Editörden. Dr. Faruk Görgülü



Benzer belgeler
GENÇLERDE BENLiK ALGISI

8-9 YAŞ ÇCUKLARININ YAŞ DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE OKUL-ÖDEV ÇALIŞMALARI ÖZEL ANTALYA ENVAR İLKOKULU 8-9 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM DÖNEMLERİ ÖZELLİKLERİ

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

PSK 271 Öfke Yönetimi ( Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ

SEVGİ, SAYGI ve YARDIMLAŞMA

DANIŞMANLIK TEDBİRİ UYGULAMALARI ÇOCUK TANIMA FORMU

AĐLE ĐÇĐ ETKĐLĐ ĐLETĐŞĐM

SINAV KAYGISI KİTAPÇIĞI

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

1/23/2015. Karne Ne Anlatır. Ocak Beylikdüzü A.K.Koleji Rehberlik Servisi Veli Paylaşımı

ÖZEL ÇEKMEKÖY NEŞELİ ANAOKULU. PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ve REHBERLİK BÜLTENİ ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ GELİŞİMİ

9. Sigarayı bırakma zamanı

1. Bir süre için hayatınızdaki iyi şeylerin artık olmadığını varsayın.

Koçluk, danışanın problemlerini çözüme ulaştırmak ve yolunu aydınlatmaktır.

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

Okul fobisi nasıl gelişir?

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

T.C. ANTALYA MÜFTÜLÜĞÜ Aile İrşad ve Rehberlik Bürosu HUZUR AİLEDE BAŞLAR AİLE HUZURU, KADINA ŞİDDET

SEVGİ. Doğduğumuz gün içgüdüsel olarak annemize babamıza sarılır onların yanında olmak

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABALAR ve ERGENLER

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş gazileri ziyaret etti

Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız?

BÜYÜYORUM, DEĞĠġĠYORUM, GELĠġĠYORUM

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU NİSAN 2016

ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

KİTABIN TANITIM YAZISI Cuma, 12 Ekim :57

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 07 Ekim :27 - Son Güncelleme Çarşamba, 07 Ekim :31

EDİTÖRDEN. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olan ergenlik, insan hayatının en

DEMANS. ÿ Bu bir Demans (bunama hastalığı) olabilir mi? ÿ Demans tam olarak nedir? ÿ Alzheimer tipi Demans nasıl cerayan eder?

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Yukarıdaki soru, bu yazının meselesini tüm boyutlarıyla içermese de konuyla ilgili karşılaştığım soruların özünü teşkil etmektedir.

KARNE ALAN ÇOCUĞA NASIL DAVRANILMALI

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Zorbalık Türleri Nelerdir?

Fark edilir bir kilo kaybı. Gün geçtikçe içe kapanma eğilimi. Aşırı derecede spor yapmak. Kilo almaktan şiddetle korkmak

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş HOŞGELDİNİZ. Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT)

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ YÖNERGE:

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

SORUMLULUK Değerli Velilerimiz, Sorumluluk Nedir? Sorumluluk Sahibi Bireyler;

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

BURSA ÖZEL BİREY OKULLARI OKULA UYUM SÜRECİ BAHAR İLHAN REHBER ÖĞRETMEN

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? By Alia RİOR. Alia RİOR

Adapazarı Özel ENKA Anadolu Lisesi REHBERLİK BÜLTENİ

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

@BaltasBilgievi

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):


M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABA ve ÇOCUK

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

5. MESLEKİ REHBERLİK. Abdullah ATLİ

Duygusal Zekaya Önem Verin!

Evliliğin Yazısız Kuralları!..

Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

yukarıda olduğu psikolojik bir durumdur.

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Hani annemin en büyük yardımcısı olacaktım? Hani birlikte çok eğlenecektik? Kardeşime dokunmama bile izin vermiyor. Kucağıma almak da yasak.

Stressiz Yaşam Mümkün mü?

Sevgili dostum, Can dostum,

ÇOCUĞUNUZUN RUH SAĞLIĞI Bu yazıyla ilgilenip okuduğunuza göre bir yetişkin olmalısınız. Çocuğunuza sevginizi göstermenin ya da ona yardımcı olacak en

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

NİSAN 2015 BÜLTENİ. Merhaba! Nisan ayı boyunca yaptığımız etkinlikleri bulabileceğiniz. bültenimizi sizinle paylaşmanın sevinci ve gururu. içindeyiz.

Nasıl Bir Zekâya Sahipsiniz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Ayın Testi

UÇUŞ KORKUSUNUN SEBEPLERİ. Kontrolü kaybetme korkusu. Kaçıp kurtulmanın mümkün olmadığı yerde panik atak geçirme korkusu.

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

NİYAZİ FIRAT ERES

NASIL ÇALIŞILIR? NASIL BAŞARILI OLUNUR?

Transkript:

Allah a ve Rasûlüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir." Enfâl Suresi, 46.

