çene altýna kadar ulaþan on on beþ santimlik bir burun. Baþý da, sonu da ayný kalýnlýkta.



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.


17 ÞUBAT kontrol

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not


Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Kanguru Matematik Türkiye 2015

/2006 TR(TR) Kullanýcý için. Kullanma talimatý. ModuLink 250 RF - Modülasyonlu kalorifer Kablosuz Oda Kumandasý C 5. am pm 10:41.

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Bir Kuþ Havalandý. Cenazesine pek fazla gelen olmamýþtý. Tanýdýklarýnýn haberi mi olmadý acaba, yoksa. E d d i A n t e r.

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

Ebru Yiðit x. Hala üye olmamýþsýnýz..! Üye olun yolumuza devam edelim...! SEN BÝR GÜNAH ÝÞLEDÝN. Tek aþkýn bendim senin. Senin en çok sevenim

Mine Haným sevinçliydi, mutluydu. Ýçinden gülmek, türkü söylemek, oynamak geliyordu. Bilmediði, ayrýmýnda olmadýðý bir coþku vardý içinde.

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

Kullaným kýlavuzu. Oda kumandasý RC. Genel. Oda sýcaklýðýnýn (manuel olarak) ayarlanmasý. Otomatik düþük gece ayarýnýn baþlatýlmasý

Ülkü Tamer DESTANLAR VE MASALLAR ŞEYTANIN ALTINLARI. Masal-Şiir. Resimleyen: Mustafa Delioğlu

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Sertab Erener. Acýt Canýmý. Söz: Sertab Erener. Müzik: Demir Demirkan, Sertab Erener. En gizli bahçelerim. Islandý yaðmurunla. Açýldý her damlada

Ý Ç Ý N D E K Ý L E R

ünite1 Sosyal Bilgiler

Gelin Bir Yolculuða Çýkalým Birlikte

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)

Bir an hangisini giyeceðinin kararsýzlýðý içinde kaldýktan sonra miki fare desenli pembe tiþörtüyle mavi kot pantolonunu çýkardý. Çabucak giyindi.

KLASİK DÜNYA EDEBİYATI. Lev Tolstoy. Öykü ERİK ÇEKİRDEĞİ. Çeviren: Kezban Akcalı. 24. basım. Resimleyen: An-Su Aksoy

ünite1 2. Aþaðýdakilerin hangisinde taþýmak sözcüðünün anlamýyla kullanýmý birbirine

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

Ayakkabýlarýný çýkardýktan sonra sevindirici bir yüz anlatýmýyla bir elindeki pakete baktý, bir içeriye. Sonra oðluna seslendi: Murat, Murat!..

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

17 ÞUBAT kontrol

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

KULLANIM KLAVUZU EFE KULUÇKA MAKINELERI KULLANMA TALIMATI

Kanguru Matematik Türkiye 2017

tema1 Sözcükte Anlam Türkçe 3. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde dalmak sözcüðü baþka bir þeyle uðraþamayacak TEST

Bölüm 1. Yalýn Altý Sigma'nýn Temelleri

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

1. Merkezi ve çevresel sinir sistemini oluþturan sinir hücrelerine ne ad verilir?

Bölüm 1. Bruno Keþif Yapýyor

D Ý K K A T Ç O K Ö N E M L Ý N O T :

Edebiyat ile ilgili olduðumuz, bu ilgiyi somut bir

Yaz aylarýný bitkin bir aðaç gibi geçirmiþtim. Serüvenci bir aðaç. Annem yaz boyunca

Kanguru Matematik Türkiye 2015

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

ünite1 1. Aþaðýdaki kavram ve gösterimi çiftlerinden hangisi doðrudur? A. ýþýn, B. doðru parçasý, d C. nokta, A D. doðru,

ÝÇÝNDEKÝLER 1. ÜNÝTE 2. ÜNÝTE BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 KENDÝMÝ TANIYORUM... 9

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

SÖZLÜKTEN NASIL YARARLANIRIZ?

C c. D d B b. G g. J j. O o. Y y Z z

ROUV SERÝSÝ AÞIRI VE DÜÞÜK GERÝLÝM RÖLELERÝ

Gelir Vergisi Kesintisi

COPYRIGHT EBD YAYINCILIK LTD. ŞTİ.

Arkamdan yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanýmda yürü, böylece ikimiz eþit oluruz. (Ute Kabilesi Atasözü) BÜRO

ünite SÖZCÜK ANLAM 3. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde altý çizili sözcük gerçek anlamý dýþýnda kullanýlmýþtýr?


