181 BURSA DA TEKKE HAYATI VE KİTAP (TEKKE KÜTÜPHANELERİ) ÖCALAN, Hasan Basri TÜRKİYE/ТУРЦИЯ ÖZET İslam Medeniyeti nin yayılmasında etkili olan önemli kurumlardan birisi de tekkelerdir. Tekkeler sadece zikir ve ibadetin yapıldığı yerler olmayıp, aynı zamanda ilim, güzel sanatlar, ahlak ve adabın da öğretildiği yerlerdi. Selçuklularla birlikte teşekküllü birer kurum olan tekkelerin Osmanlı devrinde de bu fonksiyonlarını devam ettirdikleri görülmektedir. Osmanlı sürecinde, Bursa önemli bir ticaret ve kültür merkezi olarak dikkat çekmektedir. Fetihten sonra Bursa ya önemli derecede göç olduğu, özellikle Ortaasya dan gelen âlim ve dervişlerin kültür hayatına katkıları dikkat çekmektedir. Bu bildiride Bursa da kütüphanesi olan tekkeler incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Bursa, tasavvuf, tekke, kütüphane. ABSTRACT Tekke Life and The Book in Bursa (Tekke Libraries) One of the important institutions in spreading Islamic civilization is tekkes. Tekkes are not only zikir and praying centers, these are also the places where science, art, ethics and morals were taught. Tekkes as institutions which have been established by the Seljuks have continued their functions in Ottoman period. Bursa has developed as an important commercial and cultural center in Ottoman period. After the conquest, by the immigration of scientists and dervishes from Central Asia, the cultural life in Bursa has revived. In this paper, the tekkes that have libraries will be examined. Key Words: Ottoman Bursa, Sufism, Libraries-Bursa. --- İslâm Medeniyeti nin yükselmesinde ve yeryüzüne yayılmasında üç sacayağı dikkat çekmektedir: Cami, medrese ve tekke. Bu kurumlarda talim edilen ilim, irfan ve sanat faaliyetleri; İslâm Medeniyeti ni evrensel bir duruma getirdiği gibi, günümüze kadar aktarılmasında da önemli rol oynamıştır. Tekkeler tarih içinde özellikle kurumsallaşmaya başladıkları Selçuklular devrinden itibaren, üç faaliyetin yerine getirilmesinde, yani ilim, irfan ve sanat Dr., Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü.
182 eğitiminde, mühim merkezler olmuştur. Dönem ve coğrafi bölgelere göre tekke, zâviye, dergâh, hânkâh, ribat gibi isimler almakla, aynı amaca hizmet etmekle beraber zamanla bunların arasında bazı küçük farklılıklar oluşmuştur. Ancak temel gayeleri aynıdır, insanların iç âlemini, ruhî dünyalarını eğitmek. Kuruldukları zaman basit birer ibadet ve inziva yeri olan zâviyeler, zamanla yerini birer büyük külliye durumundaki dergâh ve tekkelere bırakmıştır. Bu zamandan itibaren müdavimleri için irfan yuvası, gönül eğitim merkezi olan tekkeler, aynı zamanda birer ilim öğrenme ve güzel sanatlar eğitim merkezi olarak da hizmet etmişlerdir. Kısaca tekkeler tasavvuf düşüncesinin gerektirdiği bütün hususların müdavimlerine öğretildiği birer mekân olmuştur (Kara, 1980; 60). Bursa nın 1326 yılında fethinden sonra, buraya önemli derecede alim ve derviş göçü olduğu, gelen dervişlerin kendilerine ait zaviyeler kurarak, eğitim ve öğretime katkıda bulundukları bilinmektedir. Böylece Bursa da önemli sayıda dergâh kurulmuştur. Hatta daha fetihten önce Buhara dan gelen ve Abdalân-ı Rûm denilen kimseler tarafından bazı zaviyeler kurulmuştur. Orhan Gazi (1326-1359), Bursa fethine