Zile isyanı Yrd. Doç. Dr. Orhan YILMAZ zileliorhan@gmail.com



Benzer belgeler
Bu kitabı Sanat Kitabevi nden edinebilirsiniz.

Bu kitabı Sanat Kitabevi nden edinebilirsiniz.

Bu kitabı Sanat Kitabevi nden edinebilirsiniz.

Bu kitabı Sanat Kitabevi nden edinebilirsiniz.

1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti

ŞANLIURFA YI GEZELİM

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)


Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı. Lala Mustafa Paşa Külliyesi ve Cami. Ilgın Kaplıcaları. Buhar Banyosu

Doç. Dr. Orhan Yılmaz, Yrd. Doç. Dr. Y. Erdal Ertürk, Yrd. Doç. Dr. Füsun Coşkun, Prof. Dr. Mehmet Ertuğrul, Dr. R. Trevor Wilson

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Sakarya ili kültür ve turizm bakımından önemli bir potansiyele ve çeşitliliğe sahiptir. İlde Taraklı Evleri gibi

İdari Durum. İklim ve Bitki Örtüsü. Ulaşım

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

TARİH BOYUNCA ANADOLU

SİVEREK'TE TARİHİ ESERLER VE CAMİLER

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Bu kitabı Sanat Kitabevi nden edinebilirsiniz.

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında,

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

TÜRK NÖROŞİRÜRJİ DERNEĞİ NÖROŞİRÜRJİ UZMANLIĞINDA 40. YIL PLAKET ve TEŞEKKÜR BELGESİ ALAN ÜYEMİZ

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL

Yazar Administrator Perşembe, 26 Nisan :25 - Son Güncelleme Cumartesi, 19 Mayıs :22

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Kars Fethiye Camii önünde

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir.

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

Bu kitabı Sanat Kitabevi nden edinebilirsiniz.

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ.

Güzel Ülkem Kültürümüz Bayramlarımız Atatürk İnkılapları Atatürk İlkeleri

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı

PINARBAŞI MAHALLESİ. Mahalle Muhtarı FİKRİ GÖKDUMAN. Sokak Sayısı: 11 Nüfus: 836

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

Sınıf [ B-PİSA ] 1. Dönem - 1. Uygulama

YAZ 2015 SAYI: 305. şehir tanıtımı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

5 İNCİ PİYADE EĞİTİM TUGAYI 48 İNCİ PİYADE EĞİTİM ALAY KOMUTANLIĞI TOKAT

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri

Nüfusu. Tarım ve Hayvancılık Sanayi. Coğrafi Konumu. Turizm Ulaşım. Yer Şekilleri. İklimi

İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

Türk Hava Yolları Personellerine 2 Günlük Tebriz Turu 99 $

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

PAŞAKÖY MAHALLESİ. Mahalle Muhtarı REMZİ KILIÇ. Cadde Sayısı: 3 Sokak Sayısı: 3 Nüfus:161

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz?

AVNI KAHYA ARDEŞEN BELEDIYE BAŞKAN ADAYI Yılında Ardeşen de doğdu.

BAKIRÇA MAHALLESİ. Mahalle Muhtarı MEHMET AÇIKGÖZ. Cadde Sayısı: 4 Sokak Sayısı: 9 Nüfus: 638

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

TARİHİ AMASYA CADDESİ ÜZERİNDEKİ ZİLE EVLERİ. Emine Saka AKIN 1 Adnan SEÇKİN 2 ÖZET

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: km2 NÜFUSU: RESMİ DİLİ: İngilizce

ÖZGEÇMİŞ Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

KURTULUŞ SAVAŞI KARTPOSTALLARI MEHMED İN HİKAYESİ *

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

ATATÜRK. Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik'te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde

TARIM NÜFUS COĞRAFİ YAPISI ULAŞIM

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

Batı Karadeniz Gezi Programı Safranbolu, Kastamonu, Amasya, Samsun Kasım 2013

Transkript:

Yrd. Doç. Dr. Orhan YILMAZ 1962 doğumlu. 1984 yılında Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü nü bitirdi. 1997 yılında University of Aberdeen de yüksek lisans, 2007 yılında Ankara Üniversitesi nde doktora çalışmasını tamamladı. Halen öğretim üyesi olarak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi nde görevine devam etmektedir. Yayımlanmış Kitapları 1. Kangal Köpeği (2003, 2004, 2005, 2008) 2. Her Yönüyle Tokat Zile Küçüközlü Köyü (2004) 3. Zile İsyanı (2005, 2014) 4. Şair Esi Köylü Ürfet Pehlivan (2005) 5. Turkish Kangal (Karabash) Shepherd Dog (2007) 6. Zileli Halil Yalçınkaya (2008) 7. Le Chien Karabash (2008) 8. Sıraçlar (Beydili Alevi Türkmenleri) (2009) 9. Sünni Gözüyle Alevilik-Kızılbaşlık-Bektaşilik (2009) 10. Kellekesen Efo (2009) 11. Sezar ile Farnake nin Zile Savaşı (2010) 12. Çakır (Bir Hain! Çerkez Ethem Analizi) (2010) 13. Türkisscher Kangal (Karabasch) Hirtenhund (2010) 14. Kangal (Karabash) Cane Da Pastore Turco (2011) 15. Tek Tırnaklı Terminolojisi (2011) 16. 100 Soruda Köpek Yetiştiriciliği (2011) 17. Domesticated Donkey (2012) 18. Güvercin Yetiştiriciliği (2012) 19. Atçılık (Irk, Don, Nişane ve Yürüyüş Çeşitleri) (2012) 20. Güvercin Terimleri Sözlüğü (2012) 20. Güvercin Terimleri Sözlüğü (2012) 21. Zileliyiz Dediler (2013) 22. Kafesteki Çocuk (2013) 1

Zile isyanı Yrd. Doç. Dr. Orhan YILMAZ zileliorhan@gmail.com ANAHTAR SÖZCÜKLER - Key Words Zile, Kurtuluş Savaşı, isyan, Zile, Independence War, uprising Bu kitabın yayın hakkı Dr. Orhan YILMAZ a aittir. İzinsiz kopye edilemez ve kullanılmaz. Kaynak göstermek şartıyla alıntı yapılabilir. 2. Baskı: 2014 ISBN: 978-9944-5040-9-6 Kapak fotoğrafı: Binbaşı Osman Bey, Yarbay Cemil Cahit Bey, Binbaşı Hilmi Bey, (Çerkez)Ethem Bey (Soldan sağa) Baskı: Konak Kırtasiye, Ankara 2

ZİLE İSYANI Yrd. Doç. Dr. Orhan YILMAZ 3

4 Zile Ayaklanması sırasında şehit edilen tüm asker ve sivil vatandaşlarımıza, isyanı bastıran Pışavo Ethem Bey, Yarbay Therket Cemil Cahit Bey, Binbaşı Vuneroka Osman Bey, Binbaşı Hilmi Bey ve Binbaşı Pire Mehmet Beylerin aziz ruhlarına

İÇİNDEKİLER İçindekiler...5 Önsöz...9 Giriş... 11 2. Baskıya Giriş... 14 Bölüm 1 ZİLE Tarihten Günümüze Zile...15 Zile Adının Kökeni...17 Zile nin Tarihteki İsimleri... 18 Millî Mücadele Dönemi nde Tokat... 18 Millî Mücadele Dönemi nde Zile... 19 Günümüzde Zile... 20 Zile de Tarihi Eserler... 24 Zileli Ünlü Kişiler... 26 Bölüm 2 KURTULUŞ SAVAŞI NDA ANADOLU Genel Durum... 29 Siyasi Kurumlar... 29 Millet... 32 Tarım... 35 Bölüm 3 KURTULUŞ SAVAŞI Mustafa Kemal Paşa nın kişiliği... 37 Mustafa Kemal Paşa, Dine ve Dindarlara Düşman mıydı?... 41 İzmir in İşgalinin Askeri, Politik ve Psikolojik Önemi... 43 İzmir in İşgali... 44 150 likler İçinde Bir Hain... 44 I. Büyük Millet Meclisi... 46 5

İstiklâl Mahkemeleri... 47 Kurtuluş Savaşı nda Çıkan İsyanların Nedenleri... 49 Bölüm 4 YOZGAT ÇAPANOĞLU AYAKLANMASI Çapanoğulları... 53 Yozgat Çapanoğlu İsyanı nın Çıkış Sebepleri... 54 Çapanoğlu İsyanı Kıvılcımlarının Parlaması... 58 Postacı Nazım Harekete Geçiyor... 60 Kılıç Ali Bey in Korkaklığı... 61 Birinci Yozgat İsyanı Patlıyor... 62 Kılıç Ali Bey in 2. Korkaklığı... 63 Çapanoğulları nın Sancağı Çekiliyor, Fetvalar Okunuyor... 63 Ethem Bey Göreve Çağrılıyor... 64 Ethem Bey den İsmet İnönü ye Ağır Eleştiriler... 66 Ethem Bey, Alevî Dedesi Galip Dede yi Affediyor... 68 Mustafa Kemal Paşa, Ethem Bey i Telgrafla Kutluyor... 68 İkinci Yozgat İsyanı... 69 Bölüm 5 AYNACIOĞULLARI VE KATİL İLYAS ÇETELERİ Aynacıoğulları... 73 Aynacıoğullarının Sıkışınca Alttan Almaları... 75 Aynacıoğulları Millî Mücadele yi Tehdit Ediyor... 78 Yine Her Zamanki Sıkışınca Aman Dilemek Oyunu... 79 Günah Çıkarma Çabaları... 80 Katil İlyas Çetesi... 81 Yunanlılar la İşbirliği... 82 Boğazlıyan ve Yozgat İcraatları... 83 Bölüm 6 CEMİL CAHİT (TOYDEMİR) BEY İN ANILARI Maraş tan Ayrılıp, Amasya ya varıyorum... 85 Çağrıldığım Samsun da, Şatafatlı Bir Şekilde Karşılanıyorum... 85 6