Editörden Gençlik, hayatın bir yandan en güzel bir yandan da en zorlu ve çalkantılı dönemi... Artık çocukluktan çıkılmış, yetişkinlik için tabiri caizse alıştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Gençliği bir nevi alıştırma/ alışma dönemi olarak kabul edince birtakım acemiliklerin yaşandığı, hataların yapıldığı bir dönem olduğunu kestirmek de zor değil. Bu dönemde genç, kendisini hayata hazırlayacak denemelerde bulunurken bir taraftan da kendisini tanımlamaya, hatta her yönden yeterli olduğunu ispatlamaya çalışır. Aslında küçük bir çocukken oluşmaya başlayan bu tanımlama yani benlik algısı, kişinin kendisini bir birey olarak ortaya koymaya çalıştığı gençlik döneminde daha bir önem kazanır. İlgisinin kendisine her zamankinden fazla yöneldiği bu dönemde, gencin kendisiyle ilgili algısının niteliği, onun mutlu ya da mutsuz, huzurlu ya da huzursuz, başarılı ya da başarısız vs. oluşunu ve gelecek hayatını da etkileyecektir. Bu sebeple önemli bir konu olduğunu düşündüğümüz Gençlerde Benlik Algısı nı Aile Dergimizin bu ayki kapak konusu olarak belirledik. Dr. Elif Arslan uzman psikolog Orçun Aykol a yönelttiği sorularla konuyu; benlik algısının temelleri, gençlerde aşırı öz güveni düşündüren davranışlar, beden algısının gençlerin benlik algısını nasıl etkilediği ve oluşmuş olan olumsuz benlik algısı için neler yapılabileceği üzerinden ele aldı. Kapak konumuzdan bağımsız olarak ele aldığımız diğer bölümlerdeki bazı yazılarımızdan da bahsetmek istiyorum: Biz Bize bölümümüzün ilk yazısı Doç. Dr. Fatma Asiye Şenat ın kaleme aldığı Besmeleye Davet Mektubu. Bir Müslümanın hayat tarzı olması gereken bu önemli konuya nefis muhasebesi üslubunda güzel bir açılım getirdi yazarımız. Bu bölümdeki ikinci yazımızı, Aydan Usta nın Yüreklere Sevgi Tohumları Ekebilmek başlıklı çalışması oluşturuyor. Aile-ce bölümümüzde Çocuk ve Ergenlerde Kendine Zarar Verme konusu psikolog Serhat Yabancı nın kaleminden ilginize sunuldu. Hayatın İçinden de bu ay, Merve Gül Olgun un ebru sanatçısı Nuran Öner le gerçekleştirdiği söyleşiye yer verdik. Ayrıca İslami müziğin dünyaca ünlü isimlerinden Maher Zain le Sevde Nur Özkan bir söyleşi gerçekleştirdi. Bu söyleşiyi de siz değerli okuyucularımızın istifadesine sunarken yılın son sayısında buluşmak üzere sizleri Allah a emanet ediyorum. Dr. Faruk Görgülü

İÇİNDEKİLER 2 Kasım 2014 Sayı: 287 Diyanet İşleri Başkanlığı Adına Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Dr. Yüksel SALMAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. Faruk GÖRGÜLÜ Mali işler ve Dağıtım Sorumlusu Mustafa BAYRAKTAR Yayın Koordinatörleri Dr. Elif ARSLAN Merve Gül OLGUN Sevde Nur ÖZKAN ailedergisi@diyanet.gov.tr www.facebook.com/diyanetailedergisi GENÇLERDE BENLİK ALGISI 4Dr. Elif Arslan Tashih Mesut ÖZÜNLÜ Teknik Servis Latif KÖSE Arşiv Ali Duran DEMİRCİOĞLU Tasarım Mustafa CİNGÖZ-MG Ajans Yönetim Merkezi Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No: 147/A 06800 Çankaya/ANKARA Tel: 0312 295 8661-62 Faks: 0312 295 6192 BESMELEYE DAVET MEKTUBU Doç. Dr. Fatma Asiye Şenat

10 16 18 20 KISA KISA Aydan Usta Yüreklere Sevgi Tohumları Ekebilmek Sevde Nur Özkan Serbest Kürsü Fatih Sönmez Çocuklarda ve Ergenlerde Kendine Zarar Verme 23 30 32 40 Engin Eker Geçmişimizdeki Olaylara Doğru Bakabilmek Ayten Kılıçarslan Almanya da Çocuk Camileri Projesi Merve Gül Olgun Nuran Öner ile Ebru Sanatı Elif Erdem Hanımların Hatibi: Esma Binti Yezid (R.Anha) MAHER ZAİN 26 Sevde Nur Özkan PARA TARİHİ YAZMAYA DEVAM EDİYOR 42Kamil Büyüker 44 Dr. Lamia Levent Hatemi Tâî nin Atı EVİNİZİ DEKORE EDERKEN... 36 Pelin Pelister Akyürek 46 48 Doç. Dr. Havva Şahin Kavaklı Gribal Enfeksiyonlar KIRKAMBAR

pencere 4 Dr. Elif Arslan Diyanet İşleri Uzmanı GENÇLERDE BENLiK ALGISI GENÇLERİN BENLİK ALGILARINI HANGİ UNSURLAR, NASIL ETKİLİYOR? VE BU ALGININ NASIL OLDUĞU NE ANLAMA GELİYOR? OLUŞMUŞ OLAN BİR BENLİK ALGISI ZAMANLA DEĞİŞİME UĞRAR MI?

Herkes gibi gençler de olumlu bir benlik algısına sahip olmak ister. Çünkü olumlu bir benlik algısı başarı, mutluluk ve huzur getirir. Olumlu bir benlik algısına sahip olan insanlar karşılaştıkları zorluklarla daha kolay başa çıkarlar Gençler söz konusu olduğunda hemen herkesin söyleyeceği birkaç söz vardır. Gençlerin geleceğimiz, umudumuz, yarınlarımız olduğu, iyi yetişmelerinin önemi gibi konular bunların başında gelir. İşin diğer bir boyutu ise gençlerle ilgili algılarımızdır. Kimi ümitvardır gençlerle ilgili olarak, kimi kendi gençliğiyle kıyaslar, eleştirir onları. Bazıları vurdumduymaz ve idealsiz olduklarını düşünür, bazılarıysa bu dönemin özelliği olarak görür onların pek çok hâl ve tavrını. Velhasıl herkesin gençlerle ilgili bir algısı vardır. O algı üzerinden yaklaşır gençlere, ilişkilerin türünü de söz konusu bakış açısı belirler. Bu arada gençlerin yetişkinlerle ilgili algısı da üzerinde durulmaya değer bir konu olmakla birlikte bu yazımızda biz, gençlerin kendilerini nasıl algıladıkları üzerinde durmak istiyoruz. Gençlerin benlik algılarını hangi unsurlar, nasıl etkiliyor? Ve bu algının nasıl olduğu ne anlama geliyor? Oluşmuş olan bir benlik algısı zamanla değişime uğrar mı? Gençlerdeki benlik algısını etkileyen unsurları sorduğumuz uzman Psikolog Orçun Aykol, benlik algısının tarifini yaparak başlıyor cevabına: Benlik algısı kişinin kendisinin ve çevresinin onu nasıl değerlendirdiğine, algıladığına ilişkin bir dizi sözlü ya da sözel olmayan, davranışsal mesajlardan oluşur. Herkes gibi gençler de olumlu bir benlik algısına sahip olmak ister. Çünkü olumlu bir benlik algısı başarı, mutluluk ve huzur getirir. Olumlu bir benlik algısına sahip olan insanlar karşılaştıkları zorluklarla daha kolay başa çıkarlar. Yine kişilerin psikolojik sağlıklarının da benlik algılarıyla yakından ilişkili olduğu bilinmektedir.

