1)HİKÂYEDEKİ ZAMAN (Olayların zamanı):



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

EDEBÎ ESERLERDE ZAMAN 1

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

3 YAŞ EKİM AYI TEMASI

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

6 YAŞ NİSAN AYI BÜLTENİ .İLKBAHAR HAFTASI .SAĞLIK HAFTASI .POLİS TEŞKİLATI HAFTASI .23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

ÇOCUKSU DUYARLILIK KAVRAMI BAĞLAMINDA REġAT NURĠ GÜNTEKĠN ĠN GAMSIZIN ÖLÜMÜ HĠKÂYESĠ

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

SAN Kİ ÖNCELEYİN GÜL AŞIK OLMUŞTU. kadının yeniden yaratılmasına sebebiyet vermiştir, onlara olan eşsiz aşkıyla. Bir yandan bu

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

SİTEMİZE EKLENEN METİN KİTABIM-1 VE METİN KİTABIM-2 ADLI DÖKÜMANLARI OKURSAK HEM OKUMA HIZIMIZ ARTACAK HEM DE OKUDUKLARIMIZI ANLAYACAĞIZ.

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

2. Sınıf Cümle Oluşturma Cümle Bilgisi

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL KIRAÇ ANAOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ AİLEMİ,ARKADAŞLARIMI VE HAYVANLARI SEVMEK TEMASI FAALİYET SONU RAPORUDUR

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU. NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

01-05 MAYIS OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR OKULA GETİRECEKLERİMİZ. PAZARTESİ Emek ve Dayanışma Günü dolayısı ile okulumuz 1 gün tatil edilmiştir.

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.


Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

BuranoVenedik denince akla ilk

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU NİSAN AYI BÜLTENİ ÇİÇEKLER TEMASI

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ

Yukarıdaki metinde sadece olaylar anlatılmış, çevre ile ilgili tasvirler ve konu ile ilgili açıklamalar yapılmamıştır. Anlatım tamamen birinci

Ben daha dokuz yaşında iken,bir gün kötü arkadaşıma kandım.mahallelerinde bulunan bir bahçeye girdik.

ÖZEL NİLÜFER ANAOKULU

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır.

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi 2018 ARALIK AYI EĞİTİM BÜLTENİ

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

9-11 Aralık 2016 Erciyes Dağı Kış Tırmanışı Faaliyeti Raporu Hazırlayan: Katılımcılar: Amaç: Hava Durumu: Ay durumu: Kamp Malzemeleri:

Zulu folktale Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 4

TİLKİ İLE AYI Bir varmış bir yokmuş, Allah ın günü çokmuş. Zamanın birinde bir tilki ile bir ayı yaşarmış. Bir gün bunlar ormanda karşılaşmışlar ve ar

OYUNCAK AYI. ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya. giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı. Sorular: 1- Annesi Elvan a hangi hediyeyi aldı?

27 ŞUBAT 03 MART OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR

ARI GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

Gökyüzü Hakkında Neler Biliyorum? Sorusuna arkadaşlarımızın verdiği cevaplar.

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri)

Ay Yine Gecikti. Ferhat Şahnacı

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

ÖZEL NİLÜFER ANAOKULU BUKET SARICA

İLK OK UMA KİT APLARI

NİŞANTAŞI AKADEMİ MART AYI AYLIK BÜLTENİ YILDIZLAR SINIFI

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

DÜNYA ÇOCUKLARI EL ELE EKİM OKULA GETİRECEKLERİMİZ OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR

Hasta Hikayeleri. Dr. Sami ÖZTÜRK ve Dr. Ali KUTLU. Bölüm 40. OLGU:1 Karabasan mı yoksa astım mı?

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK

Ö.Ç BİLFEN OKULLARI GÜNLÜK EĞİTİM PROĞRAMI 6YAŞ 20.EKİM.PAZARTESİ-25.EKİM.CUMA

Violet Otieno Catherine Groenewald Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 4

Öğ. Rasim KAYGUSUZ. 19 Mart 1973 Tarihli ve 1738 sayılı Tebliğler Dergisi ile ilk okullara tavsiye edilmiştir

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Yunus ve Büyük Balık

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

YUNUS GRUBU MART AYI BÜLTENİ

EĞİTİM VE ÖĞRETİM DÖNEMİ DENİZYILDIZI GRUBU MART AYI BÜLTENİ

2014 / SAYI: 04 Haftanın Bazı Başlıkları Ruh Sağlığımıza Sahip Çıkalım Renkli Bahçemiz En Son Haberler Gazetemizde Hayvanları Koruma Günü

KELOĞLAN ANA OKULU MAYIS AYI EĞİTİM VE ÖĞRETİM PROGRAMI PLANI...

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

ÖZEL EFDAL ANAOKULU UĞURBÖCEĞİ GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

Atabek Koleji Anaokulu Kasım Ayı Aylık Takvimi

PENGUEN GRUBU MART AYI BÜLTENİ SİNCAPLAR TEMASI DÜNYA SU GÜNÜ ORMAN HAFTASI YAŞLILAR HAFTASI DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ

Transkript:

Gamsız ın Ölümü Hikayesinde -BİR UYGULAMA- -- METİN İÇİ ZAMAN Prof. Dr. Rıza FİLİZOK 1)HİKÂYEDEKİ ZAMAN (Olayların zamanı): Gamsız ın ölümü hikâyesinde olup bitenleri mantıkî ve kronolojik sırasında kavrarsak, şöyle bir olay kronolojisi elde ederiz: Gamsız adlı bir köpeğin yavruları belediye tarafından zehirlenerek öldürülür. Gamsız, bir hafta ortadan kaybolur. Döndüğünde artık gamlı bir köpektir ve günlerini okul bahçesindeki öğrencilere sevgi göstererek geçirir. Öğrenci bayramı gününde öğrenciler kıra gitme hazırlıklarını yaparken artık ihtiyarlamış ve yavrularının matemiyle yaşamaktan yorulmuş olan Gamsız belediyenin attığı zehirli ekmeklerden yer. Öğrenciler okul bahçesinde hazırlıklarını tamamladıktan sonra kafile halinde yola çıkarlar. Gamsız da geziye katılır. Piknik yerine varılır, gamsız orada hastalanır. Su içmek için dereye koşar, o sırada bir öğrencinin suya düştüğünü görür, onu kurtarır ve derede ölür. Bu olayları kronolojik sırasıyla zaman ekseni üzerinde şöyle gösterebiliriz: Gamsız ın yavrularının zehirlenişi Gamsız ın bir hafta ortadan kaybolması Gamsız ın dönüşü Öğrenci Bayramı sabahı: Gamsız ın zehirlenmesi, Öğrencilerin okul bahçesindeki piknik hazırlıkları Kır yolu Piknik yeri, Gamsız ın hastalanması Irmak kenarı, Gamsız ın ölümü A B C D E F G H Demek ki olayların tabiî akış sırası şu düzen içindedir:

A B C D E F G H Olayların bu düzeni, hikâyedeki zaman (olayların zamanı) adını alır. 2) ANLATIMDAKİ ZAMAN: Anlatımdaki zaman, bilindiği gibi, DÜZEN, SÜRE ve SIKLIK yönünden incelenir. Şimdi bunları tek tek ele alalım: A) D Ü Z E N : Yukarıda hikayedeki olayların tabii sırasını inceledik. Buna karşılık, bu hikâyede, anlatımdaki zaman, anlatıcı tarafından farklı bir şekilde düzenlenmiştir: Anlatıcı, hikâyeye, bu olay zincirinin ( E) safhasından başlamıştır: Önce öğrencilerin okul bahçesindeki piknik hazırlıkları anlatılmış, sonra kır yolunda olanlar (F) anlatılmıştır. Kır yolundaki ilerleyiş sürerken anlatıcı bize Gamsız ın yavrularının zehirlenişi hikâyesini yani olayın ABC SAFHALARINI GERİYE DÖNÜŞ TEKNİĞİ yle anlatmıştır. Piknik yerinde olanlar anlatılırken (G) tekrar geriye dönüş tekniğiyle öğrenci bayramının sabahına dönülmüş, Gamsız ın zehirlenişi anlatılmıştır (D). Nihayet, Gamsız ın öğrenciyi kurtarışı ve ölümü anlatılmıştır (H). Bu durumda olayların anlatım sırası şu düzeni kazanmıştır: E F ABC G D H İşte hikâyenin anlatımdaki zaman ının DÜZEN i budur ve bu zaman, her safhanın satır sayısıyla ölçülür. Bu tablodaki, yeşil renkler, normal kronolojik ilerleyişi, sarı renkler, geriye dönüşleri dile getirmektedir. ÖNEMLİ NOT: Anlatı zamanı tablosu nun tamamlanması için bu tabloya anlatıcının süre ve sıklık alanında yaptığı değişiklikleri de ilâve etmek gerekmektedir. Süre ve sıklık araştırması yapıldıktan sonra incelememizin sonunda bu tablo genişletilecektir.

1. UYGULAMA: GAMSIZ IN ÖLÜMÜ NDEKİ HİKAYE ZAMANI ve GERİYE DÖNÜŞLER AŞAĞIDA ŞU RENKLERLE GÖSTERİLMİŞTİR : Hikâyenin zamanı, ( K I R M I Z I ) I. Geriye Dönüş : ( PEMBE ) : I. Geriye dönüşteki (Gamsız ın mazisi), hikâye zamanı: (MAVİ) II. geriye dönüş: ( Y E Ş İ L ) GAMSIZ IN ÖLÜMÜ O sabah ana mektebinin bahçesinde fevkalade bir telaş ve canlılık vardı. Talebe bayramı günüydü. İlk ve orta mektepler, kafile kafile marşlar söyleyerek sokaklardan geçiyor, şehrin uzak mesirelerine dağılıyorlardı. En ihtiyar talebesi altı yaşında olan bu ana mektebinin o kadar uzaklara götürülmesine imkân yoktu. Onlar, bayramlarını kendi minimini ve paytak adımlarıyla- yirmi dakika çeken bir dere kenarında yapacaklardı. Hazırlık, dehşetti. Bahçe, renk renk elbiselerle canlı bir çiçek tarlasına dönmüştü. Erkek çocuklar, yeni potinlerini siliyorlar, kızlar birbirlerinin saçlarını düzeltiyorlar, çözülmüş kuşaklarını bağlıyorlar, düğmelerini ilikliyorlardı. Altı yaşında bir kız, taş merdivenin basamağına oturmuş, dört yaşında bir öksüz, arkadaşının sökük gömleğini dikmeye çalışıyordu. Nihayet hazırlık bitti, kafile yola düzüldü. Bir elleriyle, taburda arkadaşlarının ellerini tutuyorlar, ötekiyle renkli paketler, minimini sepetler içindeyiyecekleri, oyuncaklarını taşıyorlardı. Sokaklarda fazla gürültü, intizamsızlık olmasın diye öğretmenler, çocuklara marş söyletmeğe başlamışlardı. Büyükler, göğüslerinin bütün kuvveti, kalplerinin bütün sevinciyle bağırıyorlar, küçükler, yürümekte olduğu gibi, şarkı söylemekte de geri kalıyorlar, eğlenceli bir karışıklık oluyordu. Tabur, sokaklardan geçerken pencereler açılıyor, kadın başları sarkıyor, dükkânlardan satıcılar çıkıyordu. Bu ana mektebinin bütün gezintilerde olduğu gibi, alay başını yine Gamsız çekiyordu. Gamsız, sarı tüylü ihtiyar bir mahalle köpeğiydi. İnsan gibi anlayışlı, fakat insandan daha vefakâr bir mahlûktu. Kırmızı ile gösterilen kelimeler hikâye zamanını göstermektedir.