Tekrar Amasya ya Dönüyorum ve Milletvekili Seçimlerini Yapıyorum... 88 Kaman da Ayaklanma Başlayınca Tedbir Alınsaydı, Zile İsyanı Olmazdı... 90 Yıldızeli Bölgesi ne Gönderdiğimiz Tabur, Artova da Pusuya Düşürülüyor... 91 Asiler, Zile yi Kendilerine İsyan Merkezi Yapmak İstiyorlar... 91 Mustafa Kemal Paşa, Zile Olayı nın Ne Olursa Olsun Çözülmesini İstiyor... 92 Mustafa Kemal Paşa Uyarıyor: O Bölgede Çok Dikkali Ol!... 94 Tokat a varıyorum ki, Müftü Yobazın Teki... 94 Asileri, Padişaha Heyet Gönderelim Diye Oyalıyorum... 95 Postacı Nazım ve Hempâları, Pusulaya Kanıyorlar... 96 Asiler Zile-Turhal Yolu ndaki Boğaza Pusu Kuruyorlar... 98 Asileri, Bağlarpınarı Köyü Karşısındaki Arazide Bozguna Uğrattık... 99 Zile de, Binbaşı Hilmi Bey ve Askerleri, Asilere Esir Düşüyorlar... 99 Postacı Nazım, Yarbay Cemil Cahit Bey in Kendisini Oyaladığını Anlıyor... 102 Postacı Nazım ın Maskesi Düşüyor: Halife Orduları Kumandanı... 102 Temiz Yürekli Çerkezler i Aldatmak İsteyen Çapanoğulları na İnanmayın... 106 Göstermelik Top Ateşine Başlıyorum, Hemen Teslim Bayrakları Çekiliyor... 107 Tedbir Almama Rağmen, Postacı Nazım ve Çapanoğlu Halit Kaçıyor... 108 Zile İsyanı nın Gayet Planlı Bir İsyan Olduğunu Anlıyorum... 109 Refet Paşa; 150 Kişinin Hepsini, Sorgusuz Sualsiz Asalım Diyor... 110 22 Kişiyi İbret-i Alem İçin Asılıyor, 128 Kişiyi Affediliyor... 111 Bölüm 7 ZİLE İSYANI Yozgat Dışında İlk Ayaklanma Yıldızeli nde Başlıyor... 113 Millete Yapılan Yalan Propagandalar... 114 Mustafa Kemal Paşa nın Bektaşî Şeyhi nden Yardım Talebi... 116 İsyan Zile ye Sıçrıyor... 116 Yarbay Cemil Cahit (Toydemir) Bey Görevlendiriliyor... 118 Kazım Ahçıoğlu Anlatıyor: Zile Kalesi nde Kuşatıldık... 120 Zile, Yarbay Cemil Cahit Bey Tarafından Kuşatılıyor... 122 Mustafa Kemal Paşa: Zile yi Topa Tutun... 123 Yarbay Cemil Cahit Bey: Şehirde 24.000 Nüfus Var... 123 Zile İsyancılardan Temizleniyor, 22 Kişi İdam Ediliyor... 126 Yozgat ve Zile İsyanları Esnasında, Anadolu da Diğer Önemli Olaylar... 127 7

Bölüm 8 ZİLE İSYANI NDA GÖRGÜ ŞAHİTLERİNİN ANLATTIKLARI Sivas lı Rıfat Oğlu Halis Anlatıyor... 129 Kazım Ahçıoğlu Anlatıyor... 130 Sadık Oktar Anlatıyor... 133 Hasan Oktar Anlatıyor... 134 Bölüm 9 ZİLE İSYANI NIN BASTIRILMASINDA, AMASYALILAR IN YARDIMLARI Müftü Hacı Hafız Tevfik Efendi Kimdir?... 135 Yarbay Cemil Cahit Bey, Amasyalılar ın Yardımını Anlatıyor... 136 İsyanın Bastırılmasına Katılan Amasyalılar a Madalya Veriliyor... 137 Bölüm 10 SONSÖZ Zile de Bir İsyan Çıkarılması, Stratejik Olarak Niçin Önemlidir?... 139 Zile İsyanı, Rastlantı veya Ani Bir Öfke Sonucu Çıkmamıştır... 140 Zile İsyanı nı, Zileliler Çıkarmamıştır... 141 Zile Ele Geçirilince, Zileliler den İsyancılara Çok Sayıda Katılan Olmamıştır... 141 Zile li Devletine Sadık, Kadirşinas ve Kötü Gün Dostudur... 143 Kaynaklar... 145 İndex... 149 8

ÖNSÖZ Yurdunu savunamayan kişi daha başlangıçta çocuklarının geleceğini köleliğe hazırlıyor, sahip olduğu her özgürlüklerini yabancı egemenliklerin insafına terk etmeyi kabulleniyordur. Böyle bir durumda yaşamaya yaşamak denir mi? Denir ise o kişi yaşamaktan vazgeçmelidir. Yurdu savunmak illâ asker gücüyle, yâni ordu ile yapılmaz; bu, en son çâredir. Yurdu savunmak ona sahiplenmek ile başlar, yüceltmek ile devâm eder. Sahiplenmek ve yüceltmek önce, asker olmayanların insan olabilme şartıdır. Asker nasıl olsa bu görev için yemin etmiş olan görevlidir. 1071 yılından sonraki yurdumuz, millî sınırlarımız içindeki topraklarını bu inancın insanlarıyla var edebilmiş, yaşadığımız günlere getirmiş, bizlere emânet etmiştir. Savunmaz isek topraklarımızı kaybetmekle kalmayız, topyekûn mahvoluruz. Sahip olmak ve yüceltmek doğduğumuz yerden ve çevresinden başlar, bütün yurdu kapsar; adım adım genişler ve ancak o zaman gökkubbesiyle birlikte toprak alelâdelikten kurtularak vatanlaşır. Bu yüzden, önce doğduğumuz yerin, çevrenin sonra o bölgenin daha sonra bütün yurdun geleneklerini, göreneklerini; efsânelerini, masallarını; deyişlerini, manilerini türkülerini.. kısacası bizi biz yapan ve sahip kılan varını yoğunu bilmeli, öğrenmeliyiz. Bilmediğimizi araştırmak görevimiz olmalı. Görüyorum ki Zileden de bu tür araştırmacılar çıkıyor, eskiden de var idi; şimdikileri alkışlamalı, eskileri rahmetle anmalıyız. Zileli araştırmacıların başında Bekir Altındalı tanıdım. Bu kitabın yazarı Orhan Yılmazı bana o tanıttı. Bıkmak bilmez gayretleri beni sevindiriyor; başarılı oluşu güvendiriyor. Aslında bir ziraat mühendisi olan Orhan Yılmazın ise Kangal Köpeği nin tarihçesini, tanıtımı ve yetiştirilmesini anlatan önemli bir kitabı var; denildiğine göre türünde de tek örnek, ben de yararlandım. Orhan Yılmaz şimdi Zile İsyanını araştıran bu kitabıyla karşımıza çıkıyor. Benden kitaba önsöz yazmamı istedi. Bu güne kadar kendi kitaplarımın dışında hiçbir kitaba önsöz yazmış değilim, çünkı önsöz sâdece yazarın hakkıdır. Bu sefer kabul edişim Yazarının Zileli olması, bir de, Zileye yakıştırılan isyanın tanığı sayılabilir olmam yüzündendir. Bu önsöze bir tanık ifâdesi diye de bakabilirsiniz. İsyanı yaşamadım, görmedim de. Fakat yaşayanları, görenleri tanıdım. Onlarla saatlerce konuştuğum oldu. Yine onları saatlerce dinledim. Hepsi aynı sözü söyledi bana. 9

