KUNDUZ KAFALI KRAL ÇOCUK ROMANI. Ahmet YOZGAT



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Mine Haným sevinçliydi, mutluydu. Ýçinden gülmek, türkü söylemek, oynamak geliyordu. Bilmediði, ayrýmýnda olmadýðý bir coþku vardý içinde.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek


KAÇ AVCI KAÇ ÇOCUK ROMANI. Ahmet YOZGAT

Kanguru Matematik Türkiye 2015

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Azıcık şundan, azıcık bundan, Azıcık yumurta kabuğundan; Bir çanak yaptım a dostlar Ne bulgur kazanı ne hamsi tavası, Görenler sanır bülbül yuvası.

17 ÞUBAT kontrol

17 ÞUBAT kontrol

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

KARA DELÝK ÇOCUK ROMANI. Ahmet YOZGAT

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

SÝTEYE YOLCULUK ÇOCUK ROMANI. Ahmet YOZGAT


Bir an hangisini giyeceðinin kararsýzlýðý içinde kaldýktan sonra miki fare desenli pembe tiþörtüyle mavi kot pantolonunu çýkardý. Çabucak giyindi.

Bölüm 1. Bruno Keþif Yapýyor

ÇATAL MACERA ÇOCUK ROMANI. Ahmet YOZGAT

karayý göstermek isterdi. Kýyý burada, bu tarafa gelin, der gibiydi. Kasabalýlara da gemilerin geldiðini haber verirdi. Ýþi çok çok önemliydi

KLASİK DÜNYA EDEBİYATI. Lev Tolstoy. Öykü ERİK ÇEKİRDEĞİ. Çeviren: Kezban Akcalı. 24. basım. Resimleyen: An-Su Aksoy


Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

Ülkü Tamer DESTANLAR VE MASALLAR ŞEYTANIN ALTINLARI. Masal-Şiir. Resimleyen: Mustafa Delioğlu

ÇÖP DAÐI ÇOCUK ROMANI. Ahmet YOZGAT

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

Ön Hazýrlýk Geometrik Þekiller

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Ayakkabýlarýný çýkardýktan sonra sevindirici bir yüz anlatýmýyla bir elindeki pakete baktý, bir içeriye. Sonra oðluna seslendi: Murat, Murat!..

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Kanguru Matematik Türkiye 2018


ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Kýrmýzý çatýlarýn, kararmýþ yüksek bacalarýn üstünden geçiyordu. Nereye gittiðini bilmiyordu. Kafesinden çýkýp gökyüzünün maviliðine dalalý çok zaman


Çevreyi Benim Ýçin. Güvenli Hale Getirebilir misin? MUTLU ÇOCUKLAR DERNEÐÝ MUTLU ÇOCUKLAR DERNEÐÝ


"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

AYLIK BÜLTEN NİSAN 2012 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI

Kanguru Matematik Türkiye 2018

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:


TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

HB 6 HB 9 HBD 9 F. Davlumbaz Kullaným ve Bakým Kýlavuzu

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Botti nin Anısına. Sevgili Botti,

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Kanguru Matematik Türkiye 2018

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. Flaþ... Flaþ...Flaþ... Görülmemiþ kampanya Yýlýn Adamý olmak çok ucuz

Nokia N76-1. Baþlangýç , 2. Baskı TR

SÖZLÜKTEN NASIL YARARLANIRIZ?

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Atlantis IMPERATOR. Kullanim Kilavuzu. Metal Dedektörü

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

OBEB - OKEK TEST / 1

Gelin Bir Yolculuða Çýkalým Birlikte

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

ünite SÖZCÜK ANLAM 3. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde altý çizili sözcük gerçek anlamý dýþýnda kullanýlmýþtýr?

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

C c. D d B b. G g. J j. O o. Y y Z z

============================================================================

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

Yaz aylarýný bitkin bir aðaç gibi geçirmiþtim. Serüvenci bir aðaç. Annem yaz boyunca

Ý Ç Ý N D E K Ý L E R

Sosyal Güvenlik Eğitim Serisi - 1 GÜVEN VE YARIŞÇI ÇOCUKLAR

İlk 4 soruyu metne göre cevaplayınız. 1 Metinde geçen aşağıdaki cümlelerden hangisi metnin ana fikridir?

Bir Kuþ Havalandý. Cenazesine pek fazla gelen olmamýþtý. Tanýdýklarýnýn haberi mi olmadý acaba, yoksa. E d d i A n t e r.

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Kanguru Matematik Türkiye 2017

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Transkript:

