JULIAN BARNES Ça dafl ngiliz edebiyat n n önde gelen adlar ndan olan Julian Barnes, 1946 da Leicester da do du. Oxford Üniversitesi, Magdalen College da okudu. The Oxford English Dictionary de sözlükbilimci; daha sonralar ise, The New Statesman ve The Sunday Times ta gazeteci olarak çal flt. Kitap elefltirileri ve takma adla polisiye romanlar kaleme ald. 1982 den 1986 ya de in The Observer da televizyon elefltirmenli i yapt. lk roman Metroland 1981 de Somerset Maugham Ödülü nü kazand ve bunu 1982 de yay mlanan Benimle Tan flmadan Önce adl roman izledi. As l üne kavuflmas n sa layan yap t ise, 1984 te yay mlanan roman Flaubert in Papa an (Çev.: Serdar Rifat K rko lu, Ayr nt Yay nlar, 2001) oldu; bu yap t yla Geoffrey Faber Memorial Ödülü nü kazand ve ayr ca Fransa da Medicis Ödülü nü kazanan ilk ngiliz olarak daha büyük okur kitlelerine ulaflt. 1986 da Staring at the Sun ve 1989 da ise, edebiyat alan ndaki yenilikçili inin ve genifl hayal gücünün somut bir kan t olan ve birçok elefltirmence çarp c ve çizgid fl bir yap t olarak de erlendirilen 10 1/2 Bölümde Dünya Tarihi (Çev.: Serdar Rifat K rko lu, Ayr nt Yay nlar, 1999) yay mland. Bunlar 1992 de yay mlanan Seni Sevmiyorum (Çev.: Serdar Rifat K rko lu, Ayr nt Yay nlar, 2000) ve 1993 tarihli, politik hiciv roman Oklukirpi izledi. 1995 te, The New Yorker dergisi için yazd ve ngiliz kültür ve siyaset yaflam üzerine kaleme ald makalelerden oluflan Letters from London gün fl na ç kt. 1996 y l n n Ocak ay nda, 50. yaflgününün arifesinde, daha önce çeflitli dergilerde yay mlanm fl hikâyelerinin de bulundu u ilk hikâye kitab Manfl Ötesi (Çev.: Serdar Rifat K rko lu, Ayr nt Yay nlar, 1999) okurla bulufltu. Ve 1998 Eylülü nde, ngiltere ngiltere ye Karfl kitapç raflar nda boy gösterdi. Son roman Love, etc. ise Temmuz 2000 de yay mland. Julian Barnes, ilk bak flta biraz farkl gibi gözüken, ama daha dikkatle incelenince tümü de ortak bir yazarl k özelli inin harc yla kar lm fl yap tlar vermifl olan bir yazard r. Onun yazarl k üslubu, hemen hemen bütün yap tlar nda, fazlas yla kendine özgü bir kimlikle, hem matrak hem de trajik ve insani olana alabildi ine aç k ve salt negatif olanla yetinmeyen çok yönlü bir ironi unsuruyla belirginleflir. Böylelikle; burjuva-bohem yaflam de erlerindeki karfl tl n irdelendi i bir gençlik ve oluflum roman olan Metroland den, onun daha çok mercekli ve fanteziye daha yak n bir izdiflümü say labilecek Seni Sevmiyorum adl de iflik aflk roman na; politik bir hiciv novellas olan Oklukirpi den, saplant l bir k skançl k öyküsünün anlat ld Benimle Tan flmadan Önce adl romana; dinsel efsanelerdeki ikirciklilik, Tarih in ve Aflk n insan yaflam ndaki yeri, Sanat n anlam ve önemi ve bunlarla iç içe ve koflut olarak öykülenen deniz kazalar, terörizm ve nükleer felaket gibi güncel dünya sorunlar n n ifllendi- i alegorik bir roman olan 10 1/2 Bölümde Dünya Tarihi nden, yaflam-sanat etkileflimi ve otantik yaflam sorunsal n n ifllendi i deneme roman Flaubert in Papa an na kadar Barnes n bütün yap tlar bu çok yönlü ironi faktörünün izlerini tafl rlar. Yap tlar yirmi beflin üzerinde dünya diline çevrilmifl olan Julian Barnes, ayr - ca, E.M. Forster Ödülü (1986), Amerikan Sanat ve Edebiyat Akademisi Ödülü (1988), Hamburg FVS Vakf Shakespeare Ödülü gibi birçok ödüle daha sahiptir. Ayr nt Yay nlar, Julian Barnes n tüm yap tlar n yay n program na alm flt r.
