4ANLAM YÖNÜNDEN ANLAM VE KAVRAM ANLAM ÇEŞİTLERİ ANLAM İLİŞKİLERİNE GÖRE SÖZCÜKLER ANLAM ÖZELLİKLERİNE GÖRE SÖZCÜKLER ANLAMI ZENGİNLEŞTİREN DEĞERLER



Benzer belgeler
Tek Anlamlılık: Tek bir kavramı karşılayan, başka anlamlar kazanmayan sözcüklerdir.

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

SÖZCÜKTE ANLAM (MECAZ-SOYUT- SOMUT)

gösteren gösterilen biçim anlam

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

1 TEMA OKUMA KÜLTÜRÜ SÖZCÜKTE ANLAM

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?

İşte sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak kazandığı bu anlama mecaz anlam diyoruz.

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

Sözcükler Arası Anlam İlişkileri

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür.

4. Demiryolu ile tren arasındaki ilşki vapur ile aşağıdakilerden hangisi arasında vardır? A) Karayolu B) Gökyüzü C) Denizyolu D) Yeraltı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU. NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

4.SINIF TÜRKÇE 15. HAFTA SONU ÖDEVİ

Bir sözcüğün ilk ve asıl anlamına denir.yani bir sözcüğün söylendiği anda zihnimizde uyandırdığı ilk çağrışım gerçek anlamdır.

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

3. Sınıf Varlıkların Özelliklerini Belirten Sözcükler ( Ön Ad Sıfat )

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

2) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde daha kelimesi yerine henüz kelimesi getirilebilir?

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "soğuk" sözcüğü mecaz anlamda kullanılmıştır?

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE

BİZE KATILIR MISINIZ?

MADDENİN ÖZELLİKLERİ

Gerçek, Mecaz, Terim Anlam SÖZ VARLIĞINI ZENGİNLEŞTİRME - 1 Eş ve Zıt Anlam Eş Seslilik GENEL AÇIKLAMA

TÜRKÇE. NOT: soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. cümlesinin sonuna hangi noktalama işareti konmalıdır?

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

ünite1 Fen Bilimleri Beş Duyumuz Beş Duyumuz 3. Burundaki kılları koparmak Çok sıcak cisimlere dokunmak

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız

Faydalı Olması Dileklerimizle...

ISBN :

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

Sıfat Tamlaması Tanımı. Sıfat Tamlamalarının Özellikleri. Yazı Menu. - Sıfat Tamlaması Nedir. - Sıfat Tamlamalarının Özellikleri

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

3) Bir gün bu delikten bir tarla faresi çıktı. cümlesinde aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi,

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

ÇİÇEK GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...

TÜRKÇE. Değerlendirme 1 Harf Bilgisi. A. Seviyorum B. Süt. A. Anne B. Dede. C. Baba. A. Kaplumbağa B. Tavşan C. Kurbağa. A. Okul B.

Faydalı Olması Dileklerimizle...

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

ÇİÇEK GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

Parlar saçların güneşin rengini bana taşıyarak diye yazıvermişim birden.

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

ÖZEL EFDAL ANAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Cümlede Anlam TEST 39. 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur?

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

Ö. Ç. BİLFEN ANAOKULU 6 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

NİŞANTAŞI AKADEMİ MART AYI AYLIK BÜLTENİ YILDIZLAR SINIFI

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Elvan & Emrah PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

A. BENZETİŞİM. Benzetişim, nesne ya da kavramlar arasındaki benzerliği veya zıtlığı görmek için yapılan zihinsel işlemdir. Örnek 3.


TÜRKÇE PAMUK DEDE soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. 1) Aşağıdakilerden hangisi Pamuk dede nin yaptığı işlerden birisi değildir?

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ DÜŞÜNEN ÇOCUKLAR EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -2

1. Hangisinin zıt anlamlısı yoktur? A) iyi B) savaş C) ağaç D) yoksul

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI:

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Transkript:

4ANLAM YÖNÜNDEN ünite SÖZCÜKLER ANLAM VE KAVRAM ANLAM ÇEŞİTLERİ ANLAM İLİŞKİLERİNE GÖRE SÖZCÜKLER ANLAM ÖZELLİKLERİNE GÖRE SÖZCÜKLER ANLAMI ZENGİNLEŞTİREN DEĞERLER KALIPLAŞMIŞ SÖZ GRUPLARI ANLAM DEĞİŞMELERİ

ÜNİTE - 4 Anlam Yönünden Sözcükler 1. ANLAM VE KAVRAM Sözcükler, bir kavram birimidir. Sözcükler; canlı, cansız, soyut, somut bütün varlık ve nesnelerin, bu varlık ve nesnelerle ilgili durumların, niteliklerin dildeki karşılıklarıdır. Harfler, seslerin işaretidir, sözcükler ise seslerden oluşur. Bir varlığı işaret eden, onun akla gelmesini, zihinde canlanmasını sağlayan, seslerden oluşmuş kavramlara sözcük de diyebiliriz. Bir varlığın adını duyduğumuzda zihnimizde hemen bir tasarım oluşur. Zihinde oluşan bu karşılığa gösterge denir. Bir gösterge gösteren ve gösterilen olmak üzere iki ögeden oluşur. Gösteren, sözcüğün kulakla işittiğimiz sesler dizgesi, yani sözcüğün dış yapısıdır. Gösterilen ise kelimenin zihnimizde tasarım yönüdür. Bir sözcüğe iki farklı yönden bakılabilir: a. Biçim yönünden: Biçim, sözcüğün, herhangi bir şeyin duyular aracılığıyla algılanabilen yönünü gösterir. Sözcüğün biçim yönü kişiden kişiye değişmez. t.a.v.ş.a.n seslerinden oluşan simge sözcüğün biçim yönüdür. Bu seslerden oluşan sözcük ile onun gösterdiği varlık arasında doğrudan bir bağlantı bulunmamaktadır. Bu nedenle bu seslerle işaret ettiğimiz varlık, başka dillerde farklı farklı seslerden oluşmuş simgelerle (sözcüklerle) ifade edilmektedir. Bu bilgiyi aşağıdaki şemada gösterelim: (kavram) gösterilen b. Anlam yönünden: Sözcüklerin biçim boyutunun yanında bir de anlam boyutu vardır. Sözcüğün anlamı ise kullanıldığı cümleye göre değişir. gösterilen çarp- sözcüğünü biçim yönüyle inceleyecek olursak ç.a.r.p ır gönderge ç.o.c.u.k gösteren (ses simgesi) gösteren gösterge dört sesten oluştuğunu görürüz. Bunu işitme ya da görme yoluyla anlayabiliriz. Bu sözcüğün anlam boyutu ise kullanıldığı bağlama göre farklılıklar gösterir: Uçağın kanadı yere çarpmış, uçak yanmış. Yukarıdaki şemada da görüldüğü gibi göstergenin dildeki karşılığı sözcüktür. Yani sözcükler (göstergeler) zihnimizdeki bir tür şifreleme ve kodlama işlemidir. İnsan zihnine yansıyan somut ve soyut kavramları sözcük adını verdiğimiz simgesel göstergelerle ifade ederiz. Bu hava seni çarpar, hastalanırsın. Mehmet in ağzı dili tutulunca, şeytan çarptı diye bir söylenti başladı köyde. Ben dalgın dalgın yürürken cüzdanımı çarpmışlar. Biraz hızlı yürüyünce kalbim nasıl da çarpıyor, bak. Bu çocuklar hâlâ 5 ile 5 i çarpamıyor, diyor öğretmen.! Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılıyor ki insan, sözcüklerle düşünür, sözcüklerle duyar. Anlatımın da düşüncenin de temel taşı sözcüklerdir. Bu nedenle anlatacağımız varlıkları, olayları, olguları, sorunları eksiksizce anlatabilmemiz, o konuyla ilgili söz dağarcığımızın zenginliğine bağlıdır. Çünkü bir konunun üzerinde düşünebilmemiz, öncelikle o konunun gerektirdiği sözcüklerin, söz dağarcığımızda bulunmasıyla ilgilidir. Öyle güzel konuştu ki beni değil, dinleyen herkesi çarptı. Görülüyor ki kavram bir varlığın adıdır, buna sözcük diyoruz. Bir de sözcüğün anlam kapsamı var: Sözcüğün cümle içinde konuya göre yansıttığı, ancak öteki sözcüklerin varlığıyla kesinleşerek beliren kavramların her birine kapsam denir. 150

