BURDUR GÜLÜNDEN ELDE EDİLEN MAMÛLLER VE DÎVÂN ŞİİRİNDE GÜL MAMÛLLERİ



Benzer belgeler
As A Treatment Plant Reflection of the Rose in Divan Poetry

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

BAYRAM Yavuz, XIV-XV.Yüzyıl Gazel Şerhleri, Klâsik Çağlar Boyunca Gazel Şerhleri, Kriter Yay., İstanbul 2009, s

YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN /4508.

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Yeni yılda size Anadolu nun sıcak selamını getirdik

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Ö.Ç BİLFEN OKULLARI GÜNLÜK EĞİTİM PROĞRAMI 6YAŞ 20.EKİM.PAZARTESİ-25.EKİM.CUMA

* Yard. Doç. Dr., Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi. DiVAN ŞAiRLERİNİN GAZELLERiNDE HARF. MehmetAKKAYA *

Antibakteriyel bitkiler, Akneye iyi gelen bitkiler ve dahası. Antibakteriyel bitkiler, Akneye iyi gelen bitkiler ve dahası

09/11/2015 BEYAZ KAN HÜCRELERİ. Lökosit ya da akyuvarlar olarak adlandırılan beyaz kan hücresi, kemik iliğinde üretilir.

(d.1286/1869-ö.1319/1902) âşık

KURU İNCİR DÜNYA ÜRETİMİ TÜRKİYE ÜRETİMİ

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

EBRU YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELER VE EBRU TEKNİKLERİ Asiye Yaman

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

2. Kozmetik Kongresi, Subat 2012, Antalya. Prof.Dr. Mustafa BĐRĐNCĐOĞLU

gece bana gündüzleri uğramaz gece uykudayken gelir şşşşşşt deyince ağzı şarap tadındadır hatıralarım karışır

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

SYMBOL OF LOVE: APPLE

Yasemin AKKUŞ. Görev Unvanı Görev Yeri Yıl Edebiyat Öğretmeni Milli Eğitim Bakanlığı, Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürlüğü

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1 KISIM I: Şifalı Bitkiciliğin Kalbi: Bitkileri Tanımak...5 Bölüm 1: Bitkileri Tanımayı Öğrenme...7

Bir Tatlı Kaşığı Ortodonti (Önleyici Ortodontik Tedavi)

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Portakal Portakal tatlı serin Başıdır yemişlerin. Onda güneşin rengi, Parlar gibidir sanki.

YANIT S ANIT S YF ARI

Defne ağacı, bahçeye güzellik verir. Defne yaprağı, yemeklerinize lezzet katar. Defne yağlı sabunu ise cildinizi güzelleştirir

Doğal Gıdaların Merkezi BALIKESİR

Yağ Gülü Yetiştiriciliği

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

MİSYON&VİZYON. Misyon

PROF.DR. MUSTAFA İSEN İN ÖZGEÇMİŞİ VE ESERLERİ

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan.

İÇİNDEKİLER GİRİŞ... XI

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

1. SINIF TÜRKÇE. Copyright YAZAR Ahmet KÜÇÜKAYDIN Hacer KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE

Klâsik Türk Şiirinde Şifâlı Bitkiler Üzerine Bir Deneme

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu :Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Türk Lisans. Halk Atatürk Üniversitesi Türk Halk Hacettepe Üniversitesi 1971

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

Yeni yılda size Anadolu nun sıcak selamını getirdik

ÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora

TARİFNAME TATLI ÜRETİMİ İÇİN BİR YÖNTEM VE BU YÖNTEM İLE ÜRETİLEN TATLI

Cenab Şahabettin. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Hiçbir katkı maddesi içermez. Gül çiçeklerinin işlenmesi esnasında elde edilir Doğal tonik etkisi sağlar. Doğal nem dengesine kavuşturur

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Mecazlar. mecaz vardır? 1. Benzetme (Teşbih)

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

MEVSİM İLKBAHAR SAĞLIKLI YAŞAM. İlkbahar mevsiminin özelliklerini öğreniyoruz.

2013 ZĠYAFET MÖNÜLERĠ DÜĞÜN PAKETĠ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

Eyup AKŞİT. arapcadersi.com

Yeni yılda size Anadolu nun sıcak selamını getirdik

PROGRAM OTURUMLAR. 09:00-09:20 Hat, Tezhip, Ebru Sergisi 09:20-09:40 Açılış Konuşmaları 09:40-10:00 Müzik Dinletisi

Üzüm : %98 Sangıovese Grosso, % 2 Merlot Alkol : 13,6 Yaşlandırma süresi : 12 ay meşe fıçı Tadım Notu : Parlak kırmızı yakut renkli, kırmızı

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

CANLILAR VE YAŞAM BEŞ DUYUMUZ DUYU ORGANLARI VE GÖREVLERİ

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

Çevremizde Sayısız Madde Vardır

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ YÖNETİM KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ

TÜBİTAK BİDEB KİMYA LİSANS ÖĞRENCİLERİ (KİMYAGERLİK, KİMYA ÖĞRETMENLİĞİ, KİMYA MÜHENDİSLİĞİ- BİYOMÜHENDİSLİK ) ARAŞTIRMA PROJESİ EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI

zeytinist

Gerçek yaşam, minik minik değişiklikleri hayata geçirmeyi başardığınızda yaşanmaya başlanır. - Leo Tolstoy

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

KURU İNCİR. Hazırlayan Çağatay ÖZDEN T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.

DİNLEDİM NEY DEN HASRETİ Pazartesi, 11 Haziran :59

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Ustalığı ve Lezzeti Damaklarda Kalıcı...

