Ticari bir işletme olarak bankaların belirli bir dönem içerisinde nasıl çalıştıklarını ve amaçlarına dönük olarak nasıl bir performans sergilediklerini değerlendirebilmenin yolu bankalara ait finansal tabloları incelemektir. Bu finansal tablolar içerisinde en önemli ikisi bilanço ve gelir tablosudur. Bir bankanın nasıl çalıştığını anlamanın en iyi yolu bankanın varlıkları ile yükümlülüklerini özetleyen bilançosunu incelemektir. Çift taraflı kayıt sisteminin bir gereği olarak, bilanço bilinen bir temel özdeşliğe dayanır; Varlıklar = Borçlar + Sermaye Aktifler Pasifler Yukarıdaki temel özdeşlik bir diğer açıdan değerlendirildiğinde, bilançonun pasifi bu işletme için fon kaynaklarını (yani, bu işletmenin hangi kaynaklardan fon elde ettiğini) gösterirken, bilançonun aktifi, çeşitli kaynaklardan toplanan fonların nasıl kullanıldığını ifade eder. Fon kaynakları temelde iki grupta toplanmaktadır: Ø Öz kaynaklar Ø Yabancı kaynaklar Bir banka, para ticareti yapan bir kurum olarak, öz kaynaklarını değil, yabancı kaynakları temel fon kaynağı olarak kullanan bir kuruluştur. Bu bağlamda bankalar mevduat satarak (ihraç ederek) ve borçlanarak fon toplarlar. Toplanan bu fonlar varlık elde edilerek kullanılır. Toplanan fonlarla elde edilen varlıklar arasında en önemlileri krediler ve menkul kıymetlerdir. Bankalar, söz konusu kaynakların maliyetine oranla varlıklar aracılığı ile daha fazla gelir yaratarak kar elde ederler. Aşağıdaki tablo 2003 yılı sonu itibarı ile Türk bankacılık sistemine ait toplulaştırılmış özet bilançoyu göstermektedir. A. Yükümlülükler Bir banka yükümlülük ihraç ederek (satarak) fon elde eder ve bu nedenle banka bilançosunun pasifi bize fon kaynaklarını gösterir. Pasif yaratarak veya yükümlülük satarak elde edilen bu fonlar gelir getirici varlıkların (kredi ve menkul kıymet gibi) satın alınmasında kullanılır. 1 / 5
1. Mevduatlar Mevduat, istendiği zaman veya belirli bir vade sonunda geri alınmak üzere bankaya yatırılan fonlardır. Banka açısından değerlendirildiğinde, mevduat, bankanın mevduat sahiplerinden aldığı borcu ifade eder. Mevduat sahipleri açısından değerlendirildiğinde ise mevduat, mevduat sahibinin bankaya vermiş olduğu kredi gibi düşünülebilir. Ülkedeki yasal düzenlemeler mevduatın farklı biçimlerde sınıflandırılmasına neden olabilir. Örneğin, ülkemizde bu sınıflandırmada mevduatlar dörde ayrılmaktadır: Ø Tasarruf mevduatı : Gerçek kişilere ait mevduatlardır. Ø Ticari mevduat : Ticari işlemlere ait mevduatlardır. Ø Resmi mevduat : Kamu kurumlarına ve kamusal hizmet sunan tüzel kişiliklere ait mevduatlardır. Ø Bankalar mevduatı : Bankaların birbirlerine yatırdıkları mevduatlardır. Mevduatların vadeleri açısından vadesiz ve vadeli mevduat şeklinde sınıflandırmakta mümkündür. Bankalara istendiği zaman çekilmek üzere yatırılan mevduatlar vadesiz mevduat, belirli bir vade sonunda geri alınmak üzere belirli bir faiz karşılığında yatırılan mevduatlara ise vadeli mevduat denilmektedir. Bu tanımlamalar esas alındığında, vadesiz mevduatlar genellikle işlem amacıyla bankacılık sisteminde bulundurulan mevduatlardır. Kaldı ki bu mevduatlar üzerine çek yazılabilmesi bunların likiditesini nakde yaklaştırmaktadır. Bu nedenle, bankalar açısından vadesiz mevduatlar akışkan ve ucuz maliyetli bir kaynaktır. Son yıllarda, ticari bankalar, mevduat sahiplerine sundukları hizmetleri çeşitlendirerek (otomatik fatura ödeme, kredi kartları, ATM ağının yaygınlaştırılması gibi) daha çok vadesiz mevduatı bankalarına çekmeye çalışmaktadırlar. Vadeli mevduat yapısı gereği, faiz oranının vadesiz mevduata göre daha yüksek olması nedeniyle, bankalar açısından pahalı bir kaynağı ifade eder. Belirli bir süre sonunda