Ankara-Washington Hattında Suriye İç Savaşı ve Güvenli Bölge Planı



Benzer belgeler
Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Türkiye nin Güvenlik Stratejileri Çerçevesinde Irak ve Suriye

Irak ta Kürt Partileri Arasındaki Rekabet Dinamikleri ve Kerkük Petrolü

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Irak ta Siyasi Kriz ve Şii Ulusal İttifakı

Tuzhurmatu daki Güç Mücadelesi ve Türkmen-Kürt İlişkileri

Ankara-Bağdat Hattında Musul Operasyonu ve Türkmenler

Kuzey Irak taki Başkanlık Krizi, IŞİD ve İran

MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.9, EKİM 2016

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

Kerkük, Telafer, Kerkük...

Suudi Arabistan ın Yemen Çıkmazı: Pakistan-İran Denklemi

5 bin PKK lı ve peşmergeye terör eğitimi

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

Bağdat hükümeti ilerleyemiyor: Musul'da son durum ne?

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

YÜKSEK ÖĞRETIM ALANINI GELIŞTIRMEK IÇIN IRAK VE TÜRKIYE ARASINDA DAHA ÇOK IŞBIRLIĞI YAPILMASINI UMUYORUZ.

IKBY-Irak Merkezi Hükümeti Çekişmesi ve Türkmenlerin Durumu

SAVAŞ, GÖÇ VE SAĞLIK. 18 Mayıs 2015 İstanbul Şeyhmus GÖKALP

KDP-GORAN-KYB Arasındaki Siyasi Kriz ve Muhtemel Senaryolar

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Fırat Kalkanı Operasyonu

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

Devrim Öncesinde Yemen

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜVENLİK RİSKLERİ: SURİYE SORUNU VE TEHDİT DENGESİ

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

Yemen Krizi, Husiler ve İran-Körfez Güç Mücadelesi

Irak ta Türkmenlerin Geleceği ve Kerkük ün Özerklik İhtimali

MUSUL OPERASYONU, IRAK IN GELECEĞİ VE TÜRKMENLER KONFERANSI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.11, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

İran Seçimlerinin Orta Doğu Politikasına Yansımaları

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası


TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

15 Ekim 2014 Genel Merkez

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

TERÖRLE MÜCADELEDE TÜRKIYE-AB İŞBIRLIĞI

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

Kolay Türk Müdahalesi ve Gelecekteki Zor Senaryolar

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı


ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

Muhalifler Şam'daki son kalesini savunuyor: Beşinci senesine yaklaşan 'Cobar direnişi'

Araştırma Notu 15/179

KUZEYDOĞU ASYA DA GÜVENLİK. Yrd. Doç. Dr. Emine Akçadağ Alagöz

USTAD Tahlil Nisan-2011

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER

SURİYE SORUNU VE TÜRK DIŞ POLİTİKASINA TOPLUMSAL BAKIŞ *

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

Koalisyon Pazarlıkları ve Olası Hükümet Formülleri. Maliki'nin Türkiye Ziyareti ve Irak'ta Yeni Hükümet Kurma Senaryoları

DİASPORA - 13 Mayıs

İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ SONUÇ DEKLARASYONU

Putin in Orta Doğu da Mekik Diplomasisi

Dış Ticaret Verileri Bülteni

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı


Yaşar ONAY* Rusya nın Orta Doğu Politikasını Şekillendiren Parametreler

ÇİN İN SURİYE AJANDASI

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

Amerikan Stratejik Yazımından...

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Fırat Kalkanı harekatı Başladı

Türkiye-Rusya Krizinin Geleceği Üzerine Bir Değerlendirme

2014 YILI ŞUBAT AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

ABD NİN SURİYE DE IŞİD İLE MÜCADELE STRATEJİSİ VE TÜRKİYE Oytun ORHAN

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

Zeytin Dalı Harekâtı Suriye DURAP OCAK 2018 Önemli Gelişmeler

DIŞ POLİTİKA AKADEMİSİ - III

Kadir Has Üniversitesi

ABD Suriye Rejimi'nin hava üssünü vurdu

VİZYON BELGESİ (TASLAK)

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018

4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Son 5 yıldır Orta Doğu pazarında %48 gibi bir Pazar kaybı yaşayan Türkiye, bu pazarı tekrar kazanabileceği değerlendirilmektedir.

Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 43,75. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 1,85 152,31

Terör Örgütü DAEŞ in İstila Stratejisinin Bir Parçası Olarak Su

HAZIRLAYAN GAZİANTEP SANAYİ ODASI TİCARET DAİRESİ EKİM

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Kadir Has Üniversitesi

ÜZERİNDEKİ ETKİSİ ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ. No.8, Temmuz 2014 ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ: Bİlgay Duman

JENS STOLTENBERG İLE SÖYLEŞİ: NATO-RUSYA İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIK

Transkript:

Ankara-Washington Hattında Suriye İç Savaşı ve Güvenli Bölge Planı Sayfa 1 Ankara-Washington Hattında Suriye İç Savaşı ve Güvenli Bölge Planı Ali SEMİN Arap coğrafyasında 2010 yılının Aralık ayında meydana gelen halk gösterilerine bağlı olarak Tunus, Mısır, Libya ve Yemen gibi ülkelerdeki rejimlerin devrilmesinin ardından Orta Doğu daki dengelerin de değişmiş olduğu görülmektedir. Arap Baharı/Arap uyanışı ile beraber Orta Doğu daki siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarındaki istikrarsızlık da her geçen gün artmaktadır. Arap uyanışından sonra bölgede kendini gösteren bölgesel ve küresel aktörler arasındaki güç rekabeti, diplomatik krizlere yol açmıştır. Orta Doğu daki güvenlik boşluğunun ve ekonomik sorunların artmasından mütevellit, terör örgütlerinin ve devlet dışı silahlı milis güçlerinin hareket alanlarını genişlettikleri ifade edebilir. Bu sebeple Türkiye nin Arap uyanışıyla birlikte Orta Doğu da cereyan eden kaotik ortamdan siyasi ve ekonomik anlamda ciddi zarar gördüğü söylenebilir. Aslında ABD nin 2003 yılında Irak ı işgal etmesinin ardından ülkedeki terör eylemlerinde yükseliş yaşanması ve İran ın hem Şii çoğunluklu Bağdat yönetiminde etkinliğini artırması hem de Orta Doğu da (Şam, Beyrut ve Sanaa da) bölgesel bir güç haline gelmesi Şii-Sünni gerilimini tırmandırmıştır. Türkiye 2011 yılına kadar dış politika ve kamu diplomasisi anlamında Orta Doğu daki Şii-Sünni bloğun arasında dengeli bir siyaset izleyebilmiştir. Fakat Arap uyanışı sonrasında bölgedeki etnik, mezhepsel ve ideolojik ayrışmaların netleşmesi ve yükselişe geçmesi ile birlikte Türkiye nin dengeli bir dış politika izlediğine yönelik algının değiştiği söylenebilir. IŞİD in Irak taki ve Suriye deki ilerleyişine paralel olarak güç kazanması ve terörle mücadele konusunda bölgesel düzlemde güvenlik alanında işbirliğinin gerçekleştirilemeyişi Orta Doğu daki krizleri beslemektedir. ABD öncülüğünde IŞİD e karşı verilen mücadeleye Ankara nın başlangıçtan itibaren temkinli yaklaşması, farklı yorumlara neden olmuştur. Ayrıca Türkiye nin kuzey Irak ın Kandil bölgesine ve PKK terör örgütüne yönelik hava operasyonları düzenlemesi, Bağdat hükümetinin tepkisine yol açmıştır. Bu yazıda Türkiye nin IŞİD ile mücadelesinin etkileri analiz edilmeye çalışılacaktır. Ayrıca Türkiye nin İncirlik üssünü açarak ABD liderliğinde kurulmuş uluslararası koalisyona aktif destek vermesi ve Suriye de güvenli bölgenin oluşturulması hususundaki tutumu değerlendirilecektir. Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM) Mecidiyeköy Yolu Caddesi, No:10, 34387 Şişli -İSTANBUL www.bilgestrateji.com bilgesam@bilgesam.org Tel: 0212 217 65 91 - Fax: 0 212 217 65 93 BİLGESAM Tüm hakları saklıdır. İzinsiz yayımlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