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

4. SINIF FEN BİLİMLERİ DERSİ MADDEYİ TANIYALIM ÜNİTESİ ÇALIŞMA YAPRAĞI

ERGENLİKTE HİJYEN SAĞLIK VE KİŞİSEL BAKIM. Hazırlayan Okul Rehber Öğretmeni İrem YILDIRIM

Burada kısa sürede ve fazla masrafa girmeden uygulayabileceğiniz birkaç Vücut bakım önerisi bulacaksınız.

Betül Erdoğan.

A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 39, Erzurum 2009 Prof. Dr. Hüseyin AYAN Özel Sayısı

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

Transkript:

I.BURDUR SEMPOZYUMU 287 BURDUR GÜLÜNDEN ELDE EDİLEN MAMÛLLER VE DÎVÂN ŞİİRİNDE GÜL MAMÛLLERİ Neslihan KOÇ KESKİN * 14. yüzyılda yaşayan İbni Batuta, Seyahatnamesinde Burdur'un Gölhisar (Gülhisar) ilçesinde kendisine gül suyu ikram edildiğini yazmaktadır. 1 Dolayısıyla o yüzyılda ve belki de daha önce Burdur da gül yetiştirildiği İbni Batuta nın verdiği bu bilgiden anlaşılmaktadır fakat Burdur/İsparta gülü olarak da tanınan yağ gülü nün, 19. yüzyılın sonunda Isparta ve çevresinde yetiştirilmeye başlandığı belirtilmektedir. 2 Günümüzde, ekonomisi büyük oranda tarıma dayalı olan Burdur da ve ilçesi Ağlasun da yetiştirilen Burdur gülünden, Türkiye nin gül yağı üretimin % 15-20 sinin sağlandığı belirtilmiştir. 3 Bu anlamda Burdur gül yağı, gül yağı üretiminde önemli bir paya sahiptir. Tarihî açıdan da bu şekilde eskiye dayanan Burdur gülü ve ondan üretilen gül yağı günümüzde adını çok fazla duyuramamış görünmektedir. Yağ gülünden, gülyağı, gülsuyu, gül konkreti, jöle, krem, kolonya, lokum, losyon, bayan parfümü, reçel, vip sabun, sabun, oda spreyi, şampuan, vazelin, aseton, deodorant gibi kırka yakın mamûl üretildiği belirtilmiştir. 4 Bildirimizde Burdur gülünden ve genel olarak gülden üretilen mamûllerden yola çıkılarak, bunların Dîvân şiirindeki görünümleri incelenecektir. Dîvân Şiirinde Gül Mamûlleri: Gül, güzelliğin, sevginin, aşkın ve saygının en güzel şekilde bünyesinde toplandığı, birçok çeşidi ve rengi olan bir çiçektir. Dîvân şiirinde gül, çiçeklerin sultanıdır ve sevgilinin simgesi olmuştur. Yukarıda adlarını belirttiğimiz ürünlerden gül suyu, gül şeker, gül şerbeti, güllâc ve gül yağının kullanımlarını beyitlerde tespit edebildik. Bunları özellik ve kullanımlarına göre sıra ile aşağıya alıyoruz: Gül Suyu/Gül-Âb/Cüllâb: Kültürümüzde, gül suyunun hem geleneksel hem de dinî anlamı vardır. Geleneksel anlamda, güzel koku dolayısıyla bir süs eşyası, bir tür şerbet, tatlılara konulan çeşni, temizlik maddesi/tıbbî malzeme olarak beyitlerde karşımıza çıkmıştır. Dinî olarak da Hz. Peygamber in kokusunu hatırlatması ve alkol ihtivâ etmemesi sebebiyle eskiden olduğu gibi günümüzde de çok kullanılır. Gül suyu, gül yağı üretimi esnasında elde edilen yağlı suyun(mayanın) bire bir oranda damıtılmış, saf ve sıcak su ile karıştırılması sonucu elde edilen gül kokulu doğal sudur. 5 Gülün damıtılması veya gül yağı konusunda en eski bilgiyi kaynaklara göre İbn-i Haldun vermiştir, buna göre; gül suyu 8.yy. da Hindistan ve Çin e sevk edilen mallar arasında yer almıştır. 6 Osmanlı toplumunda, sosyal hayatta gül suyunun yaygın bir kullanım sahası vardır. Mevlid törenlerinde gül suyu dağıtılmıştır. Yemekten sonra ellere gümüş gülâbdânlarla yağaltı denen hâlis gülsuları döküldüğü ifâde edilmiştir. 7 Babaların, erkek çocuklarının bir tüccâr ya da sanatkârın yanına meslek öğrenmesi için alınacağı gün, loncaya mensup kişilere, kahve, şerbetlik şeker, gül suyu gönderdiği ve gül suyunun gül-âbdânlara konularak dağıtıldığı belirtilmiştir. 8 Aynı şekilde nikâhın ardından edilen duâdan sonra da gül suyu dağıtılırdı. 9 * Arş.Gör., Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı, neslihank@gazi.edu.tr 1 www.isparta gov.tr, www.gulbirlik.com., www.yurdum.com. 2 adı geçen internet siteleri. 3 adı geçen internet siteleri. 4 bkz.adı geçen internet siteleri. 5 bkz. adı geçen internet siteleri. 6 bkz. adı geçen internet siteleri. 7 Abdülaziz Bey, Osmanlı Âdet, Merâsim ve Tabirleri, haz. Kâzım Arısan, Duygu Arısan Günay, İstanbul 2003, s.284 8 Abdülaziz Bey, a.g.e, s.95 9 Abdülaziz Bey, a.g.e, s.112