Galiba serseri ve kalender meşrebi için ona mahallede Gamsız demişlerdi. Fakat hakikatte o, köpeklerin en gamlısı idi, birkaç sene evvel büyük bir mateme uğramıştı. Dört yavrusunun birden zehirlendiğini, gözünün önünde kıvrana kıvrana öldüğünü görmüştü. Onları götüren süprüntü arabasının arkasından uzak mahallelere gitmiş, bir hafta geri dönmemişti. Onun bir yerde kaza eceline uğradığını zannedenler olmuştu. Geriye dönme: (Rétrospection ou flash-back): Gamsız ın hayatının daha önceki dönemi kısaca anlatılmış, zamanda geriye dönülmüştür: Geriye dönüşte Hikâye etme zamanı olarak -mıştı seçilmiştir. Fakat kalender ve mütevekkil görünüşüne rağmen o, çok gözü açık bir köpekti. Cinsinin düşmanlarını iyi tanır, hatta bazen onlara inanıyor, zehirli ekmeklerini yiyor, tuzaklarına düşüyor görünerek alay bile ederdi. Binaenaleyh onun bir yerde ölüp kalmasına imkân yoktu. Nitekim bir hafta sonra tekrar mahalleye gelmişti. Yalnız biraz daha ihtiyar ve düşkün, uzun sarı tüyleri biraz daha çamurlu, bacakları biraz daha berelenmiş olarak Bilmem yalan, bilmem doğru, mahalle kadınları onun için bir vak a anlatırlardı. Gamsız, güya çocuklarının ölümünden sonra yaşamak istememiş Belediye kulübelerinin karşısında durup boynunu bükmüş, yalvarır gibi kesik kesik uluyarak, çocuklarını öldüren yiyecekten istemiş Hatta bir defasında zehirlenmiş, fakat ölmemiş Çok ıztırap çektikten, çok süründükten sonra tekrar ayağa kalkmış Gamsız, çocuklarının ölümünden sonra mahalleye darılmış, ana mektebinin arkasındaki viraneye çekilmişti. Sokakta hemen hiç dolaşmaz, yalnız zaman zaman mektebin bahçe duvarından içeri atlar, çocuklarla oynar, öğle vakti onların artıklarını yerdi. Çocuklara büyüklerden fazla emniyet ettiği, onlardan esaslı bir zarar gelmeyeceğini bildiği için miydi, yoksa onların da kendi ölmüş küçükleri gibimasum ve müdafaasız mahlûklar olduğunu hissettiği için mi böyle yapıyordu? Öğretmenler, bu altın sarısı gözlerinde mahzun bir vefa ile bakan, çocukların her nazına, her cevrine tahammül eden ihtiyar sokak köpeğini kovmamışlar, bilâkis gizli gizli himaye etmişlerdi. Hasılı, Gamsız, mektebin hademesi, kapıcısı nevinden

bir emektar, küçüklerin en sevgili bir arkadaşı olmuştu. Ana mektepleri, insan cemiyetlerinin küçültülmüş numûneleri gibidir. Orada da fakirlik, kılıksızlık, aileye ait bir leke gibi sebeplerle sosyete haricinde bırakılan, yahut vakitsiz bir inziva meyliyle evinden kaçan yalnız lar vardır. Gamsız bilhassa bu küçük yalnız larla arkadaşlık eder, bahçenin bir köşesinde onlarla ağır ağır dolaşırdı. Küçük kalplerinde söylenemeyecek dertler ve infialler taşıyanlar, onun çamurlu ayaklarını, elleri içine alarak konuşurlardı. Gamsız, haline göre hasta bakıcılığı bile etmiş, bir gün bahçede koşarken yere yuvarlanan bir minimininin berelenmiş dizini diliyle yalamıştı. Kafile, artık mahalleden çıkmış, yeşil tarlaların arasından geçen bir ince patikaya düşmüştü. Gamsız, en önde, mağrur ve mütevekkil tavrıyla yürüyordu. Fakat nedense bugün onda bir neşesizlik, anlaşılmaz bir durgunluk vardı. Kronolojiye dönüş * * * Nihayet, bayram yerine varıldı. Burası, gölgeler içinde serin bir ırmak kenarıydı. Suların içine yeşil söğütler sarkıyordu. Küçüklerin velvelesinden çayırdaki kuşlar ürküp kaçmıştı. Şimdi gün onlarındı. Koşuşa çığrışa etrafa dağılıyorlar, ağaçlara tırmanıp çimenlerde yuvarlanıyorlardı. Akşama daha dünya kadar zaman olduğunu hesap edemeyerek kuvvetlerini, neşelerini israf ediyorlar, hatta yiyeceklerini, yemişlerini yemeğe başlıyorlardı. Gamsız da bir aralık canlanmış, çocuklarla beraber oynamak istemişti. Fakat birdenbire durdu, başını kaldırarak acı acı uludu. Sonra yavaş yavaş çekildi, iki büyük taşın arasında kıvrılıp yattı. Gamsız, hastaydı. Çocuklar derhal bunu fark ettiler. Yemek götürdüler. O, verilen yiyecekleri yemiyor, ara sıra titizleşiyor, yalnız bırakmaları için yalvarır gibi dişlerini çıkararak hafif hafif bağırıyordu. Gamsız ın ıztırabını ve bakışlarındaki perişanlığı öğretmenler de gördüler. - Yaklaşmayın çocuklar Hayvandır bu. Belki kudurmuştur, dediler. Çocukların aldırmadıklarını görerek hademelerden birini nöbetçi bırakmağa mecbur oldular. * * *

Büyücek öğrencilerden biri altı, yedi yaşlarında bir kız- birden bire bir şey hatırlayarak bağırmağa başladı: - Eyvah, Gamsız ı zehirlediler Bu sabah, bir şey almak için bakkala gitmiştim Köşe başında, süprüntülükte Gamsız ı gördüm Öteki köpeklerle beraber bir şey yiyordu Mutlaka zehirli ekmek yedi. Öğretmenler, ihtiyar köpekten böyle bir ihtiyatsızlık beklemiyorlardı. Fakat çocuğun dediği doğruydu. Gamsız, bütün zehirlenen köpeklerde görülen ihtilâçlarla kıvranmağa, çırpınmağa başlamıştı. Çocukların neşesi birdenbire sönmüş, çayıra bir eski mezarlık sükûtu çökmüştü. Bazıları sızıldanıp ağlıyorlardı. Yapılacak bir şey yoktu. Mektebin pek sevgilisi de olsa, bir köpek yüzünden bir bayramın küçüklere zehir olmasına müsaade edilemezdi. Öğretmenlerden biri: - Çocuklar, korkmayın Siz bilmezsiniz Gamsız, bir kere daha zehirlendi de kurtuldu Ona bir şey olmaz Haydi, oyununuza! diye bağırdı. Küçükleri, yarı zorla dağıtmağa başladılar. Bazıları ağlamağa devam ediyor, bazıları hocanın sözleriyle kendilerini teselli ederek: Gamsız, gayretlidir Bir şey olmaz! diyorlardı. Hatta küçük ellerini açarak onun için dua edenler bile vardı. Öğretmenler, nihayet başka bir çare düşündüler. Bayram yerini iki üç dakika uzakta bir başka ağaçlığa nakl etmek Battaniyeler, paketler toplandı ve kafile, Gamsız ı yalnız bırakarak hareket etti. İkinci geriye dönüş * * * Çocukların arasında derhal gizli bir teşkilat yapılmıştı. Üç beş dakikada bir talebeden ikisi kayboluyor, gizlice Gamsız ı görmeğe giderek ondan haber getiriyordu. Havadis, derhal küçükler arasında yayılıyor, en miniminileri bile bunu öğretmenlerden saklıyordu. Bir saat sonra yine acı bir haber geldi. Gamsız, ölmek üzere idi. Saklandığı taş kovuğundan çıkmış, mütemadiyen çırpınıyordu. Ağzı, gözü, ayakları kan içindeydi. Artık ne emir, ne tehdit, çocukları zapt edemedi. Hep birden ağlaşıp bağrışarak koşmağa başladılar. Öğretmenler, ikisini, üçünü zorla yakalasa, sekizi, onu kurtulup kaçıyordu. Mamafih, artık köpeğe yaklaşmadılar. Gamsız ın çırpınması korkunç bir şeydi. Kâh yerde debeleniyor, ayaklarıyla toprakları kazıyor, kâh kanlı ağzını gökyüzüne kaldırarak, tehdit eder gibi, uğursuz bir sesle uluyordu. Nihayet son bir gayretle toparlandı. İçindeki ateşi teskin için ırmağa doğru koşmağa başladı. * * * Irmak kenarındaki ince tahta köprünün yanında, beş yaşında iki minimini kız vardı. Bunlar, köpeğin tozu