Ankara-Washington Hattında Suriye İç Savaşı ve Güvenli Bölge Planı Sayfa 2 Türkiye nin IŞİD ile Mücadeledeki Temel Yaklaşımı IŞİD in 10 Haziran 2014 tarihinde Musul u kontrol etmesinin ardından Irak ta ve Suriye de ilerlemesi, bölgede ciddi ölçekli bir terör sorununa kaynaklık etmektedir. IŞİD e yönelik mücadelede, hem bölgesel hem de uluslararası anlamda farklı yaklaşımlar doğrultusunda hareket edildiği izlenimi mevcuttur. IŞİD e karşı sürdürülen mücadelede amaç, hedef ve strateji hususlarının yeterince net olmaması, Türkiye nin bu örgüte karşı mücadeledeki tutumunda kendini hissettirmektedir. IŞİD in Irak taki ilerleyişini engellemek amacıyla ABD öncülüğünde 2014 yılının Eylül ayında kurulan uluslararası koalisyonda, Türkiye fiili bir katılımcı olarak yer almamıştı. Hatta Suudi Arabistan ın Cidde kentindeki IŞİD ile mücadele konferansında yayımlanan deklarasyonu da Türkiye imzalamamıştı. Ankara nın uluslararası koalisyonun aldığı kararlara sözlü olarak destek vermesinin ise iki temel nedeni bulunmaktaydı: Öncelikle Türkiye, IŞİD in Musul Başkonsolosluğu ndan rehin aldığı 49 vatandaşının can güvenliğini tehlikeye atmak istememiştir. İkinci olarak ise Irak ve Suriye ile sınır komşusu olunmasından dolayı IŞİD tehdidinin Türkiye üzerinde daha fazla hissedilebileceği öngörülmüştür. Öte yandan ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyona destek veren 60 ülkenin, IŞİD ile mücadele noktasında izlemiş olduğu çeşitli yöntem ve stratejilerin belirsizliğinden söz edilebilir. Çünkü IŞİD e yönelik savaşta izlenen stratejilerin, Irak ve Suriye üzerinde farklılaştığı görülmektedir. Örneğin; Irak ta uluslararası koalisyonun IŞİD e karşı düzenlediği operasyonlar sayıca Suriye dekilerden daha fazladır. Türkiye nin IŞİD ile mücadeleye aktif destek verebilmesi için üç şartı bulunmaktadır: Bunlardan ilki Suriye de sadece IŞİD ile mücadele edilmemesi, ayrıca ülkedeki Esed rejiminin de devrilmesi doğrultusunda çaba sarf edilmesi yönündedir. İkincisi, Türkiye sınırına yakın Suriye topraklarında güvenli bölge ve uçuşa yasak bölgenin ilan edilmesidir. Bir diğeri ise Esed rejimine karşı savaşan mutedil silahlı muhalif güçlerin eğitilmeleri ve silahlandırılmaları şeklinde tezahür etmektedir. Bu bağlamda Türkiye nin IŞİD e karşı mücadelede öne sürmüş olduğu taleplere ilişkin bir değerlendirme yapıldığında; bu talepler ile ABD nin Suriye ye ve IŞİD e yönelik politikalarının örtüşmediği görülmektedir. ABD nin hem Suriye krizine yaklaşımında hem de IŞİD ile mücadeleye dair tutumunda bazı çelişkilerin mevcuttur. ABD nin Suriye deki IŞİD e yönelik hava operasyonlarının neredeyse tamamı, ülkenin kuzeyindeki bölgelere düzenlenmektedir. Şu hususa dikkat çekmekte yarar vardır ki Irak ta IŞİD e karşı verilen mücadelede koalisyon güçleri; Irak güvenlik güçleri ve Peşmergeler ile birlikte hareket etmektedir. Suriye de ise IŞİD den geri alınan bölgelerin çoğunluğunun, PKK terör örgütünün Suriye uzantısı olan PYD nin kontrolüne bırakıldığı görünmektedir. Bu nedenle -Eylül 2014 ten bu yana- uluslararası koalisyonca terör veya IŞİD ile mücadele doğrultusunda izlenen stratejiler neticesinde, örgütün Irak taki (Bağdat ve Erbil gibi) ve Suriye deki (PYD nin kurduğu kantonlara) belirli bölgelere ilerleyebilmesi gibi bir gelişmenin önüne geçilmiştir. Bu bağlamda Türkiye nin IŞİD ile mücadele noktasında kurulmuş uluslararası koalisyona aktif destek vermemesinin en önemli sebeplerinden birisini, yukarıda belirtilen çelişkiler oluşturmaktadır. Ayrıca IŞİD e karşı mücadele hedefiy-