Zileliler isyan etmediler, Zilelileri isyan ettirdiler. İsyancılar Yozgaddan geldi, getirildi. Çapanoğullarıyla Aynacıların zorlaması, kandırması, tahrîk etmesi ve korkutmaları Zileyi ateşe saldı, kana boğdu, adına leke sürdü. Dinlediğim insanların en güvendiricisi rahmetli Babam idi, Abdurrahman Sepetçioğlu.. yalansız bir Müslüman, çok şuurlu bir Türk idi. Babam bana hiç yalan söylemedi. İyi bir Müslüman, şuurlu bir Türk olmamı istedi, böyle yetiştirdi; Ona lâyık olmaya çalıştım hep. Dinlediğim öteki tanıkların da yalan söylemediklerine inanıyorum. Yozgad isyanından Zileye sarkanlar, Çapanoğulları ve Aynacılar takımı el ele, kimi zorlayarak kimi korkutarak isyanı alevlendirince Cemil Câhid Toydemir kumandasındaki Millî Güçler Bayırköyüne karargâh kurup toplarını yerleştiriyor. Ötekiler ise Karayün Belenine yerleşiyor. Karşılıklı top atışları arasında Zile yanıyor, Zileliler kahroluyor. Babam; İki ateş arasında bizler, Zileliler, işimize gücümüze giderdik. Gülleler sağımıza solumuza düşerdi bâzan. Ya tütün çapasında ya bağ bahçe işindeydi herkes. der idi. İsyan böyle mi olur? O günlerden kalan bir deyim vardır, Zilede söylenegelir, sanırım Türkçeye öylece karıştı: Çok karıştırma altından Çapanoğlu çıkar! Bir deyiş daha var. Bâzı bölgelerimizde: Çobanoğlunun abdest suyu gibi deseler de aslı: Çapanoğlunun abdest suyu gibi dir. Zileliler, beğenmedikleri, ılık ve kötü demlenmiş çaylar için hep bu deyimi kullanırlardı. Demek ki Çapanoğlu onca varlığına rağmen ağzının tadını bilmez bir görgüsüz, bir hayli de cimri bir kişi imiş. Belki de abdest suyuna bile dikkat etmeyecek kadar çapaçul kişiliğiyle ünlenmiş..olabilir. Herhalde elinizdeki kitap sizlere gerçeği yansıtacaktır. Mustafa Necati SEPETÇİOĞLU 10

GİRİŞ En az 4 bin yıllık geçmişi olan, Zile. Romalı komutan Sezar ın, Pontus Kralını yendiği ve meşhur Veni, Vidi, Vici, yani Geldim, Gördüm, Yendim sözünü söylediği Zile. Başka hiçbir yerde üretilemeyen, açık krem renkli pekmezi ile Zile. İşlek ana yol üzerinde olmadığı için, hak ettiği saygıyı ve ünü görmeyen, ama bir Çorum veya Tavşanlı Leblebisinden daha kaliteli leblebisi olan Zile. Bayanların vazgeçilmezi olan Bat yemeği ile Zile. Yüzlerce yıllık Zile Panayırı, At Yarışları ve Yağlı Güreşleri ile Zile. Ama aynı zamanda, Yozgat Çapanoğlu Ayaklanması ile birlikte anılan Zile. Acaba topraklarından çıktığım ve mensubu olmakla her zaman öğündüğüm Zile, böyle bir isyana karışmış olabilir miydi? Her zaman bu soru zihnimi meşgul ettiği halde, derinlemesine tarihi belgeleri inceleyip, bu konuyu inceleme imkanı bulamamıştım. 2004 yılı içerisinde, Çerkez Ethem ile ilgili bir kitap çalışmasına başlamıştım. Bu kitabın bölümlerinden birisi, Çerkez Ethem in Yozgat Çapanoğlu İsyanını bastırması ile ilgili olacaktı. Yozgat Çapanoğlu İsyanı ile ilgili yazılı eserleri incelerken, Zilelinin, top yekûn olarak isyana katılıp, katılmadığını görme şansım oldu. Öyle ki; Zile ye ve Zilelilere isyan konusunda haksız olarak yapıştırıldığına inandığım bu suçluluk yaftası, beni Çerkez Ethem ile ilgili kitabı yazmayı yarım bırakmaya ve acilen elinizdeki bu kitabı yazmaya yöneltti. Sepetçioğlu Hoca mız, iki sayfa önceki önsözünde, Bu güne kadar kendi kitaplarımın dışında hiçbir kitaba önsöz yazmış değilim diyor. Hoca mızın bu prensibini bozdurduğum için, çok üzülüyorum. Fakat Bu sefer kabul edişim, Yazarının Zileli olması, bir de Zileye yakıştırılan isyanın tanığı sayılabilir olmam yüzündendir mazereti ile de, teselli buluyorum. Ama öte yandan, mesleğinde bir üstad, benim gibi bir çömezin kitabına önsöz yazdığı ve Zile İsyanı konusundaki görüşlerimi desteklediği için, seviniyorum. Ben bir tarihçi değilim. Tarih çalışma sahası, benim mesleğime çok uzak bir saha. Bu çalışmayı ortaya koyarken, tam bir bilimsel tarih metodolojisi uyguladığımı da iddia etmiyorum. Bu yüzden; eseri yazarken, taammüden olmayan yanlışlıkların, bu eksikliğim göz önüne alınarak affedilmesini, sizlerden istirhâm ediyorum. Fakat Az çok mürekkep yalamış ve birazcık eli 11

kalem tutan bir kişi olarak, Zile İsyanı nın geçtiği bütün kaynaklara ulaşmaya ve bunları çarpıtmadan sizlere aktarmaya çaba gösterdim. Belgenin konuştuğu yerde, bilgi susar. denir. Yazılmış her belge doğru mudur? Veya her söylenene, şüphe ile mi bakmak gerekir? Bu, üzerinde tartışılması gereken bir konu. Babasından, dedesinden rivayet yoluyla, Zile İsyanı ile ilgili bilgi sahibi olan, bir çok kişiyi dinledim, not aldım. Ama bu kişilerin söylediklerine, elinizde tuttuğunuz bu kitapta yer vermedim. Çünkü İlk ağızdan bilgiler değillerdi. Sadece, Süreyya Hami Şehidoğlu nun 1970 li yıllarda bizzat görüştüğü ve kitabında yer verdiği üç görgü şahidi ile, Yarbay Cemil Cahit Bey in anılarını, ilk ağızdan oldukları için, eserime aldım. Teşbihde hata olmazsa; yazarları, yağlı güreş pehlivanlarına benzetiyorum. Baş ta güreşen pehlivan vardır. O kadar usta ve iyi güreşçidir ki, ünü Türkiye sınırlarını aşmıştır. Fakat bir de, Tozkoparan kategorisinde güreşen çocuklar vardır. Bunları da, sadece mahallesi veya köyündeki çocuklar tanır. Belki tanımaz bile... Eğer bir haddini bilmezlik sayılmazsa, benim gönlümden geçen bir dilek var. Zile İsyanı ile ilgili bir eseri, Allah riyakârlıktan korusun, Türkiye nin yaşayan en büyük tarihî romancısı olan, Üstâd Mustafa Necati Sepetçioğlu nun yazmasıdır. Sepetçioğlu Üstadımız, Olayı yaşayan kimselerle saatlerce konuştum, saatlerce onları dinledim diyor. Ben, hem bu sebepten, hem de meslekî ehliyetinden dolayı, Zile İsyanı konusunda bir eseri yazması konusunda gönlümden geçeni, yukarıda ifşâ ettim. İnşallah, elinizdeki bu kitap ile gösterdiğim yetersizlik, Üstâd Hoca mızın, Zile İsyanı ile ilgili doyurucu bir eser yazmasına vesile olur. Benim elimden gelen bu! Bir tozkoparan, ancak bu kadar güreş atabilir. Sepetçioğlu Hoca gibi bir Üstadın, Zilelinin isyan etmediğine dair kitaptaki tezimi destekler bir görüş beyan etmesi ve bunu önsözde belirtmesi, benim o kitapta yazdıklarımdan çok daha değerlidir. Bir gün birisi, Bakırköy Akıl Hastanesi Başhekimi Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Bey le konuşurken, lafın bir yerinde; - Sen delisin demiş, Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Bey e. O da gayet sakince; - Bak dostum, senin bana deli demen, bir anlam ifade etmez. Ama bu hastanenin başhekimi olarak, eğer ben sana deli dersem, bu çok anlam ifade 12

eder ve deli gömleğini giydirip, şu karşıdaki koğuşa girersin. Bir daha da zor çıkarsın buradan demiş. Bir konuyu belirtmem gerekir; herhangi bir kaynaktan yaptığım alıntıları, hemen ilgili paragraf sonunda, parantez içinde belirttim. Fakat, burada farklı bir yol izledim. Kaynak belirtirken, Amerikan Sistemi ne uygun olarak, aynı parantez içinde, kitabın cilt ve sayfa numarasını da vermeyi ihmal etmedim. Bunu yaparken, bir eserde belirtilen kaynakları kontrol eden titiz okuyuculara bir kolaylık sağlamayı hedefledim. Evet... Kurtuluş Savaşı Yıllarında, Zile de bir isyan olmuştur... Ama gerçekten bu isyanı çıkaranlar Zileli midir? Zileli, isyan mı çıkartmıştır, yoksa isyan çıkartmaya zorlanmış mıdır? Zile halkı, top yekûn bu isyana katılmış mıdır? Bu soruların cevabını, elinizdeki bu kitabı bitirdiğinizde bulacağınızı tahmin ediyorum. Zileli nin isyan çıkartıp, çıkartmadığının; bu isyanda herhangi etkili bir rol oynayıp, oynamadığının takdirini, siz okuyuculara ve gelecek nesillere havale ediyorum. 18-02-2005 Orhan YILMAZ 13

2. BASKIYA GİRİŞ Yoğun bir emek sarfederek ortaya çıkardığımız Zile İsyanı kitabı Zile Belediyesi tarafından basıldıktan kısa süre sonra tükendi. Deyim yerinde ise sahaflara düştü. Kitabın yazarı olarak şahsımdan kitap isteyen çok oldu. Kitabın tükendiğini belirttiğimde ise, kitabın yeni baskısının yapılması için çok sayıda talep aldım. Ancak başına gelen bilir, kitap basımı işi zahmetli ve pahalı bir işlemdir. Birtakım nedenlerden dolayı Zile İsyanı kitabının 2. baskısını bu zamana kadar gerçekleştiremedik. Nasip bugüne imiş. 2. baskıda önemli bir değişiklik yok. Sadece Zile nin Yetiştirdiği Kıymetler bölümünde güncelleme yaptım. Ayrıca eserin en sonundaki Sonsöz bölümünde, tablodaki şehirlerin o zamanki nüfusları ile karşılaştırma yapabilmek için, günümüzdeki nüfuslarını ekledim. Eserin okuyuculara faydalı olacağı inencı ile... Yrd. Doç. Dr. Orhan YILMAZ 21.02.2014, Çanakkale 14