katılan ve manevî desteğini aldığı Abdal Musa için bir zaviye yaptırmıştır (Ayverdi, 1989; I, 104). Aynı şekilde Orhan Gazi nin Geyikli Baba ile olan münasebeti ve kendisine İnegöl civarında araziler vakfettiği, ayrıca bulunduğu yere bir tekke yaptırdığı Osmanlı kroniklerinde anlatılmaktadır. Aşıkpaşzâde nin bu tekkenin kuruluşu ile ilgili ifadesi şöyledir: Orhan Gazi ol dervişün üzerine kubbe yapdı. Yanında tekye yapıverdi. Ve dahi Cum a mescidi yapdı. Şimdiki vakıtda üzerinde ihyâ olınub beş vakitde padişahlara du â ederler kim dâyım anarlar. Ol zâviyeye Geyikli Baba tekyesi derler. (Aşıkpaşaoğlu, 1947; 123). Daha sonra Bursa da Orhan Gazi kale dışında, Ahi Hasan Hisar da, Alâaddin Bey Kükürtlü civarında ve Nilüfer Hatun da Hisar ın dibinde birer zaviye yaptırmışlardır (Ayverdi, 1989; I, 104). Bu tarihten itibaren Bursa da çeşitli tarikatlara ait olmak üzere birçok zaviye inşa edilmiştir. Zaviyelerin zamanla büyümeleri ve müdavimlerinin artması ile hizmet sahaları da genişlemiştir. İlk kuruluş zamanlarında âyende vü revendeye ye hizmet eden bu kurumların, özellikle Osmanlı devrinden itibaren ilim öğretme, sanat ve musiki ile ilgilenme, hatta kimi dergâhların hastahane olarak kullanılması, Miskinler Tekkesi buna örnektir. Okçular Tekkesi ve Güreşçiler Tekkesi gibi tekkelerin de spor sahalarında hizmet ettikleri görülmektedir. Bu bağlamda eğitim ve öğretimin en önemli öğesi olan kitap, tekkelerde de gereken önemi görmüş ve sufilerin birçoğu kitap yazdıkları gibi, kitap okumayı ve okutmayı da teşvik etmişlerdir. Tekkelerin kitaba ve okumaya verdikleri önem, yazdıkları eserlerden ve zamanla tekkelerde kurulan kütüphanelerdeki kitap sayılarından anlaşılabilir. Bu konuda yapılan araştırmalar, tekkelerin sadece ibadet ve zikir yerleri olmadığını göstermektedir (Türk, 1995; 25).
183 Tekke hayatı ve kitap ilişkisini bir başka vakfiyedeki verilerden hareketle tespit etmek mümkündür. Söz konusu vakfiye, Cizyedârzâde Hüseyin Ağa tarafından Bursa Kavaklı mahallesinde bulunan Cizyedarzâde Zaviyesine aittir ve 1174/1760 tarihlidir. Vakfiyede vakfedilen menkul ve gayri menkul mallar dışında vakfedilen kitaplar, kitapların okunması ve korunması ile şartlar dikkat çekmektedir. Buna göre; Cuma ve Salı günleri hariç kütüphane haftanın beş günü açık olacaktır. Kütüphane yaz günlerinde güneşin doğuşundan iki saat, kış günlerinde ise bir saat sonra açılacak ve ikindi ezanından sonra kapanacaktır. Kütüphaneye gelenlere iyi muamelede bulunulacaktır. Kitaplar şeyh efendinin odası dâhil dışarıya çıkarılmayacaktır. Hiç kimse gelmese de kütüphane açık tutulacaktır. Kütüphane için iki görevli bulunacaktır. Ayrıca dergâhta, ikamet edenler, aşçı hariç, beş vakit namazı cemaatle kılacaklardır ve sabah namazından sonra vakfedilen yedi adet Delâilu l-hayrât adlı kitaptan birer bölüm okunacaktır (Kara, 2005; 72; Vakfiye, 16). Burada kütüphaneye gelen insanlara nasıl muamele edilmesinin altının çizilmiş olması oldukça dikkat çekicidir. Dergâhlarda Delâilu l-hayrât dışında birçok kitap okunduğu ve bunlar için vakıflar kurulduğu bilinmektedir. Hadikatü s-sueda, Muhammediye, Mesnevi, Evrâd ve Ezkâr Kitapları: Fusûsu l-hikem, Mevlid, Minhacu l-âbidin, Miraciye, Beyzavî Tefsiri gibi kitapların dergâhlarda