pencere 6 Erken çocukluktan beri olumlu olarak geliştirilemeyen benlik algısı hem ergenlikte hem de yetişkinlikte belirgin psikolojik, ilişkisel sorunlara neden olabilir. Birey özgüvensiz, kendini yetersiz, değersiz, beceriksiz vb. hissedebilir. Hem sosyal ilişkilerinde hem de mesleki hayatında hissettiği bu duygular onun yapabilecek yeteneği olsa dahi birçok görevi yapamayacağını düşünüp harekete geçmemesine neden olabilir. bir kişilik olarak kendilerini ifade etmeye, ortaya koymaya başladıkları vakit nasıl davranıyoruz, nasıl tepki veriyoruz, işin bu kısmı ihmal edilmemesi gereken çok önemli bir husus gibi duruyor. Psikolog Aykol, ergen bireyin kendisinin her yönden yeterli olduğunu kanıtlamaya çalıştığı bu dönemde ailenin tavrının önemini şöyle açıklıyor: Ergen birey bunları yaparken aile tarafından desteklendiğinde, başarısı ve yeterlilikleri eleştirilmediğinde ya da diğer akranlarıyla kıyaslanmadığında daha yeterli bir benlik algısına sahip olurken tam tersi muameleye maruz kaldığında yetersiz/olumsuz benlik algısına sahip olacaktır. Aslında herkes dâhidir. Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirir. Albert Einstein Olumlu bir benlik algısının gelişmesi için Yukarıda benlik algısının olumlu olmasının etkilerine kısaca değinmiştik. Özgüven, özsaygı gibi kavramlarla da ilişkili olduğu bilinen benlik algısının olumsuz olmasının etkilerini ise Sayın Aykol şöyle açıklıyor: Erken çocukluktan beri olumlu olarak geliştirilemeyen benlik algısı hem ergenlikte hem de ye- Temeli ailede atılıyor Pek çok konuda olduğu gibi bireyin benlik algısında da ilk temellerin ailede atıldığını görüyoruz. Benlik algısının bebeklikten itibaren oluşmaya başladığını belirten Psikolog Aykol, ergenlikte ise hızlı bir hareketlilik kazanan bu algıyla ilgili olarak şunları söylüyor: Çevresi ve kendisi tarafından nasıl algılandığının çok önemli olduğu bu dönemde ergen birey sosyal, fiziksel, akademik vb. tüm yönleriyle yeterli olduğunu hem kendine hem de diğerlerine kanıtlamaya çalışır. O kendisini kanıtlamaya çalışırken ailesinin ne yaptığı, nasıl davrandığı, onu anlayıp anlayamadığı da çok önemli görünüyor. Küçüklüğünde el bebek gül bebek büyüttüğümüz, tabiri caizse ağzının içine baktığımız, yaptığı her hareketi, söylediği her sözü önemseyerek eşe dosta anlattığımız çocuklarımızın çoğunda muhtemelen küçüklüklerinden olumlu bir benlik algısı oluşuyor, hatta bazen biraz abartıyor bile olabiliriz. Ancak onlar biraz büyüyüp birey olmaya, bizden ayrı

tişkinlikte belirgin psikolojik, ilişkisel sorunlara neden olabilir. Birey özgüvensiz, kendini yetersiz, değersiz, beceriksiz vb. hissedebilir. Hem sosyal ilişkilerinde hem de mesleki hayatında hissettiği bu duygular onun yapabilecek yeteneği olsa dahi birçok görevi yapamayacağını düşünüp harekete geçmemesine, karşı cinsle ilişki kurmakta güçlüklere (beğenilmeyeceğim, konuşamayacağım vb.) neden olabilir. Hayatın hemen her alanını etkilediği görülen benlik algısını ve bununla bağlantılı olarak ergen çocuğun öz güvenini geliştirmek için uzman psikoloğumuz anne babalara şu tavsiyelerde bulunuyor: Ergenin kendi kişiliğini ve kimliğini oluşturmaya çalıştığını, onun da birey olduğunu ve bazı haklara sahip olduğunu unutmayın, Sınırlarına saygı gösterin ve ona özel bir kişisel alan bırakın, Dinleyen, anlamaya çalışan ve kabul edici tutumlar sergileyin, Mükemmel bir çocuk/ergen tasarlamayın, hata yapabileceğini unutmayın, Bebeklikten itibaren ihtiyaçları uygun zaman ve biçimde karşılanmamış, duygusal ve fiziksel olarak ihmal edilmiş bireylerin yetişkinlikte, ilişki içinde hem karşısındakine (dış dünyaya) hem de kendisine güven duyması oldukça güçleşir ve yine psikolojik bazı sorunlar ortaya çıkmaya başlayabilir. Ergene yeni durumlar/fikirler hakkında deneyim fırsatı tanıyın, Kıyaslamayın, aşırı eleştirel, cezalandırıcı, aşağılayıcı ve baskıcı olmayın, Yaşamın akademik başarı (okul,dershane vb.) dışında birçok alanı kapsadığını ve başarının sadece okul başarısı olmadığını unutmayın, ergene sosyal ilişki kurabileceği sınırlar tanıyın, Herkesin farklı yeteneklerinin olabileceğini bilin ve çocuğunuzun yeteneklerini fark edip onu o yeteneğe kanalize edin, Takdir edin. Ya aşırı özgüven Yukarıdaki satırları okurken şimdiki gençlerin problemi özgüven eksikliği değil, aşırı özgüven diyenler olabilir. Zira bazen gençlerde kendine aşırı/gereğinden fazla güvendiğini düşündüren tavır ve davranışlara rastlıyoruz. Gençlerin, Bana bir şey olmaz anlayışı, anne babaya ve çevreye karşı eleştirel olması, her şeyi ben bilirim tarzındaki davranışlarını bu duruma örnek olarak gösterebiliriz. İçlerinde bulundukları yaş dönemine özgü olan bu davranışlar zaman zaman aileleri ve öğretmenleri zor durumda bıraksa da Psikolog Aykol, bu tür davranış ve tutumların gencin kimlik ve kişiliğinin temellerinin atılmasında etkili olabileceğini açıklıyor: Bu durum o döneme özgü ve ergen bireyin çevreyi, kendini keşfetmesine olanak tanıyan bir duygu olabiliyor. Böyle durumlarda anne-babanın bunu zedelemeden ve çocuğun kendine zarar vermesini önleyerek bu güveni yaşaması için zemin hazırlaması gerekiyor. Böylece çocuk bir