KUNDUZ KAFALI KRAL ÇOCUK ROMANI Ahmet YOZGAT

DÖNEM ÖDEVÝ KONULARI BELÝRLENÝYOR KUNDUZ KAFALI KRAL Kasabanýn arkasýndaki koruluða giden yol her zamanki gibi tenha deðildi. Çocuklar ikiþerli, üçerli gruplar hâlinde ilerliyorlardý. Artýk çevre ýsýnmýþ ve ilkbahar iyice hissedilir olmuþtu. Toprak, týpký yeþil bir halý gibiydi. Kýrmýzý gelincikler, sarý sarý çiðdemler bu halýyý süsleyen nakýþlara benziyordu. Aðaçlar, çiçek dönemini çoktan geçmiþ ve yapraða durmuþtu. Bugün günlerden pazardý. Okulda kararlaþtýrýlan dönem ödevlerinin ortaya konmasý için uygun bir gündü. Hem tatil olmasý, hem de billûr gibi bir havanýn hakimiyeti çocuklarýn iþlerini kolaylaþtýracaktý. Herkesin yapacaðý gözlem ve araþtýrma konusu önceden saptanmýþtý. Yalnýz Sumru nun ki hariç Bekir, atlarla ilgili bir araþtýrma yapacaktý. Sonra da bir gün boyunca birkaç atý gözlemleyecek, onlarýn sosyal hayatlarýný, psikolojik durumlarýný yazacaktý. Tengiz in konusu kedilerdi. Çocuklar, komiklik olsun diye inekleri Þaban a vermiþlerdi. Böylece her çocuk bir hayvaný seçip kendi konusunu belirlemiþti. Sumru nun belirlediði bir ödev konusu yoktu. Çünkü o konularýn seçildiði gün okulda deðildi. Dedesi ile kasabanýn dýþýndaki baðlarýndaydý. Aðaçlarýn budanmasýnda yardým ederek yaþlý adama can þenliði olmuþtu. Küçük Sumru, Keþke gitmeseydim. dedi içinden. Sumru, o gün okula gitmemenin cezasýný çekiyordu. Sýnýftaki herkes bir hayvaný almýþ, Sumru cuða inceleyecek hayvan kalmamýþtý. At, eþek, koyun, köpek, kedi, tavuk, ördek gibi evcil hayvanlar sahiplerini bulmuþtu. Haydi bunlardan vazgeçtik tavþan, tilki, kurt, arý, karýnca gibi belli baþlý hayvanlar da seçilmiþti. Sumru aklýna gelen fikrin verdiði sevinçle haykýrdý: -Buldum! Hamam böceklerini gözlemlerim ben de, dedi. Selma, elini sallayarak havada bir daire çizdirdi: -O da parsellendi güzelim! Hamam böceklerinin efendisi Yaþar artýk. Býrak onlarý fare, gelincik, köstebek, kartal, serçe, karga Daha bildik ne varsa ödev konusu oldu, dedi. Kemal, Sumru yu kýzdýrmak için: -Sen de timsahlarý yaz, dedi. Gruptaki herkes bu þakaya gülerken Sumru kaþlarýný çattý: -Saçmalama çocuk! Anadolu da timsah ne arasýn? Burasý Afrika mý, diye azarladý onu. Selda bir öneride bulundu. Fakat bu biraz iðnelemeye benziyordu: -Öyleyse tukan kuþlarýný incele sen de. Onlarýn bir adý da müezzin kuþudur. Kendileri biraz geveze olup sürekli konuþurlar biliyorsun, dedi. -Bilmiyorum, dedi Sumru asabî bir ses tonuyla. SUMRU, SABRÝ DEDEYE ÖFKELENÝYOR Sumru iyice sinirlenmiþti. Ayaðýný sertçe yere vurdu. O kýzgýnlýðýný böyle belli ederdi. Yine öyle yaptý ve arkadaþlarýný terk etti. Koruluða giden yoldan yana saptý. Baðalýk bölgeye giden ikinci yola indi. Adýmlarýný geniþ geniþ atarak ilerledi ve kýsa bir süre sonra Þýrþýr deresinin üstündeki köprüyü geçti. Baðlarýna vardý. Sabri dede oradaydý. Gül fidanlarýnýn dibini çapalýyordu. En sevdiði iþi yapmanýn verdiði coþkuyla kendinden geçmiþti yaþlý adam. Bu arada kesik kesik mýrýldanýyor, bir þeyler söylüyordu. Belki de bir eski zaman türküsüydü dilindeki. Sumru nun geldiðini duymamýþtý bile. Küçük torun, elini beline dayayýp baþýna dikildi dedenin: -Hep senin yüzünden oldu, dedi sinirle. Sabri dede bulunduðu yerden doðruldu, alnýndaki terleri elinin tersiyle sildi. Sanki

torununun geldiðini ve ne diyeceðini biliyormuþ gibi sakindi. Hiç þaþýrmadý. Dönüp bakmadý bile. Dudaklarý tombul yanaklarýna doðru yayýldý: -Eðer öyle ise cezamýzý çekeriz küçük sultan, dedi. Sumru ayný sertlikle: -Evet, senin yüzünden orta yerde kalakaldým. Dönem ödevimizin konusu hayvan inceleme ve gözlemleme olarak belirlenmiþ, dedi. Sabri dede umursamaz bir eda ile: -Ýyi, sen de birini seç hayvancýklarýn, dedi safça. Sumru aðzýný eðerek: -Sanki hayvan kalmýþ da, diye öykündü. Sabri dede durumun ciddiyetini anlamamýþtý hâlâ: -Neden? Niye kalmýyor hayvan? Zalim avcýlar mý vurmuþ zavallýlarý, diye sordu. Sumru kaþlarýný daha da çatarak: -O gün beni baða getirmeseydin ben de okulda olacaktým. Kendime konu olarak bildik bir hayvan seçecektim. Ama olmadý iþte. Arkadaþlarýmýn her biri, ünlü bir hayvaný sahiplenmiþ. Bana da kala kala timsah ile müezzin kuþlarý kalmýþ, dedi. Sabri dede gülümseyerek: -Sen de onlardan birini seçersin. Ne iyi iþte, dedi. Sumru, sonunda çileden çýktý: -Ne iyisi dede? Ben timsahý yazmak için Afrika ya, müezzin kuþlarýný görmek için Güney Amerika ya mý gideyim, diye sordu. Sabri dede elindeki çapayý gülfidanýnýn dibine býraktý. Oturduðu yerden doðruldu. Sumru nun yanýna kadar gelip onun saçlarýný okþadý: -Kýzma küçük sultan. Sana da bizim hayvanlardan birini buluruz elbet. Köklerine kýran girmedi ya. Gel hele, dedi. Dede ile torum baðýn sýnýrýndaki küçük eve doðru yürüdüler. Sabri dedenin omzundaki topraklý eli Sumru yu sakinleþtirmeye yetmiþti. Biraz önceki asabî hâlinden eser kalmamýþtý þimdi. Hatta yüzü aydýnlanmýþ ve gülmeye bile baþlamýþtý. Ona göre dedesi mutlaka bir çözüm önerecekti. SABRÝ DEDE BÝLGE BÝR ADAMDI Sabri dede, darda kalanlara yardým etmesiyle ünlüydü. Üstelik bilge bir adamdý. Her konuyu bilir, her sorunu çözerdi. Çünkü o sürekli okurdu. Ýnceli, kalýnlý bir dolu kitabýn sahibiydi. Çoðu deri ciltli olan bu kitaplardan, kasabadaki odasýnda olduðu kadar, bu ýssýz bað evinde bile vardý. Sumru dedesinin boþ bir anýný anýmsamýyordu. Sabri dede ya bað, bahçede çalýþýr ya da kitap okurdu. Bu iki iþi yapmadýðý zaman ise mutlaka bir baþkasýný dinliyor ve onun sorununu çözüyor olurdu. Herkes de bu yüzden severdi onu. O, kasabanýn Sabri dedesiydi. Büyük küçük herkes onu böyle çaðýrýrdý. Öyle ki kendi yaþýtlarý bile ona Sabri dede diyorlardý. Sumru, bað evine gireceklerini sanýyordu. Ama öyle olmadý. Dedesi onu arkaya böðürtlenlerin çevrelediði bir yere götürdü. Þýrþýr dere yukarýlardan geliyor ve burada küçük bir gölet oluþturuyordu. Bu küçük su birikintisi balýklarla doluydu. Küçük yaramazlar þýpýr þýpýr oynaþýyorlardý þimdi. Sabri dede, gölette þakalaþan balýklarý göstererek: -Al sana bir sürü balýk... Onlarý incele sen de, dedi. Sumru itiraz etti: -Olmaz! Balýklar Cemal e ait, dedi. Sabri dede az ötedeki tavþanlarý, ardýndan gül fidanýna konmuþ olan bülbülü gösterdi: -Ya bunlar, diye sordu. Sumru yine baþýný salladý: -Onlar da olmaz dede. Bunlarýn da sahipleri var, dedi.