Ankara-Washington Hattında Suriye İç Savaşı ve Güvenli Bölge Planı Sayfa 3 le kurulmuş, anti-terörizm nitelikli uluslararası koalisyon güçlerine bölge ülkelerinden katılım olmuşsa da güvenlik çerçevesinde bölgesel bir işbirliğine yine de ihtiyaç bulunmaktadır. Başta Türkiye, İran ve Suudi Arabistan olmak üzere diğer Arap ülkelerinden de etkin destek alınması yoluyla bölgesel düzlemde kurulabilecek kollektif nitelikli bir güvenlik ve istihbarat paylaşımı ağına büyük gereksinim vardır. Ancak böylesi bir işbirliğinin kurulabilmesi için bölgesel güç mücadelesinin ve rekabetin geri planda tutulması gerekir. Başta Türkiye, İran ve Suudi Arabistan olmak üzere diğer Arap ülkelerinden de etkin destek alınması yoluyla bölgesel düzlemde kurulabilecek kollektif nitelikli bir güvenlik ve istihbarat paylaşımı ağına büyük gereksinim vardır. Ancak böylesi bir işbirliğinin kurulabilmesi için bölgesel güç mücadelesinin ve rekabetin geri planda tutulması gerekir. Ankara nın IŞİD e yönelik mücadele meselesindeki tutumunun değişmesi çerçevesinde ise terör örgütüne katılmış 1200 Türk vatandaşının orta ve uzun vadede Türkiye açısından ciddi bir ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilmesi kuvvetle muhtemeldir. Özellikle IŞİD in Türkiye topraklarında düzenlediği saldırı eylemleri, Ankara nın uluslararası koalisyon gücü içerisinde aktif şekilde rol almasına neden olmuştur. Şu noktaya değinmek gerekir ki IŞİD ve benzeri diğer terör örgütleri sadece eylem yaptıkları ülkelerde tehdit oluşturmamakta, tüm bölge için tehlike arz etmektedir. Türkiye, IŞİD terör örgütü nedeniyle ciddi anlamda ekonomik zarara uğramıştır. Bilhassa IŞİD in Musul u kontrol etmesinin ardından Türkiye nin Irak a yaptığı ihracatta önemli düşüşler söz konusu olmuştur. Suriye Krizi ve Güvenli Bölge Bağlamında Türkiye Suriye krizi, Türkiye nin Orta Doğu coğrafyasına yönelik dış politikasında önemli bir kırılma noktasıdır. Suriye krizi çerçevesinde Ankara nın Esed rejimine karşı izlediği politikalar netice itibariyle Orta Doğu daki çeşitli diplomatik ilişkileri olumsuz etkilemiştir. Zira coğrafi olarak Orta Doğu da yer almasına karşın Suriye içerisindeki gelişmelerin, küresel bir krize ve güç mücadelesine dönüştüğü ifade edilebilir. Suriye krizi bölgeyi iki kutba ayırdığı gibi küresel güçleri de aynı ayrışmaya sevk etmiştir. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ndeki (BMGK) daimi üyeler (ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya) arasında da güç rekabeti yaşanmıştır. Suriye krizinde Rusya ve Çin in Esed rejimi aleyhine alınan kararları veto etmesi BMGK içerisindeki güç rekabetini gözler önüne sermiştir. Bu nedenle Türkiye tarafından Suriye krizi ve IŞİD ile mücadele doğrultusunda sunulmuş Esed in devrilmesi, güvenli bölgenin oluşturulması ve ılımlı silahlı Suriyeli muhaliflerin eğitilmesi gibi öneriler uluslararası güçler tarafından yeterince göz önünde bulundurulmamıştır. Türkiye nin önerdiği güvenli bölgenin, mevcut uluslararası güvenlik sisteminde BMGK nin girişimi neticesinde oluşturulması gerekmektedir. Nitekim Irak ın Kuveyt i işgali sonrası hava operasyonlarının önlenmesi amacıyla BMGK, 1991 yılında 688 no lu kararını uygulayarak 36. paralelin kuzeyi ve 32. paralelin güneyindeki bölgeyi Irak uçaklarının uçuşunu yasaklamıştır.

Ankara-Washington Hattında Suriye İç Savaşı ve Güvenli Bölge Planı Sayfa 4 Böylece güvenli bölge oluşturulmuştur. 1 Fakat burada şu kritik noktayı vurgulamak gerekir ki Irak ın kuzeyi uçuşa yasak bölge ilan edilmiş olsa dahi Saddam rejimi helikopterler aracılığıyla havadan operasyonlar düzenlemeye devam etmiştir. Suriye de oluşturulmaya çalışılan güvenli bölgenin ise Türkiye sınırındaki Suriye toprakları içerisinde yer alan Azez-Cerablus hattı boyunca 98 kilometrekare uzunluğa ve 45 kilometre derinliğe sahip bir alanda inşa edilmesi planlanmaktadır. 2 Türkiye nin IŞİD ve PKK terör örgütlerine karşı 24 Temmuz 2015 tarihinde başlattığı hava operasyonları sonrasında, Suriye deki güvenli bölge hususu üzerine Ankara ve Washington arasındaki görüşmeler başlamıştır. ABD nin Eylül 2014 ten bu yana IŞİD e karşı mücadele edilebilmesi amacıyla uluslararası koalisyona İncirlik üssünün açılması şeklindeki talebine Ankara, Suriye de güvenli bölge ve uçuşa yasak bölgenin ilan edilmesi karşılığında izin vermiştir. Fakat İncirlik üssünün uluslararası koalisyon güçlerinin kullanımına açılmasına Türkiye yönetimince izin çıkmasının ardından ABD, güvenli bölge yerine IŞİD den arındırılmış bölgeler kavramını kullanmaya başlamıştır. Bu gelişme Ankara nın Suriye de inşa edilmesini istediği güvenli ve uçuşa yasak bölge şartlarına ilişkin, Washington yönetiminin tereddütlü olduğu izlenimini vermektedir. Bu nedenle Türkiye açısından bakıldığında güvenli bölgenin oluşturulması gibi bir durumun uluslararası hukuk teamüllerine uygun olabilmesi noktasında 1991 yılında Irak ın kuzeyi için BMGK den çıkan 688 no lu karara 1 Ali Semin, Türkiye nin Irak Politikası Işığında Kuzey Irak Açılımı, Bilge Strateji, Cilt 3, Sayı 5, Güz 2011,S.180-181. 2 http://bit.ly/1fhyo4m, (Erişim:15.08.2015). benzer bir kararın uygulanmasında fayda vardır. Aksi takdirde Türkiye nin bahse konu girişiminin, Suriye de işgalci konumuna düşülmesi şeklindeki bir riski bünyesinde barındırdığı söylenebilir. Dolayısıyla Türkiye ve ABD arasındaki görüşmelerde net bir sonuca ulaşılmasının ardından BMGK da tekrar görüşülüp ortak bir karara varılması daha isabetli bir yol haritası olacaktır. Çünkü Suriye topraklarında oluşturulması planlanan güvenli bölge üzerindeki denetimin, sadece Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) na veya ılımlı muhalefete bırakılması yeterli olmayabilir. Bu durumun temel sebebleri şu şekilde sıralanabilir: 1. Türkiye nin öngördüğü güvenli bölgenin etnik ve mezhepsel yapısı da göz önünde bulundurulmalıdır. Bölgede bulunan Arap, Kürt, Türkmen ve diğer etnik grupların güvenli bölgedeki siyasi, askeri, idari ve mali yapılanmada ortak bir paylaşım içerisinde bulunmalarında fayda vardır. Zira Azez-Cerablus hattında oluşturulması planlanan güvenli bölgede yaşamlarını sürdüren çeşitli etnik grup içerisinde çatışma meydana gelmesi gibi bir risk halen geçerliliğini korumaktadır. Örneğin; Kuzey Irak ta oluşturulan güvenli bölgedeki tek hâkimiyetin Kürtlerde olmasına karşın Celal Talabani nin lideri olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği ve Mesud Barzani nin lideri olduğu Kürdistan Demokratik Partisi arasında Habur sınır kapısı gelirinin paylaşılması meselesinden ötürü 1994 yılından 2003 yılına kadar silahlı çatışma yaşanmıştır. Bu nedenle Suriye de planlanan güvenli bölgenin uluslararası barış gücü himayesinde inşa edilmemesi halinde etnik-mezhepsel ayrışmaların ortaya çıkması ve daha ileri bir noktada, muhalif güçler arasında silahlı çatışmaların meydana gelmesi kuvvetle muhtemeldir.