Bölüm 1. ZİLE 1 Tarihten Günümüze Zile İlk Çağlar Tarihi ve yapılan arkeolojik araştırmalar göstermektedir ki, Zile şehri Tunç ve Demir Çağları ndan beri yerleşime açıktır. Ninova Kraliçesi Semiramis Tarafından Kuruluyor Zile hakkında Ninova ve Asurlular döneminin sonu ile ilgili ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Amasyalı ünlü coğrafyacı-tarihçi Strabon a göre Zile, günümüzde Irak sınırları içinde bulunan ve Asur Krallığı nın başkenti, Ninova Kraliçesi Semiramis tarafından kurulmuştur. Semiramis, güzel bir cariye iken, Belh şehrinin kuşatılması sırasında gösterdiği dirayet ve yiğitliği sonucunda, Asur Hükümdarı Ninus un takdirini kazanmış ve onunla evlenmiştir. M.Ö. 1916 yıllarında kocası Ninus u zehirleyerek, Asurların yönetimini ele geçirmiştir. Yani Zile yaklaşık 4.000 yıllık bir tarihi geçmişe sahiptir. Eti ve Hititler Dönemi Maşathöyük te bulunan yazıtların incelenmesi sonucunda elde edilen bilgilere dayanılarak yazılan Anadolu isimli eserde, Eti Medeniyetinin bugünkü Zile ye kadar yayıldığından bahsedilmektedir. Bu durumda Zile, Maşathöyük kazılarında bulunan tabletlerden elde edilen bilgilere göre; Orta Anadolu da başlayıp kuzeydoğuda Yeşilırmak Havzası boyunca sıralanmış Hitit yerleşim merkezlerinden biri olan Anzilla olduğu düşünülmektedir. Frig ve Kimmer Dönemleri Hititler Dönemi nde önemli birer yerleşim yeri olan Tapigga (Maşathöyük) ve Anziliya (Zile Höyüğü), M.Ö. 15. yüzyıldan sonra, Hititlerin en büyük düşmanlarından Kaşkalar ın birçok saldırısına uğradı. M.Ö. 8. yüzyılda Friglerin yönetimine giren yöre, M.Ö. 7. yüzyılda Kimmerler tarafından yağmalandı. 1 Bu bölümdeki bilgiler Tokat Yıllığı 1998, Zile Tanıtım 1994 kitapları ile www.gop.edu.tr ve www.members.lycos.co.uk/zilem internet sitelerinden alınmıştır 15

Persler Dönemi M.Ö. 548 tarihinde Anadolu, dolayısıyla ilçemiz Pers hakimiyeti altına girmiştir. Persler Yeşilırmak Havzası na çok önem verip, tarihi Kral Yolu nu buradan geçirmişlerdir. I. Darius zamanında, Anadolu nun en büyük eyaleti olan Kapadokya ikiye bölünmüş ve Zile, kuzeydeki Pontus Kapadokyası içinde yer almıştır. Persler, Zile de kendi tanrıları olan Anaitis (Anahita), Anos ve Anadates e ait bir ateş tapınağı inşa etmişlerdir. Makedon ve Pontus Dönemleri M.Ö. 4. yüzyılda da Makedonlar ın denetimine girdi. M.Ö. 3. yüzyılda Pontus Krallığı na bağlandı ve M.Ö. 66 da Romalılar ın eline geçti. Roma Dönemi II. Pharnake, M.Ö. 47 de Sezar ın karısının adı verilen Zela Şehri nde (bugün Zile) yapılan ve kısa süren bir savaşta, Julius Sezar tarafından yenilgiye uğratıldı. Bu zaferin anısına, Sezar meşhur Veni, Vidi, Vici - Geldim, Gördüm, Yendim sözünü söylemiştir. Sezar bu sözü, Zile Kalesi içerisindeki bir dikili taşa kazdırmıştır. Zaman içinde bu dikili taşın, kaleden alınarak, götürüldüğü iddia edilmektedir. Günümüzde, Zile Kalesi içinde bulunan dikili taştaki sözler, tam okunamamaktadır. Bu yüzden, Zile Kalesi ndeki taşın, sözü edilen taş olup, olmadığı tam olarak bilinmemektedir. Yakın zamana kadar kalede olduğu söylenen bu taşın, şimdi nerede olduğu bilinmemektedir. 11. yüzyıl başlarında, Bizans İmparatorluğu nun, Armeniakon Theması nın sınırları içerisinde yer alan yöremize, aynı yüzyılın ikinci yarısında Türkmenler gelmeye başlamıştır. Bizans ile Sasaniler arasında zaman zaman el değiştiren yöre 1071 yılına kadar Bizanslılar ın elinde kalmıştır. Danişment ve Selçuklular Dönemleri Bu tarihte Melik Ahmet Danişment Gazi tarafından Bizanslılardan alınmıştır. Danışmentlilerin izlerini görmek hâlâ mümkündür. 1174 yılında Anadolu Selçuklularından II. Kılıçarslan, Danışment Devleti ne son vererek, Zile nin Selçuklular a geçmesini sağlamıştır. Danişmendliler in ve Anadolu Selçukluları nın 16

egemenliği altında kalan yöre, 13. yüzyıl ortalarında Baba İshak Ayaklanması ndan etkilenmiştir. İlhanlı, Eratna, Kadı Burhaneddin ve Akkoyunlu Dönemleri İlhanlılar ın denetimi altındayken Moğol Komutanları tarafından yağmalanmıştır. Zile, bilahare Eretna Beyliği, Kadı Burhaneddin Devleti ve Akkoyunlular tarafından yönetildikten sonra, Osmanlılar ın eline geçmiştir. Osmanlı Dönemi 1397 tarihinde Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı yönetimine geçmiştir. Ankara Savaşı nı 1402 de kazanan Aksak Timur un elinde kısa süreli kalan ilçe, 1413 te tekrar Osmanlılar a geçmiştir. Zile, Celali Ayaklanmaları ndan büyük ölçüde etkilendi. 19. yüzyıl sonlarında, Sivas Vilâyeti nin, Tokat Sancağı na bağlı, bir kaza olarak yönetilmiştir. Zile Adının Kökeni Çeşitli kaynaklara göre, Zile ye tarihte 20 den fazla değişik isim verilmiştir. Zile kalesinin Roma kumandanı Sulla tarafından yaptırılmış olması veya burada Amanos mabedinin bulunması ve muhterem anlamına gelen Silla denmesinden dolayı, Zile nin ismi zamanla Zela-Zile şeklini almış olabilir. Tarihçi Charles Texier e göre, Strabon eserinde Zela dan bahseder. Hüseyin Hüsamettin Efendi nin Amasya Tarihi nde, bu yerleşim yerinin Togait Hükümdarı Harkar Han tarafından önemli bir yer haline getirildiği, muhterem anlamına gelen Sılay adının verildiği zamanla Zela-Zile şekline dönüştüğü yazılıdır. Ali Danişment tarihinde, Mirkatel Cihad, Zile den Kırkıriye diye bahsetmektedir. Evliya Çelebinin Seyahatnamesi ne göre, burada halı ve kilim dokumacılığının ileri gitmesinden dolayı, şehrin bu adı aldığı belirtilmektedir. Kısaca; Zile isminin nereden geldiği hakkında kesin bir hüküm vermek mümkün değildir. Ancak, Amasyalı Strabon un Tarihçi ve Coğrafyacı olması ve Zelitis - Zela ismini eserinde kullanması, bu kelimenin çok eskiden beri kullanıldığı izlenimini vermektedir. Ayrıca, Zile nin 29 km güneydoğusundaki Maşat Höyük de bulunan belgelerin 17