KUNDUZ SABRÝ NÝN ÖYKÜSÜ Sabri dede, Sumru yu böðürtlen koruluðundan çýkardý. Az ötedeki ceviz aðacýnýn altýnda duran, üzeri kuzu postuyla kaplý geniþ oturaðýn yanýna götürdü. Sumru, fotoðraf makinesini aðacýn alt dallarýndan birine astý. Dede, torun oraya yan yana oturdular. Dedenin gözleri daldý: -Eskiden bizim kasabada insanlar adlarýyla çaðýrýlmazdý, diye baþladý. Sumru merak etmiþti: -Ya nasýl çaðrýlýrdý, diye sordu. Sabri dede: -Bir de lâkaplarý olurdu. Ýsim ile lâkap birlikte kullanýlýrdý: Kör Fatma, Sarý Hatice, Tilki Mehmet gibi. -Ama neden? -Bunun nedenine gelince: Eskiden isimler þimdiki gibi çeþitli deðildi. Kocaman kasabada hepi topu beþ on isim ile yetinirlerdi insanlar. Ahmet, Mehmet, Ali gibi bazý isimler erkek çocuklara konurdu. Kýzlarýn adlarý ise Ayþe, Fatma ve birkaç tane isim daha... Sumru hayret etmiþti: -Bu yüzden isimler karýþmaz mýydý dede, diye sordu. Sabri dede: -Ee, bu durumda tabiî ki isimler karýþýrdý. Ahmet deyince, hangi Ahmet olduðu anlaþýlmazdý. Çünkü köyde belki yirmi tane Ahmet olurdu. Ýþte bu durumu çözmek için bir yol bulunmuþtu: Lâkap takmak. Sumru burnunu kývýrdý: -Ama bu kötü bir þey, dedi. Sabri dede: -Tabiî ki bu hoþ bir þey deðil ama insanlar zorunluydu. Ahmet i bir seferde anlatmak için ya kel, ya topal diye bir ön taký koyacaklardý. Baþka çýkar yol yoktu çünkü, diye devam etti. Sumru ilgiyle dinliyordu. Konuyu anlayýnca aklýna baþka bir þey gelmiþti. Muzip bir tavýrla: -Senin de bir lâkabýn var mýydý dede, diye sordu. Sabri dede elini salladý: -Tabiî ki vardý küçük sultan. Lâkapsýz olunur mu? Lakabý olmayaný adam yerine bile koymazlardý, dedi. Dede, torun sesli sesli güldüler. Sabri dede: -Benim lâkabým kunduzdu. Herkes beni Kunduz Sabri olarak bilirdi, diye yanýtladý. Sumru nun aklýna dönem ödevi gelmiþti birden. Küçük kýz sevinçle ellerini çýrptý: -Yaþasýn buldum! Kunduzlarý ödev konusu yapayým ben de. Çünkü onlarý seçen birini anýmsamýyorum. Yani kunduzlar sahipsiz. Evet, onlarýn efendisi yok, dedi. Sumru konuþmanýn burasýnda birden sustu. Aklýna hoþ olmayan bir þey gelmiþti: -Ama nasýl? Haydi ansiklopedilerden bir þeyler yazarým. Böylece iþin teorik kýsmýný hâlletmiþ olurum. Ama gözlem iþini nasýl yapabilirim ki? Kunduzlar nerede yaþar? Ne yer, ne içer? Bu çevrede kunduz var mýdýr? Sabri dede burada araya girdi: -Ben varým ya kýzým. Kunduz Sabri Bu çevrenin kunduzu da benim iþte, dedi. Sumru baþýný iki yana salladý: -Aman dede, diye mýrýldandý. SUMRU SÝHÝRLÝ MEYVEYÝ YÝYOR Sabri dede, torununun baþýný okþadý sonra dibinde oturduklarý ceviz aðacýnýn gövdesindeki oyuða elini soktu. Sumru nun daha önce görmediði iki þey çýkardý. Bunlar meyve olmalýydý. Çünkü

küçük birer saplarý ve minicik yapraklarý vardý. Renkleri kýpkýrmýzýydý. Yok yok turuncu Hayýr yeþildi. Sabri dede elindekileri torununa uzatarak: -Al! Tatlarý çok güzeldir. Beðeneceksin, dedi. Sumru, dedesinin elindeki garip meyvelerden birini aldý. Aðzýna götürdü, bir ýsýrýk aldý. Ayný þeyi dedesi de yaptý. Ne kadar tatlý þeylerdi bunlar! Sumru, daha önce böyle bir þey tattýðýný anýmsamýyordu. Bu garip meyveden bir ýsýrýk daha almak istedi. Ama beceremedi. Sumru nun daha önce dala astýðý fotoðraf makinesinin flaþý öyle bir patladý ki her yan ýþýða kesti. Sumru elleriyle kamaþan gözlerini kapadý. -Dur kýpýrdama! Ellerini kaldýr ve teslim ol! Sumru rüya gördüðünü sandý. Ama deðildi. Birisi kendisini tehdit eder gibi baðýrýyordu. Sumru, ellerini yavaþça ve merakla çekip gözlerini açtý. O anda da þaþkýna döndü. Çünkü karþýsýnda tepeden týrnaða silahlý iki kiþi duruyordu. Yok yok bunlar insan deðillerdi. Karþýsýndakiler, Sumru nun kafasýndan geçenleri anlamýþ gibi: -Evet, biz insan deðiliz, dediler. Sumru merakla ilerledi: -Ya nesiniz, diye sordu. Silâhlý yaratýklar kafalarýný dikip: -Biz kunduzuz, diye yanýtladýlar soruyu. Sumru nun þaþkýnlýðý sürüyordu: -Kunduz mu? Peki burasý neresi, diye sordu. Asker olduðu anlaþýlan kunduzlar: -Burasý da kunduz ülkesi, dediler. Ardýndan kunduzlar daha da ciddileþerek: -Sen de izinsiz olarak ülke sýnýrlarýný geçmeye çalýþan bir kaçaksýn. Þimdi ellerini kaldýr ve teslim ol! Yoksa gereðini yapýp kanunlarýn bize verdiði yetkiyi kullanacaðýz. Teslim olursan Kunduzya nýn adaleti iþleyecek. Kanunlarýn dýþýnda herhangi bir þeyle muhatap olmazsýn. Adalet ne diyorsa o olur, dediler. Sumru nun þaþkýnlýðý henüz geçmemiþti. Gördüklerine bir türlü inanamýyordu. Ýkide bir gözlerini ovuþturuyor ve karþýsýndakilerin gerçek olup olmadýðýný anlamaya çalýþýyordu. Kunduzlardan iri olaný elini ileri uzatarak: -Hem o nedir senin omzundaki, diye sordu. Sumru, fotoðraf makinesini yakalayýp: -Ha! Bu mu? Kamera. Yani fotoðraf makinesi, diye yanýtladý. Kunduzlarýn týknaz cüsselisi: -Casusluk yapmak için mi, diye sordu. Sumru telâþlanarak: -Yok yok, casusluk için deðil. Zevk için kullanýyorum. Çevrede gördüðüm güzel þeylerin resmini çekiyorum, dedi. Birden aklýna gelmiþ gibi Sumru, makinesine davrandý: -Dur sizi de çekeyim, dedi. SUMRU ÝLK TEHLÝKEYÝ ATLATIYOR Sumru nun beyninde bir kurtuluþ fikri belirmiþti. Hemen omzundaki fotoðraf makinesini eline alýp gözüne götürdü. Kunduz askerler sinirle baðýrdýlar: -Dur! Ne yapýyorsun? Býrak o elindekini O anda kameranýn flaþý patladý. Kunduz askerlerin asabî haykýrýþlarý, yoðun ýþýðýn içinde kaybolup gitti.