Ertesi gün hastaneden taburcu olma vakti gelmi ti. Annesi odaya gelerek Can haz rlarken, babas hastane lemlerini yap yordu. Vitaboy hastaneden ç kman


KUNDUZ KAFALI KRAL ÇOCUK ROMANI. Ahmet YOZGAT

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak


Kanguru Matematik Türkiye 2017

============================================================================

OBEB - OKEK TEST / 1

0...10Vdc Çýkýþ, 5 Röle Çýkýþlý Kümes Kontrol Cihazý


BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ

ANLAM BÝLGÝSÝ YAZIM BÝLGÝSÝ DÝL BÝLGÝSÝ. Sözcükte Anlam: Çok anlamlýlýk, Gerçek. Cümlede Anlam: Öznel yargý, Nesnel

Kanguru Matematik Türkiye 2018

4. 5. x x = 200!

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

KARA DELÝK ÇOCUK ROMANI. Ahmet YOZGAT

Beþ ergin insandan dördü bel aðrýsý yaþamaktadýr.

HPL Laminar Akýþ Ünitesi

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

GEOMETRÝK ÞEKÝLLER. üçgen. bilgi

Ýlksiz zaman içinde, kalbur saman içinde... Yazarlar çizer, çizerler yazar iken; ben annemin beþiðini, týngýr mýngýr sallar iken, ayný zamanda daðda

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

GÝRÝÞ SÝHÝRBAZIN TUZAÐI. Gorim'in Halký için bir Tanrý aramasýnýn ve kutsal Prolgu Daðýnda UL'u bulmasýnýn hikâyesidir.

HB 6 HB 9 HBD 9 F. Davlumbaz Kullaným ve Bakým Kýlavuzu

Kanguru Matematik Türkiye 2017


POLiPROPiLEN BORU VE EKLEME PARÇALARI

Transkript:

R y u n o s u k e A k u t a g a v a Burun Japoncadan Çeviren: H. Can Erkin Uzundu baþkeþiþ Zenchi'nin burnu ve bunu Ýke-no-o'da herkes bilirdi. Dudaðýn üstünden çene altýna kadar ulaþan on on beþ santimlik bir burun. Baþý da, sonu da ayný kalýnlýkta. Sanki, doldurulmuþ bir baðýrsak yüzün ortasýndan aþaðýya doðru sallanmakta! Elli yaþýný geçen baþkeþiþin, çömezlik zamanýndan saray baþkeþiþleri arasýna alýndýðý bugüne kadar burnunun derdi içini kemirip durmuþtu. Elbette, dýþarýya karþý umurunda deðilmiþ gibi davranýrdý. Kendini her þeyiyle arýk topraklara ulaþmaya adamýþ bir rahibin burnunu dert etmesinin hoþ bir þey olmadýðý düþüncesi, böyle davranmasýnda tek neden deðildi. Aksine, burnundan dertli olduðunu insanlarýn bilmesini istemiyordu. Ýnsanlarla konuþurken de burun sözcüðünün kullanýlmasýndan çok korkardý. Baþkeþiþin burnunu dert etmesinin iki sebebi vardý. Ýlki, gerçek hayatta uzun bir burnun verdiði rahatsýzlýklardý. Her þeyden önce, tek baþýna yemek bile yiyemezdi. Tek baþýna yemeye kalktýðýnda burnunun ucu tastaki yemeðe deðerdi. Bu yüzden, baþkeþiþ yemek yerken tepsinin karþý tarafýna oturttuðu çömezlerinden birine beþ santim geniþliðinde, altmýþ santim uzunluðunda bir tahta ile burnunu kaldýrtýrdý. Fakat yemeði böyle yemek, ne baþkeþiþ için ne de burnunu havada tutan çömezi için, kolay bir iþti. Bir seferinde, çömezinin yerine geçen küçük çocuk hapþýrýnca elini titretmiþ ve baþkeþiþin burnu lapanýn içine dalývermiþti. Olay bütün Kyoto'ya yayýlmýþtý. Yine de, tüm bunlar baþkeþiþin burnunu dert etmesinin esas nedeni deðildi. Aslýnda baþkeþiþ, bu burun yüzünden incinen gururu için dertliydi. Ýke-no-o sakinleri, uzun burunlu baþkeþiþ Zenchi'nin baþkeþiþlik geleneðine uygunsuz bir seçim olduðunu söylüyorlardý. Bu burunla kimse ona karý olmak istemez, demiþlerdi. Aralarýnda, burnu öyle diye rahipliði seçti herhalde, diyenler de vardý. Ancak baþkeþiþin kendisi, rahip oldu diye burnunun kendisi için yarattýðý sorunlarýn azaldýðýný asla düþünmüyordu. Evlilik bir tercih olsa da baþkeþiþ için gururunu sarsacak kadar önemliydi. Bu yüzden baþkeþiþ, bazen vargücüyle, bazen isteksizce incinen gururunu onarmak için bir þeyler yapmaya çalýþýyordu. ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005 99