288 I.BURDUR SEMPOZYUMU Toplumsal hayatta bu şekilde önem gören gül suyu, Dîvân şiirinde de oldukça sık kullanılmıştır. Gül suyu, beyitlerde yapılışı, rengi, kokusu, elde edilişi, şişede saklanışı, misafirlere sunuluşu, tedavi edici olması gibi birçok özelliği ile yer almıştır. Şairler tarafından gül suyu, sevgilinin kırmızı yanakları üzerindeki ter ve sevgilinin dudakları ile mukâyese edilmiştir. Gül Suyu Yapımı/Üretimi: Cem Sultan ın ifâdesinde göre, gül suyu sıcaklığın etkisi ile oluşmaktadır. Buna göre beyitte, renk, sıcaklık ve sıvı olma bakımlarından gül suyu, gözyaşına; gönül de gül suyunun saklandığı şişeye benzetilmiştir: Gül yüzün itse dilde n ola yaşumu gül-âb Gül şîşe içre çünki harâretle su olur Gül yüzün, göz yaşlarımı, gönülde gül suyuna döndürse buna şaşmamak gerekir çünkü, gül şişe içerisinde sıcaklıkla su olur. Cem Sultan, G.107/3 Mesîhî de, gül suyunun meydana gelişinde sıcaklığın etkisini şu şekilde dillendirmiştir: Kaçan bilsen gerek âşıklarun hâlin çü ışkun yok Benüm cânum yanup yakılmayınca gül gül-âb olmaz Mesîhî, G.96/2 Benim cânım, âşıkların aşk acısı ile nasıl yanıp yakıldıklarını nasıl bileceksin, bilemezsin, çünkü senin aşkın yok, âşık değilsin. Gül de sıcakta kalmayınca gül suyu olmaz. Ahmedî de hüsn-i talîl sanatı yardımıyla gül suyunun oluşumunu, gülün güzelliğinden ötürü, sevgilinin yanaklarından utanması ve eriyerek gül suyuna dönüşmesine bağlamıştır. Aynı zamanda âşığın kanlı göz yaşları da, sevgilinin nergise benzetilen gözlerinin hasretiyle akan gül suyu olarak tasavvur edilmiştir: Oldı yüzünün hayâsından eriyüben gül âb Nergisünün hasretinden gözlerüm toldı gül-âb Gül, yüzünden utanarak eriyerek su oldu. Ahmedî, G. 43/1 Gözlerinin hasretinden gözlerim gül suyu/göz yaşı ile doldu. Bâkî de gül suyu yapımından sonra, geride kalan kuru ve soluk gül yapraklarını söz konusu etmiştir: Reng-i izârı gitdi yatur kendü huşk-leb Şol gül gibi ki ayru düşüpdür gül-âbdan Gül suyundan ayrı düşen şu gül gibi, Bâkî, Trk.b.I-V-3 yanağının rengi gitmiş, susamış kurumuş dudakları ile kaldı. Nef î, şu beyitte diğer beyitlerden farklı bir noktaya değinmektedir. Beyte göre menekşe ile gül suyu terbiye edilirse, gül suyu daha etkili ve güzel olacaktır: Terlese rûyun hatt-ı müşgîn anı hoş-bûy eder Hûb olur ger perveriş bulsa benefşeyle gül-âb Nef î, K.62/30 Yüzün terlese, misk kokulu ayva tüylerin onu hoş kokulu yapar, menekşe ile gül suyu terbiye edilse iyi, güzel olur.

I.BURDUR SEMPOZYUMU 289 Gül-âbdân veya Şîşede Kullanılır: Yukarıdaki beyitlerde de belirtildiği gibi gül suyu şişede saklanır. Bu şişeye veya bir tür ibriğe gülâbdân adı verilmiştir. Gül-âbdânların en güzelleri Beykoz da yapılmıştır. (Bkz.Resim 1 ve 2.) Sâbit in şu beytinde, sevgilinin yüzünün terinin hayâli, gönle dolmuştur. Şâir, sevgilinin gül yüzünden akan terlerin hayalini gül suyuna, gönlünü/içini de gül suyunun dolduğu gül-âbdâna benzetmiştir: Resim 1. Alup derûna hayâl-i hûy-ı ruhın Sâbit Latîf gül suyı koyduk gül-âbdânumuza Sâbit, G.288/7 Sâbit, yanağının terinin hayâlini gönle alarak, gül-âbdânımıza hoş bir gül suyu koyduk. Nâbî de gül-âbdândanı ağlayan bir göze benzetmiştir. 10 Resim 2 Gül Suyunun Rengi: Gül suyu-şarap Nev î, şu beyitte renk benzerliği sebebiyle gül suyunu, kırmızı şaraba benzetmiştir. Aynı zamanda bu benzetmedeki diğer bir sebep de, derd-i ser/baş ağrısı tamlamasıdır. Şâir, ayrılık acısının verdiği baş ağrısını unutmak için gül suyuna benzeyen şaraptan içmektedir. Şâir burada sür- fiilini hem içkiyi sürükleyerek vermek, hem de bir yere gül suyu vb. sürmek anlamına gelecek şekilde kullanmıştır: Gülâb-ı sâgar-ı meyden meded bir pâre sür sâkî Derûn-ı sîne pür-tâb oldı virdi derd-i ser fürkat Nev î, G.34/4 Sâkî, içki kadehinin gül suyundan bir parça sür. Ayrılık acısı baş ağrısı verdi, göğsümün derinlikleri harâretle doldu. Gül Suyunun Tedavi Edici Özelliği : Baş ağrısı/derd-i ser/sudâ /ihrâk a karşı gül suyu Gül suyunun harareti ve ateşi teskin ettiği, baş ağrısına iyi geldiği Müntahab-ı Şifâ adlı eserde şu şekilde belirtilmektedir: Baş tamarundan kan alduralar ve çok akıda ve eger bununla sâkin olmazsa hacâmet etdüreler ve sovuk ve ter nesneler yeyeler gül gibi, gülâb gibi ve benefşe gibi ve başına dahi yaku edeler ve gülâb ve sandal ve benefşe ve kâfûr ve karanfül ve şâf-ı mâmişâ ve nîlûfer bu kamusın dögeler ve başını yülideler sirkeyile ve gülâbile başına yaku edeler nâfi ola 11 Mesîhî nin aşağıdaki beytinde, bülbülün şakıması güle baş ağrısı vermiş ve çiğ taneleri gül suyu olmuşlardır: Gavgâ-yı andelib güle derd-i ser virüp Toldurdı gonca kâsesini jâleler gül-âb Mesîhî, K.7/11 10 Aceb ki anber ider hâmlık ben ey Nâbî Gül-âbdan gibi giryân ü şermnâk olurum Nâbî, G.522/5 11 Zafer Önler, Celâlüddin Hızır Hacı Paşa, Müntahab-ı Şifâ I (Giriş-Metin) Ankara 1990 Celâlüddin Hızır Hacı Paşa, Müntahab-ı Şifâ II/Sözlük, İstanbul 1999.