okunduğu/okutulduğu bilinmektedir (Öcalan, 2007; 8). Dergâh Kütüphaneleri Dergâh kütüphanelerinin en büyüğü ve belki de kitap bakımından en zengini Konya Mevlevîhanesi dir. Söz konusu dergâhın kütüphanesinde bulunan kitapların dört cilt olarak yapılan katalog çalışmasında; Tefsir, Hadis ve birçok tasavvuf kitabı bulunmaktadır 1. Osmanlılar döneminde dergâhlar, kitaplara ilgisi olan insanlara yazılı kültürü ulaştırmak konusunda önemli bir görev ifa etmişlerdir. Özellikle merkez dergâh olarak nitelendirilen büyük tekkelerin birer kütüphanesi bulunmaktaydı. Osmanlı Devleti nde Orhan Gazi döneminde dergâhlar bir tarafa, medreselerin de birer kütüphaneye sahip olduğu konusunda bilgi bulunmamaktadır. Ancak bu devirden itibaren Osmanlı coğrafyasına yoğun bir âlim akınının başladığını ve Molla Fenarî gibi şahısların kendi imkânları ile elde 1 Gölpınarlı, Abdülbaki, Konya Mevlânâ Müzesi Katalogu Ankara 1967-1994, 4 cilt.
184 ettiği kitaplıklarından bahsedilmektedir (Erünsal, 1991; 5). Molla Fenarî nin tasavvuf, özellikle vahdet-i vücûd konusundaki görüşleri oldukça önemlidir. Fatih Sultan Mehmed döneminde müderris ve şeyh olan Mesud Halife (öl. 885/1480) tarafından kurulan zaviyenin kütüphanesindeki kitapların üç tanesi tasavvufla ilgili iken, kalan 16 tanesi ise diğer İslamî ilimlerle ilgilidir (Erünsal, 1991; 22). Aynı şekilde Fatih devrinin önemli alim ve mutasavvıfı, asıl adı Muslihuddin Mustafa olan Şeyh Vefa adına da zaviyesinde, dini ilimlerin yanı sıra, tıp, felsefe ve edebiyat dalındaki kitaplardan oluşan ve iki yüz kadar kitaptan oluşan bir kütüphane kurulduğu bilinmektedir (Barkan, Ayverdi, 1970; 159). Günümüzde dünyanın sayılı yazma eserler kütüphanesi olarak sayılan Süleymaniye Kütüphanesi ndeki yazma eserlerin bir kısmının dergâhlardan buraya intikal ettiği bilinmektedir. Bunların adları ve bazılarından intikal eden yazma-matbu eser sayıları şöyledir: Dergâh Adı Yazma Matbu Darü l-mesnevi 472 104 Hz. Nasuhi Dergahı 300 1228 Murad Buhari Tekkesi 333 15 Sütlüce Dergahı Elif Ef 135 316 Şazeli Tekkesi 117 43 Tahir Ağa Tekkesi 143 750 Uşşaki, Hasib Efendi, Düğümlü Baba, Haşim Paşa, H. Hayri Abdullah Efendi, Gelibolulu Tahir, M. Arif -M. Murad, Halet Efendi, Efgani Şeyhi Ali Haydar, Nafiz Paşa, Tahir Ağa Tekkesi ve Hacı Mahmud Efendi. (Yahya Efendi Dergahı) gibi dergâhlardan da matbu ve yazma eserler adı geçen kütüphaneye intikal etmiştir. Osmanlı sahasında, özellikle İstanbul da XIX. asrın başlarından itibaren kurulan Halet Efendi, Pertev Paşa, Elmalı Abdal Musa, Eyüp Selami Efendi, Unkapanı Şazeli ve Tophane de Kadiriler gibi dergâhlarda bulunan kitapların büyük çoğunluğu tasavvufî eserlerden oluşmakta ve Türkçe eserler büyük bir yekün teşkil etmektedir (Erünsal, 1991; 203). Osmanlı sahsındaki zaviyeler hakkındaki bu genel bilgilerden sonra şimdi de Bursa da kütüphanesi olan tekkeler hakkında bilgi verilecektir. Osmanlı yı kuran ve İstanbul un fethini hazırlayan bir şehir olması hasebiyle Bursa nın Osmanlı kültür ve medeniyet tarihinde önemli yeri vardır. Fethedildiği tarihten itibaren hem ticaret, hem de ilim adamlarından birçok insanın Bursa ya geldiği bilinmektedir. Bunlar arasında dervişler de vardır ve Bursa da dergâhlar kurmuşlar, kitap yazmış ve okutmuşlardır.