RYUNOSUKE AKUTAGAVA Baþkeþiþ, ilk olarak bu uzun burnu gerçekte olduðundan daha kýsa göstermenin yollarýný aradý. Baþkalarýnýn olmadýðý anlarda, aynanýn karþýsýna geçip çeþitli açýlardan yüzünü aynaya yansýtarak canla baþla bir yöntem bulmaya çalýþýyordu. Bir þey olduðunda, yüzünün yansýma açýsýný deðiþtirmek onu rahatlatmýyor, elini þakaðýna ya da çenesine koyarak sabýrla aynaya bakmayý sürdürüyordu. Fakat kendi kendine olsa bile, rahatlayacak kadar burnunu kýsa hissettiði hiç olmamýþtý. Bazý zamanlar, ne kadar bunalýrsa o ölçüde burnunun daha da uzadýðý hissine kapýlýyordu. Baþkeþiþ, böyle durumlarda aynayý kutusuna kapatýp iþ iþten geçmiþçesine iç geçirerek, isteksizce masasýna Kanon Sutrasý okumaya gidiyordu. Dahasý, baþkeþiþin dikkati sürekli baþkalarýnýn burunlarýna takýlýyordu. Ýke-no-o Tapýnaðý sýk sýk keþiþlik derslerinin verildiði bir yerdi. Keþiþ odalarý göz alabildiðince sýralanmýþtý ve tapýnaðýn keþiþleri her gün banyoda su ýsýtýrlardý. Dolayýsýyla, her türlü keþiþ tapýnaða girip çýkmaktaydý. Baþkeþiþ, bu insanlarýn yüzlerini sabýrla süzerdi. Hiç deðilse, burnu kendininkine benzeyen bir kiþi bile çýksa rahatlayacaktý. Bu yüzden, baþkeþiþin gözüne ne lacivert ipekliler ne de beyaz keten giysiler iliþirdi. Hele de zaten görmeye alýþkýn olduðu turuncu þapkalar ya da sýradan keþiþ giysileri gibi þeylerin varlýðýyla yokluðu aynýydý. Baþkeþiþ insanlara bakmadý, sadece burunlara baktý. Kanca burunlular olsa bile, baþkeþiþinki gibi bir burun çýkmadý. Çýkmadýkça da baþkeþiþ iyice mutsuzluða kapýldý. Baþkeþiþin insanlarla konuþurken farkýnda olmadan burnunun ucunu sývazladýðýný fark edip utanacak hallere düþmesi de bu mutsuzluðunu iyice pekiþtiriyordu. Son olarak baþkeþiþ, hem Budist metinleri hem de diðer eserler içerisinde, kendisininkine benzer bir burun öyküsü bulup hiç olmazsa bir nebze rahatlamayý bile düþünmüþtü. Hiçbir sutrada Buda'nýn havarilerinin burunlarýnýn uzun olduðu yazmýyordu. Elbette, Nagarjuna ve Asvaghoþa da burunlarý sýradan azizlerdi. Baþkeþiþ, Çin hikâyelerinin giriþinde eski Çin'de bir azizin kulaklarýnýn uzun olduðunu okuduðunda, keþke burnu olsaydý, ne kadar rahatlardým, diye düþünmüþtü. Baþkeþiþ, bir yandan böylesi ümitsizce sýkýntýlara kapýlýrken, öte yandan da canla baþla burnunu kýsaltacak çareler denedi. Baþkeþiþ bunun için elinden gelen her þeyi yapmýþtý. Su kabaðýný kaynatýp suyunu içmiþ, fare pisliðiyle burnunu ovdurmuþtu. Fakat ne yaparsa yapsýn, burnu o on on beþ santimlik uzunluðuyla eskiden olduðu gibi dudaklarýnýn üzerinden aþaðýya sallanmaya devam etmiþti. Günler böyle geçerken bir sonbahar, baþkeþiþin iþi için baþkente giden çömezlerinden biri, tanýdýðý bir doktordan uzun burun kýsaltmanýn yolunu öðrendi. Bu doktor aslen Çin'den gelmiþti ve o dönem Çorakuci Tapýnaðý'nda baþkeþiþe yardýmcýlýk etmekteydi. Baþkeþiþ her zamanki gibi, sanki burnuna hiç aldýrmýyormuþ gibi davranarak o yöntemi denemek istediðini hemen söylemedi. Öte yandan da rahat bir ifadeyle her yemek sofrasýnda çömezlerini zahmete sokmanýn kendini üzdüðünü söyledi. Ýçten içe, elbette çömezinin dayanamayýp kendisine anlatarak bu yöntemi denemesini bekliyordu. Çömezi de rahibin bu taktiðini anlamamýþ olamazdý. Çömezi buna karþý tavýr almadý. Hatta baþkeþiþin böyle bir taktiðe 100 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005