incelenmesi sonucunda, Ord. Prof. Şevket Aziz Kansu ve aynı buluntulara dayanarak Şemsettin Günaltay, Anadolu isimli eserinde, Eti Medeniyeti nin bugünkü Zile ye kadar yayıldığından bahsetmektedirler. Bu durumda Zile, Maşat Höyük kazılarında bulunan tabletlerden elde edilen bilgilere göre; Orta Anadolu da başlayıp, kuzey doğuda Yeşilırmak havzası boyunca sıralanmış, Hitit yerleşim merkezlerinden biri olan Anzilla olmalıdır. Zile nin Tarihteki İsimleri Çeşitli kaynaklarda Zile ye; Anzılla, Anzilia, Anziliya, Gazala, Gırgıriye, Karkariye, Kırkariye, Kırkıriye, Sılay, Silay, Sile, Sileh, Zala, Zela, Zeleh, Zelos, Zeyli, Zileh, Zilê, Zilè, Zilleh ve Zilon adı verildiği belirtilmektedir (Mistepe 2004). Ayrıca Zelid, Zelidis, Zelitid, Zelitis, Zelitica ve Zeltis isimleri değişik dönemlerde Zile Bölgesi ne verilmiştir. Millî Mücadele Dönemi nde Tokat Milli Mücadele Dönemi nde Tokat, Sivas Vilayeti ne bağlı bir sancak idi. Sancağın merkez kazası dışında, Erbaa (Herek), Reşadiye (Eskefser), Niksar ve Zile olmak üzere 4 kazası vardı. Günümüzde ilçe olan Turhal ve Artova, merkez kazaya bağlı birer nahiye idi. 1914 yılında köyleriyle beraber 110.000 olan Tokat ın merkez ilçe nüfusu, Milli Mücadele Dönemi nde de 100.000 in altına düşmemişti. Her zaman önemli bir kültür ve cazibe merkezi olan Tokat a, Avrupalı gezginler Küçük Paris adını takmışlardı. İngilizler, Mondros Mütarekesi ertesinde, Samsun üzerinde bölgeye birkaç müfreze asker yolladılarsa da, sadece gözlem yaptılar. Bölgeyi sürekli denetim altında tutan III. Kolordu ya bağlı birliklerle çatışmaya girmekten kaçındılar. Bağımsız bir Rum Pontus Devleti kurmak isteyen Rumların ilgi alanında olan Tokat, Anadolu da ilk direniş örgütlerinin kurulduğu yerlerden biridir. Şubat 1919 da Tokat ta bir Müdafaayı Hukuk Cemiyeti kurulmuştu bile. Mayıs 1919 da, Yunanlılar ın İzmir e asker çıkarmasından sonra, Redd-i İlhak Cemiyeti de kuruldu. Milli Mücadele Dönemi nde, Tokat tan I. Dönem Büyük Millet Meclisi ne, Hamamcızade Rıfat Arkan Bey, İzzet Genç Bey, Mustafa Vasfi Süsoy Bey, Mütevellizade Hamdi Bey ve Nazım Resmor Bey olmak üzere 5 adet milletvekili gönderilmişti. II. Dönem Büyük Millet Meclisi nde ise Mustafa Vasfi Süsoy Bey, Emin Bayarı Bey ve 18

Hacı Kamil Efendi olmak üzere 3 adet milletvekili vardı (Büyüm 1984: X/7089-7090) ve (Adıgüzel 2004:10-12) 2. Millî Mücadele Döneminde Zile O dönemler Zile, çevresine göre oldukça kalabalık bir nüfusa sahip, canlı bir ticaret merkeziydi. Zile nin 1920 li yıllardaki şehir merkezi nüfusu, 5. Kafkas Tümeni Komutanı Yarbay 3 Cemil Cahit (Toydemir) Beyin, Mustafa Kemal e çektiği telgrafa göre 24 bin kişi idi 4. O devrin şartlarına göre 24 bin nüfus, büyük bir nüfustur. Diğer bazı şehirlerin nüfusları ile karşılaştırıldığında, bu daha iyi anlaşılacaktır. 1920 li yıllarda 27.000 olan Ankara nın nüfusu, başkent olduktan sonra dahi, 1932-33 yıllarında ancak 70.000 civarında idi (Sherril 1973: 29). Zile nin Kurtuluş Savaşı na sağladığı eşsiz destek, verdiği şehitlere bakıldığında, daha da iyi anlaşılmaktadır. Türk Milleti nin kahraman evlatlarını barındıran Zile nin, Kurtuluş Savaşı na verdiği can-ı gönülden destekle birleşince, ortaya şu rakamlar 2 Kitabın sonunda verilen Kaynaklar listesine dayanarak, Amerikan sisteminin kullanıldığı kaynak gösterme şekline göre, yazarın soyadı ve eserin yayınlandığı yılı belirten tarihten sonra verilen romen rakamı, kitabın kaçıncı cilt olduğunu, ondan sonra gelen latin rakamı, ilgili kısmın kaynağın hangi sayfasından/sayfalarından alındığını gösterir (O.Y.). 3 Bazı kaynaklarda, Cemil Cahit Bey başta olmak üzere, Yarbay rütbesinde olan bir çok kişinin, günümüz Türkçesi nde Kaymakam olarak belirtildiğini görüyoruz. Zannımca bunun sebebi, yarbayın Osmanlıca daki karşılığının Kaimmakam olmasından kaynaklanmaktadır. Osmanlıca daki Kaimmakam, günümüze Kaymakam olarak nakledilmekte ve böylece yanlış bir şekilde, ilçe merkezi yöneticisi olan Kaymakam yerine kullanılmaktadır. Böylece; mesela Kaymakam Cemil Cahit Bey denince, bir ilçenin yöneticisi olan kaymakam anlaşılmaktadır. (O.Y.). 4 5. Tümen Komutanı Yarbay Cemil Cahit Bey, Mustafa Kemal e çektiği telgrafta Zile nin şimdiki kuvvetlerle istirdadı (geri alınması) pek güçtür. Obüs toplarını celbediyorum (geri çekiyorum). Şehirde 24 bin nüfus vardır. Binalar ahşaptır, şehrin masum ahalisi çok kayıp verecek, bunun millet nezdinde tesiri kötü olacaktır. Büyük Millet Meclisinin ne gibi karar alacağının duyurulmasını şeklinde ifade etmiştir (Erçıkan 1974: VI/164). 19

çıkmaktadır. Sadece Tokat ili baz alındığında bile, Artova dan 5, Niksar dan 34, Reşadiye den 90, Erbaa dan 148 ve Tokat tan 218 şehide karşılık, Zile den 4 yıllık Kurtuluş Savaşı süresince 275 Mehmetçik şehit düşmüştür (Selek 1987: I/117). Günümüzde Zile Fiziki Durum Tokat İli ne bağlı 11 ilçeden birisidir. Yüzölçümü 1.511 km2.dir. Tokat ın batısında, Zile Ovası nda kurulmuştur. Denizden yüksekliği 710 m.dir. Coğrafi Konum Zile, Orta Karadeniz Bölgesi nin güney iç kesimindedir. Zile İlçesi, coğrafi konumu itibariyle 40 derece 05 dakika ile 40 derece 25 dakika kuzey enlemleri ve 35 derece 25 dakika ile 36 derece 05 dakika doğu boylamları arasında yer almaktadır. Sınırları Zile ilçesinin doğusunda Turhal, güneyinde Artova ve Yozgat İli ne bağlı Kadışehri, batısında Yozgat iline bağlı Çekerek ve Amasya ya bağlı Göynücek İlçeleri ile kuzeyinde Amasya merkez ilçe bulunmaktadır. Ulaşım Zile, Tokat İli ne, Turhal dan geçen 67 km.lik asfalt yolla bağlanır. Ayrıca, daha kısa olan, 62 km.lik başka bir yol da, Pazar İlçesi üzerinden Tokat a bağlanır. Samsun- Sivas demiryolu, şehir merkezine 5 km uzaklıktaki İstasyon Mahallesi nden geçer. İlçe köylerinin genelde yerleşim konusunda bir problemi mevcut olmayıp, yaz, kış köylere ulaşım tümüyle sağlanmaktadır. Yerleşim Zile, tarihi kalenin etrafında bir halka gibi yayılmıştır. Bütün surları sağlam ve şehir ortasında durumuyla Zile Kalesi nin Türkiye de başka bir örneği yoktur. İdari Durum Evrenköy (Kızılcin), Güzelbeyli (Silis), Yalınyazı (Maşat) ve Yıldıztepe (Yeni Müslüman) olmak üzere, 4 beldesi, 114 köyü ve 5 mezrası vardır. 20

Nüfus İlçe geneli nüfusu 2012 sayımına göre şehir merkezi 34.442, kır nüfusu 27.323 olmak üzere toplam 61.765 dir. Yeryüzü Şekilleri Güneyden, doğu-batı istikametinde uzanan ve en yüksek tepesi 1907 metre olan Deveci Dağları, kuzeyden yine doğu-batı istikametinde uzanan yüksek tepelerle çevrili olan Zile bir ovanın orta yerinde yükselen Höyüğün çevresinde kurulmuştur. Anadolu nun en eski yerleşim merkezlerinden biridir Güvercin Çalı, Hüseyin Gazi Tepesi ve Sivri Çal bu ovada belli başlı engebelerdir. İlçe sınırları içerisinden geçen Çekerek Irmağı önemli bir su kaynağı olmakla beraber yararlanılamamaktadır. Çalışmaları sürdürülen Süreyya Bey Barajı tamamlandığında, ilçe topraklarının büyük bir kesiminin sulanabilmesi mümkün olacaktır. İklim Zile nin, coğrafi bölge taksimatında Orta Karadeniz Bölgesinin güneyinde bulunması ve İç Anadolu Bölgesinin kuzeyine komşu olması nedeniyle, her iki bölgenin de iklim özelliklerini taşır. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar özellikle kar yağışlı ve soğuk geçer. Yağmurlar ise daha ziyade ilkbahar sonlarına kaymış olmakla birlikte sonbaharın ilk aylarında görülür. Bu nedenle Zile de genel olarak Karadeniz-İç Anadolu arası geçiş tipi iklim hakimdir. Meskenler Zile ilçe merkezinde evler, yakın zamana kadar kerpiç-ağaç karışımı ahşap bir stilde yapılmakta idi. Bugün bu evlerin büyük çoğunluğu koruma altına alınarak sit alanı haline getirilmiştir. Ancak son yıllarda yurdumuzun her yerinde görüldüğü gibi, şehrimizde de ahşap mimarî stildeki evlerin yanında, betonarme ve çok katlı apartmanların yapımı da her geçen gün artarak devam etmektedir. Sosyal Yapı İlçede geçmişte çok yaygın olan geleneksel aile tipi, son yıllarda çekirdek aile tipine dönüşmeye başlamıştır. Ancak bazı köylerde ataerkil aile yapısı halen devam 21