Fotoðraf çekme iþi tamamlanýnca Sumru, bir daha þaþýrdý. Az önce karþýsýnda kendisini tehdit eden askerlerden eser kalmamýþtý. Küçük kýz serbest kalýþýna çok sevindi. Bu arada bir þey daha öðrenmiþ oldu. Nasýl düþtüðünü bilemediði bu garip Kunduzya ülkesinde zorluklardan kurtulmak için bir yol vardý: Flaþ patlatmak KUNDUZYA DÝYE BÝR YER Sumrucuk, Kunduzya topraklarýnda merak içinde yürümeye baþladý. Ýlerledikçe meraký ve þaþkýnlýðý bir kat daha artýyordu. Çünkü çevresindekiler kendi kasabasýnda gördüklerine hiç benzemiyordu. Burada otlar daha uzun boyluydu. Gelincikler ve çiðdemler neredeyse kendisinin iki katýydý. Aðaçlara gelince, onlarý hiç sormayýn. Gövdeleri hemen hemen küçük bir oda kalýnlýðýnda, boylarý birkaç minare uzunluðundaydý. Aðaçlarýn dibine dökülmüþ olan meyvelerin en küçüðü karpuz kadardý. Aþaðýya dökülmüþ olan meyvelerin aralarýnda kalem gibi yontulmuþ kocaman aðaç kökleri vardý. Sanki azman bir kalemtýraþ ara ara aðaçlarý sivriltmiþti. Sumru, biraz daha ilerleyince bir tabela ile karþýlaþtý. Bunu merak etti ve üzerinde yazýlanlarý okumak için levhanýn altýna kadar ilerledi. Ama boþuna Yazý daha önce hiç görmediði bir alfabeyle yazýlmýþtý. Küçük kýz, bir süre iþaretleri sökmeye çalýþtý fakat beceremedi. Yalnýz harflerden birini S ye, birini de D ye benzetti; o kadar. Sumru, levhada yazýlanlarý okuyamayacaðýný anlayýnca omuzlarýný silkti ve oradan uzaklaþtý. Farkýnda olmadan tabelanýn iþaret ettiði yöne doðru gittiðini anladý. Bir süre sonra önüne küçük bir tepe geldi. Küçük kýz fazla zorlanmadan tümseði aþtý. Þimdi önünde geniþ bir düzlük vardý. Burasý da yontulmuþ aðaç gövdeleriyle doluydu. SUMRU, ANNE KUNDUZ ÝLE KARÞILAÞIYOR Sumru, bir süre daha yürümesini sürdürdü. Çok geçmeden onunla karþý karþýya geldi. O kim mi? O diþi bir kunduzdu. Hayvancýk tam karþýda durmuþ, kýzgýn ve þaþkýn gözlerle küçük kýzý süzüyordu. Sumru da onu görünce durdu. Merakla anne kunduza bakmaya baþladý. Az sonra: -Ne yapýyorsun sen orada, diye sordu. Anne kunduz, Sumru nun sesini duyunca þaþaladý ve geriye doðru çekildi. Karþýsýndakinin kendi diliyle konuþmasýndan ürkmüþtü anlaþýlan. Çünkü daha önce böyle bir þeyle karþýlaþtýðýný anýmsamýyordu. Sumru ellerini kaldýrarak: -Dur dur! Benden korkma! Ben dostum. Seninle konuþmak istiyorum, dedi. Kunduzun þaþkýnlýðý çabuk geçmiþti. Sumru ya: -Gevezeliði býrak! Senin kim olduðunu ve nereden geldiðini bilmiyorum. Ama isabet oldu. Daha ne duruyorsun? Bana yardým etsene, dedi. Sumru bu isteðin nedenini merak ederek: -Yardým mý? Sana nasýl yardým etmemi istiyorsun? Öfkeli kunduz anne kaþlarýný çatarak: -Kuyruðuma kütük düþtü, baksana. Onu hemen kaldýr, dedi. Sumru, o zaman kunduzun yayvan bir aðaç takoza benzeyen kuyruðunu fark etti. Gerçekten de etli kuyruðun üstünde orta boy bir aðaç gövdesi duruyordu. Küçük kýz hemen koþtu. Kunduzu kurtarmak için kütüðü itmeye çalýþtý, ancak bunu beceremedi. Kütük yeteri kadar aðýrdý. Belli ki kunduzun kuyruðu çok acýyordu. Kesik kesik inlemesi bu yüzdendi. Durmadan: -Çabuk ol çabuk, diyordu. Sumru kunduza dönüp: -Sen de biraz sabýrlý ol lütfen kardeþ. Görüyorsun ki kütük çok iri. Onu kaldýrmakta zorlanýyorum. Ama bu arada bir çare bulmak için düþünüyorum, dedi. Bir süre sonra Sumru nun aklýna bir fikir gelmiþ olacak ki sevinçle ellerini çýrptý. Kafasýndaki plân için bir dal parçasý bulmasý gerekiyordu. Saðýna, soluna baktý. Az ötede tam aradýðý gibi bir