BURUN baþvurmasýna neden olan ruh hali, çömezinin ona daha fazla acýma hissi duymasýna neden oldu. Çömezi, baþkeþiþin beklediði gibi, sözcükleri özenle seçerek bu yöntemi denemesini önerdi. Böylelikle, baþkeþiþin kendisi de, tahmin edileceði üzere, nihayetinde bu coþkulu öneriyi dikkate almak zorunda kaldý! Yöntem son derece basitti. Sadece burnu sýcak su içerisinde haþlanacak, birisi de ayaðýyla ezecekti. Su, tapýnaðýn banyosunda her gün kaynýyordu. Böylece çömez, kendisinin içine parmaðýný bile sokamayacaðý kadar kaynar bir suyu banyodan doldurup getirdi. Fakat bu kovaya burnunu doðrudan daldýrmaya kalkarsa, insanýn yüzü de yanabilirdi. Ortasýna delik açtýklarý bir örtüyle kovanýn üstünü kapatýp, burunu bu delikten geçirip kaynar suya daldýrmaya karar verdiler. Kaynar suya sadece burnunu daldýrýnca bir parça bile sýcaklýk hissetmiyordu. Bir süre geçtikten sonra, çömezi: --- Bu kadar sürede kaynamýþtýr herhalde, dedi. Baþkeþiþ acý acý gülümsedi. Sadece bu cümleyi duymakla, kimse burnundan söz edildiðini fark edemez, diye düþünmüþtü. Kaynar suda haþlanan burnu, sanki bit ýsýrmýþ gibi kaþýnýyordu. Baþkeþiþ buharlar çýkan burnunu örtünün deliðinden çýkarýr çýkarmaz, çömez iki ayaðýyla birden vargücüyle çiðnemeye baþladý. Rahip, yanlamasýna yattýðý döþemenin tahtasýna uzattýðý burnunun üzerinde çömezin ayaklarýnýn aþaðý yukarý kalkýp inmesini izliyordu. Çömezi, ara sýra içi parçalanýrcasýna bir yüz ifadesiyle, baþkeþiþin dazlak kafasýna bakarak: --- Acýmýyor deðil mi? Doktor iyice çiðnensin demiþti. Ama acýmýyor deðil mi? diye sordu. Baþkeþiþ baþýný sallayarak acýmadýðýný söylemeye çalýþtý. Ama burnuna basýldýðý için, baþýný istediði gibi hareket ettiremedi. Bu yüzden, gözlerini çömezin ayaðýndaki çatlaklara dikerek sinirlenmiþ gibi, --- Acýmýyor, diye, cevapladý. Aslýnda, burnu tam kaþýnmaya baþlamýþken çiðnenmeye baþladýðýndan, acýmak þöyle dursun, tersine kendini iyi hissedecek kadar rahatlamýþtý. Bir süre çiðnetmeyi sürdürünce, burunda darý büyüklüðünde kabarcýklar oluþmaya baþladý. Þeklen, tüyleri yolunup tek parça halinde kýzartýlmýþ bir serçe derisine benziyordu. Bunu gören çömez, çiðnemeyi býrakarak kendi kendine konuþuyormuþçasýna: --- Bunlarý cýmbýzla çekmemiz gerektiðini söylediydi, dedi. Baþkeþiþ, hoþnut kalmamýþçasýna yanaklarýný þiþirerek kendini çömezin ellerine býraktý. Elbette, çömezin nezaketinin farkýndaydý. Bunu anlýyorsa da burnunun sanki bir eþyaymýþ gibi görülmesinden rahatsýz olmuþtu. Baþkeþiþ, güvenmediði doktor tarafýndan ameliyet edilen bir hastanýn yüz ifadesiyle ve gönülsüzce, çömezin gözeneklerdeki yaðlarý cýmbýzla çekmesini izledi. Yaðlar, kuþ tüyünün dibine benzer bir þekildeydi ve çýkartýldýklarýnda uzunluklarý neredeyse bir santime ulaþýyordu. Nihayet, bu iþ tamamen bitince, çömez rahatlamýþ bir ifadeyle, --- Bunu bir kez daha haþlarsak olacak, dedi. Baþkeþiþ, tabii ki kýzgýn ve memnuniyetsiz bir suratla da olsa, çömezin söylediklerine harfiyen uydu. ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005 101