185 Tarihî kayıtlardan çıkan en eski tekke kütüphanesi Hindiler Kalenderhanesi ne aittir. 928/1522 tarihli söz konusu belgeye göre dergâhın kurucusu Derviş Baba Şemseddin Kalenderî olup, aynı zamanda dergâha şeyh olmuş ve dergâha bazı kitaplar vakfetmiştir: Pınabaşı kurbinde vâki olan makbereler içinde merhûm Dervîş Baba Şemseddîn b. Pîr Gayb el-kalenderî bir Kalenderhâne bina etmiş ki, emr-i pâdişâhîyle şeyh olanlara merhûm Sultân Murâd Hân eskenellâu fî ğurefi l-cinân imâreti evkâfı zevâyidinden yevmî dört akçe ta yin olunmuş ve mezkûr Baba Şemseddîn dahi mezkûr Kalenderhâne ye mahsûs bazı kitablar ve esbâblar vakf eylemiş, zikrolunan esbâba ve kitâblara oğlu Mehmed hasbî nâzır... (TD, 113; 274). Burada adı geçen dergâh bünyesinde bazı kitapların olduğu bilinmekle beraber, kitapların isimleri ve konuları hakkında bilgi bulunmamaktadır. Bursa da Şeyh Mehmed Çelebi b. Şeyh Yakup tarafından 980/1572 tarihli bir vakfiyeyle Şeyh İlâhî Zaviyesi nde (Yoğurtlu Baba Dergâhı) bir kütüphane kurulmuştur. Şeyh İlâhî vakfettiği 16 kitapla beraber, evini de vakfetmiştir (Çavdar, 1980; 108). Hüsameddin Bursevî, Bursa da Temenye Dergâhı nı kurarken odanın birisini de kütüphane olarak ayırmış ve buraya bazı kitaplar vakfetmiştir. Düzenlemiş olduğu vakfiyede 40 civarında değişik ilim dallarına ait kitapların olduğu görülmektedir. Bursevî kitapların nasıl korunması gerektiğini ve mahalle halkının da kitaplardan istifade etmesini vakfiyede belirtmiştir. Buna göre bir hâfız-ı kütüb bulunacak, isteyene kitaplardan verecek ve adlarını deftere kaydedecek, kitap alanları sık sık kontrol edecek ve okumayanlardan kitapları geri toplayacaktır. Görevli, ayrıca kitapların tozlanmasını ve yıpranmasını da önleyecektir. (BŞS, B 41; 160a) İsmail Hakkı Bursevî, Bursa da en çok kitap yazan bir sûfi olmakla beraber, kurduğu dergâha bir de kütüphane eklemiş ve kitaplarını buraya vakfetmiştir. Bu kitaplar da günümüzde Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi nde (BYEBEK), bir kısmı da İsmail Hakkı Bursevî Kur an Kursu bünyesinde bulunmaktadır. BYEBEK in bir bölümünü de, yaklaşık 500 adet, XVII. asırda