Ankara-Washington Hattında Suriye İç Savaşı ve Güvenli Bölge Planı Sayfa 5 2. Suriye den Türkiye ye göç edenlerin sayısı Mart 2011 den bu yana 2 milyonu aşmıştır. Bu bağlamda uçuşa yasak bölgenin temel amacı, oluşturulan güvenli bölgeye ülkede bulunan Suriyeli mültecilerin yerleştirilmesi şeklinde ifade edilmektedir. Ancak beş yıldır Türkiye de yaşayan ve artık ülkeye adeta yerleşmiş gibi görünen Suriyeliler (kamptakiler hariç) güvenli bölgeye gitmeyi kabul etmeyebilir. Başka bir ifadeyle dört yıl önce güvenli ve uçuşa yasak bölge kurulsaydı Türkiye de bulunan Suriyeli mültecilerin dönüşü daha kolay olabilirdi. Ancak ülkedeki iç savaş konjonktüründen ve IŞİD gerçeğinden dolayı Suriyeliler, güvenli bölgeye yerleşme hususunda istekli davranmayabilir. Esasında güvenli bölge planı, oluşturulacağı sınır hattı çerçevesinde iç savaştan kaçmayan/kaçamayan bireyler açısından önemli bir adım olarak nitelendirilebilir. Uçuşa yasak bölgenin temel amacı, oluşturulan güvenli bölgeye ülkede bulunan Suriyeli mültecilerin yerleştirilmesi şeklinde ifade edilmektedir. Ancak beş yıldır Türkiye de yaşayan ve artık ülkeye adeta yerleşmiş gibi görünen Suriyeliler (kamptakiler hariç) güvenli bölgeye gitmeyi kabul etmeyebilir. Bu perspektiften Ankara-Washington hattındaki gelişmeler değerlendirildiğinde, Türkiye nin İncirlik üssünü ABD ye ve uluslararası koalisyon güçlerine açması neticesinde IŞİD ile mücadelede elde edilecek kazanım, güvenli bölgenin oluşturulması hedefinden daha fazla önem taşımaktadır. Çünkü İncirlik üssünün ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçlerine hem zaman hem de maliyet konusunda katkısı vardır. IŞİD ile mücadele sürecinde, koalisyon güçlerine ait uçakların Ürdün ve Körfez ülkelerindeki farklı askeri üslerden havalandırılmaları suretiyle Irak taki ve Suriye deki hava operasyonları düzenlenmektedir. Ürdün ve Körfez den havalanan uçak yaklaşık 1000 mil (1609 kilometre) yol kat etmekte ve Suriye hava sahasında kısa süreli operasyon düzenlemektedir. Türkiye nin izin verdiği İncirlik üssünden havalanan uçak ise 250 millik (400 kilometrelik) bir mesafeden operasyona katılmış olacak ve 6 saat havada kalabilecektir. 3 Bu bağlamda ABD nin IŞİD e karşı düzenlediği hava operasyonlarındaki günlük 9,4 milyon dolarlık maliyet, İncirlik üssü gelişmesine bağlı olarak azaltılabilir. 4 Dahası ABD tarafından IŞİD ile mücadele edilebilmesi amacıyla düzenlenen hava operasyonlarına, Eylül 2014 ve Ağustos 2015 tarihleri arasında toplamda 3,5 milyar dolar harcanmıştır. Türkiye nin onay vermesiyle birlikte IŞİD e yönelik 9 Ağustos ta düzenlenecek operasyonlara katılım sağlanabilmesi üzerine ilk etapta ABD deki 480. Filo ya bağlı 6 adet F-16 uçağı, Adana daki İncirlik üssüne getirilmiştir. İncirlik üssünün koalisyon güçlerinin kullanımına açılması, Ankara-Washington arasında yapılan güvenli bölge hususundaki görüşmelerde Türkiye açısından daha kayda değer bir pazarlık konusu oluşturabilirdi. Türkiye, Suriyeli muhaliflerin daha rahat hareket edebilmeleri için İncirlik üssünün kullanımını güvenli bölge planına entegre etmiştir. ABD ise güvenli bölge yerine uluslararası hukukta kullanılmayan IŞİD den arındırılmış/temiz bölge kavramını kullanmayı tercih etmiştir. 3 ABD 480. Hava Filosu nu İncirlik e kaydıracak, http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/07/150729_times_abd_filo, (Erişim,15.08.2015) 4 http://bit.ly/1pvqcv5,(erişim: 16.08.2015).