pencere 8 birey olarak aileden ruhsal olarak ayrışabilir ve kendi kimlik/kişiliğinin temellerini atabilir. Güven duygusu kendine güvenle sınırlı değildir Güven duygusu sadece kendine güvenle tanımlanabilecek bir duygu değildir. Gençlerde güven denince akla ilk olarak anne-babaya güvenmek geldiğini söyleyen Sayın Aykol, koşulsuz bir sevgi ile ve sınırlarına saygı duyularak büyütülen bireylerin kendileri ile birlikte başkalarına güvenmeyi de öğrenebildiğini dile getiriyor. Aykol güven duygusunu ve gelişimini şöyle açıklıyor: Güven duygusu bebeklikten itibaren gelişmeye başlayan ve bebeğin önce bakım veren olarak anneye yani dış dünyaya güvenmesiyle ya da güvenmemesi ile ortaya çıkan ve yaşam boyu değişerek devam eden bir duygudur. Bebeklikten itibaren ihtiyaçları uygun zaman ve biçimde karşılanmamış, duygusal ve fiziksel olarak ihmal edilmiş bireylerin yetişkinlikte, ilişki içinde hem karşısındakine (dış dünyaya) hem de kendisine güven duyması oldukça güçleşir ve yine psikolojik bazı sorunlar ortaya çıkmaya başlayabilir. Gençlerde beden algısı benlik algısını etkiliyor Ergenlik dönemindeki çocuklarının dış görünüşleriyle çok ilgilendiklerini, aynanın karşısından neredeyse ayrılmadıklarını ya da aynaya küstüklerini anne babalardan sıkça duyarız. Bu ilginin sebebi gençte meydana gelen fiziksel ve hormonal değişikliklerdir. Bazı gençlerin kolaylıkla atlattıkları bu dönem bazıları içinse oldukça sancılı geçmekte, bedenleriyle ilgili algıları olumsuz ve gerçekten uzak olabilmektedir. Mesela kilosu normal olan bir genç, kendini aşırı kilolu olarak algılayabilmektedir. Bu meselenin konumuzla ilgili olan kısmı ise ergenlerde beden algısı ile benlik algısı arasındaki güçlü ilişkidir. Psikolog Aykol, kendi bedenlerini olumlu olarak algılayan, kendisini beğenen ergenlerin benlik algılarının da aynı doğrultuda yüksek olduğunu ve kendilerini olumlu algıladıklarını, aksi durumda ise kendilerine bakış açılarının olumsuz olduğunu belirtiyor: Bilindiği üzere ergen için en önemli şeylerden biri fiziksel olarak hem akran grubunda hem de karşı cins tarafından beğenilmek ve kabul görmektir. Bu olmadığında ergenin benlik algısı zedelenecek ve kendisini olumsuz/yetersiz algılayacaktır. Bununla birlikte günümüzde insanlara hem basın yayın yoluyla hem de sağlık alanında sürekli olarak bedene yönelik standartlar aktarılmakta ve ideal bir beden tablosu çizilmektedir. Bu yüzden er-