Ayr nt : 311 Edebiyat dizisi: 107 Flaubert in Papa an Julian Barnes ngilizceden çeviren Serdar Rifat K rko lu Yay ma haz rlayan Özden Ar kan Kitab n özgün ad Flaubert s Parrot Jonathan Cape / 1998 bas m ndan çevrilmifltir Julian Barnes & Akcal Ajans Bu kitab n Türkçe yay m haklar Ayr nt Yay nlar na aittir. Kapak illüstrasyonu Sevinç Altan Kapak düzeni Arslan Kahraman Düzelti Sibel Türkmeno lu Bask ve cilt Mart Matbaac l k Sanatlar Ltd. fiti. (0 212) 212 03 39-40 Birinci bas m 2001 Bask adedi 2000 ISBN 975-539-232-7 AYRINTI YAYINLARI Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No: 3 Ca alo lu - stanbul Tel.: (0 212) 512 15 00 Faks: (0 212) 512 15 11 www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr
Julian Barnes Flaubert in Papa an
E D E B Y A T D Z S GÜLÜNES AfiKLAR/Milan Kundera Ë KALEC N N PENALTI ANINDAK END fies /Peter Handke Ë YÜZBAfiI VE KADINLAR TABURU/Mario Vargas Llosa Ë B Z/Yevgeni Zamyatin Ë KES K B R BAfi/Iris Murdoch Ë YEN TANRILAR/Alberto Vasquez-Figueroa Ë NFAZA ÇA RI/Vladimir Nabokov Ë EVET AMA, B R LOKOMOT F BUNU YAPAB L R M BAKALIM?/Woody Allen Ë ÇALI HOROZU/Michel Tournier Ë BANYO/Jean-Philippe Toussaint Ë BALKON/Jean Genet Ë GÜNEfi MPARATORLU U/J.G. Ballard Ë BEYAZ ZENC LER/Ingvar Ambjörnsen Ë S YAH MADONNA/Doris Lessing Ë KAPANDA ÜÇ KAPLAN/G. Cabrera Infante Ë ZAMANIN KIYISINDAK KADIN/Marge Piercy Ë ANARfi N N KISA YAZI/Hans Magnus Enzensberger Ë FOTO RAF MAK NES /Jean-Philippe Toussaint Ë GÜLÜN GÜNLÜ Ü/Ursula K. LeGuin Ë HOTEL DU LAC/Anita Brookner Ë AZ ZLER ve ÂL MLER/Terry Eagleton Ë VEDA YEME /Michel Tournier Ë ORLANDO/Virginia Woolf Ë UTANÇ B TT /Anja Meulenbelt Ë YAKIN GELECE N M TOSLARI/J. G. Ballard Ë KARANLI IN SOL EL /Ursula K. LeGuinË A /Iris Murdoch Ë WATT/Samuel Beckett Ë EKOTOPYA/Ernest Callenbach Ë GECEY ANLAT BANA/Djuna Barnes Ë NSAN POSTUNA BÜRÜNMÜfi KÖPEK/Ingvar Ambjörnsen Ë CUMA/Michel Tournier Ë AFROD T N BAfiKALDIRISI/Lawrence Durrell Ë GÜNDEL K MUTLULU A ALIfiMA/Anja Meulenbelt Ë MURPHY/Samuel Beckett Ë MASAL MASAL Ç NDE/Khimaira/John Barth Ë ZEN VE MOTOS KLET BAKIM SANATI/Robert M. Pirsig Ë PARFÜMÜN DANSI/Tom Robbins Ë SINIRSIZ RÜYALAR D YARI/J. G. Ballard Ë FRANSIZ TE MEN N KADINI/John Fowles Ë BEYAZ OTEL/D.M. Thomas Ë MYRA/Gore Vidal Ë DAL- GALAR/Virginia Woolf Ë ATLANT K ÖTES /Witold Gombrowicz Ë HAYRANLIK/Anja Meulenbelt Ë FERDY- DURKE/Witold Gombrowicz Ë MELEKLER ZAMANI/Iris Murdoch Ë PAULINA 1880/Pierre Jean Jouve Ë EfiEKARISI FABR KASI/Iain Banks Ë ROCK LANET /Iain Banks Ë KAYIP ZAMAN/Anja Meulenbelt Ë SEN Ç ME GÖMDÜM/Andrew Jolly Ë BAfiTAN ÇIKARICININ GÜNLÜ Ü/Sören Kierkegaard Ë KONFIDENZ/Ariel Dorfman Ë ALTIN DAMLA/Michel Tournier Ë B R GAR P VAKA: MATMAZEL P./Brian O Doherty Ë NIET- ZSCHE A LADI INDA/Irvin D. Yalom Ë KIZILA AÇLAR KRALI/Michel Tournier Ë A LEDE B R ÖLÜM/James Agee Ë KUTSAL BÖLGE/Carlos Fuentes Ë KALPS Z AMANDA/Jurek Becker Ë 62-Maket Seti/Julio Cortázar Ë ÇARPIfiMA/J.G. Ballard Ë ÜÇLEME-Molloy-Malone Ölüyor-Adland r lamayan/samuel Beckett Ë DUR B R MOLA VER!/Tom Robbins Ë HIRSIZIN GÜNLÜ Ü/Jean Genet Ë KÜÇÜK DE fi MLER/Marge Piercy Ë LILA/Robert M. Pirsig Ë ERG NL K YAfiI/Michel Leiris Ë AfiKSIZ L fik LER/Samuel Beckett Ë ES RGEYEN GÖKYÜZÜ/Paul Bowles Ë YALANCI JAKOB/Jurek Becker Ë D VAN/Irvin D. Yalom Ë PORNOGRAF /Witold Gombrowicz Ë MERCIER LE CAMIER/Samuel Beckett Ë B R ERKE E NASIL TECAVÜZ ED L R?/Märta Tikkanen Ë /BENDEN Z VE MARCO POLO/Paul Griffiths Ë DO MAMIfi KR STOF/Carlos Fuentes Ë RÜYA SAK NLER /Iris Murdoch Ë H Ç Ç N MET NLER ve Uzun Öyküler/Samuel Beckett Ë DUYGU YOLCULU U/Laurence Sterne Ë BETTY BLUE/Philippe Djian Ë A AÇKAKAN/Tom Robbins Ë ANARfi ST/Tristan Hawkins Ë BAKAKA /Witold Gombrowicz Ë PORTNOY UN FERYADI/Philip Roth Ë 101/2 BÖLÜMDE DÜNYA TAR H /Julian Barnes Ë SUN TENEFFÜS/Ricardo Piglia Ë MANfi ÖTES /Julian Barnes Ë ADA/Aldous HuxleyË GÜLÜN MUC ZES /Jean Genet Ë MÖSYÖ/Jean-Philippe Toussaint Ë Ç ÇEKLER N MERYEM ANASI/Jean Genet Ë BAfiUCU O LANI/Alison Fell Ë YARATIK/John Fowles Ë SEN SEVM YORUM/Julian Barnes Ë ZENC LER/Jean Genet Ë TÜNEL/Ernesto Sábato Ë KARA PRENS/Iris Murdoch Ë KARNINDAN KONUfiANIN ÖYKÜSÜ/Pauline Melville Ë TANRI NIN A ZINDAN EVREN N H KÂYES /Franco Ferrucci Ë HAYATIN VE AfiKIN YASALARI/Connie Palmen Ë KAHRAMANLAR VE MEZARLAR/Ernesto Sábato Ë KAYNAK VE ÇALI/Michel Tournier Ë CENNETE B R KOfiU/J.G. Ballard Ë D fi ADAM/Joanna Russ Ë FLAUBERT N PAPA ANI/Julian Barnes H A Z I R L A N A N K T A P L A R KOLEKS YONCU/John Fowles Ë DÖVÜfi KULÜBÜ/Chuck Palahniuk Ë ALDATMA/Philip Roth Ë METEOR- LAR/Michel Tournier Ë NG LTERE NG LTERE YE KARfiI/Julian Barns Ë B R KOMÜN STLE EVLEND M/Philip Roth Ë YOL AYRIMINDAK AYDIN: BENJAMIN/Jay Parini Ë CEHENNEM MELE /Ernesto Sábato
Pat e
Bir dostunuzun yaflamöyküsünü yazarken, bunu onun intikam n al yormuflças na yapmal s n z. Flaubert, Ernest Feydeau'ya mektup, 1872
NOT Kitab n 126. sayfas nda, Bir Alman Requiem i nden al nm fl olan dizeler, James Fenton ve Salamander Press in izniyle kullan lm flt r; kendilerine teflekkür borçluyum. Bu kitaptaki çeviri Geoffrey Braithwaite e aittir; ancak Francis Steegmuller n sundu u mükemmel örnek olmasayd, Braithwaite de yolunu kaybederdi. J.B.