Ankara-Washington Hattında Suriye İç Savaşı ve Güvenli Bölge Planı Sayfa 6 Ankara nın IŞİD e karşı mücadele sürecindeki şartlarından birisi olarak tezahür eden Esed rejiminin devrilmesi meselesinin Washington un gündeminde yer almamasına rağmen İncirlik üssünün koalisyon güçlerinin kullanımına açıldığı görülmektedir. Diğer yandan 16 Ağustos 2015 tarihinde The New York Times gazetesi, Almanya ve ABD nin Suriye den gelebilecek muhtemel bir füze saldırısını engellemek amacıyla 2013 yılında Türkiye de konuşlandırdıkları Patriot füze savunma sistemini geri çekme yönünde karar almış olduklarını duyurmuştur. Almanya nın ve ABD nin temel gerekçesi, Suriye den Türkiye ye yönelik herhangi bir saldırı ihtimalinin söz konusu olmadığıdır. 5 Bu gerekçe de ABD nin Esed rejiminin devrilmesi doğrultusunda herhangi bir çaba içerisinde olmadığını göstermektedir. Güvenli bölge kavramı yerine IŞİD den arındırılmış/temiz bölgeler kavramının kullanılması, netice itibariyle, Türkiye nin söz konusu talebinin tam karşılığını sunmamaktadır. Yukarıda belirtilen gelişmeler ışığında Türkiye nin sınıra yakın Suriye topraklarında güvenli bölge inşa edilmesi planı ele alındığında iki temel etmen ortaya çıkmaktadır: Bunlardan birincisi; PKK terör örgütünün Suriye deki uzantısı PYD/YPG tarafından kurulmuş kantonların genişleyebilmelerine engel teşkil edilmesi ve beraberinde uluslararası desteğin önlenmesidir. Başka bir ifadeyle Suriye de kısa ve orta 5 After Delicate Negotiations, U.S. Says It Will Pull Patriot Missiles From Turkey, http://www.nytimes.com/2015/08/17/world/europe/afterdelicate-negotiations-us-says-it-will-pull-patriot-missilesfrom-turkey.html?_r=0, (Erişim:25.08.2015). vadede olası bir güvenli bölgenin meydana getirilmesi durumunda, 1991 yılında kuzey Irak ta uygulanan modelde olduğu gibi tamamen Kürtlerin hâkimiyeti altındaki bir özerk bölgenin önüne geçilebilecektir. İkinci etmen ise, Mart 2011 den beri Esed rejiminin devrilebilmesi için Türkiye nin desteklediği muhalif güçlerin kontrolündeki korunaklı bir bölgenin kalıcılığının sağlanabilmesidir. Bu nedenle Esed rejimi devrilmese de ülke içerisinde 98 kilometrekarelik uzunluğa ve 45 kilometrekarelik derinliğe sahip olan bir bölgenin yeniden rejim güçlerinde kontrol edilmesi zordur. Böylece Türkiye, hem Esed rejimine bağlı güvenlik güçlerini hem de PYD nin kurduğu kantonları Suriye ile mevcut sınır kapılarından uzaklaştırabilecektir. Bütün bu ihtimaller değerlendirildiğinde Türkiye nin İncirlik üssüne karşılık ABD den, IŞİD ve Esed rejimiyle birlikte mücadele edilmesi gerektiği yönündeki talebi ve güvenli/uçuşa yasak bölgenin inşası ile ılımlı muhalif güçlerin eğit-donat programı kapsamına alınması şeklindeki istemleri Washington tarafından teorik düzlemde kabul edilmiş olsa bile pratik anlamda bu isteklerin gerçekleştirilmeleri noktasında bir gönülsüzlüğün mevcut olduğu ifade edilebilir. Özellikle güvenli bölge kavramı yerine IŞİD den arındırılmış/temiz bölgeler kavramının kullanılması, netice itibariyle, Türkiye nin söz konusu talebinin tam karşılığını sunmamaktadır. Bunlara ilaveten eğit-donat programı çerçevesindeki ılımlı muhalif güçler hususu ise, 2015 yılının Mayıs ayından beri Türkiye ve Ürdün de uygulamaya konulmasına ve yılda 5 bin kişiye eğitim verilmesinin planlanmasına rağmen Suriye deki çatışma sahasında etkisini gösterememektedir. Örneğin; Temmuz ayında eğit-donat programı kapsamında eğitilmiş 30. Tümen in Türkmen