ETKİNLİK - 1 Aşağıda "bozmak" ve "atmak" sözcüklerinin cümle içinde kazanabileceği anlamlar verilmiştir. Verilen anlamlara uygun cümle örneklerini de siz bulunuz. BOZMAK Kazanabileceği anlam cümledeki kullanımı Bir yerin, beri şeyin düzenini karıştırmak Dokunmak, zarar vermek ÜNİTE -4 Anlam Yönünden Sözcükler Kötü duruma düşürmek Geçersiz bir duruma getirmek Büyük parayı ufak birimlere ayırmak Bir kimseyi küçük düşürmek Bozguna uğratmak, yenmek Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak Biçimini ve kullanışını değiştirmek Bırakmak, dağıtmak ATMAK Kazanabileceği anlam cümledeki kullanımı Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Bir kimseyi uzaklaştırmak, göndermek Geri bırakmak, ertelemek Yapılmış kötü bir işi birinin üstüne yüklemek (Renk için) Solmak Koymak, katmak 151

ÜNİTE - 4 Anlam Yönünden Sözcükler ÖRNEK PARÇALARI İNCELEME Gerçek sanatçı, halktan kopmayan, halkının yaşantısını, özlem ve duygularını dile getiren kişidir." yargısını açıklama ve geliştirme konusunda yazdırılan şu iki öğrenci kompozisyonunu görelim: Metin 1 GERÇEK SANATÇI - I Gerçek sanatçı, halktan kopmayan, halkının yaşantısını, özlem ve duygularını eserlerinde dile getirendir. Eğer sanatçı eserlerinde bunu yapmıyorsa, o bir gerçek sanatçı değildir. Zaten sanatın işlevi de budur. Onun içindir ki, her sanatçının eseri kalımlı olmaz. Eğer, edebiyatımızdaki, Yunus Emre, Karacaoğlan, Fuzûlî, Nedim ve Baki böyle olmasaydı kalır mıydı? Elbette çoktan unutulurdu. Yine çöplük romanı, gerçek yaşamı aksettirmeseydi; o denli ün kazanır mıydı? Halk, kendisini seslendiren, kendini duyuran, kendi malı olan verilere sahip çıkar. Onun müziği ayrılıkları, özlemleri, sevileri ince bir ezgide ortaya koyan müziktir. O, kimi kez coşan Dadaloğlu nu yüreklendirir. Kimi kez Burası Muş tur / Yolu yokuştur / Giden gelmiyor / Acep ne iştir derken yitirdiklerinin acısını dile getirir. Yunus lar, Pir Sultan lar seslerini halktan almışlardır. Bugüne dek gelmeleri halkın sesi olduklarındandır. Yaban daki, İnce Memet teki ses kimin sesidir? Halkın sesi. Bu sesin sahibi, içinden çıkanı yüceltmiş, yanında olmuştur her zaman. Halka dayanmayan, gücünü onunla bütünleştirmeyen sanatçı tutunamaz, duyuramaz sesini. Sanatçı, yarattığı güzellikleri halkıyla paylaştığında, onu yansıttığında sanatı yararlı olur, güzellikleri güzel... Rahmi Eyüboğlu nun dediğince Güzel dediğin yağmur misali hepimizin olmalı. Edebiyat, toplumun aynasıdır. Yani gerçek yazar eserinde toplumu aksettirir. Roman yol boyunca tutulan bir ayna gibidir. Aynı şekilde, müzisyen, oyuncu, heykeltıraş ve ressam da öyledir. Müzisyen, eserlerinde halkın duygularını dile getirir. Oyuncu, yaşamı sahneye aksettirir. Heykeltraş da öyle, ressam da,.yine edebiyatımızda Orhan Kemal, Yaşar Kemal birer gerçek sanatçıdır. 152 Metin 2 SANATIN DAYANAĞI HALK - II Sanatın kimin için yapılması gerektiği konusunda çeşitli görüşler vardır. Resimde, heykelcilikte, müzikte, edebiyatta sanatlarını çeşitli biçimlerde ortaya koymuştur sanatçılar. Sanat için sanat ile halka yönelik sanat kavramları uzun tartışmalara itmişler kişileri. Bu kalıplaşmış düşüncelerin hangisinin geçerli olduğu konusu bugün apaçıktır. Sanat bir birikim işidir. Sanatçı, olgularını, gözlemlerini, duyuşlarını en etkili biçimde ortaya koyan kişidir. Birikimleri toplumun, yaşayışının bir ürünüdür. Doğadaki olayları gözlemci bir biçimde sergileyen ressam, yöresinin insanlarının, toplumun sorunlarını, özlemlerini, seviyelerini dile getiren yazar, halkının sesini duyarlı bir ezgide birleştiren ozan, gerçek bir sanatçıdır. Duymadığı, yaşamadığı olayları, duyguları işleyen bir sanatçı yapaydır. Kimseye, özellikle halka seslenemez. Onun tatlı düş alemine giremez. Birinci kompozisyonda birçok eksiklik vardır. Konuyu anlayamama, konunun gerektirdiği düşünceleri ileri sürüp bir yoruma gidememe, anlatım ilkelliği, noktalama ve yazım yanlışlığı, cümle bozuklukları gibi. Ancak bütün bu yanlışlıklardan daha belirgin biçimde görünen eksiklik ise, öğrencinin söz dağarcığının sınırlı oluşudur. Nitekim orta malı yargılarla düşünmesinin kökeninde de bu boşluğu aramak gerekir. Konunun gerektirdiği sözcükleri bulamadığı içindir ki, Edebiyat, toplumun aynasıdır. Yani, gerçek yazar, eserlerini topluma aksettirir. Roman, yol boyunca tutulan bir ayna gibidir. türünden yaygın sözleri, hiçbir yoruma ve açıklamaya gitmeden üst üste yığıyor. Böylece, kompozisyon belirli bir başarı düzeyini tutturamıyor. İkinci kompozisyon, birinciye oranla belirli bir başarı düzeyindedir. Bunu sağlayan önemli etkenlerden biri de, öğrencinin zengin bir söz dağarcığına sahip olmasıdır. Söz gelimi, sanat, sanatçı, halk, halkın yaşantı ve özlemleri gibi kavramlar değişik sözcüklerle ve yaratım olanaklarıyla açıklık kazanıyor. Böylece öğrenci, konuyu birinci kompozisyona göre daha açık seçik geliştiriyor. Bu, başta da söylediğimiz gibi, söz dağarcığının zenginliğiyle açıklanabilir. Söz gelimi, sanat nedir, sorusuna bir açıklık getirmek için bunu, birikim kavramı ile karşılıyor. Birikim in de halkın ve toplumun yaşayışından geldiğini söyleyip ürün sözcüğüyle somutluyor. Öte yandan, doğa, gözlem, ozan, ressam, ezgi, düş gibi sözcüklerle de sanatçının bakış açısını belirliyor. Böylece bu kavramların çağrıştırdığı öteki kavramları da başka sözcük ve sözcük öbekleriyle biçimlendiriyor. Söz gelimi, Onun müziği ayrılıkları, özlemleri, sevileri, ince bir ezgide ortaya koyan bir müziktir, Halka dayanmayan, gücünü onunla bütünleştirmeyen gibi.