Cünûnî Ahmed Dede tarafından kurulan Bursa Mevlevihanesi kütüphanesinden gelen kitaplar oluşturmaktadır. Kütüphane kayıt fişlerinden hareketle bu kitapların neler olduğu tespit edilebilir. Bursa da kütüphanesi olan dergâhlardan birisi de; XVII. yüzyılın sonlarına doğru kurulan Ahmed Gazzî Dergâhı dır. Bursa da şimdiki Süleyman Çelebi Lisesi ve İlköğretim Okulu nun bulunduğu yerde kurulan Ahmed Gazzî Dergâhı nın şu bölümlerden oluştuğu tespit edilmiştir: a) Kütüphane, b) Mektep, c) Mescit, d) Harem, e) Terzi ve Berber, f) Kadınlar bölümü, g) Bahçe. Burada açıkça görüldüğü gibi dergâhın bir bölümü de kütüphane olarak
186 kullanılmak üzere ayrılmıştır. Gazzî, dergâhın kütüphanesi için kendi yazmış olduğu eserler ile şeyhi Niyazî-i Mısrî nin vakfettiği 70 civarında kitabı bağışlamıştır. Ancak daha sonraları gerek satın alma, gerekse bağış yoluyla bu sayı 700 cilde ulaşmıştır. Bu dergâhın kütüphanesi daha sonra tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi ne devredilmiştir (Tekeli, 1991; 41). Bursa da bir Nakşibendî dergâhı kuran Abdullah Münzevî, dergâh bünyesinde toplamış olduğu kitapları, bilahare Ulu Cami hünkâr mahfili altında bir kütüphane kurarak buraya vakfetmiş ve bir de vakfiye düzenlenmiştir. Bu kitaplar da daha sonra diğer kitaplarla birlikte BYEBEK ine intikal ettirilmiştir. Buradaki kitapların sayısının 4500 civarında olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır (Dilken, 1999; 34). Bursa da kurulan dergâh kütüphaneleri arasında en zengin olanlardan birisi de Cizyedârzâde Zâviyesi olduğu yukarıda belirtilmişti. Zâviyenin 1174/1760 tarihli vakfiyesinde yirmi bilim dalında, bin altı yüzden fazla eser bulunmaktadır. Bu eserlerin bilim dalları ve kitap sayıları şöyledir: Tefsir 159 Kur ân 37 Hadis 172 Zevâcir 181 Fıkıh 254 Ferâiz 24 Fıkıh Usûlü 59 Lügat 51 Sarf 46 Nahiv 132 Me ânî 57 Mantık 35 Âdâb 19 Kelâm 71 Hikmet 26 Cüziyyât 40 Muhâdarât 59 Tarih 44 Farisî 102 Tıp 41 Bu eserler 1925 tarihinde dergâhların bir kanunla kapatılmasından sonra BYEBEK ine intikal etmiş ve Haraççıoğlu Bölümü adıyla kayda geçirilmiştir (Kara, 2005; 74-78).