kalas vardý. Koþtu ve onu oradan alýp geri döndü. Kunduzun kuyruðunun üzerine düþmüþ olan kütüðün iki, üç karýþ açýðýna kafa büyüklüðünde bir taþ koydu. Sonra elindeki dal parçasýný onun üzerinden uzatýp kütüðün altýna soktu. Böylece kýsa süre içinde bir kaldýraç yapmýþ oldu. Ardýndan kaldýracýn serbest kalan ucuna bütün gücüyle bastýrdý. Kütük biraz nazlanýr gibiydi, küçük kýzý zorladý. Ama Sumru tekrar denedi. Bu sefer olan oldu ve koca gövde yavaþça kalkýp yana yuvarlandý. Kunduz kurtulmuþtu. Hayvancýk merakla kuyruðuna baktý. Etli kuyruk hafifçe ezilmiþti. Aðacýn budaðýnýn battýðý yerde de ince bir kanama vardý. Sumru kuyruðun yüzeyine yayýlan kýrmýzýlýðý görünce: -Ay! Sen yaralanmýþsýn. Dur sana yardým edeyim, dedi. Küçük kýz elini cebine soktu. Cebinden bir yara bandý çýkardý. Yara bandýnýn üzerindeki naylonu usta hareketlerle ve çabucak soydu. Sonra da onu kunduzun yarasýnýn üzerine yapýþtýrdý. Hayvaný kanamasýnýn kesilmesi rahatlatmýþtý. Gülümser gibi olanlarý izliyordu. Anne kunduz Sumru ya dönerek: -Teþekkür ederim kardeþ. Sen hem mühendis, hem de doktorsun galiba, diye sordu. Sumru bu þakaya güldü: -Yok yok. Ben küçük bir kýzým. Mühendis veya doktor olmak için çok okumam gerek, diye yanýtladý. Anne kunduz mutlu bir yüzle: -Bana çok yardýmýn dokundu, dedi. Sumru gözlerini süzerek gülümsedi: -Önemli deðil kardeþ, diye karþýlýk verdi. Anne kunduzun sevinci gözlerinden okunuyordu: -Seni ailem ile tanýþtýrmak isterim. Benimle yuvama gelir misin, diye sordu küçük kýza. Sumru kýsa bir süre düþündü: -Neden olmasýn. Rahatsýz etmeyeceksem tabiî ki gelirim, diye yanýtladý. Anne kunduz ilerideki akarsuyu iþaret ederek: -Evim þuradaki derede, dedi. SUMRU KUNDUZ KLANINDA Kunduz ile Sumru yan yana yürümeye baþladýlar. Hem gidiyor, hem konuþuyorlardý. Anne kunduz bir köylü ailesinin hanýmýydý. Þuracýktaki çayda kocasý ve üç çocuðuyla birlikte oturuyordu ve çok mutluydu. Çevrede baþka ailelerde vardý. Onlarla iliþkilerinde de herhangi bir sorun yaþamýyorlardý. Herkes tarafýndan seviliyor ve sayýlýyordu. Anlatma sýrasý Sumru ya gelmiþti ki kunduzun evinin bulunduðu derenin kenarýna ulaþtýlar. Suyun kýyýsýnda üç çocuk kunduz oynaþýyordu. Bunlar anne kunduzun sözünü ettiði yavrularýydý. Küçükler, annelerinin geldiðini görünce sevinçle zýpladýlar. Ama onun yanýndaki yabancýyý görünce iþkillenir gibi oldular. Daha önce yaptýklarý gibi koþup annelerine sarýlmadýlar. Üstelik korkuyla kaçýþýp suya girdiler. Orada saklanýp uzaktan olacaklarý izlemeye baþladýlar. O zaman anne kunduz sakin bir sesle: -Kokmayýn evlâtlarým! Bu yaratýk bizim dostumuz. Üstelik hem doktor, hem de mühendis. Bana çok yardýmý yokundu, dedi. Yavru kunduzlar ikna olmuþtu anlaþýlan. Sudan tekrar çýkýp kenardaki çakýl taþlarýnýn üzerinde durdular ve gelenleri beklemeye baþladýlar. Az sonra hep bir aradaydýlar. Yavrular meraklý bakýþlarla Sumru yu süzüyorlardý. Sumru en tatlý hâliyle: -Merhaba çocuklar, diye onlarý selâmladý. Sonra çevresine bakýndý ve anne kunduza: -Hani eviniz nerede? Ben yuva filan göremiyorum, diye sordu. Yavrular, dereye dalýp ilerideki kalas yýðýnýna doðru yüzmeye baþladýlar. Kýlsýz ve yayvan kuyruklarýný bir yüzgeç gibi kullanýyorlardý. Anne kunduz, suyun ortasýnda yer alan aðaç yýðýnýný gösterdi Sumru ya:

-Ýþte orasý bizim evimizdir, dedi. Sumru hafifçe þaþýrmýþtý anlaþýlan: -Þuradaki kütük yýðýný mý, diye sordu. -Evet. O yýðýnýn altýnda oturuyoruz, dedi anne kunduz. O sýrada yavru kunduzlar, aðaç yýðýnýnýn yanýna ulaþmýþlardý. Sonra birer birer suya dalýp gözden kayboldular. Anne kunduz Sumru ya: -Haydi buyur kardeþ. Biz de yuvaya girelim. Seni kocamla tanýþtýrayým, dedi. Sumru, suya giren kunduzun ardýndan bakakaldý. Sonra: -Yuvanýn giriþi nerde anne kunduz, diye sordu. Anne kunduz kafasýný sudan çýkararak: -Giriþ suyun altýnda. Biz kunduzlar yuvamýzýn giriþini suyun altýna koyarak güvenli bir ortam saðlarýz, dedi. -Hým ilginç! Anne kunduz devam ederek: -Böylece düþmanlarýmýzdan korunmuþ oluruz, dedi. Sumru merakla: -Düþman mý, diye sordu. Anne kunduz hoþnutsuzluðunu belirten bir yüzle: -Evet. En büyük düþmanýmýz ise timsahlardýr. Çünkü onlar da bizim gibi yarý yaþamlarýný suda geçirirler ve sýrrýmýzý bilirler. Yuvamýzýn giriþinin altta olduðunun farkýnda olan tek hayvandýr onlar, dedi. -Bak sen! -Bu yüzden bize etmediðini býrakmaz. Ama bizim de ona karþý geliþtirdiðimiz bir yöntemimiz vardýr. Küçük kýzýn meraký giderek artýyor olmalýydý: -Neymiþ bu etkili yöntem, diye sordu. Anne kunduz acele bir vücut hareketi ile: -Haydi gelsene kardeþ, dedi. Sonra o yöntemi gösteririm sana. Zaten bir kaç günden beri buralarda dolaþan bir timsahtan söz ediliyor. Onu çevreye daha fazla zarar vermeden avlamamýz gerek. Bak! Sen hâlâ girmemiþsin suya Sumru çaresiz girdi suya. Birkaç kulaçtan sonra kütük yýðýnýnýn yanýndaydý. Anne kunduz önden daldý. Ardýndan Sumru da ayný davranýþý tekrarladý. Su duruydu. Derenin dibi görünüyordu. Aþaðýda aðaç kütükleri bir hasýr gibi çatýlmýþ ve güçlü bir yapý oluþturulmuþtu. Ardýndan kalýn kalaslar, çatallý dallarla birbirine baðlanmýþ ve kolay kolay sökülmez biçimde saðlamlaþtýrýlmýþtý. Tabanda yuvarlak bir delik görülüyordu. Anne kunduz o delikten içeri daldý. Anlaþýlan orasý yuvanýn kapýsýydý. Anne kunduzun ardýndan Sumru da o kapýdan geçti. Kapý bir tünel gibi ilerliyor ve az sonra yukarý doðru kývrýlýyordu. Sumru nun ciðerlerindeki hava tükenmek üzereydi. Bu yolculuk tehlikeli olabilirdi. Küçük kýz geri dönmeyi düþündü. Ama buna gerek kalmadý. Çünkü tünelin çýkýþý belirmiþti. Çok geçmeden Sumru nun baþý suyun yüzüne çýkýverdi. Küçük kýz derin bir nefes aldý ve rahatladý. Sumrucuk kendine gelince çevresine bakýndý. Gördükleri karþýsýnda þaþkýna döndü. Þimdi yuvarlak ve kubbeli bir odanýn tam ortasýndaydý. Burasý kunduz ailesinin su altýndaki yuvasý olmalýydý. Kubbenin tepesinde baca þeklinde bir delik vardý. Buradan giren güneþ ýþýðý içeriyi çok iyi aydýnlatýyordu. Yuvanýn zemini yumuþak kürklerle döþenmiþti. Kubbenin iç yüzü yani yuvanýn duvarlarý ince dallarla bir sepet gibi örülmüþ, ara ara çamurla sývanmýþtý. Anne kunduz, Sumru nun elinden tutup onu yukarý çekti: -Yuvamýza hoþ geldin, dedi. Sumru saçlarýndan sýzan sularý sýyýrýrken: -Hoþ gördük, diye karþýlýk verdi.