2. ANLAM ÇEŞİTLERİ A. Temel (İlk - Esas) Anlam Bir sözcüğün zihinde yarattığı ilk çağrışım, akla getirdiği ilk anlama temel anlam denir. Konuluş anlamı da denilen temel anlam, sözcüklerin başlangıçta yansıttıkları ilk ve asıl anlamlarıdır. Belirli bir gereksinim sonucu ortaya çıkan her sözcük, başlangıçta bir tek anlama sahiptir. Bu anlam, sözcüğün zamanla kazanacağı diğer anlamların başında yer alır; yeni anlamların ortaya çıkmasına kaynaklık eder. Aşağıdaki parçada temel anlamlarıyla kullanılan bazı sözcükleri belirleyelim:! Makale, eleştiri, köşe yazısı, gezi yazısı, biyografi, otobiyografi, röportaj gibi düşünce yazılarında, sözcükler, genellikle ilk anlamlarıyla kullanılır. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcükler temel anlamlarıyla kullanılmıştır. Vahşi hayvanların sesleri bize kadar ulaşıyordu. Babasının verdiği parayı da harcayıp bitirmiş. Senelerden beri aynı şeyleri söyler durur. ÜNİTE -4 Anlam Yönünden Sözcükler Yüzüne baktıkça içimden gülmek geliyor. ÇÖPÇÜ Gizli işler yapmaktan bir türlü vazgeçmedi bu adam. Tramvayın yağmur damlaları ile yol yol çizik buğulu camından bakıyorum. Birden, orada tarhların ıslak yolları üstünde gözüme bir adam ilişti. Çisenti içinde kaybolmuş çehresiyle bir hayal adam! Elinde süpürge, bulutların yıkadığı asfaltı süpürüyor. İskeletine yapışık keten ceketinin etekleri ve keten pantolonunun paçaları, çırpıntıdan ıslak, kazaya uğramış bir yelken parçası gibi rüzgârda uçuyordu... Şimdi kurtardığı memleketin sokaklarında, kurtardığı insanların geçeceği yolu süpürüyordu. Yusuf Ziya Ortaç Gençlere anlayışlı ve hoşgörülü olmak gerekiyor. Uçurumdan baktığımızda denizin dibi görünüyordu. Ayakkabısının bağı çözülünce yarışı bıraktı. Yazıma bu kadar çabuk cevap geleceğini ummuyordum. Gemiciler ağları dikkatle çekiyorlardı. Sobaya dokunmayınız, elleriniz yanar. Parçada geçen altı çizili sözcükler, sözlükteki ilk anlamlarıyla, yani temel anlamlarıyla kullanılmıştır. Bu sözcükler, temel anlamlarının dışında, farklı bir anlam çağrıştırmamaktadır. Buna göre sözcüklerin sözlükteki ilk anlamına, o sözcüğün temel (gerçek) anlamı da diyebiliriz. Sözcükler bir metinde ilk anlamlarıyla kullanıldığında duygusal ve çağırışımsal bir nitelik taşımaz. Dolayısıyla bu tür sözcüklerle oluşturulmuş metinlerde anlam çeşitliliği görülmez. Bu metinleri okuyan ve dinleyen aynı şeyleri anlar. Temel anlamlı sözcüklerle oluşturulmuş metinlerin farklı yorumlara uygun bir yapıları yoktur. Kıyıda önce büyük bir fırtına koptu, sonra yağmur başladı. Savcı,kumandanın kulağına birkaç kelime fısıldadı. Güzellik de uçar gider, zenginlik de erir biter. Bu yaştaki çocuk bu kadar ağır çuvalları taşıyamaz ki! İki eli pantolonunun ceplerinde gülümseyerek ilerliyordu. Bu havada denize girenler kendini şanslı saymalı. 153

ÜNİTE - 4 Anlam Yönünden Sözcükler ETKİNLİK - 2 1. Aşağıdaki parçaları karşılaştırarak hangisinin yoruma ve çağrışıma daha açık olduğunu nedenleriyle belirtiniz. Büyük Taarruz Ağustos Çıkmazı Dağlarda tek tek Beni koyup koyup gitme n'olursun ateşler yanıyordu Durduğun yerde dur ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki Kendini martılarla bir tutma şayak kalpaklı adam Senin kanatların yok nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden Düşersin yorulursun güzel, rahat günlere inanıyordu Beni koyup koyup gitme n'olursun Nazım Hikmet Ran Attila İlhan 2. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerin temel anlamıyla kullanılıp kullanılmadığını belirleyiniz. CÜMLELER Temel anlamındadır. Temel anlamında değildir. Bina, dört sağlam sütun üstüne kurulmuş. Sağlam ayakkabıymış, beş yıldır giyiyorum. Gazetecilikte sağlam haber esastır. Sağlam adamdır, ona her konuda güvenebilirsin. Onu görmeyeli sağlam on yıl oluyor. Ne kadar sağlam adamdı, bir yılda çöktü gitti Çivi batmış, ama top hâlâ sağlam görünüyor. Karton cilt sağlamdır, kitaba bir şey olmaz. 154