genler buna uyum sağlama telaşıyla sert ve bilinçsiz diyetler, aşırı spor vb. sağlıksız tutumlar benimsemektedir. Psikolojik olarak da yeme bozuklukları denen anoreksiya nevroza ya da bulimia ya varan hastalıklar gündeme gelebilir. Bedene yönelik hassasiyet ergenlikte normal olmakla birlikte bu abartılı boyuttaysa aileler ergenle birlikte bir ruh sağlığı profesyoneline başvurmalıdır. Uzmanımızın sözünü ettiği basın yayın organlarının sunduğu güzel insan imajının yanı sıra ailelerin ve çevrenin bilinçli veya bilinçsiz olarak verdikleri mesajlar da gençlerin beden algılarını ve dolayısıyla benlik algılarını, öz saygılarını etkilemektedir. Medya bir yana, ailelerin çocuklarına beden imajıyla ilgili sözlü veya sözsüz olarak verdikleri mesajların farkına varmaları ve bu konuda dikkatli olmalarının önemi ortada. Daha önemli bir konu da insanın bedenden, maddeden ibaret olmadığının bilinmesi, bu anlayışın hayatımıza yansıması ve çocuklara/gençlere gerek hâl diliyle gerek kal diliyle bu mesajların verilmesi. İnsanın her şeyden önce insan olarak yaratılmakla kazandığı payeyi bilmek, kendine o gözle bakmak ve o şerefli hâli korumak için gayret sarf etmek Şeyh Galip in çok güzel ifade ettiği gibi insanın âlemin özü olduğunu bilmek, hissetmek ve hissettirmek gerekir: Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen. (Kendine hoşça bak; sen âlemin özüsün, varlıkların göz bebeği olan insansın.) Olumsuz benlik algısı değiştirilebilir mi? Kişide benlik algısı kısa bir sürede ve bir çırpıda oluşmadığı gibi bir çırpıda da değişmesi beklenmez elbette. Olumlu deneyimle olumlu benlik algısını destekleyeceği ve kendine güvenini artıracağı için çocuklara ve gençlere, başarılı olabilecekleri, kendilerini değerli hissedebilecekleri ortamlar hazırlanmalıdır. Ergenlik dönemindeki çocuklarının dış görünüşleriyle çok ilgilendiklerini, aynanın karşısından neredeyse ayrılmadıklarını ya da aynaya küstüklerini anne babalardan sıkça duyarız. Bazı gençlerin kolaylıkla atlattıkları bu dönem bazıları içinse oldukça sancılı geçmekte, bedenleriyle ilgili algıları olumsuz ve gerçekten uzak olabilmektedir. Mesela kilosu normal olan bir genç, kendini aşırı kilolu olarak algılayabilmektedir. Bunun için sabırla ve kararlılıkla uğraşmak gerekir. Uzmanımız Sayın Aykol, bu konuda gerekirse bir uzman yardımına başvurmanın önemine değiniyor: Olumsuz benlik algısı psikoterapi sürecinde bireyin yaşam öyküsü yeniden ele alınarak ve çeşitli müdahalelerle daha olumlu ve işlevsel bir hâle getirilebilir, benlik algısı ile birlikte özsaygı ve özgüven arttırmaya yönelik müdahaleler kullanılabilir.

kısa-kısa 10 GEÇ KALMA GENÇ GEL! Camileri, hayatın ve şehrin kalbine yeniden taşıyabilmek adına son yıllarda her kutlamada farklı bir konunun öne çıkarıldığı Camiler ve Din Görevlileri Haftası için bu yıl Cami ve Gençlik teması belirlendi. Gençliği anlamak, geleceği inşa etmenin temel esaslarındandır. Yüce din İslam ın mabedi ve Kâbe nin birer şubesi sayılan camilerin safları genç nesillerden mahrum kaldığında bu kutsal mekân, kimsesiz bırakılmış sayılır. Camileri, hayatın ve şehrin kalbine yeniden taşıyabilmek adına son yıllarda her kutlamada farklı bir konunun öne çıkarıldığı Camiler ve Din Görevlileri Haftası için bu yıl Cami ve Gençlik teması belirlendi. Caminin maneviyatı ile gençliğin enerjisini buluşturmak, gençliğin camiye aktif katılımını sağlamak konusunda toplumda bir farkındalık oluşturmak amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı birtakım projeleri uygulamaya geçirdi. "Camide hayat var, geç kalma genç gel" çağrısıyla bu anlamlı haftaya davet edilen gençler ülke çapında düzenlenen pek çok etkinlikle; gönül dünyalarına hitap edebilecek bir camide, yeni bir iletişim dilini inşa sürecinde neler yapılacağına dair çalışmaları takip etti. Bu doğrultuda günümüzde gençlerimizin yeryüzünü imar etmesi şuuruyla, değerlerimiz doğrultusunda ve geleceğin sorumluluğunu da yüklenebilecek nitelikte yetişmesi Rabbimizden en büyük niyazımızdır. Türkiye İstatistik Kurumu nun (TÜİK) Karayolu Trafik Kaza İstatistikleri, 2013 verileri de yaşanan can kaybının ve ekonomik zararın büyüklüğünü ürkütücü rakamlarla ortaya koyuyor. KAZA GELİYORUM DEMEDEN... Trafik kazaları ve buna bağlı ölüm ve yaralanmalar ülkemizin kanayan yarası olmaya devam ediyor. Trafikteki araç sayısının günden güne artması ve ulaşım ağlarının yetersiz kalması gibi durumlar, bireylerin dikkatsiz araç kullanımlarıyla da birleşince ortaya çıkan sonuçlar hepimizin malumu Konuyla ilgili gelinen son duruma ilişkin Türkiye İstatistik Kurumu nun (TÜİK) Karayolu Trafik Kaza İstatistikleri, 2013 verileri de yaşanan can kaybının ve ekonomik zararın büyüklüğünü ürkütücü rakamlarla ortaya koyuyor. Buna göre Türkiye de geçtiğimiz yıl meydana gelen 161,306 trafik kazasında 3,685 kişi hayatını kaybederken 274,829 kişi yaralandı. Ölümlerin %37,2 si, yaralanmaların %66,7 si yerleşim yeri içinde gerçekleşirken; ölümlerin %62,8 i, yaralanmaların %33,3 ü yerleşim yerlerinin dışında oldu. Trafik kazalarının nedenleri incelendiğinde ise sürücü hatası, taşıt ve yol durumunun en başta gelen faktörler olduğu görüldü. Bu kusurların %88,7 sinin sürücü, %9 unun yaya, %1 inin yol, %0,9 unun taşıt ve %0,4 ünün yolcu kaynaklı olduğu tespit edildi. Son olarak trafiğin gün içindeki zamanının da trafik yoğunluğunu ve sürücü performansını etkileyerek trafik kazalarında rol oynadığı ortaya konuldu. Sonuçlar; bireylerin hem kendi hem de trafikteki diğer araçların güvenliğini sağlamak adına daha dikkatli ve bilinçli araç kullanımının gerekliliğini ortaya koyması bakımından oldukça önem taşıyor.