Anne kunduz yuvasýný iþaret ederek: -Nasýl beðendin mi, diye sordu. Sumru gülümseyerek: -Evet, çok güzel, dedi. Anne kunduz, köþede oturan iri bir kunduzu göstererek: -Bu da kocam, dedi. Sonra anne kunduz afacanlara döndü: -Þunlarý tanýyorsun zaten, bizim yaramazlar, diyerek tanýþma törenini tamamladý. Sumru, köþede oluþturulan sedirin kürklü zeminine oturmadan önce elini uzattý. Baba kunduzun elini sýkmak istiyordu. Ama umduðu olmadý. Baba kunduz elini kaldýrmadý bile. Anne kunduz araya girip acele acele: -Babamýzýn sað kolu kýrýk, diye açýkladý. Sumru üzüntü ile: -Yaa üzüldüm, dedi. Anne kunduz açýklamasýný sürdürerek: -Ýki gün önceki çalýþma sýrasýnda iþ kazasý geçirdi, dedi. Sumru, baba kunduza geçmiþ olsun dileðinde bulundu. Anne kunduz yeni hatýrlamýþtý. Kuyruðunun üzerindeki bandý baba kuduza göstererek: -Konuðumuz ayný zamanda doktordur hayatým. Bak! Yaralanan kuyruðumu o tedavi etti, diye memnuniyetini belirtti. SUMRU ZORUNLU OLARAK DOKTOR OLUYOR Sumru duvardaki dallardan dört parça kýrdý. Bunlarýn uzunluklarý ikiþer karýþ kadardý. Bütün kunduzlar merak içinde küçük kýza bakýyorlardý. Sumru, elindeki dal parçalarýný baba kunduzun yanýna býraktý. Ardýndan gömleðinin eteðinden bir parmak enliliðinde bir parçayý boydan boya yýrttý. Þimdi elinde uzunca bir ip vardý. Yavru kunduzlar merak içindeydiler, boyuna: -Ne yapýyorsun sen, diye soruyorlardý. Sumru, anne ile yavrulara dönerek: -Babayý tedavi etmemiz gerek. Onu bu hâlde býrakamayýz. Þimdi sabýrlý olun ve beni izleyin, dedi. Sumru, baba kunduza: -Biraz canýn yanabilir ama sonunda çok rahat edeceksin. Üstelik birkaç gün içinde kýrýðýn tutacak ve eskisi gibi olacaksýn, diye açýklama yaptý. Sumru, elindeki çubuklarý baba kunduzun kolunun altýna, üstüne ve yanlarýna yerleþtirdi. Sonra gömleðinden yýrttýðý þeridi kullanarak hayvancýðýn kýrýk kolunu bir iyice sardý. Sonra ipin artan kýsmýyla sargýlý kolu babanýn boynuna astý. Sumru iþini bitirmiþti. Memnun bir yüzle doðruldu. Baþýndan beri küçük kýzý meraklý gözlerle izleyen kunduz ailesi sevinçle el çýrptý. KUNDUZ YUVASINDA ÝLK GECE Sumru yaþamýnda bu kadar rahat uyuduðunu anýmsamýyordu. Sabahýn ilk ýþýklarý, kubbenin tepesinden içeri girdiðinde gözlerini açtý. Gerneþerek uyandý. Uzun uzun esnedi. Anne kunduz ayaktaydý ve kendisine gülümsüyordu: -Nasýl iyi uyuyabildin mi kardeþ, diye sordu. Sumru memnun memnun gözlerini süzdü: -Hem de çok iyi, diye yanýtladý. Anne kunduz: -Ben sofrayý hazýrladým. Haydi buyurun, dedi. Sumru, kürk yataktan aþaðýya indi. Odanýn ortasýnda yer alan ve yuva giriþi olarak kullanýlan deliðin baþýna kadar gitti. Delik dupduru suyla doluydu. Sumru orada elini, yüzünü bir

güzelce yýkadý ve uyku sersemliðini üzerinden attý. Yuvanýn karþý kenarýnda, sofra masasý olarak kullanýlan kocaman bir aðaç gövdesi vardý. Kunduz ailesi yuvarlak gövdenin çevresine oturmuþ, Sumru yu bekliyorlardý. Küçük kýz, onlarý daha çok bekletmedi. Anne ile baba kunduzun asýndaki boþluða oturdu. Sofrada böðürtlenler ve birkaç çeþit meyve vardý. Hepsi de taze ve olgundu. Sumru, aile fertleriyle güle oynaya karnýný doyurdu. Anne kunduz yemekten arta kalanlarý yuvayý çevreleyen dallarýn boþluklarýna sokuþturdu. Sumru, baba kunduza dönerek: -Bugün nasýlsýnýz, diye sordu. Baba kunduz memnuniyetle gülümsedi: -Ýyiyim. Çok teþekkür ederim, diye yanýtladý. Sumru eðilip baba kunduzun koluna daha yakýndan bakarak: -Parmaklarýnýzý rahat hareket ettirebiliyor musunuz, diye sordu. Baba kunduz yaptýðý denemede baþarýlý oldu. Parmaklarýný saðlammýþ gibi oynattý. Sumru bir doktor edasýyla: -Bir iki güne kalmaz kolunuzu kullanacak hâle gelirsiniz, diye devam etti. - Sað ol. Çok teþekkür ederiz. GÜN KÖTÜ BAÞLIYOR Yuva sakinleri havadan, sudan konuþmaya baþlamýþlardý ki dýþarýda olaðandýþý geliþmeler yaþandýðýný belli eden bir takým sesler duyuldu. Yuva sakinleri dikkat kesildiler. Bu þekilde, bir süre dýþarýyý dinlediler. Anne kunduzun yüzü endiþeli bir hâl aldý. Anlaþýlan gün kötü baþlayacaktý. Anne kunduz, kocasýna ve yavrularýna dönerek: -Yine o hain timsah olsa gerek. Dün de birkaç yuva daðýttýðý söyleniyordu, dedi. Baba kunduz endiþeliydi: -Böyle giderse vadideki soyumuz tükenecek, diye söylendi. Anne kunduz kýzdý: -Ülkenin kralýnýn da bir þey yaptýðý yok ki, dedi. Sumru araya girerek: -Belki haberi yoktur, diye konuþmaya katýldý. Baba kunduzun yanýtý kesindi: -Olsun efendim. Kral, ülkenin dört bir yanýnda olan biteni bilecek ve tedbirini alacak, diye kestirip attý. Anne kunduz düþünceliydi: -Öyle görünüyor ki iþ baþa düþecek. Kendi iþimizi kendimiz göreceðiz, diye söylendi. Bu sýrada dýþarýdaki gürültüler iyice artmýþtý. Anne kunduz, ailesine dönerek kararlý bir ifadeyle: -Siz yuvadan dýþarý çýkmayýn. Sessizce beni bekleyin, dedi. Sonra Sumru ya dönerek: -Benimle gelmek ister misin kardeþ, diye sordu. Sumru meraklanmýþtý: -Evet, gelmek isterim, diye yanýtladý. Anne kunduz ayaða kalkarken: -Haydi gidelim öyleyse kardeþ. Beni takip et, dedi. SAVAÞ BAÞLIYOR Önce anne kunduz daldý çýkýþ tüneline. Ardýnda da Sumru girdi serin suya. Ýki arkadaþ birkaç kulacýn ardýndan yuvanýn dýþýna ulaþtýlar. Sonra yukarý doðru yüzüp suyun üstüne çýktýlar. Ardýndan sessiz kulaçlarla kýyýyý yöneldiler. Sumru ile anne kunduz sudan çýkýnca durup bir süre gelen gürültüleri dinlediler. Sesler derenin aþaðý bölümünden geliyordu. Anne kunduz önde, Sumru arkada o yöne doðru yürümeye baþladýlar. Çok sessiz hareket ediyor ve olanaklar ölçüsünde gizlenerek ilerlemeye gayret gösteriyorlardý.

Bir aðacýn kalýn gövdesini dönünce onu gördüler. O kocaman bir timsahtý. Derenin kýyýsýndaki bataklýða uzanmýþ, dinleniyordu. Anne kunduz hemen geri döndü, elini aðzýna götürerek sus iþareti yaptý. Sumru, bulunduðu yere çökerek beklemeye baþladý. Anne kunduz sürüne sürüne ilerledi. Önündeki çamurlu suya dalarak her yanýný mile buladý. Sumru, þaþkýnlýk içinde anne kunduzu izliyordu. Çok geçmeden anne kunduz kamuflajýný tamamlamýþtý. Artýk ne olduðu belli olmuyor, bir topak çamur gibi görünüyordu. Sumru, gözlerini dört açmýþ olacaklarý bekliyordu. Timsah her þeyden habersizdi. Çenesini hafifçe aralamýþtý ve aðzýnýn temizliðiyle ilgileniyordu. Serçe iriliðindeki birkaç kuþ timsahýn aðzýndaki sülükleri ve diðer yabancý asalaklarý yiyorlardý. Dev sürüngen bu kuþlara herhangi bir zarar vermiyor hatta çenesini oynatarak onlara yardým bile ediyordu. Sumru yaþamýnda görmediði kadar ilginç durumlar karþýsýndaydý. Arkasýna saklandýðý aðaca iyice yapýþmýþ, olanlarý izliyordu. O sýrada anne kunduz, kuyruðunu bir mala gibi kullanarak balçýðý dövmeye baþladý. Amacý timsahýn dikkatini çekmekti. Sonunda bunda baþarýlý da oldu. Þapýrtýyý iþiten timsah hemen doðruldu yerinden. Temizlikçi kuþlar telâþla uçuþtular. Tehlikeyi sezmiþlerdi. Çevredeki aðaçlara konup olacaklarý izlemeye baþladýlar. Anne kunduz, kuyruðu ile çamuru birkaç kere daha tokatladý: Þap þap!... Bu kez tamamdý. Timsah, yakýnda bir avýn bulunduðuna kanaat getirmiþ olacak ki yattýðý yerden kalktý. Yukarý doðru aðýr aðýr ilerlemeye baþladý. Gayet dikkatliydi. Çevreyi hain gözleriyle tarýyor ve avýný arýyordu. Bu sýrada anne kunduz, sýrtýndaki kamburu bile düzleþtirmiþti. Ýyice yere yapýþmýþ çamur ile aynýlaþmýþtý. Hayvaný bu hâliyle bir baþka gözün görmesine olanak yoktu. Onun arzusu da buydu zaten. Timsah tarafýndan görülmemek... Avcý timsah sarsak adýmlarla yaklaþýyordu. Nihayet anne kunduzun bir metre ilerisine kadar yanaþtý. Anne kunduz kuyruðu ile küçük bir þýp daha çýkardý. Timsah aniden durdu. Dikkat kesildi. Bu sýrada alt çenesi hafifçe açýlmýþtý. Ýþte ne olduysa o anda oldu. Çamura bulanmýþ olan kunduz bir ok gibi yerinden fýrladý ve timsahýn açýk aðzýndan içeri daldý. Sumru, dev sürüngenin þiddetle çýrpýndýðýný ve ardýndan acýyla baðýrdýðýný gördü. Küçük kýz korku ve merak içindeydi, ama yinede gözlerini açmýþ olanlarýn sonucunu bekliyordu. Timsah, bir kütüðü andýran kuyruðuyla çamurlarý dövdü. Çevreye yumruk iriliðinde balçýk kümeleri sýçradý. Bunlardan bir kýsmý Sumru yu gizleyen aðacýn gövdesine kadar ulaþtý. Bir süre sonra timsah, son bir kez daha acý ile baðýrdý. Ardýndan karnýnýn sað yaný, içinden hançerlenmiþ bir branda gibi yýrtýldý. Açýlan yarýktan anne kunduz, bir kurþun gibi çýktý. Birkaç metre öteye fýrlayýp durdu. Yaptýðý eylemin sonucunu beklemeye baþladý. Dev sürüngen bir müddet daha çýrpýndý. Hareketleri giderek yavaþladý ve olduðu yerde yýðýldý kaldý. Ýþini bitiren anne kunduz, derin bir oh çekti. Sonra sakin hareketlerle ilerledi ve derenin temiz sularýna daldý. Sýrtýna bulanmýþ olan çamurlardan arýndý, eski durumuna geldi. SUMRU, KUNDUZ SARAYINDA Sumru saklandýðý aðacýn ardýndan çýkmýþ, olanlarý anlamaya çalýþýyordu. Doðrusu gördüklerinden pek hoþlanmamýþtý. Ama yine de bu olayý görüntülemek istedi. Fotoðraf makinesini çýkarýp deklanþöre bastý. Flaþ yoðun bir ýþýkla patladý. Sumru nun objektifine yansýyan görüntüler ýþýðýn içinde eriyip yok oldu. Küçük kýz, kendisini su dolu hendeklerle çevrili bir yapýnýn önünde buluverdi. Burasýnýn kubbeleri sayýca fazla ve yüksekti. Üstelik kubbelerin yüzeyi yonga karýþtýrýlmýþ çamurla sývalýydý. Sýradan bir kunduz ailesinin evine benzemiyordu.

Sumru, önündeki yapýyý incelerken arkasýnda biri belirdi. Bu asker kýyafetli bir kunduzdu. Asker kunduz, Sumru ya: -Sarayýn çevresinde ne arýyorsun, diye sordu. Sumru korkuyla geri sýçradý: -Hiç! Demek burasý bir saray ha, diye sordu. Asker kunduz: -Evet bir saraydýr. -Kimin sarayýdýr? Asker bu soruya yanýt vermedi ama: - Sen yabancýsýn galiba, diye sordu. Sumru boynunu büktü: -Yabancý sayýlýrým, dedi. Asker kunduz sert bir ses ile: -Þimdi beni takip et, dedi. Küçük kýz merak ve korku ile: -Beni nereye götüreceksin, diye sordu. Asker kunduz kaþlarýný çatarak: -Seni kralýmýzýn önüne çýkarmak zorundayým, diye uyardý küçük kýzý. Sumru önde, asker kunduz arkada, ikisi birlikte suya girdiler. Askerin arka ayaklarý perdeliydi ve kuyruðu daha geniþti. Bu yüzden çok iyi yüzüyordu. Kuyruðunu kâh yüzgeç gibi, kâh dümen gibi kullanýyordu. Sarayýn yanýna gelince asker kunduz suyun altýna daldý. Sumru da onu takip etti. Ýkisi birlikte, uzun kulaçlarla dibe doðru yüzdüler. Kunduz sarayýnýn dere tabanýyla birleþtiði yere ulaþmalarý çok zaman almadý. Burasýnýn iki giriþi vardý. Biri üsteydi ve oldukça geniþti. Diðeri emniyet kapýsý olmalýydý ki iyice altta ve daha dardý. Asker kunduz ile Sumru üst kapýdan içeri girdiler. Tüneli hýzla geçip yapýnýn ortasýnda su yüzüne çýktýlar. SUMRU, KRALIN HUZURUNDA Ýçerisi geniþçe bir salondu. Giriþ deliðinin tam karþýsýndaki yüksekçe yerde yaþlý bir kunduz oturmaktaydý. Söz konusu kral bu olmalýydý. Çünkü onun üzerine oturduðu kürkler geniþ ve daha parlak tüylüydü. Elbiseleri ýpýl ýpýldý. Çevredeki diðer kunduzlar ayakta bekliyorlardý. Sumru ile asker kunduz, kralýn önüne kadar ilerlediler. O zaman küçük kýzýn dikkatini bir þey çekti. Sanki kralýn yüzünü daha önce görmüþtü. Ama nerede ve ne zaman? Sumru biraz daha ilerleyince þaþýrdý ve içinden: -Sabri dedeye ne çok benziyor bu kral, diye geçirdi. Kunduz kral derinden gelen bir ses ile: -Ülkemde ne arýyorsun küçük sultan, diye sordu. Sumru nun bu seferki þaþkýnlýðý ilkinden daha fazlaydý. Kral kendisine küçük sultan demiþti. Ona yalnýzca Sabri dede böyle hitap ederdi. Küçük kýz kendisini çabucak toparladý: -Yanlýþlýkla girdim majeste, diye yanýtladý kralý. Kunduz kral kuþkuluydu: -Sana inanalým mý, diye sordu. Sumru yalvarýr gibi: -Ýnanýn efendim doðru söylüyorum, dedi. Kunduz kralýn kaþlarý hâlâ çatýktý: -Ya düþman klanlarýn casusu isen, diye sordu. Sumru baþýný eðerek masumlaþtý: -Hayýr majesteleri casus deðilim. Ben küçük bir kýzým, o dediðiniz þeylerden hiç anlamam, diye karþýlýk verdi. O sýrada kunduz kralýn dikkatini baþka bir þey çekmiþti. Bu yüzden konuyu deðiþtirdi:

-Peki, o boynunda asýlý olan þey de nedir, diye sordu. Sumru kamerasýný kavrayýp: -Fotoðraf makinem, diye yanýtladý. Kunduz kral merakla: -Ne iþe yarýyor o þey? Tehlikeli bir silâh mý yoksa, diye sordu. Sumru, kralýn bilgisizliðini komik bulmuþtu, gülerek: -Hayýr majeste silâh deðil. Bununla fotoðraf çekiyorum, dedi. Kunduz kral gözlerini kýrpýþtýrarak: -Fotoðraf mý çekiyorsun? O da ne? Neyi, nereye çekiyorsun, diye sordu. Sumru, krala yanýt vermeden önce makinesini yukarý kaldýrdý: -Örneðin þöyle. Arzu ederseniz sizi de çekebilirim, dedi. Kunduz kral korku ve telâþla baðýrdý: -Dur! Çekme! Askerler engelleyin þu yaratýðý Kunduz kral ve askerler geç kalmýþlardý. Sumru, makinesini gözüne götürüp deklanþöre basmýþtý bile. Ortalýk bir anda ýþýða kesti. Kunduzlar, ýþýktan kamaþan gözlerini kapatarak saða sola kaçýþtýlar. Kral, tahtýndan aþaðýya yuvarlandý. SUMRU, DEDESÝNÝN YANINA DÖNYOR -Ne oldu küçük sultan, diyordu Sabri dede. Kendine gelen Sumru, baðdaki ceviz aðacýnýn dibinde olduðunu gördü. Ne olmuþtu? O yaþadýklarý neydi? Bir rüya mýydý yoksa? Sumru þaþkýnlýk içinde Sabri dedeye baktý. Dede her þeyin farkýndaydý sanki. Muzip muzip gülüyordu: -Nasýl? Dönem ödevin için kunduzlarý gözlemlemek iyi bir fikir sayýlmaz mý, diye sordu. Sumru baþýný salladý: -Çok iyi fikir dede. Hele elimde onlarýn sosyal yaþamýndan kesitler sunan þu fotoðraflar olduktan sonra birincilik garanti, diye yanýtladý. Sabri dede kahkahayla güldü. Sumru, elindeki Polaroid makinesiyle çektiði kunduz resimlerini sallayarak kunduz Sabri ye katýldý.