290 I.BURDUR SEMPOZYUMU Bülbülün sesi, güle baş ağrısı verdiği için, çiğ taneleri goncanın kâsesini gül suyu ile doldurdu. Hayâlî ve Behiştî de Mesîhî nin bu tasavvurunu beyitlerinde işlemişlerdir. 12 Emrî nin şu beytinde, gözün beyaz kısmı pamuğa, göz yaşları da gül suyuna benzetilmiştir. Göz de elinde gül suyuna batırılmış pamukla, başı ağrıyan bir kişinin yüzüne masaj yapan bir insan olarak tasavvur edilmiştir: Gördi gamında derd-i serüm dide-i sefid Penbeyle rûyum üzre gül-âb akıdur dilâ Emrî, G.4/3 Ey gönül, aşk derdinden başım ağrıdığında, gözümün beyazı, pamukla yüzümün üzerine gül suyu akıtır. Çâkerî nin aşağıdaki beytinde, sevgilinin kırmızı/pembe yanaklarından damlayan ter, gül suyuna benzetilmiş ve bunun da baş ağrısına iyi geleceği ifâde edilmiştir: Dil gül yanagınun arakın derd-i ser kılur Benzer ki var sudâ i diler def ine gül-âb Çâkerî G.3/2 Sanki baş ağrısını gidermek için gül suyu ister gibi, gönül, güle benzeyen yanaklarının terini baş ağrısı için ister. Mesîhî aşağıdaki beyitte sevgilinin dudaklarını kırmızı rengi nedeniyle gül şerbetine benzetmiş ve canını yakan sevgiliden bu ihrâkı/ateşi; cüllâb-ı aşk/gül suyu olarak tasvir ettiği la l şerbetini sunarak, gidermesini talep etmiştir: Çünki yakdun cânumı sun bâri la lün şerbetin Tâ ki bu ihrâkı teskîn itsün ol cüllâb-ı ışk Mesîhî G.122/2 Cânımı yaktığın için bari dudaklarının şerbetini bana sun, aşkın gül suyu bu baş ağrısını bu şekilde durdursun, dindirsin Aynî de aşağıdaki beyitte gül suyunun şişesinin tekrar tekrar doldurulduğuna dikkat çekmektedir: Yüz urdı yüzüne gözler gözüm kapunda sâyildür Elinde şîşe gelmişdür sudâ içün gül-âb ister Aynî, G.158/3 Çarpıntıya Karşı Gül Suyu İhtilac, çarpıntı, havale, titreme anlamlarına gelir. Hilmî, gül suyunun çarpıntıya iyi geleceğini söyler: Dil ruh-ı huygerdeni bûs eyledikçe cân bulur Çünkü gül-âbla eder her hasta def -i ihtilâc Hilmî 13 12 Kâse-i nergiste etti gözleri yaşın gül-âb Gördi bülbül goncanun başın ağrıdur nâleler Hayâlî, G.55/2 Ârız olmışdur diyü gavgâ-yı bülbülden sadâ Goncanun başına şeb-nem sürdi gülşende gül-âb Behiştî, G.41/2

I.BURDUR SEMPOZYUMU 291 Gönül, terlemiş yanağı öptükçe cân bulur, çünki her hasta gül suyu ile çarpıntısından, titremesinden kurtulur. Göz Hastalığı/Remed e Karşı Gül Suyu Emrî nin aşağıdaki beytinden anladığımız kadarıyla, göz kapaklarının iltihaplanması olarak bilinen remed 14 hastalığına da gül suyu iyi gelmekte ve mikropların temizlenmesi için pansuman etkisi yapmaktadır: Ruhın çün ağlamakdan kıldı tahsîl-i remed lâle Gül-âb akıtsa tan mıdur gözine her seher jâle Emrî, G.70/1 Lâle, senin yanakların için ağlamaktan remed hastalığına yakalandı. Jâleler/çiğ taneleri onun gözüne her sabah gül suyu akıtsa, buna şaşmamak gerekir. Temizlik Maddesi Olarak Gül Suyu: Gül Suyu ile Ağız Yıkanır/Çalkalanır Aşağıdaki beyitte ise, gül suyu ile ağzın yıkandığını, çalkalandığını anlıyoruz, bundaki sebep ise, memdûhun ya da sevgilinin adını anabilmek, övgüyü ona lâyık bir şekilde yapabilmektir: Zülf ü izârı zikrine lâyık degül henüz Yüz yıl yur isem agzumı müşk ü gül-âb ile Nizâmî, G.106/5 Ağzımı yüz yıl misk ve gül suyu ile yıkasam da, saçı ve yanağını zikretmeye yine de layık değil. Tacizâde Cafer Çelebi çiğleri gül suyuna, lâleyi kişileştirerek, ağzını gül suyu ile yıkayarak memdûhun/sevgilinin medhini ezberleyen birine benzetmiştir: Gül-âb-ı şebnem ile yur dehânını her subh Senün medâ ihün ezber ider meger lâle Tacizâde Cafer Çelebi, K.27/35 Lâle, senin mehdini/övgünü ezberlemek için, ağzını her sabah çiğ gül suyu ile yıkar. Cem Sultan ve Nâbî de beyitlerinde buna benzer ifâdelerde bulunmuşlardır: 15 13 14 15 Ahmet Talat Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, Ankara 1992, s.409. Ahmet Talat Onay, a.g.e, Ankara 1992, s.342. Dil uzatmağa lebünden dehenün midhatine Gonce ağzını gül-âbıla seher pâk eyler Cem Sultân, G.95/2 Gül-bûse-i dehânun içün eyleyen du â Ağzın ide meger ki gül-âb ile şüst ü şû Nâbî, G.656/4

