönüþ baþladý. Kýzgýným, mahalli bilirkiþinin kaynaðý bulmayýþýna Taraflý hareket ediyormuþ gibi geliyor. Adamcaðýz gerçekten aradý ama, samimiyetine inanmýyorum. Sessizce yürürken içimdeki öfke de büyüyor. Ýsteseydi, bulurdu gibilerden bir þeyler söyledim. Mahalli bilirkiþi kýrýlmýþtý, sustum. Sadece ben deðil, herkes yorgun, herkes öfkeli. Koca bir gün boþa geçmiþti. Kararan hava, ikide bir insanlarýn kaymasýna sebep olan hafif nemli kaygan çam döküntüleri, geceye kalmadan dönme telâþý. Birden mahalli bilirkiþi "Ýþte burasý" dedi. Ýlerlemiþ olanlar merakla geriye döndüler. Ben zaten arkalardayým, hemen dediði yere koþtum. Ýlk defa, þehir þebeke suyuna karýþan bir kaynaðý göreceðim. Üstü nemli otlarla dolu, otlarý çekmedikçe de görünmeyecek, parçalanarak açýlmýþ siyah çöp poþetinin üstündeki otlarý yavaþça çekti, belediye personeli. Suya çer-çöp düþmesin, kirlenmesin tavrýyla. Poþetin altýnda ikiye kesilmiþ bir kiloluk su pet þiþelerinden birinin alt tarafýný suyun kaynadýðý noktaya üzerine onlarca delik açýp kapatmýþlar. Süzgeç görevi görüyor. Kaynayan suyla kalkan toprak, suya karýþmasýn diye. Bu suyun bir tarafýnda bizim derzler. Yanýna baðlanmýþ belediye borularý. Ýnanýlmaz bir görüntü, týpký, keþfi gibi. Sonuçta çok uzun bir keþif tutanaðý yazýldý. Tutanaðýn yazýlabileceði uygun noktaya inebildiðimizde, her ayrýntýnýn yazýldýðý, yorgunluðu taþýyan uzun bir tutanak yazdýrdý hâkim. Benim için de, keþifte mutlu son. Þimdi hem Ali Bey gibi güzel dostlara sahip olduðum için, hem böyle bir kurumda çalýþýp vakfedenlerin arzularýnýn gerçekleþmesinde görev alabildiðim için mutlu oluyorum. Vakfeden ruhâniyeti ile vakfýný býrakmýyor, sonsuza kadar takipçisi de oluyor diye düþünüyorum. 179