geri alınabilecek olması nedeni ile, vadeli mevduatlar likiditeden vazgeçmenin bedelini yansıtacak biçimde daha yüksek faiz ödemesine konu olurlar. Son yıllarda vadesiz mevduatlar içerisinde değerlendirilebilecek bir başka fon kaynağı da yüzen fonlar dır. Bu kaynak, bankaların kasalarına giren ve birkaç gün bekleyen fonlardır. Bu şekilde bankalar çok düşük maliyetle önemli miktarlarda fon toplamış olurlar. Örneğin, çalışanların maaş ve ücretlerinin banka hesaplarına yatırılması, bankaların elektrik, telefon, doğal gaz gibi periyodik fatura ödemelerini tahsil etmeleri gibi hizmetler aslında bankalara önemli miktarlarda yüzen fon sağlamakta ve ortalama kaynak maliyetini azaltıcı yönde etki yaratmaktadır. 2. Mevduat Dışı Kaynaklar 2 / 5
Bankaların kullanabileceği bir diğer yabancı kaynak, bankaların borçlanarak fon elde etmeleridir. Bankalar bunu dört farklı biçimde yapabilmektedir. Ø Tahvil ve bono ihracı : Ülkemizde uzun yıllar yaşanan yüksek enflasyon nedeni ile Türk bankacılık sisteminin bu yöntemle sağladığı fonların topla kaynaklar içindeki payı %0?a yakındır. Ø Merkez bankasından borçlanma : Reeskont kredisi olarak adlandırılan bu fon kaynağının Türk bankacılık sisteminin toplam kaynakları içindeki payı yaklaşık % 0?dır. Ø Diğer bankalardan borçlanma : Bankalar arası (İnterbank) piyasalar aracılığı ile sağlanan bu kaynaklar genellikle kısa vadeli kaynaklardır. Bankaların rezerv açıklarını ve acil nakit ihtiyaçlarını karşılamada kullanılan kaynaklar olarak değerlendirmek gerekir. Türk bankacılık sisteminde toplam kaynakların yaklaşık %7?si bu sayede sağlanmaktadır. Ø Uluslararası piyasalardan sağlanan krediler : En önemli kaynaktır. Toplam kaynakların yaklaşık %9?u uluslararası piyasalardan sağlanan kredilerden oluşmaktadır. Alınan bu kredilerin çok büyük bir bölümü sendikasyon kredilerinden meydana gelmektedir. Sendikasyon kredisi, uluslararası piyasalarda çeşitli büyüklükteki bankaların, bir konsorsiyum lideri banka öncülüğünde bir araya gelmesi ile oluşturulan bankalar grubunun bir bankaya verdiği kredidir. 3. Diğer pasifler Ödenecek vergiler, diğer karşılıklar ve yukarıdaki sınıflandırmaya dahil edilmeyen kaynakların yer aldığı bu pasif kalemin toplam içindeki payı %6 civarındadır. 4. Sermaye Bankaların öz kaynaklarından oluşan kaynaklarını ifade eden kalemdir. Bunlar arasında bankanın ödenmiş sermayesi, yedek akçeleri, yeniden değerleme fonları ve nihayet dönem karı yer almaktadır. Bu şekilde değerlendirildiğinde, sermaye, bankanın varlıkları ile borçları arasındaki farkı ifade eden net değer olarak ele alınmaktadır. Türk bankacılık sisteminde bu oran yaklaşık % 13 civarında çıkmaktadır. Bankanın sermayesi veya daha doğru bir deyimle net değeri, varlıkların değerinde yaşanacak bir düşme karşısında bir güvence olma özelliği taşımaktadır. Yaşanan finansal krizlerde ve batık kredi sorunuyla karşılaşıldığında bu kalem son derece önemli bir kaynak haline gelmektedir. B. Varlıklar Yukarıda dağılımını gördüğümüz kaynaklardan elde edilen fonlar, banka tarafından gelir getirici varlıkların satın alınmasında kullanılır. Bu nedenle banka bilançolarının aktif kısmı bankanın fon kullanım yapısını gösterir. Söz konusu varlıklardan elde edilen gelir ile pasifler nedeniyle katlanılan fon maliyetleri arasındaki olumlu fark bankanın karını oluşturmaktadır. Ülkemizde söz konusu fon kullanım alanları arasında rezervler, krediler, menkul kıymetler ve diğer varlıklar şeklinde bir genelleme yapmak mümkünüdür. 1. Rezervler 3 / 5