çindekiler I Flaubert'in papa an 11 II Kronoloji 25 III Kapan n elinde 38 IV Flaubert'in hayvanlar kitab 50 V Rastlant n n böylesi 69
VI Emma Bovary'nin gözleri 77 VII Manfl' geçifl 86 VIII Tren merakl s n n Flaubert rehberi 114 XI Flaubert'in gizli yap tlar 124 X ddianame 136 XI Louise Colet'nin yorumu 150 XII Braithwaite'in Beylik Düflünceler Sözlü ü 168 XIII Saf öykü 174 XIV Yaz l s nav 186 X Ve papa an... 195
I Flaubert'in papa an Alt Kuzey Afrikal, Flaubert'in heykelinin dibinde boule * oynuyordu. T kanm fl trafi in u ultusunun aras ndan toplar n flak rt l sesleri geliyordu. Esmer bir el, parmak uçlar n n son bir alayc okflay flla gümüfli bir topu ileriye do ru f rlatt. Top yere kondu, a r a r z plad ve küçük bir toz bulutu kald rarak bir kavis çizdi. Topu f rlatan, bir an, zarif bir heykel gibi kalakald ; dizler hafifçe k r lm fl ve sa el, kendinden geçmiflçesine ileriye uzat lm fl. Kabar k bir beyaz gömlek, ç plak kolun ön k sm ve bile in üstündeki bir leke dikkatimi çekti. lkin düflündü üm gibi, bir saat ya da dövme de ildi bu, renkli bir ç kartmayd : Çölde çok hayranl k duyulan bir siyaset bilgesinin yüzü. * Toprak zeminde, demir toplarla oynanan bir oyun. (ç.n.) 11
Heykelden bafllayay m: Yukar dakinden, kal c olandan, zarafetten yoksun olandan, bak r gözyafllar döken, gevflek kravatl, kare yelekli, bol pantolonlu, diken b y kl, tetikte duran, mesafeli görüntüsünden adam n. Flaubert bak fl m za karfl l k vermiyor. Gözlerini güneye, Carmes Meydan 'ndan Katedral'e dikmifl; küçük gördü ü, ama o da kendisini büyük ölçüde görmezden gelmifl olan kentin ü- zerine do ru bak yor. Bafl, kendini savunurcas na yukar da: Yazar n kelli inin gerçek derecesini yaln zca güvercinler görebiliyorlar. Bu heykel özgün olan de il. Almanlar ilk Flaubert'i 1941'de, demir parmakl klar ve kap tokmaklar yla birlikte al p götürmüfller. Belki de ondan kasket kokartlar yapt lar. Kaide on y l kadar bofl kalm fl. Derken, heykellere merakl bir Rouen belediye baflkan, özgün alç kal b yeniden bulmufl bu kal p Leopold Bernstamm adl bir Rus taraf ndan yap lm fl ve kentin belediye meclisi yeni birheykel dikilmesini onaylam fl. Rouen kendine yüzde 93 bak r ve yüzde 7 kalay alafl m ndan gerçek bir metal heykel sat n alm fl: Dökümcüler, Châtillonsous-Bagneux'den Rudier kuruluflu, böyle bir alafl m n afl nmaya karfl güvenli oldu unu ileri sürüyor. ki kent daha, Trouville ve Barentin, projeye katk da bulunmufllar ve karfl l nda tafltan heykeller alm fllar. Bunlar o kadar iyi dayanmam fl. Trouville'de Flaubert'in uylu unun üst k sm n yamamak zorunda kalm fllar ve b y klar ndan kimi parçalar da yere düflmüfl: Karkas telleri, üst duda n n üzerindeki beton k s mdan küçük dal uçlar gibi d flar ç km fl duruyor. Belki dökümhanenin verdi i güvencelere inan labilir; belki bu i- kinci bask heykel ayakta kalacak. Ama ben, iyimser olmak için ö- zel bir neden göremiyorum. Flaubert'le ilgili fazla bir fley ayakta kalmad bugüne kadar. Öleli yüz y ldan biraz fazla oldu ve ondan geriye kalan tek fley, kâ t. Kâ tlar, fikirler, cümleler, metaforlar, sese dönüflen, biçim verilmifl düzyaz. Gerçekte o da, tastamam bunu isterdi; duygusall k gösterip yak nanlar sadece hayranlar. Yazar n Croisset'deki evi ölümünden k sa bir süre sonra y k ld ve yerine, hasar görmüfl bu daydan alkol ç karan bir fabrika yap ld. Görüntüsünden kurtulmak da o kadar zor olmazd : E er heykel seven bir belediye baflkan onu diktirebilmiflse, bir baflkas belki de Sartre' n Flaubert üzerine yazd klar n flöyle böyle okumufl, kitap merakl s bir politize baflkan gayretkefllik gösterip onu y kt rabilirdi. 12