B. Yan Anlam Bir sözcüğün biçim ve işlev benzerliğinden dolayı bir başka nesne ya da kavrama ad olarak verilmesiyle, kazandığı yeni anlamlara yan anlam denir. Hangi dilde olursa olsun, bir sözlüğü karıştıracak olursak onun içinde yer alan sözcüklerin pek çoğuna birden fazla anlam verildiğini, bu anlamların sözlükte numaralanarak açıklandığını görürüz. Çokanlamlılık da dediğimiz bu durum, insanın kavramları daha etkili, daha somut, daha kolay biçimde dile getirebilmek için, aralarında biçim, işlev, amaç ilişkisi ve yakınlığı bulunan başka kavramlara dayanarak açıklamak istemesinden kaynaklanır. Başta organ adları, vücut bölümleri ve çok kullanılan eylemler olmak üzere, doğadaki nesnelere, doğadaki nesnelerin de insanlara aktarılması sözcükleri çok anlamlı duruma getirir. Bağ (Başlangıç anlamı) boyun bağı bağ-fiil bağ doku düzen bağı göz bağı Bir şeyi bir başka şeye tutturmak için kullanılan ip, sicim gibi düğümlenebilir nesne. ayak bağı Bağ Günümüzde kullanılan anlamları diz bağı etek bağı göbek bağı gönül bağı kan bağı ÜNİTE -4 Anlam Yönünden Sözcükler Türkçedeki dil, ağzımızdaki organı anlatan bir temel anlam ögesine, dolayısıyla bir temel anlama sahiptir. Biçim ilişkisine, yakınlığına dayanılarak bu ad, doğadaki, çevremizdeki nesnelere de aktarılmıştır. Bunu örneklersek: "nefesli çalgılardaki ince metal yaprak", "terazi, kilit gibi araçlarda yassı, hareketli bölüm", "denize uzanan dar ve alçak kara parçası", "makara içindeki oluklu, küçük tekerlek" gibi somut nesneleri de anlatır duruma gelmiştir. Aynı sözcük iletişimi sağlayan dizge, konuşma yeteneği gibi soyut kavramları da karşılar durumdadır. Geçmek eylemini ele alacak olursak belli bir yerden ilerleyerek onu arkasında bırakmak biçimindeki temel anlamının yanında hastalığın bulaşması, okulda sınıfını başarıyla bitirmek, bir şeye gücün yetmemesi", bir olayı geride bırakmak, "müzik parçasını icra etmek gibi yeni anlamlar kazanmış olduğunu görürüz. Yukarıda verdiğimiz örneklerden hareketle şöyle bir sonuca ulaşabiliriz: Bir dildeki sözcüklerin büyük çoğunluğu, temel anlamları dışında yeni anlamlar ve kullanımlar kazanmıştır. Her dilde, her göstergenin (sözcüğün) başlangıçta bir kavramın simgesi olduğu düşünülürse öteki kavramların sonradan eklendiği, sözcüklerin kullanıla kullanıla çok anlamlı duruma geldiği düşünülür. Dillerde çok anlamlılık genellikle dört doğrultuda oluşur: - Somut bir anlama yeni somut anlamlar yüklenmesi - Somut anlama yeni soyut anlamlar yüklenmesi - Soyuta yeni soyut anlamlar eklenmesi - Soyuta yeni somut anlamlar eklenmesi Mermi kolumu sıyırdı, birkaç gün hastanede kaldım. (ilk anlam) Boyaları mermerin üzerinden bıçakla sıyırdım günlerce. (Somut anlama yeni bir somut anlam) Bütün varlığını kaybedince kafayı sıyırdı adamcağız. (Somut anlama yeni bir soyut anlam) Sende bu akıl varken bu işten de sıyırırsın. (somut anlama yeni bir soyut anlam) Böyle bir buluşu, ancak böyle bir zekâ yapabilir. (soyut anlama yeni bir somut anlam) Vatan ve millet aşkıyla yanıp tutuşuyordu yürekler. (soyut anlama yeni bir soyut anlam) 155

ÜNİTE - 4 Anlam Yönünden Sözcükler C. Mecaz Anlam Yukarıda da belirttiğimiz gibi bir sözcüğün herkesçe bilinen anlamına gerçek anlam denir. Sözcüklerin bu gerçek anlamının dışında, özel bir anlamda kullanılmasına da mecaz anlam adı verilir. Mecazda sözcükler günlük konuşma dilinin dışında farklı anlamlara gelecek şekilde kullanılır. Mecazların, insana özgü duyguyu, düşünceyi, buluşu, bildiriyi yoğunlaştırıp kaynaştırmada, daha özgün bir anlatım yaratmada önemli işlevleri vardır. Mecaz, bir bakıma söz sanatlarıyla yapılan tüm dil kullanımlarının ortak adıdır. Bu yüzden de mecaz anlam özel kullanımlara bağlı olarak ortaya çıkan ve gelişen bir anlam olayı olarak değerlendirilmiştir. Aşağıda mecazlı ve mecazsız anlatımları karşılaştırarak inceleyelim. Anonim-Mani 1. metinde sözcükler genel olarak mecaz anlamlarıyla kullanılmıştır. Bu yüzden yorum farklılığı ve çağrışım zenginliği yaratmıştır. Anlatımda bir incelik, güzellik ve yoğunluk oluşmuştur. Bir de mecazlarda şaire özgü bir kullanım gerçekleşmiş, sözcükler şairin öznel bir bakış açısıyla gündelik anlamlarının dışında yeni anlamlar kazanmıştır. 2. metinde ise sözcükler ilk ve somut anlamlarıyla kullanılmış, bu yüzden de herkesin aynı şekilde anlayabileceği, çağrışım yaratamayan bir anlam oluşmuştur. Bu karşılaştırmadan sonra, mecaz anlamla ilgili olarak şunları söyleyebiliriz: Mecaz, bir anlatımı daha güçlü, daha güzel ve canlı kılar. Mecazlar sayesinde bir duygu ya da düşünce çok daha kısa yoldan, yoğun bir biçimde ifade edilir. Metin 1 Yeşil pencereden bir gül at bana Işıklarla dolsun kalbimin içi Geldim işte mevsim gibi kapına Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak Ben aşkımla bahar getirdim sana Tozlu yollarından geçtiğim uzak İklimlerden şarkılar getirdim sana Ahmet Muhip Dıranas Mecaz, daha çok kişisel bir söyleyişte ortaya çıkar, özgün bir anlatım yaratır, çünkü bir başkası aynı duygu ya da düşünceyi daha farklı sözcükler kullanarak ifade edebilir. Mecaz, bir dilde, daha çok söz ve anlam sanatlarından yararlanarak oluşturulur. Hastaymışım. Hekimler aradılar, şeker buldular bende. Elbette olacak, ben yaştaki insanın bir yanı bozulur elbette. Tanıdıklar arasında benden dört beş yaş küçük olanlar bile var, yıllardır çekiyorlar. Dediklerine göre bendeki şeker çok değilmiş, korkulacak kadar değilmiş. Ama dikkat etmeliymişim kendime... Anlaşılıyor, sıkacaklar beni bundan sonra. Nurullah Ataç (Günce) Kelime Kelimenin gerçek anlamı Kelimenin metindeki anlamı Metin 2 bul(mak) Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimseyle karşılaşmak teşhis etmek bozul(mak) Bozmak işine konu olmak hastalanmak Kim birikmiş derede Vefasız yâr nerede Geçersin belki dedim Bekledim pencerede çek(mek) sık(mak) Bir şeyi tutup kendine ya da başka bir yöne doğru sürüklemek Bir şeyin çevresini sararak basınç altına almak hastalığa uğramak kontrol altında tutmak 156

ETKİNLİK - 3 Aşağıdaki sözcükleri gerçek ve mecaz anlamlarıyla cümle içinde kullanınız. "oku(mak)" Gerçek anlam : Mecaz anlam : "kapalı" Gerçek anlam : Mecaz anlam : "dağıt(mak)" Gerçek anlam : ÜNİTE -4 Anlam Yönünden Sözcükler Mecaz anlam : "sıkı" Gerçek anlam : Mecaz anlam : "yan(mak)" Gerçek anlam : Mecaz anlam : "kır(mak)" Gerçek anlam : Mecaz anlam : "derin" Gerçek anlam : Mecaz anlam : "aydınlat(mak)" Gerçek anlam : Mecaz anlam : "sıcak" Gerçek anlam : Mecaz anlam : "kuru" Gerçek anlam : Mecaz anlam : 157