292 I.BURDUR SEMPOZYUMU Gül Suyu ile Yüz Yıkanır: Hayâlî orijinal olan şu beyitte, çocukların yüzlerinin, dadılar tarafından gül suyu ile yıkanması geleneğine işaret etmiştir. Beyte göre sabah rüzgârı dadı; goncalar da çocuklardır: Dâye-veş bâd-ı sabâ goncaların gülşende Her seher tâze gül-âb ile yüzün pâk eyler Hayâlî, G.180/4 Sabah rüzgarı, dadı gibi goncaların yüzünü gül bahçesinde her sabah taze gül suyu ile yıkar, temizler. Gül Suyu ile Çamaşır Yıkanır Sâbit, dolunayı beyazlığından dolayı sabuna; güneşi de renk ve şeklinden dolayı altın bir leğene benzetme tasavvurunda bulunmuştur, bu beyitten gül suyunun çamaşırların güzel kokması amacıyla kullanıldığını çıkarıyoruz: Zer teşt-i âfitâbda sâbûn-ı mâh ile Gömleklerin gül-âb ile yur câme-şûları Sâbit, G.343/5 Çamaşır yıkayanlar, gömleklerini güneşin altın leğeninde ay sabunu ve gül suyu ile yakarlar. Güzel Koku Olarak Gül Suyu: Saça Sürülür Aşağıdaki beyitten, gül suyunun, saçın güzel kokmasını sağlamak amacıyla da kullanıldığını anlıyoruz. Hâl kelimesi bu beyitte, hem ben hem de hâl anlamlarını çağrıştıracak şekilde beyitte yer almıştır: Sanma kim zülfin yüzine tagıdup sepdi gül-âb Hâline zülfi anun oldı perîşân agladı Tacizâde Cafer Çelebi, G.228/6 Saçını yüzüne dağıtarak gül suyu serpti sanma, saçı benine bakarak perîşân oldu ağladı. Kefene Gül Suyu Sürme, Ölüleri Gül Suyu ile Yıkama Geleneği Yine koku verici bir madde olan kâfûr ve gül suyunun kefene sürüldüğünü de aşağıdaki beyitten anlaşılmaktadır: Kefenlere sarılup oldı hâk ile yeksân Şu dem ki oldı gül-âb ile hem-nişîn kâfûr Mesîhî, K19/14 Kâfûr, şimdi gül suyu ile bir yerde olup, kefenlere sarılarak toprak oldu. Cafer Çelebi, vasiyette bulunmuş, yüzü güle benzeyen ve yüzünden ter akan sevgilinin hasretinden ölünce, gül suyu ile yıkanmasını istemiştir:

I.BURDUR SEMPOZYUMU 293 Yun gül-âb ile tenüm lâleden eylen kefenüm Yüzi gül haddi arak-rîz gamından ölicek Tacizâde Cafer Çelebi, G.115/3 Yüzü güle benzeyen ve yüzünden ter akan sevgilinin hasretiyle ölünce, gül suyu ile tenimi yıkayın, lâleden kefen eyleyin. Bayramlarda Gül Suyu: Âşık, bayramda dostuna kavuşmuştur. Bu yüzden onun kanlı gözlerinden gözyaşı değil; bayram için gül suyu saçılmaktadır. Dost vaslı ıydına irişti çeşm-i eşk-bâr Kim bu rengîn şîşeden oldı gül-âb-efşân-ı ıyd Ahmed Paşa, K.34/3 Gözyaşı saçan göz, dostunun kavuşma bayramına kavuştu. Bu latif, hoş şişeden bayram gül suyu saçıldı. Hediye Edilir: Hâletî nin aşağıdaki kıtasının başlığından anladığımız kadarıyla gül suyu hediye etme geleneği vardır: Ba ül Vüzerâya Edrine'den Gül-âb Hediyesiyle İrsâl Olunmışdur Ben mûr-ı nâ-tüvânuŋ ider tuhfesin kabûl Ol âsaf-ı hüner-ver-i sultân-ı Cem-cenâb Mahsûl-i gül-şen-i kerem ü lutfıdur tamâm Ben haste-i gamun eline her giren gül-âb Hâletî, kt.10 Edirne nin, Şam ın Gül Suyu: Edirne ve Şam ın gül sularının meşhûr olduğu aşağıdaki beyitlerde vurgulanmaktadır: İşidüp vasfın Stanbul un çemende goncası Ağzı suyun akıdur budur gül-âb-ı Edrine Hayâlî, G.499/3 Çemende goncası İstanbul un vasfını işitince, ağzının suyunu akıtır, Edirne nin gül suyu budur. Nefî de Edirne nin gül suyundan bahsetmiştir. 16 Zâtî aşağıdaki beytinde Rûm ve Şâm kelimelerini tevriyeli kullanmıştır. Bu kelimelerden ilki beyaz ve Anadolu; ikincisi de gece ve Şam şehri anlamlarına gelir. Sevgilinin gece renkli saçından, güle benzeyen yüzüne damlayan ter/gül suyu bu özelliği ile Şam dan geldi şeklinde, şâir tarafında tasavvur edilmiştir: Arak tamdı saçından ârızı üzre didi Rûmâ Bu müşg ile mürebbâ gül suyıdur Şâmdan geldi Zâtî, G.1628/5 Saçından yanağı üzerine ter damladı, (saçı) Rûma dedi ki: Bu misk ile kaynatılmış, terbiye edilmiş, koyulaşmış gül suyudur, Şâm dan geldi. 16 Yaraşır Nef î bu şi r-i âbdârî âleme Ber-güzâr eylerse mânend-i gül-âb-ı Edrine Nef î, G.118/6