Heykelden bafll yorum, çünkü tüm tasar ma oradan bafllad m. Yaz lar bizi niçin yazar n ard na düflürür? Yazar niçin huzur içinde b rakamay z? Kitaplar niçin yeterli de ildir? Flaubert öyle olmalar n istiyordu: Pek az yazar yaz l metnin nesnelli ine ve yazar n kiflili inin önemsizli ine ondan daha fazla inanm flt r; ancak yine de biz, itaatsizce onun ard na düflüyoruz. Görüntü, yüz, imza; yüzde 93 bak r alafl m heykel ve Nadar' n çekti i foto raf; giysi parçalar ve saç perçemi. Bizi insanlardan kalan fleylere düflkün k lan nedir? Sözcüklere yeterince inanm yor muyuz? Bir yaflamdan arta kalan fleylerin, bize yard m dokunacak bir gerçe i mi içerdiklerini düflünüyoruz? Robert Louis Stevenson öldü ünde, onun tüccar kafal skoç mürebbiyesi, yazar n k rk y l önce bafl ndan kesti ini ileri sürdü ü saçlar sessiz sakin satmaya koyulmufltu. nananlar, arayanlar, yazar n ard na düflenler bu saçlardan bir kanapenin içini dolduracak kadar sat n ald lar. Croisset'yi daha sonraya b rakmaya karar verdim. Rouen'da geçirecek befl günüm vard ve çocukluktan kalma bir içgüdü beni hâlâ en iyiyi en sona saklamaya itiyor. Acaba ayn dürtü bazen yazarlar için de geçerli mi? Dayan, dayan, en iyi olan daha gelecek, mi diyorlar? E er öyleyse, o zaman bitmemifl kitaplar nas l da a- z suland rarak eziyet ediyor insana! Akl ma bu kitaplardan hemen ikisi geliyor: Flaubert'in tüm dünyay, insani u rafl lar n ve baflar s zl klar n tümünü kuflatmaya ve egemenli i alt na almaya çal flt Bouvard et Pécuchet ile; Sartre' n tüm Flaubert'i kuflatmaya çal flt, üstat yazar, bafl burjuvay, terörü, düflman, bilgeyi kuflat p egemenli i alt na almaya çal flt L'Idiot de la famille. Birinci tasar ya bir kalp krizi son verdi; ikincisini ise körlük yar - da b rakt rd. Ben de bir zamanlar kitaplar yazmay düflündüm. Kafamda birtak m fikirler vard ; notlar bile alm flt m. Ama bir doktordum, evliydim ve çocuklar m vard. Herkesin iyi yapt tek bir fley olur ancak: Flaubert bunu biliyordu. Doktorluk, benim iyi yapt m fleydi. Kar m... öldü. Çocuklar m sa a sola da ld lar; kendilerini ne zaman suçlu hissetseler yazarlar. Kendi yaflamlar var, tabii. Yaflam! Yaflam! Kam fl n kalkmas d r yaflam! Geçen gün Flaubertvari bu hayk r fl okuyordum. Uylu unun üst k sm yamanm fl, tafl bir heykel gibi hissettim kendimi. 13
Yaz lmam fl kitaplar m? Hay flanmak için bir neden de il onlar. Zaten bir y n kitap var. Üstelik, Duygusal E itim'in sonunu an ms yorum. Frédéric ile yak n arkadafl Deslauriers dönüp geçmiflteki yaflamlar n gözden geçirirler. Sonunda, en sevdikleri an n n, y llar önce, daha okulda ö renciyken, bir geneleve gidifl oldu u anlafl l r. Bu ziyareti en küçük ayr nt lar na kadar planlam fllar, saçlar n özel olarak k v rc k hale getirtmifller, hatta k zlar için çiçek bile çalm fllard r. Ancak geneleve vard klar