YORGUNLUKTAN KURTULMAK mümkün mü? Daha çok sırt, bel, bacak kasları bölgesinde, güçsüzlük ve hâlsizlik şeklinde kendini gösteren yorgunluğun sadece bedensel kaynaklı olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak sanıldığının aksine bazen çok fazla hareketsiz kaldığımızda da yorgunluk duyabileceğimizi unutmamak gerekiyor. Temizlik malzemelerinin çeşitlilikte sınır tanımadığı günümüzde, kimyasal madde içeren deterjanlar dikkatli bir şekilde kullanılmadığı takdirde, sağlık açısından büyük bir tehdit oluşturur. Ancak konuyla ilgili bilinçli bireylerin tercihi, genelde doğal temizlik ürünlerinden yanadır Bu doğal temizleyicilerin başında da şüphesiz sirke gelir. Birbirinden farklı kullanım alanlarını ve faydalarını göz önünde bulundurarak söyleyebiliriz ki sirke; temizlik konusunda da evlerimizin vazgeçilmezi olmayı hak eden temel ihtiyaç malzemelerinden biridir. Örneğin; sirkeyi, sebze ve meyvelerin temizliğinde güvenle kullanabilirsiniz. İçerisine birkaç damla SİRKE temizlikte bir numara sirke ilave ettiğiniz suda, sebzelerinizi bir müddet beklettikten sonra iyice durularsanız; pek çok bakteri ve parazitin de önüne geçmiş olursunuz Yine, küf lekelerini çıkarmak için de sirke ideal bir temizlik ürünü olabilir. Hafif lekeler için, sirkeyi eşit miktarda suyla seyreltebilirsiniz. Sirke, gümüş eşyaların parlatılmasında da oldukça etkilidir. Sirkenin ev hanımlarının işini kolaylaştıracak bir diğer faydası da mobilyalar üzerindeki su lekelerini çıkartması... Ahşap mobilyalar üzerine konulan ıslak bardakların bıraktığı, silinince geçmeyen beyaz halkaları çıkartmak için eşit oranda sirke ve zeytinyağını karıştırıp, yumuşak bir bezle lekeye uygulayabilirsiniz. Havaların iyiden iyiye soğumaya yüz tuttuğu; sonbaharın hızla kapımızı çaldığı şu günlerde, sıkça karşılaştığımız sorunlardan biridir yorgunluk Sizler de şu dönemlerde İşlerimi sürekli erteliyorum, Sürekli uyumak istiyorum gibi şikâyetlerle yakınıyorsanız, yorgunluğun temel belirtilerini taşıyorsunuz demektir Daha çok sırt, bel, bacak kasları bölgesinde, güçsüzlük ve hâlsizlik şeklinde kendini gösteren yorgunluğun sadece bedensel kaynaklı olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak sanıldığının aksine bazen çok fazla hareketsiz kaldığımızda da yorgunluk duyabileceğimizi unutmamak gerekiyor. Uzmanlar; dengeli ve sağlıklı beslenmenin dışına çıkıldığında, tiroit beziyle ilgili çalışma düzensizlikleri yaşandığında, hatta sigaranın fazla içilmesine bağlı olarak da yorgunluğun artabileceğine dikkat çekiyor. Dahası yorgunluğun kronik hâle geldiği durumlarda yeni bilgileri öğrenme ve akılda tutma güçlükleri sık gözlemleniyor. Ancak alacağınız önlemlerle yorgunluk hissinin üstesinden gelmeniz mümkün Buna göre; öncelikle metabolizmanızın yavaşlamaması için vücudunuzun susuz kalmaması gerekir. Yeteri kadar karbonhidrat alımı yorgunluktan korunmanızı sağlar. Kısa ve sık dinlenme aralıklarını tercih ederek çalışma düzeninizi gözden geçirebilirsiniz. Sabah yürüyüşleri ve sağlıklı bir uyku düzenine sahip olmak da gün içinde yorgunluğunuzu hafifletmeye yardımcı olur. Sonuç olarak yorgunluk, vücudumuzun fiziksel çalışmaya, strese, uykusuzluğa verdiği fizyolojik bir cevaptır diyebiliriz... Eğer hissedilen yorgunluk hâli uzun sürüyorsa sebebinin başka hastalıklar olabileceğini de unutmamak gerekiyor.

biz bize 12 Doç. Dr. Fatma Asiye Şenat Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi BESMELEYE DAVET MEKTUBU

Sevgili Özüm, Sana ne zamandır bu mektubu yazmayı istiyordum bilemezsin, tahmin bile edemezsin... Özel bir gündem maddemiz var bugün seninle. Bu sebepten hâlinihatırını sormayı, yeniden taşındığın eski şehrinde günlerinin nasıl geçtiğini sormayı vereceğin cevapları çok merak etmeme rağmen başka bir zamana erteliyorum... Bu mektubun özünü dost acı söyler hükmüne bağlayabilirsin. Sende ne zamandır gözlemlediğim bir haslet var cancağızım Ve sebepleri hakkında birtakım öngörülerim ve tahminlerim de... Söylemek istediklerimin özü ise şu: Az besmeleli bir hayat sana yakışmıyor Asiye! Dikkat ediyorum, en basitinden sofraya otururken besmele çektiğine tanık olmuyorum. Bilmem, belki içinden diyorsun ama çoğu kez bunu sımsıkı unuttuğunu seziyorum. Bereket Hz. Peygamber unuttuğun zaman öncesine ve sonrasına besmele çekmeyi öğretmiş de yediklerin murdar olmuyor.