294 I.BURDUR SEMPOZYUMU Gül Suyu-Sevgilinin Dudakları: Sevgilinin dudakları, Cem Sultan ın aşağıdaki beytinde bir şifahâneye benzetilmiş; beni ise renginden dolayı, Gül suyu isteyen hani? diye bağıran bir Hintli gibi düşünülmüştür. Dolayısıyla sevgilinin tükrüğünün de gül suyuna benzetildiğini bu beyitten çıkarıyoruz. Susamışlar âşıklar, sırada gül suyu almak için beklemektedirler: Leblerün dâru ş-şifâsını açup Hindû benün Çagırur iy teşne diller kanı cüllâb isteyen Cem Sultan, G.254/3 Hintli benin dudaklarının şifâhânesini açarak, susamış gönülleri gül suyu isteyen hani? diyerek çağırır. Kâbe ve Gelinin Yoluna Serpilir: Kâbe yollarına kudsiyetinden dolayı gül suyu serpildiğini Yahya Bey in şu beytinden anlıyoruz. Gece düşmesi sebebiyle çiğ ile Şâm kelimesinin hem şehir hem de gece anlamları arasında ilişki vardır. Daha önce belirttiğimiz üzere Şam gül suyundan bu beyitte söz edilmiştir: Görinen şebnem degül lutf ile Ka be yolların Her gice Şâmî gülâb ile sular Kerrübiyân Yahya Bey, K.2/7 Görünen çiğ tanesi değil, melekler lutf ederek, her gece Şam gül suları ile Kabe yollarını sularlar. Fuzûlî nin Leylâ vü Mecnûn eserinde Leylâ nın İbni Selâm ile evlenmesi anlatılırken Leylâ nın yoluna gül suyu serpildiği belirtilmiştir: Gül-çehre sanemler oldular cem Her bir sanemin elinde bir şem b.1779 Yüz gonca dehenli mâh-pâre Gül suyu seperdi reh-güzâre b.1781 Gül-Şeker/Gül-Be-Şeker/Gül-Bâ-Şeker Gül-be-şeker, gül yaprağı ve bal karışımından elde edilen; balgamı kestiği, ciğeri kuvvetlendirdiği ve yemeği hazmettirdiği düşünülen bir çeşit macundur. 17 Aynı zamanda bir şekerli gül tatlısı olan bu macun eskiden kuvvet şurubu olarak da kullanılırmış. 18 Konaklarda, kilerlerde gülbeşeker bulunduğu ve gerekli 19 zamanlarda kullanıldığı belirtilmiştir. Gül-şeker Yapımı: Necâtî nin aşağıdaki beytinden, gonca yaprakları ile şekerin ezilerek bu tatlının yapıldığını anlıyoruz: Karışur gül-be-şeker gibi olur anun içün Şekerîn leblerine gonca-i handân ezilür Necâtî, G.199/5 Gülümseyen gonca, şeker gibi dudaklarını görünce ezilir, karışır onun için de gül-şeker olur. 17 Zafer Önler, a.g.e, s.184 18 Ahmet Talat Onay, a.g.e, s.245 19 Abdülaziz Bey, a.g.e, s.182

I.BURDUR SEMPOZYUMU 295 Gül-şekerin Tedavi Edici Özelliği: Tespit ettiğimiz beyitlerde, sevgilinin bir şekere ya da bala benzetilen dudaklarıyla birlikte düşünülen gül-şeker, gül-be-şeker kelimeleri ilaç/devâ, hasta/bîmâr/sayru gibi kelimelerle beraber yer almıştır Şeyhî nin şu beytinde tabîbe benzeyen sevgili, âşığına yani hastasına gül-şeker getirmiştir: Ya'nî ki gönül ü cân tabîbi Sayrısına gül-şeker getirdi Şeyhî, G.174/5 Gönlün ve cânın tabîbi, hastasına gül-şeker getirdi. Kadı Burhaneddin, gül-şeker in gül ve şeker kelimelerinin birleşmesiyle oluşmasından yola çıkarak şöyle bir tablo çizmiştir: Sevgili şeker gibi dudakları ile âşığın verdiği gülü öpmüş ve gülü âşığa geri vermiştir, bu şekilde gül, gül-şeker olmuş, bu da şâirin ciğerleri için ilaç yerine geçmiştir: Eline sundum güli öpdi vü virdi bana Pes cigerüme devâ gül-şeker olmış durur K.Burhaneddin G.1181/8 Gülü eline sundum, öptü ve bana geri verdi. Bu da ciğerime devâ gül-şeker olmuştur. Karamanlı Aynî de gül-şekerin ciğerlere iyi geldiğini belirtmiştir: 20 Sevgilinin Dudakları, Yanakları ve Gül-şeker: Ahmet Paşa sevgilinin, hokkaya benzetilen dudağına gül-şeker doldurmuş, gönlü hasta olan âşıkları tedavi etmeye gittiğini şu beytinde söylemiştir: Doldurur hokka-i la line lebün gül-şekeri Ya ni dil-hastelerün derdine tîmâra gider Ahmed Paşa, G.76/6 Dudakların, ağzının hokkasına gül şekeri doldurur bu şekilde âşıkların derdine devâ bulmak için gider. Ahmed Paşa gibi diğer Dîvân şâirleri de gül şeker ile sevgilinin dudak ve yanakları arasında benzerlik kurmuşlardır. 21 Anası Soğan Babası Sarımsak Olandan Gül-Şeker Olmaz Güvâhî; Anası ve babası, iyi özelliklere sahip olmayanın kendisi de iyi olmaz. şeklinde yorumlanabilecek beytinde, gül-şekeri iyi huy anlamında kullanmıştır: 20 Gül-be-şeker dudağı yanağı nârenc ü nâr Hasta ciger olmışam nâr durur sevgülüm Karamanlı Aynî, g.363/3 21 Ey tabîb-i dil-ü-can gül-şekerinden lebünüŋ Şükr lillâh ki bu hasta göŋül hoş oldı Tacizâde Cafer Çelebi, g.212/3 Cân atdı gitdi dil leb-i şîrinine yine Ben haste içün anda meger gül-şeker sezer Necâtî, G.211/3 Koşmadı dahı la l ü ruhun öpeyin kim ol Dil hastesine sıhhat imiş gül-şeker gibi C.Sultân, G.32872 Dil-i mecrûha şifâ-bahş ruh u la lündür Gül-be-şekkerler bulur kuvveti tab -ı bîmâr Bâkî, K.18/46