nda, Frédéric ans z n heyecana kap lm fl ve her ikisi de oradan palas pand ras kaçm fllard r. Yaflamlar n n en iyi günü bu olmufltur iflte. fiudur Flaubert in ima etti i: Hazz n beklentisi hazz n en güvenilir biçimi de il midir? Tatminin ss z tavanaras na zorla girmeye kim gerek duyar ki? lk günümü Rouen' n çevresinde dolaflarak, 1944'te geçmifl oldu- um yerleri tan maya çal flarak geçirdim. Kentin büyük bir bölümü bombalanm fl ve topa tutulmufltu tabii; k rk y l sonra, Katedral'i hâlâ onar yorlar. Tek renkli an lar ma renk katacak pek bir fley bulamad m. Ertesi gün arabamla bat ya, Caen'a ve sonra da kuzeydeki plajlara gittim. Bay nd rl k ve Ulaflt rma Bakanl 'nca diktirilmifl, bir dizi afl nm fl metalik iflaret levhas n izliyorsunuz. Circuit des Plages de Débarquement: Ç karma yerleri için turistlerin izleyecekleri yol. Arromanches' n do usunda ngiliz ve Kanada plajlar uzan yor Gold, Juno, Sword. Pek bir yarat c l k yok bu adlarda; Omaha ve Utah'dan daha az yer ediyorlar bellekte. Sözcükleri unutulmaz k lan eylemlerdir ne de olsa, tersi de il. Graye-sur-Mer, Courseulles-sur-Mer, Ver-sur-Mer, Asnelles, Arromanches. Küçücük arka sokaklardan afla ya iniyorsunuz ve ans z n karfl n za bir Royal Engineers* ya da bir W. Churchill Meydan ç k veriyor. Paslanan benzin tanklar plaj kabinlerinin üzerinde nöbet tutuyor; gemi bacalar na benzeyen tafltan an tlar ngilizce ve Frans zca olarak flunu duyuruyorlar: Burada, 6 Haziran 1944'te Müttefik Kuvvetleri'nin kahramanl sayesinde Avrupa, özgürlü- üne kavuflturuldu. Her fley çok sakin ve hiç de ürkütücü de il. Arromanches'ta, Panoramik Teleskoba (Çok Güçlü 15/60 Uzun Süreli) iki tane madeni bir frankl k att m ve aç k denizdeki Mulberry Liman 'n n kavisli Mors yaz s n izledim. Telafls zca akan bir suyla birbirinden ayr lm fl beton bloklar Nokta, çizgi, çizgi, çizgi diye * Kraliyet [Ordusu] Mühendisleri. (y.h.n.) 14
devam ediyordu. Savafltan kalma döküntüler olan bu kare biçimli tafl bloklar karabatak kolonileri ele geçirmiflti. Ö le yeme ini körfeze bakan Hôtel de la Marine'de yedim. Dostlar n o y llar n ortaya ç kard beklenmedik dostlar n öldükleri yere yak nd m, ancak kendimi duygulanm fl hissetmiyordum. Ellinci Z rhl Tümeni, kinci ngiliz Kolordusu. An lar sakland klar yerden ç k yordu, ama duygular de il; hatta duygular n an lar bile de il. Ö le yeme inden sonra müzeye gittim ve ç karma harekât üzerine bir film seyrettim, sonra dokuz yüzy l öncesinin öteki Manfl ötesi istilas n incelemek üzere Bayeux'ye kadar on kilometre araba sürdüm. Uç uca birlefltirilmifl çerçevelerle, Kraliçe Matilda'n n duvar hal s, film fleridi gibi yatay ilerliyordu. Her iki olay da efl ölçüde garip görünmekteydi: Biri gerçek olamayacak kadar uzak, öteki gerçek olamayacak kadar bildik. Geçmifli nas l ele geçiriyoruz? Bunu baflarabiliyor muyuz hiç? Ben t p ö rencisiyken, bir y l sonu balosunda baz muzip kifliler salona her yan ya lar içinde bir domuz yavrusu salm fllard. Yavru domuz salondakilerin bacaklar aras ndan geçiyor, kendini bir türlü yakalatm yor ve ciyak ciyak da ba r yordu. nsanlar onu yakalayaca m diye yerlere at l p durdular ve bu arada da kendilerini gülünç duruma düflürdüler. Geçmifl, ço u kez bu domuz