dumana katarak geldiğini görünce korktular. Tahta köprüden karşıya geçmek istediler. Fakat birisi telaş ile ırmağa düştü. Çırpınmağa başladı. Gamsız, bu kazayı görünce birdenbire durdu. Yolunu değiştirdi. Tahta köprüye koştu. Çocuğun arkasından suya atıldı. Onu ağzıyla eteğinden yakaladı. Öğretmenler yetişinceye kadar onu suyun yüzünde tuttu. Sonra, artık takati kesilmiş gibi kendini bıraktı. Bir iki kere daldı, etrafındaki suları köpürttü ve öldü. Kaskatı kesilmiş vücudu, suyun hafif akıntısına uyarak yavaş yavaş uzaklaştı. B) S Ü R E Anlatıcı, molalar, eksiltiler ve özetler yardımıyla hikâyenin akış ritmini değiştirir. Hikâyede molalar yani tasvirler ve anlatıcı yorumları hikâyenin akışını durdurur ve anlatım zamanını genişletir. Eksiltiler ise hikâye zamanının bir anını atlar, anlatım zamanını daraltır, özetler, olayın akışını hızlandırır. Molalar, eksiltiler, özetler yazarın tutumunu ve bakış açısını kavramamız için en uygun alanlardır. Bu üç unsur, anlatım zamanının genişlemesi yahut daralması üzerinde doğrudan etkiler yaratırlar. 2. UYGULAMA: ANLATIM ZAMANINA AİT OLAN MOLA, EKSİLTİ ve ÖZETler Gamsız ın Ölümü hikâyesi üzerinde şu renklerle gösterilmiştir : YORUM MOLA ları: ( K I R M I Z I ) : Mola, tasvirleri ve yorumları içine alır. Yorum molaları kırmızı renkle gösterilecektir. TASVİR MOLA LARI: (YEŞİL) : Tasvir molaları yeşil renkle gösterilecektir. EKSİLTİ ler : ( PEMBE ) : Hikâye zamanında bulunup, anlatım zamanında bulunmayan anları ifade eder. ÖZET ler: (MAVİ) : Hızlı anlatımı ifade eder. Önemli Not : Bilindiği gibi, edebî eserlerde olay anlatımı, tasvirler, yorumlar çok zaman iç içedir ve birbirlerinden kolaylıkla ayrılmazlar. Bundan dolayı aşağıdaki tespitleri kesin ve değişmez olarak düşünmemek gerekir. Her okuyucu, bu unsurları kendi anlayışına göre tespit etmelidir. Çünkü, bu tespitler, araştırmacının

tecrübesine ve bakış açısına göre tabii olarak farklılıklar gösterebilmektedir. Ayrıca aşağıdaki belirlemelerde anlamlı bütün ayrıntılar üzerinde durulmamıştır, sadece bir metodun anlaşılmasına katkı sağlamak amacı güdülmüştür. Aynı çalışma, ihtiyaca göre daha ayrıntılı yahut daha genel olarak yapılabilir. GAMSIZ IN ÖLÜMÜ O sabah ana mektebinin bahçesinde fevkalade bir telaş ve canlılık vardı. Talebe bayramı günüydü. İlk ve orta mektepler, kafile kafile marşlar söyleyerek sokaklardan geçiyor, şehrin uzak mesirelerine dağılıyorlardı. Tasvir molası: ( T M )1 En ihtiyar talebesi altı yaşında olan bu ana mektebinin o kadar uzaklara götürülmesine imkân yoktu. Onlar, bayramlarını kendi minimini ve paytak adımlarıyla- yirmi dakika çeken bir dere kenarında yapacaklardı. Yorum molası (YM)1 Hazırlık, dehşetti. Bahçe, renk renk elbiselerle canlı bir çiçek tarlasına dönmüştü. Erkek çocuklar, yeni potinlerini siliyorlar, kızlar birbirlerinin saçlarını düzeltiyorlar, çözülmüş kuşaklarını bağlıyorlar, düğmelerini ilikliyorlardı. Altı yaşında bir kız, taş merdivenin basamağına oturmuş, dört yaşında bir öksüz, arkadaşının sökük gömleğini dikmeye çalışıyordu. Tasvir molası: ( T M )2 Nihayet hazırlık bitti, kafile yola düzüldü. Bir elleriyle, taburda arkadaşlarının ellerini tutuyorlar, ötekiyle renkli paketler, minimini sepetler içinde- yiyecekleri, oyuncaklarını taşıyorlardı. Tasvir molası: ( T M )3 Sokaklarda fazla gürültü, intizamsızlık olmasın diye öğretmenler, çocuklara marş Tasvir molası: ( T M )4