biz bize 14 Aslında bir anne olarak evlatlarının da besmeleye ağızlarının alışması için zaman zaman sesli mırıldanman önemli diye düşünürüm. (Bu arada bahis açılmışken, çok fazla yemene rağmen daha doymadım deyince yoksa besmele mi çekmedin diyen haminneni hatırla. Onun teorisi doğruysa az yiyip çok beslenmek mümkün ve böylece kilo meselen de kökten çözüldü demektir ortağım. E, besmele ekmeğimizin bereketidir de aynı zamanda.) Ancak Hz. Peygamber evveline ahirine besmele çekmeyi öğretirken senin gibi daimi unutucuları da kastetmemişti zahir. Bu yolla besbelli besmelesizliğin kirini, sonsuzluğunu, temizlemeye çalışıyorsun. Ancak Besmelesiz başlayan her işin akıbeti neticesizdir diyen Hz. Peygamber in ardı sıra gitmek için daha fazlası gerek. Besmeleni çekiver de Süleyman Çelebi: Allah adı olsa her işin önü Herkiz ebter olmaya anın sonu dedikçe, her seferinde bütün hayatını önüne döküp sorgulamaya kalkma. Aslında bir anne olarak evlatlarının da besmeleye ağızlarının alışması için zaman zaman sesli mırıldanman önemli diye düşünürüm. Hani az önce dedim ya, bu durumun sebepleri hakkında bazı düşüncelerim var diye, sen çocukken kulağına yeterince Allah adı doldurulmadı gibi geliyor bana. Çocukken yanında yörende bu kelimeleri daha sık duysaydın, sana şimdi bu mektubu yazmak zorunda kalmazdım belki de. Aynı hâlin senin yavrularında da devam etmemesi için bu lafzı onların kulağına, zihnine, gönlüne ekmek gerek. Yalnız ağız alışkanlığı sağlayacağım derken gerçekten sadece ağzın içinde kalan bir ibare olmaması için bilinç uyanıklığı da lazım. Bunu nasıl yapacaksın bilmem, benim aklım o kadarına ermez. Ses tonunla, bakışınla, hâl dilinle anlatmak belki, orası da senin hocalığına kalmış iki gözüm, onu da mı ben söyleyeyim?! Kısaca çocuklarının yanında sesli oku besmeleyi ama sıradanlaşmasına da izin verme. Senin çocukluğundan, imdi anneliğinden laf açılmışken...

Az besmeleli hayat örüntünün temel sebeplerinden biri de bana göre zaten hep dualı, zikirli-fikirli bir hayatın içinde olmaya gayret etmen... Diyeceksin ki nasıl? Yani namazım niyazım mı beni besmeleden uzak tutuyor? Şöyle anlatayım. Dikkat et, abdest alırken, namaza başlarken niyet ediyorsun. Peki, niyetin besmelesi nerede? Oysa burası belki en derinden, ciğerden besmele çekmen gereken durumlardan... Zaten güzel bir hâlin, demin başındasın diye, aldığın abdestin, kıldığın namazın içinde besmelenin ruh hâli zaten var diye farz ediyorsun. Olmaz sözüm, olmaz iki gözüm... Çünkü namazla-abdestle ilgili sadece kaba hatalardan değil, incelikli bütün risklerden (şeytanın artan hırsı ve oyunları, gösteriş tasası, kendini beğenme vb.) de Allah a sığınmak lazım. Bunların her birini her an sayamazsın ama can özünden besmeleyi çekince hepsinden korunmak üzere zırhını kuşanmış olursun. Besmele sadece tehlike hissedince, telaş yüreğini derinden vurunca kuşanılacak zırh değil bir başka deyişle. Dolayısıyla kendini rahat hissetmediğin, tedirginlik veren durumlarda Bismillah, Allah a tamamen güvendim çünkü değiştirme gücü ve kudreti sadece Allah ın elinde duasını okuduğun gibi tamamen sütliman gibi gözüken durumlarda da adını anmak gerek Cemil ve Celil in. An ın farkında olmayı da zorunlu kılan besmele aslında Allah ı hayatın her alanına davet etmenin de adı, yolu. Yine diyeceksin ki Allah zaten hayatımızın her anında yanımızda değil mi? El-hak öyle. Ama her hayırlı işin başında O nun güzel adını anmak hayrın farkında olmayı zorunlu hâle getirdiği gibi sürecin tamamında da istikamet üzere olmaya davet ediyor. Haram işe besmeleyle başlayacak hâlimiz yok ama helali işlerken de her adımı O nunla atmanın çok yönlü bir bilinç yenilenmesi sağladığı tartışmasız. Allah ı sık sık anıp rahatsız etmekten dem vuran tuhaf çıkarımlara prim vermediğine güvenirim. Kulun hayatına davet edilmek kulun hayatına kalite kattığı gibi Allah için de çok kıymetli olmalı. Baksana Beni çok çok anın... Siz beni anın, ben de sizi anayım diyor. İşte sana diyeceklerim bu kadar. Oh be, söyledim kurtuldum, gereğini yapmak sana ait artık. Haydi, Allah a emanet olasın can özüm

biz bize 16 Aydan Usta Turgutlu Müftülüğü Hatice Orhan Kur an Kursu Öğreticisi YÜREKLERE SEVGİ TOHUMLARI EKEBİLMEK Hep duyarız; Her şeyin başı sevgi, sevgiyle bütün engeller aşılır diye. Herkes de kayıtsız şartsız kabul eder bunu. Peki, bu sevgi tohumları nasıl ekilecek kalplere? Ü zerinde uzun uzun konuşulup yazılası bir konu... Hatta şiirlerle, güzel cümlelerle çok da güzel süslenebilir. Ama ne yazık ki merkeze kendimizi sevmeyi koymazsak; ne söylersek söyleyelim, ne yaparsak yapalım her şey eksik kalır. İyi de kendimizi nasıl seveceğiz? Yaptığımız her güzel davranışta yanağımızdan makas alarak değil tabii ki. Olması gerekeni yaptığımızda Şerefli bir insan gibi davrandım deyip Yüce Yaradan a şükür bilincinde olmamızın yanında, yanlış yaptığımızda pişman olup Yüce Yaradan beni halife kıldı, oysa ben bu makama layık olamadım bilinciyle pişman olup af dilemektir. Yaptığı yanlışta da doğruda da farkındalık yaşayıp gerekeni yapmasıdır insanın kendini sevmesi. Sonuçta, müthiş bir iç huzuru ve ellerinde başkalarının kalbine ekeceğin sevgi hazineleri Gelelim sonraki aşamaya. Elimizdeki sevgi tohumlarını başkasının kalbine nasıl ekeceğiz? Aslında uygulamaya dökülünce çok da zor olmadığını görüyoruz. Olmazsa ol-