296 I.BURDUR SEMPOZYUMU Ola mı gül-şeker ol kız olıcak Anası soğan atası sarımsak Güvâhî, Pendnâme, b.1331 Gül Şerbeti Şerbet, gül yaprağından yapılan bir nevi tatlı içecektir. Cem Sultan ın aşağıdaki beytinde gül şerbetinin içine ıssı ot/biber katıldığını öğrenmekteyiz fakat bu terkîbi Cem Sultan terkîb-i Efrengân/Avrupalı, Fransız terkibi olarak değerlendirmiştir. Cem Sultan bu şerbeti kaçtığı ülkelerde görmüş olmalıdır: Issı otlarla mürekkeb sükkerî gül şerbeti Hokka-i yâkûtıla terkîb-i Efrengândur Cem Sultân, K.9/26 Biberle karıştırılmış şekerli gül şerbeti, yakut hokka ile Fransız terkibidir. Güllâc Güllâc tatlısı; ince, kâğıt gibi yufkalardan yapılan bir tatlıdır. Yufkaların arasına, bal, şeker ve gül suyu katılarak yapılır. Sevgilinin dudakları, güle benzemesi ve tatlı olması sebebiyle güllâca benzetilmiştir: Zâtiyâ avurda çekdükde revân La l-i dil-berden haber virür güllâc Zâtî, G.97/5 Ey Zâtî, kolayca ağzının içine aldıkça güllâc, sevgilinin dudaklarını hatırlatır, onun tadını verir. Mihrî de sevgilin dudaklarını güllâca benzetmiştir. 22 Revânî nin belirttiğine göre, güllâcın içine misk ve gül suyu da konulur: Hoş durur şekker lebünde hâl ile cânâ arak Kim be-gâyet hûb olur misk ü gülâb ile gülaç Revânî, G.34/4 Güllâcın misk ve gül suyu ile güzel olduğu gibi, ey sevgili, şeker gibi lebine ben ile ter yakışır. Behiştî de sevgiliden alınan bir bûseyi güllâca benzetmiştir, fakat şâir heyecanlanmış, o anda onu öksürük tutmuş bûseyi alamamıştır. Şâir dem kelimesinin nefes ve zaman anlamlarını beyitte çağrışımlı olarak kullanmıştır: Meclisde bûse gül-şekerin kısmet itse yâr Tutar hemân Behiştî yi ol demde öksürük Behiştî, G.283 /5 Sevgili meclisde gül-şeker gibi bûse verse, Behiştî yi o anda öksürük tutar. 22 Zehr-i hecr ile helâk olmışdı çokdan cân u dil Lutf idüp şîrin lebi ger itmese güllâclık Mihrî, G.80/6

I.BURDUR SEMPOZYUMU 297 Behiştî şu beytinde ise, nevrûzu bir sultana benzetmiştir. Baharda güllerin açmasından hareketle gezmeye gelen şâha, gümüş tepside gül sunulmuştur, sunulan bu güllerden de güllâc yapıldığını bu beyitten anlıyoruz: Nev-rûz şâhı gülşene geldi teferrüce Güller gümüş sahanlar ile çekdiler gülâc Behiştî, G.68/2 Nevrûz şâhı, gül bahçesine zelmeye geldi. Güller gümüş tabaklarla ona Güllâc sundular. Gül-i Revgân/Gül Yağı Parfüm ve kozmetik sanayiinin en önemli ve pahalı hammaddelerinden olan gülyağı pembe yağ güllerinin buharlı distilasyon yöntemiyle kaynatılmasıyla üretilir. Dünya standartlarına uygun kalitede gülyağı, deniz seviyesinden 1050 m ve daha fazla yükseklikte yer alan, Isparta ve yöresinde yetiştirilen güllerden elde edilir. Her yıl Mayıs ve Haziran aylarında toplanan güller, hava şartlarının da katkısı sonucu üstün kalitede gülyağı üretiminin gerçekleştirilmesini sağlar. 23 Bir rivayete göre, İran şahının kızı olan Nevcihan Sultan'ın düğün şenliklerinde saray bahçelerindeki havuzlar gül suyuyla doldurulmuştur. Sultan gül sularının üzerinde gül kokulu bir yağın toplandığını görerek bunun incelenmesini ve neticede üretilmesini istemiştir. Başka bir rivayete göre de, gül suyu ve gül yağı ilk defa 11. asırda Moğolistan prenslerinden Nurcihan tarafından keşfedilmiştir. Prens sarayının bahçesindeki havuzları su yerine güllerle doldurtmuş ve çiçekler üzerine dökülen suların bir süre sonra hafif yağlı ve latif kokulu bir maddeyle örtüldüğünü görerek bu maddenin sudan ayrılmasını emretmiştir. 24 Gül yağı ile suyun karıştırılmasıyla oluşan sıvının, yüze serpilmesi, bayılma ve yüksek ateşe iyi geldiği belirtilmiştir. 25 Şeyh Galip in şu beytinde yanıcı bir madde olarak gül yağından söz edilmiştir: Revgân-ı gülle değil nûr-ı çerâğ-ı yâkût Bâde-i reng-i hınâ tutmaz ayağ-ı yâkût Ş. Gâlib, G.24/1 Yakut renkli kandilin ışığı gül yağından değildir. Yakut renkli kadeh, kına renkli şarabı tutmaz. Görüldüğü gibi, Divan şairleri, çiçeklerin sultanı olan gül ve ondan yapılan gül mamûllerini şiirlerinde benzetme unsuru olarak sık sık işlemişlerdir. Sevgilinin kendisi, dudakları, yanakları ve yüzü vasıtasıyla şiirde yer alan gül mamûllerinin yapılışı, saklanışı, kullanım alanları ve onların etrafında oluşmuş gelenekler, Divan şiirinde oldukça geniş bir şekilde yer almıştır. 23 24 25 bkz. adı geçen internet siteleri. bkz. adı geçen internet siteleri. İbn Sînâ, El-Kânûn fi t-tıb, (Çev. Esin Kâhyâ), Ankara 1995, s.195.