yavrusu gibi davran yor sanki. Rouen'daki üçüncü günümde, yürüyerek Gustave' n babas n n bir zamanlar baflcerrah oldu u ve yazar n da çocuklu unu geçirdi i hastaneye, Hôtel-Dieu'ye gittim. Gustave Flaubert Caddesi'ni izledim, Imprimerie Flaubert'in * ve Le Flaubert adl bir snack-bar' n ö- nünden geçtim: nsan hiç kuflkusuz do ru yönde ilerledi ini hissediyor. Hastanenin yan na, arkadan kap l büyük beyaz bir Peugeot park edilmiflti: Üzerinde mavi y ld zlar, bir telefon numaras ve AM- BULANCE FLAUBERT sözcükleri vard. yilefltirici olarak yazar, ha? Sanmam. George Sand' n genç meslektafl na olgun bir tav rla ç k flmas n an msad m: Sen keder yarat yorsun, bense avuntu, diye yaz yordu. Peugeot'nun üzerinde AMBULANCE GEORGE SAND yazmal yd. Hôtel-Dieu'de beni içeri s ska, yerinde duramayan ve beyaz önlü ü kafam kar flt ran bir gardien ** ald. Bir doktor, bir pharmaci- * Flaubert Bas mevi. (ç.n.) ** Bekçi. (ç.n.) 15
en * ya da bir kriket hakemi de ildi. Beyaz önlükler antiseptikli i ve yerinde yarg lar ça r flt r rlar. Bir müze bekçisi ne diye beyaz önlük giysindi ki Gustave' n çocuklu unu mikroplardan korumak i- çin mi? Bekçi, müzenin bir bölümünün Flaubert'e, bir bölümünün de t p tarihine ayr lm fl oldu unu aç klad ve sonra kap lar arkam zdan gürültülü pat rt l bir beceriklilikle kilitleyerek, beni etrafta h zl h zl dolaflt rmaya bafllad. Bana Flaubert'in do mufl oldu u oday, kolonya fliflesini, tütün kavanozunu ve ilk dergi yaz s n gösterdi. Yazara iliflkin çeflitli görüntüler, yak fl kl genç bir adam n erken yafllarda göbekli ve kel bir kentliye dönüflmesinin felaketini ortaya koyuyordu. Baz kifliler frengiden oldu u sonucuna var yor. Baz lar da on dokuzuncu yüzy la özgü ola an bir yafllanma durumu oldu- u yan t n veriyor. Belki de bu sadece, vücudunun toplumsal bir e- tiket duygusuna sahip olmas ndand : çerideki ak l vaktinden önce yaflland n ilan edince, beden de buna uymak için elinden geleni yapm flt. Kendime, Flaubert in sar saçl oldu unu sürekli an msat p duruyordum. An msamak zordur: Foto raflar herkesi esmer gösterir. Di er odalarda on sekizinci ve on dokuzuncu yüzy llardan kalma t p aletleri vard : Sivri uçlu, a r metal aletler, çaplar beni bile flafl rtan lavman pompalar. O zamanlar t p çok heyecan verici, u- mutsuz, fliddet dolu bir iflti herhalde; günümüzde haplardan ve bürokrasiden baflka bir fley de il. Yoksa geçmifl, sadece bugünden daha fazla yerel renk tafl r gözüktü ü için mi böyle? Gustave' n kardefli Achille'in doktora tezini inceledim: Bo mal F t kta Ameliyat An Üzerine Kimi Düflünceler bafll n tafl yordu. Kardefllere özgü bir koflutluk: Achille'in tezi daha sonralar Gustave' n metaforu oldu. Zaman m n aptall na karfl, beni bo an nefret dalgalar duyuyorum içimde. Bo mal f t kta oldu u gibi, bok taa a z ma kadar ç - k yor. Ama ben bu boku tutmak, dondurmak, kat laflt rmak istiyorum; Hint tap naklar n n üzerini nas l inek f flk s yla boyarlarsa, ben de bu boktan bir astar macunu yap p on dokuzuncu yüzy l s vamak istiyorum. Bu iki müzenin birlefltirilmesi, bana ilkin tuhaf gözüktü. Lemot'nun, Flaubert'i Emma Bovary'nin vücuduna otopsi yaparken gösteren ünlü karikatürünü an msad mda bu birleflme bir anlam * Eczac. (ç.n.) 16