ÜNİTE - 4 Anlam Yönünden Sözcükler Mecaz Anlam Kazanma Yolları 1. Benzetme (Teşbih): Aralarında çeşitli yönlerden benzerlik ilişkisi olan iki varlık, nesne ya da kavramın ortak bir nitelikte karşılaştırılıp zayıf olanın güçlü olana eş gösterilmesidir. Kar, bir örtü gibi kaplamış şehri. Benzeyen Kendisine Benzetilen Sen, kaçan bir ürkek ceylansın dağda Ben, peşine düşmüş bir canavarım Yukarıdaki dizelerde şair sevgilisini (sen) "ceylan"a; kendisini (ben) "canavar"a benzetmiştir.! Benzetmede sözcükler tek tek gerçek anlamını korur, ancak sözcüklerin oluşturduğu anlam bütünlüğü mecazî bir anlam kazanır. 2. Eğretileme (İstiare): Eğretileme, benzetmeye yakınlık gösteren bir sanattır. Ancak benzetmede iki temel ögenin (benzeyen ve kendisine benzetilen) kullanımı varken eğretilemede ya benzeyen ya da kendisine benzetilen kullanılır. O halde eğretileme, bir sözün benzetme amacıyla başka bir söz yerine kullanılması biçiminde tanımlanabilir. Fırtına gibi dalgalı ve düzensiz bir yaşam Benzetme Bir çocuk misali inatçı ve suskun deniz Benzetme Şiir bir emekçidir. Hep güzel şeyler üretir Bir yerde rastlarsan ona Gir koluna bize getir Fırtınalı bir yaşam İnatçı ve suskun deniz Eğretileme Eğretileme Yukarıdaki dörtlükte şiir, güzel şeyler üreten emekçi bir insana benzetilmiştir. Ne yıldızlar kaynaşır gökyüzünde Ne sevdayla dolar taşar gönüller Bir rüzgâr eser ki bıçak gibi El ayak şişer Dizelerinde rüzgârın sertliği, bıçağa benzetilerek nasıl şiddetli estiği göz önünde canlandırılmak istenmiştir. Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri Titreyen kenar mahalle çocukları Bir sıcak somun için yalın kat bir don için Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi Bu dizelerde şair; aç, fakir, sıcak bir ekmeğe ve giyecek elbiseye muhtaç olan mahalle çocuklarını görüyor, bu duruma duygulanıp üzülüyor. Duygularını daha etkili ve somut kılmak için de onların bu halini sonbaharda dökülen yapraklara benzetiyor. Yeşil pencereden bir gül at bana Işıklarla dolsun kalbimin içi dizelerinde mutluluk, ışık a benzetilmiş, ancak mutluluk söylenmemiştir. Mutluluğun güzelliğini, ferahlığını daha iyi anlatabilmek için şair ışık sözcüğünü kullanmıştır. Gece örtülüyor üstüme Uyutmak için zannederim Kim yaşatıyor beni hâlâ Cevap isterim Bu dizelerde gece, şairin üstüne örtülmesi yönüyle yorgana benzetilmiş, yorgan söylenmemiştir.! Eğretileme türleri, edebiyat bölümünde şiirde ahenk unsurları başlığı altında ayrıntılı olarak verilmiştir. 158

ETKİNLİK - 4 Aşağıdaki cümlelerdeki ve dizelerdeki benzetmeleri gösteriniz. 1. Onun gidişini kötü bir düş gibi anımsıyorum. 2. Kıyıda son ışıklar kıvrıldı yumak yumak Deniz artık istiyor kalbim gibi uyumak 3. Şehrin dışında kutu gibi bir ev almış emekli olunca. Benzeyen Benzetilen ÜNİTE -4 Anlam Yönünden Sözcükler 4. Sen gül dalında gonca Ben dağ yolunda yonca Sen açılıp gülersin Ben sararıp solunca 5. Evin arka tarafında cennet kadar güzel bir bahçe gizliydi. 6. Koca adam, o sözleri duyunca çocuk gibi ağlamaya başladı. 7. Telaşsız, sessiz, sitemsiz Savrulan yapraklar gibi Akıp giden günlerimiz. 8. Sorulara cevap vermiyor, bir taş misali hareketsiz duruyordu. 9. Çocukluğumuzda o kasabada kuşlar kadar hürdük. 10. Durma öyle, Savur, gece kadar kara saçlarını! 11. Bir demet çiçek gibi değiştirmişti havamızı onun gelişi. 12. Aşk da ilkyaz gibidir Yaşadığın yerde vardır Aradığın yerde yok. 13. Beyaz, ipek gibi yağdı kar. 14. Yorgun argın uzandı yatağına ve sabaha kadar melekler gibi uyudu çocuk. 159

ÜNİTE - 4 Anlam Yönünden Sözcükler ETKİNLİK - 5 Aşağıdaki cümlelerdeki ve dizelerdeki eğretilemeleri belirtiniz, söylenmeyen ögenin yanına " " işareti koyunuz. Benzeyen Benzetilen 1. Sonunda çocukları yuvadan uçmuştu. çocuk kuş ( ) 2. Kurban olam kurban olam Beşikte yatan kuzuya 3. Ayşe, en ufak haksızlık karşısında parlar. 4. İki kapılı bir handa Gidiyorum gündüz gece 5. Sağ yanımda uslu usul Morla turuncu konuşur 6. Çalışmalar aksayınca patron, yine esmiş gürlemiş. 7. Aralarındaki bu nefret söneceğe benzemiyor. 8. Bu işin çözüleceği yok, diyerek söylenmeye başladı. 9. Sinemamızın bir çınarını daha kaybetik. 10. Sabahtan beri tepemde ötüp duruyorsun, bir çalışamadım ki! 11. Böyle önemli bir işi çaylaklara nasıl bıraktınız? 12. Göğsümüzdeki saksıda Hep korku çiçekleri mi yetişir? 13. Ey peri, nerede olsan gönlüm senin yanındadır. 14. Araya mesafe girince ilişkileri koptu. 160

3. Aktarmalar: Bir dilde çok anlamlılığı yaratan etkenlerin başında gelen anlam olayı, aktarmalardır. Değişik türleri bulunan aktarmalarda, benzetmede olduğu gibi, anlatılmak istenen kavram, onunla bir açıdan ilişkisi, benzerliği, yakınlığı olan başka bir kavramla anlatılmaya çalışılır. Bir dilde neden yaygın olarak aktarmalara başvurulur, sorusuna, aktarmalar anlatımı daha güçlü ve etkileyici kılar cevabını verebiliriz. Aktarmalar dilde, anlam değişmelerine yol açan, çok anlamlılığı sağlayan etkenlerin başında gelir. DEYİM AKTARMASI AKTARMALAR AD AKTARMASI İnsandan doğaya aktarmanın bir türü de insana ait fiziksel ve ruhsal özelliklerin doğadaki varlıklara aktarılmasıyla gerçekleşir. Özellikle edebiyat ve şiir dilinde kullanılan bu aktarmalarda doğadaki varlıklar bir bakıma kişileştirilmiştir. Bu yüzden bu tür deyim aktarmaları kişileştirme (teşhis) olarak da anılır. Tanıdığım bir ağaç var Etlik bağlarına yakın Saadetin adını bile duymamış Tanrının işine bakın Geceyi gündüzü biliyor Dört mevsimi, rüzgârı, karı Ay ışığına bayılıyor Ama kötülemiyor karanlığı ÜNİTE -4 Anlam Yönünden Sözcükler a. Deyim aktarması: Aktarmaların bir dilde en yaygın türü, değişik şekillerde yapılan deyim aktarmalardır. Deyim aktarmalarını eğretileme olarak da değerlendirebiliriz. Deyim aktarmaları etkili ve sanatlı bir anlatım yaratırlar. Bir Sarıkamış uğruna Ona bir kitap vereceğim Rahatını kaçırmak için Bir öğrenegörsün aşkı Ağacı o vakit seyredin Melih Cevdet Anday Yetmiş bin fidan kırıldı dizelerinde genç askerler fidan a benzetilmiş, bu sayede anlatım daha güçlü ve etkili kılınmıştır. Bu şiirde insana ait kimi özellikler ağaç a aktarılmış, ağaç insan kimliği kazanarak kişileştirilmiştir. Başlıca deyim aktarmaları şunlardır: İnsandan doğaya aktarma: İnsandan doğaya aktarma yapılırken öncelikle vücut bölümleri ve organ adlarının doğadaki nesnelere aktarılarak yeni yeni anlamlar kazandıklarını söyleyebiliriz. Bunlar dile yerleşerek kalıplaşmıştır. Bu yüzden bu aktarmalara ölü deyim aktarması da denmiştir. Dağın başı, kapının ağzı, çarkın dişleri, masanın gözü, geminin burnu, yorganın yüzü, bilgisayarın beyni, şişenin boğazı gibi ifadeler kalıplaşmış deyim aktarmalarıdır. Dişli rüzgârlara karşı büyüttüm Düşman gecenin içinde seni Bir damlacık aydınlığım Kalemime kağıdıma şavkı vuran Avucumda koruduğum bugüne Oktay Rifat Yukarıdaki şiirde rüzgâr ve gece kişileştirilmiştir. 161

ÜNİTE - 4 Anlam Yönünden Sözcükler Doğadan insana aktarma: Doğadaki nesne adlarının, bunlarla ilgili sıfatların insanlar için kullanılmasıyla oluşan deyim aktamalarıdır. Sen tane tanesin sevgilim Denizim ben batık aşklarla dolu Bu dizelerde tane tane olmak doğadaki nesnelere ait bir özelliktir. (üzüm tane tane olur, pirinç tane tane olur) denizde batık olabilmek yüzen cisimlerin özelliğidir. (batık tekne, batık gemi) her iki örnek de doğadan insana aktarma biçiminde yorumlanabilir. ler hain, inatçı, aksi insan kurnaz insan kaba insan inatçı insan ara bozucu, soğuk, sinsi insan domuz tilki odun, kereste, kalas keçi yılan, akrep bir işte garanti ve istikrarın olmaması hali kaygan zemin kişiliği gelişmemiş, oturmamış olan biri deneyimli, görgülü, bilgili biri öfke hali ham olgun köpürmek, kudurmak Doğadaki nesneler arasında aktarma: Doğadaki varlıklar arasında benzerlikler kurularak yapılan bir aktarma türüdür. Hayvandan bitkiye, bitkiden hayvana veya cansız bir nesneden hayvan ve bitkilere aktarmalar yapılabilir. Somutlaştırma: Soyut kavramların, çeşitli durum, davranış ve duyguların somut sözcüklerle ifade edilmesidir. Böylelikle daha canlı, elle tutulur, güçlü bir anlatım yaratılır. Bir kimseye sıkıntı ve bıkkınlık vermek gibi soyut bir durumu Bizi iş yerinde çok sıkıyor, eziyor gibi göstergelerle somut kılarız. ler Bu kafa değişmedikçe, bu yapılanların hepsi boşa gider. (Kafa: zihniyet, bakış açısı) Genç şairler, yeni akımların etkisiyle şiirde anlama sırt çeviriyor. (Sırt çevirmek : önemsememek değer vermemek) Bu medeniyetin aydınlığı, yüzyıllarca çevresindeki uluslara da yetmiştir. (Aydınlık: etki) Onun şiirlerinin kapısı sıradan okurlara açık değildir. (Kapısı açık olmamak: anlamamak, yorumlayamamak)! Somutlaştırmanın en yaygın olarak görüldüğü dil ögeleri deyim lerdir. Deyimlerde soyut kavramların ve durumların anlatımı için somutlamaya başvurularak çok canlı, etkili bir anlatım gerçekleştirilir.? Aşağıdaki deyimler, somutlaştırmaya örnektir. Bunların hangi soyut kavram ve durumları belirttiğini yanlarına yazınız. Kaş yaparken göz çıkar(mak) İpin ucunu kaçır(mak) Baltayı taşa vur(mak) Kabına sığma(mak) Köpürerek koşuyordu atlarımız Durgun denize doğru Köpürmek suyun özellliği köpürmek at a aktarılmış İğneyle kuyu kaz(mak) Ayakları yere basma(mak) Ayağını yorganına göre uzat(mak) Pireyi deve yap(mak) Yüce dağların başında salkım üzümün özelliği Salkım salkım duran bulut salkım buluta aktarılmış Daldan dala kon(mak) Kol kanat ger(mek) 162

Duyular Arasında Aktarma: Deyim aktarmalarının bu türünde, farklı duyu alanlarına ait kavramların bir araya getirilmesi söz konusudur. Duyu aktarması yoluyla anlatım canlı kılınır. ler sıcak (dokunma) tatlı (tat alma) sıcak bakış (görme duyusuna aktarılmıştır.) tatlı bir ses (işitme duyusuna aktarılmıştır.) keskin (dokunma- görme) keskin koku (koklama duyusuna aktarılmıştır.) yumuşak (dokunma) acı (tat alma) yumuşak renkler (görme duyusuna aktarılmıştır.) acı bir fren sesi ( işitme duyusuna aktarılmıştır.) b. Ad Aktarması: Anlatılmak istenen bir kavramı onun adını kullanmadan, onunla ilgisi, ilişkisi bulunan bir başka kavramı kullanarak anlatmaktır. Ad aktarması, anlatımı kolaylaştıran ve ona güç kazandıran aktarmalardan biridir. Türkçede ad aktarması şu yollarla yapılır: Annemin yaptığı reçelleri dolaba koydum. Neden - Sonuç İlişkisi: Yağan bereket toprağı canlandırdı. Soyut - Somut İlişkisi: Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı D. Terim Anlam: Toplumda değişik meslek, sanat ve bilim dalları vardır. Her bilim, meslek ve sanat dalı kendine özgü özel anlamlı sözcükler içerir. Zamir (Türkçe), üçgen (geometri), vektör(fizik), pi sayısı (matematik), bakı (coğrafya), serbest vuruş (futbol), alyuvar (biyoloji) Bu sözcükler genel olarak günlük konuşma dilinde yer almaz. Ancak bu alanlarla ilgili konulardan söz edilirken bu sözcüklere yer verilir. O halde bilim, sanat ve meslek alanlarıyla ilgili olarak özel bir anlam taşıyan ve bunlarla ilgili bir kavramı gösteren sözcüklere terim diyebiliriz. ÜNİTE -4 Anlam Yönünden Sözcükler Yer - İnsan İlişkisi: Erzurum, Mustafa Kemal e kucak açtı. O gece köy meydanda toplandı. Parça- Bütün İlişkisi Yüreklerin kulakları sağır Hava kurşun gibi ağır Marmara da her yelken Uçar gibi neşeli Bir gemi yanaştı Samsun a sabaha karşı Eşya - İnsan İlişkisi: Bu kalem, yıllarca ülkesinin aydınlığı için yazdı. Bu dilekçeyi karşı masaya imzalatıp getirin. Sanatçı - Yapıt İlişkisi: Bu yaz Buket Uzuner i okudum. Radyoda Minur Nurettin çalıyordu. Yön - Ülke İlişkisi: Bu savaştan hem Doğu hem Batı zararlı çıkacak. Dış - İç İlişkisi: Çaydanlık usul usul kaynıyor. Terimlerle ilgili özellikler: Bir sözcük birden çok alanın terimi olarak kullanılabilir. siyaset bilimi terimi nota müzik terimi matematik - fizik terimi derece spor terimi Terim anlamlı bir sözcük cümle içinde terim anlamını yitirebilir. Üçgenin iç açıları toplamı 180 dir. (geometri terimi) Konuya bir de bu açıdan bakalım. (terim değil) Tamamlanmış yargıların sonuna nokta konur. (dil bilim terimi) Bu ilişkiye bir nokta koymanın zamanı geldi. (terim değil) Terim olmadığı halde bir sözcük cümle içinde terim anlamı kazanabilir. perde (terim değil) üç perdeden oluşan bir oyun yazıyormuş. (terim) köprü (terim değil) Dişçi alt damağıma bir köprü yapacakmış.(terim) 163

ÜNİTE - 4 Anlam Yönünden Sözcükler ETKİNLİK - 6 Aşağıda verilen cümlelerdeki "anlam aktarmaları"nı bulunuz. 1. Güneş, tepelerin ardından şehre veda ediyor. 2. Kimseyi dinlemez o çiğ adam, hatasını da anlamaz. 3. Sokak lambasının ışığı duvarda çiçekleniyordu. 4. Rüzgârın acıklı şarkısı gökyüzünü de ağlatacaktı. Aktarma türü 5. İnsanlar gösterinin yapılacağı alana doğru akıyordu. 6. Yaşananlar aramızdaki son köprüyü de yıktı. 7. Bu yaz Akdeniz'de düzenlenen yarışlara yirmi yelken katılmış. 8. Odasının duvarlarında sevdiği ressamlar asılıydı. 9. Daha şehre varmadan coşkulu bir ırmak karşılar sizi. 10. Eve birilerinin girip çıktığını beş numaradan öğrendik. 11. Geçmişi konuşunca yine dalgalanmıştı büyük babam. 12. Yağmurdan ıslanmış paltolordan keskin bir koku yükselmeye başlamıştı. 13. Araba çok eskiydi; yokuş çıkarken homurdanıyor, tuhaf sesler çıkarıyordu. 14. Kış akşamları babaannem yumuşacık sesiyle, ilginç masallar anlatırdı. 15. Geceyi yırtan motorsiklet sesleri hepimizi huzursuz etmişti. 16. Davranışlarından sert bir insan olduğu anlaşılıyor. 17. Uzanmışım kumsala Güneş damlar içime 18. Bu soğuk renkler, sanatçının son tablolarında daha da ön plana çıkıyor. 164

ŞİMDİ TEST ZAMANI - 1 1. Ağır sözcüğünün aşağıdaki açıklamalarından hangisi, birlikte verilen örnek cümleye uygun değildir? AÇIKLAMA KULLANIM A) insanın gücüne giden Bağırıp çağırmış, ağır sözler söylemişti. B) keskin, boğucu Uzun süre beklemiş çöpten ağır bir koku yükseliyor. C) Ağır başlı, ciddi Yaşından beklenmeyecek kadar ağır bir gençti. D) sıkıntı veren, bunaltıcı Konukların birçoğu ağır hediyeler getirmiş. 4. I. Van, acılarını kısa sürede sarmıştı. II. III. IV. Sait Faik i ortaokul yıllarımda okudum. Kar, bembeyaz bir yorgan gibi kaplamıştı ovayı. Yağmurun öfkeli sesi her yeri kaplamıştı. V. Yüzü kızarmadan söylemişti bu sözleri. Yukarıdaki cümlelerde aşağıdakilerden hangisi örneklenmemiştir? A) Duyu aktarması B) Kinaye C) Kişileştirme D) Benzetme E) Ad aktarması ÜNİTE -4 Anlam Yönünden Sözcükler E) yavaş İşler ağır ilerliyor; ama iyi bir sonuç alacağız. 2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde benzetme yapılmıştır? A) Bütün arkadaşlarım beş gibi salonda toplanmıştı. B) İçeri girdiği gibi hepimize bağırmaya başladı. C) Anneannesi melek gibi bir kadıncağızdı. D) Suçlu benmişim gibi benimle küsmüştü. E) Senin de söylediğin gibi bu işi hemen bitirmeliyiz. 5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deneme sözcüğü terim anlamıyla kullanılmıştır? A) Son denemesinde de arabayı çalıştıramadı. B) Her ay iki dergiye denemelerini yolluyormuş. C) İşten kaytarmak için her yolu denemesi gerek. D) İlk şiir denemelerim okul gazetesinde çıkmıştı. E) Beste denemelerini bir teybe kaydediyordu. 3. I. Bakışlarıyla hepimizi eziyordu. II. III. IV. Kuralları çiğneyemezsiniz, diyordu. Çiğ davranışları beni çileden çıkardı. Özür dileyerek tüm hatalarını silemezsin. V. Sana cepten ulaşmaya çalışmıştım. Yukarıdaki altı çizili sözcüklerin hangisi somutlama ya örnek olamaz? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bırakmak sözcüğü engel olmamak anlamında kullanılmıştır? A) İstanbul a gitmeyi eylüle bırakırız. B) Okul bitince kendini iyice bıraktı. C) Çocuğu bırak da biraz ders çalışsın. D) O dosyaları ortalıkta bırakma. E) Sakal bırakınca onu tanıyamadık. 165

ÜNİTE - 4 Anlam Yönünden Sözcükler 7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde duyu aktarması na örnek bir kullanım yoktur? A) Odayı dolduran yumuşacık bir aydınlık vardı. B) Keskin bir çığlık konuşmalarını böldü. C) Sonbahar sisleri arasında vapur koyu koyu öttü. D) Resimlerinde sıcak renkler kullanırdı. E) Soğuk bir şeyler içmek için kafeye girdi. 8. Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili sözcüğün anlamı parantez içindeki açıklamaya uymamaktadır? 10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde doğadan insana aktarma söz konusudur? A) Güneş doğarken ancak uyuyabilmişti. B) Saat beş olmuş, birazdan Ayşe de damlar. C) Saatlerce güneşin altında çalışmaktan bronzlaşmıştı. D) Akşama doğru bulutlar top top olmuştu gökyüzünde. E) Telefon çalınca irkilmiş, düşünceleri dağılmıştı. A) Babam yine sebepsiz yere köpürmüştü. (çok kızmak) B) Önümüz kış, şimdiden hazırlık yapmalı. (yakın gelecek zaman) C) Bu rahat adamı bile çileden çıkarmıştı sonunda. (sıkıntı, yorgunluk, tedirginlik vermeyen) D) Bütün kitaplarını mahalledeki kütüphaneye vermiş. (bırakmak veya bağışlamak) E) Onun bu davranışını görünce hepimiz yanıldığımızı anladık. (Niteliğini iyi anlamayarak aldanmak) 11. Aşağıdakilerin hangisinde bir sözcük, benzetme ilgisi olmadan bir başka sözcük yerine kullanılmamıştır? A) Kiralık evi, köşedeki büfeye sordum. B) Sert bir sesle hepimizi uyarmıştı. C) Genç yüzlerin doldurduğu bir sınıfa girdim. D) Depremin ertesinde tüm şehir, sokakta sabahlamıştı. E) Burada yaşananlara Batı, nasıl göz yummuştu? 9. Gökyüzünün kaşları çatılmış, patladı patlayacak; bir toz bulutu geliyor şehrin üstüne. Bu cümlede görülen anlam olayı aşağıdakilerden hangisinde yoktur? A) Güleryüzlü bir mevsimdi bahar, huzur getiriyordu. B) Kuşların neşeli şarkıları günün ilk ışıklarına eşlik ediyordu. C) Caddelerde, sokaklarda asık suratlı insanlar dolanmıyor artık. D) Baharın coşkusuna kapılmış ağaçlar, tepeden tırnağa çiçeğe durmuş. E) Rüzgârın ıslığı bile değişmiş, neşeli bir melodiye dönmüştü. 12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "eğretileme" örneklenmemiştir? A) Yüreğindeki ateş sönmemişti zavallıcığın. B) Sözleriyle zehirlemişti dostluklarını. C) Şekerim, şu kitabı uzatabilir misin? D) Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünür. E) Ufuk tutuştu, birazdan tüm doğa uyanır. 166

3. ANLAM İLİŞKİLERİNE GÖRE SÖZCÜKLER A. Eş Anlamlı Sözcükler (Anlamdaşlık) Başlangıçta hiçbir dilde bir kavramı yansıtmak için birden çok gösterge (sözcük) yoktu. Yani aynı dilde iki ayrı sözcük bütünüyle aynı anlamda kullanılmamıştır. Günümüzde de sözcükler aynı anlamı yansıtır gibi görünseler de, aralarında ince kullanım ayrımları vardır. Bunları da "yakın anlamlılık" olarak adlandırabiliriz. Bir dilde, birbirine yakın anlamda olan sözcüklerin çok olması, o dilin zenginliğini, işlenmişliğini gösteren özelliklerdendir. Sözcük bilimi yönünden yapılan incelemelerde Türkçenin tarih boyunca eş anlamlılık ya da yakın anlamlılık yönünden oldukça zengin bir dil olduğunu göstermiştir. Eski Türkçe döneminde tam eş anlamlı sayabileceğimiz pek çok sözcük bulunmaktadır: tün - kiçe(gece), "küç - erk (güç)" gibi. Daha sonraki dönemlerde Arapça ve Farsçanın etkisiyle kimi yerli sözcükler unutulmuş, birçok yabancı sözcüğün yerli olanlarla bir arada yaşadığı görülmüştür. Tanzimat tan sonra Fransızca, yakın tarihimizde ise İngilizcenin etkisiyle bu kez de Batı dillerinde alınan kimi sözcükler yerlileriyle birlikte kullanılmıştır. Bugün Türkiye Türkçesinde kullanılan, her ikisi de Türkçe olan eş anlamlı sözcük sayısı oldukça azdır: duymak - işitmek, darılmak - gücenmek, çoğalmak - artmak, demek - söylemek gibi. Eş anlamlılık genelde Türkçesiyle birlikte kullanılan yabancı sözcükler arasında görülmektedir. ler Yakın anlamlılıkta olduğu gibi karşıt anlamlılıkta da Arapça ve Farsçadan gelerek dilimize yerleşmiş sözcüklerin büyük bir payı vardır. Karşıt anlamlı sözcükler, şu şekillerde incelenebilir: Bazı kavramlar birbirine ters kutuplarda yer alır ve kutupsal bir karşıtlık özelliği taşır. ler kalın - ince, çok - az, erkek - dişi, derin - sığ, doğru - yanlış güzel - çirkin, canlı - ölü, taze - bayat, hafif - ağır, gece - gündüz Birbirleriyle ilgili kimi kavramlar arasında aynı konuyla ilgili ilişkisel bir karşıtlık özelliği vardır. ler almak - satmak, oyuncu - seyirci, amir - memur, profesyonel - amatör, peşin - taksit İkili karşıt anlamlı sözcüklerin arasına kimi ögeler girerek dereceli karşıt anlamlılık oluşabilir. ler küçük orta büyük soğuk ılık sıcak ÜNİTE -4 Anlam Yönünden Sözcükler etki/tesir simge/sembol! yüzyıl/asır etken/faktör görev/vazife sorun/problem ayrıntı/detay güncel/aktüel Tek başlarına kullanıldığında eş ya da yakın anlamlı gibi görülen sözcükler cümle içinde bu anlam ilişkisini korumayabilir. Siyah saçlarını omuzlarına dökmüştü. ("Siyah" sözcüğünün eş anlamlısı "kara"dır.) Dost kara günde belli olur. ( Siyah anlamca kara ile eş anlamlı değildir.) B. Karşıt Anlamlı Sözcükler (Ters anlamlılık) Her dilde olduğu gibi, Türkçede de birbirine yakın, aynı kavram alanı içinde bulunan sözcüklerin yanı sıra birbirine büsbütün karşıt kavramlar da bulunmaktadır. ler ırak X yakın gece X gündüz zayıf X semiz ileri X geri Bazı yön kavramları arasında karşıtlık ilişkisi kurulabilir. ler sağ - sol, kuzey - güney, ileri - geri, öte - beri, doğu - batı, yukarı - aşağı Eylem bildiren kavramların arasında karşıtlık ilişkisi kurulabilir. çıkmak - inmek, itmek - çekmek, alçalmak - yükselmek, dağıtmak - toplamak! Tek başlarına düşünüldüğünde karşıt anlamlı gibi görünen kimi sözcükler cümle içinde kazandığı anlamla karşıtlık ilişkisi taşımaz. iyi - kötü karşıt kavramlardır. Bu işten iyi para kazandı, adam. ( iyi sözcüğü bu cümlede kötü nün karşıtı değildir.) büyük X küçük iyi X kötü ıslak X kuru acı X tatlı Bu kötü işçiliğiyle bile para kazandı adam. ( iyi ve "kötü" karşıtlık ilişkisi taşımaz.) 167

ÜNİTE - 4 Anlam Yönünden Sözcükler ETKİNLİK - 7 1. Aşağıdaki tabloda yer alan sözcüklerin eş anlamlısı ya da ona en yakın anlamı oluşturan sözcükleri bulunuz. kriz dedikodu asalak kaçınmak gramer vazife alternatif kural komedi hususi mesut arzuhal ihtimal özgürlük 2. Aşağıdaki cümlelerde kullanılan altı çizili sözcüğün cümlede kazandığı anlama göre eş ya da yakın anlamlısını bularak kutu içine yazınız. Çocuğu uyararak ona daha iyi çalışmasını söyledi. Dikiş dikerken annemin parmağına iğne battı. Aralarındaki bu bağ hiçbir zaman kopmayacak. Kadıncağız olup bitenleri duyunca yıkıldı. Buraya geldiğinde beni arar sanmıştım. 3. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerin karşıt anlamlarını bularak siz de birer cümlede kullanınız. 1. Bu binanın temeli sağlamdır, korkmayın. 2. Kızına söylemedik kötü söz bırakmamış. 3. Hızlı yürüyüp onlara yetişmişti bile. 4. Çaycı boş bardakları toplamak için odaya girdi. 5. Öğrencilerine her zaman sıcak davranmıştır. 6. Çok geçmeden şiddetli bir yağmur başladı. 7. Yaptığı yaramazlıktan hafif bir cezayla kurtuldu. 8. Koşarken taşa takılıp düştü. 9. En küçük oğlu uslu bir çocuktu. 10. Hafta sonu pikniğe gidemediği için üzgündü. 168