etmektedir. Örf ve adetlerine oldukça bağlı olan ilçe halkının, akraba ilişkileri ve sosyal yaşamlarındaki yardımlaşma gelenekleri halen sürmektedir. Bu birleşme ve dayanışmayı bilhassa düğünlerde, seçimlerde ve ölümlerde görmek mümkündür. Zile halkı gelenek ve göreneklerine, örf ve adetlerine sıkı sıkıya bağlı, kapalı bir kenttir. Günümüze kadar bu yapının devam ettirilmesinde rol oynayan en önemli faktörlerden birisi de, Zile nin göç alan değil, göç veren bir kent konumunda olmasıdır. Zile den dışarıya göç olayı yaşanmaktadır. Bugün Türkiye nin neresine gidilirse gidilsin, bir Zileli ile karşılaşmak mümkündür. Turhal ilçesinin yaklaşık yarısı Zileli dir. En fazla göç Turhal a olmaktadır. Örf ve Adetler İlçe ve köylerinde genelde tek evlilik söz konusu olup, yaygın olan görücü usulü evlilik ve düğün yapma âdeti halen devam etmektedir. Kız istemeden gelin almaya kadar geçen sürede yöresel özellikler gösteren birçok âdetler, günümüzde her alanda görülen gelişmelere ve değişmelere rağmen önemini ve özelliklerini hala korumaktadır. Yakın zamana kadar alınan başlık parası genelde kaldırılmıştır. Giyim, Kuşam Günlük kıyafet olarak giyilmeye devam edilen yöresel özellikler taşıyan giysiler, bazı köylerde otantik yapısı içinde yaşamaya devam etmektedir. Muftak Kültürü İlçe ve köylerinde undan yapılan toyga çorbası, düğ çorbası, helle çorbası, erişte, makarna ile şifa niyetiyle baharda toplanarak yenen ebegömeci, kaba pancar ve madımak en çok bilinen yöresel yemeklerdir. Ayrıca bat, duru pekmez, kuşburnu reçeli, çökelekli, çerkez pastası, hingel, cılbır, kuskus, kara bakla dolması ve haşıl yöreye özgü diğer yemek türleridir. Ziyaret ve Adak Yerleri İlçemizde halkın adak kurbanı kesip zaman zaman ziyaret ettiği çok sayıda ziyaretgâh bulunmaktadır. Bunlar arasında en çok tanınan ve ziyaret edilenler; Çeltek Baba, Şeyh Ahmet, Ömer Dede, Arap Dede, Huykesen, Ayna Dede, Pervane Baba, 22

Abdal Musa, Karaşeyh Baba, Şıheylik Baba, Şeyhi Sal Sal Yatırı dır. Kültür ve Sanat İlçede 850 kişilik bir sinema salonu mevcut olup, tiyatro ve konserler burada icra edilmektedir. 4000 e yakın günlük gazete ve dergi satışı yapılan ilçede 3 tane mahallî gazete (Özhaber, Zile Postası, Gündem) çıkarılmakta, ilçe ve çevresine yayın yapan 1 tane yerel televizyon kanalı (Zile TV) ve 2 tane radyo kanalı (Asena Önder FM, Umut FM) bulunmaktadır. Ekonomik Durum ve Mahalli Yiyecekler Kırsal kesimdeki halk genelde tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Vatandaşlar arasında az da olsa ticaret ve sanayi alanında uğraşanlar da bulunmaktadır. Yakın zamana kadar halk arasında bağ kaynatma olarak tâbir edilen hemen hemen her aile tarafından kış hazırlığı içinde yapılması gelenek haline gelen duru pekmez (esmer ve sıvı olur) ve çalma pekmez, köme (cevizli sucuk) bugün eskisi kadar yapılmamaktadır. Ancak Zile Pekmezi adıyla ticari amaçlı sanayi üretimine başlanılmıştır. En az pekmezi kadar meşhur olan ve yöreye has ananevi usullerle yapılan Zile leblebisinin yapılması da iki usta dışında terkedilmiştir. Bugün yapılan leblebiler hazır olarak Tavşanlı, Çorum ve Eskişehir den gelmektedir. Panayır Zile nin ekonomik ve kültür hayatında çok önemli yeri vardır. İlk defa ne zaman kurulmaya başladığı belli değildir. Her sene kışa girmeden önce, güzün son aylarında, genellikle Ekim Ayı nda kurulur. Bu aylar, çiftçinin ürününü satıp, parasını aldığı ve evlilik, sünnet düğünü, kış hazırlığı gibi faaliyetler için harcama yaptığı bir zamandır. Panayır, aynı zamanda, at yarışları ve güreş gibi milli sporlarımızın yapıldığı bir spor etkinliğidir. Panayır, bilhassa çocuklara hitap eden bir eğlence merkezidir de. Tarım Sulanabilir arazinin az olması, sanayi yatırımının olmayışı nedeniyle bilhassa köylerden büyük kentlere yerleşmek üzere göçenlere ve mevsimlik işçi olarak 23

gidenlere rastlanmaktadır. Yüzölçümü itibarıyla 151.200 hektar alana sahip olan ilçemizde tarım modern yöntemlerle yapılmaktadır. Nüfusun % 60 ı tarımla uğraşmaktadır. % 80 i kıraç olan tarım arazisinin bir bölümü Boztepe, Belpınarı ve Koçaş Göletleri nden sulanmaktadır. Şehrin ekonomik hayatında önemli yer tutan tarım ürünlerinin başlıcaları; buğday, arpa, nohut, mercimek, fiğ, fasulye, patates, soğan ve sanayi ürünlerinden şeker pancarı ile ayçiçeğidir. Kalite bakımından Türkiye standartlarını yakalamış olan haşhaş bitkisi üretimi TMO Genel Müdürlüğü nün iznine bağlı olarak kısmen yapılmaktadır. Orman ve Yaban Hayatı İlçede ve köylerde ormandan yakacak olarak faydalanılmasının yanı sıra, yakın zamana kadar evlerin yapımında orman ürünlerinin kullanılması ve bilinçsiz kesim ormanların yok olmasına neden olmuştur. Akabinde bilinçsiz avlanma nedeniyle de yörede bol olan av hayvanlarına da az rastlanılmaktadır. Orman ve av hayvanları katliamı konusunda, yeni nesiller daha bilinçlidir. Sanayi İlçede son zamanlarda, özellikle 1996 yılından sonra sanayi alanında kayda değer gelişmeler yaşanmaya başlamıştır. İlçede un ve yem sanayii, tekstil ve sentetik sanayii, elektrik dinamoları, muhtelif sanayi makineleri, cam ve toprak sanayii, tarım âlet ve makineleri, her türlü plâstikten mamul ayakkabı, mobilyacılık, muhtelif gıda ve temizlik maddeleri alanlarında 55 küçük ve orta ölçekli işletmede üretim yapılmaktadır. Zile de Tarihî Eserler Zile Kalesi Zile ye girerken ilk göze çarpan, Zile Kalesi nin surları ve saat kulesidir. Zile Ovası na hakim olan bir höyük üzerine oturtulmuştur ve ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Strabon a göre Ninova Kraliçesi Semiramis tarafından, doğusundaki kayalık bölgeden yararlanılarak, doldurulmak suretiyle yapıldığı söylenmektedir. Kentin en yüksek ve en eski akropolüdür. Kale içerisinde yeraltı 24

yolları, geçitler ve askeri amaçlı yapılar inşa edilmiştir. 1875 yılında Zile ye gelen Ziya Paşa, kalenin içine askerlik şubesi ve okul yaptırmıştır. Giriş kapısı üzerindeki kuleyi de, saat kulesine dönüştürmüştür. Ancak kuledeki saat bugün yerinde yoktur. Tokat il merkezindeki, Behzat kulesinde halen kullanılmaktadır. Kale içinde çevreye dağılmış Roma ve Bizans dönemlerine ait sütunlar ve kitabeler bulunmaktadır. Kalenin doğu yönünde kayaların oyulması ile yapılmış bir amfi tiyatro vardır. Ulu Camii Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1267 yılında yaptırılmıştır. Caminin üç kapısı vardır. Ana giriş kapısında Anadolu Selçuklularının çok güzel geleneksel motifleri görülmektedir. Osmanlılar zamanında tamir görmüştür. Zile Evleri Düz bir alanda düzenli bir planlama ile kale höyüğünün çevresinde yayılan kentteki evlerin hemen hemen hepsi Tokat yöresi mimari özelliklerini göstermektedir. Birkaç kez büyük yangın geçiren Zile de eski dönemlere ait saraylardan ayakta olan yoktur. Osmanlı Eserleri İlçemizde Osmanlı dan günümüze ulaşan, Hoca İshak Camii, Boyacı Hasan Ağa Camii, Elbaş Camii, Çifte Hamam ve Yeni Hamam gibi eserler bulunmaktadır. Maşat Höyük Önemli bir Hitit merkezi olan Maşat, Zile nin 25 km. güneyindedir. Hitit İmparatorluğu na bağlı bir beyliğe ait yerleşme bölgesinin merkezidir. Tepede büyük bir saray ve eteğindeki kentten oluşmaktadır. Kent M.Ö. 1.500 lü yıllarda imparatorluğun ve döneminin en parlak günlerini yaşamıştır. Savaş ve yangınlar nedeniyle beş kez yıkılmış ve yeniden yapılmıştır. Höyük harabelerinde bu temelleri üst üste görmek mümkündür. M.Ö. 1.200 yıllarında Frig istilası ile el değiştiren kent, 500 yıl Frig Uygarlığı nı ve Demir Çağı nı yaşamıştır. M.Ö. 3. yüzyılda önemini yitiren Maşat, 1973 yılında Türk bilim adamları Ord. Prof. Şevket Aziz Kansu ve Prof. Dr. Tahsin Özgüç tarafından gün 25