187 Bursa Kütüğü ne göre kütüphanesi olan bazı dergâhlar ve kitap sayıları ise şöyledir: a. Ulucami de bulunan Abdullah Münzevî Kütüphanesi: 4525 adet kitap bulunmaktadır. b. Ahmet Gazzî Dergâhı Kütüphanesi: 1797 adet. c. İsmail Hakkı Dergâhı. d. İncirli Tekkesi. e. Baba Efendi Dergâhı. f. Hüsamettin Dergâhı. g. Eminiyye Dergâhı. h. Moralı Dergâhı. i. Emir Sultan Dergâhı. j. Mevlevîhhane. k. Haraççızade (Kepecioğlu: 4520; III, 142). 1928 yılı Bursa Salnâmesi ne göre Bursa da kütüphanesi olan dergâhlar ile buralardaki kitapların miktarları ise şöyledir: (Bursa Vilayeti Salnamesi, 1928; 313). Dergâhın adı Kurulduğu Yüzyıl Matbu Eser Adedi Yazma Eser Adedi 1. Moralı Dergâhı (XIX. yy. ) 363 93 2. Emir Buharî Dergâhı (XV. yy.) 261 244 3. Eşrefzâde Dergâhı (XVII. yy. ) 391 21 4. Eminiye Dergâhı (XVIII. yy.) 191 65 5. Baba Efendi Dergâhı (XIX. yy. ) 204 286 6. Mevlevîhâne (XVII. yy. ) 49 114 7. Hüsameddin Dergâhı (XVII. yy. ) 46 10 8. İsmail Hakkı Dergâhı (XVII. yy. ) 101 71 Sonuç olarak şunlar söylenebilir: Tekkeler, insanların gönül ve ruh eğitimine yaptıkları katkı kadar, onların ilim ve irfan eğitimine de önem vermişlerdir. Sufiler, eğitimin en önemli unsuru olan kitaplara gereken önemi vermişler, birçok konu ile ilgili kitap okumuş ve kendi sahaları ile ilgili kitap yazmışlardır. Aynı şekilde müridlerine de kitap okumayı şart koşmuşlardır. Kitap okuma imkânını sağlamak amacıyla tarih içinde dergâhlar bünyesinde kütüphaneler oluşturulmuştur. Günümüze kadar gelen bu kitapların bir kısmı hâlen çeştili kütüphanelerde okunmakta, incelenmekte; çoğu ise okunmayı ve incelenmeyi beklemektedir. Bu kitapların günyüzüne çıkarılması medeniyetimizin oluşumunu sağlayan dergâhların nasıl katkı sağladıklarını anlamamıza yardımcı olacaktır.
188 KAYNAKÇA Aşıkpaşaoğlu, Ahmed Âşıkî, (1947), Tevârih-i Âl-i Osman, haz. Çiftçioğlu N. Atsız, Türkiye Yayınevi, İstanbul. Ayverdi, Ekrem Hakkı, (1989), Osmanlı Mimârisinin İlk Devri I, İstanbul: İstanbul Fetih cemiyeti Yayını. Barkan, Ö. Lütfi-Ayverdi, Ekrem Hakkı, (1970), İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546) Tarihli, İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti Yayını. BŞS, (B 41); Bursa Şeriye Sicilleri; Millî Kütüphane Yazmalar Bölümü, Ankara. Bursa Vilayeti Salnâmesi, (1928), Bursa: Bursa Vilayet Matbaası. Çavdar; R. Tûba, (1989), Bursa Kütüphaneleri, Kütüphanecilik Dergisi, 2, İstanbul. Dilken, Şûle, (1999), Abdullah Münzevî ve Ulucami Kütüphanesi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, basılmamış yüksek lisans tezi, Bursa. Erünsal, E. İsmail, (1991), Türk Kütüphaneleri Tarihi; II, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Kara, Mustafa, (1980), Din Hayat Sanat Açısından Tekkeler ve Zaviyeler. İstanbul: Dergâh Yayınları. Kara, Mustafa, (2005), Buhara-Bombay-Bursa Hattında Dervişlerin Seyr u Seferi, Osman Gazi ve Bursa Sempozyumu, ed. Cafer Çiftçi, İstanbul: Bursa Osmangazi Belediyesi Yayını,. Kepecioğlu, Kâmil, (4520), Bursa Kütüğü, III; Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi (BYEBEK), Genel nu: 4520. Öcalan, Hasan Basri, (2007), Tekkelerde Okunan Kitaplar, Kültürümüz ve Kitap Sempozyumu; Sivas. TD, 113; Tapu Tahrir Defteri, Başbakanlık Osmanlı Arşivi, nu, 113, İstanbul. Tekeli, Hamdi, (1991), Ahmed Gazzî ve Tasavvufî Görüşleri, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, basılmamış yüksek lisans tezi, Bursa. Türk, Gönül Gülşen, (1995), Tasavvuf Kültüründe Derviş-Kitap Münasebeti ve Tekke Kütüphaneleri, Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, basılmamış yüksek lisans tezi, Bursa. Vakfiye; Cizyedârzâde Zaviyesi Vakfiyesi, Bursa: Mustafa Kara özel Kütüphanesinde bulunan nüsha.