Yanlış yaptığını bildiğin bir çocuğun gözlerine rencide etmeden, kaçamak bakışlarla Herkes yanlış yapar ama ben seni seviyorum mesajını verebilmektir sevgi tohumu ekebilmek. mazımız samimiyetimizdir. Ismarlama, yapmacık sözler, zoraki davranışlar karşımızdakine verdiğimiz kıymetin ölçüsünü hemen ortaya koyar. Sırf desinler diye yapılan göstermelik davranışlar, bize olan güveni sarsar. Bir güzellik yapacaksak, bunu bütün insanlığın duyması gerekmez. Herkesin gözüne sokarak yapacağımız bir iyilik, pek de kıymetli olmasa gerektir. Yüce Yaradan Kur an-ı Kerim de; "Ey iman edenler! Başa kakmak ve incitmek suretiyle yaptığınız iyilikleri boşa çıkarmayın!" (Bakara, 2/264.) buyurmuyor mu? Somut örnekler verecek olursak; hiç ummadığı bir anda bir öğrencinizin gözlerinin içine bakıp Söyle bakalım, hayatta en çok istediğin şey nedir? sorusunu yöneltmek... Bu soruyu belki cevabını gerçekten merak ettiğin için değil, (verilen cevap ilerleyen zamanlarda değişiklik gösterecektir) onun hayallerine duyduğun saygıdan sorarsın. Belki en yakını bile sormamıştır bu soruyu ona. Arkası gelir tabii. Basit bir sorunun araladığı kapıdan koca bir yürek karşılar seni. Ne hayaller, ne umutlar ve daha neler neler En önemlisi de biri onu dinliyordur, sorgulamadan, hayallerine karışmadan. İşte ilk tohum Her zamankinden farklı bir ruh hâliyle gözlemlediğin birinin omzuna dokunarak Hayırdır? sorusunu sorman, onun hassasiyetini anlaman bile yeterlidir bazen. Yanlış yaptığını bildiğin bir çocuğun gözlerine rencide etmeden, kaçamak bakışlarla Herkes yanlış yapar ama ben seni seviyorum mesajını verebilmektir sevgi tohumu ekebilmek. En umulmadık anda yaşlı birinin ziyaretine giderek Unutulmadın, aklımdasın mesajını vermektir. Düğünde, bayramda, cenazede yalnız olmadığını gösterebilmektir. Bana zaman ayırabilir misin? dediklerinde, günün modası olan çok yoğunum sözünün arkasına gizlenmeden evini, gönlünü açabilmendir. Sevgi tohumları ekmek için büyük meblağlar ödemek de gerekmez. Onun çok arayıp bulamadığı bir kitabı gördüğünde, tereddütsüz alıp hediye etmek Senin isteklerini önemsiyorum un sessizce söylenişidir. Çok da zor gibi durmuyor aslında değil mi? Çünkü mesele Allah (c.c.) için sevebilmek, O yarattı diye sevebilmek, eşref-i mahlûkat olduğu için sevebilmek. Mesele duyarlı olabilmek, gözlerini kapatmamak, kulaklarını tıkamamak. Mesele sevgi tohumlarını önce içimize ekebilmek... Nasıl olsa günü gelince filizlenir başka yüreklerde

serbest kürsü 18 Sevde Nur Özkan Gençlere Sorduk... Hayriye Koçak (18) Çocukluğumdan beri ders notlarım yüksek olmuştur. Arkadaş çevrem, öğretmenlerim ve ailem de her zaman beni takdir ettiler ve hep yanımda oldular. Bahsettiğim bu husus benlik algımın pozitif yönde oluşmasına katkı sağladı diyebilirim. Onlardan daima sevgi gördüğüm için öz güvenimi kazanmamın asıl sebebidirler. Yaşamınızda benlik algınızı etkileyen hususlar neler oldu? Aileniz size yeterli öz güveni kazanmanızda yardımcı oldu mu? Şevket Bakır (23) Çevremdeki insanların söylemlerini çok umursamayan bir yapım var. Her zaman bana göre doğru olanı yaparım. Ailem de çocukluğumdan beri kendime olan güvenimi oluşturmuş ve desteklemişlerdir. Birgül Değirmen (17) Uzun süredir cildimdeki sivilceler beni rahatsız ettiği için rahat hareket edemiyorum. Örneğin insanlarla fazla konuşmak istemiyorum. Bu da bende karamsarlık ve çekingenlik oluşturmuş durumda. Ailem ise bütün konularda öz güvenimin tam olması için çaba sarf ediyor. Uzmanına Sorduk... Nazlı Özburun Uzman Aile Terapisti Benlik algısı; insanın kendisini nasıl algıladığı, çevre tarafından nasıl algılandığı, ne olduğu ve ne olması gerektiği ile ilgili düşünceleridir. Bireyin benlik algısı üzerinde aile tutumları çok önemlidir. Birey, kendisini değerli gören bir ailede doğmuşsa olumlu bir benlik algısı geliştirmesi daha kolaydır. Bunun için anne babanın bebeği istemeleri ve bebeğin Cafer Yağbasan (21) Zor şartlar altında yetişmem benlik algımı ciddi bir şekilde etkiledi. Maddi sorunlar beraberinde manevi sıkıntıları da getirdi. Ailemin; benim ve kardeşlerimin öz güven oluşumu hakkında bilinçli olduğunu düşünmüyorum. gelişine hazır olmaları önem taşır. Yaşamın ilk yıllarında sevgi ve ilgi görmek, önemsenmek, değer verilmek gibi olumlu yaşam deneyimleri olumlu benlik algısının, bunun tersi olan ihmal edilmek ve yok sayılmak gibi olumsuz yaşam deneyimleri ise olumsuz benlik algısının gelişmesine neden olur. Anne, baba ve çocuk arasındaki güvenli bağlanma ve ebeveynin çocuğun ihtiyaçlarına duyarlı olması ço-