RYUNOSUKE AKUTAGAVA Ýkinci haþlamadan sonra, burnu çýkarýp baktýklarýnda biraz kýsaldýðýný gördüler. Bu haliyle sýradan bir kanca burundan pek fazla farký kalmamýþtý. Baþkeþiþ, kýsalan burnunu sývazlayarak çömezin getirdiði aynaya sonucu pek iyi bulmamýþ bir yüz ifadesiyle baktý. Burnu, o çenesinin altýna kadar uzanan burnu inanýlmaz bir þekilde kýsalmýþtý ve ancak zavallý bir görüntüyle dudaðýn üzerinde varlýðýný korumaktaydý. Parça parça kalan kýzarýklar, olasýlýkla çiðnenmiþ olmasýndan kaynaklanýyordu. Artýk hiç gülünecek bir hali kalmamýþtý. Baþkeþiþin aynadaki yüzü, aynanýn karþýndaki yüzüne bakarak hoþnutlukla göz kýrpmaktaydý. Fakat hemen o gün ya da bir gün gelip de burnunun tekrar uzayacaðýndan da endiþe ediyordu. O yüzden, sutra okurken ya da yemek yerken her fýrsat bulduðunda elini uzatýp burnunun ucuna dokunuyordu. Ve burnu uslu uslu dudaklarýnýn üstünde duruyordu, hiç de oradan aþaðýya sarkacakmýþ gibi bir hali yoktu. Ondan sonra bir akþam yatýp ertesi gün uyandýðýnda, baþkeþiþ ilk iþ olarak kendi burnunu yokladý. Burnu hâlâ kýsaydý. Baþkeþiþ o an, yýllarca uðraþýp Mahayana Sutrasý kopyalamayý baþarmýþçasýna huzurla doldu. Fakat iki üç gün geçince, baþkeþiþ tuhaf bir þeyin farkýna vardý. Bir iþi düþtüðünden Ýke-noo Tapýnaðý'ný ziyaret eden bir samuray, eskiden olduðundan daha tuhaf bir yüz ifadesiyle, doðru dürüst hiç konuþmamýþ, gözünü ayýrmadan baþkeþiþin burnuna bakmýþtý. Sadece bu deðil, bir zamanlar baþkeþiþin burnunu lapaya düþüren çömez bile tapýnaðýn ders binalarý dýþýnda baþkeþiþ ile karþýlaþtýðýnda yere bakarak duygularýný gizlemeye çalýþmýþtý; ama dayanamamýþ kahkahayý patlatmýþtý. Birçok kez, iþ gördürdüðü çömezler, yüz yüze iken nazikçe dinlemiþler, ama baþkeþiþ bir anlýk arkasýný dönmeye görsün, hemen kýs kýs gülmeye baþlamýþlardý. Baþkeþiþ baþta bunu yüzünün deðiþmesinden kaynaklandýðýna yordu. Fakat bu yorumunu yeterince açýklayamýyordu. Elbette, çömezler ve genç keþiþlerin gülmelerinin sebebi de buydu. Yine gülüyorlardý, ama eskiden burnunun uzun olduðu zamanlardaki gülmelerle tamamen farklýydý. Alýþtýklarý uzun burna göre, alýþmadýklarý bu kýsa burnun daha komik göründüðü açýklamasý yeterli olabilirdi. Ama sanki baþka bir þeyler daha vardý. --- Eskiden böyle göstere göstere gülmezlerdi be! Baþkeþiþ, hatmetmeye çalýþtýðý sutrayý býrakýp týraþlý baþýný eðerek, böyle diyordu kendi kendine. Baþkeþiþ, böyle zamanlarda mutlaka, hemen yaný baþýna astýðý Aziz Fugen'in resmine dalgýn dalgýn bakýyor, burnunun uzun olduðu dört beþ gün öncesini anýmsayarak, Þimdi beþ paralýk deðeri kalmasa da, düþünür eski þanlý günleri diye, dalýp dalýp gidiyordu. Baþkeþiþin bu sorunu çözmesi için, en ufak bir ýþýk bile yoktu. Ýnsanlarýn yüreðinde karþýlýklý olarak birbirine tezat yaratan iki duygu vardýr. Elbette, hepimiz baþkalarýnýn felaketini gördüðümüzde acýma duygusuna kapýlýrýz. Ancak bu kiþi bir þekilde bu felaketten kurtulacak olsa, bu kez de sanki bir eksiklik duygusuna kapýlýrýz. Biraz abartalým: Bir kez daha o kiþiyi ayný felaketin içinde görmek istediðimiz bile olur. Sonra bir an gelir ve bu kiþiye karþý düþmanlýk bile beslemeye baþlarýz. Sebebini anlamasa da, baþkeþiþin durumu tuhaf bulmasý, Ýke-no-o'daki keþiþlerin tavrýnda bu tür bir egoizmi iliklerine kadar hissettiði içindi. 102 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005