298 I.BURDUR SEMPOZYUMU Kaynaklar: Ahmet Paşa Dîvânı, haz.ali Nihad Tarlan, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1966. Ahmedî Dîvânı ve Dil Hususiyetleri: Gramer, Sentaks, Sözlük, haz. Yaşar Akdoğan, İstanbul Üniversitesi, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 1979. Aksan, Doğan,Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim, TDK Yay. Ankara 2003, s.180 Azmîzâde Hâletî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı'nın Tenkitli Metni,(Haz.Bayram Ali Kaya), Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne, 1996. Bâkî Dîvânı, (haz. Sabahattin Küçük),Türk Dili Kurumu Yay.,Ankara 1994. Bayram, Yavuz, Çiçekler ile Diğer Bitkilerin Dîvân Şiirine Yansımaları ve Anlam Çerçeveleri, (Basılmamış Doktora Tezi), Ondokuz Mayıs Ünv. Sos.Bil. Ens., Samsun 2001. Behiştî Dîvânı, haz.yaşar Aydemir, MEB Yay., Ankara 2000. 15.yy. Şâiri Çâkerî ve Dîvânı İnceleme-Tenkitli Metin, haz.hatice Aynur, İstanbul 1999. Cem Sultan ın Türkçe Divanı, haz.i.halil Ersoylu, Akm Yay, Ankara 1989. Emrî Dîvânı, haz.yekta Saraç, Eren Yay., İstanbul 2002. Fuzulî, Leylâ ve Mecnûn: Metin, Düzyazıya Çeviri, Notlar ve Açıklamalar, haz. Muhammet Nur Doğan. İstanbul 2000. Gül, TDV İslam Ans., C.14, s.219-222. Gülâbdân, TDV İslam Ans.,C.14, s.277. Güvâhî, Pendnâme, haz.mehmet Hengirmen, Ankara 1983, s.192. Hayâlî Bey Dîvânı, haz.ali Nihad Tarlan, Akçağ Yay., Ankara 1992. İbn Sînâ, El-Kânûn fi t-tıb, çev. Esin Kâhyâ, Ankara 1995, s.1995. Kadı Burhaneddin Dîvânı, haz.muharrem Ergin, İstanbul 1981. Karamanlı Aynî ve Divanı, haz.ahmet Mermer, Akçağ Yay., Ankara 1997. Karamanlı Nizâmî, Hayatı,Edebî Kişiliği ve Dîvânı, haz.haluk İpekten, Erzurum 1974. Mesihî Dîvânı, haz.mine Mengi, Akm Yay., Ankara 1995. Mihrî Hatun Dîvânı, haz. Sabiha Gemici, Uludağ Üniversitesi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Balıkesir 1990. Nâbî Dîvânı I-II, haz. Ali Fuat Bilkan, İstanbul 1997. Necâtî Beg Dîvânı, haz. Ali Nihat Tarlan, Ankara 1992. Nef i Dîvânı, haz.. Metin Akkuş, Ankara 1993. Nevî Dîvânı, haz.mertol Tulum-Ali Tanyeri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İstanbul 1977. Onay, Ahmet Talat, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, Ankara 1992, s.342. Önler, Zafer, Celâlüddin Hızır Hacı Paşa, Müntahab-ı Şifâ I (Giriş-Metin) Ankara 1990. Önler, Zafer, Celâlüddin Hızır Hacı Paşa, Müntahab-ı Şifâ II/Sözlük, İstanbul 1999. Özkan, Ömer, Dîvân Şiirinde Sosyal Hayat (14 ve 15.yy.), Yayımlanmamış DoktoraTezi, Gazi Ünv., SBE, Ankara 2005 Revânî Dîvânı, haz.mehmet Kalpaklı, Proje. Şeyh Gâlib (Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri, Şiirlerinin Umûmî Tahlili ve Dîvânı nın Tenkildi Metni), haz. Naci Okçu, İstanbul 1993, c.1-2. Şeyhî Dîvânı, haz. Cemâl Kurnaz, Mustafa İsen, Ankara 1990. Taşlıcalı Yahyâ Bey Dîvânı, haz.mehmed Çavuşoğlu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay.,İstanbul 1977. The Life And Works of Tâcîzâde Cafer Çelebi,With a Critical Edition of His Divan, haz.ismail Erünsal, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay., İstanbul 1983. www.isparta gov.tr, www.gulbirlik.com., www.yurdum.com. Zâtî Dîvânı, Mehmed Çavuşoğlu, Ali Tanyeri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1987, c.3