Tüm bankalar çeşitli kaynaklardan elde ettikleri fonların bir kısmını nakit veya nakde kolayca çevrilebilen varlıklarda tutarlar. Bankaların bu şekilde davranmalarının iki nedeni vardır. Ø Zorunlu Rezervler : Yasa gereği bankalar topladıkları mevduatın belirli bir oranına karşılık gelen kısmı merkez bankasındaki bir hesapta tutmakla yükümlüdürler. Zorunlu rezervler adı verilen bu tür rezervlerin hesaplanmasında esas olan zorunlu rezerv oranı ise merkez bankası tarafından belirlenmektedir. Ø Serbest rezervler : Bankalar serbest rezervler adı altında ek rezerv bulundurmaktadırlar. Bankalar, acil nakit ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve piyasada karşılaşabilecekleri karlı fırsatları değerlendirebilmek için, topladıkları fonların bir kısmını nakit veya nakde kolayca dönüştürülebilen varlıklarda kullanmayı tercih ederler. 2. Krediler Bankalar, finansal sistemde üstlendikleri temel fonksiyon olan fon transferleri fonksiyonunu, fon fazlası olanlardan topladıkları fonları, fon açığı olan ekonomik birimlere aktararak yerine getirirler. Bu aktarma mekanizmalarından bir tanesi, fon ihtiyacı olan birimlerin çıkarttıkları menkul kıymetleri satın almak, diğeri de bunlara kredi açmaktır. Dolayısıyla kredi, kullanan kişi veya kurum açısından bir borç niteliğinde iken, banka açısından bir alacak veya varlık niteliğindedir. Krediler, tüm varlıklar içerisinde likiditesi en düşük olan varlık niteliğindedir. Öte yandan, krediler, tüm varlıklar içerisinde geri ödememe riski en yüksek varlık olma özelliğine de sahiptir. Türkiye?de bankalar başta mevduat olmak üzer çeşitli kaynaklardan topladıkları fonların ancak % 25?ini krediye dönüştürmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu oranın ortalama % 60 civarında olduğu düşünülürse, bu oran oldukça düşük kabul edilmelidir. Bu durumun ortaya çıkmasında üç farklı sebepten söz etmek mümkündür; Ø Eksik Rekabet : Bankacılık sisteminin eksik rekabet koşullarında çalışması, kar maksimizasyonu açısından açılan kredilerin sınırlı kalmasına neden olmaktadır Ø Kamu Kesimi Bütçe Açığı : Türkiye?de kamu kesiminin büyük bütçe açıkları nedeniyle yüksek bir finansman ihtiyacı içinde olması (yani borçlanma gereksiniminin yüksek olması) kamu kesimi tarafından çıkartılan yüksek faizli ve düşük riskli menkul kıymetleri cazip hale getirmektedir. Böylece özel kesime kredi olarak kullandırılabilecek fonlar kamu kesimine aktarılmış olmaktadır. Ø Krizler ve Ekonomik Durgunluk : Son dönemde Türk bankacılık sisteminde yaşanan krizler ve ekonomik durgunluk bankaların ihtiyatlı davranarak yüksek rezervle çalışmalarına yol açmaktadır. 3. Menkul Kıymetler 4 / 5
Bankanın gelir getirici varlıkları arasında ter alan kredilerden sonraki ikinci tür varlık, bankanın portföyünde yer alan menkul kıymetlerdir. Burada sözü edilen menkul kıymetlerin tamamı borç ifade eden tahvil ve bono türü menkul kıymetlerdir. Birçok ülkedeki düzenlemelerle, bankaların hisse senedi portföyü oluşturmaları yasaklanmış veya önemli ölçüde sınırlandırılmıştır. Hisse senetleri mülkiyet ifade eden menkul kıymet kategorisinde oldukları için, bankanın menkul kıymetleri içerisinde değil, bankanın iştirakleri arasında değerlendirilmektedir. Bankaların varlıkları arasında yer alan borç ifade eden menkul kıymetleri iki grupta incelemek mümkündür : Kamu kesimine ve özel kesime ait tahvil ve bonolar. Türk bankacılık sistemi açısından toplam varlıklar içerisinde bu kadar yüksek bir oranda kamu kesimi kaynaklı menkul kıymet stokunun bulunması ciddi bir faiz riski de doğurmaktadır. 4. Diğer Varlıklar Bankalar sadece kredi ve menkul kıymet şeklinde varlıklara sahip değildirler. Bu sınıflandırmaya dahil edilemeyen sabit varlıklar (binalar, bilgisayar sistemleri gibi) ve iştirakler başta olmak üzere sahip olunan diğer varlıklar bu kalem içerisinde yer almaktadır. Kaynak: http://www.bilgininadresi.net 5 / 5