BURUN Böylece, baþkeþiþ kendini günden güne daha da kötü hissetti. Ýnsanlarla konuþurken, karþýsýndaki her kim olursa olsun, ikinci sözünde huysuzca azarlýyordu. Sonunda, o tedaviyi yapan talebesi bile, Baþkeþiþ doyumsuzluktan çarpýlacak diye söylenti yaymýþtý. Baþkeþiþin kýzdýðý aslýnda yaramaz çömezlerdi. Bir gün köpek havlamasýndan rahatsýz olup da dýþarý çýktýðýnda, çömezlerin elli altmýþ santimlik bir tahta parçasýný ellerinde sallayarak, uzun tüylü zayýf bir köpeði kovaladýklarýný gördü. Sadece kovalamýyor, bir yandan da burnuna vurun, vurun tahtayý burnuna! diye baðýrýþýyorlardý. Baþkeþiþ tahta parçasýný çömezlerin elinden kaptý ve bir güzel de tokatladý. Tahta parçasý, eskiden yemek yerken burnunu kaldýrttýðý tahta parçasýydý. Baþkeþiþ, burnunu kýsalttýðýna piþman olmaya baþladý. Günlerden bir akþam. Gün battýktan sonra birdenbire rüzgâr çýkmýþ olacak ki kuledeki rüzgâr çanýnýn sesi olanca gürültüsüyle yastýðýný kaplamýþtý. Buna bir de soðuk eklenince, baþkeþiþ ne kadar uðraþtýysa da bir türlü uyuyamadý. Yataðýnda kýpýr kýpýr dönüp dururken bir anda burnunun kaþýndýðýnýn farkýna vardý. Elini uzatýp baktýðýnda, su çekip kabarmýþ gibi olduðunu hissetti. Sanki vücudunun sadece o kýsmýný ateþ basmýþtý. --- Belki de zorla kýsalttým diye bir hastalýk kapmýþýmdýr. Baþkeþiþ, Buda'nýn önünde dua ediyormuþ gibi, burnunu ellerinin arasýna alarak mýrýldandý. Ertesi sabah, baþkeþiþ her zamanki gibi erkenden kalktýðýnda, baldýrýkaralar ve atkestanelerinden dökülen yapraklarýn tapýnak bahçesini altýn sarýsýna boyadýðýný gördü. Herhalde, kulenin çatýsýndan çiy düþtüðünden, cýlýz sabah güneþi altýnda parlayan pagodanýn tepesi göz kamaþtýrýyordu. Baþkeþiþ Zenchi, hasýr perdeleri kaldýrýlmýþ sundurmada dikilerek derin derin soludu. Baþkeþiþin hemen hemen unutmaya baþladýðý bir his, tam o anda baþkeþiþe geri döndü. Baþkeþiþ, telaþla elini burnuna götürdü. Eliyle dokunduðu dün geceki kýsa burnu deðildi. Dudaklarýnýn üstünden çenesinin altýna kadar sallanan, on on beþ santimlik yine o eski uzun burnuydu. Baþkeþiþ, burnunun bir gecede eskisi gibi uzadýðýný anladý. Ýþte o an, burnunu kýsalttýðýnda hissettiði ayný ferahlýðý yine yaþadý. --- Böyle olduktan sonra kimsenin diyecek lafý olmaz! Baþkeþiþ kendi kendine söylendi. Sonra da salladý uzun burnunu sonbahar sabah rüzgârýnýn koynuna! ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005 103