söyletmeğe başlamışlardı. Büyükler, göğüslerinin bütün kuvveti, kalplerinin bütün sevinciyle bağırıyorlar, küçükler, yürümekte olduğu gibi, şarkı söylemekte de geri kalıyorlar, eğlenceli bir karışıklık oluyordu. Tabur, sokaklardan geçerken pencereler açılıyor, kadın başları sarkıyor, dükkânlardan satıcılar çıkıyordu. Bu ana mektebinin bütün gezintilerde olduğu gibi, alay başını yine Gamsız çekiyordu. Gamsız, sarı tüylü ihtiyar bir mahalle köpeğiydi. İnsan gibi anlayışlı, fakat insandan daha vefakâr bir mahlûktu. Tasvir molası: ( T M )5 Galiba serseri ve kalender meşrebi için ona mahallede Gamsız demişlerdi. Fakat hakikatte o, köpeklerin en gamlısı idi, birkaç sene evvel büyük bir mateme uğramıştı. Dört yavrusunun birden zehirlendiğini, gözünün önünde kıvrana kıvrana öldüğünü görmüştü. Onları götüren süprüntü arabasının arkasından uzak mahallelere gitmiş, bir hafta geri dönmemişti. Onun bir yerde kaza eceline uğradığını zannedenler olmuştu. Fakat kalender ve mütevekkil görünüşüne rağmen o, çok gözü açık bir köpekti. Cinsinin düşmanlarını iyi tanır, hatta bazen onlara inanıyor, zehirli ekmeklerini yiyor, tuzaklarına düşüyor görünerek alay bile ederdi. Binaenaleyh onun bir yerde ölüp kalmasına imkân yoktu. Nitekim bir hafta sonra tekrar mahalleye gelmişti. Yalnız biraz daha ihtiyar ve düşkün, uzun sarı tüyleri biraz daha çamurlu, bacakları biraz daha berelenmiş olarak Bilmem yalan, bilmem doğru, mahalle kadınları onun için bir vak a anlatırlardı. Gamsız, güya çocuklarının ölümünden sonra Yorum molası (YM)2 Yorum molası (YM)3 Tasvir molası: ( T M )6

yaşamak istememiş Belediye kulübelerinin karşısında durup boynunu bükmüş, yalvarır gibi kesik kesik uluyarak, çocuklarını öldüren yiyecekten istemiş Hatta bir defasında zehirlenmiş, fakat ölmemiş Çok ıztırap çektikten, çok süründükten sonra tekrar ayağa kalkmış Gamsız, çocuklarının ölümünden sonra mahalleye darılmış, ana mektebinin arkasındaki viraneye çekilmişti. Sokakta hemen hiç dolaşmaz, yalnız zaman zaman mektebin bahçe duvarından içeri atlar, çocuklarla oynar, öğle vakti onların artıklarını yerdi. Çocuklara büyüklerden fazla emniyet ettiği, onlardan esaslı bir zarar gelmeyeceğini bildiği için miydi, yoksa onların da kendi ölmüş küçükleri gibi- masum ve müdafaasız mahlûklar olduğunu hissettiği için mi böyle yapıyordu? Yorum molası (YM)4 Öğretmenler, bu altın sarısı gözlerinde mahzun bir vefa ile bakan, çocukların her nazına, her cevrine tahammül eden ihtiyar sokak köpeğini kovmamışlar, bilâkis gizli gizli himaye etmişlerdi. Hasılı, Gamsız, mektebin hademesi, kapıcısı nevinden bir emektar, küçüklerin en sevgili bir arkadaşı olmuştu. Ana mektepleri, insan cemiyetlerinin küçültülmüş numûneleri gibidir. Orada da fakirlik, kılıksızlık, aileye ait bir leke gibi sebeplerle sosyete haricinde bırakılan, yahut vakitsiz bir inziva meyliyle evinden kaçan yalnız lar vardır. Gamsız bilhassa bu küçük yalnız larla arkadaşlık eder, bahçenin bir köşesinde onlarla ağır ağır dolaşırdı. Küçük kalplerinde söylenemeyecek dertler ve infialler taşıyanlar, onun çamurlu ayaklarını, elleri içine alarak konuşurlardı. Gamsız, haline göre hasta bakıcılığı bile etmiş, bir gün bahçede koşarken yere yuvarlanan bir minimininin berelenmiş dizini diliyle yalamıştı. Kafile, artık mahalleden çıkmış, yeşil tarlaların arasından geçen bir ince patikaya düşmüştü. Gamsız, en önde, mağrur ve mütevekkil tavrıyla yürüyordu. Fakat nedense bugün onda bir neşesizlik, anlaşılmaz bir durgunluk vardı. ÖZET (Tasvir ve yorumla birlikte): (Ö)1 Yorum molası (YM)5 ÖZET (Tasvir ve yorumla birlikte): (Ö)2

* * Bu üç yıldız, anlatıda bir EKSİLTİ anlamına gelmektedir. Anlatıcı uzayan yolculuğun önemsiz olaylarını böylece atladığını bize haber vermektedir. Eksilti (E)1 Nihayet, bayram yerine varıldı. Burası, gölgeler içinde serin bir ırmak kenarıydı. Suların içine yeşil söğütler sarkıyordu. Küçüklerin velvelesinden çayırdaki kuşlar ürküp kaçmıştı. Şimdi gün onlarındı. Koşuşa çığrışa etrafa dağılıyorlar, ağaçlara tırmanıp çimenlerde yuvarlanıyorlardı. Akşama daha dünya kadar zaman olduğunu hesap edemeyerek kuvvetlerini, neşelerini israf ediyorlar, hatta yiyeceklerini, yemişlerini yemeğe başlıyorlardı. Gamsız da bir aralık canlanmış, çocuklarla beraber oynamak istemişti. Fakat birdenbire durdu, başını kaldırarak acı acı uludu. Sonra yavaş yavaş çekildi, iki büyük taşın arasında kıvrılıp yattı. Tasvir molası: ( T M )7 Gamsız, hastaydı. Çocuklar derhal bunu fark ettiler. Yemek götürdüler. O, verilen yiyecekleri yemiyor, ara sıra titizleşiyor, yalnız bırakmaları için yalvarır gibi dişlerini çıkararak hafif hafif bağırıyordu. Gamsız ın ıztırabını ve bakışlarındaki perişanlığı öğretmenler de gördüler. -Yaklaşmayın çocuklar Hayvandır bu. Belki kudurmuştur, dediler. Çocukların aldırmadıklarını görerek hademelerden birini nöbetçi bırakmağa mecbur oldular. * * Bu üç yıldız, anlatıda bir EKSİLTİ anlamına gelmektedir. Eksilti (E)2

Büyücek öğrencilerden biri altı, yedi yaşlarında bir kız- birden bire bir şey hatırlayarak bağırmağa başladı: -Eyvah, Gamsız ı zehirlediler Bu sabah, bir şey almak için bakkala gitmiştim Köşe başında, süprüntülükte Gamsız ı gördüm Öteki köpeklerle beraber bir şey yiyordu Mutlaka zehirli ekmek yedi. Öğretmenler, ihtiyar köpekten böyle bir ihtiyatsızlık beklemiyorlardı. Fakat çocuğun dediği doğruydu. Gamsız, bütün zehirlenen köpeklerde görülen ihtilâçlarla kıvranmağa, çırpınmağa başlamıştı. Yorum molası (YM)6 Çocukların neşesi birdenbire sönmüş, çayıra bir eski mezarlık sükûtu çökmüştü. Bazıları sızıldanıp ağlıyorlardı. Yapılacak bir şey yoktu. Mektebin pek sevgilisi de olsa, bir köpek yüzünden bir bayramın küçüklere zehir olmasına müsaade edilemezdi. Öğretmenlerden biri: -Çocuklar, korkmayın Siz bilmezsiniz Gamsız, bir kere daha zehirlendi de kurtuldu Ona bir şey olmaz Haydi, oyununuza! Diye bağırdı. Küçükleri, yarı zorla dağıtmağa başladılar. Bazıları ağlamağa devam ediyor, bazıları hocanın sözleriyle kendilerini teselli ederek: Gamsız, gayretlidir Bir şey olmaz! diyorlardı. Hatta küçük ellerini açarak onun için dua edenler bile vardı. Öğretmenler, nihayet başka bir çare düşündüler. Bayram yerini iki üç dakika uzakta bir başka ağaçlığa nakl etmek Battaniyeler, paketler toplandı ve kafile, Gamsız ı yalnız bırakarak hareket etti. * * Bu üç yıldız, anlatıda bir EKSİLTİ anlamına gelmektedir. Eksilti (E)3 Çocukların arasında derhal gizli bir teşkilat yapılmıştı. Üç beş dakikada bir talebeden ikisi kayboluyor, gizlice Gamsız ı görmeğe giderek ondan haber getiriyordu. Havadis, derhal küçükler ÖZET : (Ö)3

arasında yayılıyor, en miniminileri bile bunu öğretmenlerden saklıyordu. Bir saat sonra yine acı bir haber geldi. Gamsız, ölmek üzere idi. Saklandığı taş kovuğundan çıkmış, mütemadiyen çırpınıyordu. Ağzı, gözü, ayakları kan içindeydi. Artık ne emir, ne tehdit, çocukları zapt edemedi. Hep birden ağlaşıp bağrışarak koşmağa başladılar. Öğretmenler, ikisini, üçünü zorla yakalasa, sekizi, onu kurtulup kaçıyordu. Mamafih, artık köpeğe yaklaşmadılar. Gamsız ın çırpınması korkunç bir şeydi. Kâh yerde debeleniyor, ayaklarıyla toprakları kazıyor, kâh kanlı ağzını gökyüzüne kaldırarak, tehdit eder gibi, uğursuz bir sesle uluyordu. Nihayet son bir gayretle toparlandı. İçindeki ateşi teskin için ırmağa doğru koşmağa başladı. Tasvir molası: ( T M )8 * * Bu üç yıldız, anlatıda bir EKSİLTİ anlamına gelmektedir. Eksilti (E)4 Irmak kenarındaki ince tahta köprünün yanında, beş yaşında iki minimini kız vardı. Bunlar, köpeğin tozu dumana katarak geldiğini görünce korktular. Tahta köprüden karşıya geçmek istediler. Fakat birisi telaş ile ırmağa düştü. Çırpınmağa başladı. Gamsız, bu kazayı görünce birdenbire durdu. Yolunu değiştirdi. Tahta köprüye koştu. Çocuğun arkasından suya atıldı. Onu ağzıyla eteğinden yakaladı. Öğretmenler yetişinceye kadar onu suyun yüzünde tuttu. Sonra, artık takati kesilmiş gibi kendini bıraktı. Bir iki kere daldı, etrafındaki suları köpürttü ve öldü. Kaskatı kesilmiş vücudu, suyun hafif akıntısına uyarak yavaş yavaş uzaklaştı. Gamsız ın Ölümü hikâyesinde anlatı zamanı genişleten bölümler yukarıdaki şemaya göre şunlardır:

TM1,YM1,TM2,TM3,TM4,TM5,YM2,YM3,TM6,YM4,YM5,TM7,YM6,TM8 Gamsız ın Ölümü hikâyesinde anlatı zamanı daraltan bölümler yukarıdaki şemaya göre şunlardır: Ö1,Ö2,E1,E2,E3,Ö3,E4. Bu tablodan şu sonuca varıyoruz: Anlatıcı, sekiz yerde tasvirle, altı yerde yorumla hikâyenin zamanını durdurmuş, anlatım zamanını ise genişletmiştir. Diğer taraftan dört defa olayları atlamış, üç defa ise olayları özetleyerek geçmiştir. Bir defa bunu tespit ettikten sonra bunların yorumlanması oldukça kolaydır. Her araştırmacı bunları kendi bakış açısına göre kolayca değerlendirebilir: Anlatıcı bu hikâyede, süre üzerinde oynarken en fazla tasvirlerden yararlanmıştır. Tasvirleri bilhassa arka plan anlatımı için kullanmıştır. İkinci olarak, anlatıcı sık sık yorumlara baş vurarak kendi düşüncelerini ve duygularını hikâyeye aktarmıştır. Olayların anlatımında ise seçici davranmış, dört defa gerekmeyen sahneleri atlamış, üç defa özete baş vurmuştur. Bu seçimleri onun tercihlerini, sanat anlayışını vb. yansıtır. C) S I K L I K Üç tipi vardır: A) Eşitlik Kipi: Diyaloglarda ortaya çıkar. B) Çoğaltma Kipi: Bir defa olanın birden çok anlatımından doğar. C) Azaltma Kipi: Birçok defa olanın bir defada anlatılmasından doğar. Anlatıcı, Gamsız ın Ölümü hikâyesini anlatırken bu üç kipten de yararlanmıştır. 3. UYGULAMA: KODLAMA :

Eşitlik kipi: (MAVİ) Çoğaltma kipi: ( Y E Ş İ L ) Azaltma Kipi: ( K I R M I Z I ) GAMSIZ IN ÖLÜMÜ O sabah ana mektebinin bahçesinde fevkalade bir telaş ve canlılık vardı. Talebe bayramı günüydü. İlk ve orta mektepler, kafile kafile marşlar söyleyerek sokaklardan geçiyor, şehrin uzak mesirelerine dağılıyorlardı. En ihtiyar talebesi altı yaşında olan bu ana mektebinin o kadar uzaklara götürülmesine imkân yoktu. Onlar, bayramlarını kendi minimini ve paytak adımlarıyla- yirmi dakika çeken bir dere kenarında yapacaklardı. Hazırlık, dehşetti. Bahçe, renk renk elbiselerle canlı bir çiçek tarlasına dönmüştü. Erkek çocuklar, yeni potinlerini siliyorlar, kızlar birbirlerinin saçlarını düzeltiyorlar, çözülmüş kuşaklarını bağlıyorlar, düğmelerini ilikliyorlardı. Altı yaşında bir kız, taş merdivenin basamağına oturmuş, dört yaşında bir öksüz, arkadaşının sökük gömleğini dikmeye çalışıyordu. Nihayet hazırlık bitti, kafile yola düzüldü. Bir elleriyle, taburda arkadaşlarının ellerini tutuyorlar, ötekiyle renkli paketler, minimini sepetler içinde- yiyecekleri, oyuncaklarını taşıyorlardı. Sokaklarda fazla gürültü, intizamsızlık olmasın diye öğretmenler, çocuklara marş söyletmeğe başlamışlardı. Büyükler, göğüslerinin bütün kuvveti, kalplerinin bütün sevinciyle bağırıyorlar, küçükler, yürümekte olduğu gibi, şarkı söylemekte de geri kalıyorlar, eğlenceli bir karışıklık oluyordu. Tabur, sokaklardan geçerken pencereler açılıyor, kadın başları sarkıyor, dükkânlardan satıcılar çıkıyordu. Bu ana mektebinin bütün gezintilerde olduğu gibi, alay başını yine Gamsız çekiyordu. Gamsız, sarı tüylü ihtiyar bir mahalle köpeğiydi. İnsan gibi anlayışlı, fakat insandan daha vefakâr bir mahlûktu. Azaltma kipi (A)1 Azaltma kipi (A)2

Galiba serseri ve kalender meşrebi için ona mahallede Gamsız demişlerdi. Fakat hakikatte o, köpeklerin en gamlısı idi, birkaç sene evvel büyük bir mateme uğramıştı. Dört yavrusunun birden zehirlendiğini, gözünün önünde kıvrana kıvrana öldüğünü görmüştü. Onları götüren süprüntü arabasının arkasından uzak mahallelere gitmiş, bir hafta geri dönmemişti. Onun bir yerde kaza eceline uğradığını zannedenler olmuştu. Fakat kalender ve mütevekkil görünüşüne rağmen o, çok gözü açık bir köpekti. Cinsinin düşmanlarını iyi tanır, hatta bazen onlara inanıyor, zehirli ekmeklerini yiyor, tuzaklarına düşüyor görünerek alay bile ederdi. Binaenaleyh onun bir yerde ölüp kalmasına imkân yoktu. Nitekim bir hafta sonra tekrar mahalleye gelmişti. Yalnız biraz daha ihtiyar ve düşkün, uzun sarı tüyleri biraz daha çamurlu, bacakları biraz daha berelenmiş olarak Bilmem yalan, bilmem doğru, mahalle kadınları onun için bir vak a anlatırlardı. Gamsız, güya çocuklarının ölümünden sonra yaşamak istememiş Belediye kulübelerinin karşısında durup boynunu bükmüş, yalvarır gibi kesik kesik uluyarak, çocuklarını öldüren yiyecekten istemiş Hatta bir defasında zehirlenmiş, fakat ölmemiş Çok ıztırap çektikten, çok süründükten sonra tekrar ayağa kalkmış Gamsız, çocuklarının ölümünden sonra mahalleye darılmış, ana mektebinin arkasındaki viraneye çekilmişti. Sokakta hemen hiç dolaşmaz, yalnız zaman zaman mektebin bahçe duvarından içeri atlar, çocuklarla oynar, öğle vakti onların artıklarını yerdi. Çocuklara büyüklerden fazla emniyet ettiği, onlardan esaslı bir zarar gelmeyeceğini bildiği için miydi, yoksa onların da kendi ölmüş küçükleri gibi- masum ve müdafaasız mahlûklar olduğunu hissettiği için mi böyle yapıyordu? Öğretmenler, bu altın sarısı gözlerinde mahzun bir vefa ile bakan, çocukların her nazına, her cevrine tahammül eden ihtiyar sokak köpeğini kovmamışlar, bilâkis gizli gizli himaye etmişlerdi. Hasılı, Gamsız, mektebin hademesi, kapıcısı nevinden bir emektar, küçüklerin en sevgili bir arkadaşı olmuştu. Ana mektepleri, insan cemiyetlerinin küçültülmüş numûneleri gibidir. Orada da fakirlik, Çoğaltma kipi (Ç)1 ( Gamsız ın yavrularının zehirlenmesinden sonraki hayatı bir de mahalleli gözünden anlatılmıştır.) Azaltma kipi (A)3

kılıksızlık, aileye ait bir leke gibi sebeplerle sosyete haricinde bırakılan, yahut vakitsiz bir inziva meyliyle evinden kaçan yalnız lar vardır. Gamsız bilhassa bu küçük yalnız larla arkadaşlık eder, bahçenin bir köşesinde onlarla ağır ağır dolaşırdı. Küçük kalplerinde söylenemeyecek dertler ve infialler taşıyanlar, onun çamurlu ayaklarını, elleri içine alarak konuşurlardı. Gamsız, haline göre hasta bakıcılığı bile etmiş, bir gün bahçede koşarken yere yuvarlanan bir minimininin berelenmiş dizini diliyle yalamıştı. Kafile, artık mahalleden çıkmış, yeşil tarlaların arasından geçen bir ince patikaya düşmüştü. Gamsız, en önde, mağrur ve mütevekkil tavrıyla yürüyordu. Fakat nedense bugün onda bir neşesizlik, anlaşılmaz bir durgunluk vardı. Azaltma kipi (A)4 * * * Nihayet, bayram yerine varıldı. Burası, gölgeler içinde serin bir ırmak kenarıydı. Suların içine yeşil söğütler sarkıyordu. Küçüklerin velvelesinden çayırdaki kuşlar ürküp kaçmıştı. Şimdi gün onlarındı. Koşuşa çığrışa etrafa dağılıyorlar, ağaçlara tırmanıp çimenlerde yuvarlanıyorlardı. Akşama daha dünya kadar zaman olduğunu hesap edemeyerek kuvvetlerini, neşelerini israf ediyorlar, hatta yiyeceklerini, yemişlerini yemeğe başlıyorlardı. Gamsız da bir aralık canlanmış, çocuklarla beraber oynamak istemişti. Fakat birdenbire durdu, başını kaldırarak acı acı uludu. Sonra yavaş yavaş çekildi, iki büyük taşın arasında kıvrılıp yattı. Gamsız, hastaydı. Çocuklar derhal bunu fark ettiler. Yemek götürdüler. O, verilen yiyecekleri yemiyor, ara sıra titizleşiyor, yalnız bırakmaları için yalvarır gibi dişlerini çıkararak hafif hafif bağırıyordu. Gamsız ın ıztırabını ve bakışlarındaki perişanlığı öğretmenler de gördüler. - Yaklaşmayın çocuklar Hayvandır bu. Belki kudurmuştur, dediler. Çocukların aldırmadıklarını görerek hademelerden birini nöbetçi bırakmağa mecbur oldular. Azaltma kipi (A)5 Eşitlik kipi (EŞ)1

* * * Büyücek öğrencilerden biri altı, yedi yaşlarında bir kız- birden bire bir şey hatırlayarak bağırmağa başladı: - Eyvah, Gamsız ı zehirlediler Bu sabah, bir şey almak için bakkala gitmiştim Köşe başında, süprüntülükte Gamsız ı gördüm Öteki köpeklerle beraber bir şey yiyordu Mutlaka zehirli ekmek yedi. Öğretmenler, ihtiyar köpekten böyle bir ihtiyatsızlık beklemiyorlardı. Fakat çocuğun dediği doğruydu. Gamsız, bütün zehirlenen köpeklerde görülen ihtilâçlarla kıvranmağa, çırpınmağa başlamıştı. Çocukların neşesi birdenbire sönmüş, çayıra bir eski mezarlık sükûtu çökmüştü. Bazıları sızıldanıp ağlıyorlardı. Yapılacak bir şey yoktu. Mektebin pek sevgilisi de olsa, bir köpek yüzünden bir bayramın küçüklere zehir olmasına müsaade edilemezdi. Öğretmenlerden biri: - Çocuklar, korkmayın Siz bilmezsiniz Gamsız, bir kere daha zehirlendi de kurtuldu Ona bir şey olmaz Haydi, oyununuza! diye bağırdı. Küçükleri, yarı zorla dağıtmağa başladılar. Bazıları ağlamağa devam ediyor, bazıları hocanın sözleriyle kendilerini teselli ederek: Gamsız, gayretlidir Bir şey olmaz! diyorlardı. Hatta küçük ellerini açarak onun için dua edenler bile vardı. Öğretmenler, nihayet başka bir çare düşündüler. Bayram yerini iki üç dakika uzakta bir başka ağaçlığa nakl etmek Battaniyeler, paketler toplandı ve kafile, Gamsız ı yalnız bırakarak hareket etti. Eşitlik kipi (EŞ)3 Azaltma kipi (A)6 * * * Çocukların arasında derhal gizli bir teşkilat yapılmıştı. Üç beş dakikada bir talebeden ikisi kayboluyor, gizlice Gamsız ı görmeğe giderek ondan haber getiriyordu. Havadis, derhal küçükler arasında yayılıyor, en miniminileri bile bunu öğretmenlerden saklıyordu. Bir saat sonra yine acı bir haber geldi. Gamsız, ölmek üzere idi. Saklandığı taş Azaltma kipi (A)7 Azaltma kipi (A)7

kovuğundan çıkmış, mütemadiyen çırpınıyordu. Ağzı, gözü, ayakları kan içindeydi. Artık ne emir, ne tehdit, çocukları zapt edemedi. Hep birden ağlaşıp bağrışarak koşmağa başladılar. Öğretmenler, ikisini, üçünü zorla yakalasa, sekizi, onu kurtulup kaçıyordu. Mamafih, artık köpeğe yaklaşmadılar. Gamsız ın çırpınması korkunç bir şeydi. Kâh yerde debeleniyor, ayaklarıyla toprakları kazıyor, kâh kanlı ağzını gökyüzüne kaldırarak, tehdit eder gibi, uğursuz bir sesle uluyordu. Nihayet son bir gayretle toparlandı. İçindeki ateşi teskin için ırmağa doğru koşmağa başladı. * * * Irmak kenarındaki ince tahta köprünün yanında, beş yaşında iki minimini kız vardı. Bunlar, köpeğin tozu dumana katarak geldiğini görünce korktular. Tahta köprüden karşıya geçmek istediler. Fakat birisi telaş ile ırmağa düştü. Çırpınmağa başladı. Gamsız, bu kazayı görünce birdenbire durdu. Yolunu değiştirdi. Tahta köprüye koştu. Çocuğun arkasından suya atıldı. Onu ağzıyla eteğinden yakaladı. Öğretmenler yetişinceye kadar onu suyun yüzünde tuttu. Sonra, artık takati kesilmiş gibi kendini bıraktı. Bir iki kere daldı, etrafındaki suları köpürttü ve öldü. Kaskatı kesilmiş vücudu, suyun hafif akıntısına uyarak yavaş yavaş uzaklaştı. Bu hikâyedeki sıklık dağılımı yukarıdaki tabloya göre şöyle gösterilebilir: A1, A2,Ç1,A3,A4,A5,EŞ1,EŞ2,EŞ3,A6,A7 Yani anlatıcı, azaltma kipini altı defa, çoğaltma kipini bir defa, eşitlik kipini üç defa kullanmıştır. Bütün bunların ayrıntılı yorumlanması, bu yazıdaki amacımızın dışındadır. Ancak şu kadarını söyleyelim: Reşat Nuri, bu hikâyesinde çok zor bir işin üstesinden gelmiştir: Bu zor iş, bir kalabalığın, kalabalık bir grubun bir gününün anlatılmasındaki güçlüklüktür. Yazarın bunu başarmak için, bulduğu yöntem ise azaltma kipini sık sık kullanmak olmuştur.

Şimdi, Gamsız ın Ölümü hikâyesinin anlatım zamanının unsurlarını bir bütün halinde gösterebiliriz: 1) Anlatım Zamanın düzeni : E F ABC G D H 2) Anlatım Zamanın süresi yahut ritmi: Gamsız ın Ölümü hikâyesinde anlatı zamanı genişleten bölümler yukarıdaki şemaya göre şunlardır: TM1,YM1,TM2,TM3,TM4,TM5,YM2,YM3,TM6,YM4,YM5,TM7,YM6,TM8 Gamsız ın Ölümü hikâyesinde anlatı zamanı daraltan bölümler yukarıdaki şemaya göre şunlardır: Ö1,Ö2,E1,E2,E3,Ö3,E4. 3) Anlatım Zamanın Sıklığı: A1, A2,Ç1,A3,A4,A5,EŞ1,EŞ2,EŞ3,A6,A7 Başarılı bir metin analizi için önce örneklerini verdiğimiz bütün bu hazırlık çalışmalarının yapılması gerekmektedir. İkinci adım, bunların birbiriyle ilişkisini kavramak ve eserin bütünlüğü ile ilişkisini ortaya koymaktır. Bu çalışmalar bazılarına yorucu ve anlamsız görünse aslında hiç de öyle değildir. Çağımızda metinle ilgili bütün yorumların bu tip ön araştırmalara dayanması zorunluluğu vardır. En acı gerçek ise bu tip araştırmaların Batı