Ankara-Washington Hattında Suriye İç Savaşı ve Güvenli Bölge Planı Sayfa 7 kökenli komutanı Nedim el-hasan ile birlikte 21 kişi, el-nusra Cephesi tarafından Halep kırsalından kaçırılmıştır. Şu hususa dikkat çekmekte yarar vardır ki ABD nin eğit-donat programına destek vermesindeki temel amaç, eğitilenlerin Esed rejimine karşı savaşmalarını sağlayabilmek değildir. Bu bağlamda ABD nin temel hedefi, havadan uluslararası koalisyon güçleri ile karadan da söz konusu program kapsamında eğitilmiş Suriyeli muhalif savaşçılar aracılığıyla IŞİD e karşı kapsamlı bir şekilde mücadelenin sağlanmasıdır. Dolayısıyla eğit-donat programının Suriyeli muhaliflerin Mart 2011 den bu yana Esed rejiminin devrilmesi hedefinden uzaklaştığını söylemek mümkündür. Sonuç: Orta Doğu coğrafyasında cereyan eden gelişmeler dikkate alındığında Arap uyanışı/baharı ile birlikte bölgesel ve küresel aktörlerin güç mücadelesinde, etnik ve dini (Şii-Sünni) gerilimde ve devlet dışı silahlı örgüt sayısında artış gözlemlenmektedir. Bu açıdan Türkiye nin Orta Doğu ya yönelik dış politikasını gözden geçirmesinde yarar vardır. Ayrıca Arap dünyasında yaşanan halk gösterileri ile Tunus, Mısır, Libya ve Yemen de değişen iktidarlar bölgesel dengelerin değişmesine yol açmıştır. Bununla birlikte Suriye deki iç savaşın her geçen gün daha kanlı boyutlara ulaşması ve uzaması bir an önce bölgesel ve küresel konsensüsün sağlanmasını gerektirmektedir. Özellikle IŞİD in hem Irak ta hem de Suriye de güç kazanması ve ilerlemesi bölgesel bir terör tehdidini beraberinde getirmektedir. Şu hususa dikkat çekmek gerekir ki Orta Doğu daki sorunları çözmenin yolu bölgesel işbirliği ve küresel ittifaklardan geçmektedir. Bununla birlikte IŞİD ile mücadele sürecinde küresel güçlerin kurduğu uluslararası koalisyonlarla somut neticelere varılması oldukça zordur. Bu çerçeveden bakıldığında, bir taraftan 26 Mart 2015 tarihinden beri Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan Arap koalisyonunun Yemen deki Husi Hareketi ne hava operasyonları düzenlemesi, diğer taraftan Tahran ile P5+1 ülkelerinin (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin artı Almanya) nükleer müzakereler konusunda anlaşmaya varması, Orta Doğu da yaşanan gelişmelerin politikaları fazlasıyla etkilediğinin bir göstergesidir. Bu sebeple Türkiye nin 20l0 yılının Aralık ayında başlayan Arap uyanışına yönelik politikasını yalnızca halkın değişim istediğinden yana kullanması ve söz konusu tutumunda sabit kalması tutarlılık bakımından önem taşımaktadır. Fakat bölgesel ve küresel gelişmeler bağlamında bahse konu krizin Türkiye ye ciddi maliyetlerinin olduğu da ifade edilebilir. Bilhassa Suriye krizi Türkiye nin ekonomi ve sınır güvenliği sorunlarını -iç savaştan kaçan Suriyeli mültecilere bağlı olarak- daha da arttırabilir. Suriye komşuları içerisinde en çok Suriyeli mülteci kabul eden ve kendi bütçesinden 6 milyar dolar harcayan ülke Türkiye dir. Dolayısıyla Arap camiasından yapılan halk gösterileri Suriye de bir iç savaşa evrilmeseydi, Türkiye bölgesel gelişmelerden olumsuz manada etkilenmeyebilirdi. Bu bağlamda Suriye iç savaşını artık ne güvenli/uçuşa yasak bölge ne de eğit-donat programı çözebilir. Suriye nin çözüm anahtarı bölgesel düzlemde Türkiye, İran ve Suudi Arabistan ın ve küresel olarak ise ABD ve Rusya nın ortak yol haritası ile mümkün olabilir. Böylesi bir kollektif plana acilen ihtiyaç vardır. Aksi halde Suriye deki iç savaşın yıllarca sürmesi kaçınılamazdır. Türkiye nin Suriye deki güvenli bölge planına,

Ankara-Washington Hattında Suriye İç Savaşı ve Güvenli Bölge Planı Sayfa 8 içerdiği risk ve fırsatlar doğrultusunda yukarıda değinilmiştir. Netice itibariyle Türkiye tarafından güvenli bölgenin inşa edilmesi durumunda, PYD nin Suriye nin kuzeyinde kurduğu kantonların uluslararası arenadaki zemini meşrulaşabilir. Başka bir tabirle Türkiye nin inşa etmeye çalıştığı güvenli bölge planına karşılık, ABD ve batılı ülkelerin etnik ve mezhepsel unsurlara dayalı birden çok güvenli bölge sistemini Suriye de geliştirmesi riski göz önünde bulundurulmalıdır. Zira Türkiye, PYD nin Suriye nin kuzeyindeki hareket alanını genişletmesini ve özerk bölgeleşmesini önlemek için çaba harcarken tam tersi bir tablo ortaya çıkabilir. BİLGESAM Hakkında BİLGESAM, Türkiye nin önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olarak 2008 yılında kurulmuştur. Kar amacı gütmeyen bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak BİLGESAM; Türkiye deki saygın akademisyenler, emekli generaller ve diplomatların katkıları ile çalışmalarını yürütmektedir. Ulusal ve uluslararası gündemi yakından takip eden BİLGESAM, araştırmalarını Türkiye nin milli problemleri, dış politika ve güvenlik stratejileri, komşu ülkelerle ilişkiler ve gelişmeler üzerine yoğunlaştırmaktadır. BİLGESAM, Türkiye de kamuoyuna ve karar alıcılara yerel, bölgesel ve küresel düzeydeki gelişmelere ilişkin siyasal seçenek ve tavsiyeler sunmaktadır. Yazar Hakkında Mart 2011 den beri BİLGESAM Orta Doğu araştırmaları uzmanı olarak çalışan Ali Semin, Orta Doğu siyaseti, Türkiye nin Ortadoğu politikası, Türk-Irak ilişkileri, Irak ın iç ve dış politikası, kuzey Irak ın siyasi yapısı, Türkmenler, Iraklı Kürtlerin bölgesel ve küresel güçlerle ilişkileri, Körfez ülkeleri, İran, Suriye, Libya, Mısır, Tunus, Filistin sorunu, Hizbullah ve Hamas konularıyla ilgilenmektedir. Semin, 2012 yılından itibaren Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler doktora programına devam etmektedir.