ışığına çıkarılmıştır. Bulunan bu eşyaların bazıları süzgeç, çaydanlık, küçük maltız, içki bardağı hayvan şeklinde içki kabı, çift kulplu testidir. 4.000 yıllık uzun geçmişinde, değişik çağ ve uygarlık belgelerini içinde saklayarak, bu güne kadar getiren höyük; mimarisi, seramikleri, metal aletleri, tabletleri ve daha birçok buluntuları ile Hitit ve Frig uygarlıklarına ışık tutmaktadır. Zileli Ünlü Kişiler 5 Nihat AKYUNAK 1922 yılında Zile de doğmuştur. İlk ve orta tahsilini Zile de tamamladıktan sonra lise ve yüksek öğrenimi İstanbul da sürdürmüştür. 1947 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü nü bitirdi. 33 yıl memuriyet, yöneticilik, hocalık, yazarlık yaptı. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar ve Türkiye Ressamlar Cemiyeti kurucu üyelerindendir. Devlet Sergileri başta olmak üzere kişisel, yurtiçi karma, yurtdışı ulusal ve uluslararası resim sergilerine katılmıştır. Kardeşi merhume Melahat Demirkol şaire, diğer kardeşi merhum Âşıkoğlu Necati Akyunak da hem ressam hem de şairdir. 1986 yılında İzmir de vefat etmiştir. Ahmet ERBİL 1955 yılında Reşadiye Köyü nde doğmuştur. İlkokulu köyde okuyarak, Pamukpınar İlköğretmen Okulu na, oradan da Yüksek Öğretmen Okulu na devam etmiştir. Öğrenimini devam ettirmek üzere A.B.D. ye gitmiştir. Halen NASA ya bağlı Yıldız Savaşları Projesi nde bilim adamı olarak çalışmaktadır. Türkiye de en genç yaşta profesör unvanını alanlardan birisidir. Arif (Hoca) KILIÇ 1899 yılında Zile de doğmuştur. 14 yaşında ayağından sakatlanan ve uzun süre yatakta yatmak zorunda kalan Arif Kılıç yattığı süre içinde zamanının tamamını kitap okuyarak geçirmiştir. 1926 yılında Amasya İmam Hatip Lisesi ni birincilikle bitirdikten sonra, aynı yıl Zile Kütüphanesi ne memur olarak atanmıştır. Kütüphanede çok kitap okuyarak kendini yetiştirmiş ve mevcut kütüphanenin kitap yönünden zenginleştirilmesi için çalışmalar yapmıştır. Zile tarihi ile ilgili araştırmalar 5 Soyadına göre, alfabetik sıra ile dizilmiştir. 26

yapmıştır. 1933 ten 1943 yılına kadar imamlık yapan, 1943 yılında tekrar kütüphane memurluğuna dönen, 1953 yılında müftü olan ve Zile de uzun yıllar müftülük yapan Arif Kılıç, 1972 yılında emekli olmuş, aynı yıl içinde vefat etmiştir. Cahit KOÇÇOBAN 1945 yılında Zile de doğan Cahit Koççoban, ilk ve ortaokulu Zile de, liseyi Tokat ta okumuştur. İstanbul Tatbikî Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (Bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi) Yapı Endüstrisi ve Tasarımı mezunu olan Koççoban, resim, heykel çalışmaları, iç mimarî ve çevre düzenlemeleri ile tanınır. Selçuk Müzesi organizasyon girişimi çalışmaları, Nasrettin Hoca duvar rölyefleri ve 80 civarında Atatürk büst ve heykel çalışmaları arasındadır. Kültür Bakanlığı, İzmir Eski Eserler Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü nde görevini sürdürmektedir. Cahit KÜLEBİ 9 Ocak 1916 yılında, Tokat Zile ye bağlı Çeltek Köyü nde doğdu. Sivas Lisesi ni ve İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu nun Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nü bitirdi. İlk şiirlerini 1938 de yayımladı. Adamın Biri (1946), Rüzgar (1949), Atatürk Kurtuluş Savaşı nda (1952), Yeşeren Otlar (1954), Süt (1965) kitaplarını yayımladı. Daha sonra şiirlerini Şiirler (1969), Sıkıntı ve Umut (1977), Yangın (1980) adlı kitaplarda topladı. Yeşeren Otlar kitabıyla, 1955 yılı Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü nü aldı. Atatürk Kurtuluş Savaşı nda eserini, Nevit KODALLI, Atatürk Oratoryosu olarak besteledi. Şair, Hikaye adlı şiirinde Zile yi ve Kurtuluş Savaşı yıllarında çete ve eşkıyaların yaptıklarını anlatmıştır. 20 Haziran 1997 de, 81 yaşında iken Ankara da vefat etmiştir (Erdin 2003: 12), (Meydan Larousse 1992: XII/130). Tuğrul MUMCU 1945 yılında Zile de doğdu. İlkokulu İstiklal İlkokulu nda, Ortaokulu Zile Kalesi nde okudu. Lise 1 ve 2. sınıfı Sivas ta, 3. sınıfı ise Ankara da okudu. Bu arada, okul yıllarında müzikle amatörce uğraştı. İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi ne devam ederken, 1966 yılında, Ankara Radyosu nun açtığı sınavı kazandı. 38 yıl Ankara Radyosu nda hizmet verdikten sonra, 2004 yılında emekli oldu. Evli, bir kız ve bir erkek çocuk babasıdır. 27

Mustafa Necati SEPETÇİOĞLU 1932 yılında Zile de, Sepetçioğlu Sokağı nda doğmuştur. Günümüzde Yaşayan En Büyük Tarihi Roman Yazarı, Yaşayan En Büyük Tasavvuf Romanı Yazarı ve Türk Dilini En İyi Kullanan Yazar sayılmaktadır. 70 in üzerinde eser vermiştir. İlk ve orta tahsilini çeşitli vilâyetlerde tamamlayan Sepetçioğlu, İstanbul Üniversitesi Türkoloji ve Sanat Tarihi Bölümü nü bitirmiştir. Hikâye, roman, destan ve tiyatro türlerinde birçok eseri olan Sepetçioğlu Millî Eğitim Bakanlığı nın açtığı piyes yarışmasında derece almıştır. Büyük Otmarlar eseri, Avrupa Üniversiteler Arası Tiyatro Festivali nde en iyi eser seçilmiştir. Eserlerinden bazıları şunlardır. Mehmet in Beklediği, Sevgisizler, Yaratılış ve Türeyiş, Dede Korkut, Çağlayanlı Vadi, Anahtar, Kapı, Kilit, Konak, Çatı, Menevşeler Ölmemeli, Ahmet Yesevi, Dünkü ve Bugünkü Türkiye Dizisi, Türk çocuklarına tarih sevgisi aşılamak açısından eşsiz bir tarihi roman dizisidir (Sepetçioğlu 2002). Hasan SEVİNÇ 1936 yılında Zile nin Yıldıztepe Kasabası nda doğmuştur. Güreşe ilk defa 1957 senesinde Turhal Şeker Fabrikası Güreş takımında 52 kg sıklette güreşerek başlamıştır. 1958 yılında Türkiye Şeker Fabrikaları arasında tertiplenen turnuvaya katılmış ve Alpullu Şeker Fabrikasında 52 kg sıklette şampiyon olmuştur. 1959 yılında Konya da yapılan müsabakalarda ünlü güreşçileri yenip, 57 Kg. da Türkiye birincisi olan Hasan Sevinç, Dünya Şampiyonu Mehmet Kartal ı, Balkan Şampiyonu Bayram Uysal ı yenerek, isim yapmıştır. 1961 yılında Adana da tertiplenen güreş müsabakalarında Türkiye Şampiyonu oldu. 1964 senesinde Milli Mayoyu giyip Romanya nın Köstence şehrinde tertiplenen Balkan Şampiyonasına katılmış ve bu turnuvada Balkan Şampiyonu olarak yurdumuza altın madalya getirmiştir. 1965 de Bulgaristan ın Yanbol şehrinde düzenlenen Balkan Şampiyonasına katılmış ve Balkan Şampiyonu olmuştur. 1966 yılında Ankara da tertiplenen Avrupa Şampiyonası na katılarak Avrupa 3. Olmuştur. 1966 da Amerika nın Toledo şehrinde Dünya 2. olmuştur. 28

Böl ü m 2. KU RT U L U Ş S AVA Ş I NDA A NA D O L U Genel Durum 20. yüzyılın başlarında, Osmanlı İmparatorluğu yine de dünyanın sayılı ülkelerinden biri idi. Gotha Almanağı na göre 4,1 milyon km2, Grande Encyclopedie ye göre 6,3 milyon km2 yüzölçüme sahip Osmanlı ülkesinde, Gotha Almanağı na göre 40,2 milyon, Grande Encyclopedie ye göre 38,6 milyon müslüman ve müslüman olmayan halk yaşıyordu (Baykara 1985: 7). I. Dünya Savaşı öncesinde toprak miktarı 1,7 milyon km2, nüfus ise 22 milyona düşmüş bulunuyordu. Kurtuluş Savaşı bittiğinde ise, toprak miktarı 0,7 milyon km2 ve nüfus 12 milyon kişiye düşmüştü (Selek 1987: I/64). Yani 4 yıl içinde 1 milyon km2 toprak ile 10 milyon kişi nüfus kaybedilmiştir. 30 Ekim 1918 de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması, çok ağır şartlar ihtiva ediyordu. Bu antlaşmayla, Osmanlı Devleti kayıtsız şartsız düşmanlara teslim olmuştur. Güneyde Ermenilerin desteklediği Fransızlar, doğuda yine Ermeniler, Karadeniz kıyılarında Pontuscu Rumlar, Trakya ve Ege de Yunanlılar, İstanbul ve Marmara Bölgesi nde İngilizler, Akdeniz Bölgesi nde İtalyanlar işgalci durumundaydılar. Siyasi kurumlar Yakın tarihimizde sahneye çıkan en önemli 3 siyasi kurumun 3 ü de ortaya hürriyet ve özgürlük getirmek için çıkmışlardır. Bunlar; İttihat ve Terakki, Jön Türkler ve Demokrat Parti dir. Ortaya çıkışı Kurtuluş Savaşı Dönemi ne rastlayan İttihat ve Terakki nin zararı korkunç olmuştur. İttihatçıların İhaneti İttihat ve Terakki mensuplarının yaptığı ve Osmanlı nın çöküşünü hızlandıran en önemli âmillerden birisi, Hürriyet uğruna orduya Müslüman olmayan Hristiyan ve Yahudi kimselerin asker olarak alınmasıdır (Hakkı 1972: 93). Azınlık mensupları; Osmanlı nın güçlü olduğu devirlerde korkup sinmiş, fakat zayıfladığı devirlerde açıkça hainliklerini göstermiştir. Bu azınlıkların en büyük hayali, Osmanlı nın mağlubiyetini görmek idi. Buna rağmen bunları 29

orduya alarak, bunlardan savaşta bize fayda geleceğini ummak için, ancak İttihatçılar gibi zeka özürlü olmak gerekirdi. Daha sonra kurtuluşu kaçmakta bulan İttihatçıların arkasından Refik Halit Karay, Efendiler nereye isimli makalesinde şu satırları yazmıştır: Ziyafet bitti, fakat ağzınızı silmeden, elinizi yıkamadan, bir acı kahve içmeden: Efendiler nereye? Tahtakuruları nereye? Tok kurtlar nereye? Koca fareler nereye? Ziyankâr evlatlar nereye? Eli sopalı, beli palalı, gözü kanlı paşalar; damdan dama nereye? Muhalif mi? Al aşağı. Muharrir mi? Vur başına. Türk mü? Sür ölüme. Rum mu? İste parasını. Ermeni mi? Kes kafasını. Arap mı? Çek ipe. Kadın mı? Gönder eve. Haydut mu? Buyurun köşeye. Külhanbeyi mi? Gelsin yanıma. Yahudi mi? Sor fikrini. Kalan kimseye at sopayı, paraları koy cebine: İşte sizin programınız. Şimdi böyle sinsi sansar gibi, tavandan tavana nereye? Kırk katır mı? Kırk satır mı?.. diye soramadık. (Selek 1987: I/88-89) Ordu Ordunun genel durumunu aşağıda gördükten sonra, Kurtuluş Savaşı nı nasıl kazandığımızı anlamak gerçekten zorlaşıyor. İşgal Kuvvetlerinin Mevcudu Büyük Millet Meclisi nin Ankara da açıldığı günlerde, Anadolu işgal askerleri ile kaynıyordu. Türkiye topraklarında 38.000 İngiliz, 59.000 Fransız, 30

17.900 İtalyan askeri ve 90.000 kişilik bir Yunan Ordusu bulunuyordu. Bunun yanında, Güney-Doğu Anadolu Bölgesi nde Fransız işgalini destekleyen 10.000 Ermeni komitacı ile, Karadeniz Bölgesi nde faaliyet gösteren 20-30 bin arasındaki Pontuslu Rum da hesaba dahil edilmek zorundaydı (Görgülü 1985: 48). Genel Durum Ordumuz, 9 kolorduya bağlı, 20 tümenden ibaretti. Mevcut 9 kolordu içinde, doğu istilasını yapan, İran ve Kafkas Azerbaycanı nı dolaşan askerlerden oluşan, 4 tümenli 15. kolordu en iyi durumdaydı ve mevcudu 17.680 idi. Diğer kolorduların mevcutları çok az idi. 1 Mondros Mütarekesi ne göre; ordu terhis edilmiş, cihazlar, silah, cephane ve ulaştırma araçları hakkında, Müttefik Kuvvetler tarafından verilen emirlere uyulmuştu. Verilen bu emirlere göre, her tümende 2.000 tüfek ve 8 top bırakılacak ve geri kalanı depolara yığılacaktı. Geri kalan bu fazla silahların mekanizmaları ve kamaları sökülüp, ayrı yerde depolanıyordu (Selek 1987: I/108, 110, 111). Asker Sayısı Ağustos 1914 başında, I. Dünya Savaşı yüzünden seferberlik ilan edildiği zaman 640.000 olan ordu mevcudumuz, Mondros Mütarekesi nin imzalanmasıyla terhis edilmişti. İşgal kuvvetlerinin 200.000 i geçen mevcuduna karşılık, bizim ordumuzun mevcudu 1919 Mayıs ında 50.000 i 1 Alaşehir Kaymakamı Bezmi Nusret Bey in hatıralarından; Albay Bekir Sami Bey, 25 Mayıs 1919 da Alaşehir e gelmiş ve doğruca Askerlik Şubesi ne gitmişti. Derhal ben de Askerlik Şubesi ne gittim. Koca binada adeta yapayalnızdı. Odanın birinde Binbaşı Muhtar Bey ve dışarıda da 8-10 asker vardı. Kendisiyle görüştüm. Aslen Çerkez olan bu şahsın simasından ve tavırlarından, haşin, sinirli ve atılgan bir karakterde olduğu anlaşılıyordu. Pencereden dışarıya baktım, atının sırtında eyeri duruyordu. Koca kolordu, sadece 1 kişiden, Albay Bekir Sami Bey den ibaretti. O sırada kimsenin asker olmaya niyeti yoktu. Cihan Harbi felaketi, herkesin gözünü yıldırmıştı. Herkes o zaman ki beyleri ve subayları, Enver Paşa nın kalıntıları saymakta idi. Vatanın kurtulmasını, ancak Kuvayı Milliye ye bağlı görüyordu (Selek 1987: I/75-76). 31

geçmiyordu. 1922 yaz aylarında, Büyük Taarruz dan hemen önce iaşe mevcudu 580.000 e çıkmıştı. Fakat bunun 380.000 i Batı Cephesi nde idi ve bunun da ancak 110.000 i savaşa girmişti (Selek 1987: I/108). Rütbeli Komutan Azlığı Savaşlarda şehit düşen 13 ere karşılık, bir subay şehit oluyordu. Hatta Sakarya Meydan Savaşı nda şehit düşen 8 ere karşılık, bir subay şehit olmuştur (Selek 1987: 115). Bu yüzden, günümüz rütbe sistemine göre bir tümgeneralin emrinde olması gereken bir tümeni, 5. Kafkas Tümeni Komutanı Yarbay Cemil Cahit Bey misalinde olduğu gibi, bir yarbayın yönettiği dahi oluyordu. Teçhizat Durumu Ordu tam manası ile perişan idi. Misal olması bakımından seçkin bir süvari birliği olan 3. Süvari Alayı nın komutanı, alayını şöyle tarif ediyor: Koskoca alayın subay kadrosu, 13 muvazzaf ve yedek teğmenden ibaret. Alayın toplam mevcudu 292 kişi. Alayın atlarının eyer takımları tamamen Anadolu yapısı. Yani ipten dizgin, kazan ve üzengi. Alayın ağırlığı yok, karavanalar süvarilerin eğer takımlarına asılı. Alayda dokuz çeşit tüfek var. Fişeklik olmadığı için, cephane ceplerde taşınıyor. Ve bu süvari alayında, süvarilerin temel silahı olan tek bir kılıç yok (Şehidoğlu 1983: 16). Çocuklar Ordusu O günün şartlarında, hem asker azlığından, hem bir moral takviyesi olması gayesiyle, Erzurum da bir Çocuklar Ordusu dahi kurulmuştur. Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa tarafından 1 Mayıs 1920 tarihinde kurulan bu ordu, 17 adet Çocuk Alayı ndan meydana gelmekteydi. Erzurum çocuklarında büyük şevk ve arzu uyandıran bu ordunun 1. Avcı Gürbüz Alayı, sadece şehit çocuklarından meydana geliyordu ve komutanlığını da Kazım Karabekir Paşa üstlenmişti (Karabekir 1969: 644). Millet I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı ile İmparatorluk topraklarından, gerek savaşlarda insan kaybı, gerek toprak kaybı ile 10 